16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
14 HAZİRAN 1986 Ozetle DIŞ HABERLER CUMHURİYET/3 SuriyeIrak görüşmesi ertelendi G. Afrika'da 2 bin siyalı tutuklandı mak uzere hapis ve çok ağır para cezasına çarptırılacak. Başkan Botha, konuşnıası sırasında Batılı ülkelerin ülkesine karşı uyguladıklan ekonomik yaptınm önlemlerine de değinerek bunlann etkisiz olduğunu ve aslında siyahlara da zarar verdiğini söyledi. "ticaret özgüriüğü, calışma özgüriügü, sermaye akışı ozgürlügü siyahların yarannadır" diyen Botha İngiliz Uluslar Topluluğu'nca kabul edilen ve Güney Afrika yönetimini suçlayan raporu da kınadı. 1985 Nobel Banş Ödülü sahibi piskopos Desmond Tutu ise birbiriyle savaşan iki siyah grup arasında arabuluculuk yapmaya geldiği Cronroads'ta verdiği demeçte, Botha'run olağanüstü durum ilanını çok tehlikeli gelişmelerin başlangıcı olarak niteledi. Irkçı yönetime karşı siyahların mücadelesinin son bulmayacağını vurgulayan Tutu, beyaz azınlık yönetiminin siyahlara eşitlik tanımasının ancak etkili dış mücadeleyle olabileceğini kaydetti. Aksi takdirde daha çok kan döküleceğine işaret eden Tutu, yabancı ülkeleri olaylara pasif bir biçimde seyirci kalmakla suçladı ve "dünya müdahale etmek için daha ne bekliyor" diye sordu. Bilindiği gibi, Güney Afrika Cumhuriyeti'nde 24 milyon siyah 5 milyon beyazın egemenliği altında bulunuyor. Siyahların seçme ve seçilme hakları olmadığı gibi, ancak beyazların izin verdikleri kentlerde oturabiliyor. DUNÜADA BUGÜN ALİ SÎRMEN Beyaz azınlık yönetimi ülkede Ürdun Krah Hüseytn'in çabalan sonucu dün gerçekleşmesi bek olağanüstü durum ilan lerten Irak ve Suriye dışişleri ba ettikten sonra 2000 kartian görüşmesinin betirsiz bir tarihe ertetendiği büdtrttdL Am siyahı tutukladı. man'da yapüan açıklamada göPiskopos Desmond rüşmenin daha iyi haztrlanmak Tutu durumun kötüye amacıyla ertetendiği büdirüdl gittiğini, çok kan Surtye ve Irak, yıüardan beri Uk kez (hfifkri bakanlan düzeyinde dökülmesinin önüne görüşme yapmayı kabul etmişancak dış müdahaleyle lerdL geçilebileceğini Avusturya'da yeni belirterek "Dünya hükümet daha ne bekliyor?" Avusturya 'da göreve yeni atanan diye sordu. Irkçı Başbakan Franz Vranitzky, dün kabinesini açıkladu Istifa ederek yönetimin lideri Botha görevden aynlan eski Başbakan ise kendilerine karşı Fred Sinoyvatz kabinesinin Dışişleri, Maiiye, Tanm ve Ulaşturma alınan ekonomik Bakanhklarma yeni atamalar ya yaptırım önlemlerinin pıldL etkisiz olduğunu ŞilVde olağanüstü söyledi. "Cahiliye" Karşımdaki kısa boylu, dazlak, sert bakışlı, meşin ceketli, ama aynı zamanda kravatlı ve beyaz gömlekli adam Hollywood filmlerinin örneğin "İpek Çoraplar" içinden çıkıp gelmiş bir komünist tipi gibiydi. Oysa Hollyvvood'dan binlerce mil uzakta "eski dünysf'da Polonya'nın başkenti N^rşova'nın kahvelerinden birindeydik. Ve konuştuğum kişi de Polonya Komünist Partisi1 nin gerçek ve ateşli bir üyesiydi. 1968 yılı baharında Polonya kaynıyor, bütün dünyanın dikkatleri de bu ülkeye yönelmiş bulunuyordu. Bir şeyler olması bekleniyordu ve karşımdaki parti üyesinin söylediklerine bakılırsa, bir şeyler olması da gerekiyordu. Parti içinde Gierekîn simgesi olduğu yenilikçi akımın candan savunucularından biri oian muhatabım, önemli ve köklü degişiklikler olması gereğini bıkmadan, usanmadan yineiiyordu. Konu bir ara Polonya'da halkın ve özellikle gençliğin politik sorunlara, hatta kültürel konulara ilgisizliğine geldi. Gerçekte üniversite öğrencilerinin kendi sıstemlerinin temel kavramlan konusundaki ilgisizlik ve bilgisizlikleri beni çok şaşırtmıştı. Karşımdaki kişi, bunda şaşılacak bir yan olmadığını, gerçekte iktidarın bilinçli ve dirençli bir depolitizasyon politikası uyguladığını, politikasızlığın, politik ilgisizliğin de bir polrtika, hem de masum görünen, kurnaz, sinsi bir politika olduğunu, ama bu durumun uzun erimde çok büyük ve temel sorunlar doğurmasının da kaçımlmazlığını vurguluyordu. İki yıl sonra Polonya'da Gierek iktidara geldiğinde aynı noktaların özenle aJtını çiziyor ve daha sonraları Dayanışma'nın savunacağı birçok ilkeyi de içeren tarihi bir program açıklıyor, ama yine de başarıya ulaşamıyordu. Uzun yıllar sistemli bir biçimde uygulanan depolitizasyon politikası sonunda Polonya'yı her alanda allak bullak eden, sistemi temellerinden sarsan, güç bir çıkmaza sokan büyük bunalımın patlak vermesiyle sonuçlanacaktı. Başka ülkelerde olduğu gibi, iktidar ve sistem çok pahalıya ödemişti depolitizasyon politikasını. Nokta Dergisi'nin bu haftaki son sayısında yayımlanan bir inceleme Türkiye'de de altı yıldır bilinçli bir biçimde yürütülen depolitizasyon ve kültür erozyonu potitikasımn nerelere vardığını tüyler ürpertici bir biçimde gözler önüne seriyordu. Rastlantısal yöntemlerle seçilen, üniversite bitirmiş, iş sahibi 1000 kişi arasında yapılan bir araştırma bunlann yüzde 52'sinin Türkiye'nin cumhurbaşkanlannı sırasıyla sayamadtğını, kimilerinin Suat Hayri Ürgüplü ve Ragıp Gümüşpalafy\ da cumhurbaşkanları arasına kattığını, şu anda kurulu siyasal partilerin tam dökümünü yapabilenlerin ise ancak yüzde 2 oranında olduğunu ortaya koyuyordu. Bu verileri gördükten sonra, artık ankete katılanların yüzde 80'inin genç Türk romancılarından hiçbir yapıt okumamış olmalarına, dünya klasiklerinin en ünlülerinden haberi olanların yalnızca yüzde 12 oranında kalmasına şaşırmıyorsunuz bile. Yazar Cevaf Çapan'a göre "Bu gidişi yönlendiren, kapitalist düzenin yasaları ve Amerikan yaşama biçiminin giderek dünyaya egemen olmasıydı." Kuşku yok, Sayın Çapan'ın tanısı bir gerçeğe dayanıyor. Ancak hemen belirtmek gerekir ki, bu tanı gerçeğin ancak bir bölümünü yansıtıyor. Ülkemizin son yıllarda içine sürüklendiği kültür erozyonuyla bütünleştirilmiş depolitizasyon akımı "geçiş dönemi" iktidarlarının ve sorumluluk katının en yücelerınden olanların bilinçli seçimlerinin ve dirençli uygulamalarının sonucu olarak doğmuş, gelişmiştir. Atatürk'ün önderliğinde, Kurtuluş Savaşı'nı izleyen yıllarda hızlı bir uluslaşma sürecine koşut olarak, onunla iç içe geçmiş bir rönesansı ve aydınlanma çağını bir arada yaşamaya koyulan Türk toplumunun öncüleri, salt bu olgunun bile kendi başına görkemli bir devrim olduğunun bilincini taşıdıkları gibi, ulus biriminin oluşması, vaıiığını sürdürmesi, pekişmesi ve gelişmesinin politik ve de kültürel gelişmeyle sıkı sıkıya bağımlı olduğunun da ayrırnına varmışlardı. Dünya klasiklerinin devlet eliyle çevrilmesi, kültür ve sanat yaşamındaki atılımlarda devletin öncülüğü, onlara kol kanat germesi, hep bu bilincin sonucuydu. Türkiye bugün artık o dönemlerin yüzyıllarca gerisindedir. Depolitizasyon resmen artık açıklanan bir politika, kitap düşmanlığı yaygın uygulama, sanat ve düşünceye sansür, her yerde muzır arama, kökleşmeye yüz tutmuş bir akımdır. Bu durumda kitabın, yaymcılığın yaygınlaşmasını, bu alanda devletin ekonomik kolaylıklar sağlamasını istemek saflığında bulunanlara hayretle bakılmakta, hatta bu gibiler, ekonomik; ferasetlerinin nereden kaynaklandığı bilinmeyen kişiler tarafından kabaca alaya alınmaktadırlar. Yurttaşların, iktidarı ellerinde tutanların borazanı olan bir budala kutusu aracılığıyla düzeysiz yapıtlara aval aval bakarak uyuşturulmaları, küçüklere masallardan hemen sonra büyüklere masalların haber diye sunulması "Fecaatm İçinden" ile feci durumdakilere moral şırıngalanması girışimlerıyle depolitize, ülkesine ve dünyaya ka> palı. çevresıyle, varlığıyla, kökeniyle ilgisiz bıreyler yaratılmakta ve doğallıkla bunlardan oluşan tüm değerleri erozyona uğramış bir topluma yönelinmektedir. Türkiye yirminci yüzyılın birinci çeyreğinde başlattığı Kurtuluş Savaşı'nın ardından ikinci çeyreğinin çalkantılı günlerinde yaşadığı gecikmiş rönesans ve aydınlanma çağından, üçüncü çeyrekte bir ara yan çizer gibi olmuş, yeniden toparlandıktan bir süre sonra, özellikle dördüncü çeyreğin ilk beş yılının sonunda bilerek, isteyerek, bilinçle, dirençle "cahiliye" çağına doğru geri çekilmeye başlamıştır. Nokta'nın anketi bu konuda ne kadar yol alındığını, bu yo' nelişte ne denli başanlı olunduğunu göstermektedir. Herhal* de bu uygulamanın yürütücülerı sonuçtan hoşnutturlar. • Aydınlanma çağından cahiliye dönemıne dönmek de doğrusu az marıfet değildir. Elli yıl önce aydınlanma çağına gecikmiş de olsa hızla gir' me atılımını yapan toplum, elli yıl sonra cahiliye dönemine zorla ^ sokuldu. Bakalım "cahiliye" döneminden sonra ne gelecek? Tarihte olduğu gibi şeriat dönemi mı? Sakın gerçek amaç da bu olmasın? hal uzatıldı Güney Afrika'da bu tür görüntüler, olağanüstü durum altında daha da sıklaşacak ırkçı yönetim, 16 haziranda siyahların ayakJanmasının 10. yıldönümü dolayısıyla çıkabilecek olayları önlemek amacıyla şüpheli gördüğü 2 bin kişiyi gözaltına aJdı. Cumhurbaşkanı P. W. Botha olağanüstü durum ilanıyla ilgili olarak radyo ve TV'den yayımlanan konuşmasında, uygulamanın kapsam ve gerekçesini anlatırken bir önlem olarak, bin kadar siyah militamn da gözaltına alındığını kaydetti. Güney Afrika Kiliseler Konseyi Başkanı ise polis tarafından basılan ve arama yapüan konsey merkezinde verdiği demeçte, gerçekte bin 200 kişinin tutuklu olduğunu ileri sürdü. Ülkenin en yüksek tirajlı ve yönetim yanlısı gazetesi ise tutuklananlann sayısını 2 bin olarak duyurdu. Irkçı yönetimin ilan ettiği olağanüstü durum uygulaması, güvenlik güçlerine ve mülki idareye sırursız yetkiler tanıyor. Buna göre, güvenlik görevlileri gerekli gördükleri her yeri mahkemeden izin almadan basabilecekler. Gözaltına alınanlar 20 gün süreyle ifadeleri alınmadan, kimseye haber verilmeden tutulabilecekler ve bu durum gerekirse olağanüstü durum sürdükçe uzatılabilecek. Güvenlik görevlilerinin hiçbir eylemi yetkililerin izni olmadıkça filme ahnamayacak, haber haline getirilemeyecek. Her turlü "yıkıcı" haber, resim, yazı yayımlanmasından kaçmılacak. Bu önlemlere karşı gelenler ise 10 yıldan az olma Şili hükümetinin ülkedeki olağanüstü hal uygulamasını 3 ay daha uzattığı büdirildi. Resmi Gazete'de önceki gün yayımlanan karara gerekçe olarak "ulusal güvenüği tehdit eden iç unsurlarla daha iyi mucadele edilebilme« " gösterüdi. Dış Haberier Servisi Irkçı beyaz azınlık yönetimi altında bulunan Güney Afrika Cumhuriyeti'nde siyahların mücadelesi karşısmda ülke çapında olağanüstü durum ilamndan sonra 2 bin kişinin tutuklandığı bildiriliyor. Piskopos Desmond Tutu ise ülkesinde çok kanlı geçecek bir iç savaşı, ancak "dış dünyanın müdahalesi"nin önleyebileceğini vurgulayarak, "dünya daha ne bekliyor?" dedi. AP Ajansı'nın haberine göre, Avrupa Parlamentosu'ndan iki öııeıııli konıık bugün Ankara'ya geliyor Akino'nun fotoğrafının yayımlanması yasaklandı Füipinler Devlet Başkanı Corazon Akino'nun fotoğrafının gazete ve dergilerde yayımlanması geçici bir süre için yasaklandı. Filipinler başkanlık sö'zcülerinden Bayan Alke \ illadolid, Akino'nun "Manila Bulletin" gazetestnde yer alan büyük boy fotoğrafının "Özel amaçlı" olduğunu belirterek,"Bundan böyle Başkan Akino'nun fotoğrafının gelişigüzel kullanılmasını istemiyoruz''dedi Manila'dayayımlanan "Manila Bulletin" gazetesinin 8 haziran tarihli sayısında Devlet Başkanı Akino'nun resmi bir yemek daveti sırasında ağzına lokma koyarken çekilmiş büyük boy bir fotoğrafı yayıtnlanmış, bu fotoğraf başta Devlet Başkanı Akino olmak üzere Başkanlık Sarayı yetkililerince "yakışıksız" buhınmuştu. (UBA) OSMAN ATAMAN STRASBOURG Avrupa Parlamentosu Siyasi Işler Komisyonu Başkan Yardımcısı Alman Klaush Hansch ile Parlamento Sosyalist Grup Başkan Yardımcısı ve TüTkiye uzmanı Alman Ludwig FeUermaier bugün çeşitli temas ve incelemelerde bulunmak üzere Türkiye'ye geliyorlar. Turkiye'ye karşı "katı" tutumu ile tanınan Avrupa Parlamentosu'nun iki sosyalist üyesinin bu ziyaretinin, ParlamentoTürkiye ilişkilerinde "hırçın" tavır takınan sosyalist gruba dönüşlerinde sunacakları "Türkiye'nin son durumu hakkmda bilgiler" açısından önemli olduğu belirtiliyor; sosyalist grubun kaygı duyduğunu belirttiği konularda yeterli gelişmeler olduğu yolunda bilgiler gelirse, tavır değişikliğinin söz konusu olabileceği bildiriliyor. İki parlamenter Türkiye'ye hareketlerinden önce Strasbourgda "Cumhuriyet"in sorulannı yamtlarken, "Türkiye'nin şu anki durumunu görmekten memnun olacaklannı ve bunun da yeni bir başlangıç için önemli bir adım olabileceğini" belirttiler. Hansch'm Türkiye zivareti 22 hazirana dek sürecek ve ıstanbul, Ankara, Diyarbakır ve İzmir etaplanndan oluşacak, Fellermaier'in ise Hansch ile beraber Ankara ve Diyarbakır'da beraber olacağı açıklandı. PARLAMENTERLERİN PROGRAMI Avrupa Parlamentosu'nun iki üyesinin beraber yapacaklan temasların ilk durağı Ankara olacak. Ankara'da Başbakan Öıal, TBMM Başkanı Karaduman, Dışişleri Bakanı Halefoğlu, Devlet Bakanı Yılmaz ile görüşecek olan parlamenterler, TürkIş Başkanı Şevket Yılmaz ve hukuk çevreleri ile de temaslarda bulunacaklar. Ankara'da parti liderlerinden Erdal lnönii, Hüsamettin Cindoruk, Rahşan Ecevit iie de görüşecekler. İki üye Diyarbakır, İstanbul ve İzmir'de de incelemelerde bulunacaklar. Istanbul'da belediye başkanı, vali ile beraber olacağız diyen Hansch basın kuruluşlanyla da temaslarda bulunarak, "basının bugünkfl calışma ortamı" hakkında, iş çevreleri ile de görüşerek "düşünceleri" hakkında bilgi sahibi olmaya çalışacağım dedi. Ziyaretinin son durağı olarak İzmir'i seçmesinin nedeninin Türkiye hakkındaki izlenimlerinin büyuk kentler ve doğu ile sınırlı kalmaması düşüncesinden kaynaklandığını, İzmir'de de iş çevreleri ile temaslarda bulunacağını ekleyen Alman parlamenter, "L'manm ziyaıederimiz ohunlu sonuçlar doğurur" dedi. GELİŞMELER NE OLABİLİR Türkiye"yi "resmen" ziyaret edecek olan iki Avrupa Parlamentosu üyesinin, sosyalist grubun "ağırlıkir isimlerinden olması. iki parlamenterin izlenimlerinin olumlu olması halinde AETnin danışma organı olan Avrupa Parlamentosu'nda "aşamalı" yumuşamanın belirtisi olabilecek. Bilindiği gibi parlamentoda Türkiye'ye karşı sosyar list grup daha katı davranıyor ve ilişkileri askıya aldıran raporu hazırlayan İngiliz Batfe de bu grup üyesi. İki parlamenter dönuşlerinde gruplarını ikna ettikleri takdirde başlayacak olan yumuşama ile 12 Eylül'den sonra dondurulmuş olan 3. ve 4. malı protokolleri de "sıcak" bir ortam içinde gundeme tekrar gelebilecek. Sri Lanka'da katUam: 21 öldürüldü Libya'dan, Ürdün halkına çağrı: Pasteur'de bir kişi daha kansere yakalandı "Paris 'teki Pasteur Enstitüsü nde görev yapan bir araştırmacının daha kansere yakalandtğı haber veriliyor. Geçen hafta aynı enstitüde çalışan 3 araştırmacının, aynı günlerde kansere yakalandıklan, bunlardan ikisinin öldüğü açıklanmıştı. Kansere yakalanan dördüncü araştırmacının da, diğerleri gibi gen biyolojisi laboratuvannda görevli olduğu ve kanser yapıcı maddeler üzerinde araştırma yaptığı kaydediliyor. "Kral Hüseyin'i devirin" Libya yönetimi, Ürdün halkını ABD'de bulunan Kral Hüseyin 'i devirmeye çağırdı. ABD Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Kaddafi'nin önceki günkü konuşmasını yamtlarken Libya'nın terohzmle bağını halen kesmemiş olduğunun anlaşıldığını söyledisonra bu ülkeyı ziyaret eden ilk Arap lider olduğu vurgulanarak Başkan Reagan'dan "kudurmuş köpek", ve "çocuk katili" olarak söz ediliyor. Ote yandan UBA Ajansı'nın haberine gore Libya lideri Muaramer Kaddafi'nin önceki günkü konuşması ABD'de tepkiyie karşılandı. ABD Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Bernard Kalb. "Kaddafi'nin konuşması Libya'nın uluslararası terorizmle bağını halen kesmediğini ortaya koyuyor" dedi. Kaddafi, başkent Trablus yakınlanndaki Wheelus hava üssünden ABD birliklerinin çekilişinin 16. yıldönümü nedeniyle yaptığı konuşmada ABD'yi tehdit etmişti. Libya lideri "Bizim yeni bir ABD saldırısına karşı koyacak uzun nıenzilli füzelerimiz >ok, ancak bölge ulkelerine karşı yeni bir saldırıda bulunacak ABD'yi cezalandırabilecek güce sahibiz" demiştı. COLOMBO, (a.a.) Sri Lanka'nın kuzeyinde bir köyde, aralarında kadın ve çocukların da bulunduğu 21 kişinin katledildiği büdirildi. Trincomalee kentinin 35 km. güneyindeki köyü basan ordu üniforması giymiş saldırganlann 21 kişiyi kurşuna dizdikleri, daha sonra koydeki evleri ateşe verdikleri belirtildi. Bir askeri yetkili, saldırganlann asker mi, yoksa asker kılığına girmiş kişiler mi olduklarırun bilinmediğini söyledi. Katledilenlerin 19'unun Tamil, 2'sinin de Müslüman olduğu haber veriliyor. Çevrede oturanlar, saldınnın Trincomalee'de 20 kişinin ölümüne yol açan önceki günkü otobüs bombalama olaylanna bir misilleme olabileceğine dikkat çekiyorlar. Tamil gerillalarının düzenledıği bu saldında ölenlerin çoğu Şinhalizdi. Ote yandan Sri Lanka'nın kuzeybatısında askeri bir helikopterden açılan ateş sonucu, 26 Tamil ayrılıkçı gerilla öldu. Lübnan Polonya da IMF'de Polonya nın 36 yıüık bir aradan sonra yeniden Uluslararası Para Fonu'na üye olmasma ilişkin sözleşme tVashington'da imzalandu Giriş sözleşmesinin imzalanmasıyla, Polonya'ya, örgütiın ekonomik danışma hizmetleri ve standby krediürinden yararlanma hakkı doğdu. Buna karşıhk, Polonya nın da beUrli arahklarla örgüte ülkenin ekonomik durumu hakkmda bilgi vermesi ve para politikasını IMF'nin denetimine açması gerekiyor. TRABLLS, (AP) Libya yönetimi Ürdun halkını Kral Hüseyin'i devirmeye çağırdı. Libya resmi haber ajansı JANA tarafından Ürdün halkına seslenen çeşitli mesajlarda ABD'de bulunan Kral Hüseyin şiddetle kınanıyor ve gelişini engellemek üzere halkın Urdün Havaalanını kapatması, krallığı devirmesi isteniyor. ABD ise Kaddafi'nin önceki günkü konuşmasına sert tepki gösterdi. JANA ajansı söz konusu mesajlann Arap "killeteri"nce, Ürdün öğrenciler, subaylar ve meclis üyelerince kaleme alındığını iddia ediyor. Ürdünlu subay ve askerlere seslenen ve Halk Kongresi'nce kaleme alınan bir mesajda, Kral Hüseyin'in 15 nisanda Libya'ya ABD saldırısından Suriye ve iran yanlısı milisler çarpışıyor BEYRLT, (Ajanslar) Lübnan'ın doğusundaki Bekaa Vadisi'nde Suriye ve İran yanlısı milisler arasında dun başlayan çarpışmalar sürüyor. Bekaa Vadisindeki Maçkara kasabasının kontrolünü ele geçirmek amacıyla başlayan çarpışmalar sırasında ölenlerin kesin sayısı belirlenemiyor. Kasabada gögüs göğüse çarpışmalar olduğunu belirten polis, ölu sayısının büyük rakamlara yükselebileceğini söyledi. Öte yandan Lubnanlı Müsluman gruplann liderleri, Müsluman din adamları ve politikacılar, bugün Suriye'nin başkenti Şam'da yaptıkları zir\e toplantısında BejTut'ta kamplar savaşında ateşkes sağlanması konusunda anlaşmaya vardılar. Lubnanlı Müslüman Hderler, Muslumanlar arasındaki çatışmaların engellenmesi için 1500 kişilik yeni bir özel askeri birlik oluşturulması konusunda da gorüş birliği sağladılar. Kral Hüseyin ABD'de. Bilindiği gibi Kral Hüseyin ABD'de okuyan kızını ziyaret için bu ülkeye gitti ve hafta başında Ronald Reagan'la da bir göruşme yaptı. Newsweek Prof. Reşiî Halidi ile Esad'ın politikasını görüştü Suriye'nin 2 stratejik kaygısı Dış Haberier Servisi ABD'nin Libya'ya saldırısından sonra terorizm suçlamasıyla sanık sandalyesine oturtulan devletlerin biri de Suriye. Newsweek dergisi, ABD'nin Columbia Üniversitesi Ortadoğu Enstitüsü'nde ders veren Prof. Raşid Halidi ile Hafız Esad yönetiminin sorunları üzerinde görüştü. Aşağıda söz konusu görüşmenin geniş bir özetini sunuyoruz. Sizce Sovyetler Birliği, Suriye'nin Ortadoğu 'daki eylemlerini ne olçude denetliyor? HALİDİ Suriye'nin müttefikleri SSCB ve Iran'dır. Her ikisinin de Suriye üzerinde belirli bir etkisi vardır, ama Sov>ret nufuzu Şam'ı silahlandırmayla sınırhdır. Israil ile Suriye arasında gerginlik arttığında Suriyeliler, Sovyet desteğine daha çok gereksinim duyuyorlar ve Sovyetler'i daha çok dinler hale geliyorlar. Ancak bu durumun, Suriye'nin iç politikasını, Lübnan'a ilişkin politikasını ve hatta terorizmle ilgisini belirlediğini hiç sanmıyorum. Ürdün ile Suriye arasındaki yeni vakınlaşma ne kadar onemlidir? HALİDt Gerçekte sıkı bir ittifak olduğunu sanmıyorum. Kolayca bozulabilir. Şimdiki yakmlaşma her iki devletin de içer Ekvador'da polisöğrenci çatışması Güney Amerika ülkelerinden Ekvador'da gıda maddeleri fiyatlanna yapüan zamlar halk arasmda büyük tepki uyandırdı. Zamlan protesto etmek amacıyla başkent tuito 'da gösteri yapan öğrencüer ile polis kuvvetleri arasmda şiddetli çatışmalar meydana geldi. Çatışmalar da 1 kişi bldü, 5 kişi de yaralandı. Suriye üzerinde Sovyet nüfuzu sınırlıdır ve daha çok İsrail'e karşıdır. Ama iç politikada ya da terorizm konusunda Sovyet etkisinden pek söz edilemez. Suriye hep bölgenin bir büyük gücü gibi gözükmek istemiştir. Kissinger ve Carter, Nevado del Ruiz buna uygun davranıyorlardı. Reagan Kolombiya'da yönetimi ise, bambaşka bir yol tuttu. İran yanlısı Şiiliğin Lübnan'da artan gücü Şam'ı tedirgin ediyor de ve dışarda karşı karşıya oldukları birtakım tehditlere karşı duydukları bir gereksinimin sonucudur. Neden Ürdün, Suriye'ye yaklaştı? HALİDİ Zayıf noktalannı azaltmak için. Ürdünlüler, Israil'le gorüşme masasına oturduklarında yanlarında müttefik olarak FKÖ yerine Suriye'nin olmasını kendileri için daha güvenli bir yol olarak gordüler. Sizce neden Suriye'nin bolgedeki en büyük muttefiki İran ile arası giderek açılıyor? HALİDİ İran'ın umut ettiği gibi bir zafer olursa Bağdat'taki yönetim devrilir, ama yerine gelen yönetim de Suriye'ye bağımlı olmaz. Öte yandan, İran Lübnan'da Suriye'nin etkisinden bütunuyle bağırnsız bir güce sahip oldu. Öyle ki, Suriye hem doğu, hem de batı sınırlarında İran nufusunun belirgın bir artışıyla karşı karşıya kalabilir. Bu etkenler iki ülkenin ilişkilerini bozdu. Suriye'nin Lübnan'da uzayıp giden isgali sizce bu ülkeyi buyük Suriye'nin bir parçasi haline getirmek amacına mı yönelik? HALİDİ Sanmıyorum. Suriye'nin iki stratejik kaygısı var. Biri, İsrail ile askeri guç dengesi oîuşturmak ki, bu açıdan Bekaa Vadısi'ni elde tutmak İsrail'in Şam'a yurüyüşünü güçleştirmek üzere önem taşır. Obürü ise, yönetimin iç siyasal güvenliğiyle ilgilidir. Şam yönetimine karşıt iç muhalefef gruplarının Lübnan'da guclenmesini önlemeyi amaçlamatladır. ABD'nin Suri>e'ye bakışı nedir? HALİDİ Suriye her zaman bölgenin bir büyuk gücü gibi gözükmek istemiştir. Kissinger, bu üteğin farkındaydı ve onların bu zaaflarııu tatmin ediyordu. Carter yönetimi de onları okşuyordu. Reagan yönetimi ise tantanalı bir biçimde bambaşka bir yol tutturdu. m ARI Nadir Nadi volkan yine tehlike saçıyor BOGOTA, (a.a.) Kolombiya'daki Nevado Del Ruiz yanardağında geçen yıl kasım ayında meydana gelen ve 23 bin kişinin ölümune yol açan patlamadan daha büyük bir volkan patlaması meydana gelebileceği bildiriliyor. Uzmanlar dağda yapılan olçümlerde sismik verilerin arttığını bildirirken, yetkililer de dağ çevresinde 10 km. genişliğindeİci alan içinde yaşayanları tahliye etmeye başladılar. Bu alandaki 1.700 dolayında kişinin yanı sıra, bölgedeki Lagunilla, Azufrado, Recio ve Rioclaro nehirlerinin kıyılarında yaşayanların da tehlike içinde bulundukları belirtildi. DoııglasAirbus işbirliği Dostum Mozart 3 ayda 3. basısı da tükenen bu kitabın: Havacuık alanında önde gelen Amerikan şirketlerinden "McDonnel Douglas" dört Avrupa ülkesi tarafından desteklenen Airbus konsorsiyumuna işbirliği onerdi Federal Almanyanın Hannover kentinde devam eden uluslararası havacıhk sergisine katılan McDonnel Douglas şirketi yetkililerinin Airbus'ın üretmeyi planladığı "A 330" ve "A 340" modelini ortak üretmek üzere işbirliği önerisi yaptığı bildirildi. (UBA) 4 basısı • çıktı Ederi: 800 lira Çağdaş Yayınları Turkocağı Cad 39 41 Cagaloğlu İstanbul
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle