23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
30 HAZİRAN 1985 DIŞ HABERLER CUMHURİYET/3 Ozetle Hint uçağının pilotu trlanda açıklannda geçert cumartesi günü 329 yolcusuyla düşen Hindistan Havayollanna ait Boeing 747 uçağının pilotumtn, TorontoBombay seferine çıkmadan önce Kanada 'da yaşayan bir Sihten bir paket aldığı belirtiliyor. Toronto 'da yayımlanan "Globa and Mail" gazetesi, bu konudaki haberlerle ilgili olarak Kanada ve Hindistan yetkilUerinin araştırma yaptıklannı yazdı. Arasnrmacılara yakın kaynaklar, kolinin kendisi de Sih olan Pilot Binder'e uçuştan az önce verüdiğini ifade ettiler. (a.a) ABD Başkanı Ronald Reagan'ın konuşması Şiileri kızdırdı İlginç Çelişkiler... Rehınelerin teslimi gecîkti Atina, kara listeden çıkarıldı Atina Hjvaalanı'nın, güveniik önlemlerinin yetersiz olduğu havaalanlannm yer aldığı "kara listeden" çıkanldığı açıklandı. Uluslararası Hava Ulastırma Derneği (İA TA) sözcüsü Montreal'deyaptığı açıklamada, dünyada terorizme karşı güveniik önlemlerinin hâlâ yetersiz olduğu beş havaalanı bulunduğunu söyledi, ancak bu havaalanlannın ismini vermedi. Sözcü, ' 'Bu havaalanlannın hangileri olduğunu diinya kamuoyu öğrenmek ister, ama teröristler de bunu bilmek isterler" diye konuştu. (a.a.) Frankfurt Havaalanı'nda botnba ihbarı Frankfurt Havaalanı'na dün bir bomba ihban yapıldı. thban yapan kimliği belirlenemeyen bir kişi gidiş terminalinin kapısına bomba konulduğunu söyledi. Güveniik kuvvetlerinin alarma geçirilmesinden sonra gidiş terminali tamamen boşaltıldı. Ancak içinde bomba olduğu ileri sürülen çantada patlayıcı madde bulunmadı. (a.a.) FW.4 uçağının 39 yolcusu dün Suriye'ye gönderilmek üzere Beyrut'ta bir araya getirildiler. Ancak Şii liderler son anda ABD ile İsrail'den güvence isteyince rehinelerin Suriye'ye gönderilmesi gecikti. Dış Haberler Servisi Atina Roma seferini yaparken kaçınlarak Beyrat'a indirilen ve 16 gündür rehin tutulan TWA uçağının 39 yolcusunun Suriye'ye teslimi gecikti. Rehineler dün Suriye'ye gönderilmek üzere Beynıt'ta toplandılar. Ancak EMEL liderleri son anda rehinelerin serbest bırakılmasından sonra ABD ile lsrail'in bir misilleme yapmayacaklarına dair bu iki ülkeden garanti istediler. Bunun üzerine rehinelerin Suriye'ye gönderilme işlemi gecikti. EMEL örgütünün yöneticilerinden Ali Hüseyini, dün yaptığı açıklamada ABD ile tsrail misilleme yapmayacakları yolunda garanti vermeden rehineleri serbest bırakmayacaklannı, yolculan Suriye'ye göndermek için bu garantiyi beklediklerini söyledi. Şiiler şimdiye kadar 39 Amerikah rehineye karşıuk, lsrail'de bulunan 735 Lübnanlının serbest bırakılmasını istiyorlardı. Şii EMEL örgütü yöneticilerinden Ali Hüseyini, ayrıca Amerikan donanmasının Lübnan açıklarından uzaklaştınlmasını da istediklerini belirtti. BBC Radyosu'na göre rehinelerin tesliminin gecikmesinde Reagan'ın önceki gün yaptığı konuşma da ABD televizyonunun haberine göre, yemekte rehinelere, uzerinde "Ülkenize rahat bir uçuş yapmanuı dileriz" yazısı bulunan buyük bir pasta sunuldu. Amerikaiı rehinelerin dün gece geç saatlerde Frankfurt Havaalanı'na gönderileceğinin açıklanması üzerine Avrupa gezisinde olan ABD Başkan Yardımcısı George Bush, rehineleri karşılamak için dün akşam Frankfurt'a gitti. İRAN, TEKRAR YALANLADI Öte yandan Iran Meclis Başkanı Haşimi Rafsancani, Transvvorld Hava Yolları'na bağlı ABD uçağının Şi! korsanlar tarafından kaçınlması olayına kanştıklan yolundaki suçlamaların gerçek dışı olduğunu belirterek olayı kınadıklannı yineledi. Resmi bir ziyaret için Çin'de bulunan Rafsancani, başkent Pekin'de düzenlediği basm toplantısında, Şii korsanlann Amerikalı yolcuları rehin almalarıyla, Tahran'daki ABD Büyükelçiliği'nin 1979 yılmda 444 gün süreyle işgal edilmesi olayları arasında berızerlik kurulamayacağını söyledi. Rafsancani, "Masum insanlann kanştınldıfı terörist eylemlere karşı oldugumuzu daha önce birçok kez açıkladık. Ancak ABD Büyiikdçiliği'nin işgal edilerek AmerikaJılann rehin alınması ayrı bir konu. ABD elçiliği, yönetimimizi yıkmak için faaliyel gösteren casuslarla doluydu. Bunu belgelerle kanıtlayabiliriz" dedi. Tahran'daki ABD Büyükelçiliği, 4 Kasım 1979'da silahlı kişiler tarafından işgal edilmiş v e 52 elçilik görevlisi rehin alınmıştı. ABD'nin, Başkan Jimmy Carter'ın emri üzerine düzenlediği başansız bir kurtarma harekâtından sonra rehineler Cezayir'in girişimleriyle 20 Ocak 1980'de serbest bırakılmıştı. GÜL tKRAMI Amerikalı rehinelere önceki gece Beyrut'un lüks otellerinden birinde ziyafet çeken Şii milisler, yemekten sonra da gul dağıttılar. Amerikalı rehineler Beyrut'ta önemli rol oynadı. Başkan Reasonuna geldik" diye bağırdı. gan, bu konuşmasında rehineleri son gecelerinde önceki akşam, Murry. şöyle devam etti: "Fazdeniz kenanndaki lüks Summertutan Şiileri " b a r b a r " katiller la umutlanıp sonra düş kınklığıland Oteli'nde yemek yediler. 39 na ugramak istemiyorum, ama olarak nitelendirmişti. Şülerın sanınnt sona yakteîşıyonız." dün sonra yeni bir şart öne sür rehineden 32'sinin katıldığı akmeleri rehinelerin Suriye'ye tes şam yemeğinde rehinelere otelin Başka bir rehine de, "Bizi en iyi yemekleri sunuldu. Yelimi işlemini geciktirdi. Şam'a götüreceklerini söyledimekten sonra ise Şii milisler taBeyaz Saray yetkililerinin verler"diye bağırdı. rafından rehinelere güller verildiği bilgiye göre, 39 Amerikalı di. Yemekten çıktıktan sonra Şii Önceki geceki yemeğe uçakta yetkilinin kurtarılması için Başmuhafızlar tarafından arabalatutulmakta olan 3 mürettebatla, kan Reagan, önceki gün Suriye rına bindirilirken rehinelerden Boeing727'yi kaçıran hava korDevlet Başkanı Hafız Esad'la Thomas Murry, dışanda beklesanlannın gözetiminde bulunan doğrudan telefon görüşmeleri yen gazetecilere, "Sanırım işin 4 yolcu katılmadı. yaptı. Şimdi de kimyasal silah yurışı ABD Temsilciler Meclisi'nin 16 yıl aradan sonra kimyasal silahların yeniden üretilmesini onaylamasıyla, dünyayı tefıdit eden yeni bir silahlanma yarışına meydan hazırlandı. Çelebi: Ağca satacak bir şeyi olmayan bir tüccar Papa 'ya suikast davasmın sanıklanndan biri olan Musa Serdar Çelebi, terörist Mehmet Ali Ağca 'yı satacak hiçbir şeyi olmayan bir tüccar olarak tammladı. Roma'da yayımlanan "// Messaggero" gazetesinin dün verdiği habere göre Çelebi, Ağca 'ya bir tanık olarak güvenilmeyeceğini de kaydetti. The Timeshn iddiası: Bir robot mahkemeye verildi Dış Haberler Servisi ABD Temsilciler Meclisi, Başkan Reagan'ın kimyasal silahlann yeniden üretilmesi önerisini geçen hafta 33 oy farkla onayladı. Kimyasal silah üretimine 124,5 milyon dolar (yaklaşık 70 milyar TL.) aynlmasının kararlaştırılmasıyla birlikte bu konuda Dünyamn en büyük gazfaciası1969'da Nixon döneminden benı yaşayarak 2500 kişinin öldü ri süren moratoryum sona erdi. ğü Hindistan'da, yeni bir olay Üretime 1987"de başlanacak. daha meydana geldi. Ülkenin tu"Newsweek" Dergisi'ne göre ristik merkezi olarak bilinen kimyasal silah üretiminin kabul Bombay'da bir kamyona yüklü edilmesinin nedeni, ABD'nin olan klorin gazının sızması nede Sovyetler Birliği ve diğer ülkelerniyle, 110 kişi zehirlenerek has den gelen ve giderek büyüyen tanede tedavi altma alındı. kimyasal tehdidi dikkate almak zorunda oluşu. Sovyetler Birliği, Afganistanda kimyasal silah kullandığını kabul etmese de, bu ülkenin olası bir kimyasal savaş için bu silahBaşında siyah bir şapka ve boyları büyuk miktarda stokladığı ve nunda kravatıyla müşterüere şabirliklerini bu silahlardan korurap sunmak amacıyla görevlennacak şekilde donattığı yolunda dirilen bir robot, çalışma hayabazı kuşkuların olduğu bildirilitının ilk günü ortalığı altüst etyor. Nevvsvveek'e gore Sovyetler mesi üzerine mahkemeye verüdi. hava ve kara kuvvetleriyle straIngiltere'nin Edinburgh kentin tejik füzelerin kullanılması alandeki bir lokantada kuUanılmaya lannda görevli 90 bin askeri kimbaşkman robot, daha ilk dakika yasal savaşa haarhyor. Mayın, da kontrolünü kaybederek lo bomba ve kısa menzilli füzeler kantadaki masa, sandalye ve . dahil 16 Sovyet silahının da kimelindeki şarap bardaklannı de yasal başlıkları taşıyabilecek şevirmeye basladı. kilde donatıldığı belirtiliyor. Eski Hindistan'da yeni bir gaz uciası daha Sovyeder'de Türk ve Müsltimanlara baskı arttı BRÜKSEL, (a.a.) The Times Gazetesi, Sovyet Rusya'run güneydoğu kesiminde yaşayan ve çoğunluğu Türk asıllı olan Müslümanlara baskının giderek arttığını yazdı. The Times'a göre, Lenin'in teorik olarak serbest bıraktığı Müslümanlığın bugün Taşkent'te 15. Semerkant'ta 3, Bakü'de sadece 2 cami kalmış bulunuyor. Din eğitimi için kurulmuş okullarda (medrese) Marksizmin öğretildiğini de kaydeden The Times. "Azınlıklar dinlerini kornmak için direniyorlar. Bazı bölgelerde yeraltında gizli camiler bile bulunuyor" diye yazdı. Gazete, son zamanlarda Iran kaynaklı dini telkinlerin arttığını ve Sovyet Rusya'nın bundan çok rahatsız olduğunu öne sürdü. Batılı bazı çevreler, Sovyetler Birliği'nin Afganistan'ı işgal etmesini, Pakistan ve tran'dan sonra güney sınırında bir de Müslüman Afganistan'ı istemeyişine bağlıyorlar. Bu çevrelere göre, önemli bir Müslüman nufusa sahip olan Sovyetler Birliği güneyinde Müslüman ülkeler tarafından kuşatılmaktan korktuğu için Afganistan'ı işgal etti. SAMIM LLTFU Zaman zaman politıka sahnesinde çok ilginç çelişkiler sergileniyor. Bugünlerde Kıbrıs'ta meydana gelen olaylar da bu türden. Kıbrıs'ta iki bağımsız devlet var. Bunlardan birincisı. bizim dışımızda herkesin tanıdığı. giderek Kıbrıs'ın tek temsilcisi kabul ettiği, güneydeki devlet; ikincisı ise bizden başka kimsenin hâlâ tanımadığı kuzeydeki devlet. İşın ilginç yönü, kimsenin tanımadığı kuzeydeki devletin Cumhurbaşkanı Denktaş'm iki hafta önce gerçek bir seçimle oyların % 71'ini alarak, halkını hakkıyla temsil eder olmasına karşılık, herkesin tanıdığı güneydeki devletin Cumhurbaşkanı Kipriyanu'nun kendi kesimindeki çoğunluğu bile yansıtmaktan uzak oluşudur. O denli ki, kimsenin tanımadığı Denktaş, herkesin tanıdığı Kipriyanu'ya mektup göndererek ortaya ciddi bir meşruiyet sorunu atıyor: "Sen Rum Halkının tam desteğine sahip misin?" Olayı biraz daha dıkkatle gözleyince başka gariplikler de görebiliyorsunuz: Kıbrıs'ın kuzeyindekı devletin toprakları üstünde, ister onları kurtarmak için gelmış olsun, ister anavatanın evlatları olsun yabancı denemez, ama "başka bir devletin" ordusu bulunuyor. Güneyde ise hiç değilse görünürde böyle bir durum yok. Ama gelin görün ki, Ada'nın kuzeyindeki devlet ve lıderi Kıbrıs'ın geleceği konusunda, göreceli de olsa, hıç ama hiç azımsanmayacak ölçüde bağımsız, öziü bir politikayı uygulamaya çalışırken, Ada'nın güneyindeki devletin liderı, ister koruyucusu deyın (ne derecede koruyucusu olduğu tartışma götürür) ister anavatanı, yine de denızaşırı bir devletin, Yunanistan'ın politikasını ızlemektedir. işte sıze kendi küçük. ama gürültüsü ve sorunu büyük bir adadan hiç de küçümsenmeyecek çelişkiler. Dıplomatik trafiğin yoğunlaşmasının beklendiği şu günlerde çelişkiler daha da ilginçleşiyor. KKTC'de Cumhurbaşkanlığı ve parlamento seçimlerı tamamlandığına göre artık BM Genel Sekreteri de Cuellar 12 nisanda Denktaş'a sunduğu yeni pakete verilecek yanıtların gönderilmesıni isteyebilır. Bu aşamanın ardından da hareketlenme başlayacaktır. İlk belirtiler görülmeye başlanmıştır nitekim. KKTC'nin Cumhurbaşkanı Denktaş, bu hareketlenmenin faturasının büyük ölçüde kendi önüne konacağının, kendisinden yeni odünler isteneceğinın ve bu konuda, şu anda Cumhuriyet tarihinin en yalnız, dış politıkada en başansız dönemini yaşayan Ankara'nın da kendisine olumsuz yönde baskı yapması için sıkıştırılacağının bilincinde. Başarılı bir diplomat olan Denktaş bu yüzden Kipriyanu'yu zayıf noktasından sıkıştırmış, Kıbns Rumlarını gerçekten temsil edip etmediğinı soruyor ve adeta bütün dünyaya "Benden kendi toplumunu bile temsil etmeyen bu adamla pazarlığa girişmemi isteyemezsiniz" diyerek, güneydeki Cumhurbaşkanını içinden çıkamayacağı bir sandık yoklamasına itmeye çalışıyor. Şu anda Kipriyanunun Kıbns Rumlarının çoğunluğunun desteğine sahip olmadığını herkes bilıyor. İşin ilginç yönü destek, Kıbns Rumunun çıkarları Papandreu politikasına feda edilmiş olduğundan çekilmiştir. K/er/'des'in sağdaki Demokratik Birlik Partisi ile soldakı AKElSm Papandreu güdümlü politikaya tepki olarak desteklerini çekmeleriyle Rumların % 59'unun oylarını temsil eden taban, artık kaymıştır. Demokratik Birlik ve AKEL açıkça Papandreu güdümlü politikanın bırakılması, daha gerçekçi ve Rumların çıkan n a yanıt veren yolun izlenmesini istiyor ve Kipriyanu'nun artık temsil yeteneğini yitirdiğini belirtiyorlar. Görülüyor ki, Denktaş'm Kipriyanu'ya karşı ileri sürdüğü sav hic de haksız ve boş değil Bu çıkış tutup da, Kipriyanu seçime gitse kaybedecek ve Denktaş da karşısında daha az Papandreu güdümünde bir kişi bulacaktır. Ne var ki, Kipriyanu'nun, sonu demek olacak seçimi kabul etmeye niyeti yok. Bu durumda Denktaş, haklı olarak, Kipriyanu'nun zayıf taraTını işleyecek ve de Cuellar'ın ardında ABD bulunan girişimlerini göğüslemeye çalışacaktır. Bugüne dek BM ılkeleri ve yasallık açısından kâğıt üstünde hep daha haklı ve daha üstün görünümde olan Rum tarafı ilk kez Kipriyanu'nun durumu dolayısıyla bu üstünlüğü bir ölçüde yitirmiş olacak ve kimsenin haklılığını kolayca yadsıyamayacağı bu çıkış karşısında köşeye sıkışacaktır. Denktaş elindeki kâğıdı abartılı ve acemi bir biçimde kullanıp Kipriyanu'ya yeniden güç kazandıracak bir yanlış yapmaz ise (ki pek olası görünmüyor) oldukça önemli bir koza sahip demektir. Bu durumda doğal olarak şu soru önem kazanıyor: "Kipriyanu hem seçime gitmemek, hem uzlaşmamakta direnen pclıtikasını sürdürmek için neye güveniyor?" Burada da karşımıza başka ilginç bir çelişki çıkıyor. Şöyle ki: Kipriyanu'nun bu durumda tek güvencesi, kendinı zor duruma düşüren bağımlılığında yatmaktadır. Başka bir deyişle, Kipriyanu'yu zayıf düşüren politikasının Papandreu güdümlü olması, gücü ise ardındaki Papandreu'nun VVashıngton'dan Moskova'ya, Nevv York'tan Paris'e, Londra'dan Brüksel, Ştrasbourg, hatta Riyad'a kadar her merkezde Turgut Özal'ınkiyle kıyaslanmayacak derecede geniş olan prestijı ve manevra yeterveğinden kaynaklanıyor. Görülüyor ki Kıbns, önümüzdeki hareketli günlere gerçekten ilginç çelışkilerle giriyor. Fort Dix 'teki üste kimyasal savaş eğitimi yapan A merikalı askerler. Devlet Bakan Yardımcısı VValter Stoessel başkanlığındaki komisyonun raporuna göre Sovyetler, Batıda geliştirilen gaz maskelerini ve koruyucu giysileri etkisiz kılacak yeni kimyasal silahlar geliştirme çabasında, Raporda Sovyetler'in artık kimyasal silahları sadece cephede değil, düşman komuta merkezlerine, limanlarına ve Batı Avrupa'daki silah depolarına karşı da kullanma kararında olduğu da belirtiliyor. Newsweek'e göre Temsilciler Meclisi'nin kararının bir nedeni de "Eğer Sovyetler'e konvansiyonel üstüniuk tanınırsa, NATO1 nun bir kimyasal saldırıya karşı nükleer saldınyla cevap vermek zonında kalacağı veya yenilgiyi kabul edeceği" endişesi. Yani "Asağı tükürsen sakal, yukan tükürsen bıyık" korkusu. NATO nükleer silah kullanma konusunda hevesli olmasa da, kimyasal silahların caydırıcı etki yapma Tcadar nükleer bir misillemeye yol açma olasılığı da var. Bhopal faciasının da gösterdiği gibi, az miktarda kimyasal madde biie Avrupa gibi kalabalık yerlerde bir felakete yol açabilir. Newsweek'e göre ABD'nin eski kimyasal silah stokları yararsız olduğu kadar tehlikeli de. Amerikan ordusu, artık stoklardaki 2,6 milyon sinir ve hardal gazı içeren eski moda bomba ve roketi ateşleyebilecek kadar eski silahlara sahip değil. Yeni üretilecek kimyasal silahlan ancak iki gazm birbiriyle karışması halinde öldürücü etkisini gösterecek. Bu nedenle ayrı ayrı stoklanacak gazlann depolardan sızması halinde tehlike oluşturma olasılığı yok. Ortak Pazar'da dağ yine fare doğıırdu AET'nin geleceğini belirlemek için yapılan doruk toplantısmdaki kararlar "sudan" nitelik taşıyor. HADİ ULUENGİN MtLANO Milano Zirvesi'nin ikinci günü, "Gerçek ve federal bir A E T " talep eden üç yüz bin "Avnıpah"nın Lombardiya başkentindeki gösterisiyle başlarken, doruk toplantısında Ortak Pazar devlet ve hükümet başkanlarının uzerinde anlaşmaya varabildikleri konular çok sınırlı kaldı. Portekiz ve Ispanya'nın da gözlemci olarak ilk kez katıldığı zirve toplantısı, gece geç saatlerde bittiğinde siyasi gözlemciler, zirveyi "Dag yine fare doğurdu" sözleri ile değerlendirdiler. AET liderlerinin Milano doruk toplantısı dün bir "fiyasko" ile sonuçlanmadıysa da iyimser demeçlere yol açabilecek herhangi köklü başarı elde edilemedi. Toplantı gündeminde üç ana maddeden biri konusunda uzlaşma sağlanırken, diğer ikisi gene sürüncemede kaldı. Ortak Pazar'ın "Yeni tekndojiler" konusunda bir program belirlemesi için özel bir çalışma komitesinin kurulması kararlaştınldı. Bu komite 14 temmuzda yapacağı ilk toplantısında yeni teknolojiler programımnın ana hatlarını saptayacak. Gündemin ikinci ve en önemli maddesi olan " A E T işleyiş mekanizmasının değişlirilmesi, toplulukta kararlann artık oybirliği ile değil de sait çoğunluk ilkesi ile alınması" ve "veto hakkı"nın kaldınlması yolundaki "radikal reform" ise uzun süre tartışıldı. İngiltere, Yunanistan ve Danimarka, bu tür bir reform için toplantıya karşı olduklarıru bildirdiler. Ancak "önceden nzlaşma" sağlanmadan yapılan oylama sonucunda AET kurumlannın yeni statü ve işlevini belirleyecek bir toplantının aralık ayına kadar gerçekleştirilmesi kararlaştınldı. Gündemin üçüncü maddesini oluşturan "iç pazar" projesinde ise Ortak Pazar yöneticileri, ancak "ilke birliği"ne varabildiler. Bu ilke birliğine göre ancak iç pazar 1922 yılına kadar hayata geçirilecek. Milano'daki siyasal gözlemcilere göre, dünkü AET zirvesinden sonra "Ortak Pazar gemisi batmadı ama teknenin avaryaları da onarılamadı." FİVASKO GİRİŞİM hransa ve Federal Almanya'nın diğer uyelere danışmadan önceki gün gundeme getirdikleri "Yeni Avrupa Birliği" projesi de "fiyasko bir girişim" olarak değerlendirılmekte. Nitekim. zirve toplantısının her iki gununde de, Bonn ve Paris, yeni projeyi "hararetli bir şekilde" sa vunmakıan kaçındılar. AET Donem Başkanı ve Italya Başbakanı Bettino Craxi, basm nıensup Bush, Karpov'la görüştü ABD Başkan Yardımcısı GeorHe Bush, dün Cenevre'de, ABDSSCB silahsızlanma görüşmelerinde Sovyet heyetine başkanlık eden Viktor Karpov ile bir araya geldi. Ülkeyi kapsayan gezisinin beşinci durağı olan Isviçre'de bulunan Bush, önceki gün de ABD heyetine başkanlık eden Max Kampelman ile bir araya gelerek son gelişmeler hakkmda bilgi almıştı. (a.a.) larına yaptığı açıklamada Fransız Alman projesini, "Diğer oneriler gibi sıradan bir oneri" şeklinde yorumladı ve bu ikili gırişimin önemini asgariye indirgedi. Milano'daki siyasi gozlemciler ve değişik uye ulkelerin delegasyoniarı, Bonn Paris projesınin son tahlilde hiçbir yenilik getirmediğinı vurgulayarak, bunun "kof bir balon" olduğunu ifade ettiler. Bu gozlemciler. mevcut mekanızmanın çalışabilmesi için somut girişimlerin beklendiği bir donemde, Mitterrand ve Kohl'un "gostermelik" bir proje ile "atılım" yapmasını, esas olarak Federal Almanya ile Fransa arasındaki "nazik ve özel ilişkilere" bağladılar. Bu gozlemciler, son aylarda AET'şe sırt çeviren Federal Almanya Başbakanı Helmut Kohl'un, bu tur bir girişimle hem "Ortak Pazar'ı da savunduğunu" hem de Fransa ile "özel dostluğunu surdürdüğunü" göstermek istı;diğini belirtıiler. HRKSPED Mehmet PİR Milletlerarası Nakliyat A.Ş. ELEMANLAR ARIYOR İTHALAT IHRACAT NAKLİYE SERVİSİ Kuruluşumuzun ithalat ve ihracat nakliye servisleri için Almanca 'yı ılerı derecede yazıp konuşabılen, servıs sorumlulanna yardımcı olup. onların gorevlerini belirli ölçüde üstlenebilecek baylar/bayanlar, Her iki servıs icın Almanca'yı eksıksiz yazıp konuşabılen, seri daktılo yazabılip, teleks kullanabilen sekreterlık yeteneğine sahip bayanlar, Tercihan Almanca bilen. serı ve kusursuz daktilo yazabilen ithalat ve ihracat, nakliye hizmetlerı uygulama elemanlan. (İthalat ve ihracat Nakhyesı servisleri. kurulusumuzda 2 ayrı bağımsız bölüm oluşturduğundan adaylann başvurularında yukarıda anılan servıslerden hangısi ile ilgilendıklerini belirtmelen rica olunur). Çin'de lağım borusu patladı: 24 ölü Çin 'in Şunkin kentinde bir lağım borusunun patlaması sonucu en az 24 kişi öldü, 92 kişi yaralandı, 80 ev de yıkıldı. Yetkililer, kentin kalabalık bir caddesinde perşembe günü meydana gelen patlamadan sonra 200'e yakın doktorun hızla olay yerine gonderildiğini ve kurtarma çalısmalanna, ordu birliklerinin yant sırc halkın da katıldığını bildirdi1er. (THA) KKTC'de hükümet temmuza kaldı ÎZZET RIZA YALIN LEFKOŞE 23 haziranda yapılan seçimlerden sonra kıbns gündeminin en önemli konusunu "hükiimet kurma" çalışmaları oluşturuyor. İlk Cumhuriyet Meclisi'ne girmeyi başaran 4 siyasal partinin tüm organlarında, son gelişmeler değerlendirilip yeni dönem için hazırlıklar yapılıyor. Seçimlerden en guçlü parti olarak çıkan UBP'nin Genel Başkanı Dr. Derviş Eroğlu, "Cumhurbaşkanı'nın Başbakanlık görevini kendisine vermesini beklediğini. bundan sonra KKTC'nin temelini pekiştirecek ve Kıbns Tiirk halkının sorunlarına yanıt verecek bir hukümeli kurabileceği inancında olduğunu" söyledi. Cumhurbaşkanı Denktaş, hukümeti kurma görevini Cumhuriyet Meclisi'nde yapılacak andiçme töreninden sonra Dr. Derviş Eroğlu'na verecek. Andiçme töreni, 8 temmuz günu yapılacak. Anayasa'nın geçici 6. maddesine göre ise Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş 9 temmuz gunü andiçerek görevine başlayacak. Öte yandan Cumhurbaşkanı Denktaş dün bir açıklama yaparak "seçimlerde yüzde 8'lik barajı aşamayan siyasal partilerin kopardığı fırtınanın dinmesini" istedi ve kaybedenleri akılcı ve yapıcı bir muhalefet çizgisine çağırdı İyi derecede COBOL bilen. tercihan NCR, IMOS BILGISAYAR veya !TX işletim sıstemierı ile çalışmış yüksekokul PROGRAMCISI mezunları, Ingılızce bilen programcı bay ya da bayanlar. Geçerlı kefıl gösterip, istenen teminatı verebilecek, oto ehlıyetlı, guvenılır, deneyimlı tahsildar. Bu arada Rum Ana Muhalefet Demokratik Birlik Partisi (DlSI)nin Genel Başkanı Glafkos Klerides dün Atina'ya gitti. Klerides, Atina'da Yeni Demokrasi Partisi Başkanı Mitsotakis ile görüşecek. Gorüşmede Güney Kıbrıs'taki siyasal bunalımın ele alınması bekleniyor. Rum kaynaklarına göre Klerides hafta içinde Yunanistan Başbakanı Papandreu ile de bir görüşme yapacak. SERVİSİ Başvuru sahiplerinin 35 yaşını geçmemiş. erkeklerin askerlikle ilişkilerinin bulunmaması gerekiyor. Yeşilkoy Havalimanı yakınındaki isyeri merkezimize gidişgeliş hizmeti sağlanmıştır. Adaylann kısa özgeçmişlehni içeren mektuplannı. (referans. duşundukleri aylık ücret ve yeni çekilmiş birer resimle) en geç 12 Temmuz 1985 tarihine kadar elimize geçecek biçimde TURKSPED A.Ş.PK. 1100 KaraköyİSTANBUL adresine göndermeleri rica olunur. Gizli tutulacak've her biri yanıtlanacak başvuru mektuplan Almanca yaıılabilir.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle