24 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Sunalp'm siyasi tarihi Haber Merkezi 12 Eylül yönetimi ülkeyi "sivillere" devretmek üzereydi. Danışma Meclisi, Siyasi Partiler Yasasmı göruşüyordu. Cumhurbaşkanı Kenan Evreo, hemen her konuşmasında "demokrasiye geçiş"ten, "siviHeşme"deD söz ediyordu. aset ha başladı, ba başlayacuXtı. Ankara'da, siyasi kulislerde yeni parti kurulmasına ilişkin çalîşmalardan söz ediliyordu. başlanıyordu. Yeni dönemin yeni politikacılan, gazetecileri peşlerinden koşturmaya başlamışlardı bile. 26 Nisan 1983 tarihli Cumhuriyet'te Turgut Sunalp'in Deniz Som'a demeci: "Atatttrk müliyetçiligine dayanan, demokrasiye inanan bir parti kurmak için araştırmalar içindeyim." Som, Sunalp'e "kurocu ismi"sorunca Sunalp çekiniyor:"Benim düşüadiigünı 75 TEMMUZ 1985 HABERLER CUMHURÎYET/7 ANKARA'dan YALÇIN DOGAN Sunalp, temaslara başladı^ Verkez Partisı BaMonbu ıtm anı lula n.k oMağu Mırtılnor Sunalp Prça b». kcnt* gelaleruulc nlındıci bır alıikanlifı ilk k o bo«du vt Ordueıı ytnne C*nka>a dakı bır 4a*. [ fuuui evinde k>fas>ra hasbdı. alrın nflf;tV l " ••'•' Ikimdir?! 15 NÎSAN 1983 Sunalp temaslara başlıyor. Çeşitli iddialar vardı. Bunlardan birinde Başbakan Bülend Ulusu, gelecek dönemde 12 Eylül "ruh ve fdsefesini sürdiirecek" bir parti kurmak için temaslara başladığından söz ediliyordu. Başbakan Bülend Ulusu bu iddialan 20 Ocak 1983'te düzenlediği bir basm toplantısı ile yanıtladı, "Seçimlere kadar göreviminin başındayun. Zamanı geldiğinde, böyle bir gelişme söz konusu oldngnnda gerekli açıklamayı yaparun," dedi. Bu sözler üzerine siyaset bir süre için gunlük gazetelerin sayfalannda tatile girdi. Ama kulisler yine canlıydı. Tarih, 14 Nisan 1983. Günlerden perşembe. Cumhuriyet'in birinci sayfasında YaJçın Doğan, Bülend Ulusu'nun parti kurmaktan vazgeçtiğini haber veriyor. Ve Doğan, Türk siyasi hayatında ilk kezduyulan bir isimden söz ediyor: Turgat Sunalp. YaJçın Doğan'ın bildirdiğine göre uzun süreden beri bir parti kurmak için "somut görüşmelerrie" bulunan Başbakan Ulusu, bu işten vazgeçmiş ve """ nisan salı aksamı Ankara'ya jsa Turgut Sunalp'e bir defter teslim etmişti. Bu deftere Ulusu daha önce görüştüğü kişilerin isimlerini, parti oluşumunda bu isimlerden nasıl yararlanılabileceğini vs. yazmıştı. Bir gün sonra, 15 nisan 1983'te Turgut Sunalp adı ilk kez bir siyasi haberin başlığındaydı. Sunalp'in siyasi tarihi başhyordu. Nisan ayının ikinci yarısıyla birlikte Türkiye'de siyaset görülmemiş bir biçimde hız kazanıyordu. Ankaralstanbul trafiği artıyor, kulisler canlanıyordu. Derken 24 nisanda MGK, Siyasi Partiler Kanununu kabul ediyor, kanun Resmi Gazete'de yayımlanıp yürürlüğe giriyor ve ' yaklaşık 3 yıllık döneme damgasıru basan siyaset yasağının kademeli olarak kaldırılmasına arkadaş, belki eşinin rahatsızhgı nedeniyle görev almak istemeyebilir. Değil mi?" Türk siyasi hayatı yeni ve renkli bir sima daha kazanmıştı: Turgut Sunalp. O günlerde, her şey o kadar hızlı gelişmektedir ki, ne gazeteler, ne gazeteciler, ne de siyasetçi adayları olaylara yetişebilirler. Bir anda sağda ve solda 56 grup, larsınız." Gazeteciler bir anda Sunalp Paşa'mn kendileri için bulunmaz bir nimet olduğunu anlarlar. Ne söylese olaydır. Işte bir kaç örnek: "Ben Türkiye'ye yayılmış bir invanım Hjiititıımtfl fabrikasyon baberler yazılıyor. "(30 nisan 1983, Cumhunvet) "Bu dönemde kurucu isimlerini açıklamak sakıncalı. Şimdi size versem sizde kalmaz gazetenize yazarsınız."(2 mayıs 1983, Cumhuriyet) "Benim içimde taban var. Şuphesiz ki ban fikirlere sahibiz."(4 raayıs 1983, Curahuriyet) 6 mayıs gününün gazeteleri, oldukça ilginç bir haberi manşetlerinden veriyorlardı. Haber, Turgut Sunalp'in Cumhurbaşkanı Kenan Evren tarafından kabul edilrnesi ve 2 saat kadar görüşmesiydi. Sunalp, kabulden çıktıktan sonra gazetecilere "Sabredin," demişti/'Gideyim. toparlayayım, yazılı olarak size dağıtayım."Sunalp'in yazılı metninde en can alıcı bölüm aynen şöyleydi: "Sayın Cumhurbaskanı, kendisine arz ettigim bütün hususlarda isabet olduğunu ve tam bir mutabakat içeri Turgut Sunalp: Sayın Evreı lam mutabakatmı belirtti a uu» contnmlrıı ı Meçhul Meşhurlann Sahneyi Terk Etmeleri Siyasette böylesine "geniş çapta demokratik bir tasfiyeye" Türkiye ilk kez tanık oluyor.. Partiyl kuran lider kongreye gldfyor, kongrede llderliği bırakıp çıkıyor... Parti llderliklerinln onbeşyirml yıl sürdüğü ve çok güç değlştiğl bir slyasal ortamdan sonra, ikişer yıllık genel başkanlıklar, topiumun neyi sindlrdiğini, nelere tepkl duyduğunu çok net serglllyor. Turgut Özal, eğer iktidar olmasaydı, hiç kimsenin kuşkusu olmasın ki, Calp ve Sunalp'in başına getenler onun da başına gelecekti: yani, partisinin ilk kongresinde Özal da partiye kendi getirdiği kişiler tarafından genel başkanlıktan indirilecekti. özal'ı yerinde tutan partisinin iktidarıdır. özal'ı partısinde vazgeçilmez kılan, ANAP'ın iktidar oluşudur. Türkiye belki de son yüzyıl içinde hiç yaşamadığı bir deneyden geçiyor. Hiç tanık olmadığı bir değişim süreci içinde "siyaset anyor", tüm kururnlanyla birlikte ara verilen bir dönemden sonra, siyasete yeniden izin verilmesiyle birlikte ortaya çıkan siyasal partiler, kendi kuruculannı görevierinden kendi elleriyie uzaklaştırıyorlar. Siyasete tümüyle ara verilmesini Türkiye yüz yılda bir kere yaşadı. 15 Ekim 1981'de siyasal partilerin tümümün kapatılmasıyla birlikte, Türkiye ilk kez "partisiz bir döneme" tanık oldu. Hem de yüz yılı aşkın bır dönemin ardından ilk kez böylesine "partisiz geçen aylar" gördü. Ardından 16 Mayıs 1983 tarihinde "parti kurmayayeniden izln" verıldi. Bunların içinde Turgut özal hariç olmak üzere, yeni kurulan partilerin başına "meçhul meşhurlar" gelmeye başladı. Daha doğrusu, "meçhul meşhurlar" önderliğinde yeni partiler kurulmaya başlandı. "Yeni dönemin nık oluyor. Partiyi kuran lider kongreye gidiyor. Kongrede liderliği bırakıp çıkıyor. Böyle bir gelişmeyi enine boyuna irdelemek ve bundan önemli dersler çıkarmak gerek. İşin bu yanı ne kadar olumluysa, öte yanda da insanı yine düşündüren manzaraları görmek, o kadar olumsuz. Örneğin, genel başkanlığı kongrede bırakan Turgut Sunalp, önceden kararlaştınlmış akşam yemegıne katılmıyor. Bunun yerine "kendine bağlı" kişilerle evinde oturup değetiendirme yapıyor. Kısaca, içine sindiremiyor kongrenin aldığı kararı. Ya yeni başkan Ülkü Söylemezoğlu?.. O da daha seçilişinin ikinciüçüncü saatinde soluğu MDP Genel Merkezinde alıyor. Onun da taraftartarı bir değerlendirme toplantısı yapıyoriar, nasıl oiuyorsa, toplanacak yer bulamıyortar ve doğruca MDP Genel Merkezine gidiyorlar. Kongreden ayağının tozuyla MDP Genel Başkanlığına gitmenin anlamı ne?.. Tıpkı Sunalp gibi, Söylemezoğlu da acaba Genel Başkanlığı mı sindiremiyor? Daha kimler, neleri sindiremiyor?.. Çok basit ve çok yalın bir olay. MDP kongresinin ilk gününde salonun bir köşesine asılan pankartta "Mlllet, demokrasi ve asker düsmanlanna hayır" yazılı. Bir MDP'li hanım bir ara kongreyi izlemeye gelen konuk Doğru Yol Partisi'nin temsilcilerine dönüyor ve "Siz neden asker düsmanısıntz" diye soruyor. DYP'lilerden birisi çok kibar bir davranışla cebinden kimliğini çıkarıyor: "Tevflk Rkret Aipaslan, Emekli Hava Korgeneral". Aipaslan, hanıma kimliğini gösterip "Ben mi, bizler mi asker düşmanıyız, ben DYP yönetlminde görevlrylm. 40 ytlımı verdiğim ocaga ben mi düşmamm?" diye çok nazik bir üslupla MDP'li hanıma sorunca, kadın ne yapacağını şaşınyor. Bu tür değerlendirmeleri "günlük ad«t ve davranış biçîmlne" getiren MDPIıler, şimdi yeni genel başkanlarının çizeceği rotada ne yapacaklar?.. Söylemezoğlu garçekte AP'ye çok yakın biri. AP'nin, iktidarında yükselttiği bürokratlardan biri. Hatta, 12 Eylül öncesinde iki kez AP'den aday adayı ofmuş, mületvekili olmak istemiş, ama aday adaylığından öteye gidememiş biri. Dolayısıyla, DYP'nin hemen ilk anda dışlayaçağı biri değil. Ancak, sağda birleşme çabalan kişileri ve kişiHkleri çok aşan bir olay. Bir Sunalp yerine, bir Söylemezoğlu ile DYP belki daha rahat diyalog kurar. Ama bu diyalog, sağda ANAP'a karşı bütünleşmeyi hangi noktaya götürür? Bize göre, somut bir birleşmeye çok güç götürür. Çünkü, DYP'nin bir ılke kararı yar: Bugün parlamentodaki partiler DYP'yi ilgilendirmiyor. Bu nedenle de "sağda birleşme" deyişini en çok, dağılmakta olan MDP gündeme getiriyor. Parlamento dışındaki DYP değil. DYP'nin belki MDP ile kuracağı diyalogda bir rahatlığı var. O da Söylemezoğlu'nun "sıradan biri" olması. Asiında, Söylemezoğlu Orbezell, politikayı bilen ve geniş ufuklan olan bir genel başkan değil". Çok sıradan bir politikacı. Sunalp'i devırmesi de, kendisinin başarısından değil. MDP'de öyle bir hava esiyor kı, Sunalp1 in karşısına kim genel başkan adayı olarak çıksa, o kişi kazanacaktı. Nitekim, öyle oldu. Sıradan politik kişiliğine rağmen, DYP'ye yakınlığı sağda bir şans olabilir. Ne var ki, yine temel noktayı bir kez daha vurgulamak gerek. Partilerdeki ciddi değişiklikler, Türkiye'nin bugüne dek görmediği, yaşamadığı olaylardır. Parti liderliklerinin onbeşyirmi yıl sürdüğü ve çok güç değiştiği bir siyasal ortamdan sonra, ikişer yıllık genel başkanlıklar, toplumun neyi sindirdiğini, nelere tepki duyduğunu çok net sergiliyor. 6 MA YIS 1983 Evren'le görüşmeden sonra. pıyor, "Ben emirie parti kunnadım," diyor. Bu konuda gazeteciler MDP Genel Başkanını sık sık sıkıştınyorlar. Sunalp ise bu işe kendisinin talip olduğunu anlatıyor sürekli. Sunalp, o dönemde gazetelerin başlıca malzemelerinden biri. Her gün manset. Her gün bir demeci gazetelerin birinci sayfasında. Adım adım izleniyor, saat saat ne yaptığı yazılıyor. Ve sonunda beklenen gün geliyor. Siyasi Partiler Yasası'nın bir parti kuruluşu için beürlediği ilk gün olan 16 mayıs günü, kuruluş çalışmaları en önce başlayan parti, Sunalp'in partisi kuruluyor. Partinin kurulmasıyla birlikte Danışma Meclisi üyelerinin önemli bir bölümü partiye katıhyor. Sunalp, bir siyasi parti lideri olarak ilk müjdesini 2 haziran gunu gazetecilere veriyor:"tktidar çoğunluğunu alabiİecegimize inanıyorum." Bu inanışını 6 Kasım seçirnlerine kadar sürdürecekti. Daha önce sözü geçen gnıplar yavaş yavaş partileşiyorlar. Büyük Türkiye Partisi kunıluyor, sağda başka partiler hızia ortaya çıkıyorlar. O sıralarda "birleşme" sözcüğü Türk siyasi yaşamma yeniden ve kesin bir biçimde yerlesiyor. Artık herkes Sunalp'e birleşme soruyor. MDP Genel Başkanı Cumhuriyet'in Ankara Bürosuna yaptığı bir ziyarette birleşmenin nasıl olması gerektiğini "tarif" ediyor: "Biz koskoca generaller, bunca lardan bazılan: •Ben Moskova atasemilitertiği yapmış, sol kültürii olan adamım. Onun için mevcut ekonomiyi değistirmeoin, komünist ekonomiyi getirmek manasına geldiğini bilirim. Boyle bir niyetim yok. •Komünist yaygaralannı haykıran uşaklann aletleri, MDP'yi amansızca hedef aldıklannı, dünyadaki ve Türkiye'dekihempalanna bildiri ve yorumlaria ilan etmektedirler. •Horoz, gelecegin müjdedsidir. Muminleri sabah namazına luüdıran bir semboldür. Bizler faniyiz, fakat parti, horozumnz ölümsüzdür. •Ben silahlı kuv\etlerden aynldun ve tereyagından kıl çeker gibi alındım. Benim mazimde cekilmeye ait örnekler var. Tereyagından kıl çeker gibi bir işten, bir hizmetten çekilirim. •Sosyalizm ve bümanizm, komünizmin yan sanayileridir. Ben çok insan seven bir adamım. Fevkalade insan severim, amc hümanistim demem. Sosyal adalete fevkalade inanç beslerim ama sosyalistim demem. •Basın beni hınzır, huysuz bir ibtiyar gibi tanıtmak istiyor. •Uykusuz çalışabilirim.Hiçbir şejden >ılmara. Engel tanımam. Laf degil iş üretirim. tradem çok güçliidür. Galiba akjlüyım. Bu işte ciddi rakibimiz yok. •Gazeteciler ajağımın kayıp düşmemi bekliyoriar. Ama bu bekleyişleri boşuna. Bu sözlerle gunler aylan kovalıyor, sonunda seçim sathı rnailine giriliyor. Parti kurucu vetosu barajını en kolay aşanlann başındaydı. Mületvekili vetosunu da oldukça az kayıpia geçiyorlar. Örgütlenme barajı ise MDP için dert bile olmuyor. Biraz Isparta'da zorlaruyorlar, o kadar. Sonunda ilk mitingler başlıyor. Sunalp ilk olarak İzmir'de halkın karşısına çıkıyor. Pek beklenen kalabalık yok, ama yine de sonuç fena sayıimaz. Ardından Kütahya'da konuşuyor ve bir gün sonra da Trabzon'da. Sıra TV'deki büyük karşılaşmaya geliyor. 22 ekim akşamı herkes televizyon başına koşuyor. Sunalp tutuk. Gecenin galibi özal ve onunla tartışan Calp. Sonra teker teker basının karşısına çıkıyorlar. Sunalp'in sırası 24 ekim akşamı. Burada, tarihe geçecek, en önemli sozunu söylüyor Sunalp: tki çttcnlc. hir lorıııı stthibi, .5 nınıhılyjı. 'iııiştın.2i IMTİI msot fuıntili baseu t öasruru MîUiyetçiDemokrasi Partisi'nden geldi] a başladı 17MAYIS 1983 Ve kuruluyorlar. sinde bulunduklannı betirttiler. Çalışmalannuzda basanlar dilediler." Sunalp'in siyasi tarihi bundan sonra iyice hızlanıyor. Arada Cumhurbaşkanı Kenan Evren genel bir uyanda bulunuyor, si yeni bir siyasi parti kurmak için çalışmalara gırişmiştir ve her grup, eski parti tabanlanna sahip çıkmaİc istemektedir. Bu gruplann kimileri küser, kimileri ise daha sonra birbirleriyle birleşir. Örneğin tskender Cenap Ege, sürekli "Bayar'ın manevi lideriiğindeki bir parti "den söz etmektedir. Aydın Yalçın, Hiisamettin Cindoruk gibi isimler de aynı tabana oynama isteğindedir. Bunlara daha sonra Hilmi Fırat, Mehmet Yazar, Orfaan Aldıkaçtı da eklenir. Turgut Sunalp ise hiç de alışık olmadığı bir ortamdadır şimdi. Komutanlık, büyükelçilik günleri geride kalmıştır ve şimdi gazetecilerle uğraşmak gerekmektedir. Kapıdan dışanya kaı'asını her çıkarışında karşısında onlan görmektedir. 28 nisan günü gazetecilere, onlardan ne kadar rahatsız olduğunu şöyle anlatır Sunalp:"Kurucularımın adını verirsem, sonra onlan da gaga fSunalp: Komünısüer MDP'yf [amansızca hedef aldılar [Tuıjui Sunalp, partisinin "hedef ahnmaanın", **ko•nunizmin bâş dusmanı olduklannı, odak ve des'trkçilrrinc karşı en amanaz mucadele melod v» gucune sahip bulunduklannı gosterdigini" so>ledi. 14 AĞUSTOS 1983 Ve komunistler sahnede. yasi parti kuruluşlannda tehlikeli bir gidiş olduğunu söylüyor. Bu arada bir Ulusu tartışması daha başlıyor. Ulusu daha kurulmamış olan MDP'ye girecek mi, girmeyecek mi? Sunalp, "girmesini arzu ederiz," diyor. Tam o sıralarda Sunalp, tarihi açıklamalanndan birini daha yayıhn kazandırdığı tecriibemizi bir kenara itip, ortalıkta parti kurmak için dolanan 3040 yaşındaki adamların karşısına dikilip selam durarak, 'Buyrun feldmareşalim, size katılıyonım' mu diyelim?" Ve Sunalp iyice açıhyor. Her demeci, her sözü ayn olay haline geliyor. Işte bun Sunalp'in gidişinin yankılan Gürkan: Siyaset otağanlaşıyor ANKARA, (Cumhuriyet Bürosu) Milliyetçi Demokrasi ^vtisi bflyük kongresinde lider ..•gişikliği ve ortaya çıkan sonuç üzerine çeşitli parti yöneticileri görüşlerini bildirdiler. HP Genel Baskanı Prof. Dr. Aydın Güven Gürkan, MDP'de lider değişikliğinin "politikanın olganlaşması" açısından önemli bir aşama olduğunu kaydederken, HP Genel Sekreteri Halil Ibrahim Şahin, "Sonuç siirpriz değil, ama sanınm bu MDP'nin son kurultayı olmuştur" dedi. Bugün toplanacak ANAP MKYK'sı da MDP Kongresi'nin sonuçlannı görüşecek. HP Genel Başkanı Aydm Güven Gürkan, dün Cumhuriyet'e yaptıjb. açıklamada, MDP kongresini değerlendirerek, "Özellikle ve hiç kuşkusaz ortaya çıkan sonuç politikanın olganlaşması ve politik kadrolann taban tarafından belirlenmesi önemli bir aşamadır" dedi ve ortaya çıkan sonuç sayesinde MDP'nin hiç olmazsa parlamentonun işler hale gelmesi ve partilerin saygınlığı konusunda katkıda bulunacak hale geldi ğini savundu. HP Genel Sekreteri Halil 1brahim Şahin de yapüğı açıklamada, zorlama ile ne siyasi partilerin ne de liderlerin tutmayacağının bir kez daha ortaya çıktığını, MDP kongresinde delegelerin devreye girmesiyle ortaya çıkan durumun olağan karşılanması gerektiği ve kendileri için sürpriz olmadığını belirtti. Şahin "Demokrasi müdahale, zorlama, baskı kabul etmez, demokrasivi öz işteriiğine bırakmak, kuraUan ile işlemesine olanak vermek gerekir" dedi ve "Kendi guçlerine ve fikirlerine güvenmeyen kişiler, >>aska guçlerden medet omariar. ıcak giınün ömrii kısa olur. MDP'de tayinle gelen kişiler bu kongrede de yine başka güçlere djrjmunışlar ve bu dunım kaybetmelerinde bir başka önemli etken olmuştur" biçiminde konuştu. MDP'nin "Atiauıın partisine" döneceğini ve yapılan kongrenin 'ilk ve son" kongre olacağını sandığını belirten Şahin, "Yeni başkanın gelmesi MDP'nin canlı ve diri hale gelmesini sağlamaz. Onlann savundukları fikirleri bugün ANAP ve DYP savunmakudır," dedi. jşBankasına Bakım/İletişim Mühendisleri, Programcılar, îşletmenler ve Teknik Elemanlar almacaktır. Bankamızın bilgisayar projelerinde görev almak isteyen adaylarda aranan nitelikler aşağıda belirtilmiştir. BAKIM/İLETtŞtM MÜHENDİSLERİ: Ankara ve İzrnır merkezlerımızde gore\' lendırilecek bakım iletişim muhendis lerinın, • Elektrik, elektronik \exa ıletişım ko nularmda en az 4 yıllık \"uksekoğrenim gormu:?, • Çok iyi derecede İngilizce bilir, • 30 ya^ını aşmamış t)lmaları gereklidır Telekomunik^syon konusunda dene\imlilere Oncelik tanmacaktır PROGRAMCILAR Ankara bılgı iglem kadrolarında gore\lendırılecek prognım cıların, • Konularında en az i yıllık yuksekoğrenım gormuş olmalan. • Çok ıyi derecede İngılızce bilmelerı, • 30 yaşını aşmamış olmalan, • Tercihan bırı Cobol olmak uzere en az ıkı üst duze>" bılgısa\'ar programlama dılinı bilmelen gerekJıdir SİSTEM VE JLETİŞİM tŞLETMENLERİ: İstanbul ve İznıir merkezlerımı/de IBM 3081 GX bilgisayar ve Codex ıletı şım sıstemlerinde göre\lendırılecek sis tem ve ılenjım isletmenlerınin. • Konularında en a/ 2 yıllık yuksek oğrenim gormus. • Iyı derecede İngılızce bılır, • 30 yaşını asmamış ve • Askerliklerinı \apm15 olmalan gereklidır Buyuk sistemlerde deneyimli olanlara oncelik tanmacaktır. TEKNİK ELEMANLAR İstanbul ve İzmır merkezlerımizde ısıtma, havalan dınma, kJima, soğutma ve elektrik sıstem lerinın işletiminde görevlendirılecek teknik elemanların, • Yuksek Öğretmen Okulu Elektrik ya da Tesısat bolumlerınden mezun elektrik, mekanik ve tesısat teknikeri, • Sanat Enstıtusu, Meslek Lisesı >ra da Teknik ü s e mezunu elektrik, mekanik ve tesisat teknisyeni olmalan ve ayrıca • 30 yaşını aşmamıs, • Askerlığıni yapmış bulunmalan gereklidır. Konularında deneyimli olanlara oncelık tanınacaktır BAŞ\T."RU: İstekJılerin dilekçelerini bir fotoğraf ve aynntılı ozgeçmislerı ile birlikte en geç 26 Temmuz 198S tarihine kadar; Turkiye İş Bankası Ai> Genel Mudurluk, Organizasyon Mudurluğü Ataturk BıiKarı No. 191 Ka\akJıdere Ankara adresine elden getirmelen ya da a\Tiı tarıhe kadar belirtılen adrese ulasacak bıcimde postalamalan gerekmektedir SINAV: Bas\xıruları uygun bulunan ada\iardan, Bakım İletişim Mühendisleri Anlcıra \e İzmir'de, Programcılar Ankara*da. İsletmenler İstanbul \e İ/mırde 3 Ağustos 198^ tarıhınde İngılı/.ce olarak yapılacak ya/ılı meslekı bilgi sına\'larına cağırıİacakJartfır. Yazılı sınavlarda başarı gosteren T ada\ lar a\xıca saptanacak bir tarıhte gorusme\e da\et edileceklerdır. Teknik Elemanların secıminde ise sadece goaı^me yontemı uygulanac;ık, baî>\"uaıları uygun bulunanlara gonde rilecek oığrı mektııplarında goaı.smenin \erı \e zamanı belirtılecektır. önderleri" oiarak halka tanıtılan bu "meçhul meşhurtar" kendi kurdukları partilerde iki yıl dayanamadılar. Partilerinin ilk kongrelerinde kendi seçtikleri ve kendi elleriyie görev verdikleri insanlar, bu "önderleri" tek tek koltuklarından indirmeye başladı. Gerek Calp'in Halkçı Parti Genel Başkanlığı'ndan düşmesi, gerekse Turgut Sunalp'in daha ilk kongrede MDP Genel Başkanlığına veda etmek zorunda kalması, siyasal kurgunun en büyük yanılgısını birer birer ortaya çıkarıyor. Yukardan yönlendirilen partiler, yine tayinle iş başına gelen "önderleri" toplumdan önce, kendileri içine sindirmiyor. Önce partiler "bu meçhul meşhurlan" tasfiye ediyor. Nasıl ki, Türkiye yüz yıldan bu yana "partisiz bir dönem" yaşamamıştı. Şimdi de "partilerdeki genel başkan' tasfiyesine" böylesine hiç tanık olmadı. Siyasette böylesine "geniş çapta demokratik bir tasfiyeye" Türkiye ilk kez ta ANKARA'nın tasına bak Muhalefet yapılmasına karşı SAMSUN Belediye Başkanı Kemal Vehbi Gül'ün en önemli özeliiklerinden biri, kendisine ve ANAP'lılara karşı muhalefet yapılmasına olanak tanımaması. Samsun Belediye Meclisi üyesi ve Medeniyet Gazetesi sahibi Ahmet Demirel ise Kemal Vehbi Gül'ün damanna basanlardan. Gün geçmesin ki, Ahmet Demirel gazetesinde Kemal Vehbi Gül'ü eleştiren bir yazıya yer vermesin ya da Belediye Meclisi'nde muhalefet yapmasın. işte Ahmet Demirel'in başına ne geldiyse bundan geldi. 3 temmuz günü Ahmet Demirel Ankaradayken, Samsun Belediyesi'nin yerleşmiş müteanhitlerinden eski milletvekili Memduh Erdemir'in bir ihban üzerine tutuklanıverdi. Ahmet Demirel ne olduğunu anlayamadan rüşvet iddiasından tutuklanıp cezaevine gönderilirken, avukatları ise ilgili mahkemeye, savcılığa itiraz dilekçeleri yağdırmaya başladılar. Sonunda mahkeme Ahmet Demirel'i tahliye etti. Ahmet Demirel tahliyeden sonra rahatsız olduğu için Samsun'a ambülans ile gönderildi. Ama Vehbi Gül'e karşı mücadelesini sürdürme karanndaydı. 3 AĞUSTOS 1983 İşte Sunalp'in hayatı. "İktidara mahkum oldugumuzu goruyorum." Bu mahkumiyet haarlığı, 6 Kasıma dek sürüyor. O gün Sunalp, en çok beş yıl için mahkumiyetini tecil ettiriyor. Seçim sonrası Sunalp eski popülaritesine bir türlü ulaşamıyor. Haber olacak bir söz söylese bile gazetelere ancak iç sayfalardan girebiliyor. Tabii bu durum Sunalp'in gazeteciler hakkında duşündüklerini de pekiştiriyor. Sıra 25 mart yerel seçimlerine geldiğinde Sunalp'in pek fazla değişmediği, kendini yenilemediği, eksiklerini tamamlamadığı görülüyor. Partinin dış göruntüsünu değiştirmek için pek bir sey yapmayan Sunalp, yerel seçimlerden de hüsranla aynlıyor. Bundan sonrası ise yeknesak günler, aylar... Arada bir alışılmış üslubuyla gazete sayfalanna giriyor Sunalp, ama o kadar... Sunalp, son olarak MDP kongresınin yaklaştığı günlerde yeniden "haber" oluyor. Rakibi Ülkü Soylemezoglu'nu suçluyor. İki rakip arasında bir söz düellosu başlıyor. Ve 12 Eylul sonrasının ilk siyasi partisinin kurucusu, emekli orgeneral Turgut Sunalp belki de hayatında son kez bir siyasi haberın başlığına adım veriyor: "Sunalp de gitti" SATILIK PLASTİK ATÖLYESİ Tel.: 144 53 32 143 20 09 Ayncalıklı öğretmen AZAL'IN SAFARİS) Başbakan Özal'ın bir yıl aradan sonra Trakya'ya yaptığı iki gunlük gezi hayli hızJı ve renkli geçti. Özal geçen yıl olduğu gibi bu gezisinde Semra Özal'ı yine yanına almamıştı. ANAP örgütü gezi dolayısıyla adeta ayağa kalkmıştı. Program gayet düzensizdı. Özal, belirtenen saatten en az üç saat sonra programlanan yere varabiliyordu. Ikı günlük süre içinde temel attı, açılış yaptı, tapu dağıtti, sunnet duğünunde kirvelik yapü ve Kırkpınar güreşlerini izledi. Özal gezisının ilk durağı olan Çorlu'da askeri törenle karşılandı. Başbakan, Çorlu'da tören kıtesını 5. Kofordu Kornutanı Korgeneral Muhittin Füsunoğlu ile denetledi. Yol boyunca giydiği, ara ara da kurban kanlarından lekelenen ve koruma polislerinin hemen ceplerine davranıp bez çıkararak sıldikJeri safari kıyafeti ise böyle sıcak bir hava için gerçekten biçilmiş kaftandı. (Fstojraf: ERDAL AZCAN) MİLLİ Eğitim Gençlik ve Spor Bakam'nın tartışmalı "Kitap Yazma Seferberliği" toplantısında şeref konuğu olarak katılan tek öğretmen kimdi? Hiçbir öğretmenin çagrılmadığı bu toplantıdaki 'ayncalıklı tek öğretmen" Ankara Anadolu Lisesi oğretmenlerinden Sabiha Dinçerler yani Bakan Vehbi beyin hanımefendisi.. Sabiha hanım protokol koltuğunda, tek başına oturarak üç günlük toplantıyı, sıkı sıkı notlar alarak izledi. MASUME ÇÖL Dahiliye MUtehassısı Adres: Yeşüköy, PoUt Yalı D: 6 Tlf.: 573 91 06 OFSET USTASI ARAN1YOR. Tel.: 526 79 99 Doktor ÇAĞRI ILKE'nm kulturel uğraşlarında etkin rol almak isteyen topluımal ilışkilerde başarılı... Öğrenimini lamamlamış gencler Yüksekokul öğrencileri 1516P Temmuz gunleri saat 10.00 17.00 arası gelin ayrıntıları goruşelım. Mecidiyekoy Meşdaıu Eski Osmanlı Sk. Dilan Sııesi A Blük kat: ? MECİDİYEKOY TURKİYE İŞ BANKASI AŞ Genel Mudıırlük
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle