15 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER lığıdır, çünkü cinsel Uişkiler sırasında kısacık bir rahatlama karşılığında çeşitli bulaşıcı hastalıkların da alınması söz konusudur. İşte sağhkçüan yakından ilgilendirmesi de bu nedenden kaynaklanmaktadır. Çeşitli ve tanımadığı kişilerle cinsel ilişkide bulunan insanlann sağlıklı kalabilmeleri için her iki tarafın da cinsel ilişki ile bulaşan hastalıklardan arınmış olmaları gerekmektedir. Bu iki ayrı cins arasındaki ilişki kadar, eşcinsel ilişkilerde de büyük önem taşımaktadır. Bu bakımdan hayat kadını veya eşcinsel olarak çalışan insanlar, ister yasal ister kaçak olsunlar sağlık denetimlerini ciddi, güvenilir ve insancıl bir yaklaşımın ilke edinildiği sağlık kuruluşlarında yaptırabilmeli ve ellerinde bunu kanıtlayan bir belge taşımalıdırlar. Bu hem kendi sağlıklannı korumalan hem de toplum sağlığı açısından son derece önemlidir. "Müşteri" demek zorunda kaldığımız kişiler de bu noktaya dikkat etmeli ve ilişkiden sonra kendilerinde farkedecekleri şüpheli belirtiler nedeniyle çekinmeden ve ürkmeden aynı kuruluşlara ya tedavi ya da bilgi almak için başvurabilmelidirler. Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığı bu nedenle Ahırkapı'daki lstanbul Deri ve TenasUl Hastalıklan Hastanesi'nin reorganizasyonuna geçmiş, 2 Deri ve Zührevi Hastalıklar uzmanı atamış, laboratuvar olanaklannı geliştirmiş ve ayrıca tüm genel kadın ve konsomatris denetimleriyle, cinsel ilişkiyle bulaşan hastalıklann çağdaş tedavisi ve baskınlarda yakalanan kişilerin sağlık denetimlerinin düzenli ve kısa sürede yapılabilmesi için bir Deri ve Tenasül Hastalıklan Kamu Sağlığı. dispanseri oluşturmuştur. Yine bütün Üniversite ve Devlet Hastanelerinin ilgili bölümleri, cinsel ilişkilerin doğurduğu çeşitli hastalıklan teşhis ve tedavi etme olanağında ve yükümlülüğündedirler. Son zamanlarda özellikle basında ayrı bir yer kazanmış olan AIDS hastalığı konusunda henüz kesin veriler bulunmadığından daha uzun bir süre ilgi ve korku çekici bir konu olmava devam edecektir. AIDS henüz ülkemizde görülmemiş olmakla beraber hekimlerimizin bu konuda bilgilenmiş ve uyanık durumda bulunduğundan kuşkumuz olmamalıdır. Büyük metropoUerde, kaçımlmazlığını baştan kabul ettiğimiz fuhuş olayı, kentin genellikle belli bir kesiminde genelevleri, barları, pavyonları, striptiz lokalleri, otelleri, eşcinsel kulüpleri, çeşitli seks aletleri satan dükkânları, giysi mağazaları, video, kaset, plak satış yerleri, lokantalan, kumarhaneleri, sinemaları ve benzer kuruluşlarıyla ve sokaklarında hazır bekleyen kadınlan ve erkekleriyle bir bütünlük oluşturmaktadır. Londra'nın Soho 1 su, Paris'in Pigal'i buna örnek gösterilebilir. Yüzlerce çahşam, binlerce ziyaretçisiyle buralan, birer eğlence merkezi olarak kabul edilmekte, toplumun gündelik yaşamını etkilemeyecek bir konumda, başlıbaşına bir müessese, hatta turistik bir kuruluş özelligini taşunaktadır. tstanbul, Izmir ve Ankara gibi büyük kentlerimizde ve giderek gelişen öbürlerinde tüm kent gereksinimini sağlayacak, gerek güvenlik gerekse sağlık açısından denetlenebilecek ve hem çahşanlann hem de ziyaret edenlerin biraz olsun rahatlığını, beğenisini sağlayacak siteler oluşturulması kaçınılmaz olmuştur. Böylece kurulacak eğlence sitelerinde yer alacak genelevlerde hayat kadınlan ve benzerleri hiç olmazsa şimdikinden oldukça farldı sağlık ve güvenlik koşullan altında ve en doğal hakları olan sigortalı elemanlar olarak çalışacaklar ve çok kısa olan çalışma yaşamlannın sonunda bugün için kaçınılmaz olan sefalete düşmeleri biraz olsun önlenebilecektir. Ne yazık ki bugüne kadar sık sık konuşulan ve yazılan bu konu, renkli bir magazin haberi şeklinin dışına çıkamamış, yöneticilerin hiç biri, yürekli bir girişimle, ellerine tesüm edilen güzel kentlerimize böyle bir çağdaş kuruluşu kazandırmak için özverili bir çaba gostermek olanağını ve girişim gücünü bulamamıştır. özellikle ilce belediyelerinin, kendi alanları içinde, böyle bir eğlence sitesine yer vermeyecekleri konusunda yakın zamana kadar kesin bir önyargı yerleşmiş durumda idi. Oysa, her gün basında servetleri tartışılan genelev patronları, belediyenin kendilerine göstereceği bir alanda, böyle bir siteyi, kendi olanaklanyla ve kısa bir sürede kurmaya hazır olduklanru belirtmektedirler; çünkü onlar da yaptıklan işin niteliğinden ve dolayısıyla gelirinden pek memnun bulunmamaktadırlar. Son aylarda, Sayın Vali Ayaz, bir basın toplantısı yaparak kentimizin bu sorununa el atılacağım müjdelemiş, ardından Sayın Belediye Baskanı Dalan, genelevlerin yerinin değişmesinin planlandığını belirtmiştir. Bu cesaretli ve ümit verici çıkışların devlet ve hükümetçe de ara verilmeden desteklenmesi, konunun halk sağlığı ve dirliği açısından önemine inanılması ve bir an önce ilgililerin gerçek katılımının sağlanması, olayın birçok defa olduğu gibi gazete başlıklanndan veya devamı gelmeyen temel atma törenlerinden ibaret kalmaması ve yine basının da bu konuda yapıcı desteği gerekmektedir. İstanhuTun Genelev Somııu Büyük metropollerde, kaçınılmazhğını baştan kabul ettiğimiz fuhuş olayı, kentin genellikle belli bir kesiminde genelevleri, barları, pavyonları, striptiz lokalleri, otelleri, eşcinsel kulüpleri, çeşitli seks aletleri satan dükkânları, giysi mağazaları, video, kaset, plak satış yerleri, lokantaları, kumarhaneleri, sinemaları ve benzeri kuruluşlarıyla ve sokaklarında hazır bekleyen kadınlan ve erkekleriyle bir büîünlük oluşîurmaktadır. PENCERE 21 EYLÜL 1985 Dar Sokakta Siyaset Kimi zaman bir gazeteci, koskoca bir siyasal partinin ya da liderin yapamadığım yapar; toplumu sarsar, insanların gözlerini açar, koltuklarında mayışmış olanları silkeler. Mesleğin tadı, tuzu, yağı balı işte buradadır. Yalçın Doğan "Dar Sokakta Siyaset" dizisiyle işte bunu yaptı; Nükhet'ten, Ahu'dan, Zeki'den, Bülent'ten, Serpil'den, Banu'dan, Ajda'dan gayrı bir şey göremeyen Babıâli'ye gazetf cilik mesleğinin varlıgını anımsattı. Holding patronlanyla dev let kodamanlanna her gün yağ çekmek onursuzluğunun takvim yapraklarını sayan "Bizim Yokuş", tiraj yarışında lotarya ile haber yayımcılığında fasarya arasında gidip geliyordu. Mesleğin temel işlevinin ne olduğunu, bilmem ki Yalçın Doğan'tn yazı dizisini okurken anladık mı? * "Dar Sokakta Siyaset" dizisinde ne var? En başta haber var. Bir olay ne zaman ortaya çıkarılırsa o zaman haberdir. İki, üç, dört yıl önce yaşanmış olması haber tazeliğini silmez. "Dar Sokakta Siyasef'te okuduğumuz olaylar, eger o günlerde gazetelere yansıyabilseydi bugünkü haber değerini yitirecekti; ama, bugünden geçmişe bakış daha anlamlı oluyor. "Dar Sokakta Siyasef'ie yalnız haber yok; röportaj var, anı var, tarih var; kimi yöneticinin grado düşüklüğü, kimlik küçüklüğü, iki yüzlülüğü var; Amerikalı siyaset patronlarının Türkiye'ye tepeden bakışları ve iç politikamızı hamur gibi yoğurup fırına verdikten sonra keyfini sürmeleri var. • Refik Erduran'ın bir yazısında okumuştum. Refik av meraklısıdır. Bir gün kırsal bölgede dolaşırken bir ineğin bir başka inekle çiftleşmeye kalkıştığını görmüş. Sürüyü güden çoban çocuk gülerek demiş ki: inek kendini boğasadı... Kimi zaman bir inek kendini boğasar, kimi zaman bir cüdam kendisini adamsar. İşin kötüsü toplumun kendini adamsayan adamı adam sanmasıdır. Bu yanılgı toplumsallaşınca "galatı meşhur" olur. Ondan sonra o adamın adam olmadığını anlayıncaya dek ülke neler çeker? Bu yarîîlgıların örneklerini tarihimizde çok gördük; yalnız bizde değil, ileri saydığımız Batı ülkelerinde bile böylesıne sapmalar siyasal yaşamda geçerlik kazanıyor, büyük acılara yol açıyor. "Dar Sokakta Siyaset" dizisinde adamsadıklarımızın öykülerini de okuyoruz. • Çok acı... Ve komik. ABD'nin eski ve yeni politikacıları Ankara'yı uğrak yapmışlar; biri geliyor, biri gidiyor; pazarlıklar gırla... Ne oluyor? Soru şu: ; Vaşington kimi tutuyor? Kimi tutursa o ihya olacak. Nitekim oldu. Süper devletin burgu gibi girdiği iç politika ortamında, alabildiğine parasal destekle donanmış ve önceden saptannmş partinin ne idüğü "Dar Sokakta Sıyaset"\e ortaya dökülüyor. ABD'nin saptadığı partiye evet, Sovyetlerin desteklediği partiye hayır!.. Bizim çok partili hayatımızın özeti budur. Bilmem ki tam bağımsızlığı savunan bir siyasal partinin ülke hayatına yön verebildiğini ne zaman göreceğiz?.. Prof. Dr. TÜRKÂN SAYLAN Istanbul'un genelevleri, uzun yıllar, Beyoğlu'nun trafîğe kapatılmış yan sokaklarında gözden uzak şekilde hizmet verdikten sonra, kimbilir hangi gerekçelerle vejıiç bir seçenek çözüm oluşturulmadan kapıtılıvermiştir. Böylece dünya metropoUerinden biri olan koskoca Istanbul'un yasal fuhuşu, yüksekkaldınmda Alageyik sokağının bir yanı ile Karaköyde Zürafa Sokakta bir bölük apartraan katına indirgenmiştir. Toplam 42 evde bugün yasal olarak 500 civarında kayıtlı hayat kadıru çalışmaktadır. 5 milyonu aşan nüfusu ve yüzbtnlerce turisti ile lstanbul kentinin biitün yasal genelev olgusunun bu iki sokakta sırt sırta vermiş köhne birkaç evle çözümlenemeyeceği açık ve seçiktir. Genelevlerin Beyoğlu'nda olduğu dönemlerde de, kent nüfusunun önlenemeyen artışj ile çeşitli sonınların oluştuğu kuşkusuzdur ama buraları kapatarak alınan önlem de görüldüğü gibi Istanbul'un genelev sorununu çok daha sağlıksız ve çözümü güç boyutlara getirmiştir. Ülkemizde ne yazık ki sık sık köklü bir inceleme ve araştırmaya dayanmadan, ani kararlarla böyle sağlıksız işlemler yapılmakta ve bunun acısını yine halk çekmektedir. Yüksekkaldırım ve Karaköyde bulunan genelevlerin dunımu için ise "içler acısı" demekle yetinelim..lçkili lokantaların bile okullann, resmj kuruluşlann bilmem kaç metre yakınına yapılması yasal olarak önlenmişken, bugünkü genelevlerimizin çevresinde, başta çok sayıda liseler ve dini kuruluşlar olmak üzere yüzlerce resmi daire, banka vb. bulunmakta, yüzbinlerce insan Karaköy genelevleri kuyruğunu görüp dolmuş kuyruğu sanmaktadır. Genelevlerin Beyoğlu'ndan, yeni bir alan oluşturulmadan kaldınlışı ve çok küçük bir yere indirgenişi bilindiği gibi fuhuş denilen (nedense bu ağdalı sözün yerine hâlâ uygun bir Türkçe söz bulamadık) olgunun kentin çeşitli bölgelerine yayılmasına neden olmuştur. Londra asfaltının Şirinevler kesiminde oluşturulan sozde otellerin yıllar boyu, küçücük kızlann alınıp satıldığı, kamyonlar, otobüsler dolusu müşterilerin getirilip tabancalı, dövüşlü âlemlerin yapıldığı ve sık sık cinayetlerin işlendiği bir Teksas halini aldığı henüz belleklerden silinmemiş acı gerçeklerdendir. Bugün, her geçişte satış merkezleri ve okullara dönüşen bu alanın eski halini bir karabasan gibi hatırlayan pek çok insan vardır. Yine genelevlerin çok dar bir alana sıkışması ve verdiği hizmet kalitesinin ister istemez çok düşük duzeyde kalması, şehir içinde ve dışında bir takım evlerde, b a a otel ve motellerde, ve eğlence yerlerinde, ağaç aralarında ve hele sokaklarda denetimsiz fuhuşun alabüdiğine serpilip gelişmesine olanak sağlamıştır. Kişisel inancımız, insanların başkalarına zarar vermedikleri sürece diledikleri şekilde hareket etmeleri ve yine bazı insanlarm bedenlerini satarak yaşamlarmı kazanma zorunda kalmamaları yolundadır, ancak varolan gerçekleri yadsıyarak hiçbir oluralu sonuca varamayacağımız, en azından biraz da olsa iyileştirme sağlayamayacağımız da ortadadır. Bu nedenle yasal ve yasal olmayan fuhuş olayının yeryüzünün hemen her ülkesinde ve en çok da büyük metropollerde, kentlerin aynlmaz bir parçası olduğunu kabul etmek ve kamu sağlığı açısından doğacak sorunlann üstesınden gelebilme çarelerini aramak en akılcı yol olacaktır kanısmdayu. KAMU SAĞLIGI YÖNÜNDEN TAŞIDIĞI BÜYÜK ÖNEM Evet, fuhuş adı verilen olağan veya karmaşık cinsel ilişkileri içeren olayın tüm toplumu ilgilendiren en önemli yönü, kamu sağhğı, yani bireyierin, özellikle genç insanlarunızm nıh ve beden sağ OKTAY AKBAL EVET/HAYIR İzmirVe Kordonboyu... BU FIRSATIKACIRMAYIN! CEKİÜ$SİZ,KURASIZ BUGÜN ALIN, BUGÜN SEYREDİN. 19.200 TL taksrtle (15 ay) GençDinamik personel şefi ve stand ELEMANLARI ARANIYOR. deep electronic center için aşağıdaki niteliklerde eleman aranmaktadır: Kordon'da yürüyorum. Sabah. Isıtmayan bir eylül güneşi var. İzmir Körfezi'ni seyrediyorum... Bir süre oturdum kanapede. Bir sigara yaktım dıyecektim, ama sigaram yok! Bir genç adam yandaki kanapede uyuyor... Bir arkadaşım bir iki gece Emniyel Müdürlüğü'nde kalmıştı. Kalabalık bir odada. Uzanacak kadar bile yer yokmuş. Ama biri uzanmış, daha doğrusu kıvrılmış serdiği gazetenin üstüne. Herkes ayakta, kimileri de sandalye üstünde. Öyle güzel uyuyormuş ki o adam! Bambaşka bir dünyada imiş... Arkadaşım şöyle demişti: 'Uykusunu kıyım kıyım bölse de bize dağıtsa ne iyi olurdu.' Uykuyu dağıtmak, bölüşmek! Toplumlara büyük, yoğun, geniş, derin bir uykuyu dağrtryoflar, tek tek sunuyortar. Bunca uyutucu söz, kitap, yayın, hep bu amaca yönelik. Uyutmaya!.. bir şair 'Uyandırmazsan uyanacak değil' diye yazmıştı. Uyumak tsteyen, uykudan hoşlanan insanları uyandırdın mı, daha doğrusu uyandırmaya kalktın mı, öfkeyi çekersin üstüne... Btrak varsın uyusun, bir gün kendiliğinden uyanır. Uyanırsa!.. Pazar sabahının durgunluğu. Üstelik de bir eylül gününün... Bir baba, minik yavrusunu el arabasına bindirip sabah güneşini tadmaya çıkarmış. Arada bir durup denize, Karşıyaka'ya bakıyor, çocuğun da o yöne bakmasını istiyor, çocuk da o yöne bakıyor. işte beyaz bir vapur Konak'tan kalktı körfezin ortasına doğru gidiyor. Baba mutlu, çocuğuna bakıyor, vapuru görüyor mu diye. Sonra uzaklaşıyorlar ağır ağır... Üç delikanlı sigaralannı tüttürerek yaklaşıyor. Her yer kapalı. Vitrinlere bakan yok. İki gecemi Fuar'da 'Cumhuriyet' Kitap Kulübü'nün satış yerinde geçirdim. Fuar'da yabancı ülkelerin pavyonları üç gün önce kapanmış, bu yüzden o çılgın kalabalık yok. Gelenler, gerçek kitapsevenler. Geçen yıl halk bir geçit törenine gelir gibi bakıyor, seyrediyordu. Kitap satın alanlar da çıkıyordu, ama çoğunluk seyirciydi yalnız. El işlerini, radyolan, TV'leri izler gibi.. Bu kez gelenler hiç değilse, bir iki kitap alıyor. ilginç bir olaydır yazaıiarla okuriarın karşı karşıya gelmeleri. Bir iki dakikalığına bile olsa hızlı bir iletişım kurulur. Sevgiyle bakarlar, önce uzaktan, sonra aldıklan kitabı uzatarak. Sormak istedikleri pek çok konu vardır. Adınızı fısıldarlar bırbirlerine. Kutlarlar, teşekkür ederler, elinizi sıkarlar. Sarılıp öpenler de olur, elinizi öpmeye davranan genç okurlar da... Bir genç soruyor. Notlar almış eski kitaplarımdan. Ne demek 'altı aylık yaptırmak?' Genç kuşak bilmiyor görmediği, duymadığı şeyleri. Altı aylık yaptırmak! Eskiden kadın berberleri altı ay süreyle bozulmayan ondüleli saç yaparlardı, şimdilerde yok. Ne ucuzmuş! Altı ayda bir berbere gitmek... Şimdi her gün, ya da haftada bir berbere koşan kadınlar öyle çok ki! Tuba ağacını soruyor. Tentene nedir diye soruyor. Daha bir sürü not. Ama konuşmaya vakrt az. Başkaları geliyor. Kimileri, çoğunlukla öğretmenler kutluyor. Dinçerler Bakanlıktan gitti ya! Ben de onları kutluyorum, geçmiş olsun diyorum. Ama iyiye doğru giden bir şeyler var mı dersiniz? Yeni bakan eskisini aratmayacak mı? Hele daha az geveze, daha dengeli ise, daha büyük zarar verir! Göreceğiz... Sonra dertler, sıkıntılar, özlemler dinliyorum. Biri 'mektuplaşabilir miyim sizinle?' diyor Mektuplaşmak! En yakın arkadaşlarıma bile arada bir mektup yazabilmek olanagını bulamıyorum oysa... Kordonboyu uzar gider. Ta ucuna dek yürüdüm. Ayaklarıma ağrı girdi. Bir yerde dinlenmeli. Öyle oldu zaten... Kordona bakan bir birahaneye girdim. Pencere önündeyim. Bir iki genç var. Sessiz sessiz biralarını içiyorlar. Bana da getirdiler. Bir, bir daha. Peynir, domates, börek. Gazeteler. Ne var ki gözlük oteldeki çantada, uzaklaştırıp okumaya çalışıyorm gazeteleri... Bir iki saat sonra uçağa bineceğim. Bir saat sonra istanbul. Yazı masam. Kitaplarım. Gazeteler... Dün geceyi anımsıyorum. Kitap sergisinde tutucu yayınevleri çoğunluktaydı. Sakallı gençyaşlılar, onlara benzer alıcılar. Parlak kâğıtlara basılmış dergiler, kitaplar. Hem de ne kadar ucuz! Yüz bin satış yapanları varmış! iki gece izledim, öyle önemli bir satış yapmadılar. Nerde satarlar, kimlere, nasıl satarlar bu çağdışı dergileri, kitapları? Dınçerler'in Eğitim Bakanlığı da öğütler Tebliğler dergisinde, olur biter. Şimdi Dinçerler gitti, kavga bitti mi? Bizim kavgamız Bay Dinçeler'le değil, onun kafasıyla... Bu savaşım hep böyle sürecek mi? Kordonboyunda güneşli bir akşam üstü. Uçak otobüsüne yetişmeli. Savaşım sürüp gidiyor, daha da gideceğe benzer... 19.200 TL. peşin PERSONEL ŞEFİ • Bayan • 2025 yaşları arasında. • Genç personeli eğilip yönetebilecek dınamik eleman STAND ELEMANLARI • Elektronığe merakı olan, • 1825 yaşları arasında. • Müşteri ilişkilerini kurabilecek dinamik elemanlar PROFİLO (Pal/Secam/NTSC4.43) Günümüzün, en üstün ses düzenine sahip, HiFi,stereo efektli, tek televizyonunu hemen alın. Harika görüntüsüyle. harika ses düzeniyle "olağanüstü" bir televizyon izlemenin gerçek keyfini çıkarın. Turkiyeiek Genel Dağıtıcısı PROFİUO DAĞmMA.ş: İlgılenenlerın 24 Eylul 1985 tarihıne kadar pazar harıç hergun saat 12 30 19 30 arası aşağıdaki adrese şahsen müracaatları gerekmektedir eloctrook: center Osmanbey Halaskargazi cad No 301 Zemin 2 Tel 133 03 88 133 03 89 Büyük sanatı ve kişiliği ile örnek insan RUHİ SU aramızdan ayrıldı. Ailesi ve sevenlerine başsağlığı dilerim. BAŞSAĞUĞI değerli sanatçı RUHİ SU'yu kaybettik. Başımız sağolsun. Şükran ATALAY Mustafa ATALAY RUHİ SU'nun ezgili yüreği sustu. Dostlarına, ailesine başsağlığı dileriz. Prof. Dr. VELİ LÖK Türküleriyle büyüyüp çoğaldığımız Cumhuriyet CUMHURİYET KİTAP KULÜBÜ Kitap Kulübü Hocamız "Gencecik çocuklardı Belki siz de gördünüz" Biz türküleriyle çoğaldık, sen türkülerinle yaşayacaksın. Işıtan GÜNDÜZ Mustafa ATALAY KIYMET TAKDİRİNİN İLANEN TEBLİGİ Borçlu: MÜNİRE ZEYREK Şişli, Kocanıansıır Sok. 106 Da:2 Alacaklı Gönül Gömeç tara' fından aleyhinize yapılan icra takibinde haczedilmiş bulunan 148 51 35 numaralı telefon intifa hakkına bilirkişice 100.000. lira muhammen değer takdir edilmiştir. lşbu kıymet takdirine biritirazınız varsa 27 gün içinde bildirmeniz hususu ilanen tebliğ olunur. 17.9.1985 RUHİ SU'nun onurlu yaşamı yolumuzu aydınlatacaktır. ÖZÜN Ltd. Şirketi çalışanları adına MÜJGAN AYDIN RUHİ SU'vu j yitirdik. Ezginin Giinlüğii Müzik Topluluğu Hocamız 20.9.1985 RUHİ SU aramızdan ayrıldı. Sıdıka SU Ilgın SU RUHİ SU'yu yitirdik. Ezgileri ve anıları ile avunacağız artık... HÜSEYİN ve ITIR AY OZAN URART SANAT GALERISl RUHİ SU'yu YİTİRDİK. ACIMIZ SONSUZDUR. ANISINI VE ÇABASIN1 SAYGIYLA AMYORLZ. MUZAFFER AKYOL Resim Sergisi 19 Eylül 8 Ekim İFSAK AFSAD TEŞEKKÜR 3 Eylül 1985 günü vefat eden aile büyüğümüz RUHİ SU'yu ÇİÇEKLERLE SEVGİLERLE UĞURLAYACAĞIZ. O'nu 22 Eylül 1985 Pazar günü öğle namazından sonra Şişli Camii'nden alıp, Zincirlikuyu Kabristanı'na defnedeceğiz. DOSTLARI ILAN ANTALYA ASLİYE 1. HUKUK HÂKİMLİĞİ'NDEN Esas: 1985/113 Karar: 1985/239 Davaa Kültür ve Turizm Bakanlığı vekili tarafından, davalılar Mustafa oğlu tsmail ve Ali hakkında açılan tesçil davasında: Antalya'nın Selçuk Mahallesi, 155 ada, 22 parselde davalılann paylarından 247.10 nv'lik bölümün ve davalılar adına kayıtlı 2/3 payın 2942 sayılı yasanın 16. maddesi uyarınca mahkememizin 18.4.1985 tarih ve 1985/239 sayılı karan ile davacı Hazine adına tesçiline, masraflann davacı üzerinde bırakılmasına, Yargıtay yolu açık olmak üzere karar verilmi;; olmakla. karar özeti ilan tebliği yerine kâim olmak üzere davalııara ilanen tebliğ olunur. 6.9.1985 Basın: 23857 KAHRAMAN ARIKIJ'nın Cenaze törenine gelerek çelenk, mektup ve tel göndererek, telefonla arayarak veya ziyarette bulunarak acımızı paylaşan ve kendilerine ayrı ayrı teşekkür etme olanağı bulamadığımız tüm dostlarımıza ve yakınlarımıza teşekkürlerimizi sunanz. AİLESİ L
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle