Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
11 MART 1985 HABERLER r/7 CUMHURİYET/7 ^ ^ Çamaş'ta üç parti gövde gösterisi yaptı MUSTAFA EKMEKÇt AYBASTI Orduya bağlı Çamaş'ta pazar günü yapılacak belediye başkanlığı seçimi için dün üç parti gövde gösterisi ve açık hava toplantısı yaptı. Çamaş'ta dün ilk açık hava toplantısı SODEP'indi. Ikinci toplantıyı DYP, üçüncüsünü de ANAP yaptı. SODEP Genel Sekreteri Prof. Hicri Fişek mitingte yaptığı konuşmada şunları söyledi: "Bizi bugunkü ekonomik duruma getiren ANAP iktidanna dur diyeceksiniz. Eğer ANAP'b bir belediye başkan adayını seçerseniz bunun aniamı, bu siyasi rejimden ekonomik rejimden mutlu olduğunuz şeklindedir." DYP'LİLER DYP'nin açık hava toplantısına DYP Genel Başkan Yardımcısı Gökberk Ergenekon, DYP Kurucu üyesi MKYK ikinci başkanı Zekeriya Akçalı ile MKYK üyesi Refahettin Şahin katıldılar. Gökberk Ergenekon ANAP iktidarını eleştirerek, özetle şöyle dedi: "Bunlarla bir yere vanlmaz. Bunlara destek vermek, ızdıraba yalana, rüşvet ve suiistimale becereksizliklere destek vermektir. 'Çamaş'ta ne olur?' demeyin. Türkiye size bakıyor. Biz çıkanz bu işlerin altından. Yasaklann olmadığı, hur ve demokrat bir Türkiye'de 6 ayda Tiirkiye'yi rayına oturturuz. ANAP açık hava toplantısına Devlet Bakanı Kaznn Oksay, ANAP milletvekilleri Şiikrii Yürftr ile Nabi Poyraz da katıldılar. tktıdar, seçim yatırımı olarak Çamaş'a bir Ziraat Bankası şubesi açılmasını ve bunun 15 marta kadar yetiştirilmesini kararlaştırdı. Ancak belirtildiğine göre, Ziraat Bankası nisan sonuna dek yetişemeyecek, bir haftadır buldozerler kepçelerle Çamaş yolunda karlar temizleniyor. MDP Genel Başkanı Suncdp, Kütahya'da konuştu Beni kîmse itmedi, suya keııdim atladmı "Hamleti okumamız lazım. To be or not lo be." Sunalp, Yazar'ın bu sahnede devamlı gel git hareketine intibak etmek suretiyle başrolü oynadığını bildirdi ve Mehmet Yazar'ın iki yıl boyunca "hazırlop" beklediğiııi söyledi. MDP Genel Başkanı Turgut Sunalp, liderliğin mücadele yeteneği ve riskleri göze alma sanatı olduğunu belirtti. Bir gazetecinin Doğru Yol Partili Hiısamettin Cindonık'u değerlendirmesini istemesi üzerine, Sunalp'in bu soruya yanıtı da ilginç oldu: "Bir zamanlar kartaldı." Gazetecüer eski Başbakan Bülend Ulusu'nun durumunun da Mehmet Yazar'ın durumuyla benzerlik gösterdiğini hatırlattılar. MDP Genel Başkanı Sunalp, soruya yarut olarak "Ulusu hakkında konuşmama karan olduğunu ve bu karan bozmamaya azimli bulunduğunu" bildirdi. Bir gazeteci tarafından kendisine, kapatılan Büyük Türkiye Partisi'nin başkanhğı teklif edildiği anımsatılınca, Sunalp şunları söyledi: "Evet, böyle bir teklif almtştun. Cevabım 'Ben Gümüşpala değilim' demek oldu. Gümüşpala'ya büyük saygım vardır. Çünkü büyük kumandandır. Kendisini politikacılar öldünnüştür. 'Ben Gümüşpala degilim' derken, 'Beni politikacılar öldiiremeyecek' demek istiyoBir gazeteci eski siyasilerden Mehmet Turgut'un bir iddiasını hatırlatarak "Bütaıt Ulusu parti kurmakta başansızlıga uğradıktan sonra size bir parti konusunda tekiif yapılmadıgını söylüyor" dedi. Sunalp, "Yani arkamdan itenler mi oldu sanıyorsunuz? Kimse itmedi, suya kendim atladım ve boğulanı kurtardım" dedi. Son günlerde partisinden istifalar olduğunu ve bu konuyu Cumhurbaşkanı Kenan Evren'le görüşüp görüşmediklerini soran bir gazeteciye de Turgut Sunalp, "lstifalan Sayın Cumhurbaşkanı mız da ben de uzun boylu ciddiye almıyoruz" dedi. MDP Genel Başkanı Turgut Sunalp, Kütahya birinci il kongresinde yaptığı konuşmada Türkiye'nin çok güç dönemlerden birini yaşamakta olduğunr ve bu nedenle toplum olarak sımsıkı kenetlenibnesi gerektiğini söyledi. Sunalp, kuzey komşumuzun Çar Deli Petro'nun vasiyeti uyannca sıcak sulara inmek amacında olduğunu belirterek, "Türkiye'nin Ortadogu'da hâkün bir statüsü vardır. Türkiye topraklannın yeraltı ve yeriistü zenginlikkri kuzey komşumuzun gözlerini kamastırmakUdır" dedi. Turgut Sunalp, konuşmasının son bölümünde partisinden son zamanlardaki istifalar üzerinde durdu. Şu günlerde partiler tarihini okuduğunu ve her partinin bu dönemlerden geçmiş olduğunu anlatan Turgut Sunalp, muhaliflerle düşmanlarının MDP'nin yükselişine engel olmak istemelerinin doğal olduğunu söyledi. Sunalp,partide masum ve kanuni bir biçimde başlayan bir hareketin saptınlmış olduğunu, 35'ler olayının hemen arkasından merkez karar ve yönetim kurulunun toptan istifa ederek seçimin yenilenmesi olanağını yarattığını söyledi, şöyle devam etti: "Demokrasilerde seçim sonuçlanna sa>gı gösterilir. Partimizdeki bazı arkadaşlar bu saygı> ı göstermedüer ve istifa etmeye başladılar. tstifalarda belirttikleri hususlarla asıl amaçlan hiçbir zaman aynı degil. Ayrıca vetolardan sonra partiyle hiçbir ilişkisi kalmayan insanlar ait olmadıklan verden istifa ettiler.'* ANKARA'dan YALÇIN DOGAN Ateşle Oynayan Komşuya Yeni Jest Kısa süre önce çok ciddi bir "alarm durumu" yaşadı Türk Yunan ilişkileri. Sanki, iki komşu ülke arasında savaş çıktı çıkacak noktasına kadar getirdi işi Yunan yönetimi. Üstelik askeri yönden körükleyerek, yeni yeni askeri savunma stratejileri ortaya atarak tüm Batı bloğunu önemli öiçüde tedirgin etti. Yunanistan'la ilişkilerin son aylarda olumlu bir raya oturduğunii kimse söyleyemez. Ne var ki, "olumlu rayda seyretmemesi" başka, olayı bir anda tırmandırarak NATO ülkelerinin dikkatini Türk Yunan gerginliğinde yoğunlaştırmaya çaba göstermek başka. Geçen ay İsviçre'nin Davos kentinde uluslârarası semineri izlerken Başbakan Sayın Turgut Özal'ı Yunanlı meslekdaşlarımızla sohbet ederken gördük. Sohbet bir yana, Sayın Özal Yunanlı meslekdaşlarımızı kabul ederek kendilerine demeç bile verdi. Yani Türk gazetecileri olarak bızlerın Yunan Başbakant Papandreu'ya görüşme isteği içm yaptığımız tüm başvurular yanıtsız kalırken, Sayın Özal Yunanlı gazetecileri kabul ederek, onların sorularını yanıtladı. Özal'ın sohbetinden sonra Yunanlı bir ların tümünu en modern silahlarla donatıyor. Yeni tanklarla dolduruluyor. Yeni füzeler yerleştiriyor. Trakya ve Adalarda yaşayan halka silah dağıtılmasını öngörüyor. Yeni uçaklar satın alınmasını planlıyor. Böylesine çılgın bir silahlanmayı Yunan hükümet sözcüsü hiç çekinmeden resmi bir açıklamada şöyle dile getiriyor: "Yunan savaş sanayii için yeni bir politika hazırlanmaktadır. Bu politikanın amacı Yunan savaş sanayileri arasındaki rekabeti önleyerek, bunların eşgüdüm içinde çalışmalarını sağlamaktır." Yunanistan tum gücüyle silahlanırken, yine "resmi açıklamalar' yoluyla bunun gerekçesini de ortaya koyuyor: "Yunanistan bir tehdit altındadır. Bu tehlike ve tehdit ülkenin kuzeyinden değil, doğusundan Ege Denizi'nin karşı kıyısından gelmektedir. Tehdit Türkiye'den gelmektedir. Bu nedenle silahlı kuvvetlerin yeniden düzenlenmesıne çalışılmaktadır." Olayları içinde yaşadığımiz ve izlediğimiz için "çok komik" gelen bu iddiaları Yunan tarafı ne yazık ki "ciddi gerekçeler" olarak uluslararası kamuoyuna sunuyor ve aynı gerekçeyle de alabildiğine silahlanıyor. Sadece silahlanmakla da kalmıyor. Izlediği dış politıkayla insana "Günün birinde bir çılgıniık yapar mı?" düşüncesini aşılayacak öiçüde ıleri gidiyor. Yunanistan'ın komşularıyla ılişkilerine şöyle bir bakın. Yıllar yılı Arnavutluk'la kilit vurulmuş siyasal ilişkileri bir anda açıyor. Bulgaristan'la arasında "hiçbir sorun yok" diyerek Dedeağaç kapısmı Bulgarlara açıyor. Yugoslavya ile yine yıllara dayanan bölgesel sorunlara sünger çekiyor. Bir başka deyimle, kendisıni diğer komşuları yönünden "emniyete alarak", tek bir komşusuna "düşman muamelesi" yapıyor. Başbakan Özal'ın uzattığı tüm zeytin dallarım geri çevırerek, "Gel masaya oturup konuşalım" sözlerini duymazlıktan gelerek, "Bizim tek düşmanımız Türkiye'dir" sioganını dilinden düşürmüyor. Kendisini çevresinde şüvenceye alarak, yeni bir savunma planı gelıştirip askeri güclerini Ege kıyılannda toplamak Papandreu'ya ne kazandırıyor? Hiç. Ekonomik kaynaklarını "bir hayal uğruna" feda ederek alabildiğine silahlanıyor. Zaman zaman "savaşa çeyrek var" nidalarıyla gerginliğı bir anda doruk noktasına cekiyor. Sanınz böyle bir durumu Türk Yunan ilişkileri geçen günlerde yaşadı. Zeytin dalı uzatırken böylesine tehdıtlerle karşılaşan Türkiye soğukkanlılığını kaybetmedi. Nerdeyse "alarm zillerinin çalmakta" oiduğu bir sırada konuyu yine diplomasiye döktü. Aynı saatlerde ise Papandreu Atina radyosundan şunları söy'üyordu: "Türkiye Başbakanı Turgut özal bizi görüsmeye davet ediyor. Bizim görüşecek hiçbir şeyimiz olmadığını hatırlatmak isterim. Diyaloğun ne olacağını ve bu görüşmede nelerin ele ahnacağı bilinseydi, buna kim karşı çıkardı?" Öğretim üyeliğinden gelme, çok ciddi politik deneylerden geçmiş ve üstüne üstlük "namlunun ucundaki demokrasi" gibi bir kitabı dünya siyasetine kazandırmış Papandreu gibi bir lidere bu sözler, bu demagoji hiç yakışmıyor. Işte bugühden başlayarak Atina'da görev yapan yabancı gazetelerin temsilcilerinin oluşturduğu geniş bir gazeteci grubu yeniden Ankara'yı ziyaret ediyor. Kendileriyle birkaç gün üst üste yemekierde kokteyllerde beraber olacağız. Onlar, ayrıca Başbakan Özal tarafından kabul edilecek. Ankara iie Atına arasındaki davranış farkını sadece bu ziyaret bile Papandreu'ya anlatıyor olmalı. Ankara'nın bu son jestini bakalım Atina nasıl degerlendirecek? Y a z a r için: Hamlet'i okumamız lazım. To be, or not to be. C i n d o m k içim: Bir zamanlar kartaldı. Ulasa içia: Hakkında konuşmama kararım var. MDP için: Şu günlerde Partiler Tarihi'ni okuyorum. Her partinin başından böyle şeyler geçmiş. JÜLİDE GÜLİZAR KÜTAHYA MDP'nin ıl kongresine katılmak üzere Kütahya'ya giderken gazetecilerle konuşan MDP Genel Başkanı Tureut Sunalp, parti sorunlanna değinmekten kaçarak, diğer siyaset adamları ile ilgili sorulan yanıtladı. MDP Genel Başkanı Turgut Sunalp'in, Mehmet Yazar'ın yeni bir parti kurması ya da Doğm Yol'a lider olması durumunu değerlendirmesini isteyen gazetecilere yanıtı şu oldu: rum." Kamuoyu baskı alttna ahnmak isteniyor Aveı: Şahısların kendilerini bir parti ile, bir siyasi teşekkül ilekıyas etmeleri, ağırlıklarmın onların ağırlıkları kadar olduğunu öne sürmeleri bence farazi bir haldir. StVRtHtSAR (ESKİŞEHtR), (UBA) Doğm Yol Partisi Genel Başkanı YıMınm Avcı, Mehmet Yazar'ın siyasete girme karannı değerlendirirken, "Bu hadise zannediyorum son zamanlarda bazı odaklar tarafından çok fazla üzerinde durulup işlenmekte ve kamuoyu baskı altına aünmaya çalışılmaktadır" dedi. Avcı, bu olayın kullananı da kullanılanı da yaralayabileceğini öne sürdü. Yıldırım Avcı, partisinin Sivrihisar ilçe kongresine giderken, UBA muhabirinin "Mehmet Yazar'ın siyasete girme karannı nasıl degeriendiriyorsunuz?" sorusuna şu yanıtı verdı: 'Şahısfaınn kendilerini bir parti ile bir siyasi teşekkül ile kıyas etmeleri, ağırlıklannın onların agırlıklan kadar olduğunu öne sürmeleri benct farazi bir haldir. Bir siyasi teşekkül, koskoca bir siyasi teşekkül başka, bir şahıs çok daha başkadır. Onun için ben gelirsem şunu yapanm bunu yapanm demekle bu olmaz. Bu badise zannediyorum, son zamanlarda, bazı odaklar tarafından çok fazla üzerinde durulup işlenmekte ve kamuoyu bir baskı altına alınmaya çalışdmaktadır. Bunun ne kadar sıhhatli olup olmadığı konusunda fazla bir şey söylemek istemiyorum DYP Genel Başkanı'ndan Mehmet \kzar'ın adaylığı için: ANAP Rize ve Giresun kongreleri yapddı Haber Merkezi ANAP Rize ve Giresun il kongreleri dün yapıldı. Rize muhabihmiz Faik Bakoglu'nun bildirdiğine göre, kötü hava koşulları nedeniyle iki kez ertelenen ANAP il kongresinde başkanlığa yeniden eczacı Ismet Sevimli getirildi. Yönetim Kurulu Ali Kaşıkçı, Gafur Yazıcılar, Ayan Hacıfazlıoğlu, Kaşif Demet, tsmail Hakkı Yıidız, İsmail Bayraktar, Sırrı tnci Mehmetoglu ve Ali Karadereli'den oluştu. Kongreye Devlet Bakanlan Mesut Ydmaz ile Ahmet Karaevli de katıldı. Giresun muhabirimiz Nihat Tıfh'nın bildirdiğine göre Giresun ANAP tl Başkanlığı'na da Salih Akgül getirildi. Ahmet Eraenat, Cemai Öztiirk, Mustafa Angun. Ramis Ünal, fbrahim Kovacı, Ali Aydogan, Abdullah Yılmaz ve Mehrael Göksu da Yönetim Kurulu üyeliklerine seçildıler. Eski yönetici Mustafa Angun'un görev almayacağını bildirmesi üzerine yerine Yahya Çakır getirildi. ama, normal bir yol olmadığını gayet halisane söyleyeyim. Kullananı da kullanılanı da yaralayabüir." Avcı, dörduncu bir sağ partinin kurulmak istenmesi ve yeni iktidar arayışı fikirlerinin ortaya atılmasını, " 6 kasımda partilerin oluşumuna etken olan faktörlerin bugunkü arayışı yarattıgı" şeklinde değerlendirdi. Yıldınm Avcı, " O zamanki oluşuma müessir oian faktörier, Türkiye'de maalesef partilerin arzu edildiği gibi kurulmasına mani oldu. O mani oluştur ki bugünku huzursuzlugu ve yeni arayışları ortaya çıkardı. Hem bu oluşum hem de muessir faktörier, normal oluşumu engellemiştir. Ve bugunkü arayışlar da, o teşekküllerin düzellilmesi yulunda atılan adımlardır" diye konuştu. sürekli "Türk tehlikesi" motifini Işleyerek Yunan halkını ayakta tutmaya çalışıyor ve otmayan bir •Türk tehdidine" dayanarak da sürekli silahlanıyor. Halkta, "Yeni Savunma Stratejisi" adı altında inceden inceye işlediği propaganda yoluyla da, silahlanmayı tüm Yunanistan'a yayıyor. gazeteciye bu duygumuzu açarak, "Bakın bizim Başbakan sızinle görüşüyor. Sizin Başbakan Türk gazetecilerini neden kabul etmiyor?" diye sorduk. Yunanlı meslekdaşımız biraz mahcup bir biçimde, "Kusura bakmayın, ama ben de onaylamıyorum bu davranışlarını, ben de muhalifim" karşılığını verdi. ilginç bir rastlantı olsa gerek, biz Yunanlı meslekdaşlanmızla Davos'ta bu sohbeti koyulaştırırken, hemen hemen aynı saatlerde sonradan öğrendik Yunan Başbakanı Papandreu Sisam Adasına düzenlediği bir gezide Yunan halkjna şöyle sesleniyordu: "Ülkenin silahlı kuvvetleri manen ve maddeten öyle bir durumda bulunmaktadır ki, ordumuzun öyle bir yapısı vardır ki, Yunan Ege'sine saldırmaya cesaret ederlerse bunu pahalıya ödeyecektir. Ülkenin toprak bütünlüğünü garantı eden uzun vadeli bir planımız vardır. Asrın siparişini bu nedenle yaptık." Papandreu sürekli "Türk tehlikesi" motifini işleyerek Yunan halkını ayakta tutmaya çalışıyor ve olmayan bir "Türk tehdidine" dayanarak da sürekli silahlanıyor. Harta "yeni savunma stratejisi" adı altında inceden inceye işlediği propaganda yoluyla da silahlanmayı tüm Yunanistan'a yayıyor. Örnegin Ege'deki ada Papandreu, Gndoruk: DYP'nin bir bileni vardır, onun dedîgi olur Clndoruki Reklam şirketleri ve bazı yazarlar araalığıyla DYP'ye başkan olunmaz. KoeuyuMMfpaşaoğlu: Biz kendi organlanmızın da serbest hür iradeyh seçümesini isîiyoruz. K e ç e l i ; Siyaset yasağı anayasanm geçîci bir maddesidir. Biz bu geçid maddenin kaldınimasını istiyoruz. katıldıği genei kurullarda konuşan DYP Genel Başkan Yardımcılanndan Nazif Knrayusufpaşaoglu, "Biz milletin serbest, hur iradesini savunuyoruz. Kendi organlanmızın da milletin serbest, hür iradesiyle secilmesini istiyoruz. Biz 1946'lardan beri devam eden hürriyetçi demokrat düşüncenin devamıyız. Partiler kapatılabilir, ama fıkir akımları devam eder. Bunu haykınyonız" dedi. DYP Istanbul İl Başkanı Yaşar Keçeli de, önce tüm AP'Iileri, sönra Türkiye'nin tüm sağduyulu milliyetçilerini Doğru Yol'da birleşmeye çağırdı, "AP kapanmıştı, ama kartallık hüviyeti sizde. Kimse aiamaz. Sizler kartalsuıız. Karga yuvalannda işiniz yoktur" dedi. Keçeli, bir ara salonda görevli hükümet komiserini arayarak "Hükümet komiseri nerede?" diye sordu ve sözlerini şöyle sürdürdü: "Hükümet komiseri sözterimi SunalpTın basın toplantısından ANKARA nın tasına bak ? HFde ^nuhtıra' yarın veriliyor ANkARA, (Cmnhuriyet Bürosu) Halkçı Parti'de olağanüstü Kurucular Kurulu'nun toplanması için uzun süreden beri yapdan çalışmalar sona erdi ve Genel Başkan Calp'e Kurucular Kurulu'nu olağanüstü toplaması için önerge verilmesi karara bağlandı. Geçen hafta içinde TBMM Halkla llişkiler binasında demokratik sol gnıp ile ona yolcular arasında yapüan ve tartışmalı geçen toplantıdan sonra önergeain salı günü genel başkana verilmesi kararlaştırıldı. Bunun ıızerine bazı milletvekillerinin mzalannı geri aldığı, baalannın la rezerve ettikleri öğrenildi. Imîalarını geri alaıüar arasında Lezgin Önal, Salih Güngörmez, Halim Erel ve Cahit TutunTun julunduğu belirtildi. Daha önce olağanüstü toplanı için alınan 67 imzadan 17 kaiarının geri alındığı bildiriliyor. 15 ya da 50 imzalı olarak önergenin genel başkana verileceği jelirtiliyor. Önergenin, "Partinin içinde nılundugu bunalıma çözum geirmek ve haziranda yapılacak curultaya birlikte gitmek" ama:ını güttüğü öne sürülüyor. Önergede, merkez karar orgaıı ve Genel Başkan Calp dahil •önetım kadrosuyla ilgili kesin ıir çizgi bulunrauyor. Isunbul Haber Servisi Doğru Yol Partisi'nin Istanbul il örgütüne bağlı Bakırköy, Sarıyer, Fatih ve Eminönü Uçelerinin genel kurulları dün yapıldı. Genel kurullan tek tek dolaşarak birer konuşma yapan parti yöneticileri, TBMM üyelerinden, tarihi bir karar aJarak "siyaset yasağı "nın kaldınimasını istediler. Boğaziçi'ndeki villalarda viski içilerek DYP'ye başkan atanamayacağını belirten partinin Jstanbul Anakent Belediye Başkan adayı Husamettin Cindoruk, pazarlıkla, reklam şirketlerinin ve bazı yazarlann aracılığıyla DYP'ye başkan olunamayacağıru, DYP'nin bu biçimde kendine başkan seçemeyeceğini söyledi "Bu partinin genel başkanı kim olacak diye merak etmeyin. Bu partinin bir bileni, bir soranı vardır. O ne derse o olacaktır" dedi. Çok sayıda eski siyaset adamının ve eski hükümetlerde görev almış senatör ve milletvekilinin "SİYASET YASAĞP'NA HAYIR Dün yapılan lstmbul ilçe kongrelerinde DYP'nin ağır topları yaptıkları konuşmalarda, TBMM üyelerinin tarihi bir karar alarak ' 'siyaset yasağı' 'm kaldırmalarmı istediler. Gündemdeki en önemli konularm basmda ise Mehmet Yazar'ın başkanhğı geliyordu. iyi dinlesin. Ben suç isleyen adam degilim. Suç işlemem. Anayasanm içinde siyaset yasağı yoktur. Siyaset yasağı anayasanm geçici bir maddesidir. Şimdi biz bu geçici maddenin kaldınimasını istiyoruz. Anayasa mademki demokratiktir, günün şartlarına da uymalıdır. O gunkü şartlan tenkit etmiyorum. Edersem suç işlemlş olurum. Tenkit edemem." Keçeli, yurt dışından muz, buğday getirtilir hale gelindiğini, doların yüksehp Türk parasının değer kaybettiğini, beş kişiyi taşıyan şoförden ehliyet istenirken 50 milyonu yönetenden ehliyet aranmadığını anlattı. Ülkenin 6 Kasım 1984 seçimlerinden sonra ekonomik ve siyasal buhran içine girdjğini söyleyen, aynı zamanda DYP Merkez Karar Organı üyesi olan Avukat Husamettin Cindoruk da konuşmasında, sahte demokrasiye gerek olmadığını kaydetti. "Dedik ki son söz milletin olsun. Demokrasi sadece iyi günlerin bayramlık elbisesi olmasın. Demokrasi zor güolerin rejimidir" dedi. Sözlerini "Bazı partileri seçime sokar, bazılannı sokmaz ve böyle söylenirse, o zaman sandıktan tsmail Özdaglar çıkar, Özal hanedanı çıkar" biçiminde sürdüren Cindoruk, 12 Eylül'e degil, ihtilallere karşı olduğunu belirtti. Bir milletin devletini yönetme hakkının uzun süre elinden alınamayacağını vurgulayan Cindoruk, daha sonra özetle "1946 harekâtı gerçek bir nalk harekâtıydı. Bu hareketin liderleri urganda can verdiler. Bu hareketin lideri olmak kolay değildir. Doğru Yol Partisi kendine yeter. Buradaki arkadaşlar arasından en az 20 tane Mehmet Yazar çıkar. Sayın Yazar'a kapımız açıktır. Ama pazarlıkla, reklam şirketleri ve bazı yazarlann aracılığıyla DYP'ye başkan olunamaz. DYP bu biçimde genel başkan seçmez" dedi. İSTANBUL İLÇE KONGRELERİ Öte yandan, dün yapılan Bakırköy ilçe Kongresi'nde başkanlığa Reşat Aksu, Sanyer başkanlığına Selim Ok, Eminönü başkanlığına Üner Mutluer getirilirken, Fatih ilçe Başkanlığı'na da Mustafa Yelkenci tek liste ile başkanlığa getirildi. KONGRELER SÜRÜYOR Tek liste üe girilen Trabzon Merkez İlçe Kongresi'nde başkanlığa Feridun Tuna yeniden seçılırken, Yönetim Kurulu Nedim Duğdu, Ali Damaoğlu, Adü Başoğlu, Kemal Karabinaoğlu, Mustafa Nazlı, Mustafa Öztürk, Yılmaz Er, Harun Alkan'dan oluşturuldu. Diyarbakır'a bağlı Dicle ilçe kongresi 114 delegeden 85'inin katılmasıyla yapıldı. Tek liste ile girilen kongrede Seyfulislam Ensarioğlu 82 oyla başkanlığa yeniden seçildi. Adana'nın Osmaniye iiçesinde tek liste ve 400 delegenin katılmasıyla yapılan kongre sonunda başkanlığa Av. Hüseyin Sezgin, yönetim kurulu üyeliklerine de Mehmet Ali Eroğlu, Hüsnü Bilgiç, Ökkeş Benli, Faruk Como. Selim Ezici, Nuh Kara, Erdal Palalıoğlu, Mehmet Dağdeviren seçildiler. Inönü: Iktidana getip madenleri geri alacağus ANKARA, (ANKA) SODEP Genel Başkanı Erdal Inönü, bor madenlerinin özel sektöre devredilmesini eleştirerek, "tktidanmızda bu madenleri geri alacagız" dedi. Erdal tnönü, devletin madenlerin özel sektöre devredilmesi ile 80 milyar liralık gelirden mahrum kalacağını savundu. lnönü, ANKA muhabirinin sorunlarını yamtlarken, madenlerin özel sektöre devrinin devlet gelirini başkalanna dağıtmak anlamına geleceğini de ifade ederek, "bu soyguna müsaade edilmez" dedi. özal'ın stratejik madenleri özel sektöre devretmek gibi kamuoyunun karşı çıktığı davranışlara veniden başladığını da anlatan lnönü, "Bu davranıslar önlenmez bir şekilde erken secimi günd«me ^cuıcıcUr" şeklinde konuştu. Dünya boraks rezervlerinin yüzde 70*^6 Türkiye'nin sahip olduğunu da kaydeden lnönü şöyle devam etti: "1978 yüında 2172 sayılı kaımnla. kömür, demir ve borun dev let eliyle işletilmesi kararlaştırıldı. Böylelikle bir devlet kunıluşu olan Etibank, 1980'de üretime başladı ve aynı yıl boraks ve türrvlerinden yüda 130 mılyon dolariık bir gelir elde edildi. Bu sonucun alınmasında tek elden ihraç ediimesinin açıkca yararı olmuştur. Böyle bir gelir bile bile başkasına verilmektedir. Madenler bir özel şirketin eline geçerse Türkiye'nin çıkarlan unutulacaktır. Bile bile böyle bir hatanın yapılmasını kamuoyu affetmez. Böyle bir soyguna kimse müsaade etmez." MDP lideri Turgut Sunalp'in basın toplantısına gazeteler yer darlıgmdan ve istifa bolluğundan pek yer veremediler. Okurların sabrını, yerimizin sınınnı zorlayarak önemine bmaen Sunalp'ten bazı pasajlar sunuyoruz: Ben de Turgutum, ama o Turgut değilim. Ben asker kökenliyim, ama partimdekı şu demokrasiye bakın. Ben, MDP'yi 6 kasım öncesinden daha kuvvetli buluyorum. Ben, bu enflasyon lafını anlamış değilim. Başkaları da değil.. Ben, topçu subayıyım. Milletvekıllerine köprü atamam. O istihkamcıiarın işidir. Ben, ANAP'ı tarif etmekten bıktım. Ağıriıklı karma parti yine bir tariftir. Ben ve arkadaşlarım vetolardan sonra partimizin iktidar olmayacağını anlamıştık, ama renk vermedik. I AİAPT» YENİ EâİLİMLER ANAP'ta kongreler yapıldıkça parti içi eğtfimler arasındaki aynmlar da belirginleşiyor. tn temel ayrım, "kardan buzdan korkanlar ve ayaklan kayacak diye dehşete düşenler" ile "buzu seven ve korkanlara gülenler" arasında. Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanı Mehmet Aydın ilk. Sanayi ve Ticaret Bakanı Cahit AraJ ikınci eğilime mensup. Eşleri de bakanlaria birlikte. "Partimizde farklı eğilim falan yok" diyen Başbakan Özal'ın bu ayrımı örtbas etmek içm herkese lastik bot alacağı söyleniyor. ilk parti ithal lastik botlar bağcıkları ve KDVleri ile birlikte çokyakında partililere ve bakanlara dağıtılacak. (Fotoğraf: R1ZA EZER) ankara balı Köşk'ün ilkeleri ve Baransel CUMHURBAŞKANLARININ "söylev ve demeçleri"ni kitap haline getirmek bir gelenek haline geliyor. Bu, Türkiye'nin demokrasi tarihi için de, siyasal bilimciler için de çok yararlı bir uygulama. Ancak bu iş çok yoğun bir derleme ve inceleme faaliyetini gerektiriyor. Yedi y:llık dönemleri kapsayan bu çalışmalann ilki Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay, ikincisi ise Fahri Konıtürk için gerçekleştirildi. 12 Eylül 1980'den itibaren ise Cumhurbaşkanı Kenan Evren'in konuşmaları bir araya getiriliyor. Şimdiye kadar bunlardan 5 cilt kitap nlııstıırıılriıı İğne ile kuyu kazma sabn isteyen bu derleme ve kitap haline getirme çalışmalannın arkasında Köşk'ün 10 yıldan bu yana basın müşavırliğini yapan gazeteci Ali Baransel var. Baransel, gündelik işleri, yani gazetecilere dert anlatma, cumhurbaşkanının basınla ilişkilerini düzenleme görevi arasında bu kitap derleme işini nasıl yürütüyor? Baransel, Köşk'ün "tevazu ve gizlilik" ilkesini öylesine özümsemiş ki, bu konuda tek söz söylemek istemiyor.. Birisi sorunca hemen lafı değiştiriyor: Hamsiyi, diyor, tavaya koymadan üzerine limon sıkmavı hic denediniz mi? Kurt... KIŞ nedeniyle fetanbul'a inen kurtlarm vurularak öldürüldüğü yazılıyor. Hiç sanmam. Aç kurtlar, İstanbul'daki piyasa kurtlarmı görünce kalp sektes;nden ölmüşlerdir. PAKİSTAN da siyasal partilerin katılmadığı bir seçim yapılmış. Ne diyelim, benzer rejimlere göre daha samimi davranmışlar... •• İçtenlik...