17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER tam yapılamadığı halde öyle her şeye "mustehcendir" damgasını basmak, onlan ölçusüz yasaklamak doğru değildir; doğal ve gerçek olana, çağdaş uygarhk ve uygulamalara ters duşer. Çunkü, bir başka yazunda da dediğirn gibi ("Müstehcende Kargaşa". VarhkOcak 1978), birey olsun, toplum olsun, insan gerçeğine gerçekçi açıdan baktığımızda, tek başına cinselüğin, erkeklik ve dişiiiğin, sevişmsnin, açıkhğın, konuyu, eylemi mustehcen saymak için yeterli olmadığını görüruz. Kötuye kullanılmış mı; bılim, sanat adı kullanılarak gereksinme ve zorunluluk dışına çıkılmış, çirkin, bayağı, yapmacıklı biçimde şehvet köruklenmiş, salt cinsel kıskırtmada bulunulmuş mu, ona bakarız. Amaç önemlidir... Cınselliğin kışkırtılması, şehvetin köruklenmesi gibi görunen olay ve araçlann kimi ülkelerde doğal yaklaşımla ele alınmakta olması bir yana, konu için ortalama halk kültüru, utanma, gelenek görenek dışılık ve başlangıçta saydığımız deyimler, geri kalmamış, ilkelükten kurtulmuş hiçbir ülkede somut ve haklı yorumlar getirmemektedir. O sözcük ve kavramlar, çünkü görecedir, tartışmahdır, zamana, insana, yere göre değişir... Oysa yaşamalann ve yasalann uzun süre göreceliğı olmaz, tartışılmaz. Bir de, yapıtlardaki, sunuşlardaki, gorünumlerdeki cinsellikle ilgili bölumler ele alınırken, onun tumlüğe katkıları, o tumlükteki gelişim kaçınılmazhkları gözden kaçınlmamalıdır. İCİTİMSİZLERDEN KORKLLLR Çunku bu bir ayrıntı gerçeğıdir ve olabilirliği sanata, sanatı da olabilirüğe yansıtma olayıdır. Bir imgelemdir, bir gözlemdir, bir gerçektir, bir bilimsel ya da sanatsal anlatımdır bu.. Yani gerçeğin ve guzelliğin, yazınsal, göruntusel duyurusudur. Bu tür öğretilerden, guzellemelerden kosnucül kudurganlığa (şehvet delilığine), ister düşuncede, ister eylemınde olsun, İcım uğramışsa o eğitimsizdir, ılkeldır, henuz buyumemiştir.. Doğru: Onlar Mesnevi'yi, Gülistan'ı, Seksus ile Neksus'u, O'nun Hıkâyesi'ni, Kanh Oyun'u... J.J. Rousseau'nun "itiraf'Iarını, G. Sand'ın "Hayat"ını, Loyus'ü, Miller'i, Puzzo'yu, daha başkalarını nerden bilsın, nasıl anlasınlar? Ve yüreklerinde, duşunce merkezlerinde kötuluk taşıyan çirkin, geçersız, gerçekdışı, cağdışı yorumcular, umulur ki o güzelim buz revülerini, aletli jimnastikleri, muzik, şov vb. göstefilerini, hatta resımli cinsel öğretilerı, "edepsiz", "hayasız", kışkırtıcı, şu bu diyerek, ne ki toplumu hiçe sayarak yasaklarlar... Sanatçı olsun, öğretici olsun, eğlendırıci olsun, güzeli ve gerçeği, bilineni ve beğenileni kendıne saklamayıp, başkalanna sunmuşsa bu bir hizmettir. Yeter ki sunuş kaba, çirkin, urpertici, salt kışkırtıcı, incitici olmasın, uygarlıkçı halk kiıltürunde ciddi tepkilere açık nitelik taşımasın. îşte bu son turdeki sunuşlar guzel değildir ve gerçekleri saptırmak, cıkarında, keyfinde kullanmaktır.. "Müstehcen"liğin sanatı, bilimi yapılabilir. Ne ki bilimde, sanatta "müstehcen"lik olmaz. Tek'ler, kişiye özel'ler dışında, yetişkin insan, guzel'e "guzel", bilinen'e "bildim" diyebilendir azıcık da.. 19 ŞUBA T 1985 İSMET KEMAL KARADAYI Avukat Bir dönemın Adalet Bakanı, "mustehcen yayın"la ilgili, yasalara göre pek açık, yanlış uygulama yaptırıyordu. O zaman, Cumhuriyetin savcılarından biriydim ve bildıklerimi, bu konudakı duşüncelerimi "Muhtehcen" başlıklı yazımla kamuoyuna sunmaya çahşmıştım (26.6.1974 gunlu Cumhuriyet). Orada TCK'nın 426, 427, 428 ve C M U K ' n u n 8/3,148/3 maddelerine değinmiş; a>nca hiçbir satıcıya, sunucuya, oyuncuya vb., açık toplatma, yasaklama duyurusu ve imzası yapılmadıkça "mustehcen"liğe ilişkın sorumluluk yuklenemeyeceğini, onlardan, gerçek "bilirkişi" derecesinde bilgi sahibi olmalanmn beklenemeyeceğini anlatmıştım. YENİDEN GÜNCEL Tepkı, o gunlerdekı Okey ve Modern gazetelerinin doğal "röportaj"lanna ve bakanlık açısından "ciddi soruşturma"lara dek varmıştı.. Müstehcen" Nedir? Konu gunumuzde yeniden guncelleşmiştir. Sorunumuza kuçuk bir katkıda bulunmak istiyor, hemen de şöyle bir irdelemeye geçilmesini öneriyorum: Nedir, "halkın ar ve haya duygulannı rencide etmek", " a y ı p " , "utanmazca"? " A r " ne, "haya" ne? "Ayıp"ın somut tanımı nasıldır? "Utanmazca"bk hangi ölçulere göre değerlendirümektedir? "Ar"U, "hayalı", "ayıp"sız, "utarur" kalmanın istek ve zorunluluğunu duyanlar, ne gjbi eylemler karşısında "rencide" olurlar? Ne zaman, hangi eylem ve davranışlarla insanlar, halk arsızlaşır, hayasızlaşır, ayıplanır, utanrnazlarşır ya da bu sonuçlarla karşılaşma durumuna gelir? Bakış açılan, nesnelliği, genellemeyi içine almakta mıdır? Ayrıca, "açıksaçık"lıktan neler umulmakta, "edepli", "edepsiz" denilirken nasıl o tür tanımlara ulaşılmaktadır? Özel yaşamlar, beğeniler, göninümler, duyurular, eğlenmeler vb. kamuya yansıtılırken, salt kösnuye (şehvete) itici, bu konuda apaçık rahatstz edici, kandıncı, urpertici, uğraşsal çalışmaları önleyici, hak yiyici değilse, bir yandan meraklısını ilgilendirir, öte yandan doyum ve eğitim yaraür. Yaşamalann, yapıtlann bilimsel, sanatsal, nesnel ve gerçekçi görüşlere uygun sunuluşlannda taşıdıklan, göründukleri özelliklerden, topluma veriliş biçim ve niteliklerinden "müstehcen"lik çıkarrnaya zorlanmak ise yapay olur, yanlışur.. ÖLÇÜSÜZ YASAKLAMA YANLIŞLIĞI Kuşkusuz, din konusunda olduğu gibi, çıplaklığın ve cinselliğin ticarete, politik çıkarlara araç kılınmasına, sömurü kuruluş ve topluluklan için yine çıkara dayalı yanıltmalar uygulamasına sık sık rastlanmıştır. Asıl burada dikkatli davranilmalıdır. Yoksa, tanırra, kapsamı, anlarru PENCERE Faizde Devleti Ebet Müddet... Aşağı yukarı 2.5 yıl önce 20 haziran 1982'de Banker Kastellı İsviçre'ye kaçmıştı. Neden kaçmıştı? İnsanoğlunun belleğı zayrftır, olayı tazelemekte yarar var: Banker Kastellı adıyla tanınan Sayın Cevher Özden, kimi bankalardan aldığı "mevduat sertifıkaları"n< yüzde50 faızle pazarlayıp halktan para toplamıştı. Zavallı Cevher Özden, orta boy bankalar hesabına çalışmıştı; ama bu bankaların açıkgöz yöneticileri borçlarını süresinde ödemezlerse ne yapmak gerekir? Banker Kastelli düşündü taşındı: Ver elını İsviçre .. dedı. Aradan 2.5 yılı aşkın bir zaman geçti Bugünlerde gazeteler, Sayın Özden'le iş çevirip bankalarını batıran sayın yönetıcilerin de yargılanacağını yazıyortar. • Kastellı İsviçre'ye kaçınca ne olmuştu? Başbakan Yardımcısı, Devlet Bakanı, ekonomik işlerde dedıği dedik, başına buyruk Turgut Ozal Bey, 21 Haziran 1982 günü saat 11.00'de Pamukbank Genel Müdüru Husnü Bey'i aramıştı. Turgut Bey şöyle konuşmuştu: Alo, Hüsnü, şımdi beni iyi dınle. Kastelli kaçtı. Bunu kurtarmak için biraz para gerekiyor. Sen Pamukbank olarak 500 milyon liralık köprü kredi yapabıhr misin? Teminatı ne olacak Turgut Bey? Gayrimenkulleri var bir süru. Turgut Bey, bu çok zor olur. Kastelli 500 milyonla kurtulamaz. En az 510 milyarpara lazım." (Banker Skandalının Perde Arkası Emın Çölaşan'ın krtabı Sayfa 345). 500 milyon nerede? 510 mılyar nerede Turgut Bey para hesabını bilmiyordu; bu ış sonradan 300 mılyarı aşacaktı. Kaç lıra götürmüştü Temmuz Bankacılığı? İstanbul Bankası 59 milyar, Hısarbank 40 mılyar, Odıbank 10 milyar, İşçi Kredi Bankası 10 milyar, Bağbank 8 mılyar, Meban 27 mılyar, Kastellı 108 milyar, Ankara Bankerlerı 55 mılyar... Toplam 317 mılyar. (Dünya31 Aralık 1984Tevfık Güngör). Pekı, deve yapılan 317 mılyarı kım ödeyecektı? Hazine!.. • Çok değil, 2.5 yıl önce akşamları TV ne güzeldü Her akşam Sayın Cevher Özden'ın reklamlarını ekranda izlıyorduk: Banker Kastellı, Banker Kastellı.. Kendıme güvenli bir yol seçtım.. Kimi seçtın? Banker Kastelli, Banker Kastelli Akşamı ıple çeker olmuştuk Sayın Cevher Ozden'in reklamlannı dınlemek için.. Ne yazık kı Sayın Özden kaçtı, bızi bu zevkten yoksun bıraktı; bereket versin Turgut Özal Bey ımdada yetıştı; Başbakanlık koltuğuna oturduktan sonra Kastelli'yi aratmayacak bir reklam programı hazırladı. Şimdı her akşam içki saatinı bekleyen akşamcı gıbı TV'nin duğmesine basıyoruz: Hazine Bonoları.. Sen de aldın mı? Yüzde 50 faızlı Hem de hamilıne.. Ah, ne kadar çekıcı, ne kadar etkilı, ne kadar renklı reklam da neden şu bonolar tükenmıyor? Yoksa sayın halkımızın devlete güveni mı sarsıldı9 Korkmayın canım! Sayın Cevher Ozden İsviçre'ye kaçmıştı, Devletın Hazine'si nereye kaçacak? • Turgut Bey ekonomıyı çok iyı idare ediyor, Hazıne'nin TV reklamları parmak ısırtıyor. Kastellı yüzde 50 verıyordu, Hazine de yüzde 50 verıyor. Hem Hazine yalnız yüzde 50 mı verıyor? Batık 317 milyarı da üstüne ödüyor. "Sanayide devlet" değıl; ama faizde devtet!.. Hem de "devleti ebet müddet, son Türk devletı" değıl mı? HESAPLAŞMA BURHAN ARPAD Beyoğlu uzerıne son yıllarda kıtaplar ve yazıtar çıktyor. Hatta. muzıklı güldurüler sunuluyor. Bütün bunların ortak yanı var. Beyoğlu şöyleydi, Beyoğlu böyleydi1 Salâh Bırsel'ın kıtabının başlığı gibi Ah Beyoğlu, Vah Beyoğlu! dıye Tünel başı alanı Taksim çızgısi ve çızgınin ıkı yanından kıyıya inen yamaçlar butunüne, Beyoğlu diyoruz Osmanlı İmparatorluğu'nda 18 ve 19. yüzyılında ekonomı yapısına yon veren yabancıların (levantenlerın) ve İslam olmayan yurttaşların (azınlıkların) oluşturduğu bir çevre, Fransız burjuva devrımınin getırdıklerını dış yanıyla benımsemışti Doğulu duşunce ve yaşayış bıçımınden de bir ölçüde esınlenmiş olan o Beyoğlu ınsanları, Türk tıyatrosunda, çokseslı Turk müziğı alanında, sıvıl Osmanlı mımarlığı alanında öncülük yapmışlardır. Ezgılerıyle Çuhacıyan ve yapılarıyla Balyan kardeşler gıbı. Yabancı elçılıklere yakın topraklarda yükselmış konaklarda oturan ılk Osmanlı kompradorları, Parıs'in, Vıyana'nın, Venedik'in benzerı göruntülerı ve hayat bıçımlerını Istanbul'un Beyoğlu semtınde yaşamak ve yaşatmak ıstıyorlardı Yabancı topluluklar, gezgincı müziklı tiyatrolar, küçuk orkestraların çaldığı salonlar, şehrin kültür yapısında, ozenti de olsa, bir değışıme yol açıyordu. 1923'te yeni başkent olarak Ankara'nın seçılmesi, Bırinci Dunya Savaşı sonunda karşı guçlere katılmış çoğu azınlıkların İstanbul'dan ayrılması, Beyoğlu görunümunde ılk çözülmelere yol açtı. Fakat Beyoğlu görunümü, yine de, bir on yıl daha surebıldı Yenı yönetımın adı Turkiye Cumhurıyeti'ydi Sınırları içinde yaşayan ınsanların yüzde yüze yakını Türk kökenliydı. Ne var ki, o insanlar yüzyıllar boyu küçumsenmış, somürülmüş, dünya nimetlerının sadece besın ve gecım yanından değıl, kültür yemişlerınden uzak tutulmuştu. Bu gerçeğı çok lyı değerlendıren Ataturk, bir yandan: "Ne mutlu Turkum dıyene" derken, öte yandan Türk Ocaklarını kapattmp, "Halkevı" kultur merkezlerıni açtınyordu Halkevleri, Türkiye Cumhurıyetı kimlık belgesını taşıyan bütun ınsanlara açıktı. Ne yazık kı, olümünden sonra, çoğu alanda onun ılkelerinden ve uygulamalarından uzaklaşıldığı gıbı, halkevleri kültür politikası da bırakıldı. CHP yonetımının 'Anadolucular' dıye bilınen sağ kanadı ağır bastı. 194O'lı yılların 'Varlık Vergısi' uygulaması bu olumsuz gidişin acı bir örneğıdır. Varlık Vergısının uzaklaştırdığı azınlık ışadamlarının, komisyoncuların yerinı almış olanlar, yüzyıllar boyu karanlıkta yaşamak zorunda bırakılmış ınsanlardı Sahıp oldukları toprakların yüzölçumune ve suriılenn sayıca çok olmasına göre değerlenır ve değerlendırırlerdı. Toplum yapılarının koşulları, güzel sanatların çeşıtlı ürunlen gıbı olgular konusunda yalınkat kışilerdı çoğuniukla Toplumların değışme olgusu üzerine kafa yormuş değıllerdı Büyuk Fransız devrımi, ya da Ekim devrımi gibi temelden değışimler konusunda bilgilerı yetersizdı Türkiye'de yaşanılan 14 Mayıs 1950 değışımi, bürokrat, ya da az buçuk okumuş ağa çocuklarının yönetımi ele geçırmesıydi. Ne var ki, bilinçsız yığın, aslında yeni sömurü düzeni temsilcilerini, kendi oylarıyla başa geçırmiştı. CHP'nın Anadolucular kanadının 1940'h yıllarda başlattığı yozlaştırma gırişimı, 1950 seçımlerının yönetıme getırdığı "Bırakınız yapsınlar" sömurü gidişı, Türkıye'nın kültür merkezı istanbul'da olumsuz etkıler yaptı. Yapması olağandı Beyoğlu'nun yozlaşmasını, bozulmasını, hatta bir olçüde yok olmasını yadırgamamak gerekır. Beyoğlu ılçesi Belediye Başkanlıgı'nın yurütmek ıstedığı, "Beyoğlu'nu kurtarmak" gırışımi, çöken ımparatorluğun ve yenı kurulmuş Cumhuriyetin ğerçeklerıni, toplumbilim açıSından değerlendırilmelidir. '• Atılla Dorsay'ın Cumhuriyet'\e çıkan röportajları, Beyoğlu'nu kurtarma çabasında gorü"nenleri iyı nıyetle desteklıyor. Bu aradaeskı yapıların mimarlık açısından kurtarılması için kımı örnekler ılen surüyor. Yetkılilerin benimsemesini dilerım. O röportajların en ilginç ve gerçekçi yanı, sınema tenkıtçısı Gıovannı Sconamillo'nun şu sözleri: "Markiz Pastahanesıni yeniden açacağız diyorlar. Markiz' i Markiz yapan insanlardan hiçbiri yok ki! Nasıl olacak bu iş!" Türkiye Turing ve Otomobıl Kurumi' Genel Müdürü Çelık Gülersoy da, gerçekçi bir yaklaşımla soruna değinıyor: "Beyoğlu'nu Beyoğlu yapan, binaları kadar insanlarıydı. Bu insantar yüzde doksan oranında değışti. Beyoğlu'nun kanı değişti. Bal peteğı duruyor, ama içinde bal yok..." 'Bacanak'ta lahmacun atıştıranlar Degustasyon'da spagettı yer mı? Arabeskle kendınden geçenler Vıyana müziğıne nasıl katlanır. OKURLARDAN Tarihi Haydarpaşa Lisesi nerde? zararda olduğunu ve ancak bölge çiftçisinin pancan kendi aile isgucu ile urettiii için bu zaran telafi etmekte olduğunu belirtmişti. Şimdi insafla düşunelim. Üreticinin emeğini zaranna elinden almak sosyal devlet anlayışıyla ne derece bağdasır. Bolgede pancar üreten herkesin istisnasız kendi işgiıcü ile üretimde bulunduğunu ileri süremeyiz. Ya işçU araçgereç ödeme durumunda olan çiftçinin durumu nasıl açıklanabilir. Taban fiyatımn açıklanmasından yaklaşık bir yıl sonra çiftçinin parasının ödenmesi ve bu arada her gün yüdmm hızıyla değişen girdi fiyatlan diğer maliyet miktarlannın göz onüne alutmaması, doğaldtr ki pancarda tek alıcı durumunda olan ''devlet baba"nm saym yöneticilerinin vicdanlannı sıılatmamaktadır. Pancar paralannın ödenmesbtin söz konusu olduğu bu günlerde pancar uretcisinin durumu göz önüne alınarak pancar taban flyatlannın asgari 1215 TL. arasmda belirtilmesini dileriz. VEHBt TİMUROĞLU OBUZBAŞ1 KÖYÜ MAZGÎRTTUNCELt haklı sebeplere dayanmakta. Çünkü göletle sulanacak arazinin sağlayacağı verim, göletin altında kalan ve gölet sayesinde tanmsal amaçtan uzaklasacak arazinin sağlayacağı verimden daha azdır. Durum defalarca bakanlığa, TbprakSu Bölge MüdürUığune koylulerin itirazı feklinde intikal etmiştir. Yabıız Nevşehir ToprakSu Bas Muhendisliği'nde görevli birkaç muhendis her nedense dediğim dedik dercesine köylülerin itirazlannı dikkate almadan, göletin köyumuzün verimli arazilerine kurulması için tum çabalannı harcamaktadırlar. Yetkiülere sormak gerekiyor. Acaba siz çorak araziyi sulamak için ille de en verimli araziyi heder etmek zorunda mısınız? 500 tnetre aşağıda verimsiz çayırlık ve tanmsal amaçla kuUanümayan yer varken neden ille de buraya kurulacak denmektedir? Göletin altında kalacak arazinin yılhk geliri 50 milyondur. Göletle siz çorak araziden 10 milyonluk verim sağlayabilecek misiniz? Saym bakanlık yetkilileri bu köyluyu önemsemeyen kararlanntn gerekçelerini açıklarhvsa biz de mcmnun olacağız. FARUK GÜÇLÜ KOZLUCA KÖYÜ NEVŞEHİR kaldınlamaz mı? tkinci ricam, Gaziosmanpaşa Beşyuzevler 'deki başıboş köpekler için tedbir alınması. Üçüncü konu, yaşb olmam nedeniyle ineceğim duraklan gdrerek seçemediğimden, çok kez ya geçiyor, ya da daha gelmeden inmiş bulunuyorum. Avrupa ulkelerinde olduğu gibi, şoforlerin her durağı anons yapmaları için mikrofon sistemi belediye araçlanna uygulanamaz mı? İKt ÇOCUKLU, DORT TORUNLU YAŞLI BİR BUYÜKANNE Beyoğlu Üzerine... Yanrr, asrı bulan tstanbul'un Anadolu sahillerinde halen üç görkemli bina vardır. Birincisi tanhı Haydarpaşa Numune Hastanesı, ıkincisı Haydarpaşa Askerı Vetehner Tatbikat Okulu, Üçünciisu Haydarpaşa Lisesi. Gelin görünkı, bugün tarihi Haydarpaşa Lisesi yoktur. Bina alelacele, Marmara Üniversıtesi bunyesıne ahnmış. Tarihi ilim irfan ocağı da bir çırpıda kapatılmıştır. Üç ay evvel, acil olarak yattığım Haydarpaşa kalp cerrahisi merkezindeki odamdan bir/de ne göreyım. Uydurma barakamsı bir bina, sabahın alaca karanhimtia gelen yuzlerce öğrenci, kapısında şöyle bir tabela: "Haydarpaşa Lisesi" Yatağımda dondum kaldım. Bula bula Haydarpaşa Lisesı'ne bu yeri mı bulmuşlar? Balkondan tetkik ettim yolu yok, izı yok. Sözüm ona lise yol olarak da Haydarpaşa Meslek Lısesi'nin içerisinden geçiyor. Nasıl bir millı eğıtım anlayışı? Haydarpaşa'dan yetişen eskıler okulunuzun yeni yenni bilıyorjmusunuz? Çahşma Bakanı'na açık mektup Tazminat ödemeden işçi çıkarmak hak mıdır? Cumhuriyet Gazetesi'nde, 14 Şubat 1985 tarihinde Işık Kansu imzasıyla yayımlanan haberde, gazetecilere verdiğiniz yemek strasında "İşçi çıkarmak da bir haktır. Yasanın koyduğu koşullar haktır. Haksız işten çıkarmalar yok " dediğinizi öğrendik. Biz tstanbul, Üsküdar, Sultan ÇifttiğVnde kurulu Wat Elektro Mekanik Cihazlar ve Motor Sanayii A.Ş. 'den 31.1.1985 tarihinde işten çıkanlan 90 işçi, 9 memur olarak soruyoruzIçerde birikmiş maaşları, ikramiyeleri, sosyal haklan, kıdem ve ihbar tazminatlan odenmeden işten çıkarmak da bir hak mıdır? "Haksız işten çıkarmalar yok diyorsunuz. Hangi yasanın hangi maddesinde" var bu durum. Yoksa haksızlık da mı işverenlerin hakkıdır Saym Bakan. WA T MOTOR 'UN İŞSİZ İŞÇİLERİ Pancar taban fiyatı arttırılsın A. NEVZAT BAŞKUR Bakanlık^ gerekçesini açıklasın Nevşehir'in Kozluca köyünden olan bizler geçimimizi tanmla temin etmekteyiz. Köyumuzün en verimli arazisi ise Büyukçayır mevkiinde bulunmaktadır. Buradaki tarlalarımıza ToprakSu Kayseri Bölge Mudürltiğu göz dikerek, gölet yapmaya yeltenmektedir. Göletin gerekçesi de gayet açık. "Aşağıdaki çorak araziyi sulayacağız" diyorlar. Fakat köylit dilekçeierle hemen itiraz ediyor. Köylümüzün itirazı da Dalan oğlumdan üç ricam var 10 Ocak 1985 günü Erzurum Radyosu'nun sabah prograrnında, Erzurum TaprakSu Bölge Araştırma Enstitusti 'nden bir yetkili Enstitunun araştırma faaliyttleri hakkmda bilgi verirken, Doğu Anadolu'da bir kg. şeker pancan maliyetinin 8 TL. olduğunu, bu durumda çiftçmin şimdiki taban fiyatı ile kg'da 1 TL. Saym Belediye Başkam Bedrettin Dalan oğlumdan üç ricada bulunacağım. 77 yaşında merhum bir asker eşiyim. Gaziosmanpaşa 'da otunıyorum. Kadıkoy yakasında evli kızun ve torunlanmı gormek için belediye otobusleriyle seyahat ediyorum. 36 numara ile çalışan SultançiftliğiEminönu, Sultançiftliği Vezneciler otobüsleri her yanm saatte bir V MERHABA YAŞAMAK "Cüzzam Çağdışı Bir Hastalıktır. Cüzzamdan Korkarak Siz de Çağdışı Kalmayınız." T C ZnaatBank.Tunel ş t 7013 TH 145B3265TO1O26 EPSONROMAR "Bllgisa^rBrBflgîyazar'' KOMHRVHRKENEPSON.BIINIR. EPSON bılgıyazarda 1 No'dır. Butun dunvada kullanüan her ıkı bılgıyazardan (Prınter) bırı EPSON'dur. ROMAR Turkıye'de 1. No.'dır. Çunku EPSON'un tam ve tek yetkılısı olarak ROMAR, Turkıye'dekı bılgıyazar satışının %60' ını gerçekleştırmektedır. EPSON şımdı butun dünyada bılgısayar devlennın korkulu ruyasıdır. ROMAR şımdı EPSON Bılgısayarları üe de ış adamlarının guven ve huzur kaynağı olmaktadır. EPSON QX10, butun dunyada ıdeal olçu sayılan 256 KByte kapasıtelı anabelleğı ile, bu guce ılavesız ulaşabılen bılgısayardır. ROMAR'dan rakıpsız EPSON bılgısayarlarını, dunya devlerınden 1400 Dolara varan gereksız lark ödemeden alabılırsınız. EPSON butun dunyada, bılgısayarlarının %90'ını tabrıkalannda bızzat ureten tek kuruluştur. ROMAR bu guvenlcyedek parça dahıl olmak üzere, EPSON bılgısayarlanna 6 a> ucretsız bakım ve servıs garantısı vermektedır. EPSON butun dunyada bılgi>azar lıderı olmakla kalmayıp, bırçok dunya markası bilgısayarın parçalannı da ureterek, güvenılırliğını kanıtlamıştır. ROMAR EPSON'dan aldığı guce ılaveten ozel olarak eğjtılmış herbırı bılgısayar uzmanı orgutu ıfe satış sonrası yazılım ve teknık hızmetlennı ulkenın her koşesıne goturerek en buyuk guvenı sağlamaktadır. EPSON bılgiyazarlarındakı uzmanlık ve olanaklarını alıcılar lehıne iyı kullanarak, dunyanın en ıddıalı markalanndan daha venmlı ama daha ekonomik bılgısavarlar üretmektedır. ROMAR dığer ıddıalı bılgısayarların aksıne EPSON bılgısayarlarını kimseden avans almadan, kımseyı bekletmeden derhal vermektedir. Bılgısayarcıddı bir konu.onemlı bir karardır. Uzun hızmet teşkılatı lıstelennın ardından dahı sıze esas satış sonrası hızmetı kımler verecek, iyı araştırın. Fiyatı veya odeme koşulları uğruna >anlış bırseçımlebılgısayar aldığınıza pı^man olmavın, ya da hıç gereksız larklar odemeyın. Bu nedenlerle EPSON QX10 ıdeal bir ışbılgısavarıdır. Siz de EPSONROMAR'la tanışmadan karar vermeyın. EPSON QXJ0VN TEKNİK ÖZELLİKLERİ 256 KByte Ana Bellek 640 KByte'hk Dıskeı Ünıtelen CP/M ışletım sıstemı 640 x 400 noktadan oluşan ve 25 x 80 karakler/saiırlık yuksek rezolusyonlu CRT Monochorome ekran 103 tuşlu aynlabılır klavye Programlanabüır 10 bağımsız Jonksıyon tuşu 2 KB RAM'ı koruyabılen aku kapasıtesı Multıjonı sıstemı ile 16 değışık yazı karakterı kullanma ve depolama ımkanı İstenıldığınde COBOL, FORTRA V, BAS1C. PASCAL, MACRO, FORTH ve PU1 derleyıalennı kullanma ımkanı Gunu gunune ışleyen saaı ve takvım duzeni EPSONROMAR "BllgisayarBilgiyazar'' ROMAR PAZARLAMA SANAU VE TİC. A.Ş. Merkez. Rıhtım Cad. Tahır Han No: 201 Karakoy / İSTANBUL lel 149 97 ?2 /I49 97 73 / 143 32 63 / 143 53 52 1 L 23441 İBEC TR 22696 MK.MK TR Ege Boigesı Mudurlıiğü: Kıbrı?Şehıtlen Cad Mayti Apt No. 4/11 Alsdncak/IZMIR lel 21 64 24 / 22 14 43 Th S214U KAME TR İç Anadolu Bolge Muduriugu: Ataturk Bulvan No. 233/10 Kavaklıdere/ANKARA lel. 27 0i 97/ 26 25 29
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle