24 Kasım 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/6 Tarancı'mn şiirinden ilk önce senin vasıtanla haberdar oldum. Müzehher, öyle bir şey yollamadı bana. Fakat, şaire teşekkür etmekle beraber, hakikaten, ben bir kuş değilim, hele iki manada da garip değilim sanıyorum... Sonra, "otur demişler oturmuş" mısraı da bendenizi pek, ne bileyim, uysal, derviş Yunus gibi fılan onun bir tarafı bir mahluk haline getiriyor. Mamafih, ne de olsa, memnun Jcalmadım dersem, yalan. Çok şükür ki, insanım ve insana has olan hiçbir şey yabancı değildir bana, bu meyanda, hatırlanmak, sevilmek, methedilmekten de hoşlamnm. Nazun Hikmet'in, Saat "2122 Ştfrieri"nden 14 tanesi Adalet Cimcoz'a yazdıgı mektuplarda yeralıyor. Nazun Hilunet jurlenru şöyle degcrlendiriyor: Adaletçigim, Mektubunacevaptagedktim. ArayaCumhuriyet Bayramı girdı Metamet Alı'nin ıyileşmesine serindim. tkinize de geçmiş olsun. Benim kuçuk şeyler hakkında Mehmet Ali'nin soyledikleri çok doğru. Hakikaten çok kolay şeyler. Zaten bu yuzden içime şuphe giriyor. Ben çok kolay seyterden, aşk işi de dahil, şupbc ederim. 16 NİSAN 1986 Nazım'ın Bilinmeyen Mektuplan (Adalet Cimcoz'a Mektuplar / 194550) Hazırlayan: ŞÜKRAN KURDAKUL Bir laf vardır, virgül, nokta ve noktalı virgüllerin fılan yardımıyla anlaşılan yazı kusurludur derler, ki çok doğrudur. Burada musibet olan hem sırat köprüsü, hem de kardeş. Böyle ters bir mana verilmemesi için noktaya, v\rgüle ve bir hayli de okumakta sese verilecek tona ihtiyaç var. Şiir dediğin nesne yılan gibi olmalı, hem her parçası ayn ayn yaşayabilmeli, hem de bütünü bir kat daha kuvvetle hayatiyet kazanmalı. Nazmu 2122 Sütleri benim en samimi tarajlanmdan birini aksettiriyor, biraz çoatksu, biraz acemice füan... Nazım Hikmet, "Bedri Rahmi gibi çok kuvvetli bir şairde insanı şaşırtan teknik kusurları" anlatıyor 'En serbest şiir, en müstebit şiirdir' Adaletçigim, Mektubunu bugun aldım, bemen cevap veriyonım. Yann cumarlesi, belki postaya yetişir, belki pazartesiye kalır. Orasına ben karışmam. Evvela thsan hâlâ para yollamadı, bana parayı elden vollamaga adam bulamıyorsa, İstanbul'da karımın adresine gondersin. Karımın adresı: Piraye, 911, Altunizade Mahallesi, Çamlıca, tstanbul. Hani omrumde, bir seferinde elime bu kadar para geçtigi yoktu, geçeceği yok. Duşun, eger butun alacagımı toptan verirse, bin beş yuz lira. Hatunun ve benim bir yıllık nafakamız. Bunun ustune duş kuzum. Tarancı'mn şiirinden ilk once senin vasıtanla haberdar oldum. Müzehher, oyle bir şey yollaınadı bana. Fakat, şaire teşekkür etmekle beraber, hakikaten, ben bir kuş değilim, hele iki manada da garip değilim sanıyorum... Sonra, "otur demişler oturmuş" mısraı da bendenizi pek, ne bileyim, uysal. derviş Yunus gibi filan onun bir tarafı bir mahluk haline getiriyor. Mamafih, ne de olsa, memnun kalmadım dersem, yalan. Çok şukur ki, insanım ve insana has olan hiçbir şey yabancı değildir bana, bu meyanda, hatırlanmak, sevilmek, methedilmekten de hoşlamnm. Herkesin sinirine dokunan birşe). benim de sinirime dokunur: Acınmak, vah vah pek yasıl guzeldiıier de şiir haline gelince. vahdet halinde, yani bir mimari içinde okununca, degerlenni kaybedıvenrler. Bedri'nin kitabımn başına da aynı hal gelmiş, fakat şiirle kitap munasebetinde. O şiirlerden bazılarını ayn ayn okumuştum, uzun fasılalaria, fakat şimdi kitap halinde birbiri ardınca okuyunca, beni ha>al inkisanna ugrattılar. Ama gel gor ki bunlar kolay olduklan ıçin de benim en samimi taraflanmdan birini aksattınyoriar. Belkı bu akseden tarafta sanıldıgı kadar derinlik, içlilik, liriklik yok, ama benim bir tarafım bö>le işte, biraz çocukça, biraz acemice filan. Bak yine sana onlardan bir tane daha yolluyorum. 9Ekim 1945 Dün gece rüyama girdbt: dtztmin dibmde oturuyormusun. Bajmı kaldtrdm kocaman gözlermt bana çevirdin, bir şeyler soruyormusun. htak dudaklarm kapanıp açthyor ' sestni duymuyorum ama. Gecenbt içinde bir yerlerde aydmhk bir haber gibi saat çmhyor. Havada fisütısı bafstzhğm ve soruuzhığun. Kırmızı kafetinde kanaryamm: Memomun türküsS, sürübnüş bir tarlada toprağt tttp yükseien tohumlann çUtrtuı ve bir kalabahgm hakh ve muzaf/er uğultıau geüyor kulağana... Senin uiak dudaklartn hep öyle açthp kapamyor setini duymuyorum ama. Kahrederek uyandtm. Ktiabm üstünde uyuya kabmsvn meğer. Düşünüyorum: yoksa senin sesin miydi bütün o seslerT •kkk "Adalet, Sende bir mektubum olacak ki hemen karşılıgım aiamadım. Mamafih artık mektuplar gedkerek gelip gideeek. çunku vapor eskisi gibi her gun >ok, ancak haftada uç defa. Boylelikle posta da haftada uçe inmiş oluyor. Sonbahar gibi artık ben en çok bu mevsimi seviyorum bir mek Bazı teknik kusurlar Bir araya gelince, kitabı monoton >apmışlar, monoton da degil, daha başka bir şey hatta, mubteva fakirliği. Ve bu muhteva fakirliği, damgasını şiırlerin tekniğine de aksetmiş. O kadar ki ımajlar, renkler, mısra kunıluşlan boyuna tekrar ediycr. "halk şiiri" stilizas>onu butun kıtaba hâkım, fakat bu da işleme bakımından yeknesak. Sonra Bedri gibi çok kuvvetli bir şairde insanı şaşırtan teknik kusurlar var. Kitabı açtım,rasgelebir misal veriyonım: Ekmek parasına gelince Sırat koprusunden beter Kıldan ince kılıçtan keskin oyle bir musibet ki kardesim ne sen sor ne ben soyleyim... Bir gemi vardı buyuk beyaz rahat gamsız kasavetsiz kalender iyi insanlarla gelir iyi insanlarla gider. Şimdi burada; buyuk, beyaz, rahat, gamsız, kasavetsiz, kalender sıfaüan, hem gendyc alt otebfllr hem de insrafava. Haydi biyuk. beyaz, rahat sıfatlan, insanlara mantıken verihnez, o kadar dtydtan, fakat gamaı, kasaretsiz, kaleader, beın uuanlara ait otobilir hem gemiye. Maium burada bu sıfatlar gemiye ait amma, eski tabirle zafı teiif yuzunden insanlara da ait olabilir. Bu mısralan hiç olmazsa şoyle kurmak gerekirdi, hiç olmazsa diyorum, yoksa en iyi şeklin boyle olacağı iddiasında değilim: gamsız kasavetsiz kalender buyuk beyaz rahat bir gemi vardı iyi insanlarla gelir iyi denizlerle gider. Bence en "serbest" şiir şekli, en "müstebit" şiir şeklidir. Her eser gibi şiir de bir nizam, bir disiplin işidir. Bu disiplinin içinde mesela kafiye bahsinde, en mazbut kafiyelerden başlayarak, yanm kafiye asonanslar, halk şiiri kafiyelennden, kalın ve ince, kapaİı, yabut açık tonlann tezadına, yahut armonisine ve nihayet "kafiyesizliğin Gelelim Karadut için düşündüklerime, ısrarla kanaatlerimi yazmamı istediğin için ve sırf sen okuyasın diye bunlan söylüyorum. Bence kitap haline geldikleri andan itibaren şiirler, ya kıymetlerini kaybediyorlar, yahut bilakis değerleri çoğalıyor. Mısra, beyit, kıta ile şiirin bütünü arasındaki münasebet gibi bir şey. Yahya Kemal'in ne güzel mısralan, beyitleri, kıtalan vardır da, bunlar bir kül halinde tek bir şiir olmadan önce, dilden dile dolaşırken nasıl güzeldirler, de şiir haline gelince, vahdet halinde, yani bir mimari içinde okununca, değerlerini kaybediverirler. Bedri'nin kitabımn basına da aynı hal gelmiş. başına tubunu aldım. Bugun karşjtıgını yazıyorum. Uk once sana 2122'den bir yazı, dun gece yazılmtştır; işte: 5 Kasım 1945 Çiçekli badem ağaçlannı unut Değmez geri gelmesi mumkun olmayan hatırlanmamalı... Islak saçlaruu guneşte kurut; olgun meyvelerin baygınlığıyla panldasın nemli, ağır kızıltılar... SevgiUm, sevgilim, mevsim sonbahar... İşte dun geceki emis>on bu. Ha, sana hangi tarihlileri yolladım şimdiye kadar, bana yaz da ona gore otekileri de gondereyim. Bu kuçuk mınlülan beğenmene pek sevindim. Geçen mektubumda da yazdıgım gibi, onlan boyle çabucak yazmasam, yahut yazamasam belki daha çok hoşuma gidecekler. Ama ne olursa olsun, bu kuçuklerde berhalde çok samimiyim, bunu da bunlar ovunulecek şeyler olmadığı için boyle acıkça yazıyorum." Bence en "serbest" şiir şekli, en "müstebit" şiir şeklidir. Her eser gibi şiir de bir nizam, bir disiplin işidir. Bu disiplinin içinde mesela kafiye bahsinde, en mazbut kafıyelerden başlayarak, yanm kafiye asonanslar, halk şiiri kafıyelerinden, kalın ve ince, kapalı, yahut açık tonlann tezadına, yahut armonisine ve nihayet "kafîyesizliğin kafıyesine" kadar bir kafiye disiplini vardır. ,. lf> i Bedri Rahmi Eyuboglu "Buyük öfkeyU güzel şiirler yazmaü. zık oldu filan gibi sozlerle ifade edilen bir du>gu>a vesile olmak. Her ne hal ise. Bu bahıs burada bitsin. (6.6.1947) Temmuz 1948 tarıhlennı taşıyan uç mektubunda da Bedri Rahmfnın Karadut (1 Bas 1948) adlı kitabı ıle Yahya Kemal'in Enduluste Raks şıırlerı uzerıne goruşlerını yazıyor Nazım Onları da butunuyle verıyorum. Birlaf vardır, virgul, nokta ve noktalı virgullerin filan yardımıyla anlaşılan yazı kusurludur derler, kı çok doğrudur. Burada musibet olan hem sırat koprusu, hem de kardeş. Boyle ters bir mana verilmemesi için noktaya, virgule ve bir haylı de okumakta sese verilecek tona ihtiyaç >ar. Halbuki, bu satırlan şoyle kurmakla noktasız, virgulsuz iş halledilırdi: Ekmek parasına gelince sırat koprusunden beter kıldan ince kılıçtan keskin oyle bir musibet ki ne sen sor kardesim ne ben soyleyim. Şiir dediğin nesne yılan gibi olmalı, hem her parçası ayn ayn yaşayabilmeli, hem de butunu bir kat daba kuvvetle hayatiyet kazanŞu yukarda rasgele soylediğim teknik kusurlar pek çok, bir misal daha: Adalet Cimcoz, HkretAdO, Eren Eyuboğht, Bedri Rahmi Eyuboglu Maya Sanat Gaierisi'nde. kafiyesine" kadar bir kafiye disiplini vardır. Sence butun bunlar bilinen şeylerdir ya, ben bir kerre de misal vereyim: Mazbut kafiyeler ve asonanslar ve halk şiiri kafiyeleri misal istemez, fakat acımak şiirinı ornek alarak .... kaldık ve ıslattık . .acıyamadık kıyamadık kelimelerinin sesleriyle, yani kafiyesizlik kafiyesinin disiplinine dahi girmeyen satır bitirimleri yapmak, sadece şiir yazmayı emek harcamağa, zahmet çekmege değmez bir iş telakki etmek demektir. İşte "Yar Yureğin Yar" şiirinden rasgele bir ornek daha: denıldi, deşıldi, yaprak getirdı. bu di, di, di sesleri ne asonans. ne klasik kafiye, ne halk kafîyesi, ne şu, ne bu ve ne de kafiyesizliğin kafiyesi. Halbuki, bazen kafiyesizliğin kafiyesini gayet guzel yapıyor, ornek yine ayıu şıirden: ıhk murdar lezzetlı çıkacak bahtımıza Bence bütmn bunlar uuhlhi gayet kolay kusnriardır, fakat aal öaeBİi ofau şey, ynkarda da söyledigiın gibi ldtaptaki muhteTa fa. Bedri RahmTnin Karadut u üzerine Gelelim kitap hakkında duşunduklerime, ikıdir ısrarla kanaatlerimi >azmamı ıstedigın ıçin ve sırf sen okuyasın dıve bunlan so>luyorum. Bence kitap haline geldikleri andan itibaren şiirler. >a kı>metlerini kaybediyorlar, yahut bilakis değerleri çoğalıyor. Mısra, beyit, kıta ile şiirin butunu arasındaki münasebet gibi bir şey. Yahya Kemal'in ne guzel mısralan, beyitleri, kıtalan vardır da, bunlar bir kul halinde tek bir şiir olmadan once, dilden dile dolaşırken na u w Cahit Sıtkı'nın Nazun için yazdıgı şiir Nazım Hikmet'in mektuplarında, Oktay Rifat, Asaf Halal Çelebi, Bedri Rahmi, Cahit Sıtkı, Orhan Veli ve Yahya Kemal'den söz ettığı goruluyor Çoğu, bir şunn yarattığı ızlenimlere dayanan kısa yargılar Cahit Sıtki'nın kendisi için yazdığını bildigimiz şürine değinirkcn, kişiligine ilişkin açıklamalar da yapıyor Nazım. Bu nedenle 6 Hazıran 1947 tanhını taşıyan mektubunun konuyla ılgılı bolumune yer vermek uygun görunuyor bana. Önce Cahit Sıtkı Tarancı'mn Bir Şey adlı şıirını okuyalım, sonra Nazım'ın ızlenımlerını. BtR ŞEY 'Si&görmeyiçokisterdim Adalet hammcığım, Mektubunuzu istanbul'da aldım ama cevap yazamadan Bursa'ya geldim. Bunu Nazım'ın meşhur makınasında ben söylüyorum o yazıyor. Böyle katip kullanmağa alışık olmadığım ıçin mektup tutuk tutuk olursa kusura bakmayın. Zamır ve Tuna ıçin gösterdığınız alakaya çok teşekkür edenm. Yazın gelmtşınız, evde bulunmadığım ıçin hem üzüldüm hem memnun oldum, sızı görmek çok ısterdım, uzun zamandır birbınmıze rastlamıyoruz. Köpeklerimle ahpab oiduğunuza çok sevindim, onlar benim en lyı dostlanmdır. Fıngırinkarasınm beşızlerı var. Üçu kız, ikisı oğlan, yası kuçük olduğu ıçin annelikten pek hoşlanmadı, çocuklara ben bakıyorum. Sıze, görüselım, buyrun demiyeceğım, çünkti Çamlıca'mn kışı korkunç olur, baharda beklerım. Kocamza hürmetler eder, gözlerinızden öperım Piraye Adalet, Piraye geldı, işte sana mektup yazdırdı, şimdi Nazun aldı sazı ele, bakalım ne dedı: Sende bir mektubum var, nerdeyse karşılığı gelir. Ferdi'yle Ihsan 'ın çevırdıklen fllmı pek merak edıyorum. Merak ettığım bir şey daha var, eğer böyle bir ihtımal pek az yafilm kötü olursa sen de bir krıtık yazarsankı yazmam lazımnasıt davranacaksın? Mamafifüım tyı olacağına göre her halde müşkıl duruma düşmeyeceksın. Kabıl olsaydı hanı ben de bir pıyes kaleme alırdım, oynatırdım ve senin tenkitlennı emın ol kı ilkpıyesını oynatan bir muharnr heyecanıyla beklerdim. Şaka etmıyorum. Piraye bugun gıdıyor. Zaten üç gtin kaldı. Bendenız de tekrar yalnızlığıma gömülüyorum. Hele bugünlerde yazı yazamadığım, daha doğrusu korkunç bir tembellık içinde bulunduğum ıçin bu yalnızlık bir kat daha karanlık oluyor. Ama nerdeyse kendımı toparlayıp çalışmağa başlartm. Valalardan çoktandır mektup aldığım yok. İşte böyle. Mehmet Alı'ye ferade ferade selamler eder, hasretle ikınızı de kucaklanm. Nazım Piraye ve Nazımdan Adalet Cimcoz'a ortak mektup Türkçevle daha çok zahmet çekmesi Hasılı Bedri'nin bundan evvelki kitabına gore bu kitabı zayıf. Bu hale ne kadar uzuldum bilemezsin, çunku malum ya, ben ona çok guvenirim, oğlanın şoyle bir silkınmesi, artık hep aynı cepheden ele aldığı ıçin stilızasyonlara, hiç olmazsa bu çeşitlerine bir son vermesi, kendi konuştugu Turkçeyle ve biraz daha zahmet çekerek yazması gerekıyor sanıyorum. Bana oyie geüyor ki Bedri, resimde de zaman zaman bir buluşa, bir tarza takıhyor, fakat o sahada bu takılışlan çabucak geçiyor ve onlar yenı bir araştırma için bir merhale oluyorlar, şiirde de boyle yapması lazım degil mi? Belki bu yazdıklarunla senin de canını sıktım, fakat dedim ya artık çuvaldızı kendime batırmak şartıyla, kendi yazdıklanm başta, her yazıyı kolayca sevemiyorum. Bu mektubum sırf Bedri'nin kitabına dair bir tenkıt degil, bir dert dokme, hayıflanma oldu. Mamafih sende cevapsız bir mektubum olacak. Ikinizi hasretle kucaklanm. Bedri'ye buyuk bir ofkeyle guzel şiirier yazmasını temenni ederim. Her şeye rağmen o, şairlerimizin en iyilerindendir. Saniyen ve yine evvela, eğer alay etmiyorsan, şiir ve bilhassa teknıği hakkında şahsi duşuncelerımı cızıktırayım. Bu cızıktırayım kelimesi, duydugum acayıp, kibirlı bir hkabı ortbas etmek için kullanılmıştır. Ve anlıyonım ki hep boyle yapmacıklı edayla konusmak zorundayım bu bahsi. Bir şey ki hava gibi, ekmek gibi, su gibi Lâzım insana, lâzım, onsuz yasanmıyor. Ana baba gibi, dost gibi, yavuklu gibi Kalp titremeden goz yasarmadan anılmıyor. Bir şey ki gozumuzde memleket kadar aziz Aşk ettiğimiz kendimize, derd ettiğimiz Adını çocuklanmıza beUetemediğimiz Bir şey ki, artık hasretine dayanılmıyor. II Bir şey daha var yurekler acısı Utandırır insanı duşundurur, Öylesine başka bir kalb ağrısı, Alır beni tâ Bursa'ya goturur. Yeşil Bursa 'da konuk bir garip kuş Otur denmiş, oracıkta oturmuş. Tâ yureğinden bir turku tutturmuş, Ne güzel şey dunyada hur olmak, hur. Benerci, Jakond, Varan 3, Bedrettin Hey kahpe felek, ne oyuniar ettin, En yavuz evlâdı bu memleketin, Nazım ağabey hapislerde çurur. Şiir denilen kelam. mutlaka ölçülü disiplinlidir Bence, şiir denilen nesne; vezinli, kafiyeli ve soylenmeğe değer sozdur. Kafiye ve vezni bendeniz. Nazım Hikmet kulunuz, en geniş manasıyla anlar. Şoyle ki; bizim şurimızde, anız ve hece vezinleri gibi, kayıtlı vezinlerden tut da bunlann çerçevesi ıçındeki mustezat, duraklan değıştırmek, duraklan busbutun kaldırmak gibi çeşitli formullerden, yine birçok çeşıtleri olan ve "serbest vezin" denilen bu serbest sozu de yerinde değildir çeşıde kadar şiir denilen kelam mutlaka olçuludur. Disiplinlidir. Nazun *m esi Piraye Hantm. SVRECEK
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle