19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
17 MAYIS 1986 Ozetle LONDRA MEKTUBU KÜLTÜRYAŞAM CUMHURİYET/5 14. Uluslararası îstanbul Festivaü'nde Amerikah caz gitarcısı John McLaughlin'in ' 'Mahavishnu'' Orkestrası 'yla birlikte vereceği konser sayısı, gösterilen ilgi üzerine birden ikiye çıkarıldı. Akustik gitarda McLaughlin, saksofonda Bill Evans, klavyeli çalgılarda Mitchell Forman, basta Jonas Hellborg ve davulda Danny Gottlieb 'den oluşan topluluk, Spor ve Sergi Sarayı'nda 17 ve 18 haziran günleri saat 21.30'da iki konser verecek. John McLaughlin iki konser verecek Akılcı ve sevecen bir kaynak kîtap: Dostum Mozart Nadir Nadi, "Dostum Mozart "ta, benim diyen müzikoloğun başedemeyeceği bir konuyu tüm boyutlarıyla, geniş okuyucu kitlesinin ilgisini çekebilecek akıcılık ve sevecenlikle toparlamış. Müzikseverlerin olduğu kadar müzisyenlerin de çok işine yarayacak, örnek bir kaynak kitap "Dostum Mozart." tum Mozart"ını okuyorum FİLİZ ALİ Londra'da. Bir yandan da kenLONDRA Aydın Emeç'in zamansız, ani ölümü hepimizi başka türlü etkiledi. Ateş düştüğü yeri yakar derler. Eşi Naziye ve oğlu AJi Selim için acılann en büyüğü. Sevilen insanın yok olması, paylaşılan yasamın sonu. Kabuk bağlayacak, ama hiç iyileşmeyecek bir yara. Benim için Aydıo Emeç'in ölürnünün inanılmazhğının yanında bir başka boyutu daha var. Ben bir "müttefiğimi" yitirdim. İnsanın yaşamında sevdiklerinin, dostlannın, yakınlannuı yeri çok önemlidir, ama sevdiklerimiz, dostlarımız ve yakınlanmız arasında bilmem hiç aklımza geldi mi "miittefiğimiz" öyle azdır ki. Aydın Bey'i tanıyalı dörtbeş atıldı ortaya. Alman araştıncı, el yazmalarında kullanılan kâğıdın niteliğinin birbirini tutmadığından yola çıkmış. Şimdi buyrun bakalım. Bütun kataloglar yeniden gözden geçirilecek, tarihler değişecek, belki de müzik tarihi açısından sarsılmaz sanılan bazı yargüar bile sorgulanacak bu ylizden. Yakın zamana kadar üzerinde çok az araştırma yapılan Mozart'ın ilk Türk operası "Zaide" de müzik tarihlerine yerleşmiş birtakım sorgulanmaz sanılan bilgileri değiştirecek biçimde inceleniyor son yıllarda. "Zaide" de Alman müzikologlann eünden kurtulmamış. El yazması eksikli de olsa yeniden elden geçirilip eleştirel ve bilimsel düzeltmelerle basılmış.^bir de plak yapılmış. (Friedrich Heinrich Neumann ve Werner Oelmann: "W.A. Mozart, Neue Ausgabe sâmtlicher Werke. "Bârenreiter, Kasselr Plak: W. A. Mozart: "Zaide". Salzburg Mozarteum Orkestrası ve Solistleri, Şef: Leopold Hager. 1982. Orfeo. S. 055832.) Sayın Nadir Nadi'yi, 'Dostum Mozart" ile kitaphğımıza, müzikseverlerin olduğu kadar müzisyenlerin de çok işine yarayacak, örnek bir kaynak kitap kazandırdığı için kutlarım. VE ARAŞTIRMA ÜZERİNE Söz araştırmadan açılmışken, Londra'daki ve genel olarak Batıdaki araştırmacılığa kısaca değinmek istiyorum. Müzikoloji konusunda araştırmanın en ileri olduğu ülke hâlâ Almanya, ama Ingiltere ve ABD'de müzikoloji biliminin epey yol aldığı gözleniyor. Hangi konuda araştırma yapıyorsanız, o konuda şimdiye dek yazılmış tüm kitap, makale, doktora tezi, gibi işinize yarayacak malzemeyi RILM ve RISM kısa adlarıyla yayınlanan kataloglarda bulabiliyorsunuz. Kitaplıklarda istediğiniz kitaplan, süreli yayınları veya dergjleri (olur a!) bulamazsanız, hangi kitaplıkta bulabileceğinize dair bilgi edinmeniz zor değil. Üniversiteler ve kitaplıklar arası ödünç alıp verme sistemiyle, istediğiniz yayını, ister Tokyo'da olsun, ister Yeni Delhi'de (Türkiye ile böyie bir anlaşmalan var mı bilemiyorum) getirtebiliyorsunuz. En azından mikrofilmler geliyor. Bütün bunlar doğal olarak zaman ve para isteyen işler. Londra Üniversitesi Müzik Kitaphğı"nda aradığınız kitap, ansiklopedi, partisyon ve plak çoğu zaman bulunuyor. BBC'nin plak diskoteği ise ınanjlmaz zenginlikte. BBC için program yapmak bu tür kolayhklar nedeniyle ölçüsüz zevkli. Yine de bütün bu kolayhklar ve olanaklara rağmen araştırmanızın güllük gülistanlık olacağını ve amacınıza tereyağdan kıl çeker gibi kolayhkla ulaşacağınızı sanmayın. Bir yanda belge bolluğu varken, ote yanda hâlâ el sürülmemiş binlerce belgenin kitaplıklarda kataloglanmadan beklediğini biliyoruz. Kısaca araştırma d«nilen mikrobu ciddiye aldınız mı, uzun zaman bu hastalıktan kurtulamayacağınızı da kabullenmeniz gerekecek. HAYVANLAR İSMAÎL GLLGEÇ | ı I1 1 1 I 1 i ı I < i II ı KIM KIME DUM DUMA BEHÎÇ AK llfrdf cntı yeni bir kiıyordf uarınlar ü 'lerdy / \\ir\\\jordu ıllllıllıİHııllıf'' !!"!' 1 1 ı m i m n | i i | | \\\\\ J Ktiltür ve Tunzm Bakanhğı Bodrum Sualtı Arkeoloji Müzest'nde ressam Muhsin Bilyap, 23 tnayts gunü saat 18.00 'de restmlerini tanıtacak ve izleyicilerle söyleşide bulunacak. Bodrum Sualtı Arkeoloji Müzesi'nin tngiüz Kulesi'nde yer alacak gösteride Muhsin Bilyap, saydamla resimlerini tanıtacak. Bilyap, saydam gösterisinde elli dört saydamla 1968"den bu yana reshn uğraşmda geçirdiği çesitli dönemleri sunacak. Sualtı MüzesVnde resimli söyleşi Anne Frank'ın Sazi toplama kampında öldürülmesinden kırk yılı aşkın bir sure sonra Hollanda Savaş Belgeleri Enstitüsü, Frank'ın tuttuğu güncenin en eksîksiz kopyasım ortaya çıkardı. Hollanda Savaş Belgeleri Enstitüsü araştırmacılannın ortaya çıkardığı 714 sayfalık metin, Anne Frank'ın yazısınm bulunduğu bütün kâğıt parçalannı da içeriyor. Yeni metinde, 194244 yıllan arasmda Frank ailesi Amsterdam 'da gizlenirken Anne Frank 'ın güncelerini yazdığı iki okul defteri de yer ahyor. Anne Frankhn hatıra defteri dimden utanıyonım. Böyie bir kitabı bizler niye yazamadık diye utanıyonım. Nadir Nadi, müzikoiog değil, ama öyle bir düşünür ki, benim diyen müzikoloğun başedemeyeceği bir konuyu, tüm boyutlan ile, geniş okuyucu kitlesinin ilgisini çekebilecek akıcılıkta ve sevecenlikte toparlamış. Sekiz aydır burada "arastırma yapmak" denilen işin içindeyim. Neler çektiğimi, ne tür zorluklarla karşılaştığımı anlatmak günler alır. Zira "araştırma" yapmak demek, bir bilinene karşı, bin bilinmeyenle savaşmak demek. Ipuçlarını sürüp, birbirine bağlamak, sökülüp kaçan ilmekleri uygun bir yerinden yakalayıp örgüyü sürdür tmindi. fly^e de onu , aayor. ama P I K M K PİYALE MADRA IMSANLAR KEMDILEEINI iVl İFADE EDe/vllVOCLAR YAVA KEMDILFCIMI Ortaköy Merkezi Kültür V Ortaköy Kültür Merkezi'nde 17 mayıs cumartesi günü üç konser var. Saat 14.00'te, Fatma Ulaş (flüt), Ümit Tunak (arp) ve Recep Gümuş'ten (piyano) oluşan topluluk, dünya melodilerinden ömekler sunacak. Saat 16.00'da Tahsin Endersoy (gitar), Nilü/er Ruacan (piyano), tlkin Deniz (bas) ve Cem Aksel'den (davul) oluşan Modern Caz Topluluğu "Velvele" bir konser verecek. Akşam 18.00'de ise Yavuz Top1 un halk müziği dinletisi izlenebilecek. Ç İ Z G İ L İ K KÂMİL MASARACl Wolfgang Amadeus Mozart yılı geçmez. Cumhuriyet'te tanıştık. Kafa dengi olduğumuzu anlamak için çok zaman geçmesi gerekmedi. Benim sürekli vızıldanmalanma, eleştirmen olarak karşılaştığım tatsız olaylar karşısında hemen savaş alanını terk etmek isteğine dönüşen kavga sevmezliğime cesaretsizlik de denebilir hiç kulak asmazdı. "Doğnı bildiğiniz yolda yüruyün Filiz Hanım. ben yanınızdayım." Ve artık Aydın Emeç yanımda değil: Ve, artık pazartesi günleri gazeteye yazı götürme bahanesiyle ama aslında Aydın Bey'in tuzlu, biberli sohbetini, sağa sola çektiği fırçaları kaçırmamak niyetiyle apar topar Cağaloğluna gitmeler bitti. Evet, bir müttefiğimi yitirdim, acım sonsuzdur. Saym Nadir Nadi'nin "Dosmek demek. Nadir Nadi, Mozart'm yaşamını, sanatını, eserlerini, bütünlüğü olan bir örgü içinde, insancıl ve kişisel boyutlanyla, hepimizin ilgisini çekecek ve merakını uyandıracak biçimde sunuyor. Bir araştırmacı dostum kitaptaki bazı yanlışlardan söz etti. Olabilir, bu tür çalışmalarda yanlışlardan ve eksiklerden kaçabilmek olanaksız. Her geçen gün yeni bilgiler ortaya çıkıyor. En tanınmış muzikologlar, 10 yıl önce yazdıkları bir kitapta verdikleri bilgilerin bazüarının yanlış veya eksik olduğunu kabul etmek zorunda kalıyorlar. Daha geçenlerde, J.S. Bach'ın Leipzigde yazdığ] sanılan "Choral"lerin aslında Leipzig'de değil, Köthen'de bestelenmiş olması gerektiği konusunda yeni bir iddia Ege Kültür Şenliği Ege Üniversitesi'nin düzenlediği Kültür ve Sanat Festivali bugün ve yann sunulacak etkinliklerle sona eriyor. Şenlik kapsamında bugün lngiliz yönetmen David Lean'in "Hindistan'a Yolculuk" adlı fllmi Atatürk Kültür Merkezi nde saat 14.00 'te gösterilecek. Bugün ayrıca Ege Üniversitesi Tiyatro Topluluğu tiyatro salonunda saat 18.00'de "Sırça Kumes"adlı oyunu, Basın Yaym Yüksek Okulu Tiyatro Topluluğu Okiay Arayıcı 'nın "Rumuz Goncagul" adlı oyununu saat 18.00'de tzmir salonunda, Ege Üniversitesi Tiyatro Topluluğu "Rehıne"yi saat 21.00'de tzmir salonunda sahneleyecekler. AĞAÇ Y4ŞKEN EGİLİR KEMAL GÖKKA: Oberhauseride fünh'kahvetartışma üçgeni BEYSUN GÖKÇtN OBERHAUSEN 19 nisanda İstanbul Sinema Günleri'ni yarıda bırakıp Almanya'ya doğru yola çıktık. Dilek Gökçin'in yönetmenliğini, benim prodüktörlüfünü yaptığım "Yokuş" 32. Oberhausen Kısa Film Şenliğinde yarışmalı böiume seçilmiş ve şenliğe davet edilmiştik. Birden gelen bu "siirpriz tatiTin bir hafta boyunca filmkahvetartışma üçgeni içinde ciddi bir yorgunluğa dönuşeceğini doğrusu beklemiyorduk. Otuzu aşkın ulkeden gelen gençyaşh sinemacınm kayanşmalı bölümde Almanya adına yer aidı. "GENÇ StNEMA"NIN YALNIZLlGl Oberhausen'de tanıştığımız Fransız dostumuz "Tiirkiye'de kısa film çekmeyi nasıl becerdiniz?" diye sorarken yüzündeki ifade bizi epey guldürdu. Gerçekten "Yokuş"un çekim sürecindeki ayrıntılarda Türkiye"de sinema yapmanın zorluklarını, fihn çekmeye niyetlenmiş genç insanlann olmazı olur yapmaya uğraştıklannı görmek mümkün. Hele söz konusu kısa filmse... Oberhausen'de en önemli ödüllerden biden sinemacı ve sinema eleştirmenleri ile kısa film üzerine konuşma olanağı bulduk. Bunlardan ikisinin görüşlerini kısaca aktarmaya çalışacağım. REKLAM FİLMLERİNİN İŞGALİ Marcel Martin (Dünya Sinema Eleştirmenleri Birliği Başkanı): Kısa fUm genelde gençlerin ilk denemelerini yaptıklan bir basamak olarak algılanır. Bir yönü ile doğnıdur da. Kısa film düşiik maliyet demektir. Şimdi ise videonun getirdigi olanaklarla genç bir sinemacı uzun metraja yönelebüiyor. Belki bu nedenle sinemacı Fernando Birri, farklı bir yaklaşım getiriyordu. Birri ile Ispanyol Televizyonu için gerçekleştirdiği Che Guevera'nın yaşamının babasının ağzından aktanldığı iki bölumluk belgesel filmini izledikten sonra konuştuk. YENİLİKÇİ VE ÖZGÜR Bir ifade biçimi olarak kısa filmin çoğu zaman uzun metraja gore daha zor olduğunu diişünmuşumdur. Soyleyeceğini kısa zamanda soyleyebilme ustalığı. düsüncenin netlik ve duruluğu, çarpıcılık... Tum bu ögeleri taşıyan bir kısa film seyredenin kafasına çakılır kalır. Kısa film genelde yenilikçi ve ozgürdür. Biiyuk salonlara ve 'kâr'a bağımlı uzun metraj filmler 'ödun sineması'dır. Bu alanda özgün ve bağımsız sinema yapmak ülkesiyasal iktidarekonomi ile bağlantılıdır. Zaten uzun metrajda bu duvan allayabilenler sinema tarihine geçer. Oysa diisiik biitçelerle yapılabilen. orta halli bir odada gösterim olanağı bulan 8 ve 16 milimetrelik fılmlerde sinema sanatı çevresini saran ekonomik ve siyasal baskı çemberini kınp soluk alır. Bu özgüıiiıktur... Biz Arjantin'de kuçük odalarda filmlerimizi gösterebildik. Sinemacılanmız bu odalarda var olabildiler. Kısa filmin politik yapısının özgüriüğü, sanatsal anlamda da geçerlidir. Biiyiik bütçeli pazar filmleri, satışı garanti anlatım biçimlerinde ısraıiıdır. Ve y^pısı gereği tutucudur. Küçiik bütçeli kısa filmler riske girebilir. Bu anlamda kısa fiimde "yeni'yi bulmak mumkündur. Ülkemizde sinemaya ilişkin tüm tartışmalar, gosterime girmiş uzun metraj filmler uzerine yapılır. Var olan ticari mekanizmaya sızmayı becermiş "sinema sanatı", Turk sinemasının umududur. Yeni anlatım biçimleri, yeni isimler, yeni yaklaşımlar, aüşılmışın dışı profesyonel filmlerde aranır. Tek tartışma platformu burasıdır. TARIHTE BUGUN MÜMTAZ ARIKAS 17 Mayıs 1961'DE BUGUN, KÜSA PEVLET BAŞKAN FIDEL ABD'YE, "OOMUZLAR KÖHPEZı"ÇIKAŞMASINOA EL£ SEÇı/SDlKLERf SALDIfZGAklLAftlN', AĞl£ IÇ MAKIAJELERIYLS TAKAS £PtLM££/AJ/ ÖNERDt. KUBA PEI/glMİ'N DEN SONRA, ABD'YE KAÇAM PlKTATÖe FULSEUCfO BfiTTlSTA VE eSKl YÖNeTtto VAUULAgl, ClA(AM£ei £AN MERKEZf HASESALMA £EeW£İ) İLE /Şg/SUĞ/ yAPARAK, YEMİ g£TiMı DEVİÜMEk: İÇlM EiLEkAE &BÇTİ. BU AMAÇlA BlR MıUS IOJt/l/£T/ HAZIIZLAMPI. A8O BAŞKAHI JF.K£hiNeDY'NlN DE OUAYLADIĞI ÇJKARMA, NıSAM 1961'DE KİJgA'NIN DOMuZLAR. KĞR FEZl 'ME YAPİLOI. ANCAK',HAZli?UKLI KLJgA A£lt£Rİ KUVVETLSRİ KARŞISINDA RAÇARJU CLAMAÛILA&EYLEM SIRASlMOA 9C'l ÖLPURULDU, 1210'u DA TUTSAK Ç ^ DOMUZIAR KORFEZI TlfTSAKLARI KISA FİLME DEĞİŞİK YAKLAŞIMLAR Dilek Gökçin (ortada), Oberhausen Kısa Fibn ŞenUği'nde "Yokuş"tte önemli öduOerden birinialdu ArjantinH sinemacı Fernando Birri (solda), kısa fılmi özgür ve yenilikçi bir tür olarak göniyor. Dünya Sinema Eleştirmenleri Birliği Başkanı Marcel Martin (sağda) ise kısa filmin yerini reklam fıbnltrinin aldığı kanısmda. tıldığı tartışma ortamında "kısa füm"in ne denli önemli bir platform oluşturduğunu görmek etkileyiciydi. Bizde geleneğini oluşturamamış kısa film, Oberhausen'de sinema sanatındaki yeni anlayışların eski ile çatıştığı bir laboratuvar gorunümundeydi. Oberhausen'de Türkıye'den "Yokuş"tan başka Yeşim Ustaoglu'nun 13 dakikalık "Magnafatagna"sı Kinderkino (çocuk filmleri) programı içinde gösterildi. Almanya'da yaşayan sinemacımız Sema Poyraz'ın Monika Schmid ile birlikte gerçekleştirdiği "Stille Nacht im fremden Land" isimli 30 dakikalık filmi rini alan "Yokuş"un Türkiye'de gösterün olanağı bulup bulamayacağı bile soru işareti. Görüntü yönetmenliğini Uğur Eruzunun, ozgün muziğini Murat Ertelin yaptığı, başrolünü tlhan Dolunay'ın oynadığı "Yokuş"u gerçekleştiren tum ekip, salt "sinema" adına amatörce çalıştı. Dilek Gökçin'in ilk filmi olan "Yokuş"un Oberhausen'de gördüğü yoğun ilgi ve aldığı ödulun coşkuyla karşılanması, bizde sevinçle birlikte bunıkluk da yarattı. "Yokuş"ta simgelenebilecek "genç sinema"nın Türkiye'dekı yalnızlığı... Oberhausen'de çeşitli ülkeler 32. Oberhausen Kısa Film ŞenUği'nde önemli ödüllerden birini alan "Yokuş"un Tiirkiye'de göstehm olanağı bulup bulamayacağı bile belli değil. Oysa Oberhausen'de kısa film, sinemayı etkileyen güçlü bir soluktu. 50 YIL ONCE Cumhuriyet Atatürk bugün şehrimizi şereflendiriyorlar Ankara 16 (Telefonla) Reisicumhur Atatürk bu akşam İstanbula hareket ettiler ve Ankara halkı tarafından buyük tezahuratla feşyi edildiler. İstasyonda Başvekil İsmeı Inonü, BUyuk Erkanıharbiye Reisi Mareşal Fevzi Çakmak, butun Vekiller, erkanı askeriye, 17 Mayıs 1936 sarfedılmek uzere bütçeye fevkalade tahsisat koyduğunu ve bu tahsisat ın 800 milyonu Harbiye, 190 mdyonu Bahriye, 110 milyonu da Hava Nezareti butçelenne aid olduğunu gazeteler yazıyor. Yunanistan yukardaki rakamlardan başka 700 milyon da yol yaptırmak gibi Nafıa işlerıne tahsıs etmiştır. Yukanda zikredilen miktarlar 21 milyon Turk hrasından fazladır. 19361986 Şık terlikler devaır rüesası ve çok buyük bir kalabahk vardı. Başvekil ile Mareşal Fevzı, Nafıa ve Adliye Vekilleri, Atatürke Ankara hududuna kadar re/akat ettiler. Dahüiye Vekili Şükrü Kaya, Atatürkle beraber seyahat etmektedir. Zarif hir <ı haaınıınıtı zi.taelidîr Yunanistanın yeni harb tahsisatı" Atina 16 (Hususij Yunanistanın muharebe teçhizat ve teslifıatına Haıır \e >* ısaıarlaraa N son moda lerliklrr (i II Fransa'da artık "kısa filmci" çıkmıyor. Oysa bana göre kısa film artistik bir tarzdır ve roman öykü ayrımı gibi bir yerdedir. Alain Resnais, Agnes Varda bu tadı aldığım sinemacılardır. Varda hâlâ kısa film yapar. (Varda'nın yanşmalı bolümde 26 dakikalık bir filmini izledik). Ancak kısa filmlerin gösterim olanağı giderek azalıyor. Eskiden Fransa'da uzun filmlerden önce kısa film gösterilirdi. Şimdi bu yer reklam filmleri tarafından işgal edildi. Marcel Martin artistik bir tarz olarak nitelediği kısa filmin bugunkü durumuna belli bir karamsarlıkla bakarken, Arjantinli İLAN SARIYER SULH HUKUK HÂKİMLİĞİNDEN Sayı: 1985/858 İstanbul Vakıflar Başmudürlüğu tarafından Hasan Akbaş aleyhine ikame olunan Ecrimisil davasında: Davalırun Sanyer, Yenimahalle Azizefendi sokaktaki adresine yapılan teblıgat bila teblig dönmuş, zabıta tahkikatında da tanıyan veya bılene rastlanmamış oJduğu biJdinlıni} oldugundan venlen ara karan gereğince tebligatın ilanen yapılmasına karar verilmiş olmakla, Duruşraanın yapılacağı 2 Temmuz 1986 gunu saat 10'da ne gibi delilinLz var ise birlikte mahkemeye getırmeniz veya kendınizı bir vekille terasıl ettırmeniz hususu tebiigat yerine kaim olmak üzere ilan olunur. .„,, n Basın: 5921 1985/846 Davacı Ist. Vakıflar Baş. Müd. tarafından davalı Mehmet YiğitaJp aleyhine açıian tahliye davasında: Davalırun Hacı Hüseyinağa Mah. Içkalpakçı Sok. No. 3 Fatih/lst. adresinde tebiigat mumkun olamamış, zabıtacada tahkikat yapüdığı halde bir sonuç elde edilememış, bu kerre dava dilekçesinin ilanen tebhğıne, yargüamanın 18.6.1986 saat 11.20'de yapılmasına karar verilmiş olup. davalının bizzat mahkemeraizde hazır bulunması, veya kendisini bir \ekil ile temsil ettirmesi, aksi takdirde H.U.M.K'nun 213/2 maddesı gereğince yargılamaya gjyabında devam olunacağı hususu dava dilekçesinin tebliği yerine kaim olmak uzere ilan olunur. H.4.1986 Bas,n:5922 ILAN FATİH 1. ASLİYE HUKUK HÂKİMLİĞİNDEN
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle