16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
'UMHVRİYET/10 HABERLERİN DEVAMI 31 ARALIK 1985 Hoşgörâ Ustiine.. gulanmasına çok çabuk tepki duyuyor... (Baştarafı 1. Sayfada) Bakın çevrenize şöyle bir; beliıii konulardilerse partrye yazılıp fülert parOde görev alacak. Oy hesabına dayandığına göre, demok daki sohbetlerin bir sürenin ötesinde patırttsız gürüttusuz geçebildiğine pek sık tanık ratik düzenin işlemesi kaba çizgileriyle böyle sürüp gider. Bu düzenintökeziemedenyuru olabiliyor musunuz?.. Yetiştirilma tarzımız, aldığımız eğitim, külyebilmesi ise, düşüncemize ya da çıkanmıza ne denli aykın bulsak da karşıt savlan hoşgörü tür mirasımız vs. bunların tümü, uygarca tartışmayı kısıtlayıcı öğelerdir kuşkusuz. ile karşılamamıza bağlıdır?' Bunun gibi, günümüzde yaşayagekjiğimiz Karşıt savlan hoşgörü Ue karşHamak... Baştoplumsal ve siyasal altüst oluş ile gündelik yazarımız bunun altını haklı olarak demokyaşantının dertleri insanımızı öfkeli kılmakrasinin en temel ilkesi olarak çiziyor. tadır... Oysa bugün o noktanın pek yakınında deAma her şeye karşın, hoşgörüyü toplumğiliz ne yazık ki! da geçerli kılmak için uğrasmalıyız; çünkü özgürce düşunmenin, özgürce yaratmatersi, kaba kuvveftir, şiddettir... nın geçerti olabildiği bir ortamın çok uzağınBaşyazanmız Nadir Nadi'nin belirttiği gidayız. Karşılıklı görüşlere tahammül bi demokrasınin gerçekleşebilmesi, "Düşünsınıriannın son derece dar olduğu bir toplumcemize ya da çıkanmıza ne denli aykın bulsak da yaşamaktayız. Gerçeğin "tek" değil, "çok da karşıt savlan hoşgörü ile karşılamamıza boyutiu" olduğunu kavrayabilenlerimizin sabağlıdtr" yısı çok fazla değil. Çoğu kişi, "gerçeğr yakalamış ve "tekeline" almış santsında; bu Bu düşünceterie okurtanmıza mutlu bir yeyüzden de öfke doiu, kendi "gerçeğinin" sorni yıl dileriz. Evren: Af, Meclis'in (Baştarafı 1. Sayfada) onlara daha güvenerek teslim etmiş olacaklannı söyledi. Yalnız okul açmanın yetmediğini kaydeden Cumhurbaşkanı Kenan Evren, bunun yanında öğrencilerin barınacak yere, yemekhane ve gelişmiş kütüphanelere gereksinme duyduklannı belirtti. 12 EYLÜL Cumhurbaşkam Kenan Evren, 12 Eylül öncesine degindigi konuşmasında, Güneydoğu gezisi boyunca 12 Eyiül'e ilişkin açıklamalar yaptığını anımsatarak şöyle dedi: "Ben yeniden 12 Eylöl öncesinj deşmek istemezdim. Tekrar o acılı güoleri hatırlatmak tetemezdim. Ama buna mecbur oldum. Biliyorn t u , 19&}'teki seçünierden sonra mecbnr kalmadıkca konuşmadım. Çânkii artık demokratik sislem başlamıştı, parlamentomuz oluşmuştn, pariamento icinden bir bükümet çıkmıstı, artık Cumtıurbaşkaaı olarak, sadece anayasamız çerçevesinde Cumtıurbaşkanı'oa veriİen görevi yapıyordum. Fakıt baktım ki benim bu siukunlugum bazı çevreleri teşvik Hti, cesaretleodirdi. 12 Eylül'u yapaolara taamız baslatülar. Yok. 12 Eyliil yapümalıydıyapdmamalıydı tarbşmasını baslattüar. Biz memleket içİD bölunmejelim, aynlık gaynlık kaJmasın, ilerieyelim' diye çalışıyoruz. Onun için 27 Mayıs'ı bayram olmaktan çıkanlık. Çünkii 27 Mayıs'a karşı olanlaria 27 Mayıs'tao yana olanlar vardı. 1 Mayıs'ı da kaidırdık. Komünist bayramı oimuştn. Aslında isçi bayramı, ama işcüerie ilgisi yok, alakası yok. Aslında 1 Ma>ıs, Babar Bajramı'dır. Onon adını deJistimıişler. 1 Mayıs'larda MarksistLeninist sioganiar atıbyor, Marks'ınLenio'in, falanın nbıun fotograflan, posterleri asdıyordu. Atatürk'ün resjmleri ve Türk bayragı (aşmınıyordn. Kızıl bayrakla dolaşıyoriardı. Onun için 1 Mayıs'ı da kaidırdık. Bize 12 Eylül'un bayram olarak kutfauımasuıı teklif ettiler. Hayır dedik. Biz bunu unutturmaya çalışırken •zerimize uzerimize gtidiler. 12 Eylül yapılmasaydı şimdi ulke •ercde olordn? Hangi dornmda olurdn? Binierce kişi ölürdü. O zaman ayda 350 öln veriyorduk. İşte 12 Eylül bnnlan ortadsn kaldırdı. Bir de birlik ve beraberligi sagJadı." 12 EYLÜL tHTİLÂL DEĞtL Cumhurbaşkam Kenan Evren, konuşmasında, 12 Eylül'un bir ihtilâl olmadığını tekrarladı ve "BU ihtilâl Tapmadık. İhtilâl yapsaydık, 12 Eylül önctsi yöneticileri ya hapsederdik ya ynrt dısına gönderirdik ya da ibtilâl olsaydı bunlan vnrurlar, öldiiriirlerdi: biz bunlan yapmadık. Biz bunu istemedik. Zatrn bu memleket ne çektiyse, ayniıktan gaynüktan, bolönmekten çekti. Birtik ve beraberiigimizi kaybetmeyelim. Birbirimizi sevetim. savatam, bizi bolmek tsteyenkre irin vermeyelim " dedi. "GENEL AF VAZİFEM DEĞİL " Genel af konusuna da değinen Cumhurbaşkam Evren, "Her sahada geriye degil, ileriye bakalım. Yeni ufuklar açılacak. Oraya koşahm derken ve ülkeoin birçok sonınu varken genel affın ortaya atıkiıgıııı" belirterek şöyle dedi: "Genei af benim vazifem de«fldir. Cnmburbaşkanı sadece, hapishanede kendi işini göremeyecek bale gelmiş, diğer insanlann yardımına ve bakunına muhtaç, kocamış hasta mahkum varsa onlan affeder. Şimdi sayısını bilmiyonım, 36 falan oldu. Ben onlan affettim. Diger affı Meclis çıkanr. Bir de anayasamızda affedOmeyecek suçlar vardır. Bunlana affedilmesi için önce anayasanın degiştirilmesi lazım. Kaldı ki afun önce başka birçok iş var. Onlarla ugraşmak lazım. Sanki affı ben çıkaracakinışıjn gibi bu tşi baaa mal ediyorlar. Bunun nedenini anlayamadım." ASKERİ VE StVİL HÂKİMLER Cumhurbaşkam Kenan Evren, sıkıyönetimin birçok ilden kaldınldığım, "tnşallah Dtyarbakır'dan da" kalkacağını belirterek şunları söyledi: "Şimdi diyoriar ki, madem sıkıyönetim kalkb, sıkıyönetim mahkemesinde yargılananlar da artık sivil mahkemeierde yargıiansın. Bu kaaonen de mümkün degildir. Sıkıyönetim döneminde işlenen snçlara, sonuçlanıncaya kadar sıkıyönetim mahkemeleri bakar. Kaldı ki, bnradaki bâkimler baska ülkenin hâkimleri degildir. Başka hukuk fakültelerini bitirmiş de degülerdir. Sadece suilanna askeri üniforma giymislerdir. Arada oe fark var? Bunon manası, 'askeri hâkimlerc itimat etmiyomz' demektir. Bu ayıptır. Şimdiye kadar sıkıyönetim mahkemderinde bitenierin de, devam edenlerin de gayri bukuki bir şey oldugunn kim ispat edebilir? Şerefıyle biiyük meşakkatle çolugundan çocuğundan ayn katap görev yapan askeri bâkimlerimize karşı boolar büyok haksızhktır. Sivil hâkim hâkim de, askeri hâkim değil. Böyie şeylere çok uzulüyonım. Türk hâkimjerinin bepsi, askeri de sivili de, şerefli insanlardır. Onlara ben bir İeke kondurtamam. Eger, askeri bikimlere itimatsızuk duyulacak olnrsa sona çok kötü olnr." EVREN, KÖPRÜYÜ tSTEMİYOR Cumhurbaşkam Kenan Evren, kent Ue üniversitenin arasım kısaltacak köprü yapüması konusuna da değinerek, "Evren, köprüyü islemiyor" biçimindeki söylentilerin doğru olmadığını belirterek şöyle dedi: "Ben her seyi açıkça söylerim. Ök 19Sl'de geldigünde köprii meselesini soylediler. Ben karşı çıkDm. 2 milyar lira ile bu şehrin birçok ihtiyacı var, suyu yok, falanı filanı yok, üniversitenin ihtiyacı var dedim. Köpnıoun oncelikli olmadığını belirttim. Ama sonradan çok fazla ısrar gelince, eger bulursanız para>ı yapın köprüyü, dedim. Şimdi Cumburbaşkanı köpriiye karşı diye köprüyü yapamıyoruz, biçiminde bıf çıksrtmıslar. Bunlar dognı degil, eger köprii için para varsa yapınız. Ben buna karşı degilim. Yapdırsa yaptlır, yapdmazsa yapılmaz." Cumhurbaşkam'nın köprüye ilişkin bu sözleri uzun süre alkışlandı. Evren daha sonra, 24 Kası.n 1985'te öğretmenler Günü'nde törensiz olarak açılan ve öğrencilerin içine yerleşmiş olduklan yurtlan, kapıya asılı kurdeleyi keserek açtı. Dicİe Üniversitesi kainpüsünü gezen Evren, daha sonra Orduevi'ne dönerek burada oğle yemegım yedi. Saat 14'te ise askeri bir uçakla Ankara'ya döndü. 1986'da neler olacak? (Baştarafı 1. Sayfada) toplam 4 gün bayram tatili bafta sonu tatili de rakışacak, • Kabinenin tek bekâr üyesi Ulaştırma Bakanı Veysel Atasoy, Bursalı nişanlısı Işın Veral ile evlenecek. Başbakan Turgut özal'ın kızj Zeynep Ekren doğum yapacak, • BM'nin aldığı karar geregi 1996'ya kadar tiim dunyada "Genclik 10 Vilı" çalışmalan yapılacak, • İlk kez çalışma hayatına başlayıp işçi ya da memur olan erkekler 55, kadıniar 50 yaşında emekli olacak. Yarm işe başlayan 18 yaşındaki delikanlı 2023 yılına, aynı yaştaki genç kız ise 2018 yıbna kadar çalışacak, • Çalışanlaruı kıdem tazminatfauımn toplanaaıg) bir fon kurnlacak, 2 trilyon liranın üzeriade bir kaynak olustnroJacak. Işverenier SSK'ya olduğu gibi bu fona da borclanacak, • 1 milyon 200 bin işçiden 500 bini adına toplu iş sözleşmesi imzalanacak, ücret artışlan yeterli bulunmayacak, • Kamn işcileriniıı karştana kamu isverenleri sendikası çıkacak, Türklş Genel Başkanı ak sık "eylem" yapacaklannı açıklayacak. • Ucretli ve emeklilerin yani sıra tüm vergi mükellefleri fatura toplayacak ve vergi iadesi alacak, • Çiftçiler, desteklenen tanm nriinleri basfîyatı iciJi ortalama yüzde 18 zam alacak, • Yetkiiiler enflasyon hızının aşağıya çekileceğini söyleyecek; Petrole, gübreye, demire, çimentoya, telefon ücretlerine, şekere, ekmeğe, suya, elektriğe, iğneye, ipliğe zam yapılacak, • Türk Liraa: Amerikan Dolan, Alman Maria, ls»icrT Frangı, Japon lkni, Danimarka Krona, Steriin karşısında deger kaybedecek, • Yeni ithal rejimi yürürlüğe girecek; Itajya'dan armut, Ispanya'dan ayva gelecek, •MiDetvekilleriodcn ilk grnp, yapınu tamamlanan "lojrnan"lanna lasınacak, bazıian yeni evlerine yeni mobflyalar alacak, • F. Almanya'da çalışan Türk işçilerinin yapı ve tasarruf sandıklannda biriken yaklaşık 4 milyar markı Türkiye'ye aktanlacak, • TürkABD Savunma ve Ekonomik lşbirtiği Anlaşması göruşmelerinin ele alıomasına devam edüecek, • ABD Temsüciler Meclisi Genel Kurulu'na Ermemierin soykmm tasansı indirilecek, • SHP Büyiik Kurultayı yapılacak. Aydın Güveo Gürkan Ue Erdal Inönîi Gend Başkan adayı olacak, • DSP Genel Başkanı Rahşan Eccvit, ilk yun gezisine çıkacak, • Roma'daki Papa suikastı davası Agca'mn saçmalıklan ile sürecek, • Banş Derneği davası yeniden görülecek. DİSK, MHP, TKP/ ML TtKKO, DevSol, DevYol, Aydmlar ve Doktorlar davalanna devam edilecek, • Çocak Mahkemeleri Yasası yörirliige girecek, ilk aşamada tstanbul, Ankara ve Izmir'de Çocuk Mahkemeleri kurulacak, • Anayasanın 108. maddesine göre Cumhurbaşkanlığı Devlet Denetleme Kurulu, failiyete geçmek için Cumhurbaşkarunm talimatını bekleyecek, • Avrupa Konseyi tnsan Haklan Komisyouu'na basvuran 5 ülkenin şikâyeti konasunda vanian anlaşmanın maddeieri uygulanacak. Türkiye yıl içinde Konsey'e insao haklan ve demokrasiye geçiş süreci konusunda üç rapor verecek, •Taşıt vergüeri iki kat zamlanacak, taşıtlann camlanna vergi pullan yapıştınlacak, • Cumhurbaşkam Kenan Evren Sondi Arabistan ve Mtsır'ı ziyaret edecek, Başbakan Turgut Özal çeşitli yurt dışı gezilere çıkacak, • Geur Vergisi oranlan değişecek.llk bir milyon yerine iik üç milyon liralık gelirden ytlzde 25 oramnda vergi kesilecek, • Kıdem tazminatı yıluk tavaaı 149 bia 450 liradan 201 bin 600 liraya yukselecek, • Devlet memurlan ve emeklileri 18 bin 500, işçi emeklileri 16 bin lira yakacak yardımı alacak, • tspanya ve Portekiz AET*yt tam üye olacak, • Üniversitelerden atılan öğrencdler için af yasası yürürlüğe girecek; yıl ortasuıda üniversiteden atılan öğrenciler af bekJeyecek, • İlk ve orta ögrenimdeki ögrendler 24 ocaktan 9 şubata kadar Util yapacak. • Istanbui V'alisi Nevzat Ayaz Istanbul'daki 7., Bdediye Başkanı Bedrettin Dalan 3. görev yılına girecek, • Haliç'len sonra yilumlar Beyazıt'a açrayacak, • Cumhuriyet öncesi de dahil, tarihinüzin en büyük dış borç ödemesi yapılacak. Yabancılara 2 milyar 387 milyon 300 bin dolan dövizle, 4 milyar 693 milyon 800 bini de Türk Lirası ile borç ödenecek, • Memnr katsayısı 56'ya çıkacak^ en yüksek dereceli memur 251 bin, ea duşük dereceli memnr 37 bia 450 lira maaş alacak, • tşadamlan, tüccarlar ve esnailar da ücretliler gibi vergilerini peşin ödeyecek, • Emlak Vergisf ode itinu kalkacak, yuzde 2 bin artan vergiler bdediyelere ödenecek, • Reagan ve Gorbaçov, doruk toplantısında aldıklan karar uyannca yıl içinde temaslannı sürdürecek, • Posta kodu ve ambalaj staadardı uygalamasında curcuna devam edecek, • 3 kez fatura kesmediği saptanan işyeri kapatılacak, cirosu 60120 milyon lira arasında olan işyerleri de yazaı kasa kullarunaya başla>acak, • Avustralya, lutanın keşfedilişinin 200. yılını kutlayacak, • Meksika'da Dünya Futbol Şampiyonu belli olacak, Türk takımlan Avrupa Kupaian'na katılıp elenecek, • ABD'nin Yıldo Savaşlan Projesfne karşı Avrupa ülkelerinin oluşturdagu EUREK.\ programı geliştirilecek, • Başbakan Turgut özal, 59 yaşına basacak, • Ara secim konısu sürekb' giiDdemde olacak; muhalefet iktidan seçimden kaçmakla suçlayacak; bukümet ortamı uygun bulursa seçime gidecek, • Meclis'te SHP ve DSP miUetvekillerinin Anayasa'mn 84. maddesine göre durumu tartışılıp, karara bağlanacak, • Meclis kapalı otoparlu ve altgeçit İDşaatlan bitecek, • Bağımsız Milletveküi Vural Ankan, Vatandaş Partisi'ni kuraca&nı söylemeye devam edecek, • Eski Devlet Bakanı tsmail Özdaglar hakkında babası ve kayınbiraderi ile birtikte açılan davada V uce Divan karannı verecek, • Başbakan Turgut özal, özel uçağı bulunan devlet adamlan arasına katılacak; 18.5 milyar liralık uçak alımı için protokol imzalanacak, • Milletvekilleri, yazlık evleri için Akdeniz ve Ege kıyılanmızda arsa arayacak, • SHP'liler ANAP Genel Sekreteri Mustafa Taşar'ın kardeşi Faruk Taşar'a ayncalıklı kredi sağladığı iddiasını Meclis araştırması açılması için bir önerge ile Meclis Genel Kunıluna getirecek, • Eski Maliye Bakanlanndan Adnaıt Baser Kafaoglu hakkında Meclis so ruşturması açıhp açılmayacagı belli olacak, • SHP'liler TBMM BaşkanhğYna af yasa önerisi verecek, • 1 trilyon 600 milyon Bra olarak bedeflenen KDV tthsüatı için Maliye 7 Hn kisflik kontrol kadrosunu devrryc sokacak, • Hükümet, isterse vergi kaçıranlan TV'de "teşhir" edecek, • Tasamıf sahipleri, devlet (ahvüf ve Hazine bonosu faizierinden yözde 3, döviz mevduat besabı faizinden de yüzde 1 oramnda vergi ödeyecek, Dırzi îlerici Sosyalisı Partisi ve Manni Hıristiyan Lübnan Kuvvetleri) liarlen Nebib Berri, Veiid Conblat veElie Hobeika arasında 10 yılhk Libnan Iç Savası'ru sona erdiren bir anaşmayı Şam'da imzalattı. Hıristiyuı fraksiyonlann bir kısnunın beninseraedığı, Sünnilerin ise hiç yer alnadığı anlaşmanın Lübnan'ın kaygaı siyasi askeri zemininde tutabileceji kuşkuludur ama Şam rejimi, bu anasmanın imzalanmasının rejisörliljünü yaparak Lübnan üzerindeki ağrtığını uluslararası diplomaside tescil ettirdi. Lübnanlı mılıs liderlerinin Şam yolunu tutması gibi, sıra KraJ Hüseyin'dedir ve 1981 sonunda savaşın eşigine gelmiş ilci komşu ülkcden Ordün'ün lideri, Suriye'nin liderinin ayağına gidiyor. KraJ Hüseyin'in J1 Şubat 1985 Amman Anlaşması gsreğince, FKÖ lideri Yaser Arafal ile birmihver oluşturduğu, Hafız Esad'ın ise Arafat'ın en amansız "basmı" olduğu, 11 Şubat Anlaşmasının yırtılıp atumasından yana olduğu düşünülürse, Urdün Krali'run Şam ziyareti ilci ülke arasında buzlann erimesinden öte bir anlam kazanıyor. ürdünSuriye yakınlaşması ağuslos ayında yapılan Kazablanka Arap Zirvesi kararları doğruitusunda, Suudi Arabıstan'ın aracılığı sonucunda, Urdün'ün Suriye yanlısı Başba (foştarafı 1. Sayfada) Ortadoğu'da yeni mihverler oluşuyor yenı kanı ZaJd Rıfai ile Suriye Başbakanı Rauf ElKasun'ın üç kez bir araya gelmesinden sonra mümkün olabildi. DoiayısıyJa bu yakınlaşmada S.Arabistan'ın rolü vardır. Ancak, söz konusu yakmlaşmayı mümkün kılan esas öğeleri şöyle sıralamak gerekir: 1. Ekim ayında gerceklesen lsrail'in Tunus baskını ve Achille LauTO gemisinin kacınimasından sonraki gelişmeler, ABD'nin ve tsrail'in FKÖ'yü Ortadoğu banş sürecinde devre dışı bırakmakta kesin kararlı olduklanru gösterdi, FKÖ, kendisinden istenen Güvenlik Konseyi'nin 242 sayılı kararını tanıma fıyatını ödemeye yanaşmadı. lsrail Başbakanı Şimon Peres, Ürdün'e sürekli uvertür yaparak ikili görüşmelere başlamaları davetiyesini çıkardı ve ÜrdOn'ün sorunun çözümü için "ulnslararası koaferans" şartını kabul edebileceğine ilişkin sinyailer çaktı. FKÖ ile ittifak, Kral Hüseyin için bir külfet olarak görünmeye başladı. 2. Kral Hüseyin, FKÖ ile ittifak halinde yol alamayacağım hissedince, önünde iki yol vardı. Ya yalnız başına ilerleyerek lsrail ile masaya oturmak; ya da FKÖ ile ittifakına şiddetle karşı çıkan ikinci güce, Suriye'ye yanaşmak. İsrail ileıek başına ilerleraeye kalkan Enver Scdat örnegi Kral'ın önündeydi. Lübnan'ın tsrail ile yaptığı anlajma da 1984 yılında Suriye'nin muhalefetme carpıp parçalanmış ve çöp tenekesine atılmıştı. Ürdün, Suriye'ye yaklaşarak rejimini güvence altına alıyor ancak, bu yakınlaşma ister istemez FKÖ'nün kellesini gündeme getiriyor. Yakınlaşma sadece yerel denge kaymalan ve arayışlannın bir sonucu mudur yoksa ReaganGorbaçov Zirvesi'nin çerçevesini çizdiğı ve FKÖ'ye rol bıraktığı kuşkulu olan yeni Ortadoğu tablosunun zorunlu bir ürünü müdür? Bunu gelişmeler gösterecektir. Nitekim, ÜrdünSuriye yakınlaşmasınm tehlikeli sonuçlanm sezen ve FKÖ yönetimi içinde Sovyetler'e yakınlığıyla bilinen Abu ty»d (Salah Kfıalaf) ve Faruk Kaddumi gibi unsurlar, ÜrdünSuriye mihverine biryerinden yerleşmenin savunuculuğunu yapmaya başladılar. Buna karşıt kanadın başını çeken Halit ElHasan'ın FKÖ'deki görevlerinden ayrıldığı haberi yayıldı. Arafat iki kanadın ortasmda duruyor ve şu anda tavnnı berraklıkla saptamamış bulunuyor. Gelişmelerin en çok onun yazgısını belirleyeceğine kuşku yok. Ürdün'ü yanına çekmekle Suriye'nin Amerikan kökenli diplomatik girişimler karşısında kozlannı ve konumunu güçlendirdiğine kuşku olmamah. Suriye, "ılımb kampın" en kilit ögesini yedeğine bag\larken, "radikal mlhver"i de pekiştirmiş durumda. Geçen hafta Libya başkenti Trablus'ta bir araya gelen Suriye, Libya ve lran Dışişleri Bakanları üç ülkenin arasındaki ilişkiler ve eşgüdümü derinleşüren kararlar aldılar. ŞamAmman yakjnlaşmasını Moskova'nın Tel Aviv'i tanıma ya da ilişkilerini düzeltme hazıriığı dışında görmek de mümkün değildir. Bu bütünlük içinde bakıldığı takdirde, ŞamAmman yakınlaşması Ortadoğu'da FKÖ'nün feda edileceği global bir uzlaşmanın hayati bir parçası gibi algılanabilir. Ancak, Ortadoğu'nun kaygan siyaset zemininde yakın geleceğis nelere gebe olduğunu kestırmek de güçtür. FKÖ'nün hangi kozlan masaya süreceğini görmek için beklemek gerekiyor. Aynca, Lübnan'da sağlanan ve nazik dengeye, ince iplere dayanan uzlaşma da, bunun dışında kaJan ya da çıkarları zedelenen güçler tarafından torpillenebilir. O zaman, Lübnan'a saplanacak bir Suriye'nin de gücü azalır; kartlar yeniden kanştınhr ve dağıtıUr. Asla unutulmaması gereken bir faktör de tsrail'dir. Bölünmüş bir siyasi bünyeye sahip tsrail de şu anda sadece kendisinin yapacağı stratejik taktik hesaplarla öylesine bir dramatik adım atabilir ki, ÜrdünSuriye yakınlaşmasıyla oluşturulmak istenen tablodaki renkler yine birbirine kanşabilir. Suriye ile İsrail arasında Lübnan hava sahası ve topraklan üzerinde tırmanma sinyalleri veren çekişme bu konuda uyarıcıdır. (Baştarafı 1. Sayfada) ölOmü Dışişleri camiasmda büyük üzuntü yaratti. Paris Büyükelçilğimizin bir yetkilisi, Adnan Bulak'ın geçirdığj şiddetli bir gribin kontrol alona alınması için geçen hafta hastaneye yatırıldığım, yüksek ateşin bir dış iltihabından meydana geldiğini söyledi. Geçen perşembe günü dişi çekilen Bulak'ın hastaneden bıldirüdiğine göre dün taburcu edilmesi gerekiyordu. Ancak, dün TSİ 12.00'de kalbe giden damarlanndan birinin tıkanması sonucu ani bir şekilde öldüğü bildirildi. Büyükelçi Bulak, gectiğimiz yıl ciddi bir kalp rahatsızlığı geçirmiş ve kendisine açık kalp ameliyatı yapılmıştı. Bulak'ın cenazesi perşembe günü Türk Büyükeicüiği'nde yapılacak törenden sonra cuma günü Türkiye'ye gönderilecek. Muhtemelen hafta sonunda da Ankara'da toprağa verilecek. Büyükelçi Bulak, geride bıraktığımız son iki yıl içinde Paris'te kalp rahatsızlığından ölen ilçündl Türk diplomatı oluyor. Bulak 'tan önce UNESCO daimi temsilciliğinde görevli Müsteşar Alkım Kireçtepe ve daha sonra da UNESCO nezdindeki daimi delege Büyükelçi Nazif Çubruk kalp krizi geçirerek ölmüşlerdi. BULAK KtMDİR? Karacabey doğumlu olan Adnan Bulak, Galatasaray Lisesi'ni ve daha sonra Siyasal Bügiler Fakültesi'ni bitirdikten sonra 1949yılında Dışişleri Bakanlığı'na girdi. ilk yurt dışı görevi Viyana oldu. Daha sonra NATO ve CE^^^O•da göre\ yaptı. Merkeze döndükten sonra 19661970 yıllan arasında KıbrısYunan lşleri Genel Müdürlüğü yapn. Bulak, 43 yaşında büyükelçi olarak Tunus'a gitti. Bu ülkeyi Pekin Büyükelçiliği izledi. Bulak 1978 yılında merkeze döndü, müsteşar yardımcılığı yaptı. Bulak 1980 yılıodan bu yana Türk Dışişleri'nde TürkFransız ilişkilerinin sahne olduğu bunalım nedeniyie en zor dış görevlerden biri olarak kabul edilen Paris Büyükelçiliği 'ni yürütmekteydi. Paıis Ürdün ve Suriye arasında (Baştarafı 1. Sayfada) Esad ve Hüseyin, dün iki kez bir araya geldiler. Suriye Haber Ajansı SANA'nın verdiği habere göre, görüşmede Ortadoğu'daki gelişmeler, ortak Arap ginşimleri konulan görüşüldü. Ajans, iki ülke başbakanlarının başkanlığındaki heyetlerin de kendi araiannda bir dizi göruşmeler yaptıklanoi duyurdu. tki ülke arasında ilişkiler, 1951'de kurulduğundan beri, son derece inişliçıkışlı bir süreç izledi. AP ajansına göre Bölgedeki Batılı bir diplomatın deyişiyle, Suriye Ue Ürdün arasında dönüşümlü olarak "a$k ve nefret" yajaruyor. Osraarüj lmparatorluğu'nun mirasırun paylaşılması sırasında Suriye toprakları Fransa'nın; daha önceki Suriye topraklanaın bir parçası olarak görülen Ürdün topraklan ise tngiltere'nin payına düşmüştü. İki ülke, II. Dünya Savaşı'ndan sonra bağımsızlıklannı elde ettiklerinde zaınan zaman birleşme gjrişimleri izlendi. Ancak bölgedeki çeşitli Arap devletleri arasındaki çelişkıler ve dış müdahaleler yüzünden ÜrdünSuriye ilişküen de istikraj kazanamadı. 1979'da başlayan ve iki ülkenin büyükelçilerini geri çekmderiyle somutlasan olumsuz ilişkjJer, ancak dört ay önce bölgedeki yeni gelişmelerin zoruyla yeniden kuruldu. Kral Hüseyin'in Suriye ile sorunlan 1951'de iktidara gelişinin hemen ardından başladı. ilişkiler, 1956'da Kral Hüseyin, Urdün'ün silahlı kuvvetlerinin Ingüiz komutanuu azledınce düzeldi ve hatta baa Suriye birlilderi Ürdün'de üslendirildi. Uişkilerdeki balayı 1957'de Ürdün'de darbe girişiminde bulunanların Suriye*ye kaçması üzerine bozuldu. tki ülke arasındaki kutuplaşma Suriye ile Mısır'ın 1958'de Birleşik Arap Cumhuriyetı adı alunda birleşmesiyle kesinleşü. Ürdün de Irak ile kısa süren bir birlesmeye gıtti. Kral Hüseyin, Irak'ta 1958'de monarşiyi deviren darbe üzerine Birleşik Arap Cusıhuriyeti ile ilişkileri kesti. Ayıu yılın kasım ayında Suriye jetleri Kral Hüseyin'i tasıyan bir uçağı düşürmeye çalıştılar. Kral, 1959'da Ürdün Başbakaoı Haaza MıjaJi'nın öldürülmesinden de BAC'ni sorumlu tuttu. ÜrdünSuriye ilişkiJeri 1961'de BAC'nin sona ermesindcn sonra ısmınaya yüz tuttu. 1966'ya dek Suriyei nin muttefiki olan 100 milliyetçi ve komünistin Amman'da tutuklanmasına dek iyi kaldı. Aynı yıl, Ürdün, Suriye'deki rejimi devirmeye çalışanlara Utica hakkı tarudı. 1%7 savaşı, iki ülke arasındaki ilişkileri yine düzeltti. Üişkiler, 1970'te Kral Hüseyin'in Filistin gerillalanna saldınya geçmesi üzerine bir kez daha bozuldu. ÜrdünSuriye ilişkileri 19711973 arasında kesiklige uğradı, Urdün, FKÖ'yfl Filistin halkının biricik meşru temsilcisi olarak tanıdıktan yani Batı Şeria üzerindeki iddialarından zımnen vazgeçtikıen sonra yine düzeldi. ÜrdünSuriye arasında 197f/lerdeki yakınlaşmayı şimdiki yakınlaşmanm mımarlarından Başbakan Zaid Rıfaî, o dönemdeki ilk basbakanlıgı sırasında gerçekleştirdi. 1977'de Kral Hüseyin "birtik yolunda Uerüyoruz" dedirtecek kadar iyi giden iiişkiler, 1979'da Suriye'nin, Hafız Esad'a karşı olan unsurlan Urdün'ün barındırdığı suçlamasını yapana dek sürdü ve 1980'de tranIrak Savaşı patlak verince Suriye'nin tran'la, Urdün'ün Irak'la saf tutması sonucunda iyice bozuldu. Hatta 1981 yılında Suriye, Ürdün sınınna 20 bin asker ve 400 tank yığınca, iki ülke savaşın eşığıne geldi. Yakın geçmise dek, Urdün Suriyei yi dış ülkelerde diplomatlanna karşı suikastler düzenlemekle, Suriye de Ürdün'ü Şam rejimini devirmek isteyen MüsJüman Kardeşleri baruıdırmakla suçluyordu. Bu iddia, Kral Hüseyin tarafmdar. bir süre önce kabul edildi. Ve Kral, Suriye rejimi karşıtlannı ezmeye söz verdi. (Baştarafı I. Sayfada) Irakla bımalım ru'ndan Tahran'a gitmek üzere havalandı. THY uçağı, lran hava sahasına girdikten sonra Tebriz uzerindeyken Tahran Havaalanı radar görevliJeri, THY ucağına doğru, "kJmligini sapUyamadıklan yabnncı cirimlerin yakiaşmakta oldugana" bildirerek, geri dönmesini istediler. Az sonra Irak Hava Kuvvetleri'ne bağlı ava uçaklan THY uçağına yaklaşarak geri dönmesini istediler. Bunun üzerine THY uçağınm pilotu, dururau tstanbul'a bildirerek, "oçuş emniyerJ" olmadığından geri döneceğini söyledi. ANKARAVan YALÇJN DOĞAN (Baştarafı I. Sayfada) nüştürüyor? Böyle bir sorvya çok farklı kar şılıklar bulunabilir. Ancak doğru olan, Özal'ın mantığmdan yola çıkmaktır. Yani ekonomi den.. 1985 yılı "serbest pazar ekonomisi" çığlıklarıyla inledi. Ne var ki, çalışan geniş kitleler bu çığlıklan sadece duydu, yaşamadı. Çiftçiler yaşamadL Köylüler yaşamadı. Işçiler ve memurlar yaşamadı. Çünkü, çiftçinin ve köylünün ürünü karşılığmda aldığı taban fıyatları serbest piyasada belirlenmedi. Ücret serbest piyasada belirlenmedi. Taban fıyatları ile ücretler "komuta ekonomisi" ile yönlendirildi. Tepeden saptandı ve "Bu yıl bu kadar gelir sağlayacaksınız" denildi. Tarımda 1986 yılında serbest piyasa ekonomisiyle taban tabana çelişen yeni bir karar geliyor gündeme: Çiftçiye ödenecek taban fıyatları önceden açıklandı. Dolaytsıyla tarım kesimine 1986 yılında "hangi ürünü ekeceği, hangi ürünü ekmeyeceği" talimatı verildi. Bununla kalmadı. Son vergi paketinden çiftçilere "yüzde iki daha fazla vergi verecekleri"karan çıktı. Şimdi de yeni bir uygulamaya gidiliyor. Taban fıyatlarında 1985 yılında ödenen peşin 200 milyar liranın "enflasyon kaynaklanndan biri olduğu "karanna varıldı. Bu nedenle 1986 yılında taban fiyatlarının "yarısı peşin, yarısı bonoyla" ödenecek. Çiftçi için "serbest pazar ekonomisinden" söz etmek mümkün mü? Tarımda çalışanlar bunun bilincinde. İşte bundan dolayı da 1986 yılı, siyaseti özal için trajediye dönüştürme eğiliminde. 1985 yılında ücretler sürekli olarak enflasyonun altında kaldı. Geçen yılın başında yüzde 25 oramnda fıyat arttşları tahmin edildi. Bu tahminden yola çıkılarak ücretiyle geçinenlere yüzde 25 gelir artışı öngörüldü. Ama, enflasyon yüzde 50 gerçekleşti. Dolayısıyla, ücretiyle geçinenlerin gelirleri net yarı yarıya azaldı. Refahları yarı yarıya geriledi. Emeği ile geçinen geniş kitleler bunun bilincinde. İşte bundan dolayı da 1986 yılı da Özal için "siyaseti trajediye dönüştürme" eğiliminde. Bu kadar geniş iki kesim böylesine kararlı olunca 1986 yılında siyasetin özal iktidan için nasıl bir grafik çizeceği şimdiden belli. Zaten bu olayın farkında olanların başında da Sayın özal'ın bizzat kendisi geliyor. öylesine farkında ki, 1986 yılında ara seçimlerden uzaklaşıyor. Sadece ara seçimleri ertelemeklekalmıyor, 1986'da siyasetin konuşulmasını dahi istemiyor. Serbest pazar ekonomisinde "kâr serbest, rant serbest". Amafaiz ve ücret "komuta bağh". Kârlan ve rantı "serbestçe elde eden ve oluşturanlara" sanayiciye, tüccara, işverene, ihracatçıya siyaset de serbest. Ücretleri "izne bağh " olanlar için siyaset de "izne bağh". 1985 'in son haftasında yürurlüğe giren zamlar, çalışanlara ek 500 milyar lirayı aşkın bir yük getirdi. 1986 yılında öngörülen toplam zam miktan yine 500 milyar liralarda dolaşıyor. Bu hesap yılın ilk altı ayı için yapılıyor. Sonrasında, ııpkı 1985'in sonlannda olduğu gibi, yeni bir zam furyasıyla karşılaşıp toplam zam miktarının bir trilyona yaklaşması işten bile değil. 1986 yılında çalışan geniş kitleler, yani geniş oy sahipleri için ekonomi trajedinin ta kendisi. O zaman da, 1986 yılında siyaset özal için trajedinin ta kendisi. Siyaset ve trajediyan yana çok gelmiştir. Ama, bu güçlüğü Özal henüz tatmadı. Bu nedenle de güçlük karşısında kolayı çabuk buluyor: Siyasetin perdesini indiriyor. Çünkü perde açıldığında trajedi ile karşılaşmak istemiyor. Sizlere trajedisiz yeni yıl dileği ile... Esenboğa Yol Kontrol Merkezi ile Diyarbakır uçagı pilotu arasındaki göruşmeler sonucunda uçak, Türk hava sahasına döndü. Van üzerinde bir süre bekleyen THY uçağı, Esenboğa Yol Kontrol Merkezi 'nden aldığı talimat üzerine yeniden İran hava sahasına girdi. Ancak Irak avcı uçaklan, uçağın yolunu bir kez daha keserek dönüşe zorladılar. Bunun üzerine Diyarbakır uçağı, geri dönerek yaklaşık saat 07.30'da Esenboğa Havaalamna indi. Diyarbakır uçağı Esenboğa Havaalaıu'nda hazır beklerken gelişmeler THY yöneticilerince Dışişleri Bakanlığı ile Devlet Bakanı Titiz'in özel Kalem Müdürlüğü'ne bildirildi. THY yetkilileri, Dışişleri BakanlığYnın Irak'la anlasmaya vanldıg) haberini beklerken, bir yandan da geliş/meler Bursa'da bulunan THY Genel Müdürü Yılmaz Oral'a bildirildi. Bunun üzerine Yılmaz Oral, tstanbul'a döndü. TtTtZ'İN DEGERLENDİRMESİ Türkiye'ye dönmek üzere Tahran'daki El lstiklal Oteli'nde bekleyen Tınaz Titiz ile dün akşam 18.00 dolaylannda telefonla görüştük. Cumhuriyet'in sonılan üzerine Devlet Bakanı Titiz, aynen şu karşılığı verdi: "İki ülke savaş yapıyor. Biam amnmız da bu savaş bölgesi içind* yer alıyor. Sarası, ber iki ülke de kendi imklnlan doğruitusunda kullanmak istiyoriar. Böyle bir degerlendirmeyi iki tarafın da yapması nonnaldir. Biz şu anda uçaga izin verilmesini bekliyoruz. Diplomatik kanallardan göruşmeler süriiyor. Ucak gelir gelmez Türkiye'ye dönecegiz." Devlet Bakam Titiz, "THY uçagına Irak tarafmdan izin verilmemesi üzerine tran'ın tavnnın ne oMugu" konusunda yönelttiğimiz bir soruya ise şu karşılığı verdi: "Irak'ın izin vermemesi karşısında İranlı yelkililer bemen girişimde bulaaarak biz nçak vereiim. Siz Türkive've bizim uçakla dönün dediler. Ancak ben THY uçagını beklemeyi ve bizim uçakia dönmeyi tercih eltigimi kendilerine belirttim. THY uçagı ber an gelebilir vt biz de dönebniriz." Titiz'in Özel Kalem Müdürlüğü, Cumhuriyet muhabirine, bakarun "Esenboğa Havaalanı'odaki sis ve bava muhaiefeti" nedeniyie dönemedigini söylediler. Edinilen bilgiye göre, Titiz'in özel Kalem Müdürlüğü yetkilileri, Dışişleri Bakanlığı kanaİıyla Tahran'ı arayarak gelişmeler hakkında bakana bilgi verdiler. Titiz ile beraberindeki işadamlanmn Tahran El lstiklal (Hilton Oteli'nde) kendilerini Türkiye^ye getirecek uçağın gelişini bekledikleri belirtildi. THY yetkilileri, THY'nin "Diyarbakır" uçağının geçişine 25 aralıkta izin veren Irak'ın, uçağın ikinci gidişinde neden engelleme yaptıklarını anlayamadıklarını ve sorunun Dışişlerince çözumünü beklediklerini söylediler. THY'nin savaş nedeniyie lran'a normal seferleri bir süredir yapılaraıyor. Uçağın Irak'ın güvence verme mesine karşın lran'a gitmek istemesi halinde sigorta şirketine THY'nin 25 bin dolar "savaş riski" ödemesi gerekiyor. THY yetkilileri uçağın SSCB ya da Pakistan üzerinden gidip gelmesinin şimdilik düşünülmediğini belirttiler. YANIT GELMEDt Yapılan girişimde, Irak Büyükeiçisi'nin yanıt olarak ülkesinin lran ile genel bir savaş halinde bulunduğunu belintiği bildiriliyor. Büyükelçinin durumu merkeze ileteceğini söylediği de öğrenildi. Sağlanan bilgilere göre, dün akşam saatlerine kadar Irak'tan olayla ilgili olarak Ankara'ya resmi bir yanıt gelmemişti. TtTİZ'tN EŞİ Devlet Bakanı Titiz'in eşi Tülay Titiz de dün öğleden sonra yeni Başbakanlık binasına gderek eşinin makam odasında bir süre oturdu. Tülay Titiz, özel kalem müdürlüğünden eşinin dönüşüne ilişkin gelişmeler konusunda bilgi aldı. Tülay Titiz, dönüşün gecikeceğinin anlaşılması üzerine evine döndü. İRAN'DA KARARTMA THY yetkilileri, dün akşam geç saatlere değin Diyarbakır uçağını kaJkışa hazır tuttular. Ancak savaş nedeniyie Tahran Havaalam'nda da karartma olduğundan uçağın gece lran'a gitmesinin mümkün olmadığı belirtildi. Havaalamndaki karartma ve Irak'tan yanıt gelmemesi nedeniyie, Titiz'in gdişi bugüne kaldı. Dışişleri'nin Irak'tan uçağın güvenliğinin sağlanması konusunda yanıt gelmeden THY uçağını lran'a göndermeme eğiiiminde olduğu öğrenildi. Tülay Titiz, Cumhuriyet muhabirine, eşinin bugün öğleden sonra döneceğine ilişkin bilgi aldıklarını söyledi. Tulay Titiz, Irak'la yapılan görüşmelerin olumlu sonuçlandığjm öğrendiğini kaydetti. UĞUR MUMCU GOZLEM HESAPLAŞMA BURHAN ARPAD (Baştarafı 2. Sayfada) vanat bahçesi uygulaması suya düştü. Örnekleri sıralayalım. Daha önce birkaç kez yinelediğim gibi, Sarıyer Maden Mahallesi toprakları, İmar ve İskân Bakanlığı'nın 1978'de yaptırdığı jeolojik incelemeler raporuyla 'kayan topraklar' olarak saptanmış ve yerleşim yasaklanmıştır. Ayrıca oraları Orman Yasası uyarınca da yerleşime kapahdır, yapılaşma ve yerleşim yasağı vardır. Gelin görün ki, oraları sudan ucuz ele geçirip 'Menapoza ve seks giiçsüzlüğüne paydos' gibi çarpıcı gazete ilanlarıyla satışa çıkarmış arsa vurguncularına yeşil ışık tutan belediyemiz ve belediyecilerimiz vardır. İstanbul Belediye Meclisi bir süre önce ilginç bir karar aldı: "Bakırköy Mahallesi'nde imar planında botanik bahçesi olarak görülen on bir bin metrekarelik alanın TIR parkı olarak işletmeye açılması" uygun görüldü. Büyük şehir İstanbul'un yeşil alansızlığını daha da kötüleştirecek yeni başka girişimler de var. İki numaralı park alanmın Amerikan otelcilik şirketlerine verilerek en son yeşil alanların yokedilmesi sürdürülüyor. Taksim Parkı kalınt/sf topraklann Dolmabahçe kıyısına inen en son yeşil parçaları da yerleşime açıldı. Beş yıldızlı oteller yükselsin diye! 194O'lı yılların başlarında şehrin Beyoğlu yakası sınırlan Şişli'de, sonraları Mecidiyeköyü'nde biterdi. Bunu göz önünde bulunduran o günlerin belediyesi, şehrin en büyük mezarlığını Zincirlikuyu Mezarlığı'nı, daha ötelere, boş topraklara yaptı. Ne var ki, sadece birkaç yıl sonra, Zincirlikuyu Mezarl/ğının az ötesinde yeni bir mahalle kuruldu. Bahçeli evler ilgi topladı, yeni uzantılarla büyüdükçe büyudü. Olumlu bir uygulamaydı. Fakat, son birkaç yıldır o güzelim bahçeli evler yerleşim bölgesi yozlaşmaya açıldı. "Moctern şehircilik örneği" gösterilen o yerleşim bölgesinde yeşil alanlar bir bir yok ediliyor. Son olarak, yıllardır boş duran yeşil alan toprağında büyük bir işhanı ve çarşı kazılarına başlandı. Çalıkuşu Sokağı'nda güzelim park ve çocuk bahçesi de gezginci pazar yeri için gözden çıkarıldı. Bir kaç örnek sadece! LJssarides (Baştarafı 1. Sayfada) seçimi, sonuçta dün tamamlandı. Geçen cuma günkü birleşimde, yapılan ilk turda, gerekü oyun sağianamaması ve her partinin kendi ada>ina oy vermesi üzerine, ikinci tur oylamaya, dünkü birleşimde başlandı. Dün saat 18.05'te başlayan 2. turda, Demokratik Birlik Partisi (DlSl)'nin adayı Glafkos Klerides 19, Demokratik Parti'nin adayı Yeoryios Ladas 16, AKEL'm adayı Papayuannu 14, EDEK'in adayı Vasos Lissarides ise 6 oy aldı. Yarım saatlik aradan sonraki 3. oylamada ise, Kipriyanu'nun partisi DİKO'dan da 16 oy alan ve kendi partisinin oylanyla 22 oya ulaşan Lissarides, Rum Temsilciler Meclisi'nin yeni başkanı oldu. Seçimdeki bu sonuç, büyük bir sürpriz olarak karşüanırken, bunu Yunan Başbakanı Papandreu'nun gerçekleştirdiği ilerisürüldü. Böylece, ilk Kipriyanu Lissarides işbirliği gerçekleşmiş oldu. (Baştarafı 1. Sayfada) 20 milyar dolan aşan bir borç yükü ile hiçbir ekonomi ayakta kalamaz. Böyle bir ekonomi, ipotek artındadır. İpotek altındaki ekonomi ile emekten ve emekçiden yana koklü değişiklikler yapılamaz. "24 Ocak Modeli" Türkiye'nin, dış borçlarını bir an önce ödemesi için IMF tarafından saptanan reçetelerden olusmustur. Modelin bu yüzden özgün bir yani yoktur. Sosyal demokraî SHP iktidara gelse, bu IMF ipoteğini bir günde bilemediniz bir yılda, söküp atabilir mi? Hayır atamaz... Bir yanda IMF, öte yanda NATO varken, Türkiye, köktenci yöntemlerle siyasal ve ekonomik değişiklikler yapamaz. Yaptığı anda karşısına çokuluslu güçler çıkar. Sonra da bildiğiniz olaylar olur. Bakın Şili'ye... Şili'de sosyalist devlet başkanı Allende, ülkesinden ABD ipoteğini söküp atmaya çalıştı. Başında bulunduğu hükümet, bir Marksist devrim eylemi yürütmüyordu. Yapılan yalnızca ve yalnızca Şili halkının demokratik ve ulusal haklarını savunmaktı. Allende'nin bu yurtsever tavrı, Beyaz Saray ve CIA'nın ortak darbesi ile iktidardan uzakJaştınlmasına yetmişti. Bilindiği gibi Allende, ITT şirketi, CIA ve içinde Kissingertn bulunduğu "Kırklar Komitesi"nc& düzenlenen bir darbe ile devrildi. Darbe gecesi Allende, kendisini yurt dışına göndermek isteyen cuntacıların önerilerini "sizin gibi hainlehe pazarhk etmem" diye elinin tersiyle itti ve bir asker gibi dövüşe dövüşe öldü. Şili oiayian kaçınılmaz bir yazgı mıdır? Hayır degildir. Önce, Türk ordusu, herhangi bir Güney Amerika ordusu degildir.. İkincisi, Türkiye'de iktidara gelecek sosyal demokratlar, köklü değişiklikler yapacak karaıiılıkta görünmüyorlar. Üçüncüsü, Türkiye'de ve dünyada yaşanan olaylar, iktidara gelecek bir sosyal demokrat lideri, çok daha bilinçli ve deneyli olarak iktidara getirecektir. Yaşanan bunca olay, sosyal demokrat IRjerlere, belli yanhşlardan kaçınmaları için çok önemli dersler vermiştir. Sosyal demokrat liderler, bu deneylerden elbette yararlanacaklardır. Sosyal demokratların Türkiye'ye getirecekleri değişiklikler, daha çok siyasal alanda olabilir... Gerçi birçok konu ekonomik nedenlere bağfıdır, altyapı, üstyapıyı belirler, doğrudur. Ancak üstyapı da altyapıyı etkiler. Bu da bir başka doğrudur. Türkiye, çağdaş dünyanın bir parçası mıdır, değil midir? "Türkiye, çağdaş dünyanın bir parçasıdır" diye düşünüyorsak, düşünce yasaklarını hepten ve kökten ortadan kaldırmak zorundayız. Bir insanın, düşüncesinden, inancından, üyesi olduğu demekten, yoneticisi olduğu partiden ötürü yargılanması, çağdaş demokrasiler için çağ dışı görüntülerdir. Sosyal demokrat bir iktidar, en azından, bir "demokrasi reformu" yapar. Gücü yeterse demokrasiye aykırı yasaları değiştirir; bu yoldaki uygulamalara son verir. Hiç olmazsa bu yapılır. Bunun yapılması bile Türkiye'nin yüzünü güldürür. Türkiye, NATO'nun "sınır bekçisi" ya da "ileri karakolu" mudur? Hayır, olmamalıdır.. Türkiye, "ikinci sınıf bir demokrasi"ye mi lâyıktır? Hayır. Olmamalıdır. Bu düşüncelerle bütün okurlarımızın yeni yıllannı kutluyor; yeni yılın herkese özgüriük ve mutluluk getirmesini diliyoruz.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle