18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
UMHURtYET/8 19 MART 1986 JSP Genel Sekreteri Necat Hamzaoğlu partisini anlattı POLTTIKA VE OTESI MEHMED KEMAL Orgütlenmeden iktidar olamayız ÜSUN ÖZBİLGEN DSP Genel Sekreteri Necat Hamzaoğlu, Galasaray Lisesi'ni bitirdikten sonra gittiği Avustur'dan, 14 yıllık çalışmasının sonunda Türkiye'DSP'nin Genel Sekreteri olarak döndü. Hamoğlu ile konuşmamıza Turkiye'ye gelip sosyal mokrat bir partinin üst yönetiminde görev aladan once, yurt dışında bu konudaki deneyim•ini anlatmasını isteyerek başladık. Avusturya'da r sosyal demokrat olarak deneyimleri ve çalışalan neydi? Şöyle anlattı: HAMZAOĞLU Ben orada Avusturya Soslist Partisi'nin Yabancı Işçiler Bölümü'nde çatım. Çalışmam, dönemin de, koşuliann da zormasıyla daha çok sendikal bir çahşma oldu. voısturya, Yabancı Işçiler Yasası'nın en gerici olığu bir Avnıpa ulkesi, yurttaşlanmızın orada çok ;ır sorunlan var. O sorunların yasalar çerçeveıde çözülmesi de oldukça güç. Dolayısıyla biylerle tek tek ilgilenerek çalışılması gereken bir tam vardı. Bu arada Avusturya Yabancı Işçiler asası"nın değişmesi için açlık grevi bile yapmışi. Hapiste Ağlanmaz... Orhan Velı'nin dört duvar arasını anlatan bir şiiri vardır; bunu epeyce dört duvar arasında kalmış olan kardeşi Adnan Veli, 'Mapusane Çeşmesi' adlı kıtabımn başına almıştır. Pencere. en lyısi pencere. Geçen kuşlan görürsun hiç olmazsa; Dört duvarı göreceğıne. Alı Sirmen dostumun 'On İki'den On iki'ye Türkiye' adlı kitabını okurken bu dızeleri anımsadım. Kaç yıl oldu, ne de çok ıçerde kaldı? Her asker hareketi biraz Ali Sırmen'e dokundu. 27 Mayıs, 22 Şubat, 21 Mayıs'ı saymazsak, onlardan sonra gelen 12 Mart ve 12 Eylül hep Ali'ye tosladı. Ali Sirmen'i Cumhuriyet okurlarına anlatmanın gereği yok, çok iyı tanırlar. Akşam. Yeni Ortam gazetelerinde yazdıktan sonra Cumhuriyet'e gelmiştir. 12'ler Ali'nın sırtında hep 12'den mi vurmuştur, yoksa karavanaya mı dönmüştür? Bunu, ilerde tarihin ve zamanın şaşmaz yargısı gösterecektır. "Insan durup dururken geriye dönüp bakmaz" diyor, doğru söylüyor. Eğer dönüp geriye bakıyor ve ondan dersler çıkarmaya calışıyorsa. yaşanan günlerin eksiğı gediği var demektir. Kitapta toplanan yazılar, 18 yıllık bir geçmişin ürünüdür. Ali Sirmen, daha çok dış politika yazarı olarak tanınır. Fakat dış politika ile iç polıtikayı öylesıne bir ustalıkla işler ki, içdış demeden yazıları sindire sindıre okursunuz. Zaten gazete yazıları 24 saat için yazılmış değil mıdir? Eğer yazılar 24 saati aşıyor. daha ilerilere uzanıyorsa, toplumun yaşamında bir gerileme vardır. Bunu düzeltmek gerekir. Gazete yazısı ise kopukluğu düzeltmez, eleştirir Alı Sırmen'in kitabı için ha bugün yazarım, ha yarın yazarım derken bir de baktık Alı de Barış davasından çıkanlar arasına gırdı. Bizim yazı o içerde iken değil, dışarı çıktıktan sonraya kaldı. Salı günlerinın birınde gazetede çalışırken Ali Sirmen in geldığini söyledıler. Bizim yazarların odası yukarıdadır. Hemen bir koşu, aşağıdan yukarıya seyirttim, Ali odasında idi. Odası çiçeklerle bezenmiş, görmeye gelen dostları ile dolmuştu. Sarmaş dolaş, geçmış olsunlardan sonra, şöyle suzdüm. Hiç hapısten çıkmışa benzemiyordu. Kilo almamış, çıta gibiydi. Yattığı süre kendini koyvermemiş, kendine bakmıştı. Mapusanecilığın sararmış, solmuş bir şışkinliği vardır, yüzünde bundan iz yoktu. "Sağlığımı basketbola borçluyum" diyordu. Demek içerde durmadan. elıne fırsat geçtikçe spor yapabilmiş. "Anılannı yazacak mısın?" diye soranlara, "Yurdumuzda artık herkes hapıshaneyi biliyor Her aileden birkaç kişi yatmıştır. Neyinı an/afay/m?"diyordu. Alçakgonüllülük ediyor. Hapishanelerin her zaman yazılacak bir yani vardır Birbirine benzer gibi olsalar da... Her olayın belli bir modası oluyor. Hani altı ay askerlik yapıp altı yıl anlatanlar vardır ya, bu mapusane işi de öyle olmadı mı? Onun içm Alı Sirmen'e çok hak veriyorum. Bir şaır arkadaş da geçende son üç beş günlük hapisliğini haftalarca anlatmadı mı? Kişinin hapiste yatması önemli değildir, ne uğruna hapiste yattığı önemlidir Barış davası, hapisten çıkmalar olsa da hâlâ sürmektedir. Süren bir dava için bir şey söylemeyeceğız, yankısı dunya çapında olmuştur. Bırakılmaları gecıken son altı kişi için geçen günler acıklı olmuştur Vekar ve onurla bırakılacakları günü beklemişlerdir. Ali Sirmen hapiste ıken babasını yitirdi, "Hapiste ağlanmaz, ağlamadım" dedi Kültürel çalışmalarımız oluyordu. En büytik soın, Avrupa'da insanlara, yabancılara, yaşadıkrı ülkenin nasıl örgütlendiğini anlatmak, o ulîlerde gözü açık yaşamalannı sağlamak, sistemri öğretmek. Kısaca sosyal demokrat kültürü vebilmek de başka bir çahşma alanımız oldu. Viyana'da öğrencilik yıllannızda ne gibi işr yaptınız? HAMZAOĞLU Hastabakıcılık da dahil çetli işler yaptım. Mesela demir raflann montajını, hastanede, pazarda da çalıştım. Var olabilmek in her türlü işte çalıştım. Zaten insanın kendi yeneklerine göre işlerde çalışması Avusturya'da bir ıbancı olarak pek mümkun değil. Onun için yapJınız işler surekli olarak bu ve benzeri işler ııyor. Şimdi dönelim Turkiye'ye. Siz sosyal demokısiyi nasıl tanımlıyorsunuz, bu tanıma göre nin DSP'yi seçtiniz ve SHP'de bu diişünceye ters ?len, sizin düşüncelerinize uymayan yanlar nerdir? HAMZAOCLU Kısa olarak tanımlanması îrekirse, kişilerin kendi kişiliklerini özgılr bir orımda geliştirebildikleri, yaşadıkları toplumun iksadi, politik ve kültürel yasamını kendi elleriyle îkillendirebildikleri düşunceye sosyal demokrademek mümkun. DSP bu diişünceye yakın ve SHP sosyal delokrasiye uzak bir parti mi sizin bu tanımınıza i>re? HAMZAOĞLU Şimdi olaya şöyle bakmak erekiyor. Tabii eskiden, 12 Eylul'den once ben e CHP sempatizanıydım. Hiçbir zaman üyesi olaladım ama sempatizaraydım. Türkiye'de aktif bir yasi yaşarrum olmadı. Birtakım aynntıları hiç bilıiyorum. A>Tintılan derken isimleri veya bir ilçe asıl çahşırdı gibi şeyleri bilmemekle beraber, 'HP'de beni rahafeız eden çeşitli olaylar vardı. »rneğin çeşitli kademelerde göre\ alan insanların kademelerden ayrılınca o kademelere gelen dierlerini suçlamaları, olayın tamamen kişisel du, eylerde gelişmesi... Sanki o sorumluluğa zamaında kendisi hiç sahip olmamış gibi, birdenbire musunuz.' HAMZAOĞLU Ben eski SODEP ve HP programlannı biliyorum. Maalesef SHP programı elimegeçmedi. okuyamadım. Programlar çok onemli temel kaynaklardır, ama program da her şey değildir. Bizde 1961 Anayasası da vardı. Herkese eşit öğrenim hakkı tanırdı, ama hiç kimse eşit öğrenim hakkına sahip değildi. Dolayısıyla programlarla onlann uygulamaları veya çahşma felsefeleri ayn ayrı değerlendirilmeli. Ben sadece olaya programatik bakmıyorum. Bu, konunun çok daha başka bir yani. Benim için önemli olan o programlann uygulamasına gidilen yolda nelerin yapıldığı, nelerin yeni yeni getirildiği, nelerin yeni yeni söylendiği? Yani kişiler ve örgütlenme biçimini esas alıyorsunuz... HAMZAOĞLU Kişiler demiyorum, örgütlenme biçimi, kişilerin muhakkak olumlu ya da olumsuz katkıları her zaman var, ama bir siyasi hareketi, kişilerden oluşmasına rağmen ille kişiler belirlemez. Daha doğrusu belirlememeli. SHP'ye yönelttiginiz eleştiriler içinde kişilerin yapısı da yer aldıgı için soruyonım... HAMZAOCLU Yoo, ille kişiler olarak almamak gerekir, zihniyet olarak alabilirsiniz. O zihniyet o kişilerde varsa, tabii o da aynı şekilde. Beni ilgilendiren zihniyetin kendisi, kişilerin kendisi değil. Bu zihniyetin DSP'de yer almayacağından canh bir organizasyon haline geldikten sonı a merkeziyetçilik, demokratiklik tartışması gündeme gelir. Sizin genel sekreter oluşunuzun öyküsü nasıl oldu bu baglamda? HAMZAOCLU Tam olarak aynntılannı ben de hatırlamıyorum. Kurucular Kurultayı'na gelmiştim. Kurucular Kurultayı'ndan evvel Sayın Rahşan Ecevit bu konuya değindi. Benim için tabii çok zor bir karar olduğunu soylemem gerekiyor. Siz kurucu degilsiniz. sadece kunıltayı izlemek üzere gelmiştiniz degil mi? HAMZAOCLU Evet, o sırada Rahşan Hanım'la görüştük. Bu kurultayda partinin MKYK'si seçildi. Genel başkan seçildi. Siz daha sonra genel sekreter oldunuz. Kurucular var, partinin daha iki yıl once kurulacağını açıklayanlar var. Sonra siz gelip iki günde kurucu dahi olmadan genel sekreterliğe getiriliyorsunuz. Bu da merkeziyetçi bir yaklaşıra degil mi? HAMZAOCLU O da merkeziyetçi değil, niçin değil, bakın bir partinin belli bir felsefeye göre büyük bir titizlikle örgütlenmek istemesi, yani çalışan halkın, sosyal demokrasiyi temsil etmesi gereken kesimin harekete katılması ve onlann eliyle parti ünitelerinin kurulmaya çalışılması başka bir olay. Buna giderken izlenen yontem ister istemez başka türlü olmak zorunda. Yani şimdi bir HAMZAOĞLU , Daha şu anda o konularda verilmiş kararlarımız yok. Örgütlenmenin Kurucular Kurultayı'nda basına yansıyan bilgilerinin dışında bir şey soylemek istemiyorum. Şöyle sorayım. 1987 yılı içinde bir genel seçim, yani erken seçim karan alımrsa bu seçime katıhr mısınız? HAMZAOĞLU Tabii katılacağız. Bütün illerde mi? HAMZAOĞLU Aynntılar konusunda hiçbir şey söyiemek istemiyorum. DSP Genel Sekreteri olduktan sonra Avrupa'ya gittiniz ve orada bazı resmi temaslannız oldu. Sosyalist Enternasyonal konusunda bazı temaslannız oldu. Bu görnşmelerinizin sonuçlan hakkında biraz bilgi verir misiniz? HAMZAOĞLU İlk resmi temasları yapıldı DSP'nin bu gezilerde. 10 gün gibi kısa bir süre içinde 20'ye yakın de\let adamı ve parti yöneticisi ile görüştüm. İşçi arkadaşlarımızla konuştuk, toplantılar yaptık. Bu göruşmelerin ana teması, Turkiye'nin son durumunu yansıtmak, DSP'yi tanıtmak; niçin kurulduğunu, Turkiye'nin hangi gereksinimlerinden yola çıkarak kurulduğunu anlatmak oldu. Zaten onlara hiç yabancı olmayan bu düşunce yakından izleniyordu. Sempati gördü. Sıcaklık gördü. Her parti yöneticisi bizim parti ile yakın işbirliği içinde olmayı dilediklerini söyledi. Bizim açımızdan, almak istediğimiâ alarak, duymak istediğimizi duyarak geldik. Sosyalist Enternasyonal'e katılmak istiyor musunuz, başvuruda bulunacak mısınız? HAMZAOĞLU Gayet tabii. Sosyal demokrat bir partinin Sosyalist Enternasyonal'e katılmayı amaçlamaması düşünülemez. SHP Genel Başkanı Aydın Güven Gürkan'ın da temaslan oldu ve onlar da zannedersem böyle bir söz aldılar. HAMZAOĞLU Ben basında çıkan o haberlerin doğruluğuna pek inanamıyorum. Çunkü Avrupa'da politikacılar iki ay içinde iki ayrı kişiye, aynı konuda ayrı ayrı şeyler söylemezler. Dolayısıyla hiç hoşuma gitmiyor, çünkü maalesef basını çok daha başka çevreler de eleştiriyor, ben de aynı konuma düşmek istemiyorum. Ama çok kısa basın ilişkimde bazı konuların neredeyse kasti işlendiğini gördüm, izledim. Hatta gazetenin birinin, benim Willy Brandt ile görüşmemden sonra orada olmamasına rağmen sanki görüşmeden sonra benden demeç almış gibi yayın yaptığını gordüm. Dolayısıyla birtakım şeylerde biraz mesafeli bakıyorum. Bizim için önemli olan, biz ne duyduk, biz ne gördük. Sosyalist Enternasyonal, aynı ulkeden iki ayn sosyal demokrat partiyi aynı anda üyeliğe kabul edebilir mi? HAMZAOĞLU Prensip olarak Sosyalist Enternasyonal'in kendi içinde böyle konumda olan ülkeler var ama bu. Sosyalist Enternasyonal'in de istemediği ve tasvip etmediği bir durum. Siz resmen başvurmayı ne zaman düşünüyorsunuz? HAMZAOĞLU Gerektiği zaman. Bir başka konuya geçmek istiyonım. Biliyorsunuz son kamuoyu yoklamalannda SHP'nin oy oranının yüzde 4O'ı aşabilecegi ortaya çıktı. DSP'nin oy oranı ise yüzde 2 civannda kaldı. Yeni kurulan bir partisiniz, tabii bu oy oranı yuksele ZOR AMA DOĞRU Secat Hamzaoğlu. DSP'nin örgütlenmesinin zor. birtakım geleneklerin de ustune giden bir çahşma olduğunu. ama sosyal demokrasinin e\rensel boyutlanna baktldığında. en doğnı örgütlenme modelinin kendilerininki olduğunu söyluynr. (Fotoiraf LĞL'R CL \ YL'Zj nasıl emin oluyorsunuz? HAMZAOĞLU Örgütlenme modeli bir defa Turkiye için ve sosyal demokrasinin evrensel boyutlanna da baktığınız zaman en doğru olan modeldir. DSP örgütlenmesi, çok zor, birtakım geleneklerin de üstune giden zor bir çalışma. Bunun gerçekten toplumumuz için en doğru örguılenme modeli olduğuna inanıyorum. Birtakım şeyleri temelden değiştirmedikçe, partinin kendi yapılanması içinde sağlam bir demokrasiye sahip çıkılacağına inanamıyorum. Temel farklılıgınızın örgütlenme modeli olduğunu vurguluyorsunuz, ama DSP'nin örgütlenme modeline baktığımız zaman merkezi bir yapılanma olduğunu izliyoruz. Kimse birbirini tanımıyor, bir merkez herkesi tanıyıp ona göre karar veriyor... HAMZAOĞLU Ama bu pek doğal. Benim mesela bütun Mardin il ve ilçelerindeki insanlan tanımam veya Mardinlinin Istanbul'daki orgüt üyelerini tanıması mümkun değil. Mesela SHP'de Mardjnli, îstanbulluyu tanıyor mu? Üyelerin ve örgütlerin seçiminin merkezi bir bürodan yönlendirilmesindeki merkeziyetçiliği soruyorum... HAMZAOĞLU Tabandan örgütlenme demek, her gelenin, 'ben geldim, tabanım, hadi örgütleneceğim' demesi anlamına gelmiyor. Tabandan örgütlenme demek, temel felsefemize uygun insanların gene belli bir aşamada, gayet tabii, belli birtakım insanlar tarafından görevlendirilmesi demek oluyor. Bunun başka türlu olması zaten mumkün değil. Bunun adı da merkeziyetçilik değil. Bu, kuruluş aşamasında uygulanan bir sistem. Merkeziyetçi mi, demokratiİc mi, antidemokratik mi, o parti kurulduktan sonra onun kurulu birimlerinde gözlenir ve karara vanlır. Ben şimdi bir insanla konuşup, onu kendime yakın bulup, onunla calışmak istememi merkeziyetçi bir hareket olarak göremiyorum. Ama ondan sonra o ilçeyi kurarken, o ilçedeki gelişimleri iki yıl sonraki dinamiği göz önüne alarak saptayamazsınız. Dolayısıyla bunun merkeziyetçiliği nerede ki? Bu ilk başta izlenmesi gereken çok biçimsel bir yol. SODEP 30 kişiyle kurulurken nasıl kuruldu ki? Sadece bu partinin kurulacağı açıklandığı aşamada ve iki yıl süren kuruluş aşamasında yer alan birtakım kişiler, giderek hareketin içinden yok oldu. Sonra yeni bazı kişiler aniden ortaya çıktı. Bunlar da hep bir giz içinde oldu. Bu konuyu açmaya çalışıyorum. HAMZAOĞLU Olabilir, bunda da anormal bir şey yok. Siz bir harekete başlıyorsunuz, başlarken de her zaman olması gerektiği gibi önyargısız birtakım insanlara gidiyorsunuz. O insanlarla çauşmaya başlıyorsunuz. Modeli, duşünceyi, felsefeyi koyuyorsunuz, ama kişinin getirdiği çahşma, ortaya konulan felsefeye ters duşüyor. Örneğin dar kadrocu, seçkinci bir örgütlenme modeline gidiveriyor veya tuzağa düşuveriyor. Dolayısıyla o kişiyle mesafe koyuyorsunuz. Hata yaptığı zaman 'ben bu hatayı yaptım, ama nasıl düzelteceğim' esnekliğini gostereceğine, tepkiye dönuştüruyor. Sonra bunun etrafında tırmalamalar da başlıyor. Bu yeni örgütlenme modeliniz gozlendiği kadarıyla çok agır ilerliyor. Siz bu modeli kurup da ne kadar zamanda yaşama geçirmevi planlıyorsunuz, örneğin bu model ne zaman iktidara gelecek kadar sağlamlaşır? Ne zaman iktidara gelir? HAMZAOĞLU Bu soruya yanıt vermek istemiyorum, çünkü bu tür cevaplar daima istismar konusu olabilir. Üç mu, beş mi, on sene mi, bunlar eevaplanmaması gereken sorular. Belli bir çahşmanın içine girdik, bu çalışmanın gelişimi içinde biz de yaşayarak göreceğiz. O halde şunu sorayım, önümüzdeki aylarda ara seçimler yapılırsa, bu seçimlere katılacak mısınız? Hangi illerde katılacak kadar örgütlenmenizi tamamladımz? ÇALI$Aı\LARIN SORULARI/SORUNLARI YHMAZ ŞİPAL SHP Genel Başkam'mn Sosyalist Enternasyonal konusunda yaptığı temaslarla ilgili basında çıkan haberlerin doğruluğuna nanamıyorum. Çünkü Avrupa'da oolitikacılar iki ay içinde iki ayrı kişiye, aynı konuda ayrı ayrı şeyler söylemezler. ;örevi değişince göreve gelenlere yüklenme anlaaşı. Sonra, sosyal demokrasinin gerçekten tanımanamayışı, partinin strüktür olarak sosyal demokat yapıya sahip olmayışı. Yani CHP geleneksel )ir partiydi. Sosyal demokrat gelenekten çıkarak curulan bir parti değildi. Dolayısıyla meydanlaria halkm isteklerini ve özlemlerini dile getirirken, Darti o istekler ve özlemler doğrultusunda gide•niyordu. Yani bu, parti yönetiminde yer alan kişilerin sosyal demokrat düşiincede olmayışlarından tnı kaynaklanıyordu? HAMZAOĞLU Tabii, hem o var, hem sıyaset yapma anlayışı çok değişikti. Bir sosyal demokrat hareketin daha başka örgütlenmesi, datıa başka hareket etmesi gerekiyordu. CHP'de bu yoktu. Olayı, hiçbir zaman için siyasette kişiler üzerinde tartışmak istemiyorum, hiç hoş olmayan bir şey ama öyle insanlan da tanıdım ki... Viyana'ya geldikleri vakit, üç tane, beş tane sosyal demokrat duşünceyi bir araya getirip söyleyemeyecek insanlarla da maalesef karşılaştım. Yani bu insanlar milletvekili, senatör fılandılar. Hatta zamanında Avusturya'ya gelenlerden biriyle ilgili çok ilginç bir anım var. Bizim orada bir öğrenci derneğimiz vardı, duvarda birtakım sloganlar asılıydı. CHP'nin sloganları. Bize gelen senatör, onlara bakıp bakın ipuçlannı alıp konuşuyordu. İlk sorduğu şey 'Burada benim hemşeriierim yok mu?' olmuştu. Şimdi 12 Eylül oldu. Birtakım şeyler gelişiyor, bunlar tarih artık. 12 Eylul'den sonra Türkiye'de birtakım şeyleri yeniden düşünmek gereksinimi bence doğdu. Bu her kurum için gerekliydi. îşçi hareketinden, sendikal hareketten tutun meslek odalarının tavrından çıkın, gene sosyal demokrasi içinde birtakım şeyieri yeniden diışunmek gerekiyor. Bir mitingte 600 bin kişiyi sokağa çıkartabiliyorsunuz veya 6.5 milyon oy ahyorsunuz, partiniz kapanıyor, en ufak bir hareket yol. Bunu ciddi olarak düşünmek gerekiyor. Bu oyuncak değil artık, bunun toplumsal sebepleri olması gerekiyor. Bu noktada şu tartışmayı hatırladım. Sayın Ecevit'in 12 Eylul'den sonra bazı çıkışları oldu ve bu yiizden tutuklandı, hapse girdi. Bu çıkışlarında parti kurmaylannın kendisini yalnız bırakması eleştirisi var, bir de o zamanki parti kurmaylannın yanıtlan var. Ecevit bu çıkışlarını hep kişisel diizeyde götiirdü, parti ile birlikte hareket etmedi diye. Bu tartışma konusunda ne diyorsunuz? HAMZAOCLU Sayın Ecevit'in konumuna şu anda cevap vermek istemiyorum. Onu en doğru kendisi cevaplar herhalde. Kısa olarak şunu söyleyeyim, şu andaki görünümü ile olaya baktığınız zaman zaten SHP'nin de hiç yeni bir şey getirmediğini, partilesme, örgütlenme konulannda eski kalıpları olduğu gibi sanki Türkiye'de hiçbir şey olmamış gibi hayata geçirmesi olayını görüyorsunuz. Bu benim için çok sonınun cevabı olmuş oluyor.Yani o tartışmayı sürdürmek isteyenler sürdürsünler. O halde şunu sorayım, sosyal demokrasinin tanımında, her iki partinin, DSP ve SHP'nin programlarını kajsılaşlırdığınızda bir ayrılık gorüyor "Para, prim önemli değil" SORL: Ben Maliye'den emekli oldum. Baglı oldugumuz kuruluş Emekli Sandıgı. Şu anda 15 işçinin bulundugu bir fabrikada çalışıyorum. Kendimi bordroya dahil ettim. Gelir vergisi veriyorum. Aynca Sosyal Sigortalar Kurumu'na bir yazı yazdım. "T.C Emekli Sandıgı'ndan emekliyim. Halen bir fabrikada çalışıyorum. Benim sigorta primi ödemem gerekli mi? Gerekiyorsa hangi kanunun. hangi maddesine göre?" dedim. Gelen yazıda r o 1 analık sigortası, To 2,5 iş kazası primi kesilmesi gerekiyortnuş. Bunların tamamını işveren ödeyecekmiş. Ancak ilgili yasa numaralannı yazmamışlar. Benim saglık güvencem var. Bu yaştan sonra da doğuracak değilim. Para, prim onemli degil. Önemli olan, bilmek ve dognı yapmak. Kesilecekse de, kesilmeyecekse de yasa numaralannı ve nedenlerini bilmek. N.Ş. BURSA Biz kolaycılıktan, kısa yol denemelerinden kendimizi uzak tutmaya çalışıyoruz. Biz kitlelerin, insanların sorunlarının \ çözümünün demokratik sol hareketten geçtiğine inanıyoruz. Onun için sosyal demokrat hareketi bir deneme tahtası olarak sunmak istemiyoruz. bilir. Ancak sağda bir bölünme yaşandıgı bu aşamada, sosyal demokrat bir partinin hükümet olmaya yaklaşması söz konusu olduğu zaman, bir başka demokratik soi partinin bu oyları bölmesi ileride bir suçlama konusu olabilir mi? Bunu şu anlamda soruyorum, biliyorsunuz son yıllarda uygulanan ekonomik ve sosval politikalarla, çalışan kesimler, demokrat kesimler çeşitli sıkıntüara maruz kaldılar. Bugün hükümete gelecek bir sosyal demokrat parti. programı gereği, tümüyle iyileşme sağlayamasa bile kitlelerin ellerinden alınan haklarının düzeltilmesi veya hiç değilse kotuye gidişi durdurmak zorundadır. Siz bu konumda, bu gelişmeyi önleyecek bir oluşum olarak suçlama karşısında kalmaz mısınız? HAMZAOĞLU Biz kolaycılıktan, kısa yol denemelerden kendimizi uzak tutmaya çalışıyoruz. Biz kitlelerin, insanların sorunlarının çözümünün demokratik sol hareketten geçtiğine inanıyoruz. Onun için sosyal demokrat hareketi bir deneme tahtası olarak kamuoyuna sunmak istemiyoruz. Sosyal demokrasi, Türkiye'de ancak bütün örgutlenmesini sağlıklı şekilde bitirdikten sonra iktidar olabilir, hukümet olabilir. Ben bu aşamada kişi olarak, SHP'nin olası bir hukümetinin Turkiye'nin sorunlarına çözüm getireceğine inanmıyorum. Çözüm çok iddialı bir kelime. Ben iyileştirmelerden söz etmek istiyorum. HAMZAOĞLU Ama artık Türkiye'de birtakım sorunlara artık çozüm getirilmesi gerekiyor. Peki, sü bütün kozamzı örüp sorunlara çözüm getirecek aşamada örgutlenmenizi tamamlayana kadar insanlann beklemeye tahammülu olacak mı? HAMZAOĞLU Hayır, beklemeleri gerekmiyor. ille topluralarda hükümet olunduğu zaman çalışma yapılmaz. Hükümet olunmadan da kendi gucunüzu ve etkinliğinizi göstererek birtakım şeyler yapabilirsiniz. Ben kendi orgütlenmemi tamamlamadan, insanların desteğini özlemlerine hitap ederek demiyorum bizzat desteklerini her konuda desteklerini, sabırdan tutun, tuğlaları üst uste koymaya kadar desteklerini almadan hukümet olamam. Olursam mesajımı iletemem, yalnız kalırım, başansız olurum. O zaman da olan demokratik sola olur. Şöyle bir noktayı da düşündunüz mu? Bizim seçmenimizin bir sağduyusu vardır. Seçime katılan partilere bakar ve kendi duşüncelerine en yakın olan partiler içinde iktidara kim yakın gorünüyorsa onu seçer. 6 Kasım'da HP'nin aldıgı oylar gibi. Bu sağduyunun ışığında baktığınızda, yakın bir genel seçim olursa sizin parti uyesi seçmenlerinizin bile iktidara daha yakın gördügu SHP'ye oy vermesi mumkundür. Boyie bir durumda da, siz, belki olduğunuzdan da daha küçük bir parti imajına düşebilirsiniz, aldıgınız oylara bakılarak... HAMZAOĞLU Bekleyelim bakalım nasıl olacak? Teşekkur ederim Savın Hamzaoğlu. Playboy ve Playmen davaları başladı Istanbul Haber Servisi Yurda sokulması yasak yayınian kısmen ahntı yapıldığı gerekçesiyle İstanbul Basın Savcılığı tarafından haklarında dava açılan Playmen Dergisi Yazı lşleri Müduru Savaş Kalafai iie Playbo\ Dergisi Yazı İşleri Müdurü Ali Ugur Saydam'ın yargılanmalarına dun 2. Asliye Ceza Mahkemesi'nde başlandı. Hakkında 5680 sayıh Basın Yasası'nın 31/3. maddesi gereğince üç aydan bir yıla kadar hapis cezası istenen Playboy Dergisi Yazı İşleri Muduru Saydam, ifadesinde 20 Haziran 1967 yılında Bakanlar Kurulu kararı ile yurda sokulması yasaklanan Playboy dergisinin yurt dışı baskısı ile Türkıve baskısı arasında resim ve haber açısından hiçbir benzerlık olmadığırıı ocmaı. Saydam, derginin isim hakkını satın aldıklannı \e yayımlanabilmesi için İstanbul Valiliği ile Sıkıyönetim Komutanlığı'ndan gerekli iznin alındığını soyledi. Mahkeme, Saydam'ın dunışmalardan vareste tutulmasına ve» Bakanlar Kurulu'ndan daha once istenen ancak dilekçenin altına "arz ederim" yazılmadığı için gönderilmeyen kararın istenmesine ve iki dergi arasında iktibas bulunup bulunmadığının incelenmesine karar vererek duruşmayı 11 Nisan 1986 günu saat 10.30'a erteiedi. Aynı gerekçe ile dun yargıç önüne çıkan Playmen Dergisi Yazı İşleri Müduru Savaş Kalafat'ın duruşması ise 25 Vlan 1986 gunu saatl 1.00'e ertelendi. Fatih ve Süleymaniye*ye bugün 220 volt elektrik Haber Merkezi Istanbul'un Fatih ve Suleymaniye semtlerinin bazı bolumlerınde bugun 110 voltluk şehir ceryanı 220 volta çevrilecek. Bu iki semtte bugun sabah saat 9.00'da kesilecek ceryanlar saat 13.00'ten sonra 220 volta çevrilmeye başlanacak. TEK Boğaziçı Dağıtım Müessesi yetkililerinden alınan bilgiye göre 10 bin abonenin elektrik saatleri değiştirilerek voltaj yukseltilmesine karşı hazırlandı. Yetkilılerden alınan bilgiye gore Fatib,'te ceryanlan UO'dan 220 volıa yükseltilecek cadde ve sokaklar şunlar: Akdeniz, Halıcılar, Sangüzel, Balipaşa, kocasinan caddeleri, Hüsrevpaşa, Sarı Nasuh, Korkul Ata. Şemsettin Sami, Vatandas, Amele (Albay Cemil Sakarya), Şair Cem, Hoca Efendi, Emir Buhari, Zulali Çeşme, Mutemet, Ocaklı sokaklannın tanıamı. Hakperest. Yaren, Öksüzce Hatip, Çifte kumrular, Öksüz, Vatansever, Muhtar Hüsnu Paşa ve İskenderpaşa sokaklannın bazı kısımları. Suleymaniye semtinde: Vefa Lisesi ve havalisi. Esnaf Hastanesi ve havalisi, Şehzadebaşı Camii, Kovacılar Cad.. Vefa Bozacısı ve havalisi, Kirazlı Mescit Sokak. TABLO, antika alınacaktır. YANIT: 506 sayıh Sosyal Sigortalar Yasası'nın 2. maddesi ile "Bir hizmet akdine dayanarak bir veya birkaç işveren tarafından çalıştırılanlar"ın sigortalan olmaları ongörulmuştür. Ancak sigortalı olmaları gerekenlerden "Kanunla kurulu sosyal güvenlik kurumlarından malülluk veya emekli aylığı almakta olanlar hakkında malülluk, yaşlılık ve ölüm sigortalan uygulanmayacağı gibi, bu durumda olanlardan kanunen sağlık yardımlarına da müstahak bulunanlar hakkında hastalık sigortası hukümleri de uygulanmaz" Emekli Sandığı'ndan emekli aylığı almanız nedeniyle size yasa kapsamında yer alan 4 sigorta kolundan 2'sinin uygulanmayacağı, diğer ikisinin ise uygulanması gerektiğmi vurgulamıştır. Uygulanması gereken sigorta kolları: "A) Tarifesine göre tespit edilecek iş kazalan ile meslek hastalıkları sigortası", bu sigorta kolunun "Priminin tamamı işverenler tarafından verilir. Bu primın nispeti ° o 1,5'ten az, °7o 7'den T fazla olamaz" " O Analık sigortası primi, sigortalımn kazancının °7o l'idir. Bu primin tamamı işverenler tarafından verilir!' Uygulanmaması gereken sigorta kolları: "B) Hastalık sigortası primi, sigortalımn kazancının % ll'idir. Bunun r o 5'i sigortalı hissesi, ° o 6'sı işveren hissesidir. ^ D) Malülluk, yaşlılık >e ölüm sigortalan primi, sigortalımn kazancının °?o 20'sidir. Bunun "'o 9'u sigortalı hissesi, % ll'i de işveren hissesidir' Siz kalbinizi, kalbiniz sizi korusun! Feridun Kavas... Bilgisayaroperatörü... Çağdaş bir meslek seçmiş kendisine... İyi bir tavla oyuncusu olduğuna inanıyor... Dostlarını neşeli insanlardan seçiyor... Feridun Kavas bir Limon okurudur. 147 10 88 Akşam 356 12 52 TOPKAPI HASTANESİ Tel 524 19 194hat Eski tablolannız, tuğralı gümüşleriniz ve el yazma eserleriniz için Troy 140 79 36
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle