16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/4 KÜLTÜRYAŞAM 23 N/SAN 1986 TELEVtZYON 12.00 Açılış 14.30 TBMM özel Göndem Birieşimi Naklen Yayın 15 35 Çizgi Fflm Red Kft 16.00 23 Nisan Uluslararası Çocuk Şenliği Naklen Yayın 1830 Şirinler Çizgi Fflm 18.55 Cnmhnrbaşkanlığı Senfoni Orkestrası 19.25 23 Nisan Ulnsal Egemenlik Çocnk Şeı 20.00 Haberier 2030 Hava Durumn 20.45 Egemenlik Kayıtnz Şartsız Milletindir 21.20 TV DLrisi Harp ve SnlhLT Pereira, Yumi Nara ve Tayfun Bozok9un başaıîlı çıkışı ÜNERBİRKAN Yabancı yönetmenler ve soüstler bakımından oldukça bereketli geçen mevsimin son konuklan arasına, biri Portekiz'den, öteki Japonya'dan iki seçkin müzikçi katıldı: Yönetmen Silva Pereira ile soprano Ynmi Nara. tkisini de daha önceki konserleri, çeşitli etkinlikleri dolayısıyla, uzaktan da olsa taruyor, gelmelerini bekliyordum. Bay Pereira, bilgili, mesleğinin ehli, sözünü dinletir türden, görmüş geçirmiş bir yönetmen. Müzik yaşamma kemanla başlamış, Thiband gibi, Enescu gibi büyuk öğretmenlerin elinde yetişmiş, yönetmenlik eğitimini 1940'larda Viyana'da Haas Swvowsk7 ile tarnamlamış. Batı Akdeniz ikliminin bu sıcakkanlı, kişiliğiyle güven veren temsilcisinin 18 nisan akşarru \zmir Devlet Senfoni Orkestrası'ndan, Maorice Ravel'in "Şehrazad"ında elde ettiği ses verimi çok yüksekti. Konserin basan grafiğinde en düşük düzeyi ise, ıkinci yanda, Aoton Dvorak'ın "Op. M Sol Majör Sekizinci Senfonisi" oluşturdu. tzmir Orkestrasrmn kimi konserlerde, kimi yapıtlarda, çalgılann genel ses uyumu (entonasyon) açısından neden bu denli güçsüz, kaygı oyandıracak ölçüde verimsiz olduğunu anlamakta doğrusu güçlük çekiyorum. Japon soprano Ynmi Nara, uzun süredir Paris'te oturuyor. Birkaç yıl önce, Fransız muzik dergilerinden birinde (*), "gerçek büyük"lerin arasında sayılmıştı adı. "Geçen yüzyıllann partisyonlannı da, günümüzün muziğini de aym rahatbkla yorumlayabilen bir şarkıeı, Batı ile Doğu kttltürlerinin şaşırtıcı bir bireşimi" olarak nitelenmişti. Gerçekten, yetişme biçiminin, ırkma özgü yumuşak, uysal, alçakgönüllü yaradılışının, akıl ve duygu denetiminin etkileri, Yumi Nara'run, sarkı söylemede az bulunur bir rahatlığa, doğallığa erişmesini sağlamış. Mozart'ın "KU 528 RedUtJTO ve Konser Aryası"nda (Bella mia fiamma, addio) başlayan bu gözlemim, Maurice Ravel'in "Şehrazad"ında, bu nefis, özgün biçimli senfonik şiirde, gitgide artan, sımsıcak saran bir hayranlıga dönüştü. Şair Tristan Klingsor'un, Asya ikliminden esinli üç şiirini (Asya, Sihirli Flüt, Umursamaz) Ravel'in izlenimci paletinin gözalıcı renkleriyle, bu çapta bir "Asyah" yonımcudan dinlemekten doğan büyük mutluluğu unutmayacağım. Silva Pereira1 nın ustaca yönetiminden elde edilen kıvamlı, temiz, düzenü, plastik eşligi, flüt grubu şefi Şükrii Hbi'nin nitelikli katkılannı da... On yıl kadar önce, çiçeği burnunda bir "yeni mezan" olarak dinlemiştim ilk kez kemana Tayfun Bozok'u; 1981'in ilk aylannda, Cbaosson'un ve SaintSaens'ın yapıtlannda ulaştığı başanyı da, alışılmış bir gelişme çizgisinin olağan uzantısı gibi görmüş, sanatını sekiz yıldır Isviçre'de geliştirmekte olan genç solisti (31) o görünümüyle değer Ozetle Kuklacılar Şentiği Japonyu'da Japonya'nın Osaka kentinde 2329 nisan günleriansmda düzenlenecek Uluslararası Kukiacılar ŞenUği'ne, sekiz ülkeden yulü askm kukla sunatçısı katüacak. Şenlik yöneticileri, şentikte Japon Bunraku kukla gösteristnin ve Amerikalt kuklacı Shari Levvisin de yer aiacağvtı belirttüer. Şenliğe aynca Bulgaristan, Çin, Çekoslovakya, Batı Abnanya, Hindistan ve Kore'den kuk~ lacılar katüacak. Pentür Elektronik sergisi tstanbul'daki Destek Sanat Galerisi'nde 29 nisan 24 mayıs tarihleri arasında özcan Onur'un (Kaptan Heyamola) "Elektronik Pentür" sergisi yer alacak. Kıs aylannı Paris'te, yaz aylannı ise Bodrum 'da geçiren özcan Onur, bügisayarla resim yapan ilk sanatçuardan. tstanbul'daki sergisinde, Onur'un bu tür resimlert yer alacak. Aıaurütz'de karjıktfan Rus Ordusu Ue Fnmsız Ontusu çetin bir srvafa ginrier. Ancak. Fransa Ordusu kuvveı olarak çok Ostundür, Kutuzm zor durumdadrr. Bu . arada, sava} fikriıu benimseytn genç Ptem mtttsuz bir evtilik yapar. 22.20 Berat Kandili Mevlidi 23.25 Haberier 24.00 Kapanış ÖLÜDOĞA Zehm Say, son dört yüda ata klştsd sergi açtu 1928 yumda Guzel SamtthrAkademisi'ni bitiren stauOçı, uzun ydkr öğreorunOkyapa. Yukarda Say'ırt bir öUdoğası görulmyor. RADYO T R T 1 0 7 J 0 Haberier. O7.« Çocuklar sarkı söylOyor. VJM Ankara Radyosu ysyını. H.1S Marjlar. M J * Milii MOcadde ve Medis I. Bultta. MS* ÇocuUar sarkı söylOyoc. WJ» Kısa Haberier. *»J5 Türkülerle oyun havalan. « J I Milli MOcadde ve Medis II. Bölum. 09.50 Ankara 19 Mayıs SudyumıTndarj naklen yıyın. 1 U # Yuntân sesler bayram Ozel programı. 12.55 Reklamlar ve radvo programlan. 13Jt Haberler. 13.15 Marslar. 13J0 ROlgcsd yayın ve reklamlar. ISM Kısa taaberler. ISM BugOn Sirin ÇocuUar 1. BölOm. 15J5 Çocuk sarkılan. 1SM Bugün Sirin Çocuklar 2. Bölüm. i t M Kua haberler. İ M » Kahramaolık türkUeri. l « J 0 Ylıvmrlak masa. 17.0» Kııa haberler. 17.05 ÇocuUarU baş basa (özel). 1M« Reklamlar. 1 M 0 BOİoeset yayın ve reklamlar. UM Haberler. WJ» Yurttan sesler. 2 M » Hasik koro (TOrk Sanat Muziği). MJ0 Mevtul (Berat Kandili). UM TOrk Halk Müaji ozel programı. 22J0 TSM Ozel programı. 23.00 Haberler. 23.15 Gecenin içinden. 24.00 Kısa haberter. 00J>5 Gecenin içındm. 00.55 Günün haberkrinden özetler. 01.00 Program w kapanı*. OlJtSOSM Gece yayını T R T I I *7.MAcıbsveprofraırL*7JSSobtknJenseçıııekr CTSM). »7J» Haberler. «7.40 Marjlar. 0 M * THM bayram Ozd proaranu. 0LM Sabah konseri. I»J» TSM btyram ozel progranıı. M J t Hafıf mOzik. CM5 ÇocuUar sarkı joyltryor. M J t BugOn Sizin ÇocuUar I. Bölüm. 10JO TOrkttlerlt defc. 10.40 Bucfln Sizin ÇocuUar II. Bölum. 11.00 Kadınlar lopluluğu (TSM) 11J0 Hafif muak. 12.00 Yurttan setkr bayram Ozet programı. 1230 Yuvarlak masa. 13J0 Haberler. U.15 Oyun havalan. (THM)UJ0 RumeU tdrkuleri. (TSM) 14.00 MUii MOcadete ve Medis I. BolOm. 14J0 ZeybeUer geçkli. 14.40 Milli Mücadele ve Medis II. Bölüm. 15.00 TKT Ankara Oda Orkestrası. 15.30 Beraber ve solo sarkılar. 16J0 Bır albOm (hafıf mOzik). l * J 0 Kahramanlık türkOlerı. 17.00 TSM toplu programı. 17J0 K&çük konser. İtM Beraber ve solo tOrküler. 18J0 Bilhn ve teknolojide yeni ufuklar. 1JJ0 Çocuklar sarkı tOyiOyor. 1M0 Haberler. 19J0 Çesitlı muzik. 29M Tttrkukr ve oyun havalan. 20J0 Solistler gecidi (TSM). 21J0 Yurttan sesler. 21.30 TOrkçe sözlo baTıf müzık. 22.90 Şarkılarla oyun havalan. 22J0 Bir roman / bir yazardan hikayeler. 2L4S Hafıf muzik. 234» Haberler. 23.15 Beraber ve solo sarkılar. 23.40 Hafif muzik. 2155 Çarsamba koaseri. 0OJ5 Program ve kapaT R T I I I 07.00 Açılış ve program. 07J2 Hafıf murik. 07J« Sabah konseri. 0 M 0 Sabah idn mOzik. 094» Haberler. 09.12 MOziUi dakikalar. 10J0 lempo. U M Ogleye dogru. I2İ» Haberler. 12.12 GOnOn konseri. 13M Beraber ve solo sarkılar. 13J0 Tttrk halk mozijı toplu programı 14.00 Konser saati. 1SJ0 Caz müzdji. 1&55 Haftamo çocuk sarkısı. 16.00 TUrk halk müziji toplu programı. 16J0 Iki solistten sarkılar. 17.00 Haberler. 17.12 Sizler ıçin. 1100 StüdyoFM. 19M Haberler. 19.12 Muzik dOnyasndan. 20.00 Her hafta sizlerle. 2 t J 0 Caz dunyaıı. 21.00 DOnden bugune Batı sanat muzijı. 22.00 Haberler. 22.12 Gecenin getirdiUeri. 23.00 Bir konser. 00.30 Gece ve muzik. 01.00 Program ve kapanıs. 80 yaşvndaki Zehra Say, soyut resmi de denemeye kararh Türkiye'de ilk kişisel sergisini 1982'de açan sanatçı, kendi döneminde akademi öğrencilerinin son derece özgür bir ortam içinde yetiştiklerini vurguluyor. Şimdiye kadar gerçekçi resim yaptığım belirten Say, şimdi soyut resmi denemek istiyor ve bunda başarılı olup olmayacağını merak ediyor. KüJtür Servisri Zehra Say, altıncı kişisel sergisini bugün tstanbul'da, Etiler Tanak Sanat Galerisi'nde açıyor. Say'ın bu sergisinde 50 kadar yağlıboya, pastel peyzaj ve natürmort yer alıyor. 1906 yıhnda doğan Zehra Sa>, Izmir Kız öğretmen Okulu'nu bitirdikten sonra 1928'de Güzel Sanatlar Akademisi'ne girdi. Akademi'nin Natnık tsmail Atölyesi'nden mezun olan Say, Ankara ve Istanbul'daki çeşitli okullarda resim öğretmenliği yaptı. 1961 yıhnda Beşiktaş Kız Lisesi'nden emekli olduktan sonra ABD'ye giden sanatçı çaLşmalannı orada sürdürdü, Aınerikadaki açık hava karma sergilerine katıldı. Türkiye'de ilk sergisini de 1982 yüında açtı. 79 yaşında ama hâlâ tuvali, fırçayı terk etmeyen bu resme sevdalı sanatçımızla konuşmamıza, neden urun süre kişisel sergi açmadığını sorarak başlıyoruz: "Çünkü zamanım yoktu. önce okulda, sonra da evde öf retmenlik yapıyorduın. Okuldan çıktıktan sonra eve geliyordum, evde de komşu çocuklarına başl» resim olmak üzere çeşitli kooularda ders veriyordum. Kocam cok genç yasta öldügii için evi de idare etmek zoruDda.vdım. Bu nedenle elbisder diktim, dantelkr ördüm. Böylece sergi açmaya zamanım kalmadı. Şimdi o arayı kapatmak için çok sergi açıyorum. Bu benim dört yüda altıncı kişisel sergim. Çalışmayı sordürebildiğim müddetçe, yasadıgım müddetçe sergi açma>a devam edeceğira." ATÖLYE SINIRLAMASI YOKTU Akademik kıdemiyle başta gelen kadın ressamlanmızdansınız. Bize biraz Akademi'nin sizin öğrencilik yıllarınızdaki dnnımundan söz eder misiniz? Z.S. Ben 1928'de girdim Akademi'ye. Bir senede bütün dersleri toparladım ve bana 1929'da öğretmen olma ehliyetnamesi verdiler. O zamanlar öyIeydi. Sonra o yıllarda her şey daha serbestti. tstediğiniz atölyede çalışabilirdiniz. Şu atölyede çalısacaksınız, diye bir şey yoktu. Herkes de birbirine saygılıydı. Ben, Hakkı Anlı, tbrahim SaH, Mdabat Ekinci hep birlikte çalışırdık. Istediginiz saatte girer, istediğiniz saatte çıkardıruz. Şimdi duyduğuma göre çok değişmiş her şey.. O yüiardaki resim ortamı nasıldı? Z & Akademi içinde sergi açıhyordu. Ama dışarda sergi açmak diye bir şey yok gibiydi. Müstaiciller fîlan çıktı, biliyorsunuz. Onlar sergi açtı. Sonra hükümet, Anadolu'ya ban ressamlar gönderdi. Dıjarda resünler yaptılar, geldiler, sergiler açtılar. Ama bugün sergi açmak kolay. O zamanlar sergi açacak yer bile yoktu. Zehra Say'ın evinin duvarlannı kendi yaptıgı portreler, natürmort lar, peyzaj lar süslüyor. "Ewt" diyor Zehra S«jr, "Portre yapmayı çok seviyorum. Amerika'da da portre, naturmort ve peyzaj çalıştım. Çoğunu da ısmarlama yaptım. Amerika'ya oğlumun yanına gjtmiştim. Oğlumun arkadaşlan kendilerine ders vermemi istediler. Bana bir atölye hazırladılar. Orada hem onlara resim dersleri verdim hem kendime resim yaptım. Gerçekçi resim yapmayı seviyorum. Soyut hiç çalışmadım. Bizim zamanımızda yoktu. Sonra ben Feyhamaa Bey'le (Duran) çalışıyordum, onun çizgisinden gittim. Ama şimdi soyut resim yapmayı da düşünüyorum. Yapacajım da.. Bakalım bu yaştan sonra ne kadar becereceglnı..." Say'ın bu yeni sergisi 10 mayısa kadar sürecek. Ali Candaş sergisi Marmara Üniversitesi Atatürk Eğitim Fakültesi öğretim üyelerinden Ali Candaş'm sergisi, 25 nisan günü Ankara 'daki Yaratım Sanat Galerisi'nde açüıyor. Gazi Eğitim Enstitusünü bitiren sanatçı, Adnan Turani ve Refik Epikman'ın öğrencisL Candaş1 m sergisi 9 mayısa kadar sürecek. BULMACA SOLDAN SAĞA: 1/ Kuruima kabı. 2/ tlaç... Bir çeşit arkalıksız iskemle. 3'önde gelen, tanınmış sanatçı... Hafif ve gözenekli bir aş. 4/ Modern Yunanca. 5/ Kuzu sesi... Kuş tuımakfa ktJlanılan, ilzerine jppışkan bir madde ^îlrülınüş değnek. 6/ Müstahkem yer... Golgede kalan van... tlkel bir silah. 7/Hayvan yiyeceğı... Ankara'daki özel bir tiyatronun kısa yazilışı. 8/ Temiz, dökuntü bulunmayan ver anlamında kullanılan bir denizcilik terımi... Demirin simgesi. 9/ Bir Asya ulkesinin başkenti. YUKARIDAN AŞAGIYA: 1/ S ya da C biçiminde boru. II tstek, arzu... Gerçek. 3/ Çayuı renk ve koku bakımından istenilen durumu... Madencilikle ilgili bir kuruluşumuzun kısa yazılıjı. 4/ Piston... Lahza. 5/ Kesin... Sınır boyu. 6/ Su... Küçuk kor parçası... Bir nota. 7/ Ağn'nın bir ilçesi... "Ortak Pazar"ın kısa yazılışı. 8/ OtJak... Kimi yemeklerin üzerine dökülen bir çeşıt lerbıye. 9/ Işığı yansıimakta kullanılan çeşiıli boy ve biçimdeki yüzeyler. Osmanhcayı da kullananuyoruz Şimdilerde Türkçe köklerden kimisi kurallara aykın da olsa türetilmiş ve diIimize yerleşrniş, herkesin anladığı sözcüklerin yerine eski Osmanlıcalarının konulması yolunda büyük bir çaba var. Giderek kimi Türkçe sözcüklerin kullanılması yasaklanrmş ve "Yasayan Türkçe (!)ye" uygun olarak herkesin yazması, konusması istenmiştir. Nedir bu yaşayan Türkçe? Buraya kadar dilimizde hâlâ kullarulmakta olan Arapça, Farsça, Fransızca uydurmasyonları sıraladım. Bunlann hepsi yaşayan Türkçe kabul edildiklerinden kullanılması devlet eliyle zorlanmaktadır. Peki bu Osmardıca sözcükleri bari doğru kullanabiliyor muyuz? Hayır, kullanamıyoruz. Yalnız birkaç örnek: Arapça " t e " veya " t a " ile başlayan fiUlerin hemen hepsi "etmek" yardımcı fiili ile kullamlır. Ama spikerlerimiz TiVi'de "Sd geMi köprii tahrip oldu" der dunırlar (doğaldır ki, suç spikerlerin değil, haberleri haarlayanlanndır). Oysa, "Sd gelir köprii harap olur" veya " S d köptüyü tahrip eder." "Santk tahUye oidu"; değil efendim: "Sanık tahüye edildi." "Sanık salıverildi" desek bu yanlışı yapmayız. Şimdi derler ki, "Sanık rîayvan UYDURMASYON VE YAŞAYAN TURKCE Pwf. COSKUNÜÇOK lendirmiştim. Bu kez, 17 nisan akşamı Izmir Fransız Kültür Merkezi'nde, genç Isviçreli piyanist Catherine Zimmer'le birlikte verdiği resital, bambaşka bir Tayfun Bozok çıkardı karşıma: Yay ve parmak tekniğinde, soluk abp verme, cümle kurma ve nüans belirleme tutumunda, entonasyon denetiminde titiz ve kusursuz; yorumlannda seçkin, kültürlü, coşkulu, olgunlasma fransa şarkıeı ve sahne sanatçm dönemini yasamaya bilinçle haPia Colombo, geçen hafta çarr zırlanan bir solist. Mozart'ın (K. . şamba günü Fransa'mn Dreut 301 Sol Majör), Beethoven'in kasabasındaki evinde kanserder (Op. 30 No. 2, Do Majör), Fauöldü. Kocası şarkıeı ve bestec. re*nin (Op. 13 La Majör) sonatMaurice Fanon'un şarkuannt lannda, bu klasik formun temel söyteyerek tanman Colombo, dagereklerini yerine getirdikten, ha sonra repertuanna Brecht, bellibaşu inceliklerini sergiledikKurt Weill, Jacques Brel, Georten sonra, Muammer Snn'un usges Brassens ve Claude Nougata işçiliğini o pınl pınl "Üç Parro'un şarkuannt da aldu 196Vde ça"da, Sarasate'nin sereserpe ünbi tiyatro adamı Ptanchon'un ozanlığını "figan havalan"nda sahneye koyduğu Brecht'in doya doya yudumlamamızı sağ"Şvayk 2. Dünya Savaşmda", layan, aJcıl ve sezgj ürünü, metot mrde de Georges Wilson'un lu, sistemli çalışmadan kaynak yönettiği yine Brecht'in "Mahalandığı belli bir iç denetim sergonny Kentinin Yükselişi ve Çögilemesi. Sanat yaşamını dış ülküsü"nde oynadL kelerde basanyla sürdüren yonımculanmızın arasına Tayfan Bozok" adının da katıldığını Vakkorama'da bugün saat bundan böyle unutmamalıyız. 15.00'te Amerikalt ünlü canlandırmafttmiustası Tex Avery'nin (•) "Le Monde de la Musique", ocak 1980. çeşitli filmleri gösterilecek. Gö'sterimden önce gazetemiz sinema yazarı Atilla Dorsay, TexAveryyi tamtan bir konuşma yapacak. Şarkıeı Pia Colombo öldti Tex Avery gösterisi Belgesel Film HAVA DURUMU ATİNA Ss* Bukıikı SBOMO YkOmurtu Bululkı Bubflu YaOmurtu r r r r r BERÜN BOMH BN0K5EI CtDOC 19" 28* 17* 9* 33" 12° 25° 26° «° CBtevm KAHİM KOLM 13* 9* 7* Genel Yönetmerv Behlül Dal / Sunucu: Sönmez Atasoy / Yönetmerv Mehmet Aslan / Müzi/c Nedim Otyam / Kamercu Yılmaz Ceylan / 30 dakika. Külfnr Servisi Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin açılışının 66. yıldönümü nedeniyle TRT, bu akşam saat 20.45'te "Egemenlik Kayıtsız Şartsız Milletindir" adlı belgeseli yayımhyor. Yarım saat süren belgeselde, ilk TBMM'nin nasıl toplandığı, Istiklal Savaşı'nın nasıl zafere ulaştınldığı, bir avuç yürekli insanın türlü yoksunluk ve olanaksızlıklar arasında nasıl yiğitçe savaşım verdikleri, o günlerin mekânlannda belgelere dayanılarak sergileniyor. Genel yönetmenliğini BeblnJ Dal'ın yaptığı film, Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın belgesel film dalındaki "1985 Sinema Başan Odülü'nü kazandı. "Egemenlik Kayıtsız Şartsız Milletindir", bir kültür hizmeli olarak Ziraat Bankası tarafından hazırlattmldı. Egenaenlik Kayıtsız Şartsız nilletİndir / TBMRTnin kıınılıısımu anlatan belgesel :** :Bukıflu :V»Ömur», GfeME L0NM4 MÜMN OStO ntrto ROHA SOFTA MADRİO MOSKOVA Ya)murlu BukMu Y»0muı1u Bubflu BuMu Bubtlu MEMTKMK Buhtlu Buluftj :** . BuhJthı .Sö* .Bulutkı :BuWkı : Butudu .•nuraurkj TUCtO nuBU zurdn 15° 3° V 35» 15° 14° 24° 23° 12° 22° 14° 8° 10» 10° 9° 6° to/»r//> <?/</«" fiter dunırlar. Oysa "Sel gelir, köprü harap olur" veya "Sel, köprüyü harap eder." "Sanık tahliye oldu" değil, "tahliye edildi." "Sanık salıverildi" desek bu yanlışı yapmayız. Şimdi derler ki, "Sanık hayyan mı ki, çayıra salıverilir gibi salıverilsin?" Peki sanık ambar mıdır ki, "Tahliye oldu" diyorsunuz? mı ki, çayıra salıverildi gibi salıverildi diyelim? Peki sanık ambar mıdır ki, "tahliye oldu" diyorsunuz. Çünkü tahliye = boşaltmak. "Tatmin oldu" değil, "mutmain oldu veya tatmin edüdi", "ifşa oldu", "ikna oldu" değil, "fâsoktu", "kaani oldu". "tmha oldu" değil "mahvoldu". Böyle yüzlerce örnek vermek mümkün. Osmanhcaya dönmek isteyenler lütfen, onu doğru konuşup yazsınlar. Biz artık "konut dokunulmazlığı" dememek için "mesken masuniyeti" demek istiyoruz. Ama beceremeyip, "mesken masumiyeti" ( = suçsuzluk) veya "matasuniyeti" (anlamı yok) ve giderek "mahzuniyeti" (= üzüntülü olma, tasalı olma) yazıyoruz, daha doğrusu yazıyorlar. Her bir sözcüğun kök anlamını bilmedikten sonra hangisini yazarsan yaz! ttemloll StMl MOdOrtOğünöuı aftıun bHçtr*ffin.lurtun dofu *****! patça* boMkı, Ort» n Oofu Kmndvtiz, Iç Antfotunun doğum, Oofrı Attfntz * u «• Oufdoğ AımM bdlgtltf ^ k dlfr l «a, Pofrı » Ourmfdoğu Aımtotu tulgtHıi pğ**, dtfr, fc * r*Hr tç* a**c*. aıatacak. «0w>M«wtto d»»|<ıı«yıe«*. M£uR.Öaay •• <to*ı ;*ıtartteA0rto tomttm Mtnt. OMUMTJI plda <n kn^tdmn 3S, •netJL 0O«IZ. Orta •« Değutanctanb«• Ooğu W M |a*a«, dQv ıbuMhı otup, 0«h)f uzaM* »ton,fğ* m ato •nmd» M km. Johnmü ofcc*. *n OiUnd» Imm çok btıMkı m ••»«* g f c«*. «dzgtf OOnf m Doöu ffln<wrt oft* kuvmm Mcrt. 00/ kacdk dMbrt okıp gdr«a uza**0ı »tm. | 1t 25 km. dotfmt* ofcak. BtLSAK'TA BUGÜN CafeFoyer: 10.00 Lokanta: 20.00 Emin FINDIKOĞLUSONNY Sergi: Mehmet GÜLERYÜZ ResimDesen Atölyesi BtLSAK KÜLTÜR GEZtLERİ Kültür dünyarmzın önde gelen miınar, sanat tarihçisi, araştırmacı, sosyolog ve arkeologlanmn rehberliğinde kent içi geziler sürüyor. BtLSAK 143 28 79 143 28 99 Sıraselviler, Sogancı Sok. 7 İSTANBUL ÜNtVERSİTESt SAĞLIK BİXtMLERİ ENŞTİTÜSÜ MÜDÜRLÜĞtPNDEN Ajagıda sınıf ve unvanJan belirtilen görevlere 657 saydı Devlet Memurlan Kanunu hükümlerine göre çaiışürümak üzere persond abnacaktır. Isteklilerin, 6.5.1986 Salı günü iş saati sonuna kadar, ögrenim dunımlannı gösterir belge, nüfus hüviyet cttzdanı, 1 adet fotoğraf ve dilekçe ile büiikte Saglık Bilimleri Enstitflsa Müdurlügünc (tstanbul Tıp Fakoltesi, lç Hastalıklan Anabilim Dalı Çapa/lstanbul) bafvurmalan gerekmektedir. Erkek adaylann askerlik yapmış olmalan şarttır. Smav 16.5.1986 Cuma günü saat 14.00'te yapilacaktır. Yazılı SJnavda ba$an gösterenler aynca mttlakata ahnacaktır. SINIF UNVAN1 ADEPt ÖGRENİM DURUMU Genel tdari Hizmetleri Sınıfı MemuT Lise mezunu Memur Ortaokul mezunu Basın: 17777 Güzel bir örnek Arapçada zaaf sözcüğü vardır; biz bir de "zafiyet" uydurmuşuz. Bunlan Osmanlıcada ayrı ayn yerlerde kullamrdık: "Onun ogluna çok zaafı vanbr" ve "Oglu zafiyet geciriyor" gibi (daha çok verem başlangıcı anlamına kullanılır). Ama bir de bakıyorsunuz bir büyüğümüz, "Eko Sultanahmet parkına yakın cadde üzennde 4 katlı saühkbina. 35.000.000 527 7228 nomimizin zaafıyeti enHasyondnr" gibi tesinin bitmesi üzerine burada istihsal edilerinden yaşayan Türkçeden güzel bir ör lecek enerjinin enterkonnekte sisteme ennek veriyor. tegrasyonunun sağlanacağı, bilahare bu Nüfus ile nüfuz arasında tıpkı mahsar menatıkm elektrik produktivitesinin ve ile mahnır arasında olduğu gibi fark göz potansiyelinin iki katına çıkacağı bildiriletmemekte sakınca görmüyorlar. Sakın miştir. IsUnbnl Kürdanspor ile Kabakspor ca sözcüğünü kullansak, solculuğun aşınsı olacağından, onun yerine mahzur (ki arasındaki rövanş maçı bugün Kürdansakıncanın Arapça tam karşılığıdır) de spor'un deplasmanında yapılmış; ama mek istiyoruz; ama mahsur (= kuşatılmış) Kürdanspor'un as elamanı Kıral II. konyazıyoruz ve bunda yasayan Türkçe yan disiyonu iyi ohnadığı için beklenen performansı gösterememiş, Kabakspor'un dedaşları hiçbir mabsur görmüyorlar. "Sözlü" yerine Osmanlıca karşılığı olan fansını yaramamış, forvetine yalnız bir şifabî'yi (Arapça dudak demek olan şe tekme atabilmiş, atakım geliştirememiş; feta'in çoğulu olan şifah'tan yapılma du ne topu plasryeüyebümiş, ne de volesini mardaktan anfamına gelen) kullanmak istiyo kajına göre gole çevirebilmiş, topu hep ruz, şifâî (boyle bir sözcük yoktur; ama avuta atmış, frikiki de, penaluyı da değerolsaydı sağlıksal anlamına gelebilirdi) de lendirememiş, maç 00 skoruyla bittiginden Kürdanspor likten eiemine olmuştur. yiveriyoruz. Ankara Atatürk'ün tlke ve PrensipBiz hukuk fakültesinde okurken (1940'lann ilk yıllan) dilimizde bir mah lerini Yaygınlaştınna Demeği'nin panelinkeme, bir de mohakeme sözcüğü vardı. de konuşan sayın Prof. Dr. Atauddtn Mahkeme Arapça "hkm" kökünden yer özaUtürkçö şu konuşmayı yapmıştır: "Sayın ve Möhterem Samiîn, adı, yani hüküm verilen yer demektir. OsAtatürk Uke ve prensiplerini ve de devmanlıcada buna zamania bir de "mahkeme heyeti", mahkemeyi oluşturan kimse rim ve inldlaplannı anlayabilmek için önce ler anlamı verilmiş ve bu da yerleşmiştir. "Muhakeme" ise yargılama karşılığı kul Yaşayan Türkçe kabul lanılırdı. Yaşayan Türkçe "muhakeme" edildiklerinden, Arapça, sözcüğünü sınır dışı etti. "Yargılama"da Türkçe olduğu için sakıncalı, onun yeri Farsça, Fransızca ne de mahkeme'yi kullanıyonız. Gene Ti uydurmasyonlarm kullanılması Vi'de ve resmi ağızlarda "mahkeme edil devlet eliyle kabul di", mahkemesi başladı ve bitti, "mah ettirilmektedir. Peki bu kemesi var" gibi sözleri bol bol duymakUyız. Devletten başka kimsenin mahke OsmanJıca sözcükleri doğru mesi oimaz; "Muhakeme başlar; muha kullanabiliyor muyuz? Hayır. keme biter." Sakıncalı "yargılamayı" Mahiyet maiyetle, mefhum ile kullansak, bu yanlışı yapmayız. Ama ne mevhum, icra ile irca, bileyim! Belki o zaman kuşaklar birbirini anlamaz ve ulusal birliğimiz bozulur. mahkeme ile muhakeme, Kanştırılan sözcükler arasında mahiyet mahsur ile mahzur birbirine ile maiyet ve mefhum ile mevhum baş ye kanştmltyor. ri almakta. " O benim maiyeüm"de, yani bana bağlı olarak cahşıyor yerine, "O Atatürkçüluk mevhumu uzerinde dunnak benim mahiyetjmde calışıyor", yani nite elzemdir. Her şeyden önce de Atatürkçüliğimde calışıyor deniyor. Kavram sözcü lüğe halkın Ugısıni ve de alakasuu çekmek ğünü kullanmamak için de mefhum (feh mecburiyetinde ve zorundayız. Eger bu medilmiş, kavranılmış, anlaşılnuş) yerine mevhumun maiyetinde anlaşamazsak, mevhum (= aslı olmayan, hayalde mey hiçbir yere vasıl olup varamayız. Atatürkdana gelen) denilmekte ve bunun içindir çülük mevhumu uzerinde halkj tenvir edip ki, gençlerimizin kafalannda bütün kav aydınlatırken onun psikiyatrik durumu ramlar "mevhumlaşmaktadır." 3u söz Uzerinde ısrarla durmaktan ne kaçınabicüklere "icra" ile "irca"yı da ekleyebili liriz, ne de içtinab edebiliriz. Aynyeten, riz. örnek çok, saymakla bitmez. halkın istek ve arzularını yakînen izleyip Yaşayan Türkçede ad tamlamaları da tâkîp etmeliyiz. Bu konuşmalarımızm artık unutulmak üzere. Şiş kebabı, şişke halkta bırakacağı intibahlann ehemmiyeti bap; kabak dolması, kabak dolma; kuzu çok önemlidir. Esasen Gazi Mustafa Kehaşlaması, kuzu haşlama oldu, yetmedi; mal, Ulu Hakan Sultan Abdülhamid Han artık erkek corap, kadın pantolon, çocuk Hazretleri'nin geliştirdiği laik ve rnillî devpalto ve bayan ayakkabı giyiyor ve yazı letünizi gerçek vatan kurtancısı Sultan Vayoruz. hjdiiddfn'in gösterdiği yoldan yüriiyerek SevgiU okurlar! Sizi birkaç gündür epe bildiğiniz mâlum durum vaziyetine getiryi yordum." Izninizle size enerji ve spor mjştir. Neticeten beni dinlediğiniz için alanlanndan ve son günlerde yapılan bir şükran ve teşekkürlerimi sunar, hepinizi panelden, hepiniz anlayasınız, birbirinize saygt ve hörmetle selamlanm." düşmeyesiniz diye, yaşayan Türkçe ile üç 9imt Prof. Coşkun Üçok'un yav taae haber vereyim de azıcık yorgunluğudizisinin pazar günü gazetemiz 1. nuzu gjdereyim: sayfasında yer alan anonsu "Sübvanseli, Kupürlü, Dokümanh Yaşayan Ttirkçe Ue üç haber Uydurmasyon ve Yaşayan Türkçe" tzmir Izmir Enternasyonal Fuan Enolarak yayımlandı. Aslınm kupur değil formasyon Bürosu'nun yamndaki prefabküpür, doküman değil döküman rik pavyonlardan birinde verilen bir briolması gerekiyordu. Saym Üçok'tan ve fîngde, dizaynı ve fİzibilitesi yabancı bir okurlarımızdan özür dileriz. finna tarafından yapılmış Aslankaya Barajı'nın ikinci ünitesine tUrbünlerin monBİTTİ Yalvcu; Ural Hoüanda'da Hollanda'nm Utrecht kentinde 2130 nisan günleri arasında yaptiacak "Kültür Haftası"na ülkemizden Yalvaç Ural katıhyor. "Kültür Haftası "nda çeşitli ülkelerden çocuk yazarlan ve ressamlan yer alacak. On gün süreyle çocuklara şiir ve öykülerini okuyacak olan Yalvaç Ural, "Sihirli Pabuçlar" adlı öyküsünün de slaytla göuerisini sunacak. Ozan Ysvtuşenko Sovyet sansürünü eleştirdi Kültür Servisi Bir süre önce ülkemize de gelen Sovyet ozan Yevgeni Yevtuşenko, "Sovyetskaya Kultura" gazetesinde yayımlanan bir makalesinde Sovyet yaşarmndaki kısıtlamaları sert bir dille eleştirdi. Stalin döneminde ozan Anna Ahmatova ile besteci Dmitri Şostakoviç'in baskı görmesini de eleştiren Yevtusenko, halkın suskunluğunu "anarşinin gizli bir biçimi" olarak niteledi. Sovyet yaşamındaki sansür ve dogmacıhğı eleştiren Yevtuşenko, "Köhnemiş güvenlik dinozorian, hfilâ kendi kişisel diişüncelerini herkesin düşuncesinin üstünde tatmaya ve yazariann, film yöneünenkrinin, ressamlann, bilim adamlannın vc işcilerin kafalanndakileri söylemderini var güçJeriyle engdkmeye çalışıyor lar" dedi. "Sovyetskaya Kultura" gazetesinin "Kişisel Düşünce" başlığı altında başlattığı yeni sütunun ilk yazısı olarak yayımlanan makalesinde Yevtuşenko, her şeyin acıkça tartışüması çağnsında bulunarak, "tnsanlar kişisel görttşleruti ceza görmeksizin açıklama hakkına sahip olmadıkça acıklık diye bir şey de olamaz" dedi. Yevtuşenko'nun vazısının yer aldığı "Sovyetskaya Knltura" gazetesi ocak ayından bu yana yeni bir yayın yönetmeni tarafından yönetüiyor. Gazetc, 1976'dan bu yana Brejnev döneminde işbaşına gelmiş bir yayın müdüri) tarafından yönetinyordu.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle