10 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
8EKİM 1986 VELÎEFENDÎ'DEN HABERLERİN DEVAMI CUMHURİYET/13 Sakatlanan Sky Bus koşmuyor TAYGUN TÜRE KEMAL AftVER 1. AYAK: 12 eylüldeki yanşında koşuya bir türlü başlayamayan ve jokeyinin daha sonra ensesine basarak dolaşan Sitem start alacağı bu ikinci yanşına Ekrem Kurt tarafından güzel idmanlarla kusursuz hazırlandı. 'sta jokeyi bu yanşında ta,a güvenmese üç hafta gibi kısa bir süre sonra ikinci kez start al* dırmayacağından her yönü iie hazır olan Sitem idman ve form durumuna göre günün banko atıdır. At arayanlara sabah idmanlannda iyi görunen ve bu • mesafeyi 1.13.50 ile bitiren Hanzade diyoruz. Yanşm sürpriz taylan Kartopu ve Paşa'dır. 2. AYAK: Uzun mesafeli tempo yanşlannı iyi koşan Rest idman ve form durumuna göre yanşın en şansh atıdır. tç sahada idmanlanru sürdürerek bu yanşa haarlanan Şahcihan ve uzun kenterlerle sah sabahı yaptığı güzel sprintle yarışa girecek olan Akça daha sonra şans verdiğim isimler olup, Nemrut yarışın sürpriz ismidir. 3. AYAK; Geçen haftaki güzel birinciliğinden sonra sabah idmanlannda daha iyiye giden ve sab sabahı yaptığı sprintinde çok iyi görünen tlknur idman ve form durumuna göre yanşın en şansh atıdır. Vigoroso ve Feruze daha sonra sans verdiğimiz isimler olup Mercedes yarışın sürpriz ismidir. 4. AYAK: Istikrarlı güzel yanşlar çıkaran Şener, Akın Özdeniz'le start alacağı bu yarışta idman ve form durumuna göre ya. nşın en şansh ismidir. Klası ile Hanedan daha sonra sans verdiğimiz isim olup Las Vegas ile eküri zorunluğu Ekrem Kurt'un bineceği ve bu yanşından sonra Adanalı atçı Kemal Özekki tarafından satın alınarak koşturulacak olan özlem yarışın sürpriz atıdır. 5. AYAK: Eküriler Infısah ve Dikmanşah idman yönünden bu yanşa kusursuz hazırlandılar. Günün banko atlarıdırlar. At arayanlara Prensigör ve Serhan'ı tavsiye ederiz. Sky Bus salı sabahı sprint yaparken son 300'de jokeyi ile birükte yıkılmıştır. Tandon uzaması olan Sky Bus uzun bir süre yanşlara katılamayacaktır. 6. AYAK: Açık yanşa güzel idmanlarla hazırlanan Bilemem ve Tehlike ile iki tane güzel galopla katılacak olan Menekse idman ve form durumlanna göre yanşın en şanslı atlarıdırlar. Turhan ve Hakbatur daha sonra şans verdiğimiz isimler olup Uğur 56 ve Erdoğanbey yanşm sürprizleridirler. MSP yasak deliyor (Baştarafı 1. Sayfada) Ankara 3. Bolge Idare Mahkemesi, Abdülkerim Doğru'nun "devlet aleyhine işlenen bir suçtan hakkında dava açıldığını", ancak bu davadan beraat ettiği için siyasi yasak kapsamına girmesinde yasal uygunluk olmadığma karar verdi. tçişleri BakanlığYnın dayandığı Siyasi Partiler Yasası'nın geçici 1. maddesi, 12 Eylül öncesi siyasetçilerine yasak getiren Anayasa'nın geçici 4. maddesi ile aynı hükmü içerdiğinden bu karardan sonra MSP yetkilileri için yasak söz konusu olmayacak. Ankara 3. Bölge 1dare Mahkemesi'nin 1986/2 numaralı kararımn gerekcesi özetle şöyle: "Miinfesih Nizam Partisi milletveldli olan davacı, Siyasi Partiler Kanunu'nun geçici 1. maddesinin 1/b bendine göre 5 yıl süreyle siyasi faaliyette bulunma yasagı kapsamına alınmasına ilişkin tebliğin kendisine ait kısmının ve bu teblige yaptığı itirazın reddine ilişkin işlemin iptalini istemektedir. 2709 sayılı T.C Anayasası'nın geçici 4. maddesi ile bu hükmün aynen yer aldığı, 2820 sayılı Siyasi Partiler Kanunu'nun geçici 1. maddesinde, '16 Ekim 1981 tarih ve 2533 sayılı kanunla feshedilmiş bulunan siyasi partilerin; 11 Eylül 1980'den sonra gerek parti tüzel kişih'ği, gerek bunlann merkez yöneticilerinden veya parlamento üyelerinden herhangi biri hakkında Türk Ceza Kanunu'nun ikinci kitabının birinci babında yer alan devletin şahsiyetine karşı işlenmiş cürümlerden herhangi biri ile ilgili olarak kamu davası açılmış olanlarla, 11 Eylül 1980tarihinde iktidar partisi ve ana muhalefet partisi durumunda bulunan siyasi partilerin, a) 1 Ocak 1980 ve daha sonraki tarihlerde; genel baskan, genel başkan yanlımcılan veya vekilleri, genel sekreteri, bunlann yardımcüarı ve Merkez Yönetim Kurulu veya benzeri organlann üyeleri; anayasanın halkoylaması sonucu kabulü tarihinden başlayarak 10 yıl süre ile siyasi parti kuramazlar; anayasa hükümlerine dayalı olarak kurulacak siyasi partilere üye olamazlar, bu partiler tarafmdan veya bağımsız olarak milletvekili genel ve ara seçimlerinde, mahalli seçimlerde aday gösterilemezler ve aday olamazlar. Siyasi partilerle herhangi bir şekilde bağlantı kuramazlar ve siyasi partilerde fahri olarak bile herhangi bir görev alamazlar. b) 1 Ocak 1980 tarihinde TBMM'de üye bulunan milletvekilleri ile senatörler, anayasanm halkoylaması sonucu kabulü tarihinden başlamak üzere 5 yıl süreyle siyasi parti kuramazlar, kurulacak siyasi partilerin merkez yönetim kurullannda veya benzeri organlannda görev alamazlar' hükmü yer almış bulunmaktadır". Ankara 3. Bölge Idare Mahkemesi karannda, siyasi yasakbhkla ilgili duzenlemelerin yapıldığı anayasanın geçici 4. maddesi ile bu maddenin aynen yer aldığı Siyasi Partiler Yasası'nın geçici 1. maddesinde, yasak kapsamına alınacaklann iki bölüme aynlarak, değerlendirildiğine işaret ederek, bu "iklli degerfcndinne" yi şöyle açıklığa kavuşturdu: "11 Eylül 1980 tarihinde parlamentoda temsil edilen iktidar partisi ile ana muhalefet partisinin 1 Ocak 1980 ve daha sonraki tarihlerde unvanlan maddenin (a) bendinde gösterilen yönetkileri ile Merkez Yönetim Kurulu veya benzeri organlannın üyeleri 10 yıl, maddenin (b) bendi ile de 1 Ocak 1980 tarihinde TBMM'de üye bulunan milletvekilleri Ue senatörler de 5 yü sflreyle siyasi faaliyette bulunma yasagı kapsamına alınmışlardır. Buna karşılık, geçici 1. maddenin başlangıç bölümü, (a) ve (b) bentierinde kimlikleri, statüleri ve hukuki durumlan belirtilen diğer partilerin üyelerinin anılan bentierde yazılı olan süre kadar yasak kapsanunda tutulabilmeleri için bunlann üyeleri bulunduklan partinin 11 EylüJ 1980'den sonra ya parti tüzelkişiligi ya merkez yöneticileri ya da parlamento uyelerinden berhangi biri hakkında maddede belirtilen nitelikte kamu davası açılmış olması hükmü getirilmiştir. Diğer bir anlatnnla iktidar ve ana muhalefet partüeri mensuplan, bu hukuki durumlan nedeniyle (a) ve (b) bentierinde yazılı olan süreler kadar siyasi faaliyetten yasaklandıklan halde, diğer parti üyelerinin aynı bentierde belhienen süre kadar yasak kapsamında tutulabilmeleri sadece maddede belirtilen nitelikte açdmış bir kamu davasının variığı koşuluna bağlanmıştır. Dava koausu uynışmazlıkta ise, 1 Ocak 1980 tarihi itibanyla münfesih Nizam Partisi miBetvekili olan ve hakkında TCK'nin ikinci kitabının birinci babında yer alan devletin şahsiyetine karşı işlenmiş cürümlerle ilgili olarak kamu davası açılan davacının 2820 sayılı kanunla anılan geçici 1. maddesinin 1/b bendi uyannca S yıl süre ik siyasi faaliyette bulunma yasagı kapsamına alındığı anlaşılmıştır. Davacı, her ne kadar anılan geçici 1. maddede belirtilen nitelikte bir kamu davası açılmış olması nedeniyle siyasi faaliyette bulunmaktan yasaklanmış ise de, ilgililerin sözü edilen maddede yazılı olan türden bir dava nedeniyle yasak kapsamına alınabflmesi veya bu kapsam içinde tutulabilmesi, ancak bu dava üzerinde yapılan yargılama sonucu mabkumiyet karan verilmiş olması halinde mümkündür". Açılan bir kamu davasında mahkumiyet kararı verilebileceği gibi beraat karan da cıkabileceğine işaret eden Bölge İdare Mahkemesi, "Yapılan yargüama üzerine isnat edilen suç sabit görülerek mahkumiyet hükmü verilmisse ilgililerin bu karann sonuçlanna katlanacağı kuşkusuzdur. Ancak ortada beraat hukmüyle son bulan bir yargı kararı varsa, bu karara rağmen sırf açılan bir kamu davası neden gösterilerek, siyasal haklara ilişkin özel yasak getirilmesi, beraat karan alanlan haksız yere kusurlandırmak anlanuna gelir ki, bu yoldaki bir göriişün kabulü temel hukuk ilkelerine aykın düşer" görüşünü savundu. Bölge Idare Mahkemesi kararında" şöyle denildi: "Bu durumda üzerine atılı suçla ilgisi olmadığı mahkemece kabul ve sabit görülerek, beraat eden ve iktidar veya ana muhalefet partisi durumunda bulunmayan bir siyasi partinin üyesi olan davacının, 5 yü süre ile siyasi faaliyette bulunma yasagı kapsamına girenler listesine dahil edilmesinde yasal isabet görülmemiştir. Esasen yüklenen suçun işlenmediği konusunda mahkemece vanlan bu kesin kanaat karşısında, ilgili dava neden gösterilerek, özel yasak konulması beraat hükmüyle son bulan yargı karannın hukuki değeri ile çelişeceğinden, siyasi faaliyette bulunmama konusunda getirilen kısıtlamada bu sebeple de bukuka uyariık bulunmamaktadır. Açıklanan bu nedenlerle dava konusu işlemin iptaline oy birliği ile karar verildi." Ankara 3. Bölge Idare Mahkemesi'nin aldığı bu karar, haklarında "devlet aleyhine suç isledikleri" iddiasıyla dava açılan, ancak daha sonra bu davada verilen beraat kararlan Askeri Yargıtay tarafmdan da onaylanan, kapatılan MSP'nin yöneticileri için de örnek oluşturuyor. Bölge Idare Mahkemesi'nin bu kararı üzerine, kapatılan MSP'nin yöneticileri, kendilerinin siyasi yasak kapsanunda bulunmadıkları yönünde başvuru için gerekli hazırlıklan başlattılar. MSP yöneticileri, önümüzdeki günlerde Ankara Bölge Idare Mahkemesi'ne tek tek başvurarak, haklarmdaki siyaset yasaklarının kaldınlmasını isteyecekler. Haklarında "devlet aleyhine suç isledikleri" iddiasıyla açılan davaya devam edilen kapatılan MHP'nin yöneticileri, dava sonunda beraat ederlerse, MHP yöneticileri de bu örnek karara göre, siyasi yasak kapsamının dışına çıkabilecekler. UĞUR MUMCU GOZLEM G R SE • • • • • • • • • • • Ö ÜLR TanHTin OMİrTİMr JCcaalAkyn AfeMUıAkıiş ŞHobettt* Ftsttçı HasanMney 61 5127 512 2 25 2 25 62 64 64 3*21 1111015 7425 3 2 115151 7412 101113 836 382 623 101511 101411 421 247 276 65 5 5 48 25 5 64 161597 1615810 B151617 17 16156 11310 7924 9 G.6! TAHMİN 1. KOŞU: F: Akpınar, P: Sonay, Hilalbey, S: Pınarbaşı. 2. KOŞU: F: Sitem, P: Hanzade, Kartopu, S: Paşa. 3. KOŞU: F: Rest, P: Şahcihan, Akça, S: Nemrut. 4. KOŞU: F: llknur II, P: Vigoroso, Feruze, S: Kamerşah. 5. KOŞU: F: Şener, P: Hanedan, Las Vegas, S: özden 1. 6. KOŞU: F: Dikmanşah, P: Prensigör, Serhan, S: Büyükmurat. 7. KOŞU: F: Bilemem P: Tehlike, Menekşe, S: Hakbatur. İKİLİ BAHİSLER: (3467) ÇİFTE BAHİSLER: (1/25/6) ALTILI GA.NYAN: (234567) LÇLL GANYA.N: (456) LÇLİ BAHİS: (7'inci koşudadır.) 525 52.5 C.Kan M.Ba>ram 15 13 GÜNÜN PROCRAMI • I. KOŞU: (Apranti Koşusu) B Gr. Araplar Saat: 12.45 1.100.000 TL. 1 2. 3 4 i 6 7. Akpıaar I (Ka) Rariye HüaNMT Soaa> PıaartMp Kapk (Kf) Srrilay 60 55 53 51 50 49 47 A.Caslua M.Gokct I.Kökaal öokda* Ar.YıMn A.Ötal Y.TeJuk LMHI (KUM) 2200 M. 5 7 3 6 1 4 2 (040) <000) (000) (000) (200) (020) (000) 145) (551 |40l (100) (002) 5. KOŞL (Yılın Handikapı) 3 Yş. İngiliz Saat: 15.20 7 Milyon TL. (70) (80) (40) (90) (50) (55) (60) (45) (35) I Lasvefas kocahaa Şeaer Sk> Bus ıKg) 63 61 59 56 55,5 54 54 48 46 Tıuaj Caakanc K.VıUıı ım) Akın Kadir S Akdı Ekraa(n) Z.Mnllu Ozöla* (ÇİM) 2100 M. (000) (300) (200) (III) (000) (032) (232) (100) (240) (KUM) 2000 M. (0041 (1221 (000) (300) (0321 (321) (100) (0001 (0001 2. KOŞU: (Maiden) 2 Yş. lngilizlerr Saat: 13.45 1.000.000 TL. (40) (60) (45} (15) Kanoşa SiUB I GtaHtem KK (ÇİM) 1200 M. (204) (0) (00) (4) (03) (0) (•0) OzJcn I Hayri I CaMıran I Na 56 56 S6 56 545 54.5 54,5 54,5 M.Ba>ram Ekıca Şertf Tıaay S.Akdı A.Atçı C.Kan 6. KOŞt: (Nuri MidilliKV) 4 Yk. İngilizler Saat: 15.00 3.5O0.0OOTL. (50) (70) (601 (80) (90) (55) (40) (15) (45) (30) (35) Srrhan Buyakmural PrnKHgör Pono R.Sangsltr IKu) l Irckhan 66 58 Kadtr Caakılif B.Ko«ui> Akın 3. KOŞU: (MehmetcikHandikap) A Gr. Araplar (ÇİM) Saat: 14.15 4.600.000 TL. 2400 M. (50) (80) (90) (55) (35) (60) (40) (70) (BH) (BH) Şaadhan •ot n » a ı * r » (K|> Csa 15 Ncanıl Öıtea S Akç. Doon Kadm S 60 59 58 50 49 46 45 44 61 58.5 r(«l Akn (•) Haaa M.YHod (•) Altaakaı Öaalkeda) H.Kaja (aı) S.Ak* (m) (113) (403) (234) (430) (400) (043) (040) (200) (1411 (010) Tıaav I.Alçı V.Boıla« M.Bajraın 52 Oıakda* 50.5 M VaksH (mı 50.5 (lnfîsjhDiknıaııSab cküridir) (oooı (0301 7. KOŞU: (BüyükadaAçık) B Gr. Araplar Saat: 16.30 2 milyon TL. (15) (48) (20) (ÇİM) 1600 M. 9 15 12 13 8 14 5 6 16 17 10 3 (100) (000) (000) (030) (000) 1114) 1000) (004) (121) (100) (043) (300) 1020) (000) (233) (032) (210) SSoylu Enay (Kg) 4. KOŞU: (Şarth) 3 Yş. İngilizler Saat: 14.50 1.900.000 TL. (70) (50) (60) (30) (35) (15) (20) (25) (90) (80) (10) Feran (k.u) Y«wa buaKfjalı Zaittikar ıKg) Taakal <kg) CaaliHtor Sar'at Çakuravak bkaar2 Vnjoraso Topdaımr İKjl Bka JOIM (ÇİM) 1600 MT Z.Muda Eknaı Y.AIçı Cafer (•) Karakas H.Yacc 2 14 8 9 10 3 12 II 5 1 6 (031) (214) (412) (000) (000) (300) (012) (0401 (004) (001) (401) (000) 60.5 60.5 60.5 58 5S 54 54 52.5 52.5 52.5 52.5 52.5 S.Akdı t.Koksal (55) (58) 160) (50) (40) (45) (30) (10) (90) (80) 170) Caan Turkaa 2 Hakbalar (K, Erdogaabo l Jur S* Scraacf Akın (m) A.Coçka» AjkıH H.K..S Nfdım Ta»ka OıakdıH A.AICT K.YıMu Tehlike IK«| M.Bayram 18 (Turhan 2Hakbalur ekudidir) 60 60 58.5 58.5 S«5 58.5 58 58 58 58 58 58 58 58 565 56.5 56.5 Z.MaUu Cafer (m) C.Kun HalB •Mal Cankılıc (m (Baştarafı 1. Sayfadaj kez daha en beklenmedik şekilde ve en olmadık yerde; teknik düzey ve donanımı, dudakları uçuklatacak dev bir teknolojik yapıt okyanusun karanlıklarına gömülürken, biranda "olup" çıkıvermiştir. Bildiğimiz kadanyla böyle bir kaza ilk defa meydana gelmektedir. Cerçi nükleer denizaltuann ufak lefek sayılabilecek kaza kayıtlan mevcuttur. tlk atom denizaltısı olarak bilinen ABD kimlikli "Natilus"da, malum, batmıştır... Ama günümüze değin ağzına kadar nükleer başhklıfüze dolu bir nükleer detıizaltı, yanarak, art arda patlamalar yaşayarak batıp gitmiş değildir. Olay, ajanslardan işitebildiğimiz çerçevede her ne kadar bundan böyle dikkat gerektirmeyecek bir olaymış gibi takdim olunuyor ise de, kanımızca üç sebepten '\ahamet" arz etmektedir. Ve özellikle Sovyet yetkililerin dünya kamuoyunu eğer içtenlikle yapabilecekse aciliyetle müsterih kümalarım gerektirir görünmektedir. BirincisL Denizaltıda yangın nasü çıkmış, nasıl gelişmiş vedenizaltmm hareket kaynağı olan Tehlike sonsuza dek nükleer reaktörü ne ölçüde hasara uğratmıştır? Bizim sezinleyebildiğimiz kadar, ajanslara yansıdığı şekilde, denizaltıda saatlerce söndürülemeyip, şiddetli patlamalarla huküm sürmüş olan öyle bir yangından, denizaltı nükleer reaktörünün hiç hasar görmemiş olması, "mucize" sayılacaktır. Denizaltı nükleer reaktör kalp cidan kaza sırasında, maalesef eğer, yırtılmışsa. Çernobil benzeri bir olay ve nükleer kontaminasyonun nispeten küçük bir ölçekte de olsa, bu kez okyanus sinesinde yer alması ve sonuçların kademe kademe çevreyi etkilemesi, kaçınılmazdır. Denizaltı için bir nükleer reaktör tasarlanırken, nükleer mühendislik açısından en önde olarak gö'z önünde bulundurulacak bir husus, bir kaza sürecinde nükleer yakıtın suyla temasa gelmesi halinde neler olabileceğidir. Cerçekten de nükleer yakıt harcıâlem bir benzetme yapmamız uygun olursa, su karşısmda; fsu görenj "kuduzhi" gibidir. Bu nedenle, denizaltı nükleer reaktörü özel surette tasarımlanır. Bu ne kadar böylesine de reaktörün, bu kez meydana geldiği izlenen hiç beklenmedik yangın faciası Okyanusta tehlike mi? (Baştarafı 1. Sayfada) leer reaktörle birükte 5.500 metre derinliğe gömülen Sovyet denizaltısında çevre açısından en büyük tehlikeyi iki reaktörün oluşturduğunu vurgulayan Aybers, "Reaktör içindeki uranyum fisyon yapmts uranyumdur. Dolayısıyla aynen Çernobil gibi çevreye radyoaktif elementler yayar. Ancak denizaltılar, batacakları göz önüne alınarak yapıiır ve reaktörde radyoaktiviteyi dışan sızdınnayacak bermetik kutular içine konur. Hermetik kutular yüzyıllarca radyoaklivitenin dışan sızmasını önleyebilir. Ama çok uzun vadede reaktörü konıyucu metal muhafaza paslanıp çürüyebilir ve neler olabilecegini kimse bilemez" dedi. Okyanusta 5500 metre derinlikteki basıncın denizaltının dış kabuğunu patlatabileceğine değinen Aybers, reaktörün ayrı bir muhafaza içinde olması nedeniyle bu basınçtan patlamayacağını belirtti. Nükleer başlıkh füzelerin radyoaktivitesinin ise daha az tehlikeli olduğunu, çünkü bunların içinde fısyon yapmamış uranyum olduğunu ve sadece alfa radyoaktivitesi yaydıklarını belirten Aybers, "Alfa radyoaktivitesi ancak yutolduğu zaman tehlikelidir. Patlama tehlikesi yoktur. Bulaşma tehlikesi ise reaktör içindeki kadar yiiksek değildir. Vine de bunun denize bulaşması istenmez" dedi. İstanbul Teknik Üniversitesi'nde nükleer mühendis Doç. Dr. Melita Geçkinli ise, "5500 metre o kadar derin ki, reaktörde bir patlama bile olsa bilinen canlı ttirlerine pek bir zararı olmaz. Çünkü bilinen baiık tür'erioden hiçbiri bu kadar derinlikte yaşamıyor. Öyle ki bu derinlikte hiç bUinmeyen, yeni canlılar keşfediliyor" dedi. Amerikan Genelkurmay Başkanhğı'nda görevli Amiral Powell Carter nükleer başlıklardan birinin denize uçmuş olabileceğini söylerken, öteki üst düzey askeri makamlar ve Sovyet yetkililer, nükleer denizaltının çevre açısından bir tehlike oluşturmadığmı söylediler. karşısında, çok muhtemelen yeterince muhkem kılınmamış olabileceği de, kuvvetle muhtemeldir. öyle bir durumda, nükleer yakıt içindeki radyoaktif unsurlar "z/rÂ" dışına kaçacak, patlamalarla yırtılmış denizaltı cidarından da kolaylıkla kurtulup Okyanus'a kanşacaktır. Diğer bir nokta: Yangın süresinde yer alan olay ve patlamalardan, denizaltıda bulunan nükleer silahlann ne ölçüde etkUeneceğidir. Bunlardaki nükleer yakıt malzemesinin de su görünce, deyim uygunsa "kudurması"söz konusudur. Cerçi nükleer başhkların "tetik mekanizması" bir dizi ve mutlaka çok güvenli önlem altındadır. Ama sanırız. bugüne kadar öyle hiçbir mekanizma bir yangın tehlikesiyle karşı karşıya kalmış değildir. Bu mekanizma, es kaza bir biçimde yanarsa, ya da yangından yaralanırsa ne olur sorusu da, bizim bilgi dağarcığımızdan, doğrusu, kara kara merakımıza katılmaktadır. Son bir nokta: Nükleer başlık mekanizmalarınm yangından hiç etkilenmemiş olsalar dahi okyanustaki şimdilik "ebedV kayıtlı misafirlikleri esnasında, özellikle tuzlu suyun korozyonu (aşındırması) ile, yıllar yılı nasıl bir evrim geçirecekleri noktasıdır. Zikrettiğimiz her üç nokta da, nükleer mühendis, askeri tekn'ısyen ve güvenlik uzmanlarının korkarız, skoplarına bugüne kadar yangın ve bağıl patlamalar sonucu batan nükleer denizaltı tablosu çerçevesinde, girmiş değildir. Bu nedenlerle, başıa Sovyetler Birliği yetkilileri olmak üzere, "nükleer ülkelerdeki" yetkili ve sorumluları, dünya kamuoyu, acil açıklamalarda bulunmaya ve ' bağıl önlemler almaya davet etmek durumundadır. Belki de mizah romanlarına konu olabilecek "arpır" bir nedenle ummanın orta yerinde çıkan yangının alaşağı eıtiği denizaltı örneği, nükleer oyuncaklar ve bunlarla nükleer köşe kapmaca oynayan silahşörlerin, dünyanın basma savaşta bile değildurduk yerde belalı çoraplar örebileceklerinin çok uyarıcı işaretini, yerküre semalanna yayılan münferit bir SOS feryadının yanı sıra gerçek bir "imdat" çağrısı olarak vermektedir. Anlayana! Mütent Ecevit, DSP toplantüanndayaptığı konuşmalar nedeniyle hakkında başlaklan 31 ayn soruşturma ile 2 ayn dava içinjiün yargıç önüne çıkıp ifade verdi, savunma yaptL ANKARA, (Cumbariyec Bü sel olmasından söz «miştim. Oerosu) Kapatılan CHP'nin es çenlerde bir yerde okudum. ki Genel Başkanı Bülent Ecevit, ABD'de bu konu oldukça yoğun DSP coplantılannda yapnğı ko bir şekilde gündeme gelmis. nuşmalar nedeniyle hakkında ABD'de buna aktrist adalet dibaşlatılan 31 soruşturma ve açı yorlar. Yasalann çeliştiği durumlan iki yeni dava ile ilgili olarak larda tnahkemelerin devreye gidün ayn ayrı 33 kez ifade verip, rerek bu yasaları günün koşullasavunma yaptı. rına göre yorumlamalan gerekir. .. Ecevit, .DSP'nin ara seçimde YARGIÇ Konuşmaya idaçeşıtli ilkrde duzenlediğı toplaıı re de müdahele etmedi. Bu deîılarda yaptığı konuşmalarda Si mokrasi açısından bir gelişme yasi Partiler Yasası'nın 119. mad olarak niteienebliir. desine aykırı davrandığj gerekçeECEVtT Bu bir asama'ijr. siyle hakkında açılan 31 soruşYARGIÇ Demokratik olturma ile ilgili ifade vermek üze mayan yasalann mahkemelerce re dün saat !4.20'de Ankara Ad uygulanmaması da yeni bir yoi üye binasına geldi. Bülent Ecevit, olarak degerlendiriliyor. Ankara Basm Savcısı Tnrkcr ECEVİT Ben o kadar toptçelli'ye ekleriyle birliktc 29 say lantıya katıldım, ama yargılandıfayı buian yazılı ifadesini, hak ğtm o ilk celsedeki gibi tertedikında açılan her soruşturma için ğimi hiç haurlamıyorum. ayrı ayrı iletti. YARGIÇ Evet, ben ilk celEcevit 2 saat süren ifade ver seden sonra, ikinci celse için kenme işleminden sonra Karabuk ve dime bir çift yedek iç çamaşın Izmir Bornova'da açılan davalar getirdım çantamda. Ama gerekiçin talimatla savunma yaptı.tlk medi. Celseler oldukça kalabalık olarak Ankara 3. Asliye Ceza geçti. Mahkemesi'ne giderek, burada ECEVİT Evet çok kalabaKarabük'te açılan dava için Yar lıktı, topluluk dışardaydı, yollagıç Fabreltin Uygun ile Cumhu n kesmişti. rıyet Savcı Yardıması Muharrem AVUKAT HASAN BIYIKLI Dikmen'e yazılı savunmasını ve O kalabalığa karşın duruşmaren Ecevit, ardından Bornova'da da herhangi bir aksama olmadı. ki dava için, Ankara 5. Asliye YARGIÇ Yerii ve yabancı Ceza Mahkemesi'ne gitti. Bura basm mensuplarının yoğun ilgida daha önce kendisini yargıla sinin olacağı için ağır ceza saloyarak beraatine karar veren Yar nuna aldık duruşmayı ama, yigıç Nihat Yılmaz Baktır'a yazılı ne de çok kalabahkü. olarak hazırladığı savunmasııu ECEVlT Evet. Yeni adliye veren Ecevit, yaranda avukatı binası yapılıyor galiba. Hasan Bıyıklı ve gazeteciler olYARGIÇ Evet, çalışmalar duğu halde yarım saat kadar oturdu ve çeşıtli konularda sob sürüyor, ama müteahhitle mahkemelik mi olunmuş bilbet etti. miyorum. Yargıç tarafından ikram edilen ECEVtT Bu binayı çok önçayı içen Ecevit'e Yargıç Baktır, "Bunlar gelip geçecektir ceierden biliyorum. Cumhuriyeefcodim" dedi. Ecevit de yargı tin ilk resmi dairelerinden birisi. cın bu sözlerini "Evet" diye ya Benim babam o zamanlar adli nıtlarken, yargıç ile aralannda şu tabipti, ben kiiçükken sık sık geiirdim buraya.. konuşma geçti: . YARGIÇ Diğer mahkemeEcevit daha sonra Ankara ler, bizim «erdiğimiz karann Cumhuriyet Savcısı AKan Saytemyiz sonucunu bekleyecektir. sel'i ziyaret ederek, bir süre göBenirn şahsi kanaatirae göre, bir rüştü. Altan Saysel'in yanına gitsiyasi partiyi destekîemek gibi mek üzere adliye btnasımn mereylemlerin tümü tek bir suçu divenlerini tırmanan Ecevit'i NHoluşturur. Bir suçun çeşitli kere retrin Enmert adü bir yuntaş ler tekrarından ibarettir bunlar. durdurarak yanaklanndan öptü. ECEVtT Ben duruşmada Nurettin Enmert, Ecevit'e, "Alki savunmamda adaletin evrim lah kolayhk versio"dedi. Ecevit 33 kez ifade verdi SORUŞTURMA VE DAVALAR (Baştarafı 1. Sayfada) Ancak bu başvuru hukuk açtsından geçerli bir yol mudur? Hemen belirtelim. Değildir. Çünkü, yürürlükteki hukuk kurallan, olağanüstü ya da olağan mahkemelerce verilen kararlann nasıl kesinleşeceklerini ve nasıl ortadan kaldırılacaklannı saptamıştır. 1960 ihtilalinden sonra Yassıada'da kurulan "YüksekAdalet Divanı" Başkanı Sayın Salim Başol, Yassıada kararlannın "genel af' yoluyla bütün hukuksal sonuçlanyla ortadan kaldırıldtğını belirttikten sonra, "Mahkeme kararlannın ancak yargısal yollarla kaldınlabileceğini, yapılan başvurunun TBMM'den bir yargısal karar isteme amacını taşıdığını, bunun da anayasa ve hukuk esaslanna aykın olduğu"nu söylemektedir. Başol'un sözleri bu konudaki hukuksal gerçekleri yansıtmaktadtr. Bu nedenle, Sayın Apaydın'ın başvurusu "hukuksal" değil, olsa olsa "siyasal" nitelikte sonuçlar doğurabilir. Çünkü, TBMM'nin, yargı karartarını geçersiz sayma diye bir yetkisi yoktur. Başol'un değindiği gibi Vasstada kararlannın hukuksal sonuçlan çıkartılan af yasası ile ortadan kaldınlmıştır. 27 Mayıs İhtilali ile devrilen Cumhurbaşkanı merhum Bayar ise 12 Eylül yoneticilerince Atatürk'ün yüzüncü doğum yıldönümü toplantılarına "seref misafiri" olarak çağrılmıştır. Bayar, ölümünde, tabutunun başında Harp Okulu oğrencileri ve korgeneral rütbesinde subaylann nöbet tuttuklan bir "devlet töreni" ile toprağa verilmistir. Bütün bunlar, 27 Mayıs İhtilali'nin siyasal açıdan "geçersiz" sayılması için atılan adımlardır. 27 Mayıs İhtilali'nin getirdiği anayasa da bu dönemde "tağyir, tebdil ve Hga" edildiğine göre, 27 Mayıs ve bu ihtilalin getirdiği karar ve duzenlemelerin siyasal açıdan geçerli olup olmadığı artık tartışılmaz. Tartışılmayacak nokta "siyasal açıdan geçersizlik" olabilir. Hukuk açısından verilen kararların ne yolla geçersiz sayılacağı ise bellidir. TBMM'nin bu konuda kullanabileceği bir yetkisi yoktur. Menderesîn avukatı Sayın Apaydın ile Bayar'ın avukatı Sayın Hüsamettin Cindoruk'un Yassıada kararlannın geçersiz sayılması için harcadıklan çabalan saygıyta karşılıyoruz. Siyasal nitelikli davalarda savunma, kesin kararla son bulmaz. Siyasal nitelikli davalarda avukat, hukuksal yollardan yararlanır, bu yollar tükenirse siyasal yollara da başvurur. Avukat Apaydın'ın yaptığı budur. Avukat Apaydın'ı bu nedenle kutluyoruz. Ancak, 27 Mayıs 1960 tarihinden 1980'lere ve bugüniere kadar susan; susmayla yetinmeyip, 27 Mayıs 1960'tan 12 Eylül 1980 tarihine kadar, 27 Mayıs Anayasa ve Hürriyet Bayramı törenlerine "merasim üniformalan" ve "frak ve smokinle" katılıp, "tebrik ve teşekkür telgraflan" gönderen zamanın asker ve sivil yöneticilerini izninizle, kınıyoruz. Hele hele "Cenabı Haktan başka kimseden korkuyorsam namerdim" diye "meydan nutuklan" atan Suleyman Demire/'ın Başbakanlık yaptığı günlerde, Menderes'in, Zorlu'nun ve Polatkan'ın mezarlarını İmralı Adası'ndan alıp, ailelerine niçin teslim etmediğini ya da edemediğini bilince, kınamayı suçlamaya dönüştürüyoruz. Madem, Yassıada kararlan "cinayetti", öyleyse bu cinayetin her yıldönümünde fraksmokin giyip, ihtilal bayramında başbakan olarak niçin hazır bulundunuz? Evet, öyle ya; ya korktuğunuz için böyle yaptınız ki o zaman Cenabı Haktan başka korkularınız da olduğu ortaya çıkar ya ihtilali benimsediğiniz için bu törenlerde bulundunuz. Demirel'e, kendi deyişi ile sormak gerekmez mi? Var mı başka izah tarzı? Yok ve olamaz.. Ya o zaman ordudan korkuyordunuz ya korkmadınız, içinizden geldiği için bu törenlerde bulundunuz. Hangisi doğru? Hangisi gerçekçi? Hangisi "oportünizm" ve hangisi "dün dündür, bugün bugündür" mantığt ve aMaktna uygundur? Evet hangisi? Şu Yassıada kararlan önümde duruyor. Koskoca bir cilt.. DP iktidarının antidemokratik tutumu; temel hak ve özgürlüklerin adım adım nasıl yok edildtği, Bayar'ın, İnönu'yü ttarağacına gönderme" düşünceleri, "örtülü ödenek"\en kimlerin yararlandıkları, DP büyüklerinin not defterlerinde birbirleri hakkında yazdıkları ve Yassıada tanıkları ve.. Evet ve karann otuşmasında katkıda bulunan ünlü ceza hukuku profesörlerü. Dilerseniz açalım bu dosyaları. Ne dersiniz? Yassıada kararlan için yapılması gerekenler artık çok geride kaldı. Yapılan da yapıldı. Af çıkarıldı, Bayar "devlet töreni" ile toprağa verildi. Bugün asılanlan mezarlarından çıkartıp diriltmek düşünülemeyeceğine göre geriye tek yol kalıyor: Menderes, Zorlu ve Polatkan'ın mezarlarını "devlet töreni" ile yeni mezarlarında toprağa vermek!. Menderes, Zorlu ve Polatkan'ın, tıpkı Bayar'a düzenlenen tören gibi bir "devlet töreni" ile ailelerinin istedikleri yerlere gömülmeleri için TBMM'den karar çıkarmak gerekmez. Bu iş hükümetin işidir. TBMM'de çoğunluğu elinde tutan ANAP, "yassıada kararlarını geçersiz saymak" gibi hukuksal sonuç vermeyecek işler ile uğraşacağına, Menderes, Zorlu ve Polatkan için bir "devlet töreni" düzenleme yotunu seçse daha gerçekçi olmaz mı? Buyurun işte yol!.. "Menderes'e saygı" ise düzenleyin bir "devlet töreni"... Amaç, yıllarca Demirel'in yaptığı gibi Menderes'in kefenini bayrak diye kullanıp, mezarını Imralı'da tutmak ise, o zaman başka!.. TBMM'yi, yetkili olmadığı bir alana sürmek yerine, hükümetin, yetkilerini kullanarak "devlet töreni"ne karar vermesi daha uygun ve daha gerçekçi bir yol değii midir? HALEFOĞLU'YLA GÖRÜŞTÜ i ^ CueHan, Kıbrıs belgesinde direnecek SEDAT ERGİN NEW YORK Dışişleri Bakanı Vahit Halefoğlu'nun, dün akşam Birleşmiş MiUetler Genel Sekreteri Perez de Cuellar ile yaptığı görüşme, Genel Sekreter'in bu aşamada Kıbns sorununa ilişkin olarak hazırladığı son çerçeve anlaşma taslağından geri gitmek eğiliminde olmadığını ortaya koydu. Türk tarafı, Genel Sekreter'in 29 mart tarihli belgesinin Kıbrıs Rum Yönetimi tarafındar. reddedilmesi sonucu Kıbrıs sorununun yeni bir tıkanıklığa girdiği bir döneme rastlayan ve Gene! Sekreter'in tutumuna açıklık getirmesi açısından önem taşıyan görüşmede çıkan sonuçtan "memnun" gözüktü. Bu arada Perez de Cuellar, Halefoğlu ile temasından kısa bir süre sonra bu kez Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı Kenan Atakol'u kabul ederek kendisiyle bir süre göniştü. Görüşmede hazır bulunan bir Türk yetkilisinin verdiği bilgiye göre, dünkü görüşmede, Halefoğlu, Kıbrıs sorunuyla ilgili olarak geçen hafta BM Genel Kurulu'nda yaptığı konuşmadaki çizgisini tekrarladı ve Kıbrıs sorununa bir çözüm bulunabilmesi için Kıbrıs Rum Yönetiminin, BM Genel Sekreteri'nin hazırladığı son belgcyi kabul etmesinin "zorunlu" olduğunu bildirdi. Verilen bilgiye göre, Halefoğlu, 29 mart belgesinin Kıbrıs sorununun çözümü açısından "vazgeçUmez" bir çerçeve oluşturduğunu vurgulayarak, "Gerek belge, gerek belgede ÖTgönilen usullerin dışında bir yöntemin Türk tarafınca kabul edilemeyecegini" altını çizerek belirtti. Halefoğlu, böylelikle, Türk tarafırun Genel Sekreter'in Rumlardan gelen baskılar karşısında belge meminde değişikliğe giderek, yeni formüller getirmesini ya da belgeyi sulandırmasım kabul etmeyeceğini duyurmuş oldu. Üst düzey bir yetkili, "De Cudlar'a. belgesini sahiplenmesi konusunda sıkı dunnası mesajını verdik" şeklinde konuştu. Türk yetkililer, de Cuellar'ın, Halefoğlu'nun bu mesajına verdiği yanıtıan "utmin olmuş" gözüktüler. Bir Türk yetkili, de Cuellar'm da Halefoğlu'na, "29 mart belgesine bağlı olduğu, belgede herhangi bir degişikligin söz konnsH olmadığı >anıtını verdigini" bildirdi. Aynı yetkili. "de Cullar'ın bu ranılını nasıl karşıhyorsunuz?" şeklindeki bir soruya. "Kendisinin belge5İne bağlı kalması, bizim almış olduğumuz tutum doğrultusundadır" diyerek, şimdilik Ankara ile BM Genel Sekreteri'nin ortak bir çizgide bulunduklarını ima etti. SHP'nin yenilgisi su (Baştarafı J. Sayfada) Seçimlerden sonra kendilerinin günlerce sustuğu sırada, bütun bu gerçeklerin SHP'nin kendi yetkili organlannda açıklandığını ve eleştiri konusu olduğunu da belirten Rahşan Ecevit, şöyie dedi: "Belli ki SHP Genel Başkanı, partisi içindeki eleştirilerden ve özeleştirilerden kurtulma yolunu, DSP'ye yiiklenmekte bulabilecegjni ummaktadır. SHP ara seçimJere, etkili ve güçlü çevrelerin tam desteği iie girmiştir. Aynı çevrekr, DSP'yi karalayıp engellemek için ellerinden geleni yapmışlardır. Fakat henüz örgutlenmesini tamamlamadan, hazırlıksız ve parasız girdiği ara seçimlerde DSP'nin yüzde 8.6 oy alması önlenememiştir. SODEP gibi iddialı bir partinin H P iie birleşmesinden doğan SHP ise çok kuçümsenen Halkçı Partinin iiçte ikisi kadar bile oy alamamıştır. Böylesi bir yenilginin su götürür yanı yoktur. tktidara oynayan bir ana muhalefet partisi, daha muhalefetteyken tükenmiştir. Bu tükenişin sonımluluğunu DSP'de degil, kendisinde aramalıdır". SHP yetkilileri bunu, övünerek ilan etmektedirier. DSP ise daha kuruluş öncesinden beri yapı ve dogrultu tutariıgına büyiık özen göstenniştir. Bu özeni gösterme gereği duymayan bir partiyi 'sosyal demokrat' saymaya mecbur değildir. SHP bir yandan solun her rengine ve türiine kucak açarken, bir yandan da sermaye çevrekrinin üst tabakasına hoş görünme çabasındadır. Bir yandan demokrasiyi savunur göriinürken, bir yandan da demokrusiyle, hele sosyal demokrasiyle bagdaşması olanaksız bir ekonomik modefi Anavatan Partisi'nden daha iyi uygulayacağını öne sürerek, içerideki ve dışandaki egemen güçlere güvence vermeye uğraşmaktadır". Bulgarlarla (Baştarafı 1. Sayfada) Bulgaristan'ın BM nezdindeki delegasyonunda görevli üst düzey bir diplomat, bu konuda "Cumhuriyet"e, "Görüşmenin iptali kesinlikle söz konusu değil. Mevcut koşullar (Mladenov'un ameliyatı) bu kez görüşmenin yapılmasını mümkün kılmadı" şeklinde konuştu. Türk ve Bulgar dışişleri bakanlannın, New York'ta gercekleşemeyen görüşmeyi hangi tarihte ve nerede yapacakları konusu şimdilik açıkta kaldı. Her iki bakanın da bundan sonra biraraya gelecekleri ilk uluslararası forum kasım ayında Viyana'da yapılacak olan Avrupa Güvenlik ve tşbirliği Konferansı (AGlK) izleme toplantısı olacak. Org, gitar, nota dersleri. 336 22 20
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle