16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/8 24 TEMMUZ 1986 YDP kuruldu mu, kurduruldu mu? LEFKOŞE "Göçmen arkadaşlar tam buradaki partl biinyelerinde kendilerinc yer aradıklan blr sırada, maalesef Yeni Doguş Ptrtisl kurduruldu. Kurulmadı, kurduruldu.." Türkiye'den gelcn göçmenlerin oylanyla KKTC iç politikasında önemli bir yer edinen vc Meclise 4 milletvekili sokmayı başaran Yeni Doğuş Partisi hakkındaki bu iddianın sahibi Başbakan Derviş Eroglu'ndan başkası değil. Biz de kendisine sorduk: " Beyefendi, YDP 'kurulmadı, kurduruldu' diyorsunuz. Peki klm kurdurdu bu partiyi?" KKTC'nin sakin mizaçlı genç Başbakam Derviş Broğlu, bu sonı karşısında durmayı yeğliyor: "VaUahi, onu siz araşünn.." Cumhuriyetçi Türk Partisi Oenel Başkanı ö ı ker özgür'e bakarsanız, "kimin" kurdurduğu çok açık: "T.C. Biiyükelçillgi.." özgür'ün iddiasına göre, "TUrklye TUrkleri ile Kıbns TUrkleri arasında kaynaşma gerçekleşmediftl için bu kitle Bttyttkelçilik tarafından yönlendlriliyor". Oelgelelinı, basta Büyükelçi BedretUn Tunabaş olnıak üzere, büyükelçiliğin "bugünkü" kadrolarının YDP olgusunun ortaya çıkışında bir sorumlulukları olmadığı anlaşıhyor. Ankara'nın "bugUnkü politikası"nın, Türkiye'den gelen göçmenlerin ayrı bir partileşme sürecine girmesinden çok, buradaki yerel partilcrle kaynaşmasından yana olduğu anlaşıhyor. Ancak Ankara'nın bugünkü yaklaşımı bu şekilde belirse de, geçmişte bir "mnhasebe ha(ası"nın yapıldığı anlaşıhyor. KKTC'deki güvenilir üst düzey birçok yöneticiye göre YDP'nin miman, Bedrettin Tunabaş'tan bir önceki BUyUkelçi İnal Batu. Türkiye'den gelip KKTC'ye yerleşen ve buranın vatandaşlığına geçen "T.C." kökenlilerin, iç politikada oynamaya başladıkları rolü görmek için, bu olgunun başlangıcına, Emekii Albay İsmail Tezer'in Türkiye Birlik Partisi'ni kurduğu 1980 yılına dönmek gerekiyor. Ulusal Birlik Partisi Genel Başkanı ve Başbakan Derviş Eroğlu, TBP'nin oluşumunu şöyle anlatıyor: "En böyük hasan bu parti vennlştir. Çünkü 1980'de seçime gjürdlginde, btttiin sermayesi sadece Türkiye ve Kıbrulılık konusuydu. Başka bir fikri yoktu. Tttrkiyelilik bayragı alUnda, TUrkiyeü göçmenleri lömttnneye çalıştı. BiitUn sermayesi Kıbns dogumlu Tttrklere kufretmekti. 'Bunlar bizi adam ycrine koymuyor, Venedik bozuntulan, lngjliz p..leri' gibl laflarta aynmcılık yaparak oy toplamaya çaliftı.. Bir milletvekili çıkardı ve bakan oldu. Ancak sonradan zararlı oldugu anlaşıldı ve bu parti göçmen arkadaşlarca da benimsenmediV Derviş Eroğlu'na göre, TBP'nin silinmesinden sonra Yeni Doğuş Partisi'nin "kurdurulmasıyla", aynmcılık sloganları yeniden ortaya çıktı. BEŞEŞLER SUÇLAMALARI REDDEDİYOR Yeni Doğuş Partisi Genel Başkanı Aytaç Beşeşler partisi hakkındaki bu suçlamaları tümden reddediyor ve "slze bunlan söyleyenler, bu tür düyttncelerde olanlar, dogrudan bizimle görüşsünler ve dognıyu bulmaya çalışsınlar" diyor. Beşeşler, 1960 Harp Okulu mezunu. 1976 yılında Türk Barış Kuvvetleri'nde görev yapmak üzere KKTC'ye gelmiş ve 1979 yılında binbası rütbesinden emekli olarak Magosa'ya yerleşmiş. KTFD vatandaşhğına geçen Beşeşler, politikaya önce Ulusal Birlik Partisi saflarında atılmış. Bir sürc UBP'nin Magosa parti örgütü idari sekreterliğini yürütmüş ve 1980 yılında bu partiden seçime katılmış, ancak kazanamarruş. Beşeşler, daha sonra Türkiye'den gelen göçmenlerin başını çektiği bir hareketi örgütleyerek, YDP'yi kurmuş. Partisinin 1985 genel seçimlerinde aldığı oy herkesi şaşırtmış. YDP, Magosa'dan 3, Lefkoşe'den de 1 milletvekili çıkartarak Mecliste anahtar parti durumuna geçmiş. Aytaç Beşeşler, partisinin Türkiye'den gelen göçmenlerle, Kıbnslı Türkler arasında aynmcılık yapmadığını söylüyor. "Türklye'den gelenlerin partisi dlye bir durum yoktur. Partiyi kuranlar bu ttlkenin vatandaşlandır ve yasalara uygun bir şekilde siyasl faaUyetlerini yürütmektedirler. Yönetünlmiz içinde bem Kıbrudı TUrUer, hem de göçmenler vardır. Eger diger partiler vaat ettlkleri dognıltuda görev yapamıyorlarsa, yeni arayıalann dogması kaçuulmazdır. Biz böyle bir arayısın UĞUR MUMCU (Baştarafı I. Sayfada) GOZLEM s sonucu olarak ortaya çıktık. KKTC vatandaylan olarak yasal haklanmızı kullanıyonız. Niçln bizleri hala Türkiye'den gelenlerin partisi olarak nltelendiriyorlar, buna bir anlam veremiyorum.." YDP'nin Beşeşler'in söylediği gibi "ayrımcıhk" yapmadığını kabul etsek de, bu partinin meclisteki dört milletvekilinin dördünün de T.C. kökenü olması, bu partinin yapısı hakkında ve dayandığı seçmen kitlesi hakkında bir fikir veriyor. Ancak Beşeşler, bu noktada hemen itiraz ediyor:"Evet, mllletveldU arkadaslar Türkiye'den gelip buraya yerleşen insanlar. Ancak, iiçtt de Kıbnslı Türk hanımlaria evli. Bu da arkadaşlanmızm Kıbns Türk halkı İle kaynastıklannı aöslerir!' KKTC'nin nüfusu bugün için 130 bin olarak tahmin ediliyor. Bu nüfusun 30 bin dolayında bir bölümü 1974 Barış Harekâtı'ndan sonra KKTC'ye göç eden T.C. kökenlilerden^Iuşuyor. Başka bir deyişle, bugün KKTC'de yolda yürüyen her 5 kişiden 1 'i Türkiye göçmeni. Işte bu göçmenlerin bugün KKTC'deki durumları, yerli halk ile Uişkilerinde karşılaştıkları uyum sorunları ve iç politikada artan ölçüde ağırhklarını koymaya başlamaları, aslında başlı başına sosyolojik bir araştırma konusu. Barış Harekâtı'ndan sonra adaya Türkiye'den 40 bin kadar göçmen gelmiş. Bunlardan 10 bini, beklediğini bulamamış, yerli halk, çevre ve yaşam koşullarıyla uyum sağlayamadığı için TUrkiye'ye geri dönmüş. Kalan 30 bin kişi ise bugün bütün sonınlanyla birlikte KKTC'nin yadsınmayacak bir "gerçekligini" temsil ediyor. den gelenlerin çogu kırsal kökenli. Köylerindeki yaşantıyı burada da aynen sürdürüyorlar. Buraya adapte olmak gibi bir nlyetleri yok. Tam lersine Turklye'yi buraya getiriyorlar. SonuçU iki keslm arasında kesin bir çizgi çizildl, iki farklı toplum ortaya çıktı'.' Göçmenlerle yerel halk arasındaki "kesin çizgi" bazı yerleşün merkezlerinde göçmenlerle yerli halkın ayrı kahvelere devam etmeleri, ayrı bakkallardan ahşveriş yapmalarıyla da belirginleşiyor Yerli halk, uyum sorununa nasıl bakıyor? Lefkoşe'de küçük çapta bir süpermarket işleten Necdel Baha (49) ikinci evliliğini Türkiyeü bir göçmenle yapmış. Eşine bağlı, ancak aralarında bir mizaç farkı olduğunu kabul ediyor. "Geçlnebillyor musunuz?" diye sorduğumuzda, gulerek yanıt veriyor: "Geçinmeye mecburuz. Evlilikte her iki tarafın da uyum göstermesi lazım. Birbirini idare edeceksin. Ne demisler.çalı tepesinden sttriilmez" Necdet Baha, özel dunımu itibanyla "kaynaşma" somnunun tam ekseninde duruyor. Necdet Baha'ya göre de "Türkiye'den gelenlerle kaynaşma olmadı. Çünkü Türklye'den gelenler Kıbns'a uyum saglamaktansa. kendi örf ve âdetlerini yürütmeye çahşıyoriar." TEMEL SORUN: EKONOMİK ÇELİŞKİ.. Döner ustası Nall Bünyat(SO) Amasya doğumlu. Barış Harekâtından sonra Lefkoşe'ye yerleşmiş ve Girne Caddesi'nde bir lokanta açmış. "Ben mutluyum" diyor, "Ama bütün göçmenlerin sorunlan var. Parti kurulduysa haklı yere kuruldu. Biz TürkiyeliKıbnslı aynmını kabul etmiyonız. KAYNAŞMA NEDEN GERÇEKLEŞMEDİ? de kullanıyorlar. YDP'nin güçlenmesi ise en çok UBP'yi tedirgin ediyor. Çünkü, düne kadar göçmenlerin oylanna "çantada keklik" gözüyle bakan UBP yöneticileri, YDP'nin, aleyhlerine işleyen bir hareket olduğunu geç de olsa farketmiş bulunuyorlar. En azından, bu partinin 1985 seçimlerinde sürpriz yaparak 4 milletvekili çıkarabilmesi, düne kadar çoğunluk UBP'ye giden göçmen oylannın bu kez YDP'ye yönelmesi sonucu gerçekleşmiş ve en önemlisi UBP'yi tek başına iktidara gelmekten alıkoymuş. YDP, görünüşte sağa yakın bir parti olmasına karşıhk, göçmen kitlesi içindeki sosyal demokrat kesimin oylannı da topladığı tahmin ediliyor. Göçmenlerin oylannı denetimi altına alan YDP, KKTC'deki bazı yetkili çevrelerin bu partinin "doğal mütteflgi" gözüyle baktığı UBP'nin karşısında oldukça güçlü bir pazarlık pozisyonunda çıkıyor. YDP'nin bu çerçevede, gelecekte KKTC iç politikasında etki alanını genişletmesi kaçınılmaz gözüküyor. Bu noktadan hareketle, UBP kurmaylan ve yetkili çevreler, YDP'yi kendi içlerinde eritme planlara yapıyorlar. UBP, ileride tek başına iktidara gelebilmesinin ancak göçmen oylannı alması ile mUmkün olabileceğini görüyor. Nitekim, geçen seçimlerde UBP kurmaylan göçmen oylannı cekmek için değişik bir taktik denemişler. Göçmen kesimden bazı etkili isimleri kendi listelerine koyarak göçmen oylannı almaya çalışmışlar. Listede göçmen adaylann altında bulunan Kıbnslı TUrk adaylar yoğun bir kulise girişerek, bu isimleri çizdirmişler. Seçim sonuçlandığında göçmen adaylar üst sırada oldukları halde kazanamamışlar. Bu davranışın anlamı şu: Göçmenler nasıl Kıbnslı Türk adaylara oy vermekten kaçımyorlarsa, benzer şekilde yerli halk da göçmen adaylara rağbet etmiyor. . önümüzdeki dönemde YDP ile UBP'yi kaynaştırma yönünde bazı senaryoların sahnelenmesi beklenebilir. Ancak, halk nezdinde çok ağır bir süreç olarak ilerleyen "kaynaşma" partiler düzeyinde hemen sağlanabilir mi? İki farklı doku, bir parti çatısı altında eritilebilir mi? Bu sorulara hemen "hayır" kadar "evet" yanıtı vermek de güç. KKTC liderliği de YDP olgusundan rahatsız. KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş, Türkiyeli göçmenlerin ayrı bir parti çatısı altında örgütlenmelerini sakıncalı buluydr. Ancak, Denktaş'a göre YDP'nin ortaya çıkma6inın sorumluluğu "tamamen KKTC'deki paru>re ait." Denktaş, Zamanında tedbir alınsaydı, bu lş olmazdı. tş çıkar kavgasına dönüşlürüldü ve bu bali aldı" diyor. Ancak, KKTC Cumhurbaşkanı yine de iyimser: "Ben meseleye olumlu bakıyonım. Çünkü, şimdi her iki tarafta da rekabet belirdl.YDP, aman Kıbnslılan daha çok içlme alayım, digerleri aman Türkiye'den gelen Kıbnslı TUrkleri daha çok İçlme alayım diye bir rekabete başladı. Dolayısıyla bu mesele olduğu kadar büyük bir mesele olmaktan çıkmıştır ve olumlu bir yöne gitmeye başlamışlır. Bunda hepimizin suçu ve rölü var. Hepimizin bundan sonra yapacağı roller de var." Başbakan ve UBP Genel Başkanı Derviş Eroğlu Denktaş gibi, Türkiyeli göçmenlerin yerleşik partiler içinde örgütlenmelerini savunuyor. Eroğlu'na göre YDP'nin varhğı "kaynaşma"nın önündeki en önemli engel: "Türkiye'den gelen nüfusun ayn bir parti içerisinde değil, kendilerinin mevcutlar içinde benimseyeceği partiler içinde olması gerekmektedir. Sağ ve sol fikirleri dahi Türkiyelillk bayragı altında toplayan blr partinin bu memlekete yarar getirecegine inanmıyonım. Partiler aynı flkir etrafında toplanan klsilerden olusur. Bu partide ise en sağdan en sola kadar İnsanlar var.." Başbakan Eroğlu, "ikiligin" ortadan kaldınlması amacıyla bundan bir süre önce resmi yazışmalarda "T.C. kökenli" teriminin kullanılmasını yasaklamış, herkesten KKTC vatandaşı diye söz edilmesini istemiş. Eroğlu'na göre "Artık TürkiyeliKıbnslı laflannın ortadan kalkması lazım." Ancak, hemen ekliyor: "Slyasi yelpazede bir YDP olduğu sürece bu laflar söylenecektir" Görüldüğü gibi, Türkiyelilik KKTC iç politikasının önemli bir paydası haline gelmiş bulunuyor. KKT Dünyanın En Genç Devleti, Türkiye'den KKTC'ye giden göçmenlerin yerli halkla kaynaşması, "ağır bir süreç"te ilerliyor. Türkiyeli göçmenler, KKTC iç politikasına ağırlık koyuyorlar. Göçmenlerin partisi YDP, Mecliste 4 sandalyeye sahip. Cumhurbaşkam Rauf Denktaş ve UBP, YDP'nin varlığmdan rahatsız. Sedat Ergin Göçmenlerin büyük bir bölümü Magosa bölgesinde ve özellikle Kıbns adasının doğusunda sivri bir çıkıntı şeklinde uzanan Karpas bölgesindeki köylerde yaşıyorlar. Çoğunluk tarımla geçiniyor. KKTC'de bugün tarımın bütün güçlüklere rağmen ayakta durması büyük ölçüde Türkiye'den gelen göçmenlerin cabalarımn bir sonucu. Göçmen köyleri dolaşıldığında, Samsunlular, Antalyahlar, Diyarbakırlılar'ın, geldikleri bölgelerde ayn ayn köylerde kümelendikleri gözleniyor. Göçmen kitlesinin yerli halkla arzulanacağı ölçüde kaynaşamadığını herkes kabul ediyor. Sonınların başında, göçmen grubunun yerli halkla uyum sağlayamaması geliyor. Okuma yazma oranı yuzde 90 olan Kıbns TUrk toplumuna kıyasla göçmenlerin eğitim düzeylerinin düşük olması başlı başına bir uyumsuzluk kaynağı. İkinci bir neden, mizaç farklılığı. Lefkoşe'de lokanta işleten Adanah Zeynep Şölen de mizaç farklıhğını kabul ediyor: "Buranın halkı daha sakin, daha sessiz.." CTP Genel Başkanı özker özgür'e göre ise bu mizaç farklılığı şu örnekle açıklanabilir: "İki Kıbnslı Türk trafik kazası yaparlarsa, kavga etmeden hemen anlaşırlar. iki Türkiyeli Türk kaza yaparlarsa, muhakkak kavga ederier. Polisin müdahele etmesi kaçındmaz olur!' Saray Oteli'nin barmeni Durmuş Çelik'e (25) göre ise, iki kitlenin kaynaşamamasında rol oynayan bir diğer faktör, göçmenlerin değişime karşı direnmeleri. Durmuş Çelik, kendi deyimiyle uyum sağlayan azınlıktan. Aslında genç kuşağa bakıldığında, çoğunluk uyum sağlamış gözüküyor. Durmuş Çelik, kendi özelinde uyum sağlamasının nedenini şöyle açıklıyor: "Ben Sıvas'tan geldiğimde, yaşım 13'tii. Uyum saglayabilmem 23 yıl aldı. Bunda Kıbnslı TUrk öğrencilerle aynı okula gitmem de rol oynadı. Türkiye'de üniversitelerde okuyan Kıbnslı Türk öğrencilerle de iyi bir dayanısmam oldu. 1979'da Saray Otel'de çalısmaya başladım. Çevrem genisledi. Ancak ben azınlıktayım. Türkiye'Hepimlz Tttrküz, hepimiz Müslümanız. Ancak Türkiye'den gelen arkadaslann sorunlan olduğu inkflr edilemez". "Türkiye'den gelen arkadaslann" şikâyetleri arasında KKTC hükümetlerinin bugüne kadar sorunlarına ciddi bir şekilde eğilmemiş olmaları önemli bir yer tutuyor. Göçmenlerle konuştuğumuzda, çoğunda "dışlanmışlık" duygusuyla "ikinci sınıf vatandas yerin konulduklan" yargısının atbaşı gittiğini hemen farkediyorsunuz. Sohbetlerde bu duygulanm gizlemiyorlar. Sorunun özünde aslında "ekonomlk faktör" yatıyor. Şöyle ki, göçmenler pastadan istedikleri ölçüde pay alamıyorlar. Kıbnslı Türklerle göçmenlerin gelir düzeyleri karşılaştırıldığında, büyük dengesizlik ortaya çıkıyor. Yerli halk çoğunluk ileri bir sosyal refah düzeyinde yaşar, aynca gelişen ticaretten de "nasibinl alırken", Türkiye'den gelen göçmenlerin çoğunluğu toprağa bağimlılığını sürdürüyor ve geri bir ekonomik yapı içinde gelişme gösteremiyor. YDP Genel Başkanı Beşeşler de bu görüşe katılıyor: "Kaynaşma her geçen gUn artıyor. Ancak tam manasıyla gerçekleştiğini söylemek mUmkUn değildir. iîikayetlcrin başında da ekonomlk veteraizlik geliyor" Başbakan Derviş Eroğlu'na göre ise kaynaşmanın istenildiği ölçüde gerçekleşmemesinin gerisinde yanlış iskân politikası var: "Türkiye'den gelenler toplu halde iskân ettirildi, buradaki nufusla kaynastınlmadı. Mesela Maraş'ın açık bölgeslne tamamen Antalya ve Mersin'den gelenler yerlestirildi. Bana göre, o zaman Türkiyeli göçmenlerle yerli halk esit oranda birlikte iskan edilselerdi, kaynaşma çoktan baslardı" Nedenlerini yukarıda sıralamaya çalıştığımız "ikilik", bugün KKTC'nin siyasal yapısında da kendini aynen göstermiş bulunuyor. Sayıca küçümsenmeyecek bir boyutta olan göçmenler, "artık biz de vanz" diyorlar ve tercihlerini kendi çıkarlarını temsil ettiğine inandıkları YDP yönün Bu arsa üzerine "lstanbul Eğltl'm ve Kultür Vakfı" tarafından bir okul yaptırılacak. Vakfın başkanı da Dalan'ın kendisi. Vakfın genel müdürü Ihsan Salcıoğlu, lstanbul Anakent Belediye Başkanlığı'na, Sarıyer ilçe Belediye Başkanlığına, Büyükşehir Belediyesi Imar Dalre Başkanlığı'na ve "ivedi" kaydıyla da Mesken Gecekondu Müdürlüğü'ne, Büyükşehir Belediyesi Kontrol Daire Başkanlığı'na birer yazı göndererek söz konusu arsa üzerindeki Jaguar Istasyonunun yapım çalışmalarının durdurulmasını istemiştir. Tarih: 25 Aralık 1985.. Bu tarihe dikkat edin. 1985 yılı aralık ayının 25. günü.. Peki, Anakent Belediye Başkanlığı söz konusu arsa üzerindeki istasyonun yıkılması için ne zaman emir veriyor? 12 Mayıs 1986 günü.. Yani, Sayın Dalan, başkanı bulunduğu vakfın genel müdürüne yazılan yazıdan tam dört buçuk ay sonra yıkım emrlni yazabiliyorl Bu gecikme sırasında bakın neler olmuş? Bu gecikme sırasında Zeki Küçükberber, Sarıyer Belediye Başkanlığı'ndan 13.1.1986 tarihinde gecici "çalışma ruhsatı" almıştır. lstanbul Su ve Kanalizasyon Idaresi Genel Müdürlüğü de 1 Şubat 1986 günü sözleşmeyle Jaguar istasyonuna su da bağlamıştır. 17 Haziran 1986 tarihli bir "tapu tahsis belgesi" ile arsanın 400 metrekarelik kısmı Ibrahlm Hacısüleymanoğlu adına kaydedilmistir. "Oflular" diye bilinen ailenin tapu tahsis belgeleri ile sahibi göründüğü arsanın "intlfa hakkı"Anakent Beledilesi'nce 18.4.1986 tarihinde Dalan'ın başkanı olduğu "lstanbul Eğitim ve Kuttur Vakfı'"na verilmiştir. Ancak, bu yoldaki çalışmalar sürerken, vakıf Genel Müdürü, Dalan başta olmak üzere bütün llgllllere 25 Aralık 1985 günlü başvurusunu yapmıştır. Dalan'ın bu ihbar yazısından haberi olmadığı söylenemez. Istanbul'un kıyılarını halka açmakta ve tepelerini Araplara satmakta bu kadar acelecl davranan muhterem Sarı Bedrl Bey Kardeşimiz'in başkanı olduğu vakfın genel müdürünce yazılan bu ihbar yazısından elbette haberi bulunmaktadır. O zaman, niçin 25 Aralık 1985 gününden, 12 Mayıs 1986 gününe kadar bekliyor? Arada yitirilen bu zaman içinde Jaguar istasyonu sahibi zaman kazanarak tesisinl kuruyor. Dalan'ın Jaguar istasyonunun yıkılmasına ilişkin 12 Mayıs 1986 günlü yazısı da ya Sarıyer Kaymakamlığı'nda ya da Sarıyer Belediyesi'nde kayboluyor. Jaguar tam bu aşamada, Jaguar istasyonu sahlbince başbakanın kızı ve damadına armağan ediliyor. Birinci aşamada, Jaguar istasyonu sahibi Zeki Küçükberber'e dört buçuk ay kazandırılıyor. Bu dört buçuk ayda Küçükberber, istasyonu kurup ruhsatını alıyor. Anakent Belediyesi'nce yıkım kararı 12 Mayıs 1986'da alınıyor. Bu yazı da kaymakamlık ya da belediyede kayboluyor. Başbakanın kızı ve damadına 52 milyonluk Jaguar arabası tam bu aşamada armağan ediNyor. Olay başına yansıyor. Başbakan özal, kamuoyu aracılığı ile kızı ve damadından "arabanın geri verilmesi"n\ istiyor. Ve Dalan'ın ekipleri, 1985 yılı aralık ayında yıkılması gereken istasyonu yıkıyorlar. Yalçın Çakır arkadaşımızın adım adım izlediği bu olay ile "tapu tahsis belgeleri"n\n nasıl kullanıldığı anlaşıhyor. Yine bu olayda Anakent Belediyesi'nin ihbar yazılarına rağmen görevini nasıl "savsakladığı" görünüyor. Aynı olayda, kaybolan yazılar ile hangi çıkarların korunduğu da belli oluyor. lstanbul Anakent Belediye Başkanı Sayın Dalan, Jaguar istasyonunun yıkılması için başkanı olduğu Vakıf Genel Müdürlüğü'nün ihbar yazısını aldıktan sonra yıkım kararını vermek için hangi gerekçeyle dört buçuk ay beklemiştir? Bu sorunun yanıtı alınmadan, Anakent Belediyesi'nce verilen yıkım kararının nerede ve niçin kaybolduğu sorusuna geçilemez. Çünkü her olayın bir öncesi bir de sonrası vardır. Yıkım kararı için Anakent Belediyesi'ni dört buçuk ay bekletenler, elbette bu kararın kaybolmasını da sağlarlar. Bunda şaşılacak ne vardır? n 9CECE/10 GÜN/YARIM PANSİYON 1 0 9 . 0 0 0 . " T L CLUB DIANA MARMARİS ÖREN KUŞADASI Y ARIN: Tttrklye.KKTC UişkUerİ 9 CECE/10 GÜN/YARIM PANSİYON 8 7 . 0 0 0 . " T L yatırılması gerektiği bildirildi. Tamamlanan evraklar, Bakırköy 1. lcra Dairesi'ne elden götürüldü ve Balkan Havayolları uçağına konan haciz kaldırıldı. Kayhan Uras, lemyız haklannın saklı bulunduğunu söyledi. lstanbul 13. lcra Mcmurluğu'ndan 2, Bakırköy 1. lcra Memurluğundan 2 memıır, Balkan Havayolları'nın avukatı Kayhan Uras ile birlikte saat 2O.5O'de Atatürk Havalimanf na gelerek işlemlerin tamamlanmasını istediler. Balkan Havayolları Müdürü Mihail Markov, uçakta bomba araması yapılmasını istedi. Türk emniyet makamları, icranın konulması sırasında Balkan Havayolları'nın uçağın korunması hakkında herhangi bir talepte bulunmadığını söylediler. Emniyet yetkilileri, lçişleri Bakanhğı ile kurdukları sürekli telefon ilişkisinden sonra, Bulgar yetkililere, icranın sürdüğü 4 gün boyunca uçak çevresinde polis görevlisi bulundurulduğu için, uçağın emniyet açısından sakıncalı bir durumu olmadığını belirttiler. Bulgar görevlilerinin istekleri üzerine, kendilerine bu yolda bir belge verildi. Gece saat 24'te uçaktaki mühürler söküldü ve uçağın ikmali tamamlandı. Jaguar^a takipsizlik (Baştarafı 1. Sayfada) lil Demircioğlu'nu beklediler. Zeynep ve Asım Ekren, tek tek odaya ahnarak saat O8.3O'dan 10.00'a kadar 1.5 saat ifade verdiler. Saat 10.00'da adliyede işleri biten Zeynep Asım Ekren ve Tufan Turan, gazetecilerin hiçbir sorusunu yanıtlamadılar ve gri renkli BMW'ye binerek Büyükdere yönüne hareket ettiler. Zeynep ve Asım Ekren çiftinin çıkışlarında Tufan Turan'ın ellcriyle gazetecileri iterek başbakanın kızı ve damadına yol açtığı görüldü. Zeynep ve Asım Ekren çifti daha sonra BUyükdere'de bir süredir kaldıkları ve kalmaya başladıklarından bu yana pancurları hiç açıhnayan Evrenos yalısına döndüler. Sarıyer Cumhuriyet Savcısı Celil Demircioğlu, Ekren çiftinden sonra lstanbul Anakent Belediyesi Mesken ve Gecekondu Müdiresi Yurdanur Baran ile Orhan Demir ve Tamer Sevimli adlı memurların ifadelerine başvurdu. Tarabya'daki Jaguar bakım istasyonunun bulunduğu araziyle flgili olarak "Oflu"lara usulsüz tapu tahsis belgesi düzenlenme$i nedeniyle tçişleri Bakanhğı'nca açılan soruşturma sonucu geçici olarak görevlerinden alınan bu üç kişi, tanık olarak dinlendiklerini söylediler. Baran, Demir ve Sevimli'nin ifadeleri 10.00'dan 12.30'a kadar sürdü. Her üç görevliye, bir gazetede yer alan ve Dalan tarafından söylendiği belirtilen, bu üç görevlinin kasıtlı olarak görevlerini suiistimal ettiklerine ilişkin yazılar konusunda sorular sorulduğu öğrenildi. Her üç görevli savcıyla görüşmelerinden sonra konuya ilişkin hiçbir şey açıklayamayacaklarını, ancak Anakent Belediyesinden izin alınırsa konuşabileceklerini belirttiler. Yurdanur Baran, üç aydır Mesken ve Gecekondu Müdireliği yaptığını belirtirken, öteki memurlar olayla hiçbir ilişkileri olmadığını ifade ettiler. Üç görevlinin görevlerinden alınması konusunda daha önce konuşulan Dalan, usulsüz tapu tahsis belgesi verildiğini öne sürmüş ve bu üç görevliyi görevden aldığını açıklamıştı. Dalan, Jaguar olayının ortaya çıkmasından sonra, tapu tahsis belgelerinin iptali için neden bu kadar beklendiği yolundaki sorulara ise yanıt vermemişti. Bu arada dün ifadcsi ahnmak üzere öğlcn saatlerinde savcılığa çağırılan haftahk Gölge Adam Gazetesi'nin yöneticisi Ertuğrul Akbay, ancak saat 18'de Sarıyer Adliyesi'ne gclcbildi. Beraberinde iki muhabirle birlikte gelen Akbay, savcıyla yaklaşık yarım saat görüştü. Adliyeden çıkışında kendisine soru soran gazetecilere Akbay, "Gölge Adam gazetesinde yayımlanan ve Ekren çiftiyle Jaguar'ın sahibi Zeki Kıiçükberber'i bir arada gösteren folognıl'lar nedeniyle ifademe başvuruldu" dedi. Tüm bu geüşmelerin ardından saat 18.30 sıralarında günlerdir adliye binasının kapısı önünde yatan gazetecileri yanına çağıran Sarıyer Cumhuriyet Savcısı Cclil Demircioğlu, soruşturma dosyasının sonucunu açıkladı. Demircioğlu, yeterli delil bulunamadığından ve suç unsurları oluşmadığından dolayı takipsizlik kararı verildiğini belirterek şunları söyledi: "Ortaklar Otomotiv Limitet Şirketi sahibi Zeki KUçükberber'in Zeynep ve Asım çiftine Jaguar marka 1986 model bir araba hediye etmek islcmesi olayıyla ilgili başında çıkan haberler, ihbar kabul edilerek savcılıgımızca açılıp yürütülen hazırlık sonışturması tamamlanmış ve olay, her yönüyle incelenmi$ olup TCK'nin 278. maddesindeki sııça viicul veren suç ıınsıırlarının oluşmadığı, kamıı davası açmak için yeterli delil elde edilemediğinden Ceza Mahkemeleri Usulii Kanunu'nun 164. maddcsine göre (akipsizlik kararı verilmiştir." SATILIK İŞYERİ Şirinevler'de 170 m1 Tcl: 575 11 87 Büyük pazarlık (Baştarafı I. Sayfada) ana konusunu lsrailÜrdün ilişkilerinin oluşturduğunu belirtiler. Fas'ta devlet radyo ve televizyonu ile hükümet yanhsı basın, PeresKral Hüseyin zirvesiyle Ugili scssizliklerini sürdürürlerken, muhalefetteki partilerden yana olan bazı bağımsızgazeteler, konuya birinci sayfalarından geniş yer verdiler. Ancak bu gazetelerin belirgin bir yorum yapmaktan çok, yabancı basın yanlılanna dayanarak ihtiyatlı bir dille zirve haberini işledikleri dikkati çekti. Gazetelerden biri, yüksek düzeyde bir diplomatik kaynağa dayandığını belirttiği haberinde, Kral Hasan'ın Fez planını savunduğunu yazdı. AP ajansının Tel Aviv'den bildirdiğine göre, Israil gazeteleri de Peres2. Hasan zirvesinde konuşmalann Filistin sorunu ve kabul edilebilir Kilislinli temsilciler konusu üzerinde odaklaştığını yazıyorlar. İsrail radyosunun dünkü yayımında da Kral Hasan'ın Peres'e Fas'ta tüm tarafların katılacağı ve FKÖ'nün yer alacağı bir uluslararası basın konferansı toplanmasını önerdiği bildirildi. Bilindiği gibi bu öneri Fez planına uygun. Radyonun haberinde, Peres'in bu öneriyi nasıl yanıtladığı belirtilmedi. lsrailFas zirvesinin yankılan da sürüyor. G.Yemen, Iran, Iıak ve Cezayir zirveye olumsuz tepki gösterirken, Suudi Arabistan, Tunus, Urdün, Kuveyt gibi ülkeler görüş bildirmekten kaçınıyorlar. FKÜ'nün en büyük örgütü El Fetih tarafından Tunus'ta yayımlanan bildiride, zirvenin Arap dünyasını daha da böleceği görüşüne yer verildi. Şam'da ise Filistin Halk Kurtulus Cephesi "lideri cfeorge Habbâş, "Kral Hasan'ın ihaneıinin sonuçlan" konusunda Suriye Başkan Yardımcısı Abdülhalim Haddam'lu görüştü. Mısır Devlet Başkanı Hiisnü MUbarek ise Kudüs'te vcrdiği demcçtc şunları söyledi: "F.ğer sorunun çözümü için yeni girişimlerde anlaşırlarsa, tüm gücümle desteklerim, inanıyorum ki, tüm ulus da benim gibi diişünüyor, çünkü barış içinde yaşamak istiyoruz." Tenıinat yattı (Baştarafı 1. Sayfada) 17.20'de lstanbul 13. lcra Hâkimliği'ne gelerek 150bindolarlık teminat mektubunu verdi. Davacı avukatı Erol Ertan, müvekkilinin Balkan Havayolları'ndan alacaklı olduğunu, teminat mektubunda ise Bulgar Sivil Havacıhk Iktisadi Birliği'nin adının bulunduğunu belirterek, teminat mektubuna itiraz etti. 13. lcra Hâkim Vekili Yuşa Çekemoglu, dosya numarasının aynı olduğunu ve havayolu adlarının aynı kuruluş için geçerli bulunduğunu belirtti. Dıınıın üzerine Balkan Havayolları'nın avukatı Kayhan Uras, kararın yazılmasını istedi. Bu kez teminat mektubundaki 150 bin doların borç karşıhğı olan 101 milyon 780 bin 294 lirayı karşılamadığını belirten davacı vekili avukat Erol Ertan, I milyon 281 bin lira eksik olduğu için mektubun kabul edilemeyeceğini ifade etti. Balkan Havayolları avukatı, fark için müvekkilleri adına taahhütte bulundu. Bu farkın bugün ilgili icra dairesine EFEM TATIL KOVU 7 CECE/ 8 CÜN/YARIM PANSİYON 7 2 . 0 0 0 . " T L 9 CECE/10 CÜN/YARIM PANSİYON KESKİN OTEL Ankara (Baştarafı 1. Sayfada) ları karşısında ne lehte ne de aleyhte herhangi bir görüş belirtmediler. Ankara'nın sessizliği, diplomatik çevrelerde Ortadoğu'daki radikal Arap ülkcleri ile ılımlı Arap ülkeleri arasında bu konuda başgösteren cepheleşmede taraf olmamak ve dengeli siyasetini sürdürmck isteğine bağlanıyor. Bununla birlikte, Ankara'nın sessiz kalmasının bilc, lsrailFas zirvesine üstü kapalı bir şekilde "yeşil ışık" yaktığı şeklinde yorumlanabileceği belirtiliyor. Bu çerçevede yapılan gayri resmi değerlendirmelerde özal hükümetinin "Filistin halkının ıneşru haklannı gözetecek bir çüzüme katkıda bulunması halinde ziyaretin olumlu karşılanması" eğilimini taşıdığı edinilen izlenimler arasında. Ancak, kesin bir tavır alınmasının Türkiye'nin Ortadoğu politikasının hassas dengelerini olumsuz yönde etkileyebilecek olması bakımından Ankara, şimdilik resmi bir görüş belirtmekten kaçınıyor. Peres'in ani Fas ziyaretinin Türkiye'yi "iki arada bir derede" bir duruma soktuğu, gelişmeyi onaylaması halinde radikal Arap ülkelerinin şimşeklerini üzerine çekeceği, karşı çıkması halinde ise ılımlı Arap ülkeleri ile ABD ve Batı dünyasından tepki göreceği belirtiliyor. Ankara, bu nedenle "ortada" bir çizgi izlemeyi benimsedi ve gelişmeleri yakından izlemeye başladı. ALAA»W<ML KUŞADASI HER CUMA KESİN HAREKET Ozel otobuslerle gıdiş donuş ALANYA 87.000." TL ÖMER TATİL KÖYÜ 9 CECE/10 CÜN/YARIM PANSİYON 1 19.000." T L Tel: 161 10 74 161 82 26161 23 81 tltrizm I Tel: 336 16 60 Şube : Aroyol Sevknll IJhanı B Blok Clrijkatj Kadıköy Merkez: Barbaros Bulvan 35/5 Beşlkta$ İLAN T.C. İSTANBUL 4. İŞ MAHKEMESİ Sayı: 1986/323 Davacı EMİNK ÇELİKESER tarafından. davalı MUSTAFA ÇlNAR aleyhine açılan ta/minal davasının mahkememizde yapılan yargilamasında vcrilen karar gereğince; Okmeydanı, Teskingil Sokak, No: 49'da ınukim davalı MUSTATA ÇINAR'a evvelcc dava dilckçcsinin vc davctiyenin gazete ile ilanen tcbliğ olur.duğu ve duruşmaya gelmediği anlaşıldığından, bu kerre de gıyap kararının ilancn adı geçene tebliğine karar verilmis olduğundan, davalıya iş bu ilam gıyap kararı ycrine kaim olmak üzere ilan olunur. 10.7.1986 Basın: 8350 Işçi (Baştarafı l. Sayfada) rine 6 ay vadeli kömür satışı yapılmasını kararlaştırdı. Bakanlar Kurulu, dün akşam yaklaşık 4 saat süren bir toplantı yaptı. Devlet Bakanı ve hükümet sözcüsü Musul Yılmaz, alınan kararları şöyle açıkladı: "Işçi emeklilerinin 15 ağostosla ödenecek olan aylıklarının, arife gününe rasllaması dolayısıyla 12 agustosta ödenmesi kararluştınldı. Memıır ve işçi emeklilerine komur satışlannda altı ay vade imkânı getirildi. Lastik tekerlekli Iraktörlerde 18 Haziran 1986da dolan tescil süreleri bir sene u/atıldı. Belediye ve il özel idareleri ile ilgili kararname kabul edildi. Yeni kadro ihdası ve bazı kadroların da iptali görüşüldü. 14 bin 269 kadro iptal edildi. 32 bin 741 yeni kadro verildi. Ayrıca 16 yeni kurulan belediyeye de 377 kadro verildi." (Baştarafı I. Sayfada) bakım ünitesindc tutulacağını bildirdi ve "Hastanın 15 gün lanede tedavi altında kalacağını sanıyoruz" dedi. Amerikan Hastanesi'nde yoğun bakım ünitesinde Koç'un sağlık durumunu kontrol altında tutan Dr. Faruk Turnaoğlu, dün yaptığı açıklamada şöyle dedi: "Şu anda hiçbir komplikasyon yok. Durumu iyiye gidiyor. Has(a, yaşı dolayısıyla üç gün daha yogun bakımda lutulacak. Bağırsak, normal fonksiyonlannı görmeye başladığında yogun bakımdan normal servise gcçeceklir. Hastanın 15 gün daha haslanedc tedavi altında kalacağını sanıyoruz." Koç'un İLAN İSTANBUL 4. ASLİYE HUKUK HÂKİMLİĞİ'NDEN Sayı: 985/167 Davacı Scbahat Doğantürk vekili Av. Osman Şahintaş tarafından davalı Yousef Yousel aleyhine ikamc olunan boşanma davasında: Davalınm adresi meçhul kaldığındaıı 4.7.986 günü için ilanen yapılan davetiyeye isabet elmediğinden, gıyap kararının tebliği kararlı . olup, duruşmamn atılı bulunduğu 19.9.986 günü saal 11.45'le gelınediğiniz ve vekil de göndermediğiniz takdirde dava gıyabınızda görülecektir. Gıyap kararı yerine geçerli olmak üzere davalı Yousef Yousefe ilancn duyurulur. 18.7.986 Basın: 8396
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle