Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
22 KASIM 1986 * • • * HABERLERİN DEVAMI CUMHURÎYET/13 VELtEFENDtDEN Bümemkir Mercedes mücadelesi TAYGUN TÜRE KEMAL AKYER 1. AYAK: 1800 metre kum pistte koşulacak olan bu yarışta form durumu iyi olan Bilmemki ve Mercedes arasındaki mllcadele yarışın birincisini belirleyecektir. Bilmemki biraz daha ağır basıyor. Yarışın sürpriz atı Parisienne'dir. 2. AYAK: Serşan vc Kırbatur arasındaki güzel mUcadele yarışın birincisini belirleyecektir. Silver, daha son .AHMtN 1. KOŞU: F: Armağan 2 P: Karayar S: Riyolette 2. KOŞU: F: Bilmemki P: Mercedes S: Parisienne 3. KOŞU: F: Serşan P: Kırbatur P: Silver S: Akçay 4. KOŞU: F: Kra! P: Spartaküs S: GUlüm 5. KOŞU: F: Toptepe P: Sürbatur S: Timurbey 6. KOŞU: F: Kuruşbey P: Rezzan P: Mıh S: Sera 7. KOŞU: F: Gürbatur P: Altınkız P: Bezgin S: Kılıç AUTLI TanaTln •MferTİMr Umâlkım MMHIUp 9riaMKıM*fi 01 42 42 24 24 2 4 2 4 M 147 147 176 1 7 721 1 7 §4 132 123 1 3 1 1 2 1 »4 M 5124 8142 W16 67H2 5 2 4 14M 5*2 782 27+18 M M 1 1 1 1 8 1 1 ra şans vcrdiğimiz isim olup Akçay yarışın sürpriz tayıdır. 3. AYAK: Hafta içerisinde uzun bir galop yaparak ve perşembe günil 600'ünü 40, 400'ünü 25.5 rahat gtlzel galobuyla bu yansa katılacak olan Kral, koşunun en şanslı tayıdır. Spartaküs sert rakibi olur. Çimi çok noksan olan Gülüm yarışın sürpriz tayıdır. 4. AYAK: Hafta içerisindeki idmanlarında çok iyi görünen, galop ve sprintinde de beğenimizi kazanan Toptepe, idman ve form durumuna göre yarışın en şanslı atıdır. Bu ayakta at yazmak isteyenlere Sürbatur, Akça ve Timurbey'i tavsiye edcriz. 5. AYAK: Yeni sahiplerinde üstün bir form aşaması gösteren Kuruşbey idman ve form durumuna göre yarışın en şanslı tayıdır. Misliciler bu arıkanı kuponlarına tek yazabilirler. Mıh ve Rezzan idmanlannda daha sonra beğendiğimiz isimler olup, ne zaman gelip gelmeyeceği belli olıııa yan Sera yarışın süıpriz ismidir. 6. AYAK: Erbatur Gürbatur ckürileri idman yönündcn bu yarışa kusursuz hazırlandılar, günün en şanslı arıkanlaııdırlar. Altınkız daha sonra şaııs verdiğimiz isim olup Bezgin ve Kılıç yarışın sürpriz isimleıidirler. tKİIİ BAHtSLER: (367) ÇtFTE BAHtSLER: (5/6) ALT1LI GANYAN: (234567) ÜÇLÜ GANYAN: (456) ÜÇLÜ BAHİS: (7'inci koşudadır.) tesisleri satışa çıkacak TURBAN GAP'ın Ferhatları dertli GAP'ta sorun, gelip işçi ücretlerinin ödenmemesine kadar varmış. 1500 işçinin çalıştığı Urfa Tüneli şantiyesinde 300 dolayında işçi işten çıkmış ya da çıkanlmış. Firma da 3 aydır ücret ödenemediğini, ancak 15 giinde bir birkaç bin lira avans dağıtılabUdiğini kabul ediyor. n kaldığını, işveren temsilcisinin, para istediklerinde kendilerini odasından kovduğunu anlatıyorlar. Ücretini alamadığı için işi bırakıp gidenlerdcn ya da atılanlardan geriye kalanları görmek üzere Urfa Tuneli'nin derinliklerine dahyoruz. Aracımız dümdüz bir karanhk boyunca ilerliyor. Zaman zaman karşımıza içerden malzemc çıkaran dcv kamyonlar çıkıyor. Yer yer su birikintileri, tünelin yaklaşık sekiz metre yuksekliğindeki tavanmda yankılanıyor. Uzerimize nemli ve tozlu bir karanhk çöktukçe, insanın burada kesintisiz sekiz saat nasıl çalışabildiğini dUşünüyoruz. Delicinin, betonlama aracının, greyde.in başında duran işçiler bize soru dolu gözlerlc bakıyorlar. Ciazeteci olduğumuzu öğrenince de ağzını açıp konuşamamanın tedirginliği içinde olduklarını gözlüyoruz. lşçilcr yanımıza yanaşıp dertlerini aktarmanın fırsatını kolluyor. Ancak en büyük korkuları işlerini yitirmck... TUnele girmemizin üzerinden yarım saat bile geçmemişti. Ancak Uzerimizin nemlendiğini, saçlarımızın tozdan beyaza döndüğünü fark ettik. tşçiler sabah giripakşam çıkıyorlardı tünelden. Güneşi bir türlü doyasıya göremiyorlardı. PARAMI ALABtl.İR MİYİM? Yanımıza ilk yaklaşan Elazığlı bir işçi oldu. "(jç ay var kl mHaşlanmın alamıyoruz. Geçimimiz çok /ordur. Bir kaç bin lira para veriyorlar CELAL BAŞLANGIÇ ŞANLIURKA Her yan zifiri karanhk. UrfaTüneli'nin dibindeyken dünya pek öyle aydınlık görunmUyor. Hangi yana dönsek, doğanın oyulmuş parçaları toz ve nemle bakıyor yüzümüze. Urfa Tüneli'nin "Kerhal'Man bugüne değin 26 kilometre delmişler toprağı. Yerin yüzyüz elli metre allında "geriye kalan l'erhal'Marla sürüyor dünyanın en büyuk sulama tünelinin yapımı. Ancak uç aydır maaş alamıyor tünel işçileri. Ayda beş bin lira avansla yaşama savaşı veriyorlar, gündüz yerin altında, geceleri yerin UstUndc... Içinc girildiğinde "sonsu/ hir karunlık" izlenimi veriyor tUnel. Daha birkaç ay öncesine kadar bin beş yüz olan işçi sayısı, bugunlerde bin iki yüze değin inmiş. 9 ayda beş bin lira avansa daha fazla dayanamayanlar işi bırakmış. Geriye yalmzca "Ne yüzle evime dönerim" diyen Urfalı, [•la/ığlı, Gaziantepli, Karadcnizli "Ferhal'Mar kalmış. Bir yandan güçlükle bulduklan işi yitirme korkusu, diğer yandan da Uç aydır Ucret almadan "Paramı alabilecek mlyim?" endişesiyle Urfa Tüneli'ni açmak için doğayla savaşıyorlar. IŞTEN ATII.ANLAR Valilik izniyle girdiğimiz Akpınar Grubu'nun "Orta agız" şantiyesindeki DSİ binasından çıkarken hir grup işçi karşıhyor bizi, 15 gün olmuş işten çıkanlalı. Daha alacaklaonbeş gunde bir. Her tarafa borç içindeyim. İşi bırakıp gitmek istedim, ama sonra düşündüm ki, bir daha nerede i; bulacagım, hem köyden çıkalı aylar olmuş. Eve eli boş dönmek olmaz ki onca zaman sonra. Bir de acaba param kalır mı diye korklum ve işten çıkamudım. Çalışmayı siirdürsek acaba bizim paraları oderler mi?" diye soruyor. Ne diyeceğimizi kestiremeden bakıyoruz Elazığlı işçinin yuzüne. Umduğunu bulamamış bir anlatımla işinin başına dönüyor. Tünelin bir başka yanında karşılaştığımız işçi ise Şanlıurfa'dan. Yakınmalar yine ücretler üzerine: Bakkalın borcu belimi buktu. Her gun gelip para istiyor. Ben buralıyım sabah İş* gelir, akşam dönerim. Ancak uç aydır ne ev kirasını ödeyebiliyurum, ne de birikmiş borçlanmı. Haydi bir iş bulduk, kaybelmeyelim diyoruz. Ama dayanacak takatım kalmadı. İşçiler kimliklerini "sır" gibi saklıyorlar. Ücret almadıkları işi bile yitirmektcn korkuyorlar. Yanımıza yanaşan bir başkası yemeklerden dert yanıyoı: Bugün ventiklerini bir görseydiniz. ögle yemegimiz haşlanmış patates, blber vc domvtesti. Yerin allında bunca culışına, bu yemeklerle olur mu? Pannuzı, vergi iadelerimizi ödemiyorlar. Barl yemekler dogru düriisl olsaydı... Kimi işten çıkanlmış, kimi parasızlığa dayanamayarak işi bırakmış, çalışanlar da pek o kadar gönullü de ğil. Tünelin "Orta agız" şantiyesinden çıkıp yeni açılmakta olan "Yaklafim2" bölumUncgidiyoruz. Ma zot ve çimento gibi temel malzeme dışında bu bölümde sıkıntı yok. Bir görevli bize durumu şöyle açıklıyor: Bu bölüm yeni açıldı. İşçiler de yenidir. Daha bunlar işe gireli bir buçuk ay oldu. Onun için burada ücret sorunu gündeme gelmedi, ama böyle giderse bir süre sonra hurada da aynı sorun başlayacak. Işçilerin yakınmalarını, grubun Urfa'da bulunan temsilcisi Ruhi Şimsek'e soruyoruz. Şimşek, firmanın proje müdür vekili. İşçi sayısındaki azalmayı doğruluyor. Ücretler ve yemekler konusunda Şimşek'le aramızda şu konuşma geçiyor: Haşlanmış patates verlldigini söylüyor işçiler... ŞİMŞEK Yalnız kumanyadır. Üç öğün yemek arasında verdiklerimizdir. ANKARA, (Cumhuriyet Biirosu) Kültür ve Turizm Bakanı Mesut Yılmaz, Turizm Bankası'na bağlı işletnıelerin satılacağını ve bu konudaki yasa tasarısının en kısa zamanda TBMM'ye sunulacağını açıkladı. Yılmaz, turistik tesislerdeki yemek fiyatlarının da bu yıldan itibaren serbest bırakıldığını bildirdi. Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın 1987 bütçe tasaıısının TBMM PlanBütçe Komisyonu'nda göruşülmesi sırasında eleştirileri yanıtlayan Mesut Yılmaz, Turizm BakanlığYnın bugün işlevinin gereksiz olduğunu bildirdi. Bakanlığının turizm pulitikasını yönlendirmenin ötesinde bir şey yapmaması gerektiğini savunan Yılmaz, "Oteki turizmci ülkelerde büyle bir lurizm bakanlığı yok. Belki 20 sene sonra Türkiye'de de bir Turizm Bakanlıgı'na gerek kalmayacak" diye konuştu. Mesut Yılmaz, Devlet Tiyatroları'nın turneler yapan bir kuruluş olmaktan çıkartılıp yerel tiyatrolara önderlik eden bir duruma getirileceğini ve bu konudaki yasal düzenlemelerin önümüzdeki yıl içinde gerçekleştirileceğini anlattı. Yılmaz, geçen turizm sezonunda turizmden beklenenin elde edilememesini işletmecilerin fiyat politikası konusunda esnek davranamamalarına bağladı. Turistik işletmelerin yemek fiyatlarını serbestçe belirleyeceklerini, bakanlığının yalmzca bu fiyatları onaylayaeağını bildiren Mesut Yılmaz, "Benim arkadaşlarırıı, arlık otel otel dolaşıp salatanın kay paraya mal olduğunu ve kaç paraya satılacugını tespit etmeye ugraşmayacak. Bunları yaparsak asıl işimizden kalırız " dedi. Kültür ve Turizm Bakanı Yılmaz, 1988 yılından itibaren 5 yıldızlı otellerde, zaman içinde öteki otellerde de oda fiyatlarının serbest bırakılacağını açıkladı. Bu uygulamaya geçilinceyc kadar dolar bazında fiyat belirlemesinin sürdürüleceğini bildirdi. PlanBütçe Komisyonu'ndaki görüşmeler sırasında Ajda Pekkan'ın devlet adına, bir süre önce ABD'ye yaptığı gezi eleştirildi. Konuyu gündeme getiren SHP Tokat Milletvekili önder özcan, "Ajda Pekkan, neyi tanılmak için ABD'ye gitti. Türk müziğini mi, yoksa Türk kadınını mı? Ajda Pekkan Türkiye'nin nesini tanıtacak" diye konuştu. Özcan, her şeyin başına milli sözcüğünün konulmasını ve TRT'nin yasakçı başı durumuna gelmesini eleştirdi, "TRT, evrensel sanaCçılara yer vermiyor. Biz Ziilfü Livaneli'yi ekran ve mikrofona çıkartmıyor" dedi • GÜNÜN PUANU PROGRAMI 1. KOŞU: (Apranti Koşusu) 4 YK. Ingilizlcr Saat: 12.00 1.900.000 TL. 1 2 V 4. karayar Armagan 2 Rlgnlrllr Birianrm 61 58 56 45 C.kun A.t'oşkan k.Akıul Allunba; «,'İM) 2200 M. 4 (040) I (2111 .1 (0.10) ) ((XXI) 5. KOŞU: (Şartlı) A GR. Araplar Saat: 14.35 1.900.000 TL. <•>(» (KUM) 1600 M. Akın (M) S.Akdı (Ml Şcrit II.Yuct A.AIçı (M) Cankıli( Kadlr (M) 4 (3401 3 (000) 2 (000) 7 (043) 5 (000) I IOU0) 6 (000) 2. KOŞU: (AkkorŞartlı) 3 YŞ. Ingilizlcr Sgat: 13.00 2.100.000 TL. (35) (90) (70) 180) I. 2 i. 4 Hnııt (Kt) Bllrmemkl Parislrnne (KU) Mtrctdtt I 56.5 53 5 53.2 33.5 Nfdlm Murcıin kadir S.Akdı (M) (KUM) 1800 M. 2 I .1 4 (300) (021) (310) Cll) (60) (40) («0) (*)) (501 6. KOŞU: (BandırmaKV) 3 YŞ. Araplar Saat: 15.05 3.000.000 TL. (60) (901 (30) (80) 140) (50) (70) (35) Srra kıırıifbty lk(.) Özlem 7 ( K t ) Keızan l.llehan Kurtalan Mıh Kcrçbalıır 61 56 55 52 51 50 45 Y.AIçı A.Alçc S.k.Gti* Davul Akın Cankılıc M.YükKİ llmıırbfv Akça Muralffe iKii) Sürbalur Toplepr Bulul 17 (BMH) Dobra 62 59,5 59,5 59 5 59.5 59,5 59.5 (ÇIM) 1600 M. 6 7 2 3 5 4 (100) (020) (000) (202) (200) (102) (440) (304) CÜNEYT ARCAYUREK yaz.yor (Baştarafı 1. Sayfada) grup adına konuşacak, "gerekeni" vurgulayacaktı. Tabii, Canver'in baştna parti yönetiminden yeni bir sansür uygulaması gelmezse, hazırladtğı konuşma gözden geçirilip bazı yerleri metinden çıkanlmazsa... Anımsanacaktır, bir süre önce Canver'in işkence konusunda Meclis'te yapacağı konuşma metni parti yönetimince daha önceden okunmuş, bazı yerleri çıkarılmıştı. Eibette bu ve benzeri davrantşları doğal karşılayanlar da vardı. 12 Eylül'ün kumanda zinciri doğrultusunda aday olup Meclise gelenlerin başka türlü davranamayacaklan öne sürülüyordu. Bu tartışmalar daha ileri boyutlara uzaıuyor, yadırganan olaylardan ancak halkın özgür iradesiyle seçilecek yeni bir Meclisle sıyrılabileceğimiz söyleniyordu. Şahinkaya önergesinin bazı gelişmelere yol açtığını irdeleyen haberler kulisin belli başlı konularıydı. Doğrulanması zor bir habere göre, Başbakan özal, Meclis dışındaki belirli çevrelere güvence vermişti. Şahinkaya önergesi reddedilecekti. önergeyle yakından ilgili olanlarsa "yalnız kalmıslıktan"yakınıyor, bugün Şahinkaya ve Tümer'le başlayan girişimlerin kısa gelecekte kader birliği ettikleri daha üst düzeylere sıçrayacağını öne sürüyorlardı. ozellikle eski Milli Güvenlik Konseyi çevrelerine egemen olan 12 Eylül yöneticilerine karşı bir "cephe"oluşturulduğunu varsayan bu değerlendirmeler giderek boyutlanıyordu. Hele Cumhurbaşkanı'nın siyasal yasaklann kalkmasına yeşil ışık yakmasından sonra bu çevre daha da tedirgin olmuştu. Onlara göre, Şahinkaya ve Tümer olaylarından sonra doruğa tırmanan siyasal yasaklar, bu cepheyi oluşturan zincirin halkalarıydı. Buna karşın bir başka eğilim yavaş yavaş su üzerine çıkıyor, önü/nüzdeki günlerde yasaklann alacağı biçime göre siyasal alana ağırlığını koymaya hazırlanıyor. 12 Eylül döneminin lideri, anayasa hazırlanmasında, yazılıp yürürlüğe girmesinde birinci etken sayılan Cumhurbaşkanının, siyasal yasaklann kaldırılmusını TBMM'nin yetkisi içinde görmesi yeterli sayılmıyordu. D YP lideri Cindoruk 'un, sorunun bir purti sorunu gibi görülmemesi ğerrktiğini kuliste söylemesı, hemen her partiden milletvekilinin hazırlanan yasaya imza koymasını istemesinin yanı sıru Denürel'in "Yasaklar ne sadece benim, ne de bir partinin konusu. Türkiye'nin sorunu" demcsi, başka tür bir "işbirliği istemi" ni gündeme getirtne hazırlıklunnın ilk belirtisiydi. 134 imzanm tamamlanıp yasanın Meclise verilmesinden sonra Cumhurbaşkunı 'nın daha "aktif" davranmasını isteyen irdelemeler son günlerde yoğunlaşmışlt. Bu istemi öne sürenler, Cumhurbaşkanı 'nın tümüyle anayasanm, ozellikle yasaklan getirengeçici4. maddenin"gerçek sahibi" olduğundan söz ediyor lardı. Bu nedenle Cumhurbaşkanı "nın yetkiyi TBMM'de görmesi yeterli değildi. Bu davranış, ' 'anayasanm gerçek sahibinin'' topu kalesinden uzaklaştırması anlamına gelirdi. Çankaya en azından "yasaklann kalkmasuu" bir konuşmayla ya da uygun göreceği bir davramşla, 'bütün partllerden" istemeliydi. Bu görev, "malın asıl sahibi" ne düşerdi. Cindoruk 'a bakılırsa 134 imza tamamlanmıştı. Fakat özal'ın beklediğinin tersine, imzalar tamamlandıktan sonra ANAP girişimlere geçebilir, imza atan kimi milletvekillerini caydırabilirdi. Öyleyse yapılacak iş, imza sayısını 134'ün üzerine laşırmak, böylece özal'ın yapacağı siyasal oyunlara karşı "rezerv imzalar" sağlamaktı. ANAP'tan Nevzat Bıyıklı'dan sonra örneğin Şaban Küçük, Mehmet Kocabaş, hatta adı verilmeyen bir eski bakanın yasayı imzalaması olasıydı. Pazartesi günü ANAP'tan altı milletvekilinin bir araya gelerek karara varacaklan söyleniyordu. Bu imzalar sağlanabilirse Cindoruk'un söylediği gibi bir bakıma yasaya hemen her partiden imza verilmiş olacaktı. Bu da, Cumhurbaşkanı 'nı da içine alan yeni siyasal manevranm ilk işaretiydi. A NA P grubundaki suskunluğun çeşitli nedenleri arasında siyasal yasaklar belli başlı bir sorun gibi gözüküyordu. Çankaya'nın açıklamalarından sonra "yalnız kaldıklarını" öne süren iktidar milletvekilleri, iki cami arasında bînamazdı. Yasaklan destekleselerya da özal'ın doğrultusunda reddetseler, parti olarak çok şey yitireceklerdi. özal ise pusuya yatmış bekliyordu. 134 imza bulunup yasa Meclis'e gelirse ya komisyonlarda oyalayacak, özgün deyişiyle konuyu askıya alacak ya da genel kurula süratle getirip reddettirecekti. Çeşitli sakıncalarını göz önünde tutarak iki yöntemden hangisini benimseyeceğine henüz karar vermemişti. Demirel'in çtkacağı yurt gezilerini ertelemesinin altında hangi gerçeklerin yattığını bu arada araştırmak gerekiyordu. Demirel, kuşku yok, 134 imzanın tamamlanmasını bekliyordu. O zaman meydanlarda yapacağı konuşmalarda yasaklar sorununun çözümü üzerinde durabilecek, hatta ülke sorununa dönüşen bu konuda Cumhurbaşkanı'na da görevler düştüğünü söyleyebilecekti. 134 ya da daha fazla imza, pazartesi günü açıklanacak. Cindoruk böyle söylüyor. Böylece, gelecek hafta yoğun olayları gündeme getirecek; siyasal yasaklar, Şahinkaya önergesi, siyasal gelişmelerin odak noktaları ola cak. Daha sonruları ise miting meydanları konuşacak. 3. KOŞU: (MaidenTl YŞ. Araplar Saat: 13.30 1.000.000 TL. (<»0) (45) '55) 0) •0) (70) (80) I. 2 3 4. 5 6. Scrşan Orjlnal Yolkan 4 Ak<» 3 Nllaj I Sllvtr Kırbalur IBMH) Selcan (KO) 56 54.5 51 56 53 54.5 54,5 54 5 Kadir t'.Kurl Tank S.Akdı V. Bozlaş (KÜM) 1000 M. ^ 002) 3 (OUU) 4 (000) 6 10) 2 (000) 5 (003) 8 (240) 1 (003) («nkıln VAIçı II VUCf 7. KOŞU: (Nurettin AralKV) A GR. Araplar Saat: 15.40 4.000.000 TL. fjurbalur 61 5 kılıç 60.5 Krbalur 59 5 58 Şeflka 17 57.5 Bu||in 57.5 SavH 57.5 Tolgahan 57 Alunkı/ 56 Burtl 1 «.(IRBATIIRERBATUR Kadir Akın Mlimin A.AIÇI Aykul VAIçı S.Akdı Lkrem Cankılıf EKDRİDİR) 2000 M. 4 (214) 1 (312) 7 (240) 8 (310) 6 (302) 9 (000) 3 (030) (200) (232) (ÇIM) İşçiler ögle yemegi olarak yemlşler... ŞİMŞEK Mutfağımız her zaman açık. Zaten yemek bir sorun oluyor. İşçi en çok yemeğini sakınır. Acılı verdiğimiz zaman "Bu yemek Urfalılar için yapılmış" diyorlar. Acısız verdiğimiz zaman da "Bu yemek yabancılar için" diye dert yanıyorlar. Ama ayran içmek serbesttir mesela. Onu söylediler mi? Bir başka gün geldiğirüzde de köftc ekmekle karşılaşırsınız. Ama eibette et sayısı patetcs sayısından az olur. Ücretler ve vergi iadeleri üç aydır ödenmiyormuş... Şimşek o konuda işçilerin yakınmalarını onaylıyor, sonra ekliyor: ŞİMŞEK Ama ne yapıp yapıp işçilerin 15 gunde bir yaptıkları pazar izninde mutlaka avans vermeye çalışıyoruz. Evet 15 günde bir, iki ya da üç bin lira. Yani ayda loplam beş bin lira... ŞİMŞEK Ancak çok acil durumu olanlara yüz bin lira da verdiğimiz oluyor. Mesela ölüm, evlenme gibi durumlarda bunu yapıyoruz. tşçi geliyor, halini anlatıyor, biz de veriyoruz... YERALTINDA FARK ETMEZ Urfa Tüneli'nin sorunları bugünden yarına çözülecek gibi gözükmüyor. Çevremizdeki teknik elemanlara "Kışın çalışma güçleşir mi?" diye sorduğumuzda şu yanıtı alıyoruz? Yerin altında yaz da kış da fark elmez... "Gündüzle gecenln dc fark etmedigi gibi" diyerek tamamlıyoruz. TUnelin çıkışı, yeni doğan yusyuvarlak bir ay gibi dumyor içerden bakıldığında. Ücretleri kâğıt Uzerinde altmış yetmiş bin lira olan tünel işçileri, bir gün paralarını alacaklarının umuduyla çalısıyorlar. 1980'li yıllann "FerhaC'ları, yeraltında dağı taşı delme savaşını sürdürürlcrken, "Şirin" kadar olmasa bile bu işin sorumlularının kendileriyle ilgilenmesini bekliyor. 4. KOŞU: (B.gaHandikap) 2 YŞTtngilizler Saat: 14.05 1.700.000 TL. (90) (70) (80) (45) 1 Kral 49 2 (,ulum 2 46 3. üpartakm (KGKU) 45 4. Hasal 44 Nrdim Allunba$ M.YUkvl 1400 M. 3 2 4 1 (2231 (034) (004) (000) (901 (601 (50) (40) (701 (30) (55) (80) (35) UĞURMUMCU GOZLEM Sessiz bekleyiş (Baştarafı 12. Sayfada) sayıdakı seyircinin izlediği dünkü çalışmada futbolcular oldukça hırslı gözüktü. Bu arada sakatlığı süren Galatasaray'ın Teknik Direktörü Jupp Denvall dünkü çalışmayı saha kenanndan izledi. Futbolcuların antrenmandaki temposundan çok memnun olan Derwall bu tempoyu Ali Sami Yen Stadı'nda yapılacak olan maçta sllrdürmenin çok zor olduğunu söyledi. Derwall stadın çimlerinin çok uzun olduğunu ve futbolcuları engellediğini söyledi. öte yandan Galatasaray Asbaşkanı Alp Yalman Selçuk'un transferi konusu hakkında yapttgı açıklamada bu futbolcuyu şu anda almalarının olanaksız olduğunu söyledi. Galatasaray'ın başarılı futbolcusu Uğur için de Beşiktaş maçından sonra karar verilecek. Türkiye'de bir süre tedavi görecek olan Uğur eğer gerekli olursa ameliyat olacak. Galatasaray teknik heyeti dün Galatasaray yönetim kurulu ile Florya'da uzun bir toplantı yaptı. Toplantı sonrasında herhangi bir açıklama yapılmadı. Dün kampa giren Galatasaray bugiin saat 15.00'te son çalışmasını yapacak. Eyilp Can, Barton'u yendi KOPENHAG, (Cumhuriyel) Bir süre önce profosyonel olan 54 kilo milli boksörümüz Eyüp Can.üçuncU maçında Ingiliz Bily Barton'u 30 yendi. Daha önce Irlandalı ve Iskoç böksörleri yenen Can.dün Barton ile karşılaştı. Kopenhag'daki maçta Ingiliz boksör karşısında oldukça etkili bir oyun çıkaran böksörümüz 3 hakcmden de olumlu not alarak karşılaşmayı 30 kazandı. ANKARA'dan YALÇIN DOĞAN (Baştarafı 1. Sayfada) ma aynen şöyle: "Saytn Yalçın Doğan,'Evren, özal veyasaklarbaşhklı dünkü yazınızda, Sayın Cumhurbaşkanmuzın DYP Gtnel Başkanı Hüsümettin Cindoruk 'u S kasım günü Çankaya Köşkü 'nde kabulUri strasında styasi yasaklar konusunda aralannda geçen konuşnalardan bir bölümii de ytr almaktadır. Sayın Cumhurbaşkanımız, o gün SHP Genel Bakanı Sayın Erdaltnönu, DYP Genel Başkanı Sayın Hüsamettin Cindoruk ve HDP Genel Başkanı Sayın Mehmel Yazar ile ayn ayrı yaptıklan görüşmelerin ardından, kamuoyuna da yansıdığı gibi, 12 Eylül öncesi siyasi partüerln sayın genel başkanlarıyla bazı yönetici kadroların affına karşı olmadıklannı ve konunun TBMM1 nin görev ve yetki lanına girdiğini ifade etmlşler, konu TBMW den geçip önlerine geldiğinde de karara gereken duyarlılıkla eğileceklerini belirtmiflerdir. Aynca, siyasi yasaklar meselest kllltlenir ve kendilerinin anlaşmazlıklara çözüm konusunda devreye girmesine gerek duyulursa, o zaman hakemlik görevini üstleneblleceklerini de ifade etmişlerdir. Sayın Cumhurbaşkanımtzın hiçbir yorum ve değerlendirmeye yol açmayacak şekilde ortaya koydukları bu açık ifadelerinin zaman zaman yanlış izlenimler yaratacak biçimde işlendiği görülmektedir. Ozellikle o gün Sayın Cindoruk la yaptıkları görüşme sizin dünkü yazınızda gerçeğe görefarklı diyaloglarla yansıtılmıştır. Saym Cindoruk'un kabul sırasında siyasi yasaklann yanı sıra, çeşitli konulara ilişkin görüş ve düşüncelerini saygılı ve kendilerine bağlılık duygularını da içeren bir şekilde dile getirdiklerini ifade eden Sayın Cumhurbaşkanımız, diyaloglartn yazınızda değinildiği biçim, ölçü ve tonda geçmedîğinî belirtmişlerti." • •• Hanımlarla biriıkte "aynı asansöre zinhar binmiyorlar". Birbirleriyle tokalaşmamn türü değişiyor. Konuşurken "hafif ruhani" bir hava vererek seslerini alçaltıyorlar. Birbirlerini, ellerini gögüslerine koyarak selamlıyorlar. Bir garip yaşam biçimini yerleştirmeye çalısıyorlar haşkentte.. Hele her cuma günü "ruhani hava" başkentte daha da ilginç bir görünüm sergıliyor. Her cuma günü "hiç şaşmaz biçimde olduğu gibi", dün de özellikie "öğle namazı ve öğle namazını müteakip saatlerde" çeşitli bakanlıklarda, çeşitli kamu kuruluşlannda yine benzer bir hava esiyor. Bakanlıklarda esen hava Meclise yansıyor. Cumaları Meclis genel kurulu yok. Milletvekillerinin hüyük çoğunluğu yine de Meclisteki çalışma odalanna geliyor ve seçmenlerini, kendi seçim bölgelerinden gelen vatandaşlan ağırlıyor, onların dertlerini dinliyorlar. "Ağtrlama"genellikle "Meclisin mescidinde" yuğunluk kazaruyor. Her cuma öğle namazını huzt milletvekillerı, kendilerini ziyarete gelen seçmenleriyle birlik te Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin mescidinde kılıyor. Gelenler öyle bir çoğunluk oluşturuyor ki, "cuma namazı" için Meclis mescidinde yer bulunmuyor. Numaz kılanlar dışarıya taşıyor. Haabayram, Kocatepe, Mal tepe camilerinde de cuma naınazı kılanlar dışarıya taşarken, camilerin önünde "siyah plakalı bürokrat arabaları" uzun kuyruklar oluşturuyor. Buşbukanlık binasından başlayurak Devlet Planlamu Teşkilatı, Milli Eğiliın Bakanlığı, Tarım Orman ve Köyişleri Bakanlığı, Bayımhrhk Bu kanlıgı'nın Eskişehir yolu üzerindeki ek birimleri, diğer bazı devlet daireleri cuma öglenU'ii "ezan sesleriyle çınlıyor". Devleiin res rni dairelerinde ezun okunuyoı. "Laik Türkiye Cumhuriyeti'nin yükselttiği resmi binalarda" çulışanlar iki eliri ileri uzaııp difce rinin iki elini arusına ulıp birbirleriyle öyle tokalaşıyurlar. Sonra ellerini göğüslerine götürüp başlarını hafif öııe eğerek selamlaşıyorlar. Ezan sesiyle birlik te, "bazı şefler ve müdürler" çevrelerine hakınıyor, birlikte çalıştıkları nıemurlara dönerek, "Haydi, siz namaza gelmiyor musunuz?" diye kuçük kiıçük uyaruarda bulunuyor. Diğer memurlur numazu inse bir türlii, inmese duha çuk türlü... Cuma namazı Başhakanhk mescidinde ve diğer hakanlıkla rın mescitlerinde "toplu halde" kılımyor. Namazdan sonra bürokrutlar arasmdu sıra "memleket meselelerinin tartışılmasına " geliyor. Şejierin ve sııbe müdurlerinin sesleri, genel müdürlerın ve hatta bazı müsteşarlann yanında eibette pek çıknuyor. Bu na karşı bazı genel müdürler ve bazı müsteşarlar çevrelerine şöyle gerine gerine bakındıktan sonra, söze "TUrgut Bey beni geçenlerde çağırdığında ben kendisine dedim ki..." diye başlıyor. Genel müdür ya da müsteşar bey, hemen oraakta "memleket meselelerinden birini" çözüme kavuşturuyor. "Turgut Bey" diyerek Başbakana olan "yakınlığını" bir acele, "cürnle âleme"gösternüş oluyor. Namazın verdigi "»f huzur", öğle yemeğinin getirdiği "ağırlıkla" birleşerek bir tür "rehavete" dönüşüyor. tiu nedenle hemen çalışmak güçleşiyor. Ve yine aynı nedenle "Laik Türkiye Cumhuriyeti'nin başkentinde" cuma günleri ögleden sonralun devlet dairelerinde iş gördürmek daha da güçleşiyor. Cumu günleri öğledcn sonralun başkent sanki "fiilen tatil"e giriyor. Türkiye Cumhuriyeti'nin başkent i Ankara'da devlet binalannda ezun sesleriyankılunıyor. Her cumu... Başkentte... Dünkü cuınada olduğu gibi... (Baştarafı 1. Sayfada) da bütçesi olduğu çıkar. Buııdun yapılan ödemelerde bir ay gecikme olduğu zaman piyasada sorııtı çıkmaktadır. Bu normaldir, ancak DSİ bütçesinin biiyüklügıi göz önüne alınır ise, sorunun çüzülemeyecek boyutta olmadıgı da KÖrülebilir. Sadece DSt'de degil, herhan|{i bir idarede aylık gecikme ve bıınların sonradan tclafi edilmesi normal işleyişlir." Maliye Bakanlığı'nda bir hatta önce ödcnck sorununun çö/üıııü üzerinde bir toplantı yapıldığı öğrenildi. tnıar ve Iskân Bakanı Saia Giray, Bütçe Cienel Mudurü Billekin Özdeınir vc Devlet Sıı l^leri yetkililcrinin katıldığı toplantıda, DSİ'nin 1986 yılında plansız hareket ettiği görüşünün öne sürüldüğü bclittildi DSİ'nin, Kamu Ortaklığı I unu'ndan gelecek gclir akımım tam husaplumadan ta/la açıldığı, bu ncdcnle dc bıı/ı aksamaların < • Juğıı bclirtilcn toplaniıda, ınuımu/deki yıl yeni i.1? alanlarııuı girilirkeu, daha hesaplı olunması gereği vurgulandı. Inşaat lurı/(n soruır KARTALKAYA KARTAL OTEL SICAK YUVAN1Z YILBAŞI REZERVASYONLARIMIZ BAŞLAMIŞTIR I İLAN T.C. BAKIRKÖY 2. ASLİYE HUKUK HÂKİMLİĞİ'NDEN Dosya No: 1984/633 Davacı Murüvvct Mıhçıyazgan vckili tarafından davalı Mehmet Gençoğlu alcyhine açılan nafaka davasında: Davalı Mehmet Oençoğlu'nun Cengiz Topel Cad. Konak Apl. No: 17 D: 9 Etiler Ueaksavar/İManbul olarak göMerilen adresine dava t!i lekçcsi vc duruşma günü tebliğ cdilemcdiği ve zabıtaca da yaptırılan lalıkikattaıı adresi ıneçhul bulunmuş olınakla, adı geçen davalıya dava dilekçcsiniıı ve duruşma gününün ilanen lebliğine karar verilmiş olmakla, bu hususta duruşma 15.12.1986 günü saat 12.00'ye bırakılmıştır. Belirtileıı gün ve saatte bizzat mahkemcıni/de ha/.ır bulunmamz veya kendinizi bir vekille temsil ellirmeniz, aksi takdirde hakkınızda H.U.M.KIıııın iy« ve müteakip ınaddeleri hükümleri gercğincc duruşmaya gıyabını/da devam olunarak karar verileceği hususu tebliğ oluıuır. Basın: 12767 Barhunıs Bulvarı, .15 lieşıklaşlS I. Ifl: 158 V) 11 • 161 II) 74 • 161 X2 26 Kadıkov Ifl: 336 16 60 Bolıı lel: (4611) 3S72 BAŞSAĞLIĞI Çok sevdiğimi^, kardeşimb ve biraderimiz, İMÎRZE CAFER'İ 15 Kasım 1986 günü amansu bir hastalıklan dolayı kaybettik. Tann'dan rahmel, ailesine ve sevenlerin» başsağlığı dileriz. DELİGÖZOĞLU AİLESİ (Baştarafı I. Sayfada) lirkişi olarak seçtl. Basın Yasası, ceza kovuşturması İle ilgili her türlü belgenln açık duruşmada okunmasından önce yayınını suç saymaktadır. Yine Basın Yasası, ceza kovuşturmasının başlamasıyla hüküm kesinleşinceye kadarki aşamalarda yargıç ve mahkemenin karar ve işlemleri hakkında görüş yayınını yasaklamaktadır. Bu nedenle Sayın Hafızoğulları'nın raporunu yayımlayamıyoruz. Doç. Dr. Hafızoğulları ile Ankara Hukuk Fakültesl'nde aynı yıllarda asistanlık yapmıştık. Italya'da Ceza Hukukjj doktorası yapan Hafızoğulları, 12 Mart 1971 öncesinde sosyalist düşünceleri ile Ilgimizi çeken ilerici ve devrimcl bir arkadaşımızdı. Şimdl Hafızoğulları ile asistanlar odasında Ceza Yasasının 142. maddesi konusunda yaptığımız söyleşileri anımstyorum. 142. madde konusunda Hafızoğulları'nın elyazısı ile hazırladığı "TCK 142. madde hükmü karşısında bilim ve sanat eserleri" adlı incelemesi önümde duruyor. Okuyorum: Türk hukuk slsteml ana çlzgllerlyle sosyaldemokrat bir hukuk sistemidir. Demokratik bir hukuk sisteminln belirleylci temel nlteliklerinden biri "fikri plüralizm" olduğu halde, hukuk sistemimiz, bir "fiklr suçları" kategorisi yaratmakla, kendl içerisinde tutarsızlığa düşmüştur. "Hurriyetl yok etme hürrlyetinln olmayacağı" ilkesi döşüncede plüralizml yok etme anlamında kullanılamaz. Bu tür bir yorum, şeyin sadece bir tek boyutta algılanmasını zorunlu kılar. Bu da duşüncede tekeldlik olacağından demokratik hukuk slsteml anlayışıyla çatışır. Türk hukuk slsteminde tutarlılığı sağlamak yönünden gönül Isterdi kl, tüm "fikir suçları" kaldmlarak düşünce ve duşunce ürünleri çağdaş bir düzenlemeye kavuşturulsun. Ne var ki, hlç olmazsa bugün mümkün görünmemektedlr. Toplumcu bilim ve sanata karşı olmanın etklnliğini sürdürdüğu şu dönemde belki de yapılabilecek tek şey TCK 142. maddesi hukmünün bilim ve sanat eserierine uygulanıp uygulanmayacağını saptamaya çalışmak olacaktır... Değerli "ilerici arkadaşım" Doç. Dr. Hafızoğulları'nın bu görüşüne katılıyorum. Sayın Hafızoğulları, "tarlhl dlyalektik" yöntemin ideolojik hiçbir yönü olmadığını ileri sürdükten sonra şu örnekleri vermektedir: Bakınız edeblyat dünyasına: Balzac monarşlst, Tolstoy anarsist, Gorki ve Mayakovskl komünlsttlrler. Hepsl de seyl, tarlhi dlyalektik yöntemle yorumlamışlardır. Eserleri kuşkusuz basılıp yayımlanır ülkemizde. Kimse kalkıp da bu eserlerde bir Ideolojinin propagandasının yapıldığını İleri sürmez. Ne var ki, aynı imkân, her nedense Türk bilim ve sanat adamlarına tanınmamaktadır. Blrçok yazanmızın sadece tarihi dlyalektik yöntemi uygulamış olmalannın başlanna İş açtığı artık herkesçe blllnmektedir. Bilim ve sanat tehlikeli meslekler düzeyine ulaşmıştır... Felsefe konularına Ceza Hukuku'ndan daha çok tutkulu olan değerli "devrimcl arkadaşım" Doç. Dr. Hafızoğulları1 nın '"Bir yöntemin şu veya bu ideoloji tarafından ortaya konulup geliştirilmesi, o yöntemin ideolojikliği anlamına gelmez" yargısına katılmadığımı belirtmek isterim. Çünkü, Marksizmln, olayları ve dünyayı kavrarken başvurduğu yöntem, "tarihsel maddecilik" yöntemidir. Marx ve Engels tarafından ilk kez "Alman ideolojisi" yapıtında ortaya atılan bu yöntemi, Marksizmden, dolayısıyla Markaist ideolojiden soyutlamaya olanak yoktur. Dostum Hafızoğulları'nın büyük bir özenle hazırlayıp yazdığı şu görüşü de öğrenelim: Uygulamada TCK 142. maddesi, gereğlnden çok polltlze edilmiştir. Ozellikle siyasal bunalım dönemlerinde, yargı makamlarının birer karşı ideolog gibi davrandıkları gözden kaçmamaktadır. Bu tür uygulama, bir dönemde yasak sayılanı bir başka dönemde yasak olmaktan çıkardığı için hukukta aranan yeknesaklığı bozmuş; bunun bir sonucu olarak da, Ceza Hukuku'ndaki kesinlik ilkesi, 142. madde hükmü yönünden hiçe sayılmıştır... Hafızoğulları'nın 142. maddenin tarihçesi hakkında verdiği şu bilgileri de aktarıyorum: TCK'nın 142. maddesi, 1930 tarihli yeni Italyan Ceza Kanunu'ndan hukuk slstemlmize aktarılmıştır. Bu hukmun Italyan hukuk sistemine girlş nedeni, faşizmin korunmasıdır. 1930 dönemlerinde Italyan hukuk sisteminin belirleyici niteliği, faşizm doktrinidlr... (...) Hukuk sistemimizde komunlzmin yayılma ve teşkilatlanmasının yasaklanması, o ıdeolojinin kullandığı bir tekniğin de yasaklandığı anlamına gelmez.. Ozerk üniversitenin yetiştirdiği bu değerli hukukçu, asistanlık günlerini sonradan reddedilen "hukuk normu" konulu doçentlik tezine ayırmış; bu tezin bilim kurulunca reddedilmesinden sonra "zina" konusunda hazırladığı tez ile doçentliğe yükselmiştir. ilerici aydın, özgürlükçü bilim adamı eski arkadaşım, dostum Doç. Dr. Hafızoğulları'nın başarılarının sürekli olmasını dilerim...