27 Aralık 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/8 HABERLERİN DEVAMI 4 ŞUBAT 1985 Ozal'ın Davosta Söyledikleri... "Batı Avrupa'nın dışında kalacak bir Türkiye, Batı'daki tek desteği ABD'de aramak senin Asya, Afrika ve Avrupa kıtalarının yol ayçeneksizliği içine düşecektir... Avrupa'dan rımında, son derece stratejik bir yerde bulunkopmuş bir Türkiye, Washington'un dostluğuduğuna işaret etmiştir. Bölge ülkeleriyle tanun altında ezilebilecektirJ' (Batı Avrupa'sız rihsel ve kültürel ortak bağlara değindikten Batı Politıkası Olmaz; Cumhuriyet, 30.1.1985, sonra, hem Tahran'ı hem de Bağdat'ı hoşSayfa 2). nut kılacak sözler etmiştir. Bunun arkasından Sayın Büyükelçi'nin işaret etmiş olduğu da daha çok dış kredi ve yabancı sermaye nokta önemlidir. Demiyonjz ki, Türkiye'de sidileğini içeren çağrısınıüstü örtülü biçimde yasal iktidar Avrupa'nın dışında kalmak isteşöyle yapmıştır Sayın Özal: mektedır. Ancak bu konuda yeterince çaba "Türkiye, açıkca görülmektedir ki, belki de sarfedilmediği yolunda bir ızlenime sahibiz. iki tarafiçin de onurlu bir banş sağlanmasını Türkiye'nin dış ilişkilerinde Batı Avrupa bosağlayabilecek olanaklara sahip tek ülkedir. Bundan dolayı, Batının güvenilir bir ortağı olan yutunun ağırlığını giderek yitirmesi, Batı Avrupa kurumlanndan soyutlanması, Türk dış Türkiye'nin daha da güçlendirilmesi gerektipolitikasını Amerika'nın etkisine daha çok ğini savunuyoruz. İstikrar adası halini alan Türkiye'nin, sıkıntılarla ve pattamayla dolu açabilir. VVashington'dan Ortadoğu'ya doğru dünyamızda, yapıcı tutumu, politik ve ekono esen rüzgârlara karşı Ankara daha korumasız kalabilir. Örneğin, Türkiye'nin bölgede mik gücü, Ortadoğu ve Basra Körfezi'nde NATO dtşı sorumluiuklar üstlenmesine dönük dostlarımıza güven verecektirf' arzular VVashington'da yeniden kabarabilir... Başbakan Ozal'ın bu yaklaşımında gerçek Dış politikada seçeneklerin azalması ve payı vardır. dengelerin yitirilmesi sonucu ortaya çıkabiNe..var ki, ülkemizin Ortadoğu'da Başbalecek buna benzer gelişmeler, Türkiye'nin kan Ozal'ın dilediği rolü oynayabilmesi ve bölgedeki ağırlığını, inandırıcıltğını azaltabibundan aynı zamanda ekonomik yararsağlir... layabilmesı için bazı noktaJara dikkat edilmeÜlkemizin Ortadoğu'da Sayın Ozal'ın istesi gerekir. Özellikle dış politikasında belirli özelliklerin yitirilmesi, Türkiye'nin bölgedeki diği rolü oynayabilmesi ve aynı zamanda ağırlığını dolaylı olarak azaltıcı veya ağırtığıbundan azami ekonomik yaran elde edebilnın artmasını engelleyici rol oynayabilecekmesi için dış ilişkilerde çok yönlülüğü hiçbir tir... zaman gözden kaçırmaması gerekir. Örneğin, bu çerçevede ülkemizin dış ilişBu nedenledir ki Türkiye, bir an önce dış kilerindeki Batı Avrupa boyutu'ndan söz ediilişkilerinde Batı Avrupa boyutu'nu da tamir lebilir. Özellikle 12 Eylül'den bu yana bu alanetmeye bakmalıdır. Bunun da yolu, ülkemizda oluşan ve bir türlü kapatılamayan bir boşde demokrasiyi bir an önce tamir etmek'ten, luk vardır. Bu durumun yarattığı birtakım sadaha doğrusu büyük ölçüde inşa etmekten kıncalar gözden kaçırılmamalıdır. geçmektedir. Büyükelçi Semih Günver, geçenlerde Evet, öyle. Güzel yurdumuzda çok şey deCumhuriyet'e yazdığı bir makalede şöyle mokrasinin gerçeklik kazanmasına bağlı... diyordu: (Bastarafı 1. Sayfada) ANAPta sessiz savaş sürüyor (Baştarafı 1. Sayfada) lacak. Ankara büyük kongreye 52, Izmir ise 19 delege gönderecek. iki eski siyasi eğilimden hangisinin etkinlik kuracağuıı, Ankara ve Izmir il kongreleri belirleyecek. ANKARA NOTLARI Mete Tunçay'ın "Eski Sol Üzerine Yani Bilgiler" yapıtının serüveninde yeni gelişmeler oldu; yapıtın İstanbul'da da satışı durduruldu. "Belge Yayınlan" yöneticisi Ayşe Zarakoğlu, emniyete götürülerek ifadesi alındı. Zarakoğlu'na, "Toplatma karan olan birkitabı nasıl dağıtırsm?" diye sordular. Avse Zarakoğlu. mahkeme kararlannı gösterdi. Oğrenildiğine göre, emniyet sıkıyönetime, kitap hakkında bir yasaklama karan olup olmadığını sormuş, "olduğu" yanıtını almıştı. Ancak, mahkeme kararları, soruya eklenmiş değildi. Ayşe Zarakoğlu'nun avukatı bu kez, sıkıyönetim komutanlığına başvurarak, olayın çözüme kavuşturulmasını, "Eski Sol Üzerine Yeni Bilgiler" yapıtının salıverilmesini isteyecek... Emniyet yetkilileri, Ayşe Zarakoğlu'na bir hafta içinde, yazı ile durumu bildireceklerini söylediler... • • * Adamın biri, incelik düşkünüymüş. Hani, Moliere'in "Kibarlık Budalası" gibi. Arkadaşına telefon etmiş: Sen mi bana gelirsin, ben mi bi zahmet size teşrif edeyim? Aziz A/es/nie görüşecektim, aradım. Böyle dedim: Siz mi gelirsiniz, ben mi bi zahmet teşrif edeyim! Çok güldü: Sep bi zahmet teşrif et! dedi... Abdi İpekçi'ye selam yollamıştım, son "Ankara Notlan"nda; ipekçi'nin en çok sevdiğim yani, ince esprisiydi. Satır arasındaki gülümsemesi. Görmedim, anlattılar; bir de güldü mü, krizleri tutar, yerlere yatar, katılır kalırmış. Öyle gülermiş. Abdi İpekçi'yie öyle çok anılarım fi/an yok. İş arkadaşıydık. O, gazetenin genel yayın yönetmeniydi Milhyet'te, ben de muhabir. Ancak, bir tek şeyi buyurduğunu, üstten aldığım anımsamıyorum. Diyelim ki, "Durum"yazısına bir "malzeme" istiyor, bazı bilgiler toplamamızı istiyor. Sorardı: Ekmekçi, ben şu konuda bir şey yazmak istiyorum. Filan bakanla, falan adamla konuşup teteksle geçebilir misin? Çalışırız Abdi Bey! Ne zamana dek yapabilirsin? Bir saate dek çıkarmaya çalışırım... Bir saat çok, yarım saat içinde? Çıkarmaya çalışınm... Peki, bekliyorum... Yarım saat geçer geçmez. hemen her şey hazırlanmış, bitmiş olurdu. Bir de falanla konuşsaydın, derdi.. Abdi Bey, konuşsam ne diyecek? Onun ne diyeceğmi biliyoruz. Onun için konuşmadım... Canım, sen konuş; ne derse desin! Açıklama hakkına saygı göstermeyi Abdi İpekçi'den öğrenmiş olmalıyım. Açıklama hakkının, kötüye kullanıldığını da pek çok örneğiyle görüp, yaşadım. Bir yeni örnek: Geçenlerde, "Deli Bekir"in Donu" başlıklı "Ankara Notian"na, Çalışma Bakanı Mustafa Kalemli, bir açıklama gönderdi. Özetle, bakanlığında "partizanlık" olmadığını, her şeyin yasalara uygun biçimde yapıldığını bildirdi. Yazdıklarım, "yaniış istihbarattan" kaynaklanıyordu... İş ve işçi Bulma Kurumu'nda, partizanlık "kadrolaşma" diz boyuydu. Ömeklerini veriyorum: İş ve İşçi Bulma Kurumu'na girerken, sahte belgeyle sınav kazandığı ileri sürülen, halen mahkemesi süren Ş.K. altıncı derecede olmasına karşın ikinci derecede müdür yardımcılığını yürütüyor muydu, yürütmüyor muydu? Sıkıyönetimce Eskişehir'e girmesi yasaklanan M.H., Ankara Şube Müdürlüğü'nde gösterildi mi, gösterilmedi mi? 18 yıl İç Plasman Şube Müdüriüğü yapan D.K. görevinden alındı mı, alınmadı mı? Yerine altıncı derecede bulunan aynı müdürlüğün memuru verildi mi, verilmedi mi? Genel Müdürün odası ve katı için kaç milyon harcandı? Yemekhanede görevii fış memuru, Sosyal İşler Şube Müdürlüğü'ne getirildi mi, getirilmedi mi? 19781979 döneminde kuruma giren görevlilerin tümünün, başka yerlere atamalan yapılıyor mu, yapılmıyor mu? İş ve İşçi Bulma Kurumu'nun beşinci katına mescit yaptırılıyor mu yaptırılmıyor mu? Genel Müdür, yardımcılanyla konuşuyor mu, konuşmuyor mu? Namaz kılmayanlar, sürekli izleniyor mu, izlenmiyor mu? Daha var, burada keseyim. Bundan başka, SSK'da, BağKur'da, on'a yakın ntüfettiş görevlerinden alınıyorlar mı, alınmıyorlar mı? Bunlann yasal olduğu, söylenebilir! Ama, haksızlık varsa, o haksızlığı yasalar ya da kararnameier sağlamışsa, bunlann kaldırılması gerekir. Herhangi bir genel müdür düzeyinde yetkili, başkalarına; "tuztuk", "köstebek", "yalak", "dolma", "tüfek", "solucan" diyememelidir. Bu, doğru degildir... Osmanlı döneminde, birçok gülmece dergısı çıktı. Bunlann ilki "Diyojen"di. Bir de "ElUfürük" dergisi çıkar. El Üfürük birkaç sayı çıkan dergilerden biri Cumhuriyetin ilk yıllarına raslar... Dergiyi, bir arkadaşım anlattı: Dergide bir karikatür; tuz dağı ile, altında bir memur simgesi. Tuz, her dönemde ucuz olmuştur. Bunu anımsatır karikatür. Karikatürün altında şu yazı vardır: ,"Devleti Âli Osmani'de en ucuz; memur ile tuuuz!". "Aybastı" olayı ile ilgili "açıklama"\ar\ bekliyorum. İçişleri Bakanlığı yetkilileri, milletvekilleri ne düşünüyorlar? Keçeciler'in yeri saglam Liberaller ile Keçeciler yanlılannın kavgalı tartışmalarına neden olan Konya tl Kongresinde Mehmet Keçeciler'in a&rhğjnı koyduğu liste kazandı. Eski il yöneticüeri ile partiden ihraç edilenlerin hazarladığı liberaleğilimli liste tartışmalar sonucu devre dışı bırakılırken, tek liste ile girilen seçimleri Keçeciler'in atadığı il başkanı AdU Kücük yeniden kazandı. Konya'nın büyük kongreye göndereceği 30 delege Keçeciler yanlılarından oluşuyor. Büyük kongrenin kaderini belirleyecek olan Istanbul'da da Turgut Özal'ın desteklediği Eymen Topbaş il başkanlığına getirilirken, delegelerin büyük çoğunluğunu Keçeciler yanlüarı ile liberaller oluşturuyor. ANAP içerisindeki diğer eski bir siyasi eğüim, Fatih ve Eminönü ilçelerinde üstünlük sağlamalarına karşüık, diğer ilçelerde seçimleri kaybettiler. İki büyük il olan Istanbul ve Konya'da yapılan kongrelerden üstün çıkan örgütlenmeden sorumlu Genel Başkan Yarduncısı Mehmet Keçeciler'in büyük kongrede, genel merkez yönetimi içerisindeki yerini daha da sağlamlaştıracağı bildirildi. Buna rağmen ANAP içerisindeki Ankara Ankara ilçe kongreleri de iki genel merkez yönetidsi arasındaki çekişmeyi ortaya koydu. Genel Başkan Yardımcılan Halil Şrvgın ile Mehmet Kececiler ilçe kongrelerine doğrudan müdahale ettiler ve listelerin oluşmasında etkin bir rol oynadılar. Ankara milletvekilleri de kongre çalışmalanna katüdılar. Ankara ilçelerinde kongre çalışmalannda liberal eğilimli olarak tanınan Sezai Pekuslu ile Şıvgıncı olarak bilinen Alpaslan Pehlivanlı dikkati çekti. Keçiören, Kırıkkale, Mamak ve Çubuk ilçe kongreleri Şıvgın yanhlarınuı üstünlüğü ile sonuçlanırken, Aitındağ, Yenimahalle, Beypazan ve Polatlı'da üstünlük liberallere geçti. Ankara il kongresi sonuçlannı beürleyecek olan Çankaya ilçesinde ise çekişme Mehmet Keçeciler'in adayı Yavuz Berkman Tekin ile halen ilçe başkanı olan liberal eğilimli tlhan Bartı arasında sürüyor. 9 şubat pazar günü yapılacak olan Çankaya ilçe kongresinde, halen ilçe başkanı olan tlhan Bartı yeniden aday olacak. Ankara İl Başkanı Mehmet Demirel ile araları bozuk olan Bartı'ya karşıhk Keçeciler'in Yavuz Berkman Tekin'i aday olarak önereceği bildirildi. Öte yandan, Ankara İl Başkanlığı için Halil Şıvgın ve Alpaslan Pehüvanlı da yoğun olarak çalışıyor. özal'ın önerdiği ve Mehmet Keçeciler'in de desteklediği tl Başkanı Mehmet Demirel'e karp, Halil Şıvgın ve Alpaslan Pehlivanlı bir başka aday çıkarmavı düşünüyor. Üfürük... MUSTAFA EKMEKÇI İzmir Büyük kongreye 19 delege verecek olan tzmir merkez ilçede ise Keçeciler yanlılan bütün ağırlıklannı koymalarına rağmen bir etkinlik gösteremediler. Liberal olarak tanıan Suha Baykal ile Belediye Başkanı Burhan Özfatura arasındaki çekişme ilçe kongresinde Suha Baykal'ın üstünlüğü ile sonuçlandı. İzmir tl Başkanı Mustafa Göksoy'un yeniden aday olamayacağı il başkanlığı için liberallerin Aytekin Kızılpar'ı aday gösterecekleri bildirildi. Sağlık durumu bozuk olan Kmlpar'ın adaylıktan vazgeçmesi üzerine liberal olarak tanınan Ulus Özbek veya Şükrii Kayabaş'ın aday gösterileceği ve bu konuda genel merkezle görüşmelerin sonucunun beklendiği ifade edildi. tzmir İl Kongresi 17 şubata veya 24 şubat tarihinde yapılacak. Bu ay sonunda yapılacak olan Ankara ve İzmir il kongreleri, büyük kongrede ANAP içerisindeki iki eğilimden hangisinin etkinlik sağlayabileceğini gösterecek. Bugüne kadar yapılan 21 il kongresinde parti içerisindeki liberal eğilimin sessiz kaldığı ve iddialı bir çahşma içerisine girmekten kaçındığı gözlendi. Sadece lzmir'de Keçeciler yanlıları ile açık çatışmaya giren liberal grup, Bursa'da fazla zorlanmadan il kongresini kazandı. Ankara ve tstanbul'da ise, liberal eğilimli milletvekilleri sadece kendi seçim bölgelerinde çalışarak, fazla zorlanmadan kongreleri kazandüar. ANAP grubunda çoğunluğu oluşturan liberal eğilimli milletvekillerinin ilk kongreyi fazla önemli bulmadıkları ve partinin • 1988 genel seçimleri öncesi bir kongre daha geçireceğini belirterek, daha çok bu ikinci kongrede çıkış yapmayı düşündükleri ifade edildi. Özal: ABD gitsin Atina'yı ikna etsin (Baştarafı 1. Sayfada) halkı, Türk balkı ile yakmlaşmak istiyor. Türk halkına karşı bir düşmanlık beslemiyor. Bunun en güzel örneği de günlük alışverişte ortaya çıkıyor. Ticarette ortaya çıkıyor. Ben şimdj size, sizin bilmediginiz bir şeyi söyleyeyim. Edirne birim Yunanistan ile sınır şebrimiz. Yunan halkı, Türkiye'den alışveriş etmek için herhangi bir vizeye tabi olmaksızın Edirne'ye geliyor. Burada, auşverişini sürekli kılmak amacıyla da Edirne'deki Türk bankalanna hesap actınyor. Boylece rabatlıkla Yunanistan'dan Türkiye'ye geçtiğinde •« Türk bankalarındaki hesabını kullanarak aüşveriş yapabiliyor. Yunan balkının Türk halkı ile iyi gecinmek istediğine dair bundan daha iyi ve daha güzel bir örnek olabilir mi?" Yunanlı gazetecüerin Kipriyanu ile Denktaş arasında New York'ta, geçen ayın ortasında bir araya geldikleri doruk toplantısına ilişkin ve bundan sonra Türkiye'nin nasü bir tavır alacağına ilişkin bir soruya ise Başbakan özal, şu karşılığı verdi: "Biz, Kıbns'ta yapacağımızın azamisini yaptık. Bu nedenle de KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş'ı hep teşvik ettik. Herhangi bir zorluk çıkarmasmı önlemeye caltşok. Zaten kendisl de anlaşmadan yana bir tavır içindeydi. Biz, New York'taki doruk toplantısına giderken, BM Gend Sekreteri tarafından hazırlanan belgenin imzalanacağını samyorduk. Çünkü biz, New York'a, belgeyi kabul ederek anlaşmayı inualamaya gittik. Yunan tarafının da aynı belgeyi kabul edeceğini sanıyorduk. Ama öyle olmadı. Yunanistan ve Kıbns Rum kesimi belge üzerinde müzakere açmak istedi. Halbuki bu yalnış. Çünkü müzakereler zaten beş aydır sürüyordu. Bu müzakerelerin sonucunda anlaşmanın imzalanması noktasına gelindi. Artık top bundan sonra Türkiye'de degildir. Bundan sonra Kıbns konusu ile dünyada kim uğraşıyorsa, Amerika, Ingiltere ve başkalan, kim ilgileniyorsa, Yunanistan'a gitsinler ve teşvik etsinler. Artık Türkiye'nin bu noktadan sonra yapacağı birşey kalmadı. Top Yunanistan'dadır. Hatta konuyla ugraşan diger ülkelerdedir." Yunanlı gazetecüerin Başbakan özal ile yaptıklan röportajın bugünlerde Yunan basınında yayımlanması beklenirken, bu demece Yunan yönetiminin nasıl tepki göstereceği de merakla izleniyor. Başbakan Turgut ^ tsviçre^nin Da. vos kentinde düzenlenen "Avrupa Sevk ve Yönetim" sempozyumunun bitmesinden sonra düzenlenen baloda eşiyle geç saatlere kadar dans etti. Özal, bu arada işadamlanyla gorüşmelerde bulundu. Mehmet (Baştarafı 1. Sayfada) sı nedeniyle Ortadogu'daki anahUnn ya da Ortadoğu'ya uzanan köprünün Türkiye olduğu" doğrultusunda düşüncelerin ortaya atıldığı bildiriliyor. Başbakan özal, dün sabah bu tür bir toplantıdan sonra iki gün önce ayağı kınldığı için hastanede yatmakta olan Milliyet Gazetesi Başyazarı Mehmet Barlas'ı ziyaret etti, öğleden sonrayı ise dinlenerek geçirdi. Davos'taki görüşmelerini tamamlayan özal ve beraberindeki heyet, bu sabah özel bir ucakla Cezayir'e geçiyor. Türkiye'den gelen özel uçak, Zürih'ten Cezayir'e gidecek. Cezayir devletinin kurulmasından bu yana ük kez bir Türk Başbakanı Cezayir'i resmen ziyaret etmiş oluyor. Sağlanan bilgilere göre, ziyaretin amacı tümüyle siyasal nitelik taşıyor. Belki de Başbakan özal'ın yurt dışı gezilerinde "ekonomik amaç" ilk kez ikinci plana düşüyor. Türkiye ile Cezayir arasında var olan karma ekonomik kunılun, Başbakan özal'm gezisi nedeniyle Cezayir'de toplanması öngörüldü. Türkiye'nin bu isteği Cezayir'e iletildi. Ancak, çok kısa bir süre öncesinde, yani geçen hafta, Cezayir yönetimine haber verildiği için Cezayirliler, Başbakan Ozal: Ekonomik Kurul TopGelir "Karma lanüsı'mn ay sonunda gerçekleştirilmesini" önerdiler. Bunun üzerine Başbakan özal, gezisinin "Sadece siyasi netilik taşımasım" istediğini bildirdi. özal, Cezayirli isadamları ile ve Cezayir yönetimi ile tanıştırmak üzere Türkiye'den 100'e yakın işadamının gelmesini istedi. özal'ın Cezayir âyareti iki gün sürecek. Siyasi nitelikteki bu gezide ay sonuna planlanan ekonomik toplantıların temellerinin atüacağı belirtiliyor. Özal, bir liderin (Baştarafı 1. Sayfada) rupa Partamentosu'nun, Türkiye'de askeri yönetim \ardır, demokrasi yoktur iddialarına karşı, bakın Türkiye'de demokrasi vardır, paıiamentoda milletvekilleri diledikleri gibi konuşabilmektedirler, demek istedim" karşıhğını verdiğini söyledi. Gülecek özetle şöyle konuştu: • Steriing'e, Atatürk ve tnönü'nün Türkiye'yi kuran büyük lideıier olduğunu, bu büyük liderierin dışında Menderes'in inşa edici bir lider olduğunu, Türkiye'de en kuvvetti liderin ise Süleyman Demirel olduğunu söyledim. Sayın Özal'ın da bu kuvvetll liderin yanında yetişen güçlü bir teknisyen olduğunu özellikle vurguladım. • KDV'nin karşısında değilim. Yalnız tatbikatta yanlış ve acele davranılmıştır. Ben dedim ki, temel gıda maddelerine uygulanmasın, uygulanırsa bile cüzi uygulansın. Hazmede hazmede, kademe kademe diğer mallara geçsin. • Gelen mektuplardan pariamentoya bir saygınlık getirdiğimi anlıyorum. Halk, kendisini savunan, dertlerini dile getiren miUetvekillerini görünce mutluluk duyuyor. • Türkan Ankan olayının lider ve bütünlüğümüzle ilgili bir yani yok. Düşünce ve yapı olarak, teşkilatın başındaki şahıs ile ilgili olduğunu söyleyebilirim. Türkan Hanım, Atatürk ilke ve inkılaplarına ters düşen bir kişi ile aynı çatı altında bulunamayacağını ifade etmişti. Kaldı ki suçladığı arkadaş suçunu tekzip etmemiştir. • Keçecikr'in Anavatan'ın göriintüsünü bozduğunu ifade edebilirim. Parlamenter olmayan bir arkadaşın teşkilatın başına getirilmesinin parlamenterlere karşı bir saygısızlık olduğuna inanıyorum. MDP'nin Istanbul kongresi (Baştarafı 1. Sayfada) dim Erdogan'ın listede olmadığını, yanhşlık olduğunu açıklamak üzere kürsüye yüriidü. Tuncer'in kürsüye yaklaşmasıyla birlikte, önde Üsküdar İlçe Başkanı Necdet Tank Pişkin ve tlbay Bay olmak üzere çok sayıda delegenin Tuncer'in üzerine yürüdüğü görüldü. Karşıhkh tartaklamalar daha sonra arka sıralara yayıldı. Yuhalamalar ve bağnşmalardan sonra kürsüden, listeden Kartal İlçe Başkanı'nın adının silindiği ve yanlışlıkla yazıldığı açıklandıysa da tansiyon düşmedi. Bunun üzerine MDP Genel Sekreteri Ülkü Söylemezoğlu kürsüye çıkarak kendi başkanlığında her iki listeden oluşturulan karma bir listeyi oylamaya sundu. Liste kabul edildi ve başkan yardımcılıklanna Mehmet Ceyhan, Tufan Ünsal, üyeliklere Ismet Erenleroğlu, Alaattin Kuran, Remzi Cildoğan, Cüneyt Pulat getirildiler. Karma listeyi protesto eden Üstüdar ilçesi delegeleri ise Turgut Sunalp konuşmaya başladığı sırada kongre salonunu terk ettiler. Sunalp, konuşmasında "Yüzlerin güldüğü bir ortamda kongre yapmak isterdim" diyerek, parti olarak atılım devrini yaşadıklarını söyledi. Sunalp, daha sonra özetle şöyle dedi: "Ben bu partinin başkanı olduğum sürece hic kimse bu partiyi sizlerin sırtından satamaz. 6 Kasım 1983 seçimlerinden sonra iktidan alacak olanlar sıcak gömlek giymek durumundaydılar. Ama bu iktidardan görevi devralacak olanlar ateşten gömlek giyeceklerdir. Mecüs'te muhalefet yapılmadığı iraajı memlekete yayılmaktadır. Muhakfet Meclis zabıtlannda mevcuttur. Bilmeyerek kaynağı ortaya konmayan bir akıntıya kapılarak dış muhalefeti kabul edersek, bu muhalefet dış iktidan meşru kılar. Bu ise memleket için son derece tehlikelidir. Millet temsücisini 5 yıl için seçmiştir. Mecliste • Çorum'un Sungurlu kazasından aldığım nüfus kâğıdımı kaybettim. Geçersizdir. ALAATTİN TOPUZ her türlü fikir temsil edilmektedir. Mecliste grubu olmayan, Hazineden nasibini alamayan partilerin bayatiyetlerini uzun süre devam ertirnıeleri güciük arzeder. Hatta bazen mümkün lulmaz. ANAP partizanlık yapmaktadır. Nilekim açılan sınavlarda cebinde ANAP kartı olanlar kazandınlmaktadır. ANAP kartı imtihan kartı kabul edilmekledir." Geçen yıldan bu yana ihracat rakamlannda 1.3 milyar liralık bir artışm görüldüğünü belirten Sunalp, bu artışın nasıl gerçekleştiğini, "Gülyagı yerine kokulu yağ, nohut yerine fındık, kumaş yerine adi bez, gömlek yerine gömlek yakası, kravat yerine dikilmemis bez parçaian, kolonya yerine kokulu su, icinde mal varmış gibi gösterilen boş mukavva kutulan" biçiminde açıkladı. Sunalp'in konuşmasından sonra da yumruklaşmaya kadar varan kavgalar sürdü. Bu sırada Ragıp Çelikcal adlı bir delege yaralandı. Olayları ön sırada izleyen Sunalp, parti içinde muhalefet olmadığını bildirerek, "Muhalefet, inanç ve göriişlerde aykınlık varsa olur. Bu partide o yok. Partimizde yöntem ve uygulama konusunda değişik görüşler mevcut, bu fevkalâde tabiidir ve partiye tartışma imkânı vermesi dolayısıyla canlılık vermektedir" dedi. Seçimler sonunda "Genel Merkez"cilerin yer aldığı "Yeşil liste" kazandı ve il başkanlığına yeniden Recai Dıblan getirildi. Yönetim Kurulu, Zeynel Abidin Erden. Musa Atik, Güngör Aygen, Erdoğan Celasun, Hüsnü Çakır, Altan Dinçer, Ahmet Evin, Sabri Harman, Avni Kumuk, Rafet Küçüklerli, Tülya Moran, Nezir Nebati, Zekâi Sems ve Nursel Ünsal'dan oluştu. Kongreye birçok MDP milletvekilinin yani sıra SODEP Istanbul İl Başkanı Korel Göymen, DYP Üsküdar tlçe Başkanı Bahri Divan, TürkIş 1. Bölge Temsilcisi Vahap Güvenç, Ilaç Işverenleri Genel Sekreter Yardımcısı Feridun Güray ve Bulgaristan göçmenlerinden bir grup yurttaş katıldı. OK1M AKBAL EVET/HAYIR (Baştarafı 2. Sayfada) li yasal izinleri almaksızın etkinliklerde bulunabilecekleri varsayımından, ön kabulünden yola çıkılmaktadır. Bu yaklaşım öncelikle kamu yönetiminin kendine ve yasaların geçerliliğine karşı güvensizlik göstermesidir. Diğer bir deyişle yönetimin anonim şirketler üzerinde gerekli yasal denetimleri sağlayamıyor olduğunu kabul etmesidir... Şirket ana sözleşmemize ilişkin konudaki değişiklik istekleri hukuka ve hukuktekniğine uygun ve haklı da bulunmamaktadır..." Şirket kuruculan avukatlan eliyle Bakanhğa verdikteri yanıtta şirket ana sözleşmesinin hukuka ve yasalara uygun olarak hazırlandığını belirtiyorlar ve "Yeniden yapılacak incelemede şirket kurma ve ticaret hakkımızın engellenmeyeceğıne, yasalara dayalı ve uygun olarak yaptığımız başvuru konusunda eşitsiz, ayrıcalıklı bir işlem yapılmasına izin verilmeyeceğine inanıyoruz" diyorlardı. 26 Ekim 1984'te yapılan bu başvuru da sonuçsuz ve yanıtsız kaldı. O zaman avukatlar Sanayi ve Ticaret Bakanı Cahit Aral'a durumu yansıttılar. Daha sonra Başbakan Yardımcısı Kaya Erdem'e, ardından Başbakan Özal'a.. 11 Aralık 1984'te Başbakana gönderilen yazı da yanıtsız kaldı aradan bir buçuk ay geçtiği halde... Şirket kurucularından Aziz Nesin de Başbakana özel bir mektup gönderdi, bunda "Türkiye'de şımdiye kadar hiçbir şirket kuruluşu önlenememiştir. Ekin T.A.Ş.'in kuruluşunun engellenmesini de olanaklı görmüyoruz... Eşitsiz ve ayrıcalıklı bir işlem yapılmasına izin vermeyeceğinize inanıyoruz" deniliyordu. 25 Ocak 1985'te Aziz Nesin'den koskoca bir dosya aldım. Nesin, "On beş günde bütün şirketlere izin çıkarken dört buçuk aydır Ekin T.A.Ş. için izin çıkmadı, daha da çıkacağı yok. Yani, yasaları uygulamak görevleri otanlar yasaları çiğniyorlar" diye yazıyordu. Ben de size bu olayı duyurmayı yararlı gördüm. Bol bol, anayasa, eşitlik, demokrasi sözleri ededurulsun işte Türkiye'nin gerçeği bu... Yasal yollardan ticaret yapabilmek, yaşamını kazanabilmek herkesın doğal hakkıdır, ama 'Tercüman' gibi bir gazete birinci sayfasında solcular şirket kuruyor' diye bir haber yaydı mı, birtakım 'sağcı' yazarlar da işi alevlendirdi mı, ne anayasa, ne yasa, ne demokrasi ne hak, hukuk kalıyor; ne de uygarca, insanca düşünüp davranmak... (Baştarafı 1. Sayfada) dile getirdi: "Sayın Başkan, Şevket Demirel'le de görüşünce biraz umutlandık. Ama beklenen atağı burada da yapamadı. Anlaşdan Sayın Yazar, her şey bazır olsun, o da gelsin başkanlık koltuğuna otursun istiyor. Bu belki, partinin kuruluş aşamasında mümkündü ama Mehmet Bey o treni kaçırdı". Odalar Birligi Toplantısfna katılan konuk 2 bakandan Sanayi ve Ticaret Bakanı Cahit Aral, Yazar'ın konuşması hakkında şu değerlendirmeyi yaptı: "Sayın Başkan fevkalâde akılcı konuştu. Son derece mütehassıs oldum. Konuşmasında kaüldığıtn noktalar var". Bakan Aral, "Ama 3 ay önce Yazar politika yapıyor demiştiniz" şeklindeki bir hatırlatma üzerine de "O zaman dediysem, yapıyordu. Şimdi yapmryor" dedi. ANAP Adana Merkez tlçe Kongresi'ne katılmak üzere Adana'ya gelen ve Yazar için verilen bir kokteylde hazır bulunan ANAP Genel Başkan Yardımcısı Halil Şıvgın, "Yazar'ın politikaya ablması halinde partisi açısından bir sıkıntı doğup dogmayacağı" yolundaki bir soruyu şöyle yanıtladı: "Demokrasilerde kimseye neden siyaset yapıyorsun denmez. tsteyen Anayasa ve Siyasi Partiler Kanunu hükümlerine uygun olarak partisini kurarak, veya bir partiye katılarak siyasete atıhr. Ancak ANAP olarak bir sıkınümız olmaz, sıkıntısı bulunanlar düşünsün". Genel Sekreter Mustafa Taşar ise aynı soruya şu yanıtı verdi: "Anayasamız siyasetin kurallan gibi, yasaklarını da koymuştur. Kamu niteUğmdeki mesfck kuruluşlannın yöneticileri, siyasetle uğraşmazlar. Demokrasinin kaplarma uyarak siyaset yapmak isteyenler, bu müeyyidelere kesinlikle uymak zorundadırlar." ÇAUŞANLARIN SORULARI/SORUNLARI YILMAZ ŞtPAL "Yaşım tutuyor m u ? " SORU: Mayıs 1947 doğumluyum. 1987 yılı nisan ayında 20 hizmel yılımı dolduracağım. Yeni çıkan Emekli Kanununa göre; a) 1987 yılında emekli olabilir miyim? b) Emekli olmaya yaşım tutuyor mu? c) Olursam maaş alabilir miyim? d) Yoksa emekli olamazsam, ne zaman olabüirim? H.D.KONYA YANIT: a) Emekli Sandığı Yasası'nın "Fiili bizmet süreleri 20 yılı doldurmuş kadın iştirakçikr, istekleri üzerine" emekli olabilmeleri hukmune 2898 sayılı yasa ile yaş koşulu da getirilmiştir. Yasaya göre: 20 fiili hizmet yılını: "d) 1987 yılında dolduran kadın iştirakçilere 42, erkek iştirakçilere 47 yaşım." Tamamlamaları durumunda istekleri üzerine emekli aylığı bağlanacaktır. 1987 yılında 20 hizmet yılınızı doldurmanıza karşın, 42 yaşını doldurmadığınız için size o yıl emekli aylığı bağlanamayacaktır. Aylık, ancak 1989 yılında 42 yaşımzı doldurduğunuzda bağlanabilecektir. b) Emekli olma yaşınız 1989'da 42 yaşı doldurmanız durumunda tutmaktadır. c) 1989 yılında 22 fiili hizmet süresinin yani sıra 42 yaşı da doldurmanız nedeniyle emekli aylığı bağlanabilecektir. d) 2013 sayılı yasa uyannca "Ek madde 6 Emekli, adi malullük, vazife malullüğü aylığı" bağlananlara "Her tam fiili bizmet yılı için" bir aylıkları emekli ikramiyesi olarak ödenecektir. 1989 yılında 22 aylık tutar ikramiye emekli olduğunuzda size ödenecektir. e) Kadın iştirakçiler 20, erkeklerse 25 fiili hizmet yıllarını doldurduklarında 2898 sayılı yasanın aradığı yaş koşulunu doldurmamışlarsa bu yaşları çalışmak suretiyle doldurabilecekleri gibi, görevlerinden istifa vs. suretle aynldıkları takdirde açıkta iken de doldurmaları halinde "aranan yaş sınınnı" doldurduklan tarihten sonra emekliliklerini açıkta bulunduklan süre içinde de istemelerinin mümkün olabileceğidir. 20 fiili hizmet yılını doldurduğunuz 1987 yılında görevden aynlmanız durumunda, 42 yaşını dolduracağınız 1989 yılında emekli aylığı bağlanması gerektiği görüşündeyiz. Maçka Cad. Tuncer Apt. 33/3 MaçkaİSTANBUL Tel.: 148 01 20 140 53 29 Bakana Ecevit ve (Baştarafı 1. Sayfada) hiçbir yerinde imar iskân faaliyeti yapılamadığını bildiren Safa Giray şöyle konuştu: "Ne Orman Müdüriüğü, ne de belediyeler Bogaziçinin güzeüeştirilmesini sağlayabiliyor. Boğaz'daki yeşil alanlar sadece özel mülkiyetin elinde bulundurduğu alanlar. Boğaz'da ev yapanlar çevreyi yeşülendirmişler. Boğazı'ın iki yakasında belediyelere ve Hazine'ye ait alanlar ise çorak Anadolu topragı gibi. Boğaziçi İmar Yasası Boğaz'ın güzelliklerini konımayı saglamak amacıyla çıkartılmış bir yasa. SİT alanını kaldırarak önce bu yasayı işler hale getireceğiz. Yasa çalışır hale geldikten sonra, korunması gereken alanlar korunur. Boğaziçi'nin diğer kesimlerinde ise gereken imar faaliyetleri yapılır." Safa Giray aynca Avrupa ile Asya arasındaki ulaşıma yeterli katkıyı sağlayabilmek amacıyla ıstanbul Boğazı'na üçüncu bir koprü yapmak için etüt çalışmaianna başlandığını belirtti. (Baştarafı 1. Sayfada) mede, gerek siyasal sorunlar, gerekse Almanya'daki Türk işçileri ve çocuklarımn sorunlan üzerinde duruldu. DSP'nin kuruluş çalışmalannda görev alacağını açıklayan Rahşan Ecevit önümüzdek hafta içinde Hamburg'da Alman Sosyal Demokrat Parti merkezini a>Tica ziyaret ederek, bir görüşme daha yapacak. Bu arada, Hamburg Senato ve Belediye Başkam Dr. Kaus Von Dohnonyi, Bülent Ecevit ve Rahşan Ecevit onuruna biri resmi biri özel olmak üzere iki davet verdi. Önümü/deki hafta da Hamburg Üniversitesi Rektörü Dr. Fısher Appelt de Ecevit onuruna bir resepsiyon verecek. Bülent Ecevit ve eşi Rahşan Ecevit mart ayı ortalarında Türkiye'ye dönecekler. öte yandan Bülent Ecevit ile HP Antalya Milletvekili Aydın Güven Gürkan'm Hamburg'da "yüz yüze" değil de "telefon" ile görüştüğu bildirildi. • Malatya'dan aldığım pasaportumu kaybettim. Geçersizdir. HA YDAR KANDEMtR ÇIÇEKÇILIK VE TİCARET A Ş
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle