Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
>9 OCAK 1986 CUMHÜRÎYET/11 SHPTiler kaypak bir tutum izliyor ANKARA, (Cumburiyet Bürosu) DSP kuruculanndan ve MKYK üyesi Haluk Özdalga, DYP ile başlatılan "ulusal uzlaşma" girişimi ile ilgili olarak Cumhuriyet'in sorulannı yanıtladı. Haluk özdalga'nın sorulanmıza verdiği yanıtlar şöyle: DYP ile beraber başlattığınız ulusal uzlaşma girişimi hakkında kamuoyunda çok degişik yonımlar yapılıyor. Ulusal uzlaşmadan ne anîaşılmalı, neleri kapsıyor, açıklar mısınız? ÖZDALGA 7 Kasım 1982'de yapılan anayasa oylaması, millete hur iradesini ortaya koyma fırsatı vermek için değil, hazırlanmıs bir metnin onaylanmasını sağlamak için yapılmıştır. Sonuçlan da, milletin hür iradesini yansıtmamaktadır. Vatandaşm ve milletin kendi düzenlediği değil, yönetimin başında bulunanlann düzenlediği kampanyalar sonunda oylamaya gidilmiştir. Yalnızca resmi mitingler ve toplantılar yapılmıştır. Vatandaşların konuşması yasaklanmıştır. Partiler ve toplumun diğer örgütleri kurumlan ya kapatıldığı için ya da yasaklar nedeniyle düşüncelerini söyleyememiştir. Anayasa'ya "hayır" oyu verilsin diyenler hapse atılmıştır. Hür basına izin verilmemiş, sansür altına alınmıştır. Radyo ve televizyonda yalnızca tek taraflı propagandalar yapılmıştır. Yapılan propagandalarda, oylama sonuçlan istenildiği gibi çıkmazsa askeri yönetimin uzayacağı söylenmiştir. 7 Kasım oylaması, sonuçlan dahil bir çok bakımdan .demokrasinin olmadığı ve milletin iradesine itibar edilmeyen Pakistan, Arnavutluk, Bulgaristan gibi ülkelerde yapılan oylamalara benzemişür. htihat ve Terakki'cilerin 1912'de düzenlediği "sopalı seçimi" hatırlatmaktadır. Esasen bu oylamanın arkasında milli iradeye güvensizlik yatmaktadır. Çok partili döneme geçtiğimizden bu yana yapılan başka hiç bir oylamada,milli irade bu kadar açık ve ağır bir şekilde ihlal edilmemiştir. Kıyaslanabilir en yakın örnek ise, 6 Kasım 1983 seçimleri olmuştur. DYP ile üzerinde anlaşüğınız anayasa, nasıl bir anayasa olacak? Ulusal uzlaşmanın Anayasanın hangi görüşleri üzerine otnrmasını istiyorsnnuz? ÖZDALGA Bugüne kadar, DYP ve DSP tarafından yapılan açıklamalarda taraflar yeni Anayasamızın nasıl olması gerektiğine iliskin genel görüşlerini dilç getirdiler. Ama henüz konunun aynntılannı görüşme aşamasınâ gelmedik. Biz, deraokratik hak ve özgürlüklere saygılı bir anayasa istiyonız. Yurttaşlann, yurttaş olduklan için sahip olduğu temel hak ve özgürlüklerinin koruyucusu bir anayasa istiyoruz. Milli iradenin başka hiç bir kuvvete tabi olmayacağının ve ihlal edilemeyeceğinin teminatı olan bir anayasa istiyoruz. Bütün kurumlan ile işleyen bir demokrasinin çerçevesini oluşturan bir anayasa istiyoruz. Halkın kendi yaşam düzeyini yükseltebilmek ve haklannı genişletebilmek için yönetime ağırlığını koyabileceği bir anayasa istiyoruz. 1982 Anayasa'sının yalnız hazırlanış ve oylanış şekline, içeriğine karşı değiliz. Bu Anayasa'nın üslubunu da yadırgıyoruz. Kişinin hakları bölümündeki 17. maddenin yansından çoğu, insanlann nasıl ve ne zaman öldürülebileceğini anlatıyor. Daha da acısı, bu madde "kişinin dokunulmazlıgı, raaddi ve manevi varlıgı"başhğını taşıyor. Bu yakışıksız uslup başka maddelerde de var. Bir sag parti olan DYP ik bir sol parti olan DSP'nin bu gö DSP'li Haluk Özdalga, "ulusal uzlaşma"yı Cumhuriyet'e anlattu HALUK ÖZDALGA'NIN SÖYLEDtKLERt 7 Kasım 1982'de yapılan anayasa oylaması, millete hür iradesini ortaya koyma fırsatı vermek için değil, hazırlanmış bir metnin onaylanmasını sağlamak için yapılmıştır. Sonuçları da, milletin hür iradesini yansıtmamaktadır. Vatandaşm ve milletin kendi düzenlediği değil, yönetimin başında bulunanlann düzenlediği kampanyalar sonucu oylamaya gidilmiştir. Biz, demokratik hak ve özgürlüklere saygılı bir anayasa istiyoruz. Yurttaşlann, yurttaş olduklan için sahip olduğu temel hak ve özgürlüklerin koruyucusu bir anayasa istiyoruz. Milli iradenin başka hiçbir kuvvete tabi olmayacağının ve ihlal edilemeyeceğinin teminatı olan bir anayasa istiyoruz. Bütün kurumlan ile işleyen bir demokrasinin çerçevesini oluşturan bir anayasa istiyoruz. rüşlerin hepsinde anlaşması miimküo otebiHr mi? ÖZDALGA öyle inanıyorum ki, çalışmalanmızm sonunda ortak bir noktada buluşabileceğiz. Eğer anlaşma mümkün olursa, ortaya çıkan sonuç metin, taraflardan hiçbirinin tam olarak istediği belge olmayacak. Ama bu da, zaten baştan kabul ettiğimiz uzlasmanın sonucundan başka bir şey degildir. Ama bu mümkün olmasa bile diyalog ve uzlaşma yolu açılmış olacak. Ulusal uzlasmanın yalnız yeni bir anayasa yapmayı amaçlamadıgım, toplumdaki bütün kurnmlann demokratik rejime baglıkgını da güvence altına almayı istedigini soytediniz. Bunu biraz açıklar mısınız? ÖZDALGA Arayışımız yalnız yeni bir Anayasa degildir. Demokratik cumhuriyetimizin temel ilkesine sadakati sağlamayı amaçlayan mutabakatı da gerçekleştirmek istiyoruz. Demokratik cumhuriyette ordunun, milletin verdiği tankı, topu ve tüfegi kullanarak milli iradenin üstüne çıkma ve onu denetleme hakkı yoktur ve olmamalıdır. Cumhuriyetin kurumlarını lağvetme ve onlan dilediği gibi şekillendirme hakkı yoktuT ve olmamahdır. Son 25 yıllık yakın tarihimiz açık bir şekilde gösteriyor ki, silahlı kuvvetlerimizin hür ve demokratik süreçler sonunda belirecek milli iradenin denetiminde bulundurulması, demokratik cumhuriyetimizin önünde duran önemli bir görevdir. Bu görevin yerine getirilmesi, bir milli muta Son 25 yıllık yakın tarihimiz açık bir şekilde gösteriyor ki, Silahlı Kuvvetlerimizin hür ve demokratik süreçler sonunda belirlenecek milli iradenin denetiminde olması, demokratik cumhuriyetimizin önünde duran önemli bir görevdir. Bu görev, sağ ve solu aşan bir görevdir ve yerine getirilmesi, tecrübeler göstermiştir ki tek tek partilerin başaramadığı bir şeydir. SHP yönetimi, milli mutabakat arayışına karşı şimdilik kaypak, kararsız ve çekingen bir konumda olduğu izlenimini veriyor. Katalog hazırlama işinin konuyu sulandırmak olduğunu sanırım kendileri de gördüler. öyle samyorum ki DYP ile çalışmalanmızın sonunda ortak bir noktada buluşabileceğiz. bakatı gerektirmektedir. Çünkü, birinci olarak, bu göTev sağ ve sol görüşleri aşan, sağ ve sol farklılıklann dışında ve üstünde bir görevdir. Demokratik cumhuriyetimizin ilkelerine sadık herkesin görevidir. Ikinci olarak. yine yakın tarihimizin tecrübeleri göstermektedir ki, parlamentoda kuvvetli bir çoğunluğa dayansa dahi, bir sağ ve sol partinin tek başına bu görevi yerine getirmesi mümkün olmamaktadır. Milletimizi temsil eden iki büyük akımdan biri bu temel ilkeye uymazsa, dayandığı güç ne kadar kuvvetli olursa olsun diğeri tek başına bu görevi yerine getiremeyecektir. Aradığımız milli mutabakatın bir parçasını da bu görüşler oluşturmaktadır. Ulusal uzlaşma önerinizi SHP'ye götürdünüz. Kabul edilmedi. Bunu nasıl değertendiriyorsunuz? ÖZDALGA SHP yönetimi milli mutabakat arayışına karşı şimdilik kaypak, kararsız ve çekingen bir konumda olduğu izlenimini veriyor. İlk olarak, demokratikleşme yalnız anayasa değişikliği ile olmaz, yasalan, yönetmelikleri, tüzükleri de değiştirmek gerekir. Biz bu amaçla katalog hazırlıyoruz dediler. Yasalann, tüzüklerin ve yönetmeliklerin değiştirilmesine kimse karşı değil. lstedikleri gibi katalog hazırlasınlar. Ama demokratik rejimin temel ilkeleri etrafında ve bu ilkelere toplumdaki bütün kurumların sadakatinin sağlanması konusunda demokratik sağ ile demokratik sol arasında oluşurulan milli mutabakatın, yasa, tüzük ve yönetmelik değişiklikleriyle ne ilgisi var ki? Kaldı ki, 1982 Anayasası köklü değişikliklere uğramadan, istedikleri yasa değişikliklerinden bir çoğunu gerçekleştiremeyeceklerini herhalde kendileri de biliyorlardır. Ancak, SHP yönetimi önce konuyu yetkili kurullartnda, parti içi komisyonlarda ve örgütünde görüşüp tartışacagını, parti goriişünün ancak bundan sonra belli olabileceğini söylüyor? ÖZDALGA Evet, katalog hazırlama işinin konuyu sulandırmak olduğunu sanınm kendileri de gördüler. Evvelki cuma günu DSP Genel Başkanı Sayın Rahşan Ecevit öneriyi açık olarak kendilerine götürdüğünde. "Biz çok demokratik bir partryiz, konnyn &n« yetkili kurullanmızda, komisyonlarda, örgütte göriişeceğiz" dediler. Sonra Sayın Gürkan, izleyen pazartesi günü, anayasayı değiştirelim, demokrasiyi sağlayalım diye ANAP'a gitti. Acaba arada kalan cumartesi ve pazar günlerinde konu, SHP'nin komisyonlannda ve örgütunde mi görüşüldü? Acaba Sayın Profesör Gürkan, bu konularda ANAP'ın ve Sayın özal'ın tavnnı bilmiyor mu? Sayın Profesör Gürkan, başka yerlerde verdiği demeçlerde, anayasa değişikliği konusunu ilk önce SHP gündeme getirdi diyor. Ama biz hadi anayasayı degiştirelim önerisini götürilnce, yetkili kurullanmız daha karar vermedi diyor. Kaldı ki anayasa konusunu Türkiye'de ilk gündeme getiren, daha kuruluşundan aylar önce DSP olmuştur. SHP yöneticilerinin bu pek güven verici olmayan tutumlarının nedeni, sanınm, SHP'nin yapısı. Ama öyle umut ediyonım ki, zaman içinde daha olumlu bir çizgiye gelecekler. Nitekim SODEP Genel Başkanı iken Sayın Erdal Inönü de önce, 1988 yılına kadar anayasa değişikliği konusunu gündeme getirmek istemediğini söylemişti. Ama, kamuoyundan gelen baskı ile bu tavnnı daha sonra değiştirmek zorunda kalmıştı. Bir de, anayasa maddesi iie veya anayasada degisiklik yaparak askeri «nüdahaleler önlenemez diyorlar?... ÖZDALGA Evet, bin dereden su getiriyorlar. önce Sayın Turgut özal söyledi bunu. Bir süre sonra da SHP Başkanı Gürkan aynı bahaneyi tekrarladı. Rejimle ilgili en hayati bir konuda, ANAP Başkanı Sayın özal ile SHP Başkanı Sayın Gürkan, ayru dereden su taşıyorlar. Anayasanın ilk maddelerinden birinde, devletin şeklinin cumhuriyet olduğu ve bunun değiştirilemeyeceği yazılı. Eğer bugün cumhuriyeti değiştermek isteyen kayda değer hiçbir akım yoksa, bu, elbette Anayasa'da böyle bir huküm olduğu için degildir. Fakat, cumhuriyetimizin arkasında çok güçlü bir milli mutabakatın olduğu içindir. O Anayasa maddesi ise böyle bir mutabakatın ifadesidir. Demokratik rejimimiz ve onun koruması için de, sağ ve solun üstünde, böyle bir mutabakat arıyoruz. Bunu yeni bir Anayasa ile belgelendirelim diyoruz. "Efendim, anayasa maddesi yazmakla demokratik rejim konınur mu?" demek, hiç bir cevap degildir. Demokrasimizin önünde duran en hayati sorunu anlamamak veya işine gelmediği için anlamaz görünmektir. Biz öyle inanıyoruz ki halkımızın çok büyük bir çoğunluğu insan haklanna ve hukuk devletine dayalı hür demokratik rejimden yanadır. Bugün ülkemizdeki rejim böyle degildir. Yine öyle inanıyoruz ki, halkımızın çok büyük bir çoğunluğu,demokratik rejimin korunması için sağ ve sol görüşlerin üstünde bir milli mutabakattan yanadır. Bunlara karşı çıkanların yalnız ve güçsüz kaldığı görülecektir. Portekiz'in sosyalist cumhurbaşkanı adayı Mario Soares'in Cumhuriyet'e demeci: NtLGÜN CERRAHOĞLU LtZBON Portekiz sosyalizminin artık 62 yaşındaki lideri Mario Soares ile, Ispanyol sosyalistlerini işbaşına getiren 1982 genel seçimlerinden sonra bu kez de kendisi için kampanya yaparken, Cumhurbaşkanhğı seçimlerinden iki gün önce karşılaştık. Dört yıl önce Ispanyol "yoldaşlannın" ezici zaferini kutlamak için Madrid'e gelen Mario Soares'in Cumhurbaşkanlığı kampanyasını komşu ülkenin iktidardaki sosyalistleri uzaktan izlemeyi yeğlemişlerdi. Soares'in tüm siyasi kariyerini ortaya koyarak, Portekizli seçmeni ikna etmeye çalıştığı kampanyanın son mitinginde lspanyol sosyalizminin tanıdık hiçbir simasına rastlanrnıyordu. Bu sonbaharda genel seçimlere hazırlanan tspanyol sosyalistleri, besbelli Portekiz sosyalistlerine büyük bir darbe indirebilecek bir Soares yenilgisi ile hiçbir şekilde özdeşleştirilmek istemiyorlardı. Çünkü 1943'ten itibaren Faşizme karşı mücadele vermiş ve Portekiz'de demokrasinin yerleşmesine yadsınmayacak katkılarda bulunmuş Mario Soares için zafer, bu kez çok uzak görünüyordu. Oysa Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin birinci turunda ayakta kalabilmeyi başaran Soares, günde 16 saatlik bir kampanya maratonuna rağmen; katşılaştığımız son mitingte canlı ve kendisinden emindi. Cumburiyet okurlan için yapacağımız söyleşi üzerinde randevuyu kararlaştırdık; bundan dört yıl neiro, gerçekten herşeyı düşünmüştü: Son zamanlarda Cumhurbaşkam Eanes'in karısı ManueUa Eanes'in kampanyalarda gördüğü ilgi üzerine Soares'in de yanında bundan böyle eski bir artist olan ve kitlelerle Uetişimde çok başanlı olduğu görülen ufak tefek sanşın eşi de yer alıyordu artık. Genel olarak tspanyol sosyalistlerinin olanaklanndan çok daha kısıtb olmasına rağmen dikkat ve özenle yapılmış bir kampanyaydı bu. iki gün sonra söyleşi için buluştuğumuzda ise Soares, kampanyanın stresini tamamen geride bırakmıştı. "Benim gibi siyaset adamlannın kariyeri ancak öliimk noktalanır" derken toplu yanaklarındaki aşağı doğru çizgileT, liderin artık 60 yaş sınınnı aştığımn tek belirtisiydi. olan bir cumhurbaşkam olacağım. Bu kurumlar tarafından saygı gösterilen bir cumhurbaşkanı olmak istiyorum. Ve anayasanın cumhurbaşkanı için tanıdığı çerçeve, kurallar içinde kahnak amacmdayım. Portekiz, nükümetlerin uzun ömürlii olamadığı bir ülke. Son 12 ydda 15 hükümet değişikliği yaşadınız. Portekiz'e neden hükümet edilemiyor? Neden bu ülkede hükümetler dayanmıyor? SOARES Portekiz'in demokratik siyasi yaşamında dışarıdan gelen şoklar çok etkili olmuştur. Portekiz, bu şoklar altmda çok sarsumış bir ülkedir. Bizim sömürgeci imparatorluğunu yitirmemiz çok yakın tarihlere rastlar. Üstelik Portekiz'in sömürgecilikten annma süreci hayli sancılı geçmiştir. Tüm bunların üstüne bir petrol şoku, bir uluslararası ekonomik krizin şoku da binmiştir. Portekiz'de demokrasinin patlaması işte tam bu döneme rastlar. Bu durum birdenbire bizi bir dizi demokratik ve ekonomik haklann sistemleri ile karşı karşıya bıraknuştır. Tam bu sırada ülkede konümistler zor yoluyla iktidan ele geçirmeye çalışmışlardır. tşte biz, tüm bunlara karşı koymaya çalışmak durumunda kaldık. Bu durumun yarattığı olumsuz sonuçlar Portekiz'in "Hükümet edilememezliği" sorununu yarattı. Ancak şunu söyleyeyim, aradan geçen 12 yıl içinde iki önemli kavrama sahip çıkabildik: Barış ve özgürlükler oldu bu. Bu iki önemli kavramı sonuna dek koruduk. Demokrasi, ordunun gözetiminde olamaz ekonomik kalkınmanın gerçekleşebilmesi için sosyal banşın ve siyasi istikrann sağlanması şart. Bunu kendime önumüzdeki 5 yıl için (cumhurbaşkanlığına seçilirsem) en başlıca görev olarak görüyorum. Aynca bu dönemde şimdiye dek söz konusu olmayan bir fırsattan faydalanacağız. AET üyeliğinden söz ediyonım. AET üyeliği, Portekiz'in diğer Avrupa ülkelerinin yaşam şartlannı yakalayabüecek dönüşüme girmesini sağlayacaktır. Siz, demokrasiye gecişten bu yana bu ülkede üç kez başbakanlık yaptınız. Cumhurbaşkam olarak degilse bile başbakan olarak bu düşündüklerinizin çogunu gerçekleştinnek, yürürlüge koymak için fırsatlarınız oldu. Şimdi bunlan cumhurbaşkanlığı koltuğundan gerçekleştirmeyi kolaylaştıracak olan unsuıiar nelerdir? Ya da başbakan olarak kaygılannız, karşınıza çıkan engeller nelerdi? SOARES Bakın, ben daima dramatik durumlarda ve olağanüstü zorluklarla karşılaşan hükümetlerde başbakan olarak görev aldım. 1976 yılındaki ilk başbakanhğım "Demokratik devleti güçtendirme" gibi çok büyük ve güç bir görevle karşı JVLenşeviklerBolşevikler Geriye döniip baktıgınızda bu ülkede demokrasinin yerleşmesine ve Portekiz sosyalizmine yapügınız katküan nasıl özetliyorsunuz? SOARES Portekiz sosyalizmine büyük katkılar yapmış olmayı umuyorum. Portekiz Sosyalist Partisi 1875'te kurülmuş bir yüzyıldan fazla geçmişe sahip olan bir parti olmasına rağmen, Saiazar diktatörlüğünden sonra tüm ağırlığını yitirmişti. Daha doğrusu uzun dikta yıllannın ardından sosyalizm geleneği yok olmuştu. Oysa ben, Sosyalist Partiyi 1973'te ikiüç arkadaşla birlikte yeniden kurdum. Böylece Portekiz'de sosyalizm geleneğini tekrar canlandırdım ve Portekiz sosyalizminin kavramlannı modernleştirdim. Bu arada "Sosyalist Eoternasyonal" çerçevesi içinde yapılan toplantılara katılarak, uluslararası sosyalist hareketi ve liderleri yakından izledim. Bu, Portekiz sosyalizminin kendine özgü özelliklerinin ortaya konmasında da bana yardımcı oldu. Portekiz, Avmpa'da çok kendine has özellikleri olan, kendine özgü bir ülkeydi. Prag'da ve diğer Doğu Avrupa ülkelerinde olduğu gibi Portekiz'de de Komünistler güç kullanarak zorla iktidan ele geçirmek istediler. Böylece Portekiz, Doğu Avrupa ülkelerine hakim olan girişimlerle karşılasan tek Batı Avrupa ülkesi oldu. Fakat neticede bu ülkede sözünü ettiğimiz bu girişimler başansızlığa uğradı. Işte Malraux da ölmeden önce, " L *Express" dergisine verdiği bir demeçte, "Portekiz sosyalistleri Menseviklerin, Bolşevikleri yenecegini gösterdiler" derken; bizim demokrasi ve Portekiz sosyalizmi için yaptıklanmızı gayet kısa ve öz bir biçimde ifade etmiş oluyordu. Felipe Gonzalez'in sosyalizmi ile Portekiz sosyalizmi arasındaki farklan nasıl tanındıyorsunuz? SOARES bu iki ülkede farkü ekonomik ve siyasi şartlar söz konusudur. îspanyollar, barışçı bir demokrasiye geçiş süreci yaşamışlardır; İspanya'da dikta rejimi bizdeki gibi bir devrimle değil, biyolojik olarak, Franco'nun yatağmda ölmesiyle sona ermiştir. Oysa Portekiz'de geçirdiğimiz devrim, bizde bir dizi şiddet eylemini de beraberinde getirmiştir. Aynca, Jspanya'da Komünist Parti etkin olmayan bİT güçtür. Oysa bizde komünistler, çok önemli bir siyasi gücü oluşturmaktadır. Tüm bunlara karşın, Portekiz'de tspanya'daki gibi, darbe tehditlerine yol açan bir "ordu sorunu" yoktur. Aynca gene bizde "Bask Ülkesi" gibi bir "ayrdıkçı yerel milliyetçilik" sorunu da yoktur. Gördüğünüz gibi, lspanya ve Portekiz'in kendilerine özgü özellikleri birbirlerinden çok farklıdır. Ancak temel kavramlar, genel çizgiler ve ilkeler açısından Felipe Gonzalez'le sosyalizmimiz tamamen özdeşleşiyor. Bu bakımdan Portekiz sosyalizmini, Gonzalez sosyalizmi hatta Craxi'nin sosyalizminden ayıran önemli farklılıklar yoktur. Bu seçim kampanyasında sürekli olarak, Portekiz'in 60 yıldan bu yana ilk kez ordudan gelmeyen sivil bir Cumhurbaşkanı seçimi ile karşı karşıv a olduğunu ve bunun onemini vurguladuuz. Neden bu konunun üzerinde bu kadar ısrarla durdunuz? SOARES Benim orduya karşı özel bir tutumum ya da kastım yok. Yalnız, demokratik rejim içinde bir kimsenin sırf ordudan geldiği için seçilmesine karşı yım. Ama adamın belli bir sorumluluk mevkiine Ben mücadeleci bir adamım. Daima belli bir "Portekiz fıkri" içinde mücadele verdim. Cumhurbaşkanı seçimlerinde adaylığımı koymamda da bu "Portekiz fıkri" rol oynadı. Eğer kaybedecek olursam, bu, Portekiz halkına mesajımı yeterince iletemedim demektir. Bu da mesajımı iletebilmek için mücadeleme devam etmemi gerektirecektir. Benim gibi siyaset adamlarının kariyeri ancak ölümle noktalanır, daha önce değil. Yapmak istediğim çok şey var. Ama her şeyden önce Portekiz'in siyasi istikrarına katkıda bulunmak ıstiyorum. önce tspanya'da sosyalistleri iktidara getiren ve sonuçlan birlikte beklediğimiz, o tarihi ekim gecesi üzerine konuştuk biraz. Soares, sonra arkada büyük bir platform üzerinde Portekiz Sosyalist Partisi'nin iki numaralı adamı olarak tanınan Portekiz Merkez Bankası Başkanı Victor Constantio gibi partinin ileri gelenlerini teker teker selamlamaya başladı. Mitingi Soares'in hemen arkasmdaki platformdan izlemeye gelenler arasında Herminia Silva gibi tarunmış, Portekiz'in halk müziği olan "fado" şarkıcılan, Los Angeles Maratonu'nda ilk kez Portekiz'e altın madalya kazandıran Carlos Lopez gibi simalar göze çarpıyordu. Soares'in adaylığını destekleyen bu ünlüler, alkışlar arasında sosyalist liderle teker teker mitingi izlemeye gelen haİkı selamladılar. Bu ünlüleri toplayan platformun altmda ise yaklaşık 15 bin kişiye varan bir kalabaük, samba müziği nameleriyle, Sosyalist Parti'nin bayraklanm sallıyor ve herşeye rağmen Portekiz sosyalizminin hâlâ en karizmatik lideri olarak kalan Soares için tezahürat yapıyorlardı. Soares'in Lizbon'un Spor Sergi Sarayı'nda düzenlenen bu son mitingi, sağın adayı Freitas Do Amaral'uı yeğlediği Amerikan tarzı kampanyadan çok farklıydı. Kulaklarda çınlayan samba müziği, bu mitinge Freitas'ınkinden daha özgün bir kasaba şenligi havası veriyorsa da Soares'in kampanyası büyük ölçüde Gonzalez'in özenle hazırlanan etkin seçim kampanyalannın havasım çağnştınyordu. örneğin, Gonzalez'in imajının tüm aynntılarıyla meşgul olan ve kampanyalarımn bir numaralı beyni Jutio Feo'yu yakından tamdığuu söyleyen Soares'in halkla ilişkiler adamı Jacinto Car Benim orduya karşı özel bir tutumum ya da kastım yok. Yalnız, demokratik rejim içinde bir kimsenin sırf ordudan geldiği için seçilmesine karşıyım. Ama adamın belli bir sorumluluk mevkiine seçilebilmesi için tüm siyasi özellikleri vardır da, bu arada tesadüfen de ordu mensubudur. Buna bir diyeceğim yok. Ancak demokratik sistem içinde bir göreve seçilmede ordu mensubu olmanın bir avantaj sağlaması halinde gerçek bir demokrasiden söz etmek güçtür. O zaman bu, Portekiz'de demokrasinin ordunun gözetimi altmda olması anlamma gelir. Bu, hiçbir zaman kabul etmek istemediğim bir durumdur. AET üyeliği, Portekiz'in şimdiye dek boy ölçüşmek için yakaladığı en büyük fırsattır. AET üyeliği için, asırlardan beri karşımıza çıkmış en büyük fırsat diyebilirim. Bu, Portekiz'de yaşamı her açıdan modernleştirmek için, ekonomimizi bir dönüşümden geçirerek rekabetçi hale getirmek için elde edilmiş büyük bir olanaktır. seçilebilmesi için tüm siyasi özellikleri vardır da, bu arada tesadüfen de ordu mensubudur. Buna bir diyeceğim yok. Ancak demokratik sistem içinde bir göreve seçilmede ordu mensubu olmanın bir avantaj sağlaması halinde gerçek bir demokrasiden söz etmek güçtür. O zaman bu, Portekiz'de demokrasinin ordunun gözetimi altmda olması anlamma gelir. Bu, biçbir zaman kabul etmek istemediğim bir durumdur. en büyük fırsat Siz Portekiz'in AET üyeUfinin mimansınız. Daha dogrusu kısaca, Portekiz'i AET'ye siz soktunuz. Avrupa Ekonomik Topluluğu. Portekiz gibi demokrasi deneyimi çok sınırlı, kişi başına düsen geliri 2 bin dolan pek aşmayan fakir bir ulke için ne anlam taşıyor? SOARES Bu şimdiye dek Portekiz'in boy ölçüşmek için yakaladığı en büyük fırsattır. AET üyeliği için, hatta asırlardan beri karşımıza çıkan en büyük fırsat olmuştur diyebilirim. Bu, Portekiz'de yaşamı her açıdan modernleştirmek için ekonomimizi bir dönüşümden geçirerek rekabetçi hale getirmek için elde edilmiş büyük bir olanaktır. Portekiz'e AET'den verilecek olan krediler, demokrasinin güçlenmesine de büyük ölçüde yardun edecektir. Çünkü sağlam bir demokrasi, ancak sağlıklı bir ekonomi üzerine oturtulabilir. Bu cumhurbaşkanlığı seçimleri sizin için bir Rus Ruleti oluyor. Siyasi kariyerinizi, partinizin prestijini; kısacası kazanmak için herşeyi ortaya koynyorsunuz. Peki kaybederseniz ne yapacaksınız? Olümle... SOARES Bunu sonra düşünmek ıstiyorum. Fakat ben mücadeleci bir adamım. Daima "beüi bir Portekiz fikri" için mücadele verdim. Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde adaylığımı koymamda da bu "Portekiz fikri" rol oynadı. Eğer kaybedecek olursam bu, Portekiz halkına mesajımı iletemedim demektir. Bu da mesajımı iletebilmek için mücadeleme devam etmemi gerektirecektir. Yani, bu seçimleri kaybetmeuz, siyasi kariyerinizi noktalamakla eş anlama gelmiyor mu? SOARES Benim gibi siyaset adamlarının kariyeri ancak ölümle noktalanır. Daha önce değil. O zaman, ölume dek uğruna mücadele verecegmiz anlaşdan bu "Portekiz fikri"ni biraz daha açıklar mısınız? SOARES Bunu kısaca, sosyal adaletin, özgürlüklerin olduğu, ilerleyen bir Portekiz olarak özetleyebiliriz. Bu, sözünü ettiginiz, "sosyal adaletin, özgürlüklerin olduğu ilerleyen Portekiz"e ulusunuzu yaklaştırmak icin, cumhurbaşkanlığı koltuğundan neler yapmayı düşunüyorsunuz? SOARES Yapmak istediğim çok şey var. Fakat herşeyden önce, tüm gücümle Portekiz'in siyasi istikrarına katkıda bulunmak ıstiyorum. Hı?:anan bir Portekiz'de ilk sıvıl cumhurbaşkanının seçilmesi, gerçek bir kültürel devrimdir. 60 yıldan beri cumhurbaşkanlan hep ordudan gelmiştir. Bu kez sandıklardan çıkacak olan cumhurbaşkanımız, ilk sivil cumhurbaşkanımız olacaktır. Bu, Portekiz için gerçek bir kültür devrimidir. karşıya olmam anlamma geüyordu. 1978 ve 1983'te başbakan olarak Portekiz hükümetlerinin başında görev aldığımda ise Portekiz ekonomisi hep iflas tehdidi altında idi. TUm sorunlann basküan ve bu şartlar altmda yine de demokratik rejimi koruyabilmeyi, savunmayı başarabildim. Portekiz'i çok ağır mali sorunlann altından çıkarabildim. Geriye dönüşleri engelledim. Çok keskin sosyal patlamalann önüne geçebildim. Bu ülkenin demokratik istikrara kavuşmasında katkılarımın büyük olduğunu samyorum. Peki, hatalannız olmadı mı? Başlıca hatalannız nelerdir? SOARES Bir siyaset adammın kariyeri boyunca daima hatalar olur. Ama şimdi bunlar arasında başlıcalanm saymak güç. O zaman şöyle de sorabilirim: Hiç pişmanlık duyduğunuz şeyler var mı? SOARES Tabii ki pişmanuklanm da oldu. Tabii ki bugün bildiklerimle yeniden başbakanlığa dönsem bazı şeyleri daha farklı düşünürdüm. Fakat Herakles'in dediği gibi, "Akan nehirde, aynı suda iki kez yıkanmak mümkün degildir", biliyorsunuz. J^ültürel devrim Her halükârda, Portekiz demokrasisi için bu Uk sivil cumhurbaşkanının onemini nasıl açıklıyorsunuz? SOARES Bu kültürel bir devrimdir. 60 yıldan beri cumhurbaşkanlan hep ordudan gelmiştir. Bu kez sandıklardan çıkacak olan cumhurbaşkanımız, Uk sivil cumhurbaşkanımız olacaktır. Bu, Portekiz için gerçek bir kültür devrimidir. Eger, cumhurbaşkanı seçilirseniz, ordu finans güçleri ve karanfil devriminin ardından yapılan geçmişteki devletleştirmelere karşı tutumunuz ne olacak? SOARES Kimseye kurumsal bir savaş açmayacağım. Adalet organları, diplomasi, silahlı kuvvetler gibi temel devlet kurumlan ile işbirliği içinde