18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyef BOĞA GÜREŞİ Ölümle yaşam sınırında estetiğin kutsanması NİLGÜN CERRAHOĞLU Sahıbı Cumhurivel Matbaacılık ve Gazeıeeılık Turk Anonım Şırkeıı adına Nadır Nadı, # Genel Ya>ın Muduru Hasan Omal, Muessese Muduru tmıne l'şaklıgil, Yazı Işlerı Muduru Oka) Gonensın. • Haber Merke?ı V1u duru Yaiçıo Bayer. Sa>fa Duzenı Yonetmenı Ali Acar. • Temsıtcıler ANKARA ValçtnDo«an.IZMIR Hikmrl Çrtinka>*. ADANA Mehmei Mercan. SernsŞeflerı Uıanbul Haberierı Rrha Oz. Dış Haberler Erçuıı Balcı, Ekonomi Osman Ulaga), Kuliur Aydın Emeç, Magazın Yalcın Pekş»n. Spor Damşmanı Abdulkadır Yucelman. Duzellme Refîk Durta;. Araştırma Ş«hin Alpay. IşSendıka Şuknm kelencı, • Koordınaıor Ahıtıel Korulsan. • Malı Işler FXDI Erkut, llan ZiyaEifene. Halİcla llışkıler Gulderen Koşar. Idare Huse*inGurer, Işletme Sadun Sonmez. Basan ve Yayan: Curahuri>el Matbaacılık ve Gazetecılık T A Ş Turk Ocağı Cad 39/41 Cağaloğlu lstanbul, PK. 246lstanbul, Tel: 526 10 0O(9hat), Telex: 22246 • Burolar Ankara: Zıya Gökalp Bulvarı Inkılap Sokak No 19/4 Tel 33 11 4147, Teloc 42344 # Innir HaJıı Zıya Bulvan 1352 Sok 2/3, TeT 2 i f 0913 12 30 Tetec 52359 # 4dan«: Çakmak Cad No 134 Kaı 3, Tel 1455019731 Telex 62155 TAKVtM 21 Temmuz 1985 Imsak3.51 Guneş: 5.42 Oğte: 13.15 tkındr 17.13 Akşanr 20 38 Yatsr 22 20 Ispanya'nın neresine gitseniz, en küçük kasabadan en büyük kente dek her yerde karşınıza aynı kiliseler gibi arenalar çıkıyor. Içlerine 23 bin kişi alanları bile var bu arenaların. Ve arenaların içinde iki çeşit insan var: Bu işi bilerek, sanat tarafını yakalayarak, büyük bir haz alarak seyredenler ve "bir boğa güreşi görmek için" gelenler... Taoii, birinciler büyük çoğunluk. Doktora 'iıcileri ANKARA, (a.a.) Doktora öğrencileri, yeterlik sınavını başarıyla tamamlamadan, doktora tezinin savunmasına gıremeyecekler. Üntversitelerarası Kurul Başkanhğı'nın, 6 Ekim 1982 tarıhinde yayırr' nan lısansustü öğretim yör> meliğinin bazı maddelerım değiştiren yönetmelıği dünkü Resmı Gazetede yayımlandı. Bu yönetmeliğı göre, lısanseği tımi yaptığı daldan başka bir dalda, yuksek lısans öğrenimi yapan öğrencüer ıçın ders alma suresı, ılgili enstıtu yönetim kurulunca almacak bir kararla, bır ya da iki yarıyıl daha uzatılabilecek. Insanlar, yaşamı tadarak ölümü izliyor 1 Elimdeki bilete bakıyorum. 3 bin peseta (yaklaşık 9 bin TL.). Tembel bir Madrid öğleden sonrasmda, bir boğa güreşçisinin canını bir boğanın boynuzlanna emanet etmesini seyretmek için verdim bu parayı. Etrafımdaki kalabaJık da öyle... Tabii aralannda bu işi bilerek, sanat tarafını yakalayarak, büyük bir haz alarak seyredenler çoğunlukta. Bir de, "bir boga güreşi görmiiş oimak için" gelenler var... Yülar önce, çok sıcak bir ağustos gününde gördüğüm ilk boğa güreşini anımsıyorum. Ben de "boga güreşi gönnüş olmak" için gelenlerin arasındaydim o zaman. Sıcaklık, derecelerin gösterdiğinin üstünde olmalıydı. O geceleri uyutmayan, kent sokaklannı havasız bırakan, yapacak ışi olmayan Madridlilerin panjurlan kapalı pencerelerin ardında öyle acımasız yataklanna çekildiği ağustos öğleden sonrasından biri olmalıydı. Çöl sıcağıntn kavurduğu ağustos öğleden sonralanndan biri... İlk kez bu kente gelen tüm turistler gibi, bilinçsizce sıcağa meydan okuyarak, ünlü "Las Veotas" boğa güreşi arenasında almıştım soluğu. Içine 23 bin kişi aJan, Arap mimarisi tarzındaki Ispanya'nın bu en büyük ve görkemli arenasında, kalabalığın içinde kaybolmadan güçlükle yerimi bulup, oturabilmiştim. Daha o zamanlar biletlerin "guneş" ve "gölge" diye ikiye aynldığını, gölgedeki yerlerin iki misli pahalı olmasına rağmen, yazın kesinlıkle yeğİenmesi gerekıiğini, iki saat boyunca tribünlerin dar, taş sıralarında çok ufak bir ücret karşüığında alınan minderlerle daha rahat oturabileceğini bılrruyordum. Yanımda turist olduğumu hemen farkeden bir adamın, tarzanca, karşı laraftaJci görkemli locayı isaret edip. "Franko'nun güreşleri oradan izfedigiııi" söylediğini anımsıyorum. Bir de gitgide beynime ışlemeye başlayan sıcağı... öyle ki boğanın sırtındaki kanlar pıhtdasabiliyordu hemen. Ya da bana öyle geliyordu. Midemim bu işe uzun süre dayanamayacağı kesindi. Üstüne para verip, bir boğa güreşi seyretmek için bu kadar azap çekmeye gerek yoktu. Daha ilk boğanın arenada terki diyar etmesini beklemeden, atmıştım dışanya kendimi... Mspanyol olmayanlara ya da bu ülkeyi yakından tanımayanlara boğa güreşinin, kasaplığın ötesinde bir sanat olduğunu anlatmak çok güç. Ispanyolların içinde de bir azınlık, "vahşet" ile "sanat"ın bağdaşmayacağını öne süruyor. "Boğa güreşlerinin yasaklanması" yolunda girişimlerde bulunan politikacılara kimse oy vermediğinden, bu tip girişimler de sonuçsuz kalıyor. Arena iki kısım: "Gölge" ve "güneş". "Gölge"nin fıyatı, "güneş"in yaklaşık iki katı. Ama yaz aylarında ne yapıp yapıp "gölge"den bir yer almak gerek. "Gölge"de, kokteyle gider gibi ipek elbiseleriyle şık nanımlara rastlamak mümkün. "Güneş"te ise, testiyi havaya kaldırarak ağzına değdirmeden lıkır lıkır şarap içenlerden ayçekirdeği yiyenlere dek her tür insan var. ANKARA, (a.a.) Harp okullanndan çıkarılan öğrenciler, sivil ya da askerı başka hiçbir yükseköğretim kurumuna ahnmayacaklar. Dünkü Resmi Gazete'de yayımlanan ve Harp Okuiları Kanunu 'nda değişiklik yapan 2956sayılı kanunun uygulama esaslannı beiırleyen yönetmelığe göre, evlenen, Türk Sılahlı Kuvvetlen 'nin manevı şahsıyetme gölge dtişuren, sıyası, yıkıcı, bölucü hareketlerde bulunan öğrenciler, harp okullanndan çıkanlabilecekter. Yönetmelık 17 Kasım 1983 tarıhinden geçerlı olacak. Harp okuuaruıdan çıkarılanlar lstanbul Haber Servisi Kocamustafapaşa Sahıl Yolu'nda bulunan Hunkâr Gazinosu ile yanında bulunan iki katlı ahşap ev tamamen yandı. Dün sabah 7.00 sıralarında YcHünkâr Gazinosu'nun mutj kısmında henıiz tespit edilemeyen bır nedenle çıkan yangın sırasında mutfakta bulunan tuplerın patlaması çevrede heyecan yarattı. Gazino ve ahşap ev yandı I tŞTEEGEMENLÎĞtN DORUĞU Matador kutsal bir kişi. Arenaya çıktığında, boğanın karşmna geçtiğinde, şoyle bir vücut çalımıyla boğayı tehdit edip kendini kurtardtğında seyirci üzerinde tartışılmaz bir egemenlik kuruyor. Elbette, boğanın da hâkimi matador. Ve bu hukmetmenin doruk noktası, boğanın öldüğıi an. leri yasaklanmadıkça tspanya'nın modernleşemejecegüıi" iddia ediyorlar. Neyse ki, boğa güreşlerini yasaklamak yolunda girişımde bulunan politikacılara kımse oy vermediğinden, bu tip öneriler pek ciddiye aünmıyor. Boğa güreşi, Ispanya'nın geleneksel gösterilerinden biri olmasının ötesinde, kökleri çok derinlere giden bir kültürel olgu. Hatta tspanya'yı ve tspanyollan anlayabılmek için, boğa güreşinde Ispanyollan görmek şart belki de. ıspanya'da az şey böylesine ciddiye alınıyor. Buyilklü küçuklü her kentte, her kasabada karşınıza, kilise gibi, bir boğa güreşi arenası çıkıyor. Boğa gureşı sezonlarmda ve her bayramda, duvarlan ünlu boğa gureşçilerinin afişleri kaplıyor. Küçük kasaba ya da köylerde, yörenin tüm sakınlerini arena etrafmda birleştiren "Tıesta nacional" yanı "ulusal şenlik". tspanya'da görülmemiş bir dakiklikle, akşamüstu saat 7'de saat tam 7'de başlıyor. Televizyonda naklen yayınla verildiği günlerde ise, haberler aksayabiliyor fakat boğa güreşi yayını kesilmeden sonuna dek surüyor. Gazeteler ise, boğa güreslerine ve boğa güreşi kritiklerine, sanatgösteri sayfalannda duzenli yer ayınyorlar. Zaten boğa güreşi diye bir sözcük yok Ispanyolcada. Bu, bojalan koşturmak anlamına gelen "corrida"nin dejenere çevirisi oluyor. Boğa güreşlerıne verilen bir diğer ad, "Fiesta Nacional ulusal şenlik" ya da "ulusal şölen" ise başlı başına bu olayın ne denli ciddiye alındığını göstermeye yeterli. lıkır lıkır şarap içenlerden, açıkhava sinemalaruıdaki gibi ay çekirdeği yiyenlere ve bu ülkede dar gelirlilerin de alabildiği Havana purolannı tüttürenlere dek, herkes t adına vararak seyrediyor bu gösteriyi. Ispanyollar boğa güreşi arenaJannda haz alarak, yaşamı tadarak, ölumü seyrediyorlar. Hemingway'in dediğince "savaş meydanlarından başka bir tek arenada görebiliyorsunuz" yaşam ve ölümü böylesine bir arada. Belki de aslında tspanyollar yaşamı çok sevdiklennden geceleri çok geç yaüyorlar, eglenmek için her fırsatı değerlendinyorlar ve böylesine ölümun buyüsune kapılıyorlar. Garcia Lorca'dan başka hangi şaırin şürlerınde böylesine sık tekrarlanıyor "ölıim" motifı? Ispanyollann "ölum"le olan bu özel ilişkılerinin ötesinde, diğer başka kulturel özellıklerini ortaya çıkanyor boğa güreşi: Gurur, azamet, Ispanyolcada gene " m a c b o " olarak tamamlanan bir erkekçe meydan okumak, guçlü erkeklik laslamak, tahakkum eımek... Bir yandan boğaya, bir yandan da, kalabalığa tahakkum eden boğa güreşcısı, tum bunları simgeiiyor arenada. "Işıklar elbisesi (traje "Gölge"ye ragbet Gerçekten de "şenlik" ve " b a y r a m " ögesi çok çarpıcı bu gösteride. Rosi'nin " C a r m e n " nimini görenlerin anımsayacağı gibi kadınlar, en güzel elbiselerini giyerek gidiyorlar önemli boğa güreşlerine. Her ne kadar geçen zaman bu kökenleri kırsal toplumda olan gösterinin ağırbğını azalttıysa da, bugün Madrit gibi modern bir başkentte dahi boğa gureşleri sezonu "San Isidro" festivalinde bir kokteyle gider gibi ipek elbiseleriyle boğa güreşlenne gelen hanımlara rastlamak mümkün. özellikle daha yuksek geür düzeylilerinin rağbet ettiği "gölge"deki yerlerde. Orta suııf ve dar gelirlilerin oturduğu " g u n e s " teki tribunlerde ise, Arap usulu, bir testiyi havaya kaldırarak ağzını değdirmeden Tiyatro mudnr? Sanıyorum pek çok turistin ilk boğa güreşi sertveni, üç aşağı beş yukarı benimkine benziyor. özellikle boğa güreşinin ne olduğunu fazla kurcalamadan gidenlerin. Rastgele gidilen ilk boğa güreşi yabancı bir dilde karakterleri ve konusu hakkında önceden bilgi edinmediğiniz bir tiyatro temsili izlemeye benziyor. Asunda Ispanyol olmayanlara ya da bu ülkeyi yakından tanımayaniara, boğa güreşini kasaplığın ötesinde bir sanat olduğunu anlatmak çok güç. Bir azınlık da olsa, bazı Ispanyollar bile "vabşet'le "sanaf'ın bagdaşamayacagını ileri sOrerek, "boğa güreş de luz) denen ve gün baıarken yakılan spotların altında pınl pıni yanan sırma işlemeli elbisesi ile çalım satıyor boğa güreşcısı. Yarım tonluk bir hayvanın sivri boynuzları karşısında çalımmdan hiçbir şey kaybetmiyor. Bilakis meydan okuyor tehlikeye. Hem de neredeyse tığ gibi vücuduyla dans ederek, yapıyor bunu. Böyle kadınlann gönüllerini hoplatan boğa güreşçileri arenada (çiçek ve öpücük yağmuruna tutuluyor)"Macho" erkek, kazanıyor bir kez daha. Tarunmış boğa gureşi tutkunlanndan geçenlerde istifa eden Tunzm Bakanı Enrique Baron'a, ulusal şenlıklennin bu " m a c h o " yanını hatulattığımdagenç sosyaüst bakan hiç tereddütsuz "olabilir" diyor "Ama unutmayın ki biz" macho"luga bile bir estetik kazandınyoruz, bunu güzelkştirebiliyoruz..." Pek çok kişi baron gibi duşünmeü ki, Felipe Gonialez'in AET've de adımını atan sosyaüst ve demokratik ispanyası'nda hâlâ boğa güreşi arenaları seyircilerle dolup taşıyor... Gazeteci İlkunsal öldii lstanbul Haber Servisi Ayazağa Mahallesı atık su kolektörünün temeli dün lstanbul Anakent Belediye Başkanı Bedrettin Dalan üe konuklan, MısırTürk Dostluğu Cemiyetı Başkanı Mareşal Saadettin Şerif ve yardımcısı emekli Biiyükelçi Osman Arnaud tarafından atıldı. Yaklaşık bir buçuk mılyar liraya mal olacağı bildirüenkolektör inşaatmmyapımının 30 Aralık 1986yılında tamamlanacağı bildiriidi. Su kolektörünün temeli atıldı Boga güreşlerinin rönesansı Güneydoğudaki köylerde muntarlara, 140 bin lira karşüığında telsizler dağıtıldı. Amaç, çetecilerin ya da hırsızların en ufak hareketini anında jandarma karakollarına bildirmek. Telsizi kullanan sorumluların önemli bir sorunu elektrik. Elektriği bulunmayan köylerdeki telsizler, şarjlı pilleri bittiğinde sorun oluyor. HASAN UYSAL DtYARBAKIR "Saray 8", "Saray 8" 16'yı anyor. "Saray 16" dinlemede, kanal 10'a geç. Tamara anlaşıldı, burası "Saray 8". Denemek için aradım babo. Bir şey yoktur. l a m a m kapat. Güneydoğu Anadolu'da görülen olaylann sonucu, bölgedeki köyierin çağın çok gerisuıdeki görüntusüne rağmen çağdaş teknolojuıin olanaklarından birisi olan "Concord AG00T' markalı telsizler, tum köylere hırsızlık, baskm ya da çetecilerin en ufak hareketi karşısında jandarma karakollarına haber verilmesi için dağıtıldı. Telsizler, Jandarma Genel Komutanlığı tarafından 140 bin lira karşılığmda köy muhtarlıklanna veriliyor. Köy bütçesinden peşin ödeme yapamayan köylere ise senet karşılığında teslim ediliyor. Telsizlerle en yakın jandarma karakolu ile konuşuluyor. Telsizlerin kullanımı ise muhtarlar ve guvendikleri yakmlannca yapılıyor. Köy ve cevresindeki en ufak şupheli bir durum jandarma karakoluna iletiliyor. Telsizi kullanan sorumluların önemli bir sorunu da elektrik. Bölgedeki köyierin yuzde 70'inde elektrik bulunmuyor. Elektriği bulunmayan köylerdekı telsizler, şarjlı pilleri bittiğinde sorun oluyor. Köylere telsizle birlikte şarz aygıtının verümemesi yakınma konusu. Bunun için bazı köylüler, 15 saatte dolan piller için 34 gunde bir merkeze taşınmak zorunda kalıyor. telsizli köyltileri Güneydoğunun Moda dünyasında Doğudan esenmasal rüzgârı Bu kış, başlarda, Osmanlı saraylarmın türbanlan var. Ipekten, kadifeden, kurkten ya da satenden, lameden. 9al, türban, cepken, Anadolu kuşakları, şalvariar, bir fantezi değil de, moda dunyasının klasiklerinden artık. Her mevsim bir iki modacıda bunları görmek olası. Bazı yıllarda, bazı mevsimlerde ise hepsinde. Paul Poiret, 1900'lerde Doğunun tüm büyüsunü moda dünyasına taşırken, giysilerine "minare" adını vermişti. Doğu fırtınası ne Poiret ile başladı, ne Poiret ile bitti elbet. Günümüze varana dek bir masal havası, moda dünyasını zaman zaman yardı geçti. Daha da geçecek. NECLA SEYHUN Ne zaman başı darda kalsa moda dunyasının, ne zaman esin kaynakları kurusa, gelsin Doğunun büyüsü !.. Gelsin haremler, sultanlar, türbanlar, şalvariar, sariler kimonolar... Hep bu hikâye. hep !.. Doğuıster uzak ister yakınbitmez tukenmez bir esin kaynağı moda için. Bir düşler diyarı... Çekiciliğıni hiçbir zaman yitirmeyen bir masal dunyası... Dönem romantikse, gelsin duşler. Dflnem kuru realistse gene gelsin düşler.. Monoton, kuru bir dünyadan kurtulmanın en kestirme yolu masallara sığmmak. Modacılar bazen bızden esinAltı kaval, ustu Şişhane.. Nasıl hoşlarına giderse... Bir zamanlar Lanvin, üstü Japon, altı şalvar giysileri ile büyük sukse yapmıştı. Ungaro bir başka yıl Hint ve Iran motiflerim, minyatürlerini kavuşturan emprime giysilerinde kimono kollar yaparak, buyük alkış toplamıştı. Paul Poiret, 1900'lerde Doğunun tüm büyüsunü moda dünyasına taşırken bir tür giysilerine "minare" adını vermişti. Bugun muzelerde yer alan minareler o donemin büyuk, duygusal şıkhğını yansıtıyor. Tunikler ve türbanlardan, ilginç işlemelerden oluşan bu giysiler bugün bile hâlâ hayranlıkla izleniyor. Hele zamanında, ne fırtınalar yaratıyordu Poiret bunlarla ne fırtınalar!.. Doğu fırtınası ne Poiret ile başladı, ne Poiret ile bitti elbet. Gunumuze varana dek bir masal havası, moda dünyasını zaman zaman yardı, geçti. Daha da geçecek... Bu kış, başiarda Osmanlı saraylannın türbanlan var, örneğin ıpekten, kadifeden, kürkten ya da satenden, lameden... Bir başka tanıdık bu kış: Şal desenlerimız. Günün her saatinde, her tur giyside.. Deride bile.. Şal motifli şallar ne denlı şık duruyor. Nasıl tamamlıyor, nasıl bır çekıcilik, kadınsı bir şıklık katıyor kıyafetlere... Şal, turban, cepken, Anadolu kuşakları, şalvariar bir fantezi değıl de moda dunyasuun klasiklerinden artık. Her mevsim bir iki modacıda bunları görmek olası. Bazı yıllarda, bazı mevsimlerde ise hepsinde... Doğu, zevkte Batıya yerleşiyor gitgıde. Bu da doğal. Yaşam monotonlaştıkça, dunya romantizmden gugide uzaklaştıkça, insanlar umutlan masallarda ve duşlerde arıyorlar!.. İSTANBUL (THA) Türkiye Spor Yazarları Derneği kurucu üyelennden gazeteci Ferruh İlkunsal, lstanbul'da öldti. Gazetecılığe 1947 yılında başlayan Ferruh İlkunsal, Yarın, Pazar, Hizmet Dtinya, Havadis, Zafer, Ticaret Postası, Fenerbahçe Dergisi ve Tür' Haberler Ajansı 'nda muhal ve çevirmen olarak çalıştı. Son olarak Tercüman Gazetesi Dış Haberler Servisi'nde görevli olan Ferruh İlkunsal (60) evti ve basın şeref kartı sahibıydi. Toleyis'in genel kurulu başladı lşSendika Servisi Türklş'e bağlı Toleyis'in olağanustü genel kurulu dun lstanbul'da başladı. 36 gundtir kayyım heyetince yönetilen sendikamn genel merkez yönetim kurulu ve diğer organlan bugun yapılacak seçımle belirlenecek. Kayyım heyetınce toplanan olağanustü genel kurulun ilk gününde söz alan delegeler, eskiyönetırru şiddeıle eleştirdiler. Ayrıca sendika organlan için adaylar da belirlendi. Kayyım heyetınden Sedat Tosun, eski Genel Başkan Servet Sofuoğlu ve sendikamn kayyım devrıni sağlayanlardan eski Genel Sekreter Htiseym Ülger, genel başkanlığa aday oldular. lstanbul Haber Servisi Dünya Dinleri Gençlik Semineri dun lstanbul Sheraton Otelı 'nde başladı. 12 değişik dine mensup 140 gencin katı/dığı toplantmm açış konuşmasmı Kasım Gülekyaptı. Dünyadaki önemli dinleri yerinde incelemek üzere "dünya turuna" çıkan 140 genç, daha önce ABD ve Kudüs'te benzer toplantılar yaptılar. Dünya Dinleri Gençlik Semineri Lanvin'den bir modeL Kapitone bir yelek, şal desenleri ile bezenmiş ipek bir şalvarla tamamlanıyor. leniyorlar. Saraylanmızdan, motiflerimizden, turbanlanmızdan, k.uşaklanmızdan, şalvarlanmızdan. Bazan lran'dan, bazan Mısır, bazen Hindistan'dan, bazen Rus modası giriyor devreye, Tatar giysileri, tunikler, Tatarkalpakları moda oluyor. Bazan Moğol çizgisi gun ışığına çıkıyor. Kimi zaman Bali, kımi zaman Çin, kimi zaman Japonya. Umgaro'dan ilginç bir modeL Motifler tran ve Hindistan kanşımu Kol kesimi Japonya'dan. Çok beğenilen bu kıyafet 1976 koleksiyonundan. muş kemerlerimızi moda dünyasına tanıtan Yves Saint Laurent, kaç mevsımdır bir fes modasıdır tutturmuş gidıyor orneğin. Daha kuçük, daha buyuk, ıpekten, kadifeden, brokardan fesler. En modern tayyörler, en modern elbiselerle fesler.. Ne alakası var ama, alakanın da ne alakası var moda dünyasında?.. Modacılar aklllarına ne e^ersp vanıvnrlar Diyarbakır'm Karacadağ eteğtndeki Kamışpınar koyunde muhtarm kardep Beşir Demir, köyün telsiziyle. (RIZA EZER) Evıre çevıre kullanıyorlar moda yaratıcüan bu çizgileri, bu havaları. Bazen olduğu gibi kullanıyorlar, bazen stilize ederek. Bazen da birinı ötekıne katarak... riazı modacılar da bazı çizgılere tutuluyor, moda ne getırırse getirsin, koleksıyonlannda o havayı devamlı surduruyorlar. Bır zamanlar bizım Kastamonu atkılaruTuzı, bir zamanlar gu ANKARA (a.a.) 185. dönem olarak ağustos 1985 celbinde askeri gidecek yüksekokul mezunu yükümlülerın yerlı askerhk şubelerine başvurulan yarm başlayacak. Yerli askerhk şubelerine en son 31 temmuz çarşamba günune kadar başvurarak sevk ışlemlerinı tamamlayan yukümlüler, 1 ağustosta test ve mülakat merkezlennde hazır bulunacaklar. 185. dönem yükümlüleri
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle