Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
HAZİRAN 1985 ANA'dan HMET İNHAN fr AN A ~ Valsin de alatur, olurmuymuş demeyin. aturka', Viyanah Amadeus aui'ın rondolarma ve kcman ıçertolanna girmiş de neden leğin 1800'lü yıllarda Viyana îtokrasisini ve gençliğini saran slere de bir iz bırakmış olma? öyle ya, o yıllarda Avnıpa n "dogu", Avusturyaacaristan İmparatorluğu'nun ıırlanmn hemen ötesiydi. Nikim, iki ünlü vals bestecisi Joınn Stnuss (genç Johann Strass'un babası) ve Josepb Lanner •smanlılara ithafen birer vals estekmişler. Bu etküeşime ise önemin Viyana'daki Osmanlı lüyükelçisi Ahmet Fethi Paşa jtmen olmuş. Biz şimdi tarihin fapraklaruu biraz aralayıp Ahmet Fethi Paşa'nın ve bu iki valsin öyküsünü aktaralım. Ahmet Fethi Paşa, 1836 yıhnda Osmanlı Devleti'nin büyükelçisi olarak Viyana'ya atandıktan kısa bir süre sonra, seçkin, neşeli ve renkli kişiliğiyle Viyana aristokrasisi içinde kendisini sevdinnişti. öylesine ki, o sıralar ünlü Mariahilfeı Strasse'de bulunan Osmanlı Büyükelçiliği HABERLER NEW "muazzam" balolara sahne olmakıa, imparatorluk ailesinin topluca katıîdığı bu balolarda Johann Strauss ve Joseph Lanner'in ünlü orkestralan gecelere renk katmaktaydı. Ahmet Fethi Paşa, sanata yakuı ilgi duyduğundan ünlü bestecUerle yakın dostluk bağlan kurmuştu. Bu dostluğun göstergesi, kendisi için bestelenmiş ve adına ithaf edilmiş iki vals. Ahmet Çethi Paşa, o dönern, adına ithafen beste yapılan tek yabancı olma özelliğjni taşıyor. Joseph Lanner'in bcstesi "Dle Osmanen" (Osmanhlar) adını taşıyor. Johann Strauss ise "BaURacketen' (Havai Fişek Balosu) adını vermiş bestesine. Başlannda Viyana anısı olarak Ahmet Fethi Paşa'ya ithaf edildiği yazılan ve adına övgü yaalan bulunan her iki bestenin de notalan ve partisyonlan uzun yülar Avusturya Uluşal Kütüphanesinin müzik arşivinde pek ilgj görmeden yauruş. Ta ki geçen yıhn sonîannda Türkiye Büyükelçisi Erdem Erner, 150 yü önceki meslektaşma ithaf editen bu valslerin partisyonlannı bulup çıkanp Ankara'ya, Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası'na üetene dek. Kendisi etkin bir müziksever olan Buyükelçi Erner'in rasüanüsal olarak varhğını duyduğu ve ortaya çıkarmak için hayli çaba gösteTdiği bu iki vals, şimdi Cumburbaşkanlığı Senfoni Orkestrası tarafından ilk kez Türkiye'de icra edilmeyi beküyor. tnsarun akhna hemen arşivlerde daha kimbüir nelerin yatmakta olduğu geliyor. Bu konuda Avusturyalılar kuşkusuz bizden daha ciddi. Geçenlerde Osmanhlar'ra Batı müzigine etkisini inceteyen AlmanAvusturya ortak yapınu bir fılm Avusturya televizyonunda yayuıa sokuldu. Programı hazuiayan Avusturyah yapımcı Thiel, Mozart ve Beethoven'in de aralannda bulunduğu 43 bestecinin Türk müziginden nasü etkilendiklerini incelemiş.(lki valsin bestecileriyle birlikte bu sayı 45 oluyor). Işin ilginç yanı, etkinin salt melodik yapıyla sınırh kalmaması, Osmanhlar 'ın Batıya bırçok yeni müzik aletini de getirmiş ohnaları. Zengin kUtüphane arşivleriyle bu bakir konuda dirsek çürütmeyi göze alacak Türk müzik araştutnacılan için Viyana paha biçilmez bir kaynak. CUMHURtYET/U ' YORKHan lanük'e düşen Hint Havayollaruıa bağlı bir ucağa bomba konulması olasüığı dikkatleri Amerika'da dolaşan teröristlere çevirdi... Özellikle Gandi'ye suikast hazırlama suçundan aranan iki Hintli teröristin ucagın düşmesinden önce Kanada'da görünmeleri bomba konusundaki spekülasyonları güçlendirdi.. Burada ilginç nokta, aranan iki Hintli teröristin, Florida'daki bir parah asker yetiştiren okulda eğitim görmeleri.. Vietnam'da savaşmış eski bir asker tarafından yönetilen okulda iki haftahk kurslar için 350 dolar ücret abnıyor... 22 sınıfın her birinde ortalama 15 ögrenci var.. îçlerinden ancak dördü beşi mezun olabüiyormuş.. Okulun yöneticisi, "yetiştirdigLBiu paralı askerier Afrika'da, Ortadoğu'da, dunvanın dört bir yanında şu anda iş yapıyor.. Oolann ne yapüğı btâ ilgikendinnez" diyor. Yine yöneuci, Hintli teröristkr konusunda "Öyie kana susanuş insan tipi yoktu ikisinde de... Sıradan Hintliierdi. Ama ögretiieni yapan m ötrencilerdi.. Uçağa bomba koymalanun bizimk ügisi oiamaz.. Çunkü bizim okulda mayın, elbombaa gibi patlayıcı madde kursu otanakla beraber saatti bomba yapımı ögreülmiyor.. ateşli silaltlar bile egiüm programunızda az yer tutar.. Bizdeki temel egiüm bıçakla adam oldarmekür" şeklinde konuşuyor.. Yoneticinin kansı da terörist yetiştirme suçlamalarını şiddetle reddediyor "Kocamm en nefret ettiği şcy terördür. Biz bu okulu komunizmi sevmeâiğimiz için açük" diyor.. Kuşkusuz her yer gibi buranın da demirbaş müşterileri olmalı.. Ama onlar şu ya da bu biçimde öldüklerinde bizim mahalledeki barın demirbaş müşterisi gibi kimse tarafmdan arulmayacak... TANIU AKERSON NEW YORK Her yerde oldugu gibi New York'un belirli mahallelerindeki belirli yerlerin devamlı müşterileri de adları ve mesleklerinden çok birtakun kahplaşmış davranışlan ile biliniyor. Oturduğum mahallenin sabah kahvaltısmdan akşam yemeğine kadar çabuk atıştırüacak birtakım yiyecekler sunan köklü kafebarlanndan birinde geçenlerde birinden söz edüiyordu. SakaUı ve gözlüklü, kolları bileğinden omuzuna kadar döğmeli biri birasını yudumlarken "Biliyor musunuz?" diyordu, "hani yaşlıca bir adam vardı. Her gün ögkyin saat ikide gelir, martini içer. arkasından tunabalıgı sandviç yerdi, epeydir gelmi>ordu biliyorsunuz.. Geçen pazar olmüş.."..Herkes başvnı sallayarak bir "ooo" çekti. ö l d ü p bildirilen yaşlıca adam hakkında kimse fazla bir şey bilmiyordu. Bilinen yalmzca şuydu: Yaşlıca adam pazar dışında haftanın altı günü mutlaka gunde üç kez bara gelirdi. Sabah en erken düşen müşterilerden biriydi. Portakal suyu ve kahve içer, bir de tost yerdi. Kahvaltısını bitirdikten sonra hemen gider, ögleden sonra ikiye kadar görünmezdi. En geç ikibuçukta mutlaka barda yeniden görünürdü.. Daha fazla geciktiğini kimse ammsamıyordu. ögleleri tezgâhın köşesindeki yerine tüner, yemek yemeden önce bir martini yuvarîardı. Bazen martiniyi ikiye çıkardıgı da olurdu.. Içkisini aldıktan sonra yeşil salata ve domatesle genellikle tunabalıgı sandviç verdi. Bazen domuz salamı ve mayonez sürülmuş sandviç yediği de olurdu. Akşam yediye doğru yeniden barda göründüğünde en fazla bir saat oturur, iki çekme bira içerdi.. Kanada'dan havalandıktan sonra esrarengiz bir biçimde At ANKARA'nın tasına bak Özal'ın gezileri göz alıyor... Çin seferine çıkan Başbakan Turgut Özal'ın, memleket içi son seferindeki manzaralar, asansör kazasi haberleri ve kırmızı şorllu resimlen arasmda silindi gitti. Başbakan olarak henüz ikınci yazını yaşayan Turgut Özal'ın yurt içi gezilerinde bir geleneği çoktan yerteştîrmiş okluğu görüldü. Aynı g e l e n ^ i "eski komşumuz" Çin'deki gezisinde sürdürme olanağı pek yok. Bu nedenle salimen geri dönüp dualı yemekler, tekbirlı karşılamalar Türkiye'sinde yerini atması için hep birlikte dua edelim. Ve kendisini Şeker Bayramı tatilinden Çin seferine çıkıncaya dek "ızleyen muhabirimizin not defterine göz atalim: • Özal'ın bavram suresince kaldığı Side'de parti örgütünce düzenlenen tüm yemeklerde yemek duası okundu. • Özellikle Kütahya gezisinde dinsel gösteriler dikkati çekti. İlk olarak TEK Sitesi'nde parti örgütünce ANAP'a verilen öğle yemeginin sonunda bir imam önce yemek duası okudu, sonra da yemeğe katılanlan Fatiha Süresı'ni okumaya çağırdı. • Özal yemekteyken Kadrıye Canbek adlı 40 yaşlarında çarşaflı bir kadın Ozal'ın yanına yaktaştı. özal'dan yanan evı ve Marmara Oniversitesı'nde sınıtta kalan oğlu için yardım istedi. Koruma görevlileri Kadriye Hanım'ı Özal'ın yanından uzaklaştırırken, kadın basından çarşafını sıyırdı ve "Bır de böyle görün" dedi. Çevredekiler, "Demek kadın Özal'ın yanına, ancak çarşafla yaklaşabilecegini tespit etmış" BRÜKSEL'den ilinin birleştirilmesiyle türetilnuştır. Lugatta yen yoktur. 1 "Eurokratiann" önder olup BRÜKSEL Uzak yolculukolmadıklan, huküm sürüp surlann gözü yaşlı uğurlamalan, aksansız konuşulan lisanlar, ta medikkri tarüşma konusu edilenınmış isimlerin kartvizitlerini bilirse de, "nev1 şahsına taşıyan çiçekler ve " L a ra&nhaar" bir saray hanedanıComparsiU»" ile yapvlmış mutlu nın mensupları olduklan kesin izdivaçlar, yabancı ses veren ya dir. Saray, koridorlan bir labi. bancı başkentlerden gönderilmiş renti andıran Ortak Pazar bina ve üzerinde "çok çahşıyonım, ları, hanedan da bu koridorlan mektup yazmaya zamanım yok" her gün arşınlayan ve kendileridiyen kartpostallar, şehirli anne ni çok önemli işler yaptıklerin şehirli oğuUan için kurduk lanna inandırmaya çahşan, en ust düzeydeki yönetidden, tercü• lan rüyalar arasmdadır. r Kuşkusuz, şehirli annelerin, mana, sekretere, gazeteciye ka' "Harkiyede kariyer yapan dar giden insan kiüesidir. Bu kit• o|Bİ" rüyalan meşhurdur. Çün le degışik milliyetlerden oluşma', kü, Avrupa'run ük kez masa ba sına rağmen, aralannda üç ortak , şında paylaşıldığı Viyana Kong payda mevcuttur. Birincisi, şu ya da bu şekilde resi'nden bu yana, diplomatlar • ve çokuluslu resmi ve yan resmi aynı sarayın kapıkuUan olmalan, ikincisi çok para kazanma": kunıluşlarda çahşan memurlar, , "ne*i şahsına munhasır" ve göz lan, üçüncüsü de birkaç istisna dışmda, labirent koridorlannda kamaştıran bır sosyal grup ola rak ortaya çıkmıştır ve butun an mutsuzlukla el ele dolaşmaneler oğullannı severler ve Al landır. Kapıkullan, saray entnkalabert Cohen'ın "Efendi'nin nnın göbegindedirler. BirbirleriDilberi" romanını okumuş annin ayagını kaydırmak için konelerin sayısı çok değildir. ridorlara karpuz kabuğu atar, Brüksel, sözü geçen bu sosyal gözdesi oldukları şehzadelerin grubun dünyada en yoğun olarak bulunduğu şehirlerden biri bir dediğini iki etmez hep daha fazla yaranmaya çauşular. Ama, dir. Avrupa Ekonomik Topluluşehzadeler tökezlediğinde de ilk ğu'nun çeşitli organlannda çalıtekmeyi ordar indirirler. Gemişan binlerce memur ve görevli, bu kurulusa akredite değişik ül sini kurtaranlar her zaman en iyi kelerin diplomatları, başh başı kaptanlardır. "Eurokraöar", Harun kadar na bir toplumsal kesit oluştururzengin olmasalar bile, eğer çok lar. Bunlann tümüne birden de, fakir depkrse, parayı düşünmebiraz manidar bir şekilde den harcayacak kadar zengindir"Eurokrat" denir. "Eurokrat" ler. Her cuma akşamı uçağa bikelimesi, Avrupa anlamına gelen nip pazartesi sabaht dönebüe"Europa" ile eski Yunancada cek, değişik şehirlerde değişik * "önder olarak hüVüm sürmek" • cylemini tanımlayan "kroto" fı garsoniyerler edinebilecek, mo HADt ULUENGİN BONN'dan ULYA ÜÇER BONN Alraanya' da gunün konusu ne politika, ne ekonomi, , ne de rüşvet skandallan. Başh. ca konu hava. Bonn hükümeti içindeki sürtüşmeler, rüşvet davalan, istifalar neredeyse kanıksandı da, her yü yazın yaza benzememesine kimse bir türlü alışamıyor, bir yakınmadır gidiyor. Mayıs ortalannda 30 dereceyi aşan ısı ve güneşli günlcr epey umit yaratrmştı, ama ilk yazan saltanatı iki hafta sürdü. Ardından 48 saat içinde ısı 17 derece birden dttştü. Yerini serin ve yagmurlu tipik bir Orta Avnıpa < *yaz'uıa bıraktı. Sonra da herkes t geçen perşembeyi, 27 haziranı * beklemeye başladı. Bu 27 haziran da ne diyeceksiniz? j Bir Hıristiyan efsanesine göre, 251 yvknda tek Tann'ya inant 1 dıklan için baskı görüp takip ' edilen 7 genç, Efes yakınlannda > bir mağaraya sığmırlar. Bir mucize olur, mağaranın ağzı kapanır, takipten kurtulurlar ve 195 1 yıl uyuyup, 446 yıhnda yeniden uyanırlar. 7'ler, imparator ve halk önünde yeniden dirilişin kanıtı olur, azizlik mertebesine erişirler. Hikâye Kuran'da da yer ahyor, Kehf suresinde anlatıhyor. Yedi Uyurlar'a tslam'da verilen ad Eshabı Kehf. 27 haziran ise Hıristiyanlann 7 Uyurlar'ın azizlik mertebesine ulaştık<lanna inandıkları gün. Günün dini anlamı bu, ama Halk arastnda bir başka anlamı daha var. Orta Avrupa insam, ortaçağda hakla batıh kanştınp bir çeşit meteoroloji raporu çıkartmış. Celenek bugüne dek sürüyor. Inanışa göre, 27 haziran yağmurlu geçene, izleyen 7 hafta boyunca yağmur yağar deniyor. Akıla hiçbir yanı yok, ama işin garibi çoğu kez doğru çıkıyor. Benzetmek gerekirse, bizdeki cemreleri, kocakan soğuğunu, pastırma yazını anunsatu bir inaruş. Meteorologların, "Yedi Uyurtar Güttü" Ue ilgüi degerlendirmeleri söyle: "Ewt, hiçbk bilimsel yanı yok, ama Orta Avrupa'mo ikBmi öyk ki, yann aastl geçeceti haziran soau, temmuz başı betti olur. Kuzey yan korede Avrupa'yı etkikyen atmosfer hareketleri o günlerde istfkrar kazanır. Halk dini bir ann a gitnüBB cski çokunnlı inanç dönemiyle birteşürip bir hava takmini yapıyor. Tahmin sık ak da tutuyor." Geçen perşembeye raslayan ' 'Yedi Uyuriar Günü' safcanak yagmurlu geçti. Kehanete inanacak oiursak, önümüzdeki haftalarda hava berbat geçecek demektir. Ama Umit fakirin ekmeğl. 1983'ü arumsayıp unüdi yitirmemeye çahşıyoruz. 83'te 'Y«H Uynrtar Gttnü" yine serin ve yagmurlu geçmiş, oysa ardından Almanya en sıcak yazlanndan bnini yaşarruştı. da lokantalarda moda yemekler ısmarlayabüecek kadar zengindirler. Bütün AET çahşanlannın çocuklanmn gittiği "Avnıpa okalunda", kızlanm her aralık d a | sporlanna gönderecek ve onlara en pahalı marka kayak takımlannı alacak kadar zengindirler. Ama, "Eurokratiann" akşamlan zor ve hafta sonları yalnudır. Gurbet her zaman gurbet, yalnızhk her zaman yalnızUk ve şişelerin içindeki alkol her zaman alkoldur. "Eurokr a t i a n a " periferisinde yaşayan bir gazetecinin telefonu gece yansına doğru çalabilir CENEVRE'dcn ve güzeüm ve erdemli ve sarayda "a6" baremine yüksehniş bir SEMRA ARINCI kadın hera sarhoş hem de huCENEVRE "GerceUeştirzünlü bir sesle, "N'olmr şimdi meye nğraşüğnn düş, Cenevre'jçel, istenen yaJnız Mendelsohn de knracağım büyükelçüikte dinkyeUm, istersen yalnız seviuzay adamlan FJohim'leri kabnl şelira, ama gel" diyebilir. Çok edebümek." Bu sözleri sarfeden saygm ve labirent koridorlarda Rael (asıl adı ile Oaude Vorilburnundan kıl aldırmayan bir hon) kendisini uzay adamlannın sehzade, periferide yaşıyan gaze dünyadaki elçisi olarak tanıtteciye bir cumartesi akşamı yolmakta ve yaşamının, bundan on da rastlayabilir ve " Aman gelio yıl öncesine dayanan önemli bir beraber lokantaya gidelim, sonrastlantı sonucu değiştiğini bera da sinemaya. Ktnm Roma'lirtmekte. ya döndö, çocmklar da NewO tarihlerde bir gün Vorühon, Yorkda UÜMeler ve bcn çok doğum yeri olan Clermontyaramm" diyebilir. Aynı şehzaFerrand (Fransa) yakınlannda de, kahveden sonra konyagı bir ucan daireyle karşılaşıyor. içerken de, yaptığın işin ne kaKorkusunu yenmeye çalışarak dar anlamsız olduğunu ve Brükuçan daireye yaklaşıyor ve içini sel'den ne kadar nefret ettiğini geziyor. Bu sırada uçan dairenin ve dört yıl önce intihar ginşiminyolculan, yani Elohim milletirun de bulunduğunu anlatabilir. temsücileri, tüm insanlar arasınŞehirli anneler, şehirli ogulladan kendisini elçileri olmak üzenru uzak yolculuklara gözü yaşh re seçtiklerini ve kendisine Rael uğurlamak rüyası kurarlar. Aladım verdiklerini bildiriyorlar. bert Cohen, "Eleadi'niB Dabe Vorilhon bu vesile ile kendisinin ri"nde Cemiyeti Akvam'ı ve de yan dünyalı (annesi Fransız), umutsuz aşkları anlatır. yan da uzaylı olduğunu (.babası "Eurokraüar11 kapıkullandır ve uzayh) olduğunu öğreniyor. Elozengindirler. Brüksel Avrupa'him temsilcilerinin kendisine run başkentidir ve "Earokrat yaptıklan diğer açıklamaları ise lar" burada yaşar. Şehirli annebu yan uzayh zat beş ayn kitapta ler iyi, "Eîendi'nİB Dflberi", butopluyor. Halen de, bu kitaplaryük bir roman, "Eurokraüar" dan sağladığı geUrle yaşamını degece yansı periferide yaşayan gavam ettiriyor. zeteâlerc telefon eden ve intihar Bir mucize ounuşcasma ortagirişimlerini konyaklarda anlaya çıkan binlerce yandaş, para tan insaıüardır. "Kroto" fıili enkatkısmda bulunmak üzere üşüder olarak hüküm sttrmek anlaşüyorlar. Cenevre gazetelerinden mına gelir. birinde çıkan yazıda belirüldigi diye yorum yaptılar. • Özal'ın Kütahya'da Seyitömer Termik Santralı'nın dördüncü ünitesinin temel atma törentne giderken, sık sık yolu kesildi. Özal'ın yolunu kesen vatandaşlar arasmda sarıklı ve siyah cubbeli imamlar bulunduğu da gözlendi. Kurban kesilirken dini giysili imamlar da kalabalığa topluca tekbir getirttiler. Toplu tekbir getirilmesinı Özal da sessız bir şekilde dinledi. Aynı dinsel gosterı Kütahya'da Özal'ın gezisi sırasında yolunu kesen her kalabatık tarafmdan tekrarlandı. • Kütahya belediye bmasından yapılan konuşmayı dinleyen kalabalık arasmda da çarşaflı kadınlar bulunduğu görüldü. Özal'ın yolunun kesılmesı sırasında da kadıntann hemen tümünun çarşaflı oldukları tzlendi. Deniz'le Balık MDP Gaziantep Milletvekili Galtp Deniz, partisinden üçüncu kez istifa etti. Istıfa habenni duyan MDP'nin Sayın Genel Başkanı, Galip Oede'yı ıstifadan vazgeçirmek için hemen harekete geçti. Gazetecilere açıklamalarda bulundu. Açıklama şöyle: "Galıp Deniz, Gaziantep savunmasında büyük yarariar göstermiş bir milli kahramanımızdır. Kendisini partimizin nadide bır çiçeği gibi sever, sayar ve ıhtimam göstenriz. Kendisi 9 2 yaşındadır, bazı ne göre Vorilhon kendisine inananlara "rekbeıük" unvanını, gelirlerinin ^>7'si karşüığında verebileceğini söylemiş. Bu paralar da bir lsviçre bankasmdaki özel hesap numarasına yollanacakmış. Vorilhon bugün bu iddialan reddediyor. Ancak beyanlannda türlü çeüşkiler olan Vorühon'a inanmak biraz güç. Teşkilatırun gelecek toplantılanmn Cenevre'deki Birleşmiş Milletler binasında yapüacağAm iddia etmekteyse de Birleşmiş Milletkr Sarayı'run yetkiüleri Vorilhon'un sadece binayı ziyaret için kayıt yaptırdığını beürttiler. Carl Gustav Jung'ın "IJm Mythe Moderne" başhklı kitabında anlattığı gibi yeryüzünün bugünkü durumu insanoğlunun tum alanlardaki inançlanm yok edebiliyor. Tüm inançlannın yok olabileceği düşüncesi ve korkusu da bazı kişilerde bilinçaltı hayal gücünün, yeryüzü teşküatlannın ve kuvvetlerinin ötesine, yani gökyüzüne kadar uzanmasma neden olabüiyor. O gökyuzü ki eskıden ancak ilahlann ikâmeti kabul edilirdi. tnsanlar uzaya gidebiliyorsa, başka planetfcrde oturarüann da bizi ziyaret etmeleri belki doğal karşüanabilir. Ama pek doğal kabul edilmemesi gereken, Vorilhon gibi işüü büirken, insanoğlunun bir takım korkulannı sömürüp, lsviçre bankasındaki hesaplannı kabartabümeleridir. bunalımlar karşısında istifa ediyor, sonra geri dönüyor. Bız onu gene ikna ederiz." Gazetecılik mesleğmde 25 yılınt doJdurup basm şere< kartını alan gazetecilerimız hatırlayacaklardır. Bir zamanlar Zonguldak Milletvekili Hüseyin Balık vardı. Türkiye'de kurulmuş kaç tane parti varsa hepsini sırasıyla dotaşmıştı. En sonunda gene 90 derece dunüş yapıp ilk ıstita ettıği parttye tekrar katılmıştı. Böylelikle demokrasinın tadını çıkartmıştı. Siyaset tarihinde böyletikto adını duyuran itk milletvekili otmuştu. Sayın Galip Deniz'in uçüncü kez istifasını yadırgamaya kimsenin hakkı yoktur. Hiç değilse başka partilere gecmiyor. Gene kendi partisine dönüyor. Yalnız insanın aklına şu takılıyor: Tesadüf müdür nedir? Birisinin soyadı Balık, diğerininki ise Deniz'dir. ANAPişçi Uiş ANAPişçi Uişkilerinde 9şS£SSS rinde belirgin bir düzelme olduöu bildildi Akara yetkıli işçı çevretermden edımlen bılgılere göre, ANAP ül ldö bildırildi. Ankara'nın Genel Sekreteri Mustaia Taşar ile Turkİş Genel Başkanı Şevket Yılmaı sık sık bir araya gelerek bu Wto$™W konusuvorlar Bu tur görüşmelerde uzman olduğu açıklanan Mustafa Tasar, ANAPın kuruluş haarlıkları srasmda da bu tur temaslarda bulunmuştu. Yine Şevket Yılmaz da toplusözleşme görüşmelerının verdıgı bır alışkanlıkla bu tür maratonlarda oldukça tecrubeli. (Fotoğraf: RIZA EZER) LONDRA'dan RAGIP DIRAN LONDRA Haziran ayının son haftası, kuüanılabilen ülkelerde "eşcinseller haftası" olarak kutlaruyor. Bundan 16 yıl önce. 27 Haziran 1%9 günü, New York'un Greenwich Village yöresinde, polisin, bir eşcinsel kulübünü basması ve kulüptekilerin cinsel özgürlükleri ve değişik olma hakkıru sopa ve taşlarla savunması bu kutlamalara vesile ohnuş. Biliyorum, alçak sesle konuşulan bu tür konular gündeme geldiğinde, kimileri "tövbe tövbe" çekerken, kimileri de teneke ahlak zırhlanm kuşanıp mubatabuu küçümseyerek tekdüzeligin avukathğına soyunur. Oysa ki, örncğin tngiltere'de "eşcinsellîkle onurdnyma haftası" adı altında düzenlenen etkinükler, olayın derin toplumsal, siyasal, kültürel ve kuşkusuz kişisel yönleri olduğunu sergiliyor. Geçen yıl Hyde Park'ta on bin eşcinsel kadın ve erkegi bir araya getirmeyi başaran örgütler, bu yü yine "dejişik olma hakkımn tanmması" için zengin içerikli bir şenük düzenliyor. Talepleri arasmda, yasal olarak evlenmek, özel eğlence lokallerine sahip olabilmek, çahşma hayatında aynmcüığa maruz kahnamak, AJDS hastalığma karşı ciddi önlemler ahnması gibi istekler var. Cinsel beğeni tercihlerinin tıpkı dini inanç gibi son derece kişisel ve özel bir konu olduğunu savunan eşcinseller, "vttcouannı istedikleri gibi tasarrnf etmek " istiyorlar. Ve genel varhklanmn, davranışlanmn toplumda yadırganmasından, tepki görmesinden şikâyetçiler, "Wz sizin özel yaşamınıza kanşıyor muyuz? Siz de bizimkine kanşmayın" diyorlar. Bu haftaki dergiler eşcinselliği hep özel bölumlerinde aynnüh olarak incelemişler. Üzerinde durulan nokta, escinselliğin sadece cinsel bir olay olmadığı. Esas olarak yaşam tarzlanm, öz Parti Merkezi, bu konudaki yazıh sorulan yanıtsız bıraktı. Işçi kültürlerini, muhafazakârhğın, tekrenkuUgin ve tek seslUigin sal Partisi'nin sol kanat önderi Antnony Benn, eşcinsellerin işçi sınıdınlanna karşı konımak ve gefım özellikle de madencüer greüştirmek amacuıdalar. Gerçi învini "Harika bir şekilde giliz eşcinseUeri bu konuda Batı desteklediklerini" hatırlattıktan Avrupah heracinslerine oranla sonra kutlama komitesine başabazı önemli başanlar kazanrmş nlar diledi. durumdalar. Siyasetçiler de bu hafta nedeEşcinselliği savunmak için taniyle görüşlerini açıkladılar. lş rihten ünlü sanatçı ya da büyük çi Partisi'nin eski lçişleri Baka devlet adamlannın isimlerini sını ve halen Sosyal Demokrat ralayanlar, ya da eşcinselliğin Parti Mületveküi Roy Jenkins, "aanacak bir hastauk" olduğu"Cinsel tatum seciminin tamanu üeri sürenler de var. raen hur olması gerektigine lngilizce (gay) ve Fransızcada buuuyonını" derken, Liberal Parti Başkanı David Steel, "Par (gai) sözcük anlamı "neşeli" timiz eşdnseBeri ve diger aanbk olan eşcinseUere karşı tutum, delan ber zaman desttklemiştir ve ğişikliğe tahammül etmenin, bundan onor dnymaktadır" şek farkh olanı anlamaya çalışmarun linde konuştu. Muhafazakâr ölcütlerinden biri bence. WiM MÜLK K/ BATI TRAKYA'dan YAVUZ BAYDAR GÜMÜLCtNE Güneşin, Batı Trakya toprağına karşı özel bir sevgjsi var. Gümülcine Iskeçe arasmda uzanan düzlükte, Rodop dağlanndan denize yaytlan şeritte yetişen tütünün, pamuğun, mısınn rengi, haziran güneşi altında doğanm herşeye rağtnen bozuhnaya karşı direnen uyumunu yansıtıyor. Gümülcine'nin Kırmahallesindeki ulu çınar da tüm bunlan gözler önüne serercesine uzanıyor göğe doğru. Eğri büyrü sokaklan, tek kath evleriyle şehrin bir kıyısında yer alan bu mahallede, hemen yanlızca Türkler oturuyor. Ağacın yanmdan geçen anacaddenin bitiminde de, bir kaç katlı evleri ile Yunan mahallesi başhyor. Kırmahalle'nin koyu gölgeü çınan, Batı Trakya toprağmın derinliklerine uzanan kökleriyle, Gümülcine'de hergün selamlaşan, birbirine içtenlikle hal, hatu soran AH üe Stavros'un dostluğunun bir belgesi midir? Gölgesinde hangi ordulann neferleri, tozlu Uniformalanyla dinlenmiş, kabuğuna kimler sevgüisinin adını çakısıyla kazımıştır? KırmahaHe'nin koyu gölgeli cınan, Rodap dağlanndan gelen lavanta kokulu rüzgarla yapraklannı yavaşca sallarken, bize Gümülcineli Alilerin, Ayşelerin, Yorgolann, Mariaların paylaşügı acıîan, sevinçleri, kavgaları, sevişmeleri mi anlatmaktadır? Uluslararası poütikamn ne kadanm bibnekte, ne kadannı bizden izlemektedir? Belki de hepsini. Güneş Batı Trakya toprağına güldükçe, Gümulcineli Ali ile Stavros cınann gölgesinde kahkahalannı paylaşacaklar. Sonra söz politikadan acıhnca, sesleri buruklaşacak. Ali, Gülümcine Türk Lisesi'ndeki öğretimin, Türk öğretmenlere izin verilmeyişi yüzünden gittikçe kalitesizleşmesinden, çocuklanmn Yunan okullannda okumaya yöneltilmesinden söz edecek. Stavros, Bakırköy'deki Aya Yorgi Kilisesi'nin neden istimlak planı içine alındığını düşünecek. Sırtlannı verdikleri Kırmahalle'nin çınan ise, Atina'nın, tstanbul'un çınarlanna lavanta kokulu rüzgarlann eşliğinde yavaşca el sallayacak. ve iştiraklerinden bugüne kadar Devre Mülk alanlann 9 Eylül 1985 tarihinden itibaren gerekli İşlemleri yaptırmak ve tapularını almak üzere SOYTAS BEYOĞLU İŞ MERKEZİ Kat: 5 Galatasaray İstanbul adresindeki ÖZEL SERVİS'e müracaatları rica olunur. Saygılanmızla, SOYTAŞ HOLDİNG A.Ş.