20 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURÎYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER kayıtlamalar kor. Normal yönetim ve polisiye önlemler yerini olağanüstü dönemin kamu haklarını ve özgürlükleri kısıtlayıcı, sınırlayıcı sistemine bırakmıştır. Anayasal kurum olan ve sıkı disiplinli kayıtlamalar içeren sıkıyönetimin yapısında görülen en önemli özellik, alınan önlem ve girişilen eylemlerin bu dönemle sınırlı olmasıdır. Sivil yönetimin sürekliliğine karşın, askeri rejime geçicilik niteliği egemendir. Prof. Dr. Reinhold Zippelius'un, "Zonınluluk halinde verilen bu gibi yetkilerin güdülen amaçla sınırlı olduğu; alınan önlemler ve kullanılan olağanüstü yöntemlerle sadece normal anayasal duzenin yeniden kurulması istendiği" görüşü genel nitelikli hukuksal bir değer yargısıdır. (2) Türk kamu hukukunda da rejimin a>TU özellik ve niteliklerinden söz edilmiştir. örneğin, büyük hukukçu Prof. Dr. Sıddık Sami Onar, sıkıyönetimi olağanüstü bir polis rejimi olarak tanımlarken hak ve özgürlüklerin geçici bir zaman için sımrlandığına veya kullanımının ertelendiğine değinir. (3) Bilinir ki demokratik bir düzende, hukuk devleti anlayışının geçerli olduğu bir ülkede hak ve özgürlükler; ancak haklı nedenlerle sosyopolitik koşulların zorunlu kıldığı zamanda ve oranda kısıtlanabilir. Bu anlamda, 1982 Anayasasının 13. maddesinde, özellikle yürütme yetki ve görevini üstlenenlere; olağanüstü dönem uygulamalarında ve olağan döneme geçişte dikkatle gözetmeleri gereken emredici bir kurala yer verilmiştir. Maddenin ikinci fıkrasına göre: "Temel hak ve hürriyetlerle ilgili genel ve özel sınırlamalar demokratik toplum duzeninin gereklerine aykırı olamaz ve öngörüldükleri amaç dışında kullanılamaz." Kural olarak temel hak ve özgürlüklerin dokunulmazlığından hareket eden anayasa koyucu; yasama, yürütme organlannın ve yönetimin istedikleri gibi hareket edemeyeceklerini söylemekle yetinmemiş; izlemeleri gereken yolu ve gözetmek zorunda oldukları sınırları da belirlemiştir. O halde, yurt düzeyinde veya bazı bölgelerde sıkıyönetim dışı bir duzene geçildikten sonra, geride kalan sıkıyönetim uygulamalarının kısmen de olsa sürdürülmesi, anayasanın izin vermediği "amaç dışı" bir kullanım olur. YARGISAL DENETİMtÇ YÖNETSEL DENETİM Sıkıyönetimin " y e r " ve "zaman"la kayıtlı olduğunu yukarıda söylemiştik. Rejimin idari tasarruflan da bu ölçüler içinde değerlendirilmelidir. Bir hukuk rejimi olan sıkıyönetimde kişiselöznel karar ve işlemlerin yeri yoktur. Bu niteleme sıkıyönetim tasarruflannın yargısal denetimini de zorunlu kılar. Ne var ki bugünkü hukuk düzenimizde yargı yoluyla sıkıyönetim tasarruflannın hukuka uygunluğu evvelce olduğu gibi artık denetlenememektedir. Geçmiş dönemde bu boşluk hissedilmiş ve bir tür özdenetimle doldurulmaya çahşılmıştır. Sıkıyönetim Yasası'na 2760 sayılı yasa ile eklenen "geçici madde"de öngörülen, daha önce işlerine son verilenlerin "yeniden tetkik" edilerek kamu hizmetinde görevlendirilebileceklerin ayırt edilmesi istemi, böyle bir gereksinimin ürünüdür. Sıkıyönetim komutanlannın yinelediklere yönetsel nitelikli incelemeleri ile görevlerinden alınanlann bir bölümünün yasaklılığının daha sonra kaldırıldığını da bildirilerden ve gazete haberlerinden bilmekteyiz. Mutlak anlamda kişilerin hak ve özgürlüklerinin korunmasından ve kollanmasmdan sivil yönetim sorumludur. Kamu hizmeti personelini ve bu hizmetin gereklerini en iyi değerlendirebilecek olan da hizmetin sahibi sivil kurum ve kuruluştur. Sıkıyönetim nitelikli olağanüstü hal sona erince, sivil yönetimin çarklan normal hukuksal prosedür içinde işlemeye başlamıştır. Organik ve maddi bakımdan "idari" olan sıkıyönetim tasarrufiarı, o dönemde yargı denetimi dışında iken, artık hukuk devleti ve hukukun üstünlüğü kurallan işleyecektir. Bu arada eski kamu personeli hakkında gecikmeden yeni kararlar almak da sivil yönetimin vazgeçemeyeceği görevleri arasına girmiştir. Normal düzende bir kamu görevlisi; savunması alınmadan, yargı yerinde veya disiplin kurulunda soruşturma geçirmeden, hiç değilse kurum yetkililerinin göruşü alınmadan görev inden uzaklaştırılamaz. Olağanüstü dönemin görevden alma istemlerini tartışmadan yerine getiren sivil kurum veya organ, bu açıdan da bir yukümlülük altındadır. Geride kalmış olağanüstü dönemin tasarruflan hakkındaki iradesini bundan sonrası için geçerli olmak üzere ilgilisine açıklamak zorundadır. SONUÇ Yukarıda özetlediğimiz fıkrada geçen ve uygulamada duraksamalara neden olan "bir daha kamu hizmetinde çaiıştırılaraama" kaydına herhalde olumlu bir yorum getirilecektir. Sözcüklere sıkı sıkıya bağlı, katı filolojik bir yaklaşım gerçekçi ve inandırıcı olamaz. Olağanüstü dönemde o gereksinme içinde getirilmiş. geçici rejime özgü bir yasal düzenlemenin normal yaşamda geçerliği sanırım iddia edilemeyecektir. Kamu personeli hukukunun lemel kurallan gözetilerek yapılacak teleolojik (ereksel) bir yoruırda soruna çözüm aranmalıdır. Idarelerin kadirbilirliğinin ve hakkı tesliminın toplumsal huzura katkısı olur. Sağlıkh bir karar, aynı zamanda ileride kamu hizmetine talip olacaklar için bir guvencedir. Kimse, bugün vereceği haksız bir kararın aynasında, yarın kendisinin görünebileceğini unutmamalıdır. (1> Fazla bilgı ıçin, sayın Prof. Dr. Pertev Bilgen'ın "1961 Anayasasına Göre Sıkıyönetim 1976 İstanbul" kitabına bakınız. (2) Allgemeıne Sıaaıslehre (Politikwissenschaft) Verlag C. H. Beck München 1975 sayfa: 76 (3) Idarc Hukukunun Umumi Esaslan l'çuncu Bası Cıh III. savfa 1500 4 EYLÜL 1985 Mutlak anlamda kişilerin hak ve özgürlüklerinin korunmasından ve kollanmasmdan sivil yönetim sorumludur. Kamu hizmeti personelini ve bu hizmetin gereklerini en iyi değerlendirebilecek olan da hizjnetin sahibi sivil kurum ve kuruluştur. Sıkıyönetim nitelikli olağanüstü hal sona erince, sivil yönetimin çarklan normal hukuksal prosedür içinde işlemeye başlamıştır. Organik ve maddi bakımdan "idari" olan sıkıyönetim tasarruflan, o dönemde yargı denetimi dışında iken, artık hukuk devleti ve hukukun üstünlüğü kurallan işleyecektir. Bu arada eski kamu personeli hakkında gecikmeden yeni kararlar almak da sivil yönetimin vazgeçemeyeceği görevleri arasına girmiştir. KÂZ1M YENİCE Hukukçu, Eski Danıştay 12. Daire Başkanı Son kez 19 temmuz 1985 cuma günü, içlerinde Ankara, Izmir illerimizin bulunduğu bölgelerden sıkıyönetim uygulaması kaldınlmış; rejim sivil yönetim li olağanüstü duruma dönüştürülmüştü. Bunu izleyen günlerde kamuoyunda; sıkıyönetim komutanlannca kamu personeli, işçileri bu arada üniversite öğretim üyeleri haklannda alınmış görevden uzaklaştırma ve işlerine son verme işlemleri tartışılmaya başlannuştır. Bilindiği gibi, 1402 sayılı Sıkıyönetim Kanunu'nun 2. maddesine 2301 sayılı kanunla eklenen, 28 Aralık 1982 gün, 2760 sayılı yasayla etkinliği arttırılan son fıkra hükmüne göre: "Genel güvenlik, asayiş veya kamu düzeni açısından çalışmalan sakmcalı görülen veya hizmetleri yararlı" bulunmadığı düşünülen kamu personeli ve kamu hizmetlerinde görevli işçiler; bölgedeki sıkıyönetim komutanlarının istemleri üzerine idarelerince görevden uzaklaştırılmış veya işlerine son verilmiştir. Zaman zaman yetkililerin yaptığı açıklamalardan, yurt düzeyinde bunların sayısının dört beş bine ulaştığı anlaşılıyordu. Sıkıyönetimin kaldırıldığı bölgelerde işlerine son verilen "memur"lann, geniş anlamda "kamu görevlileri"nin ve kamu işyerlerinden uzaklaştmlan "işciler"in bundan böyle durumlan ne olacaktı? Özellikle maddede geçen "bir daha kamu hizmetlerinde çaüştınlamama" sözcüklerinden yeni dönemde ne anlaşılması gerekirdi? Tartışılan konu buydu. llgililerle büyük halk kesimi bu sorulara doyurucu bir yanıt bekliyordu. Eski öğretim üyelerinden bir kısmının üniversitelerine başvurduklan anlaşüıyordu. YÖK Baskanı, bir yandan tekrar üniversitelere dönmenin "üniversitelerin inisiyatifınde" olduğunu söylerken, öte yandan " k a d r o " durumuyla bir bağlandı kurmakta; rektörler ise açık tavır almaktan kaçınarak " b u bir hukuki somndur" gibi sözlerle bugUn için konuyu geçiştirmeye çalışmakta ıdiler. Gördüğümüz kadarıyla olay, kamuoyunda ve yetkililer için de kapalı kapılar arkasında daha bir süre tartışılacaktı. Dileğimiz çok sürmeden ve yargı yerlerine gidilmesine gerek kalmadan "yönetim" düzeyinde soruna olumlu bir çözüm getirilmesidir. Sıkıyönetim: Sade bir anlatımla diyebiliriz ki sıkıyönetim; askeri idarenin bir zaman süreci içinde, kendi olağan yurt savunması görev alanını aşarak bazı bölgelerde, gerekiyorsa yurt düzeyinde sivil yaşama müdahalesidir. Türk hukukuna sıkıyönetim, 1876 Kanunu Esasisi ile girmiştir. Bu anayasanın 113. maddesi "ihtilal zuhur etmesi" olasılığını "idarei örfiye"nin kabulü nedeni saymıştı. Cumhuriyet anayasalannda kavramın boyutlan genişlemiş, bir bakıma netleşmiştir. 1924 Anayasasının 86., 1%1 Anayasasının 124., 1982 Anayasasının 122. maddelerinde bu olağanüstü yönetimi duzenleyen hükümlere yer verildiği görülür. 1402 sayılı Sıkıyönetim Kanunu, gücünü anayasadan alan en son uygulama yasasıdır. SIKIYÖNETtMİN YETKİ ALANI VE ÖZELLtKLERİ öğretide ve uygulamada benimsenen ortak görüş; sıkıyönetimle kolluk yetkilerinin askeri makamlara geçtiği, temel hak ve özgürlüklerin bu rejimde kısıtlandığı ve sivillere ait bazı suçlann askeri yargı yerlerine aktanldığıdır.(l) Sıkıyönetim ilanına götüren nedenler ne olursa olsun rejim, devletin ve bireylerin yaşamına önemli değişiklikler getirir. Kişisel ve toplumsal ilişkilere ağır Görevlermdeıı Uzaklaştınlan Kamu PersonelinJn Durumu AYLIK DERGİ, EYLÜL'85 300 LİRA 1 DUŞUN • • »<:,„, *,,«< • • SADUN AREN: Kapitalizmin Bazı Temel Sorunları Üzerine ' ARSLAN BAŞER KAFAOĞLU: Lıberal Ekonomi, İnsan Hakları, Bağımsızlık ve Demokrasi Üstüne • GENCAY GÜRŞOY: KarşıEvrimcilik ve Ötesi ' AFŞAR TİMUÇİN: Yetkin ve Sürekii Barışa Doğru BAKİ UĞUR: 2985 ' OĞUZ ÖZÜGÜL: Olguculukta Dil'in Mutlaklaştınlması Şiirleriyle; CAN YÜCEL, SABAHATTİN KUDRET AKSAL, CEMAL SÜREYA, ÖZDEMİR İNCE, ERAY CANBERK ÖZEL BÖLÜM: LATİN AMERİKA • Simon Bolivar • Jose Marti ve Nuestra America • ÖMER B.CANATAN: IMF Modelinin "Arka Bahçe"deki Doğrulanışı • "Yollayın Deniz Piyadelerini" • Orta Amerika'nın Ölüm Taburları • ÜLKÜ TAMER: Latin Amerika Şiiri Üze .e ARADABIR TALİP APAYDDJ Karanlık Eğitimi Çeşitli eğitim anlayışlan vardır. Eöitim. insanı ve dolayısıyla toplumu düşündüren, geiiştiren, yeniliklere hazırlayan bir kaldıraç olarak kullanılabilir. Böyle bir eğitim, her şeyden önce insan aklını ve yeteneklerini rahatça kullanabilir, kendi sorunlarını ve dünyayı algılayabilir yönde olmalıdır. Bılinçlendıren eğitim diyebiliriz buna. Bilinç eğitimi aklın ve becerinin gelişmesini sağlar. Bu tür insanlardan kurulu toptum canlıdır, hızlı gelişir. İleri Batı toplumları, daha aydınlanma çağından başlayarak birbirini izleyen atılımları gerçekleştirebilmiştir. Temelinde insan aklının yaratıcılığı ve topluma yayılması vardır. Salt inandırmaya dayanan, insan bilincini geliştirmeyen eğitimden geçen toplumların yeterince geliştiği söylenemez Durduran, donduran bir eğitimdir bu. Geri kalmış uluslann durumunu incelerken siyasal, ekonomik birçok nedenlerin yanında eğitim biçimini de gözden uzak tutmamak gerekir. Kanıtlanamamış, bilim dışı birtakım inançlarla donduran eğitimden geçirilen toplumlar, her dönemde çağın gerisinde kalmışlardır. Kısaca "dinsel eğitim", "laik eğitim" diye özetleyebileceğimiz bu iki eğitim anlayışı, uluslann yaşamı ve geleceği ile yakından ilgilidir. Dinsel eğitimin baskın olduğu toplumlarda insanın düşünmesi, anlaması değil, inanması yeğlenir. Pozitif bilimlerin bu kadar geliştiği çağımızda bile bu anlayış sürdürülebilmektedir. insan aklına ters düşen birtakım varsayımlarla, hatta "ilim" adına genç kafalar dondurulmak istenmektedir. Eski çağlarda ve ortaçağda bu çok daha kolay yapılabilmiştir. Ama çağımızda hele belli bir bilinç düzeyine gelmiş toplumlarda bu artık olanak dışıdır. İletişim araçları çok gelişmiş, dünya küçülmüştür. Geri kalmış denilen toplumlarda bile uygarlığın nereye geldiğini, dünyanın nereye gittiğinı gören insanlar yetişmektedir. Bu bakımdan "karanlık eğitim" yanlılarının uzun süre başarılı olamayacakları rahatlıkla söyienebilir. Bizim toplumumuz bu konuda daha da ilginç bir konumdadır. Atatürk'ün önderliğinde gerçekleştirilen Cumhuriyet yönetimi, yüzlerce yıl suren yanlışı bir anda yıkmıştı Oinsel eğitim çıkmazından laik eğitim yoluna dönmüştük. İnsanımızı körükörüne inanan değil, arayan araştıran, anlayan kişiler olarak yetiştirecektik. Atatürk "yeni insan, çağdaş insan" diyordu buna. Demokrasi yurttaşı başka türlü yetiştirilemezdi. Yukandan buyurucu yönetimlerin istediği insanla, demokrasi yurttaşı farklıdır. Bihsi boynu eğri, gözü yerde, emre itaatli insan ister, öbürü gözü açık, araştıran, anlayan, çıkarlarını savunan, uyanık insanı yeğler. Bu tür insanlardan kurulu toplumu yönetmek kolay değildir. Hele eğitim yaygınlaşmışsa, tüm toplumu içine almışsa, demokratik haklar eksiksiz kullanılır hale gelmişse, herkesin konuştuğu, düşüncesinı soyledıği ortam yaratılmışsa, böyle bir toplumun canlılığı, gelışme hızı, önüne dikilen her engeli yıkar geçer. Artık küçük hesapların, çıkar oyunlarının yeri kalmaz o toplumda. Gerçek bir demokrasi geçerli olur Yaşadığımız dönem bu açıdan ilginçtir. Atatürk'ün getirdiği ama soylemek zorundayız, yeterince yaygınlaştıramadığı laik eğitimden dönüş, ülkemizde başarılı olabilir mi? Günümüz yöneticileri, gizli açık, bunu yapmaya çalışıyoriar. Her çabalannın ardında bu yatıyor. Toplumumuzu donduran bir eğitimden geçirip ortaçağ karanlığında tutmak istiyorlar. Bilinçlenen insana karşılar. Ellerine geçen yetkileri bu amaçla kullanıyoıiar. Ama nereye kadar? Bir Atatürk deneyimi geçirmiş, onu dinlemiş ve henüz unutmamış bir toplum, tekrar ortaçağ karanlığına döndürülebilir mi? Olanak dışıdır bu. jnunur nunur • Latin Amerika'dan Şiirler; C.VALLEJO / CEVAT ÇAPAN; J.MARTİ / NEDİM GÜRSEL; O.PAZ, R.F.RETAMAR, R.DARIO, O.D'SOLA, N.PARRA, J.L.BORGES'den ÜLKÜ TAMER. • Latin rtmerika Romanı ve Resmi Üzerine SALÂH BİRSEL: Yaşlılık Günlüğü TARIK DURSUN K.: Aday REFİK ZERENGİL: Fransız Sintmasının Altın Çağı HÜSEYİN NAZIM: Boyalı Basın • UĞUR KÖKDEN: "Ressam"ını Yitirmiş Resimler MEHMED KEMAL: Bir Şair Öldü Diyeler VEDAT GÜNYOL: Yakın Uzak Anılar TEOMAN AKTÜREL: Şiir Dili ya da "Şiirce" MUZAFFER UYGUNER: Saıt Faik'in Öykülerinde Burgaz Adası'ndan Görüntüler ÖMER CAN: Kanadı Kırılmadı "Umut Şiirleri"nin Çizgileriyle; FERRUH DOĞAN, TAN ORAL, NECATİ ABACI, RAGIP BAYRAKTAR BÜTÜN BAYİLERDE Kızımız ZEYNEP'in iki yaşına girdiğini akraba ve dostlanmıza müjdeleriz. 28 Ağustos 1985 NEVİN ALİ GACAR OLUM Bolkardağ, Keban, Divriği, Murgul madenlerinin şantiye yöneticilerinden, Etibank'tan emekli, babamız; VAHAP ASILYAZICI'yı kaybettik. Cenazesi 4.9.1985 Çarşamba günü (Bugün) Üsküdar Selimiye Camii'nden, öğle namazından sonra Karacaahmet Mezarlığı'nda toprağa verilecektir. ASILYAZICI AİLESİ ' TEŞEKKUR TURGUT UYAR'm hastalığı süresince dostça ilgisini hiç aksatmayan sayın • Doç. Dr. NEFISE BARLAS ULUSOY'a çaresizliğimizi paylaşan sayın hemşire Zerrin Demir'e ve bizi yalnız bırakmayan candan dostlara teşekkür ederiz. AİLESİ TEŞEKKUR Geçirdiğim önemli rahatsızlığım sırasında her zaman olduğu gibi yakın ilgisini ve buyük dostluğunu esirgemeyen, SSK İstanbul Hastanesi Bashekimi Üniversite hazırlık kurslarında görevlendirilmek üzere asgari 5 yıl deneyimli, ciddi, mükemmel bir anlatım ve öğretme yeteneğine sahip; LISE OĞRETMENLERI ALINACAK MATEMATİKFİZİKKİMYABİYOLOJİTÜRKÇETARİH \ Sevgili ağabeyimiz Başhekim Muavini Dr. GÜNDÜZ KARAMIZRAK'a, müşfik ve yerinde tedavileriyle beni hayata döndüren dahiliye mütehassısları Dr. NAİM KESKİN ve Dr. TURAN HEPYÜKSEL'e, asistanlar Dr. MEHMET SÖZER ve Dr. KEMAL KOÇAL'a hastaneye kaldınhşım sırasında büyük insanlık örneği veren ismini öğrenemediğim ambülans şoförü ve acil servis dahiliye mütehassısına, yattığım sürece bakımıma büyük ilgi gösteren 1. Dahiliye Servisi Başhemşiresi AYLA AYDIN ve diğer hemşirelerle hastabakıcılara ve Başhekim Sekreteri SERVET KOŞAL'a teşekkürü borç bilirim. SAFFET BERKAN Dr. MÜCAHİT ATMANOĞLU'na oğretmenleri yüksek maaş ve uzun süreli mukavelelerle ahnacaktır. Muracaatlann şahsen ve süratle; İstanbul Unkapam, Manifaturacılar Çarşısı, 5. Blok No: 5662de dersane müdürlüğüne yapılması. ANKARA MODA SINEMASI 3370128 SAMAT TİYATROSU Mavi Askerter(SoldierBlue) KADIKOY MUSIKI DERNEĞI Yalnız 4'er oyun Raiph Nelson MİSAFİR Oy: Peter Strauss Candice Bergeı 1920 EYLÜl / Saat 18.3020.30 BİR CEZA AVUKATININ AHILARI 2122 EVLUL SAAT: 15.0018.00 BhJTLER SATIŞA ÇtKMIŞTIR ATİLLA ŞOFÖR OKULU Turkiye'de tek. Eğitim ve oğretimde tek. Uzman bayan kadrosuyla tek. Disiplin ve ciddiyetiyle tek. Ucrette çok ucuzluğuyla tek. Fındık/ade / tst. 523 79 11 Yeni dönem kayıtları 2 Eviul 1985 Pazartesi saat 17'den itibaren başlayacaktır. Adres: Altıyol Sevil Pasajı Kat: 2 Kadıköy Tel: 33* 94 39 337 97 07 Kahramanın Sonu Monte Watsh Yin: Ullian Fraker Oy: Lte Manrin Jeanne Morreau Sayın ANNE ve BABALAR, AŞI KAMPANYASINA KATILINC Q TOrkiyenot«yKuMbiwt
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle