20 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER Eğitim Bakanı 'nm konımava çalıştığı gençlerimizden valnızca birkaç yaş daha büyuktu: Darvvin genç bir doğa bilimcisi olarak "Beagle" araştırma gemisıyle denize açıldığında henüz 22 yaşındaydı. Demek ki, akhnı ve gözlerini kullanan gençler başkasının aracıhğı ve vesayeti olmadan bilim dunyasını sarsacak araştırmalar us tlenebiliyorlar! Dınçerler, evrim kuramına ders kitaplarında "bir kanun" gibi yer verilmemesini istemektedir. Bu çok ilginçtir, çunku Dinçerler'in de belirttiği gibi Darwin'in evrim kuramı "bir kanun" değıl, kalıtımbilimden biyokimyaya, jeolojiden paleontolojiye dek çok değişik alanlarca ve bu alanlardakı bilimsel bulgularca desteklenen genış kapsamh bir kuramdır. Dinçerler'in, evrim kuramına ilişkin bulguları ve 150 yıldır tartışıldığı gerekçesiyle geçerliliğini sorgulaması herhangi bir kişinin duşünce özgürluğu çerçevesinde doğal hakkıdır. Ancak bir Milli Eğitim Bakanı'nın karşı sav ve bulgulara dayanmadan boyle bir göruş belirtmesi, en azından sorumsuzluktur. Dinçerler'in raporundaki öbür göruşleri, bu konuya neden bu kadar önem verdiğini açıkça ortaya ko>Tnaktadır: "Materyalist ve tanrı tanımaz" olarak tanımladığı Darwin'in kuranumn "işin uzücu yanı bazı spekulasyonlarla materyalist ve dinsiz felsefeye alet edilmiş olması", anlaşılan, Dinçerler'i harekete geçiren gerçek nedendir. Bir kuramcının bilimsel çalışmalan dışındaki davranış ve gorüşlerinin bilimsel çalışmalarını değerlendirmede bir olçüt olamayacağı gunümüzde yerleşmiş bir ükedir. Aynı biçimde, bir kuram ya da bilimsel bulgunun kimi kişilerin elinde kötu amaçlar için kullanılabilmesi de o kuram ve bulguların değerlerini azaltmaz, hele hele bunların ders kitaplarında okutulmasma hiçbir biçimde engel olamaz. Bu savı destekliyecek o denli çok ornek vardır ki, Dinçerler'in mantığıyla yola çıktığımızda ders kitaplarını tumuyle değiştirip, içeriklerini son yuzyıllann önemli gelişmelerinden arıtmak gerekir. Dinçerler 19 Mayıs'ta kız öğrencilerın bacaklarını kapayarak uygulamaya koyduğu geniş kapsamh planını Türkiye'de ilk ve orta oğrenimdeki 89 milyon öğrencinin gözlerini kapayıp kulaklannı tıkayarak sürdurmek istemektedir. Bu plan başarıya tulaşırsa, ilkokuldan üniversite son sınıfa dek ezberciliğe dayanan, "büyüklerin" uygun gördükleri konuların okunduğu bir eğitim sisteminin tüm halkaları buyuk bir uyum içinde çalışmaya başlayacaktır. 30 MART 1985 Dinçerler, Darwin'e Neden Karşı? Dr. REŞİT CANBEYLİ Boğaziçi Üniversitesi eski öğretim üyesi Milli Eğitım Bakanı'nın Darwin ve Darwincilik'e savaş açtnası, temsil ettiği ve kendi bakanhğında uygulamasını giderek hızlandırdığı göruşun doğal bir uzantısıdır. Darwincilik'e karşı özellikle dinsel çevrelerden gelen tepkiler ne Batı'da ne de Türkiye'de yenidir: Darvvincilik'in özgurce tartışmasında da yarar vardır. Ne var ki Milli Eğıtim Bakanhğı'nın son yıllarda evrim kuramına karşı surdürduğu tavrın sonuçlan bugün vahim boyutlara ulaşmaya başlamıştır. 1976 yılında yayımlanan ve Milli Eğitim Bakanhğı'nın 28 Haziran 1976 tarih ve 1890 sayılı Tebliğler Dergisi'nde "tavsiye' edilen birkitaptada Darv.incilik, hem evrimci hem de materyalist savları nedeniyle "metafizik" bir olgu olarak nitelendırılmiş; bu göruş bir yandan bılimsel içeriği ile materyaIi2me, sosyal içeriği ile de liberaüzme yol açması nedeniyle eleştirilmiştir. Daha sonra hücreden insana dek butun biyolojik olgulann incelenmesi sonucu, tum karmaşık biyolojik olgulann "ustun bir bilgi" ve "üstun bir irade"nin mudahalesi ile gerçekleştirildiği öne surülmüştur. Milli Eğitim Bakanı işte böyle bir geçmişi bulunan bir konudakı gerici birikimleri egemen kılmaya çalışmaktadır. Her şeyden önce, Milli Eğitim Bakanı olsa bile bir kişinin kendi başına yaptığı ve bilimsel değeri olmayan bir değerlendirme sonucu eğitimin içeriğini dikte ettirmesi tehlikelıdir. "Gençlerin ilmi düşunce ve muhakemeden yoksun, tek yönlü şartlandırılmış olarak yetişmelerine sebep olmaktadır" dediğı Darvvincilik'in gereği gibi tartışılmaması acaba daha az bir "tek yanhhk" mı olacaktır? Burada önemlı olan ve toplumumuz açısından acı bir gerçeğe değinmekte de yarar var. Darvvin, kendisinı sonuçta evTİm kuramına götürecek araştırmalarınabaşladığı 1831 yılında, Milli PENCERE Milli Epmde Gerici Ideoloji İnsan çok uzun bir zaman boyunca dünyayı evrenin merkezi sandı, güneşin çevremizde dönendiğine inandı. 350 yıl önce Galileo, bilimsel yöntemle bu inancın boşluğunu kanıtlayınca, insan, başını göğe kaldırıp yıldızlara baktı, onuru kırılmışcasına: Yaaa, dedi, demek ki ben şu koskoca evrenin merkezinde yaşamıyorum. Tannnın sevgili kulu, inancının yalanlanmasına bozulmuştu; ama karanlık çağ aşılıyordu. • 19'uncu yüzyılda Darvvin, "Evrim Kuramı"n\ ortaya atarak herkesi birbirine kattı. Adamın söylediklerine bakılırsa, ne kümesteki tavuk, ne ahırdaki at, ne de kulübedeki köpek gördüğümüz gibi yaratılmıştı. Günümüzdeki hayvanlar eskiden böyle değillerdi. Darvvin küstahlık ediyor, hayvanlar sözcuğünün kapsamına insanı da katıyordu. Evrim kuramına göre, değişip ge^ lişerek bugünkü halimize dönüşmüştük. Oysa çoğu kişı, ünlü yılan ve elma öyküsüne inandığından, cennetten kovulduğumuzda bugünkü gibi olduğumuzu sanıyordu. Kimileri de öfkeleniyordu: Adem ile Havva'dan değil de maymundan mı türedik? Darvvin'in bilimsel yöntemle ortaya attığı kuram, inançlarla çatışmıştı. * Bir de Pavlov ortaya çıktı. 1936 yılına dek yaşayan bu bilgin, köpekler üzerinde yaptığı deneylerle, yalnız ınsanın değil, hayvanın da iç gerilimlere ya da deyim doğruysa ruhsal bunalımlara düşebileceğini kanıtlamıştı. Köpeğin bir tür akıl hastası olabileceğini düşünebiliyor musunuz? Pavlov, ruhun insana özgü yüceliğini hançerlemişti. Hem cennetten kovulmuştuk, hem dünyada aşağılanıyorduk. Bağnazlar; Galileo'yu yargıladılar, Darwin'e karşı çıktılar, Pavlov'dan hoşlanmadılar. Ne var ki, Ortaçağ çoktan aşılmış, bilim düşüncesi Batıda egemenleşmişti. • İslam dünyası ise Ortaçağ'ı aşamamıştı. Medrese öğretimi, bilimdeki gelişmeleri dışlıyor, kendi karanlığının uykusunda yaşıyordu. 20'nci yüzyılda bir Mustafa Kemal çıkıncaya dek çok şey değişmedi. Yillarca süren savaşlarla Türkiye Cumhuriyeti kurulunca Atatürk kuralı koydu: Yaşamda, en doğru yol gösterid bHimdir. Cumhuriyet devletinin temel ilkesi laiklik oldu. Öğretim Birliği DevrimFyte okullarda bilimsellik egemenleşti. İslam Ortaçağ ı Batıdan yüzlerce yıl sonra aşılıyordu. Bir uygarlık savaşımı veriyorduk. İsteyen, istediğince inanır ve tapınırdı. Vicdan özgürlüğüydü bu. Ama okullarımızda bilim yol gösterecekti. Çocuklanmız; Galileo'yu, Darvvin'i, Pavlov'u tanıyacaklardı, öğreneceklerdi. • Galileo ile başlayan çatışma, dinsel bağnazlıkla soyut bilimin savaşımı görünür. Olayın bir yanıdır bu... Çatışmanın içeriğinde siyasal iktidar kavgası yatar. Galileo'yu kilise niçin yargılamıştır? Güneşin dünyanın çevresinde dönmediğini söyiemek, o çağda siyasal bir nitelik taşıyordu. Çünkü tanmsal üretim ilişkilerinde yaşayan Ortaçağ'da topraklan elinde tutan sınıfın egemen ideolojisıne karşı çıkılıyordu. Darvvin'in "Evrim Kuramı" da kendi döneminde egemen ideolojiyı delmiştir. • 1985 yılı Türkiyesi'nde Milli Eğitim Bakanı Vehbi Dinçerler'in Darwin'in "Evrim Kuramı"na savaş açtığını okuyoruz. Bu, süregelen siyasal kavganın bir parçasıdır; bilimsel düşünceyi dışlayarak, halkı gerici ideolojinin bukağısina vurmak yolunda bir yeni adımdır. Suudi'leri istanbul Boğazı'nın tepelerine ve Faysal bankacılığını TV'ye oturtmak için kurallar ve yasalar nasıl hiçe sayılıyorsa, Cumhuriyetin temel ilkeleri de öğretimde öylesine çiğnenmektedir. EVET/HAYCR OKTtt AKBAL DOSTLAR TIYATROSU 144 81 37 ASİYE NASIL KURTULUR? 100. oyun SON 3 HAFTA Sinema ve Biz OÇTURİSTkOEÖER ORMAN.GÖLKAR BİRAIIADA hohasonu totiBnizi "Hıkâyemın bugünün ınsanlanna bir masal gibi geleceğini biliyorum. Ama ben bu masalın içınde yaşadım"... Tam otuz sekiz yıl önce yazdığım 'Dondurmalı Sınema' öyküsu boyle başlar. 'Ben bir masalın ıçinde yaşadım.' Gerçekten!.. Bu, sinemaydı, beyazperde üstündeki yaşamdı. Çocukluk, ilk gençlik günlerimın anıtarı bir anda canlanıverir bir romanı, bir öyküyü okurken .. Bu kez de dostum Atilla Dorsay'ın yeni yapıtı 'Sinemayı Sanat Yapanlar" benı götürdü o 'masalsı' günlere... Şehzadebaşı'nda doğup büyümek bir ayrıcalıktır. Eski günlerin Dıreklerarası dıye anılan bu cadde üstünde üç sinema vardı benim çocuklugumda: Ferah, Milli ve Hitâl... Bir de Naşit'in Turan Tiyatrosu... iki üç adım ötemızdeydı bunlar. Kış mevsiminde ancak cumartesilerı koşardık bu salonlara. Ama yaz tatilinde hemen her gün.. Mahalle arkadaşlarıyla bu uç sinemanın birınci mevkiı ya da balkonunu doldururduk. Neler seyretmezdik kı! Kovboylar! Tom Mix, Tim Mc Koy, Buck Jones; salon delikanlılan; Cesar Romero, Fred Astaıre, Gary Grant, Clark Gable; esmerli sarışınlı güzeller: Gınger Rogers, Irene Dunn, Greta Garbo, Mariene; korkunç kişiler: Boris Karloff, Bela Lugosi, Lon Caney... O günlerde film yönetmenleri umurumuzda değildi. Evet, başta 'Dırected By' dıye birtakım adlar vardı, ama bize neydi onlardan! Önemlt olan oyunculardı.. Sonra sonra Frank Capra, VVilliam VVyler, John Ford'ları falan öğrendik, ama çok çok sonra!.. Sinema demek, film demek yönetmen demekti. Oyuncu daha sonra gelirdı. Oyuncuları yaratan, onlara kişilik kazandıran yönetmenlerdi... İster istemez geçmişe uzandım... Atilla Dorsay'ın kitabı bu denh etkıleyicı oldu ışte! "Sınemayı Sanat Yapanlar" da (Variık Yayınları) Dorsay, yönetmenleri öne almış. 1968'den sonra yaşamdan ayrılmış ünlü yönetmenler üstune yazdıklarını toplamış kitabında... Dreyer, Duvivier, Ford, Sica, Germi, Stevens, Pasolini, Visconti, Lang, Rosselinı, Chaplin, Hitchcock, Clair, Bunuel, Losey, Aldrich, Truffaut ve başkaları... Bu yazılar, sinema sanatı üstüne yararlı bilgiler veren, açıklamalar getiren bırer deneme sayılır Bir kez okunmakla kalınmayacak, gazete sütunlarında unutulmaması gereken parçalar... Dorsay'ın yazılarını öteden beri severek izlemiştmdir. Bir öykü anlatır gibidir Dorsay. Ama derine ınerek, filmlerin toplumsal, bireysel niteliklerini belirterek.. Anlamtnı duyurarak... Dorsay önsözde şöyie dıyor: "Sinema, birsanayi, bireğlence olmanm ötesınde bir sanattır kuşkusuz. Hem de ne sanat.' Görsel • işitsel tüm etki gücuyle tüm varttğımıza seslenen ve bazan ömür boyu unutamadığımız görüntü malzemesi içeren filmler, aynı zamanda insan, yaşam ve dünya üstüne eşsiz, benzersiz bilgiler getırırler bize. En önemsız bulduğumuz bir filmde bile bu tur bir öğretıcı yan veya tüm yaşamımızı etkileyecek birkaç görüntü btılunabilır Beyazperde, benzersiz bir değerler üreticisi, düşternak/edıc/sı, mıtoslar kaynağı olarak ışlev görür." Dorsay'a göre 'görselişıtsel' bir çağda yaşıyoruz ki çok doğru bir görüş... Guillaume Apollınaire'ın bir sözü vardır, der kı: "Bir gün fonograf ve sinema en çok kullanılan, benimsenen anlatım aracı olunca, şairler bugüne kadar bilmedikleri bir özgürlüğe kavuşacaklar." Öyle de oldu, fotoğraf çıkınca nasıl resim ayrı bir nitelık, ayrı bir güzellık kazandıysa; sinema da, romanı, şiiri daha derınliklere, zenginliklere, yeni arayışlara götürdü ister istemez... Yalnızca bir olayı anlatan roman mı yoksa o romanı görüntüleyen, kışileri canlı canlı gösteren sinema mı sizı alır götürür? Sinemanın ortaya çıkışı bütün sanatlarda büyük değişmeler yaratmıştır. Şıiri, öyküyü, resmi, müziği bir araya getirebilen tek sanat, sinema olduğu için... Ama sinemanın yeri başka, romanın, şiirın yeri çok daha başka... Bir romanı istedığiniz zaman altr bir daha okursunuz, ama güzel bir filmi bir daha izlemek istersenız ne yapacaksınız? Gerçı şimdi bu da olası, videolar çıktı çıkalı bir film kitaplığı kurulabilıyor, ama bu kaç kişi için söz konusu... Hem roman ayrı bir sanat, sinema büsbütün ayrı... Atilla Dorsay'ın ünlü yöneticiler konusundakı sanatsal deneme niteliğindekı yazılarını okurken dahp gittim boyle anılara, çağrışımlara... "Sınemayı Sanaf Yapanlar'm ikinci cildını bekleyeceğim. BAKIRSAN BAKIR SANAYt MAMULLERİ VE TİCARET ANONtM ŞİRKETt tDARE MECLİSİ REİSLİĞİNDEN GENEL KURUL TOPLANTISINA DAVET Şırketimizın 1984 faaliyet yılına an Adi Umumi Heyet Toplantısı, ajağıdaki gıindem maddelerıni görüşraek uzere 19.4.1985 Cuma gunu saat 14.00'te GAYRETTEPE, Yıldız Posta Caddesi'nde Dedeman Oteli Salonu'nda yapılacaklır. Toplantıya katılacak olan; 1) Nama yazılı hısse &enedi sahiplerine gönderüen davet mektupları giriş kartı hükmündedır. 2) Hamiline yazılı hisse senedi sahiplerinin işbu senetlerini veya sahibi bulunduklanm belirten belgeyi, 3) Toplantıda bulunamayacak olan hissedarların. lanzım edecekleri selahiye«nameyi toplantı gününden bir hafta evvel şirketimize vermek sureti ile giriş kartı almaları, 4) Hisse senetlerini henuz aJmamış bulunan hissedarlann ıse hüviyet gösterraek sureti ile giriş kartı almaları gereklidir. Bilanço kâr ve zarar hesabı ile ldare Meclisı ve Murakıplar raporlan toplantıdan 15 gün once ortaklanmızın tetkıkine hazır bulundurulacaktır. Sayın ortaklanmızın bilgılerine sunar, toplantıya katılmalaruu rica ederiz. BAKIRSAN BAKIR SANAVt MAMÜLLERİ VE TİCARET ANONtM ŞİRKETİ İDARE MECLİSİ 19 NtSAN 1985 TARİHLİ ADİ UMUMİ HEYET TOPLANTISI GÜNDEMİ 1) Açılış ve Başkanhk Dıvamı Seçimi, 2) Toplantı Tutanağının Divan Heyetınce ımzalanması için mezuniyet verümesi, 3) 1984 yılı muamelaı ve hesaplanna aıt ldare Meclisi ve Murakıp Raporu'nun okunroası, 4) 1984 yılı bilançosu ile kâr ve zarar hesabının tetkik edilip tasdiki ve ldare Meclisi azalan ile Murakıpların ibrası, 5) Ana sozleşmenm 13'uncu maddesı uyannca 3 yıllık görev suresı dolan ldare Meclisi azalarının secimı, 6) Ana sözlesmenın 22'nci maddesi uyannca yılhk görev suresi dolan Murakıpların seçimi, 7) 1984 yıhna ait kânn tevzıi hakkındaki ldare Meclisi teklifinin müzakeresı ve bu hususta karar alınması, 8) ldare Meclisi Azalarına ve Murakıplara verilecek ucretin tespiti, 9) Tahvil ihracı hakkında ldare Meclisi'ne yetki verılmesı, 10) T.Ticaret Kanunu'nun 334 ve 335'inci maddeleri ve Ana Sözlesmenın 17'nci maddesi gereğince İdare Meclisi azalannın Şirketle yapacaklan tıcari işlemler için mezuniyet venlmesi; 11) Teklif ve temenniler DİSKOTEK BES CAYI SKİLİFTLER KAPALI YÜZME HAVUZU TAM PANSİYON Her Perşembe, Cuma ve Pazar Kesin hareket KORU OTEÜ &TURBAN ABANT ,OTEÜ KARTALKAYA REZERVASYON İÇİN TAM YETKİÜ 1001 turtzm Barbaros Bulvart 35 Beşiktaş 1611074 1618226 Altıyol, Sevimli Işhanı Kadıköy33616601612281 ORTUR İLE GEÇEN TATİLLEH KALIClDIR KEMtTAŞ KARADENİZ ELEKTRİK MAKİNE, tMALAT SANAYtt VE TİCARET A.Ş. İDARE MECLİSİ REİSLİĞİNDEN GENEL KURUL TOPLANTISINA DAVET Şirketimizin Ola&an Genel Kurul Toplantısı, aşağıdaki gündem maddelerini göruşmek uzere lOMayıs 1985 Cuma gunü saat: 13.00'te Yıldızposta Cad Dedeman Han No: 48 Kat: 4 Da. 11 Gayrettepe'de yapılacaktır. Ortaklannıızın toplantıya iştirak etmelerini rica ederiz. KEMtTAŞ A.Ş. İDARE MECLİSİ GÜNDEM: 1. Açılış ve Başkanhk Divanı seçimi, 2. Toplantı tutanağının Dıvan Heyetince imzalanması için mezuniyet verilmesı, 3. 1984 yılı muamelat ve hesaplanna ait tdare Meclisi ve Murakıplar raporunun okunması, 4. 1984 yılı bilançosu ile kâr ve zarar hesabının tetkik edilip tasdiki ve İdare Meclisi Azalan ile Murakıpların ibrası, 5. ldare Meclisi Azalarına ve Murakıplara verilecek ücretlerin tespiti, 6. T.Ticaret Kanunu'nun 334., 335. maddeleri gereğince ldare Meclisi Azalarının Şirket ile yapacaklan ticari işlemler için mezuniyet verilmesi. 7. Teklif ve temenniler. ETERNİT SANAYİ A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanlığından Şirketimiz tarafından 2.12.1983 tarihinde halka arzedilen 600.000.000 T L nominal değerli, A tertibi brüt % 48 sabit faiz oranlı tahvillerimizin faiz oranları, Sermaye Piyasası Kurulu Başkanlığının 28.11.1984 tarih İDİD/20464143 sayılı müsaade yazılarına istinaden % 54'e çıkanlmış bulunmaktadır. Tasarruf sahiplerine duyurulur. İLAN TARSUS ASLtYE 1. HUKUK MAHKEMESİNDEN 1984/160 Davacı Sadık Gökçek vekili tarafından davalı Sezai Saray aleyhine açılan menfi tespit davasınm yapdan duruşmasında verilen ara kararı gereğince, Davaunın adresi meçhul olduğundan duruşma gununun adına ilanen gıyap yerine kaım olmak uzere, ilan yapılmasına duruşma gunu olan 25.4.1985 saat 10.40'a bırakıldığını ılan edilerek, ilana havi gazetenin bir suretinın mahkememize gönderilmesi ricasıyla ilan olunur. 28.2.1985 Basm: 13693 ILAN BURDUR BİRİNCİ ASLİYE HUKUK HÂKİMLİĞrNDEN 1985/42 Davacı Burdur Belediye Başkanlığı tarafından davalı KEZİBAN aleyhine açılan cebri tescil davasının yapılan duruşması sonunda: Davalı Keziban adına Burdur Merkez Özgür Mah. Karaburun mevJ kıi, Cilt 5, Sayfa 470, Ada 113, Parsel 23, Pafta 9'da 7911 m 'lik tarla olarak tapuda kayıth taşınmazın tamamı 1.779.975. TL. bedelle davacı belediyece kamulastırılmış olduğundan, bu taşınmazın davacı belediye adına tesciline, 4500. lira davacı vekilıne takdır olunan vekillik ucreti ile 4900. lira davacı masrafının davaüdan ahnıp davacı>a verilmesine dair; 8.3.1985 tarih, 1985/4288 sayı ile karar verilmiş olup, davalının adresi meçhul olduğundan, ışbu karar tebligat yerine kâim olmak uzere ılanen lebliğ olunur. Basın: 13961 KARABÜK DEMİR VE ÇELİK FABRİKAjLARI MÜEŞSESESİ MÜDÜRLÜĞÜ 2 KALEM KONVEYÖR BANDI SATIN ALINACAKTIR Şannamesı, bedelsiz olarak aşağıdaki adreslerden almabilır. 1 KARABÜK'ten: Demir ve Çelik Fabrikalan Müessesesi Tedarik ve Ikmal Müdürlüğümüz. 2 İSTANBUL'da: Sirkeci, Yalıköşkü Cad. Yahköşkü Han Kat: 45'teki mümessilliğımiz, 3 ANKARA'da: Dıskapı, Çankın Caddesi No: 57'deki Genel Müdürlüğümuz. tSTEKLİ'lerin şartnamemiz esaslarına göre hazırlayacaklan kapalı teklif mektuplarını, geçici teminatlanyla birlikte en geç 10 Nisan 1985 Çarşamba günu saaı: 14.00'e kadar Karabuk'teki Müessesemiz Haberleşme ve Arşiv Müdurlüğil'nde bulundurmalan ilan olunur. Basın: 13823 "Saf Yeni Yün" Yine Aksu'dan Türkiye'de ilk defa: ünya moda merkezlerinde yaz modasının ideal kumaşıdır Cool Wool. Ve Türkiye'de ilk defa Aksu üretti buruşmayan, ütü tutan, dikimi zevk, giyimi zevk, Woolmark damgalı, tiril tiril yaz kumaşını. Kumaşı bilen, giyimine özenen kadınlar için yaz sıcaklannda serinliği yaşatan Aksu Cool Wool. D "kumaşta dört mevsim' • Seçkin kumaş mağazalarmda
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle