23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyet '•»ahıhı ( umhuri>el Malbaacılık ve Cia/cıcolık Iıırk \nomm 'jırkclı adına Nadir Vadi, # lıcnol "ıa>ın Mııduru llasanCrınal, Mucvıcsc Muduru: hmine l ^aklıgil. "ıa/ı Ulcrı Mudurıı Oka> donrnsin. # H.ıber Merkıvı \1udurıı >alt,ın Ba>er. Sa>ld DU/IMII Vıneımenı. \li \car. # h'inuUılcr ANk \ R A >al<,ın !><>Kan.l/MIR HHtmeK'etini.i»a. ADAN \ Mehmel Mercan. V r m Şelh'rr Isianhul Habcrkrı: Reha (>/. l>ı> Habcrlcr Krjjun Ralcı, Lkonomı (Kmsın l laı>a>. Kullur A>dın Km<rv. Magd/ın. Nak'in Pek>en, Spor I)anı>manı: Ahdulkadir \lKilman, Du/cllmc Kefik Durhnj. Arajiırıııa: >j»hin \lpa>, KScnJıka >ukran Kelencı. • koordınaıor Ahmel korulsan. # Malı hlcr Kn>l Krkul. llan /.i>a frjjıne. Halkla llıskılcr (.ulderın Koşur, Idarc: MusrMci (.urrr, l>lclmc Sadun Sonme/. Iia\jn w Ya\un. ( umhuri>H Matbaacıhk ve(>a/eteulık T A Ş furk Otağı Cad 39/41 Cağaloğlu Isıanbu!. PK 246lslanbul. Tel. 526 10(XM9 hat), Telev: 22246 % Hurolur. Ankara: / ı y j d o k d l p Uulvarı Inkılap Sokak No: IS) 4 Tel 33 11 4147 Iırlci 42344 • İ/min Halıl /ı>a UuKarı No 64' 3, Tcl 25 4 " 0913 12 3OTelex <23S9 # \dana: (,akmak ( .td Nlo 134 Kdi 3, lcl 1455OISP31 Telcx 62155 TAKVİM 25 Haziran 1985 Imsak: 3.25 Gunes: 5.26 Öfcle: 13.11 Ikindi: 17.11 Akjam: 20.47 Yatsı: 22.38 Emekli Anayasa Mahkemesi üyesi Nahit Saçlıoğlu anlatıyor Yassıada... Menderes.., Deniz Gezmiş... Uğur Mumcu Cumhuriyvt Başsavcm Çilingiroğlu ASKARA (CBA) Cumhurbaşkanı Kenan Evren Firuz Çilingiroğlu 'nu yeniden Cumhuriyet Başsavalığına seçti. Cumhurbaşkanı Evren, Yargıtay Büyük Genel Kurulu 'nun Cumhuriyet Başsavcıltğına aday olanlar arasından seçerek sunduğu 5 aday üzehndeki incelemelerini dün tamamladı ve Çilingiroğlu 'nu görevlendirdi. 6 Temmuz 1985 günü gö'rev süresi sona eren ve yeniden seçilen Çilingiroğlu 61 yaşında. "Anayasa Mahkemesi ı denetier" 3 Saçlıoğlu 42 yıl yargıçlık yapmış; dile kolay.. Bu yıllar içinde buyuk olaylar yaşamış, deneyler edinmiş. Siyasal davalar ile ilgili daha başka sorular da sormak istiyorum ama yanıtlamıyor. "Söylenebilecekleri yanıtlıyonım" diyor. Bu yanıtı alınca bugünkü uygulamalara ilişkin sorular soruyorum. Anayasa Mahkemesi kararlarında Saçlıoğlu'nun başka karşı oy yazılarına da rastlanıyordu. Örneğin, Özal hükumetince çıkanlan yerel yönetim ile ilgili kararname ile ilgili karardaki karşı oy yazısı. "Hükümetin sık sık kullandığı bu kanun kuvvetinde kararname yetkisini nasıl yorumluyorsunuz?"Şöyle yorumluyor: "Sayın Mumcu; bu iktidara hükümet ve Meclis grubu olmak üzere iki yönden bakıyorum. Siyasi hukuk açısmdan baktığımda her iki kanat için gördüğüm şudur. Hükümet, kanun hükmunde kararname müessesesini, bu müessesenin var edilme sebebini ve amacını aşarak kullanıyor. Ülkeyi. neredeyse, yüce Meclisi devre dışına iterek kararnamelerle yönetme eğilimi gösteriyor. Aslında Mecliste yeterli çoğunluğu var, böyle yapmaya gereksinimi de yok. Bu yolun sakıncalan vardır. Bunlann en önemlisi, gelecek iktidarlara çok kötü bir örnek oluşturmasıdır. Unutulmamalıdır ki ekseriyet prensibine dayalı seçim sistemleri bir siyasi partiyi çoğu kez tek başına iktidar yapabilir. Meclis grubuna gelince: Bunun dışa yansıyan görünümü. kendisini hükümet görüş ve tekliflerini onamak ve desteklemekle gorevli sayan, mu"tlk mektubu, tasan komisyondan çıktıktan sonra, sınıf arkadasım Orgeneral sayın Sedat Celasun'a yazdım. Bu tasan aynen anayasa haline gelirse memlekete yarar sağlamayacagını belirtmeye çalıştım." Peki sizi bu görüşe tasannın hangi hükümleri götürüyordu? SAÇLIOĞLU Pek çok... iki tanesini söyleyeyim: Tasannın sanırım 19. maddesinin oyle bir fıkrası vardı ki bu fıkra bir facia haline gelen banker rezaletinin sorumlularını ceza tehdidinden kurtarabilecekti. Neyse bu hüküm Danışma Meclisi'nde Sinop Üyesi Özer Gürbüz ve arkadaşlarının çabalarıyla metinden çıkarıldı. Diğer taraftan metnin vergi adaleti ile ilgili hükmu padişahın Tanzimat Fermanındaki vergi adaleti anlayışırtın da gerisindeydi. Tasan, pürüz ve arızalarından pek azı giderilerek MGK'ya gönderildi. Siz ikinci mektubu tasan ciddi bir düzeltmeye uğramadığı için mi vazdınız? SAÇLIOĞLU ^ Evet. Kimlere yazdınız ve neler önerdiniz? SAÇLIOĞLU Mektubu Konseyin Başkan ve üyeleri ile Başbakana ve Konseyin Genel Sekreteri'ne gönderdim. 33 sayfa olduğu için eleştirilerimin ve önerilerimin böyle bir konuşmada özetlenemeyeceğini takdir edersiniz. Önerilerinizden kabul ya da reddedilen oldu mu? SAÇLIOĞLU Oldu. Kabul edilmeyenlere birkaç örnek verir misiniz? SAÇLIOĞLU Vereyim. Bir örnek şu:Türkiye'de Yüksek Mahkemeler içtihatları birleştirme ILtEV MARIUS Suratımda projektör yanmaya baslaymca birden kararımı verdim ve kendimi tstanbul Boğazı'nın serin sulanna bıraktım. DENÎZDEN ÇIKTIĞ1 YERE 3 gündür uykusuzdum ve korkuyordum. Bu dafîzik gücümü etkiüyordu. Yeniden atlayınca hızla yüzmeye başladım. Akınn çok kuvvetliydL Sonunda buradan çıkmayı başardım. (Fotoğraflar: ENDER ERKEK) Kamulaştırma ya&ası ANKARA, (Cumhuriyet Bürosu) Anayasa Mahkemesi bugün toplanarak/'Kamu yarannın zorunlu kıldıği hallerde, kamu niteliği taşıyan özel teşebbüslerin devletleştirilebilmesi usul ve esaslan hakkmdaki vasanın" iptali istemini göröşecek. Halkçı Parti, yaptığı başvuruda yasanın ikinci ve üçüncü maddelerinin, anayasanın başlangıç hükümleriyle 25, 1047 ve 167'nci maddelerine aykınlığını iddia etmişti. 20 Kasım 1984 'te kabul edilen yasa, 30 kasım tarıhli Resmi Gazete'de yayımlanarak yürurlüğe girmişti. Iltica eden Rumen genci anlatıyor: Projektör yüzümde parlayınca Boğaz'ın soğıık suyuna atladım Rumen genci Marius: Birden kendimi bilmediğim sulara bıraktım. Yüzmeye başladım. Sular dönüyordu. Yüzüyordum, ama ilerleyemiyordum. Bir an suyun dibinde buldum kendimi. Derindi, çok korktum. Sonunda kıyıya çıkmayı başardım. NİLGÜN UYSAL "Denizden gelen adam" bu kez telefondan çıktı. Bir gece yarısı, saklandığı gemiden atlayıp, bayram tatilinde Boğaz sefasına gittiğimiz yalı dairesinin balkonunda birden bire "arzH endam" eden Rumen gencini unutmuşken, bir telefon... Telefondaki ses iki gun önce bizi Rumelihisarı'na davet eden hanım arkadaşımızın... "Nilgiin, bak sana kimi veriyoram?" diyor. ... Ve telefonda birisi birden lngilizce konuşmaya başlıyor. Ses gaipten gelircesine zayıf... Söyledikleri pek anlaşılmıyor. "Benim için bir makale yazmışsınız teşekkür ederim. Umanm yazdıklannızı bana da tercürae edersiniz" türunden bir şeyler söylüyor. önce pek anlarruyorum. Aman Tanrım! Bu, bizim bazı teknik nedenlerle onceki gece fotoğrafını çekemediğimiz ve sadece iltica öyküsünü yazmaya çalıştığımız Rumen genci! Hemen atlayıp arabaya, gidiyoruz. Bizim "denizden gelen adam"ın ilk kez kıyıya çıktığı yere... "Burayı nasd yeniden bulabüdin?" diye soruyoruz. Yanıt verirken rahat ve kendine güvenli: "Gemiden atlamadan önce etrafıma bakmıştım. Boğaz Köprüsti'ne gelmedeo önce suya atladıgıını biliyordum. Sonra polisler beni gelip aldıklannda hemen evin karşısına gelen karakola götürdüler. Karakolun yeri de aklımda kaldı. Serbest kalınca ilk işim bir harita almak oldu. (Haritasını gösteriyor) Öylece buldum burayı." buldum burayı." Peki gemiden nasıl atladın? Onu biraz anlat. MARIUS Geminin aşağı yukan ortasına gelen bir yerden denize bakıyordum. Henüz daha atlayayım rru atlamayayım mı karar vermemiştim. Birden yüzümde bir projektör yandığını hissettim. Bu, bir tesaduf müyd« ? Y o k s a kaptan beni o sırada görmüş müydü? Şimdi bilemiyor u m Sonra neler oldu? MARIUS Bana yıllar gibi uznn gelen bir sürede ayakkabılanmı, üslümdeki fazlalıklan çıkanp attım. Ölduriıcü bir heyecan kaplamıştı içimi... Ve gözümü karartıp suya atladım. O projektör üstüne tutulmasaydı atlamayacak mıydın? MARİUS Henüz daha tam karar vermemiştim. tstanbul Bogazı'ndan geçtiğimizi anlayınca. saklandığım yerden çıkıp geminin ortalanna denk gelen bir bölume geldim. Durum degerlendirmesi yapmaya çalışıyordum ki, suratımda o ışık vanmaya başladı. Artık düşünecek zaman kalmamıştı. İki gun uç gece hiç uyumamıştı. Yanına biraz yiyecek ve su, çok az da eşya almıştı. Gemiye nasıl girdiğini de sorduk. Makine muhendisi olmasını sağlayacak son sınava girmeden önce limana gitmiş, orada nasıl bulduysa işçi giysileri bulup giymiş ve koşulları anlamak üzere bir kiiçük gözlem yapmayı denemişti. Şöyle anlauyordu: MARIUS Limanda birbirine yanaşmış üç gemi vardı. Neler oluyor diye oylesine bakıyordum. Rıhtımın onundeki ilk geminin merdiveninden uç kişi iniyordu. Merdi\enin dibinde bir gorevli vardı. Tam o sırada, limandan üç kişi merdivene çıkmak üzere ilerlediler. Bir tanesi gorevli ile konuşuyordu. Ben hiçbir şe> söylemeden merdivenleri çıkmaya başladım. Merdivende gorevli olduğunu tahmin ettiğim birisi ile göz göze geldim. O bana baktı. Ben de ona baktım. Bir saniye surdü bu. Sanıyorum ki, o kişi nereye gidiyorsun diye bana sormak istedi, ama bir an kararsızlık gecirdi. Ben yoluma devam ettim. Çıktıgım gemiden bemen yanında duran ikinci gemiye geçtim ve orada saklanmaya başladım. İLK KAÇIŞ PLANI Ne zamandır kaçmayı düşünüyordun? MARİUS Bir sene önce bir bot aldım. Kaçmak için bütün hazırtıklanmı vapmıştım. Tam o sırada karımın babası öldü. Tek nedeni bu değildi. Kaçmayı denevip de mahküm olanlar için af gelmesi bekJeniyordu. O sırada, o af da geldi ve ben kaçmayı ertelemek zorunda kaldım. Turkiye'ye sığındığın ilk günün izlenimlerini anlat biraz. MARİUS Tek kelime ile korkunçtu. Üç gündür uykusuzdum. Ve korkuyordum. Bu da fizik performansımı azaltan bir şeydi. O durumdayken bir karanlık gecede hiç bilmediğim bir soguk suya atladım. Gemiden üstüme ışık yaknuşlardı. Öldürürler mi diye korktum. Hızla yüzmeye çalıştım. Sonra bir daha arkama baktım. Gemi hızla uzaklaşıyordu. Biraz rahatladım. Tam o sırada yanımdan bir tekne geçti. Bağırdım. Ya duymadılar, ya da almak istemediler. Bilmiyonım. Sular dönüyordu. Yüzüyordum ve ilerleyemiyordum. Bir an suyun dibinde buldum kendimi. Çok derindi. Çok korktum. Sonra tekrar yüzmeye çalıştım ve sonunda kıyıya çıkmayı başardım. Kıyıya ulaşınca bir otele gidecegimi, traş olup uyuyabileceğimi sanıyordum. Öyle olmadı. Polisler geldi, beni götürdüler. Tıpkı bir mahkum gibi olmuştum. Beni gözaltında tuttuklan yerde uyuyamadım. Çok uykusuzdum, ama uyuyamadım. Birkaç yerde sorgudan geçirildim. Peki şimdi tamamen özgür müsun? MARİUS Tam sayılmaz. Daha büyük bir merkezde yeniden sorgudan geçirileceğimi söylediler. Kaldığım yerde benim gibi iltica eden bir Rumen genci Amerika'ya gilmemin altı ay ya da bir sene alabileceğini sö\ledi. aja. ile DPA anlaşma imzaladı ANKARA, (OM.) Anadolu Ajansı'mn yurtdışı haber kaynakları arasına, Alman Basın Ajansı (DPA) da girdi. Bu konudaki anlaşma Frankfurt'ta imzalandı. DPA ile >mzalanan anlaşma gereğince, ÜM. DPAmn Almanca Avrupa haber bültenine, Türk işçilerinin yoğun bulunduklan Hessen Bölgesi bültenine ve ülkede bulunan yabancı işçilerle ilgiii her türlü haberlerin toplandığı özel haber bültenine abone oldu. DPA da, aM.'nın haber bültenlerinin aboneleri arasına girdL kararlan verirler. Bazen Yargıtay'la Askeri Yar Hükümet, kanun hükmunde kararname müessesesini, bu müessesenin var edilme sebebini ve amacını aşarak kullanıyor. Ülkeyi neredeyse Meclisi devre dışına iterek, kararnamelerle yönetme eğilimi gösteriyor. Aslında Mecliste yeterli çoğunluğu var, böyle yapmaya gereksinimi de yok. halefeti yeterince dinlemeyen, iktidan denetlemeyen, kanun hükmunde kararnamelerin yasallaşmasında çok yavaş, hükümet tekliflerinin yasallaşmasında ise süratle hareket eden tatsız bir görünümdür. Onun bu tutumu da gelecek Meclislerimiz için sakıncalı bir örnek oluşturmaktadır." gıtay, bazen Yargıtay'la Danıştay arasında içtihat farkları görulür. Bu yüzden aynı nitelikteki bir dava değişik mahkemelerde değişik şekilde hukme bağlanır. Bu, aynı egemenlik altındaki vatandaşlann adalet önünde ve adalet eliyle haksızlığa uğramalarına yol açar ki savunulacak tarafı yoktur. Bu anzanın giderilmesi için farklı içtihatları giderecek yetkili bir merciin saptanmasını ve bu merciin Anayasa Mahkemesi olmasını önermiştim. İkinci örnek: Mektupta, tasan tehlikeli düzenlemeler içermektedir, demiştim. Şoyle ki, tasannın 127. maddesinde, ağır ekonomik bunahm hallerinde de olağanüstu hal ilanına imkân verilmekteydi. Bu hükme anayasada yer verilmemesini önermiştim. Çünku, olağanustü hal ilanı anayasanın 15. maddesindeki temel hak ve hürriyetlerin sınırlanmasına olanak sağlayacaktı. Halbuki ağır ekonomik bunalımlara, bazen hükümetlerin, belki kendilerini Yüce Divana bile götürebilecek, hatalı tutum ve politikaları sebep olabilirdi. Bu durumdan hükümet hem sorumlu olacak hem de olağanustü hal ilan ederek yurttaşm ve basının ağzını kapayabilecekti. Her ne kadar maddede bu gibi kararları alacak Bakanlar Kurulu'nun cumhurbaşkanının başkanlığında toplanması gibi bir güvence öngörulmüş ise de cumhurbaşkanları hükümet partisinden geldikleri ya da ona minnettar bulunduklan zaman bu guvence zayıflayacak ya da büsbütün ortadan kalkacaktı. Tasanda yanlışhklar bulunduğunu da ileri sürmüştüm. Buna da bir örnek vereyim: Yapılan düzenlemede Anayasa Mahkemesine "yüksek mahkemeler" arasında yer verilmişti. Bu hem yanlıştı hem de birçok Sağ görüşlü 2 sanığa ömür boyu hapıs ERZURUM (a.a.) 9. Kolordu ve Sıkıyönetim Komutanlığı Askeri Mahkemesi'nde 19 Haziran 1980 tarihinde siyasi görüş aynhğınedeniyle Mithat Koculu 'yu öldürmek suçundan yargılanan sağ görüşlü sanıklar Atilla Kaya ve Mustafa Yenişeker omür boyu hapis cezasına çarptırıldüar. mssi i Idari reformlar ANAP'ın "idari reform" olarak sunduğu yasal ve idari düzenlemeleri nasıl nitelediğini soruyorum. "Bunlar reform mudur?" diye soruyorum, "Değil" diyor. "Peki" diyorum, "Ya şu KDV sistemi vergi reformu mudur?", "Degildir" diyor. Sonra bu verginin, anayasada yazılı "Herkes mali gücüne göre vergi verir" yollu maddeye de uygun düşmediğini söylüyor. Özal, sık sık "Alternatifim yok" diyor. Acaba gerçekten uygulanan modelden başka seçenek yok mu? Saçlıoğlu'nun öngördüğü seçenek şöyle: "Sizin, birçok yazar ve ekonomistin belirttikleri gibi, son beş yıldan beri yaptıkları daha çok IMF reçetelerinin uygulanması niteliğindedir. Alternatifimiz yoktur sözünü şayet Türkiye"nin ancak uygulayageldikleri politika ile düzlüğe çıkabilecegi anlamında soylüyorlarsa yanılıyorlar. Çünkü; temelleri 33 yıl öncesinden atılmış olan bu politika ve uygulamanın Türkiye'yi getirdiği ıstıraplı, hatta vakit vakit utandırıcı noktalar ortadadır. Bu durumdan kurtulmamn yolu vardır. Bu yol, yıllardır uygulanmakta olan hatalı ekonomik po 32 bin şeker hastası var IZMtR, (THA) Ege Üniversitesi Tip Fakültesi lç Hastahkları Bölümü tarafindan yapılan bir araştırmaya göre şeker hastalığına yakalananların sayısı ülkemizde 32 binin üzerine çıktı. Şeker hastahğmın tedavisin~ de kullanılan "însülin"in yararlı bir ilaç oimadığı yolundaki görüşlerin aksi savunulan araştırmada, "İnsülini kullanması gereken hasta, eğer bu ilacı zararlı görüp almazsa hastalığı daha ileri boyutlara varabilir" denildi. Araştırmada aynca, tnsulinin fazla almması durumunda ise hastalarda "şeker düşüklüğü koması" nın meydana gelebileceğine dikkat çekilerek, hastaya önerilenin dışında fazla ya da eksik ilaç verilmesinin büyük tehlikelere yol açabileceği vurgulandı. Uyum kursuna iigi yok Yurda dönen işçi çocuklan için düzenlenen uyum kurslarına yeterli sayıda başvuru oimadığı için kurslar başlatılamadı. Bu nedenle kurslann başlama tarihinin ileriye kaydırılması bekleniyor. tstanbul Haber Servisi Yurda kesin dönüş yapan işçi çocuklan için Türkiye'de düzenlenen "uyum kursları", yeterli sayıda başvuru yapılmadığından dün açılamadı. tlgililer bu durumu, Almanya'daki okulların çoğunlukla temmuz ayı sonlarında yaz tatiline girmesine bağlıyorlar. Uyum kursları, geçtiğimiz yıl 14 ağustos tarihinde başlatılmıştı. Milli Eğitim Gençlik ve Spor Bakanlığı'nın yaptığı açıklamaya göre, yurda dönen işçi cocuklarının Türk eğitim sistemine ve toplumuna uyumlarını sağlamak amacıyla düzenlenen uyum kursları dun başlatılacaktı. Ancak saptanan okullarda kursun başlatılması için o okula en az 10 öğrencinin başvurması gerekiyordu. İstanbul'da "uyum kursları" için 10 okul saptandı. Soz konusu okullara dun sabaha kadar yapılan başvurular 10'a ulaşamadı ve İstanbul'daki hiçbir okulda belirlenen tarihte kurslar başlatılamadı. Üskudar Kız Lisesi, Çamlıca Kız Lisesi ile Kandilli Kız Lisesi'ne hiç başvuru yapılmazken, Vefa Lisesi'ne 5, Behçet Kemal Çağlar Lisesi'ne 2, Kabataş Erkek Lisesi'ne ', Pertevniyal Lisesi'ne 9 ve Erenköy Kız Lisesi'ne de 7 başvuru yapıldı. Yeterli başvuru yapıbrsa Buyukçekmece ve Şile liselerinde de uyum kursları açılacak. Bu durumda bakanhğın uyum kursları için saptadığı 24 haziran23 ağustos tarihlerinin ileriye doğru kayması bekleniyor. Kurs için kayıtlar 31 temmuz tarihine kadar sürecek. 1 9 8 2 Anayasası tasansının 127. maddesinde ağır ekonomik bunahm hallerinde de olağanustü hal ilanına imkân verilmekteydi. Halbuki ağır ekonomik bunalımlara bazen hükümetlerin, belki kendilerini Yüce Divan 'a bile götürebilecek hatalı tutum ve politikaları sebep olabilirdi. Bu durumdan hükümet hem sorumlu olacak hem de olağanustü hal ilan ederek yurttaşm ve basının ağzını kapayabilecekti. liükayı bırakıp, başanlı sonuçlan en bunalımlı yıllarda alınmış ve görülmüş olan Alaturk'un, günün koşullanna uydurulmuş, devletçiliğine donmektir." Hükümet, elindeki butün düzenleyici işlemlerle ekonomiyi yönlendirmeye çalışıyordu. Bu nasıl serbest rekabet düzeniydi? Bu konuya da geliyoruz. "Uygulamalann gerçek liberalizm ile bir ilgisi yok" diyor. "Teşvik tedbirleri ile vatırımların doğu ve güneydoğu yörelerine kayması olası mı?" diye soruyorum. "Hayır" diyor. sonra ekliyor: "Çünku gerçek kalkındırıcı yatırım üretken endüstriye yapılan yatınmdır." Saçlıoğlu'na 1982 Anayasası'nı nasıl gördüğunu soruyorum. "Bir degertendirme yapmayı, eleştiri yapmadan pek mümkun gormuyorum. Ciddi ve ayrıntılı bir eleştiri ise ciddi ve ayrıntılı bir inceleme yapmış olmayı gerektirir. Henüz böyle bir inceleme yapamadıgım için çok nazik ve önemli olan bu konuda şimdilik ayrıntılı konuşmak istemiyorum. Özetlemeye ise konu hiç elverişli değildir." sürtüşmelere yol açabilirdi. Nitekim açmaya başlamıştır. Yanlıştı çünkü, Anayasa Mahkemesi her şeyden önce klasik anlamda bir mahkeme değildir. Yargılama yapmak için değil, yasalann anayasaya uygunluğunu denetlemek için var edilmişti. Yaptığı işin yasadaki adı da "yargılama" değil "uygunluk denetimi" idi. Muesseseler adlanm fonksiyonlarının şekli kısmından ya da "Yüce Divan" olmak, parti hesaplarım denetlemek gibi ek görevlerinden değil. varlık sebeplerinden alırlardı. Varlık sebebi ise rejime, anayasaya bekçilik etmek, parlamentonun iradesinin anayasa çizgisinden sapmasını onlemeye çaltsmaktı. İradesinin bağlayıcı gucü hiçbir yüksek yargı organında yoktu. Alt mahkemesi de yoktu ki üst mahkeme sayılsın. Hiçbir kararı temyizen incelemezdi. Kararlan kesindi. Verdiği karardan kendi de donemezdi. Maddi hatalar dışında kararında düzeltme bile yapamazdı. Velhasıl daha sayılabilecek pek çok sebeplerle yuks,ek mahkemelere benzer yanı yoktu. Anayasada onların arasına yerleştirilmesı butün bu sebeplerle bana doğru gozukmuyordu. Saçlıoğlu ile laiklik konusunu da konuştuk. Aynlırken duşunuyordunı. Ataturk döııemini de goıen ak >avh \argıc ku^ağı laiklik ilkesine ne kadar bağlıydı Yaşı çok gfiıç olanların Saçlıoğlu gibi ak saçlı >argıçlardan oğrenecekleri çok »,e\lcr vardı. Kore şehitleri bugün anıhyor ANKARA, (a.a.) Kore şehitleri bugün Ankara'da törenle amlacak. Kore Savaşı'nın 35. yıldönümü dolayısıyla "Kore Savaşan Türkler Anıtı" önünde düzenlenecek törende, Türkiye Muharip Gaziler Derneği Genel Başkanı Muzaffer Sebükçebe ve Kore Cumhuriyeti'nin Ankara Büyükelçisi Sang Chin Lee birer konuşma yapacaklar. Törene, Türkiye Muharip Gaziler Derneği üyesi gaziler ve eşleri de katılacaklar. Yunus Nadi Armağam'85 finalistleri Avrupa'daki Galatasa raylılar AMSTERDAM, (OM.) Avrupa'da bulunan Galatasaray Lisesi mezunları, geleneksel "Pilav Gününü" kıtanm çeşitli ülkelerinde düzenledikleri toplantılarla kutladılar. Haziran aymdaki toplantılarm sonuncusu dün Hollanda'nm Amsterdam kentinde yapıldı. Bu toplantıya başta Benelüks ülkeleri ve Almanya olmak uzere, Avrupa'nın çeşitli ülkelerinde gorevli diplomat, gazeteci, işadamı ve serbest meslek sahibi Galatasaraylılar katıldı. tzmir KörfezVnde gemi kontrolü IZMİR, (THA) Korfez kirliliğini önlemek amacıyla, tzmir Limanına giren tum gemiler kontrol edilecekveartıkları JzmirLimanı arıtma tesıslerinde, Solay Standartlarına uygun biçimde ircelenecek. MGkSa mektııplar Ama ben Saçlıoğlu'nun 1982 Anayasası hazıılanırken MGK'ya göruşlerini iveren mektuplar yazdığını biliyordum. "Neydi bu mektuplar" diye sordum. Mektup konusunu şoyle anlattı: B1ITI
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle