Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET/8 HABERLERİN DEVAMI 5 HAZİRAN 1986 Cheysson Ankara'ya Gelirken... (Baştarafı 1. Sayfada) Bugün gelinen noktada Türkiye, ilk olarak, OrtakJık Konseyi'nin bakanlar düzeyinde toplanmasını ve örneğin 12 Eytül'den beri askıya alınmış olan Dördüncü Mali Protokol'ün işletilmesini istemektedir. Bunun gibi 1963 Ankara Antiaşması'yta öngörülmüş olan tam üyeliğe dikkati çekmektedir. Haklı gerekçesi de şudur: NATO'nun Avrupalı üyesi olarak bir tek Türkiye, AET'nin dışındadır; Norveç de vardır, ama bir referandumla AET'ye katılmamıştır; izlanda ise Türkiye ile karşılaştınlamaz; ortaklık bir bütündür, yalnız "askeri" boyutla sınırlı tutulamaz, siyasal ve ekonomik butünteşmeyi de içermelidir. Ankara'nın görüşü böylece özetlenebilir. Türkiye'nin bugünden yanna hemen tam üye olmasmı bekleyen yoktur, ama nihai amacın da bu olduğu son derece açıktır. Geçen akşam değerli meslektaşımız Mehmet Ali Birand'ın başarılı televizyon programı 32. Gün'de Claude Cheysson'u dinledik. >Vın 18'inde Ankara'da bektenen bu AET yetkilisi, "tam uyellk" konusunda mınn kınn ederken Topluluk'la Türkiye arasında "demokrasT boşluğuna diplomatik bir dille isaret etti; ilişkilerin tümüyle canlandınlmasında da Yunanistan engelini belli etti. Doğrudur, demokrasiye dönük olarak Türkiye'de daha yaptlması gerekenler vardır. Ama bir noktaya dikkat çekmek yararlı olur. Genel izlenim, bu durumun Türkive'ye karşı AET çevrelerinde daha çok bir mazeret olarak kullanıldığı yolundadır; bu açıdan o kadar inandıncılığı yoktur; Türkiye demokrasi alanında mesafe aldıkça da inandıncılığını tümüyle yitirecektir. Eğer AET, Türkiye'nin Topluluk'taki yeri konusunda, Türk kamuoyundaki inandıncılığını tamamen yitirmek istemiyorsa, yapması gereken ilk iş Atina'ya dönük olacaktır. Daha açık deyişle, Türkiye AET ilişkilerini Yunan ipoteğinden kurtarmak kpin Brüksel, ağırlıgını koyrnalıdır; çünkü Papandreu hükümetinin engellerne taktikleri artık usanç verici noktaya gelmiştir. Bu durumu kendileri de herhalde gayef iyi bilmektedirler. Sayın Claude Cheysson'un Brüksel'den Ankara'ya bir mesaj getireceği açıktır. Bu mesajın, Yunanistan engelini aşabilmeye dönük bir "uzlaşı formulü"nu içereceği tahmin edilebilir; serbest dotaştm, 1964 Karamamesi gibi konulan kapsayan bir uzlaşı formülü... Şunu açıkça söyleyelim: Uzlaşma, politikanın dogasında olan bir kurumdur. Ancak tek taraflı ödünlere dayalı uzlaşmaların getireceği çozümler kalıcı olamaz. Ayrıca Türk kamuoyu bugüne kadar Yunanistan'a yönelik tek taraflı jest ve ödünlerden artık gına getirmiştir. Sayın AET yetkilisi, Ankara'ya gelirken bu hususu, dileyelim göz önünde tutsun ve Türkiye ile ilişkilerin normalleştirilmesini sadece Yunan engeline bağlamasın! ANKARA N0TLAR1 MJSTAFA EKMEKd Salı sabahı Erdal Bey'i telefonda kutladıktan sonra sordum: Birçok kimsede olduğu gibi, benim de kafamda bir kuşku var, acaba SHP bu kurultaya değin olduğu gibi, iki başlılıgını sürdürecek mi? Anlyorvm, öyie bir görünüm vermemenvz gerekir tabü (öksürdü). SHP normal bir parti olarak gelişecektir. Şimdi Meclise gidiyorvm, kusura bakma olur mu, gene görüşurüz... Tabii efendim... Çok kimsedeki kuşku, Aydın Bey'in genel başkan yardımo lığını bir çeşit "başkanlar kurulu üyeliği" biçiminde gormesinden kaynaklanıyor olmalıydı. Olağanüstü kurultaya değin, SHP'de bir "Başkanlar Kurulu" vardı. O artık yok. Aydın Bey, kurultaydan önce, tüzük komisyonunda yaptığı konuşmada, "Başkanlar kurulu, geçmişte çok başanlı olmuştur. Kurultaydan sonra da yetkileri ben onunla bölüşmek istiyorum" mu demişti? Aydm Bey, genel sekreterliğe razı değildi. Bu konuda, Turan Bayezif\e Saim Kendir konuşmuşlardı. Saim Kendir, Turan Bayezit'e şoyle demişti: Sayın Bayezit, Sayın Gürkan'ı siz konımak istiyorsunuz, oy sa büyük bir partinin genel sekretertiği çok önemli bir mevkidir. Tarihin önüne çıkardığı bu fırsatı iyi değeriendirsin! İşte Aydın Bey, ondan sonra sözcüğün tam anlamryla "kapris" yapmaya mı başlamıştı? Ben hiçbir görev istemiyorum! diye demeçler vermeye başladı. Bunlar gazetelerde çıktı. Seçilirse, delegeler oy verirse, MKYK üyesi olarak çalışacaktı, o yetecekti. Küsmüştü. Küserek polrtika yapılamayacağını öğrenmemişti. Politika toplum için yapılırdı; kişisel polrtika yapanları geçmişte çok görmüştü herkes. Hani, bir çiftlik olsa, insan babasına kızar, çiflikten çeker gider. Politika öyle değildir. Aydın Bey'in genel başkan yardımcılığını, bir çeşit "başkanlar kurulu uyeliği" biçiminde görmesi, işte bu düşüncenin sonucu gibi görünüyor. Önce, genel başkan yardımcısı olarak kurultayda seçilmek istedi. Olmadı. Buna kimsenin gücü yetmediği gibi, Erdal Bey de kestirdi attı. Bu kez, "birnumaralı genel başkan yardımcısı" olarak, kamuoyunda yaratılan izlenimle "iki baş//'1ığın sürdürülebileceğini mi tasarlıyor? Bakalım, izleyip göreceğiz. İktidara yürüyen partiler, bölük pörçük gidemezler. Uzun adımları büyük pabuçlaria atmak zorunda. Sol, ayaklannın ucuna basarak iktidara gelemez. İktidara geleceği taaa uzaklardan duyulmalı; seçmen çokluk, özellikle kararsız seçmen, iktidara gelecek partiye oy verir. Kurultay sonrasında, kurultay sonuçlan değeriendiriliyor, tartışılıyor. Bu hafta başında pazartesi günü, "26'lar", kazanan kazanmayan bir araya gelip değerjendirme yaptılar. İçlerinde üzülenler vardı. Kazım YBnice: Konseyin vetosuna üzülmemiştim ama, Aydın Bey'in vetosuna üzüldüm! dedi. Erdal Bey'in kendi eklediği kişilerin seçilememesi, Erdal Bey'i de yaralamış olmalıydı. Aydın Bey'in davranışlarını Erdal Bey'e uzun uzun anlattıklannı söyieyenler oldu. Aydın Bey, bundan böyle de gözdağı vermeyi sürdürecekti. Biri: Siyasette korkularia hiçbir yere gidilmezl dedi. MKYK'ya girenler, bir ölçüde tedirgindiler. Kazanamayanlar, kazananlan teselli ettiler. Kamuoyunda bunlar hep "hizip" olarak nitelendirilmişlerdi. Emre Kongar"ın dediği gibi, demokrasilerde, siyasal partilerde "/7/z/p'1erolurdu. "Sendikacılar" diye anılanlar "hizip" degiller miydi? Hem "hizip" olup, hem de karşısındakine "Aaa, bakhizipcilik yapıyor!" demek, usa sığar mıydı? "Sendikacılar" hizbi, 27 Mayıs'a karştymış da, filan... 27 Mayıs, hele 27 Mayıs Anayasası olmasaydı, onlar güç "hizip" olurlardı! "Sendikacılar"\n en keskinleriyle 26'ların keskinleri, yine bu MKYK'da bir aradalar. Uyum sağlayıp sağlayamayacaklarını titizlikle gözleyeceğiz bakalım, tüm kamuoyu gözleyecek... • * • Pazar akşamı, Başbakan Turgut Bey'in, Devlet Konukevi'nde verdiği "iftar"a gittim. İftar öncesinde, "söyleşi" vardı gazetecilerle Başbakan, çok kez olduğu gibi geç geldi toplantıya. Toplantıda, birkaç bakanla, Başbakanlık Başdanışmanı Adnan Kahveci de var. Ikişer, üçer küçük küçük masalara dağıldık. Bedri Koraman'\a Savunma Bakanı Zeki Yavuztürk üçümüz bir masadayız. Görevli garson geldi, sordu: rVe içersiniz? Zeki Yavuztürk: Ben niyetliyim, dedi. Bedri Koraman: Ben bir içki alayım! deyince Yavuztürk: İçkiyi yemekte alırsınız! diye uyardı. O zaman bir soda rica edeyim! Bana sordu: Bana bir cintonik lütfen... Zeki Yavuztürk bir şey demedi. Turgut Bey, SHP kurultayında, ABD elçisinin yuhalanıp, Küba'nın alkışlanması konusunu ortaya attı. Bunun SHP'nin aleyhine olacağını söyledi. Mümtaz Soysal: Soiun çektiği dili beiasıdır zaten! diye espri yaptı. Turgut Bey: Onu bilmem ya, onlar konuşuyoriar, biz malı götürüyoruzl dedi. Ekledi: SHP'deki durum, DSP'nin avantajı oldu. SHP aşırı solun odaklandığı hale geldi. Ben Ecevit7 daha sol zannediyordum, pardon Rahşan Hanım diyecektim(gü\öü) sağ da, sol da ne kadar çok parçalanırsa, o kadar menfaatimizedir... Başbakan, daha sonra belediyelerin durumlarına geçti. "FakirFukara Fonu"na değindi. Kaymakamın, müftünün, maliyecının, eğitimcinin bulunacağı bir vakfın daha yararlı olacağını filan söyledi. O sırada, 16 kasabada yapılan yerel seçimlerin ilk sonuçlan gelmeye başlamıştı. Fırsat bu fırsat deyip sordum: Efendim, ara seçimler ne zaman? Ekmekçi, sen uyuyorsun dedi. Kaç kez açıkladım, 'ara seçimlerini işimize geldiği zaman yapacağız!' diye. Bir tarih söylemem... Sayın Başbakan, söylediğiniz yasaya uysa bile demokratik mi? Demokratik demokratik, işimize geldiği zaman yapanz! Dinin pditikaya araç yapılması konusunda ne diyorsunuz? Edirne'de, Bulgarlan protesto için de olsa, camiler kullanılıyor. Toplu namaz kılınıyor! Toplu namazlara ne diyorsunuz? Onu çok kanştırma! dedi, sonra satır arasında bazı şeyler çrtlattı: örneğin, "Din adamlan arasında da çekişmeler var, şu grup dersiniz, bu grup dersiniz, bahsetmek dahi istemiyorum..." biçiminde konuştu. "Tarikatlar"a mı değinmek istiyordu Turgut Bey? Diyanette neler oluyordu? Ramazan boyunca, "din sömürüsü" yapıldığını, üzülerek izlemiştım. Ne demişti Federal Almanya Cumhurbaşkanı Richard von Weizsaecker'\e birlikte Türkiye'ye gelen elli yıllık Türk dostu Neumark? Türkiye için önemli bir korkum var. Geleceğe baktığımda, korkuttuğu kadar çok üzen bir duygu bu. Türkiye'de Bolşeviklik kurulmayacağını biliyorum. Bolşevikliğin Türk demokrasisi için bir tehdit olmadığını biliyorum. En büyük korkum büyüyecek 1 olan, hatta giderek büyüyen "irtica" aşırı İsiamlaşma Türkiye yi Atatürk'ün kurduklannın çok gerisine götürür. Atatürk, ilerlemenin temel taşı olarak din ile devlet işlerini ayırmayı görmüş ve Cumhuriyeti bu temel taş üzerine kurmuştur.(M\\\\ye\, 1 Haziran 1986) Din sömürüsü öyle bir şeydi ki, onu sömürenin de bir gün başına bela olurdu. Söyleşiden önce, Hazine ve Dış Ticaret Müsteşan Ekrem PakdemirlPy\e ayaküstü konuşuyor birkaç gazeteci, ben de yaklaştım: Karikatühstler, sizin karikatürlerinizi güzel çiziyoriar! dedim. Pakdemirli: Siz karikatürist misiniz? diye sordu. Hayır! yanıtını verdim. Başka bir şey demedim... İftar sofrasına geçildiğinde, Turgut Bey, "Bakan arkadaşlar, gazetecilerle bir arada otursunlar!" dedi. Başbakanın iki yanını boş bırakıp, iki sandalye soluna oturdum. Solumda Adalet Bakanı A/ecaf Eldem, sağımda Kenan Mortan var. Turgut Bey'e: Semra Hanım'ı kutlamak gerek, dedim, Beşiktaş şampiyon oldu! Sen de Beşiktaşlısın! Nereden biliyordu? O sırada, yerel seçimlerle ilgili daha geniş bilgi, rakamlar gelmişti. Turgut Bey incelemeye başladı . Hesap yüklü mü? diye sordum. Başını kaldırdı: • * Sen keyfine bak! dedi. • İftar Sofrasında... DAMA T ÇA YCI Geleneksel Japon çay odasında, 16. kuşaktan çay üstadı ve Mikasa'nm damadı Masayuki, hünerinigösterdi. Konuk Prens ve Prenses, Türk oyun kâğttlannın desen olarak kuüanüdığı bir kimonoyu da sergiteyen geyşalarla poz verdtter. (Fotoğraflar: UYGAR GURKAH) Japonlardan renk ctimbüşü (Baştarafı 1. Sayfada) Salon'da gerçekleştırilen gosteri büyuk ilgi gördü. Sahnede düzenlenen geleneksel Japon çay odasında Soshi, çay pişirilmesini ve konuklara ikram edilmesini açıklamalı olarak yaptı. Çay ikramı gösterisi için altı sene eğıtım gördüğunu ve eğitiminin daha tamamlanmadığını, hayatının sonuna dek süreceğini belirten Ma ra Atatürk Kültür Merkezi BUyük sayuki Japonya'da "uresenke" Salon'da Japon Sanat Sergisi'nin adı verilen çay üstatlannın 16. kuşaaçıhşım yaptı. Sergide Japon kâğıtğından genç bir çay üstadı. Gösterilarından yapılmış çiçek desenieri, çide çay odasına konuklar dizlerinin çek tanzimleri, geleneksel Japon evi ustünde giriyorlar ve ilk 2 adımı diz maketi ve içlerinde Turk oyun kâğıtlerinin üstünde amktan sonra, yavas larının desen olarak kullanıldığı bir hareketlerle baş köşede asılı bulunan kimononun da bulunduğu kimono(ev sahibinin daha once duvara as lar bulunuyordu. Sergi bu akşam katığı) yazının önüne gıdip yine dizle panacak. rinin üstünde çömeliyorlar ve ellerini yere koyarak yazıyı 2 kez selam GÜMÜŞÇÜLER PRENSİ lıyorlar. Aynı şekilde odanın bir k& SEVDt Konuk Prens, dün sabah da eşi şesinde bulunan bizim bildiğimiz adPrenses Yuriko Mikasa, kızı Masala çaydanlık ve fîncanların yanına gelip dikkatle inceliyorlar. Bütun bu ka ve damadı Masayuki'ylc Kapalıçarşı'ya geldi. Prenses Yuriko Mikaişlemler sırasında ev sahibi, ortada sa'nın gümüş almak istediğini belirtgozukmüyor. Konuklar, yerlerine mesi üzerine gümüş satan uç dukkâoturduktan sonra ev sahibi odaya giriyor ve kendilerini kibarca selamla na giren Prens ailesi, 60 gümüş kül yarak çaydanlıklann başına oturu tablası, şekerlikler, buz maşalan, gümüş tabaklar, duvar aynası ve gümüş yor. Çay yapmakla ve ikram etmekıe kürdanlara 2.5 milyon lira ödedi. kullanacağı araçları bir bezle temizPrens ve Prense;., gümüşleri hediye liyor. Gösterinin burasında "iislal" bu işlemin sembolik bir anlamı oldu olarak vereceklerini belirterek, her bırini ayrı ayrı paketletip üzerlerine ğunu, "ev sahibinin araçlan defil, isimler yazdırdılar. kendi içindeki kotüKıkleri sildigini" söylıiyor. BİR KUYUMCUNUN Daha sonra kaynayan suya toz ha A R M A C A N I line getirilmiş yeşil çay katılıyor ve Bu arada Murat Ali Atmaca adlı yine dizler üstünde konuklara ikram bir kuyumcu, Prense bir armağan ediliyor. Bu işlemler suresince kovermek istediğini belirterek dükkânuklar, en az >irmi kez avuçlannı ye nına davet etti. Atmaca, Prens'e iki re koyarak birbirlerini ve ev sahibibuçukluk bir Cumhuriyet altını arni en az 20 kez selamlıyorlar. Bu semağan edince Mikasa, "Ataturk'e remoni Japon toplumunun bu gün olan sevgim ve saygım sonsuz. Bu inkü çalışma ve yaşam temposunu bi ce hareketiniz bcni çok sevindirdi. lenleri epey şaşırtıyor. Buna baktıkça ulkenizi haUrla Masayuki bu törenin "ahlaracagım" dedi. ki, sanalsal, felsefi. Idşisel disiplini" KREDİ KARTIM YOK ıçerdiğini belirtiyor ve "Çay sanatıDaha sonra Nuruosmaniye Cadnın ardında Zen dininin felsefesi desi'ne gelen Konuk Prens ve ailesi, valmaktadır" diyor. Çay seremonisini eşiyle sonuna burada bir dükkândan seramik tadek ızlever Japon Prens, daha son baklar aldılar. Prenses Yuriko Mikasa'nın dun 63. yaş gününü kutladığını öğrenen dökkân sahibi, kendisine bir seramik tabak armağan etti. Bu arada Prensin, eşınin 63. yaş (Baştarafı I. Sayfada) günu nedeniyle hediye etmek istedigil, Toktaş ve Esgin Tipi, gunlerdir ği yüzüğü, kuyumcunun kredi kartı sözü edilen SHP'den kopmalan baş ile çalışmaması nedeniyle alamadığı latırken, DSP Genel Sekreteri Nuri öğrenildi. Korkmaz, partilerine katılacak başPrens ailesi, dün o^le ve akşam yeka milletvekilleri olduğunu da söymeğinı Prenses Mikasa'mn yaş guledi. Yeni duruma gore, SHP'nin nü nedeniyle baş başa yediler. AkMeclisteki sandalye sayısı 81'e inerşam ayrıca Japonya'mn Istanbul ken, DSP'nin sayısı 6'ya çıktı. Başkonsolosluğu, Prens ve Prenseı tstanbul Milletvekili Feridun Şakir onuruna Hilton Oteli'nde bir resepÖğunç, Ankara Milletvekili Kemal siyon verdi. Özer ile birlikte bugün SHP'den isKonuk Prens, bugün Kültür ve tifa edeceğini açıkladı. Turizm Bakanı Mükerrem TasçıoğSHP'den istifa etme eğilimi taşılu'nun da katılacağı bir törenle Topyan, ancak bu konuda örgutüne dakapı Sarayı'nda "tdemitsu" sergisini nıştıktan sonra karar vereceğini bilaçacak. Daha sonra Ataturk Kültür diren Manisa Milletvekili Ismet TurMerkezi'ndeki Kimono gösterisini izhangil ile, "istifa düsüncesi leyecek. Bugun ayrıca Japonya hakolmadığını" çevresine yayan Izmir kında bir sempozyum gerçekleştiriMilletvekili Aşkın Toktaş, dün ani bir lecek. gelişmeyle DSP Genel Merkezi'ni zi>aret ettiler. DSP Genel Sekreteri Nuri Korkmaz ve DSP'nin öteki milletHanabi nedir? vekilleri Fikrct Ertan, Sülcvman Koyuncugil ve Şükru Babacan ile saat 1600'lerm başında ilk defa 16.30 sıralannda TBMM'den parti ortaya çıkan havaı fişekler dagenel merkezine giden Turhangil ve ima Japon yazlartmn bir parToktaş, onceden randevu ahnmadıçası oldu. Japonya'da havai ğı için Genel Başkan Rahşan Ecevit Jişek gösterisi yanı hanabi geile goruşmediler. nellikle gölterin veya büyuk akarsulann kenarlannda yapıDSP Genel Merkezi'ne partilerinlır. Halk akşam gokyitzunde den istifa etmeden giden Turhangil ve ışık saçan ve suda yansıyan haToktaş, bir soru üzerine de aceleden vai fişek gosıerilerini seyretmek ıstifayı gerçekleştiremediklerini biliçin sandallara biner veya sudirdiler ve hemen istifa edeceklerini ların kıyılarında loplanır. Jasöylediler. Turhangil ve Toktaş, daponya'mn her larafından ha sonra Meclise dönerek TBMM insanlar her yıl, dunyada en BaşkanlığYna SHP'den istifa dilekmükemmel olarak tanınan haçelerini sundular. nabi gosıerilerini seyretmek Turhangil ve Toktaş, istifa dilekçeiçin topiamr. Hanabi seyretlerini TBMM Başkanlığı'na göndermek bir zamanlar sadece feomelerinin ardından DSP Genel Sekdal lcrdların ve zengin reteri Nuri Korkmaz'ın TBMM halktuccarların imıiyazı idi. lik la ilişkiler binasındaki odasında halk gösterisi 1733'te yapıldı. DSP'ye girış bildirgelerini dolduraO gunden bu yana da hanabi rak imzaladılar. Korkmaz, kuliste gagosterileri Japonya 'nın her tazetecilere Turhangil ve Toktaş'ın uyerafında gerçekleştıriliyor. lik işlemlerinin tamam olduğunu bildirdi. SHP kulisine girışinde bir grup milletvekili tarafından Korkmaz "şaka >ollu" alkışlandı. Kuliste tebrikleri kabul eden Korkmaz. DSP'nin >eni milletvekilleri ile birlikte oturarak sohbet etti. SHP Istanbul MiUetvekili Feridun Şakir Öğunç, bugun partisinden istifa edeceğini açıkladı. Öğünç, Ankara Milletvekili Kemal Özer'ın dilekçesinin de kendisinde olduğunu bildirerek, "istifa dilekçekrini bugun TBMM Baskanlığına vereceğini" soyledı. Oğünç TBM.M'de gazeteciİZZET RIZA YALI.N lerin sorusu üzerine. "Birkaç gün düşıinecegim. Durumu değerlendi LEFKOŞE BM Genel Sekrecegim ve ona gore bir baska partireteri Perez de Cuellar Kıbrıs'taki ye girip girmeme karan verecegim" BM Barış Gucu'nun görev sürededi. sinin altı ay daha uzatılmasını Uzunca bir süredir rahatsız olduistedi. ğu için Meclis çahşmalarına katılaGenel Sekreter, Güvenlik Konmayan Özer'in oğlu Şevki Özer ise, sevi'ne gönderdiği raporda, adaCumhuriyet muhabirinin sorusu üzerine "Babam istifa dilekçesini Saym daki anlaşmazlıklann sonuçlanÖgünç'e vcrdi. Ancak babam dilekdırılması amacıyla surdürülen çenin toplu bir istifa durumunda iş çalışmaların tamamlanmasına leme konulmasını istemişti" diye kadar bölgede barışın sağlanmakonuştu. sının önemli olduğunu belirtti. UGUR MUMCU GOZLEM Çevre Günü'nde laf ürettîk (Baştarafı 1. Sayfada) larından dolayı 20 belediye başkaıjına da teşvik ödülleri dağıtılacağını belirtti. Ödüller, Başbakan Turgut Özal'ın da katılacağı bir törenle bugün saat 13.30'da Karayollan Genel Müdürlüğü Salonu'nda sahiplerine verilecek. Dün yapılan ve aralarında 10 yabancı bilim adamının da bulunduğu, 58 tebliğin sunulduğu sempozyumda da özellikle deniz ve su kirlenmesine ilişkin konular üzerinde duruldu. Sempozyumda sunulan tebliğler daha sonra bir kitapta toplanacak. Dünya Çevre Günü etkinlikleri arasırftla bugün aynca, Dünya Çevre Sorunları kuruluşu olan UNEP'in bütün devlet ve hükümet başkanlanna yaptığı çağrı uyannca, Başbakan Turgut Özal tarafından "Çevre ve Banş Fidanı" dikilmesi de yer alıyor. Özal, bugun saat 15.30'da TBMM bahçesine fıdan dikecek. Çevre olayının kültür çevresiyle birlikte ele alındığını da kaydeden Muzaffer Evirgen, ilk ve orta dereceli okul öğrencileri arasında açılan "Hayalinizdeki Doğayı Resimleyin" ve lise öğrencileri arasındaki kompozisyon yanşmalarına gönderileh eserlerin değerlendirmelerinin sürdürüldüğünü söyledi. Dünya Çevre Günu dolayısı> la bu akşam Ankara Küçük Tiyatroda tstanbul Üniversitesi Korosu'nun "Tarih tçinde Türk Müziği Konseri" ve Devlet Halk Dansları Topluluğu'nun gösterileri de yer alıyor. Yine Dünya Çevre Günü nedeniyle TMMOB tarafından "Nükleer Santrallar ve Çevre" konulu bir seminer düzenlenecek. İSTANBUL'DA htanbul Bakırkoy Belediye Başkanlığı da bugun kutlanacak olan Çevre Guau programı çerçevesinde Bakırköy'ün pilot bölge olarak seçildiğini açıkladı. Bakırkoy Belediye Başkan Yardımcısı Yusuf Kalyoncu. yaptığı açıklamada, "BugüRun ve geleceğin kuşaklan için lemiz. gürültüsuz. yeşil ve sağlıklı bir çevre amacınuzdır" diyerek, her >ıl geleneksel olarak düzenledikleri okullararası şiir, resim ve kompozisyon yarışmasını "Yeşil Bakırkoy" konusunda açtıklarını hatırlatarak, yarışmada derece alanlara ödüllerinin bugün Ataköy'deki Hürriyet Gosteri Merkezi'nde dağıtılacağını söyledi. Istanbul'da dun yapılan "Karayolu Ulaşımında Hava Kirliliği" sempozyumunda da, konuşmacılar kamu taşımacılığı, egzoz gazlarının insan sağhğma etkileri gibi konular üzerinde durdular. İstanbul'daki taşıtların toplam hava kirliliği içindeki payının yüzde 70 civarında olduğu bildirüdi. Sempozyuma bir bildiri sunan Prof. Dr. Halit Göknil, taşıtlardan meydana gelen kirleticilerin atmosferde değişik kirleticilere dönüştüğünü söyledi "Belediyenin halka sunduğu hizmetler oldukça çok olmasına karşın, halkın ihtiyacı olan havanın kirlenmesini önlemek de belediyenin görevlerindendir" dedi. Kavala Grubu'ndan Erdoğan Erkan 1982 yılında 165 bin aracın bulunduğu Ankara'da araçların bir yılda 100 bin tonu geçen bir kirlilik oluşturduğunu belirtti. l.Ü. Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sıtkı Velicangil, Türkiye'nin egzoz gazından çıkan kurşun nedeniyle alarm durumunda olmadığını belirterek, "Türkiye'de kurşunsuz benzin kullanımı gibi bazı girişimlerde bulunulması için hiçbir neden bulunmadığını" öne sürdu. Yıldız Üniversitesi'nden Doç. Dr. Aydın Erel ise kent içinde hız sınırlaması, trafiğin sürekli olarak kontrolü ve düzenlenmesi, özel otomobil kullanım sürelerinin kısıtlanması ve yolcu trafiğinin maksimum olduğu saatlerde yuk trafiğinin azaltılması gibi önlemler üzerinde durdu. TMMOB Makine Mühendisleri Odası Istanbul Şubesi tarafından düzenlenen panelde de,çevre kirliliği sorunu ele alındı. İZMtR'DE İzmir Anakent Belediye Başkanı Burhan Özfatura, bu yıl İzmir Korfezi'ndeki kokunun engelleneceğini, gelecek yıldan itibaren de kirlilik gelişinin engelleneceğini kaydetti. 1992 yılında büyük kanal projesinin tamamlanacağını da belirten Özfatura, Belçikah bir çevre danışmanlık şirketine ait gemilerin temmuz ayında Körfezde çalışmaya başlayacağını söyledi. Çevreyi koruma ve iyileştirme projelerinin 6 grup halinde sürdürüldüğünü bildiren İzmir Belediye Başkanı, "Bu konuda çok hassasız. Sanayiciler kararlarımızda yumuşama beklemesinler. Pek çok sanavicimiz arıtma tesislerini kurdular, ya da ciddi girişimlerde bulundular. Bulunmayanlar için serl tedbirler alma>a devam edeceğiz. Bazı fabrikalann kapatılmalan gündemd e " dedi. BALIKESİR'DE Balıkesir Belediyesi de bugün kutlanacak Çevre Günu dolayısıyla her eve iki çöp torbası ile her isteyene ücretsiz çiçek dağıtacak. Balıkesir Belediye Başkanı Ziya Tan, "Amacımız çiçek sevgisini yaygınlaştırmak, çevrenin güzeiliğine önem verilmesini sağlamaktır. Dünya çevre günunde daha temiz ve güzel bir çevreji amaçlıyoruz" dedi. ÇEVRE V^SASI Çevre yasa^nda değişiklik yapan tasarı da önceki gun TBMM Genel Kurulu'nda kabul edildi. Tasarıya göre, her turlü atık artığı çevreye zarar verecek şekilde ve mevzuata aykırı şekilde açığa verenlere 50 bin lira ile 1 milyon lira arasında değişen oranlarda para cezası uyeulanacak. Tasarı ayrıca. sahillerde karasular ile, Marmara Denizi, İstanbul ve Çanakkale boğazlannda, liman ve korfezlerde, göiler \e akarsularda balast tahliyesi yapan tankerlere. ton ağırhğına gore 550 milyon lira, tanker ve gemilerder, atık ve artık döken ve sintine tahnyesi yapanlara 510 milyon lira paı i cezası verilmesini öngörüyor. İ6 ^ros tona kadar olan gemilerde de sintine basan deniz araçlarına, denizi kirletmeleri durumunda 300 üin lira para cezası getirivor. Kimya Sanayicileri Derneği, Dünya Çevre Günü dolayısıyla yayımladığı bildiride çevre sorunlarının, bütün dünyada üzerinde titizlikle durulması gereken bir konu olduğunu hatırlatarak, bu küienmeden sadece kimya sanayiinin sorumlu tutulmasını eleştirdi. Bildiride, çevre sorunlarının çözümünde duygusal tutumlardan uzak objektif çözümlerin gerekli oldugu belirtildı. (Baştarafı 1. Sayfada) n anlaşılıyordu.. Tartışma konusu "Demokrasi ve Sosyalist Parti"Ydi. Konuşmacılardan biri bendim. Diğerleri, Arslan Başer Kafaoğlu, Yalçın Küçük, Murat Belge, Doğu Perinçek'ti. Açıkoturumu Yalçın Büyukdağlı yönetmekteydi. Altmışiı yıllarda bu gibi konular ünıversıte konferans salonlarındatartışılırdı. Şimdi, bu salonlar, bu tür toplantılara kapalıdır. Bu yüzden genç kuşaklar, bu gibi tartışmalan izleyebilmek için salonları dolduruyor ve saatlerce tartışmalan izliyoriardı. Gençler, özgürlüğe susamışlardı. 12 Eylül'den önce acımasız terör, üniversitelerde bu gibi tartışmalan yok etmişti; şimdi de üniversitelerdeki "kışla disiplini" bu gibi tartışmalara izin vermiyordu. "Saçak Dergisi"ri\n son sayısında bu tartışma tutanakları yayımlandı. Türkiye'de bir sosyalist parti kurulabilir mi? Yurtdışında bulunan TİP Genel Başkanı Behice Boran "Hayır kurulamaz" diyor. TİP'in ilk genel başkanı ve kapatılan Sosyalist Devrim Partisi Genel Başkanı M. Ali Aybar da "Evet, bir sosyalist parti kurulabilir" diyor. Bir sosyalist partinin kurulmasına "koşulfann etvermediği", ayrıca Ceza Yasası'nda 141 ve 142'nci maddeler durdukça kurulacak bir sosyalist partinin gerçekten sosyalist olamayacağı; olsa bile yöneticilerinin tıpkı ilk ve ikinci TİP'te olduğu gibi ağır hapis cezalarına çarptınlacaklan ileri sürülüyor. Bu görüşe karşı çıkanlar, anayasanın sosyalist parti kurulmasına engel olmadığını, "Koşullar elvermiyor" özürünün sürgit ileri sürülebileceğini, bu özür gerekçeleri benimsenirse, böyle bir partinin kurulması için "tepeden inme buyrukların" beklenmesi gerekttği, bunun da sosyalistlere yakışmayacağını belirtiyorlar. Siz hangi görüşe daha yatkınsınız? Birinci görüş de elbette ağıriık taşımaktadır. "Dogmatik Marksizme" bağlı olanlar, bu gerekçeleri ileri sürerek, her dönemde böyle bir partinin kurulmasına karşı çıkabilirler. "Dogmatik MarksisOer" dışında, sosyal demokrat sol da "Canım, sosyalist parti kurulursa oytar bölünür' gerekçesine sarılabilir. İkinci görüş bana daha tutarlı gibi geliyor. Öyle geliyor, çünkü 141 ve 142'nci maddeler, 1961 yılında TİP kurulurken de vardı. O koşullarda TİP'in kurulmasına kimse engel olmadı. Birinci TİP 12 Mart döneminde Anayasa Mahkemesi'nce "bölücülük" nedeniyle kapatıldı; yoneticileri 141'inci maddeden çeşitli ağır hapis cezasına çarptırıldılar. ikinci TİP, 12 Eylül yÖnetimince kapatıldı. Yöneticiler de sıkıyönetim mahkemesince yine 141'inci maddeden ağır hapis cezalarına çarptırıldılar. Bu sonuç, ilk bakışta, yeni bir sosyalist parti kurmak isteyenleri ürkütebilir. "Sosyalist parti kurulmasına koşullar e/verm/yor" diye düşünenlerin bu bakımdan endişeleri de yersiz değildir. Ama unutmamak gerekir ki, 12 Mart ve 12 Eylül gibi "ara rejimler" olmasa birinci ve ikinci TİP de büyük olasılıkla kapatılmayacaklardı. Marksist partileri kapatan olgu, askeri müdahalelerte gelen ara rejimlerdir. Türkiye'de Marksist partiler, 27 Mayıs ile kurulabilmiş; 12 Mart ve 12 Eylül ile kapatılmışlardı. "Askeri müdahaleler demokrasinin yazgısıdır" diye "kaderci" bir görüşe saplanıyorsak, o zaman soylenecek söz de kalmıyor. Yok eğer toplumların her an değiştikleri, toplumsal kurumların bu değişim süreci içinde yeni biçimler ve özler aldıklarına gerçekten inanıyor ve bu süreç içinde işçi sınıfına ve emekçi halk yığınlarına güveniyorsak, o zaman sosyalist parti kurmak isteyenlere solculuk adına "binbir dereden su getirerek" engel olmayız.. Kurulacak sosyalist parti sosyalist olmaz, yığınlar sahte partilerin pesinden süruklenir. Elbette sosyalizm tek bir ülkede uygulanan değişmez bir model değildir. Batı Avrupa ülkelerini ölçü alırsak, birbirleri ile çelişik çözümleri benimseyen sosyalist partilerin varlıklarına tanık oluruz. Türkiye'nin şu çorak demokrasisinde bir sosyalist parti kurulursa, bu, sıyaset dünyamıza hiç kuşkunuz olmasın, yepyeni sesler getirir. Bu da daha ileri bir demokrasi için "ilk adım" olur. Geçmişin yanılgılarından ders almasını bilecek bir sosyalist parti, demokrasinin de güvencesi sayılmahdır. Neredesiniz işçiler ve işçi önderleri? Neredesiniz ilerici gençler ve neredesiniz sosyalist aydınlar? Neredesiniz, neredesiniz? SHP'den üç Bu kadar da karamsarlığa yer yoktur. Ecevit'in hapsi îstendî (Baştarafı 1. Sayfada) mayacagı bir insanlık hakkıdır" demişti. Konuşmarnn ertesi günü Ankara Basın Savcılığı, Ecevit'in bu konuşmasını incelemeye aldı. Incelemeye ahş nedenleri olarak, Siyasal Partiler Yasası'nın geçici 1 ve 119. maddeleriyle, anayasanın geçici 3. maddesi gösterildi. Ankara Basın Savcıhğı, onceki gün Bülent Ecevit'in ifadesine başvurdu. Ecevit'in bir saat süren ifadesini de değerlendiren Savcılık, bu konudaki çalışmalarını dün tamamladı. Cumhuriyet'in konuya ilişkin sorusunu yanıtlayan Ankara Savcısı Altan Saysel, Bulent Ecevit hakkındaki davanın Siyasal Paniler Yasası'nın geçici 1 ve 119. maddelerine göre açıldığını bildirdi. Siyasal Partiler Yasası'nın "özel yasaklaria ilgili cezalan" düzenleyen 119. madaesı, geçici birinci maddeye gönderme yapıyor. Geçici 1. maddesi ise, 1 Ocak 1980 ve daha sonraki tarihlerde siyasal partilerde bazı görevlerde bulunanlann, yeni kurulan siyasal partilerde görev alamayacaklan ve bunlara fahri olarak bile yardımcı bulunamayacakları hükmünü getiriyor. Bu maddeler ışığmda, Bülent Ecevit'in 13 yıl arasında hapsi istendi. Bülent Ecevit hakkında 12 Eylul harekâtı sonrasında 3 kez dava açılmış ve bu davalann ikisinin mahkumiyetle sonuçlanması üzerine CHP'nin eski genel başkanı bir süre cezaevinde kalmıştı. Bülent Ecevit'in yargılanmasına başlanacağı tarih önümüzdeki günlerde belli olacak. (Baştarafı 1. Sayfada) kinleşsin ondan sonra" diyerek kabui etmeyen Dekan Prof. Dr. Sezgin, gazetecileri de içeriye almadı. öğrenciler, "insan haklanna karşı olan bu uygulamaya karşı" imza kampanyası açtılar. öğrenciler, fakülte girişindeki polis kulübesinin kaldınlmasını, kıyafet konusunda sınırlama getirilmemesini istediler. Bu arada, olaydan sonra dekanın odasında bekleyen öğrenci Deniz Nencan ve ailesi, öğrencilere görünmemek için arka kapıdan çıktılar ve arabaya binerek uzaklaştılar. Öğrencilerin görüşme isteğini de kabul etmediler. Olayla ilgili bilgi veren Dekan Yardımcısı Prof. Dr. Öter Akat, gazetecilere yaptığı açıklamada, "Polis memurunun ögrenciye karşı densiz bir hareketi olmuş. Ögrencinin sinirlenerek karşı gelmesi üzerine de kendini ka>betmiş. Biz fakülte olarak görevimizi yaptık, Vaüliğe bilgi verdik. Zaten öğrenci de kisisel olarak savcılığa başvuruda bulund u " dedi. Dekan Prof. Dr. Atilla Sezgin'in, öğrencilerle ertesi günü gerginlik ortadan kalktıktan sonra görüşeceğinin bildirilmesi üzerine, öğrenciler insan hakları için bir dakikahk saygı duruşunda bulundular ve daha sonra dağıldılar. Askılı elbiseli Cuellar, Bamş Gücü'nün görev süresinin uzatılmasını istedi Mecliste durum ANAP SHP HDP DYP DSP VAP Bağımsız Boş :227 :81 :22 :21 :6 :2 : 30 :11 Kıbrıs'ta gerekli ortamın sağlanması için Banş Gücü'nun varlığının kaçınılmaz olduğunu ifade eden Perez de Cuellar, Kıbrıs sorununun çözümüyle ilgili girişimlerinin sonuçlarını içeren bir raporu da yakında Konseye sunacağını duyurdu. 1964'ten bu yana Kıbrıs'ta bulunan BM Barış Gücü'nün görev süresi 15 haziranda sona eriyor. BM Güvenlik Konseyi, bununla ilgili olarak 12 haziranda toplanacak.