17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER deni Kanunu On Tasarısı"nı hazırlayan o komisyon içerisinde. bilimsel yönden, çok yetenekli hukuk hocalan var idi. Faka:, sempozyum müzakereleri Mrasında, bu komisyon üyelerinin de açıkça kabul ve beyan ettikleri üzere, gerek hukuki muesseseler üzerinde ve gerekse hukuki tabirler (terminoloji) yönünd e n komisyon üyelerinin "oy'larına" başvurulmuş olunması nedeniyle, kanun metinleri, o komisyonu oluşturan üyelerin "azınlık" veya "çoğunluk" oylan göz önüne alınarak, kaleme alınmış, bulunmaktadır. Bizce, bu şekilde bir "kanun tasansı' hazırlama yontemi son derece sakıncalıdır ve bütun hatalar, bu yöntemin içinde esasen mevcuttur. Bizim kişisel kanımızca, tasannın kanunlaşması halinde, lehte ve aleyhte yaratacağı sonuçlar bakımından "tarihi sorumluluğu" komisyon üyelerine dağıtmak değil, biriki kişi üzerinde toplamak, gerekirdi. Esasen, bu türlü "ana kanunlar" için uygulanan yontem de böyledir. Örneğin, halen yürurlukte bulunan "Turk Medeni Kanunu"muzun mehâzı olan, 1 Ocak 1912 yürürlük tarihli "İsviçre Medeni Kanunu", tek başına, Prof. Eugen HUBER tarafından hazırlandığı gibi, 1 Ocak 1957 tarihinden beri \1irurlukte olan "Turk Ticaret Kanunu" da, keza, aziz ve muhterem hocam, merhum, Ord. Prof. Dr. Ernst E. HİRSCH tarafından, Türk hükümeti adına tek başına hazırlanmıştır. Her ne kadar. İsviçre'den aşağı yukarı aynen aldığımız "Türk Medeni Kanunu",o zamanın deyimiyle muderris (profesör),yüksek dereceli hâkim ve avukatlardan oluşan bir komisyon tarafından "iktibâs" edilmişse de, o komisyon üyelerinin görevleri, münhasıran, İsviçre Medeni Kanunu"nun Fransızca metnini Türkçe'ye "tercüme" etmekle sınırlı idi. Fakat şimdiki komisyon, yeniden bir "Türk Medeni Kanunu" ön tasansı hazırladığı ve her maddeyi hukuki ilkeleri itibariyle de, tek tek yeniden düzenlediği iddiasiyle, ortaya çıkmış ve bu nedenle de tasarının 945. maddesine, "17 Şubat 1926 tarihli ve 743 sayıh Türk Kanunu Medeni'si yürürlükten kaldınlmıştır" hükmünü koymak gereğini duymuş bulunmaktadır. Yukanda söz konusu ettiğimiz sempozyuma, "Medeni Kanun Ön Tasarısı'nda Yontem ve İçerik Bakamından Temel Yanılgılar" adlı ve çok değerli bir "tebliğ" sunan ve gerek sempozyumdaki kendisine özgu konuşma biçimi ve gerekse ileri sürduğu bilimsel göruş ve tenkitleri yonünden, sempozyumun, son derece "hararetli" geçmesine neden oian Sayın Profesor İsmet Sungurbe>''in ileri surdüğüne göre, yukarıda da değindiğimiz üzere, biz, henüz tasarıyı etraflıca inceleme olanağını bulamadığımız için hazırlanan ön tasarı, sadece, yürürlükteki "Türk Medeni Kanunu"nun dil bakımından sadeleştirilmesi ile bir kısım "Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararlarf'nın kanun maddesi haline getirilmesine ve bu arada bir kısım maddelerin de, İsviçre Medeni Kanunu'nun son değişikliklerine göre Türkçe'ye "tercüme" edilmesine inhisar etmekteymiş. Sempozyuma katılan ve bir kısmı "tebliğ" sunan komisyon üyelerinin açıklamalanna göre, biz de, Sayın İsmet Sungurbeyin açıkladığı "tercüme" izlenimine varmış bulunmaktayız. Şayet, bu ön tasarıyı hazırlayan komisyon, yürürlükte olan "Turk Medeni Kanunu"nun her maddesini tek tek ele alıp, Atatürk ilkeleri ışığı altında yeni baştan bir kanun hazırlamış olsa ve hatta bir kısım "hukuki müesseselerle ilgili olarak", olanaklann elverdiği ölçüde de olsa, sosyolojik bir araştırma yapıp ve bu araştırmadan elde edilecek sonuçlar dahilinde ve başka bir deyişle ülke gerçekleri goz önünde bulundurulmak suretiyle, "milli bir Medeni Kanun" yaratılmış olunsa idi, elbette ki, o zaman, komisyonun , kanunun "teselsül" eden madde numaralarını değiştirmesi hali, kanun yapma tekniğine uygun düşer idi. Bizce, ön tasanya konulması gereken ad "Türk Medeni Kanunu'nun Bazı Maddelerini Değiştiren ve Madde Hükümlerini Öz Türkçeleştiren Kanun", demekten ibaretti. Şayet, komisyonca hazırlanan ön tasarı, şimdiki haliyle Türkiye Büyük Millet Meclisi onayı ile kanunlaşacak olursa, o zaman, 59 yıldan beri, madde numaraları açıklanarak kaleme alınmış bulunan kitap, monografi vesair bilimsel yayınlardan oluşan "bilgi hazinesi" heba olacak ve bundan sonra o eski bilimsel kaynaklardan, "yararlanmak" olanağı da tamamen ortadan kalkmış olacaktır. TEPKİ YARATAN MADDE ALIKONLLMUŞ Bilindiği üzere, halen yürürlükte olan "Türk Medeni Kanunu"nun 152. maddesi hükmü, ^Türk pedarşahi aile sistemine uygun olarak "kocayı, evlilik birliğinin reisi" olarak kabul etmiş idi. Ön tasarı ile, kocanın ev reisliği sıfatı ortadan kaldınlmaktadır. Bu kaldırılma hali, bizce, entelektüel çevreler için büyuk bir önem taşımaz, fakat yıllar yılı "pederşahi aile" sistemi içinde bugünlere gelmiş olan toplumumuzun büyük bir kesiminde, elbette tepkiyle karşılanacak bir hükümdür. Hatırlanacağı üzere, söz konusu bu huküm, tasanya girdiği o ilk günlerde, komisyonda görevli olan bir zat, bu "aile reisliği" durumunu gazetecilere verdiği muhtelif beyanatlarla "magazin basın"a aksettirmiş ve hatta o tarihlerde Türkiye televizyonunda sürekli olarak yayımlanan Amerikan yapımı "Dallas" dizisindeki bir Amerikalı kadın aktrist ile Türk kadınlarının mukayesesi bile yapılmış idi. Bu beyanatın yayımİandığı o eski günlerde, bir kısım vatandaşlar tepki gösterdiler ve bu durumu bir yurt içi gezisi sırasında o zamanın Başbakanı Sayın Bülend Ulusu'ya; "ev reisliği" ile ilgili soru ycnelterek işin esasını öğrenmeye çalışmışlardı. Sayın Bülend Ulusu da, Türk örf ve geleneklerine uygun olmayan böyle bir hukmü bunyesinde taşıyan bir Medeni Kanun'un hukümete gelmesi halinde, ilk kez, kendisinin bunun karşısına çıkacağı anlamında, beyanatta bulunmak gereğini duymuş ve bu beyanat üzerine de, o günlerde ısrarla söylendiğine göre kendi durumu itibariyle telaşa kapılan o zamanın Adalet Bakanı'nın dolaylı vaki müdahaJesi sonucu da, komisyonun, o zamanki başkanının değiştirilmesi yoluna gidilmişti. Şimdi görüyoruz ki, kamuoyunda geniş tepkilere yol açan o hüküm, tasarıda yine aynen korunmuş bulunmaktadır. Elbette ki, son söz, "Türkiye Büyük Millet Meclisi"nin. 9 ARALIK 1985 Sempozyumıuı Ortaya Çıkardığı Gerçekler Türk ulusunu, din ile devlet işlerinin, "özdeş" olduğu bir yaşam şeklinden kurtarıp, onu, "layık bir devlet idaresi" şekline dönüştürebilmek, ancak, "Türk Medeni Kanunu" sayesinde mümkün olabilmiştir. CUMHURIYETTE/Y OKURLARA... OJL4Y GÖ\E\Sİ?s Yazı Işleri Müdürümüz Okay Gönensin, yıllık izninin bir bölümünü kullandığından, bu haftaki "Cumhuriyet'ten Okurlara" köşesini yayımlayamıyoruz. İSMAİL DOĞANAY Yargıtay Onbirinci Hukuk Dairesi Eski Bşk. Bilindiği üzere, 1 Haziran 1981 gün ve 2467 sayıl: özel bir kanun; la, halen yürürlükte bulunan "Türk Medeni Kanunu"nda, günün şartlarına uygun bir biçimde "gerekli" değişiklikle" ri yapmak üzere, Adalet Bakanlığı tarafından, İstanbul ve An' kara Hukuk Fakülteleri profe; sörleri ile Yargıtay ve Adalet Ba• kaıılığı merkez teşkilatı hâkimleri ve ayrıca baro temsilcilerin' den oluşan bir "komisyon" kurulmuş ve bu komisyon, dört yıla yakın uzun bir çalışmadan sonra hazırladığı "ön tasarıyı" tamamlayarak Adalet Bakanlığı'na teslim etmiş ve bu bakanlık tarafından da yakınlarda Bakanlar Kurulu'nda görüşülmek üzere Başbakanlığa sunulmuş bulunmaktadır. ANAYASA KADAR ÖNEMLİ Bir kısım basın organiarında da yer aldığı üzere, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi bünyesinde kunılmuş bulunan "Mukayeseli Hukuk Araştırma ve Uygulama Merkezi" tarafından 2223 Kasım 1985 gunlerinde, "Yargıtay Konferans Salonu"nda, "Türk Medeni Kanunu Ön Tasansı'nın İncelenip Değerlendirilmesi" konulu bir sempozyum düzenlendi. Bu sempozyumda tartışmalı yedi bildiri sunuldu ve biz şahsen bu bildiriler sayesinde^ncak "ön tasarı" hükümlerinden haberdar olabildik.Hatta o kadar ki,"Türk Medeni Kanunu Ön Tasarısf'nın komisyon mensuplannın haberi olmadan bazı yeni değişikfik ve ekler de yapıldıktan sonra, bu son şekli ile, Başbakanlığa sunulmuş olduğunu, sempozyum esnasında konuşan ve o komisyonda görev almış bulunan bir kısım üyelerin açıklamalanndan öğrenmiş bulunmaktayız. Komisyon tarafından hazırlanan, söz konusu, "on tasarı" memleket hukukçularının eleştirilerine sunulmak üzere herhangi bir şekiide yayımlanmadığı gibi, sınırlı sayıda teksir veya basıldığı anlaşılan kısmı da, sadece, o komisyonda çalışan birkaç üyenin mahremiyetine tevdi edildiği, o üyelerin, davranış biçimlerinden anlaşıldığından bizce, derinlemesine incelemek olanağı bulunamamıştır. Hele Adalet Bakanlığı'nın söz konusu tasanya neler eklediği veya neleri çıkardığı yönünü, o komisyonun eski üyeİerinin dahi bilmedikleri, sempozyumdaki konuşmalardan açıkça anlaşılmış bulunmaktadır. Biz' \ "Türk Medeni Kanunu". Turk toplumu yönünden, en az, "Türkiye Cumhuriyeti Anayasası" kadar önemli bir yasadır. Bilindiği üzere, "Medeni Kanun", kişilerin, özel hukuk alanındaki, kişilik, aile, miras ve borç ilişkilerini düzenleyen bir yasadır. Bizce, büyük Atatürk 1 un en büyük eserlerinden biri, hiç şuphesiz ki, "Türk Medeni Kanunu"dur. Çunkü, büyük önder, Türk toplum hayatında yüzyıllardan beri egemen olan ve şeriat (din) kurallarından güç alan, "birden çok kadınla evlenebilme" olanağını ortadan kaldınp, Türk aile hayatına ancak "tek eşle evlenebilme" sistemini ve ailede. hak ve ödeylerde "kadın erkek" eşitliğini, bu kanun sayesinde gerçekleştirebilmiştir. Bunlann her biri, ayrı ayrı birer "devrim" hareketidir. Türk ulusunu, din ife devlet işlerinin, "özdeş" olduğu bir yaşam şeklinden kurtarıp, onu, "layık bir devlet idaresi" şekline dönüştürebilmek, ancak, "Türk Medeni Kanunu"' sayesinde mumkün olabilmiştir. Atatürk devrimlerinden çoğunu, bünyesinde gerçekleştiren böyle bir yasanın değistirilmesine ve hatta "Ön tasarf'nın 945. maddesinde yer aldığı deyimle, tümünün "yürürlükten kaldınlması"na. bugün için, gerçekten bir "zorunluk" var mı?... Yukarıda da değindiğimiz üzere, memleketimiz halkı bakımından. "Türk Medeni Kanunu", "Türkiye Cumhuriyeti Anayasası" kadar önemli ve o kadar Türk toplum hayatını çok yakından ilgilendiren bir kanun olduğu için, nasıi ki anayasalar, büyük bir zorunluk olmadıkça, değiştirilmesi yönune gidilmiyorsa, aynı "çekingen" davranışı, "Turk Medeni Kanunu" için de göstermek gerekir. "Türk Medeni Kanunu"nun yürürlüğe girdiği tarihten bugüne kadar aradan 59 yıl geçmiş ve bu uzun süre içinde, memleketimizin, gerek "ekonomik" ve gerekse "sosyal" yaşamında bazı gelişmeler olmuşsa da, bizce, bu gelişmeler, henüz, "Türk Medeni Kanunu"nu (tümden) değiştirecek "zorunluk" boyutlanna ulaşmış bir gelişme düzeyinde değildir. Hiç şuphesiz ki, "aile hukuku" içinde yer alan "boşanma" nedenleri ve özellikle yıllardan beri ayn yaşayan eşlerin kusurluluk derecelerine bakılmaksıan "belirli bir aynlık" süresinden sonra boşanabilmelerine olanak sağlayan ve boşanan kadının ekonomik yönden geleceğini güvence altına alan ve buna benzer başka bazı "sınırlı" değişiklik yoluna gidilebiünir idi. DEGÎŞİKLİK NASIL OLMAL1YDI? Bizce, değişikiik şu "yöntem" dahilinde yapılmalı idi: Şayet, iddia edildiği gibi, "mil!i bir kanun" yapılacaksa, bu görev, o ülkenin, o alanda, bilimsel yönden en yetkili bir kişi olduğunu bilimsel eserleri ve geçmişteki parlak meslek hayatı ile kanıtlamış olan "bir" veya "iki" hukukçusuna bırakılmalı idi. Hiç şuphesiz ki, "Türk Me TEŞEKKÜR Sevgili eşim, gazeteci, Ankara Milletvekili KEMAL AYDAR'ın başarıh geçen böbrek nakli ameliyatından sonra yurda dönmek üzereyken yakalandığı zatürree hastahğı sonrası aramızdan ayrılışı nedeniyle telgraf göndererek başsağlığı dilemek nezaketini gösteren, CUMHURBAŞKANI SAYIN KENAN EVREN'e hastalığının başlangıandan, aramızdan ayrıldığı son ana kadar, Amerika'da tedavi gördüğü günlerden cenazesinin Türkiye'ye gönderilmesine dek her an ilgisini esirgemeyen, hastahğı süresince bilgi almayı hiçbir zaman ihmal etmeyen, toprağa verildiği son güne kadar yakınlığını sürekli hissettiren TBMM Başkanı Sayın NECMETTİN KARADUMAN'a TBMM'deki törene katılarak bizzat başsağlığı dileyen Başbakan Sayın TURGUT ÖZAL'a ve Bakanlar Kurulu Üyelerine, Başta Sayın AYDIN GÜVEN GÜRKAN ve Sayın ERDAL İNÖNÜ olmak üzere partideki kurucu arkadaşlanna, partideki yöneticilere, törene bizzat katılan ya da başsağlığı dileyen İstanbul ve Ankara Havaalanlan'nda karşılayan başta Sayın NECDET CALP olmak üzere milletvekili arkadaşlanna, cenaze törenine bizzat katılan Sayın RAHŞAN ve BÜLENT ECEVİT'e, telgraf göndererek başsağlığı dileyen Sa>ın SÜLEVMAN DEMİREL'e, tedavisi sırasında ilgilerini hiç eksiltmeden sürdüren TBMM Genel Sekreterliği personeline, basın kuruluşlarına, çeşitli kurumlara, gazeteci arkadaşlanna, çelenk ve telgraf göndererek, bizzat törene katılarak başsağlığı dileğinde bulunan tüm arkadaş ve dostlarıma gösterdikleri yakın ilgiden dolayı teşekkür ederim. EŞİ: SEVİM AYDAR EVET/HAYIR OK1M AKBAL 32 yıldan beri, DAKTİLO ve MUHASEBE kurfanmızı brtiren Orta ve İlkokul mezunlanna bile I Ş ÇOK \ E L E M A N Y O K • TEŞEKKÜR Sevgili eşim, gazeteci, Ankara Milletvekili, Sosyal Demokrasi Engelleri Aşmalı... "Oh ne güzel! Eski günlere döndük işte!" Arkamda konuşuyorlar. "Gazetelerın tadı geldi" dedi. Ne demiş Özal? "201 'i konuştururuz." Yani Demırerın "Bulun 226yı beni düsürün" demesi gibi, Ozal da 201 milletvekiliyle her şeyi yapabileceği kanısında!.. Öte yandan, SHP lideri Gürkan açık açık söylüyor. "ANAP bizden müthiş korkuyor..." Öyle ya, korkmasa niye 84. maddeye bu denli sarılsın, muhalefetin üsfiine Demokles kılıcı gibi sarkıtsın! Böyledir tükenen iktidarlar, kendi işlerini bir yana bırakıp, muhalefetle uğraşmaya başlariar. ilk kez görmüyoruz ki bunu, kırk yıldır hep yaşadığımız bu. Bir iktidar partisinin çöküş çizgisine vardığının göstergesidir sinirlılık, tek yanlıhk, baskıcılığa kalkışma hevesleri!.. 201 oyun mu var, bu oy gücünle 84. maddeyi istediğin gibi yorumlayabilecegini mi sanıyorsun, öyleyse göster gücünü! SHP milletvekillerinden belki birkaçını korkutur. bağımsız yapar, kendine destek etmeye çalışırsın, ama öte yanda milyonlarca seçmeni kızdınr, ilk genel seçirnde yenik düşmenin olanağını kendi elinde hazırlarsın. Hep böyle olmuştur. hep böyle olacaktır. ' Meclisteki bir parti, Halkçı Parti adını değiştirmiş, Sosyal De;mokrat Halkçı Parti olmuş... Olamaz mı? 84'le ne ilgisi var bunun? Meclis dışındaki bir parti olan SODEP de kendini feshetmiş, tüm üyeleriyle, örgütüyle adını değiştiren Halkçı Parti'ye katılmış. SODEP'in Mecliste milletvekilleri olsaydı, bu kişiler parti değiştirip yeni oluşuma katılsalardı, bu iyikötü bir tartışma nedeni olabilirdi belki... Ama bu da yok. Öyleyse ANAP'ın koparttığı gürültü, birtakım güçsüz. güvensiz milletvekillerini etkilemek çabası neden? ANAP'ın kendini bitmiş, tükenmiş saymasından!.. Sosyal demokrat oyları bir yerde toplamak baş koşul olduğuna göre, sola açık kesimde her türlü bölücülüğe, kişisel çıkarcılığa paydos demek gerekir. Hep biliriz Türkiye'de 'sol'un her türlüsünün yolunu kesmeye hazır güçler tetikte beklerler. Bu gerçeği bilerek HPSODEP bırleşmesi sonucu ortaya çıkan SHP'yi bu tür partizanca davranışlardan özenle korumak gerekir. Bugüne dek İnönü ve Gürkan gibi kişilikleri belirli bir düzeyin üstündeki yöneticiler güzel bir özveri örneği verdiler. Sosyal demokrat olmak, her şeyden önce bencil duygulardan arınmak, kendinden çok toplumu, çalışanlan, yani emekçi kesimin yararını düşünmek demektir. Sosyal demokrat çizgıde bir partinin yandaşları karşılanndaki engelleri ustalıklaaşmakzorunda olacaklarını bilerek uğraş vereceklerdir. Yıkım öncesindeki bir partinin, üç yıllık iktidarının iflasla sona ermesinin yarattığı korku içindeki ANAP yöneticilerinin, güçlü bir sosyal demokrat oluşum karşısındaki tutumları ortadadır. Eninde sonunda, sosyal demokrat, demokratik sol gibi ayrı görünümler altında toplanan ilerici yurttaşların tek bir çatı altında toplanmasını gerçekleştirmek için, kısır bencilliklerden, anlamsız çekişmelerden uzakta kalmak demokrasiye bağlı olanların görevidir. Bay Özal'ın ve onu destekleyen sağcı çevrelerin başarısız politikaları sosyal demokrat oluşumun başarı şansını arttırmaktadır. Önümüzdeki kısmi seçim, belki de umulmadık bir zamanda ortaya çıkacak bir genel seçim, başarısız sağ iktidarın büyük bir yenilgiye uğradığını gösterecektir. Sosyal demokrat olmak, yalnızca biryafta değildir. Halkımızın aydınlık geleceğini yaratmada büyük bir sorumluluk yükIfindiğinin bilincinde olmaktır. LİSE MEZUNLARI! Aylar, yıllar geçiyor; Siz hâlâ BOŞ MU BEKLİYORSUNUZ ? Hiç olmazsa BİLGİSAYAR ÖĞRENİN . BİLGİSAYARLI M U H A S E B E ÖĞRENİN. ELEKTRONtK DAKTİLOGRAEİ ÖĞRENİN. İŞSİZ KALMAYIN KEMAL AYDAR'ın tedavisi nedeniyle Washington'da bulunduğumuz süre içinde bizi hiçbir zaman yalnız bırakmayan ve ilgilerini esirgemeyen, Büyükelçi Sayın AYLA ve ŞÜIİRÜ ELEKDAG'a Türkiye'nin VVashington Büyükelçiliği'nde görevli müsteşarlar, Sayın AYDAN KARAHAN, Sayın CANDAN AZER, Sayın ERDAL TÜMER, Sayın ERCAN ÖZAJR, Sayın MEHMET TAŞER, Sayın BOZKURT ARAN, Sayın FERİT ERGİN, Sayın SEMİH YILDIRIMTOP ile eşlerine, Askeri Ataşe Sayın VURAL AVAR ve eşine, Ataşeliğe bağlı personele, Önce hastanede refakat eden, daha sonra benimle birlikte Türkiye'ye kadar yolculuk zahmetine katlanan, Sayın TÜLİN İNCE'ye ve bü>ükelçiliğin değerli personeline, Georgetown Üniversitesi Hastanesi'nde böbrek nakli ameliyatını başanyla gerçekleştiren, Dr. HELFSREtCHT ile Dr. ALİ JANt'ye Daha sonradan beklenmedik anda zatürreeye yakalandığı sırada sağlığına kavuşması için büyük çaba gösteren Dr. MC KEOWN, Röntgen Mütehassısı Dr. OLCAY ÇÎĞTAY'a, 'aboratuvar şefı Dr. OYA BAİN'e ve hastane personeline içten teşekkür ederim. AMPIVON ÖZEL DAKTİLO SEKRETER VE BİLGİSAYAR KURSLARI Merkezi Beyoğlu Şubesi Kadıköy Şubesi Beyazıt, Mıthat Paşa Cad., 14/1 istıklal Cad., Yonca Han, 87/7 Allıyol, Kuşdiii Caddesı, 6/3 Tel: 527 55 25 527 49 03 522 21 06 Tel: 149 79 93 149 81 0 6 1 4 4 9011 Tel: 338 08 42 336 11 50 Ulkemizin en büyük FransızcaTürkçe sözlüğü yayımlandı... EŞİ: SEVİM AYDAR Sevecen baba. değerli oğretmen ve inanmış Ataturkçü; Köy enstitulu ADAM MEHMET ÖZEL (ACAİP) a\rılışımızın birinci yılında se\ginle doluyuz. Büyük FRANSIZCATÜRKÇE Sözlük gktı! ADAM (19241984) AİLEN RüyıiJt SÖZLÜK GRAND DICTIONNAJRE FRANÇMS7URC Tahsin Saraç'ın, daha önce Türk Dil Kurumu'nca yayımlanan FransızcaTürkçe söziüğünün ikinci baskısı Adam Yaymlan'ndan çıktı. ADAM Büyük FRANSIZCATÜRKÇE SÖZLÜK çağdaş sözlükbilim ilkeleriyle ve bilimsel bir yöntemle hazırlandı. İkinci baskısı için yeniden gözden geçirildi, dörtte bir oranında genişletildi. ADAM Büyük FRANSIZCATÜRKÇE SÖZLÜK bugüne kadar hazırlanmış en büyük,en geniş kapsamlı, çağdaş FransızcaTürkçe sözlüktür. Hangi düzeyde olursa olsun, Fransızca biliyor, Fransızca'yla ilgileniyorsanız, bu büyük kaynak kitaptan mutlaka yararlanın! , TAHSİN SARAC BAŞBAKANLIK HAZİNE VE DIŞ TİCARET MÜSTEŞARLIĞFNDAN BİLDİRİLMİŞTİR Ha/MicVe ilırjı; olun.m I983 lX\lıı U liorcl.ıuma \' Terlip Tarnillenniıı 1985 doncmıııc an ıkramıvc cckıliji. 16 Aıalık 1985 pa/artCM üiıııi! s;ıaı y.OO'da Milli Pivjnıio İJureM •Nıık.mı Merktv Bm.iM'nd.i \c noloı hıı/ııruııda yapılat'.ıkiıı Isıeklılc; ıiı lıa/ır hııluımıalaı: Juvuıulu;. ADAM Büyük FRANSIZCATÜRKÇE SÖZLÜK: 100.000'ın üstünde Fransızca sozcük. kalıpsoz ve deyimin Türkçe karşıtıklan... • Bılim. sanat, felsefe. hukuk. teknoloji, tıcarel, ekonomi ve bankacıük terimleri . • Argo sozler, tum deyimler ve aıasozlerinin en uygun Türkçe kanjilıkJan • 1496 sayfa, ozenü baskı, saglam özel cilt... (FIVJII KDV Jahıl 14 J«l TLı /lll değerü kitaplar yayımlar. 18 90 99 Adam Buyuk Sözlukler Ehzısı'ndcn ADAM Bü>uk TURKÇEİNGILI^CE SOZLUK lum kıtapçüarda. GENEL DAGITIM YADA A Ş Doktor Şevkı Bey Sok. 61A 3+«X) Divanyoluİstanbul Tel: 520 74 72 Konur Sok. 17'5. 0665(1 KızılavAnkara Te!
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle