19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
ZVMHVRÎYET/10 HABERLERİN DEVAMI 25 KASIM 1985 DSP... (Baştarafı 1. Sayfada) Sovyetler lerdir. Bunun istisnasını göstermek çok zor, hatta olanaksızdır. Nitekim bu açıdan DSP'nin "çatıdan kurulan" partilere özgün bir örnek oluşturduğu söylenebilir. DSP konusunda baştan beri sürdürülen gizlilik, gelişmelerin çevresindeki esrar perdesi, pek öyle sosyal demokrat partilefe özgü bir durum sayılamaz. Karnuoyu açısından DSP, bir bakıma hâlâ "kapah kutu" niteliğindedir. Üzerinde durmak istediğimiz ikinci konu, DSP önderlerinin deyişiyle, "seçkinler, kendilerine aydın diyenler..." ile ilgilidir. "Aydınlar"m da "halk"m da bir yeri vardır toplumda. Ne "aydın" halkı, ne de "halk" aydını reddedebilir. Doğru olan bakış açısı budur; diğerleri uç noktalardır. DSP önderlerinin hızla bir uç noktaya, "popülizrTı"in doruğuna doğru yol aldıklarını görmekteyiz. Bu durum acaba kendi "seçkinci, aydın" kişilik yapılarının, farkına varmaksızın dışa vurmasından mı kaynaklanmaktadır. bilemiyoruz... Bir üçüncü nokta, partilerin 6 Kasım 1983 seçimlerinden önce kurulup kurulmayışıyla ilgilidir. DSP önderlerine göre, önce kurulan partiler, ömeğin HP ve SODEP ";cazef//"dirler. Bu görüş de bize göre sağlıklı değildir. Bir partinin icazetli olup olmaması, bu açıdan bir "tarih" sorunu olamaz. Gerçek ötçü, partilerin "demokrasi" anlayışlarıdır. Her koşul altında her türlü parti kurulabilir ve demokrasi mücadelesi verilebilir; demokrasinin sınırlarını genişletme savaşımı yürütülebilir. Tarih bunun örnekleriyle doludur. Ayrıca, bugün SHP'yi DSP'li önderlerin hâlâ "icazetli" bir parti olarak niteleyebilmeleri hem gerçeğe aykırı düşmektedir, hem de inandıncı olmaktan çok uzaktır... * Son olarak şunu soylemek isteriz: Demokrasinin en temel özelliği, örgütlenme özgürlüğüdür, siyasal katılımdır. DSP'nin kuruluşuna bu ilke açısından söylenebilecek bir şey olamaz kuşkusuz. İnandıkları fikrin çevresinde toplanan insanlar, örgütlenip halkın ıçinde kök salarak iktidara gelme yolunda serbest olmalıdırlar. Demokrasi budur. DSP, acaba bir entelektüel hareket olarak mı kalacaktır, yoksa halkı peşinde sürükleyen bir parti olarak siyaset sahnesindeki yerini alacak mıdır? Bu sorunun karşılığını zaman verecektir. Bir kez daha başarılar dileriz DSP'ye. (Baştarafı 1. Sayfada) vaşları vurucu silahlann >eni bir aşaması olacaktır. Türkiye'nin bu projeye katılması Sovyetler'de olumsuz etki yaratır" dedi. Albay Bateni sözlerine şöyie devam etti: "Avrupa, bu proje konusunda önce acele edip heyecanlandı. Ama sonra bu heyecan geçti. Halen Avrupa'da Yıldız Savaşlannı bir tek İngiltere destekliyor. Acele etmeyin, çünkü bu proje, Türkiye'ye güvenlik sağİamaz. Türkiye olsun, Vunanistan olsun. Yıldız Savaşları projesine hangi ulke katılırsa, Sovyetler Birligi'nin tepkisi olumsuz olacaktır." Enformasyon ve Basın Dairesi Başkan Yardımcısı Gremilskhy de "Sovyetler Birligi'nin Yıldız Savaşları konusundaki görüşü açıktır. Yıldız Savaşları projesi, Sovyetler Birliği'ni imha eimeyi araaçlamaktadır. Bu proje, ABD'nin iddia ettigi gibi, savunma değil, saldırı projesidir. Sovyetler Birliği. bu projeye herhangi bir iilkenin katılmasını olumsuz karşılar" dedi. Bay Gremitskhy sözlerine şöyle devam etti: "Bu projeye katılma eğiliminde olan ülkeler şöyle düşüniiyor. Bu proje ABD'nindir. Biz katılsak da katılmasak da ABD bunu gerçekleştirecektir. Projeden ABD sonımludur. Ama biz kalılalım da hiç olmazsa teknolojidcn yararlanalım. Böyle düşünmek kendi kendini aldatmaktır. Örnegin ABD, Türkiye'nin teknolojisi olmadan da bu proje çaiışmalannı yürütebilir. Ama ABD'nîn Türkiye'yi projeye katılmaya çagırmasının asıl nedeni siyasal destek saglamaktır. ABD'nin gerçek isteği Yıldız Savaşlan konusunda sorumlulugu paylaşmaktır. Bu proje Avrupa'da da çok tartışılıyor. Aleyhinde olanlar çok. ABD, bu nedenle ekonomik ya da teknik destek degil siyasal destek istiyor. Bu noktayı kaçırnıamak gerekir. Lfak ülkeler de barışa katkıda bulunmaya çaiısmahdır. Banş konusunda sorumluluk sadece büyuk ülkelerde değildir. t'fak ülkelerin de sorumlugu vardır." Siyasi yasakların kaldınhnası gündemde Özalp fANAP Grup Başkan Vekili): Yasak süresi 5 yıla indirilmelidir. Başbakan Özal da bu görüştedir. Antjın (SHP Genel Sekreteri): Siyasi yasakların hepten kaldırılmasından yanayız. Karaa (MDP Genel Sekreteri): Anayasanın değiştirilme zamanı geldiğine göre tüm kısıtlamalar kaldmlmahdır. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Anayasanın "milletvekili transferine olanak saglamak" için 84. maddesi ile "Seçmen yaşının 18'e indirilmesi" amacıyla 67. maddesinde değişiklik yapılması önerilerinin imzaya açılmasından sonra, 12 Eylül öncesindeki siyasi parti liderlerine konulan siyaset yasağının 10 yıldan 5 yıla indirilmesi konusu ANAP tarafından gündeme getirildi. ANAP Meclis Grup Başkan Vekili Haydar Özalp, "Yasak süresinin 5 yıla indirilmesi konusunda değişiklik yapılmasını isteyeceğim. Başbakan Özal da bu görüştedir" dedi. SHP ve MDP yetkilileri ise "Siyasi yasakların hepten kaldırılmasından yana olduklarım" açıkladılar. Başbakan Turgut Özal'la birlikte Konya'da bulunan Haydar Özalp, bu konuda Nokta dergisinde yayımlanan demecini doğruladı. Özalp, "Siyasi yasak süresinin kısaltıiması için aynca bir kanun teklifi verıtıeyeceklerini" belirterek, siyasilere konuşma yasağı getiren 2969 sayılı yasa önerisini gruba vermeden TBMM Başkanlığı'na sunduğu gerekçesiyle ANAP'tan bir yıl süreyle geçici olarak ihraç edilen Abdullah Nejat Resuloglu'nun bu önerisi komisyonda görüşülürken değişikliği gündeme getireceklerini söyledi. Özalp, Resuloglu'nun ygsa önerisinin önümüzdeki günlerde komisyonlara geleceğini ifade ederek şöyle dedi: "Bu teklif üzerindeki bizim görüşümüz. siyasi yasak kapsamına giren siyasi parti liderlerinin yasak süresinin milletvekillerine olduğu gibi, 5 yıllık süreye indirilmesidir. Resuloglu'nun teklifi komisyonlarda göriişülürken bu dogrultuda değişiklik yapılmasını isteyeceğim. Başbakan Özal da bu görüştedir. Partimizin bu konudaki göriışü budur." SHPNİN GÖRÜŞÜ SHP Genel Sekreteri Cahit Angın, "Siyasi yasakların hepten kaldırılmasından yanayız" dedi. Angın, 2969 sayılı yasanın da kökten kaldırılması görüşünde olduklannı belirterek, " Anayasanın bu tür sakıncalarından ayıklanması gerekir" dedi. MDP NE DtYOR? MDP Genel Sekreteri Abdurrahman Karaa, "Biz geçici 4. maddenin tamamen kaldınlmasından yanayız" dedi. Karaa, siyasi yasakların kaldırılması için Anayasa değişikliği yapılması gereictiğini belirtti. ÖZAL: YORUM YOK Başbakan Turgut Özal da dünkü Konya gezisi sırasında, gazetecilerin Haydar özalp'ın Nokta Dergisi'ne verdiği demeçte yasaklı siyasi liderlerin yasak süresinin 5 yıla indirileceği yolundaki sözlerini hatırlatmalan üzerine, "Ben o derginin haberlerine önem vermiyorum. Özalp'a sorun. Nokta'yı meşhur etmeyelim. No comment (Yorum yok)" dedi. CÎNDORUK NE DtYOR? DYP Genel Başkanı Hüsamettin Cindoruk, "10 yıllık siyaset yasağının 5 yıla indirilmesi, yasağın tescili anlamına gelir" diye görüş belirtti. Cindoruk, kendilerinin yasağın tümüyle kaldırılmasından yana olduklannı söyledi. ruma göre hazırlamıştı... Gözüken şuydu: Ecevrt'e göre Cumhuriyet Halk Partisi "tipik bir burjuva partisi" olmuştu. Gerek gelenekleriyle, gerekse örgütlenme biçimi ve kadrolarıyla onun anladığı biçimde bir "sosyal demokrat parti" hiçbir zaman olamamıştı ve olamazdı... Yepyeni bir örgütlenme biçimi, program ve kadrolarla gerçek bir "sosyal demokrat parti" veya Türkiye gerçeklerine daha uygun düşen adıyla bir "demokratik sol parti" oluşturulmalıyaı. Bunun için de atılacak ilk adım doğal olarak CHP'nin ve onun önde gelen kadrolarının "reddi" olacaktı. Bu stratejiyi Sayın Ecevit'in ince bir biçimde zamana yayarak uyguladığı söylenebılir. Oran'da kendi kabuğuna çekilmesi de bu stratejinin bir parçası sayılabilir. 12 Eylül sonrasında "yalnız bırakıldığı" yolundaki iddiasına doğrusu pek katılamıyoruz. Bize kalırsa, "yalnızlık" kendisinin yapmış olduğu bilinçli bir tercihtir; bu konuda yakınması pek o kadar ınandırıcı gözükmüyor; liderliğini yaptığı çevrelerin tüm çabalarma karşın Sayın Çcevit, onları bilinçli bir biçimde dışlamıştır. Hatta şu kadarını söyleyebiliriz: Eğer Bülent Ecevit, CHP'yi reddetmemiş olsaydı, 12 Eylül öncesinde ona en muhalif olan parti içi grup ve kişıler bıle onun liderliğini kabullenmekten başka çıkar yol göremeyeceklerdi. Bu yüzden o günleri çok içinden izlemiş ve Saytn Ecevit'in demokratik savaşımına her zaman saygı duymuş bir gazeteci olarak, kendisinin "yalnız bırakıldığı" yolundaki duygusunu paylaşamıyoruz. Bu, madalyonun bir yüzüdür. Bugün artık DSP kurulmuş ve yolunda yürümeye başlamıştır. Ülkemizde demokrasinin oluşumuna katktda bulunması dileğiyle yolu açık olsun deriz. * Şimdilik bir ikı noktaya daha kısaca deginmek istiyoruz. Birincisi, DSP'nin başlattığı "çatıtaban" tartışmasıdır. Diyorlar ki, "DSP tabandan kurulan bir partidir. Buna karşılık gerek HP ve SODEP, gerekse SHP çatıdan kurulmuştur..." Bu tarüşma bir bakıma eski deyişle "abeste iş(?ga/"dir, yersizdir. Partiler hemen her zaman "çatı"da kurulmuşlardır. Bir fikrin, bir ideolojinin etrafında toplanan bir avuç insan, her dönemde bir çekirdek olarak örgütlerini oluşturmuşlar, daha sonra kitleye yönelmiş DSP MKYK'da kim kimdir? Necat Hamzaoğlu 1951 Istanbul dogumlu. Lise mezunu. Sosyal danışman. Avusturva Türk Dostluk Derneği Başkanı. Celal Kürkoğlu 1955 Adıyaman dogumlu. Ankara tTİA mezunu. tktisatçı. Kooperatifçilik dahnda master yaptı. Şu anda serbest mali müşavirlik yapıyor. Bekâr. îsmail Kanal 1959 Erzincan dogumlu. 1972'den bu yana sitelerde işci olarak çalışıyor. Ortaoku) mezunu. Ahmet İrfan Kılınç 1948 Ankara dogumlu. Lise 2'den terk. Nakliye ve taahhül işi yapıyor. Evli, bir çocuk babası. Musa Top 1930 Erzurum dogumlu. SSK'dan emekli işçi. Evli 4 çocuk babası. Vfuk Ataç 1950 Adana dogumlu. Ankara DMMA Elektrik Mühendisligi Bolumü'nden mezun. Serbest çalışıyor. TBMMO FJektrik Mühendisleri Odası Ankara Şubesi 2. Başkanı. Evli 1 çocuk babası. Sanü Doğan 1950 Çankın dogumlu. Ankara İ niversilesi Ziraal Fakültesi mezunu ziraat yüks*k mühendisi. TMMOB Ziraal Mühendisleri Odası Başkanı. Serbest çalışıyor. Evli 2 çocuk babası. Haluk Özdalga 1948de İslanbııl'da doğdu. 1965 yılında Ankara Atatfirk Lisesi'ni, 1970 şılında ODTL tnşaat Muhendidigi bolümünu bitirdi. Bir sure İsviçre'dc muhendislik alanında öğrenim gördü ve muhendis olarak çalıştı. Bir süre ABD'de de bulunan Özdalga, 1984 yılında (Çağdaş Sosyal Demokrasinin Oluşumu) adlı kitabı yayımladı. tsvecçe ve İngilizce biliyor. Evli 2 çocuklu. DSP Kuruluş Hazıriıkları Burosu'nda uzun süre çalıştı. Sacettin Aktan 1936 Ankara dogumlu. 1952 yılında sanal rnstitüsünden mezun oldu. Emekli işçi. Evli 2 çocuk babası. Hasan Altun 1945 Erzincan dogumlu. Sanal enstitüsü mezunu. Asansör imalatı yapan bir atölyesi var. Daha önce6 yıl Hollanda'da işçi o|arak çalıştı. Evli 4 çocuklu. Sırma F.vcan 1945 yılında Istanbul'da doğdu. Arnavutköy Robert Amerikan Kı/ Kolejinden mezun oldu. Lzun siire USP Kuruluş Hazırlıkları Burosu'nda calışlı. Gazeteci. tngilizce biliyor. Evli 2 çocuklu. Yaşar Menı>i 1933 yılında Adana'da doğdu. Ankara Hukuk Fakültesi'ni bitirdi. A>ukat. DSP'nin kuruluş bildirimi için İçişleri Bakanlığı'na başvuranlar arasındaydı. tngilizce biliyor. Evli 2 çocuklu. Hüseyin Karaca 1921 yılında Erzurum'da doğdu. İlkokul mezunu. Ev|i 8 çocuklu. Seyfeıtın Aydın 1947 Trabzon dogumlu. İTt! Elektrik Mühendisliği Faküttesi Meteoroloji Bölümü'nü bitirdi. TMMOB Meteoroloji Mühendisleri Odası Başkanı. İngilizce biliyor. Evli 2 çocuklu. Erkan Özdemir 1960 Erzincan dogumlu. Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunu. Avukat. Bekâr. Selçtık Sönıne; Avukat. MKYK'nın ilk toplantısına katılmadı. DSP'ye Viyanaüan (Baştarafı 1. Sayfada) Hamzaoğlu (34) seçildi. DSP Genel Saymanhğı'na ise Celal Kurkoglu getirildi. Genel Sekreterliğe getirilen İstanbul 1951 dogumlu olan Necat Hamzaoğlu'nun mesleğinin "sosyal danışmanlık" olduğu belirtildi. Parti kuruculuğuna kadar TürkAvusturya Dostluk Derneği Başkanlığı yapan Hamzaoğlu, hafta içinde yurt dışına giderek bu görevini devredecek ve sosyal demokrat partilerle DSP adına görüşmeler yapacak. Hamzaoğlu'nun DSP Genel Sekreterliği'ne getirildiği, dün DSP MKYK toplantısı sürerken, Genel Başkan Rahşan Ecevit'in yazılı bir açıklaması ile duyuruldu. Ecevit, açıklamasında Hamzaoğlu'nu "Hem Türkiye'deki demokratik sol hareketin başından beri içindedir, hem de yapısı ve örgütlenme biçimi bakımindan çok başarılı bir sosyal demokrat parti olan Avusturva Sosyalist Partisi'ni yakından tanımaktadır" diye tanıttı. DSP MKYK dün partinin Akay Caddesi'ndeki genel merkezinde 1 eksikle toplantı. Erken saatlerde DSP Genel Merkezi'ne giden gazeıeciler, partinin kapah olması nedeniyle bir süre kapının önünde beklediler. Parti binası saat 10.30'da bir görevli tarafından açıldıktan sonra MKYK üyeleri' teker teker partiye geldiler. Genel Başkan Rahşan Ecevit'in gelişiyle MKYK toplantısı saat 11.45'te başladı. Rahşan Ecevit ve MKYK kurucuları, toplantı öncesi parti binasının önünde birlikte fotoğraf çektirdiler. Toplantıya MKYK üyelerinden yalnızca Selçuk Sönmez katılmadı. DSP yetkilileri, mesleği avukatlık olan Sönmez'in Elazığ'daki bir duruşması nedeniyle toplantıya katılamadığını söylediler. DSP MKYK toplantısı sürerken saat 12.30 sıralarında gazetecılere, Genel Başkan Rahşan Ecevit'in yazılı bir açıklaması dağıtıldı. îlk toplantıda, gÖre\ bölümünün zorunlu olan kadanmn yapıldığı bildirilen açıklamada şöyle denildi: "Genel sekreteriige seçilen Necat Hamzaoğlu, yıllardan beri, Avusturya'da Türk işçi ve öğrencilerinin örgütlenmesinde çalışraaktadır. Kurucusu olduğu Türk Avusturya Dostluk Dernegi'nin başkanıdır. Hem Türkiye^ deki demokratik sol hareketin başından beri içindedir hem de yapısı ve örgütlenme biçimi bakımından çok başarılı bir sosyal demokrat parti olan Avusturya Sosyalist Partisi'ni yakından tanımaktadır. Avusturya'da başkanı bulunduğu dernegin üye ve yöneticileri arasında, Avusturya Sosyalist Partisi'nin bazı önde gelenleri de bulunmaktadır. Arkadaşımız, Avusturya'daki dernegin sürekli egitim programları dolayısıyla Türkiye'deki gelişmeleri de yakından izlemiştir. Bütün bu deneyimlerinin yeni görevinde kendisine yardımcı olacağını düşünüyoruz. Ancak, kendisi. hem dernekteki başkanlık görevini devretmek hem de evini taşımak üzere bir süre izinli ay nlacaktır. Fakat izinli olarak yurt dışında bulundugu sırada da Demokratik Sol Parti adına bazı gorevler yapacaktır. O arada Avrupa'daki bazı sosyal demokrat partilerle ve Türk işçileriyle göriişmeierde bulunacaktır. Necat Hamzaoğlu'nun bu nedenlerle yurt dışında bulunduğu sırada kendisine bir başka arkadaşımu vekalel edecektir. Görev bölümünün belirttiklerim dışında kalan ayrıntılarını daha sonra belirleyeceğiz. Aslında kurulun tüm üyeleri sürekli görevli olacaklardır." Genel Sekreterliğe getirildiğinin açıklanmasından sonra fotoğrafının çekilmesi için toplantıdan dışanya çağrılan Necat Hamzaoğlu. bu arada yöneltilen soruları yanıtsız bıraktı. Hamzaoğlu, daha önce hiçbir siyasi partide görev almadığını, üye de olmadığını söyledi. Gazetecilerin fotoğraf çekme işlemi henüz beş dakikayı bile doldurmamışken, DSP Genel Sekreteri Hamzaoğlu, Genel Başkan Rahşan Ecevit tarafından toplantıya çağrıldı. DSP Genel Başkanı Rahşan Ecevit ve MKYK üyeleri bugün kurucular adına Anıtkabir'i ziyaret ederek saygı duruşunda bulunacak. DSP MKYK toplantısında Genel Sekreter Necat Hamzaoglu'na, yurt dışına gittiğinde kendisine MKYK üyesi Yaşar Mengi'nin vekalet etmesi kararlaştırıldı. MKYK toplantısı daha sonra sona erdi ve partide yöneticilerden kimse kalmadı. DSP Genel Başkanı Rahşan Ecevit, ilk MKYK toplantısının kısa surmesinı, "Bazı arkadaşlannuz ivedilikle yapılması gereken yasal işlemleri düzenleyeceklerdir" diye açıkladı. MSPTiler kendilerini yasakk saymıyor (Baştarafı 1, Sayfada) yapılan bu başvuruyla başta Necmettin Erbakan olmak üzere partinin yönetici kadrosunda yer alanlar ve parlamenterler, MSP ile ilgili davanın beraatle sonuçlanmasmdan sonra Anayasa'nın geçici 4. maddesinin kendilerine uygulanamayacağını bildirecekler. Bilindiği gibi Anayasa'nın geçici 4. maddesine göre 1980'den önceki partilerin yöneticilerine 10 yil, siyaset adamlarına ise S yılhk kısıtlama getirilmiş ve bu sürelerde siyaset yapamayacaklann adları listeler halinde Resmi GazeteMe yayımlanmıştı. 1980 öncesi Millet Meclisi'nin Anayasa Komisyonu Başkanı ve eski Konya MSP milletvekili Şener Battal, İçişleri Bakanhğı'na yapılması beklenilen başvuruyu doğruladı. Şener Battal'm verdiği bilgiye göre, MSP hakkında açılan davanın beraatle sonuçlanmasmdan sonra 5 ya da 10 yıl kısıtlanmaya bağlanan MSP'lilerin adlannın Resmi Gazete'de yayımlanen listeden çıkarılması istenilecek. Şener Battal'a göre MSP davası beraatle sonuçlandıktan sonra geçici maddenin uygulanmasına hukuk açısından olanak kalmadı. Bu maddenin 1. fıkrasında şöyle deniliyor: 'Eylül 1980'den sonra gerek parti tüzelkişiligi gerek bunlann merkez yöneticilerinden veya parlamento üyelerinden herhangi biri hakkında TCK'nin 2. kitabının 1. babtnda yer alan 'devletin şahsiyetine karşı işlenmiş ciiriimler'den herhangi biri ile ilgili olarak kamu davası açılmış olanlarla, 11 Eylül 1980 tarihinde iktidar partisi ve ana muhalefet partisi durumunda bulunan siyasi partilerin," maddenin 2. fıkrasında ise bu durumda olan partilerin genel başkandan başlayarak yöneticilerine 10 yıl, parlamenterlere ise 5 yıl kısıtlama getirildi. MSP hukukçularına göre TCK'nin ikinci kitabına göre MSP hakkında açılan dava beraatle sonuçlandı. 1. fıkrarun bu yöndeki hükmü artık MSP için geçerli değil. Bunun yanısıra aynı fıkrada 11 Eylül 1980tarihindeki iktidar partisi yani AP, ana muhalefet partisi yani CHP, bu fıkranın kısıtlaması içine alındı. Ancak geçici maddede "parlamentoda grubu bulunan partüer" ifadesi yer almadığına göre, MSP'nin bu maddenin hükümleri içine girmesine ve kısıtlamaya uğramasına olanak kalmadı. İşte bu açıdan konuyu ele alan eski MSP yöneticileri ve parlamenterleri, İçişleri Bakanlığı'na başvuraTak Resmi Gazete'deki listelerde yer alan MSP'li adlarının çıkanlmasını isteyecekler. Şener Battal, konunun derinlemesine incelendiğini hatta çeşitli prosedürlerin ele alındığmı söyledi. Şener Battal'ın verdiği bilgiye göre bir başka yol daha zorlanabilir. Erbakan ve arkadaşları bugün kurulu olan bir partiye üye olabilirler. Cumhuriyet Başsavcılığı bu parti hakkında yasalan çiğnediğinden dava açabilir. Dava Anayasa Mahkemesi'nde görülür ve Anayasa'nın geçici 4. maddesi MSP'nin önü sürdüğü biçimde ya da tersi yönde bir karara bağİanabilir. Ne var ki MSP yöneticileri, kurulu bir partiye girerek hukuksal sorunun çözülmesinden çok, lçişleri BakanlığYna basvurarak adlarının "siyasal kısıtlayıcı listeden" çıkanlmasını istemeyi yeğliyorlar. Eski MSP'Ulerin İçişleri Bakanlığı'na yapacağı başvurunun günü bu yöndeki araştırmalann kesin sonuçlarla hazırlanmasından sonra belirlenecek. Yunanlı (Baştarafı 1. Sayfada) iç ve dış hat seferine çıkıyor. Yunan hava sahası üzerinden de her gün onalama 300 uçak geçiyor. Olymic Havayollan'nda çalışan hava trafik kontrolörleri, havalimanı memurları ve elektronik mühendisleri, bugün başlayacak süresiz grev boyunca aç ve susuz kalacak, uyku uyumayacak. Bu memurların eylül başında belirttikleri istekleri PASOK hükümeti larafından kabul edilmemiş, bunun üzerine 900 memur gün aşırı 4'er saatlik işi durdurma grevine başlamıştı. Memurlar bu eylemlerini 8 saate yükseltmek isteyince uçak seferleri aksamış ve seferberlîk ilan edilmişti. Seferberlik, paydos grevlerînin durdurulmasına yol açmıştı. Ancak 3 branşın memuru bugünden itibaren ilginç bir direnişe geçiyor. Paydos ya da grev hakları olmadığı için aç, susuz ve uykusuz kalma yöntemine başlıyc . Memurlar işbaşı yapacak, ancak paydos saatinden sonra evlerine gitmeyecak. Havaalanında toplanarak aç, susuz ve uykusuz kalmayı deneyecekler. Necat Hamzaoğlu DSP'nin ilk genel sekreteri. Evini taşımak için Viyana'ya gidecek, görevinden "izinli" sayüacak. Kirlilikte Ankara Baştarafı 14. Sayfada yoaktif kirden anndırmak da olanaksız. Bir on yıl içinde Türkiye'nin nükleer enerji üretecek santrala sahip olacağı düşünülürse radyoaktivitenin çevreyi ne ölçüde ve ne şekillerde kirleteceği, bu kirin nasıl temizleneceği düşünülüyor mu? Çevre Genel Müdürlüğü bu konularda ne yapmayı düşünüyor? T.C. Başbakanlık Çevre Genel Müdürü bu soruları şöyle yanıtlıyor: "Türkiye'de nükleer araştırma merkezleri var. Bu hadisenin organizasyonunu onlar yapıyor. Biz Çevre Genel Müdürlüğü olarak nükleer enerjiye temiz enerji gözüyle bakıyoruz. Uçak gibi bir hadise. Uçak düştüğü takdirde kurtulma şansı yok. Aynı şekîlde nükleer santral kaçak yaparsa büyuk rizikosu var. Ama uçağın dusmemesi için elektronik aygıtlar size haber veriyor." Öyleyse Çevre Genel Müdürlüğü'nün su ve hava kirliliği iie işinin başmdan aşkın olup nükleer enerjinin getireceği yeni tür kirlilikle ilgilenemediğini söylemek doğru olur mu? "Yok" diyor Çevre Genel Müdür Evirgen, "Onu siz söylüyorsunuz. Ben söylemiyorum. Her şeyin bir öncelik sırası var. Böyle bir çalışmayı göz ardı etmiş değiliz, ama ancak bir müddet sonra bu konularda rahatlıkla çalışabileceğiz." Uzmanlar ise, bu konudaki görüşlerini şöyle özetliyorlar: "Ankara hava kiriiliğini temizleme çabalarma 1950'lerde başlandığı ve otuz beş yıl sonra hâlâ çözümlenemediği düşünülur, radyoaktif sızıntı ve artıklarla uğraşmamn çok daha zor (belki de imkânsız) ve nitelik olarak farklı bir uğraş gerektirdiği göz öriüne alınırsa, resmi makamlar bu konudaki çahşmalannı herhalde daha fazla erteleyemezler." Cindoruk: Gittî Eco, geldi Reco programının altematif olup olmadığı yolundaki soruyu yamtlamadı. Haber Merkezi DYP Genel Başkanı Hüsamettin Cindoruk, DSP Genel Başkanlığı'na Rahşan Ecevitin seçilmesini yorumlarken, "Şimdi solda bir parti kuruldu. Genel başkanlığına da Rahşan Ecevit seçildi. Yani yine ak günler diliyorlar. Gitti Eco, geldi Reco" dedi. Zonguldak'ta bulunan Cindoruk. "milletin tabanından gelenlere siyaset yasağı konulamayacagını" söyledi. Başbakan Turgut Özal da dün Konya gezisi sırasında, gazetecilerin DSP programının bir alternatif olup olmadığı yolundaki bir sorusunu yanıtlamaktan kaçındı ve gülmekle yetindi. özal, DSP Malta'da kanlı operasyon (Baştarafı 1. Sayfada) ilan ettiler ve Malta radyoları kan yardımında bulunulması doğnıltusunda çağrüar yapular. Patlamada yanan ve dumandan etkilenen yokulann hastanelere götürüldügü kaydedildi. ABD Malta Büyükelçiliği yetkililerinden Joel Levy, kaçırüarak Malta'ya indirilen Mısır uçağındaki yolculan kurtarmak için girişilen operasyon için "mutlu son olmadı" dedi. 50 kisinin öldüğünü kaydeden ABD yetkilisi, yaralanan 28 kişinin de hastanelere kaldmldığını belirtti. ABD, olaydan hemen sonra yaptığı değerlendirmede, Mısır ve Malta hükümetlerini "kararh" tutumlan nedeniyle kutladı. Bu arada Malta hükümet sözcüsü Paul Mifsud, uçağm iç kısmının operasyon sırasmda çıkan yangında tahrip olduğunu açıkladı. Mifsud, uçağm kaptan pilotu Hani Cetal'in kendisine olayı anlattığını da bildirdi. Mifsud'un açıklamasma göre, kaptan pilot Hani Celal, hava korsanlannın başı olduğunu sandığı kişinin, her öldürme olayından sonra sarkı söyleyip dans eden bir "deli" olduğunu söyledi. Mısırlı komandoların düzenlediği kurtarma operasyonunu fırsat bilip "sadist korsanı" bir balta ile öldüren kaptan pilot, bu mücadele sırasında yaralandı. Bu sırada yardımcı pilotun da yara aldığı kaydedildi. Uçakta rehin alınan yolculardan 11 kadın daha önce serbest bırakılmış, 7 yolcu da öldürülmüştü. Operasyon öncesi Mısır Devlet Başkanı Hüsnü Miibarek, kabine üyeleriyle olağanüstü bir toplantı yaptı. Toplantıya katılan Mısır Dışişleri Bakanı tsmet Abdülmecit. uçaktaki yokulann kurtarılması için gerekli önlemlerin alındığını ve Malta dahil birçok ülkeyle temas kurulduğunu açıkladı. Hava korsanları, dün öğleden sonra Malta hükümetinden uçağa yakıt ikmali yapılması isteklerini yinelediler. Aksi halde uçağı havaya uçurmakla tehdit ettiler. Ancak Malta hükümeti, uçakta yolcuların tümünün serbest bırakılmaması halinde uçağa yakıt verilmeyeceğini korsanlara iletti. Uçağın Malta'ya indirilmesi üzerine Mısır ordusu alarma geçti. Mısır'daki diplomatik kaynaklar, uçağın kaçınlmasmda Mısır'ın Libya'dan kuşkulandığına isaret ediyorlar. Alarm çerçevesinde Kahire ve Iskenderiye'yi birbirine bağlayan karayolu kapatıldı. Haberi veren Kahire radyosu, bunu "teknik nedenler"e bağlarken, yoldan Libya sınırına doğru birlikler sevkedildiği diplomatik kaynaklarca dile getirildi. Mısır Havayollanna bağlı Boeing 737 tipi yolcu uçağını içindeki yolcularıyla birlikte önceki gece Malta'ya kaçıran hava korsanları, Batılı haber ajanslarına gönderdikleri mesajda, Mısır'la İsrail arasında 1979 yılıhda imzalanan ikili banş anlaşmasına karşı çıktıklarını belirterek, örgüt üyeleri arasında Mısır ordusunun Libya'ya değil, İsrail'e karşı savaşacak biçimde hazırlanmasını isteyen Mısır askerlerinin de bulunduğunu öne sürdüler. Mısu hükümetine yakın kaynaklar, hava korsanlaruun geçen haziran ayında Kahirs'yi ziyaret etmekte olan bir tsrail yetkilisinin yaralanması ve 20 ağustosta Mısır'da görevli bir Lsrailli diplomatın öldürülmesi olayını üstlendiklerini haber verdi. Ancak, Mısır Dışişleri Bakanı Ismet Abdülmecit, ülkede Mısır Devrimcileri adh bir örgütün bulunmadığını belirterek, hava korsanlannın kimliklerini yolcu listesine bakarak teşhis etmenin zor olduğunu söyledi. Mısır hükümetine yakm kaynaklar, silahlı OPERASYOSDAS SONRAHatlamalar sonucu kısmen yanan Mısır uçağı, bir sis ve alev perdesine büründü. üç hava korsamnın, Atina'da uçağa binen Fas pasaportu taşıyan üç kişi olmasından kuşkulanıldığını haber veriyorlar. Malta'ya kaçırılan uçakta bulunan yolculann, Mısır, ABD, İsrail, Filipinler, Yunanistan, Meksika ve Gana vatandaşı oldukları belirtildi. Y'olcular arasında 17 Yunanlınm yani sıra, Yunan uyruklu ve 1 Türk asılh Bilal Mehmetoğlu nun da bulunduftu kavdedildi. Malta Başbakanı Bonici, Dışişleri Bakanı ile ABD'nin ve Mısır'ın Malta büyükelçileri ve bir FKÖ temsilcisinin Valetta Havaalaıundaki kontrol kulesinden hava korsanlan ile olay boyunca temas ettiler. Silahlı hava korsanlannın, taze yiyecek isteği, dün sabah Malta yetkilileri tarafından karşılandı. Malta yetkililerinin verdiği bilgiye göre, Valetta Havaalanı'ndaki kontrol kulesiyle uçağın pilotu arasında geçen konuşmadan sonra, hava korsanlarının yiyecek isteği karşılandı. Uçağın pilotu kontrol kulesiyle yaptığı konuşmada şunları söyledi: "Yiyecek isteklerini yerine getirin çünkü şu anda başıma dayanmış bir silah bulunuyor." AtinaKahire seferini yapmaktayken önceki gece Mısır Havayollanna ait yolcu uçağını kaçıran hava korsanlan, uçağı, önce Libya ya da Tunus'a indirmek istemiş ancak, pilotun yeteri kadar yakıt olmadığını söylemesi üzerine, Malta'nın Valetta Havaalanı'na inmeyi kabul etmişlerdi. FKÖ KINADI Filistin Kurtuluş Örgütü Merkez Komitesi, bir bildiri yayımlayarak olayı kınadı ve eylemin Arap dünyasına ve dost Mısır halkma zarar vermeye yönelik olduğunu vurguladı. FKÖ lideri Yaser Arafat, İsrail'in işgaii altında bulunan toprakların dışındaki terörist eylemleri yasaklamasına karşın, FKÖ çatısı altındaki aşın uçuşlann eylemlerini kontrol edemediğini kayderti. İngiliz 4. kanal televizyonuyla yaptığı mülakatta Arafat, kendisine yöneltilen bütün Filistinlilere hâkim misiniz, sorusunu, "Hiçbir hükümet bütün vatandaşlannı kontrol edemez" şeklinde yanıtladı ve F.Almanya, Japonya ve İtalya'nın başının aşırı terörist gruplarla dertte olduğunu söyledi. Bu arada, uçağın Atina Havaalanı'ndan kaçınlmış olması, Yunanistan başkentinde havaalanındaki güvenlik önlemlerini bir kez daha gündeme getirdi. Atina Havaalanı'ndaki güvenlik önlemleri konusu, geçen ay Atina'yı ziyaret eden ABD Dışişleri Bakan Yardımcılanndan Michael Armacost'un Yunanistan hükümet yetkilileriyle yaptığı temaslar sırasında da gündeme gelmişti. AIESEC tıkır tıkır Baştarafı 14. Sayfada ales" olan AIESEC, 1948 yılında Belçika. Danimarka. Finlandiya, Fransa, Hoilanda, Noneç ve İsveç olmak üzere yedi Avrupa ülkesi tarafından kuruldu. AIESEC, Türkiye'de 1958 yılında İktisadi ve Ticari İlimler Talebeleri Staj Komitesi aracılığıyla resmen çalışmslarına başladı. hazırhyor. Öğrenci, önce biri yabancı dil, öteki Türkçe genel kültür olmak üzere iki yazılı sınavına giriyor. Ardından yabancı dil sözlü ve Türkçe mülakat sınavlarına. Yabancı dil smavlarını öğrencinin isıediği yabancı dilde ilgili konsolosluk görevlileri düzenliyor. Türkçe mülakata ise, firma yetkilileri ve öğretim üyeleri giriyorlar. Hırsızlar PARASAL K.4YNAGI AIESEC Türkiye'nin, diğer bir deyişle İktisadi ve Ticari İlimler Öğrencileri Staj Komitesi'nin başlıca gelir kaynağmı Türkiye'deki 60 işadammın üye olduğu DYK (Danışmanlar Yüksek Kurulu) oluşturuyor. TEKFEN Holding'in Y'önetim Kurulu Başkanı Nihat Gökyigit'in başkanı olduğu ve beş kişilik yürütme kurulu ve artı üç öğretim üyesi tarafından yönetilen DYK'nm üyeleri her yıl en az 50 bin lira olmak üzere AIESEC Türkiye örgütüne aidat veriyor. Bunun yani sıra yine işverenlerden toplanan bağışlar, staj sınavına gircn gençlerden alınan üç bin lirahk harç ve AIESEC Komitesi'ne üye olanların ödedikleri 500 lira ile 5 bin lira arasında değişen aidatlar, öteki gelir kaynaklarını oluşturuyor. STAJ SINAVI AIESEC Türkiye örgütü, her yıl aralık ayının ikinci haftası Kİnde staj sınavı düzenliyor. Soruları. öğrencilerden oluşan AIESEC Türkiye Genel Merkezi Evren (Baştarafı 1. Sayfada) mahkumdur. Ama yetiştirdiği nesillerle iftihar eden bir meslektir. Öğretmen, çocuklar için örnek alınan bir kişidir. Çocuk. anne ve babasıyla hasır neşir olur. ama okulda ögrelmen \ardır. Onu taklit eder. Onun gibi olmak ister" dive konuştu. 24 Kasım Öğretmenler Günü dolayısıyla, bu sabah, Milli Eğitim Gençlik ve Spor Bakanı Metin Emiroğlu ile birlikte Cumhurbaşkanı Kenan Evren tarafından kabul edilen 67 ilin temsilcisi öğretmenler, dün aynca Anıtkabir'i de ziyaret ederek çelenk koydular ve saygı duruşunda bulundular. Bakan Metin Emiroğlu, Anıtkabir Özel Defteri'ne, "Başögre(men Atalürk, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'na koyduğunuz inkılap ve ilkelere bağlı kalacağız ve yüce milletimizîn hizmetinde olacağız" diye yazdı. Baştarafı 14. Sayfada Üçüncü olay 23 Ekim 1985 günü saat 11.05'te meydana gefdi. Temel Çıgır adlı acemi soyguncunun silah zoruyla 1 milyon 790 bin lira aldıktan yaklaşık bir saat sonra yakalandığj olay sırasında, banka özel güvenlik görevlilerinin berhangi bir etkinlikleri görülmedi. Dördüncü girişim ise kasım ayının ilk hafıasında İş Bankası Topçular Şubesi'nde gerçekleşti. Banka şubesinin tavanından içeri giren kasa hırsızları, herhangi bir önlem olmadığı için rahat rahat çalışıyorlar, ancak yakındaki bir işlikten çaldıkları oksijen tüpünün gazı bittiği için kasa\ı açıp içindekileri alamadan aynlmak zorunda kalıyorlardı. Son olay ise 9 ya da 10 Kasım 1985 günleri oluştu. Etibank Kacftköy Şubesi'ne üst katlardaki bir tuvalet penceresini kırarak giren hırsızlar, kasadaki 33 milyon lirayı alıp, arkalarında da herhangi bir iz bırakmadan olay yerinden ayrıldılar. Emniyet yetkilileriyle görüşen banka yetkilileri, gece özel güvenlik örgütü oluşturmanın bankalara maliyetinin yük sek olacağını açıkladılar.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle