Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
j CUMHURİYET/12 23 EYLÜL 1985 Ekonomide Alternatif 0SMA Arayışı ULAGAY " Halkçı Parti Genel Başkanı Gürkan HP ve SODEP'in alternatifleri ne kadar benzeşiyor? Holkçı Parti ve Sosyal Demokrasi Partisi 'nin, birleşmeleri halinde ortak bir ekonomi poiilikası platformu oluşturmalan da herhalde gündeme gelecek. Biz bu diziyi hazırlarken toplayabildiğimiz bilgilerin ve edindiğimiz izJenimlerin ısığı altmda her iki partinin başlıca ekonomik konutardaki görüşlerini satırbaşlarıyla karşılaştırmanın yararlı olabileceğini düşündük. Bu karşılaştırmayı aşağıda sunuvoruz. ANTİKRİZ POLtTtKALAR: tktidcra gelir gelmez uygulanacak politikalar konusunda her iki partinin gurüşleri büyük ölçüde çelişiyor. Halkçı Parti Genel Başkanı Gürkan, yaünmlann ve büyümenin bir siire durdurulması pahasma enflasyona karşı şok tedavisi önerirken SODEP ilk iş olarak işsizliği azaltacak altyapı projelerinin devreye sokulmasım önerivor. GELİR DAĞILIM1ÜCRETLER: Her iki parti de gelir dağılımımn düzeinlmesim öncelikli hedefleri arasmda sayıyor, bu amaçla ücret ve maaşlann yükseltilmesinin, çiftçiye daha iyi taban fıyatı verilmesinin enflasyonu azdırmayacağını, tersine iç pazarı biraz cantandırmanm atıl uretım kapasitelerini devreye sokarak enflasyonun kontrolunu koiaylaştıracağını belirtiyor. TEKELLERLE MÜCADELE: Ekonominin bünyesinde yaygın tekelleşme olduğu ve bu tekellerle ciddi mücadeleye girilmeden kaynak kaytplarını önlemenin, enflasyonu denetlemenin, bankakredi sistemini rasyoneüestirmenin mümkün olmadığım her iki parti de kabul ediyor. Ancak tekellere karşı etkin mücadelenin nasıl yaptlacağı konusunda her iki partinin de ayrıntılı ve ikna edici önerileri olduğunu sövlemek şu an için mümkün görünmüvor. PLANLAMANM GEREĞI: Her iki parti de demokratikkatılımcı 've etkin planlamamn önemini vurguluyor ve yeni bir planlama anlayışı istıyor. Halkçı Parti Başkanı Gürkan, planm kesimler arasmda mutabakatlara dayanması gereğini vurgularken, SODEP sözcusü Erhan Iştl, özel kesim için de bağlayıa oimayan bir plan uygulamasının bekleneni vermeveceğini söylüyor. VERĞİ POLtTlKASI: Son yıllarda aşırı ölçüde genişletilen vergi bağışıklıklanna her iki parti de karşı çıkıyor ve hem gelir dağılımını düzeltecek hem de vergi gelirlerini artıracak etkin bir vergi düzeni öneriyorlar. SODEP asgari ücretin vergi dışı kalmasını istiyor. SAftA YİLEŞME: Sanayileşme politikası çizilirken, planın hedefleriyie tutarlı olarak içe dönük çalışacak sanayi sektörleriyle ihracata yönelik çalışacak sektnrlertn belırlenmesini, içe dönük sektörlerde ithal ikamesi ve entegrasyonun, ihracata yönelik sektörlerde ileri teknolojinin hedeflenmesini her iki parti de benimsiyor. TARIM: Tanm kesiminin devlet desteğiyle geliştirilmesini her iki parti de benimsivor. HALK KESİMİ: Her iki parti de çokortakh halk girişimlerini destekleyeceğini ifade ediyor. 1MFİLE 1UŞKİLER: Her iki parti de dış borçlan ertelemenin ve yeni bir ödeme planına bağlamanın gerekebileceğini, bunun için 1MF ve bankalarla yeni bir anlaşma zemini aranabileceğini kabul ediyor. GENEL YAKLAŞIM: Halkçı Parti'nin daha katı dev/etçi görünen programma karşılık, Aydın Gürkan 'ın bürokratik müdahalecilikten mümkün mertebe kaçınma eğiliminde olduğu, SODEP'in ise bazı alanlarda etkin devlet müdahalesini savunduğu izlenimi var. Çıkış yolu tekellerin kırılması ve ciddi planlamadan geçiyor Türkiye'de düzeni değil ama düzenin işleyişini, işleyiş biçimini değiştirmek gerekiyor. 'Kaynak yok' diye yakınacağımıza savurganlık nedeniyle uğradığımız kaynak kayıplarını azaltıp kaynak yaratmanın yollannı bulmak zorundayız. Ben geçmiş dönemlerde uygulanan ve bazı uzmanların kişisel tercihlerini yansıtan planları plan saymıyorum. Bence tek çıkış yolu tüm toplum kesimlerinin mutabakatı alınarak hazırlanmış, yönlendirici, bilgilendirici, kaynak savurganlığını önleyici bir plandır. Tekellerle mücadele de bu plan çerçevesinde yapılır. Kredi mekanizması da tekelleri kırmak için kullanılabilir ama bunun yolu banka sisteminde devletin ağırlığını artırmak değildir. Özel sektör bankaları kredi düzeninde ne kadar tekelleşmeye yol açmışsa, devlet bankaları da o kadar açmış. Peki bu savurganlığı, bu kaynak kaybını önlemek için neler yapmak gerekiyor? G Ü R K A N Yapısal değişiklikler gerekli. Sorun tekellerse tekelleri yeneceksin, küçük işletmeler kaynak kaybına neden oluyorsa onları rasyonalize etmenin, birleştirmenin yollarını arayacaksın. Yatırım politikanı, kaynak savurganlığını önleyecek şekilde çizeceksin. Tabii bütün bunların yapılabilmesi için planlamanm çok ciddiye alındığı bir döneme girmek gerekiyor. Ben geçmiş dönemdeki planlamaları planlama sa>Tnıyorum. Bunlar bazı uzmanların kendi kişisel düşüncelerini, tercihlerini yansıtan, fevkalâde bürokratik planlardı ve yaratıcılıktan yoksundu. Nitekim bizim bugün eieştirdiğimiz yapı bu plan donemlerinde oluşmuştur. O halde bizim planlama düşüncemizi de yenilememiz lazım. Çok vazgeçilmez bir koşuldur planlama ama tabii yönlendirici, bilgilendirici kaynak savurganlığını önleyici, kaynak tasarrufu üzerine kurulu, bütün kesimierin katılımıyla, onların mutabakatları sağlanarak oluşturulmuş bir planlama... Bütün kesimleri planın sorumluluklarına ortak ederseniz, planın disiplinli uygulanma şansını da artırmış olursunuz. Topluma mal olmuş bir plan, bence tek çıkış yolu. Tekellere karşı mücadele de işte bu plan anlayışı içinde yapılacak.. Ben bu noktada kafama takılan bir soruyu açmaya çalışıyorum Sayın Gürkan'a. "Türkiye'de tekelleşme oranının yiiksek olduğunu, tekellerin mevcut kaynakların büyük bölümüne el koydugunu ve kaynak savurganlığı yaptığını, mülkiyetin yaygınlaşmasını çeşitli yoüarla engellendigini ve tekel rantlan ve ciddi bir yapı degişikliği için tekellerin kırılması gerektigini sağladıgını çok kimse söylüyor da ülke çapında etkinlikleri olan bu tekellerin nasıl kınlacağı, bu tekellere karşı ciddi bir mücadele açmanın nasıl bir siyasi bedeli olacağı ve bunun göze alınıp alınmayacağı noktası hayli karanlıkta kalıyor" diyorum. Aydın Gürkan, Türkiye'de devlet tekellerinin özel sektör eliyle, özel tekellerin ise devlet eliyle kırılabileceğini düşündüğünü, bunun zaman içinde ve büyük zorlamaJara sert çatışmalara gerek kalmadan yapılabileceğini söylüyor. Dünya ekonomisine uyumun kaçınılmaz olduğu günümüzde tekellerin kendilerini yarışmacı ortama hazırlamalarının, kendi uzun vadeli çıkarlarının da bir gereği olduğunu hatırlatan Gürkan, "tekelleri bir plan anlayışı içinde buna zorlamak onlara bir yardımdtr aynı zamanda. Bu nedenle tekellerin akıllı düşündüklerinde bundan iirkmemeleri gerekir" diyor. Ciddi ve kararlı bir iktidarın elinde tekelleri zayıflatıcı pek çok araç bulunduğunu vurgulayan Gürkan, kredi mekanizmasının bu amaçla kullanılabileceğini, kendini besleyen vergi muanyetlerine son verilerek, tekellerin daha da güçlenmesinin önleneceğini ve ciddi ithalat rekabetinin bu amaçla kullanılabileceğini belirtiyor. Devletin banka sistemindeki ağırlığının artması mı gerektiği yolundaki sorumu yanıtlarken de şöyle konuşuyor Sayın Gürkan: "Türkiye'de devlet bugünkü bürokratik yapısıyla kendisi de kredi tekeli yaratıyor. Özel sektör bankaları kredi düzeninde ne kadar tekelleşmeye yol açmışsa, devlet bankalan da nerdeyse aynı ölçüde buna katkıda bulunmuş. Dolayısıyla meseie bankaiann mülkiyetinin şunda ya da bunda. özel kesimde ya da devlette olmasında değil, kredi mekanizmasının denetlenmesinde, kredi normlarının düzenlenmesinde. Tabii bu konuda Merkez Bankası'na önemli rol düşüyor. Merkez Bankası bürokratik oimayan mudahalelerle ve belli bir plan çerçevesinde kredi düzenini yonlendirmeli." Eski plancı T. Gungor Uras Ekonomide yapı planla olur Eski plancılardan, ekonomistyazar T.Güngör Uras, "Türkiye için alterıtatif, gerçek serbest piyasa ekonomisidir" diyor ve hemen ekliyor: "Uydurma, himayeci, oligopolcii, lebeki uygulamalan, serbest piyasa ekonomisi diye yutturmakuo vazgeçelim once." Halen Türkiye'nin en büyük sanayi gruplannın birinde çeşitli görevler üstlenmiş bulunan Uras'a göre, "Ekonomi politikası denen şe>in politika olabilmcsi için BELİRLİ olması ve HEDEFİ'nin bulunması şarttır. ABUKI, aracı bdli olmayan ekonomi politikası olmaz, olsa olsa ekonomi uygulaması olur. Gerçek bir ekonomi politikasının (1) l zun vadeli bir stralejiye, (2) Ona vadeli bir plana, (3) Kısa vadeli programlara dayandınlması zonıniudur." Eski plancı Uras, "Vola çıkarken nereye gitmek istediginii belli degilse dolaşır dolasır eve dönersiniz. Ama gideceğiniz yeri onceden belirlemis iseniz, mullaka o hedefe doğnı yol alırsımz. Ulaşamazsanız bile yol alıranız" derken, planlamamn önemini bir kez daha vurguluyor ve liberal ekonominin de pekâlâ planlanabileceğini anlatıyor: "PlanJı ekonomi mullaka" 'devletçilik' demek degildir. Plan mullaka bir otoriie, bir yaptınm gücü getirmez. Ama mevcut ekonomik araçlann hangi amaca dönük olarak nasıl kullamlacagını belirler, disiplin altına alır. Para, altyapı, insan ve zaman gibi kaynaklgnoız kıl ise bu kjt kaynakların hedef do^rultusunda en iyi kullanımı planlama ile mümkün olur. Yoksa kıl kaynaklar bir biç yoluna harcanır, dengesizlikler artar." Bu noktada hemen bir yeni uyan geliyor Uras'tan, "Aman dikkat" diyor eski plancı, "Plan, şahsi bekleyişleri kâgıda dökme. degişik menfaat gruplannın bekleyişlerini mcşrulaşlırma dokümanı değildir. Plan, ancak gerçek bilgilere. gercekçi bekleyişlere day.andınhrsa bir anlam tâşır." Uras, "önec plan, sonra kaynak" sözleriyle kaynaklan en i\i biçimde kullanmanın ve kaynak yaratmanın önemini vurgularken de söyle diyor: "Kaynak sorununun temelinde S ERGİ REFORMU yatar. 50 milyon nüfuslu bir ülkede sadece 1.6 milyon insan vergi beyannamesi veriyorsa, bu işle bir bozukluk vardır. Hükümet icrai hükümet etmek rorundadır. İcrai hükümet parayla yapılır. Para, vergiden gelmezse matbaada basılır." Ozal'ın "enflasyona ihfiyacı oldugunn" ve bu nedenle enflasyonla ciddi mücadele edemeyeceğini ileri süren Halkçı Parti Genel Başkanı Aydın Güven Gürkan, bu mücadeleyi etkin biçimde ancak sosyal demokratlann yapabileceğini belirtiyor ve iktidara geldiklerinde birinci önceliği, enflasyonu bünyeden atmayı amaçlayan bir şok tedavisine vereceklerini ifade ediyor. HP Genel Başkanının bu konudaki görüşlerini dinledikten sonra soruyorum: Peki bu şok tedavisiyle istenüen noktaya gelindikten sonra ne olacak? Tabii ondan sonra Türkiye'deki düzenin işleyiş biçimini değiştirmek gerekiyor. Dikkat edin burada "düzeni değiştirmek" demiyorum, yarışmacılığa dayanan sistem işin özü, bu sosyal demokratlar için de böyle. Ancak azgelişmiş ülkelerin çok yönlü bir yeniden yapılanma, Avrupa'daki kapitalizmin işleyişinden çok farkb bir yapılanma oluşturmadan sorunlarını çözebileceklerine de kesinkes inanmıyorum. Nitekim, sonınunu çözen de yok, sanayileşmiş ülkelerle aradaki mesafe sürekli acılıyor... Neden böyle oltıyor sizce? GIJRK.AIV" Bu ülkeler kaynak sıkıntısı çekiyorlar ve Türkiye de bunlardan biri. Ama "kaynak yok, onun için kalkınamıyonız" demek de anlamsız. Kaynak yaratılır ve kaynak tasarruf edilerek kaynak yaratılır. Türkiye de tam bir kaynak savurganhğı içinde. Ondan sonra da "kaynak yok" diye kendinizi bir fakirlik çemberine mahkum etmiş oluyorsunuz... Bu savurganlık nerelerde sizce, nasıl ortaya çıkıyor? G Ü R K A N Bakın hangi ülkede Türkiye'deki ölçüde bir tekelleşmede varsa o ülke kaynak yaratma açısından perişan olmuş demektir bir kere. Devlet tekelleriyle özel tekelleri üstüste koyarsanız özellikle sanayide üretimin belki de yüzde 60'ını tekellerin yaptığını görürsünüz. Sizin üretiminizde tekeller bu boyutta ağırlık taşıyorsa kaynak savurganlığının büyük boyutlarda olması da kaçınılmazdır. özal, bunun çaresini ideolojik bir aldatmacada artyor, ıthalatla bunu önleyeceğıni söylüyor, halbuki çoğu kez ithalatı da o malı içerde üreten tekeller yapıyor ve sonuçta ithalat fiyatları düşürmüyor, tersine artınyor, yeni rantlar yaratıyor.. Kendi içinde rasyoneliik taşıyan bir kapitaiist ekonomide bizdeki gibi açık savurganlıkları göremezsiniz. Biz hem piyasa ekonomisinin tekelci işleyiş biçiminin bütün bedelini ödüyoruz, hem plansızlıktan açıkca kaynak savurganlığı yapıyoruz, hem de dış ekonomik ilişkilerimiz nedeniyle kaynak kaybediyoruz.. Aydın Güven Gürkan, Türkiye'de yarışmacı gibi görünen sektörlerde de aslında büyük kaynak kayıpları olduğunu, ihracatın akıldışı yönlendirilmesinin Türkiye'ye döviz kazandırsa bile kaynak kaybettirdiğini, plansız sanayileşme politikalanyla bir taraftan küçük işletmelerin yolu tıkanırken diğer yandan yıllardır tam kullanılamayan kapasiteler yaratıldığını söylüyor; kamu yatırımlarındaki savurganlığın da yıllardan beri önlenemediğini hatırlatıyor. Bu noktada soruyoruz: Sanayileşme stratejisi Halkçı Parti Genel Başkanı Aydın Güven Gürkan, Türkiye'nin sanayileşme stratejisi çizilirken, ihracat yapacak yanşmacı sektörlerin iyi saptanıp, bu sektörlerde ileri teknolojiyi de içeren bir yapılanmaya gidilmesini öneriyor. Daha çok iç pazara dönük üretim yapacak sanayilerde ise gerçekten ithal ikamesi sağlayan, büyük ölçekli, yurt dışına karşı olmasa bile kendi içinde rekabete açık ve entegre bir sanayi yapısı oluşmasına dikkat etmek gerektiğini belirtiyor ve ekliyor: "Türkije önümüzdeki dönemde. geçmişte olduğundan çok daha büyük ölçüde sanayileşmek ihtiyacındadır. Burada altını çizerek söylemek istiyorum, son zamanlarda Türkiye teknolojideki yeniiikleri izlemiyor, çağın dışına düşüyor. Korkanm ciddi bir teknolojik açık içine düşecek Türkiye ve ondan sonra çaba göstsrse bile 1015 yıl bu açığı kapatamayacak." Aydın Güven Gürkan gelir dağılımını bozarak Türkiye ekonomisini düze çıkarmanın mümkün olmadığının son yıllarda kanıtlandığını belirterek şöyle diyor. "Gelir dağılımını bozmak aslında kendi kuyusunu kazmak gibi birşey. Bunun bir örneği tarunda yasandı. Taban fiyatlarıyla öyle bir politika izlendi ki sonunda köylü üretim yapamaz hale geldi. Gelir dağılımını bozarak. tasarrufu artıralım, tüketimi kısalım derken en kıyıcı biçimde ve kaynak yok edici biçimde üretinü daralttık, mevcut üretim kapasitelerini kullanamadık. tşçi ücretleri ve memur maaşları ekonomiyi felce uğratacak şekilde düşürüldü. Bence yüksek işçi ücretleri, yüksek memur maaşları yalnızca sosyal bir gerek değil. ekonomik bir gerektir. Burada vereceğiniz fazla para, emeği üretken kılacaktır, işin bu yönüyle hiç ügilenilmiyor. Benim yüksek ücretlerden, yüksek maaşlardan hiç korkum yok, ama tabii bir toplumsal mutabakat çerçevesinde bu sağlananücret artışlarınuı prodüktivite artışı olarak, üretim artışı olarak ekonomiye yansıyacağını ve enflasyonist etki yapmayacağını düşünerek bunu söylüyorutn." T. Güngör Uras Kaynak sorununun temelinde vergi reformu yatar. 50 milyonluk ülkede 1.6 milyon kişi beyanname veriyorsa bu işte bir terslik vardır. SODEP de etkin planlama ve tekellerle mücadele istiyor Kalkınmanın hızlanması için ekonomik düzenin değiştirilmesi gerekiyor avuç zengine mi kullandırılacak, yoksa topluma mı mal edilecek, tayin edici olan bu" diyen Erhal Işıl, sosyal demokrat bir iktidarın programını uygulayabilmek ve kaynak sorununu çözmek için "ekonomik düzeni değiştirmek"ten başka çaresi olmadığını vurguluyor. SODEP'in enflasyonun kontrolü için öngördüğü önlemler arasında "tekellerle mücadele"den söz ettiğini, bankaalık kesiminin yeniden düzenlemesi konusunda da "bankaiann üzerinde belli holdinglerin denetimi önlenecektir" ilkesini savunduğunu hatırlatarak Erhan Işıl'a, Aydın Gürkan'a yönelttiğim soruya benzer bir soru soruyorum:"Tekelleri, banka sisteminde ağırlığı olan belli holdingleri nasıl yönlendireceksiniz, bunlara karşı alacağınız önlemlerin meye karşı mücadelenin onların da yaranna olduğunu çeşitli kesimlere anlatabilmek lazım. Türkiye'de taksi şoförii de kendisini kapitaiist sanıvor ve aslında tekellere karşı alınan bir önlemi caydırmak için yapılan 'komünistler geliyor' propagandasından olumsuz etkilenebiliyor. Bunu önleyebilmek için gerçeği çok iyi anlatabilmek lazım" diyerek yanıtlıyor Erhan Işıl. ması ve öngörülen yapısal değişikliklerin gerçekleştirilmesi açısından zorunlu olup olmadığım soruyorum Erhan Işıl'a. "Özel sektör için hiçbir bağlayıcı yanı, yaptınm gücü olmazsa o zaten ciddi plan uygulaması olmaz" diye cevap veriyor, SODEP Ekonomik Sorunlar Komisyonu Başkanı. Uygulanacak "yeniden insa" progranunda ülkenin dofial kaynaklannı, teknolojik olanaklarıru ve insangücü potansiyelini tam değerlendirmeyi hedef alan SODEP, sanayileşme atılımında "ileri teknolojinin transferi"ne önem veriyor; ağır kimya, demirçelik, makine imalatı gibi temel ara ve yatırım malları sanayiinde ithal ikamesini esas alan; dış pazarlarda göreli üstünlük sağlanabilecek alanlarda ise ihracat potansiyelini geliştirebilen bir sanayileşme stratejisi izlenmesini öngörüyor. Erhan Işıl, SODEP'in enflasyonla mücadelede önemli saydığı diğer önlemleri ise şöyle sıralıyor: • Gelir dağılımını daha adaletli hale getireceİc politikalar, • Kamu finansman açığımn kapatılması için etkin bir vergi politikası ve kamu yatırımlarındaki israfların önlenmesi,. • KÎT'lerin verimliliklerinin artırılması, maliyetlerinin düşürülmesi, • Ölçülü bir kur politikası, • Pozitif mevduat faizine ve ancak teşvik edilecek alanlarda normalden ucuz selektif kredi faizine dayalı bir faiz politikası, • Tekellerle mücadele, temel mal ve hizmetlerde fiyat denetimi. Sosyal Demokrasi Partisi Ekonomik Sorunlar Komisyonu Başkanı Işıl, kamu kesiminde savurganlığın ve gereksiz harcamalann önlenmesi için tüm harcama gruplarının çok dikkatle gözden geçirilmesini ve KÎT'lerin devletin denetimi altmda fakat özerk yönetilen kuruluşlar olarak sanayileşme atılımına güç katmalarının sağlanmasını istiyor. SODEP, devletin tarımın geliştirilmesinde, enerji sektöründe, dış ticarette ve ulaştırmada da etkin bir rol oynamasını öngörüyor. KİT'lerin yabancılara ve özel sektöre devrine, enerjide yabancı sermayeye bağımlılığa ve yabancı bankaiann sistemdeki paylarının sınırsız artmasına ise karşı çıkıyor. Sosyal Demokrasi Partisi (SODEP) programının "Ekonomik Bunalımdan Çıkış Stratejisi" başlıklı bölümünde, Türkiye'nin, uluslararası işbölümünde kendine daha iyi yer sağlayacak bir strateji izlemesi gerektiği belirtilerek şöyle devam ediliyor: "Parti, stratejinin ilk geçiş aşamasında yatırım oranını belli bir düzeyin altına düşürmemek; iç talebi artıncı bir ücret politikası izlemek: KİT'lerde yönetime esneklik sağlayan yeniden düzenlemelere giderek yatınmlan hızlandırmak ve dışsatım ile dış müteabbitlik hizmetleri üzerindeki çabalan siirdürmek gerekliliğine inanır. Parti, bu geçiş aşamasında, Türkiye'de büyük projeler esasına dayalı bir 'yeniden inşa' programı hazıriayarak hemen uygulamaya geçilmesini öngörmektedir." Sosyal Demokrasi Partisi Ekonomik SorunlarKomisyonu tarafından haarlanıp bu yılın mayısmda tartışmaya sunulan, "Ekonomide Temel İlke ve Öncelikler" başlıklı taslakta da tanm, sanayi ve hizmetler kesiminde üretim artışları sağlamanın mümkün göründuğü, hatta "hayat pahalılığı artışlarını önlemek için zorunlu olduğunu" vurgulanarak şöyle denivor: "Özellikle tanm ve sanayi kesimlerinde atıl kapasitelerden başlanarak yarjnmJarı hızlandıncı ve yeni yatırım yaratıcı pek çok program hazırlanabilir. Önemli olan bu programların iyi yapılmıs bir kalkınma planlaması yaklaşımı içinde uyumlu ve tutarlı olmaiandır." Planlamanm önemi SODEP Ekonomik Sorunlar Komisyonu'nun hazırladığı taslakta hızlı ve dengeli kalkınmanın, sanayileşmenin "yalnızca piyasa güçlerine bırakılamayacağı" belirtilerek demokratikkatılımcı bir planlamanm önemi vurgulanıyor ve şöyle deni Yeniden inşa programı SODEP'in kısa vadede, geçiş dönemi için önerdiği "onanm programı" gibi ekonomide yapısal değişiklikleri gerçeklestirmek için önerdiği "yeniden inşa programı" da önceliği hızlı büyümeye, yatırıma, yeni iş alanJarının açılmasına, yani istihdam sorununa veriyor. Hızlı büyüme ve yatırım deyince ise akla ister istemez "kaynak sorunu nasıl çözümlenecek?" sorusu geliyor. Kamu kesimini de özel kesimi de yakından tanıyan SODEP Ekonomik Sorunlar Komisyonu Başkanı Erhan Işıl bu soruyu cevaplarken, Türkiye ekonomisinde saklı jok kaynak bulunduğu görüşünü tekrarlayarak, "Önemli olan kaynak savurganlığını önlemektir, ekonomide saklı kaynaklan bulup çıkartmaktır, bu kaynakların daba iyi tabsisini sağlamaktır" diyor. "Ekonomideki kaynaklar bir Türkiye ekonomisinde saklı çok kaynak var, Önemli olan,bu kaynakların daha iyi tahsisini sağlamaktır. Ekonomideki kaynaklar bir avuç zengine kullandınlırsa, kaynak kaybı önlenemez, büyüme hızlandırılamaz. Tekellere karşı mücadelenin aslında kendi yararlarına olduğunu tekelcilikten, tekelci yapıdan zarar gören tüm kesimlere anlatmak için yoğun çaba göstermeliyiz. Bugün işlevini yitirmiş olan DPT'nin yerine ekonomiyi bütünüyle gözetebilecek bir Ulusal Planlama Örgütü kurulmalı. SODEP, KÎT'lerin yabancılara ve özel sektöre satılmasına, yabancı bankaiann sınırsız büyümesinex enerji sektöründe dışa bagımlılığm artmasına karşı çıkıyor, KÎT'lerin özerk ve verimli çahşmalarını istiyor. 'özel sektör düşmanlıgı' gibi gösterilerek aslında tekelleşmenin sınırlanmasından yarar görecek kesimlerin bile size karşı çıkartılmasııy nasıl önleyeceksiniz" diyorum. "Aslında tekelleşmeden esnaf da, tekelcilikle iliskisi oimayan sanayici de zarar görüyor. Esnaf kesimi sayıca bakarsak çok geniş bir kesim, ama Türkiye'deki kredi stoğunun acaba ne k?dannı kullanıyor? Bunu bu kesimlere anlatabilmek, tekelleşyor: "Bugün işlevini ve işlerliğini tümüyle yitirmiş bulunan Devlet Planlama Teşkilatf nın yerine ekonomiyi parasal ve fiziki boyutlanyla, bütünüyle gözetebilecek. kamu kesimi için emredici, özel kesim için yönlendirici, etkin planlamayı sağlayacak bir 'Ulusal Planlama Örgütü' kurulacaktır. Buradaki "özel kesim için yönlendirici" deyiminin herhangi bir yaptırım öğesi taşıyıp taşımadığını ve bunun gerçekten etkin bir planlamanm uygulan Y \R1\: DSP nasıl farklı? Kaynak yaratıp yatırıma dönüstürsünler diye kunımlara, şirketlere tanınan vergi bağışıklıklanmn ve kolaylıklarının yakından izlenmesi gerektiğini belinen Güngör Uras, "Rakamlar, son yıllarda özkaynak yaralıp, yatınm yapacak diye şirketlere tanınan vergi avantajlannın tersine kunımsal tüketimi artırdıgım veya şirkellerin sermayedarlannın tüketimini arlırdıgını gösteriyor" iddiasını ileri sürüyor ve ekJiyor: "tşte tek başına bu bile plansız ve biiincsiz uygulamalann çıkmazını sergiliyor." Uras'a göre Türk ekonomisinin. sorunlarını aşabümesi için ciddi bir "yapısal degişiklik" geçirmesi zorunlu. Tarımda ve sanayide ciddi bir yapı değişikiiğinin ise gene PLANLA olacağına inaruyor Uras. "Ptooda bedefler belirlenir. öncelikler belirienir. Sanayide hangi seklorde ne gibi hedeflerimiz var, tanmda hangi ürunlerde hedefimiz ne, bunlan bilmek lazım. Eksüderimiz nerede, bu hedeflere varmak için kapasite mi, teknoloji mi, pazar tıkanıklığı mı, bunlan bilraemiz lazım" diyen Uras, ekonomide yapı değişikliğinin yatınmla olacağını belirtiyor. Planlı ekonominin gerçek anlamda bir serbest piyasa ekonomisiyle çelişmediğini savunan Güngör Uras, Türkiye'nin, yeni bir ekonomik yapı oluştururken her alanda değil ancak bazı alanlarda rekabet şansına sahip bulunduğunu hiç unutmaması gerektiğini ve bu alanlara yüklenerek basarılı olabilecegini belirtiyor. Türkiye'nin planlı ekonomi deneyinin nasıi yozlaştınldığını çok iyi bilen Uras, "her şeyi tesvik, aslında hiç bir şeyi leşvik etmemektir" diyor ve bu konudaki görüşlerini şöyle açıklıyor: "Uzun dönemli strateji ve orta vadeli plan hangi mal ve hizmetlerde ne gibi hedefler tespil etmişse, teşviklerin münhasıran bu sektörlerde ve hedefe varmavı sağlayacak şekilde kullamlması şarttır." Uras, KİT'lerin Türk ekonomisi için önemini de vurguluyor "KİT'ler atılmaz, satılmaz. KİT'ler adam edilir. Adam etmenin yolu ise öncelikler belirlenerek KİT'leri yapı değişikliğine tabi tutmaktır" diyen Uras öncelikleri ise söyle sıralıyor: (1) Demirçelik kuruluşları, (2) Petkim, (3) Metal işleme sanayii, MKE Kurumu vs. (4) Elektronik sanayii. KİT'lerin geliştirilmesi için gerekli yeni yatınmlar, yeni teknoloji, yeni yönetim teknıkleri konusunda yabancı firmalarla anlasmaya gidilerek tüm yönetim sorumluluğunun onlara buakılabileceğini ve buna karşılık bir kâr istenebileceğini belirtiyor Uras. "Nasıl bir Türkiye istiyonız?" sorusuna "daha düşük enflasyon hızı olan bir Türkiye. daha çok ibracat yapan bir Türkiye. daha çok dış kredi kullanan bir Türkiye" diye cevap verilemeyeceğini, ekonomik kalkınmanın ana hedefinin insanlan mutîu etmek ofduğunu hatırlatan Güngör Uras, devletin halkı memnun etmek; halkın güvenlik, konut, sağlık hizmeti, eğitim hizmeti ve iş sahası gibi taleplerini karşılamak zorunda olduğunu belirtiyor. Halkın taleplerini karşılamak için ekonomide yapısal değişikliğin bunu sağlamak için de planlamanm çok ciddiye alınması gerektiğini vurgulayan Uras. Türkiye için çözümün sadece fiyatların değil ücretlerin de serbest olduğu gerçek serbes: piyasa ekonomisinden geçtiğini, bunun ciddi planlamayla çelişmediğini yinehyor.