17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURÎYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜSLER leri takımından çoğunun, ne idiğü belirsiz kimseler olarak, uygunsuz tutumlarının meydanda olması dolayısiyle, bu gibi uygunsuz davranışlara cesaret edenler hakkmda, öbürleri için caydıncı ve uyancı olmak üzere, ulu ve yiice padişah hazretlerinin kutsal buyruklan uyannca göriişiılüp kaleme alınan yasadır." Aynı zamanda kısa bir gerekçe niteliği taşıyan bu başlangıçtan sonraki maddelerden çoğu, riışvet alınıp verilmesi ve rüşvetle kadı ve nâip atanması ile ve bu eylemlere verilecek cezalarla ilgili kurallan içermektedir. Memurlarla ilgili ceza yasasında da, memurların görevlerini dürüst olarak yerine getirmelerine, devlet gizlerini (sırlarını) açıklamamalanna, kayırmaya ve rüşvete engel olunmasına ilişkin kurallar yer almaktadır. Yasanın sonundaki ek maddede ise ne gibi armağanlann rüşvet sayılıp ne gibilerinin sayılmayacağını gösteren şu ölçü konulmuştur. Osmanlı Imparatorluğu'nun çöküş döneminde, bu çöküşü durdurmak için gösterilen çabaların ürünü olan rüşvet yasalarında bile nasıl açık kapılar bırakıldığını gözler önüne seren bu ilginç belgeyi de Türkçeleştirerek okurlarıma ulaştırmak isterim. Ek madde şöyledir: "Birinci ve ikinci bölümlerde yazılmış ve belirlenmiş olduğu gibi, rüşvet denilen şey kesin şeriat kurallan ile yasaklanmış olup, Tann esirgesin. bu suçu işleyenler hakkmda ağır cezalar uygulanacağı açık olduğuna göre, rüşvet almak gibi iğrenç eylemden kaçınmak gerekir; ancak sevgi \e bağlılık duygusu ile, hiçbir artniyel olmaksızın alınıp verilen geleneksel armağanlar kabul edilebilir; şu kadar ki, bu gibi armağanlardan, nitelik bakımından (deger noktasından) para, mücevher ve değerli eşya verilmesi durumunda, bunlann rüşvet olup olmadığını ayırdedip seçmek güç işlerden olup böyle para ve mücevherler (verilmesi) kuşkudan kurtulamayacağından, görevde veya görevden alınmış bulunan bütün vezirler, bakanlar, devlet adamlan ve saray görevlileri hiçbir vönden (hiç kimseden) bu gibi şeyleri alıp kabul edemezler, ancak kendi aile bireyleri ile yakın dost ve akrabalan, bağlılıklarını canlı olarak göstermek amacıyla bir şey verdiklerinde alanlar da onlara armagan sunduklannda, Peygamber'in herkesçe bilinen kutsal hadisi uyannca, taraflar bunları kabul edebilirier. Ve bir de yiyecekkrden yag, bal, yemiş ve benzeri şeyier, öyle pekçok miktar ve değerde olmamak, köle ve cariyeden başka yarış atı, beygir, koyun ve kuzu gibi şeyier de, az olmak üzere, kabul edilebilir; sünnet. düğün, nikâh, okula başlama gibi törenlerde de, pek aşırı ve aykın olmamak üzere, müce\her, raadeni şeyier ve lâhur şaldan başka uygun ve elverişli armağanlar vermekte sakınca yoktur." • • • "insansal değerler" boşluğunun nasıl doldurulabileceği konusu idi. Ahlak bozukluğunun başında da rüşvet geliyormuş. Bana anlattıklanna göre, büyüklü küçüklü Nazi ileri gelenleri, bir yandan vatan, millet, her şeyin başında "Deutschland" nutuklan verirken öte yandan küplerini doldurarak yeni kuşaklara çok kötü örnek olmuşlardı. Bunları Hitler'e duyurmaya kalkışmak ya ölümle, ya da iftira suçundan zindana atılmakla sonuçlanıyormuş. Böyle dilekçeler vermek yasakmış. Devlet yönetiminde "kuvvetli icra" ilkesini savunan mukaddesatçı Fransız Filozofu Joseph de Maistre (17531821) özdeyiş niteliği kazanan şu sözü söylemişti: "Saghk butaşıa degildir". Bu söz yalnız fizyolojik sağlık için değil, aynı zamanda ahlaksal sağlık için geçerlidir. Ahlak bozukluğu bir kez gelişecek ortam bulmayagörsün, sağlam ahlaklıların namuslu tutumu ahlaksızlara bulaşmaz; yani onları ahlaklı yapmaz. Tersine, ahlaksızhk bulaşır birçok namuslu kişiye. Bunu önlemenin iki ilacı vardır: Biri açık rejim ve adalet, öbürü herkese insanca yaşama olanağının sağlanması, yani sosyal adalet... Cezalar çooook geri planda kalır. (li Kiıabı Mukaddes, Kitabı Mukaddes Şirketı Yayım, îst. 1949 sh. 188, 184 (Tesmye: Bap 11: 17; Bap 16: 19/ C. W. Ceram'm Türkçesi 1961'de Remzi Kitabevi'nce yayımlanan "Tanrtlar, Mezarlar, Bilginler" adlı kııabında IX. Ramses (I.Ö. 11421123) döneminde mezar hırsıztannm valıye riış\er vererek bu ışı yürutıukleri, papırus belgelerine yollama vapılarak vazıİTnıştır. (2) tarıhi Ce'vdeı. Cilt 4. sh. 235/237. (3) Bu ruşxet yasahn ayn ayn broşiırter halmde yayımlanmış olup birer nushası (Maıbaai Âmire baskısı olarak) Istanbul Unıverstlesı Kıtapiığmda No: 22 ve 23 'te kayıtlıdır. 3 ŞUBAT 1985 "Rüşvet"in Kökeni HIFZI VELDET VELİDEDEOĞLU Kapıkule gümrük kapısındaki örgütlü rüşvet olayından birkaç ay sonra bir bakan hakkındaki rüşvet suçlamasını ve geçen hafta bir TRT yanşmacısının rüşvet verme girişimini gazetelerde okuyunca, Arapça "reşv"den gelen "rüşvet" sözcüğünün etimolojisi üzerinde değil, riişvet eyleminin larihsel kökeni İKerindekısabiraraştırmayaptıra ve gördüm ki, adına " d e £ let" dediğimiz, belirli bir toprak üzerinde yerleşik toplumsal örgüt var olahdan beri rüşvet olgusu da var olmuş. Musa dininin üç bin küsur yıllık kitabı olan Tevrafın birçok yerinde rüşvete yer verildiği gibi, ondan önceki ve sonraki tarihsel belgelerde de yer verilmiş (1). lini sadeleştirerek aktardığım aşağıdaki satırlardır; bunlarda, il ve kasabalarda âyan ve eşraf denilen feodaller ile devlet görevlilerinin, onları denetlemeye gönderilen müfettişlerle de işbirliğı yaparak, halkı hangi yöntemlerle soydukları açık seçik görülüyor. Cevdet Paşa şöyle yazıyor: "Y*9u*n zulnmlerdeıı biri de "fltizam" (devlet gelirieriııi top»«n» yöntemi) idi... MüHeıim•« («elir toplama yetkisâni götü™ P»« ödeyerek üstknenler) de saıraflardan (bankerierden) başka dayanacak yerteri olmayan bir alay müflis (batakçı) « acın M S " Mşiler onıp (vergi toplama yetkW»i alabümekiçin) ödemiş biçimde hatırlanna biie gelmez ve böylece yörenin memurlanyla birleşip fermanı okuturlar, memurlar da "Devlet müfettişi geldi" diye fukarayı (halkı) suçlayıp müfettişlik hizmet akçasını ödetirler ve istedikleri gibi bir Oam (karar) düzenleyerek müfettişc verip onu geri gönderirlerdi. . . ., . t v . . Kinu zaman da yok yere ştkayet dOekçelen duzenleyerek mufetöş ısteyıp halkı bu yoldan soyduklanndan halkın hakkımn elde edilme yolu olan mufettışlık de aynca ve baştaca bir fesat aleü ve ülke çöküntüsunün bır etkeni olmuştu." (2) t k j n d S u h a n M a h m u t d ö n e . müıde, biri kazasker, kadı ve nâj b l e r e ( y a n j k a d , v e k i l l e r i n e ) , ECZACIBASI 1985TIPÖDÜLLERİve BİLİMSEL ARASTIRMA YARDIMLARI Eczacıbaşı. Turkiyede Tıp alanında • yapılacak bilimsel araştırma projelerini desteklemekte ve yayınlanmış bilimsel çalışmalara ödüller vermektedir. Desteklenecek ya da ödul verilecek çalışmaların değerlendirilmesi Eczacıbaşı Bilimsel Araştırma ve Ödul Fonu Yönetim Kurulu tarafından yapılmaktadır. Ödul ya da projelerinin desteklenmesi için başvuruda bulunmak isteyen araştırıcıların 30 Mart 1985 tarihine kadar "Eczacıbaşı Bilimsel Araştırma ve Odul Fonu Sekreterliği, Levent İstanbul" adresine aşağıdaki belgeleri iletmiş olmalan gerekmektedir. Rüşvet, Islamhukukunagöre de haramdır. Bir Hadiste: "Bir hükmü (bir iş hakkında karar) vermek ve almak için rüşvet İSStVSS^İSİ^ * ™ tre'/^^aT altnu üstttne getirirler idi. Halk ^ J S f B n d s d u h aL e 0 y e verene de, alana da Tann lanet etsin" denilmektedir. Kısacası, her ülkede rüşvet kötügörüldüğüvecezalandınldığı halde bu toplumsal hastalığın kökü bir türlü ka.namam.şnr. Osmanh toplumunun yükseliş döneminde bile koca şair Fuzulî bir şürinde: "Girmek olmaz behişte rüşvet ile" demiş ve lise öğrenimi gören herkesin bildiği ünlü Şikâyetnâme'sinde: "Selam verdim, rüşvel degildir deyu ahnadılar" diyerek yakınmıştır. Osmanh'nın çöküş döneminde ise ülkenin perişanlığı, halktan nasıl zorla rüşvet almdığı, türlü kaynaklarda anlatılmıştır. Bunlann en önemlilerinden birisi, Cevdet Paşa Tarihi'nden di ^ yöredeki âyanı (Ueri geienleri) devlet görevlikrini (merkeze) y e t Jp suçtanad. butamr £ " "/^tik f £ v e e İa vv tS^SS^SS^' başlığını taşıyan yasanın giriş maddesinde çok ihtiyatlı bir dil kullanılarak şöyle deniliyordu: " Ö^likk dn ^ n i ba,i e nn v u r n v e n v e > ü c e saHanatın büt ü n «Ş»erinin gerçek kaynağı olan k u t s a l $ e r i a l kurallanna uymak gerekmektedir; günumüzde şeriat hizmetinde bulunan görevlilerin kişilikleri ve bütiin düzenli nitelikleri naraus ve doğruluk ayneti ile bezenmiş, yetenek, bilP ve dine bağiılıkla donanmış ve her tiirtii uygunsuz davranışlardan uzak bulunmuş ise de, insan olmalan vıuunden, içlerinden bazısının snç işleme olasılığı bulunması ve ozellikle kadı vekil ^ v S S a d a î ı kakhnrYamac SLordu K a d S a UdH 1985 86 DÖNEMİ BİLİMSEL ARAŞTIRMA ADAYLIGI Tıp alanındaki araştırma projelerinin desteklenmesini dileyenler 12 kopya olarak, seçtikleri konunun amacını, çalışma planını, ayrıntılı gider tablosunu hazırlayıp, bunlara birer fotoğrafla özgeçmişlerini, bugüne kadar yayınlanmış çalışmalarımn ayrıbasımlarını ya da listesini ekleyerek göndermelidirler. s . özel müfettiş gönderijerek " ^ ^ ^ ^ ,^etmeJliî" f.^Tu!L ı J " t ^ t *^2 ^ " , ? ^ "n ' J Ü ^ B İ S S V ^ İ dikkçesi verildiiinde kesesinde harchgı kalmamış bir şey bflmez v e ^ yaramaz usak ruhlu üti"müfettişlik hizmeti" m a s lılar a dı altında birkaç kese akça alsnlar diye, eilerine birer ferman verilerek uşralara gönderilirdi. Onlar da görev yerlerine vardıklannda, hangi taraftan daha çok müfetüşlik hizmet akçası (ücreti) alabileceklerini hesaplama düşüncesine kendilerini kapbrarak asıl sorunon çözümü hlçbir Bu yasalar rüşvetin kökünü kuruttu mu? Bunun olumsuz yanıtını görmek için günümüzdeki olaylara bakmak ve söylentilere kıılak vermek yeter. Açık rejim olmayan yerde hem rüşvet, hem söylentiler daha çok ve çabuk yayılır. İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra Almanya'ya gittiğimde gördüm ki, aklı başında, namuslu bilim adamlannı en çok kaygılandıran konu, bombardımanlann oluşturduğu korkunç yıkımlann nasıl onarılacağı değil, Hitler döneminde her alanda bozulan ahlakın oluşturduğu 1985 ECZACIBAŞI TIP ÖDÜLÜ ADAYLIGI Aday gosterilecek yapıtlar Türkçe ve 1 2 kopya olarak yollanmah, bunlara araştırıcının fotoğraflı özgeçmişi ile yayınlanmış çalışmalarımn ayrıbasımı ya da listesi eklenmelidir. Odüle aday gosterilecek yapıt orijinal bir çalışma nitelığini taşımalı, Turk yurttaşları tarafından yapılmış olmalı, yurt içinde ya da dışında yayınlanmış ya da bilimsel bildiri olarak sunulmuş bulunmalıdır. "Bilim Odulu" ve "Teşvik Odulu" olarak iki ayn ödül verilmektedir. EYET/HAYIR AKBAL Yarınlara Güvensiz Gençlik "On dokuz yaşındayım. Önümde bütün bir yaşam var" 1985 yılında on dokuzunda bir genç kız. Uyruğu ne olursa olsun, bir şey değişir mi? Ha Türk, ha Fransız, ha Alman, ha kalyan... Günümüz gençliği yarınından kuşkulu, yarınlara karşı güvensiz. Ne getirecek zaman? Sayaşlar mı, açlıklar mı, acılar mı? Beklenen yalnız bunlar... Hiç de iç açıcı şeyter değil. Bu yüzden günümüz gençliği kendini birtakım çılgınlıklara veriyor; içkiye, dansa, uyuşturucuya, kırıp dökmeye, cinselliğin her türlüsüne... Bakın ne diyor on dokuz yaşındaki Avignon'lu Christine Bisschöp "Le Monde' gazetesine gönderdiği mektupta: "On dokuz yaşındayım. Önümde bütün bir yaşam var. Bu yaştayken, dünyanın her gün biraz daha yaklaştığını duyarak hnutlu olmanız gerekir. Artık çocuk değiliz, yetişkin de sayılmayız; ne olacağız biz, neyiz biz? Bu sorular karşımıza çıkar bu yaşta. Başvurduğum işyerlerinden yaştmın yetersizliği yüzünden geri çevriliyorum. Bana bırakılan bir fırsat, bir şans var mı? Bana güven duyan var mı? Yok hiç biri! Çok gencim, deneyimden yoksunum, boyle diyorlar hep." Fransız kızı şöyle sürdürüyor: "Ama bir koşede açlıktan ölecek kadar büyümüşüm! Bir iş bulma kurumundan sosyal yardım bürosuna koşacak kadar büyümüşüm! İçinde yaşadığımız dünyanın kuşkularla dolu olduğunu görecek, bize hazırladığınız yaşamın acılaria dolu olduğunu anlayacak kadar büyümüşüm!.. Evet sosyal yardım dehen şey var. Ama gururumuz da var. Biz bağımsızlığımız içinde özgür yaşamak isteriz. Ama işsız ınsan bagımsıziık neaır Diiebilir mi? Çocuklanmızı bizi sarsan korkulardan uzakta büyütmek istiyoruz. Onlar yarın ne olacaklar?" On dokuz yaşındaki Christine sanki günumüzde yaşayan aydın bir Türk kızı, bakın neler diyor: "Birbirine benzer sözcükler ve çığlıklarla kavgaya tutuşmuş siyasal partilerı yurdumuzun geleceğini düşünmek konusunda çevresinde birleştirmek olanaksız mı? Sizler, binlerce politikacı, çocuklannızın mutluluğunu kurmak için işbirliği yapamaz mısınız? Ki, onlar da kendi çocuklannı koruyabilsinler, böylece yurdumuzun geleceği sağiama alınsın? Bırakın güvenliği, birbirimize inanmayı bile yitirdik. Artık boş sözler istemiyoruz, eylemler bekliyoruz. Neye yarar söylevler, ne denli güzel olursa olsun, bu umutlar hiç bir zaman sonuç vermezse? Bizlere daha iyi bir dünyaya inanmak gücünü değilse de, dayanışmalı ve inançlı bir dünyaya inanmak gücünü verin. Bizlerde hâlâ, yitirmek istemediğimiz bir zenginlik var. Ama bizi iteledikce, bizlerdeki o her an kırılıp dökülecek zenginiiği yok ediyorsunuz, bundan korku duyması gerekenler artık bizler değiliz, sizlersiniz. Çünkü canlılığını yitiren umutların yerini zamanla yıkıcı bir duygu alır; ona karşı durmanız zordur: Öfke." Bugün 55 milyonu ya bulduk, ya da geçtik... 1980'e göre Türkiye'nin yaşı 20'ye kadarki nüfusu tam 22 milyon. Yüzde yirmi beş artışla bugün 2830 milyon... Otuz yaşına kadarki nüfus ise 1980'de 30 milyondan çok, bugün belki de 40 miW yon!. Görüyorsunuz nasıl 'genç' bir ulus otduğumuzu... Gençlik Yılı'ndayız. Gençleri büyük çoğunlukta olan bir ulusuz. Bundan sevinç duymak gerekir. Ama bu gençliğe ön planda bir yer vermek, bu gençliğe saygınlık kazandırmak, saygı duymak da gerekir.. Oysa görülen nedir; genç misin, kuşkular yaratan kişisin, güvenilmez kişisin... İşsizlige. acılara kötü davranışlara layıksın... Okul kapılannda, sokaklarda, kahvelerde sürüklenmeye mahkumsun. 18 yaşında hapislere atılabilirsin, idam edilebilirsin, evlenebilir her türlü sorumluluk yüklenebilirsin; ama oy veremezsin, politikada söz ve etki sahibi olamazsın, yaşlılardır etkili olan, 'kuşaklar arasını açmamalı' diyerek genç kuşakları eskimiş. yararsız, ters yollarda ite kaka yürütmeye çabalayan... Fransız kızı Christine'in 'Le Monde'e yolladığı mektubu okurken bütün bunları düşündüm. Elde miydi düşünmemek, üzülmemek, duygulanmamak; şu yazıyı yazmamak? GENCLJK KITABEVIA.Ş. 325 Şubat 1984 KITAP •FUARI İNDİRİMLİ ECZACIBASI BİLİMSEL ARAŞTIRMA ve ÖDÜL FONU SEKRETERLİĞİ Levent ISTANBUL İZMİR KONSERİNİ İZLEYEN DİNLEYİCİNİN GÖSTERDİĞİ OLAĞAN ÜSTÜ İLGİ VE COŞKUYATEŞEKKUR EDERİZ. SPOR SALONUNA SIĞMAYAN BİLET BULAMAYAN DİNLEYİCİLERE, LİVANELİ İZMİR KONSERLERİNİN YAZ AYLARINDA YİNELENECEĞİNİ DUYURURUZ ıj\v\ı:ıı Mühürdar Cad. 68 Kadıköy/İSTANBUL Tel: 337 96 05337 07 34336 30 17 MBIAU'NIN ŞUSONKIRKYILI aemirtaş ceyhun emirtaş Ceyhun. içten dili. renkli gözlemleriyie. anılardan. tanıklıklardan yola çıkarak oluşturduğu "Babıali'nin Şu Son Kırk Yılı" kitabında, Babıali'nin bir yayıncılık çekirdeği olmaya başladığı zamanlardan günümüze gelinceye değin nasıl kabuk değiştirdiğini, bu aşamalann dönüşüm noktalannı saptayarak veriyor. D MENKULÜN AÇIK ARTTIRMA İLANI ŞİŞLİ ÜÇÜNCÜ İCRA MEMURLUĞUNDAN 1984/2886 tal. Bir borçtan dolayı hacizli ve aşağıda cins, miktar ve kıymetleri yazıh mallar satışa çıkarılmıştır. Birinci arttırma 13/2/985 günü saaı 15.4516.00'de Izzetpaşa Mah. Fınn Arkası Sokak No: 12 Şişli Adli Yeddieminlik Müessesi'nde yapılacak ve o günü kıymetlerin Vo75'ine istekli bulunmadığı takdırde 14/2/1985 günü aynı yer ve saatıe 2. arttırma yapılarak en çok fiyat verene satılacagı ve satış şartnamesinin icra dosyasından görülebileceği, masrafı verildiği takdirde şartnamenin bir örneğinin isteyene gönderilebileceği, fazla bilgi almak isteyenlerin yukanda yazıh dosya numarasıyla icra memurluğuna başvurmaları ilan olunur. Muhammen kıymeti Adedi Cinsi (Mahiyeti ve önemli nitelikleri) Lira Krş. 585.000. TL. muhammen kıymeünde 1 âdet pirinç sehpa orta boy camlı, 3 adet pirinç sehpa camlı kuçük boy, 2 adet servis arabası, 12 adet videograf, 2 adet müzik seti dolabı, 1 adeı televizyon sehpası, çekmeceli, 1 adet televizyon sehpası iki gözlü, 3 adet televizyon sehpası iki gözlü, ahşap, 4 adet çekmeceli videograf. Basın: 1121 1 J No. 10 Ogalogkı İSTANBUL JProf.KAıım Ismail j Cürkar Cad. KOMEDİ TİYATROSt KOMEDI 2 BOLUM ÇAMDAN MOBILY4 SANAYİ Oturma, yemek ve yatak odası gruplan. Çam avize ve abajurlar. Özel siparişler. ZİVERBEY KAYIŞDAĞI CADDESİ HAMDİ BEY DURAĞI 121/3 Yöneten METİN SEREZLİ Defcor ARTO BERBERYAN Koshım FİGEN MİREL • ALTAN ERBULAK ALİYE UZUNATAGAN • UĞUR YÜCEL • ASUMAN ARSAN . HUSEYİN KUTMAN » TAYFUN ÇORAĞAN • YAVUZ KUMÇAY • ŞEHSUVAR OEVEKUŞU Bilettrr Siitısa Sunulmustur SAL1 ? ı 00 (.ndınmlı Halk Geces.1 CAnŞAMBA 21 00 CjMARTESl 18 00^1 00 KA^AR 14 JO18 00 OTELMltüfiâÖ^ Y6o«ten: H»Mun DOBMENı Konıedl 3 bölütn ^ ERGENEKON O>n NO 98 (ESKİ IDIL SINEVASİI PANGAL ngeT^T41 » 17 İlerişim Yavmhırı İletisim Yavmlun İletisim iletisim Yavmlan İletisim Yavmlan tletisim VeniGündem 18.000 ADET NOZUL VE 18.000 ADET TIKAÇ KAFA TUĞLASI SATINALINACAKTIR. Şannameler bedelsiz olarak aşağıdaki adreslerden alınabilir: 1 Karabük'te Karabuk D.Ç. Fabrikalan Müessesesi Tedarik ve lkmal Müdürlüğümüz, 2 lstanbul'da Sirkeci Yalıköşkü Cad. Yabköşkü Han Kat: 45'deki Mümessilliğimiz, 3 Ankara'da Dışkapı Çankın Cad. No: 57'deki Genel Müdürlügümüzden. Isteklilerin şartnamemiz esaslanna göre hazırlayacaklan kapalı teklif mektuplarmı en geç 6 Mart 1985 gunü saat 14.00'e kadar Karabük D.Ç. Fabrikalan Müessesemiz Haberleşme ve Arşiv Müdürluğünde bulundurmaları ilan olunur. Basın: 11135 "1971'de ... ne ıdıysem 1985'de de oyum!" YeniGündem'in 15. Sayısında Yukandaki sözler eski Sıkıyönetim Savcısı, yeni DYP Genel Başkan Yardımcısı BAKİ TUĞ'a ait. • SUBAT SAYIMIZDA •Refık Halid Karay'ın Anılan •Seyyidlik Sanğı Sarmak •Bir Komintern Orgarunda Türkiye •Mustafa Reşit ve Midhat Paşalar ile Auguste Comte ve Pozitivistler •Bizans împaratoriçeleri A>nca: Haluk Bayulkcn. Hasan Esal Işık. ve Ogan Soysal'la: DIŞ POLITİKA HUKUMETİN MI. DEVLETİN Mİ? Seyfettın Gürsel'den; 1985: EKONOMİ'DE KRIT1K BİR YIL Zulfü Livaneli ÇIKIŞ YOLU ÇAGDAŞ MÜZİKTEDİR Cihan Ofuz arabesk sınatçılannı ipc çckiyor IİLET1ŞIM YAYINLARI Klodfam Caddesi tletısim Han Ca| İSTANBUL Tilefon: 520 14 33/54/55 Tfl î » M J3 S4, î
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle