16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER şüncelerin, ilkelerin hepsinin arkasmda Uyanış (Rönesans)'jn insancı (humaniste) akımının bas ilkesi yer alıyordu. Şu idi bu ilke: 'Her seyde ölçü insandır; her şey insan mutluluğu içindir! BUindiği gibi, bin küsur yıl sürmuş olan Ortaçağda siyasi ve sosyal otoritenin dayanağı 'Tanncıük' idi. Her şey Tann ve öbür dünya içindi. Ashnda bu bir aldatmaca idi. Tann ve onun ihtiyaçlan diye somut bir şey ortada olmadığındarı, bu ilke 'Her şey kih'se içindir' ilkesine dönüşüyordu. tnsancı (humaniste) hareket buna şiddetle karşı çıkmış, insanı ön plana çıkarmıştır. Bu ilke uzun süre bir felsefe görüşu olarak kitaplarda kaimış, ilk kez, yukarda saydığımız siyasal belgelerde benimsenmiştir. tşte bu ilke, dolaylı olarak, Tanzimatın da benimsediği bir kuraldı. Demokrasinin temelinde de bu ilke yatmaktadır. Fakat, Tanzimat henüz demokrasi degildi; bu yolda bir adımdı. Buna belki adım bile denemez. Çünkü Tanzimata karşı olan güçler o kadar çok, o kadar güçlü idi ki Tanzimat ilkeleri bir türlü uygulanamamıs, 17 yıl sonra ikinci bir "Tanzimat fermanı" (1856 Islahat Fermam) ilan edilmek gerekmiştir. Tanzimat ilkelerinin kabulünde dış güçlerin çok büyük rolü olmustur. Esasen bizde her yenilik için böyle olmustur. Bugün aynı baskı altında değil miyiz? Hatta bu baskıyı, bazı belgeleri imzalamakla, biz yasallaştırmadık mı? Birleşmiş Milletler İnsan Haklan Evrensel Be>rannamesi'ne, NATO Andaşmasına, Helsinki Nihai Senedine biz de imza koymadık mı? Ortak Pazar'a girme istegimiz, hep *Sizde demokrasi yok' bahanesi ile geri çevrilmiyor mu? Fransız lhtilali ilkeleri modem Avrupa kamu ve özel hukukunun temelini oluşturmuş, 19. yüzyılın ortasına kadarki dönemde kabul edilen veya ettirilen 300 kadar anayasa bu ilkelere göre hazırlanmıştır. ihtilal fikirleri ile en çok savaşan Ingiltere bile 1833'te yasalannda bunlara göre düzeltmder yapmak zorunda kalmıştır. En son uyanan Osmanlı tmparatorluğu olmuştur: Ihtilalden tam 50 yıl sonra, 1839'da. Osmanh Imparatorluğu böyle dünyayı saran evrensel bir geüşmenin dışında kalamazdı, kalamamıştır. HALKTAN GELMEYİŞ Osmanh tarihinde hiçbir hareket halktan gelmemiştir. Tanzimat neden halktan gelsin? Osmanlı hallu iki ana bölümden oluşuyordu: Müslimler, gayri Müslimler. Müslüman halk, gazetenin olmadığı bir dönemde ne dünya sorunlanm, ne ülke sorunlannı biliyordu. Bunları, değil cahil halk, Müslüman aydınlar da bilmiyordu. Fransız İhtilalinin çıktığı sıralarda devletin başındakilerin bu ihtilal hakkındaki çocukça görüşleri tarihlerde yazıhdır. Osmanh aydını gayri Müslim uyruğa esitlik tanınmasını bir türlü hazmedememekle dünyanın gidişinden ne kadar habersiz olduğunu göstermiştir. Bunlar, imparatorluğun bu haklar yüzünden battığı görüşündedirler. Oysa, Fransız lhtilali fikirlerine dayanarak önce Sırplar, sonra Yunanhlar ayaklanmışla.dı: lanzimattan yıllar önce... Müslüman aydının dünyadan habersizliğine karşıhk gayri Müslim aydınlar Batıdaki gelişmeleri günü gününe izh'yorlardı. Bunlar çocuklannı Batıda okutuyor, ticaret için Batı ile her an ilişki kuruyorlardı. Patlama, bunun sonucu ohnuştur. TUrk aydını dünya ve ülke sorunlan hakkında bugün de aynı aymazhk içinde değil midir? Bas yöneticilerle sivil asker yargıçların, Marksizmi, 12 Eylül'den sonra öğrenmeye çahştıklannı gazetelerden okumadık mı? Bunlar anarşik olaylann sol düşünceden kaynaklandığını sanıyorlardı. Oysa, solculuk, aynhkçılar tarafından maske olarak kullanıhyordu. Bugün irtica, devletin de koruması ile hortlamıştır. Kürsü yobazlan kol gezer ohnuştur. Ashnda, bunlar, devletin başına sank, sırtına cüppe, ayağuıa salvar ve takunya giydirmek için Humeyni ahı çekerüerin masalan, sözcüleıidir; Atatürk'e cepheden saldıramadıkları için Tanzimatı hedef ahnışlardır. Tanzimata saldırüann bir nedeni gayri Müsüm uyruğa eşklik tamnması idi. Bugün ülkemizde gayn Müsüm devede kulak bile değildir. Buna yok da denilebilir. Ama 'var' etmek isteyenler vardır. Ne diyor mehter marşımız?: '1leri, ileri, haydi ileri/ Alacağız düşmandan eski ycrleri! Nereleriydi o eski yerler? Başta Balkanlar: Macaristan, Romanya, Bulgaristan, Yunanistan, Yugoslavya, belki Viyana kapılan... Sonra Suriye, Irak, Lübnan, Ürdün, Arabistan, Körfez emirlikleri, belki Habeşistan (Etiyopya). Balkanlar çok önemli. Oranın gayri MüsUmlerini hudutlanmıza ahrsak eşitlik venneyiz; kendilerini, yine koyun sürüsü (reaya) durumuna sokar, bu yolla da Tanzimattan önceki görkemli dönemi canlandınr, Tanzimattan öç ahnz! Sonraki hedef, tabii, Büyük Millet Mechsi'nin duvanna 'Egemenlik kayıtsız şartsız Tannnındır' yazdırmak olacaktır. Tann, gelip tahta oturup egemen olamayacağına göre, onun yeryüzündeki gölgeleri onun adına devleti yöneteceklerdir. Bundan sonraki hedef de sopah ibadet, dört kan, şeriat, Uselerin din lisesine çevrilmesi, kadının peçe ve carsaf giyerek eve dönmesi, hulle, tarikat, şeyh, şeyhülislam, tekke... tşte Tanzimata saldıranlan kazırsanız altlanndan bunlann çıkacağmı görürsünüz. Derim ki, aklımızı başımıza toplayıp Tarızimatın 150. yıldönümünü adam gibi kutlayarak uygar bir ulus olduğumuzu kanıtlayalım. Daha 3 yıl varken şimdiden uyanyorum: Ancak hazırlanılır. 8 ŞUBAT 1986 Tanzimat Taklftçilik miydi? Osmanlı tarihinde hiç bir harekeî halktan gelmemişîir. Tanzimat neden halktan gelsin? Osmanlı halkı iki ana bölümden oluşuyordu: Müslimler, gayri Müslimler. Müslüman halk, gazetenin olmadığı bir dönemde ne dünya sorunlarını, ne ülke sorunlarını biliyordu. Bunları, değil cahil halk, Müslüman aydınlar da bilmiyordu. Fransız İhtilalinin çıktığı sıralarda devletin başındakilerin bu ihtilal hakkındaki çocukça görüşleri tarihlerde yazıhdır. PENCERE Dostluklar... Sabah uyandım. Pencerenin perdesini açtım. Karşımda çam ağacı. Hava kar mı topluyor? Biraz müzik, dedim. Plakları karıştırıyorum. Gözüm Mozart'a ilişti. Başyazanmız Nadır Nadinin dostu. 3 numaralı keman konçertosj. Dinlerken düşündüm. Nadir Nadi'nin duyarlığını, okurlan sanırım son kitabında yeterince duyumsadılar; ama ben çoktan bilirdim. Eski "Pembe Konak"tan beri. O yıllarda odam, N.N.'nin (eskiden müziğe ilişkin yazılarını böyle imzalardı) odasına bitişikti. Loş, yüksek tavanlı, etkileyici bir oda. Kâğıtla kaplı ahşap duvarın ötesinde N.N. çalışırdı, dolaşırdı, okurdu, düşünürdü. Duvarın ötesinde miydi N.N? Çoğu kişi için öyieydi. İçine dönük, kapalı, az konuşan, çok dinleyen. Eski deyimle "mesafeli" bir insan. E dediğim çeyrek yüzyıl öncesı. O günlerde N.N'nin yaşı, benin, bugünkü yaşımdan küçüktü. Ne var ki bana çok büyük görünürdü. Ya çevresi? Meğer N.N. Mozart'la dostluk edermiş. Söylerdi bunu; ama dostluğun bunca derinliğini düşünemezdim. Ya o başyazılar? Ouyarlılık değil, akıl; duygu değil denge vardı başyazılarda. Oysa duyarlı kişiydi N.N. "Dostum Mozart"da belki ilk kez, bu niteliğine gem vurmamıştı. Melih Cevdet'in kitapta bulduğu "roman tadı" işte bu yüzden... * Mozart çalıyor plakta. Ben yazıyorum. Müziği severim. Ancak "bilisiz" bir sevgidır bu. Çoğu zaman bir parçayı dinlerken aklım başka şeylere kayar. hayallere dalarım; ya da oturup yazarım. N.N ye bunu söylediğimde demişti ki: Ben kesinlikle böyle bir şey yapamam; müzik çalarken yazı yazamam. Demek ki müzikte "bilisizlik" bir ayrıcalık da sağlıyor. Sen makinede tıkır tıkır yazıyorsun, plak dönüyor, fon müziği oluşturuyor. Mozart'a saygısızlık mı ediyorum? Yok canım. Dostlann dostluğunu biraz sömürmekte sakınca yoktur. Nice dostum var, kimı zaman ben onların nazını çekerim, kimi zaman onlar beni hoşgörürter. Ya doyasıya dostluk edemediğim dostlarım?.. Birbirimıze hasret gideceğiz. İçinde yaşadığımız dağdağalı yıllarda kim kimi arayabiliyor ki! Bu tür dostlarımdan birı Talip Apaydın; bir görünür, bir kaybolur. Sessız, sevecen, güleç Talıp Apaydın; kitaplarını gönderir, okurum, yazmaya niyetlenirim; bir siyaset rüzgârı eser unuturum. Kişiliği dört dörtlük kimi insan, dostluk terazisinin kefesine benliğini koymaktan adeta çekinir. Talip onlardandır; bilinci köy enstitülerinin örsünde çıfte su verilmiş çelik gibi dövülmüş, yılların birikimiyle ışımış, alçakgönüllu bir sanatçıdır. Gazetedeki çalışma odama dün girdiğımde masanın üzerinde pulsuz bir zarf gördüm. Açtım, içinde "Zor Olan" başlıklı bir şiir çıktı. İmza: Talip Apaydın. * "An suyu sağar toprak Aklın süzgecinde aydınlık Ayıklar gereksizi açar yolu Zaman tuneli tanık Bir ömürboyu aynı doğruda Nice engelleri aşarken Bilinmezlığe karışır bazan Kim suçlu kim sanık Anlaşılır gibi değildir Bu soğukta bu ter Olmazı oldurmağa çalışın Her insanın yüreği yanık Zorlanır şah damarımız Bir yerlere varmak için Kendiliğinden olmaz çünkü Yollar hâlâ tıkanık" VEHBİ BELGİL 3 yıl sonra, 3 Kasım 1989 tarihinde Tanzimatın 150. yıldönümünü yaşayacağız. Kutlayacağız demiyorura. Kim kutlayacak? Çağdaşlaşma yolundaki bu büyük adımımıa vatan hainlijj ilan eden kürsü yoba2İan mı? Yoksa, 21. yüzyılın eşiğinde laik Türkiye'de tarikat şeyhlerinin peşinde koşan geri zekâlı şımank devletliler mi? Ve ne acıdır ki, aradan bu kadar yıl geçmiş olmasına karşm blz bugün hâlâ 'Tanzimat ne idi! Ne degildi!' tartışmalan ile dünyaya karşı gülünç dunıma düjüyoruz. Tanzimat için Batıda yazılmış kitaplar bir kitaplık dolduracak çoklukta. Bizde ise 45 yıl önce iane yaalardan bir cilt yayımlanmış: Büyük olayın 100. yıldönümü dolayısıyla. Bu durumda Tanzimat tartışmalarının sürüp gitmesinden doğal ne olabilir? Bir kısım sözde aydınımıza göre Tanzimat 'gereksiz Batı taklitçiliği' idi. Bir kısmına göre vatan hainliği idi: Bunu ilan edenler, ülkemizi parçalamak isteyen Batılı emperyalistlerin işbirlikçileri idi. Ve yine ne acıdır ki bu sözler devlet televizyonunda üstüne basıla basıla söylenmiştir. Ve nihayet, bir kısım düşünmezlere göre de, Tanzimat halktan gelmemiş, halka mal edilememiş bir düzenleme hareketi idi. Şimdi bu üç savı ayn ayn inceleyelim. TAKLfTÇtlİK Tanzimat, bütün müesseseleriyle çağdışı kaimış ve kendini yenileme yollarını bulamamış bir uygarlığın, kurtuluşu Baünın başan ile uyguladığı yöntemlerde arama çabasıdır. Daha doğrusu 'cabalarından biri'dir. Çünkü bizde çağdaşlaşma çırpınışlanrun ta 17. yüzyılın ilk çeyreğine, Genç Osman dönemine kadar uzanan bir geçmişi var. Bu gencecik padişahtan (18) Tanzimata kadarki yaklaşık 200 yıl içinde sadece ordumuzun ıslahı ile devleti eski görkemli haline getirebüeceğimiz samlmıştır. Tanzimatladır ki devletin bütün müesseseleri Adan Z'ye değiştirilmedikçe sonuç alınamayacağı duşüncesine vanlmıştır. Bu düşunceyi somutlaştırmak için 12 ilke kabul edilmiştir: 1) Can, mal, ırz (?) güvenliği, 2) Mülkiyet hakkına saygj, 3) Vergi adaleti, 4) Askerlikte belirli süre, 5) Yargı güvencesi, 6) Yargısız kimsenin idam edilmemesi, 7) Suçlu ailesinin, miras hakkından mahrum edilmemesi, 8) Din ve ırk aynmı gözetilmeden yasa önünde herkesin eşit sayılması, 9) Rüşvetin şiddetle cezalandınlması, 10) Memurlara maaş bağlanması, 11) Yasalann bir kurulca hazırlanması, 12) Bunlara, başta padişah, herkesin uyması. tşte UkJit denen ilkeler bunlar. Bir devlet düşünün ki uyruğuna can, mal, ırz (?) güvenliği sağlayamaz hale gelmiş; 'Adalet devletin temelidir' ilkesinin tam tersini yapmış; memurlannı rüşvete zorlamış; bir kısım halkını güdülen sürii (reaya) gözü ile görmüş; bu durumlann düzeltilmesi için yapılan girişimleri 'Din elden gidiyor' naraları ile kanlı bir biçimde bastırmış... Sonunda din kaJmıs, fakat devlet elden gitmiş. Böyle bir topluluğa devlet denebilîr mi? Ve işin daha da acıkhsı, siyasi otoritenin en büyük paydaşı 'tlmiyye Sınıfı' bütün alimlerine, hacılarma, hocaJanna, şeyhülislamlanna, müftulerine, kadılarına karşın bir çıkış yolu gösterememiş. Bu durumda, dünyanın ve ülkenin gidişini gören topu topu 45 aydın, kurtuluşu Batıyı yükselten ilkelerde aramış. Ve bunlann en ileri geleni Büyük Reşit Paşa, bu işe girişirken önce vasiyetnamesini yazmış... fşte Tanzimat kısaca bundan ibarettir. tŞBtRLtKÇİLİK Tanzimaün ilamnda sadece iç etkenler değil, dış dünyadaki gelişmeler de büyük rol oynamıştır. Tanzimat ilkeleri 1789 Fransız Insan ve Yurttaş Hakları Beyannamesi'nden alınmıstır. Fransız lhtilali de bu ilkelerin kabulünde 1776 Amerikan Anayasası'nı örnek almıştır. Bu anayasa da, gücünü 17. yüzyıl Ingüiz filozoflannın, 1689 IngiUz Haklar Beyannamesi'nin ve Montesquieu, Völtaire, Rousseau, Diderot... gibi Fransız düşunürlerinin yapıtlanndan almıştır. (Ashnda bu Fransız düşünürleri de Ingiltere'ye gidip bu ülkenin siyasal müesseselerini inceledikten sonra eser venneye başlamışlardır.) Ama, bütün bunlardaki dü EVET/HAYIR OK1M AKBAL Ruhi Su yeni kasetinde bize türküler söylüyor. "PİR SULTAN'DAN LEVNİ'YE" BİLSAK'TA BUGÜN ÇOCUKLAR İÇİN Kukla Tıyatrosu: 11.00 MASALGERÇEK TIYATROSU "ÇtRKİN ÖRDEK" Yön: Reha BİLGEN Çocuk Tiyalrosu: 12.00 TİYATRO TEMPO "OYUN İÇtNDE OYUN" K»ragöz Gösterisi: 13.00 TJYATRO TEMPO "BORÇLU ZENNE" Yön: Haluk YÜCE Oyun / mssk / dekor »lolyesi: Bir ti>atrocu ile bir ressamın yönlendirdiği çocuklar için, oyun kurma, sahneleme, maske, dekor. kukla yapım atölyesi (3 saat) Konser: 18.00 ÖZDEMtR ERDOGAN GRLBU Ozdemır ERDOĞAN (gitar) Mehmet CAN (ritm box) Ali KAYMAK (kanun) Mehmet ERSÖZ (bas) CazCenter: 21.00 ÖNDER FOCAN GRUBU CafeFoyer: 10.00 Çay, kah\e, kek, yerli yabancı basın LokanU: 22.00 Hafif Batı Muziği Önceden yer ayırtmak için: BİLSAK 143 28 79143 28 99 SıraseKıler, Soğancı Sok. 7 Sağduyu Gereği... Doğru YolPartisi istanbul İl Başkanı Yasar Keçeli "AP'nin yeniden kurulmasına izin verilmeli" diyor. Yaşar Keçeli, eski bir dostiur. 1960'tan önce CHP'nin İstanbul örgütünün yakından tanıdığı bir politikacıydı. Oğuz Oran'la Yaşar Keçeli, Şışli ve Sarıyer ilçe örgütlerinde "kravatsızlar" grubunun liderieri olarak etkinlik gösterirlerdi. 27 Mayıs devriminden sonra "Sözcü" adlı bir haftalık dergi çıkardılar. Naim Tirali yazı işleri müdürüydü. 'Sözcü'de benim de epey yazım çıkmıştır. Bu günler çok gerilerde şimdi. Oğuz Oran, bu dünyadan ayrıldı, yıllardır süren siyasa) çabası sonunda bir dönemliğine İstanbul'dan milletvekili seçilmişii. Yaşar Keçeli ise ticaret çalışmalarına kaptırdı kendini. Ta ki DYP kurulana dek... Eski ÇHP'li, DP ile AP'ye karşı savaşım vermiş Keçeli, şimdi DYP İstanbul İl Başkanı... Bunu kınamak için söyiemiyorum. Herkes kendi yerını bulmalıdır. Partiler her türde düşüncelerin kaynaştığı, her türde hesapların yer aldığı karmaşık örgütler olmamalıdırlar. AP'den yana olan AP'de, CHP'den yana olan CHP'de, CHP'in solundakiler de kurulması gereken sosyalist bir partide yer alabilmelidirter. Son donemlerde CHP'den AP'ye, AP den CHP'ye geçenleri çok gördük. Bunların çoğu düşünce, görüş aykınlıklanndan kopmadılar partilerinden, bambaşka düşünceler etken oldu. Bugün de öyledir ya! DYP İl Başkanı Keçeli'nin "AP'nin yeniden kurulmasına izin verilmeli" önerisine ben de katılırım. Hem bunu Keçeli'den önce yazdım, CHP'nin de, AP'nin de kapatılmalan için hiçbir gerekçe yoktur. Yasal hiçbir suçlama yoktur. Öyleyse niye kapatıldı iki büyük parti? Bunu da açıklayabilecek biri çıkamaz sanırım. İki parti liderlerınin yasal açıdan suçlanabilecek bir eyiemleri olduğu da söytenemez. Olsa olsa 12 Eylül'den önceki uzlaşmaz davranışları kınanabilir. Bu uzlaşmazlık yüzünden yüzlerce tur sonunda bir cumhurbaşkanı seçememek gibi 12 Eylül olayı gündeme gelebilmiştır. Bu olayın yarattığı sarsıntılar, yasaklamalar hâlâ sürmektedir. bunun sorumlusu da iki büyük partinin o günlerdeki liderleridir demek pek de yanlış olmaz. Bugün siyasa sahnesinde sağda ANAP, MOP, DYP ve daha sağda başka partiler var. Solda ise SHP ile kurulma aşamasını tamamlayamamış DSP... Bütün bu partiler sağlam bir temele oturabilmiş değiller. Hepsi boşlukta sallanıyor, yerini, dayandtğı yandaş yığınını bulmaya çabalıyor. Bunlara gerek yoktu ovsa... Hiçbir yasal suçlanmayla karşılaşmayan CHP ile AP ortada olsaydı, bütün bu karışıklıklara gerek olmayacaktı. Belki CHP'nin solundan bir devrimci parti oluşabilirdi, hepsi o kadar. Arna iki büyük parti, 12 Eylül dayının verdiği deneyimle kendilerine çekidüzen vererek halkın karşısına çıkabilirlerdi. Oysa kapaîılmak, çalışmalarına son verilmek, bu yolu engellemiştir. Şimdi yapılacak olumlu iş, CHP'nin ve AP'nin yeniden çalışmalarına başlayabılmeleri için gereken yasal düzenlemeyi hazırlamaktır. Keçeli, THA'ya şöyie demiş: 'AP kapatılmış olmasına rağmen hakkında bir tek iddia ve dava olmayan tek partidir. Öyie ki AP'nin uyguladığı ekonomi ve siyaset hâlâ devam ediyor Parti kapatıldı, ama zihniyetini sürüyor. Şu anda AP kuruldu deseler, DYP bu parti içinde yerini alacaktır." Bunda kuşku yok! DYP olduğu gibi, MDP ve ANAP'tan da önemli katılmalarla AP güçlü bir örgut olarak ortaya çıkar. Peki, CHP? Keçeli'nin yanlışı CHP hakkında da bir tek dava ya da suçlamanın açıklanmayışıdır, onu unutmuş.. CHP ile de ilgili yasal bir suçlama yoktur. Üstelik, kimse unutmamalı, Cumhuriyet Halk Partisi, Atatürk taraftndan kurulmuş, Türkiye Cumhuriyeti'nin temelinde büyük katkısı olan bir kuruluştur. Atatürk'ün kurduğu CHP gibi, Halkevleri, Türk Dil ve Türk Tarih Kurumlan da 12 Eylül sonrasının sarsıntılarına kurban edilmişlerdir. Bu büyük yanılgı ve yanlışı düzehmenin zamanı gelmemiş midir? CHP yeniden ortaya çıkabilse. DSPSHP gibi iç sarsıntılar içinde çırpınan partiler de gerçek yerlerini bulacaklardır. Hep yazarım, Atatürk'ün partisini, Atatürk'ün kurumlarını ortadan kaldırarak Atatürkçülük' yapılamaz. Hiç degilse CHP TDK ve TTK gibi Atatürk yapıtlarını kapatanlann Atatürk adını ağıztanna almamaları gerekir. Oysa tam tersini görüyoruz, Atatürk'ün bütün yaptıkları bir kalemde silindiği halde 'Atatürkçülük' sözünden geçilmiyor yine de! Ama bu, kimseyi kandırrnaz. Hele tarihi hiç! Keçeli'nin AP için söylediklerine katılıyorum. ne var ki eski CHP'li Keçeli, AP için söylediklerini CHP için de yinelemeliydi. Kişiler uzun süre bağlı oldukları partilerine şu ya da bu nedenlerle kırılabilir, ondan uzaklaşabilirler. Ama hiçbir zaman sağduyudan kopmamalıdırlar. • Dostum Talip Apaydın; elbirliğiyle açacağız tıkanık yolları, alın terinin inadı, emeğin sevecenliğiyle... 14.00 VEMT Dernegımız Başkanı Yüksek tnşaat Mahendisi 1) Sarı TamburamPır Sultan Abdal 2) Erzurum Dağları Kar ile Boran (Lavık) 3) Nefes Muhyı 4) AkkuğularKaracaoğlan 5)0 YarGelır(Halay) 6) Urfanı 7) Drama Köprusü 8) Heyamoi 9) Habudıyar 10) Gokte Yıldız (Antalya Zeybeği) 11)Tekerlemeü9vnı HAMDİ HİKMET 5 Şubat 1986 günü kaybetmiş bulunuyoruz Cenazesi, 8 şubat cumartesi ögle namazını mülcakıp HaabavTam Camii'ndcn kaldınlacaktır. Ajlesine ve meslektaşlanmıza başsaglıjı dılenz. Gene' Dağıtır" Moae'n P<ak £V, IUÇ B'OKlar No 6436 UnkapanılstanM TtMYAD tNŞAAT MÜHENDİSLERİ YARDIMLAŞMA DERNEĞİ YÖNETtM KURULU BİLİM SANAT ŞUBAT (62) SAYISI ÇIKTI Sükynta Deurd: "İŞKENCE İNSANLIK AYIBIDIR; SİYASİ SORUMLULUĞU VARDIR" • Ahmet R. Bügen: "TIKANAN SISTEM.NETLEŞEN DEMOKKASI" BİLİM AÜAMLARI EKONOMİYI TARTIŞIYOR Sadun A m , Yakup Kcpeaek, Oğuz Oyan, Siıan Sönmez, Tnnç Tayanç, Gürel Tüziio Abdullah Baştürk: "SENDİKALAR BAR1ŞTAN YANADIR" gcnçlıkten gcnçlıoc Ziraat Dünyası Mahmut Dikerdem, Ahmet R. Bilgen, Suleyman DemırelVariık özmenck. :\ıız Nesin, Abdullah Baştürk, Sadun Aten, Yakup Kepenek, Oğıjz Oyan, Sinan Sonmez, Tunç Tayanç, Gürel Tüzun, Osman lkizBibi Anderson, Hasan Esat Işık, Erşen Sansal, Hüsnü Ondıil, Hasan Caner, Musa özdemir, tbrahim Yetkin, Ali S. Gitmez, Ahmet Abakay, Tufdn Aydın, Şıikran Kurdakul, Afşar Timuçin, Asım Bezırcı, Kozan Kaya, Balent Alaner, EkınBılar A.Ş., Kerem Kurtgozu. Çta^lLERlYLE: femih Doğan, Nezih Danyal, Tan Oral, Murat özmenek, Hakan Eken. 24 Ocak Kararları 6yıldır bit^eyen tartışma v,,/,, .' • 27 imza 66 soyfo 300 Lira • \tHinr . Vılhk 2200.6 \\\ık 1200 I I . TH: 301166 • \dres : Mımer Sk.36 l\ Kı/ıl#» lım : Klkiıı<Mrrke/lNynn>innni»r { d.» <*t*t<*iıı tsTANBI I TH: S276OI1 KirStt KftslnMfl ücret Pofltlkası Eşiflik ilK«slaeDayatntııor.w,<, ' Tütün Vurfçunu' nun Anotomisi Nnfıı «•'/ 1 Dr. Selâmi Işındağ JM ((».«. !««' // /V..I, 1,1,, l'KKıln II,,ı\ «..././.„ T ; li,t .„;/./ Im \nkıu. •*& MASONLUK BlRAHLÂK OKULUDUR 5«0. TL. Gencl Dagıtım İsUnbul: Banş Dagıtım Tel: 523 65 64 Özgur Dagıtım Tel: 526 25 13 Ankara: Yazın Kitap Pazan Tel: 31 *6 97 „,,* A Ş . h m i r : Tel: 13 87 86 13 28 38 GÖKYÜZÜ BİZİM OLSUN ÎTAL1AN KÜLTÜR MERKEZİ İstanbul YENİ DÖNEM İTALYANCA DİL KURSLARI 10 Şubat 1986 pazartesi günü başlayacaktır. Başlangıç kurslan: Haftada 6 saat. İleri kurslar: Haftada 4 saat. (ltalya'ya burslar) Kayıtlar: Meşrutiyet Cad. No. 161 Tepebaşı Tel: 144 98 48, tatil günleri hariç, saat: 1012.30 ve 1719 arası. OKTAY AKBAL Suçumuz Insan Obnak Roman 8. basısı yeni çıktı Ederi: 800 Lıra Can Yayınları Cağaloğlu / İSTANBUL KARŞI EDEBtYÂT YAZ1ŞMA. 5. CAD. 161 BAHÇEL1EVLERANKARA
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle