17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyet Dil konusundaki tartışmaları üçe ayıran Evren, "Birincisi bilim adamlan arasında, ikincisi polemik yaratmak için, üçüncüsü ise ideolojik, en kötüsü de budur," dedi. ANKARA, (ANKA) Cumhurbaşkanı Kenan Evren, Türk Dil Kurumu'nda, Prof. Dr. Ze>nep Korkmaz tarafmdan verilen, "Dil tnkılabının Sadeleşrae ve Türkçeleşme Akımları Arasındaki Yeri" konulu konferansa dinleyici olarak katıldı. Cumhurbaşkanı Kenan Evren, Prof. Korkmaz'ın konuşmasından sonra yaptığı konuşmada, dildeki sadeleştirme ve Türkçeleştirme çalışmaları konusunda görüşlerini açıklayarak, dili sadeleştirmede "ifrata ve lasfiyeciliğe" kaçılmaması gerektiğini belirtti ve orta yol bulunmasını istedi. Cumhurbaşkanı Evren, Turk dilinin zaman zaman tartışma haline geldiğini hatırlattı ve "Bunun bir bakıma iyi olduğunu" kaydederek, "Bö>lece dilin degeri daha i>i anlaşılmış oldu" dedi. Ataturk'ün dildeki gelişme konusunu •'ilim isi" olarak görduğünu vurgulayan Evren, Ataturk'ün çeşitli tarihlerde yaptığı ve zaman zaman zor, zaman za Vjhıbı lumhuri>el Maıbaauhk \e Cıa/euvılık Tıırk \nonım Şırleıı jdııu Nadir Nadi. # Cienel >avın Muduru llasan ( emal, Mtıevı.**: Mııdıını Kmıne l >akliüil. Va/ı l>lerı Muduru Oka> • •ontnMn. # Habcr Mcrke/ı \Iu duru \alvm Ba\er, Sa\fj Duzenı Yoneımenı \li \car, 9 Teınsıkıler AN k\R\ •»aKınDofian.lZMlR Hikmet (.elinkavj. ADANA Mehmel Mercan. V n n y / h Kianbul Habcrlerı Reha ()/, L > Habcrler krgun Bakn. l.konomı O v Jı > man l la);a>, kıılcur \>dın hmev. Maga/ın: Valçın Ptk>en. Spor Danı>manı Ahdulkadır \iKelman, 1>UA.Iıme Refilı Durbaş. Aratırma ijahin *lpa>. lyVndıka 'jukrdn Krlenct. • koordınator \hmel Korulsan, 0 Malı l>icr h.ml Krkul. llan. f.\y% Kryene. Halkla llıskılcr (.uldertn koşar. Idjrc Husevin l'.urtr. Nclmc Sadun Snnmtı. Ba<,<ın ıe >uvan f umhımvel Malbaacılık \e Ga/eıecıhk T A.Ş Turk Ocağı Cad. 3941 Cağaloclu Ktanbul, PK 246lslanbuI, Tel 526 1000(9 hai), Telex: 22246 • Burolur Ankara: Zı>a Gokalp BuKarı Inkılap Sokak No 19 '4 Tel 33 11 4147, Telev 42344 • İ/mir: Halıl Zıya Bulvarı No 64 '3. Tel 25 47 0913 12 30 Telex: S2^59 • \dana: Çakmak Cad No 134 Kal 3. Tel 1455019731 Telev 62155 TAKVIM 22 Şubat 1985 Imsak: 5.18 Guneş: 6.43 Oğle: 12.22 Ikindi: 15.22 Akşam: 17.53 Yatsı: 19.12 Cumhurbaşkanı, Zeynep Korkmaz'ın konferansına katıldı 35. l LISLARARASI BERLİN FİLM FESTİVALİ JEOLOJİ KURULTAY1 Evren: Ditin sadeleşmesi için 'orta yoV izlenmeli man kolay anlaşılır olan konuşmalarından ornekler verdi. Evren ozetle şoyle konuştu: "Bu demek değil ki, Türk dilini yabancı dillerin boyundunığundan kurtarmayacağız. Elbette kurtaracağız. Halkın lisanıyla okullardaki > a da saraylardaki lisan ayn olmuş, bu doğru değil. Şimdi dilde devrünci olanlann maksadına geliyorum. Onlar nesiller arasında kopukluk yaralmayı amaç edinmişlerdir. Benim görüşüm odur ki, bu iş ilim adamlarıyla yapılsın. Bu konuda hiç emek vermemiş kişiler Dil Kurumu'nun uzmanlannın yazdıklannı tenkid ediyorlar. Bırakın bunu ilim adamlan yapsın. Bu sahada hiç soz sahibi olmadan bu işleri tenkid etmek doğru değildir. Önemli olan ifrata kaçmayalım, orta yol bulunsun. Millef (edirgindir. Ben bu konuda uzman değilim, ben milletin duygulannı dile getiriyorum. Bu işi rayına oturtmak lazım. Türk Dil Kurumu biran önce kelime hazinesiyle ilgili lugatı çıkararak. Milli Eğitim Bakanlığı'yla işbirliğine girerek okullara sokmalıdır. Bu lugatın haricindekiler derhal çıkarılmalıdır. Zarann neresinden dönülse kârdır. " Dil üzerindeki tartışmalan üçe ayıran Cumhurbaşkanı Evren, birincisinin bilim adamlan arasmdaki tartışmalar olduğunu, ikincisinin polemik yaratmak amacını içerdiğini, bunun her alanda görüldüğünü belirterek konuşmasını şoyle tamamladı: " Ü ç ü n c ü s ü ise ideolojik amaçlı tartışmadır. tşte en kötüsü odur. tşi o yola sokmak isteyenlere bu fırsatı vermemek lazımdır. Bazı kelimeler vardır ki, yerieşmiştir. Söküp atmak mümkün değildir. Ama illa Orta Asya'daki kelimeleri kullanacağız derseniz, o zaman da gülünç olursunuz." DER SUPER DIDI 7 f»CH (Jökova Termîk Santrah deprem kuşağında ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Türkiye Jeoloji Kurultayı'nda, yapımı planlanan Gökova Termik SantraL'nın kurulacağı yerin deprem kuşağında olduğu ve iki aktif fay üzerinde bulunduğu açıklandı. TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası'yla, Türkiye Jeoloji Kurumu'nun ortaklaşa düzenlediği Jeoloji Kurultayı'nın dördüncü günunde "Termik santrallar, ham madde olanaklan ve yer s e ç i m i " konusu tartışıldı. MTA'dan katılan Jeoloji Yüksek Mühendisi Dr. Aykut Barka, aktif deprem kuşağında olan Türkiye'de, baraj, köprü, santral yapımları için yer seçiminde büyük titizlik gösteriJmesi gerektiğini belirterek şöyle dedi: "Gökova Termik Santrah'nın yapılmasının planlandığı bölgedeki fayın varlığı 25 yıldan bu yana biliniyor. Gerek literatürler gerek sismik araştırmalar, gerek hava fotoğraflan gerek bölgede yapılan incelemeler ve gerekse bu bölgede meydana gelen tarihsel depremler dikkate alındığında özellikle termik santralın tasarlandığı bölgenin iki aktif fay battında bulunduğu ortaya çıkıyor.Termik santrallann yapılıp yapıJmamasını biz tartışmıyoruz. Bu termik santralın bu nedenle tehdit altında olduğunu söylüyoruz. Bizim görevimiz sadece araştınp, sonuçlannı varsa tehlikeyi anlatmaktır. Araştırmanın sonucu budur." İKİ dekı sozcük yasağı Zülfikâr ve Ercilasuıriııı eseri BEyZERSlZ ŞÖLE\ Berlin kentinin ytireği, bir kez daha sinema sanatı için atıyor. Dondurucu soğuğa rağmen Berlinliler festivale kattlan filmleri izleyebilmek için sinemalartn önunde uzun kuyruklar oluşturuyorlar. Sinemaseverler bu kadar çok film karşıstnda seçim yapmakta güçtuk çekiyorlar. (Fotoğraf: ŞEVKİ ŞENSOYJ 2 0 5 sözcüğü yasaklayan listeyi Doç.Dr. Ahmet Biycan Ercilasun ile Dr. Hamza Zülfikâr'ın hazırladığı belirlendi. Ercilasun ve Zülfikâr listeyi Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Kurumu'ndan habersiz Tunca Toskay'a verdiler. ANKARA, (Cumhuriyet Bürosu) TRT'de 205 sözcüğü yasaklayan listeyi Doç. Dr. Ahmet Biycan Ercilasun ve Dr. Hamza Zülfikâr'ın hazırladıklan öğrenildi. Daha sonra, tarihsiz, numarasız ve imzasız bir liste halinde TRT'nin birim yetkililerine dağıtılan bu listenin altında, aslında soz konusu kişilerin imzalarının bulunduğu anlaşıldı. Ercilasun ve Zülfikâr'ın 205 sözcuklu listeyi, Ataturk Kültur Dil ve Tarih Kurumu'ndan habersiz olarak TRT'ye götürup Genel Mudür Tunca Toskay'a verdikleri saptandı. Bu liste 20 Aralık 1984 tarihi ve 2 7 1 savılı yönetim kurulu kararı olarak çıktı. Ne var ki, kararın resmi belgelerin taşıması gereken niteliklerden yoKsun bir liste olarak ünitelere dağıtıldığı belirlendi. Doç. Dr. Ahmet Bi>can Ercilasun ve Dr. Hamza Zülfikâr'ın böyle bir liste hazırlayıp Genel Müdur Toskay'a sunduğu yolundaki söylenıiler, TRT Genel Müdürü Tunca Toskay'ın "Altında Doç. Dr. Ahmet Biycan Ercilasun ve Dr. Hamza Zülfikâr'ın imzalan bulunan listeyi..." biçiminde bir cumle bulunan bir yazıyla istemesi sonucu gerçekleşti. Söz konusu yazıyı, Yönetim Kurulu'na, Genel Müdürluk Özel Kalemi yazdı. TRT'de bazı sözciıkleri yasaklayan lisienin ünitelere dağıtılması ve uygulanmasına başlanması, aslında dil konularında tek yetkili olan Ataturk Kultür Dil ve Tarih Kurumu yöneticilerini tedirgin etti. Yuksek Kurul Başkanı'nın Başbakanlığa ve TRT Genel Müdürlüğu'ne birer >azıyla başvurup, söz konusu listeyle hiçbir ilişkilerinin bulunmadığının "bilinmesini istediklcri" oğrenildi. Ataturk Kultür Dil ve Tarih Kurumu, Yuksek Kurul Başkanı Suat İlhan, bu konuya ilişkin soruyu bir kamu kuruluşunun başkanı olduğu gerekçe"siyle yanıtlamak istemediğini bildirdi ve "Gerek bizim kururaurauz, gerekse TRT görev ve fonksiyonlan yasalarla tespit edilmiş a>rı ayn kurumlardır. Dil konusunda tek yetkili olarak yasalar bizi göstermiştir. TRT ise kendi yönetim ve denetim organlan olan ayn bir kurumdur" demekle yetındi. Bu durumda, TRT'de birim vetkililerine dağıtılan ve resmi belge nıtehğini taşımayan yasak sozcukler listesinın, birçok eksiklıklennin yanı sıra, hazırlanışı bakımından da yasal bir temele oturmadığı ortaya çıktı. Anımsanacağı gibi, liste ilk gunlerde uygulanmaya konulmuş ve bunun sonucunda daha once banda alınmış radyo ve telev ızvon programlarında kullanılmış olan "yasak sözcuklerin" temızlenişi işlemine başlanmıştı. Temizlenen sözcükler, özellikle telev izvon ekranında son derece çirkin ve ilginç goruntülere yol açrmştı. L'ygulamanın ilk günlerinde izleyiciler sık sık ekranda ağzı oynayan, ama sesi çıkmayan gorüntülerle karşılaşmışlardı. Daha sonraları birimlerin yetkilileri. "hazırlanışına hiçbir katküarı olmadığı ve resmi nitelik taşımayan bu listeyi, sorumluluğa ortak olmamak ve hesap vermek durumunda kalmamak için" uygulamaya kovmadılar. Dünya sineması, Berlirfde tam kadro boy gösteriyor ATİLLA DORSAY BERLİN Türkiye'yi aratmayan görulmemiş bir soğuğun egemen olduğu Berlin kentinin yüreği, bir kez daha sinema sanatı için atıyor. Bu yıl tam 600 civannda film göstererek Cannes Şenliği'nin 400 filmlik ortalamasını bir hayli geride bırakan Berlin, dünyanın dört bir yanından gelen yüzlerce sinema adamının ortak bir tutku çevresinde, sinema çevresinde toplanmasını görkemli biçimde simgeliyor. Biz sinemaseverler, gazeteciler ise bu kadar film arasında bir seçim Tanıtma bölümunde yer alan diğer 2 filmimiz, " F i r a r " ve " F i d a n " da genelde beğenildi, göz doldurdu. Bu yıl ilk kez juride bir Türkun yer alması da bizim açımızdan çok olumlu bir olay oldu. Juri uyemiz Onat Kutlar, jurideki Jean Marais, Max Von Sydow, Alberto Sordi, tslvan Szabo gibi unlulerle çok iyi ilişkiler kurdu, bunların bazılannın önümüzdeki İstanbul Sinema Gunleri'ne gelmesi de soz konusu. Bu arada biz de, Uluslararası Sinema Yazarları Federasyonu Başkanı Marcel Martin'in önerisi üstüne, Fipresalan filmler arasında, her zaman olduğu gibi başarıh olanlar da var, Berlin'in özellikle koruduğu bir siyasal dengeyi surdürmek açısından biraz diplomatik nedenlerle seçilmiş olanlar da var. Genelde şenlikteki filmlere toplu bir bakış, bu yıl özellikle 2 tür filmin egemen olduğunu gösteriyor. Bir bölüm film insanoğlunun temel sorunlarına, kırsal kesimın yaşamının koşullarına, sanayi öncesi bir dönemin kendine özgü problemlerine değinme çabasında. Tanm insanlan, insan doğa ikilemi, bozulan doğal denge, çevre sorunlan vs. anlatımı ve şiirselliği ile ilgiyi ayakta tutabilen klasik bir sinema yapıtıydı. Ancak asıl ilginç olan Amerikalılann da bu yıl bu tür filmlere rağbet etmiş olmaları. "Kramer Kramer'e Karşı" ve " G e c e " filmlerinin yönetmeni Robert Benton'un "Yürekteki Ülke" (Place in the Heart) filmi, toprağını her şeye karşı savunarak pamuk ekmeyi ve bu sayede zengın olmayı başaran bir kadının öyküsunu anlatırken, 1930'lar Amerikası'nın pamuk işçilerine, vatan, din, aile gibi kutsal kurumlara şapka çıkartan bir hayli tutucu bir yapıt gibi gozüktü. Sally Field'in bu fîlmdeki oyunu birinci sınıftı. Amerika'dan gelen bir diğer film, "Countrj"'de benzer niıelikleri taşıyacak gibi gözuküyor. PetrolJş grev ertelemeye karşı Damştay'a başvuracak Cevdet Selvi: Hükümeün işçilere grev yaptırmama kararlılığı bir kez daha sergilendi. tşSendika Servisi Ekonomik etkinliği olabilecek ilk önemli grevin Bakanlar Kurulu karan ile enelenmesi tepki varattı. PetrolIş Sendikası, hükümetin Tanm Koruma fabrikalarındaki grevieri erteleme kararlarının iptali için Danıştay'da dava açma hazırlığı yapıyor. 2822 sayılı yasanın ilgili hükumleri gereği, grev ertelemesi, grev yasağı ile eşanlama geliyor. 800 işçinin çalıştığı Koruma Tanm işyerleri için taraflar erteleme suresi içinde anlaşamazlarsa, uyuşmazlık Yuksek Hakem Kunılu'nagidecek. PetrolIş Sendikası Yönetim Kurulu adına açıklama yapan Genel Başkan Cevdet Selvi, ertelemenin gerekçesız olduğunu ve hukumetin işçilere grev yaptırmama kararlılığını bir kez daha sergilediğini soyledi. Bugune kadar 10 işyerınde yapılmasına izin verilen grevlerin kapsamındaki işçilerin sayısı ertelenen grevlerden az. Grev yapılabilen bu küçük işyerlerinde, grev hakkının temel amaç ve işlevi olan, "işvereni ekonomik zarara sokarak anlaşmaya zorlama" etkinliği sağlanamadı. AğaçIş Sendikası tarafından 300 işçi adına Kartal Sunta Fabrikasfnda kullanılmak istenen grev hakkı ise, posta gecıkmesi nedeni ile işverene yasal suresi içinde bildirim vapılamadığından ortadan kalktı. Sendika grev yapma hakkı ile birlikte, bu işyerindeki yetkisini de ilgili yasa hükumleri gereği kaybettiğinden, bu işyerinde vetkiden başlanarak toplu sozleşme prosedürunun yeniden işletilmesi gerekiyor. T oplu pazarlık kapsamındaki işçilerin yarısı kadarını kapsayan grev yasakları yanında, grev yapılabilecek yerlerde, grev hakkının kullanımına getirilen kısıtlamalar, sendikacılar arasında yaygın bir grev korkusu yarattı. Sendikalar, TISKYHKKoordinasyon Kurulu ilke kararları doğrultusunda, enflasyonun altında kalan ucret artışları ve kısıtlı sosyal haklar, ağır ealışma kojulları getiren toplusozle>melerin altına imza atma eğılimine girdiler. Başbakan Turgut Ozal'ın Davos'taki "İşçiler greve giderlerse /ararlı çıkarlar" volundakı demctinden sonra, sonuç ahi'abilecck ilk ciddi grev kararı Bakanlar Kurulu'nca ertelendı. Pcırülli; Baskanı Cevdet Selvi, hukumetin gerekcesınin tumu ile gtçersiz olduğunu bıldırdı. Eski dekan hrza tecavüz' suçıından yargdanacak Bu yıl tam 600 civannda film göstererek Cannes Şenliği'nin 400 filmlik ortalamasını bir hayli geride bırakan Berlin, dünyanın dört bir yanından gelen yüzlerce sinema adamının ortak bir sinema çevresinde toplanmasını görkemli biçimde simgeliyor. Yarışmanın ilk günü gösterilen "Pehliyan", clumlu tepkiler aldı. Zeki Ökten'in ismi üstünde bir hayli konuşuldu. Ancak film, çok büyük yankılar uyandırmadı. Bu açıdan "Pehlivan"ın Berlin'den önemli bir ödülle dönmesi şimdilik pek olası gözükmüyor. Oyunculuğu bir hayli göz dolduran Tarık Akan'ın ödül alması ise o denli sürpriz sayılmayacak. Bireysel psikoloji Diğer bir grup film ise, daha çok bireysel psikoloji alanına yöneliyor. 2 bin yıllık Hıristiyanlık ve 200 yıllık kapitalizmden sonra Batı insanının bilincinde daha doğrusu bilinçaltında biriken korkuları, kompleksleri, tedirginlikleri işliyor. Günah korkusu, cinsellik, insest, mülkiyet tutkusu gibi ögeleri ele alırken, bir filmin yapısını da büyük bir özenle, incelikle oluşturarak sinema dili denilen olayı yeniden gündeme getiren filmler. Özellikle incelmiş, aydın bir Batılı seyirciye seslenen Isviçre filmi "Karanhktan Sonra" (After Darkness) vaktiyle Tunç Okan'a asistanlık etmiş olan genç bir yönetmenin ilk filmi. Karmakanşık bir aile içi öykusünu, iki kardeşin çeşitli baskılar, korkular, karabasanlar içinde gelişen hastalıklı ilişkisini anlatan iç bunaltıcı bir film. İngiliz filmi, ünlu tiyatro adamı David Hare'ın yine ilk sinema çalışması olan "VVetherbv" ise, bu tur ozenlı, karmaşık ve yapısal bir sinema araştırmasının çok iyi bir örneğiBir İngiliz kasabasında bir avuç insan arasında gelişen psikolojik bir oykünun ustalıkla anlatıldığı film "Flash Back" (Geriye Dönüş) denen sinemasal anlatımın çok usta bir kullanımını örnekliyor. Vanessa Redgrave ve lan Holm'un ovunlarıyla da değerlenen "Wetherb>", şenlikte şimdive değin gorduklerimizin en iyisıydı denebilir. » ETHERBY Başrolünu lanessa Redgrave'in oynadığı İngiliz tiyatro adamı üavid Hare'ın ilk çalışması olan H'etherby oldukça beğeni lopladı. yapma zorluğuyla karşı karşıyayız. Hemen söylemeli, Berlin'de bu yıl Türk varlığı her zamankinden belirgın... Yarışmanın ilk günu gösterilen "Pehlivan" filmi genelde olumlu tepkiler aldı. Zeki Ökten'in ismi ustunde bir hayli konuşuldu. Ancak film çok buyük yankılar uyandırmadı. Bu açıdan "Pehlivan"ın Berlin'den önemli bir odulle dönmesi şimdilik pek olası gözükmüyor. Oyunculuğu bir hayli göz dolduran Tank Akan'ın ödül alması ise o denli sürpriz sayılmayacak. Belovacıkk'nın 10 yılhk siyaset ynsağını mahkeme iptal etti ANKARA, (ANKA) Kapatüan CHP'nin Gençlik Kollan Genel Başkanı olan Hasan Belov»cıklı'nın 10 yıllık siyaset yasağı, Ankara Üçüncu Bolge Idare Mahkemesi tarafından kaldınldı. Mahkeme, Hasan Belovacıklı'nın yasağa ilişkin itiraz istemini görüşerek davacı lehine karara bağladı. İdare Mahkemesi'nin 1985/60 numaralı kararında, parti tuzüğünde genel yönetim kurulu toplantılanna, partinin kadın ve gençlik kolları merkez kurulları başkanlanmn da katılmalanna olanak tamdığı hatırlatılarak, genel yönetim kurulunun, genel başkan Ue kurultayca seçilen 20 üyeden oluşacağının tüzükte vurgulandığı kaydedildi ve "Tiiziik hükmii gençlik kollan merkez kurulu başkanına bu kurulun üyeleri arasında yer vermemiştir" görüşune yer verildi. Mahkeme kararında özetle şöyle denildi: " H e r ne kadar gençlik kolları merkez kurulu başkanı, merkez yönetim kurulu üyeleri arasında kabul edilip siyasi faaliyette bulunma vasası getirilmişse de yukanda belirtildigi uzere, genel yönetim kurulu uyeliği statüsünü kazanmadığından uyuşmazlık bulunmayan davacımn genel yönetim kurulu toplantılanna kaüldığı ve oy kullandıgı gerekçesiyle sözii geçen kurulun üyeleri arasında bulunduğu ileri siiriilerek kendisine özel yasak getirilmesi yasaya uygun bulunmamıştır." ci jurisinde yer aldık. Ancak gozler, şenliğe katılan filmlerımizin yönetmen ve oyuncularını, bir de şenlik sarayında bir Turk standını anyor. Sineması çok daha azgelişmiş ulkelerin bile standları var. Şenlikte hepsi de yankı uyandıran 3 filmi olan Türkiye'nin en küçük bir koşesinin bile olmaması uzücü. Bizim filmimiz Pehlivan'ın da dahil edilebileceği, toplumların ozdeğerlerine, külturlerine ve temel sorunlarına yönelik bu tur filmler arasında sozgelimi bir tur ilkel avcı yaşamı üstüne görkemli bir fresk olan SovyetfilmiKar Leoparı Kabilesi \e>a Japon filmi Seburi Hikâyesi var. Japon filmi aşırı bir folklorculuğun ve unlu Narajama turkusunun golgesine sığınma çabasının kurbanı Birbirinden ilginç olurken, biz de yıllar önce Kurt filmler Kanı isimli nefis yapıtını izlediBerlin Şenliği'ne gelince, yine ğimiz Kırgız yönetmeni Tolomus birbirlerinden ilginç filmler gö Okeyev'in Kar Leopan Kabilesi başdöndurücü gorüntüleri, epik rüyoruz. Yarışmah bölümde yer ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Selçuk Üniversitesi Tıp Fakultesi eski Dekanı Prof. Dr. Asım Duman hakkında, "tehdit ve cebirle ırza geçmek suçund a n " dava açıldı. Selçuk Üniversitesi Tıp Fakultesi Dekanlığı görevi sırasmda evine "temizlik yapmak için gelen" kıza tecavüz ettiği iddia edilen Asım Duman hakkındaki dava 21 man tarihinde Konya İkinci Ağır Ceza Mahkemesi'nde görıilecek. Olaydan sonra dekanlık görevinden aynlan Prof. Dr. Asım Duman, halen öğretim uyeliği görevini surdürüyor. Prof. Duman'ın raporlu olarak izine aynldığı öğrenildi. Konya ikinci Ağır Ceza Mahkemesi'nde 1984/145 dosya numarası ile açılan davada, iddia konusu, 12 Haziran 1983 tarihinde "tehdit ve cebirle ırza geçmek suretiyle kızlık bozmak" olarak belirlendi. Prof. Asım Duman, Diyarbakır Dicle Üniversitesi'nde öğretim gorevüsiyken, YÖK tarafından Selçuk Üniversitesi Tıp Fakultesi Dekanhğı'na atanmıştı. Rahşan Ex?e\it, SPD'nin toplu rıısaJ öı^ütienme uzmanlarıyla görüşecek BONN, (ANKA) Bir süredir Federal Almanya'da bulunan Bülent Ecevit bugün Munster Üniversitesi'nde bir konferans verecek. F. Almanya'daki temaslarını sürduren Bülent Ecevit dün sabah Dışişleri Bakanı Hans Dietrisch Genscher'i daha sonra da eşi Rahsan Ecevit'le birlikte SPD Genel Başkanı Willy Brandt'ı ziyaret etti. Bülent Ecevit dün aynca SPD Parlamento Grubu Türkiye İşleri görevlisi bayan Huber ve Fredeick Eber Vakfı yöneticileri ile pariamenterler, sendikacılar ve hukukçularla da gorüştu. Bülent Ecevit ve eşi önceki akşam ise Federal Parlamento Başkanvekili Dr. Anne Marie Renger'i ziyaret ettiler. Öte yandan Rahşan Ecevit F. Almanya'da iken SPD'nin siyasal, eğitim ve toplumsal örgütlenme başkanları ile gorüşmelerde bulunacak. Mercan'da hamalların 'hakimiyetf kavgası İstanbul Haber Servisi Mercan vokuşunda hamallar "bölgede hâkimiyet kurmak" için birbirlerine girdiler. Çok sayıda hamalın katıldığı kavgada taş, sopa ve şişeler kullanıldı. Polis olaya mudahale etti. Çok sayıda hamal ifadeleri ahnmak uzere Beyazıt Karakolu'na götüruldu. Ancak, tarafların barışması uzerine serbest bırakıldı. Dun Mercan yokuşunda yuk taşıyan Çarşıkapı bolüğüne bağlı hamaJlar ile "Berekel" Han'da yük taşıyan hamallar birbirlerine girdiler. Sopa, şişe ve taşların kullanıldığı kavgada çok sayıda hamal da hafif yaralandı. Çevrede olayı gorenlerin ifadelerine gore, sabah saat 9 civannda Çarşıkapı bolüğüne bağlı 1520 kadar hamal başlarında boluk kâhyaları Mehmet Kaya. Kemal Yeşil, Abdullah Vıldırım olduğu halde "Bereket Han"ın hamallarıyla birbirlerine girdiler. Polis olaya kısa surede mudahale etti. Olayda Şahın Karaoğlu'na ait dükkânın da camlan kırıldı. Derleme sineması Bir uçuncu grupta ise bazı toplumların sinemayı, tarihlerinin, külturlerinin, ulusal kimliklerinin araştırmasında nasıl önemli bir araç olarak kullandıkları gözlemleniyor. Alman filmi "Morenga", yuzyıl başı Alman sömurgecıliğinin amansız bir eleştirisi. Doğu Almanyalı yönetmen Egon Gunther'in imzasını taşıyan, bazı acemiliklerine karşın ilginç bir film. Japon ve Amerıkan arşivlerinden kaynaklanarak yapılan ve savaş sonrasında Japon savaş suçlularının yıllar suren yargılanmalannı anlatan "Tokyo Davası", 5 saate yakın suren görkemli bir derleme sineması örneği. Japon sinema ustası Massaki Kobayashi'nin imzasını taşıyan filmi izlemek, kuşkusuz bir sabır işi. Ama izleyebilirseniz, yalnız Japonya'nın değil, tum Uzakdoğu'nun son yarım yuzvılhk tarihi üstune benzersiz bir biçimde aydınlanmış oluvorsunuz. Almanlar da "Hiç kimst'nin Zamanı" (Nimands Zeıt) isimli "kolaj film" inde kendi geçmışlerini bugune bağlayan çeşitli olaylan irdeleyen ilginç bir deneme yapmışlar. OLA Y1S GEÇTICI HAS Dün Mercan yokuşunda bulunan "Bereke'" Han onünde birbirlerinegiren hamallar. daha sonrapolisin mudahalesi ile dağıldılar. Bir kısmı olayın geçriği hanın önünde birikti. Kavganın nedenini "Abi bu ekmek kavgasıdır" diye açıkladılar... (Fotoğraf: hRDOĞAS KÖSEOĞLU) Gorgü tanıklarından bazıları olayın iki parti çekişmesi nedeniyle meydana geldiğini soylerken şunları dediler: " A N A P , Eminönü ilçesinde görev alan Bereket Han hamal kâhyası Sadık Özpolat ile Çarşıkapı botuğu uzun zamandır çekişiyorlardı. Çarşıkapı bölüğü çevredeki hanlardaki taşıma işini alrnak islivordu. Bu nedenle kavga patlak verdi." Bereket Han'ın hamal kâhyası Ozpolat ise. "Olayda siyasi hiçbir \ön yoktur. Bizde de Çarşıkapı boluğunde de hem AN A P lı, Hem SODEP'I arkadaşlar vardır. Mesele, ekmek kavgasıdır. Çarşıkapı bolügünün bizim hana hâkinı olma istegı" dedi. Yah\u Demirel yargıç önünde KDZ. EREĞLİ (Cumhuriyet) Hayali mobilya ihracı sanıkları Yahya Kemal Demirel ve arkadaşları hakkındaki davaya, bugun Zonguldak Ağır Ceza Mahkemesi'nde devam edilecek. Kamuoyunda sunta davası olarak tanımlanan davanın 10. yılında sanıklardan Yahya Kemal Demirel, tutuklu bulunduğu Ankara Merkez Cezaevi'nden 17 Ocak 1985 tarihindeki duruşmaya hava muhalefeti nedeniylegetirilememişti.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle