17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURÎYET/8 HABERLERİN DEVAMI Orly Katliamı. (Ratjtarafl I. Sayfada) AJNKARA Bu arada, yarın başlayacak olan Orly Katliamı duruşması ilginç bir döneme rastlamaktadır. Batı Avrupa'da terorizm yeniden başkaldırmış ve tırmanışa geçmiştir. Bu ortamda Mitterrand yönetiminin terorizme karşı uluslararası işbirliği çağrıları yaptığı dikkati çekmektedir. Bugüne değin Türkıye'nin bu konuda yapmış olduğu çağrıların genellikle boşlukta kaldığı anımsanırsa, Fransa açısından bu gelişme geç de olsa olumlu sayılabilir. Bizim diplomatlarımız terör örgütlerinin boy hedefıyken kılı kıpırdamayan bazı mekanizmalar, gecikmeli de olsa döndürülmeye başlanırsa insanlık adına kuşkusuz iyi bir iş yapılmış olacaktır... • Elli milyonluk Türkiye'nin ne kimseye toprak borcu vardır, ne de kimsenin toprağında gözü vardır. Ulusal Kurtuluş Savaşımızla tarihin çöp tenekesine çoktan fırlatıp attığımız Sevr'i yeniden hortlatmak isteyenlere, düş peşinde koştuklarını bir kez daha anımsatmak isteriz. Türkiye Cumhuriyeti'nın temellerıni atan Lozan Antlaşması sapasağlam yerindedir ve yerınde kalacaktır... Orly Katliamı duruşması başlarken bu noktaların göz önünde tutulmasını dılerız. Türk kamuoyu, Paris'in banliyösü Creteil1 deki gelişmeleri ve Fransız kamuoyunu oluşturan odaklardakı yönelişleri yarından itibaren dikkatle izleyecektir. NOTLARI 18 ŞUBA T 1985 MUSTAFA EKMEKÇI zırlamış olduğu 'eylem tablqsu"nda Fransa "ev sahibi" gözükmektedir. Üstelik bu tablo yalnızca ölümle sonuçlanan eylemlerin sınıflandırılmasıyla ortaya çıkmıştır. İncelemeye göre, yaralama ve maddi zarara yol açan eylemler de tabloya eklense, Fransa yine liste başı olmak özelliğini yitirmeyecekti... Bu tablo içinde Fransa'nın belirginleşen yerini, herhalde bir rastlantı olarak nitelemek olanaksızdır. Paris'teki resmi kaynaklardan yansıyan havanın da etkisiyle yıllar içinde oluşturulan bir ortamda Ermeni terorizmi filizlenip boy atabilmiştir. Birtakım sözde tarih tezlerine dönük olarak gerek resmi çevrelerde gerekse kamuoyunu yapan odaklarda gösterilen ilgi ve himaye havası, terorizmin tırmanışına katkıda bulunmuştur. Bu tırmanış sürecinde Orly Katliamı'nın ayrı bir yeri vardır. Çünkü Ermeni terörü, ilk kez, 15 Temmuz 1983'te Paris Havaalanı'nda Fransız yurttaşlarını da kurbanları arasına katmış oluyordu. Bu gelışım, resmi çevrelerde bir hava değışimine belli belirsiz de olsa yol açtı. Ayrıca, yine TürkFransız ilişkileri açısından Dışişleri Bakanlığı koltuğundan Cheysson'un gidişi ve yerine Dumas'nın gelişi Türk Dışişleri çevrelerinde olumlu sayılabilecek bir işaret olarak yorumlanmıştı... Ankara Akşamları... Garbisyan (Baştarafı 1. Sayfada) ler, ASALA adına katliamı üstlenmişlerdi. Katliamı üstlenen ASALA'nın bildirisinde şöyle deniyordu: "ASALA Orly Havaalanı'nda Tiirkiye'ye gitmeye hazırlanan kişilere yapılan saldırının liim sorumlulugunu üzerine alıyor. Türk çıkarlarına ve diplomatlarına saldırıyı siirdüreceğiz. Herkesi Türk kurumlarından uzak durmaya çagırıyonu. Zira Türkiye ve kurumları Ermenilerin hedefi durumundadır." Duruşmalarda yargılanacak üç ASALA militanının hukuki açıdan suçluluğunun ortaya çıkarılması dışında önemli politik tartışmaların da cereyan etmesi bekleniyor. Fransız yargı usulüne göre, ağır ceza mahkemesinde dokuz kişilik jüri bulunuyor. Jüri Fransız halkının çeşitli kesimlerini temsil eden elli kişi arasından seçiliyor. Bu davanın jürisi şimdiden teşekkül etmiş durumda. Ancak dava açıldıktan sonra taraflar jüri üyelerinden bir kısnuna itiraz edebiliyor. Jüri üyelerine itiraz geldiği takdirde bu üye başkasıyla değiştiriliyor. Dava boyunca taraflar jüriyi etkilemeye çalışacağından teknik hukuki konular dışında suçla dolaylı yoldan ilgisi bulunan tanıklar ve uzman kişilerin dinlenmesi de talep edilebiliyor. Ermenilerin bundan önceki davalarda olduğu gibi soykmma uğradıklannı iddia ettikleri 1915 yılından önce doğmuş yaşlı bazı Ermenileri getirecekleri tahmin ediliyor. Ermeni tezlerini savunan kitapları kaleme alan ve bu tezlerin aktif savunucusu durumunda olan Gerard Chailand, Anahil Ter Minasyan, Yves Ternon gibi kişiler de büyük olasılıkla çıkıp birer konuşma yapacaklar. LYON KASABI Bu davanın diğer bir özelliği, 1983 yılından beri ASALA içinde mevcut çekişmelerin de ilk kez bir yargılama sırasında su yüzüne çıkacağının beklenmesi. Şimdiye kadar Fransa'da yargılanan tüm Ermeni teröristlerin savunmasını kamuoyu ve mahkemeler nezdinde üzerine alan "Ermeni Siyasi Tutukluları Destekleme Komitesi" saf dışı bırakıldı. ASALA'nın "sert" kanadı sayılan Agop Agopyan grubu yeni bir komite oluşturmuş durumda. Hcnri Leclerc Balyan gibi avukatlar son anda azledilerek yerlerine yeni avukatlar tayin edildi. Davanın bir numaraİı sanığı Varujan Garbisyan kendine "Lyon Kasabı" olarak tanınan, iki yıl kadar önce Bolivya'dan Fransa'ya iade edilen eski Gestapo Şet'i KJaus Barbie'nin avukatı Jacques Verges'i tuctu. Verges'in bu davaya katılması Fransız kamuoyunun ilgisinin bu davaya çekilmesi için başlıbaşına yeterli bir olay olarak görülüyor. Cezayir savaşı sırasında Cezayirli direnişçileri savunmasıyla tanınan Verges, Barbie iade edildikten sonra hiçbir Fransız avukatın bu davayı almaz dendiği bir sırada, Gestapo şefinin savunmasını üstlenerek büyük sansasyon yaratmıştı. Barbie davasını üstlendikten hemen sonra aslında solcu ve düzen aleyhtarı bir kişi olarak bilinen Verges, Almanlara karşı Fransız direnme örgütü içinde birçok kişinin, örgüt içi rakiplerini yok etmek için Gestapo'yla işbirliği yaptıgını ileri sürmüştü. özellikle direnme hareketi iç lideri Jean Moulin'in, direnmeye mensup kişilerce ihbar edilerek yakalatılıp idam edildiğini ileri sürmcsi, günlerce Fransız kamuoyunu meşgul etmiş ve ünlü avukat hakkında bu nedenle "Fransız direnmesine hakaref'ten dava açılmıştı. Garbisyan'ın avukatı olarak Verges'in nasıl bir savunma taktiği izleyeceği merakla bekleniyor. Şimdiden Cumhurbaşkanı Mitterrand, Meclis Başkanı Louis Mermaz ve bazı bakanları tanıklık etmek üzere çağırılmasıyla Orly katliamı davasını Fransa'nın bir iç politika tartışma arenasına dönüştüreceği yönündeki tahminleri doğru çıkarmaya başladı. . 6 Boğaz yamaçlarını Sandıkçı bu yeni karardan sonra eğer lstanbul Anakent Belediyesi bu gereksinimi gözönünde tutarsa, yüzde 9O'ı SİT alanında bulunan belediye sınırları içinde Arapların istediği Maden, Tarabya, Büyükdere, Kireçburnu, Kavak sırtlarını bu iş için önereceklerini bildiriyor ve şöyle konuşuyor: "Anakent Beledlyesiyle birlikte koordineli olarak birtakım çalışmalar gerçekleştirebiliriz. Sanırım Anakent Belediyesi bizim hudutlarımız içinde kalan yerler için, plan yapılırken bize danışacak ve bizden birtakım planlar isteyecektir. Bu konuda Sayın Dalan'la uyum içerisinde çalışıyoruz. Biz ilçe belediyeleri bir atom çekirdeginin etrafındaki elektronlar gibiyiz. Sayın Dalan çekirdek, biz de elektronlar gibi uyum içersindeyiz." Üsküdar Belediye Başkanı Necmettin öztürk, önceki gün açıklanan yeni kararla ilgili henüz bir bilgisi olmadığını, ama iyi olacağına inandığını belirtirken, bazı yerlerin Arap turistlere satılması konusunda da şöyle konuştu: "Geçen yıl Üsküdar belediye hudutları içinde kalan yerlere fazla Arap turist gelmedi. Bu konuyu fazla araştırmadık. Ama bu yıl, daha fazla Arap turist gelecegini sanıyoruz. O yüzden Kandilli, Beylerbeyi gibi mahallelerin muhtaıianyla görüşüp, ne tür önleınler alabilcceginmi kararlaştıracagız." Bcşiktaş Belediyt Başkanı Mümtaz Kola isc "Ben de Bogaziçi'nin korunması taraftanyım" derken, yeni kararla ilgili olarak "Acaba bu yeni kararla Anakent Belediyesi imar konusundaki yetkilerini bize devredebilir mi?" diye sordu ve şöyle konuştu: "Bölgemizde Dolmabahçe'de sahilde bulunan mevcut yapılar muhafaza edilmelidir. Yamaçlardaki, yani ön görünüm bölgesindeki bazı yerlerin güzelleşürilmesi, göz zevkini okşayacak şekilde bazı degişiklikler yapılması düşünülebilir." Kola, Arap turistler konusunda da şunları söyledi: "Geçen yıl Arap turist Beşiktaş kısmında pek yoktu. Çünkü Beşiktaş sınırları içinde yazlık konut pek yok. Ancak Aşiyan'a dogru belki biraz var. Bu yüzden Araplarla ilgili herhangi bir girişimimiz yok. Araplara yeni konut konusunda ben lek başıma karar veremem. Anakentle koordineli olarak harita üzerinde bazı tespitler yapılabilir. Müsait yerler varsa, konuyu anakente iletebiliriz." Beykoz Belediye Başkanı Ali Zengin ise Boğaziçi'nin "koruma amaçlı plam"nın tstanbul Anakent Belediyesi'ne bırakılması konusunda, "Benim Teknik Başkan Yardımcım zaten böyle bir planlama çalışması içindeydi. Anakent Belediyesi planlama yaparken bizden gorüş isterse hcmen belirtcbiliriz. Bu karar isabetli bir karardır" derken şöyle ekledi: "SİT masa başında hazırlandı. Biz yöremi/de yapalım bu işi. Araplarla ilgili olarak da bir düşüncemiz var. Çubuklu'da eski Petrol Ofisi gaz depolarının bulundugu 38 bin metrekarelik bir alan var. Buraya turistik otel veya pansiyonlar yapmak istiyoruz. Buradaki gaz depolan bir süre önce çıkan yangında yandı ve boşaltıldı. Orada sadece bazı yapılar var. Bunun planlannı yapıyoruz. Yapacagımız otel ya da pansiyonlan ihale edecegiz. Yalnız kesinlikle Bogaz estetiğini bozmadan, güzelligini bozmadan yapmak istiyoruz." İLAN İSTANBUL 1. İKLAS MEMURLUĞU'NDAN üosya No: 198ü/12 Muhkemccc iliasına karar vcrilen Nu/hel Öncu masasında lasliyc sonuv'lanmış ve lstanbul Asliyc 2. Ticaıt't Malıkcınısı'nın S/2/1985 tarih ve 1985/63 sayılı katarı ile ıll.ısı I I K.ııun 254. maddcsi gcrcgincc kapalılmıştır. Feblıg ve ılaıı olunur. Basın: 1889 (Baştarafı I. Sayfada) rının da gerçekleşeceğine yüzde yüz gözüyle bakmakta. Bunu da şu sözleriyle ifade ediyor: "Biz çevre belediyeler bir atom çekirdeginin etrafındaki elektronlar gibiyiz. Sayın Dalan çekirdek, biz de elektronlarız. Uyum içinde çalışıyoruz bu konuda..." Sandıkçı, "Bizim geçen yıl Arap turistimlz çoklu" derken, bu sayının daha da artacağına emin. "Geçen yıl gelen Arapların çogu ön görünüm ve geri görünüın bölgelerinin birlcştigi tepelerde, manzaralı yerleri kiraladılar. Suudi Arabistanlı ve Kuveytli birçok şeyh ve önemli Işadamı 2025 kişilik aileleriyle birçok yalı ve evde bir birbuçuk ay kaldılar" derken, bu şeyhlerin ya da önemli işadamlarının adlarını vermekten kaçınıyor. Kaçınıyor ya, bu önemli Arapların asıl isteklerini, tabii dolayısıyla kendi isteğini de belirtmekten kaçınmıyor: "Bunların en çok istedikleri şey, ön görünüm bölgesinde bulunan yeşil alan ve korularda tek ya da iki katlı, 250300 metrekareden az olmayan villalar yapabilmek ve satın almak..." Sandıkçı, kendi isteklerini ve önerilerini de şöyle açıkhyor: "Biz onların, bu evlerin etrafını yüksek agaçlarla ve her türİü yeşllliklc çevirmelerini ve çiçeklendirerek havuz da yapmalarını şart koştugumuzda, bizim istedigimizden fazlaüinı yapabileceklerini bildirdiler ve tamamıyle yeşilliklc örtmeyi kabul eltiler. Böylece Bogaz'ın estetiği, güzelligi daha da gelişecektir. Bir nevi eski Levent'teki görünüm kazanılabilecektir. Eger böyle olursa Araplar için, ileride tüm turistler için yamaçlarda, Bogaz estetiğini bozmayan yapılar yapılabüir." Ti *rkiye Umum Kadın Kuaförleri ve ManikurJ tarafmdan düzenlenen bir yac ü l e r perneğj rışma ile Fransa 'nın Nice kentinde yapılacak A vrupa Vluslar Kupası 'na katılacak altı kişilik Ulusal Kuaför Takımımız belirlendi. "Dünyanın en hıılı kuaförleri Tü'rkiye'de bulunuyor" diyen dernek başkanı Ömer Aydıner'in konuşmasıyla açılan yarışmada, ulusal takıma girebitmek için 28 kuaför savaşım verdi. Bu arada 7 kuaför de "yüksek fanlezi" dalında yarışarak, ISice'teki yarışmada ülkemizi bireysel olarak temsil edecek 3 kişiden biri olmak için çaba harcadılar. Yarışmacılar, altı kişilik jüri tarafmdan yaptıkları gösteri, kompozisyon ve taramaya göre puanlandırıldılar. Müzik eşliğinde hem dans edip hem de saç yapan kııafdrlerin, bu yarışma için yaklaşık 20 günlü'k hazırlık devresi geçirdikleri öğrenildi. Akşam saatlerine dek süren değerlendirme işlemi sırasında Hakan l'eker Grubu 'nun dansları izlendi. Sheraton'daki yarışmamn biletleri 3 bin liraya satıldı.ff'otoğraf: MEHMET AKIF) ANAI» R O N < ; R K L K R İ Şıvgın, ÖzaTı Çelebi Mehmeth benzetti Haber Merkezl Anavatan Partisi'nin Gaziantep, Kütahya, Samsun, Muğla, Balıkesir ve Adıyaman u konjîreleri dün yapıldı. Gaziantep İl Kongresine Taşar'cılar ağırlıklarını koyarken, Kütahya İl Kongresindc konuşan Gcnel Başkan Yardımcısı Halil Şıvgın, "Ekonomi politikası yabancılar tarafmdan taklit edilen Özal'ı, Çelebi Mehmet'"e benzetti. Arkadaşımız Canan Yazgangil'in haberine göre, Gaziantep kongresi, Genel Sekreter Mustafa Taşar'ın tartışmasız etkinliği • (Baştarafı 1. Sayfada) Bunun yanı sıra don birçok sıkıntıyı da gündeme getirdi. Kömür ve odun sıkıntısı özellikle tstanbul'da apaçık ortaya çıktı. tstanbul'u büyük ölçüde besleyen Kenıerburgaz ocaklarından kömür getirilemiyor. Yolun bozuk olması nedeniyle 100 kamyonun bir haftadır beklediği bildirildi. Okmeydanf nda kömür deposu bulunan Ali Akarçeşme, "Kamyonlarımızla üç gün önce getirdigimiz kömürü, istenilen miktarda veremedik. Yarım ton isteyene çuvalla 100 kilo verdik. Şimdi elimizde kömür yok, bekliyonız" dedi. Erenköy'deki bir deponun sahibi olan Mustafa Aktaş da, "Ellerinde kömür olmadıgı gibi Şile'den de odun gelmedigini" söyledi. Sanayi Mahallesi'ndeki mahrukatçı Hasan Aldogan, geçen hafta kar yağışından sonra ellerinde mal kalmadığını belirterek "tstanbul mahfoldu" dedi ve şunları anlattı: "Yeniköy ve Akpınar'da kamyonlanmız bir haftadır bekliyor. Odun da gelmiyor. Odun Bursa'ya gidiyor, çünkü orada fiyatlar serbest. İstanbul'un maIının dışanya gitmemesi için çok ugraştık ama bir sonuç alamadık." Hasanpaşa'da kömürcülük yapan Ali Aksu, "Köınüre gönderdigimiz kamyon sırada. Bekliyoruz. On çeki odunumuz vardı, onu da Belediye satın aldı" derken, Kadıköy Altunel Ticaret'in sahibi Şinasi Altunel "hava nedeniyle tedblrsiz yakalanıldıgım" söyledi. Altunel, kömürlu apartmanların yöneticileri kömür arayıp durduklarını belirtirken "Kömür de olmadıgı için maalesef vatandaşlar tavuk gibi dolaşıyorlar" diye konuştu. lstanbul'da kömürün yanı sıra akaryakıt ve fueloil sıkıntısı da görülüyor. Tankerlerin Am barlı'ya kötü hava koşulları nedeniyle yanaşamadıkları, bu nedenle yeterli miktarda petrol dağıtılamayacağı bildiriliyor. ile sonuçlandı. Tek liste çıkarılan kongreye Milli Eğitim, Gençlik ve Spor Bakanı, Gaziantep Milletvekili Vehbi Dincerler yurt dışında bulunduğu için katılamadı. İl kongresi öncesi bazı ilçelerde çalışmalar yürüten Dinçerler yanlıları il kongresinde etkinlik gösteremediler. Divan Başkanlığına getirilen Kültür ve Turizm Bakanı Mükerrem Taşçıoglu, yaptığı konusmada muhalefet parti liderlerini eleştirdi ve Başbakan'ın alternatifsiz olduğunu söyledi. Daha sonra konuşan Devlet Bakanı Ahmet Karaevli, Genel Sekreter Taşar'ı "blrlik ve beraberligin sembolü", Grup Başkanvekili Ercüment Konukman'ı da "milliyetçiligin bayraklarlıgını yapmış kişi" olarak tanıttı. Başbakan özal'ın kongreye gönderdiği mesaj, Taşar'ın "Ayakta dinleyelim" önerisi ü/erine ayakta dinlendi. 13 ANAP'lı milletvekilinin katıldığı kongreyi eski il başkanı, Taşar'ın yakın arkadaşı Nazmi Basel kazandı. KÜTAHYA KONGRESt Kütahya muhabirimiz Ali Kehribar, Kütahya kongresinin sakin geçtiğini, Rauf Ertekin'in yeniden il başkanlığına getirildiğini bildirdi. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı, Kütahya Milletvekili Mustafa Kalemli'nin yaptığı kongrede konuşan Genel Başkan Yardımcısı Halil Şıvgın, Özal ve 36 arkadaşının ANAP'ı bir cuma günü nasıl kurduklarını anlatarak başladığı konuşmasında "Kütahya teşkilatını da, asker arkadaşım (1981, Antalya 4 aylık) ve meslektaşım (avukat) Mustafa Ugur Ener'i (Özdaglar Komisyonu Başkanı) tavsiye ederek kurduk. Kamplara bölünmüş aziz millelimizi bir araya getirdik" dedi. Başbakan Ozal'ı överken de şunları sövledi:"F,konomiyi düzelten özal'dır. Dışarıda Özal söylüyorsa dogrudur denilmeye başlandı. 1402 yılındaki Ankara Savaşı'ndan sonra Osmanlı devletini toparlayan Çelebi Mehmet'tir. Devleti yeniden kurmuştur. lşte bizim liderimiz Turgut Özal, Çelebi Mehmet'tir. Devleti yenfden kuruyor, şekillendiriyonız. 30 yıldır taklitçilik yapıyorduk. Ama şimdi bizim liderimizi yabancılar taklit etmeye başladılar." ÇELEBİ MEHMET KİMDİR? Şıvgın'ın sözünü ettiği Çelebi Mehmet, Osmanlı Devletinin 5. padişahıdır. 1402 Ankara Savaşı'nda 4. padişah olan Yıldırım Beyazıt, I'imur karşısında mağlup olunca Fetret Devri (karışıklık dönemi) başlamıştı. Bu dönemle şehzadeler iktidara sahip olmak için birbirlerine girmişlerdi. Yıldırım Beyazıt ile 6. padişah oian 2. Murat arasında tanı 8 yıl sürcn şehzade kavgalarından başarıyla çıkan Mehmet Çelebi (1. Mehmet) oldu. Egemenliğini sağlayarak 1412'de tahta gcçti. Osmanlı devletini toparlayarak ihtişamıyla yeniden kurdıı. Kendisinden sonra padişahlığa 2. Murat geçmişti. DIGER KONGRELER ANAP Adıyaman İl Başkanlığına Zeynel Aslan, Balıkesir İl Başkanlığına, Nadir Karaagaç, Samsun İl Başkanlığına Metin Müftüoglu gctirildiler. Samsun Kongresi için bir gün ftnceden Müsteşar Abdurrahınan Koçer ile oteki daire başkanlarmı bir olobusle Samsun'a getiren Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanı Mehmet Aydın, dün kongreye katılarak bir konuşma yaptı. Van Merkez İlçe Başkanlığına yeniden Cevdel Dokumacıoglu seçildi. Sunalp (Baştarafı I. Sayfada) la ilgili olarak da Genel Başkan Sunalp, "Bugün I ürkiye'de siyasi bir dalgalanma vardır. Bir siyasi arenadayız. ANAP ve HP içinde de kargaşa vardır. Siz gripli birinin yanına oturursanız nezlc olur hastalanırsınız. MDP gidiyor, dagılıyor diyenler içimizde vardır. Ama hiç bir şey olmadı olmayacak. Hem iki gripli parti varken nezle olmamak elde defiildir. Partimizin bitmiş ve dagılmış olmasını bekleyenler 26 ocakta Turisl Otel'de hüsrana ugramıştır. Dagılma söz konusu degildir" dedi. DYP ile birleşmelerinin zamanının geçtiğini de söyleyen Sunalp konuşmasını şöyle sürdürdu: "Biz onlara, kongrelere başlamadan önce, gelin katılın, seçilin, partimizde yer alın, hatta genel başkan bile olun dedik. Ama şimdi MDP ile DYP şirket degilki birleşsin. Böyle bir birleşme olmaz. Biz hiç bir partinin altını kazmadık. Ama içimize partimizdekiler aracılıgıyla el sokanlar kendi akıllarınca kargaşa yaratmıştır. Bunun hesabını yarın Idare Kurulumuzu loplayıp benimle de görüşmek istemeyen bazı arkadaşlanmızdan alacagız." Bulgaristan'daki güncel olaylar konusunda da MDP Genel Başkanı Sunalp, "Bulgaristandaki yüz kızartıcı olaylar bir soykırımından daha ileriye gitmiştir. tlk soykırım Ermeniler tarafmdan yapılmıştır. Bugünkü Bulgaristan hadisesi aslında 3 yıl önce başlamışlır. Ancak bugün şiddellenınesi Bulgaristan'daki balansın bozulmasından kaynaklanmaktadır. Çünkü 9 milyonluk Bulgaristan'ın üçte biri Türktür. Bulgarlann bir iki çocugu varken Türk ailelerinin çocuk sayısı 45'tir. Bu nedenle hadisenin lemel noktası 2 bin yılında Türklerin Bulgaristan'da çogunluk ka/anacagı endişesinden kaynaklanmaktadır. tnsanın insana adını, dilini, dinini ve milliyetini degiştirmek için baskı yapma.sı kadar büyük zulüın uluıııa/. Bulgaristan'dakilerle birlikle bülün muhacirlerle irtibattayız. Elimi/deki dosyalarla birlikte konuyu 20 sııbatta Mecliste gündeme getirerek sulh yoluyla çözüme gilınek için hükümelin daha etkili bir girişiın yapmasını isteyecegiz." Af konusunda ilk girişimi 2 Şubat 1984'te parti liderlerine kendisiniıı yaptığını da belirten Sunalp, "Özal'dan cevap alamadığını, Calp'ın bu hafta gönderdiği mektubunu aldıgını, ancak Özal'ın yanaşmadıgı lakdirde bu konuda yapılabilccek bir şeyin bulunmadıgım" söyledi. lstanbul (Baştarafı I. Sayfada) bir değerlendirme çalışması yapacak. Komisyonda yarın sabah ve öğleden sonra olayııı 2 'kilit adamf Başbakanlık Başdanışmanı Adnan Kahveci ile UM Denizcilik Şirketi sahibi Ugur Mengenecioglu, tanık olarak dinlene cekler. Kütahya'da dün partisinin il kongresine katılan ANAP Kütahya Milletvekili ve Soruşturma Komisyonu Başkanı Mustafa Ugur Ener, "özdaglar'ın ifadesiyle ilgili olarak basın, birtakım şeyler yazıyor. Bunlar temelden yanlış, uyduruk sansasyonel haberlerdir" dedi. Ener dün KütahyasporKınkkalespor maçında kendisiyle konuşan "Cumhuriyet" muhabirine, konuyla ilgili olarak şunları söyledi: "Soruşturma sansasyonel bir havaya sokulmak isteniyor. Adalete sansasyon girmez. Politik haber ayrı şeydir, adalet haberi ayrı şeydir. Adalet haberleri kaynaksız yazılmamalıdır. Tahminler kuruluyor, yanlışlıklar yapılıyor. Basın adına üzülüyorum." Ener, komisyonun çalışmasını iki ayın sonunda sonuçlandırmaya çalışacaklarını, ancak bitiremezleıse yeniden süre isteyebileceklerini belirtirken, "Hazırlık soruşturmasını tamamladık. Soruşturmaya yeni başladık, iyi gidiyoruz" dedi. 2 'kilit Bu, "Ankara Notlan"n\ da TRT ile sürdürmek istiyorum. TRT'nin sorumsuzca, çiftlik gibi kullanılmasının önüne geçilmelidir. Daha önce de değindim, "Alişim" dizisi ile ilgili olarak, Yücel Çakmaklı'n\n Yugoslavya'ya gönderildiğini, sözde "7una boylarında" film çekildiğini belirttim. "Alişim", "Alişim ile Zeynep" adıyla TV'ye geldi. "Alişlm"e yüz otuz milyon TL. gittiğını duyunca içim cız etti. "Alişim" sözde, birkaç yüzyıl öncesinin Tuna boylarını sergileyecekti. izleyenlerin belirttiklerine göre, o yüzyılların Türk folkloru diye, Yugoslav folklorunu yansıtmamışlar mı? İleri sürüldüğüne göre, "Alişim"\r\ Yugoslavya'da değil, daha yukarılarda geçmesi gerekmekte. İzleyenlere göre, tarih de çarpıtılarak yansıtılmış olmuyor mu şimdi? Mezarlık, cami, han hamam görüntüleriyle toplumun alınteri, nerelere akıtılmış göreceğiz. TRT'ye, bir dizi yapan köşeyi dönmemeli artık! TRT3'te yılbaşından bu yana yapılan değişikliğe gelen tepkiye değinmiştim, son "Ankara Notlan"nda. "Cumhuriyet" okuru, bir bilim adamı olan V.O. şöyle sürdürüyordu tepkisıni: "... Hiç kimsenin hangi konumda olursa olsun beğenilen, zevkle izlenen ve geniş bir keslme seslenen bir yayını kendi çıkarları için değiştirmeye hakkı yoktur. TRT Eğitim Dairesi nasıl bir ölçüyle bizi olağandışı programlarla eğitmeye kalkıyor? Acaba onlar bilgi, görgü ve kültür yönünden bizden daha çok mu yüklüler? Hiç sanmıyoruz... Kanımızca bu tip yayınların başka bir amacı da aydın kesimi Türk müziğinden soğutmaktır. Alışık olduğu bir türden müzik dinlemeyi uman bir TRT3 dinleyicisi, düğmeyi çevirdiği zaman hiç alışmadığı biçimde türkülerle karşılaştığında acaba bu tür müziğe karşı İlgi duyabilir mi? TRT ayrıca bu programla halkı açıkça aptal yerine koymaktadır: "Haftanın şarkısı" adı altındaki bir çocuk şarkısı her gün 15.55'te günlerce üst üste bağırtılmaktadır. Yılbaşından sonraki ilk programda aynı şarkı iki hafta süreyle her gün boy gösterdi. "Haftanın çocuk şarkısı" ya da "birlikte söyleyelim"in yeri TRT3 müdür? Görevlilere soruyoruz, acaba hangi çocuk bu kanalı izlemektedir? 'Dereden tepeden kim aşar I Lay lay lam I Avcı eline kim düşer I Lay lay lam. Arşın ayağı kim sevmez I Loy loy lom I Burma bıyığı kim bilmez I Loy loy lom. Kaplumbağaya kim geçillr/Ley ley lim / Uyku kralı kim seçilir I Ley ley lim' Bu 'tavşan şarkısı'nın yeri bir pazar akşam üzerl TRT3 mudür? TRT görevlileri halkla alay mı ediyorlar? Bir TRT yetkilisi gazetenlze, bu konuda yapılan eleştirilerle ilgili olarak bir demeç verdi. "Bu konuda eleştihlere uğradığını, ancak yakında FM4 kanalıyla eski TRT3 düzeninin geri getirileceğini söyledi. Şimdi soruyoruz: FM4 açılıncaya dek bizi bu felaket yayınlara mahkum mu edeceksiniz?" TRT3'ten yayımlanan hafif Batı müziği ile Batı sanat müziği yayınlarının kaldırılması üzerine, yapılan eleştirileri aktardım. TRT'nin okurları da, izleyenleri, dinleyenleridir. Onların eleştirilerine kulak vermek zorundadır... • • • ismail Gü/gep'le konuşuyorduk, şöyle dedi: Bir Ankara'ya gelip seninle dolaşmak istiyorum, çizgilerin adını da 'Ankara akşamları" koyacağım. Neler görürüz kim bilir? ismail gelmedi ya, "Ankara akşamlan"r\\ bir başıma izliyorum. Perşembe akşamüstü, Büyük Ankara Oteli'nde, Pamukbank1 ın otuzuncu yaş günü kokteyli yardı, ona gittim. Pamukbank yaş gününü Ankara'dan sonra, Istanbul'da da kutlayacakmış. Bakıyorum, şöyle pek tanıdığım yok. Ne bankacı tanıyorum, ne işadamı. Politikacılar da görünmediler daha. Erkence gittim ki, erken çıkayım diye. Çok eski bir tanıdık, planlamadan tanıdığım Bengü Bilik geldi, "Hoş geldiniz" dedi. Bengü Bilikler, Pamukbank'ın halkla ilişkiler ile ilgili işlerine bakıyorlarmış. Anladım beni kimin çağırdığını o zaman... Birkaç tanıdık daha geldi; onlarla konuşuyoruz. Pamukbank, Karamehmet'in. Çukurova Holding'le birlikte. Karamehmet, istanbul'daymış, gelmemiş. Yardımcıları, çalışanları varmış. Başka bankaların genel müdürleri, temsilcileri... Hah, tanıdık bir yüz, Ferit Melen geldi. Görür görmez de takıldı: Senin burjuvaların arasında ne işin var? dedi. Ekmek yapıyorum, dedim, âlem yesin diye... Güldü. Çook önceleri, bir "Ankara Notlan"r\da aktarmıştım. Ferit Melen anlatmıştı: Melen, ortaokuldaokurken, bir Fransızca öğretmenleri varmış. Fransızca sözcükleri çevirirken, yerel deyişle çevirir, öğrenciler kıkır kıkır gülerlermiş. Kitaptan şöyle okur çevirirmiş öğretmen: Öue faites vous le boulanger? (N'apirsin ekmekçi?) Je fais du pain pour manger (Ekmek yapirem ki âlem yiye!) Ferit Melen, Meclisin en yaşlı üyesi. Kulislerde söylendiğine göre, Kinyas Ağa veto edilmeseymiş, Ferit Bey Van'dan güç gelirmiş... Adalet Bakanı Necat E/ctemoradaydı. Ona, Necdet Ca/p'ın af konusunda, parti başkanlarına önerisini sordum, "Ne dersiniz?" diye. Şöyle karşılık verdi: Bana gelmedi, Başbakana göndermiş! Adalet Bakanı, af konusunun ince, yani "hassas" bir konu olduğunu söylüyordu. Satır arasından sezdiğim, böyle girişimleri uygun bulmuyordu. Necdet Bey'm girişimi havada mı kalacaktı? Maliye ve Gümrük Tekel Bakanlığı Müsteşarı Ertuğrul Kumcuoğlu da oradaydı. Başbakan Yardımcısı Kaya Erdem"\n de geleceği söyleniyordu. Büyük Ankara Oteli'ndeki kokteyle gelmeden önce, Ankara Sanat Kurumu'nda, Ozan Sağdıç'm fotoğraf sergisini görmüştüm. Ozan Sağdıç, müzisyenlerin, orkestra şeflerinin, çalışırken yakaladığı pozlarını sergilemekteydi. Karamehmet'm kokteylinden, devlet konser salonuna, Bavyera Eyaleti Kültür Bakanı Prof. Dr. Hans Maier'in "Açıklamalı Org ve Klavsen Resitali"ri\ dinlemeye gittim. Ozan Sağdıç bu kez orada, Hans Maier'in pozlarını yakalamaya çalışıyordu. Hans Maier'in dinletisi, nasıl da dinlendiriciydi... Ankara akşamlarını aktaracağım zaman zaman. "Çağdaş Gazeteciler"in gecesini de... Stınday (liuşturafı I. Sayfada) yaptıkları toplantıda, Bulgar yö* neticilerinin ad değiştirme baskılarına karşı direnme kararı aldı. Bulgaristan güvenlik kuvvetleri kasabaya girdikten sonra Tiırkleri kasaba meydanında toplayarak, süngü zoruyla adlarını değiştirmclerini istediler, ancak Türklerin, bu isteği reddedip direnmeleri üzerine Türk toplumundan otuz kişi, makineli IÜfeklerle kurşuna dizildi. Daha sonra, askeri birlikler, içleriııde insanların bulunduğunu bildikleri evleri dinamitleyip, buldozerlerle yerle bir ettiler. Bulgaristan'daki Batıh diplomatlara göre, ülkedeki Türk azınlığa yönelik saldınlar arasında, Yoblonova olayı, sadece küçuk bir bölumunü teşkil ediyor. Bulgaristan hükümet birliklerinin saldırıları sonucu 500'ü aşkın Türkün öldüğü sanılıyor. "The Sunday Times", Bulgaristan Türklerinin genellikle fakir köylüler olduklarmı ve Bulgar yakın tarihinde, yıkıcı cylemlere karışmadıklarını ve yine Bulgaristan Türklerinin yönetimde temsil edilmediklerini belirtiyor. (Bıışumı)ı 2. Suyjuda) OKTAY AKBAL EVET/HAYIR Çubuk'ta (Baştarafı I. Sayfada) DYP'ye katılmalar nedeniyle dün HP'nin eski, DYP'nin yeni ilçe binasında yapılan törene DYP Genel Başkan Yardımcısı emekli Askeri Savcı Baki Tug, Merke/ Disiplin Kurulu Başkanı Orhan Aziz Onuk, MKYK üyeleıi Mehmet Aşçıoglu ile Mehnıet üulger ve eski parlamenterlcrdcn Recep Özel katıldılar. Törende konuşan Baki Tuğ, DYP'ye Türkiye çapında büyük katılmalar olacağını kaydederek, "Zorunlu olarak, dönem geregi başka partilere gidenler şimdi bu partilerden koparak eski yuvalanna dönüyorlar" dedi. Baki Tiığ, DYP'nin "baba ocagı" oldıığunu, yeni ocak olmadığını ve DYP'nin "1946'nın ınilli irade felsefesinin" partisi olduğuııu söyledi. Çatıdan (Baştarafı I. Sayfada) tıdan girdikten sonra işyerlerinin kapılarını demir çubuk ile kırdılar. Servet Han'ın girişinde bulunan Necati Hocaoglu'na ait Bizim Kuyumcu, Salih Öz'e ait Çığır Güderi ve Salih Büyükbayrak'a ait işyerlerindeki çelik kasaları açan hırsızların buradan ne kadar altın ve para aldıkları henüz tespit edilcmedi. Dün pazar olması nedeniyle olayın tesadüfen meydana çıkması üzerine, çok saytda polis ekibi çevrede araştırma yaptı. Büyük boyutlu olduğu belirtilen soygunun açığa kavuşması için parmak i/leri ve elde edilen diğer bilgileri değerlendiren polis geniş çaplı bir araştırmaya başladı. vaffakiyetinize en yakından şahit olmak için dalma sizi gözlüyorum. Bunun nişanesi olarak şu güzelkitabı size hediye ediyor ve gözlerinizden öpüyorum genç arkadaşım." Kişi, içi ürpermeden, duygulanmadan bu satırları okuyamaz. Dikkatedersenizhiç söylev tümcesi, klişe deyimler yok... Atatürk'ün de ilkelerinin de sözü bir kez geçmiyor, ama bakanın bu seslenişinin özünde Atatürk var, onun devrimci atılımları var. Daha mutlu ve daha güzel bir yarını yaratmak yolunda ulusun ve tarihin çağrısını bildiriyor 1929'un Mllli Eğitim Bakanı... Son yılların bakanları böyle bir 'çağrı'yı yaptılar mı, yapabildiler mi? Kendilerini sözlerden kurtarabildjler mi? 1929'un genç öğretmeni, bugün 75 yaşında emekli eğitimci Zeki İlleez'e bu belgeleri gönderdiği için teşekkür ederim. Evet, yarınlarımızdan umutlu olmak zorundayız. Yarınların bilinçli eylemlerle yaratılabileceğini gözden uzak tutmadan... VEFAT Sevpili csiııı, babaını/ Keşan I'.C. Ziraat Bankası Muhasebe Jjel'i MAHMIJT DEMİRSÖZ 16 Sııbiiı 1985 laıihiıulc \elai etıııişiiı. Ccna/csi pa/artesi pıııııı (bugıııı) Ucykıv Deıvseki Camn'ııden ikindi namazıııı nıııkakip kaklııılaıak. Akbaba Kabıistaıııııa detnedikvekiıı. Akıaba ve dosilaıınııza duyururıız Kî>İ VK ÇOCUKLAR1
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle