23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMHURİYET/8 HABERLERİN DEVAMI 28 NÎSAN 1985 lanser savaşında umut (Bâarafı 1. Sayfada) tâ kanser tttrierinin oluşum nManizması içinde açıklanamı>o Onkogen, DNA moleküllerin kiiçük bir parçasıdır. Özel dımmlarda hücrenin sürekli olıak çoğalmasına yol açarlar. Vınsanda, örneğin mesane veyaicciğer kanseri oluştunırlar. Vhslere çok benzerler. Hücre ve skirdeğin içinde bulunan onkdtenler, hücrenin dışına da çıkaılirter. Sigara dumanı gibi kaserojen etkilerle karşılaştıklanda çatısmaya başlarlar. tşte u onkogen ve kanserojen etkflrin çatışması sonucu hücredemsamak basamak biyokimyasü, fiziksel ve anatomik değişimer olusur. Hücrenin içindekijenler bozulur." îadyoterapi tedavisinde "bpertenni" yöntemiylc normal üstü ısıtılan vücutta kanserli hücrelerin radyasyon ışınlarından daha çok etkilenmesi ve yeni kimyasal ilaçlar ve bunlara benzer yeni gelişmelere de değinen Prof. Peckham, tüm tıp dünyasını umutlandıran yeni bir çalışmayı müjdeledi. Konuk profesör, söz konusu araştırmaya ilişkin şu bilgileri verdi: "Hedef tümör hücrelerini tahrip etmektir. Bu tabrip nasü yapdıyor? V ücutlaki nücreJer, normalde belirli siire sonunda kendi mekanizması doğnıltusunda ölürler. Bu ölümü, yine kendi içinde ürettigi özel bir proteinle gerçekleştirir. Genetik miibendisliğinin kıcasa TNF (Tumor Necrosing Factor) adı verdiği bu protein, doğrudan hücrelerden toplanarak, klinikte kanser hastalanna veriliyor." Ozetle Türkiye Gazete Sahipleri Sendikası olağanüstü genel kurulu dün yapıldı. Yönetim Kurulu asil üyeliklerine Kemal Ilıcak, Aydın Doğan, Dinç Bilgin, yedek üyeliklere ise Ali Karacan, Mustafa Özkan, Enver Ören seçildiler. Denetim Kurulu asil üyeliklerine Kemal Kınacı, Özcan Ertuna, Yekta Okur, yedek üyeliklere Emine Uşakügü, Selahattin Beyazıt, Adnan Erçahk getirildiler. Disiplin Kurulu asil üyeliklerine ise Sezih Demirkent, Mehmet Ali Yılmaz ve Uğur Reyhan seçildiler. Gazete Sahipleri Sendikası MEHMED KKMAL POUTIKA VE OTESI Bir Dışarda Olsam İçerdeyken insan, "Hani bir dışarda olsam" der, dışarıyı özler, Lütfü Oflaz da özlüyor. En çok volta atarken insan dışarıyı düşünür. Dışarda olunca hep yürüyecek, durmadan yürüyecek, önünde yol bitmeyecek. Oysa volta atarken birkaç adım sonra yol biter, insan tükenir. Dışarıyı özler, dışarı, hep dışarı... Bilmez ki dışarının da içerden pek ayrımı yoktur. Bir ülkeye baskı egemense, dışarı ile içeri eşit olur. Hatta gün gelir içerisi dışandan daha lyi olur. Çünkü bunca rezillıği, kepazeliği insan içerde iken görmez. Dışarda ise gördükçe öfkelenir, kızar, küplere biner. Lütfü Oflaz, bir buçuk yıl giymiş, on ay yatıp çıkmış. Bu on aylık giriş çıkışını "Bir Mahkum" adlı kitabında anlatıyor. Hapislik zor ıştir, zor zanaattır. İnsanın başından geçmemişse korkulur. İlk gün ve ilk gecedir insanı korkutan... Demir kapıların ardına girip de, koğuşa adımımzı attınız mı, alaca karanlıkta, yere serili yataklann üstünde uzanmış gövdeleri, yeni gelene bakan gözleri görürsünüz. Koğuşlar hıncahınç dolu olduğu için koğuşun eşiğine yakın, kenefin önünde bir yere ilişir, durursunuz. "Geçmiş olsun arkadaş!..." sesleri duyulur. "Geçmiş olsun!..." Bakışlar kimsin, nesin, neden geldin, solcu musun, sağcı mısın?... Araştırmaya başlar. Zaten daha demir kapılar öncesi malta boyuna ayak atmadan önce bir deftere adın yazılırken, "Solcu musun? Sağcı mısın?" diye soranlar olmuştur. Ne diyeceğini şaşırmış, susmuşundur. Soran, "Ha ben biliyom, sen solcusun ama, söylemiyorsun" diye bilgıçlik taslamıştır. Müslüman, Hıristiyan mahalleleri gibi koğuşlar da ikiye bölünmüştür. Bir yanda solcular, bir yanda sağcılar vardır. Geldiğin koğuş solcu koğuşu ise soluk alma payı vardır. Sigara dumanlarının üstte bir tabaka oluşturduğu koğuşta bir soluk alma... "Arkadaşlar, herkes sigaralan söndürsün, koğuş havalanacak". Böylece tepedekı tek delikten ve koridora açılan demir parmaklıklardan biraz hava akmaya başlar. Kimse sigara içmez. Bilir ki temiz hava gelecektir. Eğer niye geldiğini, neden geldiğini gazeteler yazmışsa, gazetelerde resmin çıkmışsa, biri seni tanır. Saçların, bıyıkların kesilmiş bile olsa, seni biri tanır. "Geçmiş olsun arkadaş (....) değil misin?" "Evet oyum, teşekkür ederim." "Hele biraz daha beri gel, şöyle ortaya..." Bir yakınlık, bir kader birligi başlar. Benzer duyguların sıcaklığını tadarsm. Bir dayanışmanın ilk izleri, ortalanna seni almalarıdır. "Orada epeyce kaldın mı? Başka arkadaşlar da var mıydı?" Dışardaki haberleri verirsin. Bir de görürsün, verdiğin haberlerin hepsi bayattır. Burda dört duvar arasında herşeyi şıpışıpına bütün tazeliğiyle bıliyorlar. Nasıl geliyor, nasıl ulaşıyor, akıl sır ermez. Gözler alışır, sözler söylenir, yer yatağının bir köşesine seni de iliştirirler. Sabahları gazete verirler. Para katışır gazete alırsınız. Herşey imeceyledir. Parası olan payına düşeni, belki fazlasını da verir. Olmayan arada geçinir. Sağda yatan Palu'luydu. "Bizim burda tam sekiz Palulu var" diye öğünüyordu. Bir hemşerılerini inşaatta sakladıkları savıyla getirilmişler. Hepsi yapı işçisiydi. Para biriktirecekler, memlekete gidecekler, bir tarla var onu alacaklardı. Oysa kaç gündür yatıyorlardı. Sakladıkları söylenen adam bulunmuyordu. "Bilmiyorduk kaçak olduğunu.. Hemşeridir geldi, sığındı, ne bilelim. Sonra gelip bastılar, o gitmişti." Hapişte yatmak, mahkum olmak, gözaltına alınmak olağandır. Şu kadar gazeteci, binlerce genç, çıkma yasağına giren on binlerce yurttaş, işbaşı yapmayan işçi, daha niceleri görmüşlerdir. Oflaz, bir adalet yanılgısından içeri düştüğü kanısındadır. O madde öyle değil de, böyle uygulansaydı, belki yatmazdı. Böylece bir mahkumun öyküsünü yazdı. "Kıtapta yazdıklarım yaşadıklarımdır. Yaşadıklarımı yazdım". İyi etmiş de yazmış, oralan bir de ondan oğrendik. Oksayh göna, Bıdgaristan \azar: İnsanlarm vebaline talip oluyoruz Türklerini Türklslam için bu ciddi bir iştir. Takdir >ü Ankara Sanayi Odası Başkanı (Bastarafi 1. Sayfada) ce Allah'ındır. Hulusu kalple yo Muharrem Eskiyapan'ın oğluYazar, dün Sakarya ve Kocaeli sentezi ayukta tutuyor nun nişan törenine katıldı. Vali la çıktık." il örgütlerini ziyaret etti, partiH»ber Merkezi Devlet Bakaa Kâzım Oksay, Bulgaristan'da jaşayan Türkler'in hür dünyaan kayıtsız bakışlan arasında bütun insanüğa örnek teşkil eden bir haysiyet mücadelesi verdiklerini söyledi. Öte yandan Londra Buyükelcimiz Rahmi Giimriikçuoğlu, Ingiliz yayın kurumu BBC'nin Ermenilerle ilgili olarak Türkiye aleyhtan bir program yayımlamasını protesto etti. Oksay, Yazarlar Birliği tarafından, Osmanlı mimarisi üzerine verdiği eserlerle tanınan Ekrem Hakkı Ayverdi'nin anısına Ankara'da düzenlenen toplantıda yaptığı konuşmada. "Bin yülık şerefli bir tarih ve kbltiir haziıfesine sahip olan milletimiz geçirmiş olduğumuz buhrunlı devirlere, bezimet ve kriz donemlerine rağmen, sahip olduğu railli cevtaeri hicbir zaman kaybeimemiştir. Türkİslam sentezinde kaynaşıp bütünleşmiş olan bu kalıp, en korkunç darbelerin altında bile bozulmamıştır. Bulgarislan Türklerinin bugün yaşamakta oldugu dram bunun en kuvvetli ve ders verici delilidir." lilerle kısa söyleşiler yaptı. Kongrelerdeki konuşmalarında işlediği " m a k a m " ve "mevki" beklememe temasını gündemde tutmasma karşılık Izmit ve Adapazan konuşmalannda ilk kez "vaıife" konusunu ortaya atan Yazar şöyle dedi: "Makam ve mevki beklemiyonız ama hizmetten de kaçmıyoruz. Hizmet, 6 Kasım şartnamesinde muhtelif yeriere dağılan milliyetçi. maneviyatçılan DYP sancağı altında birleştirmektir. Bu hepimizin vazifesidir. Milliyetçi ve maneviyatçılan birieştirmezsek siyasi istikrar ve ekonomik kalkınma olmaz. Önümuzde tarihi bir görev var. Sancağı iktidar burcuna dikerken önümüze çıkacak sıkıntı ve zorlukları akılcı yoldan aşacağız. Bu taribi hizmete en ufak bir katkımız olursa, kendimizi bahtiyar sayacagız. Bizden sonra geleceklere görevi vicdan huzunı ile devredecefiz." Konuşmalarında Büyük Kongre'ye de değinen Mehmet Yazar, "14 mayısta tarihin huzurunda delegeler, sagduyusu ve vicdanı ile Türkiye için, parti için en iyi olanı ortaya çıkaracaktır" dedi. Yazar, Genel Başkanlığa aday olduğunu açıkça belinmemesine karşılık, bu konudaki ilk "ışık"ı da Izrait'te yakü ve şöyle konuştu: "50 milyonun, insanlann vebaline talip oluyorsunuz. Onun Izmit ve Adapazan'nda aralarında Büyük Kongre delegelerinin de buluaduğu partililere, daha önce neden DYP'ye girmediğini açıklama gereğini de duyan Yazar, "Büyüklerimiz kaleleri bırakmayın demişti. Odalar Birliği'ndeki görevimiz, bir siyasi partinin muhalefeünden daha etkili görev yapmamızı sağladı. Ama hükumet, görevi zor yapar dunıma gelirince, orayı zedelelmek istemedik" dedi. İl kongrelerinden sonra başlayan yeni "gezi"lerde Yazar'ın yakın çevresinde bulunanların delegeîerle temas kurmaya çalıştıkları gözlendi. Yazar'ın Ankara'daki "siyasi karargâh"ından panililere dağıtılmak için tzmit'e gönderilen "tşte Yazar" gazetelerinin il yönetimince imha edildiği de öğrenildi. Bu arada, önceki gece Sapanca Gölü kıyısında bir nişan törenine eşi ile birlikte Katılan Yazar, geceyi yine göl kıyısında bir otelde geçirdi. Güne neşeli başlayan Yazar'ın yakın çevresinin morali, sabah gazetelerinin okunması sırasında bozuldu. Tercüman'dan Yavuz Donat'ın "bir bilen"le yaptığı söyleşide geçen "DYP'yi aşarak, bizi aşarak bir yere varmak istiyorlar. Varmak istedikleri yer, yeni bir MDP hadisesidir" şeklindeki sozler üzerinde durulmamaya çalışıldı. Yazar dün gece de tstanbul'da Nevzat Ayaz'ın gençlerin yüzüklerini taktığı gecede, Yazar, Sakıp Sabancı ile aynı masada oturdu. YAZAR İLGİ TOPLUYOR Doğru Yol Portisi'nin Farth ilçe örgütünün dün gece Aksaray Lunapark Gazinosu 'nda düzenlediği yemekli geceye, Mehmet Yazar ve Hüsamettin Cindoruk da katıldılar. thsan Sabri ÇağlayangiVin masasında htanbul t\ Başkam Yaşar Keçeli ile birlikte oturan Cindoruk ve ayn bir masada oturan Yazar kendilerini tebrike gelenleri kutladılar. (Fotoğraf: YALÇIN ÇAKIR) "BİR BİLEN ADINA" Daha sonra DYP Fatih ilçesinin Lunapark'taki gecesine geç saatlerde gelen Mehmet Yazar'ın konuklann alkışlanyla salona girmesi ve masanın etrafının kalabalık olması üzerine DYP Istanbul İl Başkanı Yaşar Keçeli önce masa çevresindekileri yerlerine oturttu, sonra da verdiği talimatla ilçe örgütlerini tek tek sıraya sokup Hösamettin Cindonık'u öptürttü. Saat 22.30'daki bu "zonınlu ziyaret" sırasında partililer arasında zaman zaman gerginlik oldu. Geceye thsan Sabri Çağlayangil de Cindorukun masasında katıldı. Yazar ise, DYP Genel Sekreteri Refık Sunol'un masasında oturdu. Açık arttırmaya çıkarılan renkli TV "bir bilen"de kalırken, 100'er bin lira ile arttırmaya katılan Cindoruk ve Yazar da sonra başkaları tarafından kendi adlarına yapılan bağışlarla "yanş"a girdiler. Sonuçta Yazar adına Cindoruk'a göre bin lira ve 200 mark daha fazla bağış yapıldı. OLAY ÇIKIYORDU Açık arttırma yarışından sonra Yazar ve Cindoruk taraftarlan, sahnedeki sanatçı Arif Şentürk'e çiçek verme yanşına giriştiler. Gaziosmanpaşa ilçesinden bir delegenin Yazar adına çiçek göndermesi üzerine Cindorukun masasında oturan delegelerden Tuncer Arabul, yine Cindoruk'un masasında oturan ve Cindoruk'a yakınlığıyla bilinen Gaziosmanpaşa İlçe Başkanı Hasan Soylu'nun yanına gelerek, "Yeter artık, bu çiçek işi bitsin" deyince, Soylu, masaya vurup bardakları devirerek, "Bu kadar baskı yapmayın" diye bağırdı. Daha sonra araya girenler tarafından olay yatıştırılırken Hasan Soylu da, Cindoruk'uri yanına alındı. Adana Emniyet Müdürlüğü 'nce, Gaziantep, Mğde, Kilis, Islahiye'de 50 milyon liralık soygun gerçekleştiren 16 kisi vakalandı. İlk sorgulannda tutuklanan soyguncuhmn Mustafa Yiğit, Ökkeş Özdemir, Mehmet Soylu, Hacı Zorca, Rahmi Kurum, Emin Koçanlan, Kemal Kaya, Mehmet tnce, Mustafa Yiğit, Hüseyin Kıhç, Ali Yüdırım, Özbek Kaplan, Hasan Can, Ali Oğuz, A. Kadir Kırmızı olduklan açıklandı. Kültür ve Turizm Bakanı Mükerrem Tascıoğlu, Frankfurt'taki temaslannı tamamlayarak Federal Almanya'dan yurda döndü. Tascıoğlu, tstanbul'da Barbaros Bulvarı 'ndaki eski araba talim yerine büyük bir otel yapılacağını, Lalezar Gazinosu'nun bulunduğu yerde de aynı şekilde büyük bir otel insa edileceğini bildirdi. 50 milyonluk soygun şebekesi 2 turistik otel Halefoğlu'nun Avustralya gezisi Anayasa Yargısı Sempozyumu "Anzak Günü" törenlerinde Türkiye'yi temsil eden Dışisleri Bakanı Vahit Halefoğlu, Avustralya hükümetinin tahsis ettiği özel uçakla Sidney 'e geçti. Halefoğlu, dun A vustralya 'nın Victoria eyaletinde bulunan Türklerle bir toplantı yaptı, sorunlannı dinleyerek, dileklerini saptadı. BİR PRO TESTO DA HAMBURG 'DA N Bulgaristan 'daki Türklere yapılan basküar dün de Federal Almanya'nm Hamburg kentinde bir yurüyüşle kınandı. Yerel saatle 12.00'de Hamburg'un banliyösü Sternschanze 'de toplanan binden fazla Türkün iki saatlik yürüyüşü sırasında Bulgaristan'ı protesto eden pankartlar taşındı, bildiriler dağıtıldı. Yürüyüs, Hamburg 'daki Bulgaristan Ticaret Müşavirliği'ne siyah çelenk bırakılmasıyla olaysız sona erdi. ASALA'nın yeni planı (Baştaraft 1. Sayfada) (2) Uyuşturuculann deniz yoluyla Baüya açıldığım kanıtlayacak bilgiler elde edildi. Kimi gemıierde hammaddemn ujuştunıcu turevlerine dönüştürülmesini sağlayacak denizüstü laboratuvarlan' olduğu kesinlikle saptandı. Aynca, Akdeniz sahillerimizde kimi zaman büyük paketler halinde esrar karaya vuruyor. Uynşturucu taşıyan gerailerin üzerine güvenlik güçleri gittiği zaman, bu maddelerin denize atıldığı sonucuna varıyoruz." ASALA ve oteki illegal orgutlerin "gizli planlan" konusunda alınan bilgiler ise şu biçimde sıralandı: " Özellikle ASALA'nın iki gizli planı olduğunu oğrendik. ASALA, uyuşturucu kullanıJnını 'iptila' haline getirmek için her türiü çabayı göstermeyi planladı. Uyuşturucu kullanımını arttırmak için her çabaya başvurulurken, bu maddelerin satımının Türkler aracılığıyla yapılmasına karar verildi. ASALA böylece. uyuşturucu madde satıcısı yakalandığı zaman dünya kamuoyuna bu zehirleri Türklerin piyasaya sürdüğünü kanıtlayarak aleyhimizde kampanya yaratmayı amaçlıyor. Öte yandan satıcı Türkler yakalanmadığı zaman elde edilen gelirle öteki girişimler finanse ediliyor. ASALA'nın gizli kararlannın ikinci bölümü, Türk ekonomisini çökertmeye yönelik. Türk ihraç mallan ile yakından ilgilenilmesini, dışarıya sattığımız mallann bozulmasına, yozlaşmasına her türlü olanakla çalışılmasını kararlaştırdı. Bu kararlann uygulamaya girdiğini gösteren olaylar ve kanıtlar elimizde." Yetkililer, uyuşturucuyla savaşım konusunda Türkiye'nin çok dikkatli davrandığının Batılılar tarafından kabul edildiğini bildirdi. Cenevre'deki uyuşturu^ cu konulanyla ilgili örgütten, yakın günlerde Türkiye'yi bu savaşımdaki başarılarmdan ötürü kutlayan bir yazı geldi. Ne var ki yetkililer, bu savaşımı daha teknik düzeye vardırmak için elektronik araçlardan yararlanmanın planlandığını, teknik araçlar konusunda Emniyet Genel Müdürlüğü'nde kurslar açıldığını bildirdiler. Öte yandan, uyuşturucu maddelere karşı özel eğitim görmüş kurt köpeklerinin Turkiye'ye getirilrnesi kararına varıldığı, bu köpeklerin smır boylarında özellikle taşıtları sıkı kontrolden geçirebileceği bildirildi. Emniyet Genel Müdürlüğü'nde uyuşturucu sorgulamasında ve saptanmasında kullanılacak araçlarla güçlendirilecek birimler, kısa zamanda çalışmaya başlayacak. UĞURMUMCU (Baştarafı 1. Sayfada) GOZLEM Çeşitli suçlardan mahkum olup cezasını çeken ya da yargılanan binlerce sanık dururken, Bakanlar Kurulu döviz ve gümrük kaçakçılarının suçlarını bağışlamak için tasarılar hazırlıyor. Bu başlıbaşma bir adaletsizlik değil midir? Bu memlekette af bekleyenler yalnızca ve yalnızca akçeli suçlardan mahkum olaniar ve yargılananlar mıdır? Kaçakçı hükümlü ve sanıklarına göz göre göre öncelik tanımanın ve ayrıcalık sağlamanın hukuk açtsından savunulur ne gibi inandırıcı nedenleri bulunmaktadır? Hazırlanacak bu af yasasına döviz ve gümrük kaçakçılığı suçları da sokulur, böylece bu hükümlü ve sanıklar da af bekleyen öteki yurttaşlar gbi özgürtüklerine kavuşuriar. Kaçakçılık suçlarına tanınan bu ayrıcalık ve öncelik "adalet duygusu "nu incitmektedir. Sayın Başbakan cezaevlerinde siyasai nitelikli davalar nedeniyle hapis yatanlan görmezlikten gelip "cezaevlerinde siyasi tutuklu yoktur" yolunda açıklamalar yaptığı günlerde, demek ki, kaçakçılık suçlarının affı için emirler de vermektedir. Azgelişmiş demokrasimiz açısından bu tutum içler açısı bir görüntüyü sergilemektedir. "Pişmanlık Yasası" diye sunulan ve ihbarcı teröristin cezasından indirim sağlamayı öngören yasa tasansı da aynı adaletsizliğin bir başka ömeğini oluşturmaktadır. İtiraf eden sanıklara ceza indirimi sağlayan maddeler bugünkü hukuk sistemimızde de vardır. Bu bakımdan tasarı, bu yönü ile herhangi bir yenilik getirmiyor. Burada "adalet duygusu" şu bakımdan zedeleniyor: Tasarı, Ceza Yasası'nın 125, 131, 141, 142, 146 ve 163'üncü maddelerden yargılananların bu suçları ihbar etmeleri halinde ceza indiriminden yararlanacaklannı öngörüyor. İşin "püf noktası" da işte burada yatıyor. 12 Eylül öncesi terör eytemlerinden yargılanan silahlı sağ eylemciler, yasada yer alan maddeler uyannca mahkum edilmiş değillerdir. Bu nedenle silahlı sağ eylemcilere, bu yasa ile herhangi bir itiraf sağlamanın olanağı yoktur. Eldeki kararlar, bu durumda, yalnızca silahlı sol eylemcilerden gelecek ihbarların indirime yol açacağını göstermektedir. Silahlı sağ örgütler, kimlerden emir alıyorlardı? Kimdi bu örgütlerin arkasındaki çete başı? Bunları "Pişmanlık Yasası" ile ortaya çıkarmak olası değildir. Çünkü, yasa "adi suça" böyle bir indirim sağlamtyor. Silahlı sağ eylemciler de Pişmanlık Yasası'nda yazılı maddeler uyarınca yargılanıp mahkum olmadıkları için bu tasarı oniarı hiç ilgilendirmiyor. Silahlı sağ eylemciler, siyasal nitelikli suçlar nedeniyle mahkum olmadıklanndan "kader kurbanlan" için çıkarılacak bir af yasasından yararianacaklardır. Anayasa, siyasai nitelikli suçlar nedeniyle mahkum olanların aîfedilmeterini engelleyici madde getirmiştir. Bu durumda, lise bahçesinin duvarına "sol slogan" yazmak ya da bildiri dağıtmak eylemi nedeniyle mahkum olan bir genç, siyasai nitelikli suç nedeniyle mahkum edildiğinden af yasasından yararlanamayacak; buna karşı, kahve tarayıp sekiz kişiyi öldüren silahlı sağ eylemci "adi suç" kapsamı içinde görülen adam öldürme suçundan mahkum olduğu için aftan kolayca yararlanacaktır. F. Almanyu'da iki Türk, eroin satarken ynkalandı KASSELVIYANA (a.a.) Federal Almanşa'nın Kassel kentinde iki Turk eroin satarken suçustü vakalandı, uzerlerinde yapılan aramada iki kilo eroin ele geçirildi. Avusturya polisi ise piyasa değeri 500 bin dolar (yaklaşık 260 mılyon lira) olan 2.7 kilo eroin taşnan dört Turkten birini \urdu, \aralı kaçakçı Viyana'daki bir hastanede ameliyat olduktan sonra polis hastanesine nakledildi. Yetkililer Ziya Suezer (50), Dura Latif (29), Abdullah Bezmen (36) ve Hasan Tulgar'ın (53) arabayla Vi>ana'nın bir banliyosündan geçerken yollarının polıs tarafından kesildiğini bildirdiler. Polisin " d u r " ihtarına uymayan ve kaçmaşa çalışan şofor Suezer'in polis tarafından goğsunden vurularak şaralandığı belimldı. Ortadoğu'dan Batı Avrupa'va goturulen uyuşturucular ıcin transit merkezi olarak bilinen A\usturya'da >akalanan dort Turk kaçakçının sorgulamasına devam ediliyor. Avrupah terörıst dinamitleri bir Türkte çıktı PARİS, (a.a.) Üzerinde dort dinamit lokumu taşıyan bir Turkun, Bruksel'den Paris'e gelen bir trenden inerken polis tarafından çarşamba günu tutuklandığı bildirildi. Kuzey Gan'nda tutuklanan 23 yaşındaki Muzaffer Caca'nın üzerinde dört dinamit lokumu, sekiz sahte kimlik kartı ve sekiz sahte ehliyet bulunduğu haber verildi. Yapılan ilk tahkikat sonucunda. Muzaffer Caca'nın taşıdığı dinamit çubuklarının, Ecaussines'de (Belçika) geçen yıl yaz başında çalışan 800 kilo patlayıcıdan olduğu ortaya çıktı. Geçen yıl çalınan bu patlayıcılarla 1984 yılının ikinci yarısı ve 1985 yılının başında Fransız "Doğrudan E>lem", Federal Alman "Kızd Ordu Fraksiyonu" ve Belçikalı "Komünist Savaşçılar Hücresi" adh terörist örgütler birçok bombalı saldırıda bulunmuşlardı. Bu arada, Paris'te IMF binasının dün bombalandığını, 6 Haziran 1982'de Doğrudan Eylem adlı örgütün aynı binaya karşı patlayıcı madde ile saldırıda buİunduğunu anımsatan gözlemciler Caca'nın bu amacla Paris'e geldiğinden, o tutuklanınca örgütun başka üyelerinin bu işi gerçekleştirdiklerinden kuşkulanıyorlar. Paris'te dün IMF'nin yanı sıra Dünya Bankası bürosu da bombalandı. Çatalca Halıcıhk mezunları Kuruluşunun2î. yıldönümünedeniyle Anayasa Mahkemesi'nce düzenlenen "Anayasa Yargısı" konulu sempozyum sona erdi. "Anayasal açıdan kanun hükmünde kararnameler" konulu bir bildiri sunan Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim üyelerinden Prof. Dr. Ergun Özbudun, kanun hükmünde kararnamelerin 1971 yüında anayasada yapılan değişiklikle ortaya çıktığmı belirtti ve "Kanun hükmünde kararname çtkartma yetkisi, Bakanlar Kurulu'nundur. Bakanlar Kurulu önceden bir yetki kanunu ile yetküendirilme' dikçe, kendüiğinden kanun hükmünde kararname çıkaramaz" dedi. ÇALJŞANLAREN SORULARI/SORITVLARI YILMAZ ŞİPAL "Dört yıl sigortasız çalıştım" SORU Bundan beş yıl önce Malatya'dan kalkıp, İstanbul'a geldim. Bir şirkette iş buldura. Köyden yeni geldiğim ve bir şey bilmediğim için çok az bir ücret karşıhğında dört yıl sigortasız çalıştun. Çahşmak zorundaydım. Son bir senedir sigortalıyım. Şimdi ise 1965 doğumlu olduğum için askere gideceğim. Bu çalıştığım beş yıl içinde yıllık izin hakkım verilmediği gibi karşıhğında bir ucret de almadım. Askerük nedeniyle işyerinden aynlmak zorundayım. Kıdem tazminatınu istedim verümedi. Bu kıdem tazminatını nasıl alabilirim? Nereye başvurmam gerekir? Kıdem tazminatı alacak olursam ne kadar para elime geçer? M.B. tSTANBUI Çatalca 'nın Ihsaniye, Aydınlar vt Binkılıç köylerinde açılan halıcıhk kursunu tamamlayan 77kursiyere Vali Sevzat Ayaz tarafından törenle diplomaları verildi. Kursiyerlerin dokuduklan hahlarm yer aldığı sergiler de köy odalannda açıldı. Marmam'da hafif deprem Haber Merkezi Marmara bölgesinde dün saat 15.33'de 4.2 şiddetinde deprem oldu. Tekirdağ'ın Mürefte, Şarköy ilçeleri ile Çanakkale ve çevresinde halkın evlerinden fırlayarak paniğe kapılmasına yol açan depremde mal ve can kaybı olmadı. İstanbul'da da hissedilen depremin merkez üssünün Kandilli Rasathanesine 150 kilometre uzaklıkta olduğu belirlendi. Büyük (Baştarafı 1. Sayfada) Kazada ölen hafıf müzik sanatçısı Aylin Urgal ve Rezzan Eker kardeşi Abidin Eker'in cenazeleri yakınlan tarafından alındı ve Ankara'ya götürüldü. Aylin Urgal'ın cenazesinin Izmir'de toprağa verileceği bildirildi. Bu arada Düzce Devlet Hastanesindeki yaralılar, temin edilen polis helikopteri ile tedavi için Ankara'ya gönderiliyorlar. YANIT: Sıkça değindiğimiz konulardan biri de sigortasız (bir başka deyişle "kacak") çahşanlardır. Sosyal Sigortalar Yasası "Bir hizmet akdine dayanarak, bir veya birkaç işveren tarafından çalıştınlanlar"ı sigortalı saymış ve işverenleri de "çalıştırdığı sigortalılan" çalıştırmaya basladıklan günden başlayarak "en geç bir ay içinde" Sosyal Sigortalar Kurumu'na bildirmekle yüküm1ü kılmıştır. Yasa sigortalı olma koşulunu ne işçinin, ne de işverenin istefine bırakmıştır; "Çalıştınlanlar, işe alınmalanyla, kendiliğinden (sigortab) olurlar. Sigortahlar ile bunlann işverenleri hakkında sigorta hak ve yükümleri sigortalınm işe ahndığı tarihten başlar. Bu suretle sigortalı olmak hak ve yükümünden kaçınılmaz ve vazgeçilemez. Sözleşmelere, sosyal sigorta yardım ve yükümlerini azaltmak veya başkasına devretmek yolunda hükümler konulamaz!' Yasanın bu buyurucu nitelikteki hükümlerini yok sayan işverenlerin sayısı azımsanmayacak boyuttadır. Bunun çarpıcı bir örneğini bize gelen bir yakınma üzerine, 13 Haziran 1984 günlü yazımızda belirtmiştik. "Lokanta, restoran ve özellikle gazino, pavyon, bar, gece kulübü gibi eğlence yerlerinde iş yasaları uygulanmaz. Bunun doğal uzantısı olarak bu tür işyerlerinde çalışmakta olan işçüerin sigortalılık işlemleri ya hiç yapıhnamakta ya da gerçek çalışma sürelerine ve koşullarına aykın olarak gercekleştirilmektedir. Hizmeti toplanan bir üyemizin ilk sigortalı olduğu 1961 yılından 1984 yıhna kadar yaklaşık 23 yıllık süre içinde işverenlerce adına 193 gün prim yatınlmıştır. Yani yılda ortalama 8 gün prim ödenmiştir. Oysa bu üyemiz 23 yıldır çalışmalarını kesintisiz sürdürmüş ve yaşammı müzik işçiliği ile sağlamıştırî' Dunımunuz Sosyal Sigortalar Bölge Müdürlüğü ile Bölge Çalışma Müdürlüğü'nün görev alanı içindedir. Sürpnz IMF kebapçıda doyuyor (Baştarafı 1. Sayfada) Sarhoş olduklarını hiç görmedim. Hesapları nakit olarak öderier ve mutlaka fatura isterler. Hesaplan Alman usulü olur. Bir kez, heyetteki Hintli hanım hesabın tümünü ödeyince, önce şaşırdılar, sonra itiraz ettiler". Turkiye'ye önerdikleri "Friedman reçetesi"ne karşın, araştırmalanmız, heyetüı bir önceki gece içki faturasının toplam 9 bin 240 lirayı bulduğunu gosteriyor. "Ya bahşiş?" diye soruyoruz, karşımızdaki Türk görevli gülümsüyor. Bu arada, bann hemen bir ucuna 6 kişilik bir yabancı grup yerleşiyor. Bunlar Türkiye'ye konuk olarak gelen Avrupalı parlamenterler, ama ar alan nda bir de IMF'ci var. Konuk parlamenterler, hafta sonunda planlanan Ege gezisinin heyecanı içindeler. Bar bankosunun üzerine Türkiye haritalan seriliyor, Selçuk, Efes, Izmir işaretleniyor. IMF uzmanının bilanço izlemeye alışkın gözleri haritalara o kadar iştahla bakıyor ki, " a c a b a " diyoruz, "Geçtiğimiz yaz başı ekonomik incelemelerini Halit Narin'in Marmaris'teki Marlı Oteli ve Tatil Köyü'nden yürii ten IMF heyeti, yine bir kaçamağa mı hazırlanıyor?" Bu kez başvurduğumuz resmi yetkilinin yanıtı olumsuz: "Hayır, IMF hafta sonunu çalışarak geçirecek' Suzan DEMİREZEN ile Ali DUYAR nişanlandıklannı tum dost ve akrabalarına duyururlar. 26.4.1985 MURAT KURAN, İSMET ARALR NECATİ YEMLJKHA'yı yiıirdik. Acımız sonsu/.dur. AİLELERİ \e ODTİ ARKADASLAR1 Böylesine bir adaletsizliğin insan vicdanını tedirgin etmemesi düşünülemez. Eski türküdür bilirsiniz: Mapushane çeşmesi yandan akıyor yandan / Mapusluk bir şey değil aynlık var bir yandan... Mapusluk bir şey değil; böyle adaletsizlik var bir yandan. (Baştarafı 1. Sayfada) lomatîk çevrelerde "ilginç bir âurum" olarak değerlendirildi. Hükümete yakın çevreler, Israil elçiliğindeki davette Dışişleri'nin genel müdür düzeyinde temsil edilmesi konusunda " ö z d bir talimat gitmediğini" belirttiler. Hükümete yakın biı kaynak, "Bu planlanmış bir şey değil" dedi. öte yandan, Israil elçiliğindeki davette Ankara'daki kordiplomatiğin yanı sıra politikacılar, öğretim üyeleri ve gazetecilerden oluşan kalabalık bir davetli topluluğu hazır bulundu. HP ve MDP'Ii parlamenterlerin yanı sıra, konuklar arasında DYP Genel Başkanı Yıldınm Avcı ile SODEP Genel Sekreteri Prof. Hicri Fişek de dikkati çekti. TRAFİK ÖĞÜTLERİ Yolcuların aracınıza yolun sağından inip binmelenni sağlayın. Ist. Trf. Şb. Md.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle