17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/4 KÜLTÜRYAŞAM ULUSLARARASI İSTANBUL FESTtVALriVDE MÜZİK 20 HAZtRAN 1986 TELEVİZYON Programın bu bölumunde, son dersin lekran yapılıyor. Böylece, daha once veriten tngilızce bilgilenn pekiftirılmesı sağlamyor. Yenı kelımelerm yartı sıra, şimdıkı zaman, geniş zaman ve gelecek zaman cumlelerinın kulljnışları yenıden ekrana geliyor. Bu dersin yenı kelimelen: Creat (büyük), Poliıe (nazikl, Good Lookmg (yakışıkh), Funny fkomık), Smart (zeki), Tickeı (bileO, Surprise (sürpnz). To PusH (itmek). Aynca, çeşülı ulkelerm ve dıllerinin tngilızce karşılıklarının yer aldığı programda, bir öğretmen ve beş oğrenciden meydana gelen smıfın yaptığı alışlırma çalifmaları da görüntüleniyor BBC yapımı bir fılm ile zengınleşlirilen program, her zaman olduğu gibi, Türkçe allyazılı Ingilızce bir dızı ıle sona enyor. 07.00 Açıhş 07.01 Dil Öğrenelim Şenlik bu kez Mozartla açıhyor 14.luslararası Istanbul Festivali, JeanFrcmçois Paillard Oda Orkestrası'mn konseriyle bugün Atatürk Kültür Merkezi'nde açıhyor. Solist olarak Güher ve Süher Pekinel Piyano İkilisi'nin de katılacağı konserde, orkestra Mozart ağırhklı bir program sunacak. Konserin ikinci solist i ise orkestranın 17 yıllık baş kemancısı Gerard Jarry. KURULUŞA KATKIDA BULUNANLAR Konservatuvarda açıUSTUN DURUEL lacak olan Enstrüman Müzesi'ne önemli katkılarda bulunan KonOtuz iki gün sürecek yonıcu, servatuvar Müdürü Ersin Onay, gitarist ve öğretim üyesiAhmet Kan ama keyifli maraton bu akşam neci ve kompozitör ve öğretim üyesi TUrgay Erdeğer, bav müzik alet başlıyor. Her yıl olduğu gibi 20 leriyle birtikte. haziranda başlayacak Uluslararası Istanbul Festivali'nin 14îsü öncekilere göre bir hafta uzayacak. Sanatseverler Atatürk Kültür Merkezi'nden Aya Irini'ye, Açıkhava Tiyatrosu'ndan Yüdız Sarayı Tiyatrosu'na, Spor ve Sergi Sarayı'ndan Topkapı Sarayı Müzesi'ne, Rumelihisan'ndan ANKARA (Cumhuriyet Biirosu) Hacettepe Üniversitesi DevSaintAntoine Kilisesi'ne uzanan let Konservatuvan'nda, bir bolümü artık kullanılmayan yaklaşık yüz sahne ve gösteri yerlerinde birbikadar Türk müziği enstrümanlan ile orkestrada yer alan enstrümanrinden ilginç etkinlikleri izleyelardan oluşacak bir enstrüman müzesi kurulacak. Müzede yer alacak olan enstrümanlar, yalnızca bir örnek olmanın ötesinde, hepsi de el yapımı. Titiz bir isçiliğin ve göz nurunun iirünü olan enstrümanlar, çoğunun üzerindeki halk motifi işlemeleriyle dünyada tek olma özelliğini de taşıyor. Aynca çoğu konservatuvar arşivine armağan olarak kazandınlan enstrümanların, ne zaman yapıldığı bir yana, ne zaman armağan edildikleri bile çahşanlar tarafından anımsanmıyor. Her biri artık bir antika değerindeki enstrümanlann en yenilerinden biri Âşık Veysel'in yıllarca caldığı, belki ona da bir başkasından kalan bağlaması. Müzenin kuşkusuz en ilginç parçalanndan biri olacak olan kaplumbağa sırtından yapılmış "kamlumbaga saz"ın ne zaman yapıldığı da belli değil. bilecekler. 14. Uluslararası tstanbul Festivali'nin açılısını bu kez bir oda müziği topluluğu, Fransa'dan JeanFrançois Paillard Oda Orkestrası yapacak. Çalışmalanm otuz üç yıldır aralıksız sürdüren topluluğun repertuvannda 17. yüzyüdan günümüze pek çok yapıt yer alıyor. 1953 yüından bu yana 17. ve 18. yüzyıl müziğinin yeniden canlanması ve yaygınlasmasında önemli katkılan olan, çağdaş yapıılarla repertuvanm sürekli zenginleştiren JeanFrançois Paillard Oda Orkestrası'nın üç yüze yakın plağı var. Bugüne dek flütist Jean Pierre Rampal ve Anrel Nicolet, kemana tgor Oistrah ve Arthnr Gramiaıu, viyolonselci Pierre Fonrnier, piyanist Sviatoslav Rkhter gibi solistlerle çalan topluluk, Vmüdi, J. S. Bach, Haendei, Ramemu ve Mozart'ın koro parçalannın ilk seslendirilişini yapan ünlü korolara da eşlik etti. Orkestramn kurucusu ve şefı JeanFrançois Paillard, barok çağ müziğini çok iyi bilen ve bu alanda uzmanlaşmış ünlü bir müzikolog. Barok çağa ait birçok yapıtı tozlu arşivlerden gün ışıgına çıkartan Paiİlard'ın bir de "Fraıısu Klasik Müziği" adlı çalışması var. JeanFrançois Paillard Oda Orkestrası, bu akşam önce G. F. Haendei'in 4 keman, viyola, viyolonsel ve sürekli bas (klavsen) için yazdığı Op. 6 Re Minör 10 No'lu KonçertoGrosso'yu seslendirecek, ardından ünlü ikizlere, GnherSöher Pekinel Piyano Ikilisi'ne eşlik edecek. Bu mevsim Istanbul'da üçüncü konserlerini verecek olan Pekinel'ler Mozart'ın lki Piyano tçin Mi Bemol Majör Konçertosu' nu yorumlayacaklar. Konserin ikinci yansında yine Mozart'ın 5. No'lu La Majör Keman Konçertosu'nu dinkyeceğiz. "Türk Konçertosu" olarak da anılan yapıtı, Paris Konservatuvan hocalanndan, JeanFrançois Paillard Oda Orkestrası'mn 17 yıldan bu yana başkemancıbğı ve solistliğini yürüten kemancı Gerard Jarry seslendirecek. VVolfgang Amadeus Mozart'ın her iki konçertosunda, JeanFrançois Paillard Oda Orkestrası'nı tstanbul Devlet Opera Orkestrası nefesli çalgılar grubu üyelerinden obuacı Bflgehan Arkan ve Fuat Çelik, fagotçu Taceddin Tizmen ve Emre Erman, kornocu Haluk Tümer ve Sadi Banıh takviye edecekler. Doç. Dr. Enver özkalp "Dovranış BUimleri" \e Prof Dr. Ahmeî Mumcu "Ataturk fikelen ve tnkıiap Tanhi" derslenm veriyoriar. 09.00 Kapamş 18.14 Açıhş 18.15 Eğitim Önlisans Programı 19.00 Haberler 19.10 Çiçek Kız 19.40 Gençlik Cençlik Fesııvallerimn görunıulendiğı bu haftaki programda, Kuletı Askeri Lisesi ve Deniz Lisesı'ne giriş koşullan anlalıiıyor. Programın muzik bölumunde ıse Mine Koldaş, Vedal Sakman ve Grup Doğuş yer alıyor. Mark, uyuşlurucuya başlamış olan zengın bir aılenın çocuğudur. Aract ve saııcıiar ilifkisiyle onu aramaya karar vtren Crockeıı ve Tubbs, karsıhnnda Mark'ın babasını bulurlar. Tanmmif bir ifodamı olan Jorgenson. bu iflere sevgılisi Mary 'yı de bulaflırmtstır. 20.30 21.00 21.15 22.00 23.05 Haberler Hava Durumu Haber Program: Liderler Kervan Kanun Namına Anhara^daEnstrürnan Müzesi kuruluyor YUNUS NADİ ARMAĞAJNIMİZAH ÖYKÜSÜ YARIŞMASI 1985^86 23.50 Haberler 24.00 Kapamş Çok Kötü Etmişsin Memet Tuh sana! Dımek, namısı gözden çıkardın, ha! Kannı, çocuğunu da duşunmedin ha! Bi, "Don" dinmeyle, dönüvirdin ha! Çuuoook, çok kötu itmişsin Memet!.. Çok kötu Memet Abe! Çok kfltu! . Mehmet, öfkeyle yerınden fırla>ır>: "Şu, apteshanedeki herif, bu sefer de ıçeride olursa, kan çıkacak!" diye, tuvaletin kapısını yumruklamaya sıvışacaktı. Ama, Uzümüyle, bunu şimdiye kadar üç kez yaptığım anımsadı. Usulca kıçını çevirip, alnını ve burnunu, tren penceresinin camına yapıştırdı Uleeen, şu Yoğuslav'da da emme torpak var ha?! Giı gıt bitmiyor. Ancak, heral tembel bu dürzüler? Halbusi, guzeel ekse, biçseler... Ne virir emme, dee mi? Yazııık, sana! Hadı biz dilimizi dutarız. Memleketinde, bı duyuldu mu, ne yapacan bre Memet? Bi de utanmadan porüfesürluk taslıyon. Kusura bakma emme Davud, başkası, ben kadar da direnemezdi .. Ben ister miyim, "Memet dönmüş!" disinler? Adam iş bulamadı işte. Herifın çoluk çölmegi de, akşama deki, üstume çişini salarkene osandım. Evde, çocuk mu avudaydım? Yoook Memet! Sen, hayatta başarıh olamazsın, böyle yılgın gıderisen. Madem, sıkıya gelen, dönuvirince kurtuluyor; hepımiz dönuvirelim, olsun biısin. Seni, peyniripmek gibi yimiş o adam... Yidiyse de, kabız olur inşallah! Emme, öylesi bi adam değel bu, Davut. Bak, sen de fena değel gibisin ya, benim bi huyum \ar: Biraz ırakıylan demlendim mi, atıp tutmaya başlarım. Koyde, kaave>e oturmuş, annadıyorudum. "Aslında, paran olacak, şu ara Alamanya'ya gitmenin tam sırası. Herkeşler kesın dönuş yaptı. Orda iş dutacak adam kalmadı" deyi. Bu adam, yan masada keyat oynarkene duymuş. Beni sormuş. "Memet" dimişler. "Aranızda, en kafası çalışan, bu Memet" dimiş. Kendi de, o ara melmekete Alaman^'dan izine geldi. Durumları herkeşten e>i biliyoru. Bana yanaştı: "Efferüm Memet, seni, bu tikrinden dolayı kutlarım. O donenler, zati, hep işini bilmeyen kerizler. Dikiş dutturabilen niye dönsun?" didi. "Ben, boyle, köyde, oturdugu yirden, harztolep durumlarma aklı iren bir adama, naapıp yapıp, bi "eyilik" ıtmezsem, uyku duımaz. Ahrete borçlu gideım" didi... Tabii, ben de hemen tukanımı satıp, parayı adama \irdim... Ordan dekketirmiş, bana benzer, bi namussuzun "Geçici ışçi" pasputunu yolladı. Geçiciyi görünce, pulis geçmemize tık diyemedi. Elimizi kolumuzu sallayarak, yiğeniyle barabar girdik Alamanya ya... Davut, elini gomleginın ensesinden sokup, hıtır hıtır sırtını kaşıdı: Eee? Sonra, el yiğenini bi günde işe dıktı. Sana da: "Çare yok, dönecen" didi. Sen ayranağız da, kandın, dönuvirdin ha? Çuuoook, çok kötü itmişsin Memeı! Yook, o davara da bulamadı. Emme bana: "Ey ulu insan, haldan anlar Memedim! Bunun i$e giremeyince, üstüne bir kara sıtırestir çöktü. N'olduğunu bilemedik. Sen döğuzünü harcama. Bızim Musdaa'nın, fısdık gibi, öndençekiçli arabasıylan dön. Ben de, bunu biraz gezdireyim de, sıtıresleri çözulsün" didi. Yaanış iş itmişiin Memeet! O, yiğeniyle holdik olmuştur, şimdiii!.. Heç bilememişsin. Kafa dutacağıdın, "Alaman'ın havası bana yaramadı" deyi, gnivireceğidiıı yatağa... Erkeğıse çıkardabilsin.. Eteki, Musdaa didiğin, ne oldu ya? O oğlan, bi tek şey olabüirdi onu oldu. Kayıp oldu... Benim şanstan... Tbğlamızı, güzelcene gas petalının üstüne yerleştirdik, bağdaşırriLzı kurduk, güzelcene, Allah koruya koruya, cet gibi Belgırat'ına deki geldik. Orda, "Gâvunın avradının tadına bakılmadan, tugUa mugJa konulmaz" didi... İşte, gece, dat duz anmayacaz dirkene, birbirimizi kaybittik. Bi gün aradım, bulamadım. Son paramJa bu tirendenbılet aldınfi.Dönuyom...Buıun eşyam da. ondençekiçlinin arkasında kaldı >a, neyse, köyde beni bulur gayri... Ne diyon sen Memet? Sınırı giren, sizin muhtarın elini opmeye mi \arırmış da, toplaşırsınız sizin köyde? Bu Musdaa, hemşerin miydi ki senin? Yoo. Emme, hemşerimden yakın durdu oğlan, bil... O adamın akrabasıymış... Seni yimişleeer! Seni yimişleer Memeeet! Hele bi de, aynı kanı daşırlanmış ya. pilin biııi. Şimdiye kadan, nağdar >akın durduysa, şimdiden kellı o kadan senden ırak durmaya bakar gayri o it! Bu arada... Karılara ne virdiniz len? Az olayıdı? B i t k ı n Memeı, dizierinin ustundeki ellerini, korka korka beş aln kez kaidırdı, indirdi. Nee? Abooo!.. Memet kusura kalma emme, sen de eyir cene boh çıktın. O paranın yarısıyla, Be> uğlu'nda karının gobeğıne rakı doker. içerdin, şerefsizim. Naapacan, sarı, sıska, çipil çipil gâ\ur avradını, bizim etli butlular dururkene? Bak, kaç yıl oldu bana: "Ve işte ustun erkek. . İşte Türk Erkeği"deyi kuppekler gibi yaltaklanıyorlar, ben gine ses itmiyom. Lsul usul bıyığımı burmama bakıyom. Taabi, bunda. para bılli\or oluşumun da rulu ^ar. Memlekete saklıyom .. Bi denesine gozum dutsa da elımi değsem, anasını sattığımın çipıllerınin! Hih... hih...Yalaaaan, ta\layamosunuz,ontan parahileee.. Hih... hıh.. Bu, o zamana kadar, elindeki çizgi rur.ıanla haşır neşır olan Hasan'dı. Sus sıpa! Senın taha aklın irmez böyle şeylere! Gerçi... Aıalar: •"Kimde olduğu, heç bellolmaz"da dimiş ya. Açlıktan oleceğıdın, yanında aslan gibi Davut Abin olup da, senin yerıne ona buna dilenmeyeyidı... Emme Memeı, sağolasın. az maz, kannımız sayende doydu. Dönmekle pek kotu itmişsin, o a\n da. sen tırene binmeyeydin. biz taputta ineceğidik. Gerçı, gine acıkası olduk ya... ı^e a n o n ^en uavuı? Beş dene epmegımı >ıdınız. Buıun azzığımı da bitirdınız. Şimdi, bakalım ben çıkacam mı, memlekete deki? O beşin uçunu, şu Hasan sıpast hallitti. Ben anca iki dene yidıysem yidım. Hem. senin konuşmava hakkın \ar mı bakalırn, boUe \ılmış, dönerkene? Mehmet'in başı onune eğildı. Dudakları sarktı... Da\ut surdurdu: Eıi^.ne. biraz fazla yidiysek, hoş gor sen de, Memet Kardeş Ijç eundur açıdık. Avuzdurya Pulisi, cebimizden bulun paramızı aldı... Haram olsun namıssızlara! Edırne'ye kadan bı bileıilen tırene bindirivirdiler. tnemedik de. Her sı RASİM DİRSEHAN ÖRS / No: 446 gelti. Gerçi, nire varsam, ömrümün fışkıylan dıski temizleme üstüne kurulu olduğunu annadıydım da; elalemin ineğinin yaptığım temizlemek, pek gücüme getli. O arada, bi hemşeriden mektup geldi ki, sanki anamlan bacıma yazılmış, "Yuf, diyor, gâvur, memleketin adını batırmak için filim oynadıp, puroganda yapıyoru, sen orda kebap yap": Didiğine göre, hepimizı ırız düşmanı gösterdiyoUanmış. Göya, biz memlekette, turiz oğlanlarına haşkeş virip, düzesiymişiyiz. "Hafta sonu mitiğe gel. Kapıya gerileceğiz, sinemaya kimseyi salmayacaz" diyor. Canımın sıkısıyla, doğru indim şehere. Onda da gettik işte, anasına satayım!... Annat hele, yav. Sinamanın kapusuna durmamızılan puüsin üstümüze yiirümesi bir oldu. Aslında heç itmem ya, biraz korkudan, biraz da o kadan hemşerinin arasında aşka gelmişiyim, mekişlerine bıriki dene indim. Heriflerin cığara dutmadıklarının bahanesi de budur, Allah bilir.... Meğer, adamlar ustüme, turiz diyi seğidirimiş. Nerden bilecen? Bi beni değel, bütün turiz çalışanlan ifbar etmişler. Kansızlığa bak ki, bunu kendi memleketlin yapıyoru. Kadrolu olarak çalışan kıskançlar... Ülen, turiz memlekete döğöz götürmez mi? Gelen bi turiz, hoşnut kalırsa, peşi sıra ikinciyi, Uçüncüyü de çağırmaz mı? Dunya: "Bu gidişle Türkiye'nin turizlerdenelde ıttiği gelir, her bişeyden kazandığını geçecek" diyi kıskanırkene, sen böylesi bi adamı, ne dimeye pulisle kapıştınyon arkadaş? İşte, cebimdeki bütün parayı alıp, tirene virdiler, bu Hasan sıpasıyla da rası geldik, dönüyoruduk... Emmeee, sen kötü itmişsin Memet vallaha. Ne yapıp idip, kalacağıdm. Belki, kadrolu madrolu bir şey dekleştiriridin. öylelerinin işi iş. Ne pu!i< kovalar, ne hemşerisi ızpıyonlar. Bi de imekli oldun mu, gel keyfim gel! Bak, köşeyi dönmüş, nasıy büsü gibi, hırıl hırıl uyur kaç sahattir, şu Nuri amıca. Hadi, şuna dürt de iki laf idelim yahu. Senin dr gözun açılsın. Eeee Nuri amıca? Ne kadan kaldı şimdi imekliliğe, hayırlısıylan? Oohoooo, daha on beş sene var. Dur bakalım, ben otuz yediye yeni girdim. Dimeee! Benden ufakmın yani? Ülen Memet, senle dura dura, ben de yaanış iş ide oldum, bak! Af buyur da, *tyol seni pek yormuş heral, Nuri biladerim? liiş, beni yoran iş. Ne diyorsun sen, benim şirkette on sene>i ilk dolduran ben olmuşuyıım, arutımı dikecekleridi. Öncekiler en geç yedinci sene, ya ölmuş, ya yatalak olmuş. Ondan, ben sekizinciye girince paçaları tutuştu. On seneyi dolduran, ayrılacak olursa, yuklü tazmmat ödüyorlar. Benim de niyetim o. tşyerinden, iki ufak vinci götürdüler, kaldı mı sana bi vinç. "Günde on parçadan az işleyen verimsizler, atılacak" dediler. Millet vinç kapayım diye birbirine bi giriyor ki, o kuymğu beklersen, on parçayı hayatta işleyemezsin. lki senem kalmış, bırakır mıyım? Ben de, başladım çelik parçalanm kucağımda. o bölumden ötesine taşımaya... Seninkiler planlan tutmayınca, ağızları açık kaldı; bi tırsdılar, bi tırsdılar, sorma! Heh he, parça dediysem, her biri beş altı yüz kilo ha. Biz de ürsmadik dirsem, yalan olur hani. Affıl emme Nuri Biladerim, sen eli kilo ya gelin. ya gelman, nasıy olun da daşın yarım tonnuk çeliği? Ah, et yesem!... Bi tonu da çekerim. Amma, adam biraz halsiz oluyor. Anooo?! Et yimeden mi yaptın, onca işi? Domuz de>i >imemişsindir ya; bari zepzeyi bol yiyeydin. Aklıma gelmedi değil, amma oruç ağzımla erindim, zepze ney almaya da... Orucunu da mı dutluuun o aradaaaa? Zaıen, ramazanlan hiç kaçırmadım da adak adadıydım: Son iki seneye sağ salim gireyim, oruç tutacam diye. Onlar namussuzluk yaptı diye, ibadetimden mi kalaydjm yani? Amma, onceleri et yemediğimin nedeni, "Bitteşön Hulusi" denen bi alçak. Hulusi, gâvur içinde doğmuş, buyümüş. Bizim başımızdı. Ne zaman yemeğe otursak, şöyle çatalıyla eti birkaç tırtıklar, "Tuh! Bu domuz eti!" der, kor giderdi. Ülen biz de utanırdık, "Adam o kadar sene dışarda kalmış, kendini korumuş, biz, çavuşdan beter, yiyecez diye çöndük" diye. Yoneticilere söylemesini istedik. "Özür dileriz, bütçemiz başka turlü elvermiyor" demişler. Biz de koyuverdik et yemenin yakasını. Meğer, bu Hulusi yemek harcamasını düşunıukçe, pirimi varmış. İşi gereği bizi kazıklayıp dururmuş. Ne bileceksin? Kaç yıl sonra çıklı onaya. A m m a , bana sorarsanız, kadrolu madrolu çalışmak da masal. Ben gitıiğimde doksan kiloluk, aslan gibi bi adamdım, busu kadar kaldı m.. En iyisi, bu bizim Hasan gibi, gâvur içindeyetişip; dilini, göreneğini iyi bilmek. O zaman seni kimse kandıramaz işte... Benimki ayrı da, sen kötü etmişsin Memet. Benim kafa pek basmıyor heriflerin diline de, belki seninkisi yatardı. Ne yapıp edip, dönmiyecektin. Şansını bi deneyecektin.. Neyse... Hadi, benim agrüarım da basladı; memlekete kadar vuralım kafaları, yaıalım. Hasan gibi dilimiz olmadığına da yanahm. Hasan'ın bağınısıyla uyandılar. Aha, bizim sıpa anırıyo!.. Da.... Dışardan nasıy idiyo ki bu işi? Davut gozierini ovuşturarak, kalkıp pencereden baktı: Anooo!.. Memlekete gelmişiyiz! Şükür, kurtulduk! Kalkın len! Kalkın hadi!.. Ülen, bu pulislerin arasındaki, bizim sıpa!.. Paspurtu yok!.. Nüfus cuzdanı disen, o da yok!.. Parası heç yok!.. Doğru dürüst Türkçe de bilmez! Ne yapacak ulen bu şimdi? Pencereden sarkıp, "Yardıma geleyim mi?" gibilerden el etti. Eyilik yaramaz it! Ne halin varsa gör! Şuna bak, ben el idıyom, o bana kol idiyo, bacak idiyo! Hemi de pulislerin arasında! Heç bi şey bilmez bir bunu bilir! Bu kez Hasan'sız harekeı ettiler. "Aslında eyi oğlandı da, şımardılmış" diye. Davut, Hasan'a yanarken, biletçi yakasına yapıştı. Bileti Edirne'ye kadar olduğundan, "Memur Bey. yapma! Gözünü seveyim! Ben mapustan yeni çıktım. Butun paramı aldıtar! lstanbul'a kadan beni idare idivir!" diye yalvardıysa da, memur usıe çıktı: Aman kardeşim, beş çocuğuma, anama, karıma zor bakıyorum ben. Şimdi bi gören olursa, maaşımı keserler de, açlıktan hep surunürüz. Ayağğını öpeyim, yapma! Da\ut, son bir umutla Mehmet'e döndü: Memet. koçum, bı destek çık be?.. Ben ancak dua idebilırim. Para mı kaldı?.. Zati, azzığımı da hep bitirdin. Ejı. e\ü. Yimedık paranı! Sen anca, çipil gâvur karılanna yidır!.. Zaten, akıllı bir şey olsan, bırakıp da dönmezidin!.'. Şafak sökerken, Davut. bir ara istasyonda indırildi. Tan\erinin kızıllığında, tren hızlanan çufçuflarla yola koyulurken, bir başına. ayakkabısımn teki eksik, ayaklannın dibinde kuçuk omuz çanıası. hâlâ haykırıyordu: Nireye donuvooon keriz Memeeet! Zenginligi deptin gidiyoooon!.. Çok kötu iımişsin isteeee! Budala Memeeeeet!.. '/; Gasıhu.n. Lokanıa, otei. RADYO T R T I 05.00 Açılış, program ve kısa haberler. 05.05 Ezgı kervanı. OSJO Şarkılar ve oyun havaları. 06.00 K6ye haberler. 06.10 Bölgesel yayın 06J0 Cuma sabahı. 07.20 özel tanılıcı reklam programı. 07.30 Haberler 07.40 Gunun ıçınden 09.40 Arkası yann. 10.00 Kısa haberler. 10.05 Reklamlar 11.00 Kısa haberler. 11.05 Şarkılar geçidi. 11J0 Çeşitli müzik. 12.00 Kısa haberler. 12.05 Reklamlar. 12.10 Türkuler geçıdı. 12.30 TUrk sanat mttzigi özel programı. 12.55 Reklamlar ve radyo programları. 13.0* Haberler. 13.15 Muzik. 13JO Bölgesel >ayın ve reklamlar. 14.45Turkuler. 15.00 Kısa haberler. 15.05 ÖJleden sonra. 16.00 Kısa haberler. 16.05 Türkuler \e oyun havalan. 16J0 Hafif muzik. 17.00 Kısa haberler. 17.05 Köyumuz köylumuz. 17.25 Nıhavend faslı. 17.55 Hafif müzık. 1 J.00 Çocuk bahçesı 18.15 Çocuklarla başbaşa. 19.0J Haberler ve olaylann içinden. 20.00 Ankara Radyosu Çoksesli Korosu. 20.15 Yeni şarkılar. 20.45 Turkçe sozlü hafif müzık 21.00 Kısa haberler. 21.05 Türkuler geçidi. 2130 Beraber ve solo şarkılar. 22.M Beraber ve solo türkuler. 22J0 Çağdaş Türk sana( muzıgi. 23.00 Haberler 23.15 Gecenin içinden. 06.55 Cünün haberlerınden özeller 01.00 Program ve kapamş. 01.O5O5.00 Gece yayını. T R T I I 07.00 Açıhş ve program. 07.02 Solisılerden seçmeler. 07J0 Haberler 07.40 Türkuler ve oyun havalan. 08.00 lki solistten şarkılar. 0830 Sabah konseri. 09.00 Turküler. 09.15 Çocuk bahçesi. 09.30 Çeşitli muzik. 10.00 Şarkılar. 10.20 Anadolu aydınlığı. 10.40 Türk dunyasmdan. 11.00 Beraber ve solo turküler. I I J 0 lki solistten şarkılar. 12.00 Çeşitli müzik. 12J0 Yurttan sesler erkekler toplulugu. 13.00 Haberler. 13.15 Hafif muzik. 13J0 Küçük koro. 14.00 Türkuler ve oyun havalan. 14J0 Yabancı dil dersı 15.15 Şarkılar. 15J0 Viloyensel sololar. 16.00 Turkçe sözlu hafîf muzik. 16.20 Arkası yann. 16.40 Başlangıcından bugüne Türk musikisi formları. 17.00 Caz dunyası. 17J0 Mahallı sanatvılanmız. 18.00 Ses ve saz dünvamızdan. 18J0 Hafif muzik. 18.45 Türkuler. 19.00 Haberler ve olaylann içinden. 20.00 Şarkılar. 20.15 Hafif müzık. 20.30 Yabancı dil ders 21.15 Şarkılar 21J0 Yurttan Sesler Kadınlar Toplulugu. 22.00 Gece Konseri. 22J0 Bir roman/Bir yazardan hikâyeler. 22.45 Turküler. 23.00 Haberler. 23.15 Beraber ve solo şarkılar. 23.40 Hafif müzık. 23.55 Cuma konseri. 00.55 Program ve kapamş. T R T I I I 07.00 Açılış ve program. 07.02 Hafif muzik. 07J0 Sabah konsen. 08.00 Sabah için muzik. 09.00 Haberler. 09.12 Müziklı dakikalar. 10.00 TRT Oda Orkestrası. 10J0 Muzik nızgârı. ll.OOÖğleye dogru. 12.00 Haberler. 12.12 Günün konseri 13.00 Solisılerden seçmeler. 13.30 Turk haik muziğı toplu programı. 14.00 Konser saati. 15.00 TRT çocuk koroları. 15.25 Caz ve hafif muzik dünyasından. 15.55 Haftanın çocuk şarkısı. 16.00 Türk sanal muziği toplu programı. 16J0 Turküler geçidi. 17.00 Haberler 17.12 SizJer için. 18.00 Slüdyo FM. 19.00 Haberler. 19.12 MOnkıe etkileşim. 20.00 Popcaz. 21.00 Muzik ekspresı. 11M Haberler. 22.12 Gecenin getirdikleri. 23.00 Cuma konsen. 24.00 Muzikallerden bir yıidız. O0JO Hafif müzik. 01.00 Program v» kapanıs. tasyonda, "Bi Türk binst.r deyi, dua idipotururduk. Allah bilir, bunun ilk duası olmuştur. Şimdi şımardığına bakma, bu Hasan öleyazdı. Benim, kaç zaman asgari ücretten çalışmışhğm var, gine dayanıyom da; bu, bi sündü, tuhaflaştı. "Len oğlum, sık dişini! Oruç dutuyon say!" dirim, mel mel yüzume bakar. Heç taha oruç dutmamış ki adam... Hem, bi savaş ney çıksa bunun işi iş, duşmanı görmeden açlıktan geder de, bi şeycik yapamazlar... Şuncacık açlığa dayanamıyan adamın, Evropa'da işi ne?.. me, bana cığarasızlık goyuyoru arkadaş. Deyusun adamları bi cığara taha dutmadılar. 1leri geri konuşur ideriz de, gine en eyisi bizim pulis vallaha. Hem, en ufağı bile koydu mu, adamın kemiğini kırar; hem de duruma göre, bi cığara virir... Bunlannkiler, ayu kadan adamlar, ana avrat söğ, bi fıska vuramazlar. Bi bildiklerı, cığara virmezler, bi de insanın cebindeki parayı alıllar. Sizi mapusa niye dıktılandı, ya?.. "Turiz"de>'i... Bak, her şeyleri eyi hoşda bazan şu gâvurun işine akıl irmiyo. Heç, bizde bi adam ossun, "Turiz" dinip, hapsidilmiş mi şimdiye deki? Hih... hih.. Turiz... Alay geçme len, it! Ülen sen taha on meş yaşındasın, ben otuz sekiz. Nasıy sulanıyon öyle! Bak ben elin Alamanı'na benzemem ha! Fena iderim! Hasan, eliyle "Al" yapınca, Davut fırladığı gibi, söylediğini uygulamaya, hızla gecirmeye başladı. Ancak, Hasan, ayakkabısının birıni kaptığı gibi, Almanca kufurler savurarak kaçtı... Biraz kovalamacadan sonra, Davut soluk soluğa döndü: Ayakkabımı pencereden am, kopoğlusu. Ben de bi güzel paıakladım... Senin annıyacağın şekilde dirsek: Beni mapusa dıkmalarının nedenı, "rızkını" orada kazanmakta olan bi turiz oluşumu farkitmeleri, Memet Kardeş. Bu, Hasan da mı, öylesi? Yoook. Adı Hasan da değeldir, varsan görsen. Bunun, "Allah bir" didiğine inanılmaz ya!... Ufağımız, kollayalım didik. şımardıkça şımardı... Alamanya'da dogmuş, büyumuş. Daha. heç memleketi de görmemiş. Kendi didiğine bakarsan. "Dersi zayıV de>i Alanıan pulisi Türkiye'ye göndereceğimiş. Bu, uyanık davramp, onlardan önce kendi kendini sınırdışı ıtmiş. Gece, ormandan Avuzdurya'ya geçmiş... Şunun yıdiği halta bak! Bu yaşta çocuk, memlekette, atasının karşısında, ayak ayak ustünde oturamaz... Emme, ne olsa çocuk aklından olacak, bu doğru parka getmiş. Avuzdurya pulisi de, orda uyurkene yakalamış... Benim tahminirn, bunu. anası babası, hastir itmiştir. Naapsınlar böyie evladı! İt os... dukça. bi yalan söylüyor. Adam mı oldurdü, ne ittiyse? Geri göndurUvirmişler emme, yanına gidecek bi dene akrabası yoğumuş. Yalan, sahap çıkmıyorlardır vallaha. Benim korkum, böyle bi vatandaşı, hökumet de kabul Sesleri bile bilinmiyor Müzede sergiienecek olan enstrümanlann adlannın yazdığı listede çeng, tar, lavta, mazhar, daire, bendir, kudüm, şangobiz ya da diğer adıyla gubuz, rübab, nağara, dombra ya da outar, miskal musikâr, marakay, rebab gibi adına olduğu kadar sesine de yabancı olduğumuz enstrümanlar var. Müzenin kurulması düşüncesini ilk kez ortaya atan ve kuruluş çalışmalanna da katılan konservatuvar müdürü Ersin Onay kendisine bu adlann hangi enstrümana ait olduğunu sorduğumuzda yanıt vermekte güçlük çekiyor. Onay, "Başta bfz olmak iizere, bu enstrümanlann ne olduğunu, kapasitesini, olanaklannı bilmiyoruz. Bu konudaki bilgileri derleyip. ilgilenenlerin >ararlanımına sunacagız. Bazılarının sesinin nasıl oldugunu bile bilmiyoruz" diyor. BULMACA SOLDAN SAĞA: 1/ Tepki, reaksiyon. 2/ Daigalı parıltılar veritmiş olan bir tur kumaş Halk dilinde kurnaz, açıkgöz. 3/ Ateş... Oyunda cezalı çocuk... Evcil olmayan hayvanlan vurma >a da yakalama işi. 4/ Sakagı hastalığı... Hintli kadınlarm ulusal giysisi. 5/ Doku teli... Japon halk turkulerine verilen ad. 6/ Verme, odeme... Bir haber ajansının simgesi... Bir gıda maddesi. 7/ Eski Iskandinav anlatı ve efsanelerinın genel adı... Bir akademik unvanın kısa yazılışı. 8/ Otlak .. Fin hamamı. 9/ Herhang: bir konuda verılcn bılgi, istihbarat. YIKAR1DAN A$AClYA: 1/ Motorlu araylarda sarsıntıyı onlemeye yarayan duzen. 2/ Buyük bir antilop.. Bağ budamaya ya da ağaç kesmeye yarayan bir tür c | ri bıçak. 3/ Kinıı Islam ulkelerınde kullanılan bir lahıl ölçegı... Guneş bulut arkasında kaldıgında oluşan gölgeli durum 4/ ürenin kanda bmkmesi sonucu ortaya çtkan ha&talık. 5' Dudak .. Bir nota... Tavlada bir sayı. 6/ Notadadurak ısaretı... Namzet. 7/ Kuzu sesi... Allının simgesi... Musluman ulkelerde oturan Yunan asıllı kımse. 8 ' Bir kenara atılmış, uzaklastınlmış... Sodyumun sımgest. 9/ Ingiliz düşünüru Thomas Hobbes'ın. adını Incıldegeçen bir canavardan alan unlu incelemesi. Araştırma birimi O halde müzenin, arşivinizdeki enstrümanlan sergilemekten başka işlevleri de olacak. ONAYMüzede yalnızca sergileyeceğiz. Ama yalnızca bunları uygun ışıklar altında göze hoş gelecek şekilde sergilemekie onlar hakkında bir kavram oluşmaz kafamızda. Müzemiz daha çok yaratıcıya yönelik, yaşayan bir müze olacak. Müzeyle birlikte müzenin hemen üzerindeki salonda bir de Türk müziği araştırma birimi kuracağız. Bu enstrümanlann çeşitleri ilerde daha da artacak. îlgilenenler, araştırma biriminde enstrümanla ilgili bilgileri bulabilecekler. Enstrümanlann seslerinin kaydedildiği bantlardan seslerini dinleyebilecekler. Yeni arayı^lar Onay, müzenin kurulmasının amaçları konusunda da şunları söylüyor: "Başta da söylediğim gibi bu enstrümanların olanaklannı biz bile bilmiyoruz. Oysa günümiizde bestecüer, birtakım arayışlar içinde. Orkestrada yer alan enstriimanlar mükemmel hale getirildi. Daha fazla geiişemez. Ama hâlâ o maizemeyk çok değişik şeyler yapüabiliyor. Bunlar sırursu bir kaynak. Ama Türk miizigi bestecilerimize bir zamanlar kaynak olmuş, Türkiye'yi dolaşıp yörelerinde araştırma yapmışlar. Bugün Tiirkive'den altıncı bestecinin adını duyurması için yeni bir şeyler yapması gerek. Bu enstrümanlar da bu arayışlar için bir malzeme, bir tını zenginligi olabilir. Belki de bazı kişiler, bunlar üzerinde uzmanlaşmak isteyebilir. Bugün dünyada birçok ciddi topluluk dünyayı gezip eski enstriimanlara yöneliyor. Biz bu enstrümanlann olanaklarını, artık neden kullandmadıklannı bilmiyoruz. Bestecilerin arayışlanna belki yanıt venneyecekler, ama belki de yeni bir anlatım getirip mevcuda bir şeyler katabilecekler." Müzenin aç'lması için konservatuvann öğretim üyelerinden gitarist Ahmet Kanneci ve kompozitör Turgay Erdeğer ile birlikte hazırhklan sürdüren Onay, müzenin 220 metre karelik bir salonda haziran ayının sonuna doğru açılacağını belirtiyor. Onay, araştırma biriminin açılışının ise, arşivdeki yüzlerce mum plağın, bantların, taş plaklann kataloglanması işlemlerinin vakit alması nedeniyle sonbahara kalabileceğini söylüyor. HAVA DURUMU AMUM ItlMML bMhl MHU umak BOMM TMKN MtfU DİTMIIMM Buijllu Bulutlu Bulutlu «c> Aç.k Yajmurlu Buluüu V> BÜ.ÜVU zr M* ır »• ır jr jr ir 2T 3T rr tr tr 5* ır tr ır ır BriMK SMMMI 8MSA NUI RNVft Ac< Ac^k Ac * Buluüu Ac« »• 30* a* a* ır ır 14* ır AMSTEftDAM . Aç« ATINA . Acık BAĞDAT : Açık BELGRAD : Ac k BCIUJN : Açk • BONN : Bulutlu BftÜKSEL : Ack CCMEVA£ : Bulutltj CİDOe : Açık FRANKFURT : Aç:« OMNf : Ac* KAHİpe : Açk KÖLN : Ac k LONORA : Ac k MADRIO : Aç.k MOSKOVA : S.Sİ' MİINİH : Buıutiü NEW romc • AC k OSU) : Vajmurlu PARİS : Ac* rtlYAD : Ac* ROMA : Ssl. SOFW» : Aç < $AM : Ac k TiL AVİV . Ac« TÜKYO : Yagmurlu TRABLUSGARP: Aç « ZÛRİH .Buıutl. 23° 32° 10° 29° 27° 27° 24° 25° 38° 28° 34° 32° 25° 23° 27° 17° 25° 28° i 20° 27° 36° 23° 30° 37° 37° 26° 31° 26° itmez de, ortada kalır. Turkçe konuşamaz. Bi Fatih'i bilir, bi Atatürk'u, bi de nerden kaptıysa Haci\at'lan Karagöz'ü... Naapacak bilmem? Yakalanmadan eveli, sen nirede çalışırıdın ya? Gastavuzda (1) Aah, ah.. Kalabilsem. benim niyetim de bu şirkeıe kapağı atmağıdı. tçim gitti şimdi işte. Of ulen of!.. Gideeer... Biliriiim... Ondan dirim ya zabah beri, kötü itmişsin Memet, diyi. Bak, ben memlekette iş kalmayınca, genel hela beklemeye başladıydım... Ülen, bi baktım, açlıktan gidecem. Gelen yok, giden yok. Besbelli ki, millet benden beter; açlıktan her bi yerleri orumcek dutmuş. Büyuk aptese bile paralı, parasız gelmiyoru. Kafayn bir çahştırdım. turiz paspurtunu aldığım gibi, Avuzdurya'ya tuydum. Hemi de nası>? Tiren helasının kapusunu içerden bozdum. Ö>lecene, iki gun içinde fırtadanak geçivirdim. Orda, bi hemşeri de. beni, dağdaki gastavuzun tekine soktu Oooh, gel ke> fım gel.. Kannım güzel guzel doyuyodu. Arada, pulis ne> basarsa, saklanı\ ıriyodum kabinlerden birine... Haa, kısmeıten, orda da helelan bekleridim... Goruyon ya Memet, yılgın olmamak gerek. Çok kotu iımişstn sen. Didiğin gibiyse, hakketen kötü etmişiyim ben Davut. Daha neler, neler... Emme, tikatli de olmak gerek. Alamar. uyanık. yakanı alır \allaha... Hesabit: Bi hutelın içinde, şoferı turiz, bulaşıkçısı turiz, hela bekçisi turiz. Bizde, bu kadan 'urizı bi yerde gorseler, başbakan tebrik ider; emmee, memleketlerinde turizim patlamış, bu heriflerin heç umurlarında değel. "Sende turiz gılığı yok, paran yok" de>i, bi bellemısler; duttukları gibi viriyolar tirene. S?nki, turizdidığı adamın gılığı askergibi hep bi olacak... Annımızda mı yazıyor, nedir? Bi de annayıveriyor gâvurun adamı arkadaş. Şalfarlan hep çıkardık, got puntul geydık. yıne kâr itmedi . "Hutoztoplan gezip, istediğim yirde kalamaz mı? Sizin adamlar bizde nasıy idiyosa, ben de burda ta oyle idiyom işte!" deyi diklenen de oldu, emme elin adamı laf ittirmiyoru ki. Paket idip, tirene virdiği gibi gidi>on Bi. bızım lbo, bikaç kurtuldu. O da. san, gok gözlu bir oğlan. Atası evi yetiştirmış, iki haftaya bi saçını kırktırındı. Dıdiklenne gore, Alaman "dazlağı" bellerlermiş uzaktan ağrı da, ondan, ilişmezlerimiş. Etekilere u>up, pıcamaylan ca>ırda guleş dutmayaydı, taha da antayamazlarıdı. Heritçiler. guleşın ata sıporumuz olduğundan, se\diğimizden annıyor. Sen. hesabıl.. Seni nasıl yakaladılar ya? Mitık yaparkene. . Bak. astında beni heladan başka yire Mrdiler, o uğursuz geldi. Tee, dağın dibınde inek damı var. Ikide bı in. suı getır, inek tersı supur. oldum. Zoruma da JVlMvmofo// Gtnl Mıidürlüğündtn alınan bdlglyi göm, Doju Antdolunun öoğutu yiışh, dljtr bölfltrlmlz tçık g»ç»c»k. HAVA SICAKLIöl: Öntmll bir dtitykllk olmtytctk RÜZGAR: Kutty n dofu yönltrdtn ortm kurvtf • u o k Otnlıl»rd*. poyraz t* gündoiutundtn 35, t t t f ^ 2 1 dtnıı milı hızla • « • € • * DCMZ Bvtün dBnızlerimlz açık gtçecak Oeniz mutadıi dalgaU nıup. goruf uztklıjı 101$ km, ttofyındt bulunacak Van Gdu ndt hava yaçiflı geçectk Ruıgtr kuzty n dofu ronltrdtn ona kuvvatf »tctk Qol mufdil Oalgalı olup g6tüı uzakhgı 515 km dolayında otacak. İLAN BAKIRKÖY 3. SÜLH HUKUK MAHKEMESİ'NDEN 1986/84 Esas no. 1986/579 Karar no. Erzincan, Çayırlı, Doğanmurat Mah. 0123039'da nüfusa kayıtlı Kamer oğlu, 1961 doğumlu hükümlü Ali Kaya'ya annesi Ali kızı 1938 doğumlu Saray Kaya'run vasi olarak tayininc 12.5.1986 tarihinde karar verilmiştir. Basın: 6991
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle