16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/4 KÜLTÜRYAŞAM 22 NtSAN 1986 TELEVİZYON 10.00 Açılış 10.01 Hanımlar Sizin tçin Profnamda sırasıyla fu konular yer alıyor. Dramaıize bOKmler (aik), Türk halk müzigi. ytmek sohbetleri, TBrk hafıf mazıfi, çizgi fllm. ev ekonomisi, Tark sanat mOziği, Beyaz Gomieklikr, Yasama Sevind (Nisa Serrzli Tblga Askmer), dıs kaynaklı müzik ve diy fthn. 19. yüzyılda aşk ve serüven l z a k (Far from the Madding Crowd) / Yönetmerv John Schlesinger / Oyuncular: Julie Christie, Terence Stamp, PeterFinch, Alan Bates, Prunella Ransome /1967 yapımı / 175 dakika. KüKür Servisi Kraliçe Victoria dönemi Ingilteresi'nir Wessex yöresinde Bethsheba adlı genç, giizel ve dikbaşlı bir kız, amcasından miras kalan çiftliğin başına geçer. Sözlüsüyle birlikte çiftliği yönetmeye çalışırken genç adam, Bethsheba'nın hizmetçisiyle sevişmeye koyulur. Bu arada yöredeki zengin bir çiftlik sahibi de genç kıza âşık olmuştur... 18401928 yılları arasında yaşamış olan tanınmış lngilLz romancısı Thomas Hardy, tngiltere'nin taşrasında geçen ve dönemın ahlâk anlayışına eleştirel bir bakış getiren aşk ve serüven öyküleri yazmakta ustaydı. Bunlardan bir diğeri de, geçmiş yıllarda Roman Polanski'nin ünlü "Tess" filmine kaynaklık etmişti. "Çılgın Kalabalıktan Uzak", Hardy'nin onde gelen romanlanndan. 1926 doğumlu Ingiliz yönetmen John Schlesinger, önümüzdeki ayların TV programlannda gözüken "Darling" fılmiyle ilk çıkışını yapmış, sonradan "Geceyansı Kovboyu", "Çekirfenin Giinii", "Vahsi Koşu", "Yanks" gibi başarı kazanan ÇılgiB Kalabalıktan TV'de sinema TRTTVÎN İÇBNDEN MAHMUT T. ÖNGÖREN Ozetle Çankaya ve TRT... Del Duca Ödülü Maulnier'ye Daha önce Yaşar Kemalln de aldığı Cino Del Duca Vakfı ödülü bu yıl, Fransız yazar Thierry Maulnier'ye verildL Bilimsel çalışmalan ya da edebi yapıtlan bir çağdaj insanlık mesajı oian kişilerin aldığı ödülün yeni sahibi Maulnier 1909 yılında doğdu. Thierry Maulnier eleştirmen, deneme ve oyun yazan olarak ünlü. Eski değerlerin savunucusu ve tutucu bilinen Maulnier'nin bir özelliği de çağdas demokrasiye karşı olmasu 12.00 Kapamş 1730 Açılış ve Program 1735 Açık Ögretiro Doç. Dr. Yurdakul Çaldağ "Mutuoebe uygulamahn". Doç. Dr. Cttneyt Binatlı "Kamu maliytst", Doç. Dr. Rıdvan Kartuk "tktisadi analtz" ve Prof. Dr. HUmi Hacısalıhoilu 'X}enel maumuik" denkritu vtriyortar. 1830 Haberler 18.4S Deginnen 4 TUIliver'tar Wokem'a karsı oçtıkJan dtrvayı kaybederler. TUIliver aiiesını çok zor günler beklemekledir. Bay Thllıvrr yenügiyt kabul etmtmeku ve Wakem'a karsı bav piantan oktuğunu söylemektedir. 19.13 23 Nisan Çocuk Şenligi Özel Programı 19.45 Uykudan Önce Dtrya Abla yolntzdır. Ertta gün 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Baymmı olduğu için Atatürk lüı hayaıuu anlalır. Program, çizgi fllm Emile ile son buluyor. 20.00 Haberler 20.30 Hava Durumu 20.45 Haberden Habere Beyoflu'nun Dünü Bugünü Yannı 21.45 TV'de Sinema: Çılgın Kalabalıklan Uzak (Ayrmtılı biigi yandaki satunlanla.) 0035 Haberler 00.40 Kapanış İZLEYİCİ GÖZÜYLE Bir tzlencenin Düşündürdükleri TRT TV'sinın, turlü açıiardan ılgıyt «• ırdelenmeye değer bir uygutamasmdan söz açmak istiyorum. Bir izlence bu.. Cumartesi günleri ögleden sonraiar, yayımlanıyor. Surea 15 dakika. Yapısı ise son derece "yabn"; liyatro sonatçımız Sönmez Ausoy, gerçekıen başarıiı bir biçmide, eline verilen melni "okuyor" bu sure boyunca; hepsi bu.. Yapımın adı Sutuk'lan"!.. Evet. öndenmızAtatürk'un büytik tarihselyapnımn TVyetradyoya değil) akıanlışı buyle olmus.. Geçliğimiz güz dönemınde, aynı izlence dizısı içınde, ~SâyUr"m bınncı kıtabı "bitirümisti". O zaman yayın saalı daha bir "stçme'ydi Hafla içi bir güaün haber Oncesi kusağu. Olur mu hiç?! Boylesine Onemli. duyarlı. dennlıkli bir if nasıl oluyor, ne cüret bulunuyor da bu ölçude Ozensız, tasasız giderek saygısız btryakJasunla eJe almıyor, sOzumona kotarthyor?! Otayu Turkıye Cumhuriyetı 'nin gorkemli kurulu} ve ilk gelisme evrelerinı ilk elden anlalan bir büyuk yapılın TV aracılığıyla Turk ulusuna lanııılması, dylelikle ulusalduygunun, ulusal bıüncin pekistırilmesi ofarak gurebılır mıyız?! Kanımca görUnen. bugunku TRTyuneıimıne (ondan öıede kim bilir hangi odaklara) egemen oian çağdısı /doiayısıyla da Aıaıürkçu düsunce dışı/ anlayısın ürkunlü vericı boyutlara ulaşlıgıdır.. Yalnızca bu!.. Atiz Saci Doğan / İstanbul Turhan Selçuk sergisi uzatddı ANKARA, (Cumhuriyet Burosu) Turhan Selçuk'un Lamelta Sanat Galerisi'ndeki karikatür sergisi. başkentlilerin artan ilgisiyle sürüyor. Özgün baskı, gravür ve Abdülcanbaz bantlannın da yer aldığı sergide yapıtlar, çizgilerinin yanısıra "Ferihe ile Müstakim, Medeniyet Vuları. Çağdaş Teknoloji ve Magara İnsanı. Güney Amerikalı Dikkatör Napolyon Duarte, Monroe Doktrini vb. özgün isimleriyle" de büyük ilgi topluyor. Başkentliler özellikle "Marilyn Monroe'nun, viicudundan çeşitli bolumlerin küçük cerçeveler icinde yer aldığı ve topluca Monroe Doktrini"ni oluşturan yapıt önünde kahkahalarını tutamıyorlar. "Çizgiyle mizah yapma sanatıdır karikatür, kısaca soylersek, grafik mizahtır" diyor Turhan Selçuk ve ekliyor: "Karikatür salı eleştirici değil, yönlendirici de olmalıdır. Tüm sanat dallannda olduğu gibi yapıcı, iyije, güzele, doğruya yöneltici, insanı yüceltıci olmalıdır". tlk karikatürü, Adana'daki Türksözü Gazetesi'nde basılan ve ondan sonra pek çok gazetede, dergide karikatıirler çizen Turhan Selçuk bir ara kardeşi IIhan Selçuk'la birlikte "41 Bu RADYO T R T I «SJM Açüı», program ve kıs» haberler, 05.05 Ezgi kervanı. 0530 Şarlular ve oyun havalvı. 06J0 Köye haberler. 06.10 Günaydın 07.30 Haberler. 07.40 Günün ipnden. 0 M 0 Arkası yano. 1040 Kua baberleı. UM Rektamlar. 11.00 Kısa haberler. 11.05 Okul radyosu. 1240 K ı n haberler. 1245 feklamtar. 12.10 ögie Uzeri. 1155 Reklamlar ve radyo programlan. 13.00 Haberler. 13.15 Müzık. 13J0 Bölgrscl yayın ve reklamlar. 14.45 Hukuk köjeri. 1540 Kısa haberler. 1545 Oğleden socra. 16.00 Kısa haberler. 1*45 Okul radyocu. 1740 Kısa haberler. 17.05 KOyOmOz köylomOz. V2S BO1gesd yayın ve rekJamlar. 1(40 Çocuk bahçesi. 11.15 Haftaıun çocuk jarlcısı. \tM SÛzoak faılı 1 U 0 Hafif müzık ve reUamlar. 1*40 Haberler ve olaylann ıçinden. 2040Şarkılar. T»MTOrkuieTgeçidi. T»M TDrkçe sodfl hafif müak. 21.00 Kua haberler. 214S Kooulann ıçinden. 21J5 Türk halk mUzigi dinleyicı mekleri. 22.00 Caz muziii. 22J0 Soüstlerden seçmelcr. 23.00 Haberler. 23.15 Cecerun içioden. 00^5 CQnün haberfcrinden özetler. 0140 Program ve kapanı;. 01.054)5.00 Gece yayıru. T R T I I 0 7 4 0 Aph; ve program. 0742 Solistlerden seçmeler 07 J 0 Haberler. 0740 Turkuler ve oyun havalan. 0S40 llu solutteo ftrkÜMT. 0SJ0 Sabah kooseri. 09.00 TOrkuler. 09.1S Çocuk babçea. 0»J0 Çe$itU mllnk. 1040 Şarkılar. 10.20 Saz bizden soz bbden. 1040Kuhur kaynaklanmu 1140 Kucttk kora U J 0 TOrkuln. 1145 Hafif müzik. 12.00 Beraber ve solo şarkılar. 12J0 Yurtun sesler kadınlar loplulugu. 1340Haberler. 13.15 Hafıf müzık. 1X10 Beraber ve solo şarkıUj. 1440 Turkuler geçîd i 14J0 Yabancı dıi dersi. 15J0 Erkekler loplulugu. 16.00 Çcşıtli rrnizik. 16J0 Arkası yann. 16.40 Halk müzigınuzde deyıjier. 1740 Barok muzik. 17J0 Sultanı Yeglh fasb. 1140 Yurtun taia. l « J 0 Din ve aruak. 1940 Haberler ve olaylann ıçinden. 2040 Turkuler geçidi. 20.30 Yabancı dil d m i 2LJ0 ÇejitU muzik. 2240 Solisüerden birer tarkı. 22J0 Bir roman / bir yazardan hikiyeler. 2245 TOrkaier. 23.00 Haberler. 23.15 SotolJergepdi. 2340 Hafif müzik. 2335 Dört mevtanden. 0035 Program ve kapanq. T R T H l 0740 Açıhs ve progrmra. 07.02 Hafif muzik. 07J0 Sabah konseri. 0 ( 4 0 Sabah için muzik. 0*40 Haberler. 09.12 Muzikli dakıkalar. 1040 PtakJar aruuıda. 1140 Ogleye dognı. 1240 Haberler. 12.12 Günün koıuen. 1340 Soliitler geçidi. 13J0 Turk halk müzigi toptu prognnu. 1440 Konser saaıi 1540 Turkçe sozlu hafıf muzik. 15.25 Caz sanau. 1155 Haftanın çocuk (arkısı. 1640 Solistler geçidi. 16J0 TOrkuler geçidi. 1740 Haberler. 17.12 Sizler için. 1 ( 4 0 tki jotmıkı albüm 1I.4S TRT Ankara Radyotu Çoktetlı Korosu. 1940 Haberler. 19.12 Muzik ve yommcutar 2040 Muzik demeti. 2140 Senfonik muzik. 2240 Haberler. 22.12 Cecenin getirdikleri. 23.00 Sau konıeri. 2440 Gece ve muzik. 0140 Program ve kapuıs. Her ülkede cumhurbaşkanları belli kurallara uygun olarak radyoTV yayınlanndan yarartantriar Demokratik ülkelenle currv hurbaşkanlarının çok ender radyoda ve televizyonda konuşiuğu görülür. Eğer bu ülkelerden birinde cumhurbaşkanının ractyoTV yayınlannda yer alarak bir konuşma yapması gerektiğine karar verilirse, ortada çok yeteHi ve onemli bir neden var demektir. Ben çok iyi anımsarım, rahmetli Cemal Gürsel, cumhurbaşkanı olduktan sonra (o günlerde TV henüz yayına başlamadığı için), radyoda konuşmaktan son derece kaçınırdı. Bir kez, daha 27 Mayıs askeri hükümeti işbaşındayken, kendisinin bir konuşmasını banda aJmak üzere Çankaya'ya gittiğimizde, uzun boyiu düşünmüş ve içinde benim de bulundugum Ankara Radyosu ekibini, sonunda konuşma yapmamaya karar vefSSCB'nin Gorbaçov'dan sonra dfği için, babacan bir tutumla geri gdndermişti. ikinci adamı sayılan, "ideoloji 27 Mayıs askeri yonetiminden sonra panamento tarafından şeft "Yegor Ligaçev, ülketiyatcumhurbaşkanlrğına seçilen Cemal Gürsel, yine elinden getrosunun toplumsal sorunlara dadtğince Türkiye Radyoları'nda konuşmaktan kaçınmıştır. Gerha fazla önem vermesini, tiyatçi o dönemde biraz da rahatsız olduğundan ötürü mikrofon rolann oyunlan üzerinde daha önünde konuşmak istemiyordu. 1964 yılında bir CENTO topfazla denetim uygufamaları gelantısında tüm protokol kurallannı aşarak, iran Şahı'ndan ve rektiğini söyledi. Bir grup parti Pakistan Devlet Başkanı Eyüp Han'dan birer özel demeci, 0 yetkilisi, oyun yazan, oyuncu, zamanki Ankara Radyosu'nun tek taşınabilir ses alma aygrtı yönetmen ve tiyatro işçisi önünile kayrt edebilmistim. Sıra aynı konuda bir başka demeci de de konuşan Ligaçev, I Ocak bizim cumhurbaşkanımızdan almaya gelmişti. Ama kime basİKİSİ îngitiz Sbumaa'nm dört dev sanatçıstnın oynadığı "Çü1987'den başlayarak Sovyet tigm Kalabalıktan Uzak^ta, Peter Finch ve Julie Christie başhca rol vursam, "Bilirsin, Cemal Paşa radyoda konuşmaktan yatrolannda bir deneme prograhoşJanmaz" dryordu. En sonunda Fiorya'daki Cumhurbaşkankrden ikisini canlandınycrlar. mı uygulanacağtnı, bu denemelığı Koşkü'nde, koridorda rastladığım dönemin Başbakanı isde tiyatrolara daha fazla özerkmet İnönü'ye durumu açtım ve "Comal Paşa'dan dameç alafilmler yönetmişti. Schksinger, adı Nicholas Roeg var. Bir tür lik tanmacağım belirtti. Tüm mazsam, iran Şahı'ndan ve Pakistan Devlet Başkanı'ndan afcfr gerçeklerin tiyatro sahnesine geele aldığı öykülerin tüm psikolo İngiliz "Rüzgâr Gibi Geçti"si olğım demeçleri yayımlayamayacağımızı, bunun da garip bir du nrilmesinin gerekliUğini vurgulajik olanaklannı işliyor, kişileri ise mak hevesindeki film, yer yer rum yamtabileceğinr soytedim. kusursuza yakın bir biçimde be gerçekten ilgı çekici, usta işi sahyan Ligaçev'in bu sözleri, Sovtimliyor. Bu fîlmde de, İngiliz si nelerle bezeli. Ama tümüyle ayİsmet Paşa şöyle bir gözümün içine baktı, "duzenini kurmuşyet Tiyatrosu'nda yumuşama nemasının dört dev oyuncusunu başlangıcı kabul ediliyor. (a.a.) sun..." der gibi... Ve Cumhurbaşkanı Cemal GürseTle görüşenı başan düzeyini koruduğu söyçok iyi yönetmiş: Julie Christie, lenemez. Ülkemizde yıllar önce rek onun da Türkiye Radyolan'na kendi sesiyte bir demeç verAlan Baies. Terence Stamp ve ar "Bir Aşk Yetmez" adıyla ve kumesini sağladı. Böytece cumhurbaşkanından bu demeci almak tık yaşamayan Peter Finch bun şa çe\TİJerek gösterilmiş oian filtçin iki gün sürekıi uğraşmak, sayısız yetkifiyie gorüşmek ve lar. Kamerarun ardında da, güsonunda bir rastlantı sonucu karşıma çıkan ve beni şoyie böymi, ilk kez üç saate yaklasan tam Ünlü Tate Gallery, değerti çağdaş nümüzün yönetmenlikle uğraşan uzunluğuyla izleyeceğiz. le tanıyan bir başbakandan ricada bulunmak zorunda kalsanat yapıtlan koleksiyonunu mıştım. "40 Yıllık Çağdaş Sanat, 27 Mayıs 1960 gününden başlayarak izlediğim, Türkiye'nin 19451985" adlı sergiyle sunuyor. önce oiağanüstü bir dönemde devlet başkanlığını ve sonra da Sergideki yapıtlar, Londradaki pariamentonun seçimiyle cumhurbaşkanlığını yapan Cemal galerinin 34 yıl süreyle yöneticiGürsel, radyoyu kullanmak istememiş, ancak en gerekli görçuk", dolmuş ve karikatür adlı "Abdülcanbaz" çizgi romanıyliğini yapmış bulunan Ronalt düğü zamanlarda mikrofona çıkmış ve sivilleşme dönemi başdergileri de çıkardı. Selçuk, ilk la Turhan Selçuk, Türkiye'nin Alleynin önerisiyle satın ahnmıs. ladıktan sonra da bu işi eiinden geldiğince azaltmış, o günlesergjsini 1953'te îstanbul'da aç "en uzun ömürlü çizgi romanı'Bunlar arasında, Hartung, Asger rin radyoculan olan bizleri hemert hemen gormezden gelmişti. Jortu Henry Moore, MarkRothtı. Ikinci sergisi de yine Îstan 'nın sahibi durumunda. Bunu bilinçli olarak yapıp yapmadığını bilemıyorum. Ama bu bul'da ve 1984'deaçıldı. Son iki Selçuk'un altı karikatür albüco, Giacometti, Dubuffet, Klein, sergisi ise 1985 ve 86'da Anka mü ve 36 Abdülcanbaz külliyatı tutumuyta Çankaya'yı anlamsız polemilderden koruduğu ve radFrancis Bacon, Vasarely, Albers, ra'da. Bu yıl 29 yaşına basan bulunuyor. yoculugumuzu da hor görmediği birer gerçekti. sergide yapıtlarınm çokluğuyla başı çeken ünlüler. Sovyet tiyatrosu Tate Gallery'nin 40. yıh UYDURMASYON VE lAŞAYAN TÜRKÇE Prof COŞKUN ÜÇOK Atotürk üke ve prensiplerine sadığız Evet "Bakanlar Kurulu koordindi bir çalışma sonucu redakte ettiği sübvanse karamamesini yayımladı" gibisinden haberler görüyor, okuyor, duyuyoruz. Şimdi bunları teker teker inceleyelim: Koordiıte: Bu sözcük acaba necedir? Fransızca bir koordinasyon sözcüğü vardır. Yerine göre: eşdüzenleme, işbirliği, eşgfldum anlamına gelir. Bu sözcük, Fransızca koordone (coordonner) esdüzenlemek, düzenli sıraya koymak fıilinden son zamanlarda türetilmiştir Fransızcada. Biz ise koordinasyonu almış, bundan koordine diye sözcük uydunnuşuz, arüamı olmayan. Çunkfl "co" Fransızcada birtikte, eş "İlk Evlilik" İstanbuVda Ankara Devlet Tiyatrosu'nun "İlk Evlilik"adlı oyunu, bugunden başlayarak 30 nisana kadar Îstanbul'da sahnelenecek. AKM Oda Tiyatrosu'nda sunulacak olan "İlk Evlilik "in yazan Pavel Nilin, çevirmeni Bilgi Paksoy. Leyla İecer'in sahneye koyduğu iki bölümlük oyunun giysUeri Fatma Sarıkurt'un, çevre dü'zeni Şuar Şaylan'ın, dans düzeni ise Jale Kazbek 'in. Oyunun tek oyuncusu Beyhan Saran. 3 BÛLMACA SOl.DAN SAOA: 1/ Ronesan^ döneminin en unlu lıalyan ressam ve mimarlarından biri 2/ Yok'tı e\rı. . Bulun on kısmındaki kaslardan meydana gelen ve kııarımaya elverişlı olan dana ciı. 3/ Şanlıurfa'nın bir ılçesi... Tarıh öncesine da>anan efsane. 4/ Bir lur başlık 5/Ceseı. ABD'de. boşanmanın kolayoluSiıyla ünlu bir kenl. 6/ Yazılı olan >e>... Ûflemelı bir calgı. 7/ Bir gıda maddevi. Ka>na£ı miıolojık «aglara dayanan kirişli bir valgı.. Başlıca içecegımiz. 8/ Cü^elavratolundan çıkarılıp hekımlikıe kullanılan /ehirlı bir ila<;. 9/ Acemlalesi dc denılen bir »us YUkARIDAN A^ACIYA: 1/ Casuslukla suçlanarak I W t e ıdam edilmelerı butün duny'ada bıişuk yankılar uyandıran Julius ve Elbel oııadlı Amerikalı karı koca. V Iskambilde koz... "Ortak Pazar" ın kısa yazılrçı. 3/ Çığlık... Lahza. 4/ Bulanık... Üstunde oıurulan ya da yatılan dojek 5/ Jv'ki'nin ortası.. Kiraz rakısı. 6/ Genişlik... Koca... Moıorlu laşıllarda dırefcMyon ile lekerlek arasındakı bağlandyı sajlayan mil. 7/ Marksçı lerminolojide. prolelaryanın «ınıl bilincınden yoksun alı tabakası... tıalya'da bir ova. 8/ "lıalyan Havayollan"nın kısa ya7ilışı... kasıdenin giriş bölumu 9/ Türk halk lıyaırosu. Çocuk Tîyatroları Şenligi'ne 15 toplulıık kaübyor Kültur Servisi Birincisi geçen yıl yapılan "Çocuk Tiyatroları Şenliği"nin ikincisi 2330 nisan günleri arasında İstanbul Belediyesi Şehir Tiyatroları ve Kadıköy Halk Eğitim Merkezi sahnelerinde yapılacak. İstanbul Belediyesi Şehir Tiyatroları'ndan yapılan açıklamaya göre Çocuk Tiyatroları Şenliği'nin programı şöyle: 23 nisan saat ll.OO'de Harbiye Muhsin Ertuğrul Tiyatrosu'nda "Dans Eden Esek." 24 nisan saat 14.00'te Muhsin Ertuğrulda "Piili Bebek" (Bizim Tiyatro), Fatih Tiyatrosu'nda "Nereye Koşuyorsun Böyle Minik Tay" (Ankara Çocuk Tiyatrosu), Üsküdar Tiyatrosu'nda "Dilden Dile" (ldil Abla Çocuk Tiyatrosu). 25 nisan saat 14.00'te Muhsin Ertuğrul'da "Ağustos Böceğiyle Karınca" (Tiyatro Elele), Fatih Tiyatrosu'nda "Kurnaz Tilki ile Sevimli Tavşan" (Ümraniye Çocuk Tiyatrosu), Üsküdar Tiyatrosu'nda "Çocuk ve Palyaço" (Aksu Çocuk Tiyatrosu). 26 nisan saat ll.OO'de Fatih Tiyatrosu'nda ••Şarkjlanmız Ölmesin" (KartaJ Sanat İşliği), Üsküdar Tiyatrosu'nda "Yazdan Seven A>ı" (Masal Gerçek Tiyatrosu), Kadıköy Halk Eğitim Merkezi'nde "Sevgili Kulübemiz" (Türkbank Çocuk Tiyatrosu). 27 nisan saat ll.OO'de Fatih Tiyatrosu'nda "Don Camale'ye Zeytin Yok" (Sanyer Halk Eğitim Merkezi), Üsküdar Tiyatrosu'nda "Ağustos Böceğiyle Kannca" (Elele Tiyatrosu), Kadıköy Halk Eğitim Merkezi'nde "Sevgili kulübemiz" (Türkbank Çocuk Tiyatrosu). 28 nisan saat 14.00'te Muhsin Ertuğrul'da "Çocuk ve Palyaço" (Aksu Çocuk Tiyatrosu), Fatih Tiyatrosu'nda "Ağustos Böceği ile Karınca" (Tiyatro Elele), Üskudar Tiyatrosu'nda "Başlar mısın, Başlayalım mı?" (Akbank Çocuk Tiyatrosu). 29 nisan saat 14.00'le Muhsin Ertuğrul'da "LokomopüF' (Devlet Tiyatrosu), "Meddah: Tembd Keıoğlan" (Taner Barlas Mim Tiyatrosu), Üsküdar Tiyatrosu'nda "An Bizde Şans Olsa" (İstanbul Sahnesi). 30 nisan saat ll.OO'de Muhsin Ertuğrul'da "Dans Eden Esek" (Şehir Tiyatroları). Bakanlar Kurulu "koordineli" bir çalışma sonucu "sübvanse" kararnamesi yayımlarken, "bujitöri" dükkânlan açılır, "parselasyön" yapılır, IngiHzceden Fransızca uydurur, "nüans farkı"na çok önem veririz. Atatürk ilkelerine sadık kalmak bize yetmez, prensiplerine de sadık kaldığımızı belirtiriz. anlamınadır. OrdoMer de duzene sokmak, sıralamak. Bizim koordine'dekj "ko^ 'yu anladık, peki "ordine" ne demek ola ki? Bir zamanlar; bir zamanlar dedigim yedi sekiz yıl önce, maktul ve mcrhum TDK zamanında, buna yerine göre eşgüdum, eşdüzenleme denmişti. Ama bu sözcükleri kullanmak komonislik olduğundan onların yerine Fransızcadan "koordİDt" sözcüğünü uydurdular ve resmi bildirilerimizde tepe tepe kullandıkları gibi kanunlanmıza da soktular (Bk. YÖK Mad. 40). Eğer bütün kuruluşlanmız bu yolda koordineli olarak çalışmaya devam ederlerse, yakında yaşayan Turkçeyi Fransızca bilmeyenler anlamaz hale gelirler. ENFES BİR UYDURMASYON Redakte: Kuzum ne demektir redakte? Herhalde bunu Osmanlıca telif etmek veya kalerne almak karsılıgı kullanıyorlar (ne yazık ki bu gazetenin kimi yazarlan da). Peki necedir bu sözcük? Bulamazsınız! Bu sözcük de Fransızca redaksiyon (=redaction) sözcüğünden bizim enfes bir uydurmasyonumuzdur. Redaksiyon Fransızcaredije(=rediger) nüinden türemis bir isimdir. "Kaleme «liMiffnıı kakta" yerine ille Fransızca söylemek istiyorsak o zaman "redijesi" kaldı demek gerekir (Fransızca V ile biten ve füi olan sözcükieri isim gibi kullanmamız ve "monte'si, orgmıuze'sl, rcstore'si, rezerve'si" vb. dememiz ayn bir fehütet ya, neyse!). Ama biz öyle demeyiz, "redaktesi, kaldı; redakte ediMi; redsktesi bitti" deriz ve anayasal ve kanunsal TDK'nın gıkj bile çıkmaz. Redaksiyon'dan redakte'yi uydurduğumuz yetmıyormuş gibi bir de bu işin tersini yapar "dirije" (=diriger=yonetmek) fülinden dirijasyon uydururuz. Halbuki redije'den nasıl redaksiyon oluyorsa, dirije'den de direksiyon türemektedir. Ama n« gam, "Fransızca değil mi? Uydur uydur söyle." SÜBVANSE VEYA DAHA GÜZELt SÜBVANStYE Son zamanlarımızjn harika uydurmasyonlanndan biri de "sübvanse" veya "sötKUtstyr" etmektir. Bizim ne güzel bir, aslı Farsça da olsa, destek sözcüğümüz vardı; bundan da ne güzel "desteklemek"i türetmiştik ve güzel güzel dilimizi anlaşürma çabalannı bununla da destekliyorduk. Ancak herhalde yeter ölçüde "miHiyetçi'" buiunmadı veya her kusak bunu anlamıyor denildi ki, yerine Fransızcadan "sabvajıse"yi uydurduk. Fransızcada HAVA DURUMU 4MSTERD4M KttHA vajmırtu rijmurti Bukrau Vıgmurlu BAĞDJST BEUMAD B&tÜH BONH BRÛKSB. CEMEVRE : BuluOu .Bukıftı :Ae* :Apk ; rjOmurtu «° 15° 29° 12» 5° 6° 10° clooe otant böyle bir fıil yoktur; Latince den türetilmiş subvansiyon ( = subvention) vardır. Latince subveBİre, altına gelmek, altına girmek yani destek olmak demektir. Fransızca bunu subyenir'e dönüstürmtts ve bundan da subvansiyon (=subvention)'u türetmiş, kendi dil kurallanna uygun olarak ve "destekleme" anlamına ve bundan da sübvansiyo«ne (= subventionner) fiilini yapmış. Biz ise hiçbir dilde hiç bir anlamı olmayan sübvansc'yi veya kimi yazarlanmızın yazdıklarına göre söbvansiye'yi uydurmuşuz ve yaşayan Türkçenin âdeta lâzimi gayrünüfarik'i (=aynlmaz parçası) durumuna sokmuşuz. Soranm, bu uydurmasyon hangi dilin hangi kuralına uygundur. Paaiflze: Yaşayan Türkçenin nefis sözcüklcrinden biri de gene Fransızcadan uydumlmuş olan "puifİ2e"dir. Bunu banş ve asayişi yeniden kurmak, banşı sağlamak demek olan "pasifie" (=pacifier) yerine uydurmuş olmalılar. "Banş"ı sağlamak fUan deyip başlanna is açmaktan korkanlann bir uydurmasyonu olsa gerek. Pmrsdasyon: "Slyon" ekiyle sözcük uydurmasyonu o kadar yaygınlaştı ki, insanın aklına ister istemez şu iki Fransızca bilmeyen Türk arkadaşın Ermeni garsonun hizmet ettiği bir Paris iokantasıyla ilgüi öykü gelmekte. Herkes (herkez değil) bildiği için yinelemiyorum. tşte "parsdasyoo" da o tür uydunnasyonJardan biri. Ama kanunlanmıza kadar girdi. Parsel ( = parcelle) Fransızcada küçük parça demektir. Bundan Fransızcada "parsel (ö) man" ( = parcellement) ismi türer. "Siyoo" yaşayan Türkçenin bir eki olmalı ki, biz örneğin pand'i alıp parselleme yerine parselasyoo diyoruz. Sosyetik: Fransızcadan ve gene Fransızca ekle uydurduğumuz sözcüklerden biri de zarif "sosyetik" sözcüğüdür. Gene, asb Latince olan sosyete (societe), Fransızca sözcüğünden türeyen Fransızca sıfat sosyal (= social)'dır. Ama biz herhalde bu münasebetsiz sözcüğü kullanmaktan, ne olur ne olmaz diye hani bir sosyal sınıfm.. var ya! çekindiğimizden tuttuk sosyetik'i uydurduk. Ama bana sorarsanız "sosyetik"in anlamını hiçbir sözcük "sosyetik" gibi veremez. Helâl olsun uydurana. Bu sözcüğü sosyetik olan olmayan herkes kullandığt için, ben de seve seve kullanacağım. Psikiyalıik : Çok ünlü ve YÖK'ün gözbebeği bir bilginimizin, gene çok bilimsel bir kitabında birdenbire karşıma "psikiyatrik" bilimsel uydurmasyonu çıkmaz mı? Anladığıma göre, herhalde "psişik" demek istemiş, ama bunu bilimsel bulmadığı için yaşayan Türkçeye bu nefis uydurmasyonu bağışlamış olacak. Psikiyatrik durumları bozuk olanlann, bundan kurtulup sağlıklı bir psikiyatrik duruma kavuşmaları en içten dileğimdir. BUJİTÖRİ DE KVYUMCULARIN MALIOLDU Nasıl artık dükkân açmayıp batik açıyorsak kuyumculanmız da bijutörii (=bijouterie=kuyumcu veya kadınlann süs aksesurannı satan yer) olmak istediler ama ne yazık ki, bujitöri (Fransızcada yok, ama olsaydı, mumevi, mumhane anlamına gelebilirdi) oldular. Bu da ters yazılrruş bir uydurmasyondur ve Ankara'nın göbeğinde, Kızılay'da kocaman bir "bujitöri" levhası, anlayanlann gözlerine batmaktadır. Biz yalnız Arapca ve Farsçadan, sonra da Fransızcadan uydurmuyoruz. lngilizce sözcüklerden de Fransızca uyduruyonız. örnekler: Fizibiiite: Bildirilerimizde, belgelerimizde, ah çok affedersiniz "dökünuuüanınızda% TiVi'mizde, karamamelerimizde vbg. yer alan şu fizibilite sözcüğü necedir? Ben size söyleyeyim Ingilızcenin Türklerce uydurulmuş Fransızcası. tngilizce flzdbiliti (=feasibility)yi alıp sonundaki "l"yi "t* 'ye çevirip Fransızca yaptığımız gibi, lngüizce saykatris (psycuatrist)'i de Fransız ca psikiatrist okuyup Fransızca ruh hastalıklan hekimi demek olan psikiatr (=psychiatre)'m yerine kullarunaya başlamışız. Prefabrik ve pmnatttn Onceden belli yöntemlerle üretilen ve getirilip arsaya "montesT(!) yapılan cvlere, konutlara vb^g. prefabrike denir Fransızca ve önceden yapılmış demektir. Bunun sonundaki V y i attıruz mı önfabrik* demek olur. Biz böylece önfabrika konut, okul vbg. yapmaktayız. Tipkı bunun gibi prematüre (önce doğmuş, erken doğmuş)'u da prematür biçimine sokup anlamsızlaştırmaktayız. Biz yalnız Atatürk ilkelerine sadık kalacağımıza değil, Atatürk üke ve preıuiplerine sadık kalacağırmza yemin ederiz. Peki ilke ne demektir? Prensip ne demektir? llke Fransızca prensip sözcüğünün tastamam Türkçe karsıhğı değil midir? Yakm geçmişte, bir büyük nöbet değişimi töreninde büyüklerimizin hepsinin Atatürk ilke ve preosipierİDe sadık kalacaklanna suz verdiklerini "TiVi"de görüp duymadık mı? "Anüannda küçük bir fark var demek" de neredeyse ayıp sayılmaktadır. Mutlaka "aralannda nüans farkı var" demeniz gerekir. Oysa Duance (=nüans okunur) küçük fark demektir. Çok açık mavi ile biraz daha koyu mavi arasındaki fark gibi. Böyle aynı anlamda Fransızca ve Turkçe sözcükieri birlikte kullandığımız gibi, aynı anlama gelen Arapça veya Arapça ve Türkçe sözcükieri de birlikte kullanıyoruz. Yalnız birer örnek: "iddet mttddetT; *iddet" kadınlann eyliliğin sona ermesinden yeniden evlenebilecekleri güne kadar beklemek zorunda olduklan sürenin adıdır. Onun için yalmz "iddet" demek veya onun yerine "bekleme süresi" demek yeterlidir ve daha anlamiıdjr. "Ügi ve alaka ile izlendi" diyorlar. İlgi ile alaka başka başka anlamlar taşıyorlarmış gibi. Osmanhcada bilmeyenJer anlasın diye Arapça veya Farsça sözcükten sonra araya bir vir Kahramarfın şiiri Yugoslavya ''da Bandırmalı ressam, öğretmen ve şair Ekrem Kahraman'm "Sessiz Bir Aşkı Dillendirmek" adlı kitabındaki "Sırnnı Bilemedin"şiiri, Yugoslavya'mn Priştine kentindeyayımlanan "Tart"gazetesi'nde yer aldu Kahraman'm aynı kitaptaki bav şürleri de Yugoslavya'nın "Çevren" dergisinde yayımlanacak. Stephan Seebass Resitali Piyanist Stephan Seebass, bugün saat 20.00'de, Ankara Alman Kütiür Merkezi'nde bir resital verecek. Sanatçı bu resitalde Brahms, Beethoven ve Schubert 'in yapıtlannı seslendirecek. 1938 doğumlu Seebass, 1971 yılından beri Bremen Konservatuvan'nda öğretim üyesL 1980'den bu yana da Bremen LJygulamah Sanatlar ve Müzik AkademisVnde kürsü sahibi. Çok ünlü ve YÖK'ün gözbebeği bir bilginimizin çok bilimsel bir kitabında birdenbire karşıma "psikiyatrik" bilimsel uydurmasyonu çıkmaz mı? Anladığıma göre, herhalde "psişik" demek istemiş, ama bunu bilimsel bulmadığı için yaşayan Türkçeye bu nefis uydurmasyonu bağışlamış olacak. gül koyup bir de Türkçesinin söylenmesine çok rastlanıhr, ama böyle aynı anlamdaki sözcüklerin arasına "ve" giremez. Aıapçadan, Farsçadan, Fransızcadan bütün bu uydurmasyonlan (ki çok küçük bir bOlUmüdür) ve gereksiz kullanmaİan şunun için yazdım: Türkçe bir kökten bir sözcük uyduruldu mu, hemen "millryetçilerimiz" (asbnda milliyetçilerimiz değil OsmanLcılanmız) ayağa fırhyorlar, efendim bu sözcük Türkçenin kurallarına uygun olarak türetilmemişmiş; uydunnaymış. "Saygın" olmazmış "sayügın" demek gerekirmiş... "DgiBç" denemezmis, çünkü "inç" eki ile ancak fîillerden isim yapılabüirmiş; "ilgi" ise fiil değil isimmiş. A efendim! Bu söz tuttu mu? Tüttu. öyleyse niye onun yerine Arapça asıl anlamı "kıbç askısı" demek olan "alftka"run kuyruğuna bir de Farsça "balıs" (=vercn) takıp üstelik de yanlış telaffuz ederek "âtakabahş"ı yeniden dile oturtmaya kalkarsımz? "Felek>*ten "felâket", "nizik"ten "nezâket", "sübvansiyon"dan "sübvanse", "redaksiyon"dan "redakte" vbg. hangi dilin hangi kuralına uygun olarak türetilnuştir? SfTRECEK AFSÂDhn temel eğitim kursu Ankara Fotoğraf Sanatçıları Derneği'nin (AFSAD) düzenlediğifotoğraf temel eğitim kursu 26 nisan cumartesi günü başlıyor. Kuramsal ve uygulamalı olan 9 haftalık kurs, cumartesi ve pazar günleri ayn ayn üçer saat halinde yapılacak. (UBA) FHANKFUfTT Yagmuhu Vj«murtu KAHİfte KÖLN LONDRA MADfÜD MOSKOM MÜNİH :*p» .vjOmurtu .YtOmurlu .•«pk : Yajmurlu : YaOmırti : Vajmuriu 32° g° 23° 25° 7° 15° 9° 9» 12° euMkı YaOmurlu osut MltfS MEW YOAff .Yıimurlu RİYAD ROHA BukıOu Bukıilu Yagmunu son» TELM/V :Soi .Aç* :¥atmurlu r» 7° 30» 16° 11° 23° 26° 9° 23° 9° Konservatuvarda "Mikado'nun Çöpleri" İstanbul Devlet Konservatuvan Tiyatro Bölümü, Melih Cevdet Anday'm "Mikado'nun Çöpleri" adlı oyununu 21 nisan pazartesi 18.15'te, 30 nisan ve 7 mayıs saat 20.30'da sahnelendikten sonra Üsküdar Şehir Tiyatrosu 'nda sunacak. Suat özrurna'nın yönettiği, tiyatro bölümü birinci sınıf öğrencilerinin rol aldıklan iki kişi üzerine kurulu oyun hakkında yönetmeni şunları söylüyor: "Daha çok öğrenciye çalışma olanağı sağlamak için oyunu 10 kışiyle sahneliyoruz, Bunu yaparken oyundaki kişilikleri zedelememeye çalıştık." «*oroJo// Q»n# MüdOrtüğü'ndtn tlmmn bttyr* 9^% öutun bötpHf çok DukıHu, tmky «• Bmto Atattnü kiftlın Ğtşmd» tüm rurttt ra^f i M M. 14* TMBLUSOARP: ZÛfl/H YaOmurkı fkltnd» otucak. BtU ««Mmftin <ç M t M ı M ı D f t t M d * lanpk ğmur ştMktö» oHca*. HMM SKAJOJĞI; Anlm fğ . HOiaAft: Ktutf m bmtı. ru f w» doğu rtnfıtitn on» turvtü kU ı «• g«ıı*MwıiKtan 3S, o m n M M 1021 d»nu a* halt M m t .. iOOfltZ: aOrdn ı*wMzMr ç o * bulurlu vttt mufdH tttfk oktp, gorüş uakh^ 10 km. r*0ı* mmnö* 25 km. p kumeak. Mn g6U. çok bututkı «• tağntM fmf^h g»ç**k. Rtagâr gdncy •• Ooğu f6M*d*> orU fcıınvn* cok. 061 çarpmbk otaetk. Giruş uakkğı K km ymğ* mmndm 25 km Oot^pnOm olmcak.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle