17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
3 ŞUBAT 1985 DIŞ HABERLER CUMHURİYET/3 Ozetle Akdeniz kimliği 8emineri sona erdi Reagan sert çıktı Moskova, silahsızlanma anlaşmalarını WASHİNGTON, (AP) ABD Başkanı Ronald Reagan Sovyeüer Birliği'ni, "Orta Sibirya'da dev bir radar istasyonu kurarak ABD ile yaptıgı, silahlann kontrolö anlaşmalannı ihlal etmekle" suçladı. Başkan Reagan tarafından Kongre'ye sunulan raporda, "Sovyetler'in bu anlaşmalan toplam yedi kez italal etügi' belirtildi. ABD yönetimi, "Sovyetler'in Sibirya'da kurduğu radar isusyonunun iki ulke arasında 1972 yılında vanlan füzesavarlann yasaklanması anlaşmasına aykın düştüğünü" belirtti. Ronald Reagan, "Sovyetler Birliği'nin söz konusu anlaşmalan neden ihlal ettiği konusunda hiçbir açıklama yapmadıgını ve bu davranışlara son vermek için girişimde bulunmadıgınj" söyledi. Reagan, "Bn tür ihlallerin son bnlmas için Sovyetier'le gönişeceğini ve soruna anlaşmalsr yoluyla çözüm bulunmasına çalışüacağını" belirtti. Başkan Reagan, "Üikelerimiz arasında silahlann kontrolü konulu anlaşmalara mutlak uyulması zorunludur ve yönetimimiz bn konuda hiçbir ihlale göz yumamaz" dedi. Reagan'ın bu suçlamasından hemen önce Sovyetler Birliği Lideri Konstantin Çernenko, "Cenevre gorüşmelerinin başanya utaşması için uzayın silahsızlandırümasuun şart oldugunu" söylemişti. Çeraenko "CaMe News Network" televizyonuna verdiği demeçte yıldızlar savaşı projesini eleştirerek, "Projenin amacuun kısaca bir nukleer saldın olanagı yaratmak olduğunu" belirtmişti. ABD Silahsızlanma Ajansı Başkanı Kenneth Adelman, "Moskova'nın daha once iki siiper güç arasında silahlanmanın kontrolii konusunda yapılan anlaşmalan def alarca ihlal ettiğini ve bu olgunun 12 martta Cenevre'de yapılacak silahsızlanma görüşmelerine gölge düşürdügunü" söyledi. Zirveden dolayı Marmara üniversitesi Uluslararası llişküer Merkezi ile Akdeniz stratejik gözlemevinin ortaklaşa düzenledikleri "Akdeniz kimliği'' konuht seminer dün sona erdi. Seminerin son gününde bir bildiri sunan emekli Yunan generallerinden Dr. Dimitrios Smokovitis, Yunanistan ile Türkiye'nin ilişküerinin "geleneksel olarak gergin olduğuna" değinerek şunlan söyledi; "NATO'nun yayınlanndan uzun yülardan beri, NATO'nun Güney kanadını olusturan Türkiye ve Yunanistan 'ın gerçek değeri tartifümaktadır. Bu iki ülke arasutdaki iliskiler, geleneksel olarak gergindir. Oysa iki ülkenin sosyopolitik sistemleri, dış poiitika hedefleri aymdır. çiğniyor Moskova'nın henüz karşılık vermediği bu suçlama, iki ülke lıderlerinin ılımlı yaklaşımlanndan farklı bir ton taşıyor. George Shultz ve Andrei Gromiko arasında gerçekleşen ikili görüsmenin, silahsızlanma görüşmelerine yeniden başlanması karan alınarak sona ermesi üzerine, gerek Başkan Ronald Reagan, gerekse SSCB Devlet Başkanı Konstantin Çernenko, 12 martta başlayacak görüşmelerden umutlu olduklannı belirten sözler söylemişti. Klerides Kipriyanu'yu istifayu çağırdı LEFKOŞE, (THA) Kıbns Rum kesiminde komünist AKEL Partisi'nden sonra Demokratik Birlik Partisi de New York zirvesinin başarısızhkla sonuçlanmasından Kipriyanu'yu sonimlu tutarak istifaya çağırdı. Başkanhğını Glafkos Klerides'in yaptığı Demokratik Birlik Partisi'nin dün yayımladığı açıklamada, bu konuda "Kipriyanunun Kıbns sorununun çözümiiniin kendisi için kişisel bir konu ohışturmadığını bilmesi gerekir, çoğunluğu temsil etmedigi için tek başına karar veremez ve bu halkın gelecegini tehlikeye atamaz" denildi. Açıklamada Kipriyanu'nun aynca, 1978'den bu yana BM Genel Sekreteri'nin, ABD ve Batıh uluslann Kıbns sorununa uzlaştıncı bir çözüm bulmaya yöneük tüm çabalannı reddettiği de ileri sürüldü. Tutarlılık SAMİM LÜTFÜ Bir zamanlar Türkiye'de poiitik konuları tartışmak çok belâlı bir işti. Hemen "Sanki şimdi değil mi?" diye sorabilirsiniz. Neyse, biz işimize bakalım. Nerede kalmıştık? Evet, bir zamanlar, çok geriye gitmeye de gerek yok, "tek parti" dönemi denen yıllarda bile ulkemizde poiitik tartışmaya girmek tehlikeliydi. Çok partili yaşama ilk adımların atılmasıyla birlikte tartışma ortamı da açıldı. Tartışmanın başlangıçta ve hatta çok uzun bir süre pek sert geçmiş olması, sık sık oyunun kuralları dışı. na taşması, önemli ölçüde geç başlamış olmasındandır denebilir. Tıpkı genç yaşta yakalanılan kızamık ve kabakulak gibi, geç başlayan siyasal tartışma da tıp deyimiyle, "komplikasyon"a yol açabiliyor. Gariptir, Türkiye'de birçok yenılik hatta demokrasinin kendisi, tarih boyunca dışardan içeriye doğru gelıştığı halde. poiitik tartışmalar içerden dışanya doğru açılmıştır. Gerçekten, Cumhuriyet döneminde poiitik sorunlar konuşmaya açıldığında, ilk önce iç politika tartışma konusu edilmiş, dış politıka ise "ulusal birlik ve beraberliğin "göstergesi olarak iktidar ile muhalefet arasında köklü göruş ayrılıklarının konusu olarak ele alınmamıştır. Bizde dış politika konusunda partilerarası tartışmanın genellikle 1960dan sonra başladığı ileri sürülürse de, özellikle 1957'den sonra Menderes'in bölgedeki VVashıngton'dan fazla, Amerikan Şahin'i tutumu ve Eisenhovver'in dolaylı müdahale doktnni ile bunun yansıması olan 5 Mart 1959 tarihli Türk : Amerikan anlaşması yüzünden CHPDP arasında dış politika konusunda ciddi sürtüşmeler ve önemli tartışmalar olmuştu. Türkiye'de iç ve dış polıtıkaların birbirlerinden çok ayrı crtmayıp, bir bütünün parçaları, birbirlerinin uzantıları olduklannın da tümüyle 1960 Anayasasının sağladığı özgürlükçü ortamın tartışmalarından sonra özümsenebılmiştir. Belkı de bu noktada özümseme deyimini kullanmak, bugün için yanlış olabilir. Çünkü bazı ıstisnaları bir yana bırakırsak, Türkiye de birbirini izleyen iktidarların iç ve dış politikada hâlâ çifte standart kullanmaktan vazgeçmemiş olmaiarı, temel gerçeğın özümsenememiş olmasının sonucu gibi görünmektedir. Belirtmeye gerek yok. İletişım araçlannın sınır duvan tanir madığı, enformasyonun akılalmaz bir bolluk ve hıza kavuştuğu günümüzde iç ve dış politikada çifte standart uygulamaya çalışmak, hıç de başanlı sonuç vermemektedir. Artık ne dışarda olanları iç kamuoyunun tümüne çarpıtarak yutturabılmek olasıdır, ne de ıçerde olanları elin oglundan gizleyebilmek. Bu durumda en akıllı davranış olayların yorumlanıp, değerlendirilmesinde çifte standarttan büyük özenle kaçınmaktır. Bu zorunluluk, günümüzde, tutarlı ve ınandırıcı bir dış politikanın ön koşulu haline gelmıştir. Ne yazık ki, bu sade ama altın kurala hâlâ yeterince uyulma.dığını üzülerek görmek olası. Ornek mi? İşte buyrun. Bilindiği gibi Avrupa Konseyi Bakanlar Kurulu, F.AIman Dışişleri Bakanı Genscher'in çağrısı üzerine, 29 ocak salı günü Strasbourg'ta toplandı. Türkiye ise bu toplantıya bakanlar düzeyinde katılmayacağını açıkladı. Katılmamanın nedeni ise, daha önce de belırtıldığı gibi, Türkiye'nin başkanlık süresi geldfği halde, bu hakkı tanınmadığı sürece Dışişleri Bakanımızın Konsey Bakanlar Kurulu toplantılannda hazır bulunmamamız konusundaki ılke kararıydı. Dışişleri Bakanı Vahit Halefoğlu, hafta içinde bu karann gerekçesini açıklarken, "Seçimlerden once gelen sıramızı kullanmamış, bunu erteleme tavsıyesine uymuş, beklemıştik. Ama şimdi artık demokrasimizden şuphemiz yok" diyor ve bu şekilde davranmaz isek, tam olarak demokrasıye geçtiğimiz konusunda kendimiz "şüphe izhar eder duruma düşmüş oluruz" diye düşüncesini açıklıyor. Yani 28 Ocak 1985 Pazartesi tarihli Türk gazetelerinden birinde yayımlanan haber yorumda açıkça belirtildığine göre, Dışişleri Bakanı Vahit Halefoğlu, demokrasiye tam olarak geçtigimizden, tam olarak emindir. O kadar ki, bu gerçeğı kabul etmeyen üyelerin bulunduğu Avrupa Konseyi Bakanlar Kurulu'na bu görüşümüz kabul edılıp, doğal sonuçları yerine getirilmeden katılmamaya kesin karar bile vermiş bulunmaktayız! Sayın Halefoğlu'nun görüşü, verileri doğru görüldüğürjde,, kendl içinde tutarlıdır " . , ' Ancak bu görüşun dışarıya karşı, başarıyla savunulabilmesi için, içerde yetkıli başka kişılerin aynı konuda iç politikada değişik standart kullanmamaları gereklidir. Oysa, Sayın Halefoğlu'nun açıktamasından çok değil, birkaç gün önce ana muhalefet lideri tam tersi bir açıklama yar> tı. Haydı dıyelim ki, o sayın lider muhalıftir, düşünceleri ve sözleri ile hükümeti bağlamaz. Ama ya Sayın Başbakan'a ne demeli? O da TV'de, herkesin gözünün içine baka baka, geçiş dönemı içinde olduğumuzu söylemedi mi? Şimdi eloğlu Sayın Halefoğlu'na, Aman ekselans, siz "Biz demokrasiye tam olarak geçtik. Şüphe etmek kımin haddine!" diyorsunuz, ama bakın hükümet başkanınız, "Henüz geçiş dönemindeyiz" diyor, demez mi? Dış politikamıza tutarlılık kazandırabilmek, ele güne karşı güç durumlara düşmemek için, hükümet, içinde bulunduğumuz dönemin niteliğı konusunda, kendi arasında, doğru ya da yanlış bir görüş btrliğine varsa çok iyi olmaz mı dersiniz? Reagan Anlaşmalann çiğnenmesine göz yumamayız. Pershing'i protesto gösterisi Washington, bu yü Türkiye'ye askeri yardımı arUrmayacak TANJU AKERSON NEW YORK ABD Başkanı Ronald Reagan'ın yarın Kongre'ye sunacağı 1986bütçesinde bu yıl Türkiye'ye ayrılan askeri yardımın geçen yılki düzeyde olması bekleniyor. 1985 bütçesinde Reagan Türkiye'ye askeri yardımın 755 milyon dolar olmasını istemişti. 1986 bütçesinde artış yalmzca savunma ve dış yardımda öngörülüyor. Geçen yıl 7.7 milyar dolar olan dış yardım bütçesinin bu yıl 8.5 milyar dolar olarak saptandığı belirtiliyor. Ancak bu 800 milyon dolarlık artışın hemen hemen Israil ve Mısır'a verilecek yardımlara aynldıjh belirtilmekte. Israil'e verilecek yardım bu yıl 400 milyon doların üzerinde artarken, Camp David anlaşmasına göre, benzer bir artışın Mısır'a da sağlanması gerekiyor. Bu bakımdan diğer ülkelere ayrılacak yardım dilimlerinde geçen yıla oranla büyük değişiklikler olmayacağı öngörülüyor. Dış yardım bütçesinde üçüncü sırayı alan Türkiye için Reagan'ın geçen yıldan daha az askeri yardım talebinde bulunmayacağı, Yunanistan'a da yardımın aynı düzeyde (501 milyon dolar) korunacağı belirtilmekte. Toplam olarak 937 milyar dolar olarak saptanan bütçe, 1965'ten bu yana bir yıl öncesine göre en az artış gösteren bütçe oluyor. Yalnızca yüzde 1.5 oranında bir artış var. Yani Reagan büyük bütçe açığını kapatmak için bu yıl bir tür "dondurulmuş" bütçe sunuyor Kongre'ye. Bütçede bazı kalemlerde sadece dondurulma değil kesinti de öngörüluyor. 13 bakanlıktan sekizinin bütçesi geçen yıla göre azaltılıyor. Bu bakanlıklar arasında Tanm, Eğitim, Enerji ve Imar tskân Bakanlıkları da var. Federal Almanya'nın Heübronn kenti yakmlannda bukınan A BD askeri ussünun onlerinde yaklapk7bin 500 göstericinükleer füzeleri protesto ederek, geçen ay bir Pershing füzesinin motorunun alev alması sonucunda ölen üç Amerikan askeri için bir anma töreni düzenledüer. (AP) Batı Şeria'da tutuklamalar Batı Şeria'daki tsrail işgal kuvvetleri, önceki gece Betlehem dışmdaki Deyşe multeci kampında 10'dan fazla Filistinliyi tutukladıktan sonra dün sabaha karşı da yeni aramalarda 20 Filistinliyi daha tutukladu (AP) Dışişleri: Askeri uçaklar için uçuş planı verilmez ANKARA, (a.a.) Dışişleri Bakanlığı, Ege'nin uluslararası hava sahasındaki tatbikatların uluslararası hukuka uygun olarak gerçekleştirildiğini ve Yunan iddialarının iyi niyetle incelenerek yanıtlandınldığını açıkladı. Yunan Dışişleri Siyasi Müsteşarı Yannis Kapsis'i yanıtlayan Dışişleri Enformasyon Dairesi Başkanı Yalım Eralp, 1945 tarihli Şikago sözleşmesi uyannca uçuş planı verme yükümlulüğünun sadece sivil uçaklar için geçerli olduğunu belirtti. Hintli casus itiraf etti VtETNAM'IN KAMPUÇYA'DA YILDIRIM HAREKATI Hindistan'da devletsuiarau "yabancı ajanlara" vermekle suçlanan beş hükümet görevlisi hakkmdaki soruşturma tamamlandı ve haklannda casusluk davası açıldu Sanıklardan Cumhurbaşkanhğı Dairesi görevlisi, S. Şankaranm gizli bir sorgu sırasmda suçunu itiraf ettiği açıklandL (AP). Ağca: Emanuela'nın yaşadığma inanıyorum Yunanlılar adalanııı Türkiye'ye armağan ediyor \ Kızti Kmerler, üstün Vietnom birlikleri karşısında dayanamadılar. Terörist^Mehmet Ali Ağca'ya karşılık olarak kaçınldığı söylenen Emanuela Orlandi için Italyan potisi yeniden seferber oldu. Bu arada Ağca, Itaiyan televizyonu ile yaptığı görüşmede, ' 'Emanuela 'nın yaşadığına inandığım" söyledi. (a.a.) \ Semadirek adasından sonra, Yunan turizm broşürlehnde Sombeki de Tıirk adası olarak yer al$ıl FRANKFURT, (a.a.) 1985 Yunan telefon rehberinde "Semadirek" adasının Türkiye sınırlan içinde gösterilmesinin yankılan devam ederken, bu kez hazırlanan Yunan turizm broşürlerinde de "Sombeki" (Simi) Türk adası olarak yer aldı. Federal Almanya'da yayımlanan Frankfurter Rundschn gazetesinin haberine göre, Yunanistan Dışişleri Bakanlığı yanlışlığm farkına vararak, bütün dış temsücüikleri, durumun düzeltilmesi konusunda uyardı. Bakanhk, basın ataşelikleri ve dış temsilciliklerden, adanın ötekiler gibi "mavi"ye boyanmasım istedi. Irak, bir tanker daha vurdu Irak, hava kuvvetlerine bağb savaş uçaklannın Harg Adası yakmlannda "çok büyük bir deniz hedefmi" vurduklaruu bildirdi. İki Kızıl Kmer kampı işgal edildi ARANYAPRATHET (AP) Vietnam birlikleri Kampuçya'nın Tayland sınırında Kızıl Kmerlere karşı giriştiği iki günlük büyük saldırı sonucunda gerillalara ait iki üssü ele geçirdi. Phnom Tuek ve Phnom Angkorpan üslerinin duşmesinden sonra 18 bin sivil Kampuçyalı Tayland topraklanna göç etti. Taylandlı askeri yetkililerin bildirdiğine göre Kızıl Kmer gerillalan kamplann duşmesinden sonra dün Vietnam birliklerine ait iki üsse saldırdı. Çıkan çatışmada bir Kızıl Kmer gerillası öldü, 4 gerilla da yaralandı. Tayland sınırının 60 kilometre güneyinde de dün Vietnam birlikleriyle gerillalar arasında yer yer çatışmalar çıktı. Tayland askeri kaynaklanna göre Vietnam birliklerinin Kızıl Kmer kamplanna karşı başlattığı iki günlük saldırıda 41 Kızıl Kmer gerillası öldü, 82'si de yaralandı. Çarpışmalar sırasında Vietnam birliklerinin attığı toplardan 30'u Tayland topraklarına düştü. Kızıl Kmerlerin genel karargâhının bulunduğu kuzeydeki Phnom Malai dağlık bolgesinde de Vietnam birlikleri ve Kızıl Kmerler arasında karşılıklı topçu düellosu oldu. Vietnam birliklerinin dün sınırda hoparlörlerle Taylandlılan Kızıl Kmer gerillalannı desteklememeleri konusunda uyardıklan belirtiliyor. Tayland ve Vietnam birlikleri Kampuçya savaşı süresince zaman zaman karşılıklı çarpışmalara giriyor. Papa Peru'da Papa tkinci Jean Paul, Latin Amerika gezisini sürdürüyor. Venezuela ve Ekvator ziyaretlerini tamamlayan Papa, 5 giin sürecek bir ziyaret için Peru'nun baskenti Lima'ya geçti. (a.a.) Mavî Çek in "ödeme garantisi 25.000 liraya yukseltildi. Mavi Çek'in her yaprağı İş Bankası'nın "ödeme garantisi"ni taşır. Belli bir miktarı, karşılık aranmadan ödenir. Bu miktar 10.000 liraydı. 25.000 lira oldu. Her Mavi Çek yaprağının şimdi, 25.000 lirası İş Bankası'nın bütün veznelerinde provi2yon alınmadan ödeniyor... Anında. Mavi Çeklilerle... Mavi Çek'in kolaylığını bilenlere saygıyla duyurulur. TÜRKİYE İ BANKASI
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle