20 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/6 HABERLER 30 MART 1985 (Baştarafı 1. Sayfada) yın Yannis Alevras'ın oyu Ue seçiten cumhurbaşkanraı resmen tanımıyoruz. Bu kansıklı&ı ancak Sarzetakis çözebilir. Istifa etmesi gerekir. Bu durumu Sarzetakis de kabul ederse son sözü Yunan halkı öniimüzdeki seçimJerde söyleyecektir. Seçimleria en yakın zamanda Uan edilmesi gerekir" dedi. Papandreu, Mitsotakis'i "seçimler, demokrtiktir, geçer lidir" diye cevapladıktan sonra muhaJefeti Sarzetakis'i tanımaya çağudı. Hristos Sarzetakis'in 165 PASOK, 13 komünist ve 2 bağımsız milletvekili tarafından cumhurbaşkanı seçilmesinde, Yunanistan'ın geçici, eski Cumhurbaşkanı Parlamento Başkanı ve PASOK Milletvekili Yannis Alevras'ın oyu büyük rol oynadı. Yeni Demokrasi Partisi birinci tur oylamadan bu yana Alevras'ın parlamento başkanı olduğu için oy kullanma hakkı bulunmadığını savunuyordu. Ana muhalefet partisi Sarzetakis'in üçüncü turda 180 oyla seçilmesi halinde resmen cumhurbaşkanı olarak tanınmayacağını açıklıyordu. Yunan Parlamentosu, birinci turda oyunu kullanamayan Sarzetakis Alevras'ın oy kullanma hakkını kabul etmişti. Yunan yasalarına göre cumhurbaşkanlığı için ilk iki turda adayların 200 oy alması gerekiyor. Adaylar iki turda bu sayıya ulaşamazlarsa, Uçüncü turda alacakları 180 oy seçilmeleri için yeterli sayılıyor. Sarzetakis ilk turda 178, ikinci turda 181 oy almıştı. Dünyapılanson oylamaya parlamentonun 300 üyesinden 297'si katıldı. 186 milletvekili oy kullandı, oyların biri boş çıktı, beşi geçersiz sayıldı. Ve Sarzetakis cumhurbaskanlığı için gereken en az oyla seçildi. Serzetakis'in önceden tahmin edildiği gibi 182 oyla değil 180 oyla cumhurbaşkanı seçilmesi Yunan solunda "çatlak" olduğu tartışmalarına yol açıyor. Sarzetakis'i destekleyeceğini açıklamış olan, ancak dünkü oylamada desteğini çeken 2 milletvekilinden birinin eski sosyalist Bakan Sutis Panagoulis olduğu anlaşıldı. Parlamentoda bağımsız milletvekili olaraka bulunan Panagoulis oy verme işleminin başında salonu sosyalist milletvekillerinin "hain" diye bağırmaları arasında terk etti. Sarzetakis'e oyunu vermeyen ikinci solcu milletvekilinın kim olduğu KİM KİMDİR? (Baştarafı 1. Sayfada) Lambrakis cinayetıne karışanlar tutuklanarak hapse atıldı. Sarzetakis 1967Albaylar Cuntası tarafından tutuklananların başında yer ahyordu. Tutuklanmasında, cunta liderlerinden Papadopulos'u yıllar önce tokatlamış olması, Lambrakis cinayetinin aydınlanmasında oynadığı rol kadar önemli olmuştu. Sarzetakis bir yıl boyunca hakkında herhangi bir suçlama olmadan hapis yattı, işkence gördü. 1971 kasımında serbest bırakıldı. Ancak sorgu yargıçlığı görevinden almmıştı. Albaylar cuntasınm 1974 'te devrilmesinden sonra yeniden sorgu yargıçlığı görevine getirildi. 1982 yılında Yüksek Mahkeme üyeliğine seçildi. Sarzetakis'in adı 22 yıl sonra Başbakan Papandreu tarafından cumhurbaşkanı adayı olarak önerilince yeniden ön plandaydı. Papandreu'nun 9 martta Konstantin Karamanlis'i cumhurbaşkanı adayı olarak desteklemeyeceğini açıklaması, ardından Karamanlis'in görevinden istifa etmesi Yunanistan'da "«yasi şok "a yol açarken, Sarzetakis ismi bu tartışmaların odağına yerleşmişti. Sarzetakis Yunanistan Parlamentosu'nun cumhurbaskanlığı oylamasımn ilk iki turunda gereken 200 oyu alarnadı. Dünyapılan üçüncü ve son turda 180 oy barajmı aşarak Yunanistan'm ikinci cumhurbaşkanı seçildi. belirlenemedi. Sarzetakis, sonuçların açıklanmasından sonra kendisini ziyaret eden Parlamento Başkanı'na, "görevi memnuniyetle kabul ettigini" açıkladı. Yeni Cumhurbaşkanı, muhalefetin itirazlannı kastederek, "zor gttnler geçirdiklerini, tüm Yunanlılann birleşmesi gerektiğini" söyledi. Yeni görevini "tarafsızlık, adil ve akılcı ilkelere göre sürdiirecegini" belirten Sarzetakis, "Yunanistan'daki gerçeklerin bilincinde olduğunu" söyledi. Ana muhalefet Yeni Demokrasi Partisi (YDP) lideri Konstantin Mitsotakis'in seçimden sonra Sarzetakis'i "resmi Cumhurbaşkanı" olarak tanımayacaklanm açıklamasıyla başlayan gerginlik, YDP'nin siyasi bürosunun dün akşam geç saatlere kadar süren toplantıdan sonra seçimterin yenilenmesi çağnsıyla yeni boyut kazandı. Cumhurbaşkanı'nın 3. turda da seçilemediği görüşünü savunan YDP, parlamentonun yasa gereği feshedilip erken seçimlere gidilmesini istedi. YDP'nin sert tutumunu sürdüreceğinin başka bir göstergesi, seçimi protesto çağnsında bulunması. Ana muhalefet partisi, Yunan halkını 5 nisanda, cumhurbaskanlığı seçimlerini protesto için Atina'nın en büyük meydam olan parlamento önündeki Syndagma alanında gösteri düzenlemeye çağırdı. Secim sonuclanndan kaynaklanan gerilim, tüm ülkeye yayılırken, PASOK ve Yunan Komünist Partisi yanhlan, Sarzetakis'in Cumhurbaşkanlığını gösterilerle kutladılar. Bazı YDP milletvekiUerini parlamemodan çıkarken yuhalayan göstericiler, Sarzetakis'in oturduğu semte kadar yürüdüler. Gösterilerde önemli bir olay çıkmadı. (Baştarafı 1. Sayfada) laşmazlığı konusunda Papan dreu'nun tutumunu hiçbir bi çirade savunmadığı gözlenen Başpiskoposun amaoının Pa pandreu'yu Türkiye ile "diyaloga zoıiamak" olduğu iddia edildi. 74 yaşındaki Başpiskopos Yakovas ile Başbakan özal'ın görüşmesi sırasında Dışişleri Bakanı Vahit Halefoglu, Türkiye'nin VVashington Büyükelçisi Şiikrii Elekdağ, Dışişleri Sözcü Yardımcısı Yalım Eralp, Başbakanlık Danışmanı Nabi Şensoy, Dışişleri Bakanlığı Danışmanı Güner Öztek ile TürkAmerikan Derneği Yönetim Kunılu üyesi ve Amerika'daki önde gelen Türk işadamlanndan Ahmet Ertegün de bulundu. Başpiskopos Yakovas, özal'dan randevuyu Ahmet Ertegiin aracıhğıyla istedi. Başbakan da "Bizim tabiatımız, bizle görüşmek isteyenlere kapımızı kapamak değildir. Onun için görüşmeyi kabul ettik" biçiminde konuştu. Görüşmeden çıktıktan sonra bir açıklama yapan Yakovas, şunlan söyledi: "Ben diplomat degilim. tnsanlar arasındaki anlaşmazlıgın giderilmesini istiyorum. Samimi bir görüşme oldu. Hiçbir hükümeti ve kimseyi temsil etmiyorum. Türkiye'deki Rumlar herhangi bir sonın ya da acıyla karşı karşıya değiller. Ama dünyanın her yerinde insanlar acı çekiyorlar. Ortodoks Patrikhanesi 16. yüzyıldan beri İstanbul'da. Türkiye'nin çeşitli yerlerinde benim de yakınlarımın mezarları var. Bunun için Türkiye'ye gitmek isterim." Turk tarafından görüşme ile ilgili resmi açıklamayı Dışişleri Bakanı Vahit Halefoglu yaptı ve görüşmenin "olumlu bir hava içinde gectigini" aktardı. Sağlanan bilgilere göre, görüşme sırasında Yakovas, "Türkiye ile Yunanistan arasındaki gerginlikten biz çok rahatsu oluyoruz. Bunu gidermek için üzerimize bir görev duşuyorsa, üzerimize düşeni yapmaya hazınz" dedi. Özal'ı ziyaret amacını Yakovas, "iki ülke arasında diyaloğun açüması gerektigi" şeklinde açıkladı. Buna karşıhk Başbakan özal'ın şunlan söylediği öğrenildi: "Biz, her fırsatta Papandreu'yu diyaloga çağırıyoruz. Ama kendisi buna yanaşmıyor. Hatta bu amaçla Vunan vatandaşlannın Türkiye'ye girişlerinde vizeieri kaldırdık. Yunanlılar Edirne'ye geliyor, alışveriş ediyorlar, Türk bankalannda hesap açtırıyorlar. Türkiye ile Yunanistan arasında herhangi bir problem yok. Buna karşıhk Yunanistan silahlanıyor. Türkiye'yi desilahlanmaya zorluyor. Papandreu silahlanırken biz Ege'deki adalara su, elektrik ve tüketim malları göndermek istiyoruz. Bizim bu önerimize Papandreu silahlanmakla cevap veriyor." özal'ın bu sözleri karşısında Yakovas'ın büyük bir soğukkanlılıkla Başbakan'ı dinlediği ve yüzünde hiçbir "mimik otmaksızın" donuk bir yüzle görüşünü şöyle açıkladığı öğrenildi: "Biz, Türkiye ile Yunanistan arasında yeni bir sayfa açılmasını istiyoruz. Rum lobisinde, gecmişte ve özeilikle 1974 Kıbns çıkarması sırasında görev im gereği bazı demeçler verdim. Hiçbir ülkeyi, hükümeti ve kişiyi temsil elmiyorum. Hiç kimse Kritik Lstek IŞ YEMEĞ1 Başbakan özal New York'ta ABD'li işadamlan ve bankacüarla bir yemekte de birlikte oldu. Yatınm çağrısı yaptı. Bir kez dahapolitikasını anlattı. (Fotoğraf: AP/a.a.) adına konuşmuyorum. Ama ülkeler arasında barış istiyorum. Hatta Türkiye'ye gelip yakınlarımın mezarlarını ziyaret etmek istiyorum." Başbakan Özal, iki ülke arasında banşa her zaman taraftar olduklarını yineledi. New York'taki siyasi gözlemciler, Yakovas'ın ziyaret sırasında söylediği sözleri ve takındığı tavrı Amerika'daki Rum lobisinin Papandreu 'yu Türkiye ile diyaloğa oturmak için zorlamak yolunda olduğunu belirttiler. Aynı gözlemciler, Yakovas'ın bu görüşmesiyle ABD'de oldukça etkin olan Rum lobisinin Papandreu'ya dolaylı yoldan ilk kez karşı çıktığını ifade ettiler. Başpiskopos Yakovas, Türkiye doğumlu. Dini eğitimini Türkiye'de gören Yakovas, 1958'de Boston'a gitti ve burada yürüttüğü Türkiye aleyhtarı politika nedeniyle vatandaşlıktan çıkarıldı. RADYO İSTASYONU Bu arada ABD yönetiminin Türkiye'de "Sovyetler BiriigTne ve Ortadoğu'ya yayın yapacak bir radyo istasyonu kurulmasını önerdigi" öğrenildi. Önerinin Özal'a Washington'da resmen iletilmesi bekleniyor. Sağlanan bilgilere göre, Amerika'ya gelmeden önce yürütülen hazırlıklar sırasında Ankara'daki ABD Büyükelçiliği, özal'm Amerika gezisine ilişkin "en çarpıcı öneriyi" iletti. Ankara'daki büyükelçilik kanalıyla Dışişleri Bakanhğı'na yapılan başvuruda, "Amerika gezisi sırasında Başbakan'a bir radyo istasyonu kurulması düşüncesinin açılacagı" bildirildi. Alınan bilgiye göre, ABD Türkiye'nin "uygun bir bolgesinde" kurmak istediği radyo istasyonu ile Or tadoğu bölgesine ve Sovyetler Birliği'ne yayın yapmayı tasarhyor. Yayının Ingilizce ile birlikte Rusça ve ayrıca bölgedeki ülkelere göre değişen yerel dillerde gerçekleşmesi düşünülüyor. Konu ile ilgili bir soruyu geziye katılan üst düzeydeki bir yetkili, aynen şöyle yanıtladı: "Amerika'nın radyo istasyonu kurmak için Türkiye'ye başvurduğu dogrudur. Ancak, Turkiye'nin bu kadar hassas biı konuda nasıl tavır aiacağını açıklamak istemiyorum. Amerikahlann konuyu bize VVasbington'da açacaklannı tahmin ediyonım. Ama açmamalanm da temenni ediyorum. Bize Ankara'da verilen bilgiye göre, radyo istasyonu meselesinin hatta Başkan Reagan tarafından masaya getirilmesi ihtimali bile bulunuyor. Ama diyorum ya, konu inşallah açılmaz." Başbakan özal, dün sabah önce ABC televizyonunda bir röportaja katıldı. Daha sonra yine Amerika'nın ünlü televizyon istasyonlanndan NBC'ye giden özal, öğleden sonra Wall Street Journal gazetesini ziyaret etti. Uluslararası mali sermayenin sözcüsü ve Amerika'nın ekonomik alanda en etkili yayın organlarından olan Wall Street Journal gazetesi, 6 kasım seçimlerinden önce Anavatan Partisi'ni ve özal'ı büyük ölçüde desteklemiş, hatta o tarihlerde yayımlanan iki makalesinde "Özal seçimlere girmezse, TUrkiye'de demokrasinin variıgından kuşkuya düşülur" görüşünü savunmuştu. özal, çeşitli petrol şirketleriyle dünyaca ünlü Holiday Inn. otel zincirinin yönetim kurulu başkanı ile de ayrı ayrı görüşmelerde bulundu. ÖZAL TV'DE 5 DAKİKA KONUŞTU, NEWSWEEK'E PEMEÇ VERDÎ (Baştarafı 1. Sayfada) larını ziyaret eden Başbakan özal, "Newsweek" dergisi yöneticileuyle sohbet etti. Dergiye ziyareti sırasında Türkiye'ye ilişkin soruları da yanıtlayan özal, ABD yardımının azaltılmasıyla ilgili bir soruya şu karşdığı verdi: "Yardım azalırsa Turkiye'nin NATO'ya katkısı azalır. Bu azalma, Turkiye'nin, NATO emrine verdiği asker sayısinda bir indirime gitmekle söz konusu olabilir. Ya da bir başka yolla. Şu anda nasıl azalır, onu bilemiyorum. Ama Türkiye NATO'va daha az katkıda bulunur." Newsweek dergisinin "demokrasiye geçiş" Ue ilgili sorularına da Başbakan'ın şu karşıhğı verdiği bildiriliyor: "Tttrkiye'de demokrasiye geçilmiştir. Demokrasinin siyasi kurumlan oluşmuştur. Sıkıyönetimin ne zaman kaldınlacagını soruyorsunuz. Sıkıyönetimin kaldınlması lerör olaylannın tamamen önlenmesine bağlıdır. Ben 11.5 yıl içinde sıkıyönetimin Türkiye'de bütünüyle kalkabilecegini iimit ediyonım." Başbakan özal, daha sonra ilk kez televizyonda bir canlı yayın programına katılarak, Türkiye'ye ilişkin soruları yanıtladı. NBC televizyonunun tüm Amerika'da izlenen programı, "Günaydın Amerika"ya katılan Başbakan Özal'la 2 dakika S0 saniyelik bir röportaj yapıldı. Başbakan'a sorulan sorular ve yanıtlar aynen şöyle: Mısır ve tsrail'den sonra en çok Amerikan yardımı alan ülke Türkiye. Buna rağmen yardımın azlığından yakınıyorsunuz. Bunun sebebi ne? ÖZAL NATO'nun en büyük ve en güçlü ordusu Amerikan, sonra Türkiye'dedir. Dolayısıyla NATO'ya katkısı çok yüksektir. Aynı zamanda NATO ülkelerinin Sovyetler Birliği ile en uzun sınırı Türkiye'den geçmektedir. Bizim sınırlarımızda Sovyet askerlerinin sayısı NATO'nun komşusu olduğu diğer ülkelere göre çok daha fazladır. Bununla beraber biz buraya yardım dilenmeye gelmedik. 15 aydır iktidardasınız. Kısa zamanda ekonomiyi yoluna koydugunuz göriilüyor ama... ÖZAL Ben devlet idaresinde yeni değilim. Eskiden beri ekonomik konularda görev yaptım. Sonra siyasete atıldım. Yeni bir parti kurdum, parti seçimi kazandı ve ben de başbakan oldum. Bizim uyguladığımız ekonomik program Başkan Reagan'ın Amerika'da uyguladığı ekonomik programın aynıdır. Ama arada bir fark var. Biz ekonomik politikasını Reagan'dan daha önce uygulamaya başladık. Askeri yönetimin bir yönü de 15 bin kişinin hâlâ cezaevlerinde bulunması, büyük şehirierde sıkıyönetimin devam etmesi, başında sansurün uygulanması, işkencelerin devam etmesi iddialandır. Ekonomik alanda cesur adımlar atünız. Ama siyasi liberalleşmede biraz yavaş gidiyorsunuz. ÖZAL Siyasi liberalleşme konusunu abartıyorlar. 12 Eylül dönemine kıyasla siyasi liberalleşmede önemli adımlar atılmıştır. Ancak bizi eleştirenlerin unuttuklan bir nokta var. 12 Eylül'den önce 5 bin kişi öldü, 30 bin kişi yaralandı. Şimdi sokakta çatışma yok. lnsanlar serbestçe işlerine gidip geliyorlar. Anneler çocuklarının okuldan ne zaman döneceği konusunda bir korkuya kapılmıyorlar. Uluslararası Af Örgiitu işkenceden söz ediyor... ÖZAL Avrupa Konseyi'nden parlamenterler geldi. Onlara hapishaneleri gezdirdik. Şartları gördüler. Ben size garanti ederim ki, Türkiye'deki hapishanelerdeki şartlar Avrupa ve Amerika'daki hapishanelerden daha kötü değildir. UGUR MUMCU (Baştarafı 1. Sayfada) Yine yasanın uyuşturucu madde kullanımı ile ilgili 404'üncü maddesi yasal soruşturma başlamadan önce ihbarda bulunanlara ceza verilmeyeceğini öngörmektedir. "Kaçakçılık Men ve Takibine Dalr" Yasa'nın 49'uncu maddesi soruşturma başlamadan önce ihbar eden kaçakçıya ceza verilmeyeceğini belirtir, bununla yetinmez bir de, "ikramiye" verilmesini öngörür. Diyeceğimiz şu ki, ihbarcıya ceza indirimi sağlamayı amaçlayan kurallar yeni değildir; bunlar öteden beri yasalarda yer almaktadır. Bunlar dışında ceza yasasının yargıca verdiği "takdiri tahfif' yetkisi de genellikle kolluk kuvvetleri ile işbirliği yapan sanık için ceza indirimi nedeni olarak uygulanmaktadır. Bütün bunlar, devtetin sanıklar ile yaptığı açık pazarlıklardır. Buna benzer yasalar birçok Batı ülkesinde bulunmaktadır. Bunların sonuncusu, italya'da "Pişmanlık Yasası" olarak adlandırılmıştır. Getirilen yeni tasarı, ihbarcıya yapılacak ceza indirimi dışında, bazı tehlikeli oluşumlara da yeşil ışık yakıcı niteliktedir. Bir ülkede yasalar, bölük pörçük düzenlemelerle getirilirse, bundan hukuk sistemi büyük yara alır. Yapılması gereken, ceza ve usul yasalarını çağdaş gelişmelere göre yeni baştan düzenlemektir. Çağdaş gelişmeler, bir yandan "hümanist ceza hukuku" anlayışını ön plana getirir, öte yandan da terör suçları ile ilgili akılcı yöntemleri yasal kurallara dönüştürür. Çağdaş gelişmeler, ceza yasalarında "duşünce ve örgütlenme suçu" diye bir suç çeşidinin yer almasına izin vermez. Geza yasamız, faşist İtalyan Ceza Yasası'ndan alınmış maddeleri içermektedir. Yapılması gereken, "Sosyalbir sınıfın öteki sosyal sınıflar üzerinde egemenlik kurması" diye tanımlayabileceğimiz suçların kesinlikle, "silahlı eylem yoluyla şiddet kullanarak" koşuluna bağlanmasıdır. "Silahlı eylem yoluyla şiddet kullanma" düşüncesini benimsemeven, bu yolları açıkça kınayan kuruluşlar için hiçbir yaptırım söz konusu olmamalıdır. Herhangi bir siyasal amaca ancak, "şiddet yolu" ile ulaşılabileceğı "varsayımına" dayanarak suç oluşturma yöntemi, akla da mantığa da çağdaş ceza hukukuna da aykırıdır. Buna karşıhk ceza yasası, terör örgütleri ile ilgili ağır yaptınmlar getirmelidir. Bunun denklemi, kısaca "düşünceye özguriük, silahlı eyleme yaptınm" olarak da belirtenebilir. Ceza yargılaması hukukunda yapılması gereken değişiklik hazırlık soruşturmasında, "savunmamn sorgu ile başlaması" ilkesidir. Böyle bir değişiklik, işkencenin kaynağında kurutulması sonucunu doğurur. Sanığın gözetim altına alındığı andan başlayarak savunma hakkını kullanabilmesi, soruşturmanın esenliğini de sağlamaya yarayacaktır. Bugünkü Ceza Muhakemeleri Usulü Yasası'nın ek 3 ve DGM Yasası'nın 10. maddesinde yer alan siyasal nitelikli suçlarda, "hazırlık soruşturmasının cumhuriyet savcı ve yardımcılan tarafından yapılması" ilkesi de hükümetçe degiştirilmektedir. Hükümet, bu tasarı ile şu çok eleştirdiğimiz DGM'nin de gerisine düşmektedir. Bunlara hiç şaşırmıyoruz. Aynı hükümet, Anayasa Mahkemesi'nin geçenlerde iptal ettiği yasa ile hakkında siyasal suçlar nedeniyle soruşturma yapılan avukatları da işten yasaklamaya kalkmamış mıydı? Getirilen bu tasarı, ceza ve yargılama sistemini bütün olarak ele almadığı için yeni sorunlar doğuracak niteliktedir. Ayrıca, ihbarcı teröristlerin kimliklerini ve "estetik cerrahi yoluyla fizyoiojik görünümlerini" değiştirdikten sonra, bunlara "yurt içinde ve dışında bazı görevler" verilmesi kusura bakılmasın İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra Güney Amerika'ya kaçan, bir kısmı da CIA tarafından kullanılan, "estetik cerrahi ile fizyoiojik görünümleri değiştirilen" eski Nazileri anımsatmaktadır. Böyle bir yol, "kışkırtıcı ajan" kullanma yoluyla birtakım karanlık güçlerin terör ortamı yaratma taktik ve stratejilerine de uygun düşebilir. Hiç şüphe yok; hükümet, bu tasarı ile terör suçlarını önleme gibi bir iyiniyet taşıyor. Ancak böyle bir uygulamanın ilerde ne gibi sorunlar yaratacağını da şimdiden iyice düşünmek gerekir. Yarın, kimliği ve 'estetik cerrahi yoluyla fizyotojik görünümü' değiştirilerek kendisine yurt dışında göreviendirileceği açıklanan kişi, suçtan önce hangi "maskeleri" kullanacak ve kimler tarafından yönlendirilecek, bundan hiç emin olabilir miyiz? Suçtan sonra ihbarcı teröriste "estetik cenahi yoluyla fizyotojik değişiklik" yapmak, suçtan önce çeşitli kimliklerle suç kışkırtıcılığı yapanlara kolaylık ve güvence sağlamayacak mıdır? Terör ile ilgili tasanlar; bir gün yazılıp, bir gün sonra değiştirilen Türk parası tebliğlerine benzemez. Terör suçlarını önleyeyim derken, yeni yeni sorunlar yaratmak ve kışkırtıcı ajana devlet güvencesi ve görevi sağlamak çok tehlikeli bir kumar olur.. GOZLEM NEW YORICtan TAHIN DOSAH şu anda dünyanın çeşitli bölgelerinde ciddi çıban başlarmdan en azından herhangi birini "söndürmek " amacmda. Bu tranIrak savaşı olabilir, Afrika'daki açlıkla mücadele olabilir, Kıbrıs'a çözüm getirmek olabilir. Geçen günkü görüşmede Özal 'a, ' 'Kıbrıs 'a nasıl çözüm buluruz'' diye söze başlayınca özal, "bu konuda biraz sabırlı olun" karşılığım verdi ve Genel Sekreter'in hevesi bir başka bahara kalmış oldu. 25 "GORİL" Heves ve işgüzarlık Amerika seferinde atbaşı gidiyor. Bu duygulan hiç çekinmeden gösterenlerin başında da Ozal'ı korumakla yükümlü "Ameıikan goriUeri" geliyor. Başbakanm basın toplantısma katüan gazetecileri daha asansörün başında kilitleyen goriller, çantalara, fotoğraf makinelerine kadar didik didik aradılar. Amerikan yönetimi yaklaşık 25 "gorili" yani koruma polisini, özal'ın çevresine sarmış. Şikago ve Washington 'da da aynı ekip koruma görevini yürütecek. Hatta birlikte aynı uçakta seyahat edeceğimiz için onların uçakta nerede oturacakları çoktan protokol sorunu yarattı bile. Resmi heyetin içinde önemli ya da önemsiz konularda göriiş farkları ortaya çıkarken ve heyet çalışmalarda buna rağmen bir uyum sağlama yolunda çaba gösterirken, Başbakan özal bir toplantıdan diğerine koşuyor. Çeşitli açık ve kapalı toplantılarda Turkiye'nin son beş yıl içinde "nereden nereye geldiğini"anlatıyor. Toplantımn niteliğine göre bazen siyasal gelişmeier, bazen ekonomik amaçlar ağırlık kazanıyor. örneğin önceki gece Beyaz Saray üzerinde en etkili odaklardan biri olan "Dış tlişkiler Konseyi" admdaki kuruluşta özal, Amerikan yönetimlerine "talimat vertn işadamlanyla" bir araya geldi. Bize göre şu ana kadar özal'ın katıldığı en önemli toplantı buydu. Sanki bu toplantıdan Washington'a mesaj göndermek istercesine Başbakan ilk kez Amerika gezisinde "Bulgar sorunu"nu açtı. Toplantıya katılan işadamlan özal'ın mesajını elbette algıladılar. Sanınz özal, Beyaz Saray'da göründuğü zaman Başkan Reagan kendisinin "Bulgar baskısma" ilişkin düşüncelerini çoktan öğrenmiş olacak. Fener (Baştarafı 1. Sayfada) ' 'Bunda Ankara 'nm hiçbtr günahı yok. Bu tamamen Büyükelçi Elekdağ'ın acaba özal için Amerika'da ntltr yapabihrbn düşüncesinin bir so(Baştarafı 10. Sayfada) nucu. Yani biz böyle bir başvuruda bulunulmasıdi zannediyoruz. Aliço'yu tziç tuttu nı Ankara 'dan istemedik. Kendisi bize haber verğuna göre daha kısa savunmamn meden başvurmuş. Üniversite de kabul etmedi. üzerinden içeriye de daha kolay top Başbakanm prestiji de böylesine basit bir olayda geçirilebilirdi. yıpranmış oldu." Astında Fenerbahçe, Galatasaray1 Bu olaydan yola çıkarak Eiekdağ'ı eleştirenlem yüzde eilı civanndaki başansından rin sayısı giderek artıyor. Eleştiriyi getirenler ayaz olmakla beraber kendi averajla nı anda şunu söylemeden de edemiyorlar: nna yakın, yüzde 35'lik bir isabetle "Dışişkrinde adam yemek çok kolaydır. Hertop kullanmıştL Bu Efe ve Necdet kes birbiri ile çok uğraşıyor. Elekdağ'ın eleştiriin yüksek yüzdeleri ile sağlandı. Efe lecek yanlan olabilir. Hatta görevden almabilir kendisi çok gayretli idi ve başanlı de.. Amayerine kimigetireceksiniz, buruı düşünRemzi'nin çok faul yapmama çabası yüzünden çok top kullandı. Nec mekgerek." Kısacası, Büyükelçi Elekdağ'ın çevresindeki budet'in basarısı ise Michael'in savunmada kendısini epeyce boş bırakması lutlar yağmurla yüklü. Kendisi son birkaç yıl içinile ilgiliydi Bütün bu söylediklerimiz de ABD'de özeilikle "Türk lobisi" oluşturmak den sonra esas yenilgi sebebine geç için yoğun çabalar göstermiş olsa dahi özal'ın gememiz gerekiyor. Bu da Fener'in sa zisi sırasında bunlar çoğunlukla unutulmuş oluvunması idi! fenerbahçe çeşitli sa yor ve kimse burnundan kıl aldırmıyor. Sanınz vunma tiplerini denedı, hemen he Elekdağ da, çevresindeki bu eleştiriden ister istemen hiç birinde başanlı olamadı. Sık mez alınıyor. sık verilmemesi gereken savunma ri"Aanmak" birpolitikacı ve diplomat alışkanbauntlanm verdL Eşleşmeler de bizce pek uygun değildi örneğin Nec lığı. Baksanıza, koskoca Birleşmiş Milletler Gedel Davtkins, Calvin Michaelle, Ha nel Sekreteri Perez de CueUar da îranlılara alınkan Turgay, Efe Remzi, Aliço tziç eş mış. Başbakan özal'la görüşmesi sırasında konu leşmesi Fener savunmas için daha el ÎranIrak savaşına kaydı.Genel Sekreter, özal'a kin olabilirdi En azından Daivkins'e "Bu savaşuı sona erdirilmesi için ne tavâye atılan üç bombelı pas, Necdet'in edebilirsiniz'' diye sordu. özal, ' 'Bu çok zor, her uzun boylu olması nedeniyle başan iki ülke de çok hassas, masaya oturmak istemilı olmayabilirdi Bu eşleşmeler Cal yorlar, önce Iran banşa yanasmıyordu, şimdigövin Turgay eşleşmesinden daha iyi sorebildiğim kadanyla lrök da yanaşnuyor" karşınuç verebilirdi diye duşünüyoruz. Fener'in kötü savunması ile Galatasa lığını verdi. BM Cenel Sekreteri de bunun üzeriray'ın yüksek sayı potansiyelli oyun ne yakınmaya başladı: culannın iyi gunlerinde olması bir"Ben asanda Iran ve Irak'ı kapsayan Ortadoleşince aslmda birçok yönden denk ğu 'da bir geziye çıkacaktım. Gezinin programlanolan maç Galatasaray'm lehine dön masından sonra tran kimyasal silah kullandı. Ben dü. de bunun yanlışlığına ilişkin bir demeç verdim. tran bundan çok aknmıs. Bana gezinin ertelenmtsi Bu maçta Michaelle H'le 9 şut ve 9'da 7pota dibi ve süper hava to iyi olur diye mesaj gönderdüer. Ne yapacağum şapu perfonmansı ile takımım sürük şırdtm." ledi. Gerçi "büyük slalom" şeklinde BM Genel Sekreteri görevi bıraktıktan sonra geki saha boyu driplinglerine bir türlü ride çarpıa bir isim bırakmak istiyor. Bu nedenle ısınamadık ama, bu maçta etkili oldu. Iziç'inforvete kadar hareket ederek oradan şut kullanması Gatatasaray'ı bu maçta rahatlattı. (Şut yüzdesi pek yüksek olmasa da). Fenerbahçe kısalannın ofanstfperformansı epey düşündürücü. Ahmet Sarı pek kısa bir süre ve kölü oynadı, (ki kendisinin Fenerbahçe için çok önemli bir oyuncu olduğunu biliyoruz), Aliço yedide iki ve Hakan yedide iki ile etkisiz kaldılar. Hakan ilk devrenin sekizinci dakikasında peşpeşe yaptığı iki zorlama ile Galatasaray'm beş sayılık birfark oluşturmasmda da etkili oldu. Böyle maçlarda iki top çok önemlidir, hele rakip takım öne geçerse fırlayan, duygusal bir takım ise. Galatasaray'm son üç dakikada neden yıkıldığım ve on dört sayılık galibiyetten sıkışma durumuna nasıl geldiğini ise biz izah edemiyonız, siz izah edebüiyor musunuz sayın okurlar? Galatasaray son üç dakikada sadece bir basket atabildü. (Baştarafı 1. Sayfada) hington açısından ne kadar önemli ise, bir Yunanistan, bir Kıbrıs da ondan aşağı kalmaz kuşkusuz. Ve sürekli olarak dengeyi şu ya da bu biçimde sürdürmek için çaba sarfeder. Nitekim, Senato Dış ilışkiler Komitesi'ndeki son oylama bu denge politikasının bir göstergesi sayılabilir. Papandreu'nun Bati ittifakı ile VVashington'a dönük tüm tehditlerine karşın, Türkiye'ye yardım kısılmış ve Yunanistan'a karşı yediye on oranı yeniden kurulmuştur. Kıbrıs için sergilemiş olduğumuz esneklik ile Yunanistan'a karşı izlemekte olduğumuz zeytin dalı politikasının şimdilik bu konuda pek etkili olmadığı ortaya çıkmıştır. Türkiye Basbakanı'nın Amerikan topraklarına ayak bastığı gün meydana gelen bu gelişmenin, Türk heyetinde ister istemez biraz düş kırıklığına yol açtığı soylenebilir. Olabilir. Ama VVashington, her şeye rağmen yine de Turkiye'nin hem Yunanistan'a karşı zeytin dalı politikasını sürdürmesini, hem de Kıbns'ta esnekliğini elden bırak/namasını ister. Çünkü bu tutum VVashington'un global mantığına uygun düşer. Bunun gibi Amerika'nın Türkiye'den bir iki başka beklentisi daha vardır. Her zaman ön plana çıkarmasa bile bu beklentilerini ara sıra değişik kanallardan Türkiye'ye belli eder. Bunlardan biri, İsrail ile diplomatik ilişkilerin düzeyinin yeniden yükseltilmesidir. İkıncisi ise, Ortadoğu'ya dönük Amerikan senaryosunda açık ve etkin rol almasıdır Türkiye^ nin. Geçen yılın sonunda Cumhuriyet'te yayımlanan ABD'nin Ankara Büyükelçisi Spain'in Semra Ozal: Ben parti kunııazdını NEW YORK, (Cumhuriyet) Demokratik Sol Parti'nin kuruluş çalışmalarına katılan Rahşan Ecevit'in "siyasete girmesini nasıl değerlendirdigini" soran gazetecilere Semra Özal, "Başanlar dilerim" karşılığım verdi. New York'ta bulunan Başbakan'ın eşi Semra özal, "Siz, Rahşan Ecevit'in yerinde ve aynı durumda olsaydınız ne yapardınız?" sorusunu şöyle yanıtladı: "Turgut Be> politika dışı kalsaydı, ben politikaya girmezdim, parti kurmazdım. Bana göre politikacının eşi olarak benim görevim, kendisinin yanında bulunmak ve kendisine yardım etmekUr." Özal ve Radyo Istasyonu... anlattıklan bu açıdan çok ilginctir. Büyükelçi, Ankara'da görev yaparken, İsrail ile ilişkilerin asgariye indirilmemesi için çalıştığını, ancak başaramadığını, açıklamıştır. Büyükelçi, ayrıca şunu söylemiştir: "Amerikan Savunma Bakanlığı Pentagon'a göre, Türkiye, Basra Körfezi'nin savunmasında Çevik Müdahate Gücü'ne üs olarak vazife yapmalıdır..." (Amerikan Büyükelçisi Spain Anlatıyor, Ufuk Güldemir, Cumhuriyet, 10 Ocak 1985, sayfa 12). Yalçın Doğan'ın New York'tan bildirdiğine göre, Amerika'nın Türkiye'den bir başka "ricası" daha olabilecek. Bu da Türkiye toprakları üstünde Ortadoğu ve Sovyetler'e dönük bir Amerikan radyo istasyonunun kurulmasıdır. Dışişleri Bakanlığı'ndan üst düzeyde bir yetkili, konunun çok hassas olduğunu Yalçın Doğan'a belirterek, "Temenni ederim bu konuyu Vvashington'da açmasınlar" demiştir. Bu dileğe biz de katılmz. Fakat Amerika, bu ve buna benzer birçok isteğini kendi global çıkarları ile Doğu Batı dengeleri açısından haklı görür. Bunda şaşılacak bir şey yoktur. Ama bu, Amerika'nın kendi bakış açısıdır. Türkiye ise dünyaya her zaman bu açıdan ve onların gözlüğüyle bakmak zorunda değildir. Dost ve müttefik olmanın karşılıklı yükümlülükleri vardır, ama bu demek değildir ki iki tarafın çıkarları her zaman çakışsın. Ulusal çıkarların çatıştığı zaman ve mekânlar da vardır. Bir Amerika seferinin doğal sayılabilecek yoğun propaganda ortamı ile tozu dumanında, dileriz, bu gerçekler gözden kaçırılmaz... Türkiye'de ük kez yabancı banka NEW YORK (Cumhuriyet) Türkiye'de ilk kez bir yabancı banka kurulmasına karar verildi. Başbakan Özal'ın dünkü temaslan sırasında kendisini ziyarete gelen Firs National City Bank'ın Yönetim Kurulu Başkam, Türkiye'de şube açmış olduklarını, bununla yetinmediklerini ve Türkiye'de tüm kuralları ile işleyen bir banka kurmak istediklerini iletti. Edinilen bilgiye göre bankanın Yönetim Kurulu Başkanı dün Özal'ın kaldığı otelde yaptığı görüşmede, bu konuda her türlü anlaşmaya vanldığını belirtti. Özal, bankanın bu isteğini olumlu karşıladı. Türkiye'de son bir yıl içinde hükümet tarafından verilen izinlerle Amerikan, Avrupa ve Arap bankalan şube açabiliyor. Eski Senatör Elmas, 40 gün hapis yatacak Kapatüan CHPnin Çanakkale eski Senatörü Imadettin Elmas, dün Çanakkale'de tutuklandu CHP Nevşehir eski tl Başkanı Zeki lekintn öldürülmsinden sonra, düzenlenen cenaze törenine katüan ve tören sırasında çıkan silahlı saldmya karşıhk verdiği iddiasıyla, Malatya Sıkıyönetim Mahkemesi tarafından 2 ay hapis cezasma çarptınlan tmadettin Elmas'm 40 gün hapis yatacağt öğrenildL AÇIKLAMA Gazetemizin dünkü sayısınm 12. sayfasında "Otel yöneticileri müşterilerini anlattı" başlığı ile yayımlanan haberin Etap Marmara bölümünde yer alan "Geçen yılın döviz girdisi 9,5 milyon dolar" cümlesi " 9 milyon dolar döviz girdisi", "yatak kapasitemiz ise 864" cümlesi ise "Yatak 900, oda 459" olacakken yanlış yayımlanmıştır. Düzeltir özür dileriz.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle