17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER kallı insan başıdır da, ayaklan keçi ayağıdır. Kır perileri Nymphalan kovalar, korkuturmuş. Nympha, "gelin" demektir, Zeus'un kızlandır bunlar. Işte çapkın Pan, bu gelinleri kovalarmış.. Sırası gelmişken anlatıvereyim: Tarihe de geçmiş bir olaydir. Bir söylentiye göre Anadolu'nun Ege kıyılarında, bir söylentiye göre ise, Paksos Adası önünde sefer eden bir geminin dümencisi, kıyıdan "Tanrı Pan öldü" diye bir ses duymuş, bu ses ona, aldığı haberi kıyı boyunca her yana iletmesini de buyurmuş. Dümenci verilen buyrugu yerine getirince, karalardan korkunç iniltiler, çığlıklar gelmeye başlamış, doğa yasa girmiş bu yüzden. Olay Imparator Tiberius'un gününde olmuş, Roma arşivlerine de geçmiş. Ne ise, sözü uzattık, biz gene konumuza dönelim... "Panique"in mastarı "paniquer"dir ki, Türkce'ye onu "panike olmak" diye çevirebilirsiniz ancak. "Panik oldam" sözünden, demek ki, "korktum" anlamı çıkanlamaz, ama bizler çıkarıyomz işte. "Korktum. lelasa kapddım" gibilerden kullanıyoruz onu. Daha doğrusu, sözcüğün anlamını açık seçik bilmediğimiz için, o "panik oldum" sözü, ne olduğu gereğince anlaşılmaz, karmaşık bir durum getiriyor gözümüzün önüne. Hani diyeceğim, böylesi bir durum o kişiye bir yücelik de veriyor. Korkuya kapılacak değil ya adam; işte kendi de söylüyor, korkmamış da "panik" olmuş. Vah vah, kim bilir ne geçirdi! Ya "şok oldum" diyenlere ne buyumrsunuz? Onlann neyi anlatmak istediklerini sezmiyor değilim. "Sarsıidım" demek istiyorlar. Peki, ama öyle söylemek dururken, neden Fransızca'ya, hem yanlış Fransızca'ya başvurmayı yeğliyorlar. "Choc" sözcüğünde o anlam, "sarsüma" anlamı var gerçekten de, tinsel ve tensel sarsüma; çarpışma, şaşırtmak gibi anlamlan da var. Mastarı (geçişli eylem) "choquer". "Şok oldom" yerine "şoke oldum" dense yanlıştan kurtulunur, ama ne gereği var ille yabancı sözcük kullanmanm? Belki de, "panik oldum" örneğindeki gibi, bu da söyleyene bir yücelik veriyordur. belli olmaz. Eski Başbakan Yardımcısı özdağlar da, riişvet sorunu dolayısıyla verdiği ilk demeçlerde, "şok olduğunu" söyledi, "şok gecirdigini" değil. Hatta sağlık durumunu kamuoyuna sık sık duyurmayı nedense hiç savsamayan bu eski yardımcı, en son demecinde "Şokum devam ediyor" bile dedi. Kim bilir neyi anlatmak istiyor? "Şaşkınlıgını" mı diyecek yoksa? Gereğince anlaşdmıyor. Ama beni daha şaşırtanı, "Şokum devam ediyor" sözünden sonra söylenen "Beş vakit namaz kılıyorum" sözüdür. Şok gecirmekte olan, namaz kılabilir mi, kılamaz nu? Bunun yanıtını, hekimlere ve din adamlanna bırakalım. Biz sadece dil üzerinde duruyoruz. Yazuna eğlendirici bir fıkra ile son vereceğim: Küçtik bir öğrenci, okuldan evine ağlayarak dönmüş, odasına kapanmış, başlamış Tann'ya yalvarmaya: "Ah Tannm" diyormuş küçük öğrenci, "Ne olursun Tannm, öğretmen benim sınav kâğıdımı okumadan önce Paris'i, fngiltere'nin başkenti yap, ya Rabbim!" Birkaç yabancı sözcük MELİH CEVDET ANDAY Sözcüklerin dilden dile gecerken biçim ve ses değiştirmesi beni çok Ugilendirir, hatta eğlendirir. Bizim " h a f u " sözcüğümüzün, Fransızca "semaine" ile özdeş kaynaktan gelmelerini buna örnek gösterebilirim. "Semaine" Latince "septeoT'den gelir, o da "sepf'ten. "Sept" ise "Yedi" demektir. Bunun Farsçası "heft"tir. Biz "beff'ten "hafta" yapmışız, Fransızlar "sept", ya da "septem"den "semaine" yapmışlar. Bunun gibi dilden dile geçen sözcüklerin özdeşliği genellikle bilinmez, tanınmaz. Gerçi " h e f t " ile "sept", özdes ailedendir; bu dil ailesine Hint Avnıpa dilleri denir. Farsça ile Fransızca bu ailedendir. Bizim dilimiz ise UralAltay dil ailesinden. tmdi bizim Farsçadan kök alıp, Fransızlann işlemini uygulamamız elbette eğlendiricidir, değil mi? Ama dilimize Batı dillerinden girmış olan sözcüklerin tümü bu örneğe benzemez. Osmanlı, Farsça ve Arapçayı ölü dil gibi kullanıyordu; bu bakımdan Batı dillerinden gelme sözcüklerin durumu daha bir gariptir. Bir iki örnek vereyim. bir yana atarlar; örneğin "otobüs" demezler de, ille "otobos" derler. Oysa Türkçede hiçbir sözcük " o " ünlüsü ile bitmez. Ama "morel" burada da kalmadı; eskiden "morelim bozuk" Fransızca "moral" sözcüğü, diyenler, şimdi "morellerim törel (ahlaki), tinsel, "manevi" bozuk" diyorlar. Şaşutıa bir geanlamına gelir; bunun dişili olan lişme! Anlaşılan "sinirlerim "mormle" ise, törebilim, aktöre boznk" anlamına geliyor. Deden (ahlaktan) çıkanlacak sonuç mek ki "moral" sözcüğü, zademektir. Bu sözcük bizim hal manla "sinir" karşüığı oldu çıkkımızın ağzına, nedense "mo tı. Hatta "morelime dokundu" rel" biçiminde gjrdi. Oysa Türk diyen de var. Benim de dokunuçenin ses uyumu kurauna göre, yor. bunun ya "moral" olarak kalması, ya da "moruf' olması geBunun gibi, bir de "panik rekirdi. Çünkü Türkçe bir söz oMum" sözü çıktı ortaya. Francüğün ilk hecesinde " o " kalın suca "panique" sözcüğü "korünlüsü varsa, ondan sonra gelen kn verid" demek. Eski Anadoheceler ya " u " , ya da " a " ün lu'nun kır tanrısı "Pan"dan lüsünü alır. Dilimizin ses yapısı kaynaklanıyor sözcük. Demek, na özgü çok geçerli bir kuraldır eski Anadolu'da tanrı Pan'ı göbu. Ama Türklerde bir huy var renler korkuya kapıhrlarmış. dır, yabancı sözcüğün yabancı Ama onu Arkadialı da sayarlar. lığını belli etmek için bu kuralı Tann Pan'ın başı, boynuzlu, sa PENCERE 22 ŞUBAT 1985 Faturalı Yaşam ile KDV'nin Anlamı.. Kapitalizmin türleri var. ABD'de, Suudi Arabistan'da, Belçika'da, Güney Kore'de, İrarf da, kapitalizm değişiktir. Ülkemizdeki sermayecilik de kendine özgü koşullarda renklenip dokunmuştur. Bizimkine çeşitli adlar veriliyor: Dışa bağımlı kapitalizm, komprador kapitalizmi, çarpık kapitalizm, az gelişmiş kapitalizm, ya da Uğur Mumcu arkadaşımızın dediği gibi alaturka kapitalizm... Kapitalizm Batı Avrupa'da, AET örgütünde bütünleşmeye çalışan bir yapı oluşturmaktadır. Güney Kore'de halkın dışında ve tepesinde, Japon ve Amerikan ortaklığıyla tahtını kurmuş baskı rejiminin ekonomik mekanizması gibi işleyen kapitalizmin tsveç'teki siyasal örgüsü sosyal adaletçidir. Türkiye'de bir başka olay yaşanıyor. Bizde sermayeciliğin Batıya özgü sanayi altyapısı kurulamadı. Özel ellerde sermaye birikimi ilkel sürecini yaşadığından vahşi ve acımasızdır. Siyasal demokrasi özlemleri, bu hırslı sürecin tekerine çomak soktuğundan dışlanmıştır. *• Özal yönetiminin, ülkemizdeki kapitalizmi halkın metazori özverisine dayanarak kurtarma ve geliştirme çabalarını görmezlikten gelemeyiz. Son yıl içinde bu yolda iki adım atılmıştır. Birisi 'İaturalı yaşam "dır, ikincisi KDVdir. Her iki önlemin de amacı, vergi dışında yaşayan kesimleri vergilendirmeye dönüktür Faturalı yaşam ne demektir? Özal yönetiminin Amerikan yöntemleriyle yürüttüğü propagandasına bakıhrsa, 'iaturalı yaşam" ortadireğe vergi ladesidir, hayatı kolayiaştırmak için sunulan bir nimettir. "Ortadirek" alışverişlerini faturaya bağlayıp harcamalarını bir liste niteliğtne dönüşiürerek gerekli makama sunduğunda, devlete ödediği vergiden küçük bir bölümü kendisine geri verilecektir. Ozal yönetimi halkımıza "ortadirek" adını takarken, dökümünü de şöyle yapmıstır "Ortadirek, işçi, memur, esnaf, köylü ve emekliden oluşur" Gerçekte 'İaturalı yaşam" ortadireğin refahını düşünerek değil, ortadireğin ortadireği denetlemesi için yürürlüğe konmuş bir yöntemdir. Şimdiye dek vergi dışında kalan "ortadirek esnaf"\n bu yolla denetlenmesi amaçlanmıştır. Vergi iadesi adı altında vergi gelirini yükseltmek için uygulanan "faturalı yaşaniın anlamını saptırmamak gerekir. Faturalı yaşam, ortadireğe, ancak bir tek yoldan yararlı olabilir: Eğer devletin geliri bu yöntemle artarsa ve artan vergi geiirleri halk hizmetinde kullanılırsa... Devletin artan vergi geliri, hükümet eliyle bir avuç azınlığı zenginleştirmek, daha başka deyimle "devlet eliyle kişiyi zengin etmek" için kullanılırsa, halk yine ezilir, ve ülkemizde çarpık kapitalizm sürer. • KDV (Katma Deger Vergisi) de şimdiye dek vergi dışı kalan hizmet kesimini vergi alanı içine katmak amacıyla düzenlenmiştir. 1985'te KDV ile bir trilyonluk devlet geliri sağlanması öngörülüyor. KDV'den önce yürürlükte bulunan (başta istihsal vergisi) bir dizi devlet gelirinden vazgeçildi ki, bunların toplamı 700 milyar lirayı buluyordu. Özal yönetimi ne yapmak istiyordu? Amaç yine ortadireği vergi alanında ortadireğe denetletmek, tüketimi biraz daha gerileterek talep enflasyonunu dizginletmekti. Ne var ki, hesap tutmadı. 1985'in ilk ayında KDV uygulandı, enflasyon yüzde 8'e tırmandığından, yük yine ortadireğin sırtına bindi. • Kapitalizm, yaşamak için her yola başvuracaktır; faturalı yaşam ve KDV bu gereğin uygulamalarıdır. Geç bile kalınmıştır. Ancak ücretlilerin, daha açık deyişle emekçi halkın, gelir vergisinin yüzde 70'ini ödediği bir sermaye düzeninde her iki yeni yöntem, sosyal adaletsizliği ortadan kaldıramaz; toplanan vergilerin devlet eliyle kişiyi zenginleştirme politikası için kullanılması durumunda sömürü büsbütün koyulaşır. Özal yönetimini faturalı yaşamıyla ve KDV'siyle değerlendirirken, yerli yerine oturtmalıyız. ARADABIR RECEP BILGINER OKURLARDAN Toprağımız elimizden ahnıyor Biz Ceylanpınar çiftçileri ve bahçecileri olarak 19381940 yıüannda yurdumuzun bu yöresine yerleştik. Bir kısmımız daha sonraki yülarda buraya yerleşti. O tarihlerde taşlardan geçilmeyen, yılanlann cirit tttttğı, doğanın bütün vahfttiyle sahip olduğu kıraç bir bölgeydi. Bizler bu topraklara yerleştik. Bütün bu zorluklara gö'ğüs gererek hem ülkemizde ıslah edilmemiş topraklardan bir bölümünü ıslah ederek ülkemiz ekonomisine katkıda bulunmak, hem de çocuklanmızın ve bizim geçimimizi temin etmek ve çocuklanmızın geleceği için yatınm yapmak idi. Fakat 1983 yıunda Hazine bizi dava ederek, ellerimizle taşlantu temizlediğimiz, bir neden geüp sahip çıkmadı. bölümüne çeşitli meyve Neden bizUrin bu kadar ağaçlan ektiğimiz, diğer yorulmasına, maddi ve bölümü ile de sebzecüik manevi zararlara girmesine yaptığımız, ayrtca kendi imkânlanmızla masraflanmızı engel ohnadı. Tam randunanh mahsul alacağımız toprağı kısarak kazdırdığımız altına döndürdüğümüz bir kuyulardan su çıkararak zamanda bizi dava etmiştir. sulamasım yaptığanız Aynca Ulu önder Atatürk'ün tarlalanmızı ellerimizden "KÖYLÜ MİLLETİN almak istemektedir. EFENDtSİDÎR" dediği ve Acaba sorarım 193840 efendi diye hitap ettiği bizleri yülannda topraklanmız neden mağdurluğa yukanda belirttiğimiz itmektedirler? şekildeyken verimli duruma BEHÇET ÇELİKURFA getiriimeden önce Hazine Bülbül Susmuş... "Bu gece, ben yine, bülbülleri hamuş ettim." Böyle başlar Dede Efendi'nin ferahfeza yürük semaisinin ilk dizesi. Güzel bir şarkının ezgileri içinde, belki, çaresiz bir âşığın feryadıdır bülbülleri sustuıan. O zavallı. kendi acısını düşünmüyor da, feryad edip inleyerek karşısında bülbülleri susturmakla öğünüyor. Yine de, bülbüllerın sustuğu, şarkıda dendiği gibi susturulduğu bir doğa düşünülebilir mi? Sessiz, cıvıltısız bir doğada, güllerin, öteki çiçeklerin, ağaçların, hatta çeşitli böcek seslerinin bile anıann Kaımaz. Doğa bir bütündür. Şarkıların, müzikle sarmaş dolaş olan sözleri içinde bülbülleri susturmayı, belki hoş karşılayabiliriz. Ama ya toplum düzeninde? Aydının sustuğu ya da susturulduğu bir toplum düşünceden de yoksun kalmaz mı? Toplum da doğa gibi bir bütün değil miAydınların sustuğu ya da susturulduğu bir toplum, dengesi bozulmuş bir gövdeye benzer. Çaresiz kalmış bir âşık için, ağlayıp inleyerek bülbülleri susturmanın belki kendince bir tadı var" dır. Acaba, aynı tadı, toplum içindeki yetki sahipleri aydınları susturduğu ya da susmak zorunda ' bıraktıklarında alabiliyor mu? Eskiden, tekke düzeni içinde, müritler, mutlaka b!r şeyhe bağlı kalırtardı. "Bir şeyh bulup eteği" r rte yaptşmak", iradesini yani beynini ve dilini ona teslim etmek de• mekti. Mürit, şeyhinden izin almcaya kadar, bir ömür harcayarak öğrenebildiklerini bile söyleye. mezdi. Tekkeler de, kendilerine göre, susmuş, susturulrnuş bir toplum düzeniydi. Bakın, Hacı Bektaş Veli ne diyor: "Ariflerin katında, her sözün üç ön yüzü, bir art yüzü vardır. Arif . olmayanlar bunu bilmezler ve önce, sözün art yüzünü söylerler, kendilenni ateşe atarlar." Bu da, başka türlü bir susturmayöntemi değil mi? Onun için, atasözlerimiz bile "Bülbülün çektiği dili belâsı" ya da "Zamansız öten horozun başını keserler" dememişler mı? Toplum yaşamımızda da, hep, kimi sözler söylendiği, kimi çıkışlar yapıldığında "Şimdi zamanı mı" denmiyor mu? Bir ülkenin aydınları da, ötmek için zamanını kollamak zorunda olan horozlara mı benzetilmek isteniyor? Birkaç yıl önce, tiyatro konulu , bir açıkoturumda, ınsanlarımızın . suskun yetişmelerinin nedenleri, ni şöyle sıralamıştım: "Aile, okul, iş hayatı, çevre, yasalar, yöneticiler ve din kurallarının baskıla• rıyla, insanlanmız suskun kalmış' lardır." Dınleyiciler arasında bulunan . bir grup, "Biz dinimize ve ailemi ze söz söyletmeyiz" diye üzerimize yürümüşlerdi. Toplantıyı du. zenleyenlerin de çaresiz kalma'. ları üzerine, öteki konuşmacı arkadaşlarla birlikte, arka kapıdan toplantıdan ayrılmak zorunda kalmıştık. Söz gümüşse susmak altındır öğüdüne uyarak, acaba, Dede Efendi'nin ferahfeza yürük semaisini söylemekle mi yetinsek? "Bu gece, ben yine, bülbülleri hamuş ettim. Servi bülendim, işve pesendim, gel kendi efendim." Herhalde bu şarkının sözlerini yazan da, kendi suskunluğunu ya da susturulduğunu örtmek için, bülbülleri susturmak öğüncüne kaptırmıştır kendini. İyi ama düşüncemizle, sözlerimizle suçlanacaksak, beynimiz, ağzımız niye var olmuştur? Yazı niye, bilim niye, konuşan hayvan denen insan niye? Ticaret için, vurgun için, sömürü için mi? Çevreme, hatta, otuz yıldır oturdyğum mahalleye bakıyorum: Özellikle, mahalledekı esnafa. Bu süre içinde, sosyal ve siyasal değişmeler oldu, onlar işlerini sarsıntısız, aralıksız sürdürdüler. Olanlar, mahallemizde yaşayan aydınlara oldu hep. Birinciler, mal altp satıyorlardı, ikinciler, düşünüyorlar, düşündüklerini söyleyip yazıyorlardı. 5 $IİM$I$I9 liraya Leyland Dîzel îmkânı! Süper ekonomik LEYLAND DİZEL imkânına şimdi Murat 131 sahipleri de kavuştu! LEYLAND DİZEL, ticari araçlar için gerekli basitlik, dayanıklılık, güçlülük gibi temel özelliklere uygun olarak İngiltere'de geliştirilmiş, Avrupa ülkelerinde çok sayıda FIAT 131 taksiye takılmış orijinal dizel motorudur! LEYLAND DİZEL'in MURAT 131'lere adaptasyonu için gerekli parçalardan oluşan özel kit (travers dahil) yoğun mühendislik çalışmaları sonucunda hazırlanmış ve üretilmiştir! MURAT 131 sahipleri... Taksiciler! Aracınızın durmadan para yakan benzinli motorunu hemen söktürün. Sadece 500.000 lira odeyin, LEYLAND DİZEL taktırın; orijinal dizel motoruna kavuşun! Peşinatı siz verin, taksitleri Leyland Dizel öder! LEYLAND DİZEL yakıttan büyük tasarruf sağlar; taksitlerini kendisi öder. LEYLAND DİZEL'in süper ekonomisini kullananlara sorun. Kendi hesabınızı kendiniz yapın! LEYLAND DİZEL'in, kendi borcunu nasıl kendisinin kapattığını görün! Benzine çalışmayın, kesenize çalışın! LEYLAND DİZEL'le daha çok kazanan 11.000 şoför gibi siz de süper ekonomiyi seçin. Siz de LEYLAND DİZEL'e geçin! KROM BİLEŞİKLERİ SAN. ve TİC. A.Ş. Şirketimizin Olağan Genel Kurul toplantısının aşağıdaki gündemi müzakere ve karara bağlamak üzere 13 Mart 1985 Çarşamba günü saat 15.00'te Camhan Barbaros Bulvarı No: 125 Beşiktaş / İstanbul adresinde yapılması Yönetim Kurulumuzca kararlaştırılmıştır. Bilanço kâr ve zarar hesaplanmızla, Yönetim Kunılu ve Denetçilerin raporları şirket merkezinde toplantı tarihinden 15 gün öncesinden itibaren ortaklarımızın tetkiklerine hazır bulundurulmaktadır. Pay sahibi ortaklarımızın bizzat ve vekalet vermek sureti ile toplantıya teşrifleri rica olunur. Saygılanmızla, Yönetim Kurulu Başkanı OLAĞAN GENEL KURUL GÜNDEMİ 1. Genel Kurul toplantısı Başkanlık Kurulunun seçimi, 2. Toplantı tutanaklannın Genel Kurul adına imzalanması için Başkanlık Kuruluna yetki verilmesi, 3. 1984 yılına ait Yönetim Kurulu ve Denetçilerin raporlarının okunması ve incelenmesi, 4. Şirketin 1984 yılına ait bilanço ve kâr zarar hesaplarının tetkiki, karara bağlanması, 5. Yönetim Kurulu üyeleri ve Denetçilerin ibraları hakkında karar verilmesi, 6. Yönetim kurulu üyeliklerine yapılan tayinlerin onaylanması süresi dolan yönetim kurulu üyeleri yerine seçim yapılması ve ücretlerin tespiti. 7. Denetçilerin seçimi ve ücretlerin tesbiti, 8. TT.KInun 334 ve 335. maddelerine göre Yönetim Kurulu üyelerine izin verilmesi, 9. Şirket ana sözleşmesinin sermaye ile ilgili 6'ncı madde tadilinin görüşülmesi ve karar alınması, 10. Süreleri içinde rüçhan haklarını kullanmayan hissedarlann bu haklarını dilediklerine kullandırmak üzere Yönetim Kuruluna yetki verilmesi, 11. 1.000.000.000^ TL. (Bir milyar Türk Lirası)na kadar tahvil ihracı için Yönetim Kuruluna yetki verilmesi, 12. Dileklerin görüşülmesi ve gerekli kararların alınması. KROMSAN Leylan süper ekonomî. "Çahş çabala, kazancı götür benzine kaptır... olmuyor! Sabah marsa bas gece yarılanna kadar çalış çabala. 67 bin lira kazanan 4 bmini her akşarn götur benzine yatır Baktım bühassa son aylarda bütun arkadaşlar arasında bir LEYLAND DİZEL'e geçme yanşı başladı LEYLAND DİZEL taktıran arkadaslara bakıyorum, kazandıkları cebmde kalıyor' Her ay en azından 70BO bin lira fazladan kazanmayı kim ıstemez? Ben de peşinatı denkleştırdim! LEYLAND DİZEL'e geçeceğim. Şımdı kazanma sırası bana geldı. flfl Yusuf MORAL "Peşinatı verdim, gerisini Leyland Dizel Ödüyor! Şotörün asıl kazanct akşam olup da depoyu doldururken belli olur. Kendimderı bihyorum, yıllarca nasıl boşa çalıştığımı LEYLAND DİZEL taktırdıktan sonra anladım Şimdi şehir içinde 25 lira yerine en fazla 11 lira yakıyorum. Sankı taksımetre kilometrede 14 lira faziaüan yazmaya baş/adı Aradakı fark çok büyuk, her ay ortalama 75.000 lirayı LEYLAND DİZEL den kazanıyonım Bu fark da taksitleri ödemeye rahat rahat yetıyor, yani taksıtlen bedavaya getınyorsun' Bütün arkadaştara samımiyetle diyorum kı, peşinatı sen ver, taksitleri hiç duşünme, LEYLAND DİZEL kolayca öder. • • TURKIYE HAYVANLARI KORUMA DERNEĞİ Basıboş hayvanlann itlafında kullanılan ilkel metodlar, uygar ulkelere ve insani duygulara aykındır. KIN1YORUZ. İlgililerin insancıl bir anlayış içinde soruna yalnız öldürerek değil, aşılama ve yaygın kısırlaştırma kampanyası ile de çözüm getirmesini dileriz. TÜRKİYE HAYVANLARI KORUMA DERNEĞİ Adres : Osmanbey, Matbaacı Osmanbey Sok. 30 Tel. : 148 02 44 'British Leyland lisansı ile BMC SANAYİ VE TİCARET A Ş. tesislerinde üretilmektedir. TÜRKİYE ELEKTRİK KyRUMU TİCARET MÜDÜRLÜĞÜ'NDEN K ^ s e n Bötge S « q Hd.: Islasyan Cad 3&C TWton 35113322 Tsleks 49 549 bmrs t Sonaun B«g> S M f Ud Şenrt KuOJay Sok ı Teleton 36132 682 3613S451 Ckyaıbak» Bütg» Satı* Hd. KıDrıs Cad ıSDağtıap 83' 11 329 BMC SANAYİ VE TİCARET A.Ş. tonk BAtge S M « M d : Aıftara felalh 64 TaHton S 1 i e M 4 0 | e h a 2 154adomlr mnbul BMge SMş Md.: 161 14 00 22 531 «s » Teletaı 4 U 1 1925 4141 09 48 TMete 42313banc1r Adaıu B«9> S M ş Ud : Tele<on 71131 155 71133 282 T«e«S 6? 258 Oİ3S » B ı r a B6*9f Satıf Ud.: Fevzı Ç&nak Cad Beyfıan tşnanı 3 Tele**! 24123 520 Tmks Kurumumuzun AfşinElbistan Şanıiyesi için 8 katem izolasyon malzemesı satın alınacakttr. Konu ile ilgili şartname Fevzipaşa Cad. No: 179 Yavuzselim'deki adresinden FW19007 dos\a numarası ile islenerek. lekliflerin en geç 27.2.1985 larihi saaı 17.00'ye kadar senlmesi gerekmekledit. Kurumumuz 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu'na tabi değildir.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle