22 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
23 TEMMUZ 1985 • • • * HABERLERİN DEVAMI CUMHURİYET/U Basın (1) (Baştarafi 1. Sayfada) Hindistancevizini kaldırdı, ağzına doğru götürür götürmez deklanşöre bastım... Göz göze geldik bir an. Gülerek çevresindekilere şoyle dedi Sayın Evren: "Hah, şimdi bu fotoğrafı gazeteye basıp, albna da, 'Evren karpuzu kamışla yedi' diye yazarsınız artık." Gülüştuk hep birlikte. Ama aynı zamanda bu espri bizi doğrusu biraz da düşündürmüştü. tabii, mesleğimizin görüntüsü açısından. Çünkü bu esprınin attında yatan bir gerçeği de görmezlikten gelmek olanaksızdı. • Geçen yıllar, basının kamuoyundaki imajını, ciddi odaklardaki inandırıcılığını olumsuz yönde etkilemiştir. Hatta yapılan bazı gizli araştırmalar, Türk toplumunun gazetecilik mesleğine ve gazetecilere ne yazık ki pek güven duyamadığını ortaya koymuştur. Neden?.. Mesleğimiz açısından acı olan bu olgunun kuşkusuz çok değişik nedenleri vardır. Eğitim ve kültür yapımızdan kaynaklanan nedenlere değinebiliriz; ülkemizdeki insan malzemesinden, olayın toplumsal, ekonomik ve siyasal boyutlarına kadar bu konuda çok şey söylenebilir... Bunlar yapılmasın demiyoruz. Ama burada olayın karmaşık sayılabilecek yanlarını bırakıp, bazı gözle görülür hususlara dikkat çekilmelidir. • Bizim yokuşta "asparagas" diye nitelediğimiz masa başı, uydurma haberciliğin özellikle son yıllarda almış olduğu mesafeyi yadsımak herhalde olanaksızdır. Bunun gibi, sansasyonel habercilik anlayışı ve sansasyon arayışı sürekli bir tırmamş içindedir. Gün geçtikçe puntoları büyüyen, haberin özünden neredeyse bağımsız, çığlık çığlığa manşetlerle "daha çok tiraj" hedeflenmektedir. Okurun dikkatini çekip onu çengelleyecek başlığa göre haber yazmak gibi yöntemlere daha sık rastlanmaktadır. Sizin de kul?ğınıza pek çok kez çalınmıştır; "Köpeğin insanı ısırması değil, insanın köpeği ısırması haberdir" denir. İnceliği olan bir tanımlamadır bu aslında. Bu habercilik anlayışının ya da tanımının da bir bakıma gittikçe yozlaştırılmakta oldu^ S Ö Z Cİ2CİNİN lınca şöyie dedi Nadir Nadi: "Çok fazla, kişilerle, özel hayatlarla uğraSODEP Ekonomik Sorunlar Komisyonu'nun şılıyor Vb/c Semra Özal'mış. yok Zeynep ÖzaM hazırladığı rapora göre temel > ara ve yatırım rpış... Bu havaya o kadar kapılmamak lazım. malları sektöründe ithal ikamesini esas alan, dış insanlann özel hayattarının olumsuzluk içinpazarlarda üstünlük sağlayabilecek, diğer de teşhir edilmesi gazeteciliğin ciddiyetiyle pek bağdaşmaz. Üzerine gidilecek o kadar sektörlerde ise ihracata yönelik sanayileşme çok ciddi ve önemli konu var ki..." politikalan izlenecek. Ama ne var ki bu gibi ölçülerin hele şu Raporda, zor duruma düşen bankaların günlerin toz dumanı içinde bizim yokuşta pek kesinlikle kurtarılmayarak tasfıyesi yoluna rağbet bulduğu soylenemez. "Satmayan gazete, yatmayan kadına benzer" sloganlarıyla gidileceği belirtiliyor. tiraj için her şey mubah havası bazı çevrelerAsgari ücreî vergi dışı bırakılacak, vergi yükü de geçerlidir. Tiraj yanşmdaki gazetelerde çalışan ve sabit gelirlilerden diğer kesimlere neredeyse en büyük "yarattcılık" ömekleri lotaryacıhk aianında sergılenmektedir. Özellikle kaydırılacak. son bir yıldır durum budur. Tirajlarda ise büyük ölçüde bu yöntemler sayesinde bir ara tırmamşa tanık olunduğu doğrudur. (Baştarafi 1. Sayfada) lan üzerinde, Avnıpa'daki sosFakat madalyonun bir de öbür yüzü varlunmadı. Bülent Ecevit, görüşyal demokrat hareketin içerigi dır. meden 45 dakika kadar önce üzerinde fikir düzeyinde akadeAcaba toplam tiraj artışının ne kadarı gerözel otomobili ile OrAn Sitemik görüşmeler oldu" biçiminçek, ne kadarı yapaydı?.. Bir başka deyişle, si'ndeki evinden aynldı. de konuştu. gazete okuru sayısı gerçekten artmış mıydı? Gürkan ile Rahşan Ecevit'in Yeni gazete okuru kazanılmış mıydı? Yoksa gorüşraesi, yaklaşık 45 dakika Ecevit'in açıklaması 50 liralık gazete satış fiyatının aşınması ve sürdü ve saat 10.15'te bitti. Orlotaryaların çekiciliği, okurların, aynı gazeteRahşan Ecevit de, görüşmeAn Sitesi'nden ayrılırken Rahden birden fazla veya birden çok gazete alden sonra yaptığı yazılı açıklaşan Ecevit'in, Aydın Güven malarına mı yol açmıştı?.. Tiraj artışının ne mada, Demokratik Sol Parti'nin Gürkan'ı evinin penceresinden tabandan kurulması gerektiğine kadarı kalıcı, ne kadarı gidiciydi?.. izlediği görüldü. dikkati çekerek, "Demokratik "Tirajlar artıyor" heyecanı içinde doğrusu Gürkan "sıkıntıir" solda bütünleşme, elbette var bu sorularla pek uğraşan yoktu. Aydın Güven Gürkan, görüş olacaktır, ama bu var olanı koKulağımıza gelmiyor değildi: Bayilere gemeden önce yazılı bir açıklama nımakia yetinen degil, demokralip iki üç tane tombala kartı alıp "kazıdıktan" yaptı. OrAn'dan aynlırken de tik solun balktan gördügü dessonra gazetenin yüzüne bile bakmadan yübasın mensuplannın sorulannı tegi büyuten bir bütünleşme olrüyüp gidenlere rastlanıyordu... yanıtladı. Görüşmeden son maiıdır. Onun da yolu, yordamı Ama bu arada gazetenin tirajı da artmış ra Gurkan'ın "sıluntılı" olduğu ve zamanı vardır" dedi. oluyordu... Ecevit, Gürkan'a bu konudadikkati çekti. Rahşan Ecevit ise, Gazete kâğıdına yapılan yüzde 49'luk "ingörüşmeye ilişkin açıklamasını ki düşüncelerini anlattığını belirtikamcı zam"m\ izleyen fiyat ayarlamaları ki görüşmeden yaklaşık 1,5 saat terek, "Demokratik Sol Parti'bütün büyük gazeteler bu ayarlamaya sonra DSP Hazırlık Bürosu'n nin kendi oluşumnnu kendi yokatılmadılar toplam tiraj artışlarının yeni ve lunda sürdurmeyi tercih etmesidan yazılı olarak yaptı. kalıcı okur açısından pek o kadar güvenilir HP Genel Başkanı Aydın Gü nin bu düşüncelerden ve ihtiyaçolmadığının ilk işaretlerini verdi. Temmuzun ven Gürkan, Rahşan Ecevit ile lardan dogdugnnu söyledim. daha ilk üç haftasındaki tiraj düşüşleri, kagöriişmeden önce dağıttığı yazı Sayın Gurkan'ın bizi anladıgını zanılan yeni okurdan pek öyle söz edilemelı açıklamada, her iki kuruluşun umuyorum" dedi. yeceğini açığa çıkardı. Birinci saytalarda düda gündeminde genel seçimlere zenli veya zaman zaman yer alan bazı tiraj kadar birleşme sorununun bu Maya tuttu anonslarının da kaybolmasıyla, toplam tiraj lunmadığının anlaşıldığını söyRahşan Ecevit'in açıklaması yeniden hayli hızlı bir inişe geçiyordu. (İlk iki ledi. Gürkan açiklamasında, özetle şöyle: haftanın toplam tiraj kaybı 500 bin crvarındagörüşmeyi kendisinin istediğini "Bize göre, Sosyal Demokrat belirterek, görüşmenin ancak Turhan seicukı " ö z e l " ve "kişisel" olması ko veya Demokratik Sol Parti kurulmadan önce, ona kaynaklık şuluyla kabul edildiğini hatırlatedecek bir halk hareketi oluşmatK lıdır. En doğrusu, bunun kendi SODEP: Satılan KFPler geri alınocok IŞIK KANSU ANKARA SODEP, "ekonotnide temel ilke ve öncdikleri"nı saptadjğı "yeniden inşa programı" hazırladı. Konuya ılişkin SODEP Ekonomik Sorunlar Komisyonu'nca hazırlanan raporda, KlT'leruı ve onlara bağb işletmelerin yabancılara ve özel sektöre devrine ilişkin uygulamanın iptal edileceği, devredilen işletmelerin SODEP iktidarında geri alınacağı ifade edildi. Gerçek kalkınmanın ulusal tam bağımsızlık anlayışı içinde muılak anlamda sanayileşme ile mümkün olabileceği kaydedilen raporda, "Bankacılık ve sigortacılık kesimlerinde devlet girişimdligiııiıı egemenngi hedef ahnacaktır. Zor dunıma düşen bankalar, kesinlikle devlet tarafından kurtanlmayacak, (asfiyesi yoluna gidilecektir" denildi. EKONOMtK BAĞIMSIZLIK SODEP Ekonomik Somnlar Komisyonu Raportörü Turgot Atalay, komisyonca hazırlanan raporun bir kez daha SODEP MKYK'da görüşülerek son biçimine kavuşacağını, daha sonra da SODEP Genel Başkanı Erdal tnönü tarafından kamuoyuna açıklanacağını bildirdi. Turgut Atalay, komisyonun "Ekonomide temel ilke ve öncelikler" başlığıru taşıyan raporu ile ilgili özet bilgiler verirken, SODEP'in calışanların ekonominin yönetim ve yönlendirilmesüıde ağırhklannı özgürce koymasından yana olduğunu dile getirerek, SODEP'in ekonomik ilke ve öncelikleri ile ilgili raporda yer alanlar konusunda şu bilgileri verdi: "Tam bagımsızlıgın temeli ekonomik bagımsızİıktır. SODEP, demokratik düzenin geüşmesini Türkiye'nin siyasal ve ekonomik bagımsıziıgının güçlendirilmesine baglı göriır. Gerçek ekonomik bagımsızlıga büyüme, üretimin geliştirilmesi, emegin örgütlenmesi ve saguklı, dengeli ve çağdaş bir sanayi toplumu yapısına gecişle ulaşılabilecegi görüşündedir. Ülkemizin sanayi sürecinde hızlı ve belirii bir yapıda sanayinin gerçekleştirflmesi için kullamlacak en güçlü araç, KTT'lerdir. KTT'lerin ve onlara bagtı işletmelerin yabancılara ve özel sektöre devrine ilişkin uygulamalar iptal edilecek, devredilen işletmeier SODEP iktidannda geri alınacaktır." SANAYİLEŞME HPDSP: Birleşme yok Kralkızı Barajı Diyarbakır yöresînî kıırtaracâk ZİYA AKSOY DtYARBAKIR 1985 yıh yaünm programına alınan ve bir süre önce ihalesi yapılan Kralkızı barajının temeli, bugün Başbakan Turgut Özal tarafından düzenlenecek törenle atüacak. Diyarbakır'a bağb Dicle iîcesinin 5.5 kilometre bansında Dicle nehrinin kohı olan Maden Çayı tizerinde inşa edilecek olan barajda yılda 141 milyon küovat/saat elektrik enerjisi üretilecek. Kralkızı barajı, Dicle barajı ile birlikte toplam 126 bin hektarhk tarım aianında sulamayı gerçekleştirecek. Kaya dolgu tipinde inşa edilecek barajın gövde yüksekliğj 112 metre olacak, gövde inşaatında da yaklaşık 12 milyon metreküp çeşitli dolgu malzetnesi kullamlacak. Kralkızı barajı ve hidroelektrik santralı 534 ve 585 metre uzunluklannda iki derivasyon tunelinden oluşacak. Elektrik santralının kurulu gücü 90 megavat olacak. 1991 yılında tamamlanması planlanan Kralkızı barajı ile hidroelektrik santralı, bugünkü değerlere göre 22 milyar liraya mal olacak. KraDazızı barajı ile Dicle nehrinin sağ kesiminde bulunan Diyarbakır, Çınar, Ergani ve Mardin'in Savur ovalan sulu tanma gecebilecek. Yetkililer, yörede baraj tamamlandığmda 100 bin kişiye yeni iş olanağı sağlanacağını söylediler. Bu arada, Dicle nehrine asma köprü kurulması için 1976 yılında tamamlanan proje yeniden gündeme getirildi. Dicle Üniversitesi Köprüsü Projesi gerçekleştirildiğinde 17 kilometre uzakhk taki DiyarbakırDicle Üniversitesi arasındaki uzakhk 2 kilometreye düşecek. Köprü konusunda özellikle büvflk emegi geçen eski Dicle • • Temelini bugün Başbakan atıyor OElanğ Zamanlama üzerine § ğuna dikkat çekilmelidir. Çünkü bu habercilik tanımına, anlamını tam kavramadan o kadar körü körüne bağlanılmaktadır ki, gün geçtikçe olayların ciddi yanlarını gazetelerden izlemek adeta zorlaşmaktadır. "İnsanın köpeği ısırması" katı bir kural olarak geçerli kılındıkça, siyasal, ekonomik ve kültürel gelişmelerin özü gözden kaçınlmakta veya anlaşılmaz hale gelmektedir. Bir örnek verebiliriz buna: 1983 yılının ocak ayı sonlarıydı. Cumhuriyet ikinci kez sıkıyönetim tarafından kapatılmış ve Başyazanmız Nadir Nadi hakkında dava açılmıştı. Nadir Nadi 1983'te 75 yaşıpdaydı... 51 yıldır meslekteydi... 47 yıldır başyazı yazıyordu gazetesinde... 38 yıldır hem sahibi hem de basyazanydı... Ve herhalde yarım yüzyıldır ülkesinin çağdaşlığa ve demokrasiye ulaşması için mücadele veriyordu... Gazetesi kapatılmıştı... Hakkında, yirmi yıl önce yazdığı bir başyazıyı bir kez daha yayımladığı için dava açılmıştı... Beş yıl hapsi isteniyordu... Askeri mahkemede yargılanacaktı... Cumhuriyet kapalı olduğu için haberi veremiyorduk... Ertesi gün gazetelere sarıldık: Biri hariç gazetelerin birinci sayfalarında yoktu haber; iç saytalarda, o da sadece tek sütunluk değer biçilmişti; bir büyük gazete ise elli yıllık bir başyazar için beş yıl hapis istenmesinin haber değeri olmadıgına karar vermiş olacak ki dava haberıni hiç kullanmamıştı... Çok üzülmüştük. Ama aynı zamanda şöyle düşündüğümüzü anımsıyorum: Herhalde olaya dönük kayıtsızlık, "Köpeğin insanı değil, insanın köpeği ısırması haberdir" anlayışından kaynaklamyordu. Çünkü ülkemizde yazarların mahkeme önüne çıkanlmalannı günlük rutin bir olay olarak değerlendirmiş olmalıydılar... Yanm yüzyıllık başyazarın dava haberini iç sayfaya, tek sütun atan bir başka gazete ise ır\\ gün birinci sayfa manşetini, Turgut zal'ın Amerika'da 23.5 kilo vermiş olmasına kocaman renkli bir fotoğraf eşliğinde ayırmıştı... Günümüzde buna benzer habercilik anlayışının gittikçe dalbudak saldığı görülmektedir. • Başyazanmız Nadir Nadi ile geçenlerde sohbet ediyorduk. Bir ara konu basından açı dır ve düşme durmuş değildir). Ve herhalde böylesine olağanüstü inişli çıkışlı tiraj grafikleri basınımızın genel olarak sağlıkh bir yapısı olduğunu göstermiyor; aksine bir kriz durumuna işaret ediyordu. • Kuşkusuz gazeteler açısından tırajın önemi yadsınamaz. Fakat tirajın her şey olmadığı da bilinmelidir. Bugüne kadar "promosyon" adı takılan tiraj kazanma kampanyaları daha çok pazarlama şirketleri aracılığıyla sağlanan "stfır faizli krediler"\e finanse edilmiş, gazete zararları genellikle bu yoldan kapatılmıştır. Yoksa, ne ilan ne de satış gelirleriyle bu kampanyaları sürdürmek mümkün olabilirdi. Bugün de olası değildir. Bu yol da artık tıkalıdır. Cağaloğlu'nun beyinleri bir başka yöntem bulabilirler mi, bilemeyiz işleri güçtür, çünkü bu arada ilan pastası gerçek olarak büyümediği gibi ona yeni yeni ortaklar da aday olmaktadır... Babıali'de şimdilik değişen bir şey yoktur. Tiraj ateşi sürmekte, hatta yer yer yükselmektedir. Ugruna çok şey mubah görülmekte, ama meslek adına bırçok şey feda edilebilmektedir. Durup düşünme zamanıdır. Gazetecilik mesleğini, gazeteyi ciddiye alanların düşünmeleri gereken çok şey vardır bugünkü ortamda: Gazeteciliği gazetecilik yapan temel kuralları, ilkeleri... Kurumlaşma ve işletmeciliğin önemini... Ortaklaşa "gazete oku" kampanyalarına yönelmeyi... Bir basın etiği, ahlakı oluşturup kıyısından köşesinden otokontrol mekanizmasını işletebilmeyi... Ven/ gazete okuru yaratabilmek, var olanı koruyabilmek açısından inandırıcılığın önemini... Tirajın önemli, ama her zaman etkinlikle esanlam taşımadığını, bunun örneklerinın Batıda çok olduğunu... Gazeted yetiştirmenin, insanayatırımın önemini... Lütfen, hep birlikte bir an durup düşünelim; çünkü gazetecilik ciddi bir iştir. Günü kurtarmaktan başımızı kaldırıp biraz da ileriye bakalım. Yokuşta Kasteitı öncesi bir dönem yaşanmaktadır sanki. Temenni edelim sonrası da yaşanmasın! • Çuvaldızı yarın da kendimize batırmaya devam edeceğiz. Basın ve demokrasi, basın ve siyasal iktidar konulanna değinmek istiyoruz; tabii Özal hükümetinin basınla ilişkilerine de... Gürkan, DSP'ye hiçbir biçimde kurulmama önerisi götürülmediğini, ancak kurulu partilerin birleşmelerinde bazı zorluklara dikkat çekilerek DSP'nin kuruluş zamanlaması üzerinde bir kez daha düşünülmesi gereğinin vurgulandıgını hatırlattı. Gürkan açıklarnasmda, şu görüşlere yer verdi: "Bu zaman tanınabilmiş olsaydı, her iki kuruluşun betirli ilkeler etrafında bütünleşerek, yeniden yognılması mümkün olabilirdi. Böyle bir ortaklaşa yeniden yognılma, kimin kimle birleştigi gibi biçimsel ve. yapay sorunlan da ortadan kâidınrdı. Biz, Merkez Karar Yönetim Kurulu olarak, bu öneriyi goturmek zorundaydık. Çünkü halknnızın aynlmaz bir kesiti olan örgütlerimiz, her türlü özveriye hazır olarak yeniden yogrulnayı istiyor ve diiiyoıiardı. Buna ragmen verilen karan saygı ile karşıhyoruz. Çünkü beni, bizi ve partimlzi, bugünkü etkin siyasal konuma getiren sosyal demokrat birikim ve güç, bizim kendi üriinümüz olmaktan çok, geçmişte hizmet vermiş demokratik sol kadrolann ve önderin üninüdür. Bu nedenie bu birikim ve gücün siyasal somnlarıyla ilgili kararların sall bize ait olamayacagını bilecek kadar siyasal erginlige ve dürüstlüge sahibiz. Bu ziyaretten sonra kişisel ve özel ilişkiler sürecek dahi olsa, her iki kuruluşun da gündeminde,anlaşüan, genel seçimlere kadar birleşme sonınu bulunmayacaktu*. Bu, gerek bizim MKYK büdirimizde, gerekse de Sayın Rahşan Ccevit'in 19 temmuz tarihli demeçierinde açıkça bildirilmiştir. liginden oluşması. Türkiye'de ise, bunun gelenekleri bulunmadıgı gibi, gelenek eksikligine, şimdi başka engeller de eldenmiş durumda. Ama Türk (oplumunda böyle bir oluşum için yeteıii birikim vardır. Biz, Demokratik Sol Parti'yi kurmadan önce, iki yıla yakın sure o birikimi mayalandırmaya çalışbk. Artık mayanın tuttuguna inanıyoruz. Buna ayırdığımız zamanı fazla bulan, gereksiz bulan, böyle bir çabayı zaman israfı sayan çevreler bulundugunu biliyonız. Ama biz demokrasi adı altında bir seçkinler yönetimi, modern bir ayanesnaf yönetimi istemedigimiz için ayırdığımız bu zamanı fazla degil, az sayıyoruz. Demokratik Sol Parti yakında kurulacak. Ama kurulmakla da oluşumu tamamlanmış olmayacak. Daha bir süre, yapısını saghun biçünde yükseltmeye, yapıyla uyumlu bir catı çatmaya ve halkın içinden yönetici kadrolar yetiştirecek, halkın ortak gücüyle ve sesiyle okumuş yazmışlann bilgisini bütünleştirmeye çalışacak. Ozal: Atı aldık, Usküdar'ı (Baştarafi 1. Sayfada) çok fazla domates istihsal ettirdiniz, diye kabahati yine bizde bulacaklar, biraz insaf edin. Eger domalesi 300 liraya yedirseydik etekler zil çalardı, Özal enflasyonu indiremedi diye" bıçiminde konuştu. Siyasi rakiplerini küçümsemediğini söyleyen özal, ANAP'ın bütün kavgalann üzerine çıkması nedeniyle rakibi olmadığını kaydetti. özal, "tki yaşındaki Anavatan'ın rakibi yoktur. Bazılannın çocuk dedigi parti atı almış Üsküdar'ı geçmiştir, milletin sevgilisi olmuştur" dedi. 198« SEÇtMLERİ Başbakan Özal, önümüzdeki 10 seneye kalmadan Türkiye'nin büyük değişikliklere uğrayacağını belirterek sözlerine şunları ekledi: "19S8 seçimlerine gittigimiz zaman çok daha iyi bir Türkiye göreceginizi vaat ediyorum." Doğu ve Güneydoğu Anadolu'nun "makus talihini" kendilerinin yeneceklerini ifade eden Özal, "Allah'ın rızası için çahşbklannı" konuşmasında 4 kez tekrarladı. Malatya'da doğduğunu anımsatan Özal, hiçbir şahıs ya da zümreden destek almadan, miiletten destek alarak iktidar olduklannı kaydetti. 45 yıl önceki yokluklar, karaborsanın ve kavgalann sesinin tarih olduğunu söyleyen Özal, Türk halkının yanhş idarelerden çok sıkıntı çektiğini belirtti. Bu yılın ihracatının 8 milyar dolara ulaşacağını ve petrol faturasının da 4 milyar dolar olduğunu dile getiren Başbakan Özal, "Vaktiyle bir dolara kurşun atan bu memleket, şimdi dolar boliuğunda. Sevinmeleri lazım, ama bayagı üzülüyorlar" dedi. Bazı çevrelerin Türkiye'nin döviz boliuğunda olmasını kıskandıklarını yineleyen Başbakan, "felâket tellaüan"nın sözlerinin doğru çıkmadığını kaydetti. Bir yıl içerisinde Suudi Arabisıan, ABD, Federal Almanya, Japonya ve Çin gibi dünyanın en güçlü 5 ülkesine ziyaretlerde bulunduğunu söyleyen Özai, bu ziyaretlerde Türkiye'nin şerefine uygun karşılama lörenlen yap;ldığını vurguiadı. "Kimseye taviz vermeyiz. Hiç knıiscüı Ü «.UÎKUmuz yoktur, hiçbir zümreye de haksız muamelt' yapmayız" diycn Özal, "Bizim bütün alakamız halkımızla, ortadirekledir" biçiminde konuştu. Geçen do Zararlı politikaya karşı tek çare Tek tip öğrenci (Baştarafi I. Sayfada) itibaren belirlenen günlerde konferans, seminer, sempozyum ve açıkoturumlar yapılacak, bu etkinlilder üniversite rektörlüğü tarafından saptanacak. • Aışhferde bulunmn Atatürk flke ve inkdaplanna ait filmkr Uanıhr hale sokularak ögretim ^nımiarının yararianmasına acılacak. • Belirlenen etkinliklerde öğrencilerin de görev almalan sağlanacak. • Yükseköğretim gençliğinin milli degerler, hedefler ve Atatirk ilkeleri yolundan sapmalanna sebep olabilecek ideolojik tebditleri beiirteyecek, araştıracak, inceleyecek, zaaflannı tespil edecek ve karşı tedbirteri gösterecek, sürekli görev yapacak bir birim oluşlurulacak. Birim bir YÖK üyesinin başkanlıgında, Aakara ve Gazi Üniversiteleri'nden seçüecek birer ögretim iiyesinden otuşacak. • Ders notlannda, okutulan kitaplarda ve dershanelerde işlenen konularda, "vazife" rnaddesindeki isteklere ters düşen ifadelere engel olma amacıyla YÖK Başkanlığı tarafından etkin bir kontrol sistemi tesis edilecek ve bu sistemin tüm yükseköğrenim kurumlannda uygulanması sağlanacak. • Ögrenimleri sıresında ögreacilerin tutum ve davranışlan yakından izlenecek ve değerlendirilecek. Plarun, "Yüksek Ögretim Kunımlanndaki Ögretim Elemanlannı Yetiştinne ve Oryantasyon Planı" adlı ikinci bölümde de şu esaslar yer aldı: • Ögrenci Efitim Planı'nda öngörülen konferans, seminer, sempozyum vb. ftuüiyelkyde ögretim elemanlanniD belirlenen periyodlar dahiünde görev almalan rektörittklerce saglanacak, her ögretim elemanı en fazla üç yılda bir bu faaliyetlenk aktif görev alacak. • Ögretim elemanlannın Atatürk ilke ve inkılaplanna uygun davranışlar içerisinde bulunmalan saglanacak ve bu maksatia faaliyeüeri "yetkili makamlar" tarafından izlenerek degerlendirilecek. Atatürk İlkeleri ve Inkılap Tarihı ders kitabımn konu ba^lıklarının yapılacak seminer ve konferanslarm konu ve tarihlerinin, milli bayram ve önemli günlerin "ek" olarak verildiği plan, YÖK Başkan Vekili Prof. Tahsin Özgüc, YÖK üyeleri Selahattin Gürtürk. Liıtfü Sel ve Durmuş Yalçıo'ın irnzaları ile YÖK Başkanı Prof. İhsan Dogramacı'nın onayını taşıyor. Seçime kadar geçecek üç yıl gibi kısa bir süre içinde bütün bu gayretleri meyve verecek bir noktaya getirmek gerekiyor. O da kolay bir iş degil. Demokratik Sol Parti bunu. ancak kendi yapılanma ve işleyiş kurallanna uyarak başarabilir. Bu başanlabildigi oranda da Türkiye'de demokratik solun gücü şimdi göriinenin çok üstüne çıkar. Böyle bir örgütlenmeyle ve yaklaşunla halkın güçlendirilmesi ve öne çıkanlması bize göre, Türkiye'de uygulanmakta olan ve topluGüçbirliği ma olduğu kadar devlete de zaolasıhgı zayıf rar veren poh'tikalann, kurumAynca kurulacak olan DSP, laşmalann kemikleşip kökleşmegüncel politik sonınlarla ugraş sini önlemek için tek çaredir." mama karan aldıgı için, siyasal Rahşan Ecevit, Gürkan'a ayetkinliklerde, özellikle TBMM nca, HP'nin kuruluş koşullannetkinliklerinde ortak komiteler dan ve biçiminden kaynaklanan kurarak güç birligi yapabilme bazı sorunları aşma yolundaki oiasüıgı da fazla görülmemekte girişimlerinde başanlar dilediğini dir. Bütün bunlara ragmen biz de bildirdi. HP olarak, ANAP'ın uyguladıgı radikal sag politikalara karşı yürütecegimiz mücadelede yalnız bırakümayacagımızdan ve her (Baştarafi 1. Sayfada) zaman DSP'nin moral destegini arkamızda bulacağımızdan emi lar, lnönü'nün Gürkan ile yapbirinci görüşmeden niz. Sayın Rahşan Ecevit'in 19 tığı "memnun" aynldığmı kaydedetemmuz tarihli demecinden hiç rek, "Genel Başkanımız HP ve degflse bu umudu üretebiliyonız. Bu da, sosyal demokrasinin bü onun Genel Başkanı ile olan tetünleşmesi yolunda küçümsene maslar konusunda içtenlikle davranıyor ve düşünüyor. Bu mez bir aşaraa ve katkıdır." görüşmelere aynca büyük önem Gürkan, görüşmeden sonra gazetecilerin sorulannı yanıtlar veriyor" diyorlar. ken de, Rahşan Ecevit ile genelAynı kaynaklara göre, SODEP de sosyal demokratlann örgüt Genel Başkanı Erdal Inönü, yalenme sorunlan üzerinde dur rın Gürkan ile yapacağı görüşme duklarını, birleşme konusunun sırasuıda önemli bir öneriyi ileri hiç görüşülmediğini söyledi. sürecek. SODEP yetkiü kurullaGürkan, "Özellikle sosyal de rında da ele alınan bu öneri, birmokrat bir hareketin halktan leşme konusundaki yöntem, yakkopuk bir hale dönuşmemesi yolaşıın ve iyi niyetleri belirleyebillunda fikir alışverişinde mek için iki parti arasında ortak bulunduk" dedi. "komisyon" ya da "çalışma gruplannın" oluşturulmasını içeAkademik görüşme riyor. SODEP yetkilileri, ortak Güncel siyaset ve örgütlenme komisyon önerilerinin gerekçesisorunlan üzerinde hiç durulmani ise şöyle açıkuyorlar: dığını kaydeden Gürkan, "Demokratik, özgür, halkın katılım"Ortak komisyon ya da çalışlanna açık bir toplum yaraulmama gruplannın kurulması ile ne sı konusunda her birimizin yapayapılması gerektiği. konuya necagı şeyler hususunda mutabareden başlanması gerektiği sorukat sağladık. Özel ve kişisel lanna açıklık gelecektir. Bunlar göhiştük. Özel ve kişisel görüşbir tür ön çalışma grubu olarak meden kastım, sosyal demokraçalışabüecek, çözüm yollannı tik hareketin örgütlenme sorunönerebilecektir." Inönü SODEP'in uygulayacağı sosyal demokrat "yeni inşa 1 Dıyartakıra programı" ile ülkenin doğal kaynaklannı, teknoloji ve insangürpv~vü cü potansiyeüni tam değerlendirmeyi hedef aldığını belirten Turgut Atalay, raporda, sanayileşme konusunda yer alan ilkeleri Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. şöyle açıkladı: "SODEP, agır Idmya, demirSelahattin YazKiogİH, "1982 yılında köprü ile ilgfli olarak Ka çelik, makine imalat gibi temel rayoUan Genel Müdnriügu ile Uk ara ve yatınm mallan sektörünprotokolü imzalamışük. Köprü de ithal ikamesini esas alan, ülo giiakü birim fiyatlanna göre kenin dogal kaynaklan ve işgü700 milyon liraya raal olacaktı, cü çerçevesinde dış pazarlarda hatta bu iş için de bütçeye 300 gerekli üstünlük sağlayabilecegimilyon lira ödenek konmuştu. miz diger sektörlerde ise ihracat Ancak Cumhurbaşkanımu Ke potansiyeli gerçekleştirebilen bir aan Evren'in Urfa dönüşü üni sanayi ştratejisi izleyecektir. SOversitemiıe baglı Tıp Fakültesi' DEP, Özal bükümetinin uygulanin egitim ve ögretim hastanesi dıgı karşılaştırmalı üstünlakler ilkesini reddetmektedir. Gerçek nin açilış töreninde, 'Urfa'dan geliyorum. 600 köy yolsuz, su kalkınmaaın ulusal tam bağımsuz ve elektriksiz. Bu da gerek sızlık anlayışı içinde mutiak anlidir, ama şimdilik kalsın' derae lamda sanayileşme ile mümkün leri üzerine bazı çevrelerce yan olabilecegine inanmaktadır." Itş anlama oldu. Sayın Cumhnr VERGt YÜKÜ başkanı. şimdilik kalsın, demişEğitim, sağlık ve savunma gilerdi. Çünkü sene sonu idi, bi temel kamu hizmetlerinin babütçede para yoktu. Daha son ğış toplayan vakıflar aracılığıyra şartlar degişti. ama nedense la görülmesini devlet anlayışı Ûe kimse Ogüenmedi. Şimdi bu ko bağdaştırmadıklarını anlatan nunun tekrar gündeme gelmesi Turgut Atalay, bu hizmetlerin beni çok sevindirdi. Biktiginiz gi tümüyle çağdaş devlet bütçesi bi 17 kilometrdik yol, 2 kfiomet içersinde düzenlenrnesi gerektinrytfaıecek,hastaİar. ögrencüer ğine inandıklarını büdirerek, rakolaylıkla ve masrafsız gidip porun çalışanlarla ilgili bölümü gelebilecekler. Aslında Dicle konusunda şu bilgileri verdi: Üniversiresi'nin 17 kilometrelik "Vergi yükü çalışan ve sabit uzaklıkta kurulmasımo amacı, geliıiilerden diger kesimlere kayileride bu köprünün yapılması dırılırken, hem bölüşümün na bagbydı. Yoksa üniversiteyi emekten yana iyileştirilmesi sagkentin yakınına da kurmak lanacak, hem de kamu vergigemâmkündü" dedi. lirleri arttırüacaktır. SODEP, • a sosyal adaleti saglamak için dar ve sabit gelirti ücretliler lebine vergi tariîeierini düzenlemeyi nemde 160 bin konuta kredi ve öngöriirken, degişik gelir unsurrildiğini ve bunlardan 50 bin lannı ayn ayn tarifelerle vergitanesinin tamamlandığını dile lendirmeyi ilke kabul eder. SOgetiren özal, konut sorununun DEP, yeterti geçim düzeyinde olyılda 100 bin konut yapılarak ta ması gereken asgari ücretin vermamlanacağmı ifade etti. özal, gi dışı bırakılmasını gerekli görttr. SODEP, emegin karsılıginın sözlerini şöyle sürdürdü: "Mernleketin önünde bir fır fiyat arüşlan ile aynmıam karsat kapısı açıhnıştır. Bir kere da şıdır. Bu nedenie, öncelikle işçi ha önümüze taş koymalanna ve memuriann, emeklilerin ve engel olmaya mecbunız. Bu diger sabit geurlilerin, gelirierimemleketin köşeyi dönmeye nin fiyat artişlanna karşı korunbaşlâdıgı ber sefer. önüne taş ko malannı öngöriir." nulmuştur, ama bu sefer mani BANKALAR olamayacaklar, memleketimizi KURTARILMAYACAK gösterdiğimiz bedefe mutlaka tş yaratma amacına yönelik, eriştirecegiz." köy, il, orman yoUan, sulama Doğu ve Güneydoğu Anado kanallan, içme suyu bağlantılalu bolgesındeki yatınmlara deği n, göletler, ağaçlandırma, küçük nen Özal, "Dogu'nun kaderi barajlar ve çok sayıda altyapı böyle degişecek. Dogu Baü ayı projelerine dayalı tamamlayıcı nmını ortadan kaldıracagu" de bir istihdam modeli uygulayadi. "50 milyonluk dipdiri bir caklanm da belirten Turgut Ataülkeyiz" diyen Özal, ekonomik lay, komisyon raporunun bangelişmeyle birlikte Türkiye'nin kacılık ve dış yardımlara ilişkin saygınlığının da artacağmı vur bölümünü şöyle özetledi: guladı. "Bankacıhk ve sigortaalık keBir süredir basında yer alan simlerinde devlet arişimcili&inin bazı haberler nedeniyle gazeteci egemenligi hedef alınacakür. lere küskün olan Özal, bir haf Bankalarda toplanan fonlann tadır ilk kez gazetecilerle önemli kamu projelerinin gerkonuştu. Özal, otobüse binerken çekleşmesine katkısı saglanacakgazetecilere, "Merhaba tır. Mevcut bankalar kamunun çocuklar" demekle yeıindi. Ne etkin denetimine alınac%k ve şeli olduğu gözlenen Özal'la bir bankacılık ilkeleri içinde çalışlikte Malatya'ya Devlet Bakanı mayan ve bu nedenie zor dunıAhmet Karaevli, Tarım Orman ma düşen bankalar, kesinlikle ve Köyişleri Bakanı Hüsnü Do devletce kurtanlmayacak, tasfıgan, Enerji ve Tabii Kaynaklar yesi yoluna gidilecektir. BankaBakanı Sudi Türel ve Adalet Ba lann belli holdinglerin denetimi kanı Necat Eldem de geldi. Özal, altında kalması önlenecektir. Hüsnü Doğan'ı Malatyalılara, Dış yardımlann uzun sürede "Çok başanlı bir bakan" olarak ekonomik ve politik maiiyetinin tanıttı. Havaalanından Malat çok yüksek olduğunu dikkate ya'ya gelirken, ismi belirleneme alan SODEP, dış yardımları asyen bir belediye zabıtasının gari düzeye indirecekür. Sanayidevlet memuru olmasına karşın leşme ve dış ticarei politikaian Başbakan Özal'ı ellerini havada birbirleriyle tutarL ve uyumlu bir birleştirerek ANAP selamı ile se bütünlük içinde yürütülecektir. lamladığı görüldü. Bir vatandaş Bu araaçla, devlet, ulusal çıkarda boş kova sallayarak, susuz lar dogrultuüunda dış tkarete luktan yakındı. müdahale edecektir. Dış ticareti devletce yürütülen sosyalist ülÖzal daha sonra Murat Hav kelerie ticaret, kamu kuruiuşlazası'nda yeralan ve Adıyaman' n kanalîyla yapüacaktu." ın Çelikhan ilçesi yakınlarında İhracatçı sermaye şirkeılerinin kurulacak olan Çat Barajı yapımına 1 Nisan 1985 tarihinde baş ayrıcalıklanna son verileceğini lanan Pclat Barajı ve yapımına vurgulayan Komisyon Raportö2! Kasım 1984'te başlanan su rü Turgut Atalay, raporda, "Dıaltı regülaıörünün temellerini şalım ikâmesi ile dışsaünun geliştirilmesi birbirinin karşıtı olattı. Enerji ve Tabii Kaynaklar Ba madıgındao. birinin yeğlenmesi yanlıştır. Bu nedenie, SODEP, kanı Sudi Türel, Başbakan Özal'la birlikte ~!. Ana Jeı Üssü ber iki yakîaşınti da sanayiieşmeHavaalanı'ndan Malatya'ya gi yi ve hızlı kaikınmayt saglayacak derken yolda gazetecilerle konu bir biçimde planlayarak yüriitme yoluna gidecekür" görüşüne yer şurken, elektriğe yaktnda zam verilditini de kaydetti. yapılmayacağını söyledi. f l u
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle