Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET/8 HABERLERİN DEVAM1 2 EYLÜL 1985 Evrerfden uyanlar (Baştarafı 1. Sayfada) fının sonunda bir kez alkış aldı. Alkışlanan cümle, "Bu yasama yılının başanlı geçmesini, ynrdumnz ve milletimiz için hayıriı sonuçiar vennesini dileyerek hepinizi en iyi duygulaıia selamlıyorum"du. Bumın dışında üyeler, Cumhurbaşkaıu'nı sessiz bir biçimde dinlediler. Evren Başkanlık Divanı'nda konuşmasmı yaparken arkasınde yer alan başkan vekilleri 1\ırgut Kunter ve Halil Ibrahim Karal konuşmayı ayakta dinlediler. Cumhurbaşkanı Evren'in, TBMM'nin yeni yasama yılını açarken yaptığı konuşma şöyle: " 17'nci dönem 1 'inci yasama yılının ilk birleşimi olan 7 Aralık 1983 günü, sizlere yine bu kürsüden hitap etmiş, fakat 2'nci yasama yılının ilk birleşimi olan 1 Eylül 1984 günü açış konuşmasmı yapamamıştım. Geçen yıl böyle bir açış konuşması yapmamış olmamdan üzüntü duyan sayın milletvekili sayısının bir hayli fazla olduğunu ve hatta, bu durutnu benim >11ce Meclise karşı bir kırgınlığıma bağlayanlann bulunduğunu öğrendim. Anayasanın, Cumhurbaşkanı'nın arzusuna bağlayan bu açış konuşmasının, bir mecburiyet hab'ne dönüştürülmemesini sağlamak gibi samimı bir düşünceden başka hiçbir maksat gütmeyen bu davraruşımdan dolayı ben de üzüldüm. Ancak sayın milletvekillerinin bu hassasiyetini şahsıma ve Cumhurbaşkanlığı makamına karşı beslenen sevgi ve saygının bir ifadesi olarak da kabul ettim. Bu çok manalı hassasiyetinizden ötürü hepinize teşekkürlerimi sunuyor ve bu yasama yılının da başanh geçmesini, yurdumuz ve milletimiz için hayırlı sonuçiar vermesini dileyerek, hepinizi en iyi duygularla selamlıyorum. katacaktır. 12 Eylül Harekâtı sonrasmın ilk milletvekilleri olma onuruna sahip sizleri, ilk günden itibaren bu konuda bilinçli ve duyarh görmek, memnuniyetle ifade etmeliyim ki, demokrasimizin geleceği bakımından güven vericidir. Hatırlayacaksınız, yine bu kürsüden, 7 Araiık 1983 günü yeni yasama yılı dolayısıyla yaptıgım konuşmamda, sizleri, birbirinize düşürmek ve bölmek isteyenler bulunabileceğine işaret etmiştim. O günden bu yana gelişen olaylar, haklılığımı ispat etti sanıyorum. Serbest seçimlerle teşekkül eden bu yüce Meclisi "gayri meşnı", "gayri hukuki" tanımlayabilecek kadar ileri gidenler ve hatta milletimizin ezici çoğunluğuyla onayladığı anayasamızın gayri hukukiliğini öne sürebilecek kadar gaflet içerisinde olanlar çıktı. Konuşmamın burasında konuyu biraz daha açmak ihtiyaanı hissediyorum. Gün geçmiyor ki, demokratik parlamenter sistemin işleyiş ve yapısma ilişkin çeşitli görüş ve degerlendirmelere tanık olmayalım. Benim görüşüm odur ki, demokratik parlamenter sistemi kaa, bağnaz yaklaşımlarla değerlendirmeye gidersek yanılgıya düşebiliriz. Tarihi süreç, milletlerin, insan onuruna en yaraşır bir sistem olan bu modeli, ülkelerinin siyasal, sosyal ve toplumsal yapılarına uyum saglayabilecek bir işlerliğe kavuşturma yolunda çaba harcadıklarını göstermektedir. Bu sistemle yönetilen milletler, sistemin bazı kaidelerini esas almışlar, bunun yanında ülkelerinin özelliklerinden doğan, örneğin din, Örf ve âdetler ve geçmişten alınan acı dersler gibi ılkeleri de dikkate almak zorunda kalmışlardır. B u g ü n susmagı gerekenler Kişi ve kuruluşlar, bulunduklan konuma, parlamento içinde olup olmadıklanna ya da Türkiye'de komünist bir partinin buİunup bulunmadığına göre demokratik parlamenter sistemi var veya yok saymaya kalkışırlarsa, bu yaklaşım inandırıcıhktan uzak olur. (Susan Türkiye) yerine, (Konuşan Türkiye) mantığtnın bu Ulkeye nelere mal olduğunu hepimiz biliyoruz. Kaldı ki, bugün susması gerekenler bile her gün konuşmaktadırlar. Kendilerinin susmalanna veya konuşmalarına göre rejimi değerlendirenleri, sokaklarda oluk gibi kan akıtılır ve demokrasi göz göre göre, adeta katledilirken, iktidar ve muhalefet olarak sistemi esenliğe kavuşturma yerine, akıl almaz bir tutumla her gün birbirlerini karalayıp inatlaşanları ve dolayısıyla, şer güçlere cesaret verenleri aziz milletimiz de herhalde o eşsiz sağduyusu ile mutlaka gerektiği şekilde değerlendirmektedir. Bugün Türkiye'de, birçok demokratik Ulkede kâğıt üzerinde kalan özgürlükler, rahatça kullanılmaktadır. Basın ve sıkıyönetime rağmen, hiçbir kısıtlamaya tabi olmadan sesıni rahatça duyurabilmektedir. Kişi ve kuruluşlar, düşUncelerini mevcut kanunlar çerçevesinde serbestçe ifade edebilmekte ve meydanlarda toplanabilmektedirler. Durum böyleyken, Türkiye'de demokrasi var mıdır, yok mudur, tartışmasına girenlerin, neyi hedef olarak aldıklannı, o hedef e ulaştınrlarsa, memlekete ne gibi fayda ve zararlar getireceğinı çok iyi değerlendirelim. Değerlendirelim ki, aynı tarihi hatalara tekrar düşmeyelim. mülteci olarak kabul edildikleri ve hatta itibar gördükleri sürece, bu belanın ortadan kalkmasının mümkün olamayacağını açıkca belirtmek isterim. Terörle mücadelede tecrübe sahibi olmuş ve başanh sonuçiar almış Türkiye'nin, bu konuda bütün milletlere çağnda bulunarak, uluslararası düzeyde alınması gereken önlemler konusunda öncülük yapması hususunu da yüce Meclisin takdirlerine sunarım. Şimdi de, son günlerde giderek ön plana çıkanlmaya çalışılan af konusundaki kişisel görüş ve düşüncelerimi sizlere aktarmak istiyorum: Af elbette insani bir harekettir. İnsan gerektiğinde ve zamanı geldiğinde affetmesini bilmelidir. Ancak bir suçluyu bağışlarken, karşı tarafın da hak ve hukukunu düşünmek zorundayız. Sık sık af çıkarmanın, suçluyu suç işlemekte adeta daha cüretkâr bir hale getirdiğini bugüne kadar ki uygulamalar göstermiştir.Af konusunda Türkiye birçok tecrübelerden geçmiştir.Politik çıkar ve stratejilere dayalı af zorlamalannın, ülkemize ne büyük zararlar verdiğini yakın zamanda hep birlikte gördük, yaşadık. Bu sözlerimle affa karşı olduğum samlmasın. kanlığı yapmışlarla, halkın güvenliğini üsüenmiş polis, jandarma ve vatan savunmasına hazırlanan subay, astsubay, kahraman Mehmetçik ve masum diğer birçok öğrenci, işçi, genç, yaşlı, erkek ve kadın. Bunlar kısa zamanda unutulacak (Allah rahmet eylesin) denecek, fakat diğer tarafta, bu eylemleri gerçekleştirenler ve bu kadar vatandaşın kanına girenler bir zaman içerisinde hapisten çıkacaklar ve yine aynı eylemleri gerçekleştirmek için kuvvet kazanacaklar. Ya da dışanda olanlara eylem yapmalan için cesaret verecekİer. Bunu akıl izan kabul eder mi? Onlar kanunlara karşı gelecekler, devleti yıkmaya çahşacaklar, acımasızca birçok masum vatandaşı öldürecekler, ama biz bunlara (bir daha yapma emi) diye nasihatte bulunacağız. Sayın milletvekilleri, bu tabloyu eksiksiz gözlerinizin önüne seriyorum ki, buna göre karannızı veriniz. Bu konuda belki ben çok katı ve yanlış düşünüyor olabilirim. Eğer öyle kabul ediliyorsa bunun en salim yolu, ölum cezası kalksın mı, kalkmasın mı konusunu halkın oyuna sunmaktır. Halkunız o eşsiz sağduyusu ile her zaman olduğu gibi bu konuda da en iyiyi ve en doğruyu mutlaka bulacaktır. Böylece bize baskı yapmaya devam eden bazı Batılı dostlanmıza da gerekli cevap verilmiş olacaktır. AP4KARA NÖTLARI MUSTAFA EKMEKg İki Alman turist kızdan bir mektup aldım. Claudia Heppelar ile Caroia Bissinger adlı bayanlann mektubunun çevirisi şöyle: "Sayın Bay Ekmekçi, Biz, güzel ülkenizde tatillerini geçiren iki Alman bayan turistiz. Türkiye, bizim çok hoşumuza gitti. Deniz, kumsal, manzara ve tarihsel zenginlikleri, bizleri şaşkınlığa uğraffi. Özellikle, halkınızın konuksever ve yardımsever davranışlan bizleri çok etkiledi. Hiçbir ülkede bizlere, bu biçimde yakın davranılmadı. Doğrusu, bir tek otel odalanmızda yainız kalabiliyorduk. Tüm bu etkileyici olaylara karşın, anlayamadığımız bir ayrım dikkatimizden kaçmadı, zengin ve yoksul insanlar arasındaki sınıf aynmı. Bu konuda bundan daha fazlasını söyleyemeyeceğiz. Neden bu ülkedeki kadınlar, bu sıcaklarda pardösü giyiyorlar? Güneşten korunmak amacıyla mı, yoksa bunun dinsel bir nedeni mi var? Bizce sıcaklara uygun biçimde giyinmek en doğrusudur. Bu konuda doğayı ve hayvanları ömek olarak alabiliriz. Başka bir konu da, Cumhuriyet Gazetesi'nden çevirttlğimiz yazınız üzerine. Domuz etinı boş yere yemek konusuna dair. Domuz etinin yenmesi konusundaki yazı, bizleri çok şaşırttı. Özellikle, domuz eti yiyenlerin domuz gibi oldukları iddiası, bizleri hayrete düşürdü. Önce bizler kendimizi domuzlarla özdeşleştirmiyoruz, ikinci olarak da, madem bizler domuzlara benziyoruz, neden Türk gazetelerinde sürekli olarak yabancı kadınlann resimleri yer alıyor? Profesörierinizden birisi domuz etinde AIDS mikrobunun olduğunu ileri sürüyor. Biz bu konuda Almanya'da hiçbir şey duymadık. İnsan buna gerçekten nasıl inanabilir? Yüzyıllardan beri insanlar domuz eti yiyoriar, AIDS mikrobunun bulunuşu ise yaklaşık 5 yıllık bir olay. Ayrıca, zengin ve endüstrisi gelişmiş bir ülke olan Almanya, et gereksiniminin büyük bir bölümünü domuz eti ile kapatmaktadır. Bizler inanıyoruz ki, birçok Türk kendi ülkelennde çalışmayı yeğleyeceklerdir. Bunu gerçekleştirmek için, bizim düşüncemiz bir an önce harekete geçilmesidır Ayrıca tabular yıkılmalıdır. Bizi en çok mutlu edecek olay, ülkenize geldığimızde bizlere domuz etinden yapılmış bir pirzolanın sunulmasıdır. Dostça selamlar.." Domuz eti konusu ortaya atılalıberi, olumlu olumsuz geniş yankılar yaptı. Okuriardan kimi, Hasan CemaFe de mektup göndererek, Bizi bu adamdan kurtann" demeye getiriyoriar. Elazığ'dan Sadullah Güney şöyle diyor: "Sayın Hasan Cemal, Sürekli bir Cumhuriyet okuruyum. Gazetemin her gün biraz daha güçlenip gelişmesi beni memnun ediyor. Haber sayfalanndakı düzenli, doyurucu bilgiler, okuyuculara bir mektep bilgisi veriyor. Ancak bazı olumsuz gelişmeler de gözden ırak tutulmamalıdır. Meseia, devamlı okuduğum makalelerde Mustafa Ekmekçi'nin köşesinde yainız iki şey öğrendim. Domuz eti ve Aybastı Belediye Başkanı. Türkiye'yi tanımayan bir kişi Ekmekçi'nin yazılarını okusa, herhalde Türkiye'nin en büyük meselesinin Aybastı Belediyesi ile domuz eti olduğunu sanır. Bir aydın insana bu tür basitlikler yaraşmaz. Saym Ekmekçi'nin benzer tutumunda olanlar, Türkiye'de beynelmilel sermayenin ekmeğine yağ sürmektedirler. Domuz eti yiyerek şişen holdingçi sermayedarlar, yarın Allah bilir meydanlara çıkıp "Bakın solcular iktidara gelirse size domuz eti yedirecekler" diyebilirier. Zaten Türk solunun en büyük akılsızhğı halkın inaneı ile alay edip, halkı karşısına almak olmuştur. İnanca saygı duymak da, demokrasinin bir gereğidir. Demokratik Hindistan'da acaba bir aydın çıkıp da "Şu inekleri yiyin, onlar sizin tannnız olamaz" diyebilir mi? Hayır, derse Hindistan'da demokrasi olmaz. Lütfen Sayın Cemal, bu tür basitliklere izin vermeyin, sevgi ve saygılanmla." • Uç Mektup... tNÖNÜ MECLİSTE SODEP Genel Başkanı Erdal Înönü, Cumhurbafkanı Kenan Evren 'in konuşmasmı locadan iztiyor. Geride ortadaki ANAP Genel Başkan Vekiü Mehmet Keçedler. Meclisten Notlar Üçüııcü yıla başlarken, BETTJL inVCULAR ANKARA 6 Kasım genel seçimleriyle ohtşturulan TBMM'nin 7 Araiık 1983 günkü ılk birkşimini de Cumhurbaşkaru Kenan Evren bir konuşma ile açmışk Yaklaşık iki yıl Once TBMM üyetert larafından sözleri sik sık coskuht aHaşlarla kesiten Cumhurbaşkanı 'nın bu kez sessizce dmknmesi dikkati çektL. Cumhurbaşkanının eski siyasikrle ügiii bölüme bu yıl oldukça geniş yer ayırması da Meclis kulislerinde lartışüan konulardan birini oluşturdu. Cumhurbaşkanı Evren'in TBMMye gelişmde askeri tören düzenlendi. Meclis Başkan Veküi Halil tbrahim Karal, Cumhurbaşkanuu Medisin girişinde makam arabasmm kapmnda karşüarken, yüzlerce resmi olomobil de apjflp törenini ızleyen davetlileri şeref kapısının önüne taşıdu. Cumhurbaşkanlığı Konseyi üyeleri Nurettin Ersin, Tahsin Şahmkaya, Nejat Tümer ve Sedat Celasun, Cumhurbaşkanuğt Genel Sekreter Yardıması MuzafferBaşkaynak Cumhurbaşkanlığı locaandan açılısı tjediler. Törende, Geneikurmay Başkanı Orgeneral Necdet Lruğ, Kara, Hava ve Deniz Kuvvetlen Komutanlan, Jandarma Genel Komutam, Genelkurmay 2. Başkanı, Milli Savunma Bakanlığı Müsteşan, Milli Güvenlik Kuruhı Genel Sekreteri de hazır bulundular. Miilkı erkan locasında yukxk yargı organlan başkanlan, YÛK Başkanı, rektörler, Ankam Vati ve Belediye Başkanı, SODEP Genel Başkanı Erdal Înönü, Refah Partisi Genel Başkanı Ahmet Tekdal bulundular. DYP Genel Başkanı Hüsamettin Cindoruic\m açdışa getmemesi dikkati çekıL Çok sayıda buyükelçinin açıltşa katüdığı ve baz/larmın Cumhurbaşkanı Evren'i alİaşladıklart göziendL Başbakan Turgut özal'ın Bakaniar Kuruiu sıralanndaki yerinde Başbakan Veküi Kaya Endem oturuyordu. Dışişleri Bakanı Vahit Halefoğlu ile birtikte TBMM'ye geien Ürdtin Vetiaht Prensi Hasan da açütş törenini izledL Cumhurbaşkam Evren'in cuma günü öğleden sonra Meclis matbaasma gönderikn konuşma metni önceki gtin 1750 adet mini bir kıtap biçiminde bastmldı. Meclisten tekrar köşke gön* derilen konuşma metni Çankaya'dan dağıtıldıkum sonra Meclisle konuşma başlayacağı sırada basına verildi MedeniKanun Bu yasama döneminde çıkanlması gereken ve önemli bulduğum bazı kanun tasanlan üzerinde de görüşlerimi belirtmek istiyorum. Birincisi, Medeni Kanundur. Hepimizin bildiği gibi bu kanunumuzun birçok maddeleri günümüz şartlanna cevap veremediğinden haklı olarak halkımızın büyük bir kesimini rahatsız etmek te idi. Bunu dikkate alarak Milli Güvenlik Konseyi döneminde kabul edilen 1 Haziran 1981 tarih ve 2467 sayılı kanunla Türk Kanunu Medenisi ile ilgili çalışmalar yapmak üzere bir komisyon kurulmuş ve bu komisyona iki yıllık bir zaman verilmiştir .Komisyon iki yıl içerisinde bu kanun taslağını hazırlayamadığından süre bir yıl daha uzatılmış ve nihayet kanun tasarısı olarak 1984 yılında Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne sunulmuştur. Bu yasama yılı içerisinde tasanmn kanunlaşması halinde, büyük bir boşluğu dolduracağına inanmaktayım. Tarihin tekerrttr ettnemeai * Önceki iki yasama yılında demokrasimizin temel organı olan yüce Meclisimiz, iküdanyla, muhalefetiyle kısır, tahrip edici ve geçmişte gördüğümüz gibi yurdumuzun siyasi tansiyonunu yükseltecek anlamaz çekîşmelerden, polemiklerden uzak, karşıLıklı hoşgörü, sevgi ve saygıya dayanan yoğun ve verimli bir çalışma temposu içerisinde bulunmuş ve kanımca verimli hizmet vermiştir. Bu nedenle, yüce Meclisimizin siz değerli üyelerine teşekkür etmeyi zevkli bir görev sayıyorum. Geçmiş dönemlerde bu ulvi çatı altında millet çoğunluğunun hiçbir zaman tasvip etmediği çirkin olaylann cereyan ettiğini ve hatta silahların çekildiğini, 6 ay gibi uzun bir süre hiçbir görevin yapılmadığını daima hatırlayalım. Tarihin tekerrür etmemesi için geçmiş olaylan iyi değerlendirelim ve ondan ders almasını bilelim. Ve yine bilelim ki, bizi aynı durumlara getirmek isteyen güçler, her zaman olduğu gibi bugün de faaliyetlerini sürdürmektedirler. Demokrasi adını her gün ağızlanndan eksik etmeyenlerin, Türkiye'de demokrasi var mıdır, yok mudur münakaşası yapanlann, kendilerini demokrasi kahramanı gösterme çabası içinde bulunanlann arzuladıkları sistemin bugüne kadar nelere mai olduğunu ve bundan sonra neye mal olacağını.neyi getirip neyi götüreceğini akıla bir yaklaşımla iyi değerlendirelim. Cumhurbaşkanı Evren, Mecliste konuşurken Ancak affın şeklini, kapsamım çok iyi değerlendirmek ve düşünmek zorunda olduğumuzu belirtmek istiyorum. Parlamentomuzun, geçmiş acı tecrübelerin ışığında bu konuda en saglıklı ve tutarlı yolu bulmak için dikkatli ve titiz davranacağına ve özellikle anayasamızın 14'ncü maddesinde sayılan, devletin varlığına karşı işlenmiş suçlann da kendileruice birtakım tefsirler yaparak af kapsamına abnması tekliflerini zaman zaman ortaya atan iç ve dış mihraklann bu çatlak seslerine itibar etmeyeceğine içtenlikle inanıyorum. Senelerdir illegal olarak yurt dışında yıkıcı ve bölücü faaliyette bulunan kuruluşlann ve radyolaruıın hemen hemen her gün genel af konusunda yayın yaptıklarını dikkate alırsak, affın kimler için istendiğini kolaylıkla anlayabiliriz. 1974 yılında da aynı mihraklar af konusunu işlemiş ve maalesef bu kampanyalannda muvaffak da olmuşlardı. Aym taktiğin şimdi yürürlüğe konduğunu yüce Meclisin dikkatine sunmayı bir görev kabul ettim. Türk Ceza Kanunu Ikincisi, Türk Ceza Kanunu'nda yapılması gereken değişikliklerdir. 1 Mart 1926 tarihinde kabul edilmiş bulunan 265 sayılı Türk Ceza Kanunu'nda bugüne kadar 36 değişiklik yapılmasına rağmen, hâlâ suç ve ceza adaleti bakımından aksayan yönlerinin bulunduğu ve sosyal yapımıza uymadığı gerçeğinin oluşudur. Bu nedenle kanun ile ilgili çalışmalar yapmak üzere Adalet Bakanlığı'nda, Yargıtay, üniversiteler, Barolar ve mahkeme temsilcilerinden teşekkül eden kurulun çalışmalarını bir an evvel sonuçlandırarak tasarının Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne sunulmasını ve Millet Meclisi tarafından yasalaştırılmasının toplumsal açıdan büyük yarar sağlayacağı muhakkaktır. Son olarak, lerorle mucadelede, bütün partilerimizin birlik ve beraberlik içerisinde olmalarını hatırlatmak istiyorum. Zira bu konuda gösterilecek ihmal ve oy kaygısı ile verilecek tavizlerin bizi nerelere surüklediğini hep beraber gördük, yaşadık. Ülkemizin çözümünü beklediği çok çeşitli sorunları vardır. Bunlann içinde en önemlileri olarak işsizlik, hayat pahalılığı ve konut sorunlannı sayabiliriz. Bu sorunlara bu ulvi çatı altında hal çaresi bulunacaktır. Eğer sorunlarımızı sokakta halletme yolunu tercih eder ve vatandaşlanrruzı her gün bir seçim havası içerisinde tutmaya çalışır ve onu sokağa dökersek sonunda bir de bakarız ki, ülke zarar görmüştur. Yılların birikimi ve demokrasi tatbikatımn yanlış anlaşılması ve uygulanması sonucu meydana gelen bu sorunlan, bir çırpıda çözmenin kolay bir şey olmadığı muhakkaktır. Bu konuda hükümet ve parlamentonun, etkin ve tutarlı uygulamaların tespitinde yakın bir işbirliği içerisinde bulunması, muhalefetin, iktidann yüklendiği sorumluluğu hatırlaması ve iktidann da muhalefetin sesine kulak vermesi, yararh gördüğü teklifleri reddetmeyerek kabullenmesi halinde mutlaka olumlu sonuçiar verecektir. Bu duygu ve düşüncelerle, yeni yasama yılının daima güzellikten, iyilikten ve banştan yana olan ülkemize ve yüce milletimize hayırh olmasını temenni ediyor, hepinize başan, mutluluk ve esenlik dilekleriyle sevgiler, saygılar sunuyorum." DYP Neden Gehnedi?*. CANAN YAZGANGtL ANKARA TBMM'nin üçüncü yasama yıhna başlayısı, DYP dışmda parlamento dışındaki parti Hderlerinin üçüncü kez Meclise gelişlerine de sahne oldu. Çağnlı olan eski politikacılardan ise sadece altıst Meclise gelmişti. DYP yönetimL TBMM Başkanı Karaduman'm çağnsını aldıktan sonra bir değerlendirme yapmış ve sonunda, "Biz, TBMM'ye ancak bir yoldan geüriz. o da esit ve demokratik seçim yoludur" gönlşü ağtr basmtştt. DYPyönetimine göre, uBu Meclis, parlamenttr demokratik sisteme uygun bir Meclis değüdj" ve açüışına katılmak da bu nedenle DYP'nin kendi kendini inkâr etmesi olacaktu Meclis dışı muhalefet liderlerinden ilk gelen Refah Partisi Genel Başkanı Ahmet TekdalidL Tekdal, 14J0'da TBMM'yegetdiğinde kendilerine aynlan "mülki erkân locasuu" boş buldu ve birsüre burada yainız oturmak durumunda kaldı. Tekdal'm hemen yanındaki koltuk, DYP Genel Başkanı'na aynlmtştt, ancak birleşim süresince bu koltuk boş kalacaktı. SODEP Genel Başkanı Erdal Înönü, locaya geldiğinde Ahmet Tekdal ile el sıktştı. Daha sonra da Cindoruk'a aynlan sımyı atlayarak bir sonraki koltuğa oturdu. tki liderfazla sohbet etme olanağı bulamadılar, ancak Meclisle ilgili düşunceleri ortaktu "Arkadaşlanmızı da getirmek isterdik, ama çağn sadece genel baskanlara yapümıştu" înönü, Cumhurbaşkanı Evren'in konuşmasmı daha önce dağıtılan basılı kitapçıktan dikkatle izledL Daha sonra Evren'in konuşması ile ilgili sorulara karşılık, "Saym Cumhurbaşkanıun kurubnasma çok gayret ettiği düzeni koruyan bir insan oiarak gördum" demekle yetindi. Cumhurbaşkam Evren'in konuşması bitmek üzere iken, HP Genel Sekreteri Halil îbrahım Şahin, înönü'nun yanı'na geldL .Locada Inönü'ye "hoşgeidiniz" diyen Şahin, SODEP lıderini Aydın Güven Gürkan'ın TBMM'deki çalışma odasında çay içneye çağırdı. tki genel başkan bir süre burada çay içerek sohbet ettiler. Eski politika'cılaro çağn yapilmasma rağmen, açılışa gelen sadece altı kişi idt Sıtkı Yvcah, Mustafa Timisi, Kasım Parlar, ferruh Bozbeyti, Muammer Aksoy ve Kâmil KaraveUoğtu. înönü: Hürriyetlerin geUştirUmesi muhalefete düşüyor ANKARA (Cumhuriyet Bii olan bir af olarak düşnnüyonız rosu) SODEP Genel Başkanı İkinci husus, Refah Partisi, kenErdal tnönü, Cumhurbaşkanı disine seçim neticesi sağlamış olKenan Evren'in TBMM'yi açış sa da olmasa da teröre daima konuşmasmı "iyi bir gelenek" karşı çıknus ve çıkacaktır." olarak niteleyerek, "Ben Sayın ANAP Cumhurbaşkaıu'nı kurulmasına ANAP Genel Başkan Vekiü çok gayret ettiği duzeni koruyan Mehmet Kececiler de Cumhurbir insan olarak gordiım" dedi. TBMM'nin açılışına katılan başkanı Evren'in konuşmasmı Erdal Inönu, gazetecilerin soru "gayet iyi ve güzel bir su uzerine "Cumhurbaşkanının konuşma" olarak niteledi ve düzenin konınmasını onde gelen ANAP'ın görüşlerinin de bu bir kaygı olarak duyan bir ko doğrultuda olduğunu söyledi. nuşma yapügım" belirterek, Keçeciler, Cumhurbaşkanı'nın "Tabii bunu anlıyor, saygı duyu af konusundaki görüşlerine ilişyor ve takdir ediyorum" dedi. kin Adalet Bakanlığı'nın afla ilÎnönü, Cumhurbaşkanı Kenan gili gerekli tedbirleri aldığını, Evren'in TBMM'yi açış konuş ölüm cezalarının kalkması ya da kalması konusunda herhangi bir masını şöyle değerlendirdi: "Düzeninin yakın gelecegi iie görüş belirtmediklerini söyledi. ilgili yol gösterici sözler de sö> Keçeciler, "Ölüm cezası anayavardır. Tatbik lemiş olmasını tercih ederdirn. samızda Çünkii Türk toplumu, olduğu edilecektir" dedi. yerde durmuyor. Devamlı gelişMDP Genel Başkanı Ülkü me içinde. Kalkınması için, hür Söylemezoğlu "Demokrasi riyetlerin gelişmesi için hepimi tüm müesseseleri ile bir bütunzin gayret gösteraıesi gerekiyor. dür. Cumhurbaşkanı da bu miiBu daha çok muhalefette olan esseselerin başındadır. Bn lara dıişen görev, bunu bilho konuda herhangi bir yorum yapnım, ama bu sözlerimle Sayın mam mümkun değildir. CumCumhurbaşkanı'nın konuşma hurbaşkam'mn açış konuşması sında ortaya koydugu temel ara yapmasından dolayı fevkalade sında bir çelişme olduğunu san memnunuz" dedi. mıyorum. Ben ortaya koydugu GÜRKAN bu temel üzerinde halkımızın geHP Genel Başkanı Aydın Gülişmeye açık bir insan topluluğu olarak, gerek demokrasi içinde, ven Gürkan, cumhurbaşkanının gerek kalkınma yolunda ilerleye konuşması için hemen bir değerceğine ve bu doğrultuda bizim lendirme yapmadı. Daha sonra konuşmayı değerlendirmek için büyük çabalarımız olacagına inamyorum. Sayın Cumhurbaş toplanan HP MKYK'de bir kokanı'nın konuşmasmı, bu düze nuşma yapan Gürkan, HP'nin ni koruyan ve yakın gelecekteki af, anayasa ve ülke sorunlanna bakış açısında en küçük bir degelişmeleri de bizden bekleyen ğişmeye neden olmayacağını bir konuşma olarak aldım." vurguladı. REFAH PARTİSİ TBMM açılışına katılan Refah Partisi Genel Başkanı Ahmet Tekdal da, "Sayın Cumhurbaşkanı'nın işaret ettiği hedefler hepimizin hedefleri olmahdır" dedi. Tekdal, Cumhurbaşkanı Evren'in konuşmasmı şöyle değerlendirdi: "Ancak bu arada temas ettiği iki konuya bilbassa Refah Partisi olarak açıklık getirmek istiyonız, bunlardan biri af konusudur. Biz RP olarak topltımumu/un. milletimizin hayat damarlaruu kesmeye yönelik düşiincelere, eylemlere af diişunmemekteyiz. Bu nedenle çıkacak bir affa karşı tavır almak durumundayız. Ancak, özellikle inanç ve düşunceleri açısından ve siyasal görüşlerin ifade edilmesi açısından eger mahkumiyet soz konusu olmus ise bu, af $umulüne alınması lazımdır. Bu bakımdan biz affı belli sınıriarı DYP DYP Genel Başkanı Hüsamettin Cindoruk, Cumhurbaşkanı Evren'in TBMM'nin açış konuşmasma ilişkin Cumhuriyet muhabirinin sorusunu yanıtlarken, "Demokrasi üzerine degerlendirmemizi daha önce yaptık. Cumhurbaşkanı'nın konuşması nedeniyle değerlendirme yapmaya gerek duymuyonım" dedi. Cindoruk, "Partim ve ben, demokrasi üzerine değeriendirmelerimizi bundan sonra da degiştirmeveceğiz. Milletin hakemligi her şeyi haJleder " biçimind' konuştu. Cindoruk, çağnlı olmasına karşın TBMM'nin açılışına kaulmayışımn nedenine ilişkin soruya. "Bir Meclisin açüması değil, kapatıhnaması önemlidir. Meclisin açık tutulması önemlidir. Biz bunun mücadelesini veriyoruz" yanmnı verdi. Anayasayı delmek Bu vesile ile önemü gördüğüm bir noktaya daha değinmek istiyorum. 1982 Anayasamız hepimizin çok iyi bildiği gibi milletimizin ezici bir çoğunluğu ile kabul edilmiştir. Hepimizin çok iyi hatuiayacağı gibi o tarihte bu anayasanın karşısında olanlar, daha Türkiye Büyük Millet Meclisi açılır açılmaz, anayasanın değiştirilmesi girişimlerine başladılar. Bu girişimlerini dışanda ve içeride bugün de arahksız olarak kurnazca ve insafsızca sürdürmektedirler. Amaçlan, bu konuyu devamlı canlı tutarak zihinlerde istihfam yaratmaktır. Bunların klasik taktikleri böyledir. Evvela masumane isteklerle sahneye çıkarlar, ardından da esas maksatlannı bir bir ortaya koymaya başlarlar. Şimdi anayasanın geçici 15'inci maddesiyle uğraşıyorlar. Geçici 15'inci maddeyi yanlış tefsir etmek suretiyle, bu madde ile işe başlamak istiyorlar. Eğer muvaffak olurlarsa, anayasada delik açarak. ardından bu deliği gittikçe genışletmek suretiyle sıraya diğerlerini getirecekler. Nitekim diğer bazı geçici maddelerle ölüm cezalarının kaldınlması da onlarm gündemindedir. Ne garip bir tesadüftür ki, Avrupalı bazı taraftarlan parlamenterler de, "Ne yapalım bizim aramıza girmek için anayasanızı değiştiriniz, siz de ölum cezalannı kaldırınız" diye akıl hocalığı yapmaktadırlar. O sayın parlamenterler, aynı teklifi acaba neden kanunlannda ölüm cezası bulunan ve demokratik sistemle yönetilen birçok ülkelere ve özellikle Amerika Birleşik Devletleri'ne, Sovyetler Birliği'ne, diğer sosyalist ülkelere yapmamaktadırlar? Itiraf etmeyelim ki, bu fikri ortaya atanlann çok insani gibi görünen bu düşüncelerine akıl erdirmekte güçlük çekiyorum. Zira bir tarafta öldürülen 5.500'ün üzerinde vatandaş, yıkılan yuvalar, tahrip edilen maddi ve manevi değerler. Öldürülenler arasında yurda yıllarca hizmet etmiş, başbakanlık, bakanlık, milletvekilliği, hâkimlik, savcılık, öğretmenlik, üniversitelerde öğretim görevliliği, sendika baş Demokrasiye baghlık Milletine karşı inancını, güvenini ve saygısıru kendi kişiliğinin aynlmaz bir parçasma dönüştüren yüce Atatürk'ün temel ılkelerinüı başmda hepinızin bildiği gibi, "Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir" ilkesi gelir. Yüce Atatürk, ancak millet egemenliğine dayanan bir yönetimin, o ülkenin sorunlanna çözümler getireceğine inanmış ve bu görüşünü şartlar ne olursa olsun hayatı boyunca daima savunmuştur. Unutmayınız ki, milletimizin demokrasiye olan bağhlık ve inancına, sizlerin sorumluluk ve görev anlayışındaki tutarlılık güç GeleceSe utnutla bakabiliyuruz Geride bıraktığımız dönemde yakın bölgemiz ve dünyarnız, devam eden ve yeni başlayan savaşlara, toprak işgallerine, dozu gittikçe artan terör olaylanna, anlaşmazlıklara şahit oldu. Bu gelişmeler, tabiatıyla büyuk küçük birçok ülkeyi etkiledi ve bu ülkelerin siyasal, sosyal ve ekonomik bakımdan boyutları değişik bunahmlarla karşı karşıya kalmalanna sebep oldu. Ne mutlu bize ki, dünya genelinde böylesine olumsuz şartlara ve hele sıcak savaşların odak noktasını oluşturabüecek coğrafı konumumuza rağmen, Türkiye olarak huzur ve güven içinde geleceğe umutla bakabiliyoruz. Ancak yakın zaman öncesi yaşanılan acı olaylan daima hatırlayarak, bu ortamın değerini iyi bilmeli, tutum ve davranışlanmıa kişisel ihtiras ve beklentilerden uzak, daima ülke yararları doğrultusunda yönlendirmeli>iz. Yurdumuzun ufak bir yöresinde cereyan eden şekavet olaylannın 12 Eylül döneminde değil de, demokratik sisteme geçtikten sonra hız kazanmış olmasımn altında yatan gizli planlan iyi değerlendirmeliyiz. Bu eşkıyalar, maalesef komşu ülkelerde eğitim görüp beyinleri yıkandıktan sonra silahlandınlıp, ülkemize sızdmlmakta, sıkıştıklarında yine aynı ülkelerde bannma imkânı bulmaktadırlar. Terör olaylan artık, dunyanın birçok Ulkesini rahatsız eden bo>aıtlara ulaşmıştır. Bizim vaktiyle bütün ülkelerin teröre karşı müşterek tedbir alma çağrımızı o tarihte kulak ardı eden devletler, şimdi aynı çağnyı kendileri yapmaktadırlar. Ancak terör hareketlerine kanşmış kişiler, yurt dışında siyasi Açış Konuşması Uzerine... (Saştarafı 1. Sayfada) en'in dünkü TBMM'ni açış konuşmasmı dinierken altlannı dikkatle çizdiğimiz çeşitli nokülardır. Ve bunların tümüne genel olarak fat.ldığımızı belirtmeliyiz. Ama Sayın Evren'in konuşmasında katılanayacağımız bazı görüşlerin yer alması da nerhalde son derece doğal olacaktır. İlk olarak af konusu vardır. Sayın Cumhurbaşkanı, kapsamın dar tutularak sadece "kater kurbanlan"r\\r\ affedilmesi eğiliminde jözüküyor. Bize kalırsa, teröre kanşmaTIIŞ "siyasal suçlar"\r\ da affedilerek af kap>amının genişletilmesi birçok açıdan yaarlı olacaktır Katılı, kaçakçısı, hırsızı ve "Pişnanlık Yasası' yoluyla elı kanlı teröristi affa jğrarken, "siyasal nrtelikte suç" işleyenin denır parmaklık arkasında bırakılması kamu (icdanını sızlatacaktır. Bu konuda Sayın vumhurbaşkanı'ndan daha hoşgöriilü bir ba(iş açısını beklemek durumundayız. Üzerinde durmak istecîığimiz ikinci konu, ınayasa değişiklığine dönük isteklerdir. Bilyoruz, 1982 Anayasası ulusumuzun büyük :ogunluğunca kabul edilmiştir. Ama bu denek değildir ki, 1982 Anayasası eleştirilemez •e değıştiriiemez. • 1982 Anayasası, siyasal katılımı kısıtlayan /anlarıyla demokrasi açısından eleştirilmeidir. Bunun gibi, 1982 Anayasası, kendi için de gösterilen yollardan TBMM çatısı altında değiştirilebilir; bu değişikliğe dönük istekler ise, demokrasinin özüyle son derece tutarlı sayılmalıdır. Kısaca işaret etmek istediğimiz üçüncü konu da demokrasinin tanımı ve kapsamıdır. Ülkemizdeki çok partili rejimin, Batı demokrasisinin ölçütlerine göre bir hayli dar çerçeveye sahip olduğu herhalde gözden uzak tutulamaz. Otoriter sayılabilecek bu çerçevenin, Türkiye'nin "coğrafyası" ile, "gelişmişlik duzeyi" ile gerekçelenmek istedigi bilinmektedir. Türkiye'nin zaman içinde kontrollü bir biçimde "demokrasiye açılacağı" öne sürülmektedir. Buniarı biliyoruz... Soylemek istediğimiz şudur: Daha çok demokrasi isteklerinin ardında her zaman karanlık hesaplar aramanın yerinde bir davranış olduğu kanısında değiliz. Ülke bütünlüğü ile ulusal birliğimizi hedef alan "yıkıcı ve bölücü" güçlere karşı mücadelenin, demokrasinin genişleyen sınıriarı içinde çok daha iyi yürütüleceğine inanıyoruz. DemoKrasi, Sayın Evren'in konuşmasında belırttiği gibi"insan onuruna en yaraşır "sistemdir.Bu bakımdan .demokrasinin temel ilkelerini ülkemizde geçerlı kılmaya çalışalım. Ve demokrasiden korkmayalım... 11 eylüle kaidı Cumhurbaşkam Kenan Evren'in konuşmasmı tamamlamasından sonra Mecliste Cumhurbaşkanlığı tezkereleri okundu. İlk birleşimi yöneten Başkan Vekili Turgut Kunter, TBMM Başkanı seçimi için adaylann 10 eylül akşamına kadar başvurmalan gerektiğini belirterek, 11 eylül çarşamba günü saat 15.00'te Meclis Başkanı seçimi için toplanmak uzere birleşimi kapattı.