16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
20 AĞUSTOS 1985* • * • HABERLERİN DEVAMI OLAYLARIN ARDENDAKI ırizl (Baştarafı 1. Sayfada) netimın giderek azaltılacağını, ayrıca kurum dışında hiçbir örgütün BBC'nin personel politikasını etkilemediğini, MI5'in görüşlerinin de her zaman uygulanmadığını öne sürdü. Bu arada BBC çalışanlannın sendikası olan NUJ ve BETA yönetimle görüşüp güvenlik soruşturmalannın son bulmasını talep ettiler. Uluslararası basın yayın organları konuya geniş yer verirken, Moskova radyosu ve Sovyet TASS Ajansı olayı büyük bir "siyasi skandal" olarak niteledi. Fransa radyosu da, "İngiliz Gizli Servisi'nin, Fransu Gizli Istihbarat Örgütü'nün beceriksiziiğini kıskanmaya başladığı" biçiminde bir yorum yaptı. Ingiliz gazeteleri de haber ve yorumlannda olaya geniş yer verdüer. Muhafazakâr eğilimli "Daily Telegraph ' gazetesi "BBC'nin komünistierden uzak tutnlması" gerektiğinı öne sürerken, orta sol eğilimli "Gnardian" gazetesi dışındaki günlük yayın organları, BBC'nin bağımsız ve tarafsız bir yayın organı olması için aşın görilşlü gazeteci ve fîlm yapımcılanna yer vermemesi görüşünü savundular. lşçi Partisi'ni destekleyen "Mirror" gazetesi ise, "BBC casus odasına karşı" başlığı ile verdiği haberde, "güvenlik soruştunnastnın sadece sol eğilimli gazetecilere karşı işletildigini" belirtti. öte yandan, Londra'da yayımlanan "Standart" gazetesinde yer alan bir karikatürde BBC Genel Müdürii televizyon ekranlanndan şu açıklamayı yaparken temsil edildi: "tyi akşamlar, BBC'de çalışan tiim personelin MI5 tarafından soruştunılduğu konusunda sizlere güvence verebilirim. Aynca BBC'nin her alanda bükümetten bağımsız olduğu konusunda da ayıu giivenceyi verebilirim." Tîmokrasiden demokrasiye CUNEYT ARCAYUREK (Baştarafı 1. Sayfada) cn'nun yazısındaki, " Anayasanın, Batılı anlamda sosyal demokrat parti kurulmasını engelleyeo hükümleri kaldınlmadaa, BaO demokrasUerinde örnekleri görülen bir sosyal demokrat partiye kavnşmak, güç değil, olanaksızdır" sözlerini aşın karamsar buluyorum. Bir akım, "sosyal demokrat" veya "demokraök sol" diye tanımlanmayı hak edebilmek için, güçlükleri kendi çabasıyla aşmaya, olanaklan kendi girişimiyle sağlamaya çalışır. Koşullara boyun eğenler, olanaklann elverdiğiyle yetinenler, sağa panilerden farksız bir örgütlenme ve çalışma yöntemi benimseyenler, öngördükleri rejimi ve düzeni kendi yapısal özelliklerinde yansıtmayanlar ise "sosyal demokrat" veya "demokratik soj" tammIamasına hak kazanamazlar. öyleleridir ki, kendilerini "sosyal demokrat" saysalar da, ancak Sayın Uğur Mumcu'nun deyimiylc, Batıdaki "liberal partilere düşen işlev'M üstlenebilirler. "Mevzuaf'ın haklan ve özgürlükleri kısan hükümleri kendiliğinden kalksm diye beklenemez. Bu gibi mevzuat hükümleri, ilkin, toplumdan gelen istemlerin etkisi altında hükümsüzleşir, işlerliğini yitirir ve giderek, onlann yerini, toplumdan gelen istemlere daha uygun hükümler alır. Önemli olan, toplumdan gelen istemleri etkili kılacak örgütlenme ve uğraş yöntemlerinin yolunu adım adım acabilmektir. Bu görev de, öncelikle sosyal demokratlara veya demokratik solculara düşer. (Baştarafı 1. Sayfada) tıştığı sırada ABD yönetimi, bu ha alttan alan bir tutum partinin askeri yönetimce veto izfeyebilirdi. Fakat Türk Ameedilmemesini, Dİşişleri Bakanlığı rikan ilişkilerini daha sağlam kakanahyla "yetkililere" duyurzığa bağlamayı yeğ görenlerin muştu. Iktidara geldikten sonra haklı çıktığı bir ortamdd, ikili özai'la Türk • Amerikan ilişki görüşmelerin Dışişlerini de solerinin daha olumlu dü'zeye eri yutlayarak askeri makamlarca seceğini birçok kez vurgulamış yürütülmesinden sonra ortaya tı. çıkan durum, özal'ı ABD karYakın bir geçmişte özal, şısında davranış göstermeye zorABD'yi resmen ziyaret ettiğinde, ladı. Amerikan askeri yardımından Çünkü, "Türk Amerikan çok, iki tilke arasındaki ticari ikili anlaşmasutı yeniden gö'zden iliskilerin artmasını istediğini geçireceğimizi, hatta üslerle ilgili açıklamış, hatta bu yardımı ikin bu anlaşmantn bir paıarhk öğeci planda gördüğünü vurgula »' olarak masaya yannlacağım'' mıştı. ABD'den para "istemi bir iki ay önce Cumhuriyet'te yordu." yazdığımızın hemen ertesi günü, özal bugün bütün bunlann Başbakan başka bir gazeteye tersini söylüyor. ABD, Türktekverdiği demeçte, "bütün bunlastil mallanna yüz vermiyor. Yö nn yalan" olduğunu söylemişti. netimin ister göründüğü askeri yardımın Kongre'den istenilen Oysa "Savunma ve Ekonodüzeyde geçmemesi karşısında mik tşbirliği Anlasması'' adı alyapacağı bir şey olmadığını vur tında 1980 yılında alelacele guluyor. Başbakan ABD'ye ver imzalanan, üslere karşıhk yaryansın ediyor. dım sözleşmesinin artık TürkiŞimdi özal ve kendisinden ön ye'nin yararlanm karşılamadığıceki yönetim ABD'ye verdiği m bize, son aylarda üst düzey ödünlerin meyvelerini topluyor. yetkilileri söylüyordu. Askeri Dışişleri Bakanlığı üst düzey yet makamlar herhalde ABD'ye giküilerinin sürekli yakmdıklan gi derken özal'ı aydınlatmışya da bi, Türkiye yılın sekiz ayı ABD direnmiş olacaklarki, Başbakan Kongresi'ndeki oluşmalart izle askeri kredilerin yetersizliğinmek, olumsuz gelişmelere çare den, anlaşma için önümüzdeki aramak zorunda kalıyor. Sorun aydan başlayarak ABD ile "müyine aynı noktada. zakereye oturacağmdan" söz Ne ihracatımız artıyor, ne de etmeye başladı. ABD yardımı. ABD, bize verdiğiyleyetinme ABD'Lt YETKtLt NE mizisöylüyor. Turkiye ise, NA DİYOR? TO'nun güneydoğu kanadındaNew York Times gazetesinde ki önemini, Batı dünyasındaki bir ABD yetkilisinin Türkiye'de stratejik yerini söyleyerek habeliren direnmeler karşısında vanda su dövüyor. söyledikleri ilginç. Yetkili şöyle NEDEN BU NOKTA YA diyor: GELDİ? "örneğin Türkiye'nin, Üsler özal'ı son demece iten etken, Anlaşması'nm tekrar görüsülABD'nin Türkiye karşısında mesini istemekk Kongre 'den dasürdüregeldiği olumsuz tutum ha uygun koşuBar elde edebüeceği değildir. Eğer politik a saptaması kamsı bir hayal.. Şayet Türkiye sadece özal'a kalmtş olsaydı, değişikliğe gidilmesini isteyecek Başbakan tVashington karşısınolursa, biz de aynı şeyi isteytbida daha yumuşak, sorunları daliriz.." Son 3040yıldır Türk Amerikan ilişkilerindeki sertleşme hep böyle başladı. Türkiye haklütğını ortaya koymaya çalıştı, (Baştarafı I. Sayfada) ABD gününe ve ortamına göre, kilileri, "istifalann kişisel niteya Kongreyi bir engel olarak likte olduğu" yolundaki gftrüş gösterdi, ya da Türkiye 'nin dilerini yinelediler. renmeleri karşısında bir iktidan gözden çıkardı. tçimizden hiç Yeni rektör adaylannın YÖK tarafından önümüzdeki günler eksik etmediği "pamtağını" harekete geçirdi. ABD'nin bu gizde saptanarak Cumhurbaşkanlıli tutumunun Türkiye 'de hangi ğına sunulması bekleniyor. Karadeniz Üniversitesi Rektörü La siyasal bunalımlara vardığını gördük geliyoruz. Nedense hep mi Eser'in istifası ile boşalan sivil iktidarlar sırasında ortaya Üniversitelerarası Kurul Başkançıkan bu anlaşmazUklann geçmilığı'na da yeni atanacak Karadeşine bakarak ABD'nin esasen niz Üniversitesi Rektörü'nün geyurt içinde giderek gücünü tırılmesı bekleniyor. Bundan yaklaşık bir yıl önce yitiren özal'ı fVashington'da masaya yatırdtğı, bu iktidan de Konya Selçuk Üniversitesi gözden çıkarıp çıkarmamayı heRektörü Prof. Süleyman Kadasaplamaya başladığı yargısına yıfçılar istifa etmiş ve istifasınvaracağız. dan sonra yaptığı açıklamada, 1976'DAN BERİ... "YÖK'e Uke olarak karşı olmadığını, ancak YÖK'ün universiABD'nin ikili savunma anlaşteiere lepeden baküğını, özellikle masmdan yülardır stkıntı duyduiiç büyiik şehir dışındaki üniverğu bir gerçek. 1976'da üslere sitelerin büyük güçlükler içinde karşıhk yardım anlasması imzabulunduğunu" söylemışti. landı. ABD bu anlaşmayı bir YÖK yasası gereği YÖK'ün türlü Kongre'den geçiremedi. önerisi üzerine Cumhurbaşka1978'de Ecevit hükümeti, bu annınca atanan üniversite rektörleri laşmayı yeniden gözden geçire5 yıl süre ile görev yapıyorlar. ceğinî bildirdi, sonuç alınamadı Görevlerinde yaklaşık üç yıllannı ve 12 Eylül yönetimi geldi ve andolduran rektörler, geçen günler laşma imzalandı. Türkiye, içinde yeni dekan adaylannı sap1980'den önceki her iktidarda tayaraİc YÖK'e bildirmişlerdi. haklarını savunmaya çalışıyorYÖK'ün eylül a>n başmda yeni du. Yunanistan 'm koşulsuz NA dekanları saptayarak açıklamaTO askeri kanadına dönemeyesı bekleniyor. ceğini ulusal yararlan açısmdan savunuyordu. ABD hiçbirine yanlı değildi. Ne var ki, 1980'den sonra bugün yetersiz oldu(Baştarafı I. Sayfada) ğu söylenen ikili savunma anlasması imzalandı. Yunanistan'm ki otobüs işletmeleri, rezervasyonlannın temmuz ayının sonla NA TO 'ya dönmesi sağlandı. Eski ABD Büyükelçisi Spain ile esrında kapandığını bildiriyorlar. Ek sefer olanağı da mümkün gö ki Başkan Carter'ın Cumhurirülmüyor. Bunun en büyük ne yet'te yayımlanan demeçleri, 1980'den önce Türk siyaset deni olarak, otobüs işletmelerinin daha fazla kârlı olduğu ge adamlarının önemli sorunlarda rekçesiyle hac seferine katılma ne denli direnç gösterdiklerini lan gösteriliyor. Bayram önce kanıtlayan belgelerdi. sinde bu yıl böylesine bir TÜRKÎYE NE tıkanıklık çekilmesinin ana nedeYAPABİLİR? ni ise, bayram tatilinin, hafta sonuna ve 30 ağustos bayramına Türkiye'nin yapacağı bir şey denk gelmesi. olmadığını öne sürenler çıkabiTHY'de bugünlerde yer bullir elbette. Aslında Türkiye'nin mak mümkün. Uçağın pahalı ol ABD'ye karşı yapacağı "bir ması, otobüse talebi belirgin ölşeyler" her zaman vardır. Her çüde arttırıyor. Bunun yanı sıra, şey den önce "dış itibarmuzın demiryollannda da yer bulmak boyutlandığını" öne süren iktibir sorun. DDY ihtiyacın üzerindar savlanntn geçersiz olduğu kadeki talebi karşılayabilmek için bul edilmeli. Bulgaristan suyu seferlerine ek vagonlar koydu. keser, Trakya'da binlerce döDDY aynca, 23 ağustostan itibanüm arazisusuz kalır, çeltik üreren Ankara'ya ek seferler düzentimi sıfıra iner. ozal'ın parti leyecek. kurmadan önce sık sık gidip geldiği "çok yakın dostu Suudiler" Bodrum, Kuşadası, Marmaris Türk vatandaşlarının bir bölügibi tatil yörelerinde bayram nemüne vize vermez. Almanya gedeniyle tüm otel ve pansiyonlar lir, Türk işçisinin serbest doldu. dolaşımım istemediğini gözümüKurban Bayramı'na kısa bir zün içine bakarak söyler. Sovsüre kalmasına karşın Istanbul'a yetler'le doğal gaz boru hattında gelmeye başlayan kurbanlık koUke anlaşmasma varılır, sonra yun sayısında geçen yıla göre ABD devreye girer ve azalma olduğu gözleniyor. ekonomimizi doğu ülkesine CEZAEVLNDE AÇIK GÖRÜŞ bağlamamamızt söyleyince işi alargaya alırız, bu kez SovyetÖte yandan, Kurban Bayraler'den mektup gelir, tersleniriz. mı'nın 2. gününde Istanbul SıkıFransa'nm durumu belli. Ameyönetim Komutanlığı'na bağlı rika, ulusal yararlan için gerekceza ve tutukevlerinde bulunan li olan üsleri çalıştırıp bir miktar ve "tek tip" elbise giyen sanıkpara vererek ulusal çıkarlanmız lar aileleri ile açık görüşte buluüzerinde dilediği gibi oyun oynanacaklar. Aynca Bayrampaşa maya çalışır. Başlarda ses yok. Sivil Cezaevt'nde bulunan ancak Tekstilden başlayarak A BD 'ye sıkıyönetim mahkemelerinde bir iki milyar dolarcık ihracat yargılanacak çeşitli hapis cezaladüş olur. Kıbrıs konusunda rına çarptınlan sanıklarla, GüTürkiye'ye Batıdan hep "ver müşsuyu Askeri Hastanesi'nde kurtul" yönetimini uygulaması bulunan sanıklann da aynı gün dilekleri iletilir, buna karşıhk açık görüşte bulunacaklan bildiözal hükümeti "haysiyetli dış rildi. politika" tafrası satar. Sormazlar mı irtsana: Haysi• 362Uİ6 HV nolu Emekli Astyetli bir politika mı, yoksa haysubay hüviyetimi kaybettim. Hüsiyetli nane mi? kümsüzdür. ZEKİ GÖRGÜ GERCEK UĞUR MUMCU GOZLEM 1402'likler... (Baştarafı 1. Sayfada) CUMHVRtYET/U "1 (Baştarafı 1. Sayfada) MDP'ye hayır demesi bu alanda bir göstergedir. HP'yi genel seçimlerde yüzde 30'la destekleyen halk kitlesinin yerel seçimlerde yüzde 23.4'le SODEP'i siyasal hayatta etkin bir kuruluşa dönüştürmesi önemli olaydır. HP'nin parlamentoda son aylardayaptığı etkin muhalefetin yanı sıra eski genel başkanım ve yönetim kadrosunu değiştirmesiyle icazetli görünümden kurtulması da seçmenin gözünde bir güven yaratmış olabilir. Kamuoyu yoklamasımn doğruları yansıttığını varsayarsak, parlamento boşlukta kalmıştır. Ne var ki, gelişme bu noktada durmuyor; HP ile SODEP birleşmeye yönelik görüşmelerini sürdürmekte; MDP ile DYP arasında bu yolda bir olanak aranmaktadır. Siyasal hayatın partiler kesimi devingendir. Halkı depolitize etmek için büyiik çabalar harcanırken, siyasal partilerin böylesine kayrtaşması neye işarettir? Parlamento dışından Meclise yansıyan bütün rüzgârlar. iyimser bir yorumlamayla demokrasiye dönüktür. Halk, 12 Eylül'ün çizdiği program çerçevesinde daralan çok partili rejime hayır diyerek yönetime daha çok katılma istemini dile getiriyor. ANAP yönetiminin demokrasiyi dışlaması, ekonomik zorlukları asamaması, sosyal adalete sırt çevirmesi düşüş nedenleri olarak sayılabilir. önümüzdeki aylarda bu tablo belki değişebilir. Ama dış ve iç kimi çevrelerin Türkiye'ye layık gördükleri "vesayet demokrasisi" modeline halk kitlelerini sığdtrmak gün geçtikçe zorlaşacak gibi göriinüyor. * * • Liberallerin katkıları Batılı anlamda liberallerin siyasal demokrasiye katkılan küçümsenemez. Fakat sosyal demokratlar, liberallerin katkılanna başka boyutlar eklemişler, siyasi demokrasiyi, demokrasinin sosyal ve ekonomik unsurlanyla bütünlemişlerdir. Onun için, sosyal demokratlar ı, Batılı anlamda liberallerle bir kefeye koymak gerçekçi olmaz. Siyasal demokrasinin henüz yeterince oluşmadığı toplumlarda, sosyal demokratlar, bir bakıma, Batılı anlamdaki liberallerin işlevini üstlenseler veya paylaşsalar bile, sosyal demokratlan liberallerden ayıran özellikler, amaç olarak yöntem olarak ve örgütlenme biçimi olarak, daha doğuştan, hareketin içine yerleşmiş olmalıdır. Yoksa bunlan sonradan edinmek kolay olmaz. Siyasal demokrasinin biçimsel ve kurumsal unsurlan konusunda Batı liberallerine yakın olsalar da, sosyal demokratlar, demokrasiye katüklan sosyal ve ekonomik boyutlarla, liberalleri aşarlar ve onlardan aynürlar. Sosyai demokratlar ve Marksiatler Buna karşıhk, sosyal demokratlann Marksist solcularla veya "bilimsel" sosyalistlerle aynlıkları, özellikle demokrasi kavrann ve demokrasinin temel unsurlan üzerindedir. Uygulama, bu aynlıklan, zaman içinde büsbütün keskinleştirmiştir. Uygulamada, Marksist sol veya "bilimsel" sosyalizm, "öncii kadr6lar"ın ağırlık taşıdığı bir yola girmiştir. Kapitalist toplumlardaki ayncalıklann yerine başka ayrıcalıklar getirilmiştir. "Proleterya diktatörlüğn", giderek, öncü kadrolann proleterya üzerindeki diktatörlüğüne dönüştürülmüştür. "Bilimsel"İik savı ise, Marksist solu, çağdaş Batılı anlamda sosyal demokrasiden büsbütün ayn düşünnüştür ve aynhğı özde bağdaşmazlık durumuna getirmiştir. Bir ideoloji veya siyasal akım, "bilimsel"lik savına büründükçe, demokrasiyle de, bilimsel yaklaşımla da bağdaşmayacak kadar dogmaa olur. Çünkü, özellikle çağdaş bilim felsefesinde, her bulgu ve kuram eleştiriye ve tartışmaya, çürütülmeye ve değiştirilmeye açıktır. Bilimsel yaklaşımda, "kesin gerçek" veya "tek dogru" savlarına yer yoktur. Oysa kendini "bilimsel" olarak tanımlayan türden sosyalizm, kesinlik, çürütülmezlik, kaçımlmazlık savındadır. "Kaçınılmaz"ın önündeki engelleri aşmak veya "kaçımlmaz"ı çabuklaştırmak uğruna zora başvurmayı, uygulamada, kendine bir hak olarak tammaktadır. Bu açıdan, "bilimsel"İik savındaki sosyalizmin, aslında bilimsel bir yaklaşımı yansıttığı da çok tartışmalıdır. Buna karşıhk çağdaş Batılı sosyal demokratlann gözünde, hiçbir ideoloji veya siyasal akım, "bUimseT'lik savında bulunamaz. Sosyal demokratlara göre, ideolojiler, siyasal akımlar, ancak birer ahlaki ve siyasal tercih konusudurlar. O arada, çağdaş sosyal demokrasi de, kendi doğrultusunu "bilim"in gereği saymaz; kendi yolunun "k»çınılmaz"bğını veya "tek yol" olduğunu öne sürmez. Onun içindir ki sosyal demokrasi veya demokratik sol, başka siyasal ahlaki tercihlere de hak tanır ve bu hakkı tanıdığı içindir ki çoğulcu siyasal demokrasiyle bağdaşır. Bağdaşmanın da ötesinde, ona daha çok gerçeklik, genişlik ve derinlik kazandırır. Bu durumda, Sayın Uğur Mumcu'nun ülkemizdeki sosyal demokrat veya demokratik sol partileri, daha soldan, yani Marksist soldan veya "bilimsel" sosyalizmden gelebilecek katılmalara veya sızmalara açık olmaya özendirmek istemesi, hele bunu gerçek demokratlığın ve solculuğun gereğiymiş gibi göstermesi, bence yersizdir ve haksızdır. Bundan kaçınanlan "McCarthyci"likle v "çirkin"likle, "solcu avı"na çıkmış olmakla suçlaması ise insafsızlıktır. Bir sosyal demokrat veya demokratik sol partinin, sağdan gelebilecek yozlaştıncı etkileri veya sızmaları önlemeye çalışması, ters düştüğü bazı sol çevrelerden gelebilecek etkilere veya sızmalara karşı direnmesi de o kadar hakkıdır ve gereklidir. Eğer bir sosyal demokrat veya demokratik sol parti, "aman kimse bize" "McCarthy'ci" veya"solcu avcısı" demesin.. Kaygısına kapüıp da, bir kapta kaynayamayacağı türden solculan da buyur ederse, o partinin ne tutarlılığı ne inandıncılığı kalır. rınca görevlerinden uzaklaştırılan kamu görevlileridir. Sıkryönetim bazı illerimizde kaldınimış; 1402 sayılı yasanın 2. maddesi gereğince görevierine son verilen kamu görevlileri de "Sıkıyönetim geçiddir. Sıkryönetim kalktığma göre bizleri yeniden eski görevlerimize başlatın" diye başvurularda bulunmuşlardır. Ankara Üniversitesi Senatosu bu yolda başvuru yapan öğretim üyelerine "Hayır" yanıtını vermiştir. Sıkıyönetim Yasası'nın 2. maddesi 1982 yıfı aralık ayında değiştirilmiş ve "Bu şekilde işlerine son verilen memurlar, diğer kamu görevlileri ve kamu hizmetterinde görevli işçüer bir daha[kamu hizmetferinde çalıştmlamazlar" hükmünü getirmiştir. Üniversite yönetıcilerine sorarsanız yasa açıktır; bu nedenle öğretim üyelerinin yeniden eski görevierine dönmeleri olanaksızdır. Konuya çok daha geniş açıdan bakmak gerekir: Sıkıyönetim kalıcı değil, geçici bir yönetim biçimidir. Böyle olduğu için sıkıyönetim komutanlarının kullandıklan yetkiler, hem zaman hem de sıkıyönetimin geçerli olduğu bölge olarak sınırlıdır. Komutanların idari kararlar ile başvurdukları önlemler sıkıyönetim bölgesi sınırları içinde ve sıkıyönetim süresince geçerlidir. Bu süreyi ve sınırı aşan yetkilere idare hukukunda "yetki aşvru"denmektedir. Sıkıyönetim komutanlarınca kullanılan yetkilere kalıcı özellikler tanımak, sıkıyönetimin geçici niteliğini değiştirir. Bu da anayasanın sıkıyönetimle ilgili maddesine ters düşer. Anayasanın 13. maddesinde temel hak ve özgürlükler ile ilgili genel ve özel sınıriamalann "demokratik toplum düzeninin gereklerine aykın" olamayacağı ve "öngörüldükleri amaç dışında" kullanılamayacakları belirtilmektedir. Sıkıyönetim komutanlarınca alınan karariara, sıkıyönetim süreleri dışında kalıcı sonuçlar tanımak, demokratik toplum düzeninin gerekleriyle bağdaşmaz; bağdaşmadığı gibi bu sınıriamalann "öngörüldükleri amaç dışında kullanılması" anlamına gelir. Sıkıyönetim yasasına göre komutanlık işlemleri hakkında yargı organlarına başvurulamaz; anayasanın geçici 15. maddesi gereğince de sıkıyönetim yasasının ilgili maddesi gereğince anayasaya aykırılık savı ileri sürülemez. Anayasa ve yasa bu yolları tıkamıştır. Peki ne yapılacaktır? Yasalar anayasaya aykın olamaz. Hiç kimse de kaynağını anayasadan almayan bir devtet yetkisi kullanamaz. Eğer Sıkıyönetim Yasası'nın 2. maddesinde sıkıyönetim komutanlarınca görevlerinden uzaklaştınlanların "bir daha kamu hizmetlerinde çalıştınlamayacaklan" hükmü sıkıyönetimin geçici olma özelliği dışında yorumlanır ve "bu kararlar kaltcıdır" görüşüne varılırsa anayasanın temel güvencelerini yok eden bir uygulamaya yeşil ışık yakılır. Bu madde hakkında "anayasaya aykırılık" savı da ileri sürülemeyeceği için tek yol yasanın anayasaya uygun olarak yorumlanması ve böyle uygulanmasıdır. Yapılması gereken, Sıkıyönetim Yasası'nın "Bir daha kamu hizmetterinde çalıştmlamazlar" yolundaki hükmünü, görevlerinden uzaklaştırılan kamu görevlilerinin sıkıyönetim süresince bir başka kamu hizmetinde çalıştırılamayacakları biçiminde yorumlamaktır. "Kamu haklarmdan yoksunluk" ancak mahkeme kararıyla olur. İdari işlem ile kimse kamu haklarmdan yoksun bırakılamaz. Yasalann anayasaya aykın olamayacağı, temel hak ve özgürlüklerle ilgili sınıriamalann amaç dışında kullanılamayacağı göz önünde tutulursa varılacak sonuç, sıkıyönetim kalktıktan sonra bu kamu görevlilerinin eski görevlerine dönmeleridir. Tersine bir yorum vicdan sızlatıcı bir uygulamaya yol açar. Anayasanın affedilemeyeceğini belirttiği suçlardan yargılanan acımasız katiller, "Pişmanlık Yasası" gereğince birer ikişer serbest bırakılırlarken, üniversitelerde, hiçbir yargı karart olmaksızın görevlerinden alınan öğretim üyelerine, "Sen bir daha üniversiteye dönemezsin, senin elinden kamu haklarını da aldık, hiçbir yargı organına da başvuramazsın" demek en katı vicdanlan bile tedirgin eder. Böyle bir adaletsizliğe kimse göz yummamalıdır. Bu kamu görevlileri idari yargı yollanna başvururlar. Yasa, anayasaya uygun biçimde yorumlanır. Olmadı mı? HP parlamentoya bu yasanın değiştirilmesi için öneri verir. Konu kamuoyunda iyice tartışılır. Bundan da mı sonuç alınmadı? O zaman bu gibi yasalan değiştirecek bir partinin iktidara gelmesi için çalışılır. Türkiye hiç de tekin bir ülke değildir. Son 30 yılın olaylarını şöyle tek tek gözlerinizin önüne getirin; neler neler değişmiştir. Yakın bir gelecekle, üniversiteden uzaklaştırılanlar, ayrılanlar, ayrılmak zorunda kalaniar törenlerle eski görevlerine döneceklerdir. Bundan kimsenin kuşkusu olmamalıdır. Ve o günler hiç de uzakta değildir! Gürkan'a tam destek (Başıarafı 1. Sayfada) nca kongrenin sonunda Gürkan'a birleşme konusunda tam yetki verilmesine mutlak gözüyle bakılıyordu. Ancak küçük kongrede hiç olmazsa yüzde 1520 oranında karşı çıkma olmasına mutlak gözüyle bakılıyordu. Iki günlük küçük kongrede beklenen karşı çıkma olmadı. Hatta SODEP'le birleşme konusunda kaygı ve tereddütleri olan il başkanlan bile kürsüye çıktıklannda genel başkanlanru zor dunımda bırakmamak için bu endişelerini dile getirmekten kacınınca, HP Genel Başkanı son gün kapanış konuşmasında "Burada dile getirmediniz, ama bfliyonım temldütlerinizi" dedi. HP Küçük Kurultayı'nda SODEP'le birleşme konusunda karşı çıkması beklenen grubun başında 1.5 ay önceki kurultayda devrilen yöneticiler geliyordu. • Gerek toplantının basına açık yapılması, gerekse il başkanlarının desteğini tümden yitirmeleri, tavır koymaJannı engelledi. Hele Kars II Başkanı'nın, kimseyi açıkca kastetmeden "Sosyal demokratlara yakışmayan tutum içinde olan miDetvekilleri alullannı başlanna toplasınlar" biçimindeki sözlerini, eski Genel Sekreter Yümaz Ha^turk, eski Genel Başkan Yardımcısı İdris Gürpınar ve Ibrahim Ural'ın üstlenmesi, "Calp ekibi" denilen grubun tavır almasını engelleyen politik yanlışlık olmuştu. Hele bu grup içinde bazılanmn geçmişte Ecevit'e ve DSP'ye ağır hakaret ve eleştiriler yönetirken şimdi, SODEP'e karşı DSP'yi destekler gözükmesi bu grubun artık grupluktan çıkıp dağıldığının bir başka işaretini vermişti. Böylece HP Küçük Kurultayı'nda HP yönetimi bir taşla iki kuş vurmuş oluyordu. Çünkü 1 eylülde açılacak TBMM'deki HP grubunda Gürkan'm başmı ağrıtması beklenen ağırlık kalmış oluyordu. Küçük Kurultay'da SODEP'le birleşmeye karşı çıkması beklenenler arasında, ya 6 Kasım ve 25 Mart seçimlerinde SODEP il örgütleri ile karşı karşıya gelip, fşimdi duygusal olarak karşı çıkması beklenen il başkanlan, ya da baştan beri DSP ile birleşilmesinden yana tavır koyan, bunun için Gürkan'a coskuyla oy veren il başkanlan vardı. Ancak beklenen olmadı. Tam tersine DSP'nin açıklamalan ve HP'ye karşı tavn ağır biçimde eleştirildi. DSP bu birleşmeye çağnldı. İki günlük Küçük Kurultay'da alınan sonuç HP Genel Başkanı Aydın Güven Gürkan'ı ve arkadaşlannı bile şaşırtmıştı. Neredeyse yüzde yüze yakın güveoyu ve birleşme için devam karan veriJen Gürkan, beklediğinden güçlü çıkmıştı. HP Küçük Kunıltayı'nda kendisinden kısa süre önce Küçük Kurultayı'ru yapmış SODEP'ten farkh bir olay da sadece kongrelerini "basına açık olarak yapmalan" değil, hemen her konuşmacının kürsüye geldiğinde "Erdal İnönü'ye tcşekkiir etmesi" idi. SODEP kurultayında Aydın Güven Gürkan'm adı anılmazken, HP kurultaymda Erdal Inönü'den sık ve övgüyle söz edilmesi bir başka önemli konuydu. Gürkan'ın güç kazanarak çıktığı Küçük Kumltay'dan sonra hazırlanan bildiride bir başka önemli olay da SODEP'le birleşme gerçekleşirken DSP ile köprülerin atılmayışı, tersine çürümeye yüz tutan köprüye destek verilerek çağn yapılmasıydı. Bilecik İl Başkanı şöyle bitirdi konuşmasını: "Sen Yüce Divan'da yargüanmış 11 adama, iktidar olrnak için elini uzattın. Peki kendini kanıtlamış, senin adını söylemek yasak iken senin adını bağırmış, kongreleri Ecevit diye çınlatmış insanlara ne hakla elini uzatrnıyorsun? Seni Ecevit yapan bizleriz, senin için Anadolu'yu kanş kanş dolaşmadık mı? Kurşunlanıp taşlanmadık mı? Karakollarda sürünmedik mi? Şimdi biz boğuluyonız. Kurtn'r"ak için, iktidar olmak için bırlik olalım diyonız. Sen niye gelmiyorsun? Şimdi aramızda hangi görüş farkı var? Görevini yap. Yapmazsan tarib seni suçlu bulacak, vicdanınla baş başa kalacaksın." Uç rektör (Baştarafı 1. Sayfada) nel Merkezi'ne gelerek Erdal Inönü ile görüştü. lki saat süren görüşmeden sonra iki lider, kü çuk kurultayları değerlendirdiklerini söyledüer. SODEP Genel Başkanı Erdal Inönü, "Kunıltavlar üzerinde konuştuk, ben de kendisini kutladım. Küçük kurullayın açılışında bulunmuştum. lki partinin birieşmesi HP'li il başkanlan ve konuşan milletvekillerinin çok büyiik bir çoğuniuğunun olumID yaklaşımı ile sonuçlandı. Bunun için Gürkan'ı kulladım. Ondan sonra da yakın gelecekle ilgili geniş bir göriiş alış verişinde bulundnk." Inönü, bir soru üzerine birleşme protokolünün ele alındığını, bayram tatilinden sonra yeniden göriişeceklerini bildirdi. Bu arada Inönü ve Gürkan iik ortak gezilerine bugün çıkacaklar, iki lider Beypazarı ilçesine bağlı Çayıralan ilçesinin kumluş yüdönümü törenlerine katılacak, akşam da belediyenin düzerüediği sünnet düğününde hazır bulunacaklar. Inönü ve Rahşan Ecevit'in dedigi gibi... Eşim Rahşan Ecevit'in geçenlerde bir vesileyle söylediği gibi, demokrasi bir anlamda Mevlana kadar geniş gönüllüdür; her düşünceden, inançtan insanlaragönlü açıktır... Ama partiler, Sayın Uğur Mnmcu'nun beUrttiği anlamda "kitle partisi" olsalar bile, birer Mevlevi tekkesi değillerdir. Partiler, belirli düşünceler, ilkeler, amaçlar doğrultusunda kümeleşmişlerdir. Kapılanm solun her türüne, rengine açan bazı sosyal demokrat partilerin veya sosyal demokrat doğrultudaki bazı işçi partilerinin ne kadar zayıflayıp bölündükleri, ne denli ağır sorunlarla karşılaştıkları, dünyadaki değişik örneklerinden görülebilir. Buna karşıhk, kendi dışlanndaki sol akunlaruı en geniş anlatım ve örgütlenme özgürlüğünden yararlanmalanm gözetmekle birlikte, onlara kendi kapılanm.bacalarmı sımsıkı kapalı tutan sosyal demokrat partiler, hem güçlenebilmekte hem de ülkelerinin düzenini kendi doğrultularında değiştirebilmektedirler. O kadar ki, İskandinav ülkelerinde görülebileceği gibi, sosyal demokratlann azınlıkta kaldığı veya muhalefete düştüğü dönemlerde bile, onlann kurduğu düzen, varhğını ve gelişrresini sürdürebilmektedir. Demokrasinin en genişi, sosyal adaJetin en ilerisi ve geüşmenin en yüksek düzeylisi o ülkelerdedir. Gerçi Türkiye'de bugün, Marksist solun örgütlenmesi önünde çetin engeller vardır. Fakat bu, Marksist solculardan bazılanmn sosyal demokrat veya demokratik sol partilere sızmaya calışmalarını mazur göstermez. Kaldı ki, Sayın Uğur Mumcu'nun belirttiği gibi, sosyal demokratlann veya demokratik solculann önündeki engeller de bir o kadar çetindir. Sosyal demokrasiyi veya demokratik solu benimsemeyen, hatta küçümseyen bazı solcular, neden kendi örgütlenmeleri önündeki engelleri aşmak üzere çaba göstermek yerine, böyle bir çabaya girişen sosyal demokratlann veya demokratik solculann arkasına takılsınlar? Neden onlann arasına sızarak, neden onlara tutunarak, kendi amaçlanna ulaşmaya çalışsınlar? Ülkemizde bu tür bir kolaycılığı hiçbir zaman akıllarından geçirmenıiş ciddi Marksistler de vardır. Düşüncelerine katılmasam, doğrultulanm tutmasam da, öylelerine saygı duyanm. Sayın Uğur Mumcu'nun da aynı saygıyı paylaştığına inanırun. Ama bu konuda kendi kendilerine gereken saygıyı göstermeyip, inanmadıklan, benimsemedikleri partilere sızmaya uğraşanlar, o partilerin sırtında amaçlanna ulaşmaya kalkışanlar varsa, kapılan sımsıkı kapatıp, öylelerini kendi hallerine bırakmak en hayu"lısıdjr. Bunun 'rMcCarthyci"likle de, "soku avcılıgı" ile de, "çirkin"likle de bir ilgisi yoktur. Otobüs HESAPLAŞMA BURHAN ARPAD (Baştarafı 2. Sayfada) Özaftn (Baştarafı l. Sayfada) ünlii Methodist Hastanesi kompleksi içinde bulunan Merriot Otel'de günlerini eşi Semra Öral ve küçük oğlu Efe ile geçiren Başbakan Özal dün ameliyatı yapan dünyaca ünlü göz cerrahı Dr. Jared Emery tarafından yeniden muayene edildi. Dr. Emery Başbakanın gözünün hızla düzeldiği tanısını koydu. Bu arada Başbakan'ın eşi Semra Özal ise, henüz incinen boynunun dummunu anlamak için yaptıraca& muayeneden geçmedi. Semra Ozal'ın, eşinin gözünün iyice düzelmesinden sonr*1 bu muayeneden geçeceği belirtildi.Başbakan Ozal'a eşlik eden Türk yetkililer, özal çiftinin 28 ile 31 ağustos arası bir tarihte Türkiye'ye döneceğini, ancak kesin dönüş gününün şimdilik bilinmediğini söyledüer. Başbakan ÖzaJ şimdilik hiçbir ziyaretçi kabul etmiyor. Ancak bu hafta sonunda Methodist Hastanesi doktorlannın özal çifti onuruna bir gece yemek vermeleri bekleniyor. Yemeğe hastanenin dünyaca ünlü kalp cerrahı olan ve Ozal'ın ameliyatma da girdiği beiirtilen Dr. Michaef Debakey de katılacak. teci kalmış ünlü basın büyükleri yer alıyor. Gönç'ün arşivinden derlemeler albümünde Halide Edip Adıvar'dan Reşat Nuri Güntekin'e, Yakup Kadri Karaosmanoğlu'dan Necip Fazıl Kısakürek ve Nâzım Hikmet'e, Yunus Nadi Abalıoğlu'ndan Halil Lütfi Dördüncü'ye, Necmettin Sadak'tan Zekeriya Sertel'e, Hüseyin Cahit Yalçın'dan Ahmet Emin Yalman'a... Reşit Halit Gönç'ün koleksiyonunda yer alan kısa notları da ilginç. Aziz Nesin: "İkimizin de menfaatlerine aykırı olduğu halde benim kafam, senin çenen aynı tarafa dönmüş. Mükemmel bir eser olan şu kıymetli koleksiyonun baıia miras kalmasını çok isterdim" diyor. Ooğan Nadi'nin yazdıkiarı: "Bana kadar gelip yazı istenince koleksiyon hiç şüphesiz en ufak bir eksiklikten kurtulmuş oldu." Burhan Felek: Bundan tam 54 yıl önce şunları yazıyor: "Söylediğim kadar yazabilseydim dünyanın en bahti yar adamlarından biri olurdum. Gönç'ün derleme albümü, Türk basın tarihi için benzersiz biı belge. Bâbı Âli Üzerine... YORUM İÇİN Yorum'un grafik anlayışını seven. benımseyen, yoğunötesı bir çalışma ortamında çalışabılecek. reklam grafiğıne yönelmiş Nasıl bir rejimden?.. Öncelik taşıyan görev, görünürde "ümokrasi" tanımma uymasa da, özde ve uygulamada ona benzerlikler taşıyan bir rejimden, gerçek demokrasiye geçişi, yani varhkhlann.güçlülerin.seçkinlerin yönetiminden halk yönetimine geçişi sağlamak... Bunaen büyük katkı da, sosyal demokratlardan veya demokratik solculardan beklenir. Bu katkıyı yapabilmek içinse, sosyal demokratlar veya demokratik solcular, • Koşullara boyun eğmek yerine, koşullan değiştirnieye çalışmahdırlar; • Sağdaki partilerden aynhklanm, yalnız programlanyla ve sözleriyle değil, örgütlenme biçimleri ve çalışma yöntemleriyle de ortaya koymalıdırlar ve; • Sağdan ayrüıklarını olduğu kadar, başka sol akımlardan da ayrıhklanru açık seçik vurgulayarak, yapılannın ve doğrultularının tutarlıhğını sağlamalı ve konımalıdırlar. GRAFİKERLER PİKAJÖRLER Adaylar 1 adet fotoğrafları ile birlıkte randevu alarak şahsen başvurabilırler... Cumhuriyet Cad. No: 16/8 Elmadağ/İST. Tel: 148 22 75141 13 43141 14 41 YORUM
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle