15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
18 TEMMUZ 1986 Ozetle DIŞ HABERLER CUMHURİYET/3 Fransa'da "iki başlı yönetimde" ilk ciddi sürtüşme Türkiye, asit yuğm urlarmın tehdidi altında Türkiye'de gerekli önlemlerin almmaması halinde, çevre ve hava kirliliği ile asit yağmurlarının, ormanları yok olma tehlikesi ile karşı karsıya bırakacağı öne sürüldü. Ingiltere'deki Yaban Dünya Vakfı ve Kkonomik Işbirliği ve Kalkmma Teskilâtı (OECD) tarafından hazırlanan bir raporda, Türkiye'nin, insan sağlığını ve doğayı tehdit eden hava ve çevre kirliliği ile yoğun bir biçimde mücadele etmesi gerektiğine dikkat çekiliyor. (a.a.) Chirac, MfrterrancTi suçladı Cumhurbaşkanı François Mitterrand'ın, özelleştirme kararnamesini imzalamayı reddetmesi üzerine, Chirac, Mitterrand'ı hükümetin programını engellemekle suçladı. AET Komisyonu'ndan hükümete gönderilen mektupta ise, karqrnamedeki bazı maddelehn AET sözleşmesinin sermaye dolaşımının özgürlüğünü öngören kurallarına aykırı olduğu belirtildi. töre devretmeyi amaçlayan kararnameye zemin teşkil eden düşünce, 16 mart milletvekili seçimleri öncesinde sağ partilerin "orlak seçim platformıTnda yer almıştı. Üç sandalyeli kısıtlı bir çoğunluğa sahip sağ koalisyon, özelleştirmelerin normal parlamento prosedüründen geçmeden yasa gücünde kararnamelerle uygulanmasını tasarlamıştı. Ancak, Fransız anayasasına göre, bu tür kararnamelerin yürürlüğe girmesi için Cumhurbaşkanı'nın onayı gerekiyor. Chirac hükümetinin işbaşında olduğu Uç buçuk aydaıı beri k«muoyunun en çok tartıştığı konulardan biri, bu kararnamenin Mitterrand tarafından benimsenip benimsenmeyeceği idi. Mitterrand, geri çevirme gerekçesinde özelleştirilen kuruluşların birçoğunun askeri gereç endüstrisiyle ilişkili olduğunu, bunların özel sektöre devri durumunda yabancı şirketlerin kontrolüne geçebileceğini belirtti. Aynı gün Chirac hükümetinin Ekonomi Bakanı Edouard Baladur, "kamu kuruluşlarının yabancı ellere geçmemesi için tiim önlemlerin alındığım" söyledi. Chirac da çarşamba gunkü konuşmasında ısrarla bu konunun üzerinde durdu. Aynı günlerde Brüksel'deki AET Komisyonu Fransız hükümetine mektup yollayarak kamu kuruluşlarının özel sektöre devri sırasında Avrupalı yabancı şirketlerin katılımına konan engellemelerin, Roma sözleşmesine aykırı olduğuna dikkat çekti. Bu mektuptan sonra gözlemciler Chirac hükümetinin çapraz ateş altında kaldığını söylüyorlar. Bir yanda, hükümeti ulusal bağımsızlığa yeterince özen göstermediği gerekçesiyle suçlayan Cumhurbaşkanı; öte yanda, bu kuruluşların yabancıların eline geçmesine konan kısıtlamaları, Avrupa içinde sermaye dolaşımı özgürlüğüne aykın sayan AET Komisyonu. Geri çevrilen kararnamede özel sektöre devredilen şirketlerin hisselerinin yüzde onbeşinden fazlasımn yabancılara satılamayacağı belirtıliyor. Cumhurbaşkanı ise geçici bir süre için konan bu kısıtlamanın yeterli güvence oluşturmadığını, Lüksemburg'taki Adalet Divanı'nın bu hükümleri bozabileceğini düşünüyor. DÜNW)A BUGUN ALİ SİRMEN SABETAY VAROL PARİS Bastille Hapishanesi'nin ihtilalcilerce ele geçirilmesinin yıldönümü olan 14 temmuz bayramı günü Cumhurbaşkanı Mitterrand'tn Chirac hükümetinin hazırladığı özelleştirmelerle ilgili kararnameyi imzalamayacağını, geleneksel TV sohbetinde açıklaması, bundan iki gün sonra da Basbakan Chirac'ın 3 kanalda birclen yayımlanan TV konuşmasıyla Cumhurbaşkanı'na ağır bir dille karşılık vermesi, Fransa'da iki başlı yönetim doneminin fırtınalı günlerine yaklaşıldığı biçiminde değerlendiriliyor. Mitterrand 65 kamu kuruluşunu özel sektöre devretmeyi öngören kararnameyi imzalamayacağını güler yüzlü bir sohbet atmosferinde duyurmayı yeğlerken, Basbakan Chirac yasaların tanıdıği bir olanağı kullanarak ve resmi yoldan her uç TV kanalını Başbakanlık Sarayı'na bağlatmak suretiyle ciddi bir ifadeyle Cumhurbaşkanı'nın imzalamama gerekçelerini yanıtladı. Bütün bunlar, yaklaşan 1988 cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ön hazır Bir Gerçek "En"li sorular, acaba ne denli gerçeği yansıtan yanıtları hakederler dersiniz? En büyük kimdir? En başarıh kim olmuştur? Bugüne gelınmesınde "en" önemli etken hangisidir? Bugünden çıkışta, 'en" önce gelen öğe ne olacaktır. En iyi romancı, en usta müzikçi, en hünerli oyuncu kimdir? Sorularına verilecek yanıtlar, ince eleyip sık dokumayı sevmeyen ve yaşamını birkaç "en"in darhğına sığdıranlar için belki yanıtı kolay sorulardır, ama sanıldığından daha az yalın olan gerçeğin çok boyutluluğunun karşısında yanıtların yavanlığı kaçınılmaz olmaz mı? Onun için, biz elden geldiğince "en" demeden sürdürelim düşüncemizi ve diyelım ki, yazı ınsanoğlunun en önemli buluşu degilse bile, ateş gibi, dil gıbi, tekerlek gibl çok önemli, önde gelen buluşlarından biridir. Bilginin, düşüncenin, duygunun, isteğin aktarılmasında, dili seçen insanoğlu; bilginin, duygunun, deneyimin, lafın uçuculuğundan kurtulup korunmasını ve uzaklara kadar çarpıtılmadan yayılmasını sağlayacak yazıyı bulunca gerçek anlamda "tarihi"ni de başlatmıştır. Bugün vardıöımız asamada yazının çok önemli katkısını yadsımak olası mı? Şifahı bir toplum" olan Türkiye'de bile yazının önde gelen önemi tartışılmıyor Yazı önemlidir ve uçucu olan söze karşı, kalıcıdır. Ama yazı aynı zamanda tehlikelidir de, çünkü kalıcılığı ona belge niteliğini kazandırmaktadır ve sözün zamanla unutulması ya da yadsınması bir dereceye kadar olasıysa da, yazıya dökülmüş anlatı için aynı yolu tutmanız, tutsanız da inandırıcı olmanız olanaksızdır. Hafta başında 15 temmuz faşist Sampson darbesinin 12. yıldönümü dolayısıyla, Atina'da bir konuşma yapan Yunan Başbakanı, sosyalist etiketlı Andreas Papandreu'nun sözlerini okurken, yazının belge yanını düşünmemek olası mı? Yazıya geçmeden önce, isterseniz biz yine sözün üstünde duralım ve Andreas Papandreu'nun son konuşmasındaki sözlerine kulak verelim: "... Yabancı merkezli Atina cuntacıları bundan 12 yıl önce Kıbrıs'a eziyet ihraç etmiş, bundan da yayılmacı siyaseti benimseyen Türkiye yararlanmıştır." Söz, daha doğrusu sözün can alıcı bölümü bu. Şimdi sözün dile getirdiklerini biraz açalım ve tartışalım: Acaba Kıbrıs'a eziyet ıhracı ilk kez 1974'te mi başladı? Başka bir deyişle, 1974'te Makarios'u deviren güçler ve kullandıkları silahlar, adaya ne zaman yoğun biçimde akmaya başlamıştı? 1974'teki darbenin ardında, bu güçler ve bu silahlar olduğuna göre, bu sorunun yanıtı aynı zamanda Atına'dan Kıbrıs'a eziyet ihracının dönüm noktasını da gösterip öğretmeyecek mı bize? Şimdi lafın irdelenmesini, bu soruda noktalayalım ve yazıya dönelim. Bilindiği gibi, Andreas Papandreu'nun, "Silahların Gölgesinde Demokrasi," (Democraty at the Gun Point) adlı bir yapıtı var. Yunanistan'da 1967 albaylar darbesi öncesindeki yıllar ile, darbeyi izleyen aylardaki gelişmeleri anlatan bu kitabında Andreas Papandreu, yukarıdaki sorumuzun yanıtını yazılı olarak veriyor. Papandreu yapıtında, 1964 yılını anlatırken, Makarios, babası ve kendisinin bir gece sabaha kadar konuşup, 20 bin Yunan askerinin ve bunların Türklere karşı kullanacakları silahların'adaya sokulmalarını nasıl planladıklarını ve sonra da adım adım nasıl gerçekleştirdıklerini bir ulusal kahraman edasıyla anlatıyor. Ve 1974 yılında, albaylar cuntasının emriyle, Makarios'u devirenler ve adada Hellen Cumhuriyeti'nı ilan edenler, o silahları kullanan, o güçlerdi. Unutmayın, Sampson o darbeye kadar Türklere karşı savaşından dolayı ulusal kahraman kabul edilen bir biçareydi. Bütün bu gerçekler, ilginç bir biçimde o günkü kahramanlık hesaplarına çok uygun düşeceğini sandığı bir üslupla Andreas Papandreu tarafından dile getirilmiş, daha da ilginci sözün uçuculuğundan çıkarılıp, yazının kalıcılığı içinde kâğıda dökülmüş, kitap haline sokulmuştu. Şimdi yazının kalıcılığı Papandreu'nun asılsız çıkışlarına karşı en iyı yanıtı oluşturuyor. Yazının kalıcı kıldığı kanıtlar, Papandreu'nun Kıbrıs konusundaki girişimlerinin ve eylemlerınin bunlarla da sınırlı olmadığını koyuyor ortaya. Yakın geçmişle ilgili anılara, belgelere baktığınız zaman, görebileceğiniz bir başka olay da, Kıbrısı altın bir tabak içinde Yunanistan'a sunan hemen hemen ENONİS demek olan (anımsayacağınız gibi Karpas'ta Türklere geçici bir süre için üs vermenin dışında tüm adayı Rum Yunan tarafına sunuyordu plan) Achesson Planı'nın kabulünü de, yine o sıralarda, "Daha fazla! Daha fazla!", "Hepsini hemen isterim!" politikası uygulayan Andreas Papandreu'nun direnışi sonucunda uygulanamamıştı. Oysa o günlerde Ankara akıl almaz bir aymazlık içinde plana pek kötü gözle bakmaz bir tutum içinde görünüyordu. Bunun için Kıbrıs Türkleri uzlaşmaz Papandreu'ya ne kadar teşekkür etseler azdır. KKTC'nin kurulmasına yandaş olanların da, Papandreu'ya teşekkür etmeleri doğru olur. Çünkü olayları KKTC'ye vardıran, Andreas'ın uzlaşmazlıkta direnen tutumudur. Adadaki bölünmenın sürmesinden yana olanlar varsa eğer sanırız onlar da teşekkür edebilirler Andreas'a. Ama ne yazık ki, biz bunlara katılamayacağız. Çünkü adada bölünmüşlüğün sürmesinden hiç kimsenin yararlı çıkmayacağına inanıyoruz. Yazı, lafın uçuculuğundan kurtarıyor tanıklıkları, belleklerin zayıflığına bir umar olarak çıkıyor ortaya. Ama, umarsızlığını, unutkanlığın sisi ardına saklamak isteyenlere ise hiç yararlı olmuyor; işte tıpkı Papandreu örneğinde gördüğümüz gibi... Irak'ın Kürdistan özerk bölgesinde, 13 ağustosta yerel seçimlerin yapılacağı bildirildi. Irak Devrim Komuta Konseyi'nce yapılan duyuruda, 13 ağustosta Kürdistan'daki yasama konseyinin yeni üyelerinin belirleneceği kaydedildi. Erbil, Süleymaniye ve Dohuk özerk bölgelerini kapsayan yerel seçimleri denetlemek üzere, seçim kurulu tarafından özel bir komite oluşturuldu. (ANKA) Kürdistan özerk bölgcsinde yerel seçimler Mitterrand Chirac MübarekCraxi görüşmesi Mısır Devlet Başkanı Hüsnü Mübarek, 4 Avrupa başkentini kapsayan gezisinin ilk durağı olan ttalya 'da Basbakan Bettino Craxi ile görüştü. Resmi kaynaklar, başkent Roma 'da bir saat süren MübarekCraxi görüşmesinde, ekonomik konulann yanı .«ra, uluslararası terorizjn ve Ortadoğu konusunda da ele alındığını bildirdiler. Görüşmede, Mısır ekonomisi için llatılı ülkelerin taahhütlerlnin gerekliliğini vurgulayan Mübarek 'in, düzenlediği kısa Avrupa gezisiyle, ülkesi için daha fazla ekonomik yardım istemevi olanladıfa kaydediliyor. Hüsnü Mübarek, Paris'ten sonra, tngiltere ve Federal Almanya'yı da ziyaret edecek. (a.a.) lıklan gibi ele alınıyor. Jacques Chirac, Cumhurbaşkanı'nı yetkilerini kötüye kullanarak secimle işbaşına gelen hükümeti engellediğini ima ettikten sonra hukümet bunalımına yol acmamak için geri çevrilen kararnameyi meclise yollayacaklarını duyurdu. Çarşamba günü Elysee Sarayı'nda bakanlar kurulu toplantısı sırasında Chirac'ın kararnameyi yasa olarak meclisten geçireceklerini belirtmesi üzerine Mitterrand'ın da "Bu iş zaten böyle başlamalıydı" şeklinde yanıt verdiği belirtildi. 65 kamu kuruluşunu özel sek Reagan Pakistanh uyardı Washington'da Ronald Reagan ile görüşen Pakistan Başbakanı Muhammed Han Cuneco, yasadışı haşhaş üretimi ile savaşılacağına ilişkin güvence verdi. Reagan Cuneco görüşmesinde nükleer silah ve haşhaş konularımn yanı sıra "Pakistan'a Sovyet tehdidi" konusu ele alındı. WASHINGTON, (AP) ABD yönetimi Pakistan'ı nükleer silah imal etmemesi için uyararak, aksi takdirde bu ülkeye yaptığı tüm yardımı kesme tehdidinde bulundu. Resmi bir ziyaret için Washington'da bulunan Pakistan Başbakanı Muhammed Han Cuneco'nun, ABD Başkanı Ronald Reagan ile yaptığı görüşmede, yasadışı haşhaş üretimi ile savaşılacağına ilişkin söz verdiği açıklandı. Pakistan Başbakanı'nın önceki gün Beyaz Saray'da Başkan Reagan ile 65 dakika süren bir görüşme yaptığı bildirildi. Görüşmede Pakistan'ın atom bombası yapması olasılığı, bu ülkede afyon üretimi ve Afganistandaki Sovyet ve Afgan birliklerinin Pakistan'daki Afgan gerilla üslerine yaptıkları saldmlar konuları ele alındı. Görüşmede Reagan'ın. özellikle Pakistan'ın nükleer programı üzerinde durduğu ve Cuneco'ya Pakistan'ın nükleer silah üretmesi durumunda bu ülkeye yapılan tüm askeri ve ekonomik Amerikan yardımını kesecekleri yolunda uyarıda bulunduğu açıklandı. ABD'li yetkililerin bildirdiğine göre, Pakistan Başbakanı Cuneco, Rea% gan'ın bu uyarısına karşılık olalak, Ulkesinin nükleer silah üretmeye ne gücü ne de isteği olduğunu söyledi. ABD ile Pakistan arasında Washingtqn'un bu ülkeye 5 yıl içinde 4 milyar dolarlık askeri ve ekonomik yardım yapmasını ön* gören bir anlaşma bulunuyor. 1987 yılında yürürlüğe girmesi planlanan anlaşmanın uygulanması için ABD Kongresi'nin onayı gerekiyor. Kongre bu onayı vermek için Pakistan'dan nükleer silah yapmayacağına ilişkin güvence istiyor. ReaganCuneco görüşmesinde Pakistan'da son bir yıl içinde artan haşhaş üretimi konusu da clc alındı. Cuneco'nun, yasadışı haşhaş üretimi ile savaşılması ve eroin yapımının durdurulması konusunda Reagan yönetimine söz verdiği haber verildi. Pakistan'dan ABD'ye her yıl yaklaşık 100 ton eroin kaçırılıyor. ABD Başkanı Reagan'ın Cuneco'ya PakistanHindistan ilişkilerini düzeltmek için elinden geleni yapmayı önerdiği bildirildi. Reagan ayrıca Pakistan yönetimini "Sovyetler Birliği'nin Pakistan'ın Afganistan'la olan sınır bölgesinde giriştiği saldırılara karşı metanetle direndiği için" tebrik etti. Sovyet ve Afgan birlikleri, Afganistan'daki Sovyet işgaline karşı savaşan Afgan gerillalarının Pakistan'daki üslerine karşı sık sık hava saldırıları düzenliyor. Pakistan nükleer silah üretirse tüm Amerikan yardımı kesilecek Jsrail radyosunun iddiası: KGB cdsusıı için 10 yıl hapis istemi Federal Almanya'da Sovyetler Birliği Servisi KGB adma casusluk yaptığı iddiasıyla 1984 yılında tutuklanan makine mühendisi Manfred Rossch'ın 10 yıl hapis cezasma çarptırılması istendi. Manfred Rossch bir silah şirketinden emekli olmadan bir süre önce tutuklanmıştu Bu arada Federal Almanya GizliServisi tarafından kaçırıldığı öne sürülen liemokratik Alman bilimadamı Herbert Meissner hakkında casusluk yapmak suçundan dava açıldığı bildirildi. Şu anda Demokratik Almanya'nm Bonn Büyükelçiliğinde bulunan Meissner'in ülkeyi terk etmesintn yasaklandığı ve hakkında tutuklama emrinin çıkarıldığı açıklandı. UYARI Cuneco, Reagan tarafından nükleer silah uutmemelerl konusunda uyarıldı. (Fotoğraf: AP) Atina, ABD, Sovyetler Birliği ve Türkiye'yi protesto ediyor STELYO BERBERAKİS ATİNA Yunanistan'ın, hava sahasını ihlal ettikleri gerekçesiyle ABD, SSCB ve Türkiye'yi projesto edeceği açıklandı. Yunan hükümetinin, ABD savaş uçaklarının lyon denı'zindeki 6. Filo'nun yer aldığı tatbikatlar sırasında Yunan hava sahasını 9 kez ihlal ettiği gerekçesiyle ABp'yi, Sovyet savaş uçaklarının Girit Adası açıklarında Atina FIR hattına tecavüz ettikleri gerekçesiyle SSCB'yi ve son olarak Türk savaş uçaklarının 615 temmuz tarihleri arasında Ege'deki Yunan hava sahasını 6 kez ihlal ettikleri ve 11 kez de Atina FIR hattına tecavüz ettikleri gerekçesiyle Türkiye'yi protesto edeceği bildirildi. Yunan Savunma Bakanı ve Basbakan Yardımcısı Yannls Haralambopulos'un yaptığı açıklamada, söz konusu ihlal olaylannın NATO'ya bildirildiği de belirtildi. ö t e yandan Yunan gazeteleri, "Piri Reis" araştırma gemisi Ege'nin uluslararası sularına açıldığı halde, bunu "Türkiye'nin yeni bir kışkırtıcı harekeli" olarak nitelediler. Kuzey Yunanistan'daki askeri birliklerde dcnetlemelerde bulunan Haralambopulos, bulunduğu her karargâhta, ordu mensuplarına, Yunan hükümetinin dış politika ve savunma konularında izlediği politika hakkında bilgi veriyor. Haralambopulos'un önümüzdeki hafta içinde Ege'deki Yunan adalarında bulunan karargâhları da denetleyeceği açıklandı. F16 ALIMI Yunanistan Savunma Bakan Yardımcısı Theodoros Stathis de, basına verdiği demeçte, Yunan Hava Kuvvetlen'nin güçlendirilmesi amacıyla ABD'ye sipariş edilen 40 adet F16 savaş uçaklarının ilkinin, 1988 yılının ekim ayında teslim edileceğini açıkladı. Geri kalan 39 uçağın ise 1988 yılını takip edecek 13 ay içinde teslim edileceğini sözlerine ekledi. Bakan Yardımcısı, F16 ve 40 adet Mirage2000 tipi Fransız uçaklarının elektronik cihazlarının Yunan teknisyenlerince imal edilmesine karar verildiğini de açıkladı. Stathis, "Eger bu cihazları ilhal etseydik, bize 200 milyon dolara mal olacaktı. Oysa Yunanistan'daki maliyeli 50 milyon doları aşmayacak" şeklinde konuştu. Bakan Yardımcısı Stathis, bir gazetecinin sorusunu yanıtlarken, elektronik cihaz imajinde uzman sayılan tsrailli elektronik mühendislerinin, Yunanlı meslektaşlarına yardım edeceği yolundaki söylentileri de yalanladı. Gerekçe yine hava sahası ihlali TEL AVtV, (AP) Israil Radyosu, önceki günkü yayınında Sovyetler Birliği'nin Tel Avivle yeniden diplomatik ilişki kurmayı düşündüğünü iddia etti. Radyonun haberinde, iki ülkenin temsilcileri arasında Birleşmiş Milletler ve başka uluslararası forıımlarda temaslar yapıldığı ileri sürüldü. Dışişleri Bakanlığı ise haberi doğrulamadı. Haberine kaynak göstermeyen radyo,' Sovyetler Birliği'nin, iki Ulkc arasında yeniden ilişki kurmayı, giderek Moskova'nın Tel Aviv'e yeniden buyükelçi göndermesini öngören göfüşmelere başlanıa hazırlığı içinde olduğunu kaydetti. tsrail Dışişleri Bakanlığı'nın sözcüsü ise AP muhabirine verdiği demeçte, "Bu konuda hiçbir şey duymadım. Sovyetler Birligi'nden de bu yönde hiçbir işaret yok" dedi. SSCBİsrail diplonıatları teıııasta v Iacocca'ntn ABD'ye başkan adayhğı için kampanya açüdı VVASHINGTON, (a.a.) Amerika Birleşik Devletleri'nde Demokrat Parti'ye mensup bir grup siyasi danışman, ünlü Chrysler Olomobil Şirketi'nin Başkanı Lee Iacocca'yı 1988 yılında yapılacak başkanlık seçiminde partilerinin adayı olarak göstermek için kampanya başlattılar. Komite üyelerinden Washingtonlu siyasi danışman Terrence O'Connell bu girişimlerinin başarıya ulaşması için çok çetin engelleri aşmaları gerekeceğini kabul ediyor. Ancak komite üyelerinin önünde bulunan en büyük engcli lacocca'nın başkanlık seçimlerine katılmaya hiç niyeti olmadığını açıklamış olması teşkil ediyor. Komite üyeleri, her ne kadar tacocca'nın Amerikan halkının yüzde doksanı tarafından tanındığı için isminin ortaya atılmasından sonra adayhğı kabul edeceğine güveniyorlarsa da, yakın çalışma arkadaşları lacocca'nın kesinlikle aday olmamaya kararlı olduğunu belirtiyorlar. Lee Iacocca, Ford Şirketi'nden ayrıldıktan sonra batmak üzereyken basına getirildiği Chrysler'i kurtararak bir anda dünya çapında üne kavuşmuş, hayat lıikâyesini anlatan kitap Türkiye'de de çok sayıda okuyucu bulmuştu. Iacocca, Chrysler'in basına getirildiğinde yılda bir dolar tutarında "sembolik" bir ücret alı' yordu. Bush Ortadoğıı'yu gidiyor ABD Başkan Yardımcısı George Bush, bu ay sonunda tsrail, Mısır ve Ürdün'ü kapsayacak bir Ortadoğu turuna çıkacak. Beyaz Saray'dan önceki gün yapılan açıklamada, 25 tenvnuz 5 ağustos arasında gerçekleşecek gezide, Bush'un, "Bu üç ülkeyle işbirliği yaparak, ABD'nin Ortadoğu 'da barış sürecinln ilerlemesine verdiği önemi göstermeyi amaçladığı" belirtildi. Bush'un, Suriye'ye uğramayacağı kaydedildi. (a.a.) Batı Şerialı bir lîdere göre çoğunliık Hüseyirîden yana AMMAN, (AP) Batı Şeria'nın geleceği konusunda Ürdün Kralı Hüseyin ile FKÖ arasında başlayan polcnıik, tsrail işgali allındaki topraklarda yaşayan Filistinlilerin de katılmasıyla büyüyor. Eski Gazze Belediye Başkanı Amman'da verdiği demeçte, Ürdün yanlısı bir tutumu seslendirerek, Batı Şeria'daki "sessiz çogunlugun" FKÖ'nün karşı çıktığı 242 nolu BM Güvenlik Konseyi kararını kabule hazır olduğunu öne surdu. Kral Hüseyin'in Urdün'deki "El Fetih" bürolarını kapatmasından sonra lsrail işgali altındaki Batı Şeria'da Ürdün ve ABDyi protesto gösterileri düzenlenmişti. Üç gün önce Amman'dakı gazetecilere yemek veren Kral Hüseyin de yaptığı konuşmada bu gösterilere değinerek bunun küçük bir azınlığın işi olduğunu, sessiz çoğunluğun ise FKÖ'nün geri çevirdiği barış formülünden yana olduğunu iddia etmişti. Batı Şeria'daki Araplar arasında saygın bir yeri olduğu kaydedilen ve halen lsrail işgali altındaki Gazze'nin eski Belediye Başkanı olan Raşid El Şava, AP Ajansı'na verdiği demeçte Kral Hüseyin'i doğrular biçimde konuştu. Urdün Kralı'yla barış planlarını götuşmek ıızere Amman'da bulunan 77 yaşındaki Raşid El Şava, FKÖ'ye alternatif lider olmak istemcdiğini, ancak FKÖ'nün işgal altındaki halkın gerçek göruşünü saptamak üzere halk oylamasına başvurmasını önerdi. El Şava, FKÖ'nün halka baskı yaptığını da iddia etti. El Şava, öncelikle söz konusu İngiltere'nin Güney Afrika politikasına tepki Spor boykotuna üç ülke daha katıldı Dış Haberler Servisi İngiltere'nin ırkçı beyaz azınlık yönetimindeki Güney Afrika Cumhuriyeti'ne ekonomik yaptırım uygulamayı reddetmesi nedeniyle Tskoçya'da gelecek hafta başlayacak olan Commonwealth (İngiliz Uluslar loplulugu) spor karşılaşmalannı boykot eden ülkelerin sayısı 9 a yükseldi. Boykotçu ülkelere dün Bahama Adaları, Yeni Gine ve Sierra Leone de katıldı. lngiltere Dışişleri Bakanı Geofrcy Howe ise, İngiltere'nin Güney Afrika Cumhuriyeti'ne ekonomik yaptırıma ilişkin tavrını gözden geçirebileceğini söyledi. tngiliz Uluslar Topluluğu oyunlarını boykot eden ülkcler arasında Fanzanya, Uganda, Kenya, Nijerya, Gana ve Malezya bulunuyor. Howe'un önceki açıklamasını boykotun büyümemesi için yaptığı sanılıvnr lngiltere Dışişleri Bakanı Geoffrcy Howe önceki gün yaptığı açıklamada, ülkesinin Güney Afrika Cumhuriyeti'ne ekonomik yaptırım uygulama konusunu gözden geçirebileceğini söyledi. Howe, lngiliz parlamentosunda yaptığı konuşmada, gelecek hafta Güney Afrika Devlet Başkanı Pieter Botha ile yapacağı göruşmelerin sonuç vermemesi durumunda, yaptırım uygulaya Prru'da geç gelen adalet Peru 'da 1983 seçimleri sırasmda 13'ü çocıtk 41 köylüyü öldüren güvenlik görevlileri 10 ile 25 yıl arasında değişen hapis cezalarına çarptmldılar. Peru 'da yaklaşık üç yıl önce belediye seçlmlerinin yapıldığı gün Soccos Köyü halkı, Peru'nun üç polls kuvvetinden biri olan sivil muhafızlarca sürüklenerek köyün dışına çıkarılmış ve makineli tüfeklerle yaylım ateşine tutulmustu. (a.a.) SWAPO'ya tam diplotnatik statü YENİ DELHİ, (ANKA) Hindistan hükümeti, Namibya'nın bağımsızlığı için mücadele eden "Güney Batı Afrika Halk örgutü" SWAPO'ya tam diplomatik statü tanıdı. SVVAPO üyesı, gerilla lideri Nııjoma tarafından Yeni Delhi'de örgütün diplomatik temsilciliği açılarak hizmctc başladı. Bazı Afrika ulkeleriyle, ırkçı Guney Afrika'ya karşı mücadele eden "Afrika Ulusal Kongresi"nden bir heyet ve Filistin Kurtuluş Örgütü'nden teımilciler de törene katıldı. Namibya'nın ırkçı Güney Afrika'nın işgalinden kurtularak bağımsızlığını elde etmesi konusunda, Birleşmiş Milletler çcrçevesinde surdürülen çalışmalar, ırkçı yönetimin uzlaşmaz tutumu nedeniyle sonuç vermiyor. Challenger olayında bir emekli daha NASA Uzay Mekikleri ltici Füze Merkezi'nin eski müdürü Lawrence Mulloy'un bu hafta sonunda emekliye ayrılacağı açıklandı. Açıklama dün Alabama eyaletinde Huntsville'de bir 1SASA sözcüsü tarafından yapıldı. Mulloy, Challenger felaketinden sonra pasif bir göreve getirilmiştı. 52 yaşındakt eski yönetici, Challenger'ın mevcut rizikolara karşın uzaya fırlatılmasında en büyük rolü oynayan kişi olduğu için, kazadan sonra şiddetli eleştirilere uğramıştı. (a.a.) lngiltere, Güney Afrika 'da buyük çoğunluğu oluşturan siyahlara baskı ve siddet politikası güden Pretoria'ya ekonomik yaptırıma karşı çıkıyor. bileceklerini belirtti. lngiltere Dışişleri Bakanı, Güney Afrika'ya daha önce yapmayı planladığı görüşıneyi ertelemişti. Guney Afrikalı ırkçılık aleyhtarı siyah liderler, Geoffrey Hovve ile görüşmeyi reddediyorlar. lngiltere Kraliçesi 2. Elizabeth salı günü İngiltere'nin Güney Afrika'ya yaptırım uygulamama.sı ile ilgili olarak lngiliz Uluslar Topluluğu'nun dağılmasından endişe duyduğunu söylemişti. Bu arada, ABD'nin Pretoriaya Buyükelçi olarak atamayı düşündüğü siyah işadamı Robert Brown'a, bu gorevi kabul etmemesi için baskı yapıldığı bildiriliyor. ABD'deki siyah grupların, ABD'nin Güney Afrika politikası değişmediği surece, görevi kabul etmemesini istedikleri kaydediliyor. Kral Hüseyin toprakların Arap kimliğinin korunmasının sağlama bağlanmasının gerektiğini belirterek, 242 nolu kararın uygulamasıyla lsrail işgalinin sona ereceğini ve toprakların yeniden 1967 öncesinde aiı olduğu ülkelere döneceğini söyledi. El Şava'ya gore, Filistin halkının kendi yazgısını belirleme hakkının işlerliğe kavuşması ve bağımsız bir Filistin devleti kurulması konuları ancak bundan sonra gündeme girmeli. BM Güvenlik Konseyi'nin 242 nolu kararı tsrail'in işgal ettiği topraklardan eekilmesini öngörmekle birlikte Filistin halkına kendi yazgısını belirleme hakkı tanımadığı için FKÖ tarafından benimsenmiyor. Çeşitli siyasal gözlemciler El Şava'nın sözlerinin doğru olmadığını, çoğunluğun FKÖ ve Arafat'tan yana olduğunu belirtiyorlar. FKÖ TOPLANTISI Öte yandan, Tunus'ta toplanan FKÖ liderlerinin ÜrdünV ilişkin olarak izlenmesi gereken politika konusunda bir görüş birliğine varamadıkları bildirildi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle