Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET/8 HABERLERİN DEVAMI OzaPa sert tepki ce Başbakan yapmakta olduğu görevle siyasal bir suç işlemektedir. DtSK ve Banş Derneği davalannın avukatlan olarak Sayın Başbakan hakkında yetkili mercilere suç duyurusunda bulunacağız." DlSK Başkanı Abdullah Baştürk: "Başbakan anayasal suç işlemiştir. Bunlar gerçek dışı, kaba ve çirkin uydurmalardır. Başbakanın kendisini işveren konfederasyonu yöneticisi kimliğınden kurtarmadığını üzülerek görüyoruz. Sağduyulu her yurttaş gibi biz de özgürlük ve demokrasiden yanayız. Yasadışı suçlamalar gerçekleri saklama çabasından kaynaklanmaktadır. Anayasanın 138. maddesi yargı önunde görülmekte olan davalar hakkında beyanat vermek, yorum yapmak ve mahkemeleri etki altına almak gibi davranışları yasaklamaktadır. DİSK davasına ilişkin beyanatlarıyla ilgili bilgisi, belgesi ve kanıtı varsa bunları sıkıyönetim mahkemelerine vermek Başbakanın hakkı ve görevidir. Aksi takdirde Sayın özal asılsız suçlamalann ağırlığı altında kalacaktır. Başbakan gerçekleri ulusal ve uluslararası kamuoyundan gizleme çabası içinde yasalara göre açıkça suç işlemiştir. Yürütmenin başımn yargı organlanna baskı yapması yasalarımızda anayasa suçu oluşturur. Bu durumda bir hukuk devletiysek kimseye ayrıcalık tanınamaz." DtSK Gene) Sekreteri Fehmi Işıklar: "Demeciniz basına yanhş aksetti ise bu haberin derhal tekzibini rica ederim. Aksi halde bu haber iftira niteliği taşıdığı için sizi ispata davet ederim." DlSK iiyesi Kemal Nebioğlu: "Demecinizin gazetelerde çıktığı şekilde olmadığını ve içeriğinde suçlama bulunmadığını umut etmek istiyorum." DlSK davası avukatı ErcüÖzal'ın eleştirilere yanıtı: ment Tahiroğlu: "Başbakanın da özal'ın, DİSK ve Banş Der demeci hukuka ve gerçeklere ay(Baştarafı 1. Sayfada) kındır." "Bu konnda TCK 141 ve neği ile ilgili sözlerinin yanlış anDYP Gegel Başkanı Husametlaşüdığını ileri sürerek Başbaka142'ye göre dava açılmıştır. nın görülmekte olan davalan et tin Cindoruk: "Başbakanın ağDtSK'in birtakım aaarşik karezına ve aklına geleni söylemesi fcederiflnaoseettijiııi söyledim. kilemek gibi bir kastının bulun devleti yıpratır hale gelmiştir. madığıru söyledi. TJun teraini yunuşlar. Zaten, Başbakan mahkemelerin kesin t karar veıecektir bo ko HERALO TRİBUNE'DEN hükme bağlamadığı davalan yoöte yandan, merkezi Paris'te rumlayamaz, bu davaların saÖzal, bir gazetecinin DİSK bulunan International Herald nıklannı suçlayamaz ve mahkeGenel Başkanı Abdullah Baş Tribune Gazetesi çevrelerinden meleri etkileyemez. Son günlertürk'ün "Elinde belge varsa acık alınan bilgiye göre, Başbakan de Başbakanın sözde halka yalaauı we •nakkemeye iletsin" şek Turgut özal'la mülakat İngiliz kınlığı laubalilik sınınna varmışlindeki açıklamasını hatırlatması ce olarak yapıldı ve teybe kayde tır." üzerine sinirlenip bazı el kol dildi. Teyp bandının daha sonra DYP Genel Başkan YardımhareketJeri yaparak gazetecilerin deşifre edilerek söz konusu bö cısı Baki Tug: "Görülmekte olan lümün aynen yayımlandığı öğreyanından avnldı. davalar konusunda bir şey söyBu sırada bir gazetecinin, nildi. Başbakanın demecini içe lememek gerekir. Ben eski bir sırcn teyp bandının da yazıh meAET Akdeniz ülkeleri sorumlukıyönetim savcısı olarak Başbasu ve eski Fransa Dışişleri Bakanı tinle birlikte Paris'e gönderildi kanın sarfettiği sözleri sarfetClaude Cneysson'un AET Türki Ü beür*ildi. Aynı çeyreler, Baş mezdim." yerye temsilcisi Morgan'a polis va bakanın demecinin SODEP Genel Sekreteri Hiczife ve selahiyetleri yasa tasansı aldığı Herald Tribune'ün geçen ri Fişek: "Anayasa görülmekte hakkında emir verdiği yolunda cumartesi sabahı Avnıpa'nnı bel olan davalar hakkında beyanda ki sozlerini hatırlatması üzerine libaşlı başkentlerinde piyasaya dc "tyi oimnj öyieyse, terMyesiz çıktığına işaret ederek, salı ak bulunmayı yasama meclisi topHk yapmış. Alduuz mı?" şeklin şam Ustüne kadar bu konuda lantıları için bile yasaklamıştır. Ankara'dan herhangi bir düzelt Sayın Başbakanın beyanlarında de konuştu. daha dikkatli olmasını dileriz." Bu arada, Devlet Bakanı ve menin yapılmamış ohnasını da MDP Grup Başkan Vekili Ali Hükümet Sözcüsü Mesot YUmaz anlamlı karşıladılar. Bozer: "Yargı organlannı hiç kimsenin etki altında bırakmak GAZETECt OLMAK İSTEYENLERE YAZ teşebbüsünde bulunmaması lazımdır. Bu demokratik düzenin KURSLARI temel ilkesidir." Türk Haberler Ajansı, gazeteci olmak isteyen en az HP Genel Başkanı Secdet lise mezunu gençlere ücretli kurs açıyor. Calp: "Başbakan Özal'ın bu deKatılmak isteyenlerin telefonla başvurmalan... lilleri kamuoyuna açıklaması laTel: 528 50 6465 zımdır." Izmir Baro Başkanı Giineş • Istanbul 11. Asliye Hukuk • Şişli 4. Asliye Hukuk Mahke Atabey: "Anayasa yasama ve mesi'nin Esas no: 1985/228 ile yürütme organlannın görev ve Mahkemesi'nin 23.1.1984 tarih 1983774 esas 19844 sayıh kara Karar no: 1985/454 no'lu kara yetkilerini belirlemiştir. Yargıya rı ile oğlum MUSTAFA EN intikal etmiş konuda görüş biln ile Sevreddin olan ismim bu defa Servettin olarak tashü} edil GtN'in ismi ENGtN olarak dü dirmek yargının bağımsızlığını zeltihniştir. miştir. llan olunur. zedeler ve verilecek karara gölSER VETTİN DURMUŞ ge düşürür." HASAN KOLUK1SA (Baştarafı 1. Sayfada) nın yapmaması gereken bir davranıştır." HP İcd milktvekili Fikri Saglar Başbakan bu açıklamasıyla bağımsız mahkemelere telkinde bulunuyor ve anayasayı ihlal ediyor. Görülmekte olan bir dava hakkında yasama meclisinde yargı yetkisinin kullanılması ile ilgili soru sorulatnaz, göriişme yapüamaz veya herhangi bir beyanda bulunulamaz. Bu açık hükme rağmen Sayın Başbakanın gazetelerde bu tür demeci yer almıştır. Banş Demeği Davası avukatlan GiUçin Çaytıgfl, Prof. Çetin özek, Turgut Kazan ve Atila Coşkun: "Böylece görülmekte olan bir davada ağırlığınızı terazinin bir kefesine koymuş oluyorsunuz, yargıyı etki ve baskı altına almış oluyorsunuz. Ve bunu elinizde dava dışı deliller varnuş gibi davranarak yapıyorsunuz. Gerçekten DÎSK ile Banş Derneği için 'komunistlerce finanse edilme' iddiası kendi dosyalannda yoklur. Bugüne kadar, böyle bir delil ortaya konmamıştır. Ama siz, hüküm verir gibi konuşuyorsunuz. 'Komünistler finanse etmiştir' diyorsunuz. Peki, hüküm böyle veriliyorsa müvekkillerimiz neden yargılanıyor? Anayasanın 138. maddesinin 2. fıkrasında yer alan yasak sizi hiç bağlamıyor mu? Bu yaptığmız tavsiye ve telkin olmuyor mu? Sayın Başbakan, bilesiniz ki demokrasilerde böyle bir davranış siyasal sorumluluk yaratır. Çünkii açıkça anayasanın 138. maddesini hiçe saymış durumdasıtuz. Bakalım, Meclis ne yapacak? Hukuk devleti savunulacak mı, savunulmayacak mı? Bekliyoruz. Sayın Başbakan, Banş Derneği Davası şimdi Askeri Yargıtay Daireler Kunılu'ndadır. Ama bu durumda konuşmanızdan derin bir kaygı duyduğumuzu belirtmek zonındayız. Artık salim bir adalet nasıl tecelli edecek, bilemiyoruz. Açıkça endişe ediyonız. Kapıldığımız bu kuşkuyu dile getiriyoruz. Yani, adaletin tecelli edebileceğine artık inanmıyoruz. Bilgilerinize arz ederiz." Banş Dernegi Başkanı Mahmnt Dikerdem: Sayın Başbakanın demeci, demokrasi kavramının mihenk taşı olan 'yargının bagımsızlığı ve yönetimin yargıya hiç bir şekilde müdahale ve etkide bulunamayacagı' Ukesine ters düşmektedir. Aynı zaman da miidahale demokratik rejim sürecinin gerçekten işlerlik kazandığından kuşku duyanlan haklı gösterecek niteliktedir." DİSK ve Banş Demegi avukatlan Halit Çeknk, Nevzat Helvacı, Erşen Şansal, Nezahat Gündoğmuş, Orhan Izzet Kök: "Başbakan bu demecınde Devrimci îşçi Sendikalan Konfederasyonu'nun komünistlerden mali destek aldığım ve Türkiye Barış Derneği sanıklannın ise komünizm propagandası yaptıklarını ve Türkiye'de siyasal suçlu bulunmadığını söylemiştir. Banş Derneği ve DlSK davalan halen devam etmektedir. Bu tür demeçlerin yargı organlannı etkileyici nitelik taşıdığı kuşkusuzdur. Türkiye Cumhuriyeti anayasasının 138/2 maddesi hiçbir makam veya kişinin yargı yetkisinin kullamlmasında ve görülmekte olan davalar hakkında mahkemelere tavsiye ve telkinde bulunamayacagı esasını kabul etmiştir. Anayasanın bu hükmiı, yine anayasanın 11. maddesi gereğince herkes gibi sayın Başbakaıt için cie bağlayıcı olmaktadır. bu demeçle sözü edilen anayasa hükmü ihlal edilmekte ve böyle Meclîste büyük engelleme (Baştarafı 1. Sayfada) çalışmasına rağmen soz konusu tasannın ancak iki maddesi kabul edilebildi. Dün gece yarısına doğru tamamlanan görüşmelerde muhalefet birinci madde için 12, ikinci madde için ise 21 değişiklik onergesi verdi. Bu arada ANAP da, yasama yılının sonuna doğru ikinci kez bölündü. 25 kadar ANAP'h milletvekili, grup başkanvekillerinin sürekli uyanlanna rağmen oylamalara katılmamakta direndi. Görüşmelere ve oylamalara katılmayan ANAP'lıIar arasında Hamit Melek, Oean Soysal, Kamran Kahraman, Ihsan Tombuş, Cengiz Dağyar, Feyzi Yaman, Nevzat Bıyıklı, İsmet Ergun, Haydar Özalp, Birsel Sönmez, Mustafa Kılıçarslan ve Mümtaz Özok da bulunuyordu. Görüşmeleri parlamento dışmdaki partiler izlemezken HP'li Salih Alcan'ın bir sorusunu yanıtlayan İçişleri Bakanı Yıldınm Akbulut, müstehcen yayınlar için bir yasa tasansı hazırladıklannı söyledi. İçişleri Komisyonu Başkanı ANAP'h Necat Tunçsiper de bir sonı üzerine "Kumar oynatılı>orsa. polis, Lions ve Rotan gibi mason kulüplerini de kapalabilir" dedi. TBMM Genel Kurulu'nun başlamasından sonra ilk sözü Halkçı Parti Grubu adına Genel Başkan Necdet Calp aldı. Calp. konuşmasında özetle şu noktalara değindi: • Tasan, bu haliyle adeta bir nevi işkence tasansıdır. Vatandaşı fışleme ve damgalamaya davetiye çıkaran bir tasandır. • Tasan, vatandaşın haklarını gasp etme tasansıdır. Amaç, sıkıyönetim yerine polis rejimini getirmektir. • Halkımız ve demokrasimiz, ülkeyi antidemokratik bir baskı rejiminin karanhğına götürmeye cahşan bu tasanya müstahak değildir. MDP'Lİ KOCABAŞ Calp'ten sonra kürsüye MDP Grubu adına Mehmet Kocabaş geldi. Kocabaş da sık sık laf atmalarla kesilen konuşmasında, Türkiye'de polisin işkence yaptığını öne sürdü. Tasanyla Türkiye'de demokrasiden geri adım atılmakta olduğunu söyleyen Kocabaş, "Bogiin adam öldüriilöyor, emniyete götttriip işkence yapılıyor, sonra da aşagı atılıyor, 11 gün sonra intihar etti diye duyunılnyor," dedi. Kocabaş'ın bu iddiası üzerine ANAP'hlar "Sosyalistler gibi konnşma! Anarşlyi mi teşvik edeceksiniz?" diye laf attılar. Kocabaş, sosyalist olmadığını söyledi, "Bo polise bu yetkileri verirseniz, yann ne yapacagı beili olmaz" dedi. ANAP'lıların protestolan sürünce Kocabaş Başbakan Turgut özal'a dönerek, "Sirin Maliye Bakanımz bu kiirsnden söyledi. İşkence var, egemen güç var, dedi" diye konuştu. "Sayın Başbakanınuzın bacanağı tçişleri Bakanıyken bu kürsüye çıktı, MTT bize bflgi vermiyor, dedi. Yalan mı?" diye sordu. Bunun üzerine Başbakan özal'ın "Olmuyor sayın Kocabaş, olmuyor" dediği duyuldu. ANAP'LI ŞEN Kocabaş'tan sonra kürsüye gelen ve ANAP Grubunun görüşlerini açıklayan Hüseyin Şen de konuşmasında şu noktalara değindi: • Sıkıyönetimin hissedilmemesi, iyı uygulamadan ileri geliyor. Sıkıyönetim hak ve hürriyetlerin kullamlmasında engel oluşturmuyor. • Tenkitler kıskançlık değilse anlayışsızlıktu. • Polisin davranışlarıyla ilgili düşunceler yanlıştır. Fikri sabittir. Şüpheli kişilerin haklanna halel gelecek diye vaz mı geçeceğiz tasandan? H P T İ GÜRKAN Kocabaş'tan sonra kürsüye, kişisel görüşlerini açıklayacağını söyleyen HP'li Aydın Güven Gürkan geldi. Gürkan da konuşmasında şu noktaları vurguladı: • Bugünkü oylama, rejimin sivilleşmesi ya da sivilleşmemesi oylaması olacaktır. • Bu tasan, hükümetin kendine bağlı milis gucü yaratacağı düşüncesini akla getirmektedir. • Polisin eksiği bugün yetki değildir. AKBULUT GELİYOR Bu eleştiriler üzerine kürsüye gelen tçişleri Bakanı Yıldınm Akbulut, pouse verilen yetkilerin hâkim karanyla kullanılacağını söyledi. Akbulut, bazı çevrelerin Türkiye'yi bu tasarı nedeniyle Avrupa'ya "jurnal ettigini" söyledi. Bakan, "Bu tasan, yüzde 92 oyla kabul edilen anayasaya dayanılarak hazırlanmıştır. Tasannın içte ve dışta 'polis devleti getiriliyor' denilerek jural edilmesine musamaha edemeyiz," dedi. Bu sözler üzerine HP'li Ömer Kuşhan, "Kim ibbar etmiş açıklayın" diye seslendi. "Ben size söylemiyorum," şeklindeki açıklamaya HP'liler sıra kapaklarına vurarak yanıt verdiler. HP'Lİ ATAKLI Bakan Akbulut'tan sonra kürsüye kişisel görüşlerini açıklamak üzere HP'li Vecdi Ataklı geldi. Ataklı da özetle şunlan söyledi: • Bu tasarı, en büyük darbeyi iktidara indirecektir. Yann duyacağınız pişmanlığın hiçbir faydası olmayacaktır. • Tasannın yasalaşması halinde Türk toplumu sürekli sıkıyönetimle ve olağanüstü bir idare altında yaşayacak. Kişi hak ve özgürlüİderi buyük kısıntıya uğrayacaktır. OYLAMAYA GEÇİŞ Bundan sonra sıra tasannın tümunün oylanmasına geldi. HP'liler bu sırada tasannın anayasaya aykın olduğu gerekçesiyle Anayasa Komisyonuna gönderilmesini öngören iki ayrı onerge verdiler. önergeyle ilgili olarak konuşan HP'li Özer Gürbüz, "Bu kanun çıkarsa kanun devletiyiz dersiniz, ama hukuk devletiyiz diyemezsiniz," dedi. İki önergenin birleştirilmesi kararlaştınldı ve önergeler oya sunuldu. Oylama sonunda önergeler, ANAP'hlar ve bagımsız Bülend Ulusu. Sabahattin Özbek, Abdurrahman Demirtaş, Nazmi Önder ve MDP'li Ali Ayhan Çetin'in oyiarıyla reddedildi. Bu ret karanndan sonra bu kez HP'li tbrahim Ural ve arkadaşları bir başka önerge verdiler ve tasannın komisyona iadesini istediler. Önergeyle ilgili söz alan Ural, görüşmeleri izlemekte olan Emniyet Genel Müdürü Saffet Ankan Bedük'ü eleştirdi. "Bu şahıs iki bakanla ilgili tertipler hazırlamıştır. Şahsımla ilgili bir lertibin içine girmişür' dedi. Bu sözler üzerine başta Başbakan Özal ve Devlet Bakanı Mesul Yılmaz olmak üzere ANAP'hlar ayağa kalkarak Ural'ı protesto ettiler. ANAP Grup Başkanvekili Pertev Aşçıoğlu'nun da bağırarak kürsüye yürüdüğu görüldü. Protestolar üzerine yerine oturan Ural'ı ANAP'hlar bir süre "vuh"ladılar. Sonra önerge oylandı ve reddedildi. Başka önerge çıkmayınca tasannın tümünun oylanmasına geçildi. Oylama sonucunda tasarının maddelerine geçilmesi için 346 üyeden 199'u "kabul", 142'si " r e t " ve 5 üye de "çekimser" oy kullandı. BtRİNCİ MADDE: Tasannın birinci maddesinin görüşülmesine geçiidiğinde birleşimi yöneten başkanvekili Turgut Tunter, madde üzerinde söz alan MDP'li Osraan Bahadır'ın adını anons etti. Bunun üzerine bagımsız Murat Sökmenoğlu, oturduğu yerden "yok" diye seslendi. MDP'li Mehmet Kocabaş da Sökmenoğlu'na dönerek, "Bunu söylemek size düşmez" diye bağırdı. Başkanvekili, yeniden aynı ismi anons edince Sökmenoğlu bir kez daha "yok" diye bağırdı. Bu sırada Kocabaş, yerinden süratle kalkarak Sökmenoğlu'nun üzerine yürüdü. Kocabaş, Sökmenoğlu'na vurmak üzereyken araya giren milletvekillerince engellendi. Bu arada kürsüye adı anons edilen Osman Bahadır geldi. Bahadır, maddede yer alan "terbiyesiz" kelimesini eleştirdi, "Bir kişinin terbiyesine polis kanşamaz", dedi. Aynı maddeyle ilgili söz alan HP'li Ömer Gürbüz, "Polis, 'senin tipini beğenmedim' diyecek, karakola götürüp parmak izini alacak. Ceza Yasasf nda eşcinsellik suç değildir. Kimin eşcinsel olduğu bakınca anlaşılmıyor", dedi. Bu maddeyle ilgili olarak verilen 8 değişiklik önergesinden 5'i maddenin metinden tamamen çıkanhnası yönündeydi. 5 önerge toplu halde oylandı ve reddedildi. Bundan sonra HP'li Aydın Güven Gürkan ve arkadaşları bir onerge vererek maddenin komisyona iadesini istediler. Bu önergenin oylanması sırasında ANAP'h İhsan Tombuş da HP'lilerle birlikte oy kullandı. Tombuş'un ANAP sıralannda tek başına parmağını kaldırması, çevresindeki partililer tarafından büyük tepkiyle karşılandı. Şerafettin Toktaş, Tombuş'un üzerine yurüdu, eüni sıraya vurarak tehdit etti. Fecri Alparslan, "Dışarı çık" diye bağırdı. Toktaş bir süre sonra yeniden Tombuş'un yanına gitti, eliyle muhalefet sıralanru işaret ederek oraya oturmasını istedi. Buna sinirlenen Tombuş, "Çekil, sen kimsin? Ne hakkın var senin?" diye bağırdı. Önerge reddedildi. HP'li Ömer Kuşhan'ın da benzer doğrultudaki onergesinin reddedilmesinden sonra MDP'li Sabahattin Eryurt ve arkadaşlarınca verilen ve maddedeki "terbiyesiz" sözcüğünün çıkartılmasını öngören önerge, oylandı ve kabul edildi. Birinci maddenin görüşulmesi 3 saatten fazla zaman aldı. Maddeye göre polis, genel ahlak ve edep kurallarına aykın olarak utanç verici veya toplum düzeni bakımından onaylanmayan tavır ve davranışta bulunanları karakola götürerek bu kişilerin parmak izlerini ve fotoğraflarını alabilecek. Polis, eşcinselleri de bu yöntemle izleyecek. İKİNCİ MADDE: Bundan sonra Genel Kurul bir ara karar alarak, oturumun ikinci madde üzerindeki görüşmelerin tamamlanmasına kadar sürmesini kararlaştırdı. İkinci maddeyle ilgili olarak verilmiş 21 tane değişiklik önergesi bulunuyordu. Genel Kurulun çalışma süresini tamamlamasına iki dakika kala ANAP'hlar tasarının ikinci maddesi üzerinde önergelerin görüşülmesi tamamlanıncaya kadar oturuma devam edilmesini istediler. Bu durum muhalefetin engellemelerini daha da artırdı. Muhalefetin bir başka önergesi görüşülürken, başkan Turgut Kunter'in iki ayrı kişiye soz vermesi ANAP'h tsmali Ügdül ve Engkı Cansız'ın sinirlenerek HP'lilerin üzerine yürümesine yol açtı. Önergenin oylanacağı sırada HP'liler tekrar yoklama isteyince sert tartışmalar çıktı. Kunter daha sonra oturuma 21.30'a kadar ara verildiğini bildirdi. Genel kurulun verilen aradan sonra yeniden toplanması, bir saati aşkın içtüzük ve usul tartışmalanna neden oldu. Madde ile ilgili önergeler oylanacağı sırada HP'li 10 milletvekili ayağa kalkarak üçüncü kez yoklama yapılmasını istediler. Başkan Kunter tarafından oya konan önergeler ANAP'lılann oylanyla reddedildi. Bunun üzerine HP'li Aydın Guven Gürkan salonda çoğunluk bulunmadığını öne sürerek, bunun yasanın iptali için bir gerekçe olduğunu zabıtlara geçirtti. Daha sonra ANAP ve HP'liler arasında oylama pazarhğı yapıldığı görüldü. HP'li Bozkurt, HP'nin maddelerin ad okunarak oylanması yolunun benimsenmesi halinde yoklamadan vazgeçeceklerini bildirdi. Bu kabul edildi ve tasannın ikincı maddesi ad okunarak yapılan açık oylama sonunda ANAP'h 137 üyenin oylanyla kabul edildi. 139 üyenin katıldığı oylamada HP'li Bozkurt ret oyu verdi. ANAP'lı Abdullah Necat Gülecek ise çekimser kaldı. Görüşmelere bugün de devam edilecek. • Pasaportumu kaybettim. Hükümsüzdür.St/NGC/^ nA ANKARA NOTLARI MUSIAFA EKMEKg 12 HAZİRAN 1985 Hocadan mı, Kocadan mı? "Nokta" dergisinin bu haflaki sayısmda "Nokta" muhabiri Nesrin Öze/ln, "İlim ytyma Cemiyeti" Başkanı Avukat Yusuf Türelie bir konuşması var. Önce, kısaca ilginç bölümlerini vereyim: NOKTA İlim Yayma Cemiyeti'nin nasıl kurulduğunu, kuruluş amaçlarını, cemiyetin gelir kaynaklarını bize anlatır mısınız? YUSUF TÜRE'. 1926'da kabul edilen Medeni Kanun'dan sonra içtımai hayatımız bir boşluğa düşmüştü. Türk gençliği bu boşluk içinde bocalamaya başladı. Kendi tarihinden kopup, onun yerine dışta bir şeyier aramaya başladı. Gençlerin bu boşluğa düştükleri anda, işte bu gençleri kurtarmak ve Türk tarihi şuuruna tekrar dönmemiz ve âdetlerimizin yaşaması için harekete geçtik. 1951 yılında 68 arkadaşla birlikte İlim Yayma Cemiyeti'ni kurduk. NOKTA Kurucuları arasında kimler vardı? YUSUF TÜREL Turgut Özal, Eymen Topbaş, Ibrahim Bodur, Salih Tuğ, Nevzat Yalçıntaş, Ayhan Songar, Süleyman Yalçm, Fahrettin Kerim Gökay, Korkut Ozal ve daha birçok kişi vardı. Şu an istanbul'daki 4 imam hatip okulunu finanse ediyoruz. Sabit gelirimiz var. Halk tarafından bağışlanan hanların, gayri menkullerin gelirleri var. Vatandaşların bağışları da halen devam etmektedir. NOKTA Turgut Özal'ı bu vakfın kuruluşu sırasında mı tanıdınız? YUSUF TÜREL Çok daha önceden tanırım. Turgut'la ben 32 seneden beri bir manevi "mürşid"in himayesinde beraber bulunduk. Aynı manevi tastan çorba içtik. Ama bu çorba sizin bildiğiniz çorba değil. Onun lezzeti bambaşka. Bizim kardeşliğimiz oradan devam ediyor İstanbul'a geldiği zaman bana uğrar. Sık sık görüşürüz. NOKTA Sayın Hafize Öza/'ı da tanıyorsunuz herhalde? YUSUF TÜREL Turgut'un annesi Hafize ile hem dünya hem ahret kardeşiyiz. Hacca beraber gittik. Aynı düşüncenin sahibiyiz. Aynı mürşıde inanmışız. Biz bu mürşidin feyzinden çok istifade ettik... Hafızeler eskiden Fatih'te otururlardı, ama "Efendi" hazretleri vefat edince Korkut da Hafize de karşı tarafa taşındılar. NOKTA Efendi hazretleri derken Hafize Hanım'ın kocası mı demek istiyorsunuz? YUSUF TÜREL Hayır. Bizim "efendimiz"di. Ama müsaade edın de kim olduğunu söylemeyeyim. O kadar büyük biriydi ki, el bile öptürmezdi. NOKTA Bu toplantılara başka kimler katılırdı? YUSUF TÜREL Necip Fazıl Kısakürek, Nurettin Topçu, Eymen Topbaş, Süleyman Yalçın, Muharrem Ergin ile hep bu manevi sofralarda toplandık.. Turgut daha küçükken, mektep sıralarındayken bu manevi halkaya girmiştir O aile de aynı halka içindedir. Turgut üç defa hacca gitti. Turgut bana "hocam" der. Ben de ona "oğlum" derim. O benim oğlumdur. Turgut parti kurdu 20 Nisan 1983'te buodada.Bu fakirhanede toplandık. Nuh Kuşçulu, Topbaş, Süleyman Yalçın falan. Ne yapayım dedi. Ben de bu yükü sırtlayacak sensin dedim. Nesrin Özel'in daha soruları, Yusuf Türel'in yanıtları var. Daha geniş biçimde bilgı almak isteyenler, "Nokta"y\ okurlar. Yusuf Türel, "Bir tarikata üye misiniz?" sorusuna, "Hayır Çünkü ben İslam'da olmayan şeyi kabul etmem. İslamda tarikat yoktur. Cerrahi, Nakşibendi, Süleymancılar gibi tarikatlar yoktur. İslam bir bütündür" yanıtını veriyor. Konuşma da burada bitiyor. Ancak açıklanması, bilinmesi gereken şeyler var. Yusuf Türel, "Efend/"nin adını açıklamak istemiyor. Ama çok kişi biliyor. Yusuf Türel'in adını açıklamadığı "Nakşibendi" şeyhi "Sami Efendi" miydi? Sami Efendi, geçen yıl Arabistan'da öldü. İstanbul'da "Topöa^'iarın yanında otururdu sağlığında Efendi Hazretleri. Topbaşlar kim? Konya'nın Kadınhanı ilçesinden bir aile. Ailenin büyüğü Musa Topbaş yaşıyor. İstanbul'da oturuyor. Konuşmada adı geçen Eymen Topbaş, Musa Topbaş'\n yeğeni. Eymen Topbaş, ANAP İstanbul İl Başkanı. Sami Efendi ölünce, onun etkileriyle, yetkilerinin Topbaşlar'a geçtiği söylenir. Eyman Topbaş'ın bu açıdan da etkili olduğu yadsınamaz denir. Sağlığında Anadolu'nun birçok kasabasından, köyünden Sami Efendi Hazretleri'ne, Topbaşlar'ın evine zıyarete gidilir. Efendi'nin duası ile buyruğu alınır. Çok kişi seçimlerde hangi partiye oy vereceğini, Efendi'den öğrenir. Süleymancılık, Nakşibendilik, Nurculuk gibi tarikatlar, seçim öncesinde sermaye gibi etkin rol oynarlar. Kasabalardaki seçmenleri yönlendirirler. Kendi aralarında da zıtlaştıkları olur. Birinin "ak" dediğine, öteki "kara" diyebilir. Bir kasabada seçim öncesinde bir kadın şöyle dedi komşusuna: Kocası bir partiye oy veriimesini ister. Şeyhi başka partiye. Ne yapsın kadıncağız? Özellikle yerel seçimlerde, tarikatların destekledikleri adaylar, seçimleri götürürler. "PİAR" bir araştırma da. bu konuda yapsın, seçimlerde şeyhler \ tarikatların etki derecesinı ölçsün bakalım. "Ankara Notları"nın burasında, kalkıp Afet Inan'ın cenazesine gittim. Cenaze törenine gelenler, nasıl da azdı. Daha çok kalabalık bekliyordum doğrusu. Maltepe'de namazın bitiminden sonra birkaç çember sakallı, cenaze çevresıne gelerek "Bu kadının namazı kılınmaz!" gibisine mırıldanıyorlardı. Sessiz cenaze az sonra kalktı... Mustafa Kemal'in 30 Ağustos 1925'te Kastamonu'da parti il binasında yaptığı konuşmayı düşünüyordum. Şöyle demışti Mustafa Kemal: "Efendiler ve ey ulus, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, mensuplar ülkesi olamaz. En doğru, en gerçek tarikat uygarhk tarikatıdır. Uygarlığın buyurduğunu ve istediğini yapmak insan olmak için yeterlidir... Efendiler, yaptığımız ve yapmakta olduğumuz devrimlerin amacı, Türkiye Cumhuriyeti halkını tümden çağdaş ve bütün anlam ve biçimleriyle uygar bir toplum durumuna ulaştırmak.. Herhalde düşünüşlerdeki boş inançlar tümden kovulacaktır. Onlar çıkarılmadıkça kafaya gerçek ışıklannı ulaştırmak olanaksızdır. Ölülerden yardım dilemek uygar bir toplum için utanç vericidir... " (Özer Ozankaya, Atatürk ve Laiklik, Tekin Yayınevi, sayfa 255256). Afet İnan'ın cenazesinden sonra, akşam Meclis Başkanı Necmettin Karaduman'ın Meclis yemek salonunda verdiği "iftar"a gittim! de)re SOYTAS , <kS)re tatil... tcrti Evrenve SODEP mitingî (Baştarafı 1. Sayfada) ganlar atıldığını, bunun "dikkat çekici" olduğunu söyledi. "Sıkıyönetime rağmen izin verilmiş olan mitingte" böyle sloganlar atılmasını Evren, "Bizim için de tecrübe oldu" diye yorumladı. Saptandığına göre sloganlar YÖK aleyhine ve işçi sendika meselelerine ilişkindi. Bazıları da bölucu nitelikteydi. Bu nedenle slogancılann öğrenci ve işçi kesiminden olduğu duşunülebilirdi. Cumhurbaşkanı kamuoyunda bu konuya yeterince dikkat çekildiği görüşundeydi.Evren'in üzerinde durduğu ikinci konu da DYP Genel Başkanı Cindoruk'u kabul etmesinin basında ve kamuoyunda abartılmasıydı. Cumhurbaşkanı, Cindoruk'u kabulunün çok tabii olduğunu belirtti. Eski Başkan Yıldınm Avcı'nın gorüşme iste' ğini reddetmesinin o sıra partinin yargılanmasından kaynaklandığını söyledi. Avcı DYP aklandıktan sonra yeni bir görüşme talebinde bulunmamıştı. DYP'nin yeni aşkanının eski bir "vetolu" olmasının bu ilgiyi yarattığı görüşüne ise Cumhurbaşkanı "Şartlar şimdi degişmiştir" diye yanıt verdi. "O zaman veto yetkimiz vardı, kullandık. Bugun yoktur. Zamanını dolduran yasaklar kalkmıştır. Şartlar o zaman başkaydı, bugün başkadır." Cumhurbaşkanı Evren'i dün Romanya'ya götüren THY'nin "Karadeniz" uçağı Bulgaristan üzerinden geçerken Evren uçagın özel telsizi ile Bulgaristan Devlet Konseyi Başkanı Todor Jivkov'a bir iyi niyet mesajı gönderdi. Jivkov da bu mesaja bir iyiniyet mesajıyla karşıhk verdi. Yeni ufuklarında SOYTAŞ, yeni ve büyük bir projeyi gerçekleştiriyor. YENİ FOÇA TATİL KOYÜ... "SOYTAŞ Tatil Köyleri Zincirinin" ikinci halkası olarak kurulacak YENİ FOÇA TATİL KÖYÜ Devretatil sisteminde yeni bir atılımı da beraberinde getiriyor. 4 mevsimde 4 devretatil... İzmir'e 70 km. mesafede Çanak koyunda, tabii özel kumsallı, dayalı döşeli 800 ünite. 24 ay taksit. 150.000 TL peşin. Ayda 56.280.TL. taksit. 1986 Mayısta yerleşim. DevreTatil'in diğer özellikleri... 1) Uzun vadeli ödeme kolaylığı, 2) Nesiller boyu "DevreTatil'den faydalanma, 3) İstendiğinde kiraya verebilme, 4) Devresini her an devredebilme ve satabilme hakkı, 5) Her yıl değeri durmadan artan bir "DevreTatif'e sahip olma imkanı. SİZİ BEKLİYORUZ... Soytaş Holding A.Ş. Beyoğlu İş Merkezi Kat: 5 Galatasaray Tel: 145 03 5051145 33 07143 62 65 ATAKÖY'de Eşsiz deniz manzarası ve konumuyla, lüks daire, sahibinden, boş olarak 2b milyon liraya (peşin veya vadeli) satıhktır. Tel: 356 75 18