27 Aralık 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
1 ŞUBAT 1985 KÜLTÜR YAŞAM CUMHURİYET/5 İSMAIL GÜLGEÇ SEVEMA ATILLA DORSAY HAYVANLAR PEC/A G.BiP;P, &AHA PES..L T Û M Üstün insan tipine iki örnek Süpermen 3 Yönetmen: Richard Lester / Senaryo: David ve Leslie Newman / Cörüntü: Robert Paynter / Müzik: Ken Thorne, Ciorgio Moroder / Oynayanlar: Christopher Reeve, Richard Pryor, Annette O'Toole, Robert Vaughn, Jakie Cooper, Mark McClure, Annie Ross, Margot Kidder / Warner Columbia Films yapımı / 2 saat 5 dakika (Site, Fitaş, Şafak, Vs.) Say Never Again) / Yönetmen: Irvin Kershner / Senaryo: Lorenzo Simple / Göruntü: Douglas Slocombe / Müzik: Michel Legrand / Oynayanlar: Sean Connery, Klaus Maria Brandauer, Max Von Sydow, Barbara Carrera, Kim Basinger, Bernie Casey, Edvvard Fox, Alec McCowen / Talia Film yapımı / 2 saat 13 dakika (Turkiye'de 15 dakika kısaltılmış olarak gösteriliyor) (Emek, As, vs.). "Üstün insan" mitosunun beyazperdedeki en ilginç örneklerinden ikisi, bir kez daha karşımıza çıkıyor. Sinema sanayii, bir kez daha geleneksel anlatı sanatlanndan, kökü belirsiz halk söylencelerinden, Yunan mitolojisi veya Doğu masallanndan gelen "güçlii kahraman", "üstün kahraman" tipini, temel ruh bilimi verileri, populer öğeler ve çağdaş insanın beklentileri, gereksinimleri ile destekleyerek, yığınlann karşısına, kahramanlarını sıradışı,.giderek akıl dışı işler başaran olağanustü birer kişiliğin oluşturduğu modern masallar çıkanyor. KİM KİME DUM DUMA BEHIÇ AK bi ciddıye aUrım. °$POt1 d yapmavn . Intan Gibi Yaşa (Never BONDLUĞA DÖNÜŞ Bondluğu yıllar önce bırakmıs olan "Sean Connery", bu rolle görkemli bir dönüş yapıyor. Sean Connery'nin fllmdeki en büyuk karşıtı ise güzel Barbara Carrera. geçen başdöndürücü bir 'gag' dizisi ile başlıyor. Film boyunca kullanılan teknik hileler, yine çok usta işi... Ama filmin önceki bölumlere karşı belli bir ustünlüğü, yeniliği yok.. Biri dışında: Süpermen'in VVebster'in yandaşlannca kendisine verilen bir 'kriptonit' parçasıyla 'kişilik değiştirmesi' ve 'insanlaşması' bölümü.. Burada Süpermen, tam anlamıyla 'kendini dağıtıyor', günlük traştan ve iyilik yapmaktan vazgeçiyor, içkiye ve kızlara düşuyor (!).. Tüm bu "insanca' davranışlardan, kahramanımızın 'iyi' ve 'kötü' yanları arasındaki görkemli bir savaşımdan ve elbette 'iyi'nin 'kötiı'yü yenrnesinden sonra Süpermen yeniden görevini anımsayacak ve 'dünyayı kurtannaya' koşacaktır.... Lester'in alaycı tavn, mitosun kökenlerine, doğasına dek uzanan keskin alayı ve bazı sahnelerin içerdıği gulmece duygusu, sonuç olarak özellikle bir hayli genç bir yaşa seslenen bu filmden biz 'erişkin'lerin de keyif alabileceği, ama sayısı pek çok olmayan anları oluşturuyor... 'Süpermen'in 'dünya jandarmalığı'nı James Bond dostumuz da kendi yöntemleriyle yerine getiriyor. Bu açıdan baktığınızda, belirsiz ve karışık 'kötü güçlere' karşı insanlığın her başı sıkıştığında 'yardıma' çağrılan Süpermen'le Bond'un hiçbir farkı yok... Süpermen, köken olarak 1930'lar da 2 Amerikalı çizgiroman yaratıcısının, James Bond ise 1950'lerde Ian Fleming isimli lngiliz polisiye fılmler yazarının imgelemlerinden (muhayyilelerinden) doğmuştu. Her ikisi de bunalım dönemleriydi bunların: 30'larda Amerika da, dünya da benzeri görülmemiş bir ekonomik bunalımla kıvranıyordu. Her türlü gerçekliğin dışında, aşırı da olsa hayalgücünün esiri olan öyküler, kişilikle, gerekliydi yığınlara... 50'lerde ise dunya "soguk savaş"ın ve bunun (Kore'deki gibi) "sıcak bir savaş"a dönüşmesinin tedirginliğini yaşıyordu. Casusluk olaylan ve örgütleri alabildiğine gündemdeydi ve Fleming, lngiliz Haberalma Örgutu'nde çalışmış olmanın da getirdiği tüm bilgi ve deneyimlerini, tipik bir "soguk savaş" kahramanı olan, Intelligence Service'in goz bebeği, "Kraliçe'nin Hizmetinde"ki James Bond'un seruvenlerine dökecekti.. Bond'un ayaklarının Supermen'e kıyasla kuşkusuz (her anlamda) daha "yere basması", 2 öykü dizisi ve kahramanının doğal (yoksa yapısal mı demeli?) ozelliklerinin dışında, buyuk bir fark yaratmıyor. Gerçekten de, James Bond, gerçi "uçmuyor", köprüleri, barajları, akarsu ve gölleri denetleyip durmuyor.. Bond, ilk bakışta bir "masal" değil bir "roman" kahramanıdır sanki... Daha "ettenkandan", daha gerçek bir kahramandır.. Nerdeyse belki çevremizde de rastlayabileceğimiz, hemen hemen sıradan bir casus, bir "örgüt adamı"... dozu iyice azalmış ve Ian Fleming'in keyifli romanlarınınkinden iyice otelere gitmiş bir seruvendir... James Bond, bir film boyunca yine çılgınlar gibi araba veya motosiklet kullanacak, deniz diplerine dalıp köpek balıklanyla boğuşacak, amansız ve zalim Fatma'dan ihtiraslı Largo'ya, gozu donmuş Araplardan "dakik" olüm tuzaklanna kadar her şeyle başedecek ve son bir denizaltı savaşıyla (yıllar önce 'Yıldınm Harekâtı'nda yaptığı gibi) dünyayı "felaketten kurtaracaktır".. Supermen'e kıyasla biraz eksik olan "fiziksel giicü"nü, Bond, dalgın bir profesörun çeşitli buluşlarıyla (bu arada, ilginç bir 'ölüm saçan kalem') dengeleyecek Süpermen'in Süpermenliği gereği (!), bir türlü yaşayamadığı cinselliğini bol bol yaşayacak, arada yine güçler dengesi, İngiliz tmparatorluğunun geçmiş değerleri ve "dünyayı kurtarma" ustune tipik İngiliz esprilerini patlatacaktır.. Sonuç olarak, Bond da tam bir "dünya jandarması"dır ve lngiliz usulü bir mizahla donanmış bu "çağdaş kahraman"ın, sonuç olarak masal nitelikleri ve resimli roman karakteri belirgin olan "Süpermen"den pek fazla bir farkı yoktur... Evet, çağdaş masallar ve bunları anlatan pahalı, gösterişli filmler, "sömestr tatili" dolayısıyla sinemalarımızda... Yaşamın acı gerçeklerinden, günlük sıkıntılardan, KDV derdinden ve video/TV'nin dar ekranından sıkıldıysanız, bir soluk alma süresi boyunca sizleri bekliyor. Sinema sanatı açısından önemli olmayan, ama teknik bir şölen ve keyifli bir gösteri gibi yaşanan bu filmleri her yaştan çocuklara öğütleriz... P İ K N İ K PİYALE M4DRA B O o BE O BEN Niye ''Süpermen'? "Süpermen 3 " , serinin üçüncü (ve olasılıkla son) filmi... 1930'lardan kalma bu resimli romanın 1970'lerin Amerikan sinemasında yeniden ısıtılıp bir dizi» pahalı, gösterişli ustün yapıma konu edilmesi, daha ilk 'Süpermen' filmi oynadığında belirtmeye çalışmış olduğumuz gibi, çeşitli nedenlerle açıklanabilir. Bunalımlı bir dünyanın bir yandan avutucu modern masallara, diğer yandan her türlü 'insancıT zayıflıktan, eksiklikten kurtulmuş süper insanlara olan gereksinimi, durdurak bilmeyen bir fantastik ve bilimkurgu sinemasının, kaynağı ne olursa olsun her turlü fantezi öğesine yaslanan konu ve kahramana olan obur açlığı ve de ortalama yaşı gitgide küçülen bir seyirci için ideal bir kahraman olması, 'Süpermen'i de, bir zamanlann ünlü 'seriyal'lerinin günümüzde (çok daha zengin ve gösterişli biçimde) devarru olan bu tur filmlerin kahramanlanndan biri haline getirmiş.. Richard Donner'in yönettiği ilk 'Süpermen], fantastik öğesinin olağanustü bir teknikle birleşerek (ilk filmin hazırlık ve çekimi 3 yıl sürmüştü) yarattığı gerilimle ilginç bir kurdelaydı.. Ikinci filmde Ingiliz guldurü ustası Richard Lester, oyküsunün alay ve taşlama yanlanru ortaya çıkarmıştı. Yine Richard Lester' in imzasını taşıyan bu 3. bölümünde de, gulduru oğesi bir kez daha ön planda... HIZLI GAZETECİ NECDET ŞK\ MERD£K BIUYM / İMSuKI, DAUA "THVEfeİNlE S U \ ( yÜRÜVUSPEM" «OGA EVİNİ DUÇI/D06RU V LEAiEyE auı5Li>pR ; &İR KUR 11 MU VJMI ^v TULUŞ SÛMÜ 6ÎBİ ;/ V 6 B J C E ? I Jandarnıanın çagdaşı Ama bu yalnızca ilk bakışta böyle... Yoksa dünyayı, yıllar önce de bir serüveninde karşımıza çıkmış olan ünlü "Spectre: Hayalet" orgütünun, bu kez eline geçırdığı 2 nükleer başhklı füzeyle büyuk güçleri tehdit eden "kötülük"lerınden kurtarmakla görevlendirilen James Bond'un yeni serüveni, artık "gerçeklik" MU1FASIMOA, âALOMUMCkA, 6uU<OiUKiU SERBESTÇE , Kl&riLANĞİN biR E V I N DÜŞÜ BİLE YETER , EVİMDE ei&lMTl 6teİ İKISÛUA... Film makaslamak değil, bindiği dalı kesnıek Evet, son aylarda Allah için iyi, güzel filmler gosteriyorlar. En azından yabancı film olarak.. Gelgelelim hazretlerin 'altın makası' sürekli çalışıyor. En beklenmedik filrrüerden olmadık bölumler gidiveriyor. Orhan Aksoy, geçen gun "Neşeli Gunler" in 15 dakikasının nasıl kırpıldığından yanayakıla söz ediyordu. "Salome"yı vaktiyle gorup iyi anımsayanlar, sondaki kırpmaları anlattılar: Yahya'nın öldurülmesi, sonunda halkın zalim Herod'un sarayını istilâsı, vs. " Ş ö h r e f i n kitaplarda yazılı uzunluğundan 25 dakika, "Sebeke"nin ise 15 dakika eksik gosterüdiği, meraklılann gözunden kaçmadı. Peki, TV'de Sinema böyle de, sinemalar farklı mı? Işte bu hafta aklıevvel bir sinemacı, James Bond'un gösterişli "İnsan Gibi Yaşa"sının 15 dakikasını kesip atıvermiş. Sinemaların sinek avladığı, seyircinin parmakla sa>ıldığı, tum bu filmlerin video bantlarının evden eve dolaştığı ve kimi sinema meraklısının, videoda zaten izlediği bir filmi bir de sinemada görmek isteyebileceği, istediği J)ir ortamda... Bu dönemde hâlâ film kesen sinemacıya bilmem ne demeli? Adamın, bindiği dalı kesenden farkı var mı? Çunkü tum bu 'kesme'lerden video kazançb çıkıyor. İnsanlar, yıllar boyu, birtakım kişilerin eline makası alıp şu veya bu nedenden filmleri kırpmasına öyle bir tepki oluşturdular ki, en azından 'kırpılmış' olmadığını bildiği bir kaseti alıp evinde izlemek, onlara bir tur 'intikam' gibi geliyot. Tum sansurcülerden, tum makasçılardan alınan bir intikam... Programları ne denli gösterişli olursa olsun, TRT TV'si ve filmleri ne denli çekici olursa olsun, sinemacılar hâlâ film kesmekle, videonun ekmeğine nasıl yağ sürduklerini, insanlan nasıl videoya doğru ittiklerini farketmiyorlar mı? Mağlup Edilmeyıen Le ytarginal / Yönetmen: Jacques De'ray / Oyuncular: Jean Paııl Belmondo, Carlos Sottomayor / Bir Fransız filmi (Gazi, Yeni Melek.vs.) JeanPaul Belmondo, ticarı Fransız yonetmenlerinin gozde oyuncusu olmayı surduruyor. Verneuil, Lautner, Oury gibi isimlerden sonra bu kez Deray, Belmondo'yu kendine ozgu yontemlerle, merkezi Marsilya'da bulunan bir uyuşturucu madde çetesini dize getirmeyi amaçlayan bir komiser rolünde perdeye getıriyor. Deray 'ın yasadışı kahramanlan ve polisiye çevreyi getirmede kendine ozgu dikkatli, özenli bir tavrı \ardır. Bu tavır, Belmondo'nun unlu atraksiyonları, cambazlıkları ile birleşerek fılme bellı bir seyirlik nitelik kazandırıyor. Ennio Morricone'mn muziği yine nefis... Uyuşturucu madde işine Türkleri de bulaştıran bazı bolumlerin ise filmden dikkatle ayıklanmış olduğunu belirtelim... BdMA KİE. JCABUL E.TVIİVDRUM İŞTE. .. 5A&LIVCAAM SÖRECE BA SIMSI2.UIC İÇIM 6ELIYORBİÜC£M &LEMIICEK \ BEMİ &BAP NE S E N , NE DE ÖTEKİLER DOYUMSU7. Z!M O ÇOCUİC C O y U K L u R KARuMMADltCCA V4VÇ BİR ERKEK v « HİÇ BİR K4CHM 'S&Mİ SEVİYO"IÇTENLIK B4YIM\ TAM RUM" S Ö Z U M D E K İ 'Süpermen'' üısanlaşırsa ne olur? Gerçekten de Süpermen'in yeni serüvenlerini, artık uzaktan da olsa bir bilimkurgu filmine benzetmeye pek olanak yok. G6runüşte gunümüzden pek değişik olmayan, ama özellikle insanlann, 'Süpermen' başta, çeşitli olağanustü olayları ve kahramanlan son derece 'doğaT kaDUI ettiği, değişik (olasıhkla günümuzden ilerde) bir dünyada, Süpermen, yine 'dünya jandarmahğı' görevini yerine getirerek, bu kez dünyanın tüm kahve sonra da petrol üretimini eline geçirmek isteyen 'hain' Ross Webster'i yenecektir. Film, Lester'in tüm guldürü yönetmeni ustalığınj gösteren ve Metropolis (?) kentinin sokaklannda eiw.. TARIHTE BUGUN MVMTAZ ARIKAS 1 Subat SAO PAULO YAN&N/f. 1374'TE BUGÜN, BHEZİLYA 'KIIN DEV K£NrL£RtUDEN SAO PAULJO'DA BİIYÜK BİR YAN6IU OLDU..KBNTİM İÇ ME2ICE2İNOEK} 25 KATLl BıR GÖKDELENDE ÇIKAU YANGIN, ÜSTTEKİ 14 KATI ETKİSİNE ALMIŞTI. ALEl/LERİN SASOlĞı OAR VANÇlN MEGDivENLERİNı({) KJJLLANAMIYAN İHSANLAR, PANİK IÇINOE KALtMLAR. YÜKSEK ISI NEDENIYLE HEUKOP. TERLSRLE ICURTAKMA DA yAPIU*A<İAY/MCAl BİRÇOK K/Şİ AÇAĞI ATLAMAYA BAŞLAPI! 4O KİÇIN/N BU ŞEKİLDE PAR.ÇALANARAK YAŞAMINI Y/rıSDiSl YANGtNOA 220 KıŞ/ ÖU>U. RESMF MAKAMLflfi, MOISGA GĞTÜIZÜLEN 8A2I CE££TL£&N YAAJ&IHJLA İLSİSINİN OLMADI6/NI AÇIKLAMIŞTI!. GALERİLER 528 66 29 526 10 00/412 • Ortıan Ersoy tMtTYBŞflR... . SANflTGfiLEREI tesvıkıve sanat galerisi RESİM SERGİSİ 19 Oau19 SubM 985 Atxf Ipekçt Caddesı 48/1 Teşv*ye ISTAN8UL 141 04 58 fanak Mimar Sınan Ûniversitesi DGSA Mezunları Demeğı Resım Sergisi Nıspeııye Cad 44; 2 EMer Tel 165 19 35 mGLAT M RESIM ve HEYKEL MUZELERI OERNEÖNIN 1985 KIS RESİM ÇALISMALARI Resim Sergisi 26 Ocak 14 Subat IsMâı Cad Pajabahpe yam Tcrkos Çıkmazı Yapılai' Hanı Kat 1 So 2734 Beyojtulstanbul Telefon 144 96 33 ntuım Resim Sergisi 24 ocak13 şubat SEYYİT BOZDOĞAN UUTUIfHSI 12JB1I»» «JtIIM •mMttm Kuçuk Bebex CadUea 2 BEBEK Tel 163 10 51 ' KAlflT HER SALI. ÇARSAMBA CUMARTESI sufeMıd» YîR M S U Resım ve Heykei M m e s 161 42 96 T J T f * /•" k>al*ona«ı cad 9&1 r \ 1 / 1 Pakae Tara Kıırajı sk 5 0 YIL ÖNCE Cumhuriyet K S T H SAMT SALf RtSI / Şubat 1935 muvaffakiyetle yapılmış olan iki sisteme, aynı verici postada munavebe ile çalıştırılmak suretile başlanabilecektir. Bunun bu sene esnasmda tahakkuk ettirılmesı umid olunuyor. PTT Nazırı, bugtin oğleden sonra A vam kamarasında bu mesele hakkmda izahat verecektır. CUMHURİYET Television (Televizyon) lugat manası uzaktan görmek demekıir. Fenni ıstılah olarak ta "canlı veya cansız bir resmın aynı zamanda gorulebilecek surette bir yerden başka bir yere nakli" manasmı ıfade eder. Televizyon ile 1923'te Belain meşgul olduğu gibi Baird, Muhendis Barthe'lemy ve sair fen adamlan da uğraşmışlardır. Son zamanlarda bu sahada büyük muvaffakıyetler elde edilmiş, Amerikadan Avrupaya televızyonla resimler nakledılmiştir. Büyuk Amerika, İngiliz ve Fransız gazetelehnın ıdarehanelermde birer televizyon makinesi vardır. MJllM. B E Y M E N Tuncel Doğru RestaSergtsi 21 0cak8Şabat VaMMMir, HRair, Prtautt, I b n z H i , •arnett, A I I M I . «ilkie, (Ujiet 16.19. Y.Y İSTANBUL GRAVÜRLERİ SERGİSİ Prcziosı 1 Şubat26 Şubat 1985 T '46 93 2' e Veysel Erüstün Resm Sergisi 29 ocak23 subat 4bfl. Ipe^c Cao "5 1460354 Televizyon harcıalem oluyvr Londra 31 (a.a.) Posıa, Telgraf, telefon bakanlığı tarafından geçen mayıs ayında teşkil edilen televizyon komitesi raporunu vermıştır. Komite, raporunda elde edilen terakkilerın halk için bir televizyon postası kurabılecek dereceye kadar ilerledığini bildirmektedır. Rapor, müstakbel televizyon işletmesinin, lngiliz radyo BİHRAT MAVİTAN Resim Sergisi 121 Şubat '85 Ataturk Bulvan 139 Kmlay • ANKARA 18 41 87 »18 43 42 • moDUL SANAT GALERİSİ Turgut Atalay Güneri Resiıı Sergisi 31 ocak16 subat Husrev berea» Cad 126 Tejvıtoyt MeydantIST T«( 141 27 11 SADETTİN ÇULAN resim sergisi GALERİ İLANLARI HER GUN BU KÖSEDE postalarına verilmesini tavsıye eımektedir. Bundan başka, posta ıdaresi, fenni araştırmalar ve İngiliz radyo neşriyatı mümessillerinden mürekkep bir istişari komisyonun da teşkil edilmesini tavsiye etmektedir. Bu komisyon, tasavvur edilen yeni ıdarenın faalıyet ve inkişafına nezaret edecektir. Rapor, halkın en aşağı yüzde ellisinin en kısa dalgalı 10 istasyon ile televizyon kullanabileceğını ifade etmektedir. Evvela Londra için, esasen tecrubeleri evvelce
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle