19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
27 KASIM 1985 CUMHURİYET/U Spain'in anıları (ABD'nin eski Ankara Büyükelçisi) SUNUŞ •81 yıllarında Ankara'da ABD Büyükelçiliği yapan James Spain 'in anıları, "Türkiye'de Amerikan Diplomasisi" başlığı altında kitap olarak Amerika'da yayımlandı. Kitabında, 12 Eylül dönemini de kapsayan büyükelçilik yıllarında Türkiye'de geçirdiği günleri anlatan Spain'in 12 Eylül ve Yunanistan'ın NATO'nun askeri kanadına dönüşüne ilişkin güncesi daha önce Cumhuriyet'te yayımlanmıştı. Bu bölümde yer alan konular ise, hafif görünmekle birlikte Türkiye'deki Amerikan diplomasisinin işleyişi konusunda önemli ipuçlan veriyor. James Spain, halen Washington 'da yaşıyor. Cumhuriyetçi hükümetin, Spain'i Sri Lanka'ya büyükelçi olarak atama girişimleh Kongre'de takılnuş durumda. Spain, anılarında okuyacağınız gibi, Türkiye 'ye atandığında da sorunlarla karşılaşmıştı. Eğer sorunlar bertaraf edilirse Spain, önümüzdeki günlerde Sri Lanka'da görevine başlayacak. Türkiye'de Amerikan Diplomasisi Yayına hazırlavan: UFUK GÜLDEMİR Ankara'ya atanışım olaylı oldu Columbia ÜniversitesVnde master yaparken hayatımvCIAda çalışarak kazanmıştım. Bu, daha sonra Türkiye'ye giderken büyük sorunlaryarattı master yaparken hayatımı CIA'da analizci olarak çalışmakla kazanmıştım. Bu, daha sonra handikap olarak karşıma çıktı. Turkiye'ye tayinimin Kongre'de onaylanması işlemi sırasında, bir Kongre uyesinin yardımcısı, terör hareketlen ile kasıp kavrulan Turkiye'ye eski bir CİA mensubu göndermenin tehlikelerine dikkat çekmişti. ŞÜKRÜ ELEKDAĞ Spain, Türkiye'ye aumdığında Büyükelçi Elekdağ'tn katkısuu övüyor. BAKAN DEVREDE Senatör Javits, Spain'in bir dönem CIA'da çalışmış olmasınm Türkiye açısından sorun yaratabiteceğiniortaya atınca DışişleriBakanı Cyrus Vance (sağda) devreyegirdi. Vance'den onceki ABD Dışişleri Bakanı ise Henry Kissinger idi (solda). ıUniversitesi'nde CIA'da çahştığım ortaya çıkarsa Gerekçeleri arasırtda, CIA'da çalıştığı orlaya çıktıktan birkaç yıl sonra bir Amerikalı diplomatın Atina'da oldurulmesı olayı da vardı. Ayrıca Turkiye'ye atanma kararnamem ile birlikte Kongre'ye gönderilen biyografimde bir zamanlar CIA'da çahştığım gozukmuvordu. "Yoksa Senato'dan saklanan şeyler mi vardı?" Yardımasının dikkat çektığı noktaları haklı bulan Şenator Javits, olayın uzerine gitmekle kalmayıp, Ankara'ya bu konunun danışılmamış olmasının aldatıcı mahiyette gozukebileceğini, CIA'da çahştığım ortaya çıkarsa Ankara ile iliskilerin bozulabileceğini ortava attı. Dışişleri Bakanhğı beni savunmaya başladı. Üstelik bakandan ilgili daire sorumlusuna kadar herkes bir zamanlar CIA'da çalışuğımı biliyordu. Dışişleri Bakanlığı'nın Kongre'den sorumlu bakan yardımcısı Senato'ya bir yazı yazarak bakanlığın ve başkanın bu tayinin yapılmasmda ısrarh olduğunu bildirdi. Bu yazı birçoğunu tatmın etmekle birlikte Senatör Javits'i etmedi. vurgulayan bir biyografi gonderilmesinı sağladı ve yerine atanacağım Ankara'daki Amerikan Buyukelçisine bır zamanlar CİA' da çalışmış olmamanın Ankara açısından sorun yaratıp yaratmayacağını sordu. Buyuİcelçi"den gelen cevapta, Turk hukumeti için durumun farketmeyeceği ancak konunun fazla uzerine gidilmesinde de yarar olmadığı belirtiliyordu. Cevaplar bir yandan Senato'va ıletihrken Vance de bana "memleketime \aptığım hizmetten dola>ı cezalandınlmama musaade etmeyeeeğini" vurgulayan bir mesaj gonderdi. Ancak Javits atanma kararıma çekınce koyduğu için iş uzamaya başlayınca, senatörun goruşlerini açıklayabilmesi için Dış Ilışkıler Komitesi ozel bır oturum yapılmasına karar verdi, beni de da\et etti. Diğer senatorlerin Javits'i ıkna çabalan fayda vermiyordu. Scnator, Turk hukumetine durumun sorulmasını, aksi halde atanma karanna karşı oy vereceğini soyluyordu. Türkiye'ye en iyi büyükelçi beni görüyorlardı Dışişleri Bakanhğı bu tayini mutlaka yapmakta kararlı olduğundan Başkan ve Bakanın Turkiye'ye gonderilebilecek en ıyi büyükelçi olarak beni gorduklerinden, gerekirse Ankara'ya durumun sorularak Senatör Javits'in pasıfize edilebileceği goruşüne vardı. Vance konunun ne bıçımde Turk hukumetine göturuleceğı sorununu Dışişleri Bakan Yardımcısı Warren Christopher ile bana bıraktı. Christopher, o akşam saat 20.00'de VVashington'daki Türkiye Büyukelçisini arayarak hal hatır sorduktan sonra bir senatorun tatmin edilmesinden bahisle Ankara'nın bu konuda ne Cyrus Vance devrede Bu sefer senatoru ikna etmek için Dışişleri Bakanı Cyrus Vance devreye girdi. Kongre'ye bir zamanlar CIA'da çalıştığımı da Türk Protokol Dairesi'nin isteği üzerine yemek verdim lişimizden birkaç ay sonra Türk Protokol Dairesi Başkanı aradı. "Dışişleri Bakanı için vermek istediğiniz yemeği, ekselanslan 21 haziranda kabul edecekler." "i\e iyi, memnun oldum" diye cevap verdim. Devam etti: "24 kişi; çoğunluğu büyükelçi; oturma planı hazır olunca bir görebitirsem memnun olurum; smokin tabii." Böyle bir davete başvurmamış olduğum için şaşırıp kalmıştım. Zaten bugune kadar da Protokol Şefı n'ın beniDışişleriBakanı'nayemek vermek isteyen bir başka büyükelçi ile mi kanştırdığınt, yoksa bana nazıkçe, yapmam gerekeni mi hatırlattığını hâlâ anlamış değilim. Her neyse daveti verdik, ama kendi dostlarımızdan da çağırmayı ıhmal etmedik. duşündüğünu, Turk hükumetinin zor durumda kalıp kalmayacağını buyükelçiye sordu. Buyukelçınin gece vakti bakan yardımcısı tarafından gunun dedikodusunu yapmak uzere aranmasının ne kadar olağanüstü bir şey olduğunu, VVashington'da henuz çok yeni olduğu için fark etmeyeceğini umuyorduk. Ama büyükelçi durumun olağanustu olduğunu hemen farketti. Daha önce Turk Dışişleri Bakanhğı Genel Sekreterliği de yapmış olan Turk Buyukelçisi, kişisel açıdan böyle bir atamada sakınca görmediğini, Amerikan sisteminde kamu görevlilerinin değişik zamanlarda istihbarat analizciliği yapmasmın doğal ve meşru olduğunun anlayışla karşılanacağını vurguladı ve bir senatörün neden bu konunun üzerinde ısrarla durduğunu sordu. Bu konunun ilerde Turk hukümeti aleyhine kullanılmak üzere düzenlenip duzenlenmediğinden şüphelenmekle birlikte yine de konuyu Ankara'ya soracağını söyledi. Birkaç gece sonra Türkiye Buyukelçil'ği'nde Ankara'ya tayın oluşum dolayısıyla verilen yemtkte ne büyükelçi ne de ben hiç renk vermedik. Ama birkaç Türk gazetecisinin Senato Dişîüşkiler Komitesi'nden bir senatörle sohbet etmesi bizi biraz korkuttuysa da senatörun ağzından bir şey kaçırmadıgını sonradan memnuniyetie öğrendik. 14 şubat günu Turk Buyukelçisi, \Varren Christopher'ı arayarak Ankara'nın sorunu onemsemediğıni bildirdi. ABD Dışişleri Bakanhğı yetkılileri konuyu Senato Dışilişkiler Komitesıne goturdu ancak Javits Türkive'nin "sorun yok" diye özetlenebilecek yanıtını ayrıntılı olarak görmekte ısrar edivordu. İstediğı yerine getırildi. 17 şubat gunu düello sona erdi; 19 şubat günu antiçtim; 20 şubat gunu Ankara'ya doğru yola çıktım. KOÇ, ECZACIBAŞI VE SABANCI Milli menfaatlere özen gösteriyorlar. Türkiyede iki grup işadamı var tlk grup işadamını sayıca küçük, paraca büyük Koç, Eczacıbaşı ve Sabancı gibi aileler oluşturuyor. Sofistike holding yapıları, Rockefeller'lar, Duponts'lar ve Carnegie'ler gibi hem iç hem dış ekonomik gelişmelere duyarlı. Bütün siyasi partilerle diyalog kuruyorlar. İkinei grup çoğunlukla Anadolu (Isparta, Kayseri gibi) kökenli, yüksek kâr amaçlı, rekabette aamasız, Amerika'nın endüstrileşme çabalanmn "Hırsız Baron" çağı diye adlandırılan aşamasında ortaya çıkan işadamı tipini andırıyor. Turkiye'ye geldiğimde, doğrusu iş hayatmın Londra, Frankfurt veya Zürih'tekinden daha fazla "pazar" yaklaşımlı olmasına hayli şaşırmıştım. Türk işadamlan da Afrika veya Asya'daki meslektaşlanndan ziyade A vrupalı meslektaşlarına benziyorlardı. Buyume ve uzun vadeli yatırım, artık tarttşılması kabul edilmeyecek prensipler olarak benimsenmişti. Dinamizm mukâfatlandırıhyordu. Bu gözlemlerim Türkiye 'de varolan her iki grup işadamı için de geçerliydi. duyarlıydı. Bütün siyasi partilerle diyalog kuruyor, milli ekonomik menfaatlere özent gösteriyorlardı. M. ŞJH%W yıhnda Ankara'ya ge ERKMES Spain'in Turkçe sozleri Dtşişleri Bakananızı mutlu kılmısn. MMışiş/eri Bakanı Hayrettin Erkmen'in, her z.aman Fransızca konuşmayı tercih etmesine rağmen bana gözünü kırparak, "Eğer yarın gece siz kadehinizi kaldırırken Türkçe konuşursamz, ben de İngilizce konuşacağım" demesi ertesi giin iki saatime mal oldu. tin Erkmen, her zaman Fransızca konuşmayı tercih etmesine rağmen, bana gözünü kırparak, ' 'Eğer yarın gece siz kadehinizi kaldırırken Türkçe konuşursamz ben de ingilizce konuşacağım" demıştı. Bu, benim daveıı vereceğim gün ıki saatime mal olınuştu. Ama değerlı Dışişleri Bakanı çok memnun olmuştu. Meslektaşlarım da. Ama bu, yıne de bir tanesmin daha sonraları bana "Keşke bunu yapmasaydınız, şimdi hepimizin yapması gerekecek" demesine engel olamanuştı. Ikinci grup işadamı Diğer grubu ise, çoğunlukla Anadolu (Isparta, Kayseri gıbı) kökenli, yüksek kâr amaçlı, rekabette acımasız, Amerika'nın endüstrileşme çabalanmn "Hırsız Baron" çağı diye adlandırılan aşamasında ortaya çıkan işadamı tipini andırıyordu. Büro kırası vermemek için işletmelerınde bır işçi gibi çalışan bu işadamlannın ürünleri ıç pıyasaya giderek hâkım olmaya başlıyordu. Kenditeri de, geleneksef köy ağalarının ve aşiret reislerinin yerını almaya başlamıştı. Övguye değer Turk geleneklerıne şuphesiz zarar verıyorlardı ve bencil değıller dememek mümkun değildi. Ancak ekonomiye bir dinamizm de getirmışlerdi. Buna bakıp, ekonomik geleceğin onlara an olduğunu söyleyebilmek bence mumkundu. ri Böyle davetlerin diplomatlar için değeyüksektir. özellikle küçiık ulkelerin büyukelçilen yüksek mevkidekı ev sahipteri ile başbaşa konuşabılme olanağı bulurlar. Ve "Dün gece Amerikan Büyükelçisi'nin evinde Türk Dışişleri Bakanı bana dedi ki.." diye başlayan raporlar yazma olanağı bulabilirler. Bir gece önce bir başka buyıikelçmin evindeki yemekte Dışişleri Bakanı Hayret Birinci grup işadamı Türkiye'de ilk grup işadamını, say.ca küçük, paraca büyük Koç, Eczacıbaşı, Sabancı gıbı aileler oluşturuyordu. Sofistike holding yapıları Rockefeller'lar, Duponts'lar ve Carnegie'ler gibi hem ıç hem de dış ekonomik gelişmelere Yarm: Benden istedikleri tek şey, Kıbrıs konusunda bir şeyler yapmamdı. Bulgaristari'daki Türkler zirvede ele ahnmadı HAVA HARP OKULUNA GİRMEYE İSTEKLİ ÖĞRENCİLERE DUYURU 1. 19861987 ÖĞRETfM VE EĞtTİM VILINDA HAVA HARP OKULU 1 NCİ SINIF1NA GİRMEK ÜZERE BAŞVURACAK ÖĞRENCİ ADAYLARINDAN, 20 NİSAN 1986 TARjHtNDE YAPILACAK ÖSS SINAVIN1 KAZANMA KOŞULU ARANACAKTIR. 2. MUHTEMELEN NİSAN 1986 TARİHİNDE BAŞLAYACAK BAŞVURULAR İÇİN AÇIKLAYICI BİLGİLER BASIN VE TRT ARACILİĞI İLE AYRICA DUYURULACAKTIR. HAVA HARP OKULU KOMUTANLIĞI DUYURU VETERİNER HEKİMLER DERNEĞİ BAŞKANLIĞFNDAN 15 Aralık 1985'te dernek bınasında toplanarak Bodrum'dakı arsamn satışı \e Ankara'da bır bina alımı konusu goruşulecekıır Çoğunluk sağlanamazsa: a>nı >erde 22 AraJık 1985 pa^ar gunu saat 10.00'da olağanustu genel kurul konuyu sonuçlandıracaktır Tum u>elere duyurulur. Savgılarımla Veteriner Hekimler Dernegi Yönetim Kurulu ANKARA, (Cumhuriyel Biirosn) ABD Başkanı Ronald Reagan, Türkiye'nin resmi talebine rağmen Bulgaristan'dakı Müslüman Türk azmlığa yapılan baskıları Sovyetler Birliği liderı Mlhail Gorbaçov ile Cenevre'de yaptığı zirve toplantısmda gundeme getirmedi. Konunun zirveye getirihnediği, Reagan'ın beraberindeki heyette yer alan ABD Dışişleri Bakanhğı Müsteşar Yardıması Mark Palmer tarafmdan dün uydu aracılığıyla yapılan basın toplantısmda Türk gazetecilerine açıklandı. Palmer, Reagan'ın konuyu açmamasının gerekçesini "zaman kalmadı" şeklinde açıkladı. Mark Palmer, Washington'dan Ankara'daki Turk gazetecilerin sorulannı yanıtlarken, Kıbrıs sorununun Cenevre'de ele alınmadığını, ancak Sovyetler Birliği ile bundan sonra yürutulecek temaslarda ele alınırsa buna "şaşırmayacağını" da kaydetti. Palmer, Gorbaçov'un Türkiye'deki NATO üslerinden şikâyet etmediğini de kaydetti. Palmer'in Bulgaristan'daki Türklerin durumunun ele alınmadığını açıklamasıyla, ekim ayında Brüksel'de yapılan NATO toplantısmda ABD Dışişleri Bakanı George Schultz'dan konunun zirvede Reagan tarafından gündeme getirilmesini isteyen Dışişleri Bakanı Halefoğlu'nun beklentisinin "zamansızlık" nedeniyle karşılanamadığı ortaya çıktı. Halefoğlu, Schultz'a "Sovyetler Birliği "ndeki V'ahudilerin göçü konusunu gündeme getirirseniz, Bulgaristan'daki Türklerin durumunu da açmanı n bekleriz" demişti. Mark Palmer, dunkü açıklamalan sırasında Sovyetler Birliği'ndeki Yahudilerin durumunun ele alındığını doğruladı. ABD Dışişleri Bakanlığı'nda Sovyetler Birliği ile ilişkilerden sorumlu Müsteşar Yardımcısı Palmer, dün uydu aracılığıyla Ottawa, Madrid, Brüksel, Oslo, TelAviv ve Ankara'daki Amerikan Haberler Merkezi'ne davet edilen gazetecilerin sorulannı yanıtladı. Uydu aracılığıyla yapılan basın toplantısmda Cumhuriyet, Palmer'e Başkan Reagan'ın Bulgaristan'daki Türklerin durumunu açıp açmadığını sorduğunda, ABD yetkilisi şu yanıtı verdi: "Reagan yönetimi, Bulgaristan'daki Türk azınlığa yapılanların üzerine giden ilk bükümet olmuştur. Sofya'daki büyükelçiliğimiz çevreye adam göndererek Türklere yapılanlarla ilgili korkunç gerçekleri keşfetmiştir. Reagan yönetimi sizin bükümetinizle birlikte Bulgarisian'ın djkkatinin konuya çeldlmesinde ak tif ve açık bir politika izlemiştir. Bu spesifik konu Cenevre Zirvesinde gündeme getirilmemiştir. Bizim için büyük kaygı konusu olan meşru birçok konu daha vardır ki, zamansızlık yüzünden gündeme getirilmemiştir. Bundan sonraki zirvede ele alı olduğunu zannetmiyorum." KIBRIS SORUNU Mark Palmer, Cumhuriyet'in yönelttiği "Kıbns sorunu Reagan yönetiminin gözünde DoğuBatı ilişkileri gündetninde yer alan bir bölgesel anlaşmazlık mıdır?" şeklindeki soruya da şu ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı, Başkan Reagan'ın konuyu "zamansızlıktan" açamadığını söyledi. Gorbaçov'un, Türkiye'deki NATO üslerinden şikâyet etmediğini açıklayan ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı, Kıbrıs'ın daha sonraki zirvelerde ele alınabileceğini belirtti. nır mı? Bu aşamada bu konuda herhangi bir şey söyleyemiyorura. Ancak Bulgaristan'daki Türklerin durumu bizler için ciddi kaygı konusu olmaya devam edecektir. Bu konuda sizin yanınızdayız. Sovyetler Birliği ile Bulgaristan'ın bu konudaki kararlı tutumumuzdan şüpheleri karşıhğı verdi: "Cenevre'de Kıbns sorunu konu edilmedi. Ancak bizim gündemimizde Kıbns somnunun büyük önceligi vardır. Bence Birleşmiş Milletler sürecini teşvik etmelerini sağlamak için, bu konuyu Sovyetler Birliği ile göriişmemiz için, hiçbir neden yok tur. Kıbns Cenevre'de ele alın nasıl etkileyeceği konusunda da madı. Ancak bundan sonraki Mark Palmer, "Zirve sonuçlan göruşmelerimizde ele alınırsa bu bizim için neyse, sizin için de ayna şaşırmam." nı olacaktır. Biz Sovyetlerie liderler düzeyinde goriişurken sizTÜRKtYE'DEKt NATO leıie ortak olan kaygıianmızı da ÜSLERt Palmer, bir başka Türk gaze gündeme getiriyoruz. Bu çerçetecisinin "Sovyetler eskiden be vede Ortadofu'da çatışmayı teşri Türkiye'deki NATO üslerin vik etmeleri, Afganistan'daki den şikâyetçi olurtar. Cenevre' durum ve hemen yanı başınızdade de şikâyetçi oldular mı?" şek ki bölgede artış gösteren Sovyet lindeki sorusu üzerine özetle şöy askeri varlığı konusunda aynı le konuştu: kaygıları paylaşıyoruz. Dolayı"Geçmişte şikâyetçi oldukla sıyla yürütulecek ust duzeydeki nnı ifade ederken, dogru söylü temaslardan sağlanacak yararlayorsunuz; ancak Cenevre'de n da eşit bir şekilde paylaşacaTürkiye'deki NATO üsleri ile il £ız." gili herhangi bir şikâyette bulun NÜFUZ madılar. Bu konuda şikâyetçi olBÖLGELERİ ; malanna hakları olduğunu zan' netmiyorum. Eğer Sovyetler ma GÖRÜŞÜLMEDİ kul ve ılımlı davransalardı, komMark Palmer, bir başka soru " şuJannı tehdit ederek kendi üzerine de zırvede Yalta Konfeniyetleri hakkında şüphelerin doğmasına yol açmazlardı. Oy ransı'nda olduğu gibi dünyanın sa bunun (am tersini yapmakta belli bolgelerinin ABD ile SSCB ' arasında nufuz alanlanna bölündırlar." mesi konusunun ele alınmadığıZtRVE TÜRKTYE'Yİ nı, her iki tarafın da bu konuda NASIL ETKİLER? bir yaklaşım getirmediklerini kavdetti. Zirve sonuçlannın Türkiye'yi BAŞSAGUĞI Oz oğullanmız kadar sevdiğimiz Mahmut ve Hüseyin, anneleri BAŞSAGUĞI Can dostlarımız Mahmut ve Hüseyin, çok sevgili anneleri BANUHAN ÖZLÜ >c amcalan Gazeteci çifte 2 oda 1 salon 70.000. TL.'ye kadar BANUHAN ÖZLÜ ve amcalan UTKU ÖZLÜ'yü kaybettiler. Merhum ve merhumeye Tanrı'dan rahmet, geride bıraktıklarına bassağhğı dileriz UTKU ÖZLÜ'yü yitirdiler. Derin acılannı yürekten paylaşınz. KİRALIK DAİRE GÜLTEKİN AİLESİ GALATASARAY LİSESİ MEZUNLARI aranıyor. 526 10 00/470 10.30 18.00 arası
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle