15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER bazı partilere mensup veya sempatizan oian sendikacılann yer almaları olağan bir durumdur. Bu duruma karşuı, TUC yönetiminin, bu türden farklı siyasal ya da ideolojik eğilimlerin etkisi altında kalmış olduğu için herhangi bir sendikayı ihraca kalkışması çok zayıf bir ihtimal olarak dahı kimsenin aklına gelmez. Çünkü sendikal birliği koruma amacı, başka her türlü kaygıdan daha fazla önem taşır ve sendikal birlik, daha önemli de olsa başka bazı amaçlar bakımından kaçınılmaz önkoşul olarak gönilür. BUNCA DENEYtME KARŞIN... • Türklş üst yönetimi, DlSK'in doğuşuna yol açan tutumunu, daha sonraki yıllarda sosyaldemokrat sendikacılık hareketi olarak bilinen oluşumun önde gelen unsurlannı teşkil eden Geneltş ve Oleyis karşısında da sürdürdüğünden, Türklş'ten kopmalann ardı arkası kesilmemiştir. Özellikle Genellş'in aynlmasında, Türklş üst yönetiminin bu sendikaya karşı aynı işkolunda kurulu ve daha az üyeye sahip başka bir sendikayı, konfederasyonun örgiillenme iikelerini çiğneme pahasına himaye etme yolunu tutmuş olması önemli bir etken olarak belirmiştir. Bugün de Türklş üst yönetiminin, yaşanan bunca deneyden herhangi bir ders çıkarmamış gibi bir tutum içinde olduğu görülmektedir. Geçenlerde, Petroltş Dergisi'nde çıkan bir yazıdan dolayı Türklş'in manevi şahsiyetine hakaret edildiği gerekçesiyle bu sendika hakkında Türklş üst yönetimi tarafından soruşturma açılmış olması bu durumun açık bir göstergesidir. Kuşkusuz, bu tür gelişmeleri Türk sendikaalığında yeni ve kaçınılmaz bir bölünmenin habercisi olarak nitelendirmemek daha doğru olur. Zira her şeye karşın, konfederasyon içinde ağırbğı olan bazı üye sendikalardan yükselen sağduyu eseri tepkiler karşısında, böyle bir sonucun doğması olasılığı çok güçlü görünmemektedir. Nitekim, T. Yollş Sendikası Genel Başkanı Bayram Meral'in ihtiyatlı bir dille de olsa, "Turklş yöneticilerini elestiriyor diye sendika başkanları suçlanmaya kalkışıhyorsa, bu haksızhktır, demokratik değildir" demek suretiyle geniş bir kanaduı görüşlerini yansıtmış olduğu bilinmektedir. SONUÇ Bu açıdan, Türklş üst yönetiminin, üyesi olduğu ICFTU'nun izlemekte olduğu politikayı da dikkatle izlemesi gerekir. ICFTU, kendisine üye olmadığı halde DtSK'le ilgili olarak ortaya koyduğu tutumla, sendikal dayanışmanm geniş bir yelpaze üzerinde gerçekleşebileceğine dair çok carpıa bir örnek ortaya koymuştur. ö t e yandan, ICFTU Genel Sekreteri Vanderveken, geçenlerde A n Sineması'nda düzenlenen toplantıda tanık olduğu, bazı Türklş uyelerinin üst yönetime yönelik protestolannı değerlendirirken önemli bir gerçeğe daha parmak basmıştır. Gazetecilerin bir sorusu üzerine, bu tür eleştirici tepkiler için "kadavra sessizliğinden daha iyidir" demiştir Vanderveken. Doğal karşılanması gerekir ki Türklş üst yönetiminin, gerek kendisine üye örgütlerden gerekse üyesi bulunduğu ICFTU'dan öğreneceği çok şeyler vardır. 10 ŞUBAT 1986 görülmektedir ki, söz konusu geçici ihraç kararlannın er geç kesin ihraca dönüşeceği yolunda o tarihlerde beürrniş olan izlenimlerin gerçeklik payı oldukça yüksektir. Sendikacıkk alanında, örgütProf. Dr. ALPASLAN IŞIKLI sel birlikteliğin ve bütünlüğiln önemi, bilinen bir gerçektir. Ote DlSK, 12 Şubat 1967'de kurul oluşturan bazı değerlere içtenlik de yardımıyla yakın geçmişin bu yandan, çeşitli ulkderin sendikamuştu. 19. kuruluş yıldönümü le saygıü insanlar için, olağanüs çok önemli olaymı değerlendircüık hareketlerini biraz yakından tü koşullarda özgürlükleri kısıt meye calıştığımızda açıkça görülnün yaşandığı bugünlerde DtSK ve bağlı örgütler, 12 Eylül'ün er lanmış ve yargı önüne çıkanlmış mektedir ki, DlSK'in ayn bir incelediğimizde, bu konuda bir başka gerçeği daha açıkça görtesinde atanmış kayyımlann yö bulunan kişi ve kuruluşlan eleş konfederasyon olarak doğup gememiz mümkündUr: örgütsel tiri anlamına gelebilecek baa dü lişmesınin temelinde yatan asıl netiminde bulunuyorlar ve gerek bütünlüklerini koruyabilmiş bu örgütler, gerekse bu örgütle şünceler ileri sürmek, her şeyden neden, Türklş üst yönetiminin olan sendikacılık hareketleri, bu rin seçilmiş yöneticileri aleyhine önce bir moral sorun olarak değişik bazı düşünce ve eğilimsonucu, esas olarak, değişik düler karşısında gereken tahammül açılmış bulunan ceza davaları mümkün değildir. şünce ve akımlar arasında karşısürmekte. Bu koşullarda, yüdönumü do ve hoşgörüyu gösterememesidir. lıkh saygı ve hoşgörü ortamını Yurürlükteki mevzuat, yürü layısıyla da olsa, DlSK'in doğu Amerika'dan ithal "partilerüstü sağlayarak gerçeldestirebilmişlerpolitika" anlayışıru "kraldan çok şuyla ilgili olarak soylenebilecek tülmekte olan bir davanın tarafdir. Bu durumun en beürgin örları hakkında göruş ortaya ko hiçbir şey fazla önemli bulunma kralcı" bir anlayışla benimseyeneği olarak, dünyanın en eski ve rek hayata geçirmeye çalışmış nulmasını, davanın gidişini etki yabilir ve bu çerçevede kalarak dolayısıyla en deneyimü sendikalemesi muhtemel etkileri önleme herhangi bir şey söylemektense olan Türklş üst yönetimi, büncıhk hareketini oluşturan tngiliz kaygısıyla önemli ölçüde kısıtla hiçbir şey söylememek daha doğ yesinde yer alan MHP yanlısı vesendikacılığı gösterilebilir. ya militarist bazı eğilimlerden mış bulunmaktadır. Dolayısıyla, rudur diye düşunülebilir. bu yıldönümünde de DlSK hakAncak bu noktada öncelikle hiçbir rahatsızlık duymadığı halIngiltere'de sendikal örgütler, kında yazılabüeceklerin, bu kısıt belirtilmesi gerekir ki DlSK'in de TlP'in kuruluşuna katılmış yüzyüı aşkın bir suredir TUC rulama çerçevesinde kalması gerek kunıluşu, yalnızca DtSK'le sınır bu parti Ue ilişkilerini surdürmliş*! muzuyla taıunan bir üst örgutün mektedir. lı bir olay değildir. DlSK'in do bulunan sendikacüann yönetiçatısı altında birliklerini sürdfirBununla birlikte, önde gelen ğuşu, tümüyle Ulkemiz sendika mindeki bazı üye örgütler karşımektedirler. Oysa, gerek TUC iktidar yetkililerinin ağzından ve cıbk hareketini ve önemli bir bö sında çoğulcu demokratik anlayönetimi ile üye sendikalar arayışın gerektirdiği bir tutum ortabazı gazetelerin sütunlannda, lümü Türklş'ten koparak bir sında, gerekse üye sendikalann araya gelmiş bulunan bazı sendi ya koyamamış olduğu içindir ki kendi aralarında öteden beri göDlSK'i ve yöneticilerini ağır bir biçimde itham eden açıklamala kalann başlatmış ve surdürmuş Türk sendikacılığı, sonuçları rülen bazı görüş ve eğilim farkıra pek sık tanık olunmuştur. Üs olduklan bir hareket olarak ge uzun yıllar sürecek olan bir böhklannın, Türklş ile DlSK aratelik, bu yöndeki beyanların ve niş ölçüde Türklş'i de ilgilendi lünmenin içine itilmiştir. sındaki farklıhklarla karşılastınlren bir olaydır. Dolayısıyla, olayayınlann söz konusu davayı ması bile mümkün olmayacak Anımsanacağı üzere, Pasabahdoğrudan etkileyici nitelikte ol yın yalnızca Türklş le ilgili yan çe Şişe ve Cam Fabrikası'nda ölçüde çok daha belirgin ve çok lan üzerinde yoğunlaşan bazı Kristallş Sendikası tarafından dukları ve çoğu kez herhangi bir daha derin olduğu bilinmektedir. düşuncelerin ve açıklamaların yürütülen grev, Türklş üst yönenesnel dayanaktan yoksun, ilkel TUC üst yönetimi, herhangi bir bir propaganda faaliyetinin mal ortaya konuhnası bile, Türk sen timine ihtiyaç duyduğu bahaneparti ile organik bağlantı içinde zemesi olmaktan öte anlam taşı dikaalığının yakın geçmişiyle ve yi sağlamış; Türklş'ten koparak ohnadığı halde, üye sendikalann bugünüyle ilgili ban sorunlar ba DlSK'i oluşturacak olan sendimadıklan açıkça görülmüştür. çoğunluğu tşçi Partisi'ne üyedir. kımından belli ölçüde aydınlatı kalann başhcalan (Madentş, Bu durumda, mevcut yasal düBu arada, TUC üycsi bazı senzenleme, DlSK lehinde yanp ko cı olabilir. dikalann yönetiminde, hatta zaLastiklş, Basıntş, ardından nuşmanın yasak olması; buna man zaman bizatihi TUC yöneBanklş, Kimyalş...) bu grevi karşüık, DlSK aieyhinde yazıp TÜRK SENDİKACILIGININ timinde, Moskova yanlısı olarak destekledikleri gerekçesiyle konkonuşmanın teşvik görmesi gibi BÖLÜNMEYE tTİLİŞt tanınan Komünist Partisi'nden federasyondan geçici olarak ihfıili bir anlam kazanmıştır. öte Troçkist eğilimli Sosyalist Işçi raç edilmişlerdir. Ayrıca, şimdi Bugun, aradan geçen zamanın yandan, demokrasinin özünü Partisi'ne kadar, değişik başka geriye bakıldığında çok daha iyi kazandırdığı bazı deneyimlerin W * * l t • •***«* *t A*%*4* I j ' n >M I nv«*% *rA«% A + î • 1* 1 1? f*ll * * jı 1 •* Bîr Yıldöntimünım Düşündürdükleri CUMHURtYETTEV OKURLARA... OKAY GÖNENSİN Siyasetten Dergi'ye •€ 983 seçimleri arifesinde, her pazartesi 8 sayfalık I mütevazı Seçim83, Cumhunyet okurlarına ulaşmaya başlarken, amacı da adıyla sınırlıydı. Sonra seçim yapıldı, ama o mütevazı Seçim83 öyle bir ilgi görmüştü ki, yok etmeye kimsenin gönlü etvermedi ve adı değişerek Siyaset 83 olarak yaşamını sürdürmeye devarr etti. Sonra 84 oldu, sonra 85 ve dün Siyaset 86 olarak son kez Cumhuriyet okurlarının karşısına çıktı. önümüzdeki haftadan itibaren Cumhuriyet okurları her pazar yepyeni bir ekle karşılaşacaklar, daha doğrusu başh başına bir hafta sonu dergis'ıyle. Cumhuriyet Dergi hazırianırken, önümüzdeki örnek, Batının büyük gazetelerinin New York Times Magazin, Washington Post Magazin, Zeit Magazin, Frankfurter Allgemeine Magazin, Figaro Magazin gibi hafta sonu dergileriydi. Elbette bunlan taklit söz konusu değildi, bir kez bunların kullandıkları kimi olanakları bulmak söz konusu değildi, ama Cumhunyet Dergi'nin temel mantığı, bunlar iyice incelenerek olusturuldu. Sonra içerik çalışmalarıyla birlikte yeni bir biçim arayışı başladı. Her grafik sorunumuza bütün enerjisiyle koşturan Bülent Erkmen çalışmaları başlattı, ana görsel özellikleri belirfedi, sonra grafik çalışmasını Zeynep Terlan ve Nikjün Süldür arkadaşlanmız, onun belirlediği ilkefer üstüne sürdürdüler; en ufak aynntıya kadar yepyeni bir dergi biçiminin oluşmasını sağladılar. 32 sayfalık, yani Siyaset ekinin tam iki katı boyutta olacak Cumhunyet Dergi'nin kesin içeriği de, uzun tartışmalardan sonra beliriendi. Siyaset ekinin çok ilgi gören kimi sürekli bölümleri Cumhuriyet Dergi'de de bulunacaktı, İncir Çekirdeği, Haftanın Konuğu, Haftanın Fotoromanı, Mehmed Kemal'in Haftadan Haftaya köşesi gibi. Ayrıca gazetede değişik gunlerde yer alan, ama böyle bir dergi bütünlüğü içinde daha iyı duracak kimi sürekli köşeler de, Cumhuriyet Dergi'de yerlerini aldılar: Meral Jamefin Ev Ekonomisi, Şiar Yalçın'ın Briç'i, Nevzat Süer"in Satranç'ı, Vehbi Belgil'in BilimTeknik'i, Nevzat Ertmen'in Pazaroyun'u, Sedat Yaşayan'ın Armağanlı Pazar Bulmacası. Cumhuriyet Dergi'de sürekli yer alacak yeni bölümler de, Haftanın SanatKultür, TV Seçmeleri, ünlü yazarlarımızdan öyküler, denemeler, gunlükler ve ilginç kişilik testleri olarak beliriendi. Bunlara bir de çizgiroman katıldı: "Şarlo ve Bay Charles" ünlü sanatçı Charlie Chaplin'in yasamöyküsünü anlatan ilginç bir çizgiroman, onu başkalan da izleyecek. Bunların dışında ise yine siyasi, ya da gayrisiyasi, kültürel, ya da magazinsel araştırmalar, röportajlar... Cumhunyet Dergi bu pazar doğuyor, Lütfü Tınç'ın yönetiminde ve Siyaset ekini son zamanlarda yüklenmiş olan Turhan Günay'ın katılmasıyla yine Cumhuriyet okurtarının öneri, destek ve eleştirileriyle gelişecek. • Geçen haftaki yazımızda Veri Araştırma AŞ.'nin "Gazete Reklamlan Değerlendirme Raporu"na dayanarak gazetelerin reklam gelirlerine ilişkin olarak ekim 84eylül 85 dönemine ilişkin kimi sonuçlarını yayımlamıştık. Bu rakamlarla ilgili çeşitli değerlendirmeler oldu (bu arada Sabah'ın rakamı mayıs 85'ten başlayarak 5 aylık bir dönemi kapsadığı halde bir yıllıkmış gibı verilmişti), bu nedenle ilgili kuruluşa, aktardığımız sonuçları nasıl hesapladıklannı yeniden sorduk, Veri Araştırma AŞ.'nin açıklamasını aynen aktarıyoruz: (Arkası 10. Sayfada) EVET/HAYIR AKBAL Tepemizde 60 Bin Bomba!.. "Acı içinde ayağa kalktım ve köşeden birisinin belirdiğıni görünce şaşırdım. Bu, bir ınsandan başka her şeydi. Garıp şekil sendeleyerek yavaş yavaş bana doğru ilertedi. Bunun bir insan vücudu olduğu kesindi, fakat çırılçıplaktı, kan ve çamur içindeydi. Çıplak göğsünden yırtık paçavralar sarkıyordu. Elterini goğüs nizasında, avuçlarını yere doğru tutuyordu. Paçavraların ucundan sular damlıyordu. Gerçekte benim yırtık bez parçalan sandığım, insan derisiydi, su damlacıklarıysa kandı. Erkek mi, kadın mı, asker mi, srvil mi olduğunu anlayamadım Olağandışı irilikteki başı, şişmiş göz kapaklan ve hemen hemen yüzünün yarısını kaplayan ilerı doğru fırlamış dudakları dikkati çekiyordu. Yanmış başında hiç saç yoktu. Elımde olmadan geriledim. Bir insan olduğu belli olan bu garip şey görünüşte kan ve çamurla kaplı, deriyi andıran yanık bir et yığınıydı. Görebilıyordu. Yanmış gözlerı beni buldu ve güçlükle yanıma yaklaşmaya çalıştı. Bu onun son çabası olmalıydı, çünkü en sonunda olduğu yere yığıldı" İlhan Selçuk m Nadir Nadi CAC0A5 «YIHlAfil 6 Ağustos 1945 sabahında Dr. Shuntaro Hida'nın Hiroşima'da tanık olduğu kanlı görüntülerden biri bu... Barış Yılı ilan edilen 1986'nın daha başındayız. 'Fizik Mühendısliği' dergisı Barış Yılı dolayısı ile Viyana Üniversitesi Fiziksel Kimya Enstitüsü profesörlerınden E. Broda'nın ilginç bir yazısını yayımlamış. Broda, Hiroşima yakınlarında bir köyde yaşayan Japon hekimi Hida'nın görgü tanığı olarak saptadığı acı görüntülerden seçmeler yapmış. İnsanlığın yazgısını elinde tutanlara sunulacak bir belge!.. Ama kım ders alacak, kim 'aman bir daha böyle şeyler olmasın1 diyecek! Umut yok mu hiç? Bu dünyada barışın gereğı gibı yerleşmesıne olanak yok mu? Prof. Broda, Japon meslektaşının çeşitli gözlemlerini bir bir sıraladıktan sonra Hiroşima ş ve Nagazaki Belediye başkanlarının yayımladıkları kitaptan da şu bölümü aktarmış. Belediye Başkanları diyorlar ki: "Atom bombası deneyimı zalimceydi. Çocuklar ana babalarını. kocalar karılarını terk edip yalnız annelerin çocuklarına karşı olan tutumu farklıydı yalnızca kendi canlarını kurtarma eğilimindeydiler. İnsanın içindeki bu denli derin acı ölçülere sığmaz. Başkalan onların tartışmalarına kulaklarını tıkayınca kurbanlar 'Atom Bombası kurbanı olmayanlar bizı anlayamaz' kanısına vardılar. Sonuçta, ellerindeki atom silahların; büyütme ve geliştirme yarıştna kendılerini kaptırmış olan dünya uluslarına, atom bombası deneyımi hakkındaki fikir ve duyguları iletmek umutsuz bir iştir." Bu umutsuz savaşım 40 yıldır sürüyor. Dünyanın her yerinde sürdürülüyor. Savaşı ortadan kaldırma savaşı mı bu. Barış için savaş... Barışın güzelliğini anlatmak, benimsetmek, kırk yıldır kitaplarla, dergilerle, gazetelerle, toplantılarla yaşatılıyor, canlı tutuluyor. Neye yarıyor bu çabalar diyecek..C. Başbakanlık Toplu Konut ve siniz? Prof. Broda da söylemış, Kamu Ortaklığı Idaresi Başkanlığı' günümüzdekı atom bombalarının Hiroşima ve Nagazaki'ye nca ihraç edilen İstanbul 1.Boğaziçi atılanlardan bın kez daha güçKöprüsü ve Keban Barajı Gelir Orlü olduğu ve bugün yeryüzüntaklığı Senetleri bütün şubelerimizde böylesıne güçlü 60 bin bomba bulunduğunu!.. Bin kez dade 12 Şubat 1986 Çarşamba gününha güçlü altmış bin bomba!.. den itibaren satışa sunulacaktır. Dünyayı yok etmenin en güzel yolu bu bombaları kullanıver1 .Boğaziçi Köprüsü ve Keban Bamek; uygarlığı, insanlığı, belki rajı gelirlerinin birleştirilmesi surede dünyayı bir anda ortadan tiyle oluşturulan gelir grubuna hakaldırmak... Japon hekimi Hıda o sabah kiki ve hükmi şahısların ortak edilbakmış, yaralıların bacakları mesini teminen çıkarılan "Gelir Oreğrilmiş, şöyte not etmiş: "Hayrertir, hepsinin bacakları, hastaklığı Senetleri "nin başlıca özelliktanedeki demır karyolalar aynı leri şöylece sıralanabilir: şekilde eğnlmişti. Bu açıkça (Arkast Sa.'/O Sü. 7'deJ bası •çıktı "Boğaziçi Köprüsü; Ülkemin geleceği adına bağlar, Avrupa'yı Asya'ya." "Ülkemin geleceği, aydınlığı için birikir; koca Keban'ın ardında sular." BU BÜYÜKLÜĞE ORTAK OLUN!.. x Yılhk net gelir payı ortalaması % 50 dolaymda olacaktır, Vergi, resim ve harç istisnası uygulanacaktır, Gelir payları 6 ayda bir, yılda iki kademede ödenecektir, Senetler devlet güvencesini havidir, Senetler her an işlenmiş gelir paylanyla beraber paraya dönüştürülebilir, 2886 sayılı kanuna göre ihale, arttırmaeksiltme işlemlerinde teminat olarak kullanılabilir, Senetler, bedellerini yatırmak suretiyle bütün şubelerimizden temin edilebilir, Gelir payları; kuponların ibrazı karşılığında yine bütün şubelerimizden tahsil edilebilir, Pay senetleri 1 Mart 1986'dan başlamak üzere 3 yıl geçerli olacaktır, 12 Şubat 1986 ile 28 Şubat 1986 tarihleri arasında nominal değerleri üzerinden satılacaktır, Senet bedelleri 3. yılın sonunda 6. gelir kuponu ile beraber öde necektir, Senetler; 50.000., 100.000., 500.000., ve 1.000.000. TL.'hk küpürler halindedir. TÜRKİYE VAKIFLAR BANKASI "güven kapıSı"
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle