16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHVRİYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER Fıkıh Kitaplannda Kölelik: Böylece Kuran'da ve Hadis'te yer aJdığını görduğümüz köleliğe butün fıkıh ve fetva kitaplannda ayrı ve geniş bir yer verilmiştir. kölelik XX. yüzyılın başlarına kadar bütün islam ülkelerinde yaygın bir uygulama alanı bulmuştur. Osmanlı ımparatorluğu'nun en büyük şeyhülislamı Ebussuud Efendi'nin M. Ertuğrul Düzdağ tarafından yayımlanmış olan fetvalar kitabının (Istanbul 1972) 119131, sayfalan Islam'da köle ile ilgili fıkıh meselelenne ayrılmıştır. tşte oradan iki örnek: Mesele 538: Zeyd, kulu Amr'ın gözlerini çıkarsa, Zeyd'e ne lazım olur?" Elcevap: "Ahirette azBi azîm, dunyada ta'ziri şedid lazımdjr." Çunkü II.178'e göre köle karşılığında hür'e kısas cezası verilemez. Mesele 540: "Zeyd kulu Amr'ın ettiği ibâdatın verdiği zekâtın sevabı kimindir?" Elcevap: "Ettiği ibadat cümle kendinindir, amma zekât venneye asla kadir değildir, elinde olan mal cümle Zeyd'indir". bilmistir. Suudi Arabistan'da ise köleliğin yasaklanması ancak birkaç on yılı bulmaktadır. İSLAM'ES KÖLE HUKUKUNDA YAPTIĞI DEVRtM Her halde bu bilgilerden sonra T V d e bir doçentin ağzından "îslamın köleliği kaldırdığY'm duyduğumda, niçin hayretler içınde kaldığım, daha i>i anlaşılmış olmalıdır. Eğer tslamda kölelikten söz edilmek gerekiyor idiyse, Kuran ve Hadisler görmezlikten gelinerek, "islam, köleliği kaldırmıştır" denileceği yerde, şu söylenebilirdi: "İslam, kölelige insancıl bir içerik kazandırmış, kadın haklannda olduğu gibi, zamanına göre, köle bukukunda da tarihin en buyuk devrimini gerçekleştinniştir." Gerçekten de İslam ile kölelığin kaynağı olarak yalnız: 1) savaşta esir düşmek ve 2) köle anadan doğmak kabul edilmiştir. Borcunu ödeyemeyen kimsenin alacaklısının kölesi olması veya Roma ve Uygur hukukunda ve öteki hemen hemen her hukukta görüldüğü gibı velinin, velayeti altındaki çocuğu köle olarak satması yasaklanrruştır. Kölelere insancıl davranma koşulu konuhnuş, efendiye kölesine yediğinden yedırmek, giydiğinden giydirmek yukümluluğu getirilmiştir. Efendinin kölesine "kölem", "cariyem" demesi yasaklanmış; ona "oğlum", 'kızun" demesi salık verilmiştir. Azat edilmek istenen kölelere kolaybk sağlanması ve bunlara zekâttan pay ayrılması emredilmiştir. Azat etmek, büyük sevap sayılmıştır. Efendilerine çocuk doğuran kolelerin artık uzerlerinde hiçbir hukuki tasamıfta bulunulamayacagı, doğan çocuğun hür olduğu ve kölenin de efendi öldüğü anda hür olacağı icma'a yakın bir çogunlukla kabul edilmiştir. Hatta iki erkek bir cariyeye müştereken malik olduklan zaman, onlara bu cariye ile cinsel ilişki kurmaları helal olmadığı halde, bunlar o cariye ile cinsel ilişki kurmuşlar ve bir çocuk doğmuşsa, her iki erkek de " b u çocuk benimdir" derse çocuğun hem hur, hem de her iki erkeğe de nesep bağı ile bağh olup onlarm mirasçısı olması da kabul edilmiştir (Bk. Mehmed Zihni, Münakâhat ve Mufarakat, Ist. 1324. S. 269. not). Mirasçısız ölen efendiye azatlı kölesi mirasçı olduğu gibi, mirasçısız ölen azatlı koleye de eski efendisi mirasçıdır. Birçok suçlarda köle azat etmek "kefaret"in ilk koşulu kabul edilmiştir. Hz. Muhammed'in ölüm döşeginde bile "kim kölesine iyi davranmazsa, cennete gidemez" dediği inanüır kaynaklarca rivayet edilmektedir. Bunları söylemek, Islamı yüceltmeye yeterdi. Yoksa Îslamın kaldırmadıgı bir müesseseyi, kaldırdı demek onu yüceltmez. SONUÇ: Televızyonda laiklik üzerine yapılan konuşmalann daha ilkinde Osmanlı Devleti'nin laik ve milli bir devlet olup bir teokrasi olmadığını, Îslamın da laik olduğunu öğrenmiştik! Şimdi de tslamın köleliği kaldırmış (!) olduğunu öğrendik. Son zamanlarda halifeliğin de cumhuriyet olduğunu savlayan yazılar yazılmakta. Böylece pek yakında TVde Osmanlı Imparatorluğu'nun laik, milli, teokratik olmayan, köleliği kabul etmeyen bir cumhuriyet olduğunu ve bu cumhuriyetin başında da cumhurbaşkanı olarak padişahın bulunduğunu işitirsek, hiç şaşmamak gerekir. Bu sözlerimle TV'yi eleştirdiğim sanılmasın. Ne yapsınlar TV yöneticileri, yayıncılan? Bu gibi konuşmalara YÖK'çe en makbul öğretim üyelerini çağırmaktan başka bir şey yapmıyorlar ki. Not 16 Eylül 1985 günü bu sütunlarda pkan "Anlaşılamayan Unklik" ba$hkb yazııran baa böJOralen, sayfa düzrnienirkcıı yer degıştırmış olduju ıçın, kanşıkbğı sezıp benı uyaran okurlaruna lcşekkur ed<rim 31 ARALIK 1985 İslam, Köleliği Kaldırdı nu? Televizyonda laiklik üzerine yapılan konuşmalann daha ilkinde Osmanlı Devleti'nin laik ve milli bir devlet olup bir teokrasi olmadığını, Islamın da laik olduğunu öğrenmiştik! Şimdi de Îslamın köleliği kaldırmış (!) olduğunu öğrendik. Son zamanlarda halifeliğin de cumhuriyet olduğunu savlayan yazılar yazılmakta. Böylece pek yakında TVde Osmanlı tmparatorluğu'nun laik, milli, teokratik olmayan, köleliği kabul etmeyen bir cumhuriyet olduğunu ve bu cumhuriyetin başında da cumhurbaşkanı olarak padişahın bulunduğunu işitirsek, hiç şaşmamak gerekir. PENCERE jster Dışarda Olalım, İster İçerde... insan hayatı uzadıkça, bellek yükleniyor, zorianıyor, bel veriyor Anılar çoğaldıkça, görünmez bir el bilinmez bir ayiklamaya girişiyor; yaşanan kimi olayı geçmişin çöp tenekesine at>yor ya da karanlığın kuyusuna gomüyor; kimi olayı ütüleyip katlayarak gerektiğinde kullanmak üzere gizemli bir sandığa yer leştiriyor. Kendi kendime soruyorum: 1981i 1982yebağlayanyılbaşıgecesi neredeydin veneler yaptın? Yanıt yok. Bellegimi zoriuyorum; sınava girmiş öğrenci gibi kafamı kurcalıyorum. Böyle önemli bir günü insan nasıl unutur? Bir yıl bitmış, takvımin son yaprağı yırtılmış, yeni yıla giriyorsun. Saat 12'de neredeydin? Geceyansında ışıklar söndü mü? Bir evde miydin? Gece kulübünde mı? Nerede? 1945'te neredeydin? Yanıt yok. 1955te 1965"te, 1975'te? Kimbilir? Anımsayabildiğim yılbaşı geceleri o kadar seyrek ki hepsini toplasan bir elin beş parmağını geçmez. Zaten çoğu yılbaşı gecesi sıkıntılıdır; insan eğlenmek zorunda olduğuna kendini inandırmaya çabaladıkça gerilir; içkiye başvurur; gecenin anlam ve önemi üzerine koşullanmıştır; geceyarısı akreple yelkovan kavustuğunda, sankı başı goğe erecek... 1971'in ilkyazında tutuklanmıştım; ilk kez mahpushaneye gtriyorum; Maltepe'ye götürüldüm. Olayın bu yanı önemli değil. Günler, haftalar, aylar geçiyor; ilkbaharı arkada bıraktık, yazın sıcağını yaşadık, güz kendini gösterdi, kış bastırdı. 1972 yaklaşıyor. Cezaevinde bile olsa herkes yılbaşına hazırlanma duygularına kendini kaptınr. Ne yapmalı? Bir eğlence düzenlemeli? Nasıl? derken aralık ayının 30'uncu günü akşam vakti Cezaevi Müdürü koğuşun demir kapısına çağırdı; gözetleme penceresinden fısıldar gibı bir sesle haber verdi: Hazırlanın, gidiyorsunuz!.. Anlamadım, nereye? Salıverıldınizl... Döndüm, koğuş arkadaşlan merakla bakıyorlar; yüreğimi bir suçluluk duygusu sardı; yılbaşı gecesine birlikte hazırianmıyor muyduk? Oyunbozanlık yapmıştım. Ne oluyor? Gidiyormuşum. Arkadaşlar sevindiler; benim ruhum çapraz duygulann d o kuma tezgâhında ekose kumaşa dönüştü. Ama kim düşünmüşse düşünmüş; yılbaşı gecesini dışarda geçirmemi öngöımüş. • 1972'nin sonbahannda yine tutuklandım; bir ay Zh/erbey Köşkü'nde ağıtiandıktan sonra, Davutpaşa Tutukevine yollandım. Günler, haftalar, aylar geçmeye başladı. Ne olacağı belli değil... Derken aralık ayının 30'uncu günü akşamı, Cezaevi Müdürü koğuşa girip haber verdi: Hazırlanın!.. Neden? Salıverildiniz. Eşyamı toplarken düşünüyorum: Ulan, yukarda beni gözeten birisi var; yılbaşı gecesini ille dışarda geçirmemi istiyor. • Belleğim böylesine anılaria yüklüyken mahpushanelerde yatanlan nasıl unuturum? İster içerde olalım, ister dışarda, 1986'ya hep birlikte giriyoruz; Türkiye'de adalet ve eşitlik şimdilik bu kadar. Prof. Dr. COŞKUN ÜÇOK 23 Kasım 1985 Cumartesi günü, 21 kasım perşembe gunünden ertelenmiş "tnanç Dünyasr' programını TVde izlerken Ankara Üniversitesi llahiyat Fakültesi'nden bir doçentin aynen şöyle söylediğini duyduk: "İslam dini, kölelik denilen bir müesseseyi ortadan kaldırmak suretiyle birlik vücuda getirmiştir. Tarihte uzun zamandan beri devam eden bu müesseseyi ortadan kaldırmıştır." Evet, duyduk ve hayret ettik. Çünkü İslam köleliği ortadan kaldırmamıştır. Gerek Kuran'da gere Hadis'te erkek ve dişi kölelerle (= cariye) ilgili çeşitli hükümler ve tavsiyeler vardır. Bunlara dayanılarak icma ve içtihatlarla bütün fıkıh, yani İslam hukuku kitaplarında yer alan bir İslam kölelik hukuku geliştirilmiş ve hemen hemen gunümüze kadar uygulanagelmiştir. KURAN'DA KÖLELİK Şimdi önce Kuran'dan birkaç ömek verelim: "Zekâtlar Allah'tan farz olarak yoksullara, düşkünlere, onu toplayan memurlara, kalpleri MuslumanLğa ısındırılacaklara ( = mü'ellefei kulub) verilir; kolelerin, borçlulann, Allah yolunda olanlann ve yolda kalanların uğrunda sarfedilir ( I X . 6 0 ) " . Sonradan mü'ellefei kulub'un artık kalmadığına fıkıhçılar karar vermişler ve zekâtın kolelerin de arasında bulunduğu yedi grup kişi arasında bölüştürüleceğine ve köleye verilecek mal efendinin olduğundan, ancak efendisi ile azat edilme anlaşması yapmış olan kölelere zekâttan pay verileceğini hükme bağlamışlardır. IX. surenin 32. ve 33. âyetlerinde ise şöyle buyrulmuştur: "Kölelerinizden ve cariyelerinizden iyi olanları evlendirin...", "...kölelerinizden hür olmak için bedel vermek isteyenlerle, onlarda bir iyilik görürseniz bedel vermelerini kabul edin...", "... dünya hayatının geçici menfaatini elde etmek için, iffetli olmak isteyen cariyelerinizi fuhşa zorlamayın. Kim onları buna zorlarsa, bilsın ki, Allah, hiç şüphesız, onu değil zorlanan kadınlan bağışlar ve merhamet eder." II. surenin 178. âyetinde ise: "Ey inananlar! öldürenler hakkında size kısas farz kıhndı: Hur ile hür insan, köle ile köle, kadın ile kadın..." denilmekle bir köleyi öldüreni bir hür'ün kısasa uyruk olmayacagı açıkca hükme bağlanznıstır. IV. surenin erkeklere hitap eden 3. âyetinde: " . . . hoşunuza giden başka kadınlarla iki, üç ve dörde kadar evlenebilirsiniz; şâyet aralarında adaletsizlik yapmaktan korkarsamz, bir tane almalısınız veya maiiki olduğunuz ( = cariye) ile yetinmelisinız." Gene aynı surenin 24. âyetinde: " . . . evli kadınlarla evlenmeniz da haram kılındı. Maiiki olduğu nuz cariyekf müstesna..." denil miştir. XXIIL surenin 6. âyetinde: " . . . onlar, eşleri ve caıîyeleri dışında mahrem yerlenni herkesten korurlar..." ve LXX. surenin 2930. âyetlerinde gene: "...eşleri ve cariyeleri dışında mahrem yerlerinı herkesten koruyanlar, doğrusu bunlar yerilemezler" buyrulmuştur. XXXIII. surenin 50. âyetinde "Ey Peygamber!... Allah'ın sana ganimet olarak verdiği cariyeleri... helal kıbnışızdır. Bir zorluğa uğramaman için mu'minlerin eşleri ve cariyeleri hakkmda..." ve 52. âyetinde: " E y UYGULAMA Muhammed! Bundan sonra saOsmanlı tmparatorluğu'nun na hiçbir kadın, cariyelerin bir genişleme çağında, savaşlarda yana, güzellikleri ne kadar hoşu ganimet olarak alman kolelerin na giderse gitsin, hiçbirini boşa satışından devlet büyuk gelirler yıp başka bir eşle değiştirmen he sağlamaktaydı. Ancak çökme lal değildır..." denümektedir. devri başiayınca, bu kaynak da kurumuş; ama gene Sudan'dan, Hadisierde Kölelik: Birkaç örKuzey Afrika ülkelerinden ve nekle yetindiğimiz Kuran'daki Kafkasya'dan getirilen köleler bu hüküm ve tavsiyeler dışında lstanbul'da esir pazarında veya kölelik ile ilgili hüküm ve tavsiavrat pazarında satılmışlardır. yeler Hadisler'de de önemli bir llk bir iki padişahtan sonra geyer tutmaktadır. Diyanet Işleri len padişahlann hepsinın analaBaskanlığa tarafından büyük bir n, tüm Abbasî halıfelerıninkiler titizlikle yayımlanmış olan gibi, köledirler. llk olarak AbSahihi Buhârî Muhtasan'ndakı 84., 552., 709., 1111., 1112., dühnecit köleliği yasaklamak istemişse de başaramamıştır. 1113., 1115., 1116., 1119., 1120. 1876'da Mithat Paşa'nın hazırve 1135. Hadisler dognıdan doğladığı anayasaya, paşa, hiç olruya kölelerle ilgili Hadislerdir. mazsa saraydaki cariyelerin hürBunlardan örneğin 1119 numariyetlerine kavuşturulmaları için ralı Hadıs'ie: Kolelerin efendilemadde koymuşsa da, bunu Abrine "rabbim", efendilerin de dulhamit kabul etmemiştir. Ankölelerine " k u l u m " dememesi cak XX. yüzyüın başlanndadır istenmiştir. Çunkü, rab yalnız ki, Osmanlı fmparatorluğu'nda Allah'tır; bütün insanlar da kölelik kesin olarak yasaklanaonun kuludurlar. HESAPLAŞMA BURHAN ARPAD OKURLARDAN öğrenciler. ders açıklarını nasıl kapatacak? Kocasinan Lisesi öğrencileri yetersiz öğretmen kadrosu karşısında gelecekreki beklentilerinden her geçert gun biraz daha uzaklaşmaktadırlar. Özellikle geleceklerine biraz olsun guvenle bakmak isteğiyle, canla başla çalışıp fen bölümüne geçmeye hak kazanan öğrenciler, ne yazık ki bu haktan mahrum edilmek tedîr. Aynca fen bölümünde, özellikle lise 4. sımf öğrencilerinin haftada 6 saatlik fîzik dersinin boş geçmesi, öğrenciler için çok büyük bir kayıptır. Kocasinan Lisesi, modern eğitim gören lise öğrencileri için, bir tek fîzik oğretmeni ile yetinme yoluna gitmiştir. Ne yazık ki, bir öğretmenle yetinme imkânı bulunamamıştır. Ideallerinden uzaklaşan ve kendüerini gelecekteki yaşamlan için yetersiz olarak değerlendirmeye başlayan öğrenciler, ileride kendilerine ümit ettikleri ortamı bulamama endisesi içine duşmektedir. Bu durum, diğer derslere karşı ilgisizliğe, çalışma isteğinin azalmasuıa da neden olarak psikolojik yönden çocuklanmızı tedirgin etmektedir. Çocuklanmız, oğrenim bakımından bu açıklarını nasıl kapatacaklannı dusünmekten adeta diğer dersleri düsunemez hale gelmislerdir. Fizik ile birlikte boş geçert derslerin saytsının her hafta biraz daha artması, oğrenctterin sorunlanna yenisini ekliyor. Öğrencinin eğitim yönünden kendini doyurabilmesi, mutlaka imkânlannın elverişU olmasını gerektiriyor. Çocuklanmızı okutmak için sınırladığımız aile bütçesi bütün bunlara değiyor mu? Sonuçta, çözüm bekleyen binlerce problem ve bu problemleri çözümleyebilmek için kendilerine önayak bir şeylerin arayışı içinde olan binlerce öğrencL B/R ÖĞRENCİ VELİSt yürurlukten kaldınbnış" olduğu hususudur. Tasarı kanunlaşırsa yepyeni, acardan bir Medeni Kanuna sahip olacağız. Bu arada acardan bir kanuna sahip olduğumuza göre buna bir de gerekçe yazılacak. Böylece "Kanunun Gerekçesi" ile Adliye Vekili Mahmut Esat ismi de ortadan kalkacak. Daha evvel Adalet Bakanlığı tarafından yayımlanan Medeni Kanun Öntasansında bu gerekçeye tesadüf edemedim. Bu, beni en az on beş yıldan beri hep bir kuşku içinde bırakmaktadtr; irticanm en nefret ettiği bu kanun gerekçesidir, okumamışlara okuttuğunuz zaman derhal ürperir. Okumuşlarsa buna karşı tavırlannı ihsas ederler. Çünkü, Ataturk ilkelerinin somut verilerinden biri de bu kanundur ve ne şekilde hareket edileceğine dair kanunun gerekçesidir. trtica bu gerekçeyi ortadan kaldırmak la bir adım daha ileriemekte ve iptidai hukuka biraz daha yaklaşacağım ummakta ve Atatürk devrimlerinden intikam duygusuyla neticeye ulaşacağını sanmaktadır. Kanunun gerekçesi ile: "Asn hazınn medeni milletlere tanıdığı tekmil hukuku, cihanı medeniyetten bilâ kayduşart talep ederken bu hukukun istilzam ettiği vezaifî medeniyeyî de Türk milleti yeni kanunu medenisi ile kendi eli ile kendisine tahmil etmiş bulunuyor. Bu kanunun layihasmın manalarmdan birisi de budur. Turk milletinin mümessili âlisi olan Büyuk Meclisin nazarı tasvip ve tasdikine an. edilen Türk Kanunu Medeni layihası mevkii mer'iyete vaz'edildiğj gun miüetimizon üç asrm kendisini çevtren itikadatı sakimesinden ve tezebzublerinden kurulmuş eski medeniyetin kapüanm kapayarak hayat ve feyiz bahşeden muasır medeniyetin içine girmiş bulunacaktır. Adliye Vekaleti bu kanunu hazırlamakla inkılâp ve tarih huzurunda milli vazifesini ifa ve Türk milletinin hakiki menfaatlannı ifade etmiş olduğundan şuphe etmemektedir." HASAN KARAMEHMETOĞL U ADANA, 280 SOKAK NO. 35 İstanbul'da Yeşil Alanlar Haliç'ın iki kıyısında beledıyenın yıkım çalışmaları sürüyor. Duracağı da yok. Bundan ötürü kımi semt belediyeleri ceza yargıcına verilse de, baş belediye başkanı ıçın kovuşturma durumlan sözkonusu edilse de! Haliç kıyılannı derinlemesine traş eden belediyecıler bu arada yeşil alanlardan. halk parklarından, çocuk bahçelerinden söz açıyorlar TFİT ekranı aracılığıyla kimi görüntüler de sunuyorlar. Genış boşluklar, kimı yeşil parçalar, top koşturan çocuklar. Bu görüntüleıie de ovünüyorlar istanbul'u sağlıklı bir şehir yapacağız. diye1 '' Veşil alanlar ve parklar, kültür ulkeleri büyük şehirierinde yurtlaşiarm soluk alabıldiğı sağlık yerlerıdır. Bundan ötürüdür ki, o şehirterde kişi başına düşen yeşil alan yüzölçümünü genişletme çabasındadırlar. Moskova ve Viyana, kişi başına 1725 metrekareyeşil alanımız var. diye övünür. Türkiye'nin incısi büyük şehır lstanbul'da ise bu sayı bir metrekarenin altındadır. Istatistik sayılannın doğruluk payını bir yana bırakalım! Durum böylesine kötü olduğuna göre, şöyle bir soru akla gelebilir, İstanbul Beledıyesı'nın, Haliç kıyısında uyguladığı yıkımlan neden onaylamıyoruz, diye. Hemen açıklayalım: Haliç kıyılannda yeşil alan diye gosterilen topraklar yerleşim bölgelerıne uzak olduğu için. Bu alanlardan yararlanacak insanlar çok uzaklarda oturduğu için. Tünel'den Bankalar Caddesi ve Yüksekkaldırım'a, Tünel'den Galatasaray'a gibi yerlerde hemen sadece işyerleri, bankalar, bürolar, dükkânlar var. Cihangir ve Gümüşşuyu'nda oturanlar mı, Haliç ktyı parklarından yararlanacak? İstanbul Belediyesi Haliç yıkımlarını maskelemek için yeşil alan görüntüsü arkasına gizlenıyor. Var olan yeşil alanları ve parkları yokeden bir belediye! Bu savımı desteklemek için kımi olumsuz örnekler vereyim: Boğaz'a giden Büyükdere asfaltının ve Istinye'ye inen dönemecin sağında bulunan topraklar yıllarca önce İstanbul Belediyesi'nce imar planında hayvanat bahçesı olarak aynldı, duvarla çevrıldi, yollar.açıldı. Fakat yakın günlerde, orası bırden yerleşıme açıldı. Önce 1500 konutluk bir kooperatıfe söz verildi, sonra vazgeçilip başkasına peşkeş çekildi. Kısaca, hay(Arkası 10. Sayfada) Türk Medeni Kanunıınun kalbi Saym "Cumhuriyet" gazetenizin 5 Aralık 1985 tarihli sayısında Prof. lsmet Sungurbey'in "Hukukta geri adım: Medeni Kanun Öntasansı" adlı yazısını okurken ilginç bulduğum bir nokta gözume çarptt: Tasannın 945. maddesi ile "Türk Kanunu Medenisinin Bekâr bir bey için mutena scmtlerde kiralık dairc aranıyor. Tel: 584 63 18 575 75 56 (tş saatleri içinde) Acente ve Servıs KAPA SAAT Tıcoret Ltd Ştı Haloskârgozi Coddesı 123/2 Harbıye İstanbul Tet 148 96 213 ISTANBUl Et*p GurddBokırkoy 571 8C 40 Gungena Tıcore Beyoğlı. ] 49 30 53 are> Ta*sm 143 if) 7 SaV^jhonve 336 35 68 llpo Tıcorp Hartnve 146 5' "6 Konva* KoT Şt Srkea 520 ' I 86 Kuz Oo"k A.Ş Aksorav 523 «7 70 Murtf Çer> Osmonbey I 46 38 67 Şadon ÇekrvSi5İ 146 38 08 ADANA Eropsa OpiA Saa' t<d Ş» 10 441 ANKAHA Gungefio Tıcare' 31 69 45 Murat ay«oğ/u 27 62 82 Veöol Ûzw 33 67 20 Spır Moşkxjğlu 16 097 .ZM/R Hcmgav Otnk 2! 7 5 60 M. KJahçoğit 13 94 80 SA/viSUN SOPS^ Op4 12 370 TÜRK HAVA YOLLARI TURKISH AIRLINES
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle