15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/8 HABERLER CELAL BAŞLANGIÇ 20 AĞUSTOS 1985 Yunt Dağı'nın Insanları MEHMED KEMAL POLİTİKA VE aTESİ İki Şairin Sonu 1871 yılında Paul Verlaine (1844) yirmi yedisinde Arthur Rimbaud (1854) on yedisinde idı. Verlaine, Rimbaud'dan bir mektup aldı, bunda hüzünlerini. kederlerını, acılarını anlatıyor, şiirlerinden örnekler veriyor, Paris'e gelmek istediğini yazıyordu. Verlaine'in bu mektuba verdiği yanıt şöyleydi: ".. Gel büyük ruh, seni çağırıyorum, seni bekliyorum. Çok iyi silahlanmışsınız, sanat savaşını kazanacaksınız." Bu mektubu alan Rimbaud, hemen Paris'e koştu. Daha önce de evinden iki üç kez kaçmış, Patis'in yolunu tutmuştu. Eylül ayında Paris'te buluştular. Bir süre sonra iki şair arasında görülmedik bir ilışki kuruldu. Rimbaud'yu içkiye ve türlü çılgınlıklara alıştıran Verlaine'dı. İki şaır arasmdaki ilişkiler dosilannın gözünde katlanılmaz bir duruma gelmişti. Ikı şairin (hele biri evli) bırarada bir evde yaşaması hiç de yakışık almıyordu. Rimbaud'ya ayrı bir oda tuttular. Bundan sonra kaçmalar, kovalamalar başladı. Biri Paris'ten uzaklaşıyor, öteki onu kovalıyordu. Brüksel, Anvers, Londra bu kaçıp kovalamaların kentlerıydi. 1872 yılı, Paris'Je, her iki şairin çılgınca eğlendikleri yıldır. O meyhane senin, bu meyhane benim, gezip tozarlar. Içkiyı çok kaçırdıklarında da rezalet çıkanrlar. Kavgayı sade başkaları ile değil, aralarında da yaparlar. Bu kavgaların birinden sonra Rimbaud kaçıp Ardens'e sığınır. İki şair arasmdaki cinsei ilişki artık açıktır, Rimbaud etkin, verlaine edilgindir. Paris'ten sonraki buluşma yeri Belçika'dır Karısını, çocuğunu, annesini bırakarak Rimbaud'ya koşar. Oradan Londra'ya gideıier. Gene bozuşurlar. Gribe yakalanan Verlaine öleceğini sandığı için hemen şair dostunu yanına çağırır: 'Sevgıli dostum, dön, dön artık, biricik dost, sevgili chst dön. Artık iyi ve kibar olacağıma söz veriyorum." Verlaine, gene kaçıp Brüksel'e gider.Çektığı bır telgrafla Rimbaud'yu yanına çağırır Bır otele yerleşirler. Hadi yeniden gene kavgalar, vurup kırmalar. Verlaine Londra'ya dönmek, Rimbaud, Paris'e gitmek istıyordur. Aralarında büyük bir hır çıkar. Ertesi gün Verlaine, evden çıkar, bir tabanca alıp gelır. Silahı çeker, "Bu sizin için, benim için bütün insanlar için" der. Aralarındakı hırlaşma bir türlü bitmiyordur. Verlaine, gidıyor, içiyor, geri dönüyordur. Rımbaud : nun Paris'e dönme kararı kesindır. Verlaine, kapıyı kılıtler, önüne oturur, tabancanın tetiğine basar. Birinci kurşun Rımbaud'nun kolunu yaralar. ıkıncisi yere saplanır. 'Sansın Kedi' gülüyordur. Yan odadan Verlaine'in anası koşup yetiştir. Kurşunun girdiği kolu pansumanlarlar. Rimbaud gıtmede kararlıdır. Ana oğul, genç şairi Midi garına kadar yolcu ederler. Tam trenin kalkacağı saatte Verlaine, yeniden çılgına döner. Birden Rimbaud'ya saldırmaya başlar. Tabancasını çekerek, "Senin beyninı patlatacağım" diye bağırmaya başlar Verlaine kovalıyor, Rimbaud kaçıyordur. O sırada bır polis görunür. Rimbaud. polıse sığınır ve karşıdaki adamın tabancalı olduğunu, kendinı öldürmek istediğini söyler. Tabancalı şairi polis yakalamıştır. Sonu ne olacaktır? Rimbaud'ya durum şaka gibi gelıyordur Ifadeler, tutanaklar, karakollar, savcılıklar derken ış haylı büyür. "Rımbaud'nun Mektuplan" adlı kıtapta (Düşün Yayınevi) Tahsın Saraç, ıfadeleri, tutanakları çevirmıştır. Buradan öğreniyoruz ki, artık, tabanca ve arkadaş kovalama bır şaka değil, mahkemelik bir olaydır. Rimbaud, davadan vazgeçme tutanağında, her ne kadar '...kendi rızamla vazgeçtığırnı, aleyhınde açılacak ve açılan kamu davasına müdahıl olarak katılmayacağım gibi hukuksal yönde herhangı bır maddi ya da manevı tazmınat ısteminde bulunmayacağımı beyan edenm" der de para etmez. Verlaine'in ellerine kelepçeyi vururlar ve PetitsCarnes cezaevine götürürler. Yapılan duruşma sonucu iki yıl hapis cezası yer. Şair, öldürme kastı olmadığı için iki yıl ceza almıştır. Bu cezasını Mons Cezaevı'nde çeker. 1874 yılında hapısten çıkar. Londra'ya giderse de başağnları onu bırakmıyordur. 12 Aralık 1875'te Londra'dan Rimbaud'ya yazdığı mektupta şöyle diyordur"... Ben istemedıkçe buraya boşuna yazma. Yarın büyük yolculuklara çıkıyorum, uzaklara, çok uzaklara..." Verlaine, özünü sıkı dindarlığa verır, bütün pısliklerden arınacağını sanır. Rimbaud ise kendinı silah kaçakçılığından ticaretin her türlüsüne verıp Kuzey Afrıka, Habeşıstan, Aden, Arabistan, dolaşır, durur. ikisi için de şıir geride kalmıştır. KADINLAR ÇALISIR Osmanhca köyü kadınlan sarnıçlarda su kabnayınca, sicim gibi akan suyun başında bıdonlannı doldurabilmek için beklesiyorlar. (Fotoğraflar: YÜKSEL GÖRDES) Yöreyi susuzluktan kurtaracak çözüm: Sarnıç ı yaptırdıgı iki depoda da su kalmayinca, yemefc yapıp boy apdesti alacak su bile bulamıyoruz. Artezyen için kazı yaptınız mı? Şerif Aslan yanıt veriyor sorumuza: Yaptık, yapmaz olur muyuz? (Şişe mantarının birkaç yüz kez buyütulmüş bir dernir parçasını göstererek) Hem YSE, bem de DSt'den muhendisler geldi baktı. 'Buradan su çıkmaz' dediler. Ama biz bir artezyen açtırmaya karar verdik. Bundan bir yıl önce otuz sekiz metreden su çıkardık. Ama o zamandan bu zamana hiç kimse gelip bir şey yapmadı. Bu suyu çıkarmaya bizim gucumüz yetmiyor. tşte bu demiri de suyun agzına tıkadık. Köy muhtarı Hüseyin Dönmez, ellerinde kaplarla geçen kadınlan gösteriyor: Suyumuz biteli bir ay oldu. Bir sfire Manisa'dan tankerle su getirttik. Ama bir haftadır da tanker gelmiyor. Yemek yapacak suyumuz bile kalmadı. Bu yuzden dededen kalma yuziki yüz yıllık samıçlardan su alıyonız. Ama bu yıl yağmur çok az yağdığı için o sarnıçlar da dolmadı. Yağmur duasına çıkıyor musunuz? Çok çıknk. Ama yağmadı. Bu zamanda çıkmanın da geregi yok. Çiınkü ocakta ya da şubatta yağan yağmur toplamr sarnıçlara. Şimdi yağsa da fayda etmez. Her yıl yasanz biz bu susuzluğu. cuklan oluyorlar. Köyün iki yaşlısına "Sizin gençliğinizde de böyle miydi susuzluk?" dıyoruz. Ali Haydar Parmaksız yanıthyor: Kendimi bildiğimden beri böyle bu su işi. Atalanmız goçerler, hayvan otlatırlarmış bu yörede. Sonra beş kilometre ilerdeki Kışlak Köyü'ne yerleşmişler. Burasını da yazın yayla olarak kullamyorlarmış. Sonra kavga çıkmış anüannda, bir kısmı gelip buraya konmuş. O zaman su var mıydı bilmiyorum, ama en azından yetmiş yıldır susuzluk çektigimizi biliyonım. Kahvenın önünden seksen bir yaşındaki Fatma Aslan geçiyor. Sırtına bir testi bağlamış. îki elinde de iki teneke kutu var. Muhtar Hüseyin Dönmez'e "Yemek yapacağım" diyor, "Evde hiç su kalmamış da..." Sonra Dönmez'den seksen bir yaşındaki Aslan'ın bir buçuk kilometre ilerideki bir sarnıça yurüyerek gidip geleceğinı öğreniyoruz. Hüseyin Şimşek "Bu susuzluk belasına, her kış çok yağmur yağsın istiyoruz. Ama bizim köyde biraz da tütunculuk yapılır. Çok yağmur da bu kez mahsulu bozuyor. Bizim mezartaşlarından okuduğumuza göre en eski tarih iki yuz yirmi beş yıl oncesine uzanıyor. Ama hâlâ susuz. Yunt Dağı uvey evlat" diye yakınıyor. Kahveye Yunt Dağı Yenice Köyü muhtarı Ali Kürüker giriyor. Gazeteci olduğumuzu öğrenince dudağının kıyısıyla gulüyor: Buradaki dertler de birşey mi? Bir de sen benim koyü gorsen... Ne iş var, ne de bir kanş toprak. Köyun her yanı taş dolu. Yenice Yunt'un en yüksekteki köyüdiir. Köyliinün hepsi amele... Yayla Köyü'nden Yenice Köyü'ne doğru hareket ediyoruz toprak yoldan, yanımızda muhtar Kürüker'le birlikte. Muhtar dertlerini arabada anlatmaya başhyor. Tek tük ağaçlar geçiyor aracımızın camından. Guneş yakıp kavumyor. Aşağıüa yemyeşil Gediz Ovası ve ovanın koynundan geçen Gediz Nehri var. Yukandan uzak bir umut gibi görunuyor "Yunt Dağı insanlan"na. ERKEKLER OTURUR Osmanhca köyü erkekleri, Turkiye kırsal alan insanında bir istisna olusturmuyor. Kadınlar her işe koşarken, onlar bir köşeye çekiüp, "dirüenmeyi" yeğliyorlar. MANtSA Gediz Ovası bayramlıklannı giyinmiş. Üzümler salkım saçak, tütunler kınlmayı bekliyor. tşçiler ovaya inmiş, binlerce yıldır Batı Anadolu'nun verimli topraklannda yapılan üretimi yineliyorlar. Gediz Nehri usul usul Ege Denizi'nin mürekkep mavisine akıyor. Ovanın sırtını dayadığı Yunt Dağı'na doğnı tırmanıyoruz. Yukan çıktıkça aşağıdaki binlerce yeşile inat kayalık ve taşlık örtü görüntüde egemenİiği ele ahyor. Ovanın bayramlık giysilerinin yanında Yunt Dağı yoksul ve saçlan sıfır numara kesik bir çocuğu andırıyor. Yunt Dağı'na on altı kilometrelik bir tırmanış bizi Osmanhca köyüne göturüyor. Çok değil, Izmir'den uzakhğımız yetmiş altı kilometre. Kadınlar ellerinde testi ve tenekelerle çeşme başına toplanmışlar. Bizi görünce kaçışıyorlar. llk kez böyle karşılaşıyoruz "Yunt Dağı'nın insanlan" ile.. Fotoğraf makinelerini görünce köylü kadınların kaçıştığı çeşmeden, Ingiliz sicimi kalınlığında bir su akıyor. Osmanlıcalılar ile kahvede söyleşiyoruz. Nurettin Doğan, "En bttyük derdlmiz su" diyor. Köyün taşlı yollanna, bazısı briketten, bazısı taş ve çamurdan evlerine bakarken Mehmet Tuğra dört köşe bir betonu gösteriyor: Bunlar su deposu. İçlerinde damla su kalmadı. Köyde yirmi çeşme var. On dokuzundan su aknuyor. Tek akan çeşmeden de teneke bir saatte doluyor. Tuğra, altı yıl Almanya'da işçi olarak çalışmış. Mernleket hasretine de dayanamayınca Köln'den kalkıp köyü olan Osmanlıca'ya gelmiş. Kahvedeki erkeklerle hep birlikte kalkıyoruz. Köyün dışına doğnı yürüyüşümüz bizi çevresi iri taşlarla örtülmüş dizi dizi kuyulara göturüyor. "Kuyu" diyoruz, köylüler "Sarnıç" diye duzeltiyor. Ahmet Gtirler anlatıyor: Bizde kaynak suyu yok. Bu sarnıçlara kışın biriken yagmur suyunu kullanınz. Ama bu yd yağmvr az oldu. Onun için su bulnnmuyor. Devletin İzmir'e 70 kilometre uzaklıkta Osmanhca köyü halkiy sarnıçlarda da su kalmayınca yagmur duasına çıktıklarını3 bunun da bir fayda etmediğini söylüyor: "Köyde doğru dürüst genç kalmadı, gençlerin çoğu göçtü. Su yok, iş yok, geçim yok. Göçmeyip de ne yapsınlar?" Biz burada susuzluktan kınlınz, o su da öyle durup durur. "Dağda başka susuz yerleşim alaru var mı?" sorumuzu Ahmet Gurler yanıthyor: Yunt Dağı'nın ölçusii Osmanhca koyüdür. Bizde su olmadı mı başka yerde de bulamazsın. Şimdi nereye getsen, su derdiyle karşılaşırsın. Bu dagdaki insanlara bir dokun bin ah dinle... Ama yazsan ne fayda? Bu yazdıklarını Özal mühimser mi? Bana pek mühimseyecek gibi gelmedi de... "SUSUZLUK KIRDI" Yayla Köyü'nün kahvesinde oturan erkeklerin önünden ellerinde tenekeler, kovalar ve testiler olan kadınlar geçiyor. Ama bu yılki gibi hiç olmamıştı. Köyde doğnı dürüst genç kalmadı. Gençlerin çogu goçtu. Su yok, iş yok, geçim yok... Göçmeyip de ne yapsınlar? Muhtar Huseyin Dönmez yanında oturan yeşil takkelinin sırtını okşayarak "Bak" diyor "Bu hafız Hayrettin Parmaksız. Kendi âmâ. Annesi de âma. Şimdi bunlara kim su getirecek?" Hafız Ha>Tettin'e "Zor olmuyor mu?" diye soruyoruz. Gulüyor Hayrettin: Zor olmaz mı? Oluyor elbet. Ama yardım ediyorlar çevreden. Ne yapacaksın, susuzluk işte. Rahmet yağarsa su olacak. Yağmazsa su da yok. tsmail Hakkı Parmaksız yetmiş sekiz, Ali Haydar Parmaksız da yetmiş bır yaşında. Amca ço SORECEK KIBRIS RUM BASINEVDAN TEPKİ *Serseriler LimasoVda Araplara salaırdi9 LEFKOŞE (a.a.) Rum yönetimı altındaki Limasol'da ıkibin kadar Rum'un Araplara karşı giriştikleri saldırılar tepkiyle karşılandı. Lefkoşe'deki Arap diplomatik misyon şeflerinin, olayı ortak bir notayla protesto etmeleri bekleniyor. Limasol kentini ve kentin özellikle turistik Yermosoya semtini önceki akşam bilinmeyen nedenlerle savaş alanına dönüştüren Rumların taş, sopa ve zincirlerle giriştikleri kanh saldında 6 Arabın yaralandığı bildirildi. Saldın sırasında 3 Rum polisinin de yaralandığı belirtiliyor. Saldırılar karşısında aciz kalan Rum polisi, köylerden otobüslerle takviye alan saldırgan Rumlann, Araplara karşı yeni bir saldında bulunmasını önlemek için Limasol kentinin ginş ve çıkışlanna barikatlar kurdu. Lefkoşe'de yayımlanan Rumca gazeteler dün sabah verdikleri haberlerde, saldırganlann hedefleri arasında Lıbya Buyukelçisi'nin ikametgâhı ile Lubnan Buyükelçisi'nin arabasımn da bulunduğunu bildirdiler. Lübnan Buyükelçisi Salem Saeidi'nin evi de saldında büyük hasar gördu. Bu arada Araplara ait birçok işyeri de talan edildi. Rumca gazeteler dün Araplara karşı girişilen saldınyı şu başhklar altında verdiler: FUeleftheros: "Örgütlenmiş serserilerin Araplara karşı benzeri görulmemiş kanh saldınsı... Turistik Yermosoya yöresi cehenneme döndü." Agon: "Cumartesi gecesi gençler Araplara karşı şiddetli savaş açtı." Simerioi: "Polis gücümuz çöktü... Serserilerin toplu saldınsı." Alitiha: "Saatlerce süren çatışmada silah kullanıldı... Yaralananlar ve tutuklananlar oldu. Yermosoya savaş alanına döndü. Yaklaşık 2000 genç Araplara saldırdı." Eleftherotipia: "Serserilerin hiddet dolu saldınlan anarşi çılgınlıfa.. Limasol savaş alanına döndü. Ana babalar korku içinde evlatlarını aradı." Lübnan'daki savaş dolayısıyla bu Ulkeden kaçarak Kıbrıs'ın Rum kesiminde iş kuran Araplann sayısı 50.000'i buluyor. BM'de 'Ermeni Raporu'na sert eleştrri Ameriha: Rapor düzmece. Çin: Maziye dönmeyelim, kinleri unutahm. Sovyetler: Her olaya soykırım adını vermek mümkün değil. t)rdün: Katliamla soykırım aynı şey değildir. Yoksa insanlık tarihi tümüyle soykırıma dönüşür. Fas: Geçmişe yargı getiremeyiz, mahkeme değiliz. sonuç alamadı. Ermeni soykınANKARA/CENEVRE, (AN'nun ele alınması için oluşturulan Alt Komite'nin başkanhğına Yunanlı adayın secilmesi uzerine, soykırım lasarısını çıkarma umutları artan Ermeni Lobisi1 nin iddialarının .\merikah delege tarafından "düzmece" olarak nitelendirildiği de dikkatı cekti. "Soykırım Raporu"nun görüşulduğu Cenevre'den Ankara'ya ulaşan haberlere göre, Arjantin, Belçika, Fransız ve Kanadalı delegeler Ermenilerin iddialarının ne derece doğru olduğunun anlaşılması için soruşturma açılması gerektığini vurguladılar. Çinli delege, Ermeni soykınmı savmın yer aldığı raporu "Maziye dönmemek ve kinleri unutmak" gerekçesiyle reddederken, Amerıkalı Carey, Birleşmiş Milletlerın 1948 yılında çıkardığı bir soykırım karar tasarısı bulunduğunu hatırlatarak "Ermeni soykınmı paragrafı iyi çahşılmamış, aynca bazı belgeler de duzmecedir" dedi. Carey, raporu bu şekliyle onaylamayacağını açık bir dille ifade ederken, Sovyet delegesi de bu göruşlere katıldığını bildirdi ve "Her olaya soy kınm adını vermek mumkun değildir" şeklinde konuştu. Meksıka, Ürdün, Mısır, Romen, Bangladeş ve Fas delegelerınin de itiraz ettiği rapora ilişkin genel kanı, "raportorün iyi çalışmadığı" şeklinde somutlaştı. Urdün temsılcisi "katliam ile soykınmın aynı şey olmadığına" dikkati çekerek "yoksa insanlık tarihi tumuyle soykınma dönuşur" dedi. Fas temsılcisi de, komisyonun görevinin geleceğe yönelık kararlar almak olduğunu belirtti ve "geçmişe yargı getiremeyiz, mahkeme değiliz" dedi. Bangladeş delegesi de bu göruşlere katüdığını beUrterek, Ermeni soykırımı paragrafımn çıkarılmasmı istedi. ÜST KOMİSYON'A GtDECEK Mİ? Hemen hemen tum delegelerin karşı çıktığı "Soykırım Raporu'nun, bu haliyle onaylanarak bir üst kademe olan "Insan Hakları Komisyonuna" gönderilmesi şansının çok zayıf olduğu dikkati çekiyor. Dışişleri Bakanlığı'nm bir üst düzey yetkilisi de, ANKA muhabırinin sorusuna karşılık, Ankara'nın gerekli girişimlerde bulunduğunu hatırlattı ve "Ermenilerin gorüşlerine karşılık, hukuksal ve tarihsel açıdan gerçekleri anlatma çabalan devam ediyor" dedi. Hukumet dışı temsilci sıfatıyla Profesör Türkkaya Ataöv'ün de konuşacağı Alt Komisyon, karanm ay sonunda verecek. Karar, raporun gerı çekilmesi, bazı bölümlerinin değiştirilmesi ya da aynen tnsan Hakları Komisyonu'na izletUmesi şeklinde olacak. LE MONDE, YUNANLILAR1 ELEŞTİRDt 'Soykırım' kararı aldırma çabaları sonuçsuz kaldı ÇALI§ANLARE\ SORULARI/SORUNLARI YILMAZ ŞİPAL Sınıf değiştirmede seçme ve sınav SORU: 1977 yılında bir kamu kunıluşunda ve yardımcı hizmetler sınıfında. ilkokul mezunu olarak işe başladım. 1983 öğretim yılında da oruokulu dışandan bitirerek diplomamı aldım ve ilgili yere verdim. Yardımcı hizmet sınıfında 11. derece 4. kademeden maaş almaktayım. Bir ust dereceye terfi edebilmem için, genel idare bizmeüeri sınıfına geçebümem için dilekce verdim. Verdikleri cevap bir yasa geregi bu atamanın yapılamayacağı yönünde oldu. Ancak ilgililer benim durumumda olanlan, ilkokul mezunu da olsa genel idare hizmetleri sınıfına atayabiliyorlar. Bunu hangi yasaya dayanarak yapıyorlar? KA) Birleşik Amerika Kongresi'nden soykınm iddialarına ilişkin, Türkiye*ye karşı karar tasanlan çıkarma çalışmaları yapan ve son anda başansızlığa uğrayan Ermeni Lobisi, bu kez, Birleşmiş Milletler'de "Ermeni Soykınmı" kararı yayımlanması için surdürdüğü çabalardan da mı iddiasının da yer aldığı "Soykınm RaponTnun görüşulduğu ilk kademe olan Alt Komite, raporu yoğun eleştiri ve itirazlarla karşıladı. ANKA muhabırınin edindıği bilgiye gore, göruşmeler sırasında, Ingiliz VVhitaker tarafmdan hazırlanan "Soykırım Raporu Cuellar, Denktaş'ın mektubunu yanıthyor BM Genel Sekreteri'nin Kıbrıs'la ilgili olarak, "alt kademede" temasa başlanmasını önerdiği bildirildı. de Cuellar'ın bu senary'osunun, tZZET RIZA YALIN iki taraf arasında ilkelerde anlaşLEFKOŞE BM Genel Sek ma varmış gibi çalışma gruplareteri Perez de Cuellar'm, Kıbns rını toplantıya çağırarak, dun>aTürk tarafının, ikinci belgeyle il ya görüşmelerin başladığını ve gili 23 sayfaük mektubunu yanıt"Görevimi yaptım" diyerek onlamaktan, bu arada Cumhurbaşdan sonra ortaya çıkacak başakanı Denktaş'ın bir dizi sorusu rısızhklan Turk tarafının üzerınu cevaplamaktan kesinükle kane yıkma oyununu oynamayı çındığı öğrenildi. Bu arada, Ge içerdiği beürtihyor. nel Sekreter'in alt kademede Perez de Cuellar'ın Kıbns'tatemasa başlanması önerisinde ki özel temsilci vekili James Holbulunduğu saptandı. ger aracıhğıyla geçen 13 ağustos Genel Sekreter'in "Türk tarasalı gunu verdiği yanıta gore, fının biitün uyanlanna karşın, "Tek yanlı oynadıgı, Türk tezini Türk tarafından sanki kendisine kaale almadıgı ve Türk tarafını hiçbir uyan gitmemiş, hiçbir uyadevamlı surette köşeye sıkıştırnda bulunulraamış, hiçbir itiraz mak için uğraştıgı" da belırlenalınmamış gibi, kendi aklında di. BM Genel Sekreteri'nin buolan bir senaryoyu uygulama yonu yaparken "ABD'de, Türkiye^ luna gittiği de" kesinleşti. Perez ye parasal ve askeri yardım koTürk tarafında muazzam bir baskı başladıgını, bunun Türk tarafını tedirgin ettiğine" dikkat çekiyor. "Perez de Cuellar'm kişiliği ve tarafsızlığı hakkında sürekli şupheler uyandığı" da genel kanı durumunda. "Denktaş cevap alındıktan sonra Perez de Cuellar üe goruşmeye hazır oldugunu vurgularken de Cuellar'ın, Türk tarafına vermiş olduğu butün sozleri geri aldığı veya unutmuş gibi bir tutum içerisine girmiş olmasının konuyu bilen Kıbns Turk makamlannı derinliğine üzdüğü" de gözlemlendi. Buna karşın "KKTC Cumhurbaşkanı, Başbakan ve Dışişleri Bakanının de Cuellar aleyhine bir beyanatta bulunmak istemediği, böylece bu gelişmeleri dogrulamaktan kaçındığı" ortaya çıktı. Perez de Cuellar nusunda Kongre'deki ilerlemeye paralel bir tutum içine girdiği" göruluyor. Kıbrıs'taki diplomatik gözlemciler, "Bu yardımla ilgili kritik günler veya oylamaya gidilecek anlar ve bir karar çıkaracak günler geldigi zaman Kıbns'ta Torumtay, Dalarfa veda ziyaretinde bıılundu Haber Merkezı Genelkurmay ikinci Başkanlığı'na ikinci kez atanan 1. Ordu ve lstanbul Sıkıyönetim Komutanı Orgeneral Necip Torumtay, dun Anakent Belediye Başkanı Bedrettin Dalan'a veda ziyaretinde bulundu. Dalan zıyaret sırasında "Sayın Torumtay 1. Ordu ve Sıkıyönetim Komutanlığı"na atandığı gunden bu gune kadar geçen bir yü zarfında şahsıma ve lstanbul Belediyesine karşı son derece faydalı destekler sağlamıştır." dedi. Dalan daha sonra Orgeneral Necip Torumtay'a bir berat ve kentin altın anahtarını verdi. Komutanlar arasında devir teslim torenleri suruyor. Jandarma Genel Komutanhğı'na atanan Erzincan 3. Ordu Komutanı Orgeneral Fikret Oktay dun düzenlenen törenle görevini Orgeneral Hüsnü Çelenkler'e devretti. Kıbrıs Turk Banş Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Ecmel Kutay da, gorevini törenle Sabahattin Akıncı'ya devretti. Öte yandan, Türkiye'ye karşı iddialann yer aldığı bir raporun göruşüleceği komisyonun başkanhğına Yunanlı adayın getirilmesi konusunu değerlendiren Fransız "Le Monde" gazetesi, Ingiliz raportör Whıtaker'ın Yunanh adayı önerdiğine dikkati çekerek "VVhitaker, Türklerin manevralanna karşı Yunanlı delegenin sert duracağını düşundü" dedi. Le Monde, "Bu durumun Yunanistan'ın Türkiye'ye karşı ne denli düşmanca olduğunun uluslararası alanda bir kamtıdır" şeklinde değerlendirme yaptı. OXFORD'DA SEMPOZYUM Cumhuriyet muhabıri Edip Emil Öymen'in Londra'dan bildirdiğıne göre Oxford Üniversitesi'ne bağlı Sommerville College'de 1723 ağustos günleri arasında düzenlenen "20. Yüzyılda Avrupa ve Ortadoğu'da Mülteciler" konulu sempozyumun geçen pazar günku oturumunda merkezi Londra'da bulunan "Annlık Haklan Komisyonu"ndan katılan Christopher Walker, "Ermeniler kazara mı, kasıtlı mı multeci oldu" başlıklı bir tebliğ sundu. VValker, Ermeni tehcirıni, "Ermenileri dayanamayacaklan koşullara iterek kasıtlı olarak ölüme göndermek" olarak değerlendirdi. YANIT: Devlet memurlanmn "Bu sınıftan başka bir sınıfa geçme"ye ilişkin 71. maddesi, 31 Aralık 1984'te yürürlüğe giren 243 sayılı kanun hukmunde kararname ile değiştirihniştir. Kararname ile "memurların eşit dereceler arasında veya derece yükselmesi suretıyle sınıf değıştirmeleri caizdir" hukmü korunmuş. Ancak "bu şekilde sınıf değiştireceklerin geçecekleri sınıf ve görev için bu kanunda veya kuruluş kanunlannda belinilen niteliklere sahip olmalan ve girebilecekleri dereceler için açılacak sınav veya seçmeyi kazanmış bulunmaları şarttır" koşulu yerini, "Bu şekilde sınıf değiştireceklerin geçecekleri sımf ve görev için bu kanunda veya kuruluş kanunlannda belinilen niteliklere sahip olmalan şarttır" koşuluna bırakmıştır. 243 sayıh kararname memurların sınıf değiştirebilmeleri için aranan ve memurlann smıf değiştiraıede öngönilen "girebilecekleri dereceler için açılacak sınav veya seçmeyi kazanmış bulunmalan" koşulunu kaidırmıştır. Yasa, sınıf değiştirmek isteyen memurlann aranan niteliklere "haiz" olmalan durumunda, "sınavsız ve seçmesiz" olarak bu isteklerini "caiz" gönnuştür. Biz de sizin sınıfınızın değiştirilmemesi yönünde geçerli bir gerekçe bulamadık. İlgililer, sizin durumunuzda olanlan bir başka sınıfa atadıklarına göre, sizin de atanmamanız için yasal bir neden yoktur. . Itiiviiiııı GAZETESİ Bayram gunlerl yurdumuzun her yerlnde okuyablieceğlnlz gazete ISTANBUL BAYRAM CAZETESİ dlr llân vererek yuksek tlrajından yararlanablleceğlnlz vegâne gazete, ofset baskıiı ISTANBUL BAYRAM CAZETESİ dlr. Adra Gazelecıler Cemıvelı CaialoRİuISTA NBUL Tei 522 12 22572 54 08526 80 46 İSTAIMBUL DALAN'A VEDA Orgeneral Necip Torumtay, lstanbul Belediye Başkanı Dalan 'ı ziyareti sırasında görülüyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle