Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET/10 HABERLERİN DEVAMI 2 ARALIK 1985 Gene Soykırım Hikâyesi (2) (Baştarafı 1. Sayfada) ESKIŞEHIR NOTLARI MUSTAFA EKMEKÇİ ban gittiğınde dünyamn dört bir tarafından hükümet başkanı ya da dışişleri bakanları düzeyinde üzühtü ve kınama mesajları gelirken. Sovyet hükümet yetkililerinin bu nitelikte tek bir başsağlığı mesajı göndermemış olmalarıdır. 2) Moskova Televizyonu İzvestia ve Pravda gibi resmi yayın organları bir süredir "Er~ meni soykınmı"n\r\ gerçekleştirildiği iddiasını hayli sık işlemeye başlamışlardır. Hatta televizyon programlarında, "vatena" yani bugün Türkiye Cumhuriyeti'nin sınırtarı içinde kalan topraklara 'tfönüş"özlernini canlı tutucu çizgiler dikkati çekmektedir. 3) Ermenistan Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti'ndeki görünüm daha da ciddidir. Yabancı diplomatlar "Soy>c/n/77Art/i7"nagötürülüp, resmi yetkililerce bu anıtın "Ermenistan'ın bölünmüşlüğünü" simgelediği söylenebilmekte, gözler Türk sınırına çevrilmektedir. Ermenistan Yüksek Prezidyumu üyeleri Kıbrıs'ın Rum kesimine gidip Türkiye'ye ağır bir dille çatıp, "vatanlarına dönmek'ten söz açabilmektedirler. Ermenistan Cumhuriyeti1 nde yayımlanan kitap, broşür, dergi ve gazeteler, Türkiye Cumhuriyeti'nin toprak bütünlüğünü hedef alan yazılarla doludur. Okullarda okutulan ders kitapları, pek farklı değildir. Daha da vahimi, geçen haziran ayında ölen bu Cumhuriyetin eski Dışişleri Bakanı John Krokosyon'un Paris Büyükelçimiz Adnan Bulak ve Vvashington Büyükelçimiz Şükrü Elekdağ'ı hedef gösteren yazılar kaleme alabilmiş olmasıdır. Tarihine bağlı olan her ulus gibi Ermeni toplumunun da bir zamanlar atalannın yaşa dıkiarı toprakları kültürlerınin bir parçası olarak anmaları "insancıl" açtdan doğal karşılanabilir. Ancak, Türkiye'ye ve Türk toplumuna bir husumet cephesinin oluşturulması ve toprak bütünlüğünü hedef alan yayınlar yapılabilmesi, bu insancıl ilginin sınırlarını herhalde aşmaktadır. Konu artık Türkiye ile Sovyetler Birliği arasında yapılan üst düzey temasların rutin bir gündem maddesi haline gelmeye başlamıştır. Ne zaman Ankara, bu duruma dikkat çekse, Sovyet yetkililer. aynı kalıplaşmış yanıtı vermektedirler: "Yayımlanan yazılar resmi kimliğe sahip kişiler tarafından yazılmamaktadır" Sovyetler Birliği'ndeki rejimin yapısı hatırlandığında, bu yanıtın ciddiye alınabilmesi gerçekten çok güçtür. 5) Ankara'ya göre, Sovyetler Birliği'nde ve onun bir parçası olan Ermenistan Cumhuriyeti'nde çıkan yayınlarla, ASALA yayınlan arasında paralellikler dikkati çekmektedir. Demeçlerde, kurşun sıkanları desteklememek. ama kurşunu sıkanların yola çıktıkları tezlere arka çıkmak, bir bakıma, tetiğin çekilmesini hazıriayan zihniyete ve psikolojik ortama katkıda bulunmak değil midir?.. 6) Sovyetler Birliği'nden bu konuda daha duyarlı ve dikkatli bir tutum içinde olmasını beklemek, kuzey komşusu ile geleneksel iyi komşuluk ilişkilerini geliştirmek ve sürdürmek isteyen Ankara'nın en doğal hakkıdır. Sovyet yöneticilerinın bu tutumlarını sürdürmelerinin, Türk kamuoyunda yaratacağı haklı tepkilerin iyı komşuluk ilişkilerini zaman içinde olumsuz yönde etkileyeceği açıktır. Dileğimiz, Sovyetler Birliği'nin iyi komşuluk ilişkilerini belirleyen ilkelere özen göstermesidir. Eskinin Kötü Kopyası... (Baştarafı 8 Sayfada) bakan, Türkiye'nin kalkınmasının tek yolunun büyüme ve sanayileşmeden geçtiğine inandığım için söylüyorum. Bugün bu ateşi tekrar yakmak için bir şeyler yapmak zorundasınız. Bence bunun en önde gelen koşulu, önce kurulu sanayilerin canlı bir biçimde çalışmasını sağlamaktır. YavuzZeytinoğlu'nun konuşmasına, Turgut Bey karşıhk verr Ancak asıl yanıtı Yavuz Bey, gece "açık arttırma" sırasında vero,. Cemile Kutgün, Yavuz Bey'e dönerek: Yavuz Zeytinoğlu? dedi, bekledi. Zeytinoğlu oturduğu yerden. Yok! yanıtını verdi. Cemile Kutgün, bunu: Namevcut! diye duyurdu... Mesut Erez, "Elli bin" lira verdi. Çerçeveli tepsi, Eskişehirspor Kulübü Başkanı Aydın Begiter'de kaldı. O, beş altı milyoncuk arttırmıştı. Eskişehir'in önemli gazetelerinden "Sakarya" gazetesi, "Petek" gecesi öncesi ağır eleştirilerde bulunmuş, "Özal'ın sağı solu para mı?" diye yazmıştı. Basında çıkan yazılar yüzünden Turgut Bey'in sağına soluna bol bağışta bulunanlar değil, kalabalıkları toplamada başan gösteren Vali Hanefi Demirkol ile Belediye Başkanı Sezai Aksoy oturdular. Gecede gazeteciler, eskilerde olduğu gibi yine horlandılar. Uçta bir yerde, yemeklerini tıkmmalan öngörülmek istendi. Gazeteciler geceyi terk etmek isteyince, Şadi Pehlivanoğlu'nun araya girmesiyle, Turgut Bey'e yakın bir masaya oturdular. Birkacı ise, ayrılıp gitmişlerdi. Açık arttırma sırasında, Milli Eğitim Müdürü Selami Yüce, elli bin lirayla açık arttırmaya katılarak, kendini anımsatmış oldu. Petek Gecesi de, eskileri yaşayanlar için yeni değildi... binasında düzenlenen çeşitli gösteriler ve geleneksel Calatasaray pilavıyla kutlandı. Tevfik Fikret Konferans Salonu'nda saat 10.00'da başlayan tören, lise müdürü Süreyya Günay ve Galatasaray V'akfı Başkanı İnan Kıraç'ın "Galatasarayhlık ruhu"nu anlatan konuşmalanyla açıldı. Paris Galatasarayhlar Derneği Başkanı Atilla Kartın ile İsviçre Galatasaraylılar Derneği Başkanı Doğan Abalıoğlu da yurt içi ve yurt dışmdaki Galatasaraylılar arasındaki iletişim kopukluğuna değinerek, önerilerde bulundular. Törende Galatasaray Lisesi'nin 50. yıl mezunlarma plaket verildi ve geleneksel pilav yenildi. Yıldönümu nedeniyle dün akşam Hilton OtelVnde bir balo düzenlendi. Baloya Dışişleri Bakanı Vahit Halefoğlu, Kültür ve Turizm Bakanı Mükerrem Taşçıoğlu, Vali .\evzat Ayaz da katıldı. Galatasaray LisesVnin 504. y y ÖzaVdan sanayiciye: Kıısura bakmayın sigara kâğıdıyla oyıın kâğıdı geliyor. Onda da monopolu kaldırsak. onlar da gelmeyecek. Bu politikayı gütmenin zor olduğunu biliyonız. Ama götürmek mecburiyetindeyiz. Başka caresi var diyen varsa ya hâlâ hayal içindedirler ya da gecmiş dönemi bilmiyorlar. Lüks denilen ithal mallarını türlü yollardan getirenler vardı. Biz bunları serbest bıraktık. Avrupa'da da, Amerika'da da bir ayakkabıyı 500 dolara da, 50 dolara da satan dukkânlar vardır. Bunlara alışmamız lazım. Yoksa, biz kafamızı kuma gömelim, onlar evlerinde lüks mallan gizli gizli tüketsinler. Böyle şey olmaz." Sanayi Odası'ndan çıkarken ANAP Genel Başkan Yardımcısı Şadi Pehlivanlıoğlu, Zeytinoğlu'nun konuşmasını değerlendirirken "Türkiye'de zengin sosyalistlerle, fakir kapitalistler var. amme hukukunda bunun izahı yoktur" dedi. Zeytinoğlu da, Özal'ın beklediği yanıtlan verdiğini ve yeni bir şey söylemediğini kaydetti. 15 MİLYONLUK AMBLEM Özal, Eskişehir'de önceki akşam iki dizel lokomotifi hizmete koydu. Bu törende "Hafız Fahri" diye tanınan görevli, mikrofondan lokomotiflerin hizmetinin ve devlet adamlarının hizmetlerinin daim olması için dua okudu. Topluca Fatiha suresinin okunmasından sonra lokomotifler hizmete girdi. ANAP il örgütünün düzenlediği baloda açık arttırmayla ANAP amblemli çerçeve 15 milyon liraya satıldı. 5 milyon lira veren Eskişehir Kulübü Başkanı Aydın Begiter, çerçeveyi Eskişehirspor'un alacağı kupalara bir avans olarak kabul ettiğini söyledi. Bu arada Eskişehir Milli Eğitim Müdürü Selami Yüce'nin açık arttırmaya 110 bin lira ile katılması dikkat çekti. (Baştarafı 1. Sayfada) Zeytinoğlu, zor durumdaki şirketlerin kurtarılması için şirket borçlarını kendi kârlanndan düşebilmeleri ilkesi uygulanmasını da eleştirdi. Zeytinoğlu, "DÇM'lere verilen garanti devam etmekte ve hükümetimiz bunun yüklerini bize taşıtma pahasına bir şey yapmamaktadır" dedi. Lüks tuketim malı ithalini de eleştiren Zeytinoğlu, "Zaten var olan gelir dağılımı adaletsizliği şimdi tuketim adaletsizliği olarak sergilenmekte, tuketim gücü giderek düşen bir kesimin önüne hiç ulasamayacakları lüks tuketim ürünleri getirilmektedir" biçiminde konuştu. Başbakan Özal da, Zeytinoğlu'na yanıt vermek için, yaklaşık 1.5 saat süren bir konuşma yaptı. Başbakan ödemeler dengesi sorununun Türkiye'nin bir numaralı sorunu olduğunu kaydederek, "Bu mesele azalmıştır. Ama hâlâ bıçak sırtındadır. Sağlamlaştırmayı başaramazsak Ostıanlı İmparatorluğu'nun başaşağı gitmesi örnegini hatırlamalıyız" dedi. Sanayileşmenin zorlama ile olamayacağını kaydeden Özal, bürokrasirtin eline geçirdiği yetkileri kolay kolay bırakmayacağını vurguladı ve "Devleti herşeyin içine sokarsanız zarar edersiniz" dedi. Kapalı ekonominin duvarlarının yıkılmasından sonra sanayi mallarının fiyatlarının göreli olarak düşeceği ve tarım urünlerinin Tıyatlarının da biraz yükseleceğini belirten Başbakan, fasulye ithalini örnek vererek bu ithalin tarımcıya karşı değil, spekülatöre karşı yapıldığını söyledi. FAİZLERE KAR1ŞM1YORUZ Başbakan Özal, faizler konusuna da değinerek, "Bugünku politikada faizler bizim kontrolümüzde değil, millet o kadar akıllandı ki, o vakit bankalara götürmez, başka şey ahr. Doğru olan, faizlerin inmesindeki ana politika, enflasyonun aşağı çekilmesidir" dedi. Özal, "Bankalar bugün doğru düriist kredi satamıyoıiar, bazı bankaların sıkıntısı olduğunu biliyorum. Devlet tahvili rahat satılıyor" biçiminde konuştu. Kredi faizlerinin yüksek olması eleştirisine karşı Özal, dolar olarak kredi alan bir sanayicinin bir yılda yüzde 96 yerine, yüzde 36 faiz ödeyebileceğini anımsattı. Özal konuşmasını özetle şöyle sürdürdü: "Faiz meselesi zaman içinde yerine oturur. Yüksek faiz. bir çok firmayı kendini çabuk ayarlaması için zorluyor. Ayarlamazlarsa batma tehlikesi vardır. Ama firmaların yüzde 9O'ı fevkalede iyi çalıştyorlar. Bu, bir nevi yüzme bilmeyen adamı, denizin ortasına atıp kayıkla yanında beklemeye benzer. Bu da öyle oldu. Ne yapalım, kusura bakmayın. Bana holdinglerin adamı diyorlar. Öyle bir şey mevzu bahis değil. Ben bugün en büyük sıkıntıyı büyük firmalann çektiğini biliyorum. Biz şirket veya sahibini değil, faydalı ise tesisi kurtarırız. Ben zor durumdaki şirketler için takip ettiğimiz politikaya kurtarma demiyorum. Beş sene vergi almayıp ycniden kazandırmak benim de işime gelir. DESİYAB şimdi birtakırn formüllerle işçi şirketlerini kurtarmaya çalışıyor. Ama belki de bankalara, bundan sonra faiz yazma bu borçlar için, diyeceğiz. Yani, bankalara, bu işin ceremesini biraz da sen cek. deriz. Devlet kaynaklanm bu işte az kullanmaya çalışıyoruz. Biz, peşin vergi demiyoruz. Stopajlar için oturup hesap yapacağız. Kimseyi sıkboğaz edip vergi almak istemiyoruz. Ama, vergi adaletini getirip sosyal dengeyi kurmak istiyoruz. Hükümet stopajı sektörlere gore farklı belirleyebilir. Bugün Türkiye'de hiç kimse yüzde 46'dan fazla vergi vermiyor. Komşularımıza bakın, Papandreu verdiği bütün şeyleri geri alıyor. Surije'den bize sadece NATO toplantısı (Baştarafı 1. Sayfada) geçen yıl olduğu gibi Limni adasına üslendirilmiş 18 F5 uçağını "NATO emrine verdiğini" bildirmesi, Ankara'nın da bu girişimi "Lozan anlaşmasına aykm olduğu" gerekçesiyle veto etmesi. İkinci neden ise, Yunanistan'ın da, NATO kuvvet planındaki Türkiye ülke bölümünü (Country Chapter) veto etmesinden sonra, iki başkent arasında bir uzlaşmanın sağlanamayacağının anlaşılmış olması ve NATO Genel Sekretaryasının "konuyu alevlendirmeden mevcut statüko ile yetinümesini" en "iyi formiil" olarak kabullenmesi. Bu yüzden, çok büyük bir gelişme olmadığı takdirde, bugün ve yann gerçekleştirilecek olan NATO oturumlannda Limni konusuna değinilmeyecek ve yıllık NATO kuvvet planı geçen yılki senaryonun eşiyle, Türkiye ve Yunanistan ülke bölümleri olmaksızın müttefik savunma bakanları tarafından onaylanacak. Gözlemcilere göre, bu iki planın "teorik namevcudiyeti" önümuzdeki dönemde pratik bir sorun yaratmayacak ve her iki ülke NATO altyapı harcamalarından normal bir şekilde yararUnacaklar. Diğer taraftan, aynı zamanda Savunma Bakanlığını da sürdüren Yunanistan Başbakanı Andreas Papandreu'nun Brüksel'deki NATO toplantısına katılması beklenmiyor. Papandreu, bugün ve yann Luksemburg'daki AET zirvesinde Atina'yı temsil edecek. TÜRKİYE. "EV SAHİBİ ÜLKE" ANLAŞMASINI İMZALADI Ankara'nın, Milli Savunma Bakanı Zeki Yavuztürk ve Genelkurmay Başkanı Necdet Üruğ tarafından temsil edileceği bu NATO toplantısının en önemli tarafı, Cenevre'deki Reagan Gorbaçov zirvesi ertesinde gerçekleştirilen ilk NATO konseyi olması. Bu yüzden, ABD Savunma Bakanı Caspar Weinberger'ın getireceği "açıklamalar" diğer bakanlar tarafından "özel bir dikkatle" kaydedilecek. NATO oturumları sırasında ele alınacak konular ise, genel gündem maddeleriyle smırlı kalacak. Bu maddeler arasında, müttefik konvansiyonel güçlerinin kuvvetlendirilmesi, maü kaynakların daha iyi kullanılması ve ortak silah yapımına hız verilmesi gibi konular var. Bu arada, Brüksel'deki bir beklenti, NATO Savunma Bakanları'nın, Viyana'da sürdürülen "karşılıklı ve dengeli silah indirimi" (MBFR) görüşmeleri için yeni bir teklif getirmeleri. NATO Konseyi'nin Varşova Paktı'na yapacağı bu öneride, Orta Avrupa'da mevcut Amerikan ve Sovyet konvansiyonel kuvvetlerinin azaltılmasının isteneceği sanıhyor. Öte yandan, yıllık NATO gündemlerinde yer alan silahlanma ve lojistik konulanna ilişkin dört ayrı rapor da, pazartesi ve salı günkü oturumlarda tartışılacak. "Yüksek düzey U NATO lojistik" konferansı raporuna göre, Türkiye'nin de içinde bulunduğu "Güney Cenah", ittifakın "en çok güçlendirilmeye ihtiyacı olan" bölgelerinden biri. Türkiye'yi ilgilendiren diğer bir rapor ise, "ev sahibi ülkelerden destek" (Host Nation Support) raporu. Bu rapor, bir buhran durumunda kriz bölgesine gönderilecek "misafir kuvvetlere", "ev sahibi" ülkelerin ne tür yardımlar yapacağını içermekte. Ankara da, diğer bazı müttefik ülkeler gibi 'ev sahibi ülkeler" anlaşmasmı imzalamış durumda. Türkiye'nin ağustos ayında imzaladığı bu anlaşma, NATO kuvvetlerinin bir buhran halinde Çorlu ve Muş havaalanlanndan yararlanmasını ve Türkiye'nin gelecek bu kuvvetlerin lojistik desteğini sağlamasını ongöruyor. NATO silahlanma ve lojistik raporları içindeki diğer iki metin ise "hızlı lakviye" ve "milli silah direktörleri" raporu. Türkiye'yi ilgilendiren diğer bir konu ise, bugün gerçekleştirilecek olan ve yalnız Avrupalı müttefiklerin yer aldığı "Avrupa Grubu" toplantısında ele alınacak olan "NATO Avrupa Talim Raporu". Bu rapor, Avrupalı müttefik ordular arasında eğitim alanında işbirhğinin arttınlmasını öngörüyor. Konya'da kurulması öngörülen ve Milli Savunma Bakanı Yavuztürk ile Federal Alman meslektaşının geçen ay başında "ilke anlaşmasmı" yaptıkları Konya Jet Eğitim Merkezi'nde Alman pilotlarırun atış talimi yapması da bu raporda yer alıyor. Öte yandan Milli Savunma Bakanı Zeki Yavuztürk, ABD Savunma Bakanı Caspar VV'einberger ve Federal Almanya Savunma Bakanı Manfred \Vierner ile ikili birer görüşme yapacak. Bu görüşme taleplerinın her iki ülke bakanından geldiği öğrenildi. Yavuztürk'ün Weinberger ile yapacağı temasta TürkiyeABD Savunma îşbirliği Anlaşması'nı eie alacağı Wierner ise Konya'da kurulacak jet eğitim üssünde Alman pilotlannm eğitimi konusunu ele alacağı sanıhyor. Diplomatik (Baştarafı 1. Sayfada) larafından tanınmasım" isteyen bu tasarının önümuzdeki günlerde genel kurula getirilme olasıhğının yüksek olduğu bildiriliyor. Bu ycmdeki haberler üzerine Ankara. Hollandalı parlamenterin tasarısını önlemek amacıyla AET'ye üye ülkelerin başkentlerindeki buyükelçileri aracılığıyla harekete geçti. Yunanistan'm dahil edilmediği bu girişimlerde Türk buyükelçileri bulundukları ülkenin dışişleri bakanlıklarına giderek tasarının Avrupa Parlamentosu'nda kabul edilmesinin önlenmesini istiyorlar. Türk buyükelçileri, girişimlerinde ayrıca tasarının tek yanlı bir şekilde kaletne ahndığını ve "yalanlarla dolu" olduğunu belirtiyorlar. Tasarının geçmesinin Ermeni terörünü doğrudan desteklemek anlamına geleceğine dikkat çekiyorlar. MOSKOVA'DAKİ ERMENİ TOPLANTISI Ote yandan, Sovyetler Birliği'' n'd'e Ermeni iddiaian doğTultusundaki yayınlarda belirgin bir artışın gözlendiği bir sırada Sovyet yetkililerinin, 12 aralık tarihinde Moskova'da bir Ermenistan gününün duzenleneceğini açıklamaları, dikkatlerin bu kez de Moskova'ya çevrilmesine yol açtı. Sovyet diplomatları Ermenistan Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı'nın bir basm toplantısı duzenleyeceğini belirterek Turk gazetecilerin; tcror kerusunda soru yöneltmek üzere bu toplantıya davet etmişlerdi. Bu yondeki gelişmeler de Ankara'da dikkatle izlenmeye başlandı. Ermeni terör örgütünün tepkisi: Melkonyari'm tutuklanması Türkiye'ye verilmiş bir hediyvdir PARİS, (a.a.) "Ermeni Ulusal Hareketi" adlı terör örgütü, " A S A L A Devrimci Hareketi" lideri Monte Melkonyan'ın Paris'te tutuklanmasını protesto etti. ASALA tedhiş örgütü içinde ortaya çıkan görüş ayrıhğı nedeniyle 1983 yılında NÎelkonyan'ın kurduğu "ASALA Devrimci Hareketi" ile biriikte bu örgüıten kopan Ermeni Ulusal Hareketi, Melkonyan'ın tutuklanmasmın haksız ve anlamsız olduğunu öne sürdü ve Agop Agopyan yönetiminde kalan ASALA'nın tersine, Fransa'ya karşı terörist eylemlerde bulunulmasına karşı olduklannı hatırlattı. Türk hedeflerine karşı iğrenç saldırılarını sürdürmesine rağmen Fransa'yı bu saldırılann dışında tutmasıyla kendisini aklanrruş görme çabasında olan örgüt, Melkonyan'ın tutuklanmasının hem ASALA lideri Agopyan'a, hem de Türk hükümetine verilmiş bir hediye olduğunu bildirdi. Örgüt, yayımladığı bildiride, Melkonyan'ın tutuklanmasının Ermeni yetkililerin militan kanadıntn sırtına bir bıçak darbesi niteliğini taşıdığını kaydederek, evinde sahte belge, silah ve cephane bulunan Melkonyan'la biriikte Benjamin Keşişyan ve daire sahibi Zibur Kasbar'ın da "Bir an önce serbest bırakılmasın ı " istedi. Dünya Ermeni Kongresi (CMA) de Melkonyan'ın tutuklanmasını kınayarak, bunun yalnızca aşırı uçtaki şiddet yanlısı Ermenilere yarayacağını öne sürdü. CMA'nın bildirisinde tutuklamanın yalnızca ASALA'nın aşırı üyelerine, şiddet eylemleri için yeni bahaneler oluşturacağı görüşü savunuldu. Ara Toranyan yönetimindeki "Ermeni Ulusal Hareketi", başlangıçta ASALA ile aynı çizgideyken, Fransız hedeflerine düzenlenen saldınlar ve özellikle 15 Temmuz I983'te Orly Havaalanı'nda düzenlenen kanlı baskın üzerine Fransız yetkililerin kendilerine karşı eskiden olduğu kadar hoşgörulü davranmadıklannı fark edince, tutumunu değiştirerek ASALA yöneticisi Agop Agopyan'! Carlos ve Ebu Nidal gibi "kör terör" uygulamakla suçlamış ve ASALA'dan kopmuştu. Ermeni Ulusal Hareketi bu kopuştan sonra, aynı nedenlerle ASALA'dan ayrılan Melkonyan'ın kurduğu "ASALA Devrimci Hareketi" ile yakınlaşmış ve "yalnız Türk hedeflerine saldırarak Ermeni davasını savunma" gerekçesi ardına sığınarak Fransa'nın tepkisini çekmeme yolunu seçmişti. ASALA'daki bölünmeden önce bu cinayet örgütünün "iki numaralı adamı" olarak bilinen Melkonyan, 1981 yılının ekim ayında Türkiye'nin Roma Büyükelçiliği ikinci kâtibi Gökberk Ergenekon'a karşı düzenlenen suikast girişimine katıldığı şüphesi ile Fransız polisi tarafından aynı yılın kasım ayında, Orly Havaalanı'nda Dimitriu Giorgiu adına düzenlenmiş sahte bir Kıbrıs pasaportu ile Beymt'a gitmek isterken tutuklanmıştı. Bu olaydan sonra sahte belge taşımak suçundan 4 ay hapse mahkum edilmiş, ancak cezası tecil edilerek 8 Aralık 1981'de Fransa'dan sınır dışı edilerek Beyrut'a gitmişti. ASALA'nın bölünmesinden sonra Agop Agopyan tarafından ölüme mahkum edilen Melkonyan, bu kez, de Fransa'ya Ara Toranyan yönetimindeki "Ermeni Ulusal Hareketi" uyelerinden LevonGilbert Minasyan'ın masum olduğunu kanıtiamak amacıyla gelmişti. Talih oyunlarmda rekor haftası Toto ve at yurışı 1 milyur dağıtaeak SporToto'nun 600, at yanşlarımn 400 milyon üzerindeki hasılatmı talihliler paylayaşacak. Haber Merkezi Talih oyunlannda bu hafta dağıtılan ikramiye miktan milyar sınınru aşarken SporToto ve At Yarışlan merakhları hafta sonunu raüyoner olma heyecaruyla geçirdiler. SporToto'da geçen hafta 13 ve 13 artı 1 bilen olmadığından ikramiyenin bu haftaya devri ve at yarışlannda da cumartesi günü altılı ganyan bilen olmaması nedeniyle pazar günkü yarışlarda dağıtılacak ikramiyenin 4CK) milyonun üstünde olrnası, bu oyunlara talebi olağanüstü arttırarak rekor düzeye ulaştırdı. Toto'da geçen haftadan devrolan 156 milyon liralık ikramiyenin de eklenmesiyle bu hafta 13 artı l'i yainızca bir talihli bilirse 500 milyon 268 bin 647 lira kazanacak. Bu rakamın talih oyunlarmda bugüne kadar dağıtılan ikramiyeler içinde rekor rakam olduğu belirtiliyor. Yine Toto'da 13'ün de bir kişi tarafından bilinmesi durumunda bu talihli de 397 milyon 500 bin lira ile rekor bir ikramiyenin sahibi olacak. Ancak, gerek SporToto, gerekse at yanşlannda bu hafta çok sürpriz sonuçlar alınmaması nedeniyle ikramiyelerin çok sayıda talihli tarafından paylaşılacağı tahmin ediliyor. SporToto gibi at yariîlarında da bu hafta dağıtılacak miktar rekor düzeyde. Altılı Ganyan'ı cumartesi günü bilen çıkmaması nedeniyle pazar günkü hasılatın cumartesiden devrolanla biriikte 421 milyon 994 bin 078 liraya yükselmesi Velifendi'de heyecanı doruk noktaya çıkardı. Dün yapılan yanşlarda altılı ganyanı bilen yanşseverler de milyoner olmanın zevkini yaşayacaklar. Hâyali (Baştarafı 1. Sayfada) Birleşik Arap Emirlikleri'nin ikinci büyük kenti olan Dubai Emirliği'ne 7 milyon adet iş makinesi hortumu sattıkları öne surülen ve bu nedenle 15 milyonun üzerinde KDV iadesi alan GÜNSAN Yedek Parça Ticaret Sanayi ve Pazarlama A.Ş.'nin defterlerine maliye ve polis tarafından el konuldu. Gözaltına alınan şirketin Yönetim Kurulu Başkan! Fethi Sayın'm ifadeleri paralelinde araştırmaların İstanbul'a da kaydırıldığı öğrenildi. İş çevreleri ve değişik kaynaklardan elde edilen bilgilere göre GÜNSAN isimli şirket 3 ay önce kuruldu ve Bursa'nın en ünlü iş merkezi çevresinde bir lük' apartmanın katında çalışmalarını sürdürmeye başladı. Yedek parça ticareti üzerine çalışmalara başlayan şirket, ilk aşamada piyasadan topladığını öne sürduğü ağır iş makineleri hortumlannın 7 milyonunu 157 miiyon liralık fatura karşılığında Birleşik Arap Emirlikleri'nin Dubai Emirliği'ne ihraç ettiğini öne sürdü. Daha sonra da 15 milyonun üzerinde KDV iadesi aldı. Naylon faturalar ile 16 milyona yaklaşan KDV iadesini al mayı başaran şirket yoneticileri bu kez yurt dışındaki bir başka paravan şirket aracılığıyla vergi iadesi için başvuruda bulundu. Bu başvurudan şuphelenen ilgililer soruşturmayı çok yonlu geliştirdiler. tlk aşamada anonim şirketin yönetim kurulu başkanı Fethi Sayın gözaltına alındı, ardından da İstanbul'daki uzantılara inilmeye başlandı. Ancak İstanbulda verilen şirket adreslerinın boş arazi oldukları görüldu. Paravan şirketler ve naylon faturalar ile ilk aşamada 15 milyon liranın üzerinde KDV iadesi almayı başaran şirketle ilgili soruşturma sürdurülüyor. Yöneticiye süper yetki (Baştarafı I. Sayfada) Proje yöneticisine, bir bakanın eline geçen net hak ve menfaatlerin toplamı kadar net ücret ödeneceğini hukme bağlayan tasarı, mühendislik hizmetlerinin özendirilmesi konusunda da bazı önlemler içeriyor. Kamu kuruluşlarınca gereksinim duyulacak mühendislik hizmetleri ve ekonomik analiz raporları bundan böyle "mühendislik ve müşavirlik anonim şirketleri"nce hazırlanacak. Bu şirketler tarafından hazırlanmayan projeleri yürüten gerçek ve tüzel kişilere teşvik hukümleri yuzde 50 oranında az uygulanacak. YABANCI DİL VE KOMPÜTÜR Kamu ve özel kuruluşların ya da tüm gerçek ve tüzel kişilerin mühendislik hizmetlerini kapsamına alan yasa tasansında aynca. "Yasanın getireceği olanaklardan yararlanacak mühendislerde" şu mesleki koşullar aranıyor: " Kamu kesiminde teknik hizmet kadrolanna atanırken temel mühendislik konulannda işe giriş sınavını vermesi. Çalışılan konuda iki yıllık siire içinde uzmanlık sınavını kazanması, Projeyi tek başına yürütecek nitelikte olması. Resmen eğiiirai yapılan bir yabancı dilden yazılı ve sözlü sınavda başanlı olması, Kompütur programlamayı kullanması. en ujgun çözüm ve seçim tekniklerini teorik ve pratik olarak uygulayabilmesi." PROJE MÜHENDİSLtĞİ ÖDENEĞİ Tasarıda, "Yasa gereği yararlanılacak ödemelerin en az yuzde 25'inin stopaj olarak kesilerek, hisse senedi karşılığında tezgâh, motor, etektromekanik ve diğer makine üreten sanayilere \alinlmasını kabul" koşulu da getiriliyor. Yeni mühendislere smırlı bir iş olanağı ongdren tasarıda, mühendislik hizmeti yapılırken, projede çalışan m ahendislerin en az yüzdc 20'sinin veya en çok yuzde 40'ının yeni mühendislerden oluşturulması koşuluna yer veriliyor. " P r o j e mühendisliği odeneği" ödenmesi konusunu esasa bağlayan tasarıda, gerçekleştirilecek sanayi proje yatırımlarından projenin gerçekleşmesine kadar görev yapan mühendislere proje tutarının yüzde 25 orarunda ödenek verilmesi öngörülüyor. Yabancı dil bilgisi yeterli olanlara "Her geçerii dil için aylık ücretin yüzde 10'u kadar tazminat" ödenecek. KARŞ1LIKSIZ DEVLET YARDIMI "Karşılıksız devlet vardımı" adı altında düzenlenen bir başka madde ile "Yabana ülkelerde tesis kuran, teknoloji ihraç eden mühendislik kuruluşlannın işlerini başan ile bilirmeleri ve gerekli transferleri zamanında yapraalan koşuluyla yapılan işin kıyraeti üzerinden yüzde 3 oranında mühendislik ihraç primi ödenmesi" ongorülüyor. Yürurlük maddeleri ile biriikte 24 maddeden oluşan yasa tasarısının Bakanlar Kurulu gündemine alınması bekleniyor. Tarihî kilise müze olmak (Baştarafı 1. Sayfada) riş merkezlerinde sık sık karşılaşılan bir durum. En çok deri ve tekstil ürünleri satın alan Yunanlı turistlerin Ayvahk'ta 1924 yılına değin yaşadıklan eski evierini ve dostlarını ziyaret etmelerinin yanı sıra, uğradıkları bir diğer yer, tarihi "Taksiyarhis Kilisesi". Yunanlı turistler 19. yüzyılda denizcilere yol gösteren bir azizin anısına yapılan Taksiyarhis Kilisesi'nin kapalı kapılan ve yüksek duvarları çevresinde dolaşmadan Ayvahk'tan aynimıyorlar. Ayvalık ve adalarında o dönemlerde yapılan 20 kilisenin en büyüklerinden ve sanat tarihi uzmanlarına gore en değerli dini sanat eserlerinin bulunduğu Taksiyarhis Kilisesi, cumhuriyet doneminden 1980yılına dek Tekel deposu olarak kullamldı. 1979 yılında kilisenin Tekel deposu olarak kullanımı sonucu tahribata uğrad>ğı ve durumun 1710 sayılı Eski Eserler Kanunu'na aykırı olduğu gerekçesi ile Eski Eserler ve Yüksek Anıtlar Kurulu tarafından müze haline dönuştürulerek, içindeki "ikona"ların sergilenmesi kararı alındı. Ancak bu karann aündığı tarihe değin, kilise içerisindeki taşınabilir ikonalann büyük bir kısmının kaybolduğu, bu arada balık sırtı üzerine yapılmış çok değerli bir tablonun yerinden alındığı, tarihi çanın ise kaybolduğu anlaşıldı. Tekel deposu olarak kullanımı sırasında kilise içerisindeki "istiflemeyi" engelleyen birçok tarihi eserin yıktırıldığı gorüldu. Sanat tarihi uzmanları tarafından "Neoklasik Hellenistik devrin muze kenti" olarak tanımlanan, 11 Eylül 1976'da zamanın Kültür Bakanlığı tarafından "yoğun tarihi kentsel SİT sahası" olarak ilan edilip, sokaklarındaki parke taşının dahi sökülmesi yasaklanan Ayvalık'ta tarihi Taksiyarhis Kilisesi'nin kötu yazgısı ilçenin turizm derneği ve kaymakamlığının kiliseyi müze haline dönüştürme çabalarıyla sona erdi. Tarihi kilise, bugün bir bekçi tarafından korunuyor, çatısı ve içi onarılıyor. Önümuzdeki gunlerde ilçedeki tarihi eserler burada toplanarak kilise müze olarak halka açılacak. Çankaya (Baştarafı 1. Sayfada) ayrı uygulamanın sureceğini" belirtmesi bu konudaki tartışmalara yeni bir boyut kazandırmıştı. Çankaya çevreleri, dün Cumhurbaşkanı Evren'in Emiroğlundan "son gelişmeler" konusunda bilgi almasının beklendiğini belirtmekle yetindiler. Ttirkiye'de tüp bebek (Baştarafı 1. Sayfada) için gerekli tüm araçgereç ve cihazlann bulunduğunu ve bu yönden bir sorunlan olmadığını. sorunun bazı laboratuvar çalışmalarından kaynaklandığını bildirdi. Ziya Durmuş'un verdiği bilgiye göre, Türkiye'de tüp bebek uygulaması başlatılırsa en az 600700 bin aile çocuk sahibi olabilecek. Bu uygulamanın Türkiye'de yapılması durumunda maliyeti dışandaki tüp bebeklerdeki gibi astronomik olmayacak. Bu uygulamanın tekniği pahalı değil ve Türkiye'de "birkaç vüz bin liraya" bir tüp bebek sahibi olmak mumkün. Ulkemizde çocuksuz kadıniarın dörtte üçü tüp tıkanıklığı nedenivle çocuk sahibi oiamı>or. Dr. Durmuş, kanal açma "mikroşirürji" alanında hastanelerinde onemli bir adımın da atıldığını bildirdi ve "Doğumevimiz kısa bir süre sonra uluslararası mikroşirurji merkezi olacak" dedi. Bu merkezde tum Ortadoğu, Asya ve Afrika ülkelerinden hekimlerin kurslar göreceğini anlatan Ziya Durmuş, şöyle konuştu: "Kısa bir süre önce Amerikanın John Hopkins Üniversitesi'nden gelen uzmanlar, burada 15 günlük bir mikroşirurji kursu vaptılar. Sanırım kursun çok başanlı geçmesinin de etkisiylc. bu uzmanlar. hastaneınizin uluslararası bir merkeze donuşlurulmesını istediler. Biz de kabul ettik." Dr. Ziya Durmuş, Sağıık ve Sosyal Yardım Bakanhğı'nın tüp bebek uygulaması konusundaki tutumunun ne olduğu sorusunu, "Olava olumsuz bakmıyorlar" uive İd Türkiye'nin (Baştarafı 1. Sayfada) Ecevit olsun, Demirel ya da Erbakan bulunsun. Bu politika hiç değişmemiş ve hep aynı kalmıştır. Peki biz ne yaptık? Bizim böyle bir politikamız yoktur." Kelerides.sözlerine de\amla. Yunanistan Başbakanı Andreas Papandreu'nun tutumunu eleştirdi ve şöyle dedi: "Bizde sadece, Kıbns'a geldiginde bize çeşitli vaatlerde bulunan Papandreu'nun politikas vardır. Papandreu, Kıbns'a geldiğinde bize tünelin ucunda ışık gördugünü söyledL Sonra mucadelemiz için dayanışma ve omuz omuza mücadele vaat etti. Ancak bu omuz omuza mücadele yetersiz kaldı. Zira pratikte sağlanan desiek devede kulak misali azdır." BUYUKLERE OYUNLAR KÖŞEBAŞI MİM TİYATROSU PalyaçoMim: Aslan TİMUR SESSİZ CÜMBÜŞ 2 Aralık Pazartesi saat 21.00 11 Aralık Çarşamha saat 19.00 BILSAK Sıraselviler. Soğancı Sokak 7, 14328791432899