16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/10 HABERLERİN DEVAMI 31 TEMMUZ 1986 Konu lıep ekonomi TAŞKENT (Cumhuıiyet) Başbakan özal'ın "Orta Asya seferi" dün başladı. özal, dün Moskova'dan tarihte Türk uygarlıklannın önemli bir merkezi olan Özbekistan'ın başkenti Taşkent'e geçti ve burada yaptığı konuşmada, "özbekistan'a geldiğimiz için çok mutluyuz. Aradan bin yıl geçmiş, ama insanlarda biiyük benzerlikler var. Çin'e gittigimde de Uygur bölgesine gitmiştim. Biiyük yakınlık hissettik" dedi. 1\ırgut özal, Sovyetler Birliği gezisinin ilk bölümü olan Moskova'daki temaslarını tamamladıktan sonra dün Sovyet hükümetinin tahsis ettiği özel bir uçakla Özbekistan Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti'nin başkenti Taşkent'e geldi. Yaklaşık dört saat süren ve ünlü Taklamakan Çölü üzerinden geçen yolculuktan sonra özal'ı Taşkent'in bunaltıcı sıcağı karşıladı. özal, Taşkent Havaalanında son derece sade bir törenle karşılandı.Karşılama töreninde üniforınalar giymiş çocuklar ellerinde çiçek buketleriyle Özal'a Rusça "Hoş geldiniz" dediler. Kortej kente doğru yol alırken, Özal Taşkent'te Trafik 7 can aldı Haber Merkezi Gümüşhane, Kırklareli, Rize, lzmit ve lstanbul'da meydana gelen kazaIarda 7 kişi öldü, çok sayıda kişi de yaralandı. Gümüşhane'nin Şiran ilçesinde Harman yerinde traktörüyle akrabasına çarpan bir köylü, 1taba Yazıcı (3) adlı küçük çocuğun ölümüne neden oldu. Seydibaba köyünde de yaylaya gitmekte olan bir traktörün devrilmesi sonucu Esen Yddız adlı yurttaş hayatını kaybetti. Kırklareli'nin Lüleburgaz ilçesi yakınlannda ES karayolu Uzerinde karşıdan karşıya geçmekte olan Fadime Şahenkaya, bir minibüsün altında kalarak Öldü. >V* Yat döneml çalışmalanm tstanbul'da sürdüren J f Cumhurbafkanı Kenan Evren, dün Şile'ye geçerek geıi ve incelemelerde bulunup alifveriş yaptı. Evren, hulâ 4 bin nüfusu olduğunu belirttiği Şile'nin, çok değerli bir ilçe olduğunu söyledi. Kaymakam Burhan Yavuzyılmaz da nüfusun hafta sonlannda ve bayram tatillerinde 50 bine kadar yükseldlğini belirterek, Evren'den ilçelilerin tstanbulŞile arasına yol istedlklerini söyledi. Daha sonra ilçeyi gezen Evren, ilk olarak bir ktrtasiye dükkâmna girdi. Burada kartpostalları inceleyen Cumhurbaşkanı, "Bunlar çıplak seyler; ilçenin fotoğraflan yok mu?" dedi. îlçenin fotoğraflannı inceledikten sonra ise bir butiğe girdi. Burada tanesi 3 bin 500 liradan iki kızı ve torununa sile bezi gömlek alan Evren, daha sonra girdiği butikten de tanesi 5 bin 500 liradan 3 gömlek aldu Evren daha sonra Ülkü Akseladlı bir yurttasın evtnin balkonundan limanı seyretti. Buradan Hava Uçaksavar Er Eğitim Komutanlığı'na geçen Evren, daha sonra Şile Değirmen Oteli'nde bir süre dinlendi ve IstanbuVa geçerken de Samandra Askeri Ekmek Fabrtkası'nı gezdi. ( LEVENT ÇAĞLAR) Rize'de öııceki gece meydana gelen kazada ise 53 AR 271 plakalı kamyonla, karşı yönden gelen 53 AR 172 plakalı otomobilin çarpışması sonucu otomobil sürücüsü Tahsin Kopuz olay yerinde hayatını kaybetti. Ismail Kaya da ağır yaralandı. tzmirGebze otoyolunda, uykusuz araç kullanan Yakup Aslan adlı sürücü, otoyolun Yarımca kesiminde önünde gitmekte olan bir kamyonun altına girince, araçta bulunan kız kardeşi Aysel Konal öldü. lstanbul KUçükyalı istasyonunda banliyö treninin altında kalan Seher Göksu olay yerinde öldü. Kocasinan'da da 34 H 0440 plakalı bir aracın çarptığı Banu Batur adlı yurttaş hayatını kaybetti. Pürüzler askıda (Baştarafı /. Savfada) Türk tarafı sınırı açtığı takdirde, Doğu Anadolu üzerinden Iran'a ve Arap ülkelerine karayolu üzerinden doğrudan çıkış imkânı elde etmiş olacak. Bu açıdan bakıldığında Sovyetler'in Ortadoğu'ya dönUk nefes borusu Sarp sınır kapısında tıkanmış bulunuyor. Türk tarafının bu konuda geçmişte katı bir tutum takınmasında güvenliğe ilişkin kaygılar önemli bir rol oynamaktaydı. "Bazı ınakamlanD" bu konuda "çok hassas" olduklan bilinmekteydi. Başbakan özal, sınır kapısını Sovyetler'e açmaya hazırlanırken, bu yöndeki endişeleri giderebildi mi? özal, önceki akşam kendisiyle yaptığımız söyleşide, "Endişeleri gideriyoruz" demekle yetindi. Başbakan özal'ın, bu konuda somut bir adım atmaya hazır olmasına karşılık, karayolu bağlantısını ikili anlaşmazlıkların gündeme geldiği ana paketin içine Türk tarafının güçlü olduğu bir pazarhk kartı olarak koyduğu ve oncelikle karşı tarafın başka başlıklarda göstereceği esneklikleri beklediği anlaşılıyor. özal, karayolu bağlantısı karşısında ne bekliyor? Başbakan, yine dünkü sohbette bu hususa açıkhk getirdi ve "Onlar FIR konusunda geıi adım atsınlar, biz de sınır kapısını açalım" dedi. FIR anlaşmazlıgı ise iki ülke arasındaki en çetin pazarhk konusunu oluşturuyor. Türkiye, Sovyetler'in hava trafik sorumluluğu bölgesinin karasularına çok yakın bir çizgiden geçtiğini belirterek, FIR sınırırun, kıta sahanlığı sınırını çizen "orta hat" ta doğru kuzeye kaydırılmasını istiyor. Sovyetler ise geçmişte bu konuda birkaç kez masaya oturmayı kabul etmekle birlikte, sınınn kuzeye kaydınlmasını kabul etmediler. özal'ın görüşmeler sırasında, Sovyetler, bu konuda yeniden müzakereyi kabul etmekle birlikte, doğu sınır kapısı karşısında özlü bir ödüne yanaşıp yanaşmayacakları şimdilik bilinmiyor. Bu arada özal'ın, sınır kapı1 sını açmanın yanı sıra, Türkiye de Sovyetler Birliği'ne dönük başka tabuları da kırmaya hazır olduğu görülüyor. Yakın çevresinden alınan izlenim, özal'ın Türkiye*ye gelecek Sovyet vatandaşlarının tabi olduklan vize işlemlerinin hafiflctilmesine de karşı olmadığı yolunda. Ayrıca, Türkiye ile Sovyetler Birliği arasında ilk kez bir turizm anlaşmasının imzalanmasının gerisinde yine özal'ın Sovyetler'e dönük "pragmatik" yaklaşımının yattığı belirtiliyor. uzun yıllar bu görevde kaldıktan sonra Gorbaçov tarafından Prezidyum Başkanlığına atanan Gromiko'nun boşluğunu kısa zamanda ve Gromiko'yu aratmayacak bir şekilde doldurduğunu kaydetti. Halefoğlu, görüşmelerin ilk gününde Türk tarafının gündeme getirmediği "Süleymanov" olayı ve Sovyet basınındaki Ermeni iddialan konusunu da Şevardnadze ile görüşmesinde kayda geçirdi. Ancak bu konuları ayrıntılı bir şekilde gündeme getirmek yerine, ilişkileri olumsuz yönde etkileyen sorunların envanteri içinde "atıf yaparak" hissettirmeyi tercih ettı. TürkSovyet ilişkilerini bir ağaca benzeten Halefoğlu, "Gövdede yerleşen kurtlar, agacın gelişraesini engeller" diyerek, gövdedeki kurtlar arasında, Süleymanov, Bulgaristan'daki Türk azınlığa baskılar gibi iki sorunun yanı sıra, FIR, ve kalkan gibi pürüzlü başhkları da saydı. Halefoğlu, daha sonra Türk tarafı olarak, bu ağacın büyüyüp gelişmesini arzuladıklarını, ilişkileri güçlendirmek, ileri götürmek istediklerini anlattı. 1966 yılında depremle yerle bir olduktan sonra yeni baştan inşa edilen modem Taşkent'in geniş caddelerinde yer yer kümelenin halk, Özal'a sevgi gösterilerinde bulundu. Ttırgut özal, kısa bir süre dinlendikten sonra önünde bir Lenin Anılı'nın bulunduğu Bakanlar Kurulu binasına giderek Özbekistan Başbakanı Kadirov'u ziyaret etti. Özal Kadirov görüşmesi, heyetler halinde ve basına açık olarak yapıldı. Özal'a eşlik eden Türk işadamları da toplantıda hazır bulundular. özal, görüşme masasına Dısişleri Bakanı Vahit Halefoğlu, Maliye Bakanı Ahmet Kurtcebe Alptemoçin ve 9 parlamenteri alırken, karşı heyette özbekistan yöneticilerinin yanı sıra SSCB Ekonomik İlişkiler Devlet Sekreteri Petrusev ve Sovyetler Birliği'nin Ankara Büyükelçisi Lavrov da hazır bulundular. Görüşmede ilk olarak özbekistan Bakanlar Kurulu Başkanı Kadirov, Türk heyetine cumhuriyetin ekonomik durumu hakkında uzun açıklamalarda bulundu, sınai üretim, tanm rekoltesi, plan hedefleri hakkında ayrıntılı bilgiler verdi. Kadirov bu bilgileri verirken özal'ın ekonomislliği ağır bastı ve muhatabının verdiği bilgilere dayanarak hemen bazı hesaplamalar yaptı, özellikle tanm üretimi uzerinde bir dizi sonuçlar çıkarttı. özal, bu arada sık sık ekonomiye ilişkin kritik sorular yöneltince özbekistan yöneticileri "çetin bir cevize çattıklarım" fark ettiler. özal, bu arada buğdayda hektar başına üretimin 3 ton olduğunu hesapladı. özal, Kadirov'a ayrıca özbekistan'ın diğer Sovyet Cumhuriyetleri ile yaptığı ihracat ve ithalata ilişkin rakamları istedi. Kadirov, "Rakamlar yok, çünkü hesaplamadık" karşıhğını verdi. Kadirov'un bu yanıtı üzerine Özal, "Ben bundan 15 yıl önce de bir Özbekistan heyetine aynı soruyu yöneltmiştim. O zaman da mal değişimi yapıyoruz diyerek bir rakam vermemişlerdi" dedi. PLANLAMAYI HER İŞE SOKMAYIN özal, konuşması sırasında elbisesinin yakası uzerinde Komünist Partisi'nin rozeti dikkat çeken Kadirov'un da kendisi gibi meslekten mühendis olduğunu öğrendi. özal, daha sonra kendisinin planlamacılık yaptığını, bir süre de Planlama leşkilatının başında bulunduğunu hatırlatarak, "Planlamacı olarak söyleyeyim, planlama örgutünü o kadar çok işin içine sokarsanız olmuyor" dedi. Kadirov ise özal'ın planlama hakkındaki eliştirel sözlerine yanıt vermemeyi tercih etti, ayrıca Türk Başbakanı için övücü bir üslup içinde "Sizin hakkınızda bir ekonomist, planlamacı ve mühendis olarak çok şey duyuyoruz" dedi. Kadirov, ayrıca özbekistan'da halkın Türk filmlerini ve Türk artistlerini "çok begendigini" kaydetli. KADİROV'UN SOZLERİ öte yandan özbekistan Bakanlar Kurulu Başkanı Kadirov, toplantıdan sonra "Cumhuriyet" muhabirinin "Sayın özal'ı nasıl buldunuz?" seklindeki sorusuna "Edindiğim izlenim, kendisinin ekonomik konulara çok iyi hâkim olduğu yolunda. Ekonomi bilgisi etkilcyici. Kendisinin ayrıca ekonomide organizasyon konusunda da birikim sahibi oldugu anlaşılıyor" karşılığını verdi. Kadirov, "Özal'ın ekonomide plancılıgı eleştirdigi sozlerini nasıl karşılıyorsunuz?" seklindeki sorumuza da "Bizde de partinin ekonomik kurumlara daha fazla yetki (anınmasını öngören kararları bulunuyor. Karşılıklı yarar ilkeleri çerçevesinde yabancı firmalarla işbirllği yapılıyor" diye yanıtladı. GORBAÇOV'DAN SES YOK öte yandan, Sovyetler Birliği Komünist Partisi Birinci Sekreteri Mihail Gorbaçov'un Başbakan Turşut özal'ı kabul edeceğine ilişkin dün de herhangi bir işaret ahnamadı. Gorbaçov, halen Moskova dışında, Sovyetler Birliği'nin doğusundaki çcşitli bölgelerde incelemelerde bulunuyor. Türk yetkililer Gorbaçov'la özal arasında bir görüşme yapılması konusunda Sovyet yetkilileri ile bazı temaslar yapıldığını belirterek, "Goruşmenin yapılıp yapılmayacağı konusunda bir gelişme yok. Biz yine de ziyaret sonuçlanana kadar görüşmenin olmayacagı yolunda kesin bir şey soylemek istemiyoruz" şeklinde konuştular. BUGÜN LENtNGRAD'A GEÇİYOR özal, dünkü göruşmeden sonra Taşkent'teki Özbekistan Sanayi Sergisini gezdi. Daha sonra da Kadirov'un verdiği akşam yemeğine katıldı. özal, bu sabah önce Semerkant'a geçerek Tinıurun mezarını ziyaret edecek, akşam da gezisinin son durağı olan Leningrad'a gidecek. Özal, yarın Turkiyc'ye dönuyor. Özbekistan Başbakanı Kadirov, özal onuruna verdiği yemekte yaptığı konuşmada, "Bizim hiçbir komşumuzun topragında gözümüz yoklur" dedi. Şahinkaya yanıtlamalı (Baştarafı I. Sayfada) n uzerinde sorular sorabilir. Açık rejimlerde bunlar çok doğaldır. Kamuoyu da böylece merak ettiği sorulann yanıtlarını ögrenir. Mesele, kişi davranış ve sorumlulugu üzerinde bir sorunun cevaplandırılmasından ibareltir." Inönü, bir gazetecinin Şahinkaya'nın soru önergesini "Bu önergeyi verenler 12 Eylül'e karşı olanlardır, anayasayı değiştirmek isteyenlerdir" şeklinde yorumladığını belirtmesi üzerine şöyle dedi: "Demokrasinin saglıklı işlemesi hepimizin amacıdır. Anayasalar kişisel sorumluluklarla ilgilenmez. Bizim anayasadaki degişiklik istemlerimiz, demokratik haklann ve özgürlüklerin çagdaş bir çerçeve içinde ifade edilmesini istemektir. Kişisel yasakların kalkmasını da bu nedenle istiyoruz. Yoksa kendimiz için kişisel yasaklar peşinde degiliz. Bunların otesinde kişisel bir intikam ya da hesaplaşma peşinde hiç değiliz." YAZAR: MECLİSE GELSİN HDP Genel başkanı Mehmet Yazar, haklı haksız iddia ve ithamlarda bulunmak yerine iddiaların Mecliste araştınlmasının daha iyi olacağını söyledi. Yazar, şöyle konuştu: "Böyle sözler, iddialar, dedikodular, şuyuu vukuundan beterdir diye bir söz vardır. Onun gibi, bu tür iddialar kişiye zarar verir. Hukuki açıdan sorun yoksa Mecliste araştırılması, konunun tüm yönleriyle ortaya çıkması en iyisidir diye diişünüyorum." ANAP: İTHAM HAVASI VAR ANAP Genel Sekreter Yardımcısı RUştU Kazım Yücelen ise, ortada gerçek olup olmadığını bilmedikleri bir iddia bulunduğunu belirterek, TBMM Başkanlık Divanı önergeyi Meclis gündemine almadan görüş bildiremeyeceklerini açıkladı. Yücelen, "DUekçede temize çıkarma görüntüsü verlliyor ama bir itham havası da var" dedi. Bu arada Cüneyt Canver, dün Hürriyet gazetesinde yer alan Cumhurbaşkanlığı Konseyi üyesi emekli Orgeneral Tahsin Şahinkaya'nın sözlerinden tatmin olmadığını belirterek, "Sayın Şahinkaya mal varlığını açıklayacagına, başkalannı da olaylann içine çekmeye çalışıyor. Konuyu saptırmak kimseye yarar saglamaz. Vicdanlar tatmin oluncaya kadar işin takipçisi olacagım" dedi. Canver, Başbakan Turgut özal'ı da "olayda muhatap olmadığı halde konuyu küçultüp örtbas etmekle" suçladı. Canver, özal için "Başbakanın bilinçaltında bir gün de sıranın kendisine gelecegi korkusu var. Sözlerinin bu bilinçaltı korkudan kaynaklandıgını sanıyorum" dedi. Cumhurbaşkanlığı Konseyi üyesi emekli Orgeneral Şahinkaya hakkında yolsuzluk savlarının araştırılması için TBMM Başkanlık Divanı'na yazılı bir soru önergesi veren SHP Genel Sekreter Yardımcısı Canver, Cumhuriyet'in sorularını yanıtladı. Canver, son gelişmeierle ilgili olarak, "Önce asli görcvimi yapıyorum. Aynca ordumuzun, cumhurbaşkanlığı makamının yıpranmasına engel olmaya çalışıyorum" dedi. Canver, "Sayın Şahinkaya'nın gazetelerde yer alan açıklanıalarını okudunuz. Bu konuda ne düşünüyorsunuz ?" sorusuna şu yanıtı verdi: "Sayın Şahinkaya'nın yanıtlarını okudum. Tatmin olmadım. Sayın Şahinkaya kendisi hakkında iddialara somut yanıtlar verecegine, başkalannı da bu olaylann içine çekmeye calışmış. Bu da Sayın Şahinkaya'nın söz konusu önergemi titizlikle okumadıgını göstermekte. Çünkü önergemde, bu iddialann sadece Sayın Şahinkaya için ileri sürüldügünü, Şahinkaya'nın 12 EylUI döneminde birlikte görev yaptığı konsey üyeleri ve askeri ve de sivil sorumlular hakkında bir iddia ve ima bulunmadığını belirtmiştim. Aslında yapılacak iş çok basit, Sayın Şahinkaya mal varlıgını açıklar, böylelikle hakkındaki söylentiler biter. Eğer mal varlıgı statüsüne uygun degilse, yeni sorular mutlaka gündeme gelir. Konuyu saptırmak, cepheyi genişletmek kimseye yarar saglamaz. Kişiler, kendilerini ilgilendiren sorulann içine başkalannı da çekme çabalarından vazgeçmelidir. Soru önergemde de belirttigim ü'zere, amacım çok yaygın olan bu söylentilerin ortadan Kalkmasını sağlamak, bu iddialar dogru degilse, böylelikle Sayın Şabinkaya'nın aklanmasına olanak lanımak. Yoksa Sayın Şahinkaya'nın söyledigi gibi anayasayı degiştirmek gerekçesiyle kendisi hakkında bu önerge verilmiş degildir. Anayasanın degişliıilme şartlan arasında da Sayın Şahinkaya'nın yıpralılması hiikmii yoklur. Kişiler kendilerini fazlaca önemsememelidir" Sayın Şahinkaya mal varlıgını her isteyene açıklamayacagını, Mecliste mal varlıgı bulunduğunu söylüyor. CANVER Milletin vekilini her isteyen gibi görmek kanımca doğru bir yaklaşım değil. Egemenlik koşulsuz olarak milletinse, onu da millet adına biz temsil ediyorsak herkese soru sorabilir, her konuyu da dile getiririz. Aynca Sayın Şahinkaya'nın yanıtında Mecliste mal varlıgını verdiğine ilişkin bir cümle yok. Şöyle diyor "Mal varlıgını biz zaten asker olarak daha once verdik". Mesleğe yeni başlarken elindeki mal varlığı ile şimdiki mal varlığı arasında ne fark var onu öğrenmek istedik. Sayın Şahinkaya yanıt verirken hep "biz" diye konuşuyor ve Sayın Cumhurbaşkanı ile diğer konsey üyelerinin adına da konuşuyormuş izlenimi veriyor. Konuşmalan kişileştirmek daha yerinde olur kanısındayım. Bu aşamadan sonra ne olacak? CANVER Meclis Başkanı, istemin doğrultusunda konuyu Başkanlık Divanı'na havale etmiş. Başkanlık Divaıu'nın görüşünü aldıktan sonra konuyu parti yetkili organlannda tartışmaya açacağım. Vicdanlar tatmin olana kadar bu işin takipçisi olacağımdan kimsenin kuşkusu olmasın. Sayın Başbakan, Moskovada önergenizle ilgili 'flaş isim peşinde' oldugunuzu belirtmiş. Bunu nasıl karşıladınız? CANVER Günümüz Türkiyesinnde yolsuzluuk iddialarını gündeme getirenler artık flaş olmuyorlar, çünkü bu tür olaylar olağanlaştı maalesef. Şahinkaya hakkında verdiğim yolsuzluk savlarına ilişkin önergeyi Başbakanın yanıtlamaya kalkması garip.. Bunlar hep böyle yaparlar. Ciddi bir olay ülkenin gündemine getirildiğinde, olayı küçultmeye, kapatmaya, örtbas etmeye çalışırlar. Birtakım güçleri korumaya çalışırlar. Çünkü bilinçaltlarında tek bir korku vardh, bir gün sıranın kendilerine gelecegi korkusudur bu. özal'ın sözleri işte bu bilinçaltı korkunun söylettiği sözlerdir. Sayın Başbakan, bu iddialann ciddi olması lazım diyor. "Bu iddialar ciddidir" demesini zaten beklemiyordum. Ayrıca özal bu konuda benim muhatabım değil. Ben özal'a soru sormadım. Sorulanmı Meclis Başkanlık Divanı'na yönelttim, divan da görüşme kararı aldı. Bu sefer de özal hariçten gazel okumasın. SUNALP: KONU BERRAKLIĞA KAVUŞMALI MDP eski Genel Başkanı, lzmir Milletvekili Türgut Sunalp, Tahsin Şahinkaya ile ilgili yolsuzluk iddialan konusunda değerlendirme yaparken, Şahinkayanın "Mal beyanında bulunmasında büyük yarar olacagım" söyledi. Sunalp, konuyla ilgili olarak ANKA muhabirinin sorularını yanıtlarken olayı, Tahsin Şahinkaya'nın kendisinin "berraklıga" kavuşturması gerektiğini vurgulayarak şöyle konuştu: "Bir konu tartışmaya getirilmiştir. tşin birinci derecede sahibi Sayın Şahinkaya'nın kendileridir. Kendi savunmasını kendisi yapmak durumıındadır. Mesela ben şimdiye kadar ANAP'ı alabildiğine eleştirdîm. Ama Sayın Özal'ın şahsiyetine girmedim. Bu konu da oyle. Şahinkaya'nın şahsı ile ilgili bir olayda konuşmak, açıklama yapmak, mal beyanında bulunmak kendisine düşer. Bu tarüşma ve iddialardan sonra Sayın Şahinkayanın mal beyanında bulunmasında büyük yarar vardır kanaatindeyim." Hava (Baştarafı I. Sayfada) larının halk tarafından açıkça, yakından izlenmek zorunda olduğuna ve uygunsuzluk hallerinin hemen düzeltilmesi gerektiğine dikkat çekerek, Başbakan özal'a şu soruları yöneltti: 1979 yılından 1986 yılına kadar Hava Kuvvetleri Komutanlığı'na baglı kaç bina inşa edilmiştir? Bunlann proje fiyatlan nedir? Bu binalann yapımı hangi firmalar tarafından Ustlenilmistir? Tercih nedenleri nedir? Bu projeler ne kadar siirede bitmiştir ve kesin maliyetleri ne olmuştur? Bu süre zarfında biten ya da projeleri yapılan binalann kullanım amaçları nedir? Hava Kuvvetleri Komutanlıgı bünyesindeki binalann kaçı misafirhane olarak kullanılmaktadır? Bu binalar hangi şehirlerde bulunmaktadır? Bu misafirhanelerin iç tefrişi ve dekorasyonu hangi firmalar tarafından, ne şekilde ve ne nedenle yapılmıştır? 19791986 yıllan arasında Türk Hava Kuvvetleri'ne ülke bütçesinden ya da dış yardım kaynaklı uçak, silah, mühimmat ya da teçhizat alınmış mıdır? Bu alımlar hangi ülke ve firmalardan yapılmıştır? Seçimlerde hangi kıstaslara göre hareket edilmiştir?". öte yandan Halefoğlu, Sovyet Edinilen bilgilere göre, ŞevardDısişleri Bakanı Edvard Şevard nadze, Halefoğlu'nun bu genel nadze ile görüşmesinde ilişkiler yaklaşımına katıldığım belirtti. deki siyasal düzeydeki pürüz Ancak Şevardnadze bu konuda noktaları gündeme geldi. öğre yalnızca genel bir yaklaşım ortanildiğine göre, görüşmenin ba ya koymakla yetindi ve söz kosında Halefoğlu, Sovyetler'in ye nusu pürüzler hakkında Sovyet ni Dısişleri Bakanı Şevardnadze tutumuna ilişkin herhangi bir yeiçin övücü sözler kullandı ve ni unsur getirmedi. Meclis camisine minare aranıyor (Baştarafı I. Sayfada) miydi?.. Şeriat düzenıyle yönetilen Pakistan'da bile bodrum kattaki mütevazı bir salonda kılınıyordu namazlar. Üstelik Türk dinsel mimarisinde, Mimar Sinan'dan bu yana bir santimlik ilerleme bile olmamıştı. Yapılan dinsel mimari örnekleri (cami, çeşme, türbe vb.) kötü birer Mimar Sinan kopyası olmaktan öteye gidemiyordu. Çağdaş dinsel mimari konusundaki bazı girişimler ise, bağnaz çevrelerce engelleniyordu hep. Işte bu düşünceler yüzünden tedirgindi mimar Çinici. Ama bİF de madalyonun öbür yüzü vardı. Meclis binası kapsamında yer alacak camiye yer olarak, halkla ilişkiler binası ile park arasında kalan alan seçilmişti. Halkla ilişkiler kompleksini de kendisi yapmıştı. Hemen yanına yapılacak bir cami, büyük emek vererek gerçekleştirdiği bu projeyi de berbat edebilirdi. Aynı kompleksin bir devamı gibi olacaktı yapılacak cami. Bu yüzden caminin projesini yapmaya da zorunlu hissediyordu kendisini. Üstelik, kendisi kabul etmese, nasılsa bir başka ınimara yaptınlacaktı cami. Karar çıkmıştı cami yapımı için. Oysa caminin projesini kendisi yaparsa, halkla ilişkiler binasını bozmayan bir proje gerçekleştirebilir, cami mimarisine de çağdaş bir boyut getirebilirdi... Bu düşüncelerden hareket eden yüksek mimar Behruz ÇiJiici, sonunda Türkiye Büyük Millet Meclisi binasının kapsamında yer alacak caminin projesini yapmayı kabul etti. Ama henüz işin başindayken, kendisine bu projeyi yapmayı teklif eden TBMM Başkanı Necmettin Karaduman'a da düşüncelerini açıklayacaktı. Çinici, Karaduman'a, "Sayın Başkan, ben Mimar Sinan stilinde çalışamam. Meslegimizin peygamberi olan Sinan'ı taklit edenlerin halini görüyorum. Işte önümüzde Kocatepe Camisi örnegi var. tslam mimarisine de, tslaın dinine de, halkımıza da hakaret edercesine yükselen bu tiir bir komediye ben karşıyım. 600 yıldır cami mimarisi konusunda yeni bir deney yapılmadı. Eger bana eski formlarda çalışmam emrediliyorsa, ben bu formları yapmıyorum. Bunu kabul edersiniz veya etmezsiniz. Etmediğiniz (akdirde başka tiirlii hizmet veririm. Jiiri olurum, başka meslektaşlar çalışırlar, ben bu işe kanşmam. Size cami yapmayın da diyemem. Haklı olduğunuz bir noklayı da görüyorum. Mecliste mescit görevi yapan odadan koridorlara taşmış vaziyette biçimsiz birtakım sahneler oluyor... Karar sizindir" diyecekti. Behruz Çinici, TBMM Başkanı Necmettin Karaduman'ın, "olur"unu aldıktan sonra hemen çalışmalara başlayacaktı. Bir yılı aşkın bir süredir geceli gündüzlü calışarak bugünlere gelinmisti. En büyük yardımcısı da oğlu, genç mimar Can Çinici'ydi... Projeler, maketler birbirini izliyor, biri bozulurken bir başkası gelıştırihyordu. Beş yüz metre karelik Meclis Camisi'nin projesi çok yormuştu Behruz Çinici'yi... Oysa aynı günler içinde, kendi deyişiyle r 'Ne şehirler dcvirmişti" Çinici. "32 yıllık miınarlık yaşamımda, en çok yoruldugum konu bu oldu" diyordu dostlanna, cami projesi için. Behruz Çinici, yaptığı Meclis Camisi projesinde, bildiğimiz klasik "kubbe" ve "minare" unsurlarına yer vermemişti... "Atalürk'iin, Bakanlıklar semtinden Çankaya'ya çlzdiği o biiyük aksın Uzerinde bir minare nasıl olabilir?" diye düşünüyordu. O böyle düşünüyordu, ama onun gibi düşünmeyenler de vardı. Çinici, proje ve maket çalışmalarını yUrütürken, güvendiği meslektaşlarına, dostlanna danışa danışa geliştiriyordu düşüncesini. Biraz "Mevlevi düşüncesi"ni, biraz "sonumuz toprak" lelsefesini katarak, toprağa oyulmuş, çağdaş boyutlarda bir dinsel mimari projesi koymuştu ortaya. Büyük, cam kristal küplerin üst uste konmasından oluşan bir kubbesi olacaktı Meclis Camisi'nin... Minare yerine de yalnızca iki basamak vardı. Çinici'ye göre mimare, bir zaman ve çağrı simgesiydi. Mecliste ezan sesleri yükselmeyeceğine ve çağrıya gerek olmadığına göre, minareye de gerek yoktu. Bu Çinici'nin düşüncesiydi, ama "ille de minare ve başka bir kubbe" diye tutturanlar olacaktı. Çinici'nin geliştirdiği projeye göre, ana yapı toprağın altında' kalacak, geniş basamaklardan oluşan ve bir "ziguratı" anımsatan çatı kısmı ise toprağın üstünde olacaktı. Bütün çatılar ye;Şİİ alan olacaktı. Sütun yerleri olacak, ama sütunlar olınayacak, kuşluklar çevreleyecekti çatıyı Behruz Çinici, bütün bu çalışmaları yaparken, en büyük desteği de Meclis Başkanı Karaduman'dan alıyordu. Söylediğine göre, Karaduman büyük anlayış gösteriyordu kendisine. Proje ve maket çalışmalarının bitme aşamasına geldiği günlerde Karaduman, Çinici'yi arayacak ve projeyi bazı Meclis üyesi arkadaşlarla birlikte görmeye geleceğini söyleyecekti. Meclis Başkanı Necmettin Karaduman'ın, 1520 milletvekiliyle birlikte Behruz Çinici'nin başkentteki bürosuna geldiğinde, büroda Çinici'nin Kanadalı mimar dostları da vardı. Bunlardan biri de yıllardır Quebec Üniversitesi'nde görev yapan Mimar Profesör Aygen Törüner'di. Aralarında ANAP Balıkesir Milletvekili Isınail Dayı, Konya Milletvekili Ziya Ercan ve Zonguldak Milletvekili Engin CansızogJu'nun da bulunduğu bir grup milletvekili, cam küplerden oluşan kubbeye de, iki basamaklı minareye de karşı çıkacaklardı. Onlara göre kubbe biraz kubbeye benzemeli, minaresiz cami olmamalıydı. Çinici'nin başkentteki bürosunda önce "hafiften" başlayan tartışnıa, giderek boyutlanıyordu. Çinici, yeni okuduğu Profesör Doğan Kuban'ın bir yazısına değinıyor, "Ibadet yapılarının, mimarlıgın en zor branşı oldugunu, bunun da konunun çok politik olmasından kaynaklandığını, Türk mimarlık alelyelerinin küçücük bir mescit konusunda bile bocaladıgını" belirtiyor, "şeriatın hüküm sürdügü Arap ülkelerinde bile, başanlı olmasa da yeni, çağdaş deneylerin yapıldıgını, Türkiye'nin henüz buna geçemedigini, bu tiır çağdaş yenilikleri de ancak yıice Meclisin yapabileceğini" söylüyordu. Çinici'nin savunmasına konuğu Profesör Aygen Törüner de katılacak, "Sayın Başkan, Çinici'ye bu şansı tanıyın, Meclis Camisi'nden önce, Meclis Camisi'nden sonra diye bir kavram yaratacaksınız" diyecekti. Ne var ki birkaç milletvekili, "Minare de minare, kubbe de kubbe" diye tutturmuştu. Tartışmanın sonunda Behruz Çinici sinirleniyor, "Beyler, hepinize saygı duyuyorum. Yüce Meclisin üyelerisiniz, ama biz sanata bu denli müdahaleyi kabul etmiyoruz. Ben yalnızca size karşı sorumlu degilim. Geldiğimiz nokta itibarıyla birçok çevreye karşı sorumluyum. Hatla Türkiye sınırlarının otesinde sorumluluk taşıyan bir mimarım. Bu anlayış içinde bu projeyi buraya kadar getirdim. Benim kalemim bundan oteye yüriimez beyler. Ama çok istiyorsanız, mimannızı degiştirebilirsiruz" diyordu. Meclis Başkanı Karaduman, "Sizi daha fazla zorlayamayız" diyerek işi tatlıya bağlayacaktı. Karaduman'ın bu yaklaşımı üzerine Çinici, "yeni deneyler yapacağını, kubbeyi degiştirecegini, minare konusunda bir şey yapabilir miyim diye çalışacagım" söylüyordu. Bu tartışmalı toplantıdan sonra Behruz Çinici, yalruzca Meclis Başkanı Karaduman'a karşı sorumlu olacağını, şart koşuyordu... Bu tartışmalı toplantıdan sonra, baba oğul Çiniciler, yeniden kolları sıvayıp, yeni kubbe ve minare arayışına giriyorlardı. Kubbede Selçuklu öncesinden seslenen bir form geliştirmeyi başarmışlardı, ama minare konusu ise bir türlü olmuyordu. Çinici'nin deyinıiyle, "Vücut organı kabul etmiyordu bir türlü..." Nur ışığını simgeleyen beyaz küçük bir silindir yerleştirdiler minare yerine, ama o da benimsenmedi. Şu günlerdeki çahşmaları bütün minare üstüne Çinicıler'ın. Bir minareyi stilize eden, bronz ya da seramikten, ama farklı bir malzemcdcn simgesel bir minarenin arayışı içindeler. Ama bu minarenin şerefesi ve merdivenleri olmayacak. Çinici'nin anlatımıyla, "Şehitlerimizi anımsatan çok küçük bir anıt gibi, bir ışık kulesi ya da bir fener gibi bir minaresi olacaktı Meclis Camisi "nın. Ama Behruz Çinici'ye göre, cami inşaatının yapım aşamasında, minareye de gerek olmadığı anlaşılacak. Anne ve ACI KAYBIMZ Elim bir trafik kazası sonucu kardeşimiz, AYDEV NALENaOĞLU'nu yitirdik. Acımız sonsuzdur. Ailesinc başsağlığı dileriz. 9 EYLÜL ÜNİVERSİTESİ ARKADAŞLARI (Baştarafı l. Sayfada) ra'dan dönen Hürriyet muhabiri Hulki Cevizoğlu, istanbul'dan Ankara'ya giderken kendisi ile aynı uçakta yolculuk etmekte TBMM Başkanı Necmettin olan Tahsin Şahinkaya'ya rastlaKaraduman, SHP Genel Sekredı ve emekli orgeneral ile bir göter Yardımcısı Cüneyt Canver'rüşme yaptı. Dünkü Hürriyet gazetesinde yer alan bu görüşme in Cumhurbaşkanlığı Konseyi de Şahinkaya, söz konusu savlan üyesi Tahsin Şahinkaya ile ilgili öne sürenlerin asıl amaçlarının olarak TBMM Başkanlık Diva"anayasayı degiştirmek oldu nı'na verdiği önerge hakkında ğunu" söyledi, "Bunlar, Iftira Divan'dan görüş istedi. TBMM Başkanı Karaduman'lar, uydurma hareketler ve yakışıksız sözlerdir. Hepsi 12 Ey ın söz konusu önergeyi önceki lül'ü yapan kişilerin kamuoyu gün incelediği bildirildi. TBMM karşısında degerlerini düşürme Başkanı'nın Basın Danışmam ye yöneliktir. Bunun sonu nere Selman Erdogdu, Karaduman'ye gider bilmem" dedi. Şahinka ın içtüzüğün98.maddesinekarşın ya aynca şu görüşleri dile getirdi: önerge hakkında Başkanlık Di"Böyle her isteyene mal varlı varu'ndan istişari görüş istediğini açıkladı. gını gösteremeyiz. Biz milyarder insanlar da degiliz. TasarrutlanTBMM 1 eylüle kadar tatilde mızla ne yaptıysak yaptık. Baş bulunduğu için Başkanlık Divaka bir şey yaptığımız yok. Her nı'nın, başkanlığa eylül ayı içinhalde menfaat saglamış olsaydık, de görüşünü bildirmesi beklenibaşka lurlu hareket ederdik, de yor. Eylül ayına kadar TBMM gil mi? İnsanların yaptıkları ta Başkanlığı'nın Canver'in önersarruflarla anne ve babalarından gesi hakkında bir işlem yapmakalmış olan bazı yerlerin fazla sı olası görünmüyor. lıgı ile veyahut da başkalannın TBMM lçtüzüğü'nün 98. uydurmalan ile basının ve kamumaddesi, "Başkanın, Başkanlık oyıınun buna inannıaması lazım. Divam'nın, Başkanlık Divanı Herbalde biz anasız ve babasız üyelerinin ve Danışma Kurulu'büyümedik. Anamızdan, babanun Millet Meclisi'nin faaliyetmızdan bir şeyler kaldı." 6u görüşmenin dünkü Hürri leriyle ilgili görevleri hakkında, başkanlıktan sözlü veya yazılı yet'te yayımlanmasının ardından soru sorulabiiir. Bu sorular başyeniden kendisiyle görüştüğümüz kan vey«ı görevlendirecegi başAvni Şahinkaya, "Ben böykan vekillerinden biri tarafından le işlerle meşgul olmam. Direkt cevaplandırılir. Soru sözlü ise, veya endirekt bir ilişkim yok. önergesi verildikten yedi gün Ben meşgulüm, zanıanım dolu. sonra gündeme alınır. Bu soruBu konuda da bir fırsal bile lar hakkında da, hükümete yöbulamadım" dedi. neltilen sorular hakkındaki hüŞahinkaya'nın iddialara yanıt kumler uygulanır" hükmünü verip vermemesiyle ilgili bir baş taşıyor. ka yazı da dünkü Milliyet gazetesinde, gazetenin Başyazarı Mehmet Barlas'ın köşcsinde yayımlandı. Barlas, Cumhurbaşkanı Kenan Evren ile Florya'da yaptığı bir özel görüşmeyi anlatırken aynen şu cümleleri kullandı: "... Aynı şekilde hisseltik ki, Evren kendi davranışları ile topluma egemen kılmak istediği faziletli ortam özlemine, tüm çevrenin katkıda bulunması için sık sık telkinde bulunuyor. Örnegin, isimleri çevresinde kamuoyu Ben odaklarının çeşitli nedenlerle spekülasyon yaptığı her kişi, cesur ve açık davranmayı seçmeli3 yaşıma bastığımı dost ve dir. Demokratik rejimde kamu akrabalarıma müjdelerim. görevi yüklenenlerin, haksız bul31 Temmuz 1986 duklan suçlamalar karşısında bile susmayıp, açık alınla konuşİSTANBUL malan şarttır." ELİF KESKİN
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle