15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/10 HABERLER 21 ŞUBAT 1986 ÖzaVa 5 konuda istek RAGIP DURAN tSÇİPARTİSt: İnsan haklanmn tam anlamıyla uygulanabilmesi için anayasa ve ceza yasası değfytirilsin. Avnıpa însan Haklan Sözieşmesi'mn bütün maddeleri Türkiye tarafından uygulanstn. İşkenceye son verilsin ve cezaevi koşuüan düzeltilsin. Cniversiteierde akademik özgürlük ve basrn özgürlüğü hayata geçirilsin. Türkiye Banş Derneği, DİSK ve diğer grupiara yunelîk suçlamalcr, geri alınsın ve bu davalar nedeniyle tutuklu bütün samklar salrverilsm. cegini soyledik"dedı. Işçı Partısı lıderi, özal ile yaptığı görüşmeyi aktanrken, acil olarak 5 konuda ttlepleri olduğunu soyledi ve bunlan jöyle sıraladı: 1 IMSB haUannın tam anlamıyla nygmtanaDİlınesi için anayasa ve ceza yasasmda defjşiklikier. 2 Avnıpa İnsan Haklan Sozleşmesi'nin tüm maddelerinin Türkiye tarafından uygulanması. 3 tslceaceye son •erfimesi ve cetaerteri kosnlUnnın dozettUmesi. 4 Üniversitelerde akademik özgüılüğun ve basın hürriyctinin hayata geçirümesi. 5 Türkiye Bans Deneti, DİSK ve difer graplara yöneük suçiamalann geri t»ıi"^T ve bu davalar •edearyie tatnkla bulunan tüm samklann sahverflmesi. Kinnock, açıklamasına devamla, Özal'ın Türkiye'de basırun tamamen hür olduğunu iddia ettiğini hatırlattıkutn sonra, "Ancak bir polisin iskence konusundaki itiraftannı yayımlayan 'Nokta' dtrgisinin toplatılmaayta öfüi sorumuzu Başbakan yamtsz bıraktı" dedi. Kinnock, özal'ın kendisine "Ulnslararası Af Orgutu'Dun ıddiaUnnın buyuk bir bölümiı asdsudır" dediğini belirtti. öte yandan Liberal Parti Baskanı David Steel, özal ile görUsmesinden sonra bir açıklama yaptı, "Başbakan Türkiye'nin AETnin tam nyesi olmak istegini beUrtti. Bizse Tırkiye'de demoknnİBİn tam anlaaıyta Tertesmcai konasondald kaygrianmın dik getirdik. Demokrasi•in gettşnesi soz konusu oMugnndı. 1978 yilıodan bu yaoa dondunümuş olan ortakhk iliakfleri, Ankara fle tophUnk arasndaki ekonomik fflşkilerin yogaBİaşbnlınası amaayla Uk adım otarak yeniden canlandınlabiHr. Başbakan özal De yaptagnıuz görüşmede, Banş Derneti, tntnkln seodikaalar ve Yebova Şehitleri konolannı içeren, insan haklan meseksi•i de özei olarak degeffcndirdik" dedi. Basın toplantısında da insan haklan ihlalleri ve işkence konusunda sorulan sorulan yanıtlayan özal, İşkence yapılrnadıgını, basının tamamen hür olduğunu söyledi. Parlamento, siyasi partUer ve hür basının demokrasinin en önemli üç a>afeı olduğunu belirten özal, EkinBilar LONDRA Başbakan Turgut özal, Londra ziyaretinin son gıinunde Avam Karnarası'nda lngiUere'deki dört siyasi partinin liderleriyle görüstü. Muhafazakâr Parti örgüt Başkanı Nonnan Tebitt ile yapılan gorüşme konusunda Muhafazakâr Partili bir yetkili, "Sayın Öcal, dafca önct d« Başbakan Thatcber Ue lörüşmiiş oldugn için Norman Tebltt üc yapılao goruşme bir nezaket rfyareti olarak taunrfanabttir" dedi özal, Avam Karaarası'nda daha sonra muhalefettekı tşçi Partısı Baş kanı Neil Kinnock, Sosyal Demokrat Parti lideri David Owen ve Liberal Parti önderi David Sted ile görttştü. özal, dünkü basın toplantısında yaptığı açıklamada Neil Kinnock ile de "son derect rahat konuştugnnu" beltrttikten sonra tşçi Partili uderin insan haklan ihlalleri ve işkence iddialanna değındiğini soyledi. "Kendbiai Turkiye'ye davet ettim. Eger getip de görüne, tteri rerökn iddiılarm dognı olmadıgmı aakyacaknr" dedi. Neil Kinnock ise özal ile japtığı görüşmeden sonra, "Biz, Ozal Qe esas olarak insan haklan sorununa d e almak istedik. Ve kerkusine, Tftrkiyt son derece antidemokratik otaa aygulama ve öBJemleri sürdiîrd*tu miiddetçt tşçi Partisinin, Ankara'uD Avrupa Toplulogu'na katrima btejini destekleyemeyeceihıi kdrttfc. FHdr soçhüan, DİSK ve Bana Dernegi davaa sauklan. hkence konalannı ele aldık. MlüetveUIİ arloıi^pmı/ Tony Benn'in lstanbul'4a yapması tasarianan konrçmanın Taaakbuunasuu da sert Mr cekMe kı•adık. Ancak, Türktye'nia gecmiste denokmrye otan gureni itibanyta gelectkte demokrasinin yerieşeMle Özal: Avrupa ile ilişkiler düzeliyor (Baftarafi 1. Sayfada) •iyte toptanbda TurkYnBaB Ufkfleri ve Kıbra torana ön piaaa çjku. özal, "Ymjaa Başbakav PanaMİmı l e jörüşnemizden soarm TttrkYnan KsUleriode bir nmat ışıgı beUrecetlnl •aıuyonım" şeklinde konuştu. Ozal "Biz, YuaanisUn'U Ege'de bans yapmayı samimi bir »ekikJe arznhıyomz" diye ekledi. özal, açıklamalan sırasında vize uygulamasının kaldınlmasına da değindi ve Yunan tarafının aynı siyasi cesareti gösteremediğini kaydederek, "Bh kaUuthk, ama oolar kaUuamadı. KaMınalar, onlar da bnndan kazaaça çtkariantL Biz kazaocb pktık. Çoaka gden Yunaaiı taristler para buaktdar" şeklinde konuştu. Bir Yunanlı gazeteci de "UtanbuTdald Rumlann nuü guvenligJne saoip olup olmadıklannı" sordu. Özal da "Evet, gnvenük icindedirier" diyerek Yunanistan'a göçen Türk vatandaşı Yunanlılan (lstanbul Rumlannı) Tttrkiye'ye dönmeye çagırdı ve " B B açU Mr cagndır. Tarkiye'yt gdsinler, füvenlik icinde olacakUr" dedi. Turgut özal, bir başka soru üzerine de tCıbns sorununun bir çözüme kavuştunılmasını "samimi otarak arzuladıgını" belirtti ve 'Ben praCik bir insaaım. Her iki tarafın haklann u efttliiinJ garanti edecek bir çözim bolanurea bnna neden karşı çıkakm. \fcter ki, Tirkkr yeaiden ikinci sınıf valaadaş durumuna tokalmasııılar" dedi. özal, Yunanlı gazetecilerin Türkiye'nin adadan asda iyiye E<tn>ektedir" diye ekledi. özal, Iran rejiminden sonra ortaya çıkan lslamcı akırrun Türkiye'nin laik yapısını tehdit edip etmediği yolundaki bir soru üzerine de, "Birim için endişelenecek bir sey yok. Laik sistera, geçen 50 yıl icinde oturmuştur. Ancak Türkiye bir tslam ülkesidir. lsiam, Türk toplumunda güçlüdür. Ancak şnnn da söyteyeyim ki, tsBun, aşmhktara kacmayan bir dfaıdir. Hazreti Mnhammed'in de söyledigl gibi tslam orta yoldnr" dedi. Petrol nyaüannın düşmesinin Türkiye'nin Ortadoğu ülkelerine ihracatını ne şekilde etkileyeceği sorulduğunda ise özal, "Bizi çok fazla eikiiereceiini sanmıyornm. Petrol fiyanannın duşmesiııden daha çok Avnıpa alkeleri etkilenecektir. Çankâ Onadogn ülkelerine luks tuketim mallan da sabyoriar. Oysa bizim ihracatnmzın ana kalemlerini gıda özal'a yöneltilen ve salonda gülüş maddeleri gibi yaşamsal onem taşımelere yol açan sorulardan biri de yan ttranler oluştnrnyor" şeklinde "Bıından sonra Türkiye'de bir daha konuştu. Başbakan özal, bir diğer soru üzeaskeri müdahale otnr m«?" şeklindeydı. özal, yanıtında "Kanunca de rine de Türkiye'deki üslerin NATO mokratik rejim Türkiye'de oturmoş amaclan dısında kuOarulmasıtun soz tur. Secimlere girdigimde askeri re konusu olmadıgını kaydetti. özal, jim benden hoslanmıyordu" şeklin lngiltere'nin Tornado uçakları için de konuştu ve "Bu halkımızın cum verdiği teklif konusunda da bağlayıhurbaşkanmı sevmedUderi anlamına a bir tonda konuşmadı ve "TekBf yegeimez" demek isterken ni geldi. Ancak gerekll incelemeieri "sevnedikleri" yerine yanlışhkla yapbkUn sonra bir karar alabiliriz" "sevdilUeri" sözcüğünü kullandı. diye konuştu. özal, daha sonra "Cumhnrbaşkau, GORBAÇOV SONRASI yenideB seçime girsc ezici oyla yeai SOVYETLER BtRLtGl den seciiir. Aynca demokrasinin teözal, Sovyetler Birliği lideri Milnül mcU ekonomidir. Ekonomik durum Gorbacov'un tüm nükleer sılahlann 2000 yılına kadar ortadan kaldınlması yolundaki önerisini nasıl karşıladığı sorulduğunda ise, "Gorbaçovun geiişinden sonra Sovyetler Biriirerek, "Sözieri bir taahhüt, bağ gi'nin Bati)'a bakısında bir degişikulık ve anla}ış ifade etmedifci sü Uk oldnğn gözJenijor. Ancak bo korece FKÖ lideriiği ile politik ko nuda bir şey soylemeden önce ordinasyona devam edemeyiz" Sovyetler Biıiigi Komunisl Partisi'ain onümüzdeki aylarda yapacagı dedi. tsrail Başbakanı Şimon Peres, kongreyi beklcyelim" diye konuştu. Ürdün Kralı Hüseyin'in FKO li PROTESTO GÖSTERİSİ özal, basın toplantısını yaparken derliği ile Ortadoğu görüşmelerinin başlatılması için yaptığı iş bazı muhalif gruplar otelin onünde birliğine son verdiği yolundaki protesto gösterisi yaparak, "Faşizme açıklamasını memnuniyetle kar karşı omuz omuza" "Körtlere özgürlük" şeklinde sloganlar attılar. şüarken, bunun banş için tarihi Bu grup, "solun birttgi" imzasuıı tabir fırsat olduğunu öne sürdü. şıyan ve özal'ın ziyaretini protesto Şimon Peres, Şeria Nehri'nin ba eden bir bildiri de dağittı. Taşınan tı yakası ve Gazze bölgesinde ya pankartlar arasında "KürdisUn'ı şayan 1.3 milyon Filistinliye, Or ozgürtuk" sloganı da yer aldı. tadoğu banşı için inisiyatifî ele Sayüan 80 kadar olan göstericiler, geçirip Kral Hüseyin'le birlikte özal otelden aynhrken kendisini yuhaladılar. özal ise kendisine tahsis yürüme çağnsında bulundu. edilen makam arabasına binmeden Şeria nehrinin batı yakasındaönce, başını göstericilere çevirerek ki Bethlebem kentinin Filistinli kendilerine baktı ve tebessüm ederek Belediye Başkanı Öyas Freii, Ür arabaya bindi. Polis gösteri sırasmda otelin çevresinde geniş güvenlik dün Kralı Hüseyin'in açıkfamalannın Ortadoğu'da yeni bir du önlemleri aldı. ÖZAL ANKARADA rum yarattığını söyledi. Başbakan özal, dün TSt 22.05'te Filistin Kurtuluş örgütü lide Ankara'ya döndü. Özal, Esenboğa'ri Yaser Arafat ve yardımcılan da duzenlediği basın toplantısında, nın son gelişmeleri değerlendir "Ziyaretimizin Türkiye lngiltere mek üzere dün Irak'ın başkenti arasuıdaki munasebeuerde ileri bir Bağdat'ta toplandıkları bil safhada yeni bir devre acacagı hakkında ümitlerim kuvvetlidir" dedi. dirildi. kerlerini neden geri cekmediği yolundaki sorulanna yanıt verirken de, "Adada bagan banş ortamı vardır. Banş harekâtı oimasaydı, bdki bugön adada MUâ Sampson cuntası vardı. Kakh Id, Yunanbtan da cuntadan knrtalmasiBi Törkryenln madahalesne borçiydur" şeklinde konuştu. Bu yanıtı verdikten sonra özal'ın ytlzünde oldukça neseli bir ifade gözlendi. özal, aynca bütün mali yardımlardan vararlandığı ve meşru hükümet olarak tanındığı sürecc Kıbns Rum yönetiminin Türk tarafıyla anlasmak için hiçbir ihtıyaç duymadığını kaydederek, "Dotayısıvi» oalan çözame yöaeltecek hJçbir itici guç yok" dedi. özal, Kıbns Rum yönetiminin çozüm istemediğini geçen yıl BM Genel Sekreterinin planını reddederek gösterdigini de ifade etti. ASKERİ MÜDAHALE OLURMU? A.Ş.'nin "Tkari şirket oMu|n nedeniyle siyasi faaliyetten men edifcli(ini" belirtti. öte yandan tngiltere'de sol egilimli olarak tanınan "Guardian" gazetesinin dünkü sayısında özal'ın bir tngiliz rnilletvekilivle görüşürken, "Benim eiimde oisaydı Banş Dernegf davaa samklan için af öan edcntim" dediğini yazıyor. Guardian haberinde, "Özal, Türkiye'nin İnsan bakian koaosandaki tutomnnn savnadn" başlığını kullanarak, Başbakan'm önceki günkü temaslarıru aktanyor. özal'ın 2000 yıhyla ilgili projelerine de yer veren gazete, "özal ber gittiği yerde insan haklan ihlaUerini protesto eden öf rencflene karşılaştı, ancak akı bir polis konıması alünda Londra'da gezebildi" ıfadesini kullandı. Gazetenin yorum köşesinde ise "Tnrldye'nln ÖTgürlige ihtiyaa var" başlıkh yazıda özetle şu görüşler savunuluyor: "Askerlerin kışlahınna dönmelerinden bu yana Ozal, iktidara gelen Uk sivi] başbakan. Reaganomics ve Thatcherizm taraftan Özal, tngiltere'de birinci sınıf aguianıyor. Başbakanhkta verilen akşam davetiude masalartU büytk işadıunJan, özettikk savaama samyti Ue ügUi işadamlan dikkat çektj. tngütert bu alanda kendi payına duşeni almakta karaıiı. Artık, geçen yıl kaptırüan Bogaz Koprüsu deneyi yaşanmak istenmiyor. Tüm bunlar Özal'ıa ztyaretinin dışandan göninen bölümü. tşçi PartisİDdenUlnslararas Af örgütü'ne, aradan insanlara, hatta Thatebrr'dan Slr Geoffrey Howe'a kadar nzanan Mr kestaı Türkiye'deki İnsan haklan ihlalleri, işkence ve siyasi içeriUi IdOesel davalar konnlannı gündeaıe getirdler. özal'ın yamndakileriıı bu konulardaki açıklama ve yamtlan oldukça zayıftı. Tnrldye'nin gend olarak baskı gelenegi zaten vardır. Bu nedenle özel olarak askerierin kınanmasına gerek yok. Heie özal'ın kınınması hiç dogru degil, tunınden açıklamalar ikna edici degil." Guardian, yazının devamında Türkiye'de işkencenin yaygın ve düzenli olarak uygulandığını ileri sürüyor ve bu konuda çeşitli Avrupa kunımlanna başvurulrnasını talep ediyor: "Sonuç olarak Tttrkler, Baünın demokrasi standartianmn otomattk olarak kendi üiketerinc nygnlanamayacagım söylemiş ohryorlar. lstikrarlı bir demokratik geçmişi olmayan milliyetçi, dinci ve Marksist baskılar toplumda mevcuttur. Franco'nun tspanyaa, Sabuar'ın Portektz'i ve albayiann YunanUtan'ı gosterdi ki, Avrnpa kulübüne iiyelik oComatik degOdir. Özal, Türkiye'nin Avrnpahlaşma hareketine başladığıru belirÜyor. Türkiye, layıda köşede kalmış aynntı somnlara defü, İnsan haldan konusuna agıriık vermelidir." ROERMOND (HOLLANDA) (a.a) Hollanda'da bir TORTURF • temyiz mahkemesi, Papa Jan Paul IÎ'nin geçen yılki ziyareti sırasında silahla yakalanan Samet Arslan'ın Türkiye'ye iade edilebileceğine karar verdi. Mahkemenin bu karanndan sonra Adalet Bakanı Frederik Korthals, Altes onaylarsa, Arslan'm iade edileceği belirtti. Yasadışı silah taşımaktan Hollanda'da üç ay hapis yatan Arslan'ın avukatı ise, Altes geri verUmesini onarsa, karan bozmak için uğraşacağını soyledi. Arslan'ın avukatı, Hollanda yasalanna göre, ülkesinde ölüm cezası istemiyle yargılanan bir kişinin iade edilemeyeceğini savtmdu. Arslan, cinayet davasrndan gıyabında Türkiye'de yargılanıyor. Papa davasına bakan Italyan Savcı Antonio Marini, geçen yıl Arslan'ı Hollanda'da sorgulamışÖZAL'l PROTESTO Bafbakm Hırgut Ozal, Ingütert ziyaretinin son gününde Londra'daki Dorc tı. Mehmet Ali Ağca, Papaya suhester OteWnde basın toplantısı düzenlediği sırada, 80 küilik bir muhaüf grubu da otel dışmda protesikast girişiminde, Arslan'ın da yardımcılanndan biri olduğunu to gösurOeri yaptı. Grup üyelertntn eUnde "Türkiye'de işkence ve siyasi tutuklamalara son"ve "TürMyetle söylemişti. isktnceden 100 ölüm" yaulı pankartlar dikkatleri çekiyordu. flilefoto: AP) 100 Û£AO UNIJER TORTURE END Hollanda Temyiz Mahkemesi: Samet Arslan iade edilebüir 10 martta Türkiye'ye gelip rapor hazırlayacaklar Türkiye raportörleri Stoffelen ile Steiner'in hazırlayacaklan 'ara rapor', Avrupa Konseyi'nin nisan ayındaki genel kurulunda görüşülecek. OSMAN ATAMAN STRASBOLRG Avrupa Konseyi'nin Türkiye raportörleri Hollandalı Stoffelen ile Avusturyah Steiner ^n rapor' hazırlamak için 10 martta Türkiye'ye gelecekler. 15 marta kadar Türkiye'de 'temaslarda bulunacaklan' açıklanan iki raportörün bu süre icinde si>'asi partileri ziyaret ederek yöneticilerle görüşecekleri, aynca eski siyasilerle görüşmelerinin söz konusu olabileceği öğrenildı. İki raportörün hapishanelerde 'berhangi bir incememişti. Raporda 'işkence iddialan' Türk basrnından alınan haberlerle ortaya konuluyor, ancak Ozal hükümetinin işkence konusunda 'duyariı' olduğu görüşü savunuluyordu. Stoffelen, Avrupa Konseyr ndeıı iki konıık nin de 'rayına oturmaya başladığı* belirtüiyor, işkence sorununa ise Türk hükümetinin önlem almaya çalıştığı, hatu 12 Eylül sonrasında 'işkenceci' 450 emnileme vapmalannın' söz konusu yet görevlisinin mahkum edildiolmayacağı da kaydedildi. RapoKörlerin beş günlük temaslaraporunda demokratik kunım ği kaydediliyordu. 10 mart pazarrı sonucu hazırlayacaklan bu ralardan bazılannın işlevlerini " s tesi günü Turkiye'ye gelecek olan porun nisan ayındaki genel kukıntı icinde" yürüttükleri iddia iki raportörün ziyaret programı rula sunulması, Avnıpa Konsesında bulunuyordu. Siyasi lşler bu ay sonunda belli olacak. Avnıpa Konseyi Genel Sekreyi Parlamenterler Asamblesi'nin Komisyonu, Türkiye Raportörü kış dönemi toplantılannda kaAvusturyalı Ludwig Steiner'in teri Marceiino Oreja'nın Konsey rarlaştırüdı. Hukuk Işleri Komis sunduğu rapor komisyonda ka ile Türkiye ilişkilerinin 'sıcak yonu Türkiye Raponörü Hollanbul edilmiş, Türkiye Alt Komi olduğu' bir ortamda Türkiye'ye dalı Pieter Stoffelen'in sunduğu tesi'nde ele alınması kararlaştınl gelmesinin beklendiği, bunun rapor, kış dönemi toplamıları, mıştı. Türk parlamenterlerin de Konsey'de 'ciddi olarak' düşüHukuk Işleri Komisyonu çalış'zararsız' olarak niteledikleri ra nüldüğü, ancak kesin bir tarihin malannda ele ahnmış, ancak *ye porda, sıkıyönetimin tamamen saptanmadığı öğrenildi. lersiz ve ciddiyetten uzak' olKonsey çevrelerinden edinilen kaldınlması için 'göde görülür' makla nitelendinlerek kabul edil gelişmelerin olduğu, demokrasi bilgilere göre, şikâyetçi Beşler'le varılan iızlasma' sonucu, Avrupa İnsan Haklan Komisyonu'na 1 şubatta Avnıpa Konseyi Genel (Baştarafı 7. Sayfada) Sekreterliği aracıhğı ile sunulan ki, DSP'nin asıl hedefi, SHP'yi klasik özelliği olan tollar gelişti rapor "tatminkâr" bulunmadı. kuçöltmek ve iktidara yaklaşmış rilmeli, ya da kollara göre oövde Avrupa Konseyi yetkilileri rapoolan SHP'yi ne pahasına olursa sadeleştirilmeydi." run içeriği hakkında bügi vermcolsun iktidardan uzak tatmak. Üsteli.k büyük bir tarihi geçmi yeceklerini, İnsan Haklan KoBize karşı gösterilen duyarlıİık, şi olan istanbul'un oldukça eski misyonu'nun tüm yazışma ve teaynı yogunlukta ANAP ve ve gözde bir caddesine dikilecek maslannın gizlilik ilkeleri icinde DYP'ye gösterilmiş oisaydı, salambalar için daha uzun süre du gerçekleştirildiğini belirterek, nıyonım sosyal demokraüann işi şünülmetiydi. Bu ülkede de tasa komisyon ile şikâyetçi ülkelerin biraz daha kotaylaşmıs olurdu". rımcılar vardı. Bir proje yarışma üç aylık sure icinde Türkiye'yle "Başka bir partinin kadrola sı açjlabilir, halkın beğenisine ek rapor hakkında "bügi alışverişi" nnı, onun politik UsJubunu.kad olarak, oranında ve malzemede yapma olanağının bulunduğunu rolaşma ilkelerini, siyasal yakla uyum, çeyreye, insana uyum ve kaydettiler. şunlannı bu öiçiide yogun bir bi basK üretim yöntemlerine uygun însan Haklan Komisyonu'na çimde kimse kendi partisinin sunulan ilk raporda Siyasi Işler yapılar araştınlabilirdi. gündemine taşımaz. Biz DSP Bunlar yapılmadan Berlin için Komisyonu Türkiye raportörü hakkında çok az konuşuyor ve tasarlanmış lambaya "çok Steiner'in alt komiteye sevkedikonuşmamak geregini duyuyo berueyen" birörnek, İstiklâl Cad len raporunda yer alan "Türk nız. Bizim temel hedefimiz desi'nde eğretı kaçabilecekti. httkümetinin, eger polisin kötü ANAP'ı hızla iktidardan uzaktutumu söz konusu ise bu egitimlaşnrmaktır. Bizim gündemimizsizliğinden kaynaklanıyor" şekde DSP olayı yoktur. KendileriyUndeki görilşünu sağlamlaştıran le berhangi bir çatışmanın. cek^ (Baştarafı 1. Sayfada) "polisin eğitimi için yapılan menin ve çelişkinin icinde olmapolis tarafından otobüslere bin çalışmalar" ile "tçişleri Bakanmak için büyük özen gosteriyodirilerek olay yerinden uzaklaş ugı'nın işkence yapdmaması için ruz. SHP, DSP Ue çekişmek için tınldılar. Göstericiler, bu sırada, yayımladıgı genelgelere" yer vegerekçe aramamaktadır. Ama Başbakan Rajiv Gandi aleyhin rildiği biliniyor. Komisyona tempartimin haklannı savunmak ve de sloganlar attılar. muz ve ekim aylannda da rapor yapılan hakça olmayan değerOlaylar üzerine Hindistan'da sunulması kararlaştınlmıştı. Avlendirmeleri karşıiamak ve yanıtki ana muhalefet partisine men rupa insan Haklan Komisyonulamak görevim vardır. Bunu da sup 100 milletvekili, kendi istek nun Türkiye hakkında karannı son derece ölçülii bir biçimde leri ile polis tarafından tutuklan 1987 şubatında vermesi bekleniyapmışımdır". yor. dılar. Gürkan: DSP'nin boy (Baştarafı 1. Sayfada) lan çok dogal bir sey degildir. ANAP'ın tnfaz Yasası'nı bizim af önerimizden üstün sayması çok haksu bir ekştiriydi. Kamuoyu tek >anlı bir bilgttendirme ile karşı karşıyaydı. Ben de partinin Genel Başkanı olarak partinin politikalannı, tavnnı savunmak hakkına ve gorevine sahibim. Bugttn DSP adeta vartık nedenini, ne pahasına olursa olsun SHP'nin iktidar olmamasına oturtmuş ve bu nedenle ANAP ve DYP'den çok, bizim tavırlanmın izliyoriar. Bize karşı haksız ve yogun bir eleştiri kampanyası yürntüyorlar. Bence bir siyasal partinin görevi önce kendini anlaımait, sonra iktidar partisini eleştinnek, sonra da çok zorunlu olursa öteki muhalefet partilerini değerlendirmektir. Oysa bu sıralama DSP'nin bize karşı olan tavnnda tam tersinedir. Önce bizi eleştirmek, bizi aşagüamak, bizim iç işlerimize müdahale etmek, bizim yaptıklannnzı küçümsemek, yapamadıklarunızı büyüterek kamuoyuna yansatmak. Bunlar gösteriyor Berlirfden AET Komisyonu'nda Türkiye çahşmolan htzlandı HADİ ULUENGİN BRÜKSEL AET Dışişleri Bakanlannın hafta başında Lüksemburg'da yaptıklan oturumda TürkiyeAET Ortakhk Konseyi'nin toplanmasını "ilke olarak" benimsemelerinden sonra, Brilksel cephesinde Türkiye'ye ılişkin çalışmalar birden hızlandı. Çeşitli topluluk kaynaklanndan edinilen bilgilere göre, Ortakhk Konseyi kararının resmen kesinleşeceği 10 marttaki AET Dışişleri Bakanlan toplantısına kadar, yürütme organı durumundaki Brüksel Komisyonu iki belge ve bir de takvim hazjrlayacak. Şu anda hazır durumda bulunan birinci belge, Türk işçilerinin topluluk ülkelerinde serbest dolaşımına ilişkin. Henüz ana hatları ortaya çıkan ve kesin bir metin oluşturmayan diğer doküman ise, AET'nin Yunanistan, Ispanya ve Portekiz ile "genişItmesi" ve Ankara Ue imzalanacak " nyıun aBteşntaa"na ilişkin. Güvenilir diplomatik kaynaklardan sızan bilgilere göre, 10 mart tarihine kadar BrüksePde Türkiye'ye ilişkin geüşmeler şöyle bir seyir izleyecek: Yürütme organı, komisyonun teknik servisleri tarafından hazırlanan "serbest dolaşım" belgesi, büyük bir olasılıkla bu orgarun onümüzdeki hafta yapacağı toplantıda görüşülecek. Aynı şekilde, yetiştirilebildiği takdirde, "uymn belgesi"de komisyonun gündeminde gelecek. Söz konusu iki metnin AET "Komiserkri" tarafından benimsenmesi durumunda, bu belgeler bir "yönlendinne" olarak 10 manta gerçekieştirilecek olan ve TürkiyeAET Ortakhk Konseyinin kesinleşeceği bakanlar toplantısına sunulacak. Burada ise, üye ülke temsilcileri ya komisyonun önerilerini benimseyecekler, ya da bazı değışiklikler için yürütme orgamna geri gönderecekler. Bu arada, Brüksel Komisyonu, Türkiye ile AET arasındakı diğer konulara ilişkin hazırhk belgelerini ne zaman sunacağına ve ne tür bir yöntem uygulanmasına Uişkin olarak bir takvimi de AET bakanlarına iletecek. Bu takvim, Ortaklık Konseyi'nin yapılacağı eylül ayına kadar nasıl bir tutum izlenmesi gerektiğini de ana hatlanyla şekillendirecek. Belcika başkentindeki gözlemcilere göre, AET yürütme organı komisyondaki Türkiye çaüşmalannın son beş yıldan beri Uk defa böyle hızh bir tempoya girmesi, artık Ortakhk Konseyi'nin kesinleşmesinden ve AnkaraBrüksel ilişkilerinin "normaOeşme rgyına" oturmaya başlamasından kaynaklanıyor. Hindistanlda Israil: Barış için (Baftarafi 1. Sayfada) göstereceğini söyledi. Abdüİmecid, dün Ürdün Büyukelçisiyle görüştükten sonra, FKÖ ile Urdün'ün görüş açılanıu birbirine yaklaştırmak gereğine ijaret etti. Hükümet kontrolündeki " H Cnmhuriyet" gazetesi bu konudaki seçeneklerden birinin, uluslararası banş görüşmelerine FKÖ yerine, oluşturulacak bir sürgün hükümetinin katılması olabilecegini bildirdi. Gazete, bu öneriyi Suriye Israil ve ABD'nin benimseyeceğini kaydetti. Utdün'ün FKÖ ile işbirligjnden vazgeçtiğini açıklaması üzerine radikal bazı Filistinli liderlerin Yaser Arafat'a yeni bir birlik çağnsında bulunduklan bildirildi. Arafat'tan henüz tepki gelmedi. Ürdün Kralı Hüseyin, önceki gün Amman Televizyonu'nda yaptığı açıklamada, Ortadoğu banş görüşmelerinin başlatüması amaayla 11 Şubaı 1985'de imzalanan Amman Protokolü'nün, geçerliliğini yitiıdiğini belirtti. Kral Hüseyin, bu karann FKÖ yönetimi ile yaşanan uzun deneyimlerden sonra ahndığıru bildi G Ö Z L E M UĞUR M M U U C (Baştarafı 1. Sayfada) için "Babıalı"nin Pravde'sı" demtşti. Şimdi de Sayın Özal işkence saviarının Türkiye'yi Batıdan koparmak isteyenlerce ortaya atıldığını ileri surmektedir. Bir hukuk sisteminde "siyasal suç" olup olmadıgını Başbakanlar değil hukuk kurallan belirler. CezaYasamız ve Türkiye'nin imzaladığı uluslararası antlaşmalarda da "siyasal suç" kavramına yer verilmiştir. Suçluların geri verilmesi antlaşmalarının özü "siyasal suç" kavramına dayanır. Bir anlaşılır örnek verelim: Sayın Başbakanın kardeşi Korkut Özal, 12 Eylül Harekâtı sırasmda arkadaşlan He birlikte "d'm devleti" kurmak suçundan gözaltına alınarak tutuklanmış ve yargılanmıştır. Sayın Özal'a yükletilmek istenen suç "siyasal" nitelikteydi. Ceza Yasası'nın 141, 142, 146 ve 163'üncü maddelerinden yargılananlar "siyasal suç" sanıklandır. Korkut özal da "siyasal tutuklu" olarak yargılanmıştır. Sayın Başbakanın kardeşi Korkut özal "terörist" ise 141 ve 142'nci maddelerden yargılananlar da teröristlerdir! Konu bu kadar basit ve açıktır. Başbakan Özal ya bu konuları bilmiyor ya da bilerek birtakım insanlan açıkça suçlamakta siyasal yarar görüyor. "DİSK ve Banş Derneği davalannın savunma hakkına yer verilmesi nedeniyle uzadığı" görüşü ise dehşet vericidir. Sayın Başbakan, DİSK davasında "savaş hali hükümlerinin" uygulanarak avukat sayısının bile sınırtandınldığını herhalde unutmuş olacaktır. Yine Sayın Başbakan DİSK davasında henüz savunmaya başlanmadığından da habersiz görünmektedir. Ya Banş Derneği davası? Banş Derneği davası, 1982 yılının mayıs ayında başlamıştır. Avukatlar, o günden bugüne yalnızca üç aylık bir süreyi kapsayacak ölçüde bir zaman dilimini kullanmışlardır. Geriye kalan dört yıllık süre, yargılama işlemleri, karar yazımı ve Yargıtay incelemeleri ile geçmiştir. Başbakan bu durumu ya biliyor ya da olayları ve gelişmeleri bilmeden konuşuyor. İki olasılık da Başbakanlık sorumluluğu ile bağdaştırılamaz. Sayın özal ya olayları yakından izlemeli ya da bilmediği konularda hiç konuşmamalıdır. "DİSK ve Banş Derneği'nin Sovyetler'ce finanse edildiği" savı da bir Başbakan için gerçekten bir büyük ayıptır. Başbakanın elinde bu sözlerini kanıtlayıcı dayanaklar varsa, bunları hiç zaman yitirmeden savcılıklara vermesi gerekırdı. Değilse, bu tür konuşmalann görülmekte olan davaları etkileyeceğını düşünmek zorundadır. Bir devlet başkanının ya da bir başbakanın görülmekte olan siyasal davalar nedeniyle suçlayıcı beyanlarda bulunmaları yargıçları etkileyebilir. "Siyasal suç" doğası gereğı yapay niteliktedir. Bu yapaylık, siyasal ortama ve kamuoyuna egemen olan düşüncelere gore biçim ve öz alır. Dün suç sayılan bugün suç olmaktan çıkar; dün suç sayılmayan düşünce ve eylemler, yeni siyasal dönemin anlayışına gore suç sınırlarına sokulabilir. "Siyasal suç"u olusturan biraz da siyasal ortama egemen olan düşüncelerdir. Sayın özal şimdi de işkence savlarının "bizieri Batıdan koparmak isteyenlerce ortaya atıldığını" ileri surmektedir. Türkiye bir olağanüstü dönem yaşadı. Bu dönemden önce bir içsavaşa benzer kargaşa ile karşılaştı. Kanlı çatışmalara tanık olundu. Bunlann hepsı doğrudur; kimse bunlara "hayır" diyemez; kimse yaşanan olayları yok sayamaz. Bunlar nasıl doğruysa; işkenceler de öyle doğrudur. Yurt dışındaki birtakım kuruluşlar ve örgütler, işkence savlarını siyasal amaçlaıia sömürebilirier. Bu da doğrudur. Bütün bu doğrular, Türkiye'deki işkenceleri yok saymaya ya da "8un/ar Zeki Alasya ile Metin Akpınar'a konu olur" diye olayları hafrfe almaya hak verdırir mi? Hayır. 12 Eylül döneminde işkence olaylarından söz etmek yasaktı. Bugün degildir. İşkence savları dün ortaya atılamadıysa bu yasaklar yüzündendir, bugün atılabiliyorsa yasaklar kalktığı içindir. Dün yazılamayan bugün yazılıyorsa, bu niçin yadırganıyor? 12 Eylül döneminde, işkence savları hakkında soruşturmalar açılmış, sorumluların bir kısmı hapis cezalanna çarptırılmışlardır. Bu da gerçeğin bir başka yanıdır. Ama demek kı, açılan bu soruşturmalara karşın işkenceler yine de sürmüştür. Bu nedenle, ortaya atıjan işkence savlarını hafife almak yerine, olaylara ciddiyetle eğilmek gerekir. Olaytan hafife almak işkencecilere cesaret verir; ciddiye almak ise işkencecileri ürkütür. Hukuk devtetinin başvuracağı tek yol hukümetlerin bu gibi olaylar hakkında soruşturma açtırmalarıdır. Sayın Başbakana üzücü bir örnek vererek yazımı noktalayayım. 12 Eylül döneminde bir siyasal suç nedeniyle gozaltına alınan kardeşi Korkut özal, bilinmeyen yerlere götürülüp, gözleri bağlanarak ve türlü işkencelere uğratılarak sorgulansaydı, Başbakanımız acaba bugün ne düşünürdü? Sayın Başbakanın bir yakını, yasadışı bir örgüte para vermek suçuyla gozaltına alınıp tutuklandrktar. sonra cezaevinde ölü bulunsaydı ne yapardı? Kime basvurur, kime dert anlatırdı? Alın size bir otopsi raporu... Diyarbakır Askeri Tutukevinde ölen sanık Bedii Tan için 15.7.1982 tarihinde düzenlenen otopsi raporunda ölümün "7ravmaya bağlı olarak akciğerlerde ve böbreklerde meydana gelen afet sebebi ile solunum yetmezliği ve dolaşım ve merkezi sinir sistemi durması sonucu" meydana geldiği yazılıdır, Bedii Tan'ın yakınlan şimdi ne yapsınlar? Kime başvursunlar? işkencelere hep birlikte karşı çıkahm. işkence bugün başkalanna, yarın sizlere ve bızlere yapılır. Türkiye'de siyasal düşünce suç sayıldıkça, yarın bu cezaevlerine bugün hiç umulmayan Kışiler de girer. Son otuz yıhn olaylarını şöyle bir anımsayın. Türkiye'de siyasal suç ile siyasal hak arasındaki duvar pek ıncedir. Bu yüzden, sırtları birtakım duvartara dayamak, yarınlar için pek de güven verici degildir. Madalyonun Öbür Yüzü... (Baftanfı l. Sayfada) gerçekteştirmeyi amaçlamıştır. Bu açıdan Awrupa Topluluğu ile bütünleşme konusunda haten ulkemizde genel bir konsensusün varlığından bile söz edilebılir. Bu yüzden Türkiye, kendisinin Batının bö(gedeki bir "sınır bekçisi" olarak, Ortadoğuda bir "Beri karakol" olarak görülmesini kabul edemez. "Ortakbk" yalnız askeri alanla sınırtı tutulamaz. Özellikle Batı Avrupalı dost ve mOttefikJerimizin bu noktayi özenle değertervdirmeterinde yarar vardır; çünkü "ortaMık" bir "butün"dür, ya vardır, ya yoktur.. Bu, madalyonun bir yüzüdür. Obür yüzünde ise Türkiye'nin yapması gerekenler yer almaktadır. Sayın özal'ın, Türkiye Cumhuriyeti'nin bir başbakanı olarak Londra'da muhatap olduğu sorular, ülkemiz açısından hiç de hoş değildir: Demokrasi, işkence, insan haklan, Banş Derneği, düşunce ve basın ozgünüğü, EkinBilar... Bu konulardaki sorulann tümü, "dış mihrsMar"m, ülkemizi Bat Avrupa'dan koparmak isteyen "karanlık odaklar"m mı marifetidir? Hayırl Kendimizi aldatmayalım. Demokrasiyi, çağdaş değerteri hice sayan, uygariıkla ilgisiz uygulamatann örneklerini görmek için, gazetelerimizin birinci sayfalanna şöyte bir göz atmak bile yeteıiidir. Aynca Başbakan Özal, demokrasiyi sadece kendisinin basında eleştiritebilmesiyie eşanlamlı tutma alışkanlığından vazgeçmelidir; çünkü bu tutumu inandıncı olmaktan uzaktır. Batı Avrupa ile ilişkiterin hareketlendiği, yumuşamaya başladığı açtktır Bu durum, olumlu bir gelişmeyi vurgulamaktadır. Ama henüz işin çok başındayız. Bu gelişmenin süreklilik kazanabilmesi için, Batı Avrupalı dostların kullandıkları, demokratik hak ve özgüriükler, insan haklan gibi argümanları teker teker onlann ellerinden almak gerekir. Kendi evimizın içini düzene koydukça, demokrasiyi bütün kural ve kurumlanyla işler hale getirdikçe, Batı Avrupalı dostlanmızın da gerçek niyetlerini daha iyi anlayabileceğiz. Biz o noktaya gelelim, gerisi kendi bilecekleri ıştir!
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle