28 Kasım 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/10 HABERLERİN DEVAMI 30 NİSAN 1986 Denizler Dalgalanmadan Durulmaz... (Baştarafı 1. Sayfada) tidara en yakın parti konumuna gelmektedir. ANAP kurmayiannın bu durumun larionda otmadıklan söyienemez. Kamuoyu yoklamalarının sonuçları herhalde onlara da ulaşıyordur. ilk iki yıllık hükümet döneminin kendilerini ytprattığının farkında olmalıdıriar. Bu süreci tersine çevirebilmek için birkaç noktanın üstünde durduklan söytenebilir. Btrincisi solu bölebilmek, ikincisi sağ oyian mümkün otabildiğince ANAP'ta toplamak, üçüncösü, düşen petrol fiyatlanndan yararlanarak ekonomiye ve kitlelere seçim öncesi biraz soluk aldırabilmektir. Hedefin ilk ikisinde ne ölçüde başanlı otabilirler, bilemeyiz. Bir bak/ma bu iki alanda başarı ya da başansızlıklannı, ancak kendi dışjarındaki faktörier belirieyecektir. Clçüncü hedefe gelince... Dışta petrol fiyatlannın olağanüstü düşuş kaydetmesi Sayın özal açısından gerçekten büyük bir şanstır; bu konuda "dört ayak üstüne duştükleri" bile söyienebilir. Enflasyon daha şimdiden belli ölçülerde düşme eğiltmine girmiştir. Bu fırsattan nasıl yararlanabilecekteri bir yerde kendi beceriierine bağlı olacaktır. \akın getecekte ne olur bilemeyiz, ama bugün için siyasal göstergeler ANAP açtsından pek parlak değildir. Bu yüzden olacak, ara seçimlerin tarihi Sayın özal'ın iki dudağı arasından bir türtü çıkarmyor; haklı olarak partisi için en uygun zamanlamayı ölçüp biçmekle meşgul. Rakipleri de bu durumun farkında; grttikçe bastınyorlar. Sayın Demirel ağır ağır meydanlara doğru çıkıyor. Sayın Ecevit'in onu izlemesi bektenebilir. MDP kendini fieshediyor, başına Mehmet Yazar geçiyor. Anketterde bir numaralı parti olarak gözüken SHP, mayıs sonundakı kurultayı ile biriikte atağa geçecek... Siyasal ortamın her geçen gün ısındığı görülüyor. Bu durumdan tedirgin olmaya gerek yok. 12 Eylül gibi olağanüstü bir dönemden sonra böyle bir dalgalanmanın yaşanması kaçınılmazdı. Her şey normal yörüngesine oturana kadar hareketli günlerin tanığı olunacaktır. Burada önemli olan, bir yandan neden böyle bir dönemin yaşandığına iyi teşhis koyabilmek, öte yandan sağduyu ve hoşgörüyü ekJen bırakmamaktır. iyi teşhis koyabilmek için de gerek 12 Eylül öncesini, gerekse sonrasını son derece serinkanlı bir biçimde çözümlemek gerekir. Biliyoruz, özellikle geçmişin fazlaca deşilmesinden rahatsızlık duyanlar vardır. Bu duyguya katılamıyoruz. Yaşadığımız günleri, sivil oisun asker olsun herkes, gerçekçi bir biçimde eleştiri ve özeleştirı süzgecinden geçiremezse, siyasal geleceğimiz sağlıklı bir raya oturamaz. Ama bu isi yaparken karşılıklı saygı ve hoşgörüyü. serinkanlılığı, herkesin yanılabiliriiğini aklımızdan çıkarmayalım. Politikanın gittikçe sıcaklaşıyor olması, kafamızda buna benzer düşüncelerin uçuşmasına yol açtı. 5 Obyahya 1220 yıl hapis istemi ANKARA, (Cambnriyet Barosn) Ankara Devlet Güvenlik Mahkemesi Savcılığı, 18 nisan gecesi Amerikan Subay Kulübü önüne bomba koyma girişiminde bulunmaktan ikisi tutuklu, 3'ü gıyabi tutuklu toplam S Libyalı hakkında 1220 yıl arası hapis cezası istemiyle dava açtı. Davaya 15 gün içinde Ankara DGM'de başlanması bekleniyor. DGM Cumhuriyet Savcısı.Nıısre» Demiral, sanık ifadelerinde adı geçen Libya'nın lstanbul Başkonsolosluğu'nda Halk Komıtesı üyesi AJi AJZayyanj hakkındaki incelemenin sUrdüğünü belinerek, AlZayyani'nin diplomatik dokunulmaziığı konusunda gelecek yanıtı beklediklerinı kaydetti. Ankara Devlet Güvenlik Mahkemesi Cumhuriyet Savcı Yardımcılanndan Ülkü Coşkun tarafır.dan 5 Libyaiı hakkında haarlaııan iddianameye göre, Reccp Muhtar Rohoma Tarhuni(tutuklu), Ali EI Ecefli Ramadan(tutuklu), Muhammet Şaban Hasamgıyabi tutuklu) ile Mansor Ümran(gıyabi tutuklu) Türk Ceza Yasası'run 313 ve 264'üncü maddeleri uyannca 1220 yıl hapis cezası istemiyle yargılanacaklar. iddianamede Ali EI Ecefli Ramadan ve Recep Muhtar Rohama Tarhuni'nin Amerikan Subay Kulübü' nde katliam yapmak suretiyle adam öldürmek için cemiyet teşkil ettikieri, bu cemiyetin silahlı olduğu ve vahim nitelikte tahribat yapmak gticüne haiz 6 adet savunma el bombası bulundurdukları gerekçesiyle TCK'nın 513/1,2, 3,5,6,264/5,2845 S. Y'nin 39 ve TCK'nın 31, 33, 36 ve 40. maddeleri gereğince cezalandınlmalan isteniyor. Muhammed Sabah Hasan ile Abdülhafîd Elhadi Sadunun TCK'mn 313/1, 2, 3, 4, 5, 6, 264/1., TCK 64/12, 2845, S. Y!run 39. maddesi gereğince cezalandınlması talep edilen iddianamede, sanık Mansur Ümran için de TCK'nın 313/1, 2, 3, 4, 5, 6, ve 2845 sayılı yasanın 39. maddelerinin uyguianması isteniyor. Papandreu (Baştarafı 1. Sayfada) cak o zaman federai sistem rahathlda kurnlabilir" dedi. Özal, yüzde 25 enflasyon hedefini tutturmak için yatırımlan çok yukan çıkarmayacaklarını söyledi. Başbakan Özal dün 1.5 saat süren ANAP grubu toplantısında konuştuktan sonra bir basın toplantısı düzenledi. Bir gazetecinin özal'a, Yunanistan konusundaki son açıklamalannın nedenini sorması üzerine, "Sebeplerden bir Unesi YunanistarTın genel tutunm" dedi. özal, şöyie konuştu. "Biz meseleleri konuşarak halletmeyi istiyoruz. İki senedir hep iyiniyet gösterdik, zeytin dalı uzartık, fakat meselelerde bir türlü ilerleme olmadı. Yunanistan'ın tutumunda bir değişiklik olmadı. Secimlerden sonra bir ara Türkiye aleyhine davranmaktan vazgeçer gibi görttndüler, bayağı umutlandık, ama sonra vazgeçtiler. Son Avrupa Konseyi OECD gibi birçok fornmlarda karşımızda oldular. Yani yerli yersiz, bakfı haksız, her mesclede karşımızdadırlar. Bunlann ilerde birbirleriyle dost olmak mecburiyetinde olan iki ülke ilişkilerini düzeltecek nitelikte hareketler olmadıgını görüyoruz. Aynca Kıbns, Limni gibi meselelerde bizi taciz etme politikasına girdiler. Kıbns meselesinde BM Genel Sekreteri 'nin önerdigi belgeyi aslında reddettiler. Papandreu'nun konuşması çok nettjr. 'Eski beJgeden de kötüdür' dedi. Sonra Kıbns'ta Helenizmin karakterini bozacak harekeilere müsaade etmeyeceklerini soylediler. Kıbns nereden Heienizm oluyor? Ada hiçbir zaman Yunan ada» olmamış, tarihte de olmamış. Olsa olsa Türk adası olmnş ve Lozan'a kadar da öyle kalmış. Rumlar durumlanndan memnundurlar. Diinya ülkeleri, BM, Kıbns'ta sadece onlan tanımış. Oysa Kıbns devleti ilk kuruldugunda iki toplumlu kabul edilmiş. Bu gerçekler varken, siz bir toplumu Kıbns'ın sahibi, öbür toplumu da isyankâr gnıp olarak görürseniz gayet tabii Rumlar hiçbir zaman anlaşmaya yanaşmazlar. Ta ki o anlaşma fevkalade lehlerine olmadıktan sonra. Bizim de buna müsaade etmemiz mumkün değildir. Kıbns konusundaki çıknuu buradan kaynaklanıyor. Ne zaman diinya iki toplumu da eşit olarak göriir, o zaman anlaşmaya yanaşırlar. Ancak o zaman federai sistem rahatlıkla kurulabilir. Çünkii iki devlet eşit şartlarla kurulmadıgı zaman zaten federal sistem olmaz. Zannediyorum, mesele buradan kaynaklanıyor." UĞLRMUMCU (Baştarafı 1. Sayfada) sanıkJara başkalannca hazrianmtş sorular sormakta hünerlidir. "Vbbrm, vurun, kelepçe takm" demekte de üstüne yoktur. Ama ne bilsin "akrostiş" ne demektir? Nereden anlasın ki, zincire bağlattırdığı ilhan Selçuk kendisini böyle bir guzel işletecektir? Diyeceksiniz ki: Tumgeneral Memduh Ûnlutürk kul yutar mı? Yutar, niye yutmasın? Kendisi, İstanbul Staytineöm Komutanlığı Tahtdkat Komisyonu Başkanı", ama ilhan Selçuk'un "akrostiş"\n\ nasıl anlasın? Getirin, atın içeri, bağlayın gözünü, vurun zincirB... Böyle emirier vermek kolaydır. Kolaydır da "akrostiş" nedir, zincire vurulmuş bir yazar, kendisini "Mi kıran baş kesen" sananlan "akrostiş sanatı'nı kullanarak nasıl "mateder", bunu anlamak pek kolay değildir. (Bu arada müjdeleyeyim: Bu Unlütürk Paşa'nın "inkılapçılığı" konusunda kendi imzasını taşıyan bir belgeyi de ele geçirdim. Yakında yayımlayacağım. Nasıl bir belge mi? İşkencesiz itiraf sayabilirsiniz!) Peki "Kel Eyüp" atladı; Unlütürk Paşa işi çakmadı. Anlı sanlı koskoca Faik Türün Paşa da mı bu "akrostiş"\9 oyuna geldi? Paşa hazretleri oyuna gelmez. Gelse getee "Umumi Mağazalar Yönetim Kurulu" üyeliğine gelir. İlim irfan sahibi Türün Paşa, bu rfadeleri okumuş ve "akrostiş"\ anlamamış. Allah, Allahl Ya İlhan Selçuk, "akrostiş" yolu ile komünizm propogandası yapsaydı? Evet, ne olacaktı o zaman? "Son bağımsız Müslüman Türk devleti" o anda orada y> kılrverecekti. Devlet yıkmakta "sabtkalı" sayılırdık hani, on altı Türk devleti kurdugumuza göre on beşini yıkmış sayılmaz mrydık? Kel Eyüp atladı; hadi Ûnlutürk anlamadı, Türün Paşa da oyuna geldi. Tercüman gazetesinin "hanımefendi yazan" Nazlı llıcak nasıl anlamadı bu "akrostiş"i? Nazlı Hanımefendi, "akrostiş" nedir bilir. Niye okumadı bu rfadeleri şöyle dikkatlice? Ziverbey Koşkü'nde işkence ile alınan ifadeler niçin savc/lıklara gönderilmedi? Sıkıyonetim yasasında ve ceza usulünde böyle bir yetki var mı? İşkence ile ifade al, bu ifadeleri hiçbir mahkemeye gönderme; sonra bu ifadeler, Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Suleyrnan DernireTin elinde dolaşsın ve yıllar sonra da Tercüman gazetesine verilsin? Sonra, Türün Paşa'ya bir yönetim kurulu üyeliği, "Inkdapçı Memduh Paşa"ya bir başka yönetim kurulu üyeliği bulunsun. Oldu mu şimdi? Kim vermiştir bu ifadeleri Tercüman gazetesine? "(nkılapçı Memduh Paşa" mı, yoksa Türün Paşa mı? Ya o, ya o.. Ne önemi var? 12 Mart döneminde Madanoğlu davast açıldı; beraat ile sonuçlandı. öyle Tercüman'da yazıldığı gibi "delil yetersizHğr de değil, "suç işlenmediği konusunda tam bir vicdani kanaat" ile beraat... Türün Paşa'nın, İnkılapçı Memduh Paşa ve "Kel Eyup" aracılığı ile aldırdtğı ifadeler de hiçbir soruşturmaya dayanak olmadı. Nasıl iş böyle? Birkaç yıl önce İbrahim Telemen adlı bir kaçakçınm 1972 yılında izmir Sıkıyonetim Savcılığı'na verdiği el yazılı ifadeyi köşemde yayımlamış, bu yüzden Tercüman gazetesi sahibi Kemal llıcak, avukat Prof. Sahir Erman aracılığı ile bana ceza ve hukuk davası açmıştı. Prof. Sahir Erman'ın bu davalarda ileri sürdüğü gerekçe neydi, biliyor musunuz? Bu ifade nedeniyle kamu davası açılmamışttr. Bu yüzden bu ifadenin yayımlanması kasıtlıdır... Bu ifadeler ile ilgili bir kamu davası da açılmadığına göre, şimdi bu ifade sahipieri Tercüman aleyhine teker teker dava açıp, hukuksal dayanak olarak da Sahir Erman'ın söz konusu dilekçesini gösterseler ilginç olmaz mı? Olur, ama koskoca Sahir Erman bu... Nasıl oisa bir savunma yolu bulur. 27 Mayıs ihtilalinde, Celal Bayar'ın ölüm cezasına çarptınlmasını sağlayan ceza yasası değişikliği de değerti hocanın hünerli kaleminden çıkmış değil miydi? Ne diyorduk? Cuntacılık... Uzağa gitmeye ne gerek var? 12 Mart'ın curtta öykülerinde adı geçen, bu yüzden İstanbul'da yargılanan ve aklanan, Türk üniversitelerinin gelmiş geçmiş en kıdemli doçenti, eski "hızlı devrimci" ve bugünkü milliyetçi ve muhafazakâr Tercüman yazan Mukbil Ozyörük, cuntaların ne olduğunu bilmez mi? İlhan Selçuk'un verdiği dersten umanz, Kel Eyüp'ler, "İnkılapçı Memduh Paşa'lar, Türün'ler ve llıcak'lar gereken dersleri çıkarmışlardır. Geçmiş olsun! GOZLEM Libyalı diplomata (Baştarafı 1. Sayfada) Libyalı diplomatm Türkiye'yi terk etmesiyle sonın kapatılmış sanılırken, bu kez üçüncü bir diplomatın isminin iddianamede yer alması, ilgili makamların olay karşısında uyguladıklan senaryovu altüst etti DGM'nin Adalet Bakanlığı aracılığıyla, Libyalı diplomat El Zayyani'nin durumunu Dışişleri Bakanlığı'ndan resmen sormasıyla biriikte, Türk hükümeti de ister istemez bu konuda karar verme durumuna girdi. Dışişleri Bakanlığı, vereceği yanıtta El Zayyani'nin diplomatik dokunulmaziığı bulunduğunu bildirmek zorunda. , Guvenilir kaynaklardan sağlanan bilgiler, Ankara'nın, Ali El Zayyani'nin Türkiye'yi kendi isteği ile terk etmesini "tercibe şayan" kabul edeceği yolunda. Libyalı diplomatların Türkiye'de terör faaliyetlerine kanştıklarımn ortaya çıkması nedeniyle, Libya yönetimi nezdinde bir uyarı yapılıp yapılmayacağı da henüz acıklık kazanmadı. Uyan eğilimi taşımakla biriikte, hükümetin, bir girişimde bulunmadan önce olayın yatışmasını beklemeyi tercih edeceği tahmin ediliyor. Hükümet çevreleri ise, Libya makamlanrun basına da yansıyan tablodan Libya makamlanrun gereken dersi cıkaracağını umut ettiklerini belirttUer. İsminin açıklanmasını istemeyen bir yetkili, "Ortaya çıkan tablo, Libya makamlan için berhalde ciddi bir uyan olmuştur" şeklinde konuştu. Libyalı diplomatların oUyla ilişkilerinin sanık ifadeleriyle ortaya çıkması, Türk hükümetini ciddi bir şekilde rahatsız etti. Ancak, özal hükümetinin Libyalı diplomatların durumu hakkında karar alırken, konunun "siyasi boyullannı" da gözönüne aldığı ve Libya ile ilişkilerin etkilenmesini arzulamadığı belirtiliyor. Nitekim, Başbakan Turgnt Özal da dün, "Olayın TiirkLibya ilişkilerini etkilemeyecegini" açıklayarak, Libya yönetimine üstü kapalı bir güvence verdi. Türk hükümetinin, Libya'nın yani sıra Reagan yönetiminin olayın başından beri izlediği tutumdan da oldukça rahatsız olduğu belirtiliyor. ABD Büyükelçisi Robert StranszHnpe'nin Libyalı teröristlerin yakalanmasından sonra Türk hükümeti nezdinde yaptığı girişimlerde, Libya temsilcisi Abdülmalik'in sınırdışı edilmesi yolunda diplomatik dille telkinlerde bulunarak Ankara'yı sıkıştırması, tepki yarattı. Türk yetkililer, ABD'nin bu konuda "son derece yanlış bir politika izlediği" kanısındalar. Bu arada, olayla ilişkisi ortaya çıkan tstanbul'daki Libya Başkonsolosluğunda görevli Ali El Zayyani'nin Türkiye'de akradite Libyalı diplomatlar arasında en kıdemli ikinci temsilci olması, durumu, Türk hükümeti açısından daha hassas bir hale getirdi. El Zayyani, kıdem sırasında, Ankara'daki Halk Bürosu Sekreteri Abdübnalik'ten hemen sonra geliyor. El Zayyani, 1980 yılında Libya lideri Muammer Kaddafi'nin büyükelçilikleri kapatarak, yerlerine halk bürolarının kurulması karannı almasından sonra Ankara'ya gelmişti. Bu karardan sonra, Ankara'daki Büyükelçilik'te görev yapan diplomatların ttlmü Libya'ya dönmüş, yönetim, Libya'dan gelen 4 kişilik genç bir kadronun eline geçmişti. Bu süre içinde El Zayyani, komitenin 2 numaralı yetkilisi olarak görev yapmış ve komite sekreterinin Ankara'da olmadığı dönemlerde, masiahatgüzar görevini de Ustlenmişti. tfadeli düştü, vadesiz yükseldi (Baştarafı 1. Sayfada) Merkez Bankası 1 mayıstan leri serbestçe beiirleyebilecekleri" geçerli olmak üzere, 1 yıl vadeli vurgulandı. Böylece, bankalara hesapların faizini yüzde 52 ola"f«izleri düşürebüecekleri" yö rak belirledi. Böyîece bu hesaplarda 3 puanlık bir indirime ginünde bir "sinyal" verilmiş oldu. Merkez Bankası Başkanı Ya dildi. Benzer biçimde, 6 ay vavuz Canevi, önümüzdeki dö deli hesapların faizi de 3 puan nemde bankalann farklı vadesiz düşürülerek, yüzde 45 düzeyinmevduat faizi uygulamaya başla de saptandı. 3 aylık hesapların faizi 2 puan aşağı çekilerek yüzyabileceklerini belirtti. Canevi, "Ancak bankalann yogun reka de 42 oldu. bet nedeniyle. vadeli besaplarda 6 ay ve 1 yıl vadeli, 3'er ayda bir faiz ödemeli hesaplann faizfaiz indirimine gidebileceklerini lerinde de indirime gidildi. 6 ay sanmıyorum" diye konuştu. Merkez Bankası Başkanı, "He vadeli, 3'er aylık faiz ödemeli olanlannki, yüzde 45'ten, yüzde def serbest faizdir" dedi. Yeni faiz sisteminde, en fazla 42'ye düşürüldü; 1 yıl vadeli yine 3'er aybk ödemeli olanlara getiriyi 1 yıl vadeli hesaplar sağuygulanan faiz yüzde 46'dan layacak. Savunma Sanayii Fonu kesintisi iie biriikte hesaplandı yüzde 44'e çekildi. Yüzde 35 düzeyindeki aylık faiz değişmedi. ğmdan, 6 ay vadeli hesapların yıllık katlamalı oranı, yüzde VADESJZ HESAPLAR 44.44 oldu. 1 yıl vadeli hesaplaMerkez Bankası, vadesiz mevnn faizi yüzde 46.64 düzeyinde duat faizlerini yükseltti. Vadesiz faizler, aylık faize bağlandı. kaldı. 3 ay vadeli hesapların, yılBankalar mayıs başından temlık katlamalı kazancı da yüzde muz ayı sonuna kadar, vadesiz 43.44 olarak saplandı. hesaplara aylık faizin üçte biri kadar, yani yüzde 11.66 düzeyinde faiz verebilecekler. Vadesiz faiz, ağustos ayında bir kademe daha artacak. 1 ağustostan itibaren bankalar, aylık faizin üçte ikisi oranında, yani yüzde 22.33 düzeyinde faiz uygulayabilecekler. Vadesiz mevduaffaizinin arttırılması, bu hesaplarKamu bankalarmın, özel dan dövize kaçışı önlemek amabankalardan biraz daha cına bağlanıyor. Ancak Merkez • dtişük faiz vererek, Bankası bankalann maliyetlerimevduat faiz oranlarım ni önemli ölçüde yükseltmemek düşürmesi, kamu için vadesiz hesaplara uygulanan bankalarmın oranı 6 puan kadar artırmakia yoneticilerinden tepki yetindi. gördü. Kamu bankalarmın oranlarımn bankalarca serbestçe belirlenebileceği hükmü açıkça yer aldı. Merkez Bankası'nın mevcut uygulamayı bu denli güçlü olarak vurgulaması, özellikle büyük kamu bankalarına yönelik, "FaizJeri biraz da siz kendUiginizden diişüriin" yönünde bir mesaj olarak yorumlandı. CANEVİ'NİN SÖZLERİ Merkez Bankası'nın dün toplanan Genel Kurulu'ndan sonra Başkan Yavuz Canevi bir süre basın mensupları ile sohbet etti. Başkan Canevi, vadesiz mevduata getirilen aylık faizin üçte biri oranındaki sınınn tavan olduğunu anımsattı, "Sanınm bankalar bu sınınn altında ve farkh faiz uygulayacaktır" dedi. Canevi, bu tür bir uygulamaya mevzuaiın açık olduğuna isaret ederek. sözlerini şöyle sürdürdü: "Her banka, kendine göre bir hesap yapabilir. Çeşitli ihbar siirelerine göre ve yatınlan miktan gözönüne alarak farklı faiz uygnlamasına gider kanısındayım". Canevi'nin verdiği örneklere göre, aynı 100 bin Iiranın 15 günlük veya 1 haftalık ihbar süresi ile bankaya yatınlmasında saglanan faiz kazancı farkh olabilecek. Yine benzer biçimde, ihbar süresi aynı olsa bile, tasarrufun miktarına göre faiz değişebilecek. Ancak bu uygulamada, her zaman Merkez Bankası'nın koyduğu yıllık tavan dikkate alınacak ve bu sınır aşılamayacak. Merkez Bankası Başkanı, bankalar arasındaki yoğun rekabet nedeniyle vadeli hesaplarda bankaların kendiliklerinden faiz indirimine gidebileceklerini sanmadığını söyledi. Canevi, enflasyon paralelinde faiz indiriminin sürebilecegini kaydederken, bir soru üzerine de "hedefin serbest faiz oldugunu" ifade etti. Kamu bankalan kaygıb yönetıeilerine göre karann işlertiği yok ve mevduatlartn maliyeti daha da yüksetecek. ANKARA, (Cumhuriyet Buron) BDyuk kamu bankalan, Merkez Bankası'nuı "Fautni Mraz da siı düşıirun" sinyalirte yanaşmadı. Adlarının oldugu kadar temsil ettikieri bankalann isminin de gizlı kalmasını isteyen iki büyük kamu bankasının yonetidsi şu gorüşler üzerinde birleşti: 1. Girvence çok öncmli defü: Merkez Bankası'nın önerdiği plan, büyük bankajarm lasanrufçu nezdinde daha guvenilir btr konuma sahip olması görüşüne dayanıyor. Aynı görüş, büyük kamu bankaiannm diğerlerine göre bir iki puan daha az faiz verse bile, mevduat kaybına tığrayamayacağını varsayıyor. O>sa bir banka yoneticisi, 3 milyona kadarki mevduatın sigorta kapsamında olduğuna isaret ederek, "Dcmek fci, kuçük (assrruren •cısındao bu gıiven faktöru. o kadar önemli rol oynayama'yacakttr" dedi. 2. Onnlar çok jtâksek: Faizterin baiı ülkelerinde otduğu gibi tek haneli rakamlarda dolajması halinde, farkh oran uygulamarun mumkün olabileceğini kaydeden bir dıger banka yoneticisi ise, şu görüşü dile getirdi: "Ancak Türkiye'de oranlar çok yuksek, doiayısıylı biz fariüı ve döşuk faiz vermrye kalksak tasarrufçıınun kaybt bu ; y»k oiacaktır. Boyle bir onf rinia mantıjı zayıftır" FAİZL^R NASIL DÜŞMELİ Kamu bankalan, Merkez Bankast'nm faiz mdirimini yeterlı bulmadılar. "Toplaa bk faiz duşüsu" talep ettikieri biiinen kamu bankaiannın bu konudaki görü^eri jöyler "Enna^yon aj*gı çtkiimeyt devam ediliri>en. {aizlerin de a\lık olarak düşıirüleceği uriada. Ama bu yol izlenirken. kamuoyanun dikkaci her defasında faizlerin iuerine cekiliyor. Tasarrufvu psikolcıjik olarak zarar el'i^i inancına kapılıyor. Faizler bir defada ve yeferii cHçdde du^ıiralseydi. Bu psikolojik etketı doğmazdı" Bir kamu bankasınm yönetîcisi ise vadesiz mevduat faizlerinîn yükseltılmesıne karşı çıktı. Söz konusu yönetici, şunları söyledi: "Bizden kredi faizlerini doşarmemizi Uıerlerken. maliyelimizi yukseltfcek biçimde vadesiz hesap faizini arttırmidan çelişkidir. V gdeli faesap fai/lerinin dbşiirüİBiesi ile yaratdan ferahiama ortadae kalkabilir. Ayrıca, vadesiz tasarrufun dovue kayabiUceğine inanmıyortıın. Türki.ve'de döviz karabona«ı bu denli jteni^ değil. Tasarrafun birkaç puan için vadesit Imaplara kayması da %oı konusu olamayacafcından. biz bankada zalen duran paraya dabı fazta faiz ödeyecfjjiz" nomik sıkıntılann sona ereceği(Baştarafı I. Sayfada) ne, bu nedenle Türkiye'de "Artik öncelikleri geri plana itmesintık bir daha askeri müdahale yaden dolayı, dış politikada zaman pılmayacağına, getirilen liberal zaman kullandığı üsluptan dolafelsefenin zamanla toplumun yı, öngörülen prognama uymayıp tüm kesimlerine ve kurumlanna alaturka bir biçimde insanlan sayayılacağına" inamyor. tstikraatlerce bekletmesinden yani, rı, "sadece ekonomik bir olgu" günlük davranışlanndan dolayı olarak değerlendiriyor, konunun eleştiriyoruz. Bu eleştirilere çeşit(Baştarafı 1. Sayfada) yükselme, özellikle ikinci aşama li ilişkileri, davranışlan, başka "siyasal yönünü" ihmal ediyor. tstikrarın, politikadan uzaklaşvadeli para yatırmanm çekicili da yüzde 20'leri bulduğunda, sis politikalan da girebilir. makla, daha az politika konuşDeğişik konulardaki eleştirileğini azaltıyor, iş sahiplerinin o tem dışında kalan bir kısım hareketli fonları banka sistemine re rağmen, şu gerçeği de vurgu makla sağlanabileceğini düşünügün için kullanamadıklan kısa yor. Ve hata ediyor. vadeli fonları bankada tutmala çekme açısından etkili otabilir. lamak gerektiğine inanıyoruz: Hükümette: Halkta yavaş Başbakan Özal kişilik olarak rını ise özendiriyor. Ayrıca mev Ancak buna karşın daha çekici yavaş "istikrar düşüncesinin" seçeneklerin bulunduğunu ve "yumusak " bir insan, inatçılığı duat faizlerinin yüksek olduğuuyanabilmesi için, öncelikle "güunutmamak ile biriikte yumuşaklığını ve hoşnu ileri siiren bankalara da be bulunacağını ven duygusunun yerleşmesi" gegerekir. görüsünü sürdürebilen bir kişililirlenenfaiz tavamnm altında farektiği inancında özal. Bu neiz uygulama olanağı getirilerek * Bankalarda vadeli hesabı bu ğe sahip. Karşısmdakiyte kavga denle de Başbakan, hükümette "belirlenen oranları yüksek bu lunan tasarruf sahiplerinin yüz etmek yerine, onu ikna etmeyi bir değişiklik düşünmüyor. tstikluyorsanız daha düsük oran de 4647 dolayında bir yıllık fa benimsemiş bir politikacı. Katı rarın önemli bir unsurunu tutumdan uzak, esnekliği ile dikuygulayın" denmiş oluyor. izi ne ölçüde çekici bulacaklan "süreklilikte" görüyor. Hükükat çeken biryapıya sahip. geniş Mevduat faizlerindeki yeni ve enflasyonun yüzde 30'lara met, değişmeden sürerse halkın düşünebilen, çizdiği ufuklarla düzenlemenin başlıca amaçlan inip inmediği konusunda nasıl güveninin artacağım, bu güvenin Türkiye'nin çehresini değiştirmearasında öncelikle akla gelenler bir kanaate sahip olduklan, 5 de ülkede siyasal ve sosyal istikşunlar: trilyon Iiranın üzerinde bir bü yiamaçlayan ve bunlan düşleyen rarın sağlanmasında önemli rol bir başbakan olmasına rağmen, oynayacağını hesaplıyor. • Vadesiz mevduata verilenfaiz yüklüğe erişmiş bulunan vadeli zapıan zaman bu geniş ufukta mevduatın kaderini belli edecek Bürokraside: Özal bu görüleri kademeli olarak yükselterek tir. Bu arada devlet tahvili ve Ha "küçiik iç hesaplara" yenik dü şünü bürokrasiye de yansıtıyor. halen banka sistemi dışında kazine bonosu faizlerinin ve bazı şebilen birisi. Sorunlar karşısın yani, bürokraside istikrar sağlanlan kısa vadeli fonları sistem içidövizlerin getirileriyle altınm ge da sükunetini koruyan ve dengeli ması için kadroların değiştirilmene çekmek; böylece söz konusu tirisinin banka faizlerinin çok politikalan ihmal etmeyen bir sine karşı çıkıyor. Bununla birfonlann spekülatif amaçlı kulla üzerine çıkması halinde mevdu yönetici. iikte "bürokrasiye ne kadar söz nımını, örneğin dövize kayması attan bu alanlara doğru yönelme Bu kişisel özelliklerine rağ geçirebibnekte olduklan " konunı caydırmak, eğilimî gözlenebilecektir. men, edindiğimiz izienim, kendi sunda bir tartışmanın varlığını • Çeşilli yollarla vadesiz mevdu• Bankalann paçal kaynak ma sinin dar çevresinin tuzaklarına da bitiyor. Yukarıdan verilen bir at faizini yükselten bankalann bunu dolambaçlı yollardan yap liyetleri, vadeli mevduat faizle kapüması. Beraber çalıştığı ekip emir, aşağıda zaman zaman akrindeki düşüş nedeniyle azala lerle kendisi arasında yönetici sıyor. Ya da "tek tek kişilerle malarını önlemek; • Vadesiz mevduat faizlerinin cak, vadesiz mevduat faizlerinin olarak ciddi farklar var. Olayla uğraşmak" kendi felsefesinde yükseltilmesi yoluyla ticari mev yükselmesi nedeniyle ise artacak ra bakış ve değerlendirişi açısın pek olmadığı halde, bürokraside duat sahiplerine bir ek gelir ola tır. Bu iki eğilim arasındaki den dan, özal, çevresine "büyük fark "adam atmak, ise son vermek, nağı yaratmak, böytelikle çoğu ge ve vadelivadesiz mevduaıın atıyor."Sanıyoruz, "patronluğu" memur süründürmek, başka yeraynı zamanda kredi müşterisi artış hızları paçal maliyeti belir da buradan kaynaklanıyor. Sü lere atamak " gibi olaylara çok sileyecek, özellikle toplam mevdurekli biriikte olduğu ve ortakla nirleniyor. Bilmem ne bakanlıolan Jicari mevduat sahiplerine atları içinde vadesiz ticari mev şa karar verdiği kişilerle arasın ğında ya da genel müdürlüğünde biranlamda "faiz iadesi" sağ/aduatın yüksek pay aldığı banka ddki bufark, ekip çalışmasında bir yönetici çıkıyor, çalıştığı inmak ve faiz yüklerini hafiflann kaynak maliyetleri yükse kendisinin en büyük rakibi. Ya sanlarla uğraşıyor. Ne uğruna? letmek, lebilecektir. Paçal maliyet sonuç çevresinde "ham, katı, neza Belki de siyasal düşüncelerinden kın görmeden kredi • Vadesiz mevduat faizlerinin larını ketten uzak, politikada daha dolayı, belki de ilgisiz bağlantıyükseltilmesi operasyonunu ka maliyetlerinin nasıl eıkileneceği emekleyen, ne oldum delisi lanndan dolayı... Işte, Özal iktini söylemek kolay değildir. Ay amigolar" var. demeli yaparak özellikle vadesiz darı bu noktada bunlan önleyerıca kredi maliyetleri üzerinde mevduatı çok olan bankalann tşte, "patron" böyle bir ekip miyor. "bürokrasiye hâkim olaani bir maliyet artışıyla karşıtaş paçal maliyet kadar önemli olan le Türkiye'de "istikrar" arıyor. nuyor." Bürokratik kademelerde diğer unsurun, fon arztalep denmalarını önlemek; Sözü edilen arayışı üç ana konu adam değiştirmek istemediği için • Vadeli mevduat faizlerini bir gesi oldugunu unutmamak ge ya dayandırmak mümkün: bürokrasiye yenik düşüyor. Başrekmektedir. kaç puan da olsa aşağı çekerek Ülke genelinde: Özal, izle bakanın kendi çevresine sık sık enflasyonun gerilemekte olduğu • Düzenlemenin mevduatın yö diği ekonomik politikalar sonu söylediği bir söz var: "Bürokrakamsını yaygınlaştırmak; nelişinde ve kredi faizlerinde or cunda Türkiye'de "bir daha as siye yenilirsek, bürokrasiye hâ• Sadece tavan faiz oranlarım taya çıkaracağı sonuçları görmekeri müdahalenin olmayacağı" kim olamazsak, ülkeyi yönetebelirleyerek bankalan faiz oran den enflasyonu nasıl etkileyece inancını taşıyor. Ekonominin ra meyiz." lannda bir rekabete itmek; güç ğini söylemek olanaksızdır. yma oturacağı, önümüzdeki döÖzal'ın aramakta olduğu lü kamu bankalarına bu konuda * Bankalann en büyük kamu nemde demokratik hak ve öz"istikrar" önce bürokrasiden, öncülük görevi vererek süreci bankalan dahil vadeli mevduat gürlüklerin genişleyeceği, halkın sonra hükümetten, daha sonra başlatmak. la belirlenen tavan oranlarm al kendi haklarına daha çok sahip da "yakın çevreünden ve iç Mevduat faizlerindeki yeni tına inmeleri zor görünmekte, çıkacağı düşüncesinde. Siyasal kabineden" geçiyor. Ama, hem düzenlemenin olası sonuçları ko vadesiz mevduat faizlerinde ise haklarm temeline oturması için bürokraside, hem hükümette, nusunda ise şunları söylemek kuçük faiz marjlarıylü bir reka ekonomideki sarsıntılarm orta hem de yakın çevresi ve iç kabimümkün: bet ortamı doğabileceği sanıl dan kalkması gerektiğini savunu nede öyle çok "istikrarsız ve • Vadesiz mevduat faizlerindeki maktadır. yor. önümüzdeki dönemde eko dengesiz" öğeler var ki!.. BÜYÜK BANKALARA SİNYAL Son faiz operasyonuna ilişkin Merkez Bankası tebliğinde, daha önceki tebliglerde rastlanmayan bir ifade kullanıldı. Tebliğde, Merkez Bankası'nın oranlarının aşılmaması şartıyla, faiz ANKARA'dan YALÇIN D06AN lialçuı Küçüke 1.5 yıl hapis İsttıtbul Hıber Servtsi "Bir Yeni Cumhuriyet İçin" adlı kııabı nedeniyle 4. kez yargılanan Doc. Dr. YsJçın Kuçük, istanbul 2 Numaraiı Askeri Mahkemesi'nce 1.5 yıl agır hapis cezasına çarptınldı. "Bir Yeni Cumhuriyet İçin" adlı kiıabı nedeniyie onceS yıJ. sonra 7.5 yıl, en son da 1.5 yıllık hapis cezası karannın Askeri Yargıtay 5. Dairesi'nce "nokian soruşlurm»" nedeniyle bozulması üzerine Yalçın KUçük, kitabının "1980Yohın Neresindeyiı" başlıklı bölüraünde komünizmi övdüğü gerekçesiyle 4. kez mahkemeye çıku. 2 Numarai) Askeri Mafıkeme'de görulen davanm dunkü oturumunda esas hakkında görüşünü bildiren Askeri Savcı Mehmet Camcı, komünizmi övme suçunun unsurları bakımındaıı olu$madı|ını, kitapta suçun ijlendi|ine dair mahkumiyeti gerektirecek güçte herhangı bir delile rastlanmadıgını belirıerek beraat kararı verilmesini istedi. Savunma yapan Yalçın Küçük, daha önce üç kez kitabı nedeniyle mahkum ediidiğini, her mahkumiyet karannda gerckçelerin değiştiğini beürtti. Mahkemenin son verdiği mahkumiyet karannda "kendisini Tiırkiye solonda tkteriik iddtesmda" olarak niîeiendirildığini belirten Kuçük şunlan söyledi: "Böyle bir iddianın Türk adaletini UgitendSrmem^i gerckiyor. Turkhe solunda kimin öndcr olacağı konusu .Askeri Mahkf ınderid yetki ve ilgi alanınm dışında tutulmalıdır. Tiırkiye solunun gelecegi askeri mabkeme karannı tlkiltraenseiidir. Ne yaztk MİT, Türkiye soJunun bugünii ve getecegi ile vakından iigileBmekie, raporlar hazıriamakta ve bunlan ordu komutaolıkları, adli mit^avirliklerinf göaderınektedir." Dujüncelerinden dolayı kirıısenin yargılanamayacağım belinen sanık avukan Gulçin Çayhgil de, "Bir sanık Marksisl tdeolojiyi benimsemiş olabilir. Bir yargıç MHP «mpalizanı olabilir. Bilirkisi, Aydınlar Ocagı'ndan olabilir. Ancak bu lür tüişünceterin kararlan elkilememesi gerekir" dedi. Daha sonra karannı açıklayan mahkenu1. Yalcın Kuçük hakkında TCY'nın 142 4. maddesi uyannca komüniznıi övme suçundan 1.5 yıl ağır hapis cezası verildiğini bildirdî Tasamıfçuya fren, iş Rahmi Koç TÜSİAD (Baştarafı 1. Sayfada) Koç Holding tarafından yapılan açıklamada Rahmi Koç'un "islerinin çokluğu ve zamanının yetersizliği nedeniyle" TÜSİAD Yönetim Kurulu üyeliğinden istifa ettiği duyuruldu. TÜSİAD'a yakın çevreler ise Rahmi Koç'un, Sakıp Sabancfnın TÜSİAD'ı yönetim tarzından rahatsızlık duyduğunu ve bu nedenle yönetim kurulu üyeliğinden çekildiğini dile getiriyorlar ve hemen ardından şu yorumu yapıyorlar: "Her istifada ya zamanın yetersizliği, ya da sağlık nedenleri gerekçe gösterilir. Rahmi Beyin zamanı 3 ay evvel çoktu da, şimdi mi yok oldu. Buna inanmak zor. Zaten Sakıp Sabancı'nın yönetim biçiminden rahatsız olan sadece Rahmi Koç da değil, baskalan da var. Ama onlar şimdilik seslerini çıkarnuyorlar." TÜSİAD'a yakın çevreler Rahmi Koç'un istifasıyla biriikte hafta sonu tzmir'de yapılacak TÜSİAD Yüksek İstişare Kon>seyi toplantısının birden büyük önem kazandığına dikkati çekiyorlar ve "asıl gürültü Izmir'te kopacak" diyorlar. Aitınyunus'taki toplantıda TÜSİAD'm diğer ağır toplarının, istifasını geri alması için Rahmi Koç'u ikna etmeye çalışacaklan, bu arada Sakıp Sabancıya da TÜSİAD Başkanı sıfatıyla yaptığı konuşmalarda biraz daha dikkatli davranması yönünde tavsiyelerde bulunulacağı kaydediliyor. İki büyük ezeli rakip Koç ve Sabancı arasında Gâranti Bankası olaymdan sonra son yıllarda su yüzüne çıkan bu ikinci sürtüşme şu nedenlere bağlanıyor: • Sakıp Sabancı'nın TÜSİAD'ı kendi şirketi gibi yönetmesi ve Sabancı'nın başkanhğıyla biriikte TÜSİAD'ın Harbiye'deki merkezinin Sabana Holding elemanlannın girip çıktığı bir yer haline dönüşmesi. • Sabancı Holding üst düzey yöneticilerinden Güngör Uras'ın Sabancı'nın baş danışmanı sıfatıyla Yönetim Kurulu toplantısına katüması. • Sabancı'nın TÜSİAD adına verdiği demeçlerde kendini ve Sabancı grubunu ön plana çıkartması. (Örneğin ABD Dışişleri Bakanı Shultz'a TÜSİAD'ın tarihçesi hakkında tek kelime söylenmezken, Sabancı H"olding'in tarihçesini anlatan bir film gösterilmesi.) • Yönetim Kurulu'nda ahnacak kararlara ilişkin hazuiık çalışmalarının Sabancı'nın yakın çalışma arkadaşlan tarafından yapılması TÜSİAD çevreleri İzmir'de hafta sonu yapılacak hararetli toplantılann ardından Rahmi Koç'un istifasını geri alması ve "bütiinlük göninümü"nün gelt cek ocak ayında yapılacak genel kurula kadar sürmesini, olasılıklardan biri olarak değerlendiriyorlar. Rahmi Koç'un istifasını geri aJmaması halinde ilk yedek üye olan Necmettin Gökçe'nin TÜSİAD Yönetim Kurulu'na girmesi bekleniyor, ancak hemen ardından TÜSİAD yönetiminin 10 yedek üyeden herhangi biri üzerinde karar kılabileceğine de işaret ediliyor. Türk (Baştarafı 1. Sayfada) Ankara'daki ABD Bttyukelçiliği çevreleri de, ortaya çıkan bağlantılar konusunda herhangi bir resmi tepki vermediler. Bazı Amerikan kaynaklan, "Ortaya çıkan bnlgular, Libya'nın terörle Ulşkisiııin yeni bir i" şeklinde konuştular. tSİM VE SOYADI DEGtştKLİĞt Fatih 2. Asliye Hukuk Hakimliği'nin 16.4.986 tarih, 985/1084 esas ve 986/337 no'lu kararı ile Yunis olan ismim (Yunus), Nlandalas olan soyadım da (Turkay) olarak değiştirilmiştir. YUNUS TIİRKAY
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle