24 Kasım 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURtYET/12 HABERLER 23 NtSAN 1986 SHPden dış politikaya sert eleştîri ANKARA (Cnmburiyet Bürosu) Dışişleri Bakanı Vahit Halefoglu, son iki hafta içinde Hindistan, Suudi Arabistan, Kuveyt ve Fransa'ya yapılan resmi geziler hakkında Meclise bilgi verdi. Bakanın verdiği biigileri yetersiz bulan SHP Grubu, hükümetin uyguladığı dış politikayı çok sert biçimde eleştirdi. SHP adına konuşan Halil tbnüüm Kanl, "Sadcce birkaç sirket Uiskisini düzenlemek için Başbakan ve bakanlann oralara tasınması gerekmezdi" dedi. Karal, Fran UĞUR MfJMCU (Baştarafı 1. Sayfada) bu cumhuriyeti, "sürekli devrimlerte" geliştirmeyi amaçlamaktaydılar. Gazetemiz kurucusu Yunus Nadi, "Kurtuluş Savası Am/an"nda anlatır. Mustafa Kemai, Ankara'ya geçtikten sonra bir Meclis toplamak karanndadır. Yunus Nadi, bunun güçlükierinden yakınır. Mustafa Kemal, Yunus Nadi'ye "Herkerameti Mectisten bekJediğinr soyler. Yunus Nadi, Meclis kurmanın güçlüklerinden söz eder ve; Hakikat odur ki, eğer e/imizde dayanacağımız bir ordu bulunmazsa bütün bu güzel nazariyat suya düşer, der. Mustafa Kemal'in yanıtı çok anlamlıdır: İşte aramızdaki fark bilhassa burada göze çarpıyor. Bence Meclis nazariye değil, gerçektir ve gerçekJerin en büyuğüdür. Önce Meclis, sonra ordu Nadi Bey.. Orduyu yapacak olan millet ve onun adına Meclistir.. Çünkü ordu demek, yuz binlerce ınsan, milyonlarca servet ve zenginlik demektir. Buna ikiüç sahıs karar veremez. Bunu ancak milletin kabulü meydana çıkarabilir ve bir kerre bu hale getdikten sonra milletin hayat ve vaıiığına zıt olan zulüm ve baskının tumünü ortadan kaldırmaya muktedir olma yetkisini yalnız nazariye olarak değil, fiilen de kazanmış oluruz... Bu inanç, daha önce Amasya Tamimi'nde "MiHeUn istiklalini yine milletin azmi karan kurtaracaktır" diye dile getirilmiştir. Erzurum Kongresi'nde aynı inanç, bu kez "Kuvayı MilHye'yi amil ve iradei milliyeyi hâkim kılmak" sozcükferi ile vurgulanmıştır. Erzurum ve Sıvas Kongreleri'nde "milhtlerin kendi geleceklerini kendilerinin tayin etmeleri" ilkesinden söz edilmiştir. 21 Eylül 1920 tarihli "Büyük Millet Meclisi Beyannamesi" ile şu inanç bütün dünyaya karşı haykınlmtştır: Türkiye Büyük Millet Meclisi, milletin hayat ve istiHaltne suikast eden amperyalist ve kapitalist düşmanlann tecavüzatına karşı müdafaa ve bu maksada münafi hareket edenleri tedip azmi ite müesses bir orduya sahiptir. Emir ve kumanda salahiyeti Büyük Millet Meclisi'nin şahsiyeti maneviyeşindedir... işte "ulusal egemenlik" bu inanclardan, bu kavgalardan ve bu ilkelerden kaynaklanır. Emperyalizme ve kapitalizme karşı, Meclisi, ordusu ve halkı ile verilen bir utusal savaş; bu savaştan sonra kurulan bağımsız ve egemen bir deviet.. "Bağımsızbk" AtatünVün deyişi ile "istikiali tam" bu egemen devletin temel harcıydı. Ulusal devrimler, bu bağımsız devletin toplumsal amacını yansrtmaktaydı. "Cumhuriyet' bu toplumsal devrimlerin çercevesini oluşturmaktaydı. Laiklik ise bu cumhuriyetin doğruttusunu.. Bugün "tam bağımsızlık" ilkesi ne durumdadır? Devrimler, hangi aşamadadır? Cumhuriyet, halk egemenllğini sağlamış mıdır? Laiklik, çağdaş bir toplum olma savaşmı gerçekleştirmiş midir? Değilse, Atatürkçülüğün neresindeyiz? Halk egemenliği kurulmamışsa, cumhuriyeti nasıl yaşatmışız? Laik toplumu kuramamışsak, çağdaşlık savaşında ne yapmışız? Yaşayan her vartık gelişir. Bunun gibi, var olan her toplum da kendi koşullan içinde az ya da çok gelişme gösterir. Bizler için önemli olan bir ufusu yeniden var edenlerin amaçlan ne ölçüde yerine gelmiştir? Buna yanıt bulmaktır. 23 Nisan törenlerinde pırıl pırıl giysileri içindeki çocuklarımızla övünüyoruz. Ya kirpas içinde, tamirhanelerde yaşam savaşı veren parmak kadar çocuklarımız, ya karanlık sokaklarda yazgılan ile baş başa bıraktığımız o yoksul ve o kimsesiz yavrular! Onlar da bu çocuk bayramından ve bu egemenlikten hiç paylannı alamayacaklar mıdır? Devletimiz, dünya uluslar ailesi içinde bağımsız mıdır? İnsanlarımız, yaşlısı, genci ve çocuğu ile bu toplum içinde temef hak ve özgürlüklerine, tek tek kavuşmuşlar mıdır? "Egemenlik ulusundur" ilkesini bu sooılaria birlikte yorunv^1 lamak ve değertendirmek gerekir. . SHP'll K a r a l : Birkaçşirket üişkisini düzenlemek için başbakan ve bakanlann oralara taşınması gerekmez. sa'nın terorizm ibraç ettigini de savundu. Halefoğlu, Mecüste yaptığı gündem dışı uzun konuşmasında dış geziler hakkında basına intikal eden konulann dışmda aynntıb bir bilgi vermedi. Korjuşmasında ilk olaraJc Hindistan ziyaretine değinen Halefoğlu. bu ülkeyle karşılıklı temaslann artünlması hususlannda mutabık kalındığını söyledi Ziyaret sırasında Hindistan'la iki önemli anlaşmanın imzalandığmı anlatan Dışişleri Bakanı, Hindistan ziyaretinin hedeflerine tam anlarruyla ulaştığını hatta, beklenülerinin üzerine cıktığınj kaydati. Başbakan'ın Suudi Arabistan ve Kuveyt'teki temaslannda tranIrak Dışişleıi Bakanı Halefoğlu dış temaslar konusunda Meclise bilgi verirken basında çıkan haberlerin dışında aynntı vermedi savaşının ele alındığını bildirdi. Görüşmelerde şu anda bir banş ihtimalinin ortada gözükmediği bususunda görüş birliğine varıldığını belirten Halefoğiu, uluslararası petrol piyasasında meydana gelen son gelişmelerın de ele alındığını söyledi. Görüşmelerden edinilen bilgiler ışığında bu konularda petrol piyasasının yakın bir tarihte istikrara kavuşmasını beklemenin gerçekçi olmayacağına dikkat çeken Halefoğlu, Paris ziyareti ile ilgili olarak şunlan söyledi: "Sayın Başbakanımran, Hindistan ziyaretini hemen takiben OECD Bakanlar KonseyİBe başluudık yapması 771er Grnbu Baskanı sıfan ile Hindistan'ın 'Libyu'yu ekonomik9 önlemin yararı yok Dış Haberier Servisi Newsweek dergisi, Libya'yı bombalayan ABD uçaklanna Ingiltere'deki üslerden kalkış izni verdiği için sert eleştirilere hedef olan Ingiltere Başbakanı Margaret Thatcher ile görüştü. Görüşmenin geniş bir özetini okurlanmıza sunuyoruz: Bu yılın başında LJbya'ya "misilleme eylemleri"ne karşı çıknuş ve bunun "ulusJararası nukuka aykın" oldugunu söylenıişriffİT Neden fikrinizi değiştirdiniz? THATCHER Fikrimi değiştirmiş değilim. ABD'nin eylemi "misilleme" değildir ve inanıyorum ki gayri meşru da değildir. Başkan Reagan'ın emrettiği ve benim de destek verdiğim eylem, sınırlı bir harekâttır ve Libya'nın sayısız terurist eylemi üzerine başvurulmuştur. ABD eylemi doğrudan doğruya terorizmle ilgili belirli hedeflere yöneltilmiştir ki bu da Birleşmiş Milletkr Anlaşması'nın meşru savunmayı tanıyan 51. maddesine uygundur. ABD'nin girişecegi saJdınnm yamızca terorist nedeflerie sınıriı kclacağı ve sivil bedeflere olabildiğince az zarar verilmesi konosunda Amerikan yönetimlnden ne gibi somnt güvenceler elde ettiniz? THATCHER Ataktan önce ABD yönetimiyle görüş alışverişiıniz sırasında terorist eylemlerin yönetildiği, hazırlandığı hedeflere yöneltilecek saldırıları destekleyeceğimizi belirtmiştik. Aynı zamanda bunun dışındaki hedeflere en düşük düzeyde zarar vermenin önemini de vurgulamıştık. Anahtar nokta BM Anlaşması'nın tehdit edici saldınlara karşı meşru savunma hakkını tanıyan 51. maddesidir. Başkan da sivil hedeflere en az zarar verecek sınırlı saldınlann ancak lngiltere'deki üslerden kalkacak Flll uçaklanyla gerçekleştirilebileceğini belirtti. Şimdi frablns'ta sivillerin de geniş çaplı zarar görmüş oldugunu bfliyorsunuz. Bu dururada yine ikinci bir ABD saldınsı için destek verir misiniz? THATCHER Trablus'ta sivillerin de zarar görmüş olmalanna çok üzüldüm. Bizim Libya halkı ile hiçbir alıp veremediğimiz yok. Ama Başkan Reagan'ın karannın haklılığından da hiç kuşku duymuyonım. Ayrıca Libya'nın desteklediği terorist saldınlarda da yüzlerce masum kişinin can vermiş oldugunu unutmuyorum. Kuvvete başvurmadan önce ekonomik yaptınmlar daha uygun olmaz mıydı? THATCHER Dürüstçe ifade edeyim ki ekonomik yaptınmların işe yarayacağına inanmıyorum. Geçmişte bu yollar denendi ve etkisiz olduğu görüldü. Rodezya'ya karşı, Güney Afrika'ya karşı ekonomik yaptınm uygulandı ama, olumlu sonuç alınamadı. Libya'da etkili olacağını düşünmek için neden yoktur. Newsweek. Thatcher ile uoruştu: Ankara: 3. belge ötesinde ödtiıı yok Denktaş, "Rumlar belgeyi reddettiklerine göre Türk tarafımn ödünleri geçerli değildir" dedi. ANKARA, (Cumhuriyet Bttrosa) Ankara, Kıbrıs Rum yönetiminin Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Perez de Cuellar'm "üçüncıi belgesi"ne verdiği yanıtın "ret" anlamına geldiği görüşünde ve Rumlann bu tutumuyla uzlaşmaya niyetli olmadıklannm bir kez daha tescil edildiğine inanıyor. Ankara, Kıbnslı Rumlann verdikleri yanıtla birlikte ortaya çıkan durum karşısında KKTC Cumhurbaşkanı Raof Denktaj'ın izlediği tutumu tam anlamıyla destekliyor. Ankara'mn Kıbns sorununda ortaya çıkan son duruma ilişkin görüşleri şöyle özetlenebilir: "1) BM Genel Sekreteri De Cuellar, bazıriadıgı 'üçüncü belge'nin bütiin unsurianyla biriikte bir 'bütün' oluşturdugunu beUrtmiştir. Kıbnslı Rumlann Genel Sekretere verdiği yanıtın içeriği tam olarak bilinmemekle biriikte, basına yansıyan haberlerden 'evet' demedikleri ve belgede yer alan bazı unsurian paketten çıkanp aynca müzakere etmek istedikleri anlaşılmaktadır. Bu tutum Genel Sekreterin belgenin bir 'bütün' olduğu yolundaki yaklaşımına ters düşmektedir. Taraflar bu belgeyi ya kabul etmek ya da reddetmek dunımundaduiar. Bu çerçevede Rumların verdiği yanıt ancak 'ret' olarak değeriendirilebilir. 2) KKTC Cumhurbaşkanı Sayın Denktaş, Genel Sekreterin yeni belgesine 'evet' derken azami bir esnekliği göstermiştir. Rum tarafımn Kıbns Rum yönetiminin üçüncü belgenin ötesinde ödünler istemesi Türk tarafınca kabul edilemez bir dunımdur. KKTC'nin üçüncü belgenin oluşturduğu bütünün dışında herhangi bir ödün vermeyeceği bilinmelidir. 3) Ortaya çıkan sonuç Kıbnslı Rumlann sorunun çözümönü arznlamadıklannı bir kez daha dönya kamuoyu ve bütün ilgili taraflar nezdinde acıkça tescil etmiştir." DENKTAŞ'IN SÖZLERt KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş da, "Rum tarafı, BM Genel Sekreteri Perez de Cnellar'ın Kıbns sorununun çozümü amacıyla taraflara sunduğu belgeyi reddettigine göre Türk tarafının ortaya koydugu ödünler de geçerli değildir" dedi. a.a.'nın haberine göre Denktaş, gazetecilere yaptığı acıklamada, Yunan hükümeti sözcüsünün, Kıbns Rum parti başkanlanyla Yunan hükümeti yetkililerinin ortak toplantısından sonra BM Genel Sekreteri'ne verilen yanıt konusunda tamamen uyuştuklan şeklindeki açıklamasına da değindi. Denktaş, "Defişen bir sey yoktur. Yunanistan megalo idea doğrultusunda Kıbrıs'ı yutmak veyabut Akdeniz'de ikinci bir Yunan cumhuriyeti oluşturmak siyasetini her şeye rağmen devam ettirmektedir" ifadesini kullandı. Ingiltere, 21 Libyalıyı sınırdışı ediyor RAGIP DURAN LONDRA Ingiltere Içişleri Bakanlığı, "son zamanlarda lngfliz hedeflerine yöneten saJdın tehditieri" gerekçesiyle Ingiltere* de "Devrimci faaliyeüerde bulunduftu saptanan" Libya yurttaşı 21 kişiyi sımr dışı etme kararı aldı. Içişleri Bakanı Douglas Hvrd, söz konusu 21 kişinın sımr dışı edilme işiemleri tamamlanıncaya kadar gözaltında bulundurulmalannı emretti. Edinilen bilgilere göre, çoğu öğrenci veya stajyer olan Libyalılar, dün sabah erken saatlerinde îngiltere'nin çeşitli kentlerindeki evlerinden aündılar. 21 kişi arasında Oxford Street'teki sivil havacüık kursu gören Libyalı bir öğrenci de bulunuyor. Söz konusu bu öğrenci, yaklaşık 3 hafta kadar önce Libya radvosunda yayunlanan demecınde Ingilteret deki Amerikan üstlerine karşı "intihar eylemi" önermişti. Içisleri Bakanlığı'ndan yapüan açıklamada, sınır dışı edilen 21 Libyalırun yakınlannın ve ailelerinin şimdilik sınır dışı edilmeyeceği, ancak bu kişilerin sürekli olarak izleneceği bildirildi. tngiltere'de halen işadamı veya öğrenci olarak 7 bin dolayında Lıbyaünın sürekli olarak oturduğu bildiriliyor. ö t e yandan 5 nisan günü Batı Berlin'deki Amerikalı askerlerin gittiği bir diskoteğin bombalanmasında parmağj olduğu gerekçesi ile tutuklanan Ahmet Navat Mansur adlı Arap'ın geçen perşembe günü Londra Heathrovv Havaalanı'nda Israil Hava Yolları (ElAl) uçağına bomba yerleştirmek girişiminde bulunan 35 yaşındaki Ürdün pasaportlu Nazar Hindawi'nin kardeşi olduğu saptandı. Batı Berlin'deki diskotekte meydana gelen patlama sonucunda Amerikaiı bir askerle bir Tilrk kadın ölmüş, 92'si Amerikalı toplanı 230 kişi yaralanmıştı. jngiliz basını ANKARA'dan YAIÇIII DOĞAN (Baftarafı I. Sayfada) Bu manevralar sırasında "NATO Kuvvetleri Başkomutanı" sıfaüy şapkası"nı giymiş oluyor. Dolala planlıyor. General Rogers'dan yısıyla, NATO Başkomutanınm önceki tum Amerikalı NATO bir Amerikalı olması, siyasal ve Başkomutanları da, tıpkı Rogers askeri olaylann gelişimine paragibi, bu "iki şapkah görevi" üst lel olarak, kendisinin sürekli leniyorlar. NATO Kuvvetleri "şapka değiştirmesine" yol açıBaşkomutanı "Amerikalı"' oldu yor. Tabii, NATO'ya üye ülkeler ğu sürece, 'iki şapkanın aynı de, zaman zaman "Acabaşuangövdede" birleşmesi kaçımlmaz da hangi şapkayla hareket görülüyor. ediyor" sorusunu sormadan edeLibya saldınsında General Ro miyorlar. Çünkü, son saldmda gers Washington'dan emiralıyor olduğu gibi, gelişmeleri ancak ve bu emir doğrultusunda saldı olaylann yaşanmasından sonra n planını hazırhyor. Olay doğru öğreniyorlar. tsin ilginç yönü sadan "Amerikan damgasuu" taşı dece "ülke adına " açıklama yapdığından dolayı, Rogers bu plan makla yetiniyorlar, Amerika'ya ları hazırlarken "NATO şapka NATO çevresinde herhangi bir sını bir an için bir kenara bıra elestiri yöneltmiyorlar. kıyor" ama bununla birlikte Gerçekte, 'İkilişapka"Amesaldmyı gerçekleştirecek Flll'lerin uçuş iznini kotarmak ama rika'ya büyük bir kolaylık sağcıyla Fransa ve Ispanya ile Flll lıyor. örneğin, saldırıdan önce lerin havalandıkum Ingittere du F111'ler Konya'da atıs talimiyaparken, Ankara Washington'a terumdan haberdar ediliyor. Rogers'in "Amerikan Kuvvet lefon edip "Bunlar ne talimileri Komutanı" olarak hareket dir?" diye sorsa, alacağı yanıt "NATO talimidir" oluyor. Ama, etmesini NATO'da yadırgayan daha sonra aynı Fllller saldınpek yok. Çünkü Amerika'mn, daha önceki yıllarda benzer gi ya geçince, bu kez aynı Washingrişimlerini yine aynı komutanlık ton "Bu hareket bizim ö'zel meseiemizdir" karştlığım veriyor, kanahyla yüruttüğü biliniyor. örneğin, 1958 yılında Lübnan "ikilişapka"nedeniyle de, Amebunahmı ile 1982 yılında Lübnan rika NATO çerçevesinde bulundurduğu kuvvetlerinin kullanıçıkarması doğrudan "NATO Kuvvetleri Başkomutanı ve Av rnına iliskin, diğer NATO ülkelerine bilgi vermek ihtiyacmı hisrupa'daki Amerikan Kuvvetleri Komutanı" tarafmdan yürütül setmiyor, ama, NATO üyesi üldü. Bu iki olayın dısında, Ame keler bu gibi olaylarda diğer rikan Altıncı Filosu doğrudan ülkelerin gözünde güç duruma Brüksel'deki bu komutana bağk düşüyorlar. Washington açısınAltıncı Filo gibi Ingiltere'den dan ne gam! havalanarak Libya'yı bombalaGeneral Rogers'ı Türk kamuyan FHVler de yine Rogers'e oyu aslında bir başka çok önemli bağh. Aynı FlU'ler "NATO olaydan dolayı tamyor. 12 Eylül fapkası" altında Türkiye'ye ge sonrasında Yunanistan'ın NAliyorlar, İncirlik'te üsleniyorlar, TVnun askeri kanadına dönmeKonya'da bombardıman eğitimi si sırasında Rogers'in hazırladıyapıyorlar, sonradan "Avrupa1 ğı senaryo Türkiye'nin vetosunu engelledi ve böylelikle YunanisdakiAmerikan kunetlerine öağu olarak" gidip Libya'yı bomba tan NATO'nun askeri kanadına döndü. Türkiye de Yunanistan lıyorlar. ve NATO'ya karşı çok önemli bir tşin diğer NATO ülkeleri yöntinden olduğu gibi Türkiye açı kozunu böylelikle yitirmiş oldu. sından soru işareti taşıyan yönü Şimdi, umalım ki, General Rode burada ortaya çıktyor. Örne gers, Libya'ya saldırı planı hazırğin, Rogers bir çok kez Türkiye' larken bir an için olsa dahi, "iki ye gelivor ve özellikie Doğu şapkasını birbirine kanştırmıs Anadolu'daki "NATO tatbUcat oünasın" vesonuçta F111'ler ile laruu" ya yönetiyor ya da NA Türkiye arasında daha somut TO manevralannı izliyor. bağlantüar ortaya çıkmasın. LONDRA (Cumbtıriyet) Kıbns Rum kesimi ile Atina'nın, BM barış pianını reddetmesinden sonra, Sovyetler Birliği'nin ocak syinda açıkladığı öneriler yeniden gündeme geldi. Kıbns Rum kesimi Dışişîeri Bakanı Yorgo takovu'nun pazartesi günü Moskova'ya gideceği bildiriürken, "Times" gazetesi "Kipriyanu Ruslara döndü" başlıgı altında yayımladığı haber yorumda, Kıbrıs Rum kesimi ile Atina'nın, Sovyetler Birliği'nin önerdiği uluslararası konferans tezini tarüsacaklanm yazdı. Gazetenin haber yorumunda, Adada bulunan Türk askeri birliklerinin geri çekilmesi ile 1974 müdahalesınden . sonra Türkiye'den Kıbrıs'a gönderilen 60 bin TürKün anavatana dönraesi laiep ediliyor. Gazetenin, Kıbns Rum kaynaklarına dayanarak verdiği haberde, adadaki Ingiiiz üslerinden söz edilmiyor. ö t e yandan "Guardian" gazetisinin "yeşil hatlar arasında" başhklı yorumunda, Kıbns konusunun, Libya bunahmı kadar acil olmadığı, ancak BM Genel Sekreteri'nin yine de yıllardır konu üzerinde çalışması nedeniyle bir sonuca varamamış olması gündeme geuriliyor. Guardian, Kıbn s Rum kesiminin barış planına yanıt verme süresini yanlış kullandığmı, ancak Kıbns Rum hükümetinin şimdiye kadar uluslararası alanda adanın tek resmi temsilcisi olma imtiyazını sonuna kadar kuilandığını belirtiyor. Yazınm son böfümünde, Kıbnslı Rumların dört konudaki kifazlarının mutlaka çözüme ulaştınlması gerektiği belinildikten sonra, aksi takdirde BM'nin zamanını ve çabalannı boş yere harcadığı ileri sürülüyor. Gazete, söz konusu dört itiraz konusunu şöyle açikftyor: 'Kipriyanu SovyeâerHn önerisine döndü' bazı dâ$öDcderinin de OECD ülkelerine dnyurulması fırsan yaretmıştır. Sayın Başbakanımu, Fransa'da mataalefet lideriyken IdşiseJ dostluk UişkUeri knrmuş oMuğn Fransa'nın yeni başbakanı ile bir göriişme yapmıştır. Bu göriişmede iki büyük devletin ilişkilerinin süratle normale dönerek eski sıcaklıgına kavuşturnlması kararlaştınlmıştır." KARAL'IN KONUŞMASI Halefoğlu'ndan sonra SHP Grubu adına söz alan Halil lbrahim Karal, bakanın hazırlıksız geldiğini belirterek, "Hangi sorunlar ele alındı, hangi çöznmlere vanldı, bunu anlamak mitankiin degil" dedi. Libya'ya yapılan ABD saldırısını da kınayan Karal, bu saldınnın yepyeni bir çağ actığım söyledL Karal, "Tum insanlık ve ahlak kurallan çignenerek mazium bir ulusa saldınlnuşdr. Buna karşıhk tutumumuz maalesef anlaşüamamışür" dedi. Karal, Türkiye'nin tanıtımının broşür dağıularak yapılamayacağını vurguladığı konuşmasında, Başbakan özal'ın seyahatlerinin bir şirket ve bir ticari seyahat olmadığıru, diplomatik seyahat oldugunu ifade ile Hindistan'da, bö>le bir seyahatte verilmemesi gereken beyanlann verildiğini vurguladı. Fransa ile ilişkilerde en büyük sorunun ticari ilişkiler olmadığına dikkat çeken Karal, sözlerini şöyle sürdürdü: "Fransa, Ermeni terorizminin kaynaklığını yapmıstir. tste size terorizm ihraç eden bir ülke. Kaynaklık yapmaya da devam edecekierdir. 1918de Ermeni devleti kuranlar bunlardır. Şimdi aynı olaylar olmaktadır. Böyle bir Fransa'da en büyük soran ekonomik Uişki degil, budur." Karal, Türkiye'nin Ege'de sürekli kaybettiğini, Lozan'dan taviz verdiğini savunarak, Başbakan'ın "Ege'den baska sonınumuz yok muî" sözünü eleştirdi. Başbakan'ın hata yapabileceğini kaydeden Karal, danışmanlanmn bu hatalan alkışlamaları durumunda bunların süreceğini belirtti. Karal, yabancı ünlü bir yazann şu sözleriyle konuşmasını tamamladı: "Iktidar insanı bozar, hele o iktidar mutlak bir iktidara yalansa. mutlak bozar. Başbakanlık Ue parti başkaolıgını kanştırmak ciddi sorunlar doğurur.' ABD, zirve formülüııe açık TANJU AKERSON WASHİNGTON Kıbns Rum yönetiminin BM Genel Sekreteri Perez de CueUar'ın sunduğu üçüncü belge ile ilgili yanıtı Washington siyasal çevrelerinde "Bu bir ret etmeden ret, kabul etmedcn kabul tavn" biçiminde değerlendiriliyor. Yine Rum yönetüninin çerçeve anlasmasuun imzalanması öncesi BM Genel Sekreteri'nin taraflan zirveye cağırması önerisi de "Göriişme sfirednde degisiklli UleW" olarak nitelendirilmekte. Rum tarafımn son önerisi ile ilgili olarak görüşitnü sordugumuz, konuyla ilgiü bir ABD Dışişleri yetkilisi, Reagan yönetimiin tutumunu şu şekilde özetledi: "Kıbns sonınuna yalüaşınunuzı fld tond Hke uzermde sardüruyonu. Krindsi, BM Gend SekrrterTnin çata$nudanıu tümnyle destekJemek. tUndai, Kıbns sonınandt müzakere süredni canh Macak her tttrti ç»btya, dttşinceye açık olmak. Perez de CueUar'ın çerçere u b a a u s u u bu asamada Törk ve Rum taraflamui t i i « ı^tmıAn^ Ancak, mizakere söredni devam ettirecek yeni füdrlere de açıgu. Bu fikirieri formfik edip çözöm yohında Beriemeyi saghımak, Perez de Coeuar'ın içidir. Kendisi ABD'nin tam desteffaK bu ko! 14a ttfaiptir." " Rum yönetiminin, Kıbns sorunu ile ilgili uluslararası alanda başlattığı aydınlatma kampanyası çerçevesinde önümüzdeki günlerde Washington'da da yüksek düzeyde bir dizi temaslarda bulunacağı bildiriliyor. Bu temaslar öncesi Rum tarafımn yaklaşımı VV'ashington siyasal çevrelerinde şu biçimde değerlendirilmekte: "Rum tarafı Perez de Cudhv tanfından sunulan ücünctt bdgede özdükle iki noktada rahatsuiık dnynyonta. Törk askerterinin çekflmesi ve garutöriük konobuı. Bu iki konuyu hem kendi btaUgi ydne çekebBmek hem de BM GeneJ Sekreteri'nin beJgerfni kesin geri çevirmemek için yeni zirve formülünü ortaya attt. Zlrvede tarttgumasmı, aydınhğa kavuştnrulmaanı istedigi konular aslında bunfau. Bir baska deyişle, Rum tarafı bu iki konuda kendistni bafliyıa bir adnn atmadan tcüncii bdfeyi muzakere süredne sokmak istiyor. Oysa BM GeDd Sekreterfu n snndnğu bdgcde, görüşme suredıin çercevesinin kesin olduğu, buna göre Ankara, Yunan engeli karşısında kararh ANKARA, (Cumhuriyet Bürosu) Türkiye, 1964 yılında lslanbul'daki Yunan vatandaşlarının mai varlıklanmn transferine getirilen yasak kaldınlmadığı sürece Yunanistan'ın TürkjyeAET ilişkilerinin normalizasyonunu engellemesi karşısında ödün vermemek konusunda kararh. Ankara, dün Yunanistan'ın AET'ye tam üye ohnası nedeniyle Türkiye ile yapması gereken uyum anlaşmasını imzalamadığı sürece 1964 yılında çıkanlan yasayla ilgili talebini ileri süremeyeceğini duyurdu. Dışişleri Bakanhğı'nm bir yetkilisi, "Yunanistan, topiuluga tam üye olarak girdiği andan itibaren, AET'nin daba önce imzaladıgı bütün anlaşrnaları ve usttendiği yükümlüiiikleri aynen kabul etmistir. TürkiyeAET Ortakiık Anlaşması diğer AET ülkelerini olduğu gibi Yunanistan ı da bağlamaktadır. Türkiye ile uyum anlaşması yapmak Yunanistan için hukuki bir yukümlüliiktür" şeklinde konuştu. AET dışişleri bakanlannın önceki gün Lüksemburg'ta yaptıkları topiantıda TürkiyeAET ilişkilerinin normalleştirilmesi gündeme gelmiş, ancak Yunanistan, 1964 yümda konan yasak Türkiye tarafmdan kaldınlmadığı sürece bu konuda vetosunu kullanacağını belirtmişti. Yunanistan'ın bu engellemesi sonucu TürkiyeAET ilişkileri konusunda herhangi bir karar alınamamıştı. Dışişleri yetkilileri, Yunanistan'ın AET içindeki engellemesini kaldırması için istediği ödün konusunda dün, "Yunanistan önce Türkiye ile uyum anlaşmasını imzaiasın. Ancak bundan sonra bu taiebi öne sürebilir " dediler. Türk yetkililerinin Yunanistan'ın uyum anlaşmasını imzalaması halinde Türkiye'nin 1964 tarihli Yunanülann mal varlıklarına ilişkin yasağı kaldınp kaldırmayacağı konusunda ise şimdiden ileriye dönük bağlayıa bir tutum aünaktan kaçındıkları gözlendi. öı çercı tigi belirtOmelcte. Eger Perez de Cneflar fmza öncesi zirve yapıtanası önerisini kabul edene, bu, göriişme sürecinde degisiklik anlamına gelecektir." Avrupa Konseyi'nde (Baştarafı 1. Sayfada) gının "bariz ba göslergesi". Diğer taraftan, Ankara'mn Avrupa Konseyi dönem başkanlığına getirilmesi konusunda "umit ışıldan" mevcut, ancak bugünku karar toplantısı öncesinde sonuç hâlâ ortada. Konsey Parlamenterler Asamblesi'nin dilnkü oturumunda, Kıbrıs adına genel kurula katılan Rum milletvekillerinin yetki belgelerine itiraz edildi. Bu itiraz, bir önceki Tuzük Işleri Koraisyonu'nun toplantısında alınan karardan kaynaklandı. Söz konusu topiantıda, trlandah üye Mark KillUea. 1985 aralık ayında Kıbns Rum kesiminde yapılan seçimlere Türk toplumunun katılmadığını, bu yüzden de Strasbourg'daki temsilcilerin yetki hakkının kısıtlanması gerektiğıni savunnıustu. Kilülea'nın bu önerisinın kabul edilmesinden sonra, sorun dünkü otunıma gelmiş oldu. Yapılan ilk oylamada durumun belirlenememesinin ardından ad okunarak oylama yapıldı ve öneri 68 lehte, 53 ale>hte ve 2 çekinıser oyla kabul edildi. Böylelikle, Konsey'de mevcut Rum parlamenterler bir sonraki oturuma kadar toplantılara gözlemci sıfatıyla katılacak ve oy kullanamayacaklar. Son karar ise, Siyasi Komisyon'da görüşüldükcen sonra alınacak. Konu, Tiizük Kornisyonu'nda tartışılırken söz alan komisyon üyesi Haluk Bıyulken, Kıbns Rum Temsilciler Meclisi Baskanı Vassos Lissarides'in görüşlerine yanıt vererek, Lis&arides'i "Jübns'ta kunin kime ne yaptıgını daha geniş biçimde laıtışmak için, Franaz veya bir baska Avrupa ülkesinin televizyoou öaüodt tartışmaya" davet etti. Bayülken. Rumların iki toplumlu, iki kesımli bir federal devletin kunıimasını kabul ettiğine dikkati çekerek, "karşı çıkılan nokCanın Güney Kıbns'taki yelki belgelerinia geçerli olup olmadıgıoın degil, bütun Kıbns'ı teınsii etÖkleri iddialan oldugunu" vurguladı. Ussarides, yetki bdgelerinin kabul edilmesi gerektiğini belirtmiş ve "Kıbns CumhuriyeÜ'ru bütün Olkelerle Avrupa Konseyi tanıdığı için, yetki belgeleri üzerinde müzakere acılmasım hayretle karşıladığıru söylemisti. Aslında sembolik bir anlam taşıyan bu kararın Avrupa Konseyi'nde benimsenmesi, Turk larafmda bü>ük memnunluk yaratırken, gözlemciler esas olarak Avrupa organında Ankara lebinde degişen hava üzerinde durdular. Özellikie, daha önce Türki ye'nin Konsey'den ihraç edilmesi doğrultusunda oy kullanan sosyalisı milletvekillerinden baalannın bu defa Kıbns Türkleri konusunda olumlu oy vermeleri sol kanatta deği$en havarun ifadesi. Bu gelişmeleri gözönüne alan Konsey yorumculanna göre, Asamble'nin perşembe günü yapılacak oylamasmda da milletvekilleri daha önce Siyasi Komisyon'da alınan karar doğrultusunda görüş bildirecek ve Türkiye bir "sorno" olarak gündeme alınmayacak. Böylelikle de 12 Eylül müdahaiesinden bu yana, Strasbourg'da ilk kez Arıkara Ue ilişkilerin bir pürüz oluşturmayacagı bir Parlamenterler Asamblesi oturumu gerçekleşecek. öte yandan, Türkiye'nin gündem maddesi olarak bugün tartışılacağı bir Konsey organı ise Bakanlar Komitesi olacak. Bu akşamki topiantıda, 21 üye ulkenin temsilcileri Ankara'mn Avrupa Konseyi dönem baskanlığına getirilip getirilmeyeceğini ele alacaklar. Strasbourg'tan bakıldığında genel hava "olumlu" gözü kürken, basta Danimarka olmak üzere bazı Iskandinav ülkelerinın tereddütlerinin hâlâ devam ettiği de fark ediliyor. Bu yüzden, gözlemcilere göre, sonuç en son ana kadar örtada kalacak ve eğer Türkiye'nin Liechtenstein'ın yerine dönem baskan yardımcJığına getirilmesi benimsendigi takdirde, 12 Eylül'den bu yana "nabo$" olan Ankara Strasbourg ilişkilerindeki son pürüz noktası da kalkmış olacak. Yunan Parlamentosu toplanıyor Papandreu TürkYunan iüşkileri hakkında bilgi verecek STELYO BERBERAKİS ATtNA Yunan parlamentosu bugün, parti başkanlan düzeyinde toplanıyor. Başbakan ve Savunma Bakanı Andreas Papandreu, parlamemonun 5 partisinden oluşan 300 milletvekiline, Yunanistan'ın izlediği dış politika konusunda aynntüı bilgi verecek. Bunlann arasında, ABD Dışişleri Bakanı George Shultzun Atina'daki temasları, Libya Dışişleri Bakanhğı Siyasi Müsteşan Ahmed Sahati ile görüşmeleri, Kıbrıs sorunu ve BM Genel Sekreteri Perez de Cuellar'ın 3. belgesinin reddedilme nedeni ve TürkYunan ilişkileri bulunuyor. Papandreu'nun bugünkü parlamento konuşmasırun Yunanistan'ın iç ve dış siyaseti için çok önemli olacağı belirtiliyor. Papandreu hükümetinin her konuda tek basına almış olduğu kararlar ve uygulamalar özellikte ana muhalefet Yeni Demokrasi Partisi Başkanı Konstantin Mitsotalds'in sert tepkisine yol açıyordu. Kıbns sorununun dışında kalan her karara karşı çıkan Mitsotakis'in, bugünkü topiantıda Başbakan Papandreu'yu sert biçimde eleştirmesi bekleniyor. ALMANAK WT4 1 Adadaki tüm Türk askeri birlikleriain geri çekümesi. 2 1974 müdahaiesinden sonra Türkiye'den Kıbrıs'a gönderilen Türklerin adadan aynlması. 3 Kıbnslı Türk azınlığın haklannın tehdit altına gir1 mesi durumunda, Türkiye nio sitehlı miHİabale hakkının ortadan kaldıniması. 4 Ada nüfusunun çoğunluğunu olusturan K/bnslı Rumların Türk bölgesinde de serbest dolaşım, yerleşim ve mülkiyec haklannın güvence altına alınması. • Bir Yılın Olaylan • Buyüfc rirmalann Adresleri • İngilizceTurhçe Ticari Sozlüfc Dünya Yayıncılık A.Ş. Narlıbahçe Sokak No: 15 Caflaloflluİstanbul T»l: 520 54 00 (4 Hat)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle